6 Şubat 2023 söylentilere göre sadece Adıyaman da 30 bin enkaz altında kalan var. Ne iş ne ev ne hayat kaldı yok oluşu görüp kendime bu şiiri açtım. Ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
Bu şiiri anlamamayı, dinleyince içimin ezilmemesini çok isterdim. Her cümlesi tüm gerçekliğiyle yüzüme çarpıyor. Keşke hayatımın özeti olacak şiir bu şiir olmasaydı. Bazen dinlemekten korkuyorum, cümleler içimi kemiriyor. Mecazi bi kemirme degil bu, gerçekten. Bu gerçeklik beni ürkütüyor. Yoruluyorum. Keşke öylesine dinleyip geçebilseydim seni. Lise dönemlerinde dinlerdim, anlamazdım. Anlamadığım için kendimi kötü hissederdim. Şimdi anlıyorum her cümlesini, ama bu anlayış bana mâl oldu. Ölmedim ama ölümü içime gömdüm, bi gençlik ölümü sakladım içime.
Uzun yıllardır şiir okurum, edebiyatımız yanı sıra Japon, İran ve Arap edebiyatı da okudum. Hayat boyu okuyup dinleyebileceğiniz en iyi beş şiirden biri olduğunu düşünüyorum. İsmet özel başka bir yazardır, bambaşka.
Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak büklümlerinin içten ve dışardan sarmaladığı günlerde bir zamandı heves ettim gölgemi enginde yatan o berrak sayfada gezindirsem diye ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende. Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti demedim dilimin ucuna gelen her ne ise vay ki gençtim ölümle paslanmış buldum sesimi.Hata yapmak fırsatını Adem’e veren sendin bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.Çeşme var, kurnası murdar yazgım kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.Gençtim ya, ne farkeder deyip geçerdim nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem ne fark eder demişim bilmeden farkı istemişim. Vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık! Yola madem çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım hava bozar, yüzüm eğik giderdim yine yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar yola devam ederdim.Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın onunla ben hep sevişecek gibi baktık birbirimize. bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.Oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık ah, bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık gönendi dünya bundan istifade dünya bayındırladı: Bir yakış, bir yanış tasarımı beride öte yakada bir benî adem her gün küsülü kaldık.Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan artık bu yaşa erdirdin beni,anladım gençken almadın canımı, bilmedim demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış insanın insana raptolduğu cevher.Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi taşınacak suyu göster, kırılacak odunu kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde?
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi Taşınacak suyu göster, kırılacak odunu kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde bileyim hangi suyun sakasiyim ya rebbelalemin tütmesi gereken ocak nerde."
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi taşınacak suyu göster,kırılacak odunu kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde?
*Günde 10 kez dinleyip bu şiiri aynaya bakar gibi 30'a merdiven dayamışken henüz sanki şairle aynı yaşta gibi hissediyorum yalnızlık niye sarmış hayatımı bilmiyorum 11 yaşından beri yalnızım ne zaman bitecek bu sınav bilmiyorum ama isyan etmeyeceğim dünya Cennet değil sonuçta ceplerimde aldığım derslerle yola devam ediyorum en önemlisi "Tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime Rab bellemeyeceğim" evet bu kez seçilen değil seçen olacağım ne kadar vakit alırsa alsın mükemmeli bu dünyada bulmamız pek aslında hiç mümkün değil ama mükemmele en yakını bulacağım. İnşAllah...*
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi taşınacak suyu göster,kırılacak odunu kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde?👌🏻
Senelerdir arada bir açar dinlerim,Haluk Bilginer’in Polis filmli klibinden düşer aklıma. Son dizesi belimde taşıdığım silahtan çıkan fişekler gibi deler geçer içimi…
“”Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak büklümlerinin içten ve dışardan sarmaladığı günlerde Ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.””
Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak büklümlerinin içten ve dışardan sarmaladığı günlerde bir zamandı heves ettim gölgemi enginde yatan o berrak sayfada gezindirsem diye ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende. Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti demedim dilimin ucuna gelen her ne ise vay ki gençtim ölümle paslanmış buldum sesimi. Hata yapmak fırsatını Adem’e veren sendin bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi. Çeşme var, kurnası murdar yazgım kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi. Gençtim ya, ne farkeder deyip geçerdim nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem ne fark eder demişim bilmeden farkı istemişim. Vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık! Yola madem çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım hava bozar, yüzüm eğik giderdim yine yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar yola devam ederdim. Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın onunla ben hep sevişecek gibi baktık birbirimize. bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık. Oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık ah, bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık gönendi dünya bundan istifade dünya bayındırladı: Bir yakış, bir yanış tasarımı beride öte yakada bir benî adem her gün küsülü kaldık. Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan artık bu yaşa erdirdin beni,anladım gençken almadın canımı, bilmedim demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış insanın insana raptolduğu cevher. Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi taşınacak suyu göster, kırılacak odunu kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde?
Beğenin lütfen. Bir ömür dinlemek istiyorum.
"Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi"
6 Şubat 2023 söylentilere göre sadece Adıyaman da 30 bin enkaz altında kalan var. Ne iş ne ev ne hayat kaldı yok oluşu görüp kendime bu şiiri açtım. Ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
Bu şiiri anlamamayı, dinleyince içimin ezilmemesini çok isterdim. Her cümlesi tüm gerçekliğiyle yüzüme çarpıyor. Keşke hayatımın özeti olacak şiir bu şiir olmasaydı. Bazen dinlemekten korkuyorum, cümleler içimi kemiriyor. Mecazi bi kemirme degil bu, gerçekten. Bu gerçeklik beni ürkütüyor. Yoruluyorum. Keşke öylesine dinleyip geçebilseydim seni. Lise dönemlerinde dinlerdim, anlamazdım. Anlamadığım için kendimi kötü hissederdim. Şimdi anlıyorum her cümlesini, ama bu anlayış bana mâl oldu. Ölmedim ama ölümü içime gömdüm, bi gençlik ölümü sakladım içime.
Uzun yıllardır şiir okurum, edebiyatımız yanı sıra Japon, İran ve Arap edebiyatı da okudum. Hayat boyu okuyup dinleyebileceğiniz en iyi beş şiirden biri olduğunu düşünüyorum. İsmet özel başka bir yazardır, bambaşka.
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde.
Bir İsmet Özel kaldı geriye bize tozlu sinemalardan birde şiir.
Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.Hata yapmak
fırsatını Adem’e veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.Çeşme var, kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.Gençtim ya, ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da
gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
Vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
Yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar, yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.Oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah, bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
Bir yakış, bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı, bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
Yaşayarak anladım bu şiirleri, gençken ölmek isteyen nice can var
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
Taşınacak suyu göster, kırılacak odunu kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde bileyim hangi suyun sakasiyim ya rebbelalemin tütmesi gereken ocak nerde."
Hâlbuki aşk başka ne olsundu hayatın mazereti...
Demedim dilimin ucuna geleni her neyse, vay ki gençtim ölümle paslanmış buldum sesimi…
bu şiiri okuyunca anladım ki bütün olasılıklar aynı anda yaratılıyor birini yaşıyorsun diğerleri saklı kalıyor
Nerede bu ismet özel okuyanlar nerede ;)
Bir insan bu dizeleri nasıl bir araya getirebilir anlayamıyorum
Kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde...
İsmet abim benim Allah senden razı olsun.
Hayatım gözümün önünden nasıl da geçti 🥺
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi taşınacak suyu göster,kırılacak odunu kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde?
İsmet Özel'i çok seviyorum...
Kaldır üzerimden yaşamak suçu üzerimden. Bileyim hangi suyun sakasıyım Ya rabbelalemin.
*Günde 10 kez dinleyip bu şiiri aynaya bakar gibi 30'a merdiven dayamışken henüz sanki şairle aynı yaşta gibi hissediyorum yalnızlık niye sarmış hayatımı bilmiyorum 11 yaşından beri yalnızım ne zaman bitecek bu sınav bilmiyorum ama isyan etmeyeceğim dünya Cennet değil sonuçta ceplerimde aldığım derslerle yola devam ediyorum en önemlisi "Tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime Rab bellemeyeceğim" evet bu kez seçilen değil seçen olacağım ne kadar vakit alırsa alsın mükemmeli bu dünyada bulmamız pek aslında hiç mümkün değil ama mükemmele en yakını bulacağım. İnşAllah...*
Bileyim hangi suyun sakasayım ya rabbelalemin
Tütmesi gereken Ocak nerde?
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?👌🏻
Yedirmezler hayatın cheatini öyle adama, o zaman hayat, hayat olmazdı.
Heveslerimiz boğazımızda yumru…
hâlbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
Senelerdir arada bir açar dinlerim,Haluk Bilginer’in Polis filmli klibinden düşer aklıma. Son dizesi belimde taşıdığım silahtan çıkan fişekler gibi deler geçer içimi…
hatırlatın unuttukça buraya gelelim
Bir sen kaldın ağabey bir sen bir de senin şiirin
Yasantilardan sonra anlamlaniyor siirler
Vay ki gençtim
Fena..çok fena
Kalbimee ta içine, yazan ellere hürmetler . Hangi suyun sakasıyım bilsem ?
Muhteşem❤️🔥
Hata yapmak fırsatını ademe veren sendin.
Bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
Demedim dilimin ucuna gelen her neyse
Yok ötesi... Ne yazmış üstad
Tütmesi gereken ocak nerde?
"Nakşibendilerin Toplumsal ve Kültürel Katkıları" kitabı çıktı (Yasin Yayıncılık) Çok şaşıracaksınız
Kaç merdiven çıktım? İndim kaç merdiven? Varmadık mı yüreğim? Yok mu bir kestirmen? D.Ş
Şiirin sonu inanılmaz bir şey. Tütmesi gereken ocak nerede?????
Kim bilir
Şaheser
1:34
yazgım kendi avucumda seyretmek kırgın aksimi.
“”Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
Ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.””
❤❤❤
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
Ömer Çağrı Akarsu
Yürüdüğü caddenin adı ne?
Credits vermeden paylaşabilir miyiz kendi s.medya hesabımizds
Fon müziği bilen varmı
Experience
Mükemmel🥲
Fonda kullanılan müzik nedir?
Experience
müzik hiç olmamış kaldırın yazık ediyorsunuz
Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
Hata yapmak
fırsatını Adem’e veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.
Çeşme var, kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.
Gençtim ya, ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da
gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
Vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
Yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar, yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.
Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.
Oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah, bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
Bir yakış, bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.
Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı, bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?