Hocam sizi çok tanıdım şükür tanıdım ve okudum kısmetse takip etmeye gayret edeceğim. Bir ömür düşünmek, socrates öncesi filozofları okudum. Aristoteles'e başlayacağım.
Hocam çok özlüyoruz sizi ne olur arada canlı yayın yaparmisiniz hocam sizi her yeni kanalda her yeni yayinda gördüğüm anda sevinçden elim ayağım dolanıyor çok seviyoruz hocam sizi
Bakış açısını değiştiren sözü “ adam dediğin dönek olur “ demişti teke tekte programında ; önce şok oldum ama doğru ya doğru , doğruyu gördüğü halde dönmeyen kendini düzeltmeyen en azından bağnazdır ⁉️⁉️⁉️
Ümidin bu dünyaya ait olmama konusunu anlamamıştım ,Şimdi anlayabildim mi ondan da emin değilim....Ümit, bir oluş temennisi ve geleceğe ait bir beklenti olarak görülüyor ...Ümit içinde bulunduğumuz An'a ait değil sonrasına ait...Yani bundan dolayı mı bu dünyaya ait değil diyorsunuz ?
@@uzerinde19 peki hukuka sosyal hayata ticarete aile hukukuna miras hukukuna dair kesin ve katı kuralları bugünün veya geleceğin insan düşüncesinin ürünü olan bu alandaki hukuk veya diğer alandaki kuralları ile çelişiyorsa veya çelişecekse hangisi esas alınacak.
hız sen çelişmiyor biz kuranı değil sünniliği din bildiğimiz içün kuranın özgürlükçü eşitlikçi adaletçi yardımlaşmacı gibi kuralları bilmediğimiz için yani sünniliği din sandığımız için göremiyoruz örneğin kurana göre bir insan allaha öuhammede kurana sövse dahi kimse ona bir tokat dahi atamaz ceZası allah katında ama sünnik ne diyor bıtak küfrü eleştise dahi küfürdür vur kelleyi diyor
sevgili Ahmet Arslan,..Türk -Amerikan derneginden bir tek kisi sizi anladiysa ne mutlu size..... Sabatay sevi konusu acikcasi ilginc olurdu,.. yani mizah acisindan,.. ben mesihim demesinin altinda üstünde yatan sey ne olabilir....
Önceki yorumun devamı olarak....... Ahmet Arslan'ın ıskaladığı diğer konu da Nasiruddin et-Tusîdir. Arslan Gazzâlî sonrası insanlar bilim ve felsefeyle ilgilenmedi gibi bi çocuksu, fantastik ve de tarih bilimi açısından komedi kategorisinde bir yorum yapıyor. Üzücü ama gelin biz masalın ardında saklı tarihe bi bakalım. Filozofların büyüklerini Allah'a ve peygamberlere inanan kimseler olarak gören ,matematik ve gözleme dayalı kesin bilgilere din temelli itirazlara karşı olan Gazzâlî miladi 1111 de vefat eder. Ahmet Arslan'ın senaryosunda artık felsefe, bilim ve akıl tehlikelidir ve insalar kendilerini sanata ve şiire verir. Entelektüel, bilimsel, akademik üniversite faaliyetleri artık yoktur. İnsanlar sunni şeriatçilerle yaşanmaz filozoflarda tehlikeli deyip çaresizlikten kendilerini tasavvufa vurmuşlar. gelsin ilahiler gitsin zikirler. Arslan konuşmasını şöyle bitirir "Benim açımdan islam tarihi budur." Peki gerçekten böyle mi? Ahmet Arslan'ın trajik bilim ve düşünce tarihi senaryosundan gelelim gerçeklere. Evet Gazzâlî miladi 1111 tarihinde İranın tus şehrinde vefat eder. Ahmet Arslan'a göre bir daha uyanmamak üzere felsefe ve bilim uykuya dalar. Ancak yıl 1258 olduğunda Bağdat Hülagü tarafından işgal edilmiştir. Hüalgü'nün yanında vezir olarak Nasiruddin et-Tusi vardır. Nasiruddin et-Tusi Bağdat kütüphanelerindeki yakım işlemlerinin baş danışmanıdır. Sünni literatür katliamının emir subaylarından biridir ...ve felsefeyi tutsak edildiği kaleden bir öpücükle... Tûsî