Akıl hastanesinin bahçesinde sigara içiyordum. Merakımdan sanırım, bir şekilde orada buldum kendimi. Kendi halinde, oldukça normal davranan, yüz çizgilerinden kırklarında olduğunu düşündüğüm bir adamla göz göze geldik. Ben bir kaç kafamı çevirsem de, o gözlerini üzerimden hiç çekmedi. Kıyafetlerinden anladığım kadarıyla misafirdi orada, hasta demeye dilim varmıyor şimdi. Önce biraz çekindim, sonra cesaretimi toplayıp küçük adımlarla yaklaştım yanına. "Sigara versene" dedi hemen. Sigarayı uzatırken "neden buradasınız?" demiş bulundum. Sigarasını yaktı, tekrar gözlerini dikti üzerime. Kırpmıyordu bile, ürkmedim desem yalan olur. "İyi günler" dileyerek uzaklaşmaya karar verdim. "Belki de yanlış bir soru sormuşumdur. Belki canını sıkmışımdır ya da ne bileyim adam deli işte!" diye geçirdim içimden. "Sen neden burada değilsin?" diye bağırdı arkamdan. Öyle bir bağırdı ki, arkamı dönmeye korktum. Cinnetle bağırır gibi.. Döndüm yüzümü, olduğum yerde, yaklaşmadan baktım yüzüne. Bu sefer sesini daha da yükselterek, tekrarladı; "Sen neden burada değilsin? Onca sahtekarın, onca vicdansızın, onca ihanetin içinde durabilmeyi nasıl başarıyorsun ? Çocukların vurulduğu, çiçeklerin koparıldığı, sevgilerin harcandığı, umudun tükendiği, renksiz, yapay bir dünya var dışarıda. Uyuşmadan uyum sağlayamadığım, gürültüsünden uyuyamadığım. Kirli, kibirli, kaba bir dünya var. Çıkarları uğruna seni çakıyla son model bir arabayı çizer gibi çizecek binlerce insan var. Kanını emecek bir sürü vampir. Sana kullanılıp, köşeye atılmış pis bir mendil gibi hissetirecek bir sürü katil. Sen neden burada değilsin?" -Nursen Yıldırım
Hiç evlenmemiş ve çocuğu olmayan Franz Kafka, Berlin'de bir sokakta dolaşmaktadır. Ağlayan bir kız çocuğuna rastlar. Çocuğun, parkta çok sevdiği oyuncak bir bebeği kaybettiği için ağladığını anlar. Kafka, çocukla beraber bebeği parkta ararlar ama o gün bebeğin kaybolan izine rastlamazlar. Ertesi gün aramaya karar verirler. Ne de olsa Kafka'nın bu çok içine işlemiştir. Ertesi gün beraber tekrar ararlar, 0 kadar ararlar ki, sonunda bir banka oturup ümitsizce birbirlerine baktıktan sonra, Kafka kız çocuğuna, cebinden çıkardığı bir mektup verir. Sevimli kıza der ki: "Bu mektubu sana bebek gönderdi" Tabi mektuba bakan sevimli kızın gözlerinin içi güler ve aynı zamanda şaşırır. Kafka kendinden emin şöyle bir banka sırtını yaslayıp, iki eli ceketini yakasında, parkın ağaçlarına bakarken "Oku bakalım ne yazmış der" Kız sevinç göz yaşları ve minnet bakışlarından sonra mektubu açar ve okur. Mektupta, "Lütfen ağlama, dünyayı görmek için gezmeye çıktım ve sana gördüklerimi yazacağım:' Bu Kafka'nın hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Böylece Kafka'nın hayatında, yaşamının sonuna kadar devam edecek, bir hikayeler silsilesi başlar. Kafka, kızla her buluşmasında, bebeğin maceralarını anlatan, mektupları sürekli, çocuğa okur ve çocuğun çok mutlu olduğunu görür. Kafka Berlin'e dönmeden önce, bir oyuncakçı dükkanından bir bebek satın alır. Sonrasında, kız çocuğu ile buluşmaya gider, bebeği ona uzatır. Kızımız, bebeğe bakar bir de Kafka'ya, "Ama bu benim bebeğime benzemiyor" Kafka, çocuğun heyecanı kaybolmadan bebeğin yazdığı başka bir mektup verir Mektupta, "Seyahatlerim beni değiştirdi" yazmaktadır. Kız çocuğu bebeğini kucaklar ve hızlı bir şekilde mutlu olarak evine gider. Bir yıl sonra Kafka ölür... Yıllar sonra kaybolan bebeğin sahibi kahramanımız yetişkin bir kız olur. Bebeğinin içinde bir mektup bulur, mektupta şöyle yazmaktadır: "Sevdiğin her şey muhtemelen kaybolacak, ama sonunda sevgi başka bir şekilde geri dönecek..."
böyle şarkıların altına gelip yorumları okumayı o kadar çok seviyorum ki, bana hala bir şarkıyla yüreği titreyen, bir şeylere duygulanan naif insanların varlığını hatırlatıyor.
Söz kısıtlar bizi söz duvarlar örer hayallerimize. En derin yalnızlıklar ise anlaşılamamaktır Anlaşılmak aynı hayalleri habersiz kurmak aynı hisleri yaşamaktır Kilidini kendinizden bile sağladığınız en derin hislerin ve hayallerin saklı olduğu dünyanız vardır ve öyle biri gelir ki sizin bile girmeye korktuğunuz o sokakların arasından size seslenir sizi size anlatır O insanları kırmayın onları bulduğunuz an hem bu alemi hem öte alemi kazandıracak ilk hareket başlar ve sonsuzluk yolunda ilk hareket başlar . Yolun sonunda ne sen kalırsın ne o kalır ikilik biter işte tam orada aşk olur.
@@ebrarkan9670 bunu bana eşim attı bir ay sonra da öldü şimdi dinleyip duruyorum içim çok acıyor ağlıyorum dinlerken sanki bana birşeyler anlatmak istemiş gibi ama ne ?
@@gizemd4650 Ertesi gün idam edilecek subay yanında uyuyan kızı için bu şarkıyı yazmıştır. Kırmızı ve beyaz çiçeğim, ne zaman geliyorsun? Küçük taç yaprağım, ne zaman geliyorsun? Dedin ki çiçekler açtığında geleceğim Dünyanın bütün çiçekleri açtı, ne zaman geliyorsun? Meryem’im, aç gözlerini, söyle ismimi Şafak vakti ve güneş doğdu Tarlaya gitme zamanı geldi Ah tatlı Meryem Meryem’im, aç gözlerini, söyle ismimi Çık evden, yola koyul Omuz omuza, eski günlerdeki gibi Ah güzel Meryem Yine sabah oldu ve ben hala uyanığım Keşke uyuyabilsem ve seni görsem rüyamda Hüzün tomurcukları büyüdü kalbimde Yürek nasıl baş eder bu acıyla Ah tatlı Meryem Şimdi hasat zamanı, gel, beni terk etme, sen benimsin Çalışmaya gidelim, buğday biçmeye Şimdi biçme zamanı, gel, beni terk etme, sen benimsin Çalışmaya gidelim, gel, gel güzel Meryem, tatlı Meryem... Sözlerinden de anlaşılacağı gibi acı bir umut, geçmiş günlere, anılara, hatıralara bir daha dönmeyecek olmanın verdiği ıstırap, sonsuz çaresizliği en derinden hissedebiliyorsun. İşin garip tarafı bu duyguların hepsini sözlerini hiç bilmeden anlamadan da en derininden hissediyorsun. Müziğin bestekarları adeta acıyı ilmek ilmek her notaya büyük bir ustalıkla işlemişler. (Sizin de müziği dinlerken hissettiğiniz bunlar olsa gerek. Büyük bir kayıp yaşadığınız için bunu çok daha derinde yaşamanız da çok normal. Allah size sabır, eşinize ise rahmet etsin.)
"Kızılderililer fazla yürüdükleri zaman hemen bir ağaç bulur, altında oturur ve beklemeye başlarlardı. Onlara neyi bekledikleri sorulduğunda şöyle cevap verirlerdi; bedenimiz hızlandı, ruhumuz geride kaldı, ruhlarımızı bekliyoruz." burası da benim ağaçlarımdan birisi...
Yorumların geneli bu tür eserleri dinleyenlerin melankoliye ,ölüme , acıya daha yatkın oldukları üzerine yazılmış yazılar. Bu tür eserler (insanın yüksek duygularını ortaya çıkaran eserler ) sanatın sanatçının görevidir. Acı sevgi yalnızlık huzün vs hangi insani duygu olursa olsun, bu yüksek duyguları yaşamak onları hissetmek yaşamayı sevenlerin harcıdır. Sokratesin bana göre en iyi sloganlaşan fikri " sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez" yukarıda anlatmak isteğim fikirlerin kaynağıdır. eğer hayatı sorgulamaz isen içinde olduğu durumu( bu durum her ne ise ) bilemezsin , kendi durumunu bilemezsen kendini de tanımlayamazsın, kendini tanımayan insan yaşadığı, yaşayacağı anın değerinin farkında değildir. Bir şeyin farkına varmamak o şeyi hissetmemek ,görememek yani yaşayamamak anlamına gelir . Yaşamak için yaşamın ne olduğunu bilmek gerekli şarttır fakat yeterli şart değildir. gerekli şartı yerine getirmeden yaşamak nafile bir hengamedir. Ahmet Arif bunu dizlerinde çok güzel dile getirmiştir " yaşamak sade yaşamak yosun solucan harcıdır". sadece yaşamak için yaşamak insani değildir. Bizin türümüz fizyolojik ihtiyacın ötesinde bir türdür. Biz sadece üremek ,yemek yemek veya acıdan kaçınıp, hazza yaklaşmak için yaşamayız. yani yüksek duyguları yaşamak isteyen insanlar , onları yüreğinde hisseden insanlar gerçekten yaşayanlardır. Çünkü içinde oldukları durumu anlayan insanlardır onlar. elbette oldukları durumun içinde acıda ve hüzünde var . Acının ve hüznün olmadığı bir hayat mümkündür belki . ama o hayat dünyayı , bizi tanımlamazdı. biz ki hem tecavüz eden , yıkan ,öldüren ,işkence edeniz fakat aynı zamanda acıyan , emek veren yaşatan, seven ,sevilen , umut edeniz. Kendinin ne olduğu bilenler yaşamı, yaşatmayı en iyi bilenlerdir.
insan ne ile yaşar diyor ya hani lev nikolyeviç tolstoy tıpkı onun tanımı gibi söyledin aslında gerçektende öyle herşeyden bir tutamdır insan sevgiden nefretden acıdan sevinçten üzüntüden zaten insanı da insan yapan duyguları değilmi
Bu harika yorum için teşekkürler. Her okuyanın kendi hayatına katabileceği çok şeyler var.Okuduktan sonra bir nebze rahatladığımı ve cevapsız bazı soruların cevaplandığını hissettim. Bazı insanlara melankolik yakıştırması yapanlara verilebilecek en güzel cevap...
Kitap okumanın ve seni dinlemenin verdiği huzur hiçbir şeyde yok. Ne aşk acısına inanırım ne birini sevmeye hepsi huzursuzluk verdi bana 19 yaşındayım 2 senedir o kadar farklı düşünüyorum ki hayatımda hep birileri olsun isterdim 2 senedir kimse yok ciddi ciddi kimse yok laf olsun diye değil ilklerde biraz hayıflanmıştım fakat sonradan çok güzel bir hal almaya başladı. Tadına varınca sanki sert bi duvara çakıldım düşüncelerim öyle değişmişti ki ben bile kendimi tanıyamıyordum artık her şeye ağlayan isyan eden kız değildim artık cesur ve hayatı için mücadelesini tek başına sürdüren biriydim. Lise 1e giderken bir hocam kitap okumamı önermişti bana aldım okudum o gün bugündür okurum o okulda dayatılan derslerden daha fazla faydasını gördüm. Kitaplardaki insanları gerçek hayattaki insanlardan daha çok sevmeye başladım. Daha sonra bir piyano çalan adam gördüm tıkladım ki öğrendim ismi evgeny grinko ruhuma dokunmuştu artık kitap okurken hep açar dinlerim. Şuan sınava hazırlanıyor durumdayım istediğim tek şey iyi bir insan olmak en korktuğum şey de insan olamamak. Hassas bir kalbim var bu dünyadan kimseyi kırmayıp ayrılmak istiyorum. Diyeceğim o ki hayat çok garip denizlerde sürükleyebilir sizi siz kendi denizinizi kendiniz yaratın içindeki dalgada siz olun. Böyle şahaserleri dinliyorsanız ince ruhlu birisiniz demektir hepinizin hayatı boyunca yüzünün gülmesi dileği ile :)
Eskisi kadar özlemiyorum seni, Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.. Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor.. Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık. Biraz yorgunum.. Biraz kırgın.. Biraz da kirletti sensizlik beni! Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama “İyiyimler” yamaladım dilime. Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak, Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni.. Gel diye beklemiyorum artık, Hatta istemiyorum gelmeni.. Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde. Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum Benim derdim yeter bana banane! Alıştım mı yokluğuna? Vaz mı geçiyorum, varlığından? Tedirginim aslında, Ya başkasını seversem? İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem... - Özdemir Asaf
Kıskanırlar azizim kıskanırlar.. Eğer kendi ayaklarının üzerinde duruyorsan, Kimseye eyvallahın yoksa, O Gülen Gözlerini, Bitmeyen enerjini, Mütebessim çehrendeki Tebessümünü, Hatta Acıların bile sana kattığı o gücü kıskanırlar.. Bu melodi beni aldı çocukluğuma götürdü..
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden… Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları… Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. “O benim.” diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin… Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, ya da pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak… Can YÜCEL
Bu parçayı depremden önce kar storysi atarken gaziantepte dinlemiştim. Bugün yeniden karşıma çıktı. Çok farklı duygularla yeniden dinledim. O günden bu güne çok değiştim. Umarım ruhum gördüğü zararı sıkıntıları hayatına gelen güzel şeylerle telafi edebilir.
Anne seni çok özledim. Direnecek gücü artık bulamıyorum kendimde. Ne dinlersem dinleyeyim, ne okursam okuyayım, neye bakarsam bakayım sadece seni duyuyorum, seni görüyorum, seni hissediyorum. Sadece seni istiyorum. Bu hayata devam edebilmek için sana ihtiyacım var. Ama şimdi şu anda ne sen varsın yanımda ne de devam edebilecek gücüm. Seni özledim anne, rüyama gel her gece.
Üzülmeyin lütfen ben hep sizin yanınızda olurum ne zaman üzülürseniz annenizi özlerseniz yazın bana birlikte konuşalım olur mu birazda olsa belki yardım ederim size iyi gelebilirim ♥️
Şüheda KURT merhaba.. acıların en büyüğüyle sınanırsın çok sevdiğin birini kaybedince çok iyi bilirim ve hayat hiç bir zaman eskisi gibi olmaz kalana ama bence yaşıyorsak bir sebebi var sevdiklerimiz bizleri böyle görmeyi isteyecek son insanlardır. Eminim annenizde biricik kızını güçlü görmek ister. Çok içime dokundu bu yorumunuz tekrardan acınızı tazeler miyim diye yazarken çok düşündüm ama bilmenizi isterim ki bazı acılarla yaşamak zorundayız. Bir gün elbet bizde toprak olacağız kavuşacağız sevdiklerimize. Yanınızda olduğumu hissettirmek istedim sadece tanımıyor olsamda acılar ortaktır. Acılar insanları bir yapar. Gönlünüz kadar güzel bir yaşam dilerim🙏🏼
Yine geldim yorumları okumaya. Burada ince insanlar var. Geceleri gelirim, Evgeny Grinko parçaları altındaki yorumları okurum. Bu çok hoş bir şey ya. Belki hayatımda hiç görmeyeceğim bir insanın derdini dinliyor gibi oluyorum. Ona yanıt verebiliyorum. Aylar sonra olsa bile. Tek ortak noktamız Evgeny Grinko dinliyor olmamız hem de. İnternete bu yüzden para veriyorum işte. Burada yer alan bütün ince yüreklilere selam olsun.
Allahım bu muhteşem eseri test çözerken dış sesleri duymayayım diye dinlediğim günlerden mesleğimi elime alıp bi kenara oturup bütün noktalardaki her ahenge ayrı ayrı hislenip dertlendiğim günlere çıkmamı nasip ettt
-Hayatta üç yanlışım oldu Olric +Ne gibi efendim? -Tanıdım,inandım,güvendim.Ama bir doğrum oldu +O nedir efendimiz. -Sevdim Olric.Fakat sen de bilirsinki üç yanlış bir doğruyu götürür. ~Oğuz Atay~
Kim üzebilir ki seni senden başka? Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen? Kim mutlu edebilir seni,sen hazır değilsen? Kim yıkar yıpratır seni sen izin vermezsen? Kim sever seni,sen kendini sevmezsen? Her şey sende başlar,sende biter... Yeter ki yürekli ol,tükenme,tüketme,tükettirme içindeki yaşama sevgisini.
