Konu başlıkları: 00:02 - Açılış ve selamlama 00:35 - Polemik hakkında açıklamalar 01:31 - Ateizmle ilgili yorumlar 02:58 - Ateizm ve düşünce yapısı eleştirisi 03:50 - Türkiye'de din eleştirisi 06:29 - Deizmin gençler arasında yayılması 08:15 - Dindarlık ve entelektüel eleştiri 10:25 - Din eleştirisinin toplumsal sonuçları 13:07 - Deizm ve Ateizm karşılaştırması 15:51 - Kant'ın Tanrı kavramına bakışı 18:45 - Felsefi akımların dinle ilişkisi 20:56 - Voltaire'in düşünceleri 23:34 - Ateizmin bireysel bir tutum olması 26:06 - Tanrı'nın varlığı ve yokluğu üzerine tartışmalar 29:00 - Felsefi diyalektik ve sentez 31:39 - Ateizm ve toplumsal yapıların etkileşimi 34:06 - Din ve siyaset ilişkisi 37:11 - İslam ve dini metinlerin yorumlanması 40:02 - Ateizmin felsefi temelleri 43:39 - Özet ve sonuçlara yaklaşım
Yanılgı insan içindir, aslolan silginin kalemden önce bitmemesidir. Zayıflık ve çelişkileri ile insanı sevmek ve onda vazgeçmemek.. Teşekkür ederiz hocam... İyi ki varsınız..
Sevgili hocam ben 58 yaşında üniversite okumuş 30 yıl devlet memurluğu yapmış bir vatandaşım. Her insan bilmediği şeyin cahilidir. Herkes herşeyi bilemez. Ben 56yıl boyunca inançla oruç tutan kuran okuyan kendini müslüman olarak tanımlayan bir insandım. Artık kayıtsız şartsız hiçbirşeye inanmıyorum sorguluyorum aklıma yatmıyorsa kabul etmiyorum. Felsefe derin bir alan herkes farklı düşünebilir ifade edebilir. Ben sizi başlarda çok zorlanarak dinliyordum. Çok ağır konuştuğunuz için, yinede dinlemeye devam ettim. Çünkü o kadar nazik bir dil kullanıyorsunuzki buna çok ihtiyacımız var. Varsın kendini bilmez birkaç kişi reyting uğruna saçmalasın. Altın çamura batmakla değer kaybetmez. Ben sizi dinliyorum bu her dediğinizi kabul ediyorum demek değil. Toplum öyle bir hale geldi ki artık nezaket sahibi insanları yadırgar olduk. İyiki varsınız, saygılar
Bu adamı dinleyerek inkarcı olanların vay haline. Sevgili dostum ben hoca değilim din konusunda hiç bir uzmanlığım yok. Ama bu kainatın ve bizim gelişigüzel var olduğumuza inanmamız öncelikle tam bir delilik. Bu alemde hiç bir şey gerekçesiz veya nedensiz değildir. Bu adamlar maddiyatın ve günahın çukurunda debelenip duruyorlar. Bunların size gerçeği gösterme ihtimali yok. Azıcık ibadet edip kendimizi düzelttiğimizde manevi alemin kapıları hemen açılıveriyor. Bu rüyalarla veya ihtimali şeylerin hep lehe sonuçlanmasıyla zaten anlaşılıyor. Kalp krizi geçiren hastaların ortalama %10 u ölüm ötesi veya melakütü alemde deneyim yaşayıp dönüyorlar. Bu durum antik çağlardan beri kayıt altına alınmıştır. Günümüz dede youtube da bu deneyimleri yaşayanlar anlatıyorlar. Vucut bir araç, ruh görünmez bir varlık ölünce bu ruh bu maddi alemden manevi aleme göçüyor. Orda pişmanlığın faydası yok. İman et. Allah muhafaza. Rabbim bizi bu felaketten korusun.
@@ceyhuakar2021 Saçmalamışsın, nereden anladinda Müslümanlığı netleştirdin. Kur'an Arap arzularından başka birşey değil bunu ben söylemiyorum. Tomurcuk memeli kadınlar, serin döşekler var. Vb vb şeyler var tanrı kelamı olmayan çok çok şeyler var. Kur'an çelişkilerle dolu azıcık okuyan bunu anlar. Fakat imanını kaybetmeyen de emevi döneminde bozulduğunu değiştirildiğini iddia eder
doğru. kanıt olmayan üzerinden bir tanımlama getirilemez. reddedilebiliyor olduğu, onun dışındaki her şeyi kapsar değil; sadece onu kapsamaz demektir. daha cok tavırdır bu da. (sadece eklemek istedim)
@@erayozturk580Derin bir araştırmaya git Kuranı kerimi okuyarak anlamaya çalış araştır ancak amaç eleştirmek içinse muhakkak bir şey bulunur amaç araştırılıp doğru demekse objektif olunmalı denemeni isterim ( Beni Müslüman yapan tek şey kitap ve yaratıcının olması )
BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. Net olarak Allahu teala hz.lerinin varlık hakikatini öğreniniz @@crysibrahim1029
@@amonra5436 tanrının varlığına kanıt, kendisinin üzerinde düşünerek bilim ürettiğimiz ve her metrekaresinin bir bilinç tarafından var edildiğini bize gösteren varlık aleminin kendisidir.
"Bilim her şeyden evladır. Hiç değilse insanlar ömürlerini verip araştırıyorlar ve samimiler. Ayrıca ahiretimiz için de üzülmeyin. Çinlilerin Tiranı, İskandinavların Valhallası, Mısırlıların Sazlıkları nasıl bir hikaye ise, tek tanrılı dinlerin cenneti ve cehennemi de aynen öyle.."
@@ahuzar inanmamakla inanca savaş açmak arasındaki büyük farkın örneğisin çünkü inanmamak bir tercihken inanca savaş açmak psikolojik bir soruna işaret ediyor.. çürütücü tezini yalın bir dille yazabilirsin..klişe alıntılar ve boş sözlerle bir videonun altına onlarca alıntı ve yorum yazana kadar psikiyatriste randevu alman daha mantıklı olurdu
Zırva. Tanrı inancından vazgeçince iç güdü olarak çağımızın en güçlü camiası olan bilim camiasından medet ummak ahmakların işidir. Bilim insanlığa değil ordulara hizmet eder. Dünya da savaşlar olmasaydı bilim ilerlemezdi. Dün kiliseler nasıl insanlar üzerinde otorite sahibiyse bilim de bugün kiliseleşmiştir. İnsanlara ideoloji satar.
Zamanininz ve emeginiz icin mutesekkirim. Her programiniz icin buraya not yazamiyorum ama hepsini dinliyor ve begenilerimi gonderiyorum. Saglik ve sihhat diliyorum. ⭐
Dücane Bey, deizim ve ateizim konusundaki görüşlerinizin önemli kısmına katılmıyorum. Sürekli felsefe tarihindeki eskilerden bahsediyorsunuz ama günümüz bilimin gelişimini göz ardı ediyorsunuz.
@@altancengiz7109 insanlar onu hedef almasın diye herhal Müslümanım dese ateistler ciddiye almıyor ateistim dese muslumanlar dinlemez taşlar . Böyle kalıp herkese hitap etsin bence iyi
Varlığı ispat edilememiş bir şeyin yadsıması(inkârı) da söz konusu olamaz. Bir şeyin varlığını iddia eden, örneğin tanrı vardır diyen, bu iddiasını ispatla mükelleftir. Bu nedenle örneğin ateistlere, "o zaman tanrının olmadığını siz ispat edin" denilemez..
Tanrı mutlak varlıktır. Varlık Tanrı kavramı olmadan açıklanamaz ve anlamlandırılamaz. Herşey zaten Tanrı’nın varlığına delildir. Varlığın kökenini açıklayamayan ateismdir. Dolayısıyla bunu yapmak ateizme düşer.
Duyularla ispatı mümkün olmayan önermelerin geçerliliği ancak en iyi açıklama yöntemi ile mümkündür. Tanrının varlığı da bu önermelerin en başında gelir. Elbette tanrının varlığını duyularla ispatlayamıyoruz. O halde varlığa ve varlıktaki değişime kaynaklık eden illet, sebep nedir? Bence bu soruya verilebilecek en iyi açıklamalardan bir budur: ''Tanrı'nın varlığı kadar açık bir hakikat yoktur. Doğanın yapısı zeki bir yaratıcıya tanıklık etmektedir. Ayrıca insanlar üstün yaratıcıya erişme yeteneğiyle donatılmışlardır''.
Ateist olmak iradi bir tercihtir.tum sorulara akılla yanıt bulmak için ciddi okumalara ve sorgulamalara ihtiyaç vardır. İnanmak; ailede,okulda,camide,kilisede öğretilmiş bir durum
inanmakla ilgili söylediginiz inanmak olmuyor Din buna "taklidi iman" diyor bu yuzdende musluman dedigimiz bir çok insan hakkı hukuku çiğniyor adaletsiz davranıyor insanlara zulmediyor sapıklıklar yapiyor kur'anın haram dediği her cürmü işliyor ve bunlar kendini müslüman olarak tanımlayanlar. Demekki inanmak öyle bir şey değil sizin kastettiğiniz ancak bir etiket olur hristiyan ailede doğan hristiyan musluman ailede dogan musluman olur ama bunlar, o dini yaşamadığı ve uymadığı sürece sadece etikettir inanıyor asla demem denmemelidir Kur'anda Allah bunlara münafık diyor. Bir çok çevrede munafikların yaptikları iphneliklerin müslümanlara referans yapilarak dinin karalanması midemi bulandıriyor islam düsmani olmayan ateistlere saygım vardir münafıklardansa onları tercih ederim
İnanmak; Zannetmek(Delilsiz inanç) İnanmak:Kanaat getirmek(biraz delil içeren inanç) İnanmak:Emin olmak(çok fazla delil içeren ve aksi iddialarla çürütülemeyen inanç) Hangisi Kuranda "İman etmek" eyleminin karşılığı sizce? Bu soruya vereceğin cevap,Mümin kimdir? sorusunun cevabıdır.. Ayrıca Kuran,Atalarının dini üzerine olanları çokça eleştirir ve ya yanılıyorlarsa! Hiç düşünmüyor musunuz/akletmiyor musunuz? diye de sorar.
@fatihmehmetkarabacak iman etmek inanmakla beraber bağlı kalmayı da içine alır kur'ana göre sadece inanmak tek başına geçerli ve samimi sayılmamıştır aslolan iman etmektir bu sebeple inanan inandığı gibi yaşamıyorsa iman etmiş sayılmaz yani mümin olmaz. Ben yükümlülüklerimi yerine getirmem ayrıca içkimide içerim çapkınlıkta yaparım adaletsizde olabilirim ama inanıyorum çok şükür müslümanım diyen anca kendini aldatır ben boyle tiplere kafir deyince "Çok günah kalbini açıpta baktın mı?" diyorlar ya açmaya ne hacet içinin kokusu dışına vurmuş işte!
@@mustafalevent1239 Ben iman etmek cennete girmeye yeter demedim.İman etmek aileden yada toplumdan öğrenilen delilsiz,körü körüne inanmaktır diyene,hayır öyle değildir dedim.Kimin nereye gideceğiyle de zerre kadar ilgilenmiyorum.Hüküm Allahındır.O kısım benim yetki alanımın dışında.Ama anşaiılan sen o yetkiyi kendinde görüyorsun.Sen bilirsin.O da senin tercihin.
Duyularla ispatı mümkün olmayan önermelerin geçerliliği ancak en iyi açıklama yöntemi ile mümkündür. Tanrının varlığı da bu önermelerin en başında gelir. Elbette tanrının varlığını duyularla ispatlayamıyoruz. O halde varlığa ve varlıktaki değişime kaynaklık eden illet, sebep nedir? Bence bu soruya verilebilecek en iyi açıklamalardan bir budur: ''Tanrı'nın varlığı kadar açık bir hakikat yoktur. Doğanın yapısı zeki bir yaratıcıya tanıklık etmektedir. Ayrıca insanlar üstün yaratıcıya erişme yeteneğiyle donatılmışlardır''.
Sevgi ve saygılarımla. Her şeyin bir yolu var derim. Bu konuşmanızın sebebi ne bile teşekkürler. Bi daha, bi daya iyi ki var diyorum. “Haklı olmaktan vazgeçmek.” Teşekkürler.🐞🌸
Bu konuları en yüksek düzeyde, düzeyin hakkını vererek konuşabildiği için Dücane Cündioğlu, benim "" number one "" " mdir :) " Kesinlikle " , Dücane Cündioğlu'nu çok takdir ediyorum.. muhteşem bir felsefi konuşma🎉
Dücane Bey, önümüzdeki zamanlarda yapay zekânın tanrı olarak benimseneceği yeni dinler ortaya çıkabileceğini tahmin ediyorum ve yapay zekâyı yakından takip eden biri olarak, güzel tasarlanması koşuluyla, böyle oluşumlara sıcak bakacağımı düşünüyorum. Bir sohbette de bu konuyu ele almayı düşünür müsünüz? Saygılarımla.
Hocam hepsi bir yana, zaman, maddenin, eşyanın, ortamın değişimine nazaran soyutladığımız bir kıyas, kavram değil mi? Yani genel anlamda bir başlangıçtan söz edemez ve zamanı uzaysallaştıramayız. Hız, uzunluk ölçüsü gibi, rereferansı yine varlığın şu ya da bu hallerine dayalı, dolayısıyla başlangıç mefhumu öznel referanslı insanın ölçü ve birimleriyle, ben merkezciliğiyle de ilgili bir mesele. Sorun da buradan doğuyor, kavramlar ile kavramların temeli, sağlayanı yer değiştiliyor, haliyle bir karşılığı olmayan biçimde sebep, sonuç kurguları üretebiliyoruz. Diyelim ki nasıl var oalbildiğini de bir yana bırakıp,her şeyi var eden bir A iradesi olduğunu düşünelim, peki bu eylemi ne zaman gerçekleştirdi? Ne kadar süre bekledi, bir başlangıcı var mı? Bu soru paradokstan öteye gidemez, ezeli bir irade takvim de oluşturamaz, sorun nerede? Sorun mantık hatasında, kavramları özneliğimizle çarpıtmış olmamız, eylem ile varlık-yokluk meselesini karıştırmış olmamızda. Varlık-yokluğun sebebi olamaz(çünkü eylem değildirler), ama varlığın çeşitli halleri, değişimleri, eylem zemininde sebep-sonuç ilişkisi olur ve temelde çok çeşitli ilişkiler, hareket vb. yatar)...
Her şeye kadir bir Tanrı fikrinin kendi içinde çelişik ya da anlamsız olduğunu düşünüyor insanlar ateizm üzerine düşünüp orada konumlanıyor. Dogmanın hakim olduğu bir hayatı yadsıyan, rasyonel bulmayan da deizm yönünde konumlanıyor. Aslında insanlar düşünüyor, anlamak için çabalıyor ama bu konular çok fazla çaba gerektiriyor, bu kadar çabayı da herkes sergileyemiyor çünkü zaman yok.
Ben: Konuşmada insanın yapısı içinde bulunan Nefis, Akıl, Kalb, Sır, Ruh vs. latifeleri ve aklın mertebeleri olan Hayal, Vehim, Akıl gibi durumları da devreye daha fazla alsa ne gibi fark olabilirdi konuşmada? YZ: Konuşmanın muhtemel derinleşme alanları şöyle olabilirdi: 1. Epistemolojik Boyut: - Hayal, Vehim, Akıl mertebeleri üzerinden ateizm/deizm tartışmasının farklı boyutları gösterilebilirdi - Modern insanın sadece akıl mertebesinde kalmasının eksikliği vurgulanabilirdi - Vehim mertebesinin modern düşüncedeki tezahürleri analiz edilebilirdi 2. İnsanın İç Yapısı: - Nefis: Modern insanın nefis mertebesinde takılı kalması - Kalb: Sadece akılla değil, kalble de bilme/anlama imkanı - Sır: Marifet boyutunun önemi - Ruh: İnsanın aşkın boyutu 3. Tartışmanın Derinleşebileceği Noktalar: - "Ruhu kurumuş" kavramı bu latifeler üzerinden daha detaylı açıklanabilirdi - İrfani bilgi ile rasyonel bilgi arasındaki ilişki - Modern insanın iç dünyasındaki parçalanma - Bütüncül bir insan anlayışının gerekliliği 4. Pratik Yansımalar: - İnanç/inkar meselesinin farklı latifelerle ilişkisi - Her latifenin kendine has bilgi türü - Modern eğitimin tek boyutluluğu - İrfani gelenekteki bütüncül yaklaşım Bu boyutların eklenmesi konuşmayı: - Daha derinlikli - Daha bütüncül - Daha geleneksel - Daha çok çözüm odaklı yapabilirdi. Ancak bu durumda: - Konuşma daha karmaşık hale gelebilirdi - Genel dinleyici kitlesine ulaşmak zorlaşabilirdi - Modern terminolojiyle iletişim güçleşebilirdi - Pratik örnekler azalabilirdi Sonuç olarak, bu boyutların eklenmesi teorik derinliği artırabilirdi, ancak konuşmanın mevcut pragmatik ve anlaşılır yapısını değiştirebilirdi.
