Adınla Çağır Beni - Andre Aciman // konuk Karin Karakaşlı // Deniz Yüce Başarır ile Ben Okurum

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 29 ก.ย. 2024
  • Seven hiç kimseyi sevilmekten dışlamayan aşk…! Ne güzel bir varsayım değil mi? Gerçekten seviyorsanız, yoğunsa duygularınız, çok yoğun, bir şekilde sevdiğinize de geçmez mi bu enerji? Onu da sizi sever kılmaya yeter mi bu akım, çekim ya da siz adına ne derseniz? Aynı yoğunlukta mı olur karşılığı? Birleştirir mi elleri ve gönülleri? Birleştirmesi şart mı peki? Sadece beklemek ve umut etmek de aşka dair değil mi zaten? Belki de aşkın en yoğun olduğu anlar değil mi, o her bakışın, her kelimenin, her küçük hareketin binlerce anlama geldiği hayalle karışık beklenti anları… Bir büyük şair demiş, vardır bir bildiği. Dante ölümsüz eseri İlahi Komedya’nın Inferno, yani cehennem bölümünde Francesca’ya söyletmiş bu cümleyi. Mısır doğumlu, yarı İtalyan Amerikalı yazar Andre Aciman da almış koymuş o çok sevilen, nerdeyse bir kült roman haline gelen eseri Adınla Çağır Beni’ye. Ben bu cümlenin geçtiği bölümü pek sevmişim, alıntılayıp açmışım Ben Okurum’un yeni bölümünü. Aşıklarla okurlara ve tabii dinleyicilere de ‘hani bana, hani bana’ demek kalmış işte.
    Evet efendim, bu bölümde bolca aşktan, tutkudan, saplantılarımızdan, hayallerimizden, yarım kalmış hikâyelerimizden konuşacağız. Kelimelerin sırtına atlayıp, duyguların diyarında oradan oraya savrulacağız. Bize bu yolda Andre Aciman önderlik edecek ama aslında her iyi romanın sonunda olduğu gibi kendimize çıkacak yol. Nazikçe elimizden tutup bizi içimize döndürecek Aciman. Dünyanın bir köşesinden öbürüne savrulup duran hayatının ona kattığı zarafet ve donanımla hiç hissettirmeden tüm sanat dallarının büyüsüyle sarıp sarmaladığı anlatısını biraz da bizim hikayemiz kılacak. Hazır mısınız bu müthiş yolculuğa? Önyargılarınızı, korkularınızı, sert ve ters köşelerinizi bırakın bir tarafa. Edebiyat sevgimiz ve içten duygularımız yeter bize. Bir onları alın yanınıza. Siz hazırsanız, biz de hazırız. Karşımda, diğer mikrofonda Adınla Çağır Beni’nin Elio’sunu sanki yakından tanıdığı bir dost gibi benimsemiş, romanı büyük bir aşkla bağlı olan çok değerli bir yazar ve benim çok sevdiğim bir arkadaşım var: Karin Karakaşlı. Onun sesindeki heyecan ve sevgi size de bulaşsın.
    Andre Aciman, kendi deyimiyle, kendine kağıt kalemden yuva kurmuş bir yazar. Çünkü dedik ya, hiçbir yerde kendini evinde hissedemiyor. Hoş, yine onun sözleriyle, kağıt kalem de pek güvenli bir liman değil, malum her an buruşturulup çöpe atılabilir. Ona bu güvensizlik hissini veren yaşamı, 1951 yılında Mısır’ın İskenderiye kentinde başlıyor. Babası Türkiye doğumlu ama Mısır’a göçmüş bir Sefarad Yahudisi. Annesi ise İtalyan asıllı. Büyüdüğü evde Fransızca konuşuluyor ama çevresinde duyduğu diller çeşitli. İtalyanca, Ladino, Rumca ve Arapça… Kökleri yüzünden hiçbir zaman Mısır vatandaşlığına geçemeyen ailenin bir örgü fabrikası var ve halleri vakitleri epeyce yerinde. İngiliz okuluna gitmeye başlayınca Aciman’ın geniş dil skalasına İngilizce de ekleniyor. Sınıfındaki tek Yahudi çocuk olarak kendini hep yalnız hissediyor Andre. Aslında dindar biri değil o. İskenderiye’nin çeşitli din, dil ve ırktan oluşan ahalisinin içinden yürürken, her ıssız sokakta takip ediliyormuş, parmakla gösterilip saldırıya uğrayacakmış gibi bir tekinsizlik hissiyle geçiyor çocukluğu. Dışlanmanın, itilmenin ne demek olduğunu daha o küçük yaşlarında öğreniyor. 1956 yılında yaşanan Süveyş Krizi sonrasında gerçekleşen Mısır’dan büyük kaçışa direniyor ailesi. Mal varlıklarını ve kurulu düzenlerini bırakmak istemiyorlar tüm bu savaş şartlarına rağmen. Zengin bir aile onlar ne de olsa. Ama 1965’de Mısır’la İsrail arasındaki tansiyon iyice yükselince onlar da terk ediyorlar ülkeyi mecburen. Çünkü artık küçük Andre’nin içinde hissettiği o tekinsizlik hissi dayanılmayacak boyuta gelmiş. Yolda hakaret edenlerden tutun da, taşlayanlara kadar her türlü şiddet var İskenderiye’nin sokaklarında.