Dinlerken bu müziği 1.sınıfa, okula başladığım ilk günlerimi hatırlıyorum 1999.Yokluk var, saygı-sevgi var, komşuluk-akrabalık var, güven var, sokakta oyunlar, dalından kopardığımız meyvalar var, kaygısız günler, sevinçlerimiz yüreklerimize sığmayacak kadar büyük.Bütün güzel zamanlar geride, eskide kaldı.Şimdi teknoloji, sosyal medya saçmalıkları, savaşlar, küresel iklim krizleri, çocukların bile ekonomi muhabbetleri, gelecek kaygısı, daha neler neler…. Çok özlüyorum.. keşke hep çocuk kalsaydık.
Dinledim... Yorumlari okudum... Hislendim,duygulandim... Üzüldüm,acıdım bazen... Sanki herşey, ama herşey, Hayat,insanlar,gecmis,olan biten,disardaki kavga gürültü,kötü insanlar ve onlara direnmeye çalışan iyi insalanlar, bizler sizler, hersey, film seridi olup akti... Büyüsü var bu melodinin...
Jane Maryam'ı her dinlediğimde sanki ilk defa dinliyormuşum gibi mutlu oluyorum iyiki böyle müzikler var ve iyiki böyle müzikleri dinleyen insanlar var ❤️
Kendi kendime konuştuğum kadar başka kimseyle konuşmuyorum Sebep delilik değil ,sadece bilirim ki İnsanı sadece kendi iyi dinler Bob marley. Bu kadar duygusal insanla yorumlarda buluşmak sevindirici...
Ben Adıyaman depremzedeyim yüreğim paramparça 1 buçuk ay sonra bi çatıda uyudum evimi eşimi ablamı yiğenlerimi kaybettim bi çocuklarim kaldı ağlıyorum ağlıyorum memleketime kaybettiklerime ağlıyorum ağlıyorum...
Everything is going to be ok.. Am extremely sorry for your lost 😔 No words i can ever write would bring your beloveds back ❤️ but am sure they are in heaven looking after you , praying for you to be strong again .. love will never die my friend so make your love to them gives you the motivation to continue.. Much Love from SYRIA 🤍🕯️🤍
Jane Meryem, ayrıca "Nazanine Meryem" veya "Gole Meryem" olarak bilinen en ünlü ve güzel Farsça folklor şarkılarından biridir. Sözlerinin, ertesi sabah idam olacağını bilen bir subayın uyuyan kızı için yazdığına inanılır. Kırmızı ve beyaz çiçeğim, ne zaman geliyorsun? Küçük taç yaprağım, ne zaman geliyorsun? Dedinki: Çiçekler açtığında geleceğim Dünyanın bütün çiçekleri açtı, ne zaman geliyorsun? Meryem'im, aç gözlerini, söyle ismimi Şafak vakti ve güneş doğdu Tarlaya gitme zamanı geldi Ah tatlı Meryem Meryem'im, aç gözlerini, söyle ismimi Çık evden, yola koyul Omuz omuza, eski günlerdeki gibi Ah güzel Meryem Yine sabah oldu ve ben hala uyanığım Keşke uyuyabilsem ve seni görsem rüyamda Hüzün tomurcukları büyüdü kalbimde Yürek nasıl baş eder bu acıyla Ah tatlı Meryem Şimdi hasat zamanı, gel, beni terketme, sen benimsin Çalışmaya gidelim, buğday biçmeye Şimdi biçme zamanı, gel, beni terketme, sen benimsin Çalışmaya gidelim, gel, gel güzel Meryem, tatlı Meryem
LAVİNİA Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin. Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin. Sana gitme demeyeceğim, Ama gitme, Lavinia. Adını gizleyeceğim Sen de bilme, Lavinia. - Özdemir Asaf
Bu müziği dinlerken tanımlayamadığım birşeyleri kaybediyormuş gibi hissediyorum. Ve asla başka bir şeye odaklanamıyorum. Bu notalarda çok derin bir acı ve ümit gizli sanki. İnsan o acıya ve ümide kapılıp gidiyor. Sanki dünyadan apayrı diyarlara göçüyor. Bir dinginlik kazanıyor, olgunlaşıyor. Tek kelimesi olmayan bu şarkıda binlerce mana gizli. İnanılır gibi değil.
Hic tanimadiğım bir insanın özlemi var içimde, Hiç uğramadığım kentlerin özlemi. Acaba bütün bu özlem ve beklenti yaşanmamış duyguların eksikliğini hissettirmesi mi? Bilemiyorum. Bazen her şey bir saçmalıkmış gibi geliyor. Bütün bu çaba, stres, hengame ne için? Bilemiyorum. Tek bildiğim bir özlemin içinde oldugum .Bir beklenti içindeyim ama kime ve neye karşı bunu bilemiyorum. Vatanından koparılmis bir mülteci gibi hissediyorum bazen. Kendi zamanindan koparilıp asırlar sonrasina sürgün edilmiş bir zaman tutsağı gibiyim. Hep bir kavuşma ve bir geri dönme isteği var içimde. Bazen düşünuyorum da acaba rüzgarda savrulan yönü belirsiz bir yaprakmiyım. O zaman bütün bu uğraşlar ne için? Sanırım bu haykırışlardan çok bu bilinmezlik ürkütuyor insanı...
Kalıcılık arayışımız ile dünyanın faniliği kavga ediyor. Üstüne üstlük insanların burayı sanki sonsuzmuşçasına sahiplenmleri, hiç ölmeyecekmiş gibi hırs yapmaları da yalnızlığa itiyor insanı. Yaşanmamış duyguların eksikliği değil aslında, yaşamak istediğimiz duygular var ama bu kadar kötü insanlar arasında ve bu kadar geçici bir dünya içinde bu duyguları kimle ne zaman nasıl yaşarım korkusu. Yaşamak isteyip de yaşayamama korkusu... Sevgilerle...
Hepimizin bir tek özlemi var o da bizleri yaratan Rabbimiz'e olan özlem. Biz bunun farkına varana kadar bir çok şeyi özlem çektiğimiz şey sanırız. Bazımız sonunda Allah'a varırız. İşte o zaman içinizdeki ozlem giderilmiş olur.
"Yüz yılardır oynanmasına rağmen hiç bir seyirci sahneye fırlayıp Romeo'nun zehirli içkini içmesine engel olmamıştır.Sonunda geminin batacağı bilindiği halde Titanic defalarca izlenmiştir.Bitecektir korkusuyla aşktan kaçarsan hayatdan hiç bir tat alamasın.Çünkü Remeo ölmeli,Titanic batmalı ama aşk her şeye rağmen yaşanmalı" ~Adam Fawer~
"Even though it has been played for centuries, no audience has stopped Romeo from jumping on the stage and drinking his poisonous drink. Although it is known that the ship will sink in the end, Titanic has been watched many times. If you run away from love for fear that it will end, you will not enjoy life at all. Because Remeo must die, Titanic must sink, but love must be lived despite everything. " ~Adam Fawer~❤❤
Ülkemden çok uzakta eğitimim için başka yerlerdeyim. Özledim. Başka insanlar başka diller başka kültürler yoruldum. Memleketimi özledim küçüklüğümü o bakkala dondurma almak için gittiğim günleri, o lisede karnım ağrıyana kadar güldüğüm zamanları, o üniversitede istanbul sokaklarında sabahladığım geceleri. Çok özledim çok. Ailemi arkadaşlarımı eski türkiyeyi. Savrulup duruyoruz doğru mu yanlış mı demeden hep bir arayışta olarak savruluyoruz. Umarım bi gün bu savrulmalarımız bizim için en güzel olan olanla son bulur. Sağlıcakla kalın dostlar
@@zehrademirrr_ memleket, hüzünlendiğinde yalnız hissettiğinde olmak istediğin yerdir derler. Ya bi seçim yapmak zorunda kalıp geri dönücez ya da yaşadığımız hayat hayal ettiğimiz hayatmış gibi varsayıcaz. İnan bende bilmiyorum
Dinlerken yorumlari okumak ve farklı yaşamları yaşananları ve de yaşanılmayanları kısacası yüreği güzel yahutta yorgun insanların hikayelerini hissedebilmekte güzel birşeymiş öğrendim ki öğrenilcek çok şey var bu hayatta ve bir gün sonsuzluğun koynuna bırakırken her birimiz kendimizi bir piano müziği eşliğinde tüm olup bitenler bir an bir anı gibi gelir göz önüne gözlerimizi kapattığımızda...
@@zehk2928 Her yana dağılmış, tüm parçalarım. Yeniden birleştirmekte istemiyorum sanki. Nasıl olsa yeniden döngü tekrardan ibaret olmayacak mı sanki...
"İnsan yalnız kalması tek başına olması değildi, insan kalabalıkta da yalnız olurdu etrafında o kadar insan varken içi hep yalnızdı. En kötüsü de neydi biliyomusun kalabalık artınca insan daha çok yalnızlaşıyodu" 07.07.20
"art is a bridge between hearts" tolstoy... we can stay as human as much as we try to be much close to arts. p.s. iranian people are so talent in arts... personally i met so many...
Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden... Dağ başı yalnızlığı ölümden beter. Hiç kimse aramasa sormasa beni Sen gelsen yeter... Huzur ellerinin güzelliğidir. Gözlerin karşımda mutluluk denizi. Her sabah soframızda ekmeğimizi Sen bölsen yeter... Yüreğim seninle yaylalar kadar serin Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam Sen dolsan yeter... Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm. Bende sabır, sende naz... Gündüzünden vazgeçtim, düşümde biraz Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter... Duymasa da hiç kimse Şâir gönlümün, sende karar kıldığını. Ve içimin şerha, şerha yarıldığını Sen bilsen yeter... Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi. Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek. Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek, Eğilsen yeter... Yavuz Bülent Bakiler
bu tür eserleri dinleyenlerin bu hayatta mutlu olabileceğine inanmıyorum ben. ince düşünür, hislenir, hassas yüreği yapamaz fazla buralarda. ölüm var, acı var, yoksulluk var, kavga var. dışarısı soğuk, üşür sıcacık yürekleri. Bir gün yağmurun altında, karın altında toprağın altına koyulana dek üşür.. Sonsuza dek soğuduğu güne dek üşür de durur...
Bundan daha doğru bir yorum olamazdı. Yazmak isteyip de yazamadıklarımı yazıya dökmüşsünüz. Dünya üzerinde Dert var. Hissetmek var. Diğerlerini düşünmek var. Bunca şey varken insan nasıl mutlu olur? Nasıl diğerlerini göz ardı eder? Nasıl Dünya'nın onlar için de döndüğünü unutur?
Kiza bir partide rastlamisti.. Harika birseydi. O gun pesinde o kadar delikanli vardi ki.. Partinin sonunda kizi kahve icmeye davet etti. Kiz parti boyu dikkatini cekmeyen oglanin davetine sasirdi, ama tam bir kibarlik gosterisi yaparak kabul etti. Hemen kosedeki sirin kafeye oturdular. Delikanli oyle heyecanliydi ki, kalbinin carpmasindan konusamiyordu. Onun bu hali kizin da huzurunu kacirdi... "Ben artik gideyim" demeye hazirlanirken, delikanli birden garsonu cagirdi... "Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi.. "Kahveme koymak icin.." Yan masalardan bile saskin yuzler delikanliya bakti... Kahveye tuz!.. Delikanli kipkirmizi oldu utanctan, ama tuzu kahvesine doktu ve icmeye basladi. Kiz, merakla "Garip bir agiz tadiniz var" dedi.. Delikanli anlatti: "Cocukken deniz kenarinda yasardik. Hep deniz kenarinda ve denizde oynardim. Denizin tuzlu suyunun tadi agzimdan hic eksilmedi. Bu tatla buyudum ben.. Bu tadi cok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadi dilimde hissetsem, cocuklugumu, deniz kenarindaki evimizi ve mutlu ailemi hatirliyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarinda oturuyorlar... Onlari ve evimi oyle ozluyorum ki.." Bunlari soylerken gozleri nemlenmisti delikanlinin... Kiz dinlediklerinden cok duygulanmisti. Icini bu kadar samimi doken, evini, ailesini bu kadar ozleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmaliydi. Evini dusunen, evini arayan, evini sakinan biri... Ev duyusu olan biri... Kiz da konusmaya basladi... Onun da evi uzaklardaydi.. Cocuklugu gibi... O da ailesini anlatti. Cok sirin bir sohbet olmustu... Tatli ve sicak... Ve de bu sohbet oykumuzun harikulade guzel baslangici olmustu tabii... Bulusmaya devam ettiler ve her guzel oykude oldugu gibi, prenses, prensle evlendi. Ve de sonuna kadar cok mutlu yasadilar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine icine bir kasik tuz koydu, hayat boyu... Onun boyle sevdigini biliyordu cunku... 40 yil sonra, adam dunyaya veda etti. "Olumumden sonra ac" diye bir mektup birakmisti sevgili karisina... Soyle diyordu, satirlarinda... "Sevgilim, bir tanem... Lutfen beni affet. Butun hayatimizi bir yalan uzerine kurdugum icin beni affet. Sana hayatimda bir tek kere yalan soyledim... Tuzlu kahvede... Ilk bulustugumuz gunu hatirliyor musun?.Oyle heyecanli ve gergindim ki, seker diyecekken 'Tuz' cikti agzimdan... Sen ve herkes bana bakarken, degistirmeye o kadar utandim ki, yalanla devam ettim. Bu yalanin bizim iliskimizin temeli olacagi hic aklima gelmemisti. Sana gercegi anlatmayi defalarca dusundum. Ama her defasinda korkudan vazgectim. Simdi oluyorum ve artik korkmam icin hicbir sebep yok... Iste gercek... Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni tanidigim andan itibaren bu rezil kahveyi ictim. Hem de zerre pismanlik duymadan. Seninle olmak hayatimin en buyuk mutlulugu idi ve ben bu mutlulugu tuzlu kahveye borcluydum. Dunyaya bir daha gelsem, herseyi yeniden yasamak, seni yeniden tanimak ve butun hayatimi yeniden seninle gecirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve icmek zorunda kalsam da.." Yasli kadinin gozyaslari mektubu sirilsiklam islatti. Lafi acildiginda, birgun biri kadina "Tuzlu kahve nasil bir sey" diye soracak oldu... Gozleri nemlendi kadinin... "Cok tatli!..." dedi... Dileriz tuzlu kahve yapsaniz bile, sizi sadece "SIZ" oldugunuz icin sevenleriniz ve o kahveyi sevginin isiginda zevkle icenleriniz olsun....
Melodide bir umut gizli sanki.. tabi herkes kendi payına bir şeyler çıkarıyor. İnsan neyi arıyorsa onu bulmak istiyor. Ben umudu seçiyorum arkadaşlar 🌹
@@serkan1885kardeşim sabah güneş tekrar doğacak ve sen bir gün toprak olana dek doğmaya devam edecek. O güzel sabahlara güzel umutlarla uyan bir gün her şeyin daha güzel olduğu bir sabah merhaba diyebilirsin o yüzden umudunu içinde tut ☀️
Bu eserini açtım Grinko'nun sonra saçlarımı okşamasını istedim sarıldım, sarıldı...Ellerim kirli sakalının üzerinde dolaştı ve yüzünü en ince ayrıntısına kadar ezberlemeye çalıştım çünkü O yok olacaktı ve oldu...Ama şimdi ruhuma işleyen bir melodiyle birlikte ezberimde...
En başına dönüyor insan. İlk sevdiği ana, ilk kırıldığı kişiye, biri için akıttığın ilk gözyaşına...sonra çaresiz geri dönüyor hiç bitmeyen ama su gibi akıp giden zamana. Berraklığını kaybetmiş suda kendime bakar oldum. Sahi suyu kim kirletti? Anılarım mı akıp döküldü gözyaşlarımla? Yoksa gökyüzü mü karanlık? Neden önümü göremiyorum? Ben... Ben neden hala buradayım? Kimse görmüyor mu yoksa beni? Yoksa hala geçmişte miyim? Çaresizliğim, öfkem, umutlarım gözlerimden okunuyor mu? Beni kim küstürdü? Kim kırdı? Neden herkes susuyor? İnsan hiç bilmez mi kime kırıldığını? Hayır bilmiyorum. Ben sadece kırıldım ve kaçtım. Ateşe elini uzattığında hemen geri çeker gibiydi benimki de. Kalsaydım daha çok canım yanardı. Ama bu ateş denizler, okyanuslar gibiydi. Ben sadece korktum. Sadece kırıldım.sadece yandım. Evet biraz da ağlamışımdır belki ama bilemezdim ki? Sonra işte insanın kaderidir ya... Nasırlaşmış uzuvlarım, körelmiş duygularım... Ben de herkes gibiyim artık. Plastik çiçekten farkım yok... İnsan gibi görünüyorum. Ama içim bomboş... Son bir soru sormak istiyorum... Beni ilk kim kırdı? ...
