Biden Trump'ı Arattı mı? Biden'ın Başkanlıktaki İlk Yılı Nasıl Geçti?
ฝัง
- เผยแพร่เมื่อ 5 พ.ย. 2024
- Yunus Emre Erdölen 49w'ya konuk olduğu ilk videosunda Joe Biden'ın başkanlıktaki ilk yılını değerlendirdi. Biden başarılı mı? Trump yeniden gelebilir mi? Biden'in önündeki engeller neler? Afganistan Biden'in popülaritesini nasıl etkiledi? Biden'ın dış politikaları başarılı mı? Sorularının ve daha fazlasının cevabı bu videoda. Keyifli seyirler...
Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın:
/ @49w
Ya da aşağıdaki bağlantı üzerinden patronumuz olun.
/ kirkdokuzw
Sosyal Medya:
/ discord
/ kirkdokuzw
/ kirkdokuzw
/ kirkdokuzw
Güzel ve bilgilendirici bir video daha çok Yunus'la video gelsin👏
Vefat etti dedikten sonrasına odaklanamadım ya, transfer güzel devamı gelsin ama artık video kaliteleri düşüyor gibi, daha kaliteli görsel içerikler ve başlangıçta çalan gaza getiren müzikten istiyoruz :))
wow... 49W ve Yunus Emre Erdölen... Mükemmel buluşma
Yunus’ta Özgür Demirtas vibe ı var 🤨🤨🤨
Öncelikle ABD siyaseti ile ciddi bir şekilde ilgilenen birisini çağırdığınız için teşekkür etmemiz gerekir. Özellikle gündemdeki Senato'da çoğunluğu sağlayamamasından oluşan deadlock (ki Obama'nın son 2 senesi de bu şekilde geçmişti) ve Manchin-Sinema problemine de değinmesinden çok memnun oldum. Ama ben biraz daha tartışmayı genişletmek adına birkaç bir şey eklemek istiyorum.
Tabi önce Yunus Emre Erdölen'in Joe Biden'ı neden en sol aday olarak değerlendirilmesine katıldığına anlam veremediğimi söyleyerek başlamak istiyorum. Merak ediyorum bu arada hangi medya kuruluşları veya siyaset bilimcileri bu yorumu yapmış, çünkü Biden 2020 önseçimlerinde direk merkezin adayı olarak girmiş birisiydi. Sadece Mike Bloomberg ve Amy Klobuchar ile kıyaslanınca belki azıcık solda kalabilecek birisiydi. Yoksa Biden'dan sonra gelen en önemli olan üç adaydan ikisi oldukça sol kanatta yer alan Bernie Sanders ve Elizabeth Warren'di. Diğer isim olan Pete Buttigieg de Biden'a göre daha çok değişim vaad eden birisiydi. Biden'ın o meşhur "Nothing would fundamentally change"* diye zengin donörlerine yaptığı konuşma onun en muhafazakar ve en merkezci adaylardan biri olduğunu gösteren bir şey. Sadece corona dönemi krizinde geldiği için durumu kurtarmak amacıyla bazı acil müdaheleler yaptı ki bu müdahaleler yine radikal solun değil her siyasetçinin kriz anında yapacağı pragmatik hamlelerdi, malum Trump da bir benzerini yaptı. Bu olay o yüzden belki biraz FDR'a benzetilebilir. Günümüzde FDR'ın New Deal'ı radikal geliyor olabilir ama FDR 1932 seçimlerinde oldukça ılımlı bir aday olarak katılmıştı. Hatta Herbert Hoover, ki kendisi Laissez Faire Muhafazakar olarak tanımlayan birisiydi, 1929 Buhranı'nın sürekli lastik örneği ile geçeceğini söylemiş seçime doğru tıpkı Trump gibi bir sürü ekonomiye devlet müdahalesi yapmıştı ve Roosevelt onu hiç çekinmeden sosyalizmle suçlayarak kazanmıştı, sonra kendisi New Deal dediğimiz bir refah devleti politikası ile gelmişti. Burada da benzer bir şey olduğu kanısındayım, olağan üstü durumların getirdiği pragmatik politikalar hepsi. Yoksa ne Trump ne de Biden gerçekten radikal solda. Kaldı ki anaakım Amerikan siyaseti (Overton Window dediğimiz şey) 80lerden beri ciddi oranda sağa kaydı ve Demokratlar da orada oynuyor halen. Yoksa 1960larda Richard Nixon Universal Health Care (Herkesi kapsayan ücretsiz sağlık hakkı)'i geçirmeye çalışıyordu, şu an Bernie Sanders ve Alexandria Ocasio-Cortez bunu amaçladığı için "sosyalist" ilan edildikleri şeyi o dönemler ABD'de anti-komünist muhafazakarlığın sembolü Nixon getirmeye çalışuyordu. Durumu anlamak açısından herhalde bu örnek iyi olur. Şu anki merkezci Demokratların (New Democrats diye bildiğimiz kesim) ile kıyaslanınca Nixon daha solda kalıyor.