Ben: "Bir kısım kişiler İslam hakkında düşünmüyorlar, çünkü onu geçmiş geride kalmış birşey olarak görüyorlar" gibi birşey vardı. Ayrıca asfaltta çiçek yetiştirmekten bahis geçmişti. Bunlar nasıl geçiyor ve ne anlatılmak isteniyor bu örneklerle? YZ: Konuşmada bu iki örnek önemli eleştiriler içeriyor: 1. İslam'ı "geçmiş" olarak görme eleştirisi: - Konuşmacı özellikle sol/Marksist çevrelerin bu yaklaşımını eleştiriyor - "40 yıldır bu işin içinde bir adam... din işleri olmuş bitmiş tarihte kalmış olarak kabul ediyorlar" - Bu tutumun Türkiye'yi anlamada ciddi eksiklik oluşturduğunu vurguluyor - Başörtüsü meselesi örneğini veriyor 2. "Asfalta çiçek dikme" metaforu: - "Antikapitalist Müslümanlar" hareketine yönelik eski bir eleştirisinden bahsediyor - Başlangıçta "asfalta çiçek dikmek" olarak eleştirdiği hareketi - Sonra İstiklal Caddesi'ndeki iftar sofralarını görünce bu eleştirisinden pişman olduğunu anlatıyor - Farklı kesimlerden insanların bir araya gelmesini değerli buluyor Her iki örnek de konuşmacının kendi düşünsel dönüşümünü ve önyargıların aşılması gerektiğini gösteriyor. Özellikle dogmatik ret yerine anlama çabasının önemini vurguluyor.
Teşekkürler sizi dinlemek çok güzel. Ateizm bir zorunlu (bazıları için en azımdan) tavır gerçekten din baskısı altında bir organizasyon çabası da olabilir bugün ateizm derneği azınlık dinlerede hukuki destek veriyoruz diyor mesela. Bir ideal olamaz, olmamalı da zaten yoksa tanrısız bir dine dönüşür. Gezi zamanı gördüğüme benzer bir sinerjiye benzetiyorum baskı zamanlarında daha çok özgürlük isteyen insanları bir araya getiren bir sinerji.
Merhabalar. Tanrı anlatımınız öğrencilere matematikte anlattığımız tanımsız kavramları (nokta, doğru, doğru parçası, düzlem vb.) hatırlattı. Yaptığınız her tanımlama sizi mecburi olarak yeni tanımlamalara götürcektir. Bu sebeple bazı kavramlar tanımsız (kabul) olmalıdır. Bu bize üzerine yeni tanımlar inşa edebileceğimiz düşünme alanı sağlar. Eğer bu kabul yoksa üzerine düşünecek bir yapı kurulamaz. Tabi ki bu kabul yoktur (kanıtlanamaz) diyerek üzerine oluşturulan düşünceyi anlamsız görebilirsiniz. Ancak düşünmek için kabullere mecburuz.
50 yaşından sonra insanlar deist olmuyor düşüncesi nerereden çıktı. Deist yada ateist olmanın yaş sınırı olması mı gerekli değil düşünen herkes deist olabilir.
Doğada iki taşın üst üste durması için Fizik yasalarının bu yönde etkisi olması gerekir. Yerçekimi kuvveti neden iki taşın üst üste durduğunu izah edebilir. Binlerce taşın üst üste bir araya gelerek bir villa oluşturması ihtimal dışıdır çünkü doğada bir villa yapacak yasa yoktur. Çünkü bir villa binlerce taşın üst üste durmasından farklı bir yapıdır. Her binlerce taşın üst üste bir araya gelmesine villa diyemeyiz. Bundan dolayı bir hücrenin varlığı konusunda atomlar birbirini ile kimyasal tepkimeye girerek hücre oluşturmuştur diyemeyiz. Çünkü doğada atomlar arasında kimyasal tepkime yasası olsa da bir hücre, DNA oluşturacak bir yasa yoktur. Bunu şu şekilde anlayabiliriz. Bir elma ağacında ki tüm elmalar yer çekimi kuvveti ile yere düşerler lakin bu ağaçtaki elmaları dalından koparıp bir kasaya düzenli şekilde dizecek bir doğa yasası yoktur. Bir kasa dolusu elmayı yerçekimi ile izah etmeye kalkmak komik bir durumdur her ne kadar bu kasayı yapanı ve o elmaları bu kasaya düzgün biçimde dizeni görmesen de.
1:02:17 de ateizm ve deizmle alakalı "anadolu'da konuşamazlar, anca kadıköy'de bunları konuşabilirler bunların toplumsal değeri yok diyorsunuz. Doğru yok ama bir görüşe intisap etmek için toplumsal bir değerinin olması niye gerekiyor? Başka konuşmalarınızda da bir ezanla çil yavrusu gibi dağılırlar." gibi ifadeniz de vardı bu deizm meselesine dair. Bir görüşün niteliği için toplumsal kabulü dayanak olarak kabul etmek düşünsel açıdan çok problemli bir konumlanış değil mi hocam?
Bence bu evrimsel sürecin sonuçlarından bir tanesi. İnsan doğası gereği kimliğini, kendini ait hissettiği bir topluluk içerisinde tanımlamak ister şahsi fikrimce. İnsan bugüne dek topluluklar oluşturmuş, bir topluluğa dahil olamayanlar diğerlerine göre daha güçsüz kalmıştır. Bu da insanın içerisinde “bir topluluğa aitlik” hissiyatına sebep olmaktadır. Kimsenin itimat etmediği, bağlanmadığı bir fikirin çevresinde topluluk yoktur ve topluluğun olmadığı yerde zayıflık vardır. Her ne kadar modern olduk desek de hâlâ doğa kanunları geçerlidir ve güçlü zayıfı, ait olduğu topluluğun fazlalığıyla ezer.
Hocam, hiç bir ateist, ateist olacağım diye bir yola çıkıp ateist olmaz, olmamıştır. Bir düşünürün dediği gibi " ateist olmayı ben seçmedim, ben gerçekleri arıyordum, ateist olmam bunun bir sonucu."
Ateism mantiksizligin sonucudur.. Akil ile izahi yoktur.. varlik zorunlu degildir, kainat dahi cekim kuvvetine baglidir, cekim kuvveti kainata baglidir.. boyle sonsuz bir dongu aklen imkansizidr. Yok ben akil kullanmak isremiyorum sacmaliklar da olasidir derse bir insan ancak boyle ateist olur..
BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. Net olarak Allahu teala hz.lerinin VUCUD sıfatının gerçeğini öğreniniz. Bu eseri okuyan fizik mezunu bir Müslümanın okuyup hayret ettiği ve üniversite fizik hocalarına ilettiği bir eser..
@@crysibrahim1029bütün ateistler agnostiktir zaten. Ateistiz dememizin sebebi gördüğümüz arastirdigimiz dinlerin doğru olmadığı düşüncesi. Yoksa gerçekten doğru olan bir din olabilir bizim duymadığımız buna karşı çıkamaz kimse veya bir yaratıcı olabilir ama din olmak zorunda değil. Ateist agnostigi de içine alıyor bence bu yönüyle kimse kendine 100 yüz ateist diyemez
Dücane bey yorumlara baktım dedim ki siz hiç kimseye cevap vermekle vaktinizi harcamayın. Sosyal medyanın cikmasiyla bilgiye erişim o kadar kolaylaştı ki herkes kendini filozof sanmaya başladı. Kimse sormuyor kendine acaba ben bu kadar okumuş 5 lisana hakim bir zihnin dediklerinin ne kadarını anlamis olabilirim. Herkes düşünebildiğini sandığı için sizi anladığını varsayıyor. Ama ne kadar bilirseniz bilin söyledikleriniz karşınızdakinin anlayabildiği kadardır. Yani boş verin. Seviliyorsunuz 🙏🏻
İki Ateist videosunda Dücane Cündioğlu'na, doğru anlaşılmadığından haksız eleştrilerin yapıldığına katılıyorum fakat doğru ve haklı noktaları da olduğunu düşünüyorum. Bence getirdikleri en yerinde eleştiri ateizmi ve deizmi, münferit örnekler üzerinden indirgemek yerine, kavramların kendisini tartışılmalı eleştirisiydi.
tv de buna yetecek zaman yok. şu an ne düşünüyorsunuz hala kavramlar üzerinde durmadı mı? olay şu, birini eleştirirken dücane beye göre kitaplarını okuyarak başlanabileceği veya kanalda kaç tane videosu var. bu konuya bakış açısı araştırılınca bulunabilir fakat ilgili arkadaşlar o programın tamamını bile izlememişler... açıkcası ben de onların programını izleyemedim en fazla duyacağımın retorik olacağını anladım. katlanamadım sevdiğim birinin öyle saçma şekilde eleştirilmesine
Hocam birkaç gün önce bu geç ikiliyi izledim. Etrafımdaki insanlara bunlar dücane hocayı hiç anlamamışlar dedim. Özellikle akademik olan zat beni daha da hayrete düşürdü.
Ben: Tutum, Zihnin çalışma yapısı veya Kalb denebilecek şeylerle inançın açıklanması ne demek, iş böyle olunca kişisel zemine mi çekilmiş oluyor, özne iç dünyasına mı dönüyor? YZ: Konuşmacının yaklaşımında inanç/inançsızlık meselesi üç boyutta ele alınıyor: 1. Tutum boyutu: - İnançlar birer tavır alış/duruş - Sadece rasyonel değil, varoluşsal seçimler - Psikolojik ve sosyal faktörlerle şekillenen pozisyonlar 2. Zihinsel boyut: - Düşünme biçimleri ve kalıplar - Rasyonel/irrasyonel süreçlerin iç içeliği - Bilişsel yapıların rolü 3. Kalbi boyut: - Marifet/irfan düzeyi - Deruni tecrübe - Sezgisel kavrayış Bu yaklaşım: - Tamamen öznel/kişisel değil - Hem iç hem dış dünyayla ilişkili - Birey-toplum etkileşimini içeriyor - Salt rasyonel yaklaşımın ötesine geçiyor Yani inanç meselesi ne tamamen içe ne de tamamen dışa dönük - her ikisinin kesişiminde yer alıyor.
En başta, ilâhiyatın ilâhî zorbalığına, Tanrı'nın hayaline başkaldırmak gerekir. Gökyüzünde bir efendimiz bulunduğu sürece yeryüzünde kölelikten kurtulamayız. İnsan, Toplum ve Özgürlük (1871) Mihail BAKUNİN
Ben: Bu söyleşi içinde en dikkat çekici orijinal şey sence nedir? YZ: Bu söyleşideki en dikkat çekici ve orijinal fikir, konuşmacının "haklı olmaktan vazgeçmek" üzerine yaptığı vurgu ve bunu felsefi tartışmanın temeline oturtması. Bu yaklaşım birkaç açıdan çok özgün: 1. Genellikle felsefi tartışmalar "haklı çıkmak" üzerine kurulurken, konuşmacı bunun tam tersini öneriyor. 2. Özellikle şu sözler çok çarpıcı: "Felsefi tartışma tartışma süresince haklı olma hakkını askıya almak demektir, haklı olmaktan vazgeçmektir." 3. Bu yaklaşımı somut bir örnekle açıklıyor: "Ben %50 vardır %50 yoktur diyorum... sen %100'lük bir kesinlikle konuşuyorsun, e ben niye konuşayım?" 4. Bu fikri sadece teorik düzeyde bırakmıyor, kendi deneyimlerinden örneklerle nasıl uygulanabileceğini gösteriyor. Bu yaklaşım: - Diyaloğu mümkün kılıyor - Dogmatizmden uzaklaşmayı sağlıyor - Karşılıklı öğrenmeye imkan veriyor - Felsefi tartışmaya yeni bir boyut kazandırıyor Özellikle Türkiye gibi kutuplaşmanın yoğun olduğu bir toplumda, bu tür bir yaklaşım oldukça özgün ve değerli bir katkı sunuyor. Bu fikir, sadece din-ateizm tartışmaları için değil, tüm felsefi ve toplumsal tartışmalar için yeni bir zemin önerisi niteliğinde.
Merhaba çok yerinde bu tespitler için size ve yapay zekaya onu mümkün kılan teknolojiye teşekkür ediyorum. Hangi programını kullanıyorsunuz chatgpt midir acaba? Bir de herhangi bir videonun analizini yaptırabilmek için ücretli üyelik mi almalıyım?teşekkürler
Kelimeler, kavramlar üzerine bizlere sunduğunuz nüanslar için, kapılıp gitmeye, kör bakmaya değil, bolca düşünmeye yönlendiren açıklamalarınız, incelemeleriniz ( daha önce ince kökünden geldiğini hiç düşünmemiştim) için çok teşekkürler Dücane hocam. Sizin gibi bir düşünür ile çağdaş olmak büyük bir mutluluk…
Ben: Bu söyleşide en çok geçen temel önerme, kavram ve terimlerin 10 tanesini kullanım sıklığına göre söyleyebilir misin? YZ: En sık kullanılan kavram ve terimler: 1. Tanrı/Allah (en yoğun kullanım) 2. Ateizm/ateist 3. Deizm/deist 4. Din/dindar/dindarlık 5. Psikolojik/psikoloji 6. Rasyonel/ussal 7. Felsefi/felsefe 8. İrfan/irfani 9. Toplumsal/sosyal 10. Haklı olmak/haklılık Not: Sayısal bir frekans analizi yapmadan, metindeki tekrar sıklığına göre sıralanmıştır.
Canım hocam, öncelikle varlığınız için teşekkür ederim. Bu deizm, ateizm ve bilumum -izm işleri çok canımı sıkıyor. Ben müslüman değilim, mümin de değilim ya da şöyle ifade edeyim: Ailemden gördüğüm, kurumsal yapıdan gördüğüm, okuldan gördüğüm inanç sisteminden ayrılalı yıllar oldu. Herhangi başka bir semavi dine de inanmıyorum. Şimdi burada adını sayamayacağım yüzlerce değişik inançla da ilgim yok. Burçtur, yıldızdır, evrendir, mesajdır, bunların yanından bile geçmiyorum. Kısacık bir süre için deizmin, ateizmin kıyılarında dolaştıktan sonra kendimce bunların da kurumsal din kadar olmasa da örgütlendiklerinde tahakküm yapılarına dönüştüğünü fark edip onlardan da olmadığıma kanaat getirdim. Bu kanaatlerime özellikle ateist ya da deist olduklarını ifade eden arkadaş gruplarında ulaştım. Hani son yılların moda bir tabiri var ya, siyasal islamcı iktidar için söylenen: Bunlar insanları dinden soğuttular diye. İşte deistler ve ateistler de beni deizm ve ateizmden soğuttular. Olacağım varsa da olamadım. Hadi ateizm neyse de özellikle deizm bana ikiyüzlülük gibi geliyor. Tüm bu biçimsel ritüeller çok saçma da şimdi varsa tanrıyı da kızdırmayalım garanticiliği biraz da. Cem Yılmaz'ın fakirlere çıkan piyango esprisindeki gibi. Çıkarsa ihtiyaç sahiplerine dağıtırım diyenler var ya; Cem Yılmaz diyor ki onların derdi ihtiyaç sahipleri falan değil, yukarıyı bağlamaya çalışıyorlar. İşte deistler de böyle geliyor bana. Biz inanmıyoruz ama sadece bu saçmalıklara inanmıyoruz, yoksa tanrıyla ya da daha özelinde Allah'la bir sorunumuz yok mesajı. Bu mesaj hem tanrının makamını hem de dünyevi çevreyi hedef alıyor ve deistim diyenleri bir nevi güvenli bölgede tutuyor. Böylelikle hem kurumsal dinin yaptırımlarından azade oluyor hem de kendilerince yaratanı da kızdırmadan "benim kalbim temiz" minvalinden bir koruma zırhına da sahip olduklarını düşünüyorlar. Yıllardır arkadaş ya da aile çevresinde bu muhabbete her maruz kalışımda sorarım: Ben bunlardan birisinden olmak zorunda mıyım? Hocam lütfen yanlış anlaşılmasın, benimki farklı olma ya da kendimi ayrıcalıklı bir yere koyma züppeliği değil, gerçekten değil. 48 yaşıma geldim, yıllardır en büyük yatırımı düşünce dünyama yaptım; okudum, yazdım, çizdim, dünyayı gezdim ve hakikaten bir dona giremiyorum. Sizin tabirinizle düşe kalka yolumda yürüyüp vakti geldiğinde de göçmek istiyorum. Sonuç olarak ben, bana dayatılan sıfatlara tabi olmak zorunda mıyım hocam? Bu kartvizitlerin hiçbirini taşımadan sadece insan olarak yaşayamaz mıyım? Benimki bir serzeniş değil, size cidden soruyorum bunu. Olur da bu yorumu okur ve üzerine iki kelam etmeye değer görürseniz, bu konudaki düşüncelerinizi duymak isterim.