bu yakım yıkım işlerinden sonra Felsefi kültürün yayılması için elinden geleni yapmış ve Meraga okulunu kurmuştur. Bakalım bu okulda Ahmet Arslan'ın dediği gibi duvar süsleme, ilahi ve zikirle mi uğraşılmış? Bu konu için Abbas Ali Shamel'in makalesine bakalım: " İslam öncesi üniversitenin mirası olan Cündi Şapurdan ve Nizamülmülk tarafından Bağdat’ta kurulan Nizamiye’den sonra, Meraga okulu İslam dünyasında çok önemli bir medresedir. Buna rağmen bu okul astronomi ve matematik için kurulan ilk okuldur ve bundan sonra da tüm İslamî ilimler için çok önemli olmuştur. İslam dünyasındaki ilk gözlemevi bir Abbasi halifesi olan Me’mun’un emriyle kurulmuştur. Hicretten sonra 3. yüzyılın sonlarında gözlemevleri Suriye, Mısır ve Bağdat’ta kurulmuşlardı. Tûsî’nin gözlemevi çok büyüleyici ve gelişmiş şekliyle Meraga’da 617/128542 yılında kurulmuştur. İslami ilimlerin çeşitli dalları bu okula dahil edilirken, doğudan ve batıdan astronomlar çalışmak için buraya davet edilmişti. Astronomi öğrencileri Çin gibi uzak ülkelerden Meraga’ya çağrıldı. Meraga gözlemevi neredeyse üç yüzyıl boyunca biricik gözlemevi oldu.Tûsî, Meraga’da modern üniversitenin bir prototipini tasarlamıştır. Onun kütüphanesi ilk dönem Moğol saldırılarına şahitlik etmiş Transsaksonya, Horasan, Bağdat, Musul ve Şam gibi bir çok şehirden derlenmiş 400.000 ciltten fazla kitabı muhtevi idi." Tusî Felsefenin yaygınlaşması konusunda teşvik için maaş bazlıpozitif ayrımcılık yapmıştır. Shamel'in makalesinde bu konuyla ilgili şunlar anlatılır: "Meraga okulu felsefe alanına ayrılmış Daru-l’-Hikme dahil, tıp, hukuk (fıkıh) ve hadis bölümlerini içermekteydi. İlginçtir ki her bölümün farklı bir önceliği vardı ve her bölüm bu hiyerarşiye göre [vakıf gelirlerinden]46 bir pay almaktaydı. Daru’l-Hikme’deki araştırmacılar her iki gün için 3 dirhem, Daru’t-Tıb’dakiler 2 dirhem, Daru’l-Fıkıhtakiler 1 dirhem ve Daru’l-Hadis’tekiler ise yarım dirhem almaktaydılar. Bu masrafların karşılanması için ana gelir kaynağı Tûsî gözetimindeki vakıflar idi. Meraga okulunun ayırt edici özelliği ilim dallarının çeşitliliği ve bazı İslamî ilim dallarına öncelik verilmesiydi. " Demek ki olaylar Ahmet Arslan'ın masalındaki gibi cerayan etmemiş. Felsefe ve bilim ölmek şöyle dursun devlet eliyle her türlü ortam imkan ve teşvik sağlanmış. Üniversite'de kurulmuş. Yani kısaca Ahmet Arslan herkesin gözünün içine bakarak yalan söylüyor. Peki neden mi? iki açıklaması olabilir. Birincisi Cehalet ikincisi ise Gazâlî'yi Tehafütü'l-felasifeyi yazmaya sevkeden o budalalık. kendi dinsizliğini felsefeye dayandırma arzusu. Ben Ahmet Arslan'a birincisini yakıştırma istiyorum. Ancak yıllarının düşünce tarihine ve felsefeye ayırmış birinin benim bahsettiğim şeyleri bilmemesi nerdeyse imkansız. Peki ne oldu. Neden bilimsel faaliyet durdu. Benim kabaca cevabım şu: islam toplumundaki bilimsel faaliyet iki damardan besleniyordu. Bunlardan birincisi gerçek bilimsel çalışmalardı insanın merak ve bilme arzusundan kaynaklanıyordu. İslam düşünce tarihinde bu yöntemle bilim yapanları tespit etmek için yapmanız gereken Aristocu felsefeye tutumları. Genelde bu ekol mensubu bilim adamları Aristo'ya ve onun fizik alanındaki düşüncelerinden bağımız