Çok teşekkür ederim Hocam…Ben 20 yıllık gazeteciyim.. Liseyi imam hatipte okurken, biraz medrese eğitimi de aldım ancak üniversiteyi farklı bir alanda okudum. Yaklaşık 5 yıldır sizi dikkatle takip ediyorum. Beni felsefeyle tanıştırdığınız için size çok minnettarım. Daha önceki felsefe derslerinizi, hatta televizyon konuşmalarınızı bile satır satır yazıya geçirdim. Son 3 aylık söyleşileriniz de çölde bir vaha gibi. Körlüğümü zedeleyen felsefe, beraberinde yalnızlık, yabancılık, uykusuz geceler ve derin yaralar getirdi. Düşüncenin bu ağır yükünü kaldırmaya çalışmanın zorluğunu ve zahmetini zamanla öğrenebilecek miyim bilmiyorum... Bu çorak topraklara büyük bir miras olacak yeni kitaplarınızı, yeni eserlerinizi heyecanla bekliyorum.
Felsefeyi bir yaşam şekli olarak ele almanız ve sunmanız önemli biz felsefe ile ilgilenen kesim için bence. Bir çok değerli felsefecimizin bulunmasına rağmen ülkemizde, kendi üslup ve tarzınızı oluşturduğunuzu gözlüyoruz. Akademi dışında olup felsefeyi yaşama tarzı haline getiren bir örneğinizin olmaması sizi değerli kılmaktadır. Felsefe hakkında her ne söyler, hangi konuya değinirseniz ilgi çekici ve ilham verici olmaktadır. Tebrik ederim.
Bazı konuları eğer bir ya da iki yıl önce yapıldıysa dinlemiyorum ama sizi on yıl önceki bile olsa huşu ile takip edeceğim:) Önceleri bir iş yaparak dinlerken şimdi güzelce oturup ve seyretmek daha iyi geliyor. Sizinle tanıştırdığı için her defasında önce kızıma sonra size teşekkür ediyorum. Saygılarımla...
Kılıç korkusu, filozofların ve sûfilerin, mistiklerin başlarını vermek korkusuna dayandırılamaz esas olarak. Asıl korku, ehil olmayanlarca hakikatin parçalanmasıdır, sırrın ehil olmayanların elinde zulme uğraması korkusudur. Başını vermek korkusundan olsaydı eğer ne Sokrates ne Hallaç ne de tarihteki başka isimlerin ölüme seve seve gitmelerini açıklar. Sembolik ifâdeler daha çok, söze sığmayan, söz kalıbına girmeye direnen, sözle dile getirmenin mümkün olmadığı süptil durum ve hakikatleri anlatmanın bir yoludur.
Kavramlarla konuşmanız bizleri yükseltiyor.Bu konuda işbirliğine hazırız.Teknik yeterlilikte hiçbir sorun yok .Siz niteliği arttırdıkça takip isteği çoğalan ,dinleyiciler de var.Tüm emeğinize teşekkür ederim.Satır aralarını yakalayabilenler ,sizin sunduğunuzu almaktadır.Tek başına düşünmediğini anlamanın keyfini bize yaşatıyorsunuz...
Sizi fark ettiğim günü yaşlanıp hafızam zayıfladığında dahi hatırlayacağım bundan eminim..2010 ağustos ramazan ayı çok sıcak bir gündü.Her halk çocuğu gibi yazın çalışıp üniv.harçlığımı biriktirip kışın okuma çabasındaydm.Bu sıcak yaz günü işten gelmişim aynen bir köpek gibi dilim dışarda iftarı bekliyordum.Arkam tv ye dönük idi, tv de adamın biri bir şeyler anlatıyordu sanki sürpriz kutusu açar gibi. O,,onun içinde,O,onun içinde bir türlü hediyeye ulaşamıyordu sanki.O kadar yorgundum ki zorla kafamı çevirip baktım ve sizi gördüm ve o günden sonra bu sürpriz kutusunu açmaya çalışan adamı takipden kendimi alıkoyamadım..TH-cam'da ders vermeye başlamanıza en çok mutlu olanlardanım...sevgiyle üstad.
Sizi tanımasaydım eğer, büyük ihtimal ile kendimi azda olsa tanıyamazdım. Sonsuza kadar atlatsanız, sonsuza kadar dinlemek isterim. Teşekkürlerimi sunuyorum hocam.
Oncelikle Allah razi olsun sizden; abi Ben amerikada yasiyorum, Ulkemden uzaktayim hayatima oyle guzel dokunuyorsunuz ki, Rabbim bunun mukafatini Kat Kat versin! Kendi adima mutesekkirim.
Sizi yıllardır ilgiyle takip ediyorum. videolarınızı hızlandırmadan tamamını takip ediyorum. hem evle ilgilenip hem de fonda sizi dinlemek büyük zevk. tüm kadınlara tavsiye ederim. bir kulaklık yeter artar. lütfen devam edin kolay gelsin. aklınıza sağlık
Ağzınızdan çıkan her cümle puzzle gibi. Gidip zihnimin eksik kısmını tamamlıyor. Bazen konunun dağıldığını söylüyorsunuz ama her parça yerini buluyor. Hayatımıza kattıklarınız, düşündüğünüzün çok ötesinde. Çok teşekkürler 🙏
Sizi 2000 yılından beri bilirim-sizden yedi yaş büyüğüm-ama,o yıllarda bulunduğunuz mahal ve mahalleden dolayı izlemedim.C-19 kapanması ile karşılaştık ve ben çok keyif almaya başladım.Cesaretiniz ve çalışkanlılığınızın aydınlattığı yolunuzda, birikimli ders,sohbet,söyleşi,her ne olur ise,çok değerli.Keep Walking.
Günaydınlar sevgili hocamız, videolarınızı hep arkadaşlarım ile paylaşıyorum, naçizane hislerim, Türkiye’mizin gerçekten en iyisisiniz, tevazunun, hatta iğnemelerinizin bile en iyisisiniz. Fikirlerinize uygun olarak yaşadığınızdanda eminim, bunlar tabiki hissettiklerim, işte bu sizi birinci yapıyor benim dünyamda, var olun, saygılar 🌷
Cok mutluyum sizi tanidigima, gec de olsa, cok iyi gelidiniz hocam, ben de 52 yasindan sonra mersk saldim, dogru duzgun kitap okumazdim bile cocuklardan dolayi. Tesekkur ederim boyle videolari yaptiginiz icin, gercekten de cok bilgilendirici konular...