Bu dünya gerçeği değil midir? Kırılırız elbet, ağlarız sessizce. Küçük hıckiriklar ve derin hiçlikler. Her gözyaşında ayrı pismanliklar her göz yaşında biraz daha dibi bulur insan. Oysa bir çocuğun gözünden hayat ne güzeldi! Nasıl yiprandik nasıl bu hale geldik? Nasıl bu derece yalnızlastk ve hissizlestik? Sorular var ama cevaplar kayıp yüreğim, aklım biraz da hayatım kayıp. Sevilseydik be şöyle yurekten belki daha güçlü olurduk daha da dik dururduk hayatta! Ama iyiler sevilmezdi yine unuttum...
müzik; "yine canımı yaktılar ve ben bu Dünyanın anlamsızlığı içerisinde yine ve tek senin kapındayım Allah'ım" hissiyatını uyandırıyor bende... uhrevi olana açılan kapı gibi ...
Yapayalnız olmanın, tek başına kalmışlığın sonsuz acı verici karanlık duygularıyla doluvermişti birden yüreği. - Fyodor Mihailoviç Dostoyevski - Suç ve Ceza
Ağlama geçecek. Gittikçe hafifleyeceksin. Git ,sonsuza kadar git. Yolun sonuna kadar, kendini bulana kadar git. Bulduğunda ağladığına değecek kimse kalmayacak. Duy sesimi Maryam kalk dinle beni; yok etme,saçına rüzgar değecek diye korkan insanı . Duy ey aşk, hep masum muydun sen?
Bu parçanın garip bir şekilde bana hissettirdiği duygu: içinde isyan saklı bir kabulleniş, yenilmek değil bir vazgeçiş, âh'la karışık derin bir h/iç çekiş...
Uçurtma Avcısı adlı kitabı okurken sadece bu müziği dinleyerek okumuştum.Şimdi ne zaman gelip dinlesem kitap aklıma geliyor.Bu parça zaten insanın kalbine dokunan bir parça keza Uçurtma Avcısı da son derece duygu yüklü bir kitap resmen acı çekiyorum bu müziği dinlediğimde
Bende bu müziği kitabımla okumak istedim. Ama müzik o kadar güzel ve etkileyici ki kitaba kendimi veremedim 🙂 insanın içindeki duyguları harekete geçiriyor🥲
Burada kalsın sadece. Biz öleceğiz kimse kalmayacak ama duygular burada ruhlar burada yaşanmışlıklar, hayatlar burada düşünceler, yazılar burada, burada kalsın sadece hayatın anlamını sorgulamak burada ne yaptık şimdiye kadar neler yapmadık, yeterince sevebildin mi ? Sen olabildin mi? Dilediğin gibi yaşayabildin mi? Özgürce sen olabildin mi? Hayatı acısıyla tatlısıyla yaşayabildin mi? Yaşadım diyebildin mi? Birgün diyebilecek misin? Zaman durmaz bir kum saati gibi sanki. Görüyorum aslında ama durduramıyorum, bitecek. Hayat da öyle dünya da, sonsuz zannedilen bir gün sadece. Anı yaşadığını unutma. Ne kadar yaşadığın değil nasıl yaşadığındır önemli olan. Belki birileri okur, burda kalsın sadece.
10 VAPURU Sesinde ne var biliyor musun Bir bahçenin ortası var Mavi ipek kış çiçeği Sigara içmek için Üst kata çıkıyorsun Sesinde ne var biliyor musun Uykusuz Türkçe var İşinden memnun değilsin Bu kenti sevmiyorsun Bir adam gazetesini katlar Sesinde ne var biliyor musun Eski öpüşler var Banyonun buzlu camı Birkaç gün görünmedin Okul şarkıları var Sesinde ne var biliyor musun Ev dağınıklığı var İkide bir elini başına götürüp Rüzgârda dağılan yalnızlığını Düzeltiyorsun Sesinde ne var biliyor musun Söyleyemediğin sözcükler var Küçücük şeyler belki Ama günün bu saatinde Anıt gibi dururlar Sesinde ne var biliyor musun Söyleyemediğin sözcükler var. Cemal Süreya ( 1931 - 1990 )
Sesinde kış ayazinin güneşe dönen yüzü var. İnanılmaz ama muhteşem. Çok güzel ama kısa. Aşk var çarpan kalbin biran önce uçan kuşun kanadında kaçışı var. Sesinde koşan kisraklarin varacağı yer umurunda değillerdi var. Sesinde bitmeyecek Kerim bitmisligi var. Sesinde gözlerinin uzaklardan hiç donmeyisi var. Gulmelerinin acınası hallerine alay edisleri var. Doyumsuzluklerin kendi içinde ihaneti var. .. bu sesle susmayan kalbin iç dokuslerine sonsuza dek dur deneyimleri var. .
Şu an bu yorumu buraya bırakıyorum.Yıllar yıllar sonra ölmezsem tekrar geleceğim.Düşünsenize bir yorum bırakıyorsunuz aradan 5-7 yıl geçtikten sonra bu videoyu izlerken yıllar önce yazdığınız yorumu okuyorsunuz.Vay bee.. 13.05.2019 Kendinize iyi bakın güzel insanlar 🌹❤🍁
one of the famous Persian folk song. The lyrics was written by a soldier who would be executed in the following morning, to his sleeping daughter. My white and red flower, when will you come? My little petal, when will you come? You said, I’ll come when flowers bloom All the flowers have already bloomed, when will you come? My Maryam, open your eyes, say my name It was breaking dawn and sun rose up It’s time to go to the field now Oh, sweet Maryam My Maryam, open your eyes, say my name Leave home, hit the road Shoulder to shoulder, as in the old days Oh, beautiful Maryam It’s morning again and I’m still awake I wish I could sleep and see you in my dreams Seeds of sorrow flourished in my heart How does the heart handle this pain? Oh, sweet Maryam
This is actually a love song It's about a lover who lost his love (passed away) and he's calling her to come back somehow (open her eves) it's not about soldier or officer and his doughter this is all myth. Because if you know Persian it has some kind of love language in the lyrics that's not appropriate for father-child relationship
Allahım bu yorumları okurken müzigin eşliginde bambaşka bi huzur sarıyor içimi ve de isyan niye böyle güzel yürekli insanlar etrafımda degil de sadece burdalar ama olsun iyi ki burda bari varsınız bana güç veriyorsunuz
yine yalnızlığıma, yine buraya sığındım. güzel bir mum kokusu, güzel bir kitap, piyanonun güzel sesi... kendimi çok huzurlu hissediyorum şu an. sanki dünya sadece kitap ve müzikten ibaretmiş gibi geliyor. ikisi bitince gerçek dünyaya döneceğimi biliyorum. hiç bitmesin istiyorum. çünkü bitince aklıma küçük odamda olan bedenime yüklenmiş sorumluluklar gelecek. bu müzik ömür boyu sürsün, bu kitap hiç bitmesin...
Oysaki ne çok şükrettim halime çünkü daha kötü olabilirdim.Üzülmem dışarda yapayalnız üşüyen çocuklara haksızlıktı,evladını kaybetmiş bir anneye,eşi şehit olmuş bir kadına,küçük yaşta öksüz kalmış çocuklara ve en çok da ne yaşarsa yaşasın ayakları titremesine rağmen dimdik duran güçlü kadınlara haksızlıktı.Bu kadar üzülmemeli insan,bilmiyorum ya da bu kadar üzülmemeliyim diye kendi şahsıma indirgemeliyim.Hiçkimsenin bir suçu olmadığına o kadar eminim ki,benim derdim kendimle diyip yine köşeme çekileceğim.
Bilmek ve anlamak aynı şey değil. Küçükken bilirdim şimdi anlıyorum. Ölümün ne demek olduğunu, zamanın kostururcasina akışını, sevdiklerimi kaybedecegimi, insanların aslında o kadar iyi olmadiklarini anlıyorum. Bu eseri ne zaman dinlesem halimize üzülüyorum. Bizi uyutuyorlar bu telefonlar, televizyonlar, bütün bu sosyal medya. Hayat kaçıyor, hayat bitiyor arkadaşlar. Nefes alamıyorum. Oyle tuhaf bir zamandayiz ki kafami kaldırıp gökyüzüne baktığımda zaman boşa gidiyormuş gibi hissediyorum. Halbuki saatlerce dizi izleyebilirim. Yagmur yagiyor, kar yagiyor koca sokakta bir iki kisi cikiyoruz camlara. Uzuluyorum cunku Kaçırıyoruz hayatı, sevdiklerimizi, zamanımızı...
Hırs, para, hedef... Birer yarış atı gibi bakıyor herkes bizlere. İnsan olduğumuzu unutturmaya çalışıyorlar. İnsan olun dostlar, müzik dinleyin, kitap okuyun, gökyüzünü izleyin, yazılar yazın, yoldan geçen birine "çok güzel görünüyorsunuz" deyip devam edin. Annenize sarılıp seni seviyorum deyin. Uyuyun, rüyalarınızı kalkar kalkmaz not alın. Şiirler okuyun ve en önemlisi, SEVİN YA. Sevgi çok güzel bir şey. Sen benim için değerli birisin deyin insanlara. Kütüphaneye gidin ve rafların arasında dolaşın. Kitaplara bakın ve dokunun, bazılarının arkasında yazan kısımları okuyun. Bazılarını okumayın, acaba neler yazıyordur içinde diye düşünün. Ağlayın dostlar, ağlayın. Vicdanınıza sahip çıkın. İnsan olun, insanlığınızı yitirmeyin. Aynaya bakın ve seni seviyorum deyin. Sabah erken kalkıp biraz yürüyün. Otobüste telefona bakmak yerine insanlara bakın, onları gözlemleyin ve zaten biraz bakınca sevgiye ne kadar da muhtaç olduklarını fark edersiniz. Kimse kimseyle konuşmuyor bu devirde, siz konuşun ama. Dışarıya bakın otobüste. Hayal kurun, üzülün. Biraz üzülmek iyidir. Hayatın içinde vardır zaten. 5 yıl sonraki kendinize mektup yazın. Kendinizle konuşun. Biraz olsun bu yazıyla sizde bir şeyler uyandırabildiysem de bana dua edin dostlar. Deyin ki, "Allah hakkında hayırlısını versin" iyi geceler dostlar, iyi geceler...
Neden mi dinliyorum bunu? Dün gece abim dinliyordu, uzun süre konuşmadık çalmaya başladıktan sonra. Sanki zamanı durdurmuştu bu teskin edici hüzün dalgası. Sonra farkettim, içimdeki kelimelerin anlatmaya kifayetsiz kaldığı, her türlü yoksunluğun, iyinin ve kötünün ötesinde içimi tırmalayan, beni kendi boşluk duyguma hapseden o dayanılmaz ve ne olduğunu benim bile bilmediğim ağırlığın ifadesi gibiydi. Belki hiç kimsenin ve hiç birşeyin dindiremeyeceği varoluşsal yalnızlığım. Sevdiğim yalnızlığım. Hiç kimseyle paylaşmak istemediğim yalnızlığım işte.
@@yolcudurzehra üzülme öğretmenim, nice çocuklar ile duygusal olarak birebir hissedip, onlara büyüklük yapacaktınız ya; gelin birlikte bir deney yapıp düşünelim; çocuklarla birebir temas kurabilmek... Bunun yanında bir de fakirlik; çocukların en fazla istediği şey nedir? Öğrenmek, yaşamak, ailesine faydalı yaşamak, sonra büyük aile çevre, yakın ve uzak, akrabalara, millete ve tüm milletlere (inşaAllah) öyle değil mi? Peki çocuklar ne ister? Deney, denemek, öğrenmek, üretmek, gerçekleştirmek; onlar gibi düşünürsek onlara yardımcı olabiliriz belki; ancak tüm bunlar maddiyat ile tüm çocukları takip edebilmek gerektirir; maddiyatı getirecek şey nedir? Üretmektir, biz üretip, onlara da bunu aşılayacağız ki üretici olsunlar ve de hayallerine ulaşsınlar, fakirlik bitsin (inşaAllah), bir de kitaplarını öğrensinler mukaddes kitabı okuyup ne yapmalı, dua, melekler, ahiret, gelecek, geçici dünyada esas gayeye ermenin yolu kötülükten uzak kalmak ve iyiye erebilecek hareket, canlılar hakkında bilgi, düşünüp yol almak, beyin nedir, beyne hitap eden kitap, en mukaddesler, büyük cedler, ilk insan ve peygamberler, kitaplar, son kitap Kur'an'ı Kerim... Çocuklar ne ile ilgili olurlar başka? Oyun ile öyle değil mi? Projekurdu.com projeuzmanı.com gibi sitelerde de yazılım uzmanları var; bugün herkes burada iletişim kurmakta ise büyükler, çocuklar oyun oynamakla vakit harcayabiliyorlar; peki bizler neden oyunla öğretmeyi denemiyoruz? Hem beyinleri, düşünce güçleri gelişebilir ve gerçek dünya ile fayda sağlayıcı işler gerçekleşirse o oyunlarda problem çözümü olumlu düşündürerek öğretilirse çocuklarımıza o kadar faydalı olur ve inşaAllah gelecekte insanlar uçarak, veya elektrikli arabalar ile seyahat eder, Jetgiller ile uçan arabaları hayal ettiği gibi; oyunlar ile öğrenmeye, düşünüp bulmaya devam eder hâle ya da iletişim kurar, orada iletişim kurduklarına meselâ oyun ile ahşap oymayı öğrendi ve yaptı, oradan oyun ile online iletişim kurduğu arkadaşlarına satabilir veyahutta üretenlerin üretimleri başka platformlarda çocuklara destek amacıyla satılabilinir vs bu tür projeler üretebiliriz inşaAllah Kazan kazan yolu ile... Olmuyorsa daha iyiye geçebilmeniz gerekiyor, kendinizi buna zorlamanın vakti gelmiştir, çalışılıp para kazanılır ve para kazanma da ve de bu şekilde o para ile fikir, proje, deneme yanılma yolu ile çabalara zemin hazırlama olabilir bu ve; Bismillahirrahmanirrahim "Her zorlukta, bir kolaylık vardır." Olumlu düşünelim... Hayat bizler için ve ilerlemeli, faydalı olabilme yolunda ilerlemeli ve faydalı olma yolu İslâm'da, İslâm tarihi, İslâm bilginleri, İbn-î Sîna, Mimar Sinan, hepsi evvelâ İslâm'ı öğrenerek faydalı olmak için çaba sarf ettiler öyle değil mi? Dinde zorlama olmaz.... Rabbim Allah (c.c) yâr ve yardımcınız olsun inşaAllah güzel isimli kardeşim; Rabbim Allah (c.c) ahiret mutluluğu versin; her iki cihanda da en hayrlı âfiyetleri versin sizlere ve de aile ve nesillerinize cedleriniz ve de irtibat kurup erebildiğiniz her varlığa inşaAllah. Allah yardımcınız olsun, inşaAllah tez hayrını göreceğiniz âfiyetlere erebilirsiniz, sabr diliyorum, dua ile inşaAllah, olumlu düşünün ve her sabah namaz ile güne erken başlayıp, mutlaka namazdan sonra güneşin doğumundan 45 dakika sonrasına kadar okumak, dua il vakit geçirip ardından İşrak namazını edâ ederek Vakıa Suresi'ni okumadan 1 gün bile geçirmemeye çalışın lütfen; eski zamanlarda büyükler kız çocukları olunca onlara Vakıa Suresi'nin okunması öğretilip, günlük okumaları tenbihlenirmiş; Allah'a ısmarladık... Ümitsiz olma, dert demek daha fazla dua demek; dünyada ahirete yol unutmamalı; öğrenip yaymalı nesillere ahiret güzelliği için; Rabbim Allah (c.c)'a emanet olunuz; Rızık Allah (c.c)'tan... Gayret yaratanın emirlerine uymakla iyiye tekâmül eder inşaAllah.. Cefâlar yaşadı Peygamberimiz... Allah (c.c)'a emanet olunuz inşaAllah. Saygılarımla.