düşünebilirler. Benim tanıdığım önemli iki örnek Cahız, Biruni ve İbn Haldun'dur. İkinci tip bilim faaliyeti ise Aristo mirası üzerinden şekillenen etkinliklerdir ki işte bunların oluşturmuş olduğu iklim ve yöntemsel zemin gerçek bilimsel düşünceyi boğmuştur. Bu konuda birinci sorumluluk yok olmağa yüz tutmuş Aristo mirasını ekol olarak canlandıran Farabî'dir. Ardından bu felsefi mirasın düzenleyip dört başı mamur hale getiren İbn Sina ve bu geleneği devlet eliyle uygulamaya alan Nasiruddin et-Tusî'dir. (Gazzâlî'nin payı ise Aristo mantığını teşvik etmesidir. yani bilimsel gerilememizde onun felsefe karşıtlık yönü değil mantık konusunda felsefeye tarftarlığıdır.)Bu isimler de elbette bilimsel düşünceye katkıları olmuştur. Ancak onların yaptığı daha çok Aristoculuk denilebilir. Aristo'nun götürebildiği yere kadar giden bir bilim. Gazzâlî'nin hocası Cüveynî tarafında yavaş yavaş kelama sirayet eden Aristocu varlık anlayışı Nasiruddin et-Tusi eliyle kelam ilmine zerk edilmiştir. Artık Aristocu mantık anlayışı kelam ilminin yeni hareket zemini olmuştur. Fahreddin Razi ile başlayan süreçte sünni kelamcılarda da etkisini gösteren bu Aristocu anlayış elinde kelam ilmi edebi açıdan zevk vermeyen kuru akli metinler şeklini almıştır. Gazzâlî'nin Aristo mantığı hakkındaki övücü ifadeleri bu süreci hızlandırmıştır. Yani sivri sinekten gökteki yıldızlara kadar tüm canlılara ve varlıklara bakmayı, düşünmeyi ibret almayı salık veren bir kitaba iman ettiğini söyleyen kelam alimlerinin eserleri Aristocu cevher araz anlayışıyla onun kıyas yöntemi arasında kısılıp kalmıştır. Hatta öyle ki Aristo'nun burhan anlayışı hakikatin kesin yöntemi kılınmıştır. Modernizimle birlikte bu Aristocu burhan anlayışı gözden düşecektir. Kısaca Aristocu burhan anlayışına sarılan kelamcılar Ne göğe bakmışlar ne sinekten ibret almışlar. Zira Burhan anlayışı tümden gelimci bir akıl yürütmeyi esas alır dağa, taşa, uçan, kuşa deredeki balığa, gece kayan yıldıza bakmak üzerinde yapılacak akıl yürütme Aristo'ya göre ve tabi bizim kelamcılara göre de kesin bilgi ifade etmez nasıl olsa Aristo her şeyi açıklamış. Hakkını vermek lazım Gazzâlî ahir ömründe kendi eliyle zihnine vurduğu Aristocu kelepçeyi çıkarmış ve tabiatı tefekkür konusunda eserler vermişse de ardından gelenler onun Aristocu mantık karşısındaki teşvik edici tutumunu daha cazip bulmuşlardır. İkisi beraber yapılamaz mıydı? Ama Galileo'nun ateşlediği doğal bilim aşkı Avrupa'nın bu Aristocu mirasın prangasından kurtulmasına vesile olmuştur. Aristo'nun gökte parlayan ve pürüzsüz ay küresinin gözlem yoluyla öyle olmadığı anlaşıldı. Tabi öyle kolay olmadı... Aristoculuk öyle kolay aşılmadı Ben de ne kadar dertliymişim ya... Sayın Ahmet Arslan benim ömrümden fazla olan fikrî emeğinize saygımdan fazla bir şey demek istemiyorum. Lütfen insanları yanlış yönlendirmekten vazgeçin. Şuraya alıntı yaptığım "Nasiruddin Tûsî ve 13. Yüzyıldaki Sosyo-Politik Rolü" adlı makaleyi bırakıyorum dergipark.org.tr/tr/download/article-file/470154 Aslında insanlığın bilimsel faaliyeti ilk darbesini Sokrates, Anaksogaras'ın kitabında aradığını bulamayınca aldı. (Phaidon 97c-99d) Aldığı darbe zamanla onu yatalak etti. neysee... Yazım hatalarını mazur görün can sıkkın...