Derler ki bir kişiye anlattıkların, ancak onun anlayabilme kapasitesi ile sınırlıdır. Umarım ve dilerim anlatmak istediklerinizi anlayabiliyorumdur. Benim için harika 2.5 saat oldu. Yavaş anlatımın tadına varıyorum artık, duraksamalarınız da zaman zaman ben de beliren düşünceler o araları dolduruyor. Sizin ve eşinizin emeklerine sağlık, sağ olun. İkinci videoyu da izlemiş oldum.
Hocam muhteşemsiniz susuzluğumuzu gideriyosunuz size minnettarım hayatımıza değer ve anlam kattınız Allah sizden razı olsun sağlıklı uzun ömürler diliyorum 🙏🙏🙏🙏
“Nevabit - Ayrıksı ot” alt başlığım. Kolay gelsin. Çok hoşuma gittiğini hatırlıyorum bu kelimenin, ilk duyduğumda Dücane ağabeyimden. Allah razı olsun, çok şey kattı “Benliğime”. Ancak bir bahçede yetişebilecek bir ottur, ayrıksı ot. Özenle seçtiğin dometes, salatalık, biber, patlıcan, kabak, fasulye fidanlarının yanında sırıtanlardır, “Ayrıksı otlar”. Hemen ayıklanır, onlar! Resme uymazlar, Düzen bozarlar. Olması gerekenlerin ihtiyaçlarını sömürürler. Kahvehanede okey oynarken , yancılar misali faydalanırlar, esas olanların gördüğü ilgiden. “Sülük” gibi geçinirler, düzene tabi olana gösterilen hizmetten. Bahçe bir düzene tabi olduğu için onlar “Ayrıksı otlardır”. Sınırı, çitlerle çekilmemiş, doğal ortamlarda, onlar göze batmaz, hatta o ortamın olmazsa olmazlarıdır. Doğaldırlar. Bahçede sıkıntı yaratırlar. Gereksiz yük verirler. Rahatsızlık verirler düzene düşkün olan bahçe sahiplerine. Büyük şehirler sonradan göçmüş köylülerdir “Nevabit” olanlar, o şehrin yerlileri için. Köye hizmet vermek için geç kalmış olmasına rağmen hizmet getiren bir öğretmen, bir doktordur, “Nevabit”, köy sakinleri için. Hele muhtar hiç sevmez. Şimdi bunun bağlamla ne alakası var? “Emek” veren şuur, yoldan çıkar. Kervandan kopar. Kendi yoluna çıkar. Buna şahit olanlar rahatsılık duyarlar bu durumdan. Sürüden kopar, dengeleri bozar. Alışkanlıkları, var olanı, düzeni zorlar. Göze batar. Çizdiği yol, yol değildir. Hatta bir tehdit unsurudur. Bir de utanmadan domatesin, biberin, salatalığın nasibinden faydalanır. Haddini aşar. Konuşulur arkasından, hükümler verilir. Sökülüp alınmaya çalışılır bahçeden. Uymaz resme. Aykırıdır. Var olan düzene tehtittir. “Nevabit” dışlanandır. “Emek” vermekten başka çaresi yoktur. “Çaba” onu kurtarmaz. Çıktığı yolun “Aşığıdır”, yola devam eder, ses etmez. Etraftan sesler yükselmektedir, fakat. Kendi “Hakikatini” sırtlamış Hz. İsa gibi, yüzüne tükürülürken, devam taşır ona yük edileni. Arkasından yürüyenleri, ikiye ayrılmış suyun ortasından geçiren Hz. Musa gibi, ilerler. “İkra” diye buyrulduğunda, “Ben okuma bilmem”, diye cevap veren Hz. Muhammedin okuması gibidir tüm ayetleri, anlamakta zorlanan ümmete. Pes etmeden, yolundan çıkmayandır “Ayrıksı ot”. Hz. Hüseyindir “Ayrıksı ot”, Mevlana'dır, Yunus Emre'dir, Mustafa Kemal'dir, Mehmet Âkif Ersoy'dur, Neyzen Teyfik'tir, “Ayrıksı Ot”. Uğur Mumcudur, Necip Hablemitoğlu'dur, Ömer Halis Özdemir'dir, “Ayrıksı Ot”. Dücane Cündioğlu, Ahmet Arslan, Aziz Sancar'dır, “Ayrıksı Ot”. Yol ile ulaşılamayan köylere “Öğretmen” olarak seve seve gidendir, “Ayrıksı ot”. O köyde, “Evlatlarım okusun” diye bitmeyen yolları eskiten babadır, “Ayrıksı Ot”. Büyük şehirlere gelip “Evladım okusun” diye, godomanlara “Tabi ki”, diye “Emek” verendir, “Nevabit”. “Nevabit” olanın emeği kokar. “Emek” ile yoğrulanlar, lezzet vermez ve fakat bahçeyi düzende tutmak için zorlarlar, verdikleri emeğe bağlı kalarak. Domatesi yerken, ayıklanan otlar kalır akıl'da. Niyet gütmek ise bir sürüyü, “Nevabit” olanları nasıl ayıkladığından bahs ederek övünürsün, bahçe sahibi olarak. Yaşatmak ise niyetin, sana bağış edilene “Şükür” edersin, şahit olduğuna bahçende. Saygıyla yaklaşır, muhafaza edersin. Bu da “Emek” ister. Pervasızca ayıklamaların, “Ayrıksı otları”, sadece “Çabadan” ibarettir. Kalmaz hatırda, sadece lezzet verir.
Bi de tabii ne bahçevana ne de bahçeye ihtiyaç duyandır o... biraz toprak yerkürenin kabuğundan biraz da rahmet gökten inen, yeter ona... yerine göre onlara bile minnet eylemez, denizin kumunda, sahranın çölünde de biter...
@@emredemirbas5069 dikkat etme çabası, kaybetme kaygısı olan için geçerli bir haldir diye düşünüyorum. Hakikat yolu, dikkat etmeğe değil, dikkatlı olmaya gebedir.