Referanslar:
* Joe Biden'ın "Nothing Would Fundamentally Change" sözünü söylediği Carlyle Hotel'deki konuşması:
www.salon.com/2019/06/19/joe-biden-to-rich-donors-nothing-would-fundamentally-change-if-hes-elected/
Genel olarak ben şahsen Biden'ı oldukça etkisiz bulan birisiyim. Siyaseten de kendisi oldukça merkez bir konumdaydı ve yaptığı şey daha çok Obama döneminin bir devamından öte değil. Yine de ilk senesinin başarılı geçtiğini düşünüyorum. Nedenleri:
1) Trump'ı göndermesi: Saçma bir neden gibi gelebilir ama cidden demokrasinin elden gittiğini gördüğümüz bir 4 senenin üzerine ucu ucuna zar zor kazansa da Trump'ı göndermeyi başardı ve Trump gibi bir felaketten sonra şu anki etkisiz siyaseti bile en azından işlerin yolunda gittiğini gösteriyor. En azından sabah akşam nefret söylemleri saçan, her gün bir kriz yaratan, her dakika bir savaş çıkartacakmış gibi davranan, sorumsuz, vergi kaçıran ve kendi çıkarları için vergi indirimi gibi yasalar geçirtmek dışında başka iş yapmayan bir başkan yok ABD'nin başında. Üstelik kongre baskınından sonra ve Trump'ın gerek Ukrayna Skandalı'nda gerekse seçimi iptal ettirme çabasında yaptığı demokratik olmayan yöntemleri düşünürsek ciddi bir biçimde demokrasinin ABD'de restore olduğunu söyleyebiliriz Biden'ın gelişiyle.
2) Paris Sözleşmesi: Trump'ın verdiği diğer önemli zararlardan bir tanesi küresel ısınma konusundaki önleyici amaçlarla yapılan politikalara sert derecede karşı olması ve Paris Sözleşmesi'nden ABD'yi çekmesiydi. Biden gelir gelmez ilk odaklandıkları şey bu Trump dönemindeki çevrecilik karşıtı politikaları bitirmek ve yeniden ABD'yi olması gerektiği gibi çevreci politikalara uyarlamaktı. Hatta şimdi artık çevreciliği teşvik etmek için birçok uluslararası organizasyon aracalığıyla yardım fonu vs gibi teşviklere önderlik ediliyor. Büyük bir çevreci devrim beklememek lazım tabi, genel olarak gerçekçi bir çevreci idealizmden çok "yeşil büyüme" hedefiyle, çevreci politikaların artık daha verimli olduğu bilindiği için uygulanıyor ve çevreye zarar veren fracking, nükleer enerji veya hava kirliliği gibi meselelerde halen müdahalelerde bulunmuyorlar. Fakat bu adımların bile uygulanması önemli bir şey, hele ki Trump'ın ciddi derecede küresel ısınmayı reddeden komplo teorilerini yayarak çevreci hareketlere zarar verdiği dönemde uygulandığını düşününce gerçekten verdiği sözü tuttu.
3) Coronavirüs aşılanması: Trump döneminin başka saçmalıklarından birisi de Coronavirüs salgınının bilinçli bir şekilde ekonomiyi korumak amacıyla ciddiye alınmaması, önlemlere karşı gelinmesi ve hatta pandemiye karşı komplo teorileri uydurulup bu konuda kapanma politikaları uygulayan Gretchen Whitmer gibi valilerin hedef gösterilmesiydi. Biden döneminde pandemi konusu ciddiye alındığı gibi çok hızlı bir aşılama programı uygulandı ve şu an ABD bayağı normale döndü.