    Babası ailenin İtalyan vatandaşlığını sağladıktan sonra, annesi ve Andre Roma’ya taşınıyorlar. Babası ise Paris’e. Bu oradan oraya savrulan yollar sonunda 1968’de yeni kıtaya, New York’a çıkıyor. Küçüklüğünden beri şiir yazan ve çevresindekilerden bu konuda hep destek gören Andre, 16 yaşındayken birdenbire berbat bir şair olduğunu fark ediyor ve kendi deyimiyle, bir adım geri çekilip, düz yazıya yöneliyor. Sonra Karşılaştırmalı Edebiyat ve İngiliz Edebiyatı eğitimi alıyor. Yüksek lisansını ve doktorasını da yine karşılaştırmalı edebiyat alanında Harvard Üniversitesi’nde yapıyor. Ve böylece akademik kariyeri başlıyor. Aciman şu anda New York City Üniversitesi’nde edebiyat teorisi ve Marcel Proust dersleri veren bir profesör.
    #denizyücebaşarır #benokurum #adınlaçağırbeni #andreaciman #karinkarakaşlı

ความคิดเห็น • 3

  • @gorkemademakcan48
    @gorkemademakcan48 วันที่ผ่านมา

    Ben bir roman yazıyorum romanımın konusu ayrıntılı olarak anlatmak gerekirse kimi zaman sorduğumuz sorular vardır
    -Ya dünya anaerkil bir yer olsaydı
    - Ya naziler kazandaydı
    - Ya dünya tek bir kıtadan oluşsaydı
    - Ya din ve inanç diye bir şey olmasaydı.
    - Ya zaman kavramı farklı olsaydı mesela burada 30 yıl orada sadece 1 yıl olması gibi.
    - Ya başka bir hayvan (insanların olmadığı bir evrende) evrim geçirse ve insanlar gibi barınıp giyinip yemek yitip medeniyetler kursa?
    Kitabımın daha doğrusu fantastik evrenimin dayanak noktaları bunlar.
    Gehlim evrenin tarihine
    Wespelia adınsa Asya kıtası kadar büyük bir kıta bu kıtada zamanında 14 süper volkan bulunuyormuş ve bu volkanlar aynı anda patlamış o zamanlar Kurtlar insandı bir evrim geçirmiş ilkel mağaralarda yaşıyorlarmış kurt başlı bir ruh kıyametten onları kurtarmış. Kurtlar bu ruhu kutsal kabul etmişler doğurmuştu sonuçta o gerçekten bir ruhmuş. Kurtlar onun sayesinde kurtulmuş. Lavlar yer altında 4000 tünel bir sürü büyük mağara oluşturmuş soğuyup katılaşmış ve volkanlar sönmüş. Aradan bir kaç yüzyıl geçmiş. İlk hanedan kurulmuş yazı icat edilmiş ve anaerkil bir sistem otururulmuş fakat bir sorun varmış hala halkım büyük bölümü göçebe yaşıyormuş. Derken bir gün denizin ötesinden deniz halları denilen 9 mitolojik ırk(devler, cüceler, elfler, vampirler, Cadılar, troller, goblinler,grifinler ve minatorlar) istila etmiş. İlk hanedan bu şekilde yıkılmış. Kurtlar Rohangar denilen bir bölgeye göç etmek zorunda kalmış. Ve Asena adında bir kız sayesinde 2. Hanedan kurulmuş . Köylerini yağmalayan mezatlarını yakıp yıkan çocuklarını kaçırıp yiyen bu canavarlardan kurtulmak için kız kardeşine”Süper güçlü kurt askerler yaratma emri verilmiş” Kurtlar atalarının sesten 6 kat hızlı koştuklarına 7 ton kaldırabildiklerine denizin 130 metre altına dalabildiklerine ve 2 yıl aç susuz hayatta kalabildiklerine inanıyorlarmış.