Ülkede çok bilgili, donanımlı, entelektüel insan var ama daha sizin gibisini yapana rastlamadım. Çok değerli bir iş çıkıyor ortaya, ne kadar teşekkür etsek az bile.🌼
Hocam, Matta incilinde "kutsal olanları köpeklere vermeyin" pasajıyla ilgili açıklamanızı dikkatle dinledim ve ne ilginçtir ki şu ara üzerine çalıştığım Rubens'in Son Akşam Yemeği tablosundaki ihaneti yapan Judas'ın ayaklarının altında, ağzında kemik olan bir köpek resmedilmiş ve tabiki sadakati değil dediğiniz gibi şehveti ve açgözlülüğü temsil ediyor. Umarım bir söyleşinizde bu tablo hakkında da bir şeyler söylersiniz. Sizden dinlemek çok isterim. Bu güzel yayınlarınız için de ayrıca teşekkürler hocam.
Aslında Judas ihanet etmemiştir İsa'nın İsa olması için o üstüne düşen görevi ona biçilen görevi yerine getirmiştir ikincisi o resim de yanlış derleryahudiler masada oturup yemek yemezmiş oturdukları hatta yattıkları yerden yemek yerlermiş
Hocam akıl konusunda çok haklısınız.İncelemeleriniz çok derin.Zeka konusunda esnek olmak hoşumuza gitmese de birtakım bilgilere açık olmamız gerekir.İlerlemenin ve aklı eğitmenin en hakiki yolu da bu olsa gerektir.Fanatik olmak sığ limanlarda demir atıp kalmaktır.Bu bilgileri irdelediğiniz için kendi adıma çok memnun oldum.Saygılar.
Sizi dinlemek çok güzel. Çok değerli fikirlerinizi paylaşmanızdan dolayı çok teşekkürler 🙏👏👏💐 Kalitesiz ve gelişmeye kapalı insanları hiç dikkate almamak lazım.
Fark ettimde cogu vidyolarınızda asıl cevabı yada sorulması gerekeni son dakikalarda söylüyorsunuz yada bana öyle geliyor. Çok keyif alıyorum bundan. 🤗🤗
Harikasınız...Sizi dinlemek bizi çok mutlu ediyor! Sağlığınıza, ömrünüze, varlığınıza bereket! Sizin kitle dediğinize biz Homoerectuslar deriz.. Onlar için yapabileceğimiz bir şey yok... Bizim derdimiz Homosapienslikten kurtulup “Homonovus” olmayı başarmak! Sayenizde inşallah 😇
Hocam çalışmalarını taktir ediyorum İlk okul mezunuyum sizi dinliyorum Anlaya bildiğim kadar bilgilerinizden Faydalanayirum felsefeye ilgim Vardır gencim ce
"Arz-ı hâl etmeye câna seni tenhâ bulamam Seni tenhâ bulacak kendimi aslâ bulamam" Ulvi Anlamı :: Sevgili! Halimi arz etmek için seni tenhada (tek başına) bulamıyorum... Seni tenhada bulduğumda da kendimi hiç bulamıyorum...
Merhabalar, güzel bir söyleşiydi öncelikle teşekkürler ederim. Hakikat kavram olarak her duruma göre kullanıldığında Hakikat’in Kutsallığı ortadan kalkıyor gibi. Dünyasal yaşamdaki durumların, ‘olanların gerçekliği’ için ifade edilen doğrular diyelim, sürekli koşulların sebep ve sonuçlarının etkileriyle değişkenlik arz ediyor. Değişken olan gerçek olamaz bu durumda. Hakikat ise aslında hiç değişmez Gerçeğin ta kendisi. Farkediş’te olan, Hakikati kavramsal değil artık yaşayan farkeden durumdadır. Dile getirilen hakikat ise gerçekliğini yitirmiş oluyor böylece. Ünlü mistik Lao Tzu:”ifade edilen gerçeklik gerçek değildir.” Demiştir, bu yüzden eylemde aktardıklarını Bilgi olarak kağıda dökmek istememiş. İnsan yaşamındaki durumların o anki koşullara göre görülen ve kabullenilen doğrusu hakikat olarak değerlendirilebiliyor. Hakikat kavramı değişmez olanın sığ da olsa dile getirilişi. Durumların doğrusu onu Hakikat yapmıyor ancak o anki şartın gerçeği oluyor. Bu yüzden aslında Hakikat’in haricinde herşey yalan kalıyor, anlama ve hazmedip yaşama katma oranında da gerçeklik doz ya da kaya ağırlığında taşınabilir oluyor.
Bu ülkede; 'ben bizi sevmiyirem ha' diyen adamlar batı güzellemesi yapmayı felsefe zannediyor ve kendilerine felsefeci diyorlar. Ancak siz felsefeyi insanın hayatinda bir gözlük değil adeta bakan gözü olarak sunuyorsunuz; sözüm ona ideallerin, olması gerekenlerin etrafında dönüp durmadan olanı olduğu gibi görüyor, gördüğünüzü de saf bir biçimde aktarıyorsunuz kısa zamanda çok şey kattınız teşekkür ediyorum hocam. Sevgiler♦️
Kuran’ın tabiatına ,mahiyetine dair felsefi çözümleme 1)hz Muhammet bütün olup bitenleri tanrı merkezli mi yorumlamış 2)hz Muhammed insan zihninin bütün süreçlerine vakifmiydi ,kendi tecrübesini zihni süreçlerle ilişkilendirme kudretli varmıydi? 3)kitapta konuşan kendisimi yoksa tanrımı? 4)tanrı insanla konuşlu? 5)tanrının konuşmasının bir yasaliligi mi var ?tarihin belli dönemlerinde konuşması belli dönemlerinde konuşmamasının kriteri ,adaleti ney? 6)kitapta olan fenomenler tanrının düşüncesi ,anlayışı ,tecrübesi ,yorumlaması mi 7)kitabın tanrı kaynaklı olmasinin felsefi çözümlenmesi 8)tanrının konuşan kelimelerinin muhatapları metodolojik ve anlambilim ayrılığına maruz kalmasının tanrı kitabıyla çelişmiyormu Geleceği gören ,bilen tanrı acisindan Saygilar
Teşekkürler hocam. İyi ki 2020’de yaşıyoruz ve kanalınıza girerken youtube yıldız haritamızı/burcumuzu sormuyor :) ( 2020 için şükredecek bir şeyimiz olsun istedim)
Hocam, ne kadar özen gösterseniz de, mayınlı sahada yürüyorsunuz. Lütfen dikkatli olun. Sizi seviyoruz . 30 yılı aşkın, bir tarikat mensubuyum. Sayenizde, aklımla muhayyilem arasında barış sağladım. Takdir edersiniz ki o yalanlarla hep muhatabım. Küplüce'liyim, geçmişte hem mahallede, hemde siyasette kader ortaklığımız var. Yaş 55 daha dikkatliyim. Sizde lütfen dikkatli olun. REMİZLERLE ANLATIN SORUN DEĞİL. O REMİZLER ARTIK ALFABEMİZ GİBİ. ASLINDAN DAHA AÇIK. ANLATIN NE OLUR ! HAKİKATE SUSADIK.