1:07 Ben felsefeci olmadığım için Farabiyi sevmem, ben tarihçiyim. Felsefeci önemli değil, önemli olan hangisinin bir toplumun tarihi gelişimi kültürü için daha olumlu bir rol oynayışı, neyi yaratmış olduğudur. Ahmet Arslan duyduklarıma inanamıyorum !! hep güçlünün şemsiyesi altında olayları güçlünün dilediği gibi evirip çerip yorumlayan ayan beyan yalan söyleyen tarihçilerin, yalanlarını akıl yoluyla çıkaran ve olabildiğince şüpheci yaklaşarak sorgulayan, toplumu aydınlatıp geliştiren adamlar filozoflar zaten. filozofları sevmem niye çünkü kibirliler bu mu??
@@muratcoskun9998 konuşmanın o kısmına ben de şaşırdım. Aslında Ahmet Hoca Aristoteles,Popper gibi filozoflardan hoşlanır. Orda sanırım felsefenin toplumlara da etkisinin olması gerektiğini belirtmek için öyle bir yaklaşımda bulundu.
Ahmet bey sizi dinlemek çok güzel, iyi ki varsınız. Hep var olun eserlerinizle.
Dinlediğim en güzel söyleşiydi. Teşekkürler Ahmet hocam Saygılar
tebrikler başarılar dinlemek ve izlemek harika
arkadaslar akil sahibi olmadan fikir sahibi olmayin değerli hocamız hayatın ta kendisini anlatıyor ruh özgür olmadan gelişemesin düşünemesin
Selamlar sevgiler saygılar sunuyorum.
Çok değerli
Müthiş!
Hocam sizi çok tanıdım şükür tanıdım ve okudum kısmetse takip etmeye gayret edeceğim. Bir ömür düşünmek, socrates öncesi filozofları okudum. Aristoteles'e başlayacağım.
Harika 🎉
Hocam çok özlüyoruz sizi ne olur arada canlı yayın yaparmisiniz hocam sizi her yeni kanalda her yeni yayinda gördüğüm anda sevinçden elim ayağım dolanıyor çok seviyoruz hocam sizi
Fikir tonları güzel bi konuşma yapmış hoca...
hocam harikasiniz
Ahmet hocam sizi bir öğrencim vasıtasıyla tanıdım....iyi ki tanımışım...akıl akıl....fazlalıklarımdan kurtuldum kurtuluyorum...iyi ki varsınız...
Tam şeyine keyfine göre bir hoca değil mi ? :))
Hocam cok buyuk bir insan
Hocam kız arkadaşımı bıraktım sabah akşam sizi izleyip, okuyorum. Vaziyetin bir hal çaresi mevcut mudur? :)
Çok sevimli bir kapanış
Sizi seviyorum
İlk soruyu soran Dücane mi yahu?
süper.
bilmem anlatabildi mi
47:00
harika bir adam
Bakış açısını değiştiren sözü “ adam dediğin dönek olur “ demişti teke tekte programında ; önce şok oldum ama doğru ya doğru , doğruyu gördüğü halde dönmeyen kendini düzeltmeyen en azından bağnazdır ⁉️⁉️⁉️
Ümidin bu dünyaya ait olmama konusunu anlamamıştım ,Şimdi anlayabildim mi ondan da emin değilim....Ümit, bir oluş temennisi ve geleceğe ait bir beklenti olarak görülüyor ...Ümit içinde bulunduğumuz An'a ait değil sonrasına ait...Yani bundan dolayı mı bu dünyaya ait değil diyorsunuz ?
Çok yoğun bir bilgi bombardımanı yapmış.
1:15:20 Dücane Hoca
Yani hocam galiba 'müslüman laik olamaz' sözü doğru bir laf mi acaba?
Değil kuranon istwdiği laik sistemdir insanların dini dinsizliğini yaşamasını istiyor hür bırakmış gnahı sevabıyla
@@uzerinde19 peki hukuka sosyal hayata ticarete aile hukukuna miras hukukuna dair kesin ve katı kuralları bugünün veya geleceğin insan düşüncesinin ürünü olan bu alandaki hukuk veya diğer alandaki kuralları ile çelişiyorsa veya çelişecekse hangisi esas alınacak.