    Kız kardeş bunun için 40 genç dişi ve 40 genç erkeği seçmiş
    Elfler kadın düşmanı ender çok eşlilik yapıyorlarmış. Vampirler ise yamysm ve cinsel saplınlık içindeymiş. Bir şekilde ikinci hanedan yıkılmış ve 50 yıllık eserse dönemin sonunda Töeegene adında Asena’nın soyundan gelen bir kız 3, hanedan’ı kurmuş ve Töregene üstün asker yaratma projesine devam etme vermiş. Kız Karadeniz’in soyundan gelenlere Kara muhafızlar denilirdi. Kara muhafızlar, Töregene’nin 30 yıllık hanedanlık dönemi sırasında cadılarla gizlice işbirliği yapmış. Onlara her türlü kara büyü için sürüngenleri böcekleri kuşları vermişler. Fakat bu yüzden ekosistem bozulmuş 3 yıl kış olmuş sıcaklık -50 dereceye düşmüş ardından 3 yıl yaz olmuş sıcaklık 60 dereceye yükselmiş. Böylece Rohangar iklimi bozulmuş vedoğa ve doğayla iç içe olan kurtların hormonlarını etkileyerek kızışma mevsimi adında bir olaya yol açmış. Böylece 700 yıl Boyunca 6 ay süren bahar mevsiminin en başında genç kurtlar aşırı şevhet ve saldırganlık geliştirmiş Buda kara muhafızın işine gelmiş.Töregene’den DSÖ’nda bu bilgi unutulduğu için kara muhafız planına devam etmiş.
    Töregene Rohangar’ın ortasına bir başkent inşa ettirmeye karar vermiş. Şehirin birbiriyle eşit aralıklarla 9 halkadan oluşacak şekilde dizayn edilmiş her halkanın yöneticisi hayır işlere yardım eden halkın yaratına iş tapanlardan seçilmiş. Her bir halka gökkuşağının en dış halkasından en iç halkasına göre dizayn edilmiş. Saray merkeze yapılmış. Yapımı 10 yıl sürmüş. Her yönetici iç işlerinde gayet özgür dış ılışkilerde kraliçeye bağımlıymış
    Aradan iki yüz yıl geçtikten sonra Gora adında zalim nir kraliçe aynı anda elflere ve vampirlere saldırı başlatarak büyük bir yıkım gerçekleşmiş ne vampir kalmış ne elif. Diğer ırkların düzgün büyük bir krallık kuramadığı için arada kaynadıkları söylenir.
    Sonra 3 yüzyıl daha geçer ve zira adında başka bir kraliçe Eld soyunun kalan kısmını yok etmek için 400 gemisi olan bir korsana lordluk ve kale vermek şartıyla anlaşma yapar Wespelis’ya 4 günlük uzaklıktaki devasa adaya 40 bin kişilik bir orduyla baskın yapar. Ve tamamı yön edilir. Rica, eld kraliçesinin yedi çocuğunu öldürünce gözlerinin önünde. Elif kraliçesi bedduda eder”Senin yedi neslin rahat uyumasın” böylece hikayemizi yani 2 yüzyıl sonrasını bile etkiyecek bir lanet başlar
    O erkek kardeşi tarafından öldürülür ve tahtı gasp edilir. Bir şekilde indirilir ve onu destekleyen halk ve lordlarla birlikte çölü geçerek (22 günse) başka topraklara ulaşırlar. Böylece Sürgün kurtlar ataerkil bir krallık kurulmuş olur. Bu ednada ana soy hattında lanet devam ediyordu. Ria’nın kızı bir yangında diri diri yanarak ölür. Onun kızı ise 3 ölü 4 düşükten sonra kocası tarafından küleden itilerek öldürülür.