Hoca Şibli Hallac olayını anlattığınız da yüzünüzü sanki derin bir hüzün kapladı..bende çok acı çekiyorum..sosyalistlerin içindeydim 12 yılımı bu ideolojiye adadım..son 13 yıldır da kendimi arıyorum..sizinle tanışmam bu sene oldu. Bir arkadaş aracılığıyla selamlar.
Təşəkkürlər Dücane bey. Ağzınıza , emeyinize sağlık. Bir sualım var sizə. Bir sanatçı felsefe bilmeli mi? Yani kavramlara yükseldikden sonra bu kavramları simgelere dönüştürmeli mi yoksa kavramı bilmese de olur.
Hiçbir sanatçıdan kavrama yükselmesi ve yaptığı işi ayrıca bir de açıklaması beklenemez, çünkü sanatçılar kavramı zaten sezgileri aracılığıyla görürler ve bu nedenle gördükleri şeyi imgeyle dışavururlar; eşdeyişle sanatçı görür, filozof bilir. Görme (anlama) imgeyle, bilme (açıklama) kavramla olur.
Iyi günler hocam. Hassas konularda 3 veya 4 saat kendinize gelemediginizi söylemiştiniz. Açıkçası bende bu 3 veya 4 gün boyunca sürüyor. Konular kafamın içinde gün boyunca yankılanıyor. Günlük yaşamıma dinleyip anladiklarimla bakıp anlamlandırmaya çalışıyorum. Kafamın içinde kavramlar durmadan dönüp duruyor. Hâlâ nereden başlayacağım konusunda kararsizim.
Dücane bey Montgomery Watt a ait yanlış hatırlamıyorsam 'Dinlerde hakikat' diye Türkçe'ye çevrilmiş bir kitabında, Vaizliğin hakikatinin tahrif olduğuna dair bir ifade okumuştum. Hakikati halka anlatmak için kullanılan bir yöntem olarak sunmuştu ve pozitif bir anlam yüklemişti. Vaiz takımına karşı yaklaşımınızın farkındayım ancak yine de sormak isterim: vaizlerin arasında da içinde taşıdığı hakikati paylaşabilmek adına bilgiyi muhatabına tahrif yoluyla iletmek kutsal yalan kapsamında değerlendirilebilir mi? Saygılar..
Çok teşekkür ederim Hocam…Ben 20 yıllık gazeteciyim.. Liseyi imam hatipte okurken, biraz medrese eğitimi de aldım ancak üniversiteyi farklı bir alanda okudum. Yaklaşık 5 yıldır sizi
dikkatle takip ediyorum. Beni felsefeyle tanıştırdığınız için size çok minnettarım. Daha önceki felsefe derslerinizi, hatta televizyon konuşmalarınızı bile satır satır yazıya geçirdim. Son 3 aylık söyleşileriniz de çölde bir vaha gibi. Körlüğümü zedeleyen felsefe, beraberinde yalnızlık, yabancılık, uykusuz geceler ve derin yaralar getirdi. Düşüncenin bu ağır yükünü kaldırmaya çalışmanın zorluğunu ve zahmetini zamanla öğrenebilecek miyim bilmiyorum... Bu çorak topraklara büyük bir miras olacak yeni kitaplarınızı, yeni eserlerinizi
heyecanla bekliyorum.
TH-cam'yi bir okula çevirdiğiniz için teşekkürler hocam...
Felsefeyi bir yaşam şekli olarak ele almanız ve sunmanız önemli biz felsefe ile ilgilenen kesim için bence. Bir çok değerli felsefecimizin bulunmasına rağmen ülkemizde, kendi üslup ve tarzınızı oluşturduğunuzu gözlüyoruz. Akademi dışında olup felsefeyi yaşama tarzı haline getiren bir örneğinizin olmaması sizi değerli kılmaktadır. Felsefe hakkında her ne söyler, hangi konuya değinirseniz ilgi çekici ve ilham verici olmaktadır. Tebrik ederim.
Bazı konuları eğer bir ya da iki yıl önce yapıldıysa dinlemiyorum ama sizi on yıl önceki bile olsa huşu ile takip edeceğim:) Önceleri bir iş yaparak dinlerken şimdi güzelce oturup ve seyretmek daha iyi geliyor. Sizinle tanıştırdığı için her defasında önce kızıma sonra size teşekkür ediyorum. Saygılarımla...
Kılıç korkusu, filozofların ve sûfilerin, mistiklerin başlarını vermek korkusuna dayandırılamaz esas olarak. Asıl korku, ehil olmayanlarca hakikatin parçalanmasıdır, sırrın ehil olmayanların elinde zulme uğraması korkusudur. Başını vermek korkusundan olsaydı eğer ne Sokrates ne Hallaç ne de tarihteki başka isimlerin ölüme seve seve gitmelerini açıklar. Sembolik ifâdeler daha çok, söze sığmayan, söz kalıbına girmeye direnen, sözle dile getirmenin mümkün olmadığı süptil durum ve hakikatleri anlatmanın bir yoludur.
Kavramlarla konuşmanız bizleri yükseltiyor.Bu konuda işbirliğine hazırız.Teknik yeterlilikte hiçbir sorun yok .Siz niteliği arttırdıkça takip isteği çoğalan ,dinleyiciler de var.Tüm emeğinize teşekkür ederim.Satır aralarını yakalayabilenler ,sizin sunduğunuzu almaktadır.Tek başına düşünmediğini anlamanın keyfini bize yaşatıyorsunuz...