Böyle değil yanılıyorsun denildiğinde yeniden mi sorgulayacaksın? Neyin doğrulanmasını istiyorsunuz ? Özgürlüğü yakalamış olduğunuz görülüyor. Bu duruşunuzla gurur duymalısınız! Ailesinden başka kutsalı olmayan birey olabilmek farklılıktır...
Hicbir dala tutunmadan da yasayabilirsiniz. Sonucta sizi yeryuzunde tutan bir yercekimi ve yasam veren oksijen ve su var. siz kendiniz yeterince bir butunsunuz. Tamamlanmaniza gerek yok. Mesele bilinc, farkindalik, helede bu dunyaya biseyler katma istegine gelince karisiyor bence. Dindar kokenden gelenlerin o kokleri kesmeleri zor oluyor . Ataist olmaniz icin dindar bir kôkünüz olmasi ve bunu redetmek istemeniz lazim. Bu konulara hic girmemis birisi icin dindalikta ayni atheist likte. Benim kotuluk yapmami cehennem korkusu saglamiyorki. Dinler bizim temel korkularimizdan dolayi ve kontrol amacli var. kontrol edilmeden sacmalayacaginizi dusunuyorsaniz yada bu dunyada olmamizin ne anlami oldugunu bilmeden yasayamam diyorsaniz bir dine tutunmak lazim. Dindar olmakta sorun yok da dindarlarin kendilerini kullandirmalarinda sorun var. Bir dindarin dusunmeyi birakmamasi gerekiyor bence.Dusunme olmadan kendimizi gelistirme sansimiz yok cunku.
Düşünceleriniz çok yanlış özellikle deizmin ya tanrı varsa şimdi reddetmeyelim şeklinde bir kolaycılık olduğu argümanı bir safsata. Çünkü eğer dinler gerçekse deistler de yanacak. Deist olmak onları kurtarmaz. Dinler gerçek değilse zaten sıkıntı yok ister deist olur ister ateist olur. Dolayısıyla burada bir kolaycılık yok. Asıl sizin ve hocanın yaptığı kolaycılık. Kolaycılık olarak adlandırma kolaycılığı.
@@kahramanyalcin9895 bu soruyu bana yazdıran tek motivasyonum, bilgisine, ilmine güvendiğim ve çağdaşı olduğum için şanslı hissettiğim bir filozofun bu konudaki yorumunu almak. Dücane hocaya bir şey yazıp doğrulatmaya çalışmak gibi bir ergenlik dönemini çoktan geçtiğime inanıyorum. En azından o kadar ergen olmadığım kanaatindeyim. Hocanın işi yok, her yazanın yazdığını mı onaylayacak? Makul bir soruysa belki bir gün konu eder, fikirlerini paylaşır. Değilse zaten ben yolumda yürüyorum. Zekam nispetinde cevabı belki bulurum, belki de bulmadan göçerim. Sevgilerimle...
@@erayozturk580 Olabilir. Belki de safsataya düşmüşümdür. Belki de kolaycılığa kaçmışımdır. Siz öyle olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak kişisel tecrübelerim bana hiç aksini göstermedi. Tanıştığım hiçbir deistte tutarlı bir deizm altyapısına rastlamadım. Hoş, bunun altyapısı nedir, onu da bilmiyorum. Sadece şu kadarını söyleyebilirim ki tanıştığım tüm deistler, deistliğe geleneksel dinin bozulduğunu, yanlışa düştüğünü, güncellenemediğini ya da mevcut temsiliyetinin akıl ve izanla bağdaşmadığını gerekçe göstererek geçmişlerdi. Yani kendi özünde bir din eleştirisi yaparak deist olanla hiç tanışmadım. Hep bir yanlışa atıf, "onlar öyleyse ben böyle değilim" söylemi... Uygulamadaki yanlışlıkları iddia etmekten azade olarak, ben henüz dini salt din olarak yadsıyan, eleştiren bir deiste rastlamadım. Şu cümlenize katılıyorum: "Çünkü eğer dinler gerçekse deistler de yanacak. Deist olmak onları kurtarmaz." Çünkü radikal söylem, kalp temizliğiyle müslümanlık olmayacağı yönünde. Ancak onlarca deist tanıdım, hiçbiri "dinler gerçekse biz de yanacağız" ihtimalini düşünmüyorlardı. Dinlerin kesinlikle bozulduğuna ve Tanrı'nın da bu durumdan şikayetçi olduğuna inanıyorlardı. Zaten dinlerin gerçek olma ihtimaline zerre kadar inanan kimse deistliğin yanından bile geçmiyor. Sonuç olarak, sizi temin ederim ki bu konuya fazlasıyla kafa yoruyorum ve kolaycılığa kaçtığımı düşünmüyorum. Sevgilerimle...
Kıymetli Hocam Sizi dinledikçe küçülüyor, eziliyorum. Öğrenmek , bilmek için ne geç kalmışım hissi çöküyor . Çorak toprak ,su ,su ,su diye haykırıyorum. Anlattıklarınız nehirler gibi kova bulamıyorum doldurmaya . Akıp gittikçe dolduramadığım kaçırdığım her kova canımı yakıyor. Okursunuz okumazsınız kısmet . Sevgiyle kalın .
Agnostiğim ama "insan" olan, merhametli olan, ahlaklı ve dürüst olan, çalışkan olan, hoş görülü ve yardımsever olan; yani kalbi güzel olan kim varsa kardeşimdir.
"Acaba onlar bir yaratıcı bulunmadan mı yaratıldılar, yoksa yaratıcı kendileri midir? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yaratmışlar? Hayır hayır! Onlar bir türlü idrak edip inanmıyorlar."
"Türk milleti, asırlar boyu bir kelimesinin mânâsını bilmediği halde Kur’ân’ı ezberlemekten, beyni sulanmış hafızlara döndü." - Mustafa Kemal Atatürk ❤
Değerli hocam okumayan, dinlemeyen kitap karıştırmayan bir ön bilgisi olmayan kişilerin sizi anlamaması normal. 9-10 yıldır sizleri tanıdım. Bir çok filozof kitabını okudum. Yunan filozofları, Alman filozoflarını almanca ve ayrıca türkçe tercümeleri okudum. (Nietzche, spinoza, marcos, kant, ) ve geçmiş tarihte müslüman filozoflarının bir çok görüş ve fikirlerini araştırıp okudum. Ve bu gün Türkiyede bildiğim tanıdığım bir çok değerli bilim insanı, prof . vs içinde filozof olarak görebildiğim ve bir filozof gözü ile bakabildiğim, saatlerce dinlemekten hiç yorulmadığım, bu yüz yılın tek Türk filozofusunuz benim gözümde. Sizin benim hayatıma en az bir marc aurel kadar katkınız olmuştur . Teşekkür ederim. Düşünen ve ezbere konuşmayan , gerçek bir düşünce adamını düşünemeyen bilge olmadığı halde bilgecilik rolü oynayanlar anlayamaz.
@selami-le2hd ömür kısa olsada tüm zevkler ve renkler doyurucu. Belli bir kapasitemiz var. Ben kendimde doymayan tek şeyin beyin olduğunu fark ettikten sonra okumanın , dinlemenin ve öğrenmenin tadından geçilmiyor. Saçma sapan politik, siyasi, futbol, magazin, gereksiz sosyal medya bağımlıĝìndan kurtulun. Bu gün mutluluğu vur kaç, yaşa geçte arayan, haz ve hız çılgınlarına Farabi cevap vermişti; Mutluluk ancak aklın rehberliğinde ve erdemli bir yaşam sürerek elde edilebilir. Bilgiye ve hikmete dayalı bir hayat, insanı mutluluğa götürür. Gerçek mutluluk istiyorsanız yol bu. Sahte mutluluklarla yaşamaya devam ediyorsanız yaşayıp geçersiniz bir çok canlının yaşayıp geçtiği gibi . Ama gelişmiş bir beyin dediğiniz gibi yaşayıp geçmeye izin vermiyor. İnsan merak ediyor. Ve bu merakları gidermek mutlu ediyor. Bence kısa hayatımızda yaşayıp geçmemeli, insan olmayı , beynimizi fırsat olarak görüp kullanmalıyız. Hayırlı geceler.
Ben: Tanrı'nın varlığı ve yokluğu önermesinin doğru/yanlışlığını aşarak yapılması gerekenin ne olduğuna dair bir açıklama eski düşünce insanlarına da dayanarak açıklanmıştı bu ne idi onları çıkarır mısın? YZ: Konuşmada bu konuda şu temel noktalar vurgulanıyor: 1. Kant'ın yaklaşımı: - Tanrı vardır önermesi bir totoloji - Tanrı kavramının içinden varlığı alıp sonra yüklem yapmanın problematik olması - Bunun önerme olarak doğrulanamaz ve yanlışlanamaz olması 2. Hegel ve Marx üzerinden diyalektik açıklama: - Tez: Tanrı vardır - Antitez: Tanrı yoktur - Sentez: Olabilir/olmayabilir 3. Viyana çevresi perspektifi: - "Tanrı vardır" önermesinin doğrulanamayacağı için yanlış değil, "saçma" olduğu 4. Çözüm önerisi: - Var/yok ikiliğini aşarak "olabilir" zeminine geçmek - Kesin yargılardan uzaklaşmak - Tartışmayı epistemolojik zeminden ontolojik zemine taşımak - Haklı olmaktan vazgeçerek diyalog kurmak Bu yaklaşım, konunun dogmatik tartışma zemininden çıkarılıp felsefi düşünce zeminine taşınmasını öneriyor.
Ben: Buradaki olabilirlik zemini ile İbn-i Sina'nın "Vacibü'l-Vücut" kavramının farkı veya benzerliği nedir? YZ: İbn-i Sina'nın "Vacibü'l-Vücut" kavramı ile konuşmacının "olabilirlik" yaklaşımını farklı düzlemlerde ele almak ve karşılaştırmak yanlış olabilir. Çünkü konuşmacının vurguladığı olabilirlik hali, tam da "Vacibü'l-Vücut" kavramının zıttı olan "mümkün varlık" (mümkinü'l-vücut) kategorisine yakın duruyor. İbn-i Sina'nın sisteminde: - Vacibü'l-Vücut: Zorunlu varlık - Mümkinü'l-Vücut: Olabilir varlık - Mümteni'ül-Vücut: İmkansız varlık Konuşmacının yaklaşımı, Tanrı hakkındaki bilgimizi "mümkin" (olabilir) kategorisinde değerlendiriyor. Bu da aslında İbn-i Sina'nın sistemindeki ontolojik ayrımlarla daha yakından ilişkili.
Ben: Bir dindar neden Tanrı'yı zorunlu varlık kategorisinden, mümkün varlık kategorisine alıp da bütün her şeye sil baştan başlasın insan bunu neden yapar? YZ: İnsan bunu birkaç durumda yapabilir: 1. Şüphe ve sorgulama ihtiyacı: - Mevcut inancını temellendirme arayışı - Daha sağlam bir imana ulaşma çabası - Dogmatik kabullerden kurtulma isteği 2. Entelektüel dürüstlük: - Eleştirel düşünme sorumluluğu - Felsefi tutarlılık arayışı - Körü körüne inanmama çabası 3. Kriz/dönüşüm süreci: - Varoluşsal sorgulamalar - İnanç sisteminin yeniden yapılandırılması - Daha derinlikli bir anlayış arayışı Ancak konuşmacının vurguladığı gibi, bu yaklaşım genellikle entelektüel düzeyde kalır ve toplumsal dindarlık pratiğiyle örtüşmez. Dindar bilinç için Tanrı'nın varlığı zaten apaçık bir gerçekliktir ve böyle bir sorgulamaya ihtiyaç duymaz.
Yok olan bir şey var olmaz. Bu herkesin kabul ettiği bir doğrudur. Eğer Tanrı yoksa, yokluktan bu varlık (kainat) nasıl var oldu? İlk varlık nedir? İlk varlığı kabul etmeden, kainatı izah edemezsiniz. Mutlaka bir ilk varlık vardır.
@@S.O.Z. Evet. Kur'anı kerimde llk varlık Allah'tır ve O ezelidir. Bununla ilgili çok ayet vardır. 1-Gökleri ve yerleri yaratanın Allah olduğu şeklindeki çok sayıdaki ayetler.. 2-Ayrıca Hadid suresi, 3. ayette şöyle burulur: "O Allah ilktir (ezelidir) v e sondur (ebedidir).." Böyle bir ezeli-ebedi varlık olmadıkça kainatar (diğer varlıklar) oluşamaz.
Allahın zatına işaret eden ayet Nur sure 35.ayettir. BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. Net olarak Allahu teala hz.lerinin VUCUD sıfatının hakikatini öğreniniz...
Günler aydın olsun hocam ,mikrofon cızırtı yaparak biz dinleyenleri ,gözü açık olduğu gibi ,ruhuda kapanmasın diye bir taktik mi?Bana göre sonuç ELİNE,BELİNE,DİLİNE hakim ol gerisini koyver gitsin.
Tanrı ve inancı olmasaydı hayret ve hayranlık gibi yani felsefe olabilir miydi? O tanrıyı gökten indirmek için bütün çaba ama ne çaba ki nasılı yok nicini yok nedeni yok ama varsa ne kaybedeceğiz var olsun ki herkese göre olsun belirlenmiş olmasın belli belirsiz bir yaratıcı var kendinden kendine ve biz onun hapishanesinde misafiriz 😊
O gökler sanıldığı gibi yukarılarda değil. Bize bizden daha yakinn... BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. Bu eseri okuyan Allaha iman sahibi lakin Allahın varlık hakikatini bilmeyen FİZİK MEZUNU bir Müslümanın okuyup hayret ettiği ve başkası söylese delilik derdim ifadesinde bulunduğu ve üniversite fizik hocalarına ilettiği bir eser...
Merhaba değerli hocam. Konuşmalarınızda kelimelere çok çok "sel ve sal" ekliyorsunuz. Lütfen ukalalığımı hoş görünüz ama çok rahatsız edici buluyorum. Saygılar.
Peki hocam, herseyin bireysellestigi gunumuzde, modern bati toplumu ve bu akim cercevesinden bakarsak bireyselci bir gozden yani bakarsak. Herseyden kopuk olarak neden bir insan kendini ateist veya bir dine mensup olarak yani siyaseti ve toplum bilimi icine katmadan tanimlayamaz? Bu baglamda gecmisten gelen orneklerde o insanlarin kendilerini dinsiz olarak tanimlamamalari bugunun durumu ile belki de ilgili degildir. Ne dersiniz?
Ses cızırtı yapiyor diyenlere cok hayret ediyorum. anlatı o kadar ön plana cikiyor beynimde oyle yankilar yapiyor ki cızırtıyı asla duymuyorum duyan arkadaslar acaba dinledigini anlamiyor mu dikkati cabuk dagilan derste kalemle silgiyle oynayan güruhtan mı
@@ahmetcansun3561 tanrıdan geldiğini söyleyerek bunun bir kanıt olduğunu mu düşünüyorsun? Onun söylediği doğru değil ama senin dediğin de doğru değil. Beni kim yarattı? Babalabunga. Aynı şey.
Hocam nihayetinde sizden tek anladığım ( teşbihte hata olmaz derler 😊 ) siz aslında hep armuttan bahsediyorsunuz ama bizim kafalar elmaya sabitlenmiş vaziyette . Kimi bu adam elma seviyor ama söylemiyor diyor , kimi elma sevmiyor ama söylemiyor diyor ,kimi ne dediği belli değil diyor . Bu şartlarda bu da gayet normal😀.
"Seni Yaratan seni sınıyor" eğitimiyle büyüdüm, yetiştirildim. Hamurum bu şekilde yoğruldu. Sonradan bunu reddettim. Ben neyim? Sabah akşam bilim kitapları okuyup doğayı inceleyen düşünceler ile Tanrı'nın yokluğunu açıklayan kişiler gibi de değilim. Ancak bana o anlatılanı, beni ben yapan algıyı, kültürü, günlük yaşam hareketlerini ve zihin haritasını reddediyorum. O şeyi gördüm ve reddediyorum değil, o bana anlatılan görünmezin ihtimaline ihtimal veremiyorum artık. Tamam, ateist değilim. Ki zaten onlar kadar çetrefilli bir iletişim gücüm yok. Yine de biri sorduğunda, artık iman etmiyorum bu dine diye cevap verdikten sonra bir sonraki sorusu "O zaman atesit misin?" oluyor. Soruyu sorarken ki asık suratları bile insanı daha hoş bir cevap verme arayışına itiyor. E doğal olarak agnostiklik kendini tanımlama konusunda koşa koşa dilin ucuna geliyor ki günü kurtaralım. Yani hocam neyiz ne değiliz hep bir diğer kişiler ile ilgili bence. Eğer duygulara renk der isek herkesin kendi Allah'ına karşı olan bağındaki renk sonsuz tonda diye var sayar isek ben kendi sahip olduğum rengin tonunu şeffaf oluncaya kadar kaybettim ve eski tonu hiç bir zaman geri gelmedi. Oturup akşama kadar da "Tanrı nasıl yoktur." diye kafa patlatmıyorum, araştırmıyor. Artık dışarısı beni nasıl tanımlıyorsa tanımlasın. Son olarak, tekrardan, sadece onların beni sorgulamarından ötürü kendimi bir tanıma sığdırmak zorunda hissettim. Her ateistim dediğimizde birbirimizle bir bağ hissediyor değiliz. Bu tanımlamayı haklı çıkarmak için de uğraş içinde değiliz. Bir çoğumuz böyleyiz.