hız sen çelişmiyor biz kuranı değil sünniliği din bildiğimiz içün kuranın özgürlükçü eşitlikçi adaletçi yardımlaşmacı gibi kuralları bilmediğimiz için yani sünniliği din sandığımız için göremiyoruz örneğin kurana göre bir insan allaha öuhammede kurana sövse dahi kimse ona bir tokat dahi atamaz ceZası allah katında ama sünnik ne diyor bıtak küfrü eleştise dahi küfürdür vur kelleyi diyor
Hocam size gelenler daha çpk güncel siyaset ülke meselelerni dinlemeye gelmişler gibi bir halleri var
Zırvassavar kes zırvalamayınben edip değilim
Zırvassavar şakacı kereta seni
sevgili Ahmet Arslan,..Türk -Amerikan derneginden bir tek kisi sizi anladiysa ne mutlu size..... Sabatay sevi konusu acikcasi ilginc olurdu,.. yani mizah acisindan,.. ben mesihim demesinin altinda üstünde yatan sey ne olabilir....
Önceki yorumun devamı olarak....... Ahmet Arslan'ın ıskaladığı diğer konu da Nasiruddin et-Tusîdir. Arslan Gazzâlî sonrası insanlar bilim ve felsefeyle ilgilenmedi gibi bi çocuksu, fantastik ve de tarih bilimi açısından komedi kategorisinde bir yorum yapıyor. Üzücü ama gelin biz masalın ardında saklı tarihe bi bakalım. Filozofların büyüklerini Allah'a ve peygamberlere inanan kimseler olarak gören ,matematik ve gözleme dayalı kesin bilgilere din temelli itirazlara karşı olan Gazzâlî miladi 1111 de vefat eder. Ahmet Arslan'ın senaryosunda artık felsefe, bilim ve akıl tehlikelidir ve insalar kendilerini sanata ve şiire verir. Entelektüel, bilimsel, akademik üniversite faaliyetleri artık yoktur. İnsanlar sunni şeriatçilerle yaşanmaz filozoflarda tehlikeli deyip çaresizlikten kendilerini tasavvufa vurmuşlar. gelsin ilahiler gitsin zikirler. Arslan konuşmasını şöyle bitirir "Benim açımdan islam tarihi budur." Peki gerçekten böyle mi?
Ahmet Arslan'ın trajik bilim ve düşünce tarihi senaryosundan gelelim gerçeklere. Evet Gazzâlî miladi 1111 tarihinde İranın tus şehrinde vefat eder. Ahmet Arslan'a göre bir daha uyanmamak üzere felsefe ve bilim uykuya dalar. Ancak yıl 1258 olduğunda Bağdat Hülagü tarafından işgal edilmiştir. Hüalgü'nün yanında vezir olarak Nasiruddin et-Tusi vardır. Nasiruddin et-Tusi Bağdat kütüphanelerindeki yakım işlemlerinin baş danışmanıdır. Sünni literatür katliamının emir subaylarından biridir ...ve felsefeyi tutsak edildiği kaleden bir öpücükle...
Tûsî bu yakım yıkım işlerinden sonra Felsefi kültürün yayılması için elinden geleni yapmış ve Meraga okulunu kurmuştur. Bakalım bu okulda Ahmet Arslan'ın dediği gibi duvar süsleme, ilahi ve zikirle mi uğraşılmış? Bu konu için Abbas Ali Shamel'in makalesine bakalım:
" İslam öncesi üniversitenin mirası olan Cündi Şapurdan ve Nizamülmülk tarafından Bağdat’ta
kurulan Nizamiye’den sonra, Meraga okulu İslam dünyasında çok önemli bir medresedir. Buna rağmen bu okul astronomi ve matematik için kurulan ilk okuldur ve bundan sonra da tüm İslamî ilimler için çok önemli olmuştur. İslam dünyasındaki ilk gözlemevi bir Abbasi halifesi olan Me’mun’un emriyle kurulmuştur. Hicretten sonra 3. yüzyılın sonlarında gözlemevleri Suriye, Mısır ve Bağdat’ta kurulmuşlardı. Tûsî’nin gözlemevi çok büyüleyici ve gelişmiş şekliyle Meraga’da 617/128542 yılında kurulmuştur. İslami ilimlerin çeşitli dalları bu okula dahil edilirken, doğudan ve batıdan astronomlar çalışmak için buraya davet edilmişti. Astronomi öğrencileri Çin gibi uzak ülkelerden Meraga’ya çağrıldı. Meraga gözlemevi neredeyse üç yüzyıl boyunca biricik gözlemevi oldu.Tûsî, Meraga’da modern üniversitenin bir prototipini tasarlamıştır. Onun kütüphanesi ilk dönem Moğol saldırılarına şahitlik etmiş
Transsaksonya, Horasan, Bağdat, Musul ve Şam gibi bir çok şehirden derlenmiş 400.000 ciltten fazla kitabı muhtevi idi."