Yaa her sohbetinizdeki her bir cümle bu kadar kıymetli olup bu kadar büyük anlamlar taşıyabilir mi 💛 İyi ki varsınız 🙏
Sizi fark ettiğim günü yaşlanıp hafızam zayıfladığında dahi hatırlayacağım bundan eminim..2010 ağustos ramazan ayı çok sıcak bir gündü.Her halk çocuğu gibi yazın çalışıp üniv.harçlığımı biriktirip kışın okuma çabasındaydm.Bu sıcak yaz günü işten gelmişim aynen bir köpek gibi dilim dışarda iftarı bekliyordum.Arkam tv ye dönük idi, tv de adamın biri bir şeyler anlatıyordu sanki sürpriz kutusu açar gibi. O,,onun içinde,O,onun içinde bir türlü hediyeye ulaşamıyordu sanki.O kadar yorgundum ki zorla kafamı çevirip baktım ve sizi gördüm ve o günden sonra bu sürpriz kutusunu açmaya çalışan adamı takipden kendimi alıkoyamadım..TH-cam'da ders vermeye başlamanıza en çok mutlu olanlardanım...sevgiyle üstad.
Sizi tanımasaydım eğer, büyük ihtimal ile kendimi azda olsa tanıyamazdım.
Sonsuza kadar atlatsanız, sonsuza kadar dinlemek isterim.
Teşekkürlerimi sunuyorum hocam.
Devam etmeniz değerli bi azınlık açısından oldukça kıymetli hocam.
Oncelikle Allah razi olsun sizden; abi Ben amerikada yasiyorum, Ulkemden uzaktayim hayatima oyle guzel dokunuyorsunuz ki, Rabbim bunun mukafatini Kat Kat versin! Kendi adima mutesekkirim.
Ağzınıza, zihninize, ruhunuza, yüreğinize, emeğinize sağlık 💛
Sizi yıllardır ilgiyle takip ediyorum. videolarınızı hızlandırmadan tamamını takip ediyorum. hem evle ilgilenip hem de fonda sizi dinlemek büyük zevk. tüm kadınlara tavsiye ederim. bir kulaklık yeter artar. lütfen devam edin kolay gelsin. aklınıza sağlık
Teşekkür ediyorum, ne güzel misafirsiniz siz, sizi dinlemek eşsiz ve ne güzel güldürüp tebessüm ettiriyorsunuz 🙂
O kadar değerli bir sohbet ki... Bunu en başa koymalı ve defalarca dinlemeliyiz...
Ağzınızdan çıkan her cümle puzzle gibi. Gidip zihnimin eksik kısmını tamamlıyor. Bazen konunun dağıldığını söylüyorsunuz ama her parça yerini buluyor. Hayatımıza kattıklarınız, düşündüğünüzün çok ötesinde. Çok teşekkürler 🙏
Dücane beyi izleyenlerden birisi olarak, bu çalışmaların bir nevi AKADEMİ ye dönüşmesini isterim.
Emekleriniz için müteşekkirim. Hem şahsınıza hem de en küçük katkı sağlayan herkese gönülden selam ve muhabbetle.🙏💞😇
2 saatten fazla süren sohbetleri daha bir zevkle dinliyorum.
Sizi 2000 yılından beri bilirim-sizden yedi yaş büyüğüm-ama,o yıllarda bulunduğunuz mahal ve mahalleden dolayı izlemedim.C-19 kapanması ile karşılaştık ve ben çok keyif almaya başladım.Cesaretiniz ve çalışkanlılığınızın aydınlattığı yolunuzda, birikimli ders,sohbet,söyleşi,her ne olur ise,çok değerli.Keep Walking.
İyiki varsınız. Ufkumuzu açıyorsunuz. Sizi izlemekle eksiklerimin bir kısmını tamamladığımı sanıyorum. Beyninize sağlık.
Günaydınlar sevgili hocamız, videolarınızı hep arkadaşlarım ile paylaşıyorum, naçizane hislerim, Türkiye’mizin gerçekten en iyisisiniz, tevazunun, hatta iğnemelerinizin bile en iyisisiniz. Fikirlerinize uygun olarak yaşadığınızdanda eminim, bunlar tabiki hissettiklerim, işte bu sizi birinci yapıyor benim dünyamda, var olun, saygılar 🌷
Çok teşekkürler ❤️ söyleyecek kelime bulamadım. Süper süper
Emeğinize yüreğinize sağlık İzmirden selamlar saygılar 🙋♀️
Dücane bey tesekkürler videolarınız için
Cok mutluyum sizi tanidigima, gec de olsa, cok iyi gelidiniz hocam, ben de 52 yasindan sonra mersk saldim, dogru duzgun kitap okumazdim bile cocuklardan dolayi. Tesekkur ederim boyle videolari yaptiginiz icin, gercekten de cok bilgilendirici konular...
Sizi dinlemek bana degerliyim duygusu katıyor teşekkürler.
Çok katmanlı bu sohbet için, teşekkürler saygılar selamlar
Öncelikle Emeğiniz için çok teşekkür ediyorum, “tam konuya başlıyorduk ki söyleşi bitti “ diyen tek ben değilim kanaatindeyim☺️
Derler ki bir kişiye anlattıkların, ancak onun anlayabilme kapasitesi ile sınırlıdır. Umarım ve dilerim anlatmak istediklerinizi anlayabiliyorumdur. Benim için harika 2.5 saat oldu. Yavaş anlatımın tadına varıyorum artık, duraksamalarınız da zaman zaman ben de beliren düşünceler o araları dolduruyor. Sizin ve eşinizin emeklerine sağlık, sağ olun. İkinci videoyu da izlemiş oldum.
Hocam muhteşemsiniz susuzluğumuzu gideriyosunuz size minnettarım hayatımıza değer ve anlam kattınız Allah sizden razı olsun sağlıklı uzun ömürler diliyorum 🙏🙏🙏🙏
Efsane bi yayın galiba olması gerektiği gibi tadı damağımızda kaldı.
Çok teşekkür ederim.Emekleriniz ve bize ayırdığınız kıymetli vaktiniz için .
“Nevabit - Ayrıksı ot” alt başlığım. Kolay gelsin.
Çok hoşuma gittiğini hatırlıyorum bu kelimenin, ilk duyduğumda Dücane ağabeyimden. Allah razı olsun, çok şey kattı “Benliğime”.