Hocam bu değerli bilgi ve yorumları aktardığınız için çok teşekkür ediyorum.Emeginize saglik...Ancak şu hâlen devam eden mikrofon sorunu bu ziyafete adeta limon sıkıyor 😢
Sanırım adını koyamasam da. İçinde bulunduğunuz durumu çok iyi anlıyorum. Ben de geçmişte bu hallere girdim. Bu fikirlere inandım. Şüphelrimin peşinden korkmadan gittim. Kendimi kandıracak değildim. Nİhayetinde yıllar içinde yolumu buldum. Bu yolculuğun sona erdiğini göstermiyor. Bu yolculuk hiç bitmeyecek. O tarafta da sonsuza kadar devam edecek. Samimiyiz? Birçok ateist ve deistin ssamimi olduğunu biliyorum. tanıyorum, görüyorum. hayatım bu işle geçti benim kanka. Eğer samimi iseniz size bir hap atıyorum. ''Müslüman, gerçeğin ve doğrunun arayışında olan kimsedir'' Samimi ve Gerçeğin peşinde iseniz siz kendinize ateistte deseniz Deist de deseniz Müslümansınız aslında. Sadece şu an farkında değilsiniz. ''Her benliğe iç dünyalarında ve dış dünyalarında açık delillerimizi göstereceğiz'' O deliller size ulaştığında zaten gerekli cevabı vermiş olacaksınız. Bu sadece zaman meselesi.
Yapılan eleştiriyi de izledim, hocanın cevabını da. Bu derin anlaşmazlık bence şuradan ileri geliyor; hoca, Deizm'in temelsiz bir antitezden ibaret olduğunu, düşünsel bir duruş değil ancak ciddiyetten uzak bir karşı çıkış olduğunu söylerken haklı olsa da kendilerini "Deist" olarak tanımlayan, hiç değilse anketlere böyle yansıyan ve sayıları devamlı artan o kitle için bir kavrama ihtiyacımız var. Yani yirmi yıl önce hiç seviyesinde, şimdiyse yüzde bilmem kaçlık bu kitleye "Deist" dışında bir isim bulmamız icap ediyor. Varsayalım bulduk, kitlenin kendisi bu yeni ismi kabul edecek mi? Ama düşünsel ama değil, ama temelsiz ama değil, tamam ergen de olsunlar, bu yakışıklı ismin içini tam dolduramasalar da kurumsal dinle bağını büyük oranda koparmış ya da bu bağı hiç kurmamış bir güruh var mı, var. Eh, "Dinsiz" diyelim, ya da "Fasık" veya "kafası karışık"... Bu sözcüklerin düşünsel çağrışımı daha zayıf ama bu sefer de aşağılama içeriyor. Neticede bir X duruşu, yüzdelik dilime vurunca devamlı büyümektedir.
"Basit bir telefon bile ihtiyaçlar değiştiği için yılda bir kaç kez güncelleniyor ama dünya ve ebedi ahireti kazandıracak bir kitap 1500 yıldır güncellenmiyor. Neredeyse her okuyan farklı anlıyor, farklı tefsirler, farklı mealler, farklı anlamlar.. Arapça dili bile 1500 yıl öncekinden çok farklı. Binlerce peygamber gönderilmiş deniyor ama Kuranda 25 peygamberin ismi geçiyor. Ne büyük tesadüftür ki hepsi aynı coğrafyada yaşamış ve hepsi Sâmi ırkından. Dünyada başka dil yokmuş gibi 4 kitabın hepsi de aynı dil ailesinden; ibranice ve arapça.." !
Dücane Üstad’ın kastettiği ve üslup olarak bana da rahatsızlık veren o yayını izledim. Umarım o arkadaşlar da bu yayını izlemişlerdir. Karşılarında onların geçtiği yolları çoktan geçmiş bir zihnin olduğuna ben ikna oldum. Haklılıktan vaz geçmek. Başta üstad kızgındı ama yine öyle güzel anlattı ki derdini o iki arkadaşa haklılıktan vaz geçerek dinlerlerse pek çok şey katacaktır diye düşünüyorum. Üstad beni ikna etmeye devam ediyor. Yine boş yok. Çok ama çok değerlisiniz
@ üstadı dinlediğimde son derece açık ve net ne dediğini anlayabiliyorum. Herkesin anlayabileceği bir üslupla konuşuyor. Bana çok şey katıyor. Karşımda son derece oturaklı, ne dediğini bilen bir insan görüyorum. Size katılmıyorum
Müslümanların zulmünden en fazla etkilenenler olarak, inananların önemli bir kesimi, İslamın çelişkiler yumağı olduğunun farkında bugün fakat "el âlem ne der", "böyle gelmiş böyle gider", "kadercilik", "ya varsa," "ya doğruysa" gibi kuşkular aydınlanmalarını zorlaştırıyor, hatta imkânsızlaştırıyor.
Cennet, cehennem, hesap günü ve saire, bunlar var mıdır, yok mudur bilemem ama bu dünyanın hesabı öbür tarafa kalmamalı ve herkes hak ettiğini burada yaşamalı.
Dücane hocam, siz sizden önceki İslam müktesebatını haklı olarak çok sert eleştirdiniz sıvama gibi. Bu iki arkadaş da sizde gördükleri mantıksızlıkları eleştiriyor. Her insanda hatalar olabilir, biraz özgüvenli olun ve eleştirilere açık olun.
Sayin Hocam, Bir uzaktan öğrenciniz, hayranınız olarak affiniza siginarak sormak istedim: "Ben sorunları çözümlerim çözmem çözemem, o yüzden ben de düşünsel olarak katkıda bulunmaya çalışıyorum" diyorsunuz. Siyahin daha koyusu icat edilmedigine gore:), sizin için "siyah ölüm" bundan ibaret midir? Saygılarımla.
Hocam lisede matematik sınıfında okudum. Edebiyat bölümünde mantık diye bir ders olduğunu duydum. Adı 'Mantık' olan bir dersi nasıl matematik bölümüne vermezler diye düşündüğümü hatırlıyorum. Tuhaf değil mi?
"Yorulduk mu!?" dediğinizde, yorulmuşluğumu hissetmeye başlamıştım..Devam edemedim..Ve fakat biriktirdiklerim üzerine sıcağı sıcağına yazıyorum..Anlattıklarınızı, zihnimde, hayatın içinde başka konularda "teknik" olarak (bir yöntem şeklinde) uygulayınca; bazı çözümlemeler yarattım. Sizin de vurguladığınız gibi bir insanı anlamak için önce hiç değilse, biraz olsun adını, sesini, tipini, başkaları tarafından övülmesini / beğenilmesini onaylayabilmek veya katlanabilmek başka bir anlatımla biraz olsun "sevmek" gerekiyor.. Neden sevilemediğinin / neden ona kızgın olunduğunun ise gerçekte hangi ihtiyaç veya gereksinimleri karşılamakta olduğunun doğru tespit edebilmesi çok ciddi bir karakter ve şahsiyet meselesi olmalı.. Ana konuya dönersek; Greta Chrıstına'nın dediği gibi (dinlerin şiddeti körüklediğine inanır) ateistler de deistler kadar kaba ve öfkeli olabiliyorlar.. Bir objektivist panteistten saygı, sevgi ve teşekkürlerle.🧩
Allahın zatını 2 milyar Müslüman anlamadı. Siz nur 35. Ayetle olayı çözmüşsünüz. Helal. Allah veya islam hakkında inanışınız size kalmış. Ama bu konularda yorum yapmak istiyorsanız zahmet edip arapça öğrenmek zorundasınız. O zaman o ayetin ne demek istediğini daha net anlayabilirsiniz. Eğer arapça öğrenmeye zamanınız yoksa kelime anlamı olarak değil, tefsir ile beraber okumalar yapmak zorundasınız. Tefsir , te-vil, teşbih, nasih, mensuh, müteşabih, muhkem .... Unutmayın ki her şey ilim ile elde edilir. Matematik, fizik, kimya olmadan yaratıcının özelliklerini anlamak mümkün değil. Doğanın kendisi Allahın ayetidir. Gerek doğa ayetlerini, gerek Kuran ayetlerini sadece okuyarak değil ancak tedebbür ederek (ciddi anlamda inceleyerek) anlamak ve kavramak mümkündür. Mustafa öztürk ve Dücane cündioğlu isimleri pek birbiri ile alakalı değil. Ama sizin örnek olarak gösterdiğiniz ayeti sizin anladığınız gibi anlamamalarının sebebi bahsettiğim konulara vakıf olmalarından geliyor. Eğitimli değil, eğitimci insanlar hakkında konuşurken önce biraz düşünmek zorundayız. Belki sizde daha yüksek bor seviyede biri olabilir ve belki bunların tamamına vakıf olabilirsiniz o zamanda ben size hayret ederim.
Sazanlar hoş geldiniz. Allaha iman sahibi lakin Allahın varlık hakikatini bilmeyen FİZİK MEZUNU BİR MÜSLÜMANIN okuyup hayret ettiği , başkası söylese DELİLİK DERDİM ifadesinde bulunduğu ve üniversite FİZİK HOCALARINA ilettiği BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. Eserde NET ŞEKİLDE Allahu teala hz.lerinin VUCUD sıfatının hakikatini ve NURUNDAN ( nur sure 35.ayet) kuantlardan-atomlara yaratmasını ve meleklerin ( kuvvetler) varlık hakikatini ve daha birçok bilgiyi bulacaksınız. AKIL BİLİM VE MANTIK ÖTESİNDE NE RABBİNİZ NEDE YARATMASI VARDIR. 80 sayfa...
BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. FİZİK MEZUNU bir Müslümanın okuyup hayret ettiği, başkası söylese delilik derdim ifadesinde bulunduğu ve üniversite fizik hocalarına ilettiği bir eser. Çoğunu anlamayacağınız malum. Çünkü geçmiş Ehlullahın ilahi varlık ve yaratması hakkında ki eserlerini okuduğunuzu zannetmiyorum.
Kendi tezinin kanıtlarını karşıya soru olarak sormak. Yetkisi olmayanı sorumlu tutmak. İnanç alanını sisileştirmek. Eleştiriyi küfür kabul etmek. Anlayamadığını başka yöne çekmek. Bunların hepsi din değil, ahlak problemidir. Düşük ahlak göstergeleridir. Sevgiler.
Hocam, canınız sıkkın İki Ateist programındaki eleştiriler için. Cevaplar vermeye çalışmışsınız. Ancak, Habertürk Kanalındaki konuşmanızı o programda gördüm ben de. Yalan yok, bu kanalınızdaki birçok konuşmanızı dinlemiş, size sevgi saygı duyan biri olarak ben de o Habertürkteki konuşmanızı şaşkınlıkla karşıladım. O programda gerçekten aşağılayıcı şekilde konuşmuşsunuz.
Vallahi kusura bakmayın. Hemde AKIL BİLİM evet BİLİM ve MANTIK dahilinde bir İLAHİ VARLIK ve YARATMASI var. Haaa Allahın yok olduğu, sadece HU ismi ile işaret edilen ZAT mertebesine vasıl olabildinse elini değil ayağını öperim. BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. Bu eseri okuyan Allaha iman sahibi, lakin Allahın varlık hakikatini bilmeyen FİZİK MEZUNU bir Müslümanın okuyup hayret ettiği ve başkası söylese delilik derdim ifadesinde bulunduğu ve üniversite fizik hocalarına ilettiği bir eser. Eser sahibi ile zahiren hiçbir bağlantım yoktur...
Varcağınız bir yer varki zaman ı iyi kullanmak İstiyorsunuz. Varacağı yeri bilecek kadar marifet sahibi insanları severiz, iltifat ederiz. Varmayı hedeflediğiniz menzili, yol haritasını, ve yolda hedefinize varmanızda yardımcı olacak araç gereçleri, iş planlamanızı ve yöntem& yönetmeliklerinizi yazabilirseniz üzerine konuşabiliriz. Ancak bunu bir tek siz biliyorsanız (yada öyleymiş gibi davranıyorsanız) hüküm ve yargı cümleleri ile bunu gizleme ve arkası doluymuş gibi hava veriyorsanız bayım&hanımefendi ama aptal bir sahtekarlık sergiliyor olursunuz. Farkında olursanız durum böyle görünüyor... Üzgünüm
Konu başlıkları:
00:02 - Açılış ve selamlama
00:35 - Polemik hakkında açıklamalar
01:31 - Ateizmle ilgili yorumlar
02:58 - Ateizm ve düşünce yapısı eleştirisi
03:50 - Türkiye'de din eleştirisi
06:29 - Deizmin gençler arasında yayılması
08:15 - Dindarlık ve entelektüel eleştiri
10:25 - Din eleştirisinin toplumsal sonuçları
13:07 - Deizm ve Ateizm karşılaştırması
15:51 - Kant'ın Tanrı kavramına bakışı
18:45 - Felsefi akımların dinle ilişkisi
20:56 - Voltaire'in düşünceleri
23:34 - Ateizmin bireysel bir tutum olması
26:06 - Tanrı'nın varlığı ve yokluğu üzerine tartışmalar
29:00 - Felsefi diyalektik ve sentez
31:39 - Ateizm ve toplumsal yapıların etkileşimi
34:06 - Din ve siyaset ilişkisi
37:11 - İslam ve dini metinlerin yorumlanması
40:02 - Ateizmin felsefi temelleri
43:39 - Özet ve sonuçlara yaklaşım
Yanılgı insan içindir, aslolan silginin kalemden önce bitmemesidir. Zayıflık ve çelişkileri ile insanı sevmek ve onda vazgeçmemek.. Teşekkür ederiz hocam... İyi ki varsınız..
Silginin kalemden önce bitmemesi. 😂
Teşekkürler.
Sevgili hocam ben 58 yaşında üniversite okumuş 30 yıl devlet memurluğu yapmış bir vatandaşım. Her insan bilmediği şeyin cahilidir. Herkes herşeyi bilemez. Ben 56yıl boyunca inançla oruç tutan kuran okuyan kendini müslüman olarak tanımlayan bir insandım. Artık kayıtsız şartsız hiçbirşeye inanmıyorum sorguluyorum aklıma yatmıyorsa kabul etmiyorum. Felsefe derin bir alan herkes farklı düşünebilir ifade edebilir. Ben sizi başlarda çok zorlanarak dinliyordum. Çok ağır konuştuğunuz için, yinede dinlemeye devam ettim. Çünkü o kadar nazik bir dil kullanıyorsunuzki buna çok ihtiyacımız var. Varsın kendini bilmez birkaç kişi reyting uğruna saçmalasın. Altın çamura batmakla değer kaybetmez. Ben sizi dinliyorum bu her dediğinizi kabul ediyorum demek değil. Toplum öyle bir hale geldi ki artık nezaket sahibi insanları yadırgar olduk. İyiki varsınız, saygılar
Aklıma ne kadar güvenebilirim ? Yaniltma ihtimali var mı ?
Bu adamı dinleyerek inkarcı olanların vay haline. Sevgili dostum ben hoca değilim din konusunda hiç bir uzmanlığım yok. Ama bu kainatın ve bizim gelişigüzel var olduğumuza inanmamız öncelikle tam bir delilik. Bu alemde hiç bir şey gerekçesiz veya nedensiz değildir. Bu adamlar maddiyatın ve günahın çukurunda debelenip duruyorlar. Bunların size gerçeği gösterme ihtimali yok. Azıcık ibadet edip kendimizi düzelttiğimizde manevi alemin kapıları hemen açılıveriyor. Bu rüyalarla veya ihtimali şeylerin hep lehe sonuçlanmasıyla zaten anlaşılıyor. Kalp krizi geçiren hastaların ortalama %10 u ölüm ötesi veya melakütü alemde deneyim yaşayıp dönüyorlar. Bu durum antik çağlardan beri kayıt altına alınmıştır. Günümüz dede youtube da bu deneyimleri yaşayanlar anlatıyorlar. Vucut bir araç, ruh görünmez bir varlık ölünce bu ruh bu maddi alemden manevi aleme göçüyor. Orda pişmanlığın faydası yok. İman et. Allah muhafaza. Rabbim bizi bu felaketten korusun.