Tusî Felsefenin yaygınlaşması konusunda teşvik için maaş bazlıpozitif ayrımcılık yapmıştır. Shamel'in makalesinde bu konuyla ilgili şunlar anlatılır:
"Meraga okulu felsefe alanına
ayrılmış Daru-l’-Hikme dahil, tıp, hukuk (fıkıh) ve hadis bölümlerini içermekteydi. İlginçtir ki her bölümün farklı bir önceliği vardı ve her bölüm bu hiyerarşiye göre [vakıf gelirlerinden]46 bir pay almaktaydı. Daru’l-Hikme’deki araştırmacılar her iki gün için 3 dirhem, Daru’t-Tıb’dakiler 2 dirhem, Daru’l-Fıkıhtakiler 1 dirhem ve Daru’l-Hadis’tekiler ise yarım dirhem almaktaydılar. Bu masrafların karşılanması için ana gelir kaynağı Tûsî gözetimindeki vakıflar idi. Meraga okulunun ayırt edici özelliği ilim dallarının çeşitliliği
ve bazı İslamî ilim dallarına öncelik verilmesiydi. "
Demek ki olaylar Ahmet Arslan'ın masalındaki gibi cerayan etmemiş. Felsefe ve bilim ölmek şöyle dursun devlet eliyle her türlü ortam imkan ve teşvik sağlanmış. Üniversite'de kurulmuş. Yani kısaca Ahmet Arslan herkesin gözünün içine bakarak yalan söylüyor. Peki neden mi? iki açıklaması olabilir. Birincisi Cehalet ikincisi ise Gazâlî'yi Tehafütü'l-felasifeyi yazmaya sevkeden o budalalık. kendi dinsizliğini felsefeye dayandırma arzusu. Ben Ahmet Arslan'a birincisini yakıştırma istiyorum. Ancak yıllarının düşünce tarihine ve felsefeye ayırmış birinin benim bahsettiğim şeyleri bilmemesi nerdeyse imkansız.
Peki ne oldu. Neden bilimsel faaliyet durdu. Benim kabaca cevabım şu: islam toplumundaki bilimsel faaliyet iki damardan besleniyordu. Bunlardan birincisi gerçek bilimsel çalışmalardı insanın merak ve bilme arzusundan kaynaklanıyordu. İslam düşünce tarihinde bu yöntemle bilim yapanları tespit etmek için yapmanız gereken Aristocu felsefeye tutumları. Genelde bu ekol mensubu bilim adamları Aristo'ya ve onun fizik alanındaki düşüncelerinden bağımız düşünebilirler. Benim tanıdığım önemli iki örnek Cahız, Biruni ve İbn Haldun'dur. İkinci tip bilim faaliyeti ise Aristo mirası üzerinden şekillenen etkinliklerdir ki işte bunların oluşturmuş olduğu iklim ve yöntemsel zemin gerçek bilimsel düşünceyi boğmuştur. Bu konuda birinci sorumluluk yok olmağa yüz tutmuş Aristo mirasını ekol olarak canlandıran Farabî'dir. Ardından bu felsefi mirasın düzenleyip dört başı mamur hale getiren İbn Sina ve bu geleneği devlet eliyle uygulamaya alan Nasiruddin et-Tusî'dir. (Gazzâlî'nin payı ise Aristo mantığını teşvik etmesidir. yani bilimsel gerilememizde onun felsefe karşıtlık yönü değil mantık konusunda felsefeye tarftarlığıdır.)Bu isimler de elbette bilimsel düşünceye katkıları olmuştur. Ancak onların yaptığı daha çok Aristoculuk denilebilir. Aristo'nun götürebildiği yere kadar giden bir bilim. Gazzâlî'nin hocası Cüveynî tarafında yavaş yavaş kelama sirayet eden Aristocu varlık anlayışı Nasiruddin et-Tusi eliyle kelam ilmine zerk edilmiştir. Artık Aristocu mantık anlayışı kelam ilminin yeni hareket zemini olmuştur. Fahreddin Razi ile başlayan süreçte sünni kelamcılarda da etkisini gösteren bu Aristocu anlayış elinde kelam ilmi edebi açıdan zevk vermeyen kuru akli metinler şeklini almıştır. Gazzâlî'nin Aristo mantığı hakkındaki