Bazen o kadar acıyor ki yüreğim, bunu kaldıramayacağımı hissedince seni dinliyorum. O anda denizin dalgalarında boğuşan bir İrem'den ziyade özgürce uçup denizini seyreden bir martıya dönüştürüyor beni. Sonra kanatlarımı çırparak gökyüzüme yükseliyorum... Mavime...
İ'm from 🇹🇷 , and İ know the story beyond this perşian song , İ cried with your piano because İ remembered the sad story of jane maryam song , love you and love 🇮🇷 song writers , they are simply the best ❤️❤️❤️❤️ music is international language ❤️
This work is 1000 times better than any Iranian that ever sang or played this masterpiece. Much obliged. May you live in the paradise that you are in right now for eternity.
Ve ben duyacağım, sen yukarıda usulca adım atsan da, Ve mezarlarımın tümü daha sıcak, daha hoş olacak; Çünkü sen eğilip beni sevdiğini söyleyeceksin, Ve sen bana gelinceye kadar ben huzur içinde uyuyacağım... (Christy Brown)
Piyano dinleyince kendimi garip hissediyorum. Olabildiğince dinlememeye çalışırım, bana kötü hissettirir, kötü gerçekleri hatırlarım, hayatı sorgularım. Ne zaman dinlesem, aklıma hemen soğuk hava, yalnızlık, yağmur, gri bulutlar, sessizlik geliyor. Memleketime gitmiştim, İstanbuldan bunalıp. Şarkıları dinlerken bu adama gelmiş sıra, bir anda bir piyano sesi başladı. Dümdüz arazideyim, yalnızım, bulunduğum arazi yemyeşil, çimler, ilerideki tek tük ağaçlar. Hafif hafif yağmur yağıyor, rüzgarın uğultusunu duyabiliyorum, tam sevdiğim hava. Bir an o kadar değişik hissedip, ferahladım ki, anlatamam. Sanki İstanbul'da yaşarken çektiğim zorlukların hiçbirini yaşamamış gibi hissettim orada. İstanbul'daki hayatımı düşündüm. Binaları, kalabalığı, insanların ve arabaların sesini, yeşilliğin sadece parklarda olduğu, o parklarda da çok az olduğu, her yerin beton olduğu yerleri. Düşününce bile yaşamış kadar oldum, düşünürken bile daralmıştım. Etrafıma baktım. Bulunduğum yerin değerini öyle anladım ki. Bugüne baktığımdaysa oraya taşınmak orada yaşamak için gün sayıyorum. İstanbul'dan kalıcı taşınıyorum artık. Kötü hissettirir diye dinlemediğim şarkı beni değiştirdi, bana kendimi daha iyi hissettiriyor. Kötü gerçekleri hatırlatıyor diye dinlemediğim şarkıyı dinlediğimde bu sefer hatırlamakla kalmayıp çözüm yarattım kendime. O sürekli rol yapan insanlardan, birlikte vakit geçirmekten mutlu olmayıp, mutluymuş gibi rol yapmaktan o kadar yorulmuştum ki. Dayanacak gücüm tükeniyordu artık. Dünyanın en zor hissi; kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur. Demiş dostoyevski. O kadar doğru ki, ama sonunda kurtuluyorum o ait hissetmediğim yerlerden. Sorunlardan kaçmak yerine, gerçekleri hatırlatıyor diye uzak durduğum şeyler o kadar değiştirdi ki beni, sürrealist olmak o kadar çok kazandırdı ki bana. Sonunda toz pembe düşünmeyi bırakıp, kendi hayatıma odaklanabildim. Sırf kötü diye kaçmadım, üstüne gittim. Hep ertelediğim o acıyı çektim ve değiştim. Acı çekmek, bir şeylerin dikkatimizi çekmek için yalvardığına ve iyileşmek istediğine dair ilk ipucudur'. James Hollis 00.56-8 06 2021
Akıl hastanesinin bahçesinde sigara içiyordum. Merakımdan sanırım, bir şekilde orada buldum kendimi. Kendi halinde, oldukça normal davranan, yüz çizgilerinden kırklarında olduğunu düşündüğüm bir adamla göz göze geldik. Ben bir kaç kafamı çevirsem de, o gözlerini üzerimden hiç çekmedi. Kıyafetlerinden anladığım kadarıyla misafirdi orada, hasta demeye dilim varmıyor şimdi.
Önce biraz çekindim, sonra cesaretimi toplayıp küçük adımlarla yaklaştım yanına.
"Sigara versene" dedi hemen.
Sigarayı uzatırken "neden buradasınız?" demiş bulundum.
Sigarasını yaktı, tekrar gözlerini dikti üzerime. Kırpmıyordu bile, ürkmedim desem yalan olur. "İyi günler" dileyerek uzaklaşmaya karar verdim. "Belki de yanlış bir soru sormuşumdur. Belki canını sıkmışımdır ya da ne bileyim adam deli işte!" diye geçirdim içimden.
"Sen neden burada değilsin?" diye bağırdı arkamdan. Öyle bir bağırdı ki, arkamı dönmeye korktum. Cinnetle bağırır gibi..
Döndüm yüzümü, olduğum yerde, yaklaşmadan baktım yüzüne.
Bu sefer sesini daha da yükselterek, tekrarladı;
"Sen neden burada değilsin?
Onca sahtekarın, onca vicdansızın, onca ihanetin içinde durabilmeyi nasıl başarıyorsun ? Çocukların vurulduğu, çiçeklerin koparıldığı, sevgilerin harcandığı, umudun tükendiği, renksiz, yapay bir dünya var dışarıda. Uyuşmadan uyum sağlayamadığım, gürültüsünden uyuyamadığım. Kirli, kibirli, kaba bir dünya var. Çıkarları uğruna seni çakıyla son model bir arabayı çizer gibi çizecek binlerce insan var. Kanını emecek bir sürü vampir. Sana kullanılıp, köşeye atılmış pis bir mendil gibi hissetirecek bir sürü katil.
Sen neden burada değilsin?"
-Nursen Yıldırım
Kalbimi bıraktım...
Mükemmel.
Alıntı mı, kime ait?
@@cahilsu Nursen Yıldırıma ait
Musadenle bunu Kürtçe yazabilir miyim? Çok etkileyici.
Hiç evlenmemiş ve çocuğu olmayan Franz Kafka, Berlin'de bir sokakta dolaşmaktadır. Ağlayan bir kız çocuğuna rastlar. Çocuğun, parkta çok sevdiği oyuncak bir bebeği kaybettiği için ağladığını anlar.
Kafka, çocukla beraber bebeği parkta ararlar ama o gün bebeğin kaybolan izine rastlamazlar. Ertesi gün aramaya karar verirler. Ne de olsa Kafka'nın bu çok içine işlemiştir.
Ertesi gün beraber tekrar ararlar, 0 kadar ararlar ki, sonunda bir banka oturup ümitsizce birbirlerine baktıktan sonra, Kafka kız çocuğuna, cebinden çıkardığı bir mektup verir. Sevimli kıza der ki: "Bu mektubu sana bebek gönderdi"
Tabi mektuba bakan sevimli kızın gözlerinin içi güler ve aynı zamanda şaşırır. Kafka kendinden emin şöyle bir banka sırtını yaslayıp, iki eli ceketini yakasında, parkın ağaçlarına bakarken "Oku bakalım ne yazmış der"
Kız sevinç göz yaşları ve minnet bakışlarından sonra mektubu açar ve okur. Mektupta, "Lütfen ağlama, dünyayı görmek için gezmeye çıktım ve sana gördüklerimi yazacağım:'
Bu Kafka'nın hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Böylece Kafka'nın hayatında, yaşamının sonuna kadar devam edecek, bir hikayeler silsilesi başlar. Kafka, kızla her buluşmasında, bebeğin maceralarını anlatan, mektupları sürekli, çocuğa okur ve çocuğun çok mutlu olduğunu görür.
Kafka Berlin'e dönmeden önce, bir oyuncakçı dükkanından bir bebek satın alır. Sonrasında, kız çocuğu ile buluşmaya gider, bebeği ona uzatır. Kızımız, bebeğe bakar bir de Kafka'ya, "Ama bu benim bebeğime benzemiyor"
Kafka, çocuğun heyecanı kaybolmadan bebeğin yazdığı başka bir mektup verir Mektupta, "Seyahatlerim beni değiştirdi" yazmaktadır. Kız çocuğu bebeğini kucaklar ve hızlı bir şekilde mutlu olarak evine gider.
Bir yıl sonra Kafka ölür... Yıllar sonra kaybolan bebeğin sahibi kahramanımız yetişkin bir kız olur. Bebeğinin içinde bir mektup bulur, mektupta şöyle yazmaktadır:
"Sevdiğin her şey muhtemelen kaybolacak, ama sonunda sevgi başka bir şekilde geri dönecek..."
Çok iyi be... Fakat gerçekten doğru mu bu olay acaba?
😢😢😢😢😢
Çok teşekkürler
Kalbimi biraktim bi paylasima sevgi bu kadar güzel anlatilmazdi.
Teşekkürler kardeşim
"Yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi?"
~Oğuz Atay~
"Tozlu da olsa tanıyor insan kendini"
Oğuz Atay
Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır...
Oğuz Atay
Biliyor musun Olric, benim birçok dostum var. Görüyorum efendimiz, hepsinin sırtınızda izleri var...
Oğuz Atay
yalnızlık, aşık olup yakamıza yapışırsa peki ne büyük bir korku
Biliyor musun Olric?Artık yalnızlığı bile çok seviyorum, sırf onun eseri diye..
böyle şarkıların altına gelip yorumları okumayı o kadar çok seviyorum ki, bana hala bir şarkıyla yüreği titreyen, bir şeylere duygulanan naif insanların varlığını hatırlatıyor.
kesinlikle
Güzel insan selam olsun sana🙋
Arada sırada güzel bir yorum okumak için tekrar dinliyorum
Bana da...
Правильно размышления
Buraya her geldiğimde aklıma ilk gelen şey Goethe'nin şu sözü oluyor;
'Hassas kalpler için dünya bir cehennemdir.'
Çok doğru bir söz👍👍
Attack on titan "This world is cruel"
@@shingekifan9961 😊😃
😊👍✍
O kadar çok katılıyorum ki...
"Kaybettiklerim arasında en çok aklımı özlüyorum."
-Mark Twain
İyiydi
Yaşadığın hayatta iki önemli gün vardır biri doğduğun gün diğeri nedenini anladığın gün.
-Mark Twain
😓
Güzel söz bence onca yaşadığım şeye rağmen hala kaybetmedim aklımı doktor bile çok akıllısın dedi.😊
O kadar çok şey kaybettim ki içimde
Hangisi hangisiydi unuttum
küçükken sözü olmayan şarkıları manasız sanırdım meğerse en manalı şarkılar sözü olmayan şarkılarmış onu anladım
Söz kısıtlar bizi söz duvarlar örer hayallerimize.
En derin yalnızlıklar ise anlaşılamamaktır
Anlaşılmak aynı hayalleri habersiz kurmak aynı hisleri yaşamaktır
Kilidini kendinizden bile sağladığınız en derin hislerin ve hayallerin saklı olduğu dünyanız vardır ve öyle biri gelir ki sizin bile girmeye korktuğunuz o sokakların arasından size seslenir sizi size anlatır
O insanları kırmayın onları bulduğunuz an hem bu alemi hem öte alemi kazandıracak ilk hareket başlar ve sonsuzluk yolunda ilk hareket başlar .
Yolun sonunda ne sen kalırsın ne o kalır ikilik biter işte tam orada aşk olur.
Sözü olmayan şarkılarda sözü sen yazıyorsun ve bu daha anlamlı yapıyor.
Bu şarkının sözü var. Fakat yinede sözsüz dinleyip manayı kendi benliğinde bulmak en güzeli 😊
@@ebrarkan9670 bunu bana eşim attı bir ay sonra da öldü şimdi dinleyip duruyorum içim çok acıyor ağlıyorum dinlerken sanki bana birşeyler anlatmak istemiş gibi ama ne ?
@@gizemd4650 Ertesi gün idam edilecek subay yanında uyuyan kızı için bu şarkıyı yazmıştır.
Kırmızı ve beyaz çiçeğim, ne zaman geliyorsun?
Küçük taç yaprağım, ne zaman geliyorsun?
Dedin ki çiçekler açtığında geleceğim
Dünyanın bütün çiçekleri açtı, ne zaman geliyorsun?
Meryem’im, aç gözlerini, söyle ismimi
Şafak vakti ve güneş doğdu
Tarlaya gitme zamanı geldi
Ah tatlı Meryem
Meryem’im, aç gözlerini, söyle ismimi
Çık evden, yola koyul
Omuz omuza, eski günlerdeki gibi
Ah güzel Meryem
Yine sabah oldu ve ben hala uyanığım
Keşke uyuyabilsem ve seni görsem rüyamda
Hüzün tomurcukları büyüdü kalbimde
Yürek nasıl baş eder bu acıyla
Ah tatlı Meryem
Şimdi hasat zamanı, gel, beni terk etme, sen benimsin
Çalışmaya gidelim, buğday biçmeye
Şimdi biçme zamanı, gel, beni terk etme, sen benimsin
Çalışmaya gidelim, gel, gel güzel Meryem, tatlı Meryem...
Sözlerinden de anlaşılacağı gibi acı bir umut, geçmiş günlere, anılara, hatıralara bir daha dönmeyecek olmanın verdiği ıstırap, sonsuz çaresizliği en derinden hissedebiliyorsun.
İşin garip tarafı bu duyguların hepsini sözlerini hiç bilmeden anlamadan da en derininden hissediyorsun. Müziğin bestekarları adeta acıyı ilmek ilmek her notaya büyük bir ustalıkla işlemişler.
(Sizin de müziği dinlerken hissettiğiniz bunlar olsa gerek. Büyük bir kayıp yaşadığınız için bunu çok daha derinde yaşamanız da çok normal. Allah size sabır, eşinize ise rahmet etsin.)
"Kızılderililer fazla yürüdükleri zaman hemen bir ağaç bulur, altında oturur ve beklemeye başlarlardı. Onlara neyi bekledikleri sorulduğunda şöyle cevap verirlerdi; bedenimiz hızlandı, ruhumuz geride kaldı, ruhlarımızı bekliyoruz." burası da benim ağaçlarımdan birisi...
Cok guzel bir agac secmissiniz
maalesef ki benim ruhum bedenimden hızlı büyüyor ve bedenim buna ayak uyduramıyor
@hedef hacettepe tıp benim de hep ağacım olmuştur
Mukemmel.
Listen to my cover of this great amazing song here:
------>. th-cam.com/video/MiLoAI6XQ7U/w-d-xo.html
Yorumların geneli bu tür eserleri dinleyenlerin melankoliye ,ölüme , acıya daha yatkın oldukları üzerine yazılmış yazılar. Bu tür eserler (insanın yüksek duygularını ortaya çıkaran eserler ) sanatın sanatçının görevidir. Acı sevgi yalnızlık huzün vs hangi insani duygu olursa olsun, bu yüksek duyguları yaşamak onları hissetmek yaşamayı sevenlerin harcıdır. Sokratesin bana göre en iyi sloganlaşan fikri " sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez" yukarıda anlatmak isteğim fikirlerin kaynağıdır. eğer hayatı sorgulamaz isen içinde olduğu durumu( bu durum her ne ise ) bilemezsin , kendi durumunu bilemezsen kendini de tanımlayamazsın, kendini tanımayan insan yaşadığı, yaşayacağı anın değerinin farkında değildir. Bir şeyin farkına varmamak o şeyi hissetmemek ,görememek yani yaşayamamak anlamına gelir . Yaşamak için yaşamın ne olduğunu bilmek gerekli şarttır fakat yeterli şart değildir. gerekli şartı yerine getirmeden yaşamak nafile bir hengamedir. Ahmet Arif bunu dizlerinde çok güzel dile getirmiştir " yaşamak sade yaşamak yosun solucan harcıdır". sadece yaşamak için yaşamak insani değildir. Bizin türümüz fizyolojik ihtiyacın ötesinde bir türdür. Biz sadece üremek ,yemek yemek veya acıdan kaçınıp, hazza yaklaşmak için yaşamayız. yani yüksek duyguları yaşamak isteyen insanlar , onları yüreğinde hisseden insanlar gerçekten yaşayanlardır. Çünkü içinde oldukları durumu anlayan insanlardır onlar. elbette oldukları durumun içinde acıda ve hüzünde var . Acının ve hüznün olmadığı bir hayat mümkündür belki . ama o hayat dünyayı , bizi tanımlamazdı. biz ki hem tecavüz eden , yıkan ,öldüren ,işkence edeniz fakat aynı zamanda acıyan , emek veren yaşatan, seven ,sevilen , umut edeniz. Kendinin ne olduğu bilenler yaşamı, yaşatmayı en iyi bilenlerdir.