4) Afganistan'a girme hatasını yapmaması: Afganistan Savaşı ta başından beri hatalı olan bir savaştı. Bush döneminde El-Kaide'ye 11 Eylül'e misilleme yapılması için Neo-Conservative bir ajanda ile boşu boşuna girilen ve sadece bir rally-around-the-flag effect yaratarak oy toplanma amacıyla yapılan ve bitmeyen, ABD'ye ekonomik olarak ciddi bir yük olan ve birçok ABD askerinin suçsuz yere ölmesine, geri dönenlerinde PTSD gibi ciddi psikolojik sorunlarla boğuşmasına sebep olan 21. yüzyılın Vietnam Savaşı gibi bir olaydı. Düşünün ABD Afganistan'da milyarlarca dolar harcadı, sadece 20 sene sonra savaştığı gruba geri vermek için. Bu kaybedilen para sağlık hakkından öğrenci yardımına, evsizlere shelterdan refah devletinin kuvvetlendirilmesine kadar bir sürü şeye harcanabilirdi ama onun yerine gereksiz bir savaşa harcandı. Üstelik Washington Post'un 2019'da yayınladığı Afghanistan Papers'a* göre Bush hükümeti Afganistan Savaşı için halkı bilinçli bir şekilde yanıltmış ve üstelik savaşın senelerce süreceği, erkenden bitirilemeyeceği belliymiş. Afganistan'da Taliban'ın tekrardan yükselmesinden ben de rahatsızım ama oraya müdahale ederek o Vietnam Savaşı'nı uzatmamak doğru bir seçenekti. Demokratlara her dönem "zayıf" söylemi yapılıyor. Bu Carter'a yapılırdı eskiden, daha sonra Obama döneminde de Carter ile kıyaslanarak sürekli Obama'ya "Zayıf Başkan" veya Boehner'ın deyişiyle "Savaş Karşıtı Başkan" gibi söylemler yapıldı ama bu Obama'yı etkilemedi. Biden'ı da etkilemez diye umuyorum. Medya dış politikayı çok konuşuyor ABD'de ama ABD seçmenlerinin bence başka parametreleri var oy verirken.
5) İlk Siyahi Kadın Yüksek Mahkeme Yargıcı aday olarak gösterilmesi: Henüz onaylanmadı Senato'da ama Ketanji Brown Jackson'ın yüksek mahkemeye aday gösterilmesi büyük bir başarı. (Bu video çekildiği zamandan sonra yaşandığı için herhalde konusu geçmedi). Onaylanacağını sanmıyorum Senato'da ama bunun konuşulacak olması bile çok önemli bir gelişme. Umarım Brown Jackson'ı Yüksek Mahkeme Yargıcı olarak göreceğiz.
6) Rusya-Ukrayna Savaşı'nda savaş çığırtkanı bir tepki vermemesi ve olayı diplomatik yollarla halletmeye çalışması: Bana kalırsa bu gerçekten rasyonel bir siyaset yürüten bütün liderlerin yapması gereken bir şeydi. Gerekli ekonomik yaptırımları yaptı, boşu boşuna ülkeyi iki büyük güç arasında bir savaşa sürüklemesine gerek yok, zaten iki tarafta da nükleer silahlar olduğunu hatırlayacak olursak iki devlet için de rasyonel olan seçenek bu oluyor. Tabi ki de Ukrayna'da şu an yaşanan olaya üzülüyorum, yanlış anlaşılmasın, ama Rusya ve Ukrayna arasındaki bir mesele için ABDli askerlerin veya başka devletlerin askerlerinin ölmesine gerek yok. Şimdi yapılması gereken Rusya ve Ukrayna arasında arabuluculuk rolü için çabalamak olmalı.
7) Silah kontrolü konusunda ısrarcı olması: Geçmeyeceğini biliyorum ama en azından gündemde tutulması gerek. Obama dönemi biterken en büyük şok Pulse isimli Eşcinsellerin gece klubünde yapılan katliamdı. Daha sonra da daha fazla ölüme sebep olan Trump dönemindeki 2017 Las Vegas Konser Katliamı geldi ve bu konu yine gündemden hızlıca silindi. Clinton zamanında 10 sene kadar da olsa bir Federal Assault Weapon Ban diye makineli tüfeklere yasak koyan bir yasa gelmişti ve o 10 sene içinde ABD tarihinin en düşük mass shooting (silahla yapılan toplu katliamlar) oranı gerçekleşmişti, hem de radikal derecede düşmüştü. Şimdi kontrol ettim, bu AWB dediğimiz yasanın olduğu dönemde silah ile cinayet oranlarında %70 gibi çok yüksek bir sayıda düşüş yaşanmış. Geçmese bile Demokratların sürekli gündemde tutması gereken şey bu silah kontrolünün getirilmesinin gerekliliği olmalı. Biden ilk senesinde çok konuşmasa da son bir aydır bunu yeniden konuşmaya başladı ve bu konuda ciddi gözükmeye çalışıyor. Umarım gerçekleşir. Gerçekleşmezse bile en azından gündemden düşmesin.