Ancak bir bahçede yetişebilecek bir ottur, ayrıksı ot. Özenle seçtiğin dometes, salatalık, biber, patlıcan, kabak, fasulye fidanlarının yanında sırıtanlardır, “Ayrıksı otlar”. Hemen ayıklanır, onlar! Resme uymazlar, Düzen bozarlar. Olması gerekenlerin ihtiyaçlarını sömürürler. Kahvehanede okey oynarken , yancılar misali faydalanırlar, esas olanların gördüğü ilgiden. “Sülük” gibi geçinirler, düzene tabi olana gösterilen hizmetten. Bahçe bir düzene tabi olduğu için onlar “Ayrıksı otlardır”. Sınırı, çitlerle çekilmemiş, doğal ortamlarda, onlar göze batmaz, hatta o ortamın olmazsa olmazlarıdır. Doğaldırlar. Bahçede sıkıntı yaratırlar. Gereksiz yük verirler. Rahatsızlık verirler düzene düşkün olan bahçe sahiplerine. Büyük şehirler sonradan göçmüş köylülerdir “Nevabit” olanlar, o şehrin yerlileri için. Köye hizmet vermek için geç kalmış olmasına rağmen hizmet getiren bir öğretmen, bir doktordur, “Nevabit”, köy sakinleri için. Hele muhtar hiç sevmez.
Şimdi bunun bağlamla ne alakası var?
“Emek” veren şuur, yoldan çıkar. Kervandan kopar. Kendi yoluna çıkar. Buna şahit olanlar rahatsılık duyarlar bu durumdan. Sürüden kopar, dengeleri bozar. Alışkanlıkları, var olanı, düzeni zorlar. Göze batar. Çizdiği yol, yol değildir. Hatta bir tehdit unsurudur. Bir de utanmadan domatesin, biberin, salatalığın nasibinden faydalanır. Haddini aşar. Konuşulur arkasından, hükümler verilir. Sökülüp alınmaya çalışılır bahçeden. Uymaz resme. Aykırıdır. Var olan düzene tehtittir. “Nevabit” dışlanandır. “Emek” vermekten başka çaresi yoktur. “Çaba” onu kurtarmaz. Çıktığı yolun “Aşığıdır”, yola devam eder, ses etmez. Etraftan sesler yükselmektedir, fakat.
Kendi “Hakikatini” sırtlamış Hz. İsa gibi, yüzüne tükürülürken, devam taşır ona yük edileni. Arkasından yürüyenleri, ikiye ayrılmış suyun ortasından geçiren Hz. Musa gibi, ilerler. “İkra” diye buyrulduğunda, “Ben okuma bilmem”, diye cevap veren Hz. Muhammedin okuması gibidir tüm ayetleri, anlamakta zorlanan ümmete. Pes etmeden, yolundan çıkmayandır “Ayrıksı ot”.
Hz. Hüseyindir “Ayrıksı ot”, Mevlana'dır, Yunus Emre'dir, Mustafa Kemal'dir, Mehmet Âkif Ersoy'dur, Neyzen Teyfik'tir, “Ayrıksı Ot”. Uğur Mumcudur, Necip Hablemitoğlu'dur, Ömer Halis Özdemir'dir, “Ayrıksı Ot”. Dücane Cündioğlu, Ahmet Arslan, Aziz Sancar'dır, “Ayrıksı Ot”.
Yol ile ulaşılamayan köylere “Öğretmen” olarak seve seve gidendir, “Ayrıksı ot”. O köyde, “Evlatlarım okusun” diye bitmeyen yolları eskiten babadır, “Ayrıksı Ot”. Büyük şehirlere gelip “Evladım okusun” diye, godomanlara “Tabi ki”, diye “Emek” verendir, “Nevabit”.
“Nevabit” olanın emeği kokar. “Emek” ile yoğrulanlar, lezzet vermez ve fakat bahçeyi düzende tutmak için zorlarlar, verdikleri emeğe bağlı kalarak. Domatesi yerken, ayıklanan otlar kalır akıl'da. Niyet gütmek ise bir sürüyü, “Nevabit” olanları nasıl ayıkladığından bahs ederek övünürsün, bahçe sahibi olarak. Yaşatmak ise niyetin, sana bağış edilene “Şükür” edersin, şahit olduğuna bahçende. Saygıyla yaklaşır, muhafaza edersin. Bu da “Emek” ister. Pervasızca ayıklamaların, “Ayrıksı otları”, sadece “Çabadan” ibarettir. Kalmaz hatırda, sadece lezzet verir.
Bi de tabii ne bahçevana ne de bahçeye ihtiyaç duyandır o... biraz toprak yerkürenin kabuğundan biraz da rahmet gökten inen, yeter ona... yerine göre onlara bile minnet eylemez, denizin kumunda, sahranın çölünde de biter...
@@emredemirbas5069 dikkat etme çabası, kaybetme kaygısı olan için geçerli bir haldir diye düşünüyorum. Hakikat yolu, dikkat etmeğe değil, dikkatlı olmaya gebedir.
Sizin derslerinizi alma fırsatı sunduğunuz için müteşekkirim her gün bu derslerle harika Zaman geçiriyorum
Cok cok tesekürler, SAYGILAR
Ülkede çok bilgili, donanımlı, entelektüel insan var ama daha sizin gibisini yapana rastlamadım. Çok değerli bir iş çıkıyor ortaya, ne kadar teşekkür etsek az bile.🌼
Tesekkur ederim hocam..
Bu kadar basit problemlerimizi bile kendinize dert etmeniz ve çözünce de neredeyse çocukça bir sevinçle bunu paylaşmanız ne güzel...
Hocam, Matta incilinde "kutsal olanları köpeklere vermeyin" pasajıyla ilgili açıklamanızı dikkatle dinledim ve ne ilginçtir ki şu ara üzerine çalıştığım Rubens'in Son Akşam Yemeği tablosundaki ihaneti yapan Judas'ın ayaklarının altında, ağzında kemik olan bir köpek resmedilmiş ve tabiki sadakati değil dediğiniz gibi şehveti ve açgözlülüğü temsil ediyor. Umarım bir söyleşinizde bu tablo hakkında da bir şeyler söylersiniz. Sizden dinlemek çok isterim. Bu güzel yayınlarınız için de ayrıca teşekkürler hocam.
Aslında Judas ihanet etmemiştir İsa'nın İsa olması için o üstüne düşen görevi ona biçilen görevi yerine getirmiştir ikincisi o resim de yanlış derleryahudiler masada oturup yemek yemezmiş oturdukları hatta yattıkları yerden yemek yerlermiş
Hocam akıl konusunda çok haklısınız.İncelemeleriniz çok derin.Zeka konusunda esnek olmak hoşumuza gitmese de birtakım bilgilere açık olmamız gerekir.İlerlemenin ve aklı eğitmenin en hakiki yolu da bu olsa gerektir.Fanatik olmak sığ limanlarda demir atıp kalmaktır.Bu bilgileri irdelediğiniz için kendi adıma çok memnun oldum.Saygılar.