👏😍😍
Bravo cok guzel anlatmissiniz
You tube tarihimde okuduğum en tatmin edici yorumu okumuş olabilirim
insan ne ile yaşar diyor ya hani lev nikolyeviç tolstoy tıpkı onun tanımı gibi söyledin aslında gerçektende öyle herşeyden bir tutamdır insan sevgiden nefretden acıdan sevinçten üzüntüden zaten insanı da insan yapan duyguları değilmi
Bu harika yorum için teşekkürler. Her okuyanın kendi hayatına katabileceği çok şeyler var.Okuduktan sonra bir nebze rahatladığımı ve cevapsız bazı soruların cevaplandığını hissettim. Bazı insanlara melankolik yakıştırması yapanlara verilebilecek en güzel cevap...
Kitap okumanın ve seni dinlemenin verdiği huzur hiçbir şeyde yok. Ne aşk acısına inanırım ne birini sevmeye hepsi huzursuzluk verdi bana 19 yaşındayım 2 senedir o kadar farklı düşünüyorum ki hayatımda hep birileri olsun isterdim 2 senedir kimse yok ciddi ciddi kimse yok laf olsun diye değil ilklerde biraz hayıflanmıştım fakat sonradan çok güzel bir hal almaya başladı. Tadına varınca sanki sert bi duvara çakıldım düşüncelerim öyle değişmişti ki ben bile kendimi tanıyamıyordum artık her şeye ağlayan isyan eden kız değildim artık cesur ve hayatı için mücadelesini tek başına sürdüren biriydim. Lise 1e giderken bir hocam kitap okumamı önermişti bana aldım okudum o gün bugündür okurum o okulda dayatılan derslerden daha fazla faydasını gördüm. Kitaplardaki insanları gerçek hayattaki insanlardan daha çok sevmeye başladım. Daha sonra bir piyano çalan adam gördüm tıkladım ki öğrendim ismi evgeny grinko ruhuma dokunmuştu artık kitap okurken hep açar dinlerim. Şuan sınava hazırlanıyor durumdayım istediğim tek şey iyi bir insan olmak en korktuğum şey de insan olamamak. Hassas bir kalbim var bu dünyadan kimseyi kırmayıp ayrılmak istiyorum. Diyeceğim o ki hayat çok garip denizlerde sürükleyebilir sizi siz kendi denizinizi kendiniz yaratın içindeki dalgada siz olun. Böyle şahaserleri dinliyorsanız ince ruhlu birisiniz demektir hepinizin hayatı boyunca yüzünün gülmesi dileği ile :)
Sınavlarda başarilar
kitap okumak kime ne katmış ki sana da katsın
@@temhasoul Kime katıp katmadigini bilemeyiz ama kitap okumak insanı daha duyarlı bir birey yapar
❤
Ayni surec icerisinden geciyoruz umarim sonunda uzulen uzen taraf olmayiz uzen taraf olmamak icin sabrediyorum bu dunyaya
''Ağlamak için gözden yaş mı akmalı, dudaklar gülerken insan ağlayamaz mı?''
-Victor Hugo
Leyla hanim buyrun bugünde benim için dinleyin 😊
bize de hatırlatır mısın @@unalkar2881
Leyla
Bizler her gece gözyaşlarını silmekle meşgul sabahı kahkahalarıyla kucaklamış, kucaklanmamış insanlar...
Bu sözünü notlarıma alıyorum başkan, sağol..
Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda..
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum..
Biraz kırgın..
Biraz da kirletti sensizlik beni!
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
“İyiyimler” yamaladım dilime.
Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..
Gel diye beklemiyorum artık,
Hatta istemiyorum gelmeni..
Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum
Benim derdim yeter bana banane!
Alıştım mı yokluğuna?
Vaz mı geçiyorum, varlığından?
Tedirginim aslında,
Ya başkasını seversem?
İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem...
- Özdemir Asaf
ya bi siktirin gidin amk
her videonun altında bu yorum amk
Cok güzel bir şiir ne saçma yorumlar yazmışsınız bence siz gidin
@@semaatalan Çok takılmayın, bu gibiler ziyanlar her yerde var. Alışmak lazım.
@@resull787 haklısınız ama insan bazen katlanamıyor
"We may speak different language" "but music is a language that all understand"
You should definitely take a look at this channel. He is playing the piano beautiful :)
th-cam.com/channels/RvBFNJwXYkWEBth0RrMKew.html
absolutely bro
O kadar haklısın ki
Yesn't keke
😂😂😂
👍👌🖐👍👌
Kıskanırlar azizim kıskanırlar..
Eğer kendi ayaklarının üzerinde duruyorsan,
Kimseye eyvallahın yoksa,
O Gülen Gözlerini,
Bitmeyen enerjini,
Mütebessim çehrendeki Tebessümünü,
Hatta Acıların bile sana kattığı o gücü kıskanırlar..
Bu melodi beni aldı çocukluğuma götürdü..
👍👍👍👍👏👏👏👏
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…
Can YÜCEL
Çok güzel söylemiş Can Yücel ♥️
Türklarin soyledigi sozler uzun ama anlamli oluyor vence
Neden?
Hayat öyle yaşamayı öğretti bana
Pi
"Gerektiği zaman ağlamaktan çekinme. Çünkü gözyaşları söyleyemediklerini söylemek içindir..."
~Dostoyevski~
Bir kaç yorumuna denk geldim hepsi de çok güzel. Lütfen yazmaya devam et :)
abone olunn
Tam da öyle bir kısımda denk geldin ki piyanonun , ağlattın kardeş
Şu an Dostyevski'nin yeraltindan notlar kitabını okuyorum🌒
Hangi eserinde yazıyor
şarkıyı dınlerken yorumları okumak ve farklı yaşanmışlıklara dokunmak muazzam birşey.. kalın sağlıcakla güzel insanlar..
Bende öyleydim 😊
zaten yasanmisliklari olan insanlari bu müzikleri dinler brazda olsa rahatlamak icin 😌
Kesinlikle 👍🏻
Kesinlikle evet
Bugünde benim için dinleyin Sami bey
Bu parçayı depremden önce kar storysi atarken gaziantepte dinlemiştim. Bugün yeniden karşıma çıktı. Çok farklı duygularla yeniden dinledim. O günden bu güne çok değiştim. Umarım ruhum gördüğü zararı sıkıntıları hayatına gelen güzel şeylerle telafi edebilir.
Hala Antep’te misiniz
Allah kolaylık versin
"Herkesten çok gülüyordu, belliki canı acıyordu."
-Tolstoy
Sahibe Yazimova Quba 🍎🍏 seni xatrlatdi nedense
hangi roman acaba?
Bu cümleyi süzebilen biri..Kimsin neredesin..bilmem..Selamlıyorum.
@@selcukbilen7062 farkedebilen biri asıl sen kimsin
canı acısa ağlar hocam niye gülsün
"İnsanlaeın en büyük hatalarından biri de doğru zamanı yanlış kişilerle doldurmaktır."
~Charles Bukowski~
işte bu şuan aradığım yanıt
ben
Zaman hiçbir vakit yanlış olmadı ki, şayet yanlış olan daima insanlıktı.
Anne seni çok özledim. Direnecek gücü artık bulamıyorum kendimde. Ne dinlersem dinleyeyim, ne okursam okuyayım, neye bakarsam bakayım sadece seni duyuyorum, seni görüyorum, seni hissediyorum. Sadece seni istiyorum. Bu hayata devam edebilmek için sana ihtiyacım var. Ama şimdi şu anda ne sen varsın yanımda ne de devam edebilecek gücüm. Seni özledim anne, rüyama gel her gece.
Üzülmeyin lütfen ben hep sizin yanınızda olurum ne zaman üzülürseniz annenizi özlerseniz yazın bana birlikte konuşalım olur mu birazda olsa belki yardım ederim size iyi gelebilirim ♥️
Teşşekür ederim cevabınız için. ❤️
@@suhedashd rica ederim memnun oldum ^^
@@AsudeEbrar Ben de memnun oldum. :)
Şüheda KURT merhaba.. acıların en büyüğüyle sınanırsın çok sevdiğin birini kaybedince çok iyi bilirim ve hayat hiç bir zaman eskisi gibi olmaz kalana ama bence yaşıyorsak bir sebebi var sevdiklerimiz bizleri böyle görmeyi isteyecek son insanlardır. Eminim annenizde biricik kızını güçlü görmek ister. Çok içime dokundu bu yorumunuz tekrardan acınızı tazeler miyim diye yazarken çok düşündüm ama bilmenizi isterim ki bazı acılarla yaşamak zorundayız. Bir gün elbet bizde toprak olacağız kavuşacağız sevdiklerimize. Yanınızda olduğumu hissettirmek istedim sadece tanımıyor olsamda acılar ortaktır. Acılar insanları bir yapar. Gönlünüz kadar güzel bir yaşam dilerim🙏🏼
Yine geldim yorumları okumaya. Burada ince insanlar var. Geceleri gelirim, Evgeny Grinko parçaları altındaki yorumları okurum. Bu çok hoş bir şey ya. Belki hayatımda hiç görmeyeceğim bir insanın derdini dinliyor gibi oluyorum. Ona yanıt verebiliyorum. Aylar sonra olsa bile. Tek ortak noktamız Evgeny Grinko dinliyor olmamız hem de. İnternete bu yüzden para veriyorum işte. Burada yer alan bütün ince yüreklilere selam olsun.
Sana da selam olsun M. Hamza
Selam üzerine olsun Hamza.
👏
kalbini ve kainatin harmonisini anlayanlara selam olsun
Selamlar 😊 ben tekim sanıyordum
Allahım bu muhteşem eseri test çözerken dış sesleri duymayayım diye dinlediğim günlerden mesleğimi elime alıp bi kenara oturup bütün noktalardaki her ahenge ayrı ayrı hislenip dertlendiğim günlere çıkmamı nasip ettt
Bu isteğini erteleme. Şimdi dinle ve hisset içinde. Hayat zaten acımasız olduğu için insanı hissizleştiriyor. Geleceğin zaten garantisi yok.
@@kemalyetkinler2910 ne alaka?
Amin
bu yorumu bende test cozerken okudum umarım hayallerimize çabucak ulaşırızz
@@ahmettalha2612 ben ulaşamadım sana kısmet
-Hayatta üç yanlışım oldu Olric
+Ne gibi efendim?
-Tanıdım,inandım,güvendim.Ama bir doğrum oldu
+O nedir efendimiz.
-Sevdim Olric.Fakat sen de bilirsinki üç yanlış bir doğruyu götürür.
~Oğuz Atay~
Hangi kitaptan bu
@@darkparadise_ Tutunamayanlar kitabı
@@darkparadise_ oğuz atay tutunamayalar
3 değil hocam 4 yanlış bi doğruyu götürüyor iyi tarafından bak hala 0.25 netin var hala
oyyy
Kim üzebilir ki seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni,sen hazır değilsen?
Kim yıkar yıpratır seni sen izin vermezsen?
Kim sever seni,sen kendini sevmezsen?
Her şey sende başlar,sende biter...
Yeter ki yürekli ol,tükenme,tüketme,tükettirme içindeki yaşama sevgisini.
Unutma çaresizsen çare sensin.....
Ya çare sizsiniz ya da çaresizsiniz sözü geldi aklıma
Dinlerken bu müziği 1.sınıfa, okula başladığım ilk günlerimi hatırlıyorum 1999.Yokluk var, saygı-sevgi var, komşuluk-akrabalık var, güven var, sokakta oyunlar, dalından kopardığımız meyvalar var, kaygısız günler, sevinçlerimiz yüreklerimize sığmayacak kadar büyük.Bütün güzel zamanlar geride, eskide kaldı.Şimdi teknoloji, sosyal medya saçmalıkları, savaşlar, küresel iklim krizleri, çocukların bile ekonomi muhabbetleri, gelecek kaygısı, daha neler neler…. Çok özlüyorum.. keşke hep çocuk kalsaydık.
Dinledim...
Yorumlari okudum...
Hislendim,duygulandim...
Üzüldüm,acıdım bazen...
Sanki herşey, ama herşey,
Hayat,insanlar,gecmis,olan biten,disardaki kavga gürültü,kötü insanlar ve onlara direnmeye çalışan iyi insalanlar, bizler sizler, hersey, film seridi olup akti...
Büyüsü var bu melodinin...
her şey ayrı yazılır ylnz...
Sözleri var. Hatta hikayeside. Sabah idam edilecek bir subayın küçük kızına yazdığı mektup
@@11bsfl97 haklısın :)
Gece herkes uyuduktan sonra, çıt yokken gece sessizliğinde dinle ve nefes aldıkça şükret, çok ama çok güzel...
You should definitely take a look at this channel. He is playing the piano beautiful :)
th-cam.com/channels/RvBFNJwXYkWEBth0RrMKew.html
👌🙏⏳
İNTİHAR YÜKLENİYOR ..
mükemmel dedin,bunu dinleyip her nefesle şükrü hissetmek,yaradan ve yaşatan,hayat veren Allah'a sonsuz şükürler
@@sorgulayanyolcu2443 şükretmek mi
Jane Maryam'ı her dinlediğimde sanki ilk defa dinliyormuşum gibi mutlu oluyorum iyiki böyle müzikler var ve iyiki böyle müzikleri dinleyen insanlar var ❤️
İdama giden Meryem için babanın yasıdır😢
aynen
@@bahary.9089 filmin ismi nedir?
@@sancak7787 Eserin hikâyesi öyle. Film değil
@@bahary.9089 yaa anladim cok sagolun😢
"Müzik sanatı, gözyaşlarına ve hatıralara en yakın olanıdır."
~Oscar Wilde
Not abstract enough
aynen öyle
Song: Iranian 🇮🇷
Cover maker: Russian 🇷🇺
Channel’s owner: Azerbaijani 🇦🇿
Comments: Turkish 🇹🇷
Kendi kendime konuştuğum kadar başka kimseyle konuşmuyorum
Sebep delilik değil ,sadece bilirim ki
İnsanı sadece kendi iyi dinler
Bob marley.
Bu kadar duygusal insanla yorumlarda buluşmak sevindirici...
"beklemek cehennemdir, ama beklerim seni"..
Shakespeare
Ve hâlâ bekliyorum seni değil benliğimi..
Ben Adıyaman depremzedeyim yüreğim paramparça 1 buçuk ay sonra bi çatıda uyudum evimi eşimi ablamı yiğenlerimi kaybettim bi çocuklarim kaldı ağlıyorum ağlıyorum memleketime kaybettiklerime ağlıyorum ağlıyorum...
Everything is going to be ok..
Am extremely sorry for your lost 😔
No words i can ever write would bring your beloveds back ❤️ but am sure they are in heaven looking after you , praying for you to be strong again .. love will never die my friend so make your love to them gives you the motivation to continue..
Much Love from SYRIA 🤍🕯️🤍
Yalnız değilsiniz, kardeşim. ALLAH (C.C) Yardımcınız olsun!
Allah sabırlar versin inşallah. Allah kalan ömrünü geçen ömründen hayırlı etsin. İnşaallah güzel günlerin olur.
جهان جای قشنگی نیست ،همی چیز رنج است و رنج😢
Başınız sağolsun canım benim inşallah çocuklarına iyi vakit geçirirsiniz. Allah yardımcınız olsun. Merak etme ölen hiçbir depremzedeyi unutmayacağız
Allahım bu güzel melodiyi dinleyebildiğim için sana binlerce kez şükürler olsun ❤️
Gizem hanim buyrun sizide böyle alalım bu gün
Jane Meryem, ayrıca "Nazanine Meryem" veya "Gole Meryem" olarak bilinen en ünlü ve güzel Farsça folklor şarkılarından biridir. Sözlerinin, ertesi sabah idam olacağını bilen bir subayın uyuyan kızı için yazdığına inanılır.
Kırmızı ve beyaz çiçeğim, ne zaman geliyorsun?
Küçük taç yaprağım, ne zaman geliyorsun?
Dedinki: Çiçekler açtığında geleceğim
Dünyanın bütün çiçekleri açtı, ne zaman geliyorsun?