Bence de kainatın ve bizim bir neden için yaratılmış olması bir delilik, hele ki bizim anladığımız nedenlerden dolayı
@@ceyhuakar2021 Saçmalamışsın, nereden anladinda Müslümanlığı netleştirdin. Kur'an Arap arzularından başka birşey değil bunu ben söylemiyorum. Tomurcuk memeli kadınlar, serin döşekler var. Vb vb şeyler var tanrı kelamı olmayan çok çok şeyler var. Kur'an çelişkilerle dolu azıcık okuyan bunu anlar. Fakat imanını kaybetmeyen de emevi döneminde bozulduğunu değiştirildiğini iddia eder
@@ceyhuakar2021Her kelimesinden emin olmak.. vay haline..❤
"Kanıt olmadan öne sürülen iddialar, kanıt olmadan reddedilebilir." Christopher Hitchens
@@amonra5436 Kuran tek dindir. Kanıt? Kuranda öyle yazıyor.
doğru. kanıt olmayan üzerinden bir tanımlama getirilemez. reddedilebiliyor olduğu, onun dışındaki her şeyi kapsar değil; sadece onu kapsamaz demektir. daha cok tavırdır bu da. (sadece eklemek istedim)
@@erayozturk580Derin bir araştırmaya git Kuranı kerimi okuyarak anlamaya çalış araştır ancak amaç eleştirmek içinse muhakkak bir şey bulunur amaç araştırılıp doğru demekse objektif olunmalı denemeni isterim ( Beni Müslüman yapan tek şey kitap ve yaratıcının olması )
BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. Net olarak Allahu teala hz.lerinin varlık hakikatini öğreniniz @@crysibrahim1029
@@amonra5436 tanrının varlığına kanıt, kendisinin üzerinde düşünerek bilim ürettiğimiz ve her metrekaresinin bir bilinç tarafından var edildiğini bize gösteren varlık aleminin kendisidir.
"Bilim her şeyden evladır. Hiç değilse insanlar ömürlerini verip araştırıyorlar ve samimiler. Ayrıca ahiretimiz için de üzülmeyin. Çinlilerin Tiranı, İskandinavların Valhallası, Mısırlıların Sazlıkları nasıl bir hikaye ise, tek tanrılı dinlerin cenneti ve cehennemi de aynen öyle.."
Bilimide yaratan var 😂
@@ahuzar inanmamakla inanca savaş açmak arasındaki büyük farkın örneğisin çünkü inanmamak bir tercihken inanca savaş açmak psikolojik bir soruna işaret ediyor.. çürütücü tezini yalın bir dille yazabilirsin..klişe alıntılar ve boş sözlerle bir videonun altına onlarca alıntı ve yorum yazana kadar psikiyatriste randevu alman daha mantıklı olurdu
Muhtemelen böyle.
Çinlilerin "tian"ı. Tian, gök demektir.
Zırva. Tanrı inancından vazgeçince iç güdü olarak çağımızın en güçlü camiası olan bilim camiasından medet ummak ahmakların işidir. Bilim insanlığa değil ordulara hizmet eder. Dünya da savaşlar olmasaydı bilim ilerlemezdi. Dün kiliseler nasıl insanlar üzerinde otorite sahibiyse bilim de bugün kiliseleşmiştir. İnsanlara ideoloji satar.
Zamanininz ve emeginiz icin mutesekkirim. Her programiniz icin buraya not yazamiyorum ama hepsini dinliyor ve begenilerimi gonderiyorum. Saglik ve sihhat diliyorum. ⭐
Ses sorununu halletmemiz gerekli.
Miz eki için teşekkürler
Dücane Bey, deizim ve ateizim konusundaki görüşlerinizin önemli kısmına katılmıyorum. Sürekli felsefe tarihindeki eskilerden bahsediyorsunuz ama günümüz bilimin gelişimini göz ardı ediyorsunuz.
Dücane bey inancın korsanıdır !Bazen inanmama gemisini yağmalar bazen de inanma gemisini.
Bu müthiş bir saptama, neden peki...böyle olmasının nedeni ne....
@@altancengiz7109 insanlar onu hedef almasın diye herhal Müslümanım dese ateistler ciddiye almıyor ateistim dese muslumanlar dinlemez taşlar . Böyle kalıp herkese hitap etsin bence iyi
Varlığı ispat edilememiş bir şeyin yadsıması(inkârı) da söz konusu olamaz.
Bir şeyin varlığını iddia eden, örneğin tanrı vardır diyen, bu iddiasını ispatla mükelleftir.
Bu nedenle örneğin ateistlere, "o zaman tanrının olmadığını siz ispat edin" denilemez..
O zaman evrenin varlığına temelli başka bir şey bulmakla yükümlüler
Tanrı mutlak varlıktır. Varlık Tanrı kavramı olmadan açıklanamaz ve anlamlandırılamaz. Herşey zaten Tanrı’nın varlığına delildir. Varlığın kökenini açıklayamayan ateismdir. Dolayısıyla bunu yapmak ateizme düşer.
@@muhendisChe benim buradaki yorumum silinmiş galiba
Duyularla ispatı mümkün olmayan önermelerin geçerliliği ancak en iyi açıklama yöntemi ile mümkündür.
Tanrının varlığı da bu önermelerin en başında gelir.
Elbette tanrının varlığını duyularla ispatlayamıyoruz.
O halde varlığa ve varlıktaki değişime kaynaklık eden illet, sebep nedir?
Bence bu soruya verilebilecek en iyi açıklamalardan bir budur:
''Tanrı'nın varlığı kadar açık bir hakikat yoktur. Doğanın yapısı zeki bir yaratıcıya tanıklık etmektedir. Ayrıca insanlar üstün yaratıcıya erişme yeteneğiyle donatılmışlardır''.
Bir şey için yoktur iddiası, olmayan şeyin ispatı mümkün olmadığından bir ateistin böyle bir tartışmaya girmesi saçmadır.
Ateist olmak iradi bir tercihtir.tum sorulara akılla yanıt bulmak için ciddi okumalara ve sorgulamalara ihtiyaç vardır.
İnanmak; ailede,okulda,camide,kilisede öğretilmiş bir durum
inanmakla ilgili söylediginiz inanmak olmuyor Din buna "taklidi iman" diyor bu yuzdende musluman dedigimiz bir çok insan hakkı hukuku çiğniyor adaletsiz davranıyor insanlara zulmediyor sapıklıklar yapiyor kur'anın haram dediği her cürmü işliyor ve bunlar kendini müslüman olarak tanımlayanlar. Demekki inanmak öyle bir şey değil sizin kastettiğiniz ancak bir etiket olur hristiyan ailede doğan hristiyan musluman ailede dogan musluman olur ama bunlar, o dini yaşamadığı ve uymadığı sürece sadece etikettir inanıyor asla demem denmemelidir Kur'anda Allah bunlara münafık diyor. Bir çok çevrede munafikların yaptikları iphneliklerin müslümanlara referans yapilarak dinin karalanması midemi bulandıriyor islam düsmani olmayan ateistlere saygım vardir münafıklardansa onları tercih ederim
İnanmak; Zannetmek(Delilsiz inanç)
İnanmak:Kanaat getirmek(biraz delil içeren inanç)
İnanmak:Emin olmak(çok fazla delil içeren ve aksi iddialarla çürütülemeyen inanç)
Hangisi Kuranda "İman etmek" eyleminin karşılığı sizce? Bu soruya vereceğin cevap,Mümin kimdir? sorusunun cevabıdır..
Ayrıca Kuran,Atalarının dini üzerine olanları çokça eleştirir ve ya yanılıyorlarsa! Hiç düşünmüyor musunuz/akletmiyor musunuz? diye de sorar.
@fatihmehmetkarabacak iman etmek inanmakla beraber bağlı kalmayı da içine alır kur'ana göre sadece inanmak tek başına geçerli ve samimi sayılmamıştır aslolan iman etmektir bu sebeple inanan inandığı gibi yaşamıyorsa iman etmiş sayılmaz yani mümin olmaz. Ben yükümlülüklerimi yerine getirmem ayrıca içkimide içerim çapkınlıkta yaparım adaletsizde olabilirim ama inanıyorum çok şükür müslümanım diyen anca kendini aldatır ben boyle tiplere kafir deyince "Çok günah kalbini açıpta baktın mı?" diyorlar ya açmaya ne hacet içinin kokusu dışına vurmuş işte!
@@mustafalevent1239 Ben iman etmek cennete girmeye yeter demedim.İman etmek aileden yada toplumdan öğrenilen delilsiz,körü körüne inanmaktır diyene,hayır öyle değildir dedim.Kimin nereye gideceğiyle de zerre kadar ilgilenmiyorum.Hüküm Allahındır.O kısım benim yetki alanımın dışında.Ama anşaiılan sen o yetkiyi kendinde görüyorsun.Sen bilirsin.O da senin tercihin.
Ateism tamamen Allahtan kaçış ve egonun adıdır.Serbest olmak ve bir iradenin altına girmemek için bana kimse karışamazın adıdır
Teşekkürler. çok değerli bir söyleşi eleştiri konusu da harikaydı
Duyularla ispatı mümkün olmayan önermelerin geçerliliği ancak en iyi açıklama yöntemi ile mümkündür.
Tanrının varlığı da bu önermelerin en başında gelir.
Elbette tanrının varlığını duyularla ispatlayamıyoruz.
O halde varlığa ve varlıktaki değişime kaynaklık eden illet, sebep nedir?
Bence bu soruya verilebilecek en iyi açıklamalardan bir budur:
''Tanrı'nın varlığı kadar açık bir hakikat yoktur. Doğanın yapısı zeki bir yaratıcıya tanıklık etmektedir. Ayrıca insanlar üstün yaratıcıya erişme yeteneğiyle donatılmışlardır''.
Saat 02:13 “haklı olmaktan vazgeçmek” işte bu çok güzel. 👍
Sevgi ve saygılarımla. Her şeyin bir yolu var derim. Bu konuşmanızın sebebi ne bile teşekkürler. Bi daha, bi daya iyi ki var diyorum.
“Haklı olmaktan vazgeçmek.”
Teşekkürler.🐞🌸
Bu konuları en yüksek düzeyde, düzeyin hakkını vererek konuşabildiği için Dücane Cündioğlu, benim "" number one "" " mdir :)
" Kesinlikle " , Dücane Cündioğlu'nu çok takdir ediyorum..
muhteşem bir felsefi konuşma🎉
Hocam mikrofon cızıltı yapıyor 🙁 sizi dinlemek zevk teşekürler 🙂🖐
Hocam Ludwig Wittgenstein ile ilgili bahsettiğiniz eser şu olabilir sanırım: Ray Monk - Wittgenstein Dahinin Görevi - Kabalcı Yayınları 881 sayfa.
Namuslu bir düşünce adamı olmak önemli olan. Işte bunu anlatmak istiyor filozof Ducane❤
*Tanrı ve din yerine hayatımıza, bilimi, sanatı, kültürü, teknolojiyi, hukuku, özgürlüğü, sporu, etiği koyabiliriz.*
Ben de aynı sizin gibi düşünüyorum dinler hayallere ve mutluluğa düşman
Harikasın Dücane
Yine keyifle nasiplendik hocam,eksik olmayin🙏
Sizi dinlemeye o kadar odaklanıyorumki,, cızırtıyı duyamıyorum 😊
Söyleyene kadar bende fark etmemiştim.
@ evet, ben de bunu farkettim işte 😄
Dücane Bey, önümüzdeki zamanlarda yapay zekânın tanrı olarak benimseneceği yeni dinler ortaya çıkabileceğini tahmin ediyorum ve yapay zekâyı yakından takip eden biri olarak, güzel tasarlanması koşuluyla, böyle oluşumlara sıcak bakacağımı düşünüyorum. Bir sohbette de bu konuyu ele almayı düşünür müsünüz? Saygılarımla.
Daha çok beklersiniz benden söylemesi
Kendi tasarladigimiza niye tapalim ki
Hocam hepsi bir yana, zaman, maddenin, eşyanın, ortamın değişimine nazaran soyutladığımız bir kıyas, kavram değil mi? Yani genel anlamda bir başlangıçtan söz edemez ve zamanı uzaysallaştıramayız. Hız, uzunluk ölçüsü gibi, rereferansı yine varlığın şu ya da bu hallerine dayalı, dolayısıyla başlangıç mefhumu öznel referanslı insanın ölçü ve birimleriyle, ben merkezciliğiyle de ilgili bir mesele. Sorun da buradan doğuyor, kavramlar ile kavramların temeli, sağlayanı yer değiştiliyor, haliyle bir karşılığı olmayan biçimde sebep, sonuç kurguları üretebiliyoruz. Diyelim ki nasıl var oalbildiğini de bir yana bırakıp,her şeyi var eden bir A iradesi olduğunu düşünelim, peki bu eylemi ne zaman gerçekleştirdi? Ne kadar süre bekledi, bir başlangıcı var mı? Bu soru paradokstan öteye gidemez, ezeli bir irade takvim de oluşturamaz, sorun nerede? Sorun mantık hatasında, kavramları özneliğimizle çarpıtmış olmamız, eylem ile varlık-yokluk meselesini karıştırmış olmamızda. Varlık-yokluğun sebebi olamaz(çünkü eylem değildirler), ama varlığın çeşitli halleri, değişimleri, eylem zemininde sebep-sonuç ilişkisi olur ve temelde çok çeşitli ilişkiler, hareket vb. yatar)...
"Dindarlık ancak yadsındığında kendini bir önerme olarak öne sürer" D.C.
Her şeye kadir bir Tanrı fikrinin kendi içinde çelişik ya da anlamsız olduğunu düşünüyor insanlar ateizm üzerine düşünüp orada konumlanıyor. Dogmanın hakim olduğu bir hayatı yadsıyan, rasyonel bulmayan da deizm yönünde konumlanıyor. Aslında insanlar düşünüyor, anlamak için çabalıyor ama bu konular çok fazla çaba gerektiriyor, bu kadar çabayı da herkes sergileyemiyor çünkü zaman yok.
İyi ki varsınız..İyi ki konuşuyorsunuz.
Keyifle dinliyorum .bilmediğim şeyleri öğreniyorum.emeginiz için teşekkür ediyorum..
Çok teşekkürler dücane bey.
Sesteki cızırtıyı halledebilirsek iyi olacak...sizi dinlemek her zaman ufuk açıcı...
Hocam ses problemini halletmemiz gerekiyor hem kısık hem cızırtı var.
Ben: Konuşmada insanın yapısı içinde bulunan Nefis, Akıl, Kalb, Sır, Ruh vs. latifeleri ve aklın mertebeleri olan Hayal, Vehim, Akıl gibi durumları da devreye daha fazla alsa ne gibi fark olabilirdi konuşmada?
YZ: Konuşmanın muhtemel derinleşme alanları şöyle olabilirdi:
1. Epistemolojik Boyut:
- Hayal, Vehim, Akıl mertebeleri üzerinden ateizm/deizm tartışmasının farklı boyutları gösterilebilirdi
- Modern insanın sadece akıl mertebesinde kalmasının eksikliği vurgulanabilirdi
- Vehim mertebesinin modern düşüncedeki tezahürleri analiz edilebilirdi
2. İnsanın İç Yapısı:
- Nefis: Modern insanın nefis mertebesinde takılı kalması
- Kalb: Sadece akılla değil, kalble de bilme/anlama imkanı
- Sır: Marifet boyutunun önemi
- Ruh: İnsanın aşkın boyutu
3. Tartışmanın Derinleşebileceği Noktalar:
- "Ruhu kurumuş" kavramı bu latifeler üzerinden daha detaylı açıklanabilirdi
- İrfani bilgi ile rasyonel bilgi arasındaki ilişki
- Modern insanın iç dünyasındaki parçalanma
- Bütüncül bir insan anlayışının gerekliliği
4. Pratik Yansımalar:
- İnanç/inkar meselesinin farklı latifelerle ilişkisi
- Her latifenin kendine has bilgi türü
- Modern eğitimin tek boyutluluğu
- İrfani gelenekteki bütüncül yaklaşım
Bu boyutların eklenmesi konuşmayı:
- Daha derinlikli
- Daha bütüncül
- Daha geleneksel
- Daha çok çözüm odaklı
yapabilirdi.
Ancak bu durumda:
- Konuşma daha karmaşık hale gelebilirdi
- Genel dinleyici kitlesine ulaşmak zorlaşabilirdi
- Modern terminolojiyle iletişim güçleşebilirdi
- Pratik örnekler azalabilirdi
Sonuç olarak, bu boyutların eklenmesi teorik derinliği artırabilirdi, ancak konuşmanın mevcut pragmatik ve anlaşılır yapısını değiştirebilirdi.
Ben: "Bir kısım kişiler İslam hakkında düşünmüyorlar, çünkü onu geçmiş geride kalmış birşey olarak görüyorlar" gibi birşey vardı. Ayrıca asfaltta çiçek yetiştirmekten bahis geçmişti. Bunlar nasıl geçiyor ve ne anlatılmak isteniyor bu örneklerle?