    Bütün bunlar olurken Zayıflayan krallık ve kötü yönetimler yüzünden bazı yönetimler ve halk ayaklanarak demokratik bir sisteme geçeler. Cumhuriyet kurulmuş olur. İki parti vardır. Kzııl ayılar ve Mavi Şahinler.
    Mavi Şahinler: Liberal mülkiyet halları silahlanma özgürlüğün partisidir
    Kızıl ayılar: Sosyalist eski lordların soyundan gelenlerin ağırlıklı olduğu silahlanma karşıtı feminist savaş karşıtı parti.
    Zamanla kızıl ayılar’ın başına bir oligardan devşirme bir başkan geçer ve bu başkan çölde peteıol ararken Sürgün kurtlarla karşılaşır. O zamanda Sürgün kurtların başında yeğenlerinin hakkını gasp eden bir kral bulunuyordu. Oligard, Kral’a son model tek teknolojik silahlar verdi ve halihazırda kinli oldukları atalarının topraklarına altı ay sürecek korkunç bir savaş başlattı . Gaz bombaları nükleer silahlar kullanıldı. O zamanın kraliçesi de daha 4 ve 2 yaşlarında kızlarını arkasında bırakarak gökkuşağı muhafızlarıyla birlikte öldü. Yalnızca tel bir muhafız kurtuldu. Kara muhafız Mikela.
    Bu esnada cumhuriyette mavi şahinler ve sürgündeki Halk ve lordlar bu zülme ayaklandı ve Bahar devrimi adı verilen bu olaydan sonra iki zalim hükümdar alaşağ edildi. Fakat büyük bir sorun vardı. İşgal birmişti. Ordu büyük ölçüde geri çekilmişti. Fakat her iki siyasi partisinde desteklediği ve şehrin ilk üç halkasını yönetimini ele geçiren iç halkalar ve krallığın geriye kalanı arasında bir örgüt kuruldu. Şehrin 9 giriş kapısından 3’ünü kontrol ediyorlardı. Mikela 14 yıl boyunca bu örgüt ve artıklarıyla uğraştı şehri yeniden restore etti. Fakat sonunda öldüğünde lanetin dördüncü halkası yani hikayemizin zaman çizelgedinindrki Kraliçesi epilepsi hastasıydı.
    Adı Meusa’ydı. Onun şe kız kardeşi vardı. Demiş. Denia zamanında Ria’nın anlaşma yaptığı korsandan devşirme lordun o zamanki varisiyle evlendi iki çocukları oldu fakat aslında Denia kısırdı fakat bunu bilmiyordu. Bunu öğrendiğinde Agru 6 Surra 2 yaşındaydı. Onları terk etti. Meğerse kocası ona fark ettirmeden taşıyıcı annelik yaptırmıştı. Başka bir kadınıla yatıp onun embriyosunu karısına enjekte etmişti. Denia zaten haklına yapılanlardan dolayı Sürgün ve Cımhuriyetten ölesiye nefret ederken şimdi intikam hazırlıklarıyla başladı. Bu beş yıl boyunca atalarının gizli silahlarını kullandı yani 4000 adet her ay yeri ve çıktığı bölge değişen her türlü tehlikeyi hayvanın zehirli göllerin bulunduğu tüneller ve onları kullanan kara muhafız. İktidara gelmek isteyen kızıl ayılarla kimliğini gizleyerek bir anlaşma yaptı. O sıralar Meuda’nın kocası 1000 meşele adı verdiği Cumhuriyete eğitim almak için gönderdiği öğrencilere ev ve koruma karlılığında onlara iktidara getirme sözü verdi. 10 yıl boyunca “Hayırsever kadın geiişimci” Ayağı ile Cumhuriyetteki en büyük 20 mafyaya barınak ve silah hizmeti sağladı tutuklu üyelerini hapishanelerden kaçırdı. Bu ednada Kral süikastte kurban gidince 1000 öğrencinin bursu iptal edildi. Bu değerlendiren Denia onları Cumhuriyetin içine sızması ve manav, kasap, terzi, barmen, temizlikçi tüccar gibi meslekleire bürünerek ki o meslekleri çok iti biliyorlardı. Böylece her sosyal sınıfı domine ettiler. Onlar bilgi topluyor casuslarda bu bilgileri onlardan alıp Denia’ya iletiyordu.