Meryem'im, aç gözlerini, söyle ismimi
Şafak vakti ve güneş doğdu
Tarlaya gitme zamanı geldi
Ah tatlı Meryem
Meryem'im, aç gözlerini, söyle ismimi
Çık evden, yola koyul
Omuz omuza, eski günlerdeki gibi
Ah güzel Meryem
Yine sabah oldu ve ben hala uyanığım
Keşke uyuyabilsem ve seni görsem rüyamda
Hüzün tomurcukları büyüdü kalbimde
Yürek nasıl baş eder bu acıyla
Ah tatlı Meryem
Şimdi hasat zamanı, gel, beni terketme, sen benimsin
Çalışmaya gidelim, buğday biçmeye
Şimdi biçme zamanı, gel, beni terketme, sen benimsin
Çalışmaya gidelim, gel, gel güzel Meryem, tatlı Meryem
bu bilgi için çok teşekkürler
kalbime dokundun
@@kutuplardacayicenpenguen878 rica ederim, bilgilenerek ve bilgilendirerek insanların kalbine dokunabiliyorsam ne mutlu banaa
Sevgili thor bu inceliğin için teşekkürler
Ağlattınız beni
Boğazım düğüm düğüm, Tüylerim diken diken oldu..
LAVİNİA
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
- Özdemir Asaf
teşekkür ederim...
@@Ela-pw4ih ricalar
@@Gizemmmmgiz Barış Akarsu -“Lavinya”, şarkısını çok güzel söylemiş.
Özdemir Asaf 😍
ya bu şiir kalbime dokunuyor ağlayasım geliyor.lavinia ismini duyunca bile içim ürperiyor.herkesin laviniası gider, dönmez, beklemek boş...
Bu müziği dinlerken tanımlayamadığım birşeyleri kaybediyormuş gibi hissediyorum. Ve asla başka bir şeye odaklanamıyorum. Bu notalarda çok derin bir acı ve ümit gizli sanki. İnsan o acıya ve ümide kapılıp gidiyor. Sanki dünyadan apayrı diyarlara göçüyor. Bir dinginlik kazanıyor, olgunlaşıyor. Tek kelimesi olmayan bu şarkıda binlerce mana gizli. İnanılır gibi değil.
Sözleri var. Hatta hikayeside. Sabah idam edilecek bir subayın küçük kızına yazdığı mektup
İlk cümleni kurmaya uzun zaman uğraştım. Teşekkürler 🌸
@@ibrahimhalilgencdal9395 ne demek. Müzik dili evrenseldir
Al benden de okadar hocam
@@yunusemre-pi2rpmektubu merak ettim.
Hafif rüzgarlı bir gecede balkonda oturmak gibi hissettiriyor..
yağmurlu bir havayı anlatıyor akşam 6 caresizliği anlatıyor yağmur okadar sakin ki
Şuan o havalardayız ve balkondayım.
Sonbaharı anlatıyor
Müsadenle bu sözünü şiirlerimde kullanmak istiyorum, selametle..
Üşüdünüz mü?
Hic tanimadiğım bir insanın özlemi var içimde,
Hiç uğramadığım kentlerin özlemi.
Acaba bütün bu özlem ve beklenti yaşanmamış duyguların eksikliğini hissettirmesi mi? Bilemiyorum. Bazen her şey bir saçmalıkmış gibi geliyor. Bütün bu çaba, stres, hengame ne için? Bilemiyorum. Tek bildiğim bir özlemin içinde oldugum .Bir beklenti içindeyim ama kime ve neye karşı bunu bilemiyorum. Vatanından koparılmis bir mülteci gibi hissediyorum bazen. Kendi zamanindan koparilıp asırlar sonrasina sürgün edilmiş bir zaman tutsağı gibiyim. Hep bir kavuşma ve bir geri dönme isteği var içimde. Bazen düşünuyorum da acaba rüzgarda savrulan yönü belirsiz bir yaprakmiyım. O zaman bütün bu uğraşlar ne için? Sanırım bu haykırışlardan çok bu bilinmezlik ürkütuyor insanı...
Kalıcılık arayışımız ile dünyanın faniliği kavga ediyor. Üstüne üstlük insanların burayı sanki sonsuzmuşçasına sahiplenmleri, hiç ölmeyecekmiş gibi hırs yapmaları da yalnızlığa itiyor insanı. Yaşanmamış duyguların eksikliği değil aslında, yaşamak istediğimiz duygular var ama bu kadar kötü insanlar arasında ve bu kadar geçici bir dünya içinde bu duyguları kimle ne zaman nasıl yaşarım korkusu. Yaşamak isteyip de yaşayamama korkusu... Sevgilerle...
Hepimizin bir tek özlemi var o da bizleri yaratan Rabbimiz'e olan özlem. Biz bunun farkına varana kadar bir çok şeyi özlem çektiğimiz şey sanırız. Bazımız sonunda Allah'a varırız. İşte o zaman içinizdeki ozlem giderilmiş olur.
Düşüncelerine hayran kaldım. Bir bilinmezliğin ortasında olduğumu hissettirdi bana.
Yüreğinize, kaleminize sağlık. Selametle!
Tüm hissettiklerimi benim yerime yazmışsın sanki...
"Yüz yılardır oynanmasına rağmen hiç bir seyirci sahneye fırlayıp Romeo'nun zehirli içkini içmesine engel olmamıştır.Sonunda geminin batacağı bilindiği halde Titanic defalarca izlenmiştir.Bitecektir korkusuyla aşktan kaçarsan hayatdan hiç bir tat alamasın.Çünkü Remeo ölmeli,Titanic batmalı ama aşk her şeye rağmen yaşanmalı" ~Adam Fawer~
Her izleyen belki de filmin sonunu bilmiyordur..
@@baharengin8928 bu kadar derin bir cumleye, bu kadar yuzeysel bir yaklasim, bravo!
"Even though it has been played for centuries, no audience has stopped Romeo from jumping on the stage and drinking his poisonous drink. Although it is known that the ship will sink in the end, Titanic has been watched many times. If you run away from love for fear that it will end, you will not enjoy life at all. Because Remeo must die, Titanic must sink, but love must be lived despite everything. " ~Adam Fawer~❤❤
Kuş ölür,sen uçuşu hatırla…
@@erdemyapclar7735 hakikaten yaaa, kafayı yer insan.
Ülkemden çok uzakta eğitimim için başka yerlerdeyim. Özledim. Başka insanlar başka diller başka kültürler yoruldum. Memleketimi özledim küçüklüğümü o bakkala dondurma almak için gittiğim günleri, o lisede karnım ağrıyana kadar güldüğüm zamanları, o üniversitede istanbul sokaklarında sabahladığım geceleri. Çok özledim çok. Ailemi arkadaşlarımı eski türkiyeyi. Savrulup duruyoruz doğru mu yanlış mı demeden hep bir arayışta olarak savruluyoruz. Umarım bi gün bu savrulmalarımız bizim için en güzel olan olanla son bulur. Sağlıcakla kalın dostlar
aynısını yaşıyorum insan mutlu olduğu yere aittir derler biz de bir gün ait olduğumuz yere gidebilecek miyiz sence
@@zehrademirrr_ memleket, hüzünlendiğinde yalnız hissettiğinde olmak istediğin yerdir derler. Ya bi seçim yapmak zorunda kalıp geri dönücez ya da yaşadığımız hayat hayal ettiğimiz hayatmış gibi varsayıcaz. İnan bende bilmiyorum
@@Denise_travel bir kere geliyoruz dünyaya mutlu olduğumuz yere ait olalım be
@@zehrademirrr_ para mutluluğu satın alır mı? Sanırım şu an bu yöntemi deniyorum. Belki 10-15 yıl sonra satın anlamadığını farkedip dönerim
@@Denise_travel nasıl mutlu hissediyorsan öyle yaşa 🫶
oğluma (5 yaş) dinlettim, ne hissettin diye sordum, keşke savaşlar olmasaydı askerler ölmeseydi dedi , hüzünlenmiş...
dinletmeyin henüz ruhunda yaralar açılmasın
Twitter burası değil kanka kurgunu oraya aktar.
:(
@@tugceumaymay3187 geçmiş olsun, rahatsızsın galiba.
@@Seyicardi NVKCFIEHNLKDCUJDVN AŞIRI İYİ YA DUYGULUYKEN GÜLDÜRDÜN KARDEŞ.
Unutacağımı pek sanmıyorum ama olur da öyle bir hata yaparsam buna izin vermeyin hatırlatın bana tüm acılarımın sözleri olduğu bu güzel eseri
Uyan aga
Sizi çağırıyorum, gelin ve bu güzel şaheseri dinleyin efendim...
Tekrar dinlensin!
Yine gel
@@berfinsnctgy9803 hep buralardayız!
Dinlerken yorumlari okumak ve farklı yaşamları yaşananları ve de yaşanılmayanları kısacası yüreği güzel yahutta yorgun insanların hikayelerini hissedebilmekte güzel birşeymiş öğrendim ki öğrenilcek çok şey var bu hayatta ve bir gün sonsuzluğun koynuna bırakırken her birimiz kendimizi bir piano müziği eşliğinde tüm olup bitenler bir an bir anı gibi gelir göz önüne gözlerimizi kapattığımızda...
kesinlikle...
@@Azadoo.04 Saol🕊🎶
Tıpkı boşluktaki bir toz zerresi misali... Ne boş ve garip
@@ikimaviarassen673 öyle işte ne tuhaf ne garip şey ve koskocaman bir hiç ve boş boşluk dediğin gibi toz zerresi kadar...
@@zehk2928 Her yana dağılmış, tüm parçalarım. Yeniden birleştirmekte istemiyorum sanki. Nasıl olsa yeniden döngü tekrardan ibaret olmayacak mı sanki...
"Döne döne sonbahara ulaştı yorgunluğum
Uzaktan ölümün çanlarını duyuyorum."
~Attila İlhan~
Duyuluyor mu, hissediliyor mu gerçekten?
"İnsan yalnız kalması tek başına olması değildi, insan kalabalıkta da yalnız olurdu etrafında o kadar insan varken içi hep yalnızdı. En kötüsü de neydi biliyomusun kalabalık artınca insan daha çok yalnızlaşıyodu" 07.07.20
Tıpkı benim gibi
"İnsanlık ağacının kırılmış dalıyız biz." 11.12.2022
I am Iranian.
I'm so happy to hear it from a foreigner.
Art always close all people together.
Thank you for sharing this amazing music with us.
Hi dear Shiva , It’s better to not use foreigner word as It doesn’t mean nice, better to say different people, we are all citizen of world. Thanks.
Me too
I am also delighted to hear it played by an international artist. You're right, Shiva: Art brings peaple closer to one another.
"art is a bridge between hearts" tolstoy... we can stay as human as much as we try to be much close to arts. p.s. iranian people are so talent in arts... personally i met so many...
You should definitely take a look at this channel. He is playing the piano beautiful :)
th-cam.com/channels/RvBFNJwXYkWEBth0RrMKew.html
Song: Iranian
Cover maker: Russian
Listeners: Turkish
God I love the internet
the power of music brings us together
Indian listener here
Galiba biraz gerçek müziğe acıkmışız türkler olarak
Tüketici millet işte nasıl olabilirdi başka
Keşke liste tersten olsaydı ama ne yapalım en azından dinlememiz
bile bir gelişme kavi bro!
Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden...
Dağ başı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter...
Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter...
Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter...
Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır, sende naz...
Gündüzünden vazgeçtim, düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter...
Duymasa da hiç kimse
Şâir gönlümün, sende karar kıldığını.
Ve içimin şerha, şerha yarıldığını
Sen bilsen yeter...
Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
Eğilsen yeter...
Yavuz Bülent Bakiler
Bu fon şiirlere çok oturuyor
Evet, haklısınız.
bu tür eserleri dinleyenlerin bu hayatta mutlu olabileceğine inanmıyorum ben. ince düşünür, hislenir, hassas yüreği yapamaz fazla buralarda. ölüm var, acı var, yoksulluk var, kavga var. dışarısı soğuk, üşür sıcacık yürekleri. Bir gün yağmurun altında, karın altında toprağın altına koyulana dek üşür.. Sonsuza dek soğuduğu güne dek üşür de durur...
Faruk 13TH reis o nasıl sözler yürekten vurdun
ne güzel söyledin öyle
bir Dostoyevski bir de sen hayatımı s..tiniz.
Bundan daha doğru bir yorum olamazdı. Yazmak isteyip de yazamadıklarımı yazıya dökmüşsünüz. Dünya üzerinde Dert var. Hissetmek var. Diğerlerini düşünmek var. Bunca şey varken insan nasıl mutlu olur? Nasıl diğerlerini göz ardı eder? Nasıl Dünya'nın onlar için de döndüğünü unutur?
Öyle.. dışarısı soğuk ya siz
Kiza bir partide rastlamisti.. Harika birseydi. O gun pesinde o kadar
delikanli vardi ki.. Partinin sonunda kizi kahve icmeye davet etti. Kiz
parti boyu dikkatini cekmeyen oglanin davetine sasirdi, ama tam bir kibarlik
gosterisi yaparak kabul etti. Hemen kosedeki sirin kafeye oturdular.
Delikanli oyle heyecanliydi ki, kalbinin carpmasindan konusamiyordu. Onun bu
hali kizin da huzurunu kacirdi...
"Ben artik gideyim" demeye hazirlanirken, delikanli birden garsonu
cagirdi...
"Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi.. "Kahveme koymak icin.."
Yan masalardan bile saskin yuzler delikanliya bakti... Kahveye tuz!..
Delikanli kipkirmizi oldu utanctan, ama tuzu kahvesine doktu ve icmeye
basladi. Kiz, merakla "Garip bir agiz tadiniz var" dedi..
Delikanli anlatti:
"Cocukken deniz kenarinda yasardik. Hep deniz kenarinda ve denizde oynardim.
Denizin tuzlu suyunun tadi agzimdan hic eksilmedi. Bu tatla buyudum ben.. Bu
tadi cok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadi dilimde
hissetsem, cocuklugumu, deniz kenarindaki evimizi ve mutlu ailemi
hatirliyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarinda oturuyorlar... Onlari
ve evimi oyle ozluyorum ki.."
Bunlari soylerken gozleri nemlenmisti delikanlinin... Kiz dinlediklerinden
cok duygulanmisti. Icini bu kadar samimi doken, evini, ailesini bu kadar
ozleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmaliydi. Evini dusunen, evini
arayan, evini sakinan biri... Ev duyusu olan biri... Kiz da konusmaya
basladi... Onun da evi uzaklardaydi.. Cocuklugu gibi... O da ailesini
anlatti. Cok sirin bir sohbet olmustu... Tatli ve sicak...
Ve de bu sohbet oykumuzun harikulade guzel baslangici olmustu tabii...
Bulusmaya devam ettiler ve her guzel oykude oldugu gibi, prenses, prensle
evlendi. Ve de sonuna kadar cok mutlu yasadilar. Prenses ne zaman kahve
yapsa prensine icine bir kasik tuz koydu, hayat boyu... Onun boyle sevdigini
biliyordu cunku...
40 yil sonra, adam dunyaya veda etti. "Olumumden sonra ac" diye bir mektup
birakmisti sevgili karisina... Soyle diyordu, satirlarinda...
"Sevgilim, bir tanem... Lutfen beni affet. Butun hayatimizi bir yalan
uzerine kurdugum icin beni affet. Sana hayatimda bir tek kere yalan
soyledim... Tuzlu kahvede... Ilk bulustugumuz gunu hatirliyor musun?.Oyle
heyecanli ve gergindim ki, seker diyecekken 'Tuz' cikti agzimdan... Sen ve
herkes bana bakarken, degistirmeye o kadar utandim ki, yalanla devam ettim.
Bu yalanin bizim iliskimizin temeli olacagi hic aklima gelmemisti. Sana
gercegi anlatmayi defalarca dusundum. Ama her defasinda korkudan vazgectim.
Simdi oluyorum ve artik korkmam icin hicbir sebep yok...
Iste gercek... Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni
tanidigim andan itibaren bu rezil kahveyi ictim. Hem de zerre pismanlik
duymadan. Seninle olmak hayatimin en buyuk mutlulugu idi ve ben bu mutlulugu
tuzlu kahveye borcluydum.
Dunyaya bir daha gelsem, herseyi yeniden yasamak, seni yeniden tanimak ve
butun hayatimi yeniden seninle gecirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha
tuzlu kahve icmek zorunda kalsam da.."
Yasli kadinin gozyaslari mektubu sirilsiklam islatti. Lafi acildiginda,
birgun biri kadina "Tuzlu kahve nasil bir sey" diye soracak oldu...
Gozleri nemlendi kadinin...
"Cok tatli!..." dedi...
Dileriz tuzlu kahve yapsaniz bile, sizi sadece "SIZ" oldugunuz icin
sevenleriniz ve o kahveyi sevginin isiginda zevkle icenleriniz olsun....