YZ: Konuşmada bu iki örnek önemli eleştiriler içeriyor:
1. İslam'ı "geçmiş" olarak görme eleştirisi:
- Konuşmacı özellikle sol/Marksist çevrelerin bu yaklaşımını eleştiriyor
- "40 yıldır bu işin içinde bir adam... din işleri olmuş bitmiş tarihte kalmış olarak kabul ediyorlar"
- Bu tutumun Türkiye'yi anlamada ciddi eksiklik oluşturduğunu vurguluyor
- Başörtüsü meselesi örneğini veriyor
2. "Asfalta çiçek dikme" metaforu:
- "Antikapitalist Müslümanlar" hareketine yönelik eski bir eleştirisinden bahsediyor
- Başlangıçta "asfalta çiçek dikmek" olarak eleştirdiği hareketi
- Sonra İstiklal Caddesi'ndeki iftar sofralarını görünce bu eleştirisinden pişman olduğunu anlatıyor
- Farklı kesimlerden insanların bir araya gelmesini değerli buluyor
Her iki örnek de konuşmacının kendi düşünsel dönüşümünü ve önyargıların aşılması gerektiğini gösteriyor. Özellikle dogmatik ret yerine anlama çabasının önemini vurguluyor.
Teşekkürler sizi dinlemek çok güzel. Ateizm bir zorunlu (bazıları için en azımdan) tavır gerçekten din baskısı altında bir organizasyon çabası da olabilir bugün ateizm derneği azınlık dinlerede hukuki destek veriyoruz diyor mesela. Bir ideal olamaz, olmamalı da zaten yoksa tanrısız bir dine dönüşür. Gezi zamanı gördüğüme benzer bir sinerjiye benzetiyorum baskı zamanlarında daha çok özgürlük isteyen insanları bir araya getiren bir sinerji.
Merhabalar. Tanrı anlatımınız öğrencilere matematikte anlattığımız tanımsız kavramları (nokta, doğru, doğru parçası, düzlem vb.) hatırlattı. Yaptığınız her tanımlama sizi mecburi olarak yeni tanımlamalara götürcektir. Bu sebeple bazı kavramlar tanımsız (kabul) olmalıdır. Bu bize üzerine yeni tanımlar inşa edebileceğimiz düşünme alanı sağlar. Eğer bu kabul yoksa üzerine düşünecek bir yapı kurulamaz. Tabi ki bu kabul yoktur (kanıtlanamaz) diyerek üzerine oluşturulan düşünceyi anlamsız görebilirsiniz. Ancak düşünmek için kabullere mecburuz.
Hocam inanılmaz lezzetli bir yayın. Ancak ses sistemini düzeltmek gerekiyor. Teşekkürler..
Esenlikler hocam
50 yaşından sonra insanlar deist olmuyor düşüncesi nerereden çıktı. Deist yada ateist olmanın yaş sınırı olması mı gerekli değil düşünen herkes deist olabilir.
Doğada iki taşın üst üste durması için Fizik yasalarının bu yönde etkisi olması gerekir. Yerçekimi kuvveti neden iki taşın üst üste durduğunu izah edebilir. Binlerce taşın üst üste bir araya gelerek bir villa oluşturması ihtimal dışıdır çünkü doğada bir villa yapacak yasa yoktur. Çünkü bir villa binlerce taşın üst üste durmasından farklı bir yapıdır. Her binlerce taşın üst üste bir araya gelmesine villa diyemeyiz. Bundan dolayı bir hücrenin varlığı konusunda atomlar birbirini ile kimyasal tepkimeye girerek hücre oluşturmuştur diyemeyiz. Çünkü doğada atomlar arasında kimyasal tepkime yasası olsa da bir hücre, DNA oluşturacak bir yasa yoktur. Bunu şu şekilde anlayabiliriz. Bir elma ağacında ki tüm elmalar yer çekimi kuvveti ile yere düşerler lakin bu ağaçtaki elmaları dalından koparıp bir kasaya düzenli şekilde dizecek bir doğa yasası yoktur. Bir kasa dolusu elmayı yerçekimi ile izah etmeye kalkmak komik bir durumdur her ne kadar bu kasayı yapanı ve o elmaları bu kasaya düzgün biçimde dizeni görmesen de.
BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. Net olarak Allahu teala hz.lerini tanıyınız
1:02:17 de ateizm ve deizmle alakalı "anadolu'da konuşamazlar, anca kadıköy'de bunları konuşabilirler bunların toplumsal değeri yok diyorsunuz. Doğru yok ama bir görüşe intisap etmek için toplumsal bir değerinin olması niye gerekiyor? Başka konuşmalarınızda da bir ezanla çil yavrusu gibi dağılırlar." gibi ifadeniz de vardı bu deizm meselesine dair. Bir görüşün niteliği için toplumsal kabulü dayanak olarak kabul etmek düşünsel açıdan çok problemli bir konumlanış değil mi hocam?
Bence bu evrimsel sürecin sonuçlarından bir tanesi. İnsan doğası gereği kimliğini, kendini ait hissettiği bir topluluk içerisinde tanımlamak ister şahsi fikrimce. İnsan bugüne dek topluluklar oluşturmuş, bir topluluğa dahil olamayanlar diğerlerine göre daha güçsüz kalmıştır. Bu da insanın içerisinde “bir topluluğa aitlik” hissiyatına sebep olmaktadır. Kimsenin itimat etmediği, bağlanmadığı bir fikirin çevresinde topluluk yoktur ve topluluğun olmadığı yerde zayıflık vardır. Her ne kadar modern olduk desek de hâlâ doğa kanunları geçerlidir ve güçlü zayıfı, ait olduğu topluluğun fazlalığıyla ezer.
Hocam, hiç bir ateist, ateist olacağım diye bir yola çıkıp ateist olmaz, olmamıştır.
Bir düşünürün dediği gibi " ateist olmayı ben seçmedim, ben gerçekleri arıyordum, ateist olmam bunun bir sonucu."
Ateism mantiksizligin sonucudur.. Akil ile izahi yoktur.. varlik zorunlu degildir, kainat dahi cekim kuvvetine baglidir, cekim kuvveti kainata baglidir.. boyle sonsuz bir dongu aklen imkansizidr. Yok ben akil kullanmak isremiyorum sacmaliklar da olasidir derse bir insan ancak boyle ateist olur..
(Gerçekleri ararken agnostik olursun bilemem dersin araştırıp bir karara varınca inancını söylersin genelde öyle olur
BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. Net olarak Allahu teala hz.lerinin VUCUD sıfatının gerçeğini öğreniniz. Bu eseri okuyan fizik mezunu bir Müslümanın okuyup hayret ettiği ve üniversite fizik hocalarına ilettiği bir eser..
@@crysibrahim1029bütün ateistler agnostiktir zaten. Ateistiz dememizin sebebi gördüğümüz arastirdigimiz dinlerin doğru olmadığı düşüncesi. Yoksa gerçekten doğru olan bir din olabilir bizim duymadığımız buna karşı çıkamaz kimse veya bir yaratıcı olabilir ama din olmak zorunda değil. Ateist agnostigi de içine alıyor bence bu yönüyle kimse kendine 100 yüz ateist diyemez
Dücane bey yorumlara baktım dedim ki siz hiç kimseye cevap vermekle vaktinizi harcamayın. Sosyal medyanın cikmasiyla bilgiye erişim o kadar kolaylaştı ki herkes kendini filozof sanmaya başladı. Kimse sormuyor kendine acaba ben bu kadar okumuş 5 lisana hakim bir zihnin dediklerinin ne kadarını anlamis olabilirim. Herkes düşünebildiğini sandığı için sizi anladığını varsayıyor. Ama ne kadar bilirseniz bilin söyledikleriniz karşınızdakinin anlayabildiği kadardır. Yani boş verin. Seviliyorsunuz 🙏🏻
İki Ateist videosunda Dücane Cündioğlu'na, doğru anlaşılmadığından haksız eleştrilerin yapıldığına katılıyorum fakat doğru ve haklı noktaları da olduğunu düşünüyorum. Bence getirdikleri en yerinde eleştiri ateizmi ve deizmi, münferit örnekler üzerinden indirgemek yerine, kavramların kendisini tartışılmalı eleştirisiydi.
tv de buna yetecek zaman yok. şu an ne düşünüyorsunuz hala kavramlar üzerinde durmadı mı?
olay şu, birini eleştirirken dücane beye göre kitaplarını okuyarak başlanabileceği veya kanalda kaç tane videosu var. bu konuya bakış açısı araştırılınca bulunabilir fakat ilgili arkadaşlar o programın tamamını bile izlememişler... açıkcası ben de onların programını izleyemedim en fazla duyacağımın retorik olacağını anladım. katlanamadım sevdiğim birinin öyle saçma şekilde eleştirilmesine
Hocam birkaç gün önce bu geç ikiliyi izledim. Etrafımdaki insanlara bunlar dücane hocayı hiç anlamamışlar dedim. Özellikle akademik olan zat beni daha da hayrete düşürdü.
Ducane hangi video cevap veriyor soylermisiniz ?
hocam lütfen mikrofon sorununu halledin. eziyet oluyor ne zamandır kanalı dinlemek
Ben: Tutum, Zihnin çalışma yapısı veya Kalb denebilecek şeylerle inançın açıklanması ne demek, iş böyle olunca kişisel zemine mi çekilmiş oluyor, özne iç dünyasına mı dönüyor?
YZ: Konuşmacının yaklaşımında inanç/inançsızlık meselesi üç boyutta ele alınıyor:
1. Tutum boyutu:
- İnançlar birer tavır alış/duruş
- Sadece rasyonel değil, varoluşsal seçimler
- Psikolojik ve sosyal faktörlerle şekillenen pozisyonlar
2. Zihinsel boyut:
- Düşünme biçimleri ve kalıplar
- Rasyonel/irrasyonel süreçlerin iç içeliği
- Bilişsel yapıların rolü
3. Kalbi boyut:
- Marifet/irfan düzeyi
- Deruni tecrübe
- Sezgisel kavrayış
Bu yaklaşım:
- Tamamen öznel/kişisel değil
- Hem iç hem dış dünyayla ilişkili
- Birey-toplum etkileşimini içeriyor
- Salt rasyonel yaklaşımın ötesine geçiyor
Yani inanç meselesi ne tamamen içe ne de tamamen dışa dönük - her ikisinin kesişiminde yer alıyor.
En başta, ilâhiyatın ilâhî zorbalığına, Tanrı'nın hayaline başkaldırmak gerekir. Gökyüzünde bir efendimiz bulunduğu sürece yeryüzünde kölelikten kurtulamayız.
İnsan, Toplum ve Özgürlük (1871)
Mihail BAKUNİN
Allaha kül oldum hür oldum yunus emre
Ben: Bu söyleşi içinde en dikkat çekici orijinal şey sence nedir?
YZ: Bu söyleşideki en dikkat çekici ve orijinal fikir, konuşmacının "haklı olmaktan vazgeçmek" üzerine yaptığı vurgu ve bunu felsefi tartışmanın temeline oturtması. Bu yaklaşım birkaç açıdan çok özgün:
1. Genellikle felsefi tartışmalar "haklı çıkmak" üzerine kurulurken, konuşmacı bunun tam tersini öneriyor.
2. Özellikle şu sözler çok çarpıcı:
"Felsefi tartışma tartışma süresince haklı olma hakkını askıya almak demektir, haklı olmaktan vazgeçmektir."
3. Bu yaklaşımı somut bir örnekle açıklıyor: "Ben %50 vardır %50 yoktur diyorum... sen %100'lük bir kesinlikle konuşuyorsun, e ben niye konuşayım?"
4. Bu fikri sadece teorik düzeyde bırakmıyor, kendi deneyimlerinden örneklerle nasıl uygulanabileceğini gösteriyor.
Bu yaklaşım:
- Diyaloğu mümkün kılıyor
- Dogmatizmden uzaklaşmayı sağlıyor
- Karşılıklı öğrenmeye imkan veriyor
- Felsefi tartışmaya yeni bir boyut kazandırıyor
Özellikle Türkiye gibi kutuplaşmanın yoğun olduğu bir toplumda, bu tür bir yaklaşım oldukça özgün ve değerli bir katkı sunuyor. Bu fikir, sadece din-ateizm tartışmaları için değil, tüm felsefi ve toplumsal tartışmalar için yeni bir zemin önerisi niteliğinde.
Merhaba çok yerinde bu tespitler için size ve yapay zekaya onu mümkün kılan teknolojiye teşekkür ediyorum.
Hangi programını kullanıyorsunuz chatgpt midir acaba? Bir de herhangi bir videonun analizini yaptırabilmek için ücretli üyelik mi almalıyım?teşekkürler
@@gungor4179nasıl yapıyor bilmiyorum ama videonun transkriptini ilgili sitelerden çıkartıp chat gpt ye yapıştırıp deneyebilirsiniz.
😅
Kelimeler, kavramlar üzerine bizlere sunduğunuz nüanslar için, kapılıp gitmeye, kör bakmaya değil, bolca düşünmeye yönlendiren açıklamalarınız, incelemeleriniz ( daha önce ince kökünden geldiğini hiç düşünmemiştim) için çok teşekkürler Dücane hocam. Sizin gibi bir düşünür ile çağdaş olmak büyük bir mutluluk…
İyi ki varsınız hocam !
Yaşar Nuri Öztürk'ün Deizm hakkında bir kitabı var baya iyi, tavsiye ederim.
Mikrofon yüzünden videoyu terk ettim..30 yıldır mantık dersi veren birine uyarı cızırtı mantıksal olarak algımı kapadı beni etkiledi ve kapadım
Şu konuyu sizden elli kere dinledim gene kapatamıyorum videoyu, işten geri kalıyoruz
Belkide insanın en büyük yalanıdır ,en büyük yanılgısıdır tanrı.
İnsanın hayalgücünün nesneleşmiş özüdür. Belkide
he amk. Ya bu kadar dar naturalist bakış açısına nası sahip oluyosunuz hayret
Ben: Bu söyleşide en çok geçen temel önerme, kavram ve terimlerin 10 tanesini kullanım sıklığına göre söyleyebilir misin?
YZ: En sık kullanılan kavram ve terimler:
1. Tanrı/Allah (en yoğun kullanım)
2. Ateizm/ateist
3. Deizm/deist
4. Din/dindar/dindarlık
5. Psikolojik/psikoloji
6. Rasyonel/ussal
7. Felsefi/felsefe
8. İrfan/irfani
9. Toplumsal/sosyal
10. Haklı olmak/haklılık
Not: Sayısal bir frekans analizi yapmadan, metindeki tekrar sıklığına göre sıralanmıştır.
Ducane hocam sizi hem seviyor hemde dinleniyorum cok tesekurederim
Sizi tuyap ta gormeye geldim kitap imzalatim sizi tanimak cok guzel
Canım hocam, öncelikle varlığınız için teşekkür ederim.
Bu deizm, ateizm ve bilumum -izm işleri çok canımı sıkıyor.
Ben müslüman değilim, mümin de değilim ya da şöyle ifade edeyim: Ailemden gördüğüm, kurumsal yapıdan gördüğüm, okuldan gördüğüm inanç sisteminden ayrılalı yıllar oldu.
Herhangi başka bir semavi dine de inanmıyorum.
Şimdi burada adını sayamayacağım yüzlerce değişik inançla da ilgim yok.
Burçtur, yıldızdır, evrendir, mesajdır, bunların yanından bile geçmiyorum.
Kısacık bir süre için deizmin, ateizmin kıyılarında dolaştıktan sonra kendimce bunların da kurumsal din kadar olmasa da örgütlendiklerinde tahakküm yapılarına dönüştüğünü fark edip onlardan da olmadığıma kanaat getirdim. Bu kanaatlerime özellikle ateist ya da deist olduklarını ifade eden arkadaş gruplarında ulaştım.
Hani son yılların moda bir tabiri var ya, siyasal islamcı iktidar için söylenen: Bunlar insanları dinden soğuttular diye. İşte deistler ve ateistler de beni deizm ve ateizmden soğuttular. Olacağım varsa da olamadım.
Hadi ateizm neyse de özellikle deizm bana ikiyüzlülük gibi geliyor. Tüm bu biçimsel ritüeller çok saçma da şimdi varsa tanrıyı da kızdırmayalım garanticiliği biraz da. Cem Yılmaz'ın fakirlere çıkan piyango esprisindeki gibi. Çıkarsa ihtiyaç sahiplerine dağıtırım diyenler var ya; Cem Yılmaz diyor ki onların derdi ihtiyaç sahipleri falan değil, yukarıyı bağlamaya çalışıyorlar. İşte deistler de böyle geliyor bana. Biz inanmıyoruz ama sadece bu saçmalıklara inanmıyoruz, yoksa tanrıyla ya da daha özelinde Allah'la bir sorunumuz yok mesajı. Bu mesaj hem tanrının makamını hem de dünyevi çevreyi hedef alıyor ve deistim diyenleri bir nevi güvenli bölgede tutuyor. Böylelikle hem kurumsal dinin yaptırımlarından azade oluyor hem de kendilerince yaratanı da kızdırmadan "benim kalbim temiz" minvalinden bir koruma zırhına da sahip olduklarını düşünüyorlar.