Hangi konuda kendisinden ciddi hayal kırıklıklarına uğradımı da yazayım:
1) İkinci Dönemde Israr Etmesi: 2020'de aday olurken tek dönemlik geçiş hükümeti başkanı olacağını söylüyordu ama geçen senenin Şubat ayından beri ikinci dönemde de aday olacağını söylemeye başladı. Zaten ABD'nin en yaşlı başkanı olarak aday oldu ve kazandı 2024'te tekrar aday olursa 82 yaşında başkan olmaya çalışacak. Tahminimce 2024 önseçimlerinde yenilir ve Johnson'dan sonra ilk önseçimde yenilen başkan olarak tarihe geçer diye umuyorum.
2) Ciddi bir ekonomik değişim getirmemesi: Kriz döneminde en çok ihtiyaç olunan şey en azından ciddi yapısal değişiklikler. Bunları yapmaya zaten hiç niyeti yoktu, ayrıca şu an yapabilecek gücü de yok Senato'da çoğunluğun Cumhuriyetçiler'de olmasından dolayı. Fakat en azından belli başlı uygulamaları gerekirse Executive Order ile geçirebilme cesareti beklerdim kendisinden. The Green New Deal gibi radikal şeyler değil, basit reformlar bile önemli.
3) Artan enflasyon: %1.4'te aldığı enflasyon 2 senede bugün itibariyle %7.9'a yükseldi ki bu ABD için rekor. En son bu seviyeleri 1980'de görmüştü ABD. Beklenen bir şeydi Coronavirüs'ün yarattığı krizden dolayı ama bu kadar ani yükselişini ciddi düşünüp düzeltmesi gerekiyor. Bana soracak olursanız şu an en zayıf noktası Biden hükümetinin bu enflasyon karşısındaki başarısızlığı. Bunun için işte ekonomide ciddi atılımlar yapması gerekiyor, acil bir şekilde.
Referanslar:
* Afghanistan Papers:
www.washingtonpost.com/graphics/2019/investigations/afghanistan-papers/afghanistan-war-confidential-documents/
Çok akıcı çok güzel bir videoydu, teşekkürler 49W !
Wow gruba Yeni üye mi var, önceden kendisini twitterdan takip ederdim.Donanımlı biri👍
daha fazla yunus lütfen!
MÜ-KEM-MEL bir transfer olmuş
yeni transfer bomba gibi, seri halinde devamını bekliyorum
Çok açıklayıcı ve faydalı bir video olmuş umarım yeni gelen arkadaşla daha fazla içerik üretirsiniz
Yunus Emre’nin enerjisi zaten enerjik olan 49W’da patlama etkisi yapmış 😁 Hayırlı olsun
Hocam ağzına sağlık güzel içerik olmuş
Çok güzel bir video olmuş teşekkür ederim.
Ağzınıza sağlık baya iyiydi
Güzel video olmuş senatoyu anladım burda bizde de eskiden vardı ama 27 mayısı korumak için tabi senatör diye bir şey uydurdular bizde işlemedi ayan meclisi falan vardı aslında bununla ilgili bir video gelirse güzel olur
On numara transfer aga
Kamala Harris neden arka planda kaldı?Biden kendine rakip gördüğü için önünü mü kesiyor yoksa başka iç dengeler mi var? Video çok başarılı olmuş elinize sağlık.
İyi ki kaldı
@@vondark nie
@@peyamibeg harbi mi ?
Vice Presidency (Başkan Yardımcılığı) çok sembolik bir koltuktur. Birçoğu kişi VPlerin kim olduğunu bile hatırlamaz. Obama döneminde de Biden onun başkan yardımcısı olarak oldukça silik bir konumdaydı, Trump döneminde de Mike Pence için benzer şeyi diyebiliriz. Zaten Harris göçmenlere "gelmeyin" çağrısı yaptıktan sonra çok ağır eleştiri almıştı. Ondan sonra ortadan kayboldu. En son da dün gerçekleşen Ukrayna-Rusya Savaşı'ndaki mülteciler hakkında soruya cevap verirken yaptığı espri ve kahkaha gafı ile gündem oldu.