övücü ifadeleri bu süreci hızlandırmıştır. Yani sivri sinekten gökteki yıldızlara kadar tüm canlılara ve varlıklara bakmayı, düşünmeyi ibret almayı salık veren bir kitaba iman ettiğini söyleyen kelam alimlerinin eserleri Aristocu cevher araz anlayışıyla onun kıyas yöntemi arasında kısılıp kalmıştır. Hatta öyle ki Aristo'nun burhan anlayışı hakikatin kesin yöntemi kılınmıştır. Modernizimle birlikte bu Aristocu burhan anlayışı gözden düşecektir. Kısaca Aristocu burhan anlayışına sarılan kelamcılar Ne göğe bakmışlar ne sinekten ibret almışlar. Zira Burhan anlayışı tümden gelimci bir akıl yürütmeyi esas alır dağa, taşa, uçan, kuşa deredeki balığa, gece kayan yıldıza bakmak üzerinde yapılacak akıl yürütme Aristo'ya göre ve tabi bizim kelamcılara göre de kesin bilgi ifade etmez nasıl olsa Aristo her şeyi açıklamış. Hakkını vermek lazım Gazzâlî ahir ömründe kendi eliyle zihnine vurduğu Aristocu kelepçeyi çıkarmış ve tabiatı tefekkür konusunda eserler vermişse de ardından gelenler onun Aristocu mantık karşısındaki teşvik edici tutumunu daha cazip bulmuşlardır. İkisi beraber yapılamaz mıydı?
Ama Galileo'nun ateşlediği doğal bilim aşkı Avrupa'nın bu Aristocu mirasın prangasından kurtulmasına vesile olmuştur. Aristo'nun gökte parlayan ve pürüzsüz ay küresinin gözlem yoluyla öyle olmadığı anlaşıldı. Tabi öyle kolay olmadı... Aristoculuk öyle kolay aşılmadı
Ben de ne kadar dertliymişim ya...
Sayın Ahmet Arslan benim ömrümden fazla olan fikrî emeğinize saygımdan fazla bir şey demek istemiyorum. Lütfen insanları yanlış yönlendirmekten vazgeçin.
Şuraya alıntı yaptığım "Nasiruddin Tûsî ve
13. Yüzyıldaki Sosyo-Politik
Rolü" adlı makaleyi bırakıyorum dergipark.org.tr/tr/download/article-file/470154
Aslında insanlığın bilimsel faaliyeti ilk darbesini Sokrates, Anaksogaras'ın kitabında aradığını bulamayınca aldı. (Phaidon 97c-99d) Aldığı darbe zamanla onu yatalak etti.
neysee...
Yazım hatalarını mazur görün can sıkkın...
Ahmet hoca istisnalar üzerinden konuşmuyor genel gidişat açısından konuşuyor.Yoksa her durumun istisnaları var.
1:07 Ben felsefeci olmadığım için Farabiyi sevmem, ben tarihçiyim. Felsefeci önemli değil, önemli olan hangisinin bir toplumun tarihi gelişimi kültürü için daha olumlu bir rol oynayışı, neyi yaratmış olduğudur. Ahmet Arslan duyduklarıma inanamıyorum !! hep güçlünün şemsiyesi altında olayları güçlünün dilediği gibi evirip çerip yorumlayan ayan beyan yalan söyleyen tarihçilerin, yalanlarını akıl yoluyla çıkaran ve olabildiğince şüpheci yaklaşarak sorgulayan, toplumu aydınlatıp geliştiren adamlar filozoflar zaten. filozofları sevmem niye çünkü kibirliler bu mu??
Ahmet hoca galiba Heidegger gibi akıllardan yana. Hannah Arendt in bile vazgeçemediği...
@@muratcoskun9998 konuşmanın o kısmına ben de şaşırdım. Aslında Ahmet Hoca Aristoteles,Popper gibi filozoflardan hoşlanır. Orda sanırım felsefenin toplumlara da etkisinin olması gerektiğini belirtmek için öyle bir yaklaşımda bulundu.
@@muratcoskun9998 yani aslında felsefenin toplumdan soyut olmaması gerektiğine vurgu yapmak istedi
adamın doğal hali komik ya 😄😅
Kiaffır 😀
adamın doğal hali komik ya 😄😅