    Birazda Sürgün kurtlara bakalım
    Şu anki prens ve kral Cumhuriyetten haz etmiyorlar Rohangar’la tekrar birleşip güçlü bir devlet olmak istiyorlar.
    Cumhuriyet
    Halk mavi şahinlerin ne kadar altın demir nikel titanyum bakır madeni varsa kurutmasından ve artan suç oranları işsizlik ve evsiz bireylerden rahatsız. Kızıl ayılar’a güvenmiyorlar
    Kızıl ayılar: Savaş karşıtı bir durum takınarak ve bedava barınma sağlık ve eğitim hizmetleri sağlamaya çalışıyor. Feminist bir tutum sergiliyor. Amaçı Mavi Şahinleri devirmek
    Denia’nın amacı: Ablasından daha güçlü ve zeki olduğu için kendisinin tahta görmek istiyor ve Anlasını öldürmeyi planlıyor.
    Sürgün kurtlarla güya birlikte hareket ediyormuş gibi görünerek onların ajanlarını ifşa ettirip kendi ajanlarını o ajanların yerine koyuyor

  • @gorkemademakcan48
    @gorkemademakcan48 วันที่ผ่านมา

    evrenimin detaylarının devamı
    Bu casusluk faliyetlerinin iyi olmasının sebebi kurt oyunu denen kadim oyumdur
    Bu oyunda 100-150 kişilik gruplar oluşturulur 12 tane meslek seçilir ve onar kişilik gruplar halinde o mesleğin en ince ayrıntılısına kadar öğretilir. Eğer bir meslekte ustalaşıldığıysa veya o.birey o işte yetenekli değilse başka bir meslek seçer. Bu hem zor zamanlarda birden fazla işi yapmayı kolaylaştırır hemde rol almayı o mesleğe uygun girişmeyi davranmayı öğrenirler
    Çünkü bu oyun 7 yaşında başlar 18yalına kadar devam eder her grup bendine bir bölge yer belirler kendi bayraklarını yaparlar ve kendi üniformalarını dikerler hatta bazen bölge için diğer bölgelerle savaştıkları bile olur.
    Surea’nın gittiği okul(mavi şahinlerin elit zenginlerin fonlarını bir okul) adeta otomatik portakal gibi kaotik suçun yoğun olduğu ve cidden yaşanılır gibi değil.
    Çünkü cumhuriyet yozlaşmış ve aşırı kutuplaşmış durumda bir tarafta mülteci karşıdı Ülkenin demir nikel altın gümüş madenlerin tamamını kurutan uzay ve teknolojik yatırımlarıyla dona ulaşıp savaş başlatmak isteyen mavi şahinler
    Diğer tarafda sürgün ve krallıktan gelen bütün mültecileri bünyesinde toplayıp onlara aşırı imtiyazlar veren ve Mavi Şahinleri devirmek isteyen Kızıl ayılar
    Bu yozlaşma ve kutuplaşma o kadar büyük ki kızıl pandalar adında tamamen kızıl ayıların ideolojisinde olan bir polis örgütü var iken onun karşısında mavi kartallar adında ağır ve makineli silahlar kullanan ve mavi şahinlere bağlı bir polis gücü var
    Birde kraliyet soyundan olan sıradan insanlar ve lordlar hakkında derin bilgiler
    1- Kardelen: Kendisinin büyük annesinin annesi o zamanın prensesi Mavi şehirde ikamet ediyor ve Wespelia tarihinin eski kalıntıları destan hikaye ve romanların sergilendiği ve satıldığı bir kütüphane ve müze işletiyor aile şirketi
    Solaria Hanesi: Ableminde turuncu zemin üzerine sarı güneş bulunan ve kökleri ikinci henadana uzanan Rohangar’ın en büyük ikinci kalesinin sahipleri. Kadınlar tarafından yönetiliyor sapına kadar kraliçeye bağlılar son zamanlarsa sürgün kurtlarla iyi ilişkiler geliştiriyorlar
    Solaria hanesi ve kale 6 aylık işgalden sonra yeniden inşa edildi en azından büyük bölümü. Sürgün prens çölü geçtikten sonra ilk olarak bu kaleye uğrayacak