Yıllardır arkadaş ya da aile çevresinde bu muhabbete her maruz kalışımda sorarım: Ben bunlardan birisinden olmak zorunda mıyım? Hocam lütfen yanlış anlaşılmasın, benimki farklı olma ya da kendimi ayrıcalıklı bir yere koyma züppeliği değil, gerçekten değil. 48 yaşıma geldim, yıllardır en büyük yatırımı düşünce dünyama yaptım; okudum, yazdım, çizdim, dünyayı gezdim ve hakikaten bir dona giremiyorum. Sizin tabirinizle düşe kalka yolumda yürüyüp vakti geldiğinde de göçmek istiyorum.
Sonuç olarak ben, bana dayatılan sıfatlara tabi olmak zorunda mıyım hocam? Bu kartvizitlerin hiçbirini taşımadan sadece insan olarak yaşayamaz mıyım? Benimki bir serzeniş değil, size cidden soruyorum bunu. Olur da bu yorumu okur ve üzerine iki kelam etmeye değer görürseniz, bu konudaki düşüncelerinizi duymak isterim.
Böyle değil yanılıyorsun denildiğinde yeniden mi sorgulayacaksın? Neyin doğrulanmasını istiyorsunuz ? Özgürlüğü yakalamış olduğunuz görülüyor. Bu duruşunuzla gurur duymalısınız! Ailesinden başka kutsalı olmayan birey olabilmek farklılıktır...
Hicbir dala tutunmadan da yasayabilirsiniz. Sonucta sizi yeryuzunde tutan bir yercekimi ve yasam veren oksijen ve su var. siz kendiniz yeterince bir butunsunuz. Tamamlanmaniza gerek yok. Mesele bilinc, farkindalik, helede bu dunyaya biseyler katma istegine gelince karisiyor bence. Dindar kokenden gelenlerin o kokleri kesmeleri zor oluyor . Ataist olmaniz icin dindar bir kôkünüz olmasi ve bunu redetmek istemeniz lazim. Bu konulara hic girmemis birisi icin dindalikta ayni atheist likte. Benim kotuluk yapmami cehennem korkusu saglamiyorki. Dinler bizim temel korkularimizdan dolayi ve kontrol amacli var. kontrol edilmeden sacmalayacaginizi dusunuyorsaniz yada bu dunyada olmamizin ne anlami oldugunu bilmeden yasayamam diyorsaniz bir dine tutunmak lazim. Dindar olmakta sorun yok da dindarlarin kendilerini kullandirmalarinda sorun var. Bir dindarin dusunmeyi birakmamasi gerekiyor bence.Dusunme olmadan kendimizi gelistirme sansimiz yok cunku.
Düşünceleriniz çok yanlış özellikle deizmin ya tanrı varsa şimdi reddetmeyelim şeklinde bir kolaycılık olduğu argümanı bir safsata. Çünkü eğer dinler gerçekse deistler de yanacak. Deist olmak onları kurtarmaz. Dinler gerçek değilse zaten sıkıntı yok ister deist olur ister ateist olur. Dolayısıyla burada bir kolaycılık yok. Asıl sizin ve hocanın yaptığı kolaycılık. Kolaycılık olarak adlandırma kolaycılığı.
@@kahramanyalcin9895 bu soruyu bana yazdıran tek motivasyonum, bilgisine, ilmine güvendiğim ve çağdaşı olduğum için şanslı hissettiğim bir filozofun bu konudaki yorumunu almak.
Dücane hocaya bir şey yazıp doğrulatmaya çalışmak gibi bir ergenlik dönemini çoktan geçtiğime inanıyorum. En azından o kadar ergen olmadığım kanaatindeyim. Hocanın işi yok, her yazanın yazdığını mı onaylayacak?
Makul bir soruysa belki bir gün konu eder, fikirlerini paylaşır. Değilse zaten ben yolumda yürüyorum. Zekam nispetinde cevabı belki bulurum, belki de bulmadan göçerim.
Sevgilerimle...
@@erayozturk580 Olabilir. Belki de safsataya düşmüşümdür. Belki de kolaycılığa kaçmışımdır. Siz öyle olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak kişisel tecrübelerim bana hiç aksini göstermedi.
Tanıştığım hiçbir deistte tutarlı bir deizm altyapısına rastlamadım. Hoş, bunun altyapısı nedir, onu da bilmiyorum. Sadece şu kadarını söyleyebilirim ki tanıştığım tüm deistler, deistliğe geleneksel dinin bozulduğunu, yanlışa düştüğünü, güncellenemediğini ya da mevcut temsiliyetinin akıl ve izanla bağdaşmadığını gerekçe göstererek geçmişlerdi. Yani kendi özünde bir din eleştirisi yaparak deist olanla hiç tanışmadım. Hep bir yanlışa atıf, "onlar öyleyse ben böyle değilim" söylemi... Uygulamadaki yanlışlıkları iddia etmekten azade olarak, ben henüz dini salt din olarak yadsıyan, eleştiren bir deiste rastlamadım.
Şu cümlenize katılıyorum: "Çünkü eğer dinler gerçekse deistler de yanacak. Deist olmak onları kurtarmaz." Çünkü radikal söylem, kalp temizliğiyle müslümanlık olmayacağı yönünde.
Ancak onlarca deist tanıdım, hiçbiri "dinler gerçekse biz de yanacağız" ihtimalini düşünmüyorlardı. Dinlerin kesinlikle bozulduğuna ve Tanrı'nın da bu durumdan şikayetçi olduğuna inanıyorlardı.
Zaten dinlerin gerçek olma ihtimaline zerre kadar inanan kimse deistliğin yanından bile geçmiyor.
Sonuç olarak, sizi temin ederim ki bu konuya fazlasıyla kafa yoruyorum ve kolaycılığa kaçtığımı düşünmüyorum.
Sevgilerimle...
Kıymetli Hocam
Sizi dinledikçe küçülüyor, eziliyorum. Öğrenmek , bilmek için ne geç kalmışım hissi çöküyor . Çorak toprak ,su ,su ,su diye haykırıyorum. Anlattıklarınız nehirler gibi kova bulamıyorum doldurmaya . Akıp gittikçe dolduramadığım kaçırdığım her kova canımı yakıyor. Okursunuz okumazsınız kısmet . Sevgiyle kalın .
bu kadar kendini küçük, karşındakini büyük görme.
Agnostiğim ama "insan" olan, merhametli olan, ahlaklı ve dürüst olan, çalışkan olan, hoş görülü ve yardımsever olan; yani kalbi güzel olan kim varsa kardeşimdir.
Güzel çirkin iyi kötü kişisel kavramlardır dünyada kesin kurallar yoktur size iyi olan bana kötü olabilir. Geçersiz bir önerme yani
"Acaba onlar bir yaratıcı bulunmadan mı yaratıldılar, yoksa yaratıcı kendileri midir? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yaratmışlar? Hayır hayır! Onlar bir türlü idrak edip inanmıyorlar."
"Türk milleti, asırlar boyu bir kelimesinin mânâsını bilmediği halde Kur’ân’ı ezberlemekten, beyni sulanmış hafızlara döndü."
- Mustafa Kemal Atatürk ❤
Değerli hocam okumayan, dinlemeyen kitap karıştırmayan bir ön bilgisi olmayan kişilerin sizi anlamaması normal. 9-10 yıldır sizleri tanıdım. Bir çok filozof kitabını okudum. Yunan filozofları, Alman filozoflarını almanca ve ayrıca türkçe tercümeleri okudum. (Nietzche, spinoza, marcos, kant, ) ve geçmiş tarihte müslüman filozoflarının bir çok görüş ve fikirlerini araştırıp okudum. Ve bu gün Türkiyede bildiğim tanıdığım bir çok değerli bilim insanı, prof . vs içinde filozof olarak görebildiğim ve bir filozof gözü ile bakabildiğim, saatlerce dinlemekten hiç yorulmadığım, bu yüz yılın tek Türk filozofusunuz benim gözümde. Sizin benim hayatıma en az bir marc aurel kadar katkınız olmuştur . Teşekkür ederim. Düşünen ve ezbere konuşmayan , gerçek bir düşünce adamını düşünemeyen bilge olmadığı halde bilgecilik rolü oynayanlar anlayamaz.
@selami-le2hd ömür kısa olsada tüm zevkler ve renkler doyurucu. Belli bir kapasitemiz var. Ben kendimde doymayan tek şeyin beyin olduğunu fark ettikten sonra okumanın , dinlemenin ve öğrenmenin tadından geçilmiyor. Saçma sapan politik, siyasi, futbol, magazin, gereksiz sosyal medya bağımlıĝìndan kurtulun.
Bu gün mutluluğu vur kaç, yaşa geçte arayan, haz ve hız çılgınlarına Farabi cevap vermişti;
Mutluluk ancak aklın
rehberliğinde ve erdemli bir
yaşam sürerek elde
edilebilir. Bilgiye
ve hikmete dayalı bir hayat,
insanı mutluluğa götürür.
Gerçek mutluluk istiyorsanız yol bu. Sahte mutluluklarla yaşamaya devam ediyorsanız yaşayıp geçersiniz bir çok canlının yaşayıp geçtiği gibi . Ama gelişmiş bir beyin dediğiniz gibi yaşayıp geçmeye izin vermiyor. İnsan merak ediyor. Ve bu merakları gidermek mutlu ediyor.
Bence kısa hayatımızda yaşayıp geçmemeli, insan olmayı , beynimizi fırsat olarak görüp kullanmalıyız. Hayırlı geceler.
Ben: Tanrı'nın varlığı ve yokluğu önermesinin doğru/yanlışlığını aşarak yapılması gerekenin ne olduğuna dair bir açıklama eski düşünce insanlarına da dayanarak açıklanmıştı bu ne idi onları çıkarır mısın?
YZ: Konuşmada bu konuda şu temel noktalar vurgulanıyor:
1. Kant'ın yaklaşımı:
- Tanrı vardır önermesi bir totoloji
- Tanrı kavramının içinden varlığı alıp sonra yüklem yapmanın problematik olması
- Bunun önerme olarak doğrulanamaz ve yanlışlanamaz olması
2. Hegel ve Marx üzerinden diyalektik açıklama:
- Tez: Tanrı vardır
- Antitez: Tanrı yoktur
- Sentez: Olabilir/olmayabilir
3. Viyana çevresi perspektifi:
- "Tanrı vardır" önermesinin doğrulanamayacağı için yanlış değil, "saçma" olduğu
4. Çözüm önerisi:
- Var/yok ikiliğini aşarak "olabilir" zeminine geçmek
- Kesin yargılardan uzaklaşmak
- Tartışmayı epistemolojik zeminden ontolojik zemine taşımak
- Haklı olmaktan vazgeçerek diyalog kurmak
Bu yaklaşım, konunun dogmatik tartışma zemininden çıkarılıp felsefi düşünce zeminine taşınmasını öneriyor.
Ben: Buradaki olabilirlik zemini ile İbn-i Sina'nın "Vacibü'l-Vücut" kavramının farkı veya benzerliği nedir?
YZ: İbn-i Sina'nın "Vacibü'l-Vücut" kavramı ile konuşmacının "olabilirlik" yaklaşımını farklı düzlemlerde ele almak ve karşılaştırmak yanlış olabilir. Çünkü konuşmacının vurguladığı olabilirlik hali, tam da "Vacibü'l-Vücut" kavramının zıttı olan "mümkün varlık" (mümkinü'l-vücut) kategorisine yakın duruyor.
İbn-i Sina'nın sisteminde:
- Vacibü'l-Vücut: Zorunlu varlık
- Mümkinü'l-Vücut: Olabilir varlık
- Mümteni'ül-Vücut: İmkansız varlık
Konuşmacının yaklaşımı, Tanrı hakkındaki bilgimizi "mümkin" (olabilir) kategorisinde değerlendiriyor. Bu da aslında İbn-i Sina'nın sistemindeki ontolojik ayrımlarla daha yakından ilişkili.
Ben: Bir dindar neden Tanrı'yı zorunlu varlık kategorisinden, mümkün varlık kategorisine alıp da bütün her şeye sil baştan başlasın insan bunu neden yapar?
YZ: İnsan bunu birkaç durumda yapabilir:
1. Şüphe ve sorgulama ihtiyacı:
- Mevcut inancını temellendirme arayışı
- Daha sağlam bir imana ulaşma çabası
- Dogmatik kabullerden kurtulma isteği
2. Entelektüel dürüstlük:
- Eleştirel düşünme sorumluluğu
- Felsefi tutarlılık arayışı
- Körü körüne inanmama çabası
3. Kriz/dönüşüm süreci:
- Varoluşsal sorgulamalar
- İnanç sisteminin yeniden yapılandırılması
- Daha derinlikli bir anlayış arayışı
Ancak konuşmacının vurguladığı gibi, bu yaklaşım genellikle entelektüel düzeyde kalır ve toplumsal dindarlık pratiğiyle örtüşmez. Dindar bilinç için Tanrı'nın varlığı zaten apaçık bir gerçekliktir ve böyle bir sorgulamaya ihtiyaç duymaz.
Yok olan bir şey var olmaz. Bu herkesin kabul ettiği bir doğrudur. Eğer Tanrı yoksa, yokluktan bu varlık (kainat) nasıl var oldu? İlk varlık nedir? İlk varlığı kabul etmeden, kainatı izah edemezsiniz. Mutlaka bir ilk varlık vardır.
Peki ilk varlık varsa, nasıl var? Kur'an-ı Kerim'de buna işaret eden bir ayet varmı???
@@S.O.Z. Evet. Kur'anı kerimde llk varlık Allah'tır ve O ezelidir. Bununla ilgili çok ayet vardır.
1-Gökleri ve yerleri yaratanın Allah olduğu şeklindeki çok sayıdaki ayetler..
2-Ayrıca Hadid suresi, 3. ayette şöyle burulur: "O Allah ilktir (ezelidir) v e sondur (ebedidir).."
Böyle bir ezeli-ebedi varlık olmadıkça kainatar (diğer varlıklar) oluşamaz.
Allahın zatına işaret eden ayet Nur sure 35.ayettir.
BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. Net olarak Allahu teala hz.lerinin VUCUD sıfatının hakikatini öğreniniz...
Teşekkürler hocam 💫
Hocam harici mikrofon yerine bilgisayar mikrofonu ile yaptığınız kayıtlarınızda ses daha iyi. Hışırtı, patlama olmuyor.
Günler aydın olsun hocam ,mikrofon cızırtı yaparak biz dinleyenleri ,gözü açık olduğu gibi ,ruhuda kapanmasın diye bir taktik mi?Bana göre sonuç ELİNE,BELİNE,DİLİNE hakim ol gerisini koyver gitsin.
Ben kuşkulanmak, dinlemek , ötekinin de varlığını kabul etmek yoluna çıkdım ……😊😊😊
Tanrı ve inancı olmasaydı hayret ve hayranlık gibi yani felsefe olabilir miydi? O tanrıyı gökten indirmek için bütün çaba ama ne çaba ki nasılı yok nicini yok nedeni yok ama varsa ne kaybedeceğiz var olsun ki herkese göre olsun belirlenmiş olmasın belli belirsiz bir yaratıcı var kendinden kendine ve biz onun hapishanesinde misafiriz 😊
O gökler sanıldığı gibi yukarılarda değil. Bize bizden daha yakinn...
BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. Bu eseri okuyan Allaha iman sahibi lakin Allahın varlık hakikatini bilmeyen FİZİK MEZUNU bir Müslümanın okuyup hayret ettiği ve başkası söylese delilik derdim ifadesinde bulunduğu ve üniversite fizik hocalarına ilettiği bir eser...
Merhaba değerli hocam.
Konuşmalarınızda kelimelere çok çok "sel ve sal" ekliyorsunuz.
Lütfen ukalalığımı hoş görünüz ama çok rahatsız edici buluyorum.
Saygılar.
Peki hocam, herseyin bireysellestigi gunumuzde, modern bati toplumu ve bu akim cercevesinden bakarsak bireyselci bir gozden yani bakarsak. Herseyden kopuk olarak neden bir insan kendini ateist veya bir dine mensup olarak yani siyaseti ve toplum bilimi icine katmadan tanimlayamaz? Bu baglamda gecmisten gelen orneklerde o insanlarin kendilerini dinsiz olarak tanimlamamalari bugunun durumu ile belki de ilgili degildir. Ne dersiniz?
Ses cızırtı yapiyor diyenlere cok hayret ediyorum. anlatı o kadar ön plana cikiyor beynimde oyle yankilar yapiyor ki cızırtıyı asla duymuyorum duyan arkadaslar acaba dinledigini anlamiyor mu dikkati cabuk dagilan derste kalemle silgiyle oynayan güruhtan mı
Tanrı, olmadığı için yoktur. Sevgiler ♥
@@tadigrat sen nasıl var oldun
@@ahmetcansun3561 tanrıdan geldiğini söyleyerek bunun bir kanıt olduğunu mu düşünüyorsun? Onun söylediği doğru değil ama senin dediğin de doğru değil. Beni kim yarattı? Babalabunga. Aynı şey.