Insta Irusya1111 yaz bana
Cok güzel yaa 😭😭😭
Cokkkk guzel..duygulu...ben yine okumak isterim bunu👍👍👍💣😍
Cok guzel.Bu nerden buldunuz?
😥😥😥
"Bazılarımız şiirlere tutunuyor,
Bazılarımız şarkılara,
Bazılarımız filmlere tutunuyor,
Bazılarımız kitaplara,
Sanırım artık insan,tutunamıyor insana..."
Allah a tutun
O ,sana bütün tutunacak kişileri getirecek.
Önceliği O'na ver.
@@ortayakarsk2756 allah yok knk
@@erenpiskin6655 sen kalbinin sesini hiç dinlememişsin.
@@ortayakarsk2756 sen de beynini kullanıp hiç sorgulamamışsın
@@erenpiskin6655 haklısın. Ben kalpte kaldım
Bi kitapta okumuştum,müzik dinlemek saplantılık değil çok boyutluluktur diye o zaman selam olsun o çok boyutlu insanlara..
Bîlâl Çelîk hangi kitap
Bîlâl Çelîk 😊👋👋🙏
Zaten kimse saplantı dememistir. Yazar kendi kendine atar yapmış
Aleyküm selam.
🖐
"Bir kez kendini bulmuş olan kişinin, bu yeryüzünde kaybedecek bir şeyi yoktur artık."
Stefan Zweig
Melodide bir umut gizli sanki.. tabi herkes kendi payına bir şeyler çıkarıyor. İnsan neyi arıyorsa onu bulmak istiyor. Ben umudu seçiyorum arkadaşlar 🌹
You should definitely take a look at this channel. He is playing the piano beautiful :)
th-cam.com/channels/RvBFNJwXYkWEBth0RrMKew.html
bugün itibari ile her şeye umut bitmiştir...
@@serkan1885kardeşim sabah güneş tekrar doğacak ve sen bir gün toprak olana dek doğmaya devam edecek. O güzel sabahlara güzel umutlarla uyan bir gün her şeyin daha güzel olduğu bir sabah merhaba diyebilirsin o yüzden umudunu içinde tut ☀️
@@serkan1885 Kardeşim bu kum taneleri arasında kaybolmaya mı geldik yoksa kaydolmaya mı bilmem ama yaşadığımız kesin ve akşam eve ekmek lazım
@@hamdipoyraz814 Doğru dediniz çunku farsça şarkisi öyledir
Bu eserini açtım Grinko'nun sonra saçlarımı okşamasını istedim sarıldım, sarıldı...Ellerim kirli sakalının üzerinde dolaştı ve yüzünü en ince ayrıntısına kadar ezberlemeye çalıştım çünkü O yok olacaktı ve oldu...Ama şimdi ruhuma işleyen bir melodiyle birlikte ezberimde...
@@ceylangungor2967 hayat ne kadar da acı...
Hastayım böyle naif duygulara
En başına dönüyor insan. İlk sevdiği ana, ilk kırıldığı kişiye, biri için akıttığın ilk gözyaşına...sonra çaresiz geri dönüyor hiç bitmeyen ama su gibi akıp giden zamana. Berraklığını kaybetmiş suda kendime bakar oldum. Sahi suyu kim kirletti? Anılarım mı akıp döküldü gözyaşlarımla? Yoksa gökyüzü mü karanlık? Neden önümü göremiyorum? Ben... Ben neden hala buradayım? Kimse görmüyor mu yoksa beni? Yoksa hala geçmişte miyim? Çaresizliğim, öfkem, umutlarım gözlerimden okunuyor mu? Beni kim küstürdü? Kim kırdı? Neden herkes susuyor? İnsan hiç bilmez mi kime kırıldığını? Hayır bilmiyorum. Ben sadece kırıldım ve kaçtım. Ateşe elini uzattığında hemen geri çeker gibiydi benimki de. Kalsaydım daha çok canım yanardı. Ama bu ateş denizler, okyanuslar gibiydi. Ben sadece korktum. Sadece kırıldım.sadece yandım. Evet biraz da ağlamışımdır belki ama bilemezdim ki?
Sonra işte insanın kaderidir ya... Nasırlaşmış uzuvlarım, körelmiş duygularım... Ben de herkes gibiyim artık. Plastik çiçekten farkım yok... İnsan gibi görünüyorum. Ama içim bomboş...
Son bir soru sormak istiyorum...
Beni ilk kim kırdı? ...
Bunu kullanirim ben cok güzelmiş
Valla ilk kim kırdı bilmiyorum ama ben onun adina Özür diliyorum .
Sen ne guzel bir insansın... küsüyor iste kırılınca... kendine küsüyor insan... duygularımıza tercuman oldugun icin tesekkurler...
Bu dünya gerçeği değil midir? Kırılırız elbet, ağlarız sessizce. Küçük hıckiriklar ve derin hiçlikler. Her gözyaşında ayrı pismanliklar her göz yaşında biraz daha dibi bulur insan. Oysa bir çocuğun gözünden hayat ne güzeldi! Nasıl yiprandik nasıl bu hale geldik? Nasıl bu derece yalnızlastk ve hissizlestik? Sorular var ama cevaplar kayıp yüreğim, aklım biraz da hayatım kayıp. Sevilseydik be şöyle yurekten belki daha güçlü olurduk daha da dik dururduk hayatta! Ama iyiler sevilmezdi yine unuttum...
Öyle güzel ifade etmişsin ki şu an ki beni...
İnsanların gerçek yüzleri her zaman ortadadır.
Sadece bakmakta ve anlamakta geç kalırsın.🖤
- Charles Bukowski -
müzik; "yine canımı yaktılar ve ben bu Dünyanın anlamsızlığı içerisinde yine ve tek senin kapındayım Allah'ım" hissiyatını uyandırıyor bende... uhrevi olana açılan kapı gibi ...
İçimden hissedip kelimelere dökmekte zorlandığım bir yazı
Teşekkür ederim...
Allah'ı sevin, ancak o zaman onun sizi ne kadar çok sevdiğinin farkına varırsınız...
_Diyorum ki size : "Dans eden bir yıldız doğurabilmek için hâlâ kaos olmalı insanın içinde, diyorum ki size ; hâlâ kaos var içimizde...”_
Bu sözler ancak herkes ve hiçkimse için yazan bir adama ait olabilirdi zaten.
Lan yine seni buldum fmdjdjdb
Sana bir çok yerde rastladım nikola tesla
Nietzsche
Sen Ölmedin mi Nikola
-bana uzun bir kelime söyle, Olric.
+unutmak, efendimiz.
-ama bu yalnız 7harf , Olric?
+ evet, efendizim, ama bi ömür sürüyor.
Aslında mutsuz olan ama hep başkalarını mutlu etmek için gülen, güldüren insanlar. Sizi çok iyi anlıyorum.
Sende hosgeldin aramiza :)
Elbet bir gün onlarda bu durumun farkına varır
Ruha dokunmak için sözlere ihtiyaç yok. Bİr melodi sizi alıp başka diyarlara götürebiliyor, tıpkı bunun gibi.
.... :)
Sözleri var. Hatta hikayeside. Sabah idam edilecek bir subayın küçük kızına yazdığı mektup
Yapayalnız olmanın, tek başına kalmışlığın sonsuz acı verici karanlık duygularıyla doluvermişti birden yüreği. - Fyodor Mihailoviç Dostoyevski - Suç ve Ceza
Ağlama geçecek. Gittikçe hafifleyeceksin. Git ,sonsuza kadar git. Yolun sonuna kadar, kendini bulana kadar git. Bulduğunda ağladığına değecek kimse kalmayacak. Duy sesimi Maryam kalk dinle beni; yok etme,saçına rüzgar değecek diye korkan insanı .
Duy ey aşk, hep masum muydun sen?
Bitti o şiir ,başka mısra gerekmez…🥀
~Cahit Zarifoğlu
Bu parçanın garip bir şekilde bana hissettirdiği duygu: içinde isyan saklı bir kabulleniş, yenilmek değil bir vazgeçiş, âh'la karışık derin bir h/iç çekiş...
Hz. İnsan Sizi tebrik ediyorum ve böyle bir söz yazdığınız için ayakta alkışlıyorum. Gerçekler Daha güzel anlatılamazdı ...
You should definitely take a look at this channel. He is playing the piano beautiful :)
th-cam.com/channels/RvBFNJwXYkWEBth0RrMKew.html
Merve Mylife 🌼🙏
@ikra's corner tabii ki:)
@ikra's corner tabii ;) 👍
"Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle
Ama her defasında geri döndüm seninle ... "
Vaybe hakikaten de aynı dili konuşanlar değil aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabiliyormuş
Yavuz Bülent Bakiler abimizede sonsuz saygılarımla
🎈🎈🎈
Uçurtma Avcısı adlı kitabı okurken sadece bu müziği dinleyerek okumuştum.Şimdi ne zaman gelip dinlesem kitap aklıma geliyor.Bu parça zaten insanın kalbine dokunan bir parça keza Uçurtma Avcısı da son derece duygu yüklü bir kitap resmen acı çekiyorum bu müziği dinlediğimde
Artık bu müziği her dinlediğimde benimde aklıma o kitap gelecek teşekkürler.
You should definitely take a look at this channel. He is playing the piano beautiful :)
th-cam.com/channels/RvBFNJwXYkWEBth0RrMKew.html
insan bir müzikle kitap okuyunca o müziği ne zaman duysa aklına başka şey gelmiyor zaten. çok güzel bir duygu
Bende bu müziği kitabımla okumak istedim. Ama müzik o kadar güzel ve etkileyici ki kitaba kendimi veremedim 🙂 insanın içindeki duyguları harekete geçiriyor🥲
Lütfen o kitabı hatırlatma kardeşim yüreğim parçalanıyor
Kalite kokan insanları uzaklardan hissederiz mesafe önemli değil. Kaliteli müziği dinleyen kaliteli insanlar. Selamlar.. 🌼🥀
ALYKÜM SELAM
sizi sevgi ve saygıyla selamlıyor bu gecede bır kezde bizim için dinleyin diye sizi buraya davet ediyorum ...
@@unalkar2881 Teşekkür ederim 🤗😌
Aleyna aleyküm selam Merve hanım bugün de benim için dinleyin selamlar size ve tüm sevdiklerinize
Burada kalsın sadece. Biz öleceğiz kimse kalmayacak ama duygular burada ruhlar burada yaşanmışlıklar, hayatlar burada düşünceler, yazılar burada, burada kalsın sadece hayatın anlamını sorgulamak burada ne yaptık şimdiye kadar neler yapmadık, yeterince sevebildin mi ? Sen olabildin mi? Dilediğin gibi yaşayabildin mi? Özgürce sen olabildin mi? Hayatı acısıyla tatlısıyla yaşayabildin mi? Yaşadım diyebildin mi? Birgün diyebilecek misin?
Zaman durmaz bir kum saati gibi sanki. Görüyorum aslında ama durduramıyorum, bitecek. Hayat da öyle dünya da, sonsuz zannedilen bir gün sadece. Anı yaşadığını unutma. Ne kadar yaşadığın değil nasıl yaşadığındır önemli olan.
Belki birileri okur, burda kalsın sadece.
Güzel ifade ettin...
Metehan Koç okumama vesile olduğun için teşekkürlerimi sunuyorum. “Hayatta öyle dünya da, sonsuz zannedilen bir gün” sözü içimden kopmuş gibi.
Ah güzel kardeşim ne de güzel yazmışsın...Yüreğine sağlık
Çok güzel be ❤❤
Metehan Koç 👍🏻
10 VAPURU
Sesinde ne var biliyor musun
Bir bahçenin ortası var
Mavi ipek kış çiçeği
Sigara içmek için
Üst kata çıkıyorsun
Sesinde ne var biliyor musun
Uykusuz Türkçe var
İşinden memnun değilsin
Bu kenti sevmiyorsun
Bir adam gazetesini katlar
Sesinde ne var biliyor musun
Eski öpüşler var
Banyonun buzlu camı
Birkaç gün görünmedin
Okul şarkıları var
Sesinde ne var biliyor musun
Ev dağınıklığı var
İkide bir elini başına götürüp
Rüzgârda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun
Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var
Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar
Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var.
Cemal Süreya
( 1931 - 1990 )
Harika !!!
Sesinde, olmayan sesim var ...
Sesinde kış ayazinin güneşe dönen yüzü var. İnanılmaz ama muhteşem. Çok güzel ama kısa. Aşk var çarpan kalbin biran önce uçan kuşun kanadında kaçışı var. Sesinde koşan kisraklarin varacağı yer umurunda değillerdi var. Sesinde bitmeyecek Kerim bitmisligi var. Sesinde gözlerinin uzaklardan hiç donmeyisi var. Gulmelerinin acınası hallerine alay edisleri var. Doyumsuzluklerin kendi içinde ihaneti var. .. bu sesle susmayan kalbin iç dokuslerine sonsuza dek dur deneyimleri var. .
Off harikulade...
You should definitely take a look at this channel. He is playing the piano beautiful :)
th-cam.com/channels/RvBFNJwXYkWEBth0RrMKew.html
Şu an bu yorumu buraya bırakıyorum.Yıllar yıllar sonra ölmezsem tekrar geleceğim.Düşünsenize bir yorum bırakıyorsunuz aradan 5-7 yıl geçtikten sonra bu videoyu izlerken yıllar önce yazdığınız yorumu okuyorsunuz.Vay bee.. 13.05.2019 Kendinize iyi bakın güzel insanlar 🌹❤🍁
Geldiğinde yorum at da bende hatırlayıp yerimi alıyım
@@esolog geldim kardeşim :) yıllarca bekleyemedim.Sözümü tutamadım.
Bir daha dinlemen icin yaziyorum bu derin duyguyu yasaman icin.....
Umarım dinlersin
👋🏾
one of the famous Persian folk song. The lyrics was written by a soldier who would be executed in the following morning, to his sleeping daughter.
My white and red flower, when will you come?
My little petal, when will you come?
You said, I’ll come when flowers bloom
All the flowers have already bloomed, when will you come?
My Maryam, open your eyes, say my name
It was breaking dawn and sun rose up
It’s time to go to the field now
Oh, sweet Maryam
My Maryam, open your eyes, say my name
Leave home, hit the road
Shoulder to shoulder, as in the old days
Oh, beautiful Maryam
It’s morning again and I’m still awake
I wish I could sleep and see you in my dreams
Seeds of sorrow flourished in my heart
How does the heart handle this pain?
Oh, sweet Maryam
This is actually a love song
It's about a lover who lost his love (passed away) and he's calling her to come back somehow (open her eves) it's not about soldier or officer and his doughter this is all myth.
Because if you know Persian it has some kind of love language in the lyrics that's not appropriate for father-child relationship
*Sanki aşkını, sevdiğini elde edememiş ama daha yüce şeyler bulmuş gibi.*
Bizden yani bu tarz parçaları dinleyenlerden zarar gelmez kendi dünyamızdayız..ruhuma vuruyor her notası..
Her vuruşta özgürlük diye haykırıyor William Wallace .
Everyone who reads this, we don't know each other and probably never will but I wish you all the best in life and all the luck in the world 💕
Thanks ... Today ... right now I needed to hear this.. I guess... May Allah have mercy on us..
Thanks🙋♂️
God bless u.i wish u the best 👌
Zaman rüzgarına bıraktığın mesajını aldım, teşekkür ederim...
❤
Allahım bu yorumları okurken müzigin eşliginde bambaşka bi huzur sarıyor içimi ve de isyan niye böyle güzel yürekli insanlar etrafımda degil de sadece burdalar ama olsun iyi ki burda bari varsınız bana güç veriyorsunuz
Уважуха красивые слова я присоединяюсь Эльяр Москва Гянджа
yine yalnızlığıma, yine buraya sığındım. güzel bir mum kokusu, güzel bir kitap, piyanonun güzel sesi... kendimi çok huzurlu hissediyorum şu an. sanki dünya sadece kitap ve müzikten ibaretmiş gibi geliyor. ikisi bitince gerçek dünyaya döneceğimi biliyorum. hiç bitmesin istiyorum. çünkü bitince aklıma küçük odamda olan bedenime yüklenmiş sorumluluklar gelecek. bu müzik ömür boyu sürsün, bu kitap hiç bitmesin...
Huzur.
@@hasanoskan8984 en güzel şeydir be huzur ama ne yazikki her zaman huzur olmuyor
Müzik denilen şey ne de harika bir varlık. Birbirinden uzak bu kadar insanı toplayıp derdini anlattırıyor...