    Vuji ve Luna’nın babaları bu aileye mensup yani halaları şu an haneyi yönetiyor.Şimdide zamanında Vuji’nin babasının cumhuriyete eğitim alın bilim adamı doktor mühendis öğretmen olundiye gönderdiği 1000 meşelenin yarısı bar kafe restoran terzi aşçı kasap marongoz gibi gibi mesleklerde çalışmaya başlamıştır. Bu sayede Cumhuriyetin içine sızarak her masanın altına ses dinleme cihazı yerleştirerek bazı çok önemli askeri ve siber güvenlik yerlerinde temizlikçi olarak sahip olmamaları gereken bilgilere sahip olmuşlardır. İlk kitap boyunca Denia ve kara mujafız sözde sürgün kurtlara yardım ediyor gibi görünmekte fakat yanlış beya eksik bilgiler veriyor tarihi saati veya günü değiştirip Sürgünlerin casuslarının yakalanmalarını sağlayıp boşalan yerlere kendi casuslarını koyuyorlar
    Gelelim başkent ve 9 halkanın tarihine
    Her şey aslında Töregene ‘nin başkenti kurmasıyla ve yerleşik hayata geçen kurtların yetenekli oldukları mesleklere göre en uygun yere yerleşmeleriyle başladı. O zamanlar gökkuşağı muhafızları yoktu onların ataları olabilecek irili ufaklı haneler veya zengin dük ve kontlar vardı. İlk kurulan kzııl halka bank diğer yakut diyarıydı. Burası çöle nispeten yakın olduğu için daha kurak ve dümdüz arazilerden oluşuyordu. Geniş çiftlikler ve baharat yolu sayesinde şehrin en önemli halkasıydı. Ancak bir sorunu vardı. Yerleşik hayatı kabul etmemiş Kurtlar elfler ile birlikte çölden bir anda fırlıyor çöl fırtınaları eşliğinde her yeri yıkıp yapmalıyordu Bunun için Töregene kızıl muhafızlarının temelini atacak bir adım attı Şehrin etrafına daire şeklinde en geniş ve ne yüksek surları inşa edecek olana ve Yanına gönüllü binlerce iyi eğitimli savaşçı alarak çöldeki işgalcileri kökünü kazıyacak kişiye bu halkanın koruyuculuğunu ve mülkünü verecekti 25 yıl boyunca Güçlü bir kadın sayısı onbeşbini bulan bir orduyla çölü ele geçirerek istancılsrın kökünü kazıdı ve fedakar bir genç yanina aldığı 20 bim adamla üç yüz metreyi bulan bir dur inşa etti. İkisi böylece evlendiler ve Kızıl muhafızların soyu bu mimar ve savaşçıya dayanır.
    Altın(sarı halka ve mavi halka)
    Altın halka zengin altın yatakları ve elmas madenleriyle bir zamanlar cennet gibi bir diyardı ılıman iklime sahip bu alan limon portakal ve muz ağaçlarıyla ünlü bir yerdi. Efsaneye göre Töregene’nin ölümü ve elflerin ilk surları yıkmasının ardından en zengin iki kontun kendi mülklerini korumak için bürün halka on yıl yetecek altın gümüş ve elmas verirler. Ardından halk ikinci suru inşa ederek kıxıl şehri altın şehirden ayırırlar
    Mavi şehir. Sıralamada beşinci halkadır. Bu halkanın tamamı sularla kaplıdır. Edsaneye göre burası eskiden bir denizimi fakat bazıları büyü bazıları doğal adet dedede bir şekilde devasa bir göl oluvermiş. Bakıkçılık ve ilk dört halkanın sulama kaynağı bu göldür.
    Elf ve perilerin tarihi eser hırsızlığını önlemek için bütün tarihi kayıtlar ve mimari eserler buraya taşınmış ve Köten’in emriyle üçüncü dördüncü ve beşinci surlarda inşa edilmiştir.
    Ama daha fazlası Beşinci halka(Mavi şehir) ve altın Şehir(ikinci halka) kurucularının kardeş olduğu söylenir biri ay tutulmasında diğeri güneş tutulmasında doğmuştur

  • @muratvataf-smmm5231
    @muratvataf-smmm5231 วันที่ผ่านมา

    Mutlaka okuyacağım