Teşekkür ederim hocam. Gecemiz yine aydınlandı sayenizde... Benzeriniz yok, bize düşünmeyi öğretecek başka kanalımız yok..
Farklı bir dünya ile tanıştım sayenizde, teşekkür ederim.
Güzel bir programdı. Teşekkürler.
"Cami cemaati " ve "Abra kadabra " en çok güldüğüm kelimeleriniz ,emeğinize sağlık
Sizi dinlemek çok güzel. Çok değerli fikirlerinizi paylaşmanızdan dolayı çok teşekkürler 🙏👏👏💐
Kalitesiz ve gelişmeye kapalı insanları hiç dikkate almamak lazım.
Ciddiyetinize sağlık.
yotube öyle bir değer kattiniz ki bunu siz dahi bilemezsiniz ustadim..
Müthiş bir anlatıcısın. Söylediğin her şeyi anlıyorum. Sadece seni dinliyorum.
İyiki varsınız...Teşekkürler.
Hocam Allah razı olsun
iki yıl rötarlı dinlemiş olsam da bu söyleyişi için ne söylense eksik kalır 🙏
Fark ettimde cogu vidyolarınızda asıl cevabı yada sorulması gerekeni son dakikalarda söylüyorsunuz yada bana öyle geliyor. Çok keyif alıyorum bundan. 🤗🤗
Ducane hocam bizi aydinlattiginiz icin tesekkurler
Harikasınız...Sizi dinlemek bizi çok mutlu ediyor!
Sağlığınıza, ömrünüze, varlığınıza bereket!
Sizin kitle dediğinize biz Homoerectuslar deriz..
Onlar için yapabileceğimiz bir şey yok...
Bizim derdimiz Homosapienslikten kurtulup “Homonovus” olmayı başarmak!
Sayenizde inşallah 😇
Allah sağlık sıhhat versin hocam...sayenizde sağlıklı nefes almaya başladık🙏🙏🙏
Tesekkur ederim hocam emeginiz icin en kisa zamanda katilacagim insallah:)
Teşekkürler hocam
Çok teşekkürler hocam.
Saygılar değerli hocam
İyiki varsınız..
Dinlemek,anlamaya gönüllü bir çabadır
Teşekkür ederim. Ömrünüze bereket...
Emeğinize dilinize damağınıza teşekkürler hocam.. Derya deniz oluyoruz sayende.. seviyemize eğilmeniz ise tadından yenmiyor..
''Hakikati soruşturma, hakikat arayışı, var olandan şikayet etmeye başladığında ortaya çıkar.''
"dostun attığı gül yareler beni" demiş
Ne kadar doğru...
Roz Mary hep ağlarım o anlatıda ben, hocam yine ağlattı😔
Hocam çalışmalarını taktir ediyorum
İlk okul mezunuyum sizi dinliyorum
Anlaya bildiğim kadar bilgilerinizden
Faydalanayirum felsefeye ilgim
Vardır gencim ce
Çok teşekkür ederim
"Arz-ı hâl etmeye câna seni tenhâ bulamam
Seni tenhâ bulacak kendimi aslâ bulamam"
Ulvi
Anlamı :: Sevgili! Halimi arz etmek için seni tenhada (tek başına) bulamıyorum... Seni tenhada bulduğumda da kendimi hiç bulamıyorum...
Merhabalar, güzel bir söyleşiydi öncelikle teşekkürler ederim. Hakikat kavram olarak her duruma göre kullanıldığında Hakikat’in Kutsallığı ortadan kalkıyor gibi. Dünyasal yaşamdaki durumların, ‘olanların gerçekliği’ için ifade edilen doğrular diyelim, sürekli koşulların sebep ve sonuçlarının etkileriyle değişkenlik arz ediyor. Değişken olan gerçek olamaz bu durumda. Hakikat ise aslında hiç değişmez Gerçeğin ta kendisi. Farkediş’te olan, Hakikati kavramsal değil artık yaşayan farkeden durumdadır. Dile getirilen hakikat ise gerçekliğini yitirmiş oluyor böylece. Ünlü mistik Lao Tzu:”ifade edilen gerçeklik gerçek değildir.” Demiştir, bu yüzden eylemde aktardıklarını Bilgi olarak kağıda dökmek istememiş. İnsan yaşamındaki durumların o anki koşullara göre görülen ve kabullenilen doğrusu hakikat olarak değerlendirilebiliyor. Hakikat kavramı değişmez olanın sığ da olsa dile getirilişi. Durumların doğrusu onu Hakikat yapmıyor ancak o anki şartın gerçeği oluyor. Bu yüzden aslında Hakikat’in haricinde herşey yalan kalıyor, anlama ve hazmedip yaşama katma oranında da gerçeklik doz ya da kaya ağırlığında taşınabilir oluyor.
Bu ülkede; 'ben bizi sevmiyirem ha' diyen adamlar batı güzellemesi yapmayı felsefe zannediyor ve kendilerine felsefeci diyorlar.
Ancak siz felsefeyi insanın hayatinda bir gözlük değil adeta bakan gözü olarak sunuyorsunuz; sözüm ona ideallerin, olması gerekenlerin etrafında dönüp durmadan olanı olduğu gibi görüyor, gördüğünüzü de saf bir biçimde aktarıyorsunuz kısa zamanda çok şey kattınız teşekkür ediyorum hocam.
Sevgiler♦️
Prof ve Ateist olmak yobaz olmaya mani olmuyor.
Kuran’ın tabiatına ,mahiyetine dair felsefi çözümleme
1)hz Muhammet bütün olup bitenleri tanrı merkezli mi yorumlamış
2)hz Muhammed insan zihninin bütün süreçlerine vakifmiydi ,kendi tecrübesini zihni süreçlerle ilişkilendirme kudretli varmıydi?
3)kitapta konuşan kendisimi yoksa tanrımı?
4)tanrı insanla konuşlu?
5)tanrının konuşmasının bir yasaliligi mi var ?tarihin belli dönemlerinde konuşması belli dönemlerinde konuşmamasının kriteri ,adaleti ney?