👌😔😢🥀🌼
Hassas insanların tınısı bu, gözlerde hüzün ve hasret... Ruhu yorgun olanlara iyi gelen bir yanı var, dinlendirici... 👍
Sanırım oyle
Bu tür güzel şarkıları dinleyen Türklere kalpten teşekkür ediyorum❤
BU GÜNDE BENİM İÇİN DİNLEYİN MUTLU KALIN..
Oysaki ne çok şükrettim halime çünkü daha kötü olabilirdim.Üzülmem dışarda yapayalnız üşüyen çocuklara haksızlıktı,evladını kaybetmiş bir anneye,eşi şehit olmuş bir kadına,küçük yaşta öksüz kalmış çocuklara ve en çok da ne yaşarsa yaşasın ayakları titremesine rağmen dimdik duran güçlü kadınlara haksızlıktı.Bu kadar üzülmemeli insan,bilmiyorum ya da bu kadar üzülmemeliyim diye kendi şahsıma indirgemeliyim.Hiçkimsenin bir suçu olmadığına o kadar eminim ki,benim derdim kendimle diyip yine köşeme çekileceğim.
Harbiden kime ait? Çünkü harikaydı
Bilmek ve anlamak aynı şey değil. Küçükken bilirdim şimdi anlıyorum. Ölümün ne demek olduğunu, zamanın kostururcasina akışını, sevdiklerimi kaybedecegimi, insanların aslında o kadar iyi olmadiklarini anlıyorum. Bu eseri ne zaman dinlesem halimize üzülüyorum. Bizi uyutuyorlar bu telefonlar, televizyonlar, bütün bu sosyal medya. Hayat kaçıyor, hayat bitiyor arkadaşlar. Nefes alamıyorum. Oyle tuhaf bir zamandayiz ki kafami kaldırıp gökyüzüne baktığımda zaman boşa gidiyormuş gibi hissediyorum. Halbuki saatlerce dizi izleyebilirim. Yagmur yagiyor, kar yagiyor koca sokakta bir iki kisi cikiyoruz camlara. Uzuluyorum cunku Kaçırıyoruz hayatı, sevdiklerimizi, zamanımızı...
Hırs, para, hedef... Birer yarış atı gibi bakıyor herkes bizlere. İnsan olduğumuzu unutturmaya çalışıyorlar. İnsan olun dostlar, müzik dinleyin, kitap okuyun, gökyüzünü izleyin, yazılar yazın, yoldan geçen birine "çok güzel görünüyorsunuz" deyip devam edin. Annenize sarılıp seni seviyorum deyin. Uyuyun, rüyalarınızı kalkar kalkmaz not alın. Şiirler okuyun ve en önemlisi, SEVİN YA. Sevgi çok güzel bir şey. Sen benim için değerli birisin deyin insanlara. Kütüphaneye gidin ve rafların arasında dolaşın. Kitaplara bakın ve dokunun, bazılarının arkasında yazan kısımları okuyun. Bazılarını okumayın, acaba neler yazıyordur içinde diye düşünün. Ağlayın dostlar, ağlayın. Vicdanınıza sahip çıkın. İnsan olun, insanlığınızı yitirmeyin. Aynaya bakın ve seni seviyorum deyin. Sabah erken kalkıp biraz yürüyün. Otobüste telefona bakmak yerine insanlara bakın, onları gözlemleyin ve zaten biraz bakınca sevgiye ne kadar da muhtaç olduklarını fark edersiniz. Kimse kimseyle konuşmuyor bu devirde, siz konuşun ama. Dışarıya bakın otobüste. Hayal kurun, üzülün. Biraz üzülmek iyidir. Hayatın içinde vardır zaten. 5 yıl sonraki kendinize mektup yazın. Kendinizle konuşun. Biraz olsun bu yazıyla sizde bir şeyler uyandırabildiysem de bana dua edin dostlar. Deyin ki, "Allah hakkında hayırlısını versin" iyi geceler dostlar, iyi geceler...
@@muhammedhamza4596 mukemmel bir yorum 😢😢😢😢😢
@@muhammedhamza4596 Allah hakkında hayırlısını versin iyi geceler 🎈
Bu müziği beceriksizliğime, hayatımı düzene sokamayışıma, umursanmayışlarıma ve yanlış kararlarıma ithaf ediyorum.
yalnız değilsin
En acısıda senin ki oldu içimi dağıtan , içimi parçalayan 🖤
Diyelim olmadı. Ne fark eder ki Ölümün olduğu bir dünyada?
Beni tanimladigin için teşekkürler
Я плачу, слушаю себя, так много всего другим успела до себя очередь не дошла, опоздала, неужели можно так себя не любить.....??????!!!!
Umutsuzluk en yakıcı zevktir
-Dostoyevski
"İnsanın ruhunu yücelten bir acı, ucuz bir mutluluktan evladır."
Dostoyevski
Ateşi denedin mi cnm
Neden mi dinliyorum bunu? Dün gece abim dinliyordu, uzun süre konuşmadık çalmaya başladıktan sonra. Sanki zamanı durdurmuştu bu teskin edici hüzün dalgası. Sonra farkettim, içimdeki kelimelerin anlatmaya kifayetsiz kaldığı, her türlü yoksunluğun, iyinin ve kötünün ötesinde içimi tırmalayan, beni kendi boşluk duyguma hapseden o dayanılmaz ve ne olduğunu benim bile bilmediğim ağırlığın ifadesi gibiydi. Belki hiç kimsenin ve hiç birşeyin dindiremeyeceği varoluşsal yalnızlığım. Sevdiğim yalnızlığım. Hiç kimseyle paylaşmak istemediğim yalnızlığım işte.
sakince ders çalışırım diye açtım ama yarım saat sonra bittiğini fark ettikten sonra duvarda takılı kaldığımı fark ettim. teşekkürler.
bende 2dk dinleyeyim diye açtım bir baktım 20dk olmuş
Diğer yoruma da böyle yazmıştın hep aynı dertteyiz
@@mehmetozkan4909 hatırlamıyorum, "diğeri" derken hangisinden bahsediyorsun bilmiyorum ama genelde takılı kalırım.
@@eylem1798 valse olabilir yine böyle bi yorumunu görmüştüm
bir einaudi bir bu grinko...fonda çalarken tez yazarım dedim daldım gittim ben de
Ahlakı bozulmuş bir toplumda yalnızlık şifadır. Bu müzik ile yalnızlığımı anlamlandırıyorum ziyadesiyle müteşekkirim.
Duzdu
Yalnızlıktan intihar edenler varken yalnızlık şifa falan olmaz.
@@Emre-ff6dn Kişiden kişiye değişir. Kainatın efendisi Peygamber efendimiz dahi yalnız kalmak için Hira Nur mağrasına gitmemişmiydi.
Peki.
Ve anladım ki zeki insanlar hiçbir zaman iyi bir yere gelmezler
Dostoyevski
Çünki kendi içlerinde kaybolurlar.
Ahura MAZDA Ömürleri boyunca kendilerini ararlar..
Ben de atanamadım diye üzülüyordum meğersem zekiymişim
@@yolcudurzehra üzülme öğretmenim, nice çocuklar ile duygusal olarak birebir hissedip, onlara büyüklük yapacaktınız ya; gelin birlikte bir deney yapıp düşünelim; çocuklarla birebir temas kurabilmek... Bunun yanında bir de fakirlik; çocukların en fazla istediği şey nedir? Öğrenmek, yaşamak, ailesine faydalı yaşamak, sonra büyük aile çevre, yakın ve uzak, akrabalara, millete ve tüm milletlere (inşaAllah) öyle değil mi? Peki çocuklar ne ister? Deney, denemek, öğrenmek, üretmek, gerçekleştirmek; onlar gibi düşünürsek onlara yardımcı olabiliriz belki; ancak tüm bunlar maddiyat ile tüm çocukları takip edebilmek gerektirir; maddiyatı getirecek şey nedir? Üretmektir, biz üretip, onlara da bunu aşılayacağız ki üretici olsunlar ve de hayallerine ulaşsınlar, fakirlik bitsin (inşaAllah), bir de kitaplarını öğrensinler mukaddes kitabı okuyup ne yapmalı, dua, melekler, ahiret, gelecek, geçici dünyada esas gayeye ermenin yolu kötülükten uzak kalmak ve iyiye erebilecek hareket, canlılar hakkında bilgi, düşünüp yol almak, beyin nedir, beyne hitap eden kitap, en mukaddesler, büyük cedler, ilk insan ve peygamberler, kitaplar, son kitap Kur'an'ı Kerim...
Çocuklar ne ile ilgili olurlar başka? Oyun ile öyle değil mi? Projekurdu.com projeuzmanı.com gibi sitelerde de yazılım uzmanları var; bugün herkes burada iletişim kurmakta ise büyükler, çocuklar oyun oynamakla vakit harcayabiliyorlar; peki bizler neden oyunla öğretmeyi denemiyoruz? Hem beyinleri, düşünce güçleri gelişebilir ve gerçek dünya ile fayda sağlayıcı işler gerçekleşirse o oyunlarda problem çözümü olumlu düşündürerek öğretilirse çocuklarımıza o kadar faydalı olur ve inşaAllah gelecekte insanlar uçarak, veya elektrikli arabalar ile seyahat eder, Jetgiller ile uçan arabaları hayal ettiği gibi; oyunlar ile öğrenmeye, düşünüp bulmaya devam eder hâle ya da iletişim kurar, orada iletişim kurduklarına meselâ oyun ile ahşap oymayı öğrendi ve yaptı, oradan oyun ile online iletişim kurduğu arkadaşlarına satabilir veyahutta üretenlerin üretimleri başka platformlarda çocuklara destek amacıyla satılabilinir vs bu tür projeler üretebiliriz inşaAllah
Kazan kazan yolu ile... Olmuyorsa daha iyiye geçebilmeniz gerekiyor, kendinizi buna zorlamanın vakti gelmiştir, çalışılıp para kazanılır ve para kazanma da ve de bu şekilde o para ile fikir, proje, deneme yanılma yolu ile çabalara zemin hazırlama olabilir bu ve;
Bismillahirrahmanirrahim
"Her zorlukta, bir kolaylık vardır." Olumlu düşünelim... Hayat bizler için ve ilerlemeli, faydalı olabilme yolunda ilerlemeli ve faydalı olma yolu İslâm'da, İslâm tarihi, İslâm bilginleri, İbn-î Sîna, Mimar Sinan, hepsi evvelâ İslâm'ı öğrenerek faydalı olmak için çaba sarf ettiler öyle değil mi? Dinde zorlama olmaz.... Rabbim Allah (c.c) yâr ve yardımcınız olsun inşaAllah güzel isimli kardeşim; Rabbim Allah (c.c) ahiret mutluluğu versin; her iki cihanda da en hayrlı âfiyetleri versin sizlere ve de aile ve nesillerinize cedleriniz ve de irtibat kurup erebildiğiniz her varlığa inşaAllah. Allah yardımcınız olsun, inşaAllah tez hayrını göreceğiniz âfiyetlere erebilirsiniz, sabr diliyorum, dua ile inşaAllah, olumlu düşünün ve her sabah namaz ile güne erken başlayıp, mutlaka namazdan sonra güneşin doğumundan 45 dakika sonrasına kadar okumak, dua il vakit geçirip ardından İşrak namazını edâ ederek Vakıa Suresi'ni okumadan 1 gün bile geçirmemeye çalışın lütfen; eski zamanlarda büyükler kız çocukları olunca onlara Vakıa Suresi'nin okunması öğretilip, günlük okumaları tenbihlenirmiş; Allah'a ısmarladık... Ümitsiz olma, dert demek daha fazla dua demek; dünyada ahirete yol unutmamalı; öğrenip yaymalı nesillere ahiret güzelliği için; Rabbim Allah (c.c)'a emanet olunuz; Rızık Allah (c.c)'tan... Gayret yaratanın emirlerine uymakla iyiye tekâmül eder inşaAllah.. Cefâlar yaşadı Peygamberimiz... Allah (c.c)'a emanet olunuz inşaAllah. Saygılarımla.
@@futurecolours2421 sizde Allah'a emanet olun insaAllah dua beklerim..
Bazen o kadar acıyor ki yüreğim, bunu kaldıramayacağımı hissedince seni dinliyorum. O anda denizin dalgalarında boğuşan bir İrem'den ziyade özgürce uçup denizini seyreden bir martıya dönüştürüyor beni. Sonra kanatlarımı çırparak gökyüzüme yükseliyorum... Mavime...
İ'm from 🇹🇷 , and İ know the story beyond this perşian song , İ cried with your piano because İ remembered the sad story of jane maryam song , love you and love 🇮🇷 song writers , they are simply the best ❤️❤️❤️❤️ music is international language ❤️
Ah that’s explained why I felt so sad but also addicted to this music. I played it in repeat, and sometimes it made me shed tears.
This work is 1000 times better than any Iranian that ever sang or played this masterpiece. Much obliged. May you live in the paradise that you are in right now for eternity.
Sen seviyorum dedin diye 1 milyon kere dinliycem hayırlı olsun bi gün yorumumu farkedersen seni çok seviyorum...
🦄💜
... :)
Ve ben duyacağım, sen yukarıda usulca adım atsan da,
Ve mezarlarımın tümü daha sıcak, daha hoş olacak;
Çünkü sen eğilip beni sevdiğini söyleyeceksin,
Ve sen bana gelinceye kadar ben huzur içinde uyuyacağım... (Christy Brown)
Of gece gece duygulandım
1 damla yaş aktı gözümden
Piyano dinleyince kendimi garip hissediyorum. Olabildiğince dinlememeye çalışırım, bana kötü hissettirir, kötü gerçekleri hatırlarım, hayatı sorgularım. Ne zaman dinlesem, aklıma hemen soğuk hava, yalnızlık, yağmur, gri bulutlar, sessizlik geliyor.
Memleketime gitmiştim, İstanbuldan bunalıp.
Şarkıları dinlerken bu adama gelmiş sıra, bir anda bir piyano sesi başladı.
Dümdüz arazideyim, yalnızım, bulunduğum arazi yemyeşil, çimler, ilerideki tek tük ağaçlar. Hafif hafif yağmur yağıyor, rüzgarın uğultusunu duyabiliyorum, tam sevdiğim hava.
Bir an o kadar değişik hissedip, ferahladım ki, anlatamam.
Sanki İstanbul'da yaşarken çektiğim zorlukların hiçbirini yaşamamış gibi hissettim orada.
İstanbul'daki hayatımı düşündüm. Binaları, kalabalığı, insanların ve arabaların sesini, yeşilliğin sadece parklarda olduğu, o parklarda da çok az olduğu, her yerin beton olduğu yerleri.
Düşününce bile yaşamış kadar oldum, düşünürken bile daralmıştım.
Etrafıma baktım. Bulunduğum yerin değerini öyle anladım ki.
Bugüne baktığımdaysa oraya taşınmak orada yaşamak için gün sayıyorum.
İstanbul'dan kalıcı taşınıyorum artık.
Kötü hissettirir diye dinlemediğim şarkı beni değiştirdi, bana kendimi daha iyi hissettiriyor.
Kötü gerçekleri hatırlatıyor diye dinlemediğim şarkıyı dinlediğimde bu sefer hatırlamakla kalmayıp çözüm yarattım kendime.
O sürekli rol yapan insanlardan, birlikte vakit geçirmekten mutlu olmayıp, mutluymuş gibi rol yapmaktan o kadar yorulmuştum ki. Dayanacak gücüm tükeniyordu artık.
Dünyanın en zor hissi; kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur. Demiş dostoyevski.
O kadar doğru ki, ama sonunda kurtuluyorum o ait hissetmediğim yerlerden.
Sorunlardan kaçmak yerine, gerçekleri hatırlatıyor diye uzak durduğum şeyler o kadar değiştirdi ki beni, sürrealist olmak o kadar çok kazandırdı ki bana. Sonunda toz pembe düşünmeyi bırakıp, kendi hayatıma odaklanabildim. Sırf kötü diye kaçmadım, üstüne gittim.
Hep ertelediğim o acıyı çektim ve değiştim.
Acı çekmek, bir şeylerin dikkatimizi çekmek için yalvardığına ve iyileşmek istediğine dair ilk ipucudur'.
James Hollis
00.56-8 06 2021
In this music lies the beauty of life, the sadness of sorrow and the eternal search for the mystery which is obvious yet unknown.
bu dünyada bu tür müzik dinleyipte kalbi bir kuş gibi titreyenler için öbür dünyasında cehennem olmasın lan..
Amin kardewim))
You should definitely take a look at this channel. He is playing the piano beautiful :)
th-cam.com/channels/RvBFNJwXYkWEBth0RrMKew.html
İnşallah
Dediyin gibi olsun inşallah🙏🙏🙏
🙏