Æon Spoke - The Fisher Tale (Türkçe Altyazı)

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 15 ต.ค. 2024
  • Bu şarkının sözleri bir hikayeye dayanır.. Verilmek istenilen bir mesaj var burada..
    Eski bir peri masalına göre; Bir barakada yaşlı bir adam ve kadın yaşamaktadır..Yaşlı adam her gün balık tutmaya gider.. Ve bir gün bir balık yakalar, yakaladığı balık büyülü bir balıktır.. Balık ona kendisinin özel bir balık olduğunu söyler, onu yememesini yese bile bir tat alamayacağını söyler ve kendisini serbest bırakmasını ister.. Adam balığı serbest bırakır eve barakasına geri döner.. Karısı ona 'bugün de mi balık tutamadın be adam!' diye serzenişte bulunur..
    "Yakaladım" der adam, "Bir balık yakaladım, ama o bana kendisinin büyülü bir balık olduğunu söyledi. Bunun üzerine onu serbest bıraktım." der..
    Peki bir istekte bulunmadın mı? diye sorar karısı.. Adam 'hayır... ne isteyecektim ki? der..
    Karısı 'bu barakada yaşamak kolay değil, iğrenç ve pis de kokuyor.' der.. En azından ufak bir ev istemesini söyler yaşlı adama..
    Adam utana sıkıla geri gider ve balığı bulur.. Barakada yaşamanın zorluklarından bahseder ve karısının normal bir ev sahibi olmak istediğini söyler..
    Balık cevaplar.. ' karının yanına dön o,eve kavuştu bile..'
    Tıpkı söylediği gibi olmuştur, yeni evlerine kavuşurlar ve her şey yoluna girer..
    Günler geçer ve karısı evin küçük geldiğini, daha büyük bahçeye, verandaya ve daha iyi bir eve sahip olmaları gerektiğini söyler..
    Taştan bir şato istiyordur şimdi.. der ki..
    'Git ve balığa söyle de bize taştan bir şato versin..'
    Adam ne kadar itiraz etse de karısını ikna edemez ve balığın yanına gidip karısının taştan bir şatoda yaşamak istediğini söyler.
    Balık cevaplar..
    'Sen eve git şato seni orada bekliyor..'
    Ve öyle de olmuştur, karısı o devasa şatoda kalıyordur.. Her şey kusursuzdur artık onlar için..
    Adam karısına 'hepsi böyle kalsın, şatoda oturalım ve keyfimize bakalım..' der..
    Karısı göreceğiz bakalım der ve uyurlar.. Adam sabah uyandığında karısını pencereden bakarken bulur..
    Kadın adamı yanına çağırır ve..
    'Kalk ta şuraya bak! Şu ülkenin kralı biz olamaz mıyız? git ve balıktan bunu iste!' der..
    "Yapma hanım!" der kocası. "Kral olup da ne yapacaksın? Ben bunu ona söyleyemem."
    Ne derse desin ikna edemez karısını.. Kadın; 'git ona söyle.. ben kral olmalıyım..' der..
    Adam göle doğru yola çıkar ama üzgündür.. ' bu doğru değil..' der içten içe.. göle gitmeyi canı hiç istemez ama gider..
    Balığı bulur ve karısının kral olmak istediğini söyler balığa..
    Balık 'sen eve git, o kral oldu bile..' der..
    Bir süre böyle devam eder.. bir süre sonra karısı bir 'imparator' olmak ister, gerçekleşir.. bir süre sonraysa 'papa' olmak ister..
    Kralların ve İmparatorların önünde diz çökmesini ister, ve isteği de gerçekleşir..
    Ve bir gün kadın güneşin doğuşuna bakarken, bu güneşin doğuşunu ben gerçekleştirsem olmaz mı ? der..
    'Tanrı olmak istiyorum.. git o balığa söyle beni Tanrı yapsın.. ' der..
    Adam yalvarır karısına..
    "Balık böyle bir şey yapamaz; imparator, hatta papa yapabilir, ama bunu yapamaz! Lütfen, kendine gel ve papa olarak kal!" der..
    Kadın kızgınlıktan küplere biner, kocasına bir tekme atarak, "Dayanamayacağım, artık daha fazla dayanamayacağım" diye haykırır.. "Sen hemen gidiyor musun, yoksa.." diyerek tehdit eder onu..
    Adam koşarak uzaklaşır ve göle gider.. Gökyüzü kapkara kesilmiştir o gün.. Ve adamın her dileğinde göl biraz da şiddetlenir, hava da bir o kadar bozar hatta dalgaların seslerinden kendi sesini dahi duyamaz hale gelirdi..
    Balık sorar.. 'Bu sefer isteği nedir?'
    "Ah, sorma!" der adam, "Bu kez yüce Tanrı gibi olmak istiyor."
    Ve aldığı cevap şöyle olmuştur..
    "Sen eve git, şimdi o artık eski barakasında oturuyor."
    Karısının bu doymazlığı, hep daha fazlasını istemesi bir süre sonra artık her şeyi kaybetmelerine ve en başa dönmelerine sebep olmuştur..
    Zenginlik.. şöhret.. güç.. hiçbiri yeterli olmadı onlar için..
    O ikisi bugün hâlâ o barakada yaşıyorlar..
    ****
    İnsanoğlunun bitmek bilmeyen açlığı, doymazlığı ve her seferinde daha fazlasını istemesi bir bakıma kendilerini kaçınılmaz sona götürmesi değil midir? Mutluluğun güzellikte, zenginlikte, şöhrette ya da güçte aranması doğru mu? Mutluluk içimizde değil mi aslında?
    Biz insanlar böyle tamahkâr olmaya devam ettiğimiz sürece kendimizi ve dünyamızı tüketmeye devam edeceğiz..
    Bitmek bilmeyen hırslarımızı doyurmaya devam ettiğimiz sürece mutlu olamayacağız.. Kısa - geçici süreliğine mutlu olduğumuzu sansak bile.. Tıpkı ruhumuzdaki bir yarayı, yara bandı ile iyileştirmeye çalışmak gibi bu çabamız..
    Ama öyle öğretilmiş ki, hâlâ tek huzurun para da olduğunu zanneden milyonlarca insan var.... Halbuki para ne mutluluğu , ne sağlığı, ne de gerçek bir dostluğu satın alabilir.. Daha yazılacak çok fazla şey olsa da, burada bitirmek gerekiyor..
    Sevgilerimle..
    ***
    Çeviri:ironicl3
    ironicl3.blogsp...
    www.izlesene.c...
    / altyaziceviriler

ความคิดเห็น • 227