Bunun yanı sıra Kamala Harris genelde sanılanın aksine Siyahiler arasında pek sevilen birisi değil. Çoğunlukla polisleri koruyan yasaları destekleyen ve ırkçılık karşıtı politikalara çok destek vermeyen birisiydi. Hatta onunla "Bayan Obama" diye dalga geçerlerdi, Siyahi olup Siyahilere ve sol politikalara oldukça uzak olan ve kendini ılımlı göstermeye çalışan bir siyasi figür olduğundan dolayı, tıpkı Obama gibi. Üstelik bir de sol kanattan da sürekli eleştiri almıştı 2020 önseçimlerinde zengin sınıftan çok bağış peşinde koştuğu için. Geleceğini parlak görmüyorum şahsen ama tabi belli olmaz, siyasette her şey değişebiliyor, özellikle de ABD'de.
@@peyamibeg
ABD'de çoğu kişi Nixon'ın, Ford'un, Carter'ın veya Baba Bush'un başkan yardımcılarının isimlerini pek hatırlamaz bile. Cheney ise bir istisna olarak kabul edebilirim, siyaseten çok aktif olmaya çalışan bir kişiydi ama onun da siyasi kariyeri 2008'de Bush'un döneminin bitmesi ile bitti. Kaldı ki Cheney'nin bile ABD halkı tarafından o kadar bilindiğini sanmıyorum. 2007'de yapılan bir araştırmada Amerikalılara VP adını sorduklarında sadece 10 kişiden 7si Dick Cheney'in adını söyleyebildiğini gösteriyordu (%69)*, ki Cheney gibi 7 sene boyunca sürekli göz önünde bulunan bir figür için bence düşük.
Amerikalılar Başkan Yardımcılarını bizzat seçiyor derken herhalde kastettiğiniz şey sadece ticket'ta adının yazması. Yoksa Başkan Yardımcısı için bir önseçim vs yapılmıyor, önseçimi kazanan başkan adayları onları kendisi belirliyor. Zaten onları da ciddi bir beceriye, yeteneğe veya deneyime bakarak liyakat esasında değil de sadece bir seçim hamlesi olarak seçiyorlar. Obama'nın Biden'ı, McCain'in Palin'i, Clinton'ın Kaine'i, Trump'ın Pence'i veya Biden'ın Harris'i seçmesi tamamen o anki seçmen davranışına oynanarak yapılan son dakika hamleleriydi. Hatta McCain'in ekibi ile bu konu üzerine yapılan "Game Change" adında bir belgesel de var, orada da bu kararın ne kadar ani bir seçim hamlesi olarak alındığını görebilirsiniz.
Sembolik dememin sebebi de resmi olarak tanımlanan hiçbir görevleri yok neredeyse. O yüzden konsüllük modeli derken neyi kastettiğnizi de pek anlamadım ve hiç böyle bir tanımın da ABD siyasetinde olduğunu hatırlamıyorum. Başkan yardımcıları sadece başkan hastalandığında veya tatilde olduğu durumda yerine geçici bir şekilde bakıyorlar veya vefatında yerine geçiyorlar. Onun dışında bir de Senato'da eşitlik çıkması durumunda oy kullanmaları var. ABD'de Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı veya Ulusal Güvenlik Bakanı açıkçası VP'den daha önemli bir konumda ve dolayısıyla göz önünde, çünkü ABD dış politikasını belirleyen kişiler bu isimler. Yukarıda verdiğim örnekten vereyim, ABD'de kimse Nixon'ın başkan yardımcısını hatırlamaz ama herkes Nixon'ın olaylı Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ı hatırlar.
Hatta araştırırsanız ABD halkının da oy verirken o ticket'ın sağındaki isme hiç bakmadığını görürsünüz. 2016'da yapılan büyük bir araştırma var* ve bu araştırmadaki katılımcıların %40'ından daha fazlası o seçimdeki başkan yardımcısı adayları olan Tim Kaine veya Mike Pence'in isimlerini bilmediği ortaya çıkmıştı.
Kaynak:
*www.pewresearch.org/politics/2007/04/15/public-knowledge-of-current-affairs-little-changed-by-news-and-information-revolutions/
**abcnews.go.com/Politics/40-percent-americans-vp-candidates/story?id=42497013
oley yeni karakter
bu yunus gitsin pentagona askere yazılsın bari oğlum artık,şu çocuğun abd aşkı tiksindirici derecede,abd'de abd'de.
Ne alaka oğlum? Çocuk Amerika uzmanı ve işi bu; senin arzularına göre Çin mi konuşacak?
tam bir akp zihniyetli cahil. bu emrahlar hep mi böyle uyuz olur aq