Bilmiyoruz , sen biliyormusun ? Nerden biliyorsun ? bilemezsin ancak ve ancak inanabilirsin. @@ahmetcansun3561
Hocam nihayetinde sizden tek anladığım ( teşbihte hata olmaz derler 😊 ) siz aslında hep armuttan bahsediyorsunuz ama bizim kafalar elmaya sabitlenmiş vaziyette . Kimi bu adam elma seviyor ama söylemiyor diyor , kimi elma sevmiyor ama söylemiyor diyor ,kimi ne dediği belli değil diyor . Bu şartlarda bu da gayet normal😀.
Keşke Dücane hocayla bir ateist olarak karşılıklı tartışsak çok mutlu olurum ben bildiğiniz snob ateistlerden değilim hocam saygılar
@@selami-le2hd ben bahsetigi videoyu ve o gençleri tanımıyorum hocam bir bakıcam kimlermis
@@selami-le2hdiki ateist diye bir kanal önemsiz tipler izlemeye deymez
"Seni Yaratan seni sınıyor" eğitimiyle büyüdüm, yetiştirildim. Hamurum bu şekilde yoğruldu. Sonradan bunu reddettim. Ben neyim? Sabah akşam bilim kitapları okuyup doğayı inceleyen düşünceler ile Tanrı'nın yokluğunu açıklayan kişiler gibi de değilim. Ancak bana o anlatılanı, beni ben yapan algıyı, kültürü, günlük yaşam hareketlerini ve zihin haritasını reddediyorum. O şeyi gördüm ve reddediyorum değil, o bana anlatılan görünmezin ihtimaline ihtimal veremiyorum artık. Tamam, ateist değilim. Ki zaten onlar kadar çetrefilli bir iletişim gücüm yok. Yine de biri sorduğunda, artık iman etmiyorum bu dine diye cevap verdikten sonra bir sonraki sorusu "O zaman atesit misin?" oluyor. Soruyu sorarken ki asık suratları bile insanı daha hoş bir cevap verme arayışına itiyor. E doğal olarak agnostiklik kendini tanımlama konusunda koşa koşa dilin ucuna geliyor ki günü kurtaralım. Yani hocam neyiz ne değiliz hep bir diğer kişiler ile ilgili bence. Eğer duygulara renk der isek herkesin kendi Allah'ına karşı olan bağındaki renk sonsuz tonda diye var sayar isek ben kendi sahip olduğum rengin tonunu şeffaf oluncaya kadar kaybettim ve eski tonu hiç bir zaman geri gelmedi. Oturup akşama kadar da "Tanrı nasıl yoktur." diye kafa patlatmıyorum, araştırmıyor. Artık dışarısı beni nasıl tanımlıyorsa tanımlasın. Son olarak, tekrardan, sadece onların beni sorgulamarından ötürü kendimi bir tanıma sığdırmak zorunda hissettim. Her ateistim dediğimizde birbirimizle bir bağ hissediyor değiliz. Bu tanımlamayı haklı çıkarmak için de uğraş içinde değiliz. Bir çoğumuz böyleyiz.
Hocam bu değerli bilgi ve yorumları aktardığınız için çok teşekkür ediyorum.Emeginize saglik...Ancak şu hâlen devam eden mikrofon sorunu bu ziyafete adeta limon sıkıyor 😢
Sanırım adını koyamasam da. İçinde bulunduğunuz durumu çok iyi anlıyorum. Ben de geçmişte bu hallere girdim. Bu fikirlere inandım. Şüphelrimin peşinden korkmadan gittim. Kendimi kandıracak değildim. Nİhayetinde yıllar içinde yolumu buldum. Bu yolculuğun sona erdiğini göstermiyor. Bu yolculuk hiç bitmeyecek. O tarafta da sonsuza kadar devam edecek.
Samimiyiz? Birçok ateist ve deistin ssamimi olduğunu biliyorum. tanıyorum, görüyorum. hayatım bu işle geçti benim kanka.
Eğer samimi iseniz size bir hap atıyorum.
''Müslüman, gerçeğin ve doğrunun arayışında olan kimsedir'' Samimi ve Gerçeğin peşinde iseniz siz kendinize ateistte deseniz Deist de deseniz Müslümansınız aslında. Sadece şu an farkında değilsiniz.
''Her benliğe iç dünyalarında ve dış dünyalarında açık delillerimizi göstereceğiz'' O deliller size ulaştığında zaten gerekli cevabı vermiş olacaksınız. Bu sadece zaman meselesi.
Olabilir de olmayabilir de, eyvallah kardeşim hadi işimize bakalım. Tartışma bitti 😱😊
Yapılan eleştiriyi de izledim, hocanın cevabını da. Bu derin anlaşmazlık bence şuradan ileri geliyor; hoca, Deizm'in temelsiz bir antitezden ibaret olduğunu, düşünsel bir duruş değil ancak ciddiyetten uzak bir karşı çıkış olduğunu söylerken haklı olsa da kendilerini "Deist" olarak tanımlayan, hiç değilse anketlere böyle yansıyan ve sayıları devamlı artan o kitle için bir kavrama ihtiyacımız var. Yani yirmi yıl önce hiç seviyesinde, şimdiyse yüzde bilmem kaçlık bu kitleye "Deist" dışında bir isim bulmamız icap ediyor. Varsayalım bulduk, kitlenin kendisi bu yeni ismi kabul edecek mi? Ama düşünsel ama değil, ama temelsiz ama değil, tamam ergen de olsunlar, bu yakışıklı ismin içini tam dolduramasalar da kurumsal dinle bağını büyük oranda koparmış ya da bu bağı hiç kurmamış bir güruh var mı, var. Eh, "Dinsiz" diyelim, ya da "Fasık" veya "kafası karışık"... Bu sözcüklerin düşünsel çağrışımı daha zayıf ama bu sefer de aşağılama içeriyor. Neticede bir X duruşu, yüzdelik dilime vurunca devamlı büyümektedir.
"Basit bir telefon bile ihtiyaçlar değiştiği için yılda bir kaç kez güncelleniyor ama dünya ve ebedi ahireti kazandıracak bir kitap 1500 yıldır güncellenmiyor. Neredeyse her okuyan farklı anlıyor, farklı tefsirler, farklı mealler, farklı anlamlar.. Arapça dili bile 1500 yıl öncekinden çok farklı.
Binlerce peygamber gönderilmiş deniyor ama Kuranda 25 peygamberin ismi geçiyor. Ne büyük tesadüftür ki hepsi aynı coğrafyada yaşamış ve hepsi Sâmi ırkından. Dünyada başka dil yokmuş gibi 4 kitabın hepsi de aynı dil ailesinden; ibranice ve arapça.." !
"Biz bir peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz" (İsra, 17/15)
Dücane Üstad’ın kastettiği ve üslup olarak bana da rahatsızlık veren o yayını izledim. Umarım o arkadaşlar da bu yayını izlemişlerdir. Karşılarında onların geçtiği yolları çoktan geçmiş bir zihnin olduğuna ben ikna oldum. Haklılıktan vaz geçmek. Başta üstad kızgındı ama yine öyle güzel anlattı ki derdini o iki arkadaşa haklılıktan vaz geçerek dinlerlerse pek çok şey katacaktır diye düşünüyorum. Üstad beni ikna etmeye devam ediyor. Yine boş yok. Çok ama çok değerlisiniz
Hangi yayın
hocam güldürdünüz. Üslup olarak Dücane hoca'dan daha üstenci çok az insan varken, alelade bir yayına atıf yapmanız gerçekten güldürdü
@@selami-le2hd
Iki ateist diye yeni bir kanal var. Kanal yeni olsa da kişiler tanıdık. Orada Dücane hoca için video yapmışlar.
@@egemegem812 iki ateist kanalı, Dücane hoca videosu
@ üstadı dinlediğimde son derece açık ve net ne dediğini anlayabiliyorum. Herkesin anlayabileceği bir üslupla konuşuyor. Bana çok şey katıyor. Karşımda son derece oturaklı, ne dediğini bilen bir insan görüyorum. Size katılmıyorum
Müslümanların zulmünden en fazla etkilenenler olarak, inananların önemli bir kesimi, İslamın çelişkiler yumağı olduğunun farkında bugün fakat "el âlem ne der", "böyle gelmiş böyle gider", "kadercilik", "ya varsa," "ya doğruysa" gibi kuşkular aydınlanmalarını zorlaştırıyor, hatta imkânsızlaştırıyor.
Cennet, cehennem, hesap günü ve saire, bunlar var mıdır, yok mudur bilemem ama bu dünyanın hesabı öbür tarafa kalmamalı ve herkes hak ettiğini burada yaşamalı.
Dücane hocam, siz sizden önceki İslam müktesebatını haklı olarak çok sert eleştirdiniz sıvama gibi.
Bu iki arkadaş da sizde gördükleri mantıksızlıkları eleştiriyor.
Her insanda hatalar olabilir, biraz özgüvenli olun ve eleştirilere açık olun.
Sayin Hocam, Bir uzaktan öğrenciniz, hayranınız olarak affiniza siginarak sormak istedim: "Ben sorunları çözümlerim çözmem çözemem, o yüzden ben de düşünsel olarak katkıda bulunmaya çalışıyorum" diyorsunuz. Siyahin daha koyusu icat edilmedigine gore:), sizin için "siyah ölüm" bundan ibaret midir? Saygılarımla.
Bu kadar saat konusmak yerine tek kelime agnostisizm deyip gecsek...
Hocam lisede matematik sınıfında okudum. Edebiyat bölümünde mantık diye bir ders olduğunu duydum. Adı 'Mantık' olan bir dersi nasıl matematik bölümüne vermezler diye düşündüğümü hatırlıyorum. Tuhaf değil mi?
Lise bir matematiğinde biraz mantık anlatılıyor diye hatırlıyorum
Sunset Limited Filmi geldi aklıma çok iyi filmdi.Tavsiye ederim.
Öneriniz üzere filmi izledim, gerçekten iyi bir filmdi. Teşekkürler.
Ateizm konusunu teke tek te Celal hocayla ele almalısınız
Her dinlemeye başladığımda yoruluyorum...
"Yorulduk mu!?" dediğinizde, yorulmuşluğumu hissetmeye başlamıştım..Devam edemedim..Ve fakat biriktirdiklerim üzerine sıcağı sıcağına yazıyorum..Anlattıklarınızı, zihnimde, hayatın içinde başka konularda "teknik" olarak (bir yöntem şeklinde) uygulayınca; bazı çözümlemeler yarattım. Sizin de vurguladığınız gibi bir insanı anlamak için önce hiç değilse, biraz olsun adını, sesini, tipini, başkaları tarafından övülmesini / beğenilmesini onaylayabilmek veya katlanabilmek başka bir anlatımla biraz olsun
"sevmek" gerekiyor.. Neden sevilemediğinin / neden ona kızgın olunduğunun ise gerçekte hangi ihtiyaç veya gereksinimleri karşılamakta olduğunun doğru tespit edebilmesi çok ciddi bir karakter ve şahsiyet meselesi olmalı..
Ana konuya dönersek; Greta Chrıstına'nın dediği gibi (dinlerin şiddeti körüklediğine inanır) ateistler de deistler kadar kaba ve öfkeli olabiliyorlar..
Bir objektivist panteistten saygı, sevgi ve teşekkürlerle.🧩
Ben kimim? sorusu Felsefenin temelidir. Yaratılmak ya da var olmak iyi anlaşılabilmesi için de Biyoloji bilmeniz gerekir.
"...jinekolog olmuştu, düşünce jinekoloğu!"
Teşekkürler! Yine zihnimizi açtınız!
Nur sure 35.ayette Allahın ZATI net olarak isaret ediliyor. Ben size ve mustafa öztürk'e ve emsallerine hayret ediyorum.
Eeee ışık, cam, zeytin ağacı bu mu haşa O' nun zaatı?
Allahın zatını 2 milyar Müslüman anlamadı. Siz nur 35. Ayetle olayı çözmüşsünüz. Helal. Allah veya islam hakkında inanışınız size kalmış. Ama bu konularda yorum yapmak istiyorsanız zahmet edip arapça öğrenmek zorundasınız. O zaman o ayetin ne demek istediğini daha net anlayabilirsiniz. Eğer arapça öğrenmeye zamanınız yoksa kelime anlamı olarak değil, tefsir ile beraber okumalar yapmak zorundasınız. Tefsir , te-vil, teşbih, nasih, mensuh, müteşabih, muhkem ....
Unutmayın ki her şey ilim ile elde edilir. Matematik, fizik, kimya olmadan yaratıcının özelliklerini anlamak mümkün değil. Doğanın kendisi Allahın ayetidir. Gerek doğa ayetlerini, gerek Kuran ayetlerini sadece okuyarak değil ancak tedebbür ederek (ciddi anlamda inceleyerek) anlamak ve kavramak mümkündür. Mustafa öztürk ve Dücane cündioğlu isimleri pek birbiri ile alakalı değil. Ama sizin örnek olarak gösterdiğiniz ayeti sizin anladığınız gibi anlamamalarının sebebi bahsettiğim konulara vakıf olmalarından geliyor. Eğitimli değil, eğitimci insanlar hakkında konuşurken önce biraz düşünmek zorundayız. Belki sizde daha yüksek bor seviyede biri olabilir ve belki bunların tamamına vakıf olabilirsiniz o zamanda ben size hayret ederim.
Sazanlar hoş geldiniz. Allaha iman sahibi lakin Allahın varlık hakikatini bilmeyen FİZİK MEZUNU BİR MÜSLÜMANIN okuyup hayret ettiği , başkası söylese DELİLİK DERDİM ifadesinde bulunduğu ve üniversite FİZİK HOCALARINA ilettiği BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur.
Eserde NET ŞEKİLDE Allahu teala hz.lerinin VUCUD sıfatının hakikatini ve NURUNDAN ( nur sure 35.ayet) kuantlardan-atomlara yaratmasını ve meleklerin ( kuvvetler) varlık hakikatini ve daha birçok bilgiyi bulacaksınız.
AKIL BİLİM VE MANTIK ÖTESİNDE NE RABBİNİZ NEDE YARATMASI VARDIR. 80 sayfa...
BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. FİZİK MEZUNU bir Müslümanın okuyup hayret ettiği, başkası söylese delilik derdim ifadesinde bulunduğu ve üniversite fizik hocalarına ilettiği bir eser. Çoğunu anlamayacağınız malum. Çünkü geçmiş Ehlullahın ilahi varlık ve yaratması hakkında ki eserlerini okuduğunuzu zannetmiyorum.
En yeni yorumları tıklayıp görebilirsiniz size attığım yorumu...
Kendi tezinin kanıtlarını karşıya soru olarak sormak. Yetkisi olmayanı sorumlu tutmak. İnanç alanını sisileştirmek. Eleştiriyi küfür kabul etmek. Anlayamadığını başka yöne çekmek. Bunların hepsi din değil, ahlak problemidir. Düşük ahlak göstergeleridir. Sevgiler.
Hocam, canınız sıkkın İki Ateist programındaki eleştiriler için. Cevaplar vermeye çalışmışsınız.
Ancak, Habertürk Kanalındaki konuşmanızı o programda gördüm ben de. Yalan yok, bu kanalınızdaki birçok konuşmanızı dinlemiş, size sevgi saygı duyan biri olarak ben de o Habertürkteki konuşmanızı şaşkınlıkla karşıladım. O programda gerçekten aşağılayıcı şekilde konuşmuşsunuz.
mikrofon çok kötü hocam sesiniz anlaşılamıyor.
Üzgünüm ama allah yoktur hayatımızı buna göre şekillendirirsek çok fazla zaman kazanırız..
Türk toplumunun tek kurtuluş yolu budur
Vallahi kusura bakmayın. Hemde AKIL BİLİM evet BİLİM ve MANTIK dahilinde bir İLAHİ VARLIK ve YARATMASI var. Haaa Allahın yok olduğu, sadece HU ismi ile işaret edilen ZAT mertebesine vasıl olabildinse elini değil ayağını öperim. BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Sitesinde pdf olarak yüklü açılır okunur. Bu eseri okuyan Allaha iman sahibi, lakin Allahın varlık hakikatini bilmeyen FİZİK MEZUNU bir Müslümanın okuyup hayret ettiği ve başkası söylese delilik derdim ifadesinde bulunduğu ve üniversite fizik hocalarına ilettiği bir eser. Eser sahibi ile zahiren hiçbir bağlantım yoktur...
Varcağınız bir yer varki zaman ı iyi kullanmak İstiyorsunuz. Varacağı yeri bilecek kadar marifet sahibi insanları severiz, iltifat ederiz. Varmayı hedeflediğiniz menzili, yol haritasını, ve yolda hedefinize varmanızda yardımcı olacak araç gereçleri, iş planlamanızı ve yöntem& yönetmeliklerinizi yazabilirseniz üzerine konuşabiliriz. Ancak bunu bir tek siz biliyorsanız (yada öyleymiş gibi davranıyorsanız) hüküm ve yargı cümleleri ile bunu gizleme ve arkası doluymuş gibi hava veriyorsanız bayım&hanımefendi ama aptal bir sahtekarlık sergiliyor olursunuz. Farkında olursanız durum böyle görünüyor... Üzgünüm