6)kitapta olan fenomenler tanrının düşüncesi ,anlayışı ,tecrübesi ,yorumlaması mi
7)kitabın tanrı kaynaklı olmasinin felsefi çözümlenmesi
8)tanrının konuşan kelimelerinin muhatapları metodolojik ve anlambilim ayrılığına maruz kalmasının tanrı kitabıyla çelişmiyormu
Geleceği gören ,bilen tanrı acisindan
Saygilar
Engin bey bende bu konulara dair çözümlemeleri hasretle özlemle bekliyorum.Umarim hoca bunları okuyup değerlendirir.Ayrica seninle tanışmayı isterim.
Gerçekten aydınlanan kişi çevresini de aydınlatandır. Biz talebeler hazırız, görüyoruz ki siz de çoşkulu ve hazırsınız
Hakikatin bilgisi, hem arayış olarak hem de paylaşım olarak daima seçkincidir.
Vasatın hakimiyeti cehaletin cüretkarlığını arttırır ,cehaletin gerçekliğe mutlak hakimiyeti karşısında düşünce susar
Özel derslerinize katılmak istiyorum, ilgili kılavuzu paylaşabilir misiniz?
Teşekkürler hocam. İyi ki 2020’de yaşıyoruz ve kanalınıza girerken youtube yıldız haritamızı/burcumuzu sormuyor :) ( 2020 için şükredecek bir şeyimiz olsun istedim)
Hocam, ne kadar özen gösterseniz de, mayınlı sahada yürüyorsunuz. Lütfen dikkatli olun. Sizi seviyoruz .
30 yılı aşkın, bir tarikat mensubuyum. Sayenizde, aklımla muhayyilem arasında barış sağladım. Takdir edersiniz ki o yalanlarla hep muhatabım. Küplüce'liyim, geçmişte hem mahallede, hemde siyasette kader ortaklığımız var. Yaş 55 daha dikkatliyim. Sizde lütfen dikkatli olun.
REMİZLERLE ANLATIN SORUN DEĞİL. O REMİZLER ARTIK ALFABEMİZ GİBİ. ASLINDAN DAHA AÇIK. ANLATIN NE OLUR ! HAKİKATE SUSADIK.
son 10 saniyeyi , 10 kere geri sarıp bidaha dinledim...
Hoca Şibli Hallac olayını anlattığınız da yüzünüzü sanki derin bir hüzün kapladı..bende çok acı çekiyorum..sosyalistlerin içindeydim 12 yılımı bu ideolojiye adadım..son 13 yıldır da kendimi arıyorum..sizinle tanışmam bu sene oldu. Bir arkadaş aracılığıyla selamlar.
Teşekkür ederim..
01:38'den itibaren çok güldüm 😁
çok teşekkürler hocam...
Təşəkkürlər Dücane bey. Ağzınıza , emeyinize sağlık. Bir sualım var sizə. Bir sanatçı felsefe bilmeli mi? Yani kavramlara yükseldikden sonra bu kavramları simgelere dönüştürmeli mi yoksa kavramı bilmese de olur.
Hiçbir sanatçıdan kavrama yükselmesi ve yaptığı işi ayrıca bir de açıklaması beklenemez, çünkü sanatçılar kavramı zaten sezgileri aracılığıyla görürler ve bu nedenle gördükleri şeyi imgeyle dışavururlar; eşdeyişle sanatçı görür, filozof bilir. Görme (anlama) imgeyle, bilme (açıklama) kavramla olur.
@@DucaneCundiogluResmiKanalgördüğünü bilen sanatçı tanrımıdır sadece?
@@DucaneCundiogluResmiKanal Diqqətiniz ve açıqlamanız üçün təşəkkürlər hocam. Azərbaycandan Salamlar
Hocam sağ olun...
Ağzınıza sağlık Üstad.,Konuşmanızda zaman zaman Zahir ile Batin'e atıfta bulundunuz. Bu konuda daha detaylı bir anlatım yapma olnağınız var mı?
Arkadaşlar bu online ders nedir hemen bilgi verin bir zahmet nasıl katılabilirim ne zaman başlar yani cüretli olsa da katılırım
Iyi günler hocam. Hassas konularda 3 veya 4 saat kendinize gelemediginizi söylemiştiniz. Açıkçası bende bu 3 veya 4 gün boyunca sürüyor. Konular kafamın içinde gün boyunca yankılanıyor. Günlük yaşamıma dinleyip anladiklarimla bakıp anlamlandırmaya çalışıyorum. Kafamın içinde kavramlar durmadan dönüp duruyor. Hâlâ nereden başlayacağım konusunda kararsizim.
39:07 - 39:10
Ses tonu ve vurgulama resmen ateş ediyor.
01:41:14
Ali topu at :D
Dücane bey
Montgomery Watt a ait yanlış hatırlamıyorsam 'Dinlerde hakikat' diye Türkçe'ye çevrilmiş bir kitabında,
Vaizliğin hakikatinin tahrif olduğuna dair bir ifade okumuştum. Hakikati halka anlatmak için kullanılan bir yöntem olarak sunmuştu ve pozitif bir anlam yüklemişti. Vaiz takımına karşı yaklaşımınızın farkındayım ancak yine de sormak isterim: vaizlerin arasında da içinde taşıdığı hakikati paylaşabilmek adına bilgiyi muhatabına tahrif yoluyla iletmek kutsal yalan kapsamında değerlendirilebilir mi? Saygılar..
Teşekkürler.
oturdum, hepsini dinledim, hisse mi aldım, gidiyorum...
Hocam, Zümer 23’te geçen “mesaniye” çift anlam (ambivalans) anlamına gelir mi?
Selamlar Üstadim! Müze'Butik' 😊 önerileriniz bizden esirgememenizi rica ediyorum. Sebebi ise hem yurtdışından takipçileriniz için bir şans hemde gitme fırsatı doğduğu vakit elimizde liste olması.. Akşamki söyleşinize teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kalın!
Hainlik garez kin nefret de guzel bir sohbet olurdu aslında. Ne güzel olur sizden dinlemek
Işık herşeydir.
💛
hocam canli yayin saatlerini yazabilirmisiniz tesekkurler
Teşekkürler Hocam.
Akıl ancak eğitilmiş zekayı etkiler...bu nasıl bir vurgu üstadımm..
cok tesekkur ederim.