5 Ocak 2025 Pazar günü Urfadosk Kulübü nün düzenlediği Viransehir: Roma Tapınağı, ibrahim Paşa Konağı Ezidi etnidinsel topluluğunun yaşadığı Burç köyü Takur tukur dağı ve Karacadağ lavyolu ve tünellerine yapılan geziye kulüp üyesi 22 kişi katıldı. Viransehir ve Harran ovalarını kuzey güney yönünde ayıran Tektek dağları Çoban deresi boğazından geçildi. Hava bulutlu ve sertti. Uzaktan görülmeye başlayan dümdüz bir ovada devasa büyümüş şehir, Kurak mevsimlerde yatağında su bulundurmayan Küçük Cırcıp deresine dayanmıştı. Tel Halaf uygarlığının geliştiği alan, MÖ 1500 lü yıllarda Mitani Devleti hakimiyet altında girer, Asur,Hitit,Selevkoslar Sasaniler doneminde kalesi ile stratejik konumda olan Şehrin ismi Tella, Roma imparatorlugu döneminde Kostantina dır Devletler arasında el değiştirip, defalarca yakılıp yıkılan şehre Viransehir denmesi bu nedenle olsa gerek .Timur un kuşatması sonrası tahrip edilen şehir bir daha eski görkemli günlerine dönemez. Devasa büyüyen, çirkin yapılarla beton yığını haline gelen sehirde eskiden uzaklardan görülebilen Dikmeleri görmek mümkün değil . Roma tapınağı denilen yapıyı Kimi rivayetlerde MS. 2 yy.da Roma imp.Hadrianus un eşi için yaptırdığı söylenir, Başka bir anlatıda 4.yy da Hristiyanlıga hizmet eden ve şehit olan bir aziz için anıt mezar olarak yaptırılıp, sonrasında kilise olarak kullanılmış.İki katlı 14 dikmesi bulunan altıgen şekilli bazalt taşlardan yapılı büyük bir yapıdır Geçmişte iki dikmesini gördüğüm yapının tek dikmesi kalmış. Mimarisi ile beton yapılar arasında Mahsun ve dikkat çeken, 1905 yıllarında yapılan İbrahim Paşa Konağı uzun yıllar okul olarak hizmet vermiş.Sonra kaderine terk edilen yapı 2000 lı yıllarında Vali Muzaffer Dilek Döneminde Restore edilmiştir Bu gün Kütüphane olarak hizmet veren yapıyı Pazar günü kütüphanenin kapalı olması nedeniyle gezemedik . Şehri 3 km kuzeyinde Ezidi toplumun yaşadığı Burç köyüne gittik. Kendine özgü mimari yapısıyla kültür merkezi olarak yapılan bina,beyaz ezidi yıldızı gibi parlıyordu, Sevincimizi bizlere yardımcı olan köyün sakinleriyle paylaştık. Soğuyan ellerimiz bize ikram edilen çaylarla ısınmıştı. Eski bir yerleşim yeri olan höyükten kalan eserlerin bulunduğu Parka davet edildik Burç duvar kalıntısı ve çeşitli amaçlarla kullanılan bazalt taşlardan yapılmış eserlerin yanında kafeslerinde çok sayıda tavus kuşu vardı. Daha çok Kuzey Irak da yaşayan Ezidi toplumunun Mitra,Zerdüşt ve diğer dinlerin etkisiyle oluşan kendilerine özgü kapalı bir inanç anlayışı vardır.Kutsal kentleri Lalalaş da yılın beli dönemlerinde bir araya gelirler. Carsamba günleri kutsaldır. Sabah ve aksam ibadetlerini yapan Ezidiler Tavus kuşunu Meleği Tavus olarak kabul ederler. Boğa kurban ederler.Beraber yaşadıkları toplumlarla uyumlu bir hayat süren bu toplum bireyleri çoğunlukla sunnet ettikleri çocukları icin müslumanları kirve olarak seçerlerdi. Seyhler,pirler ve müritler şeklinde geçişin olmadığı sınıfsal yapı vardır. Defalarca kıyıma uğrayan Ezidilerin bu gün sayıları Bir milyon civarındadır Ermenistan,Gürcistan Kuzey Irak da cogunlukla yaşamakta Turkiye de ki sayıları çok azalmıştır Genelde Almanya ya goç etmislerdir.Ezidi toplumu hakkında verdiğim bilgilerden sonra Bizleri ağırlayan bu insanlarla dostluklar, yine bekleriz temennisiyle kurulmuştu bile . Timur un Viransehir i alışı anısına yaptırdığı söylenen Zafer kulesini inşa ettiği Timur dağını dönüşte görmek üzere yola koyulduk Karacadağ ın geniş alana yayılan kalkan tipi konisinin oluşturduğu plato üzerinde irili ufaklı parazit koniler görülüyordu. 1150 m yüksekliğindeki Takur tukur dağında iri bazalt kayalarin olduğu arazide yürüyüş grubu neşelendirmisti. Bayan arkadaşların Bir çırpıda çıktiğı dağda, Doç.Dr Jeomorfolog Serdar Ahmet Hoca nın Karacadağ in oluşumu hakkında verdiği bilgiler güzeldi. Bilerek gezmek bir başka oluyordu. Zengin toprakların olduğu volkanik arazilerde kayalar toplanarak tarla açılmıştı. Gevan çalıları bazalt kayalarin olduğu araziye canlılık katıyordu Temelde hayvancılığın geçim kaynağı olduğu kasaba görünümlü köyler vardı .Karacadağ in ana konisinin silueti görülüyordu.Dağın Diyarbakır ın Çınar ilcesi tarafında kalan Lav yolu ve tünellerine ulaşılmıştık. Yanık bir görünümde olan krater, siyah renkte curuf ve kayadan oluşuyordu.Yaklaşık 100.000 yıl önce püskuren lavların soğuması senelerce sürmüş. Eğimli arazide içlerde sıcak kalan lavın akmaya devam etmesi sonucu yuzeyde soğuyup katılaşan lavlar irili ufaklı devasa tüneller oluşturmuş. Çok sayıda ve geniş alana yayılan kimi tavanı çökmüş bazısı yüzlerce metre uzayan tünel ve mağaralar gezildi Uçları sivri magmatik taşların üzerinde gezmek oldukça zordu. Tabanı kalın, bilekli ayakkabı ile daha rahat gezilebilir.Bazalt kayaların üzeri yeni yeşillenen likenlerle (kara yosunu) bezenmişti. Toprağın az olduğu arazide, Çoğunlukla Dağdagan, menengiç, alıç ağaçları vardı. Meyvelerini iştahla yedigimiz Dağdağan ağaçları arasında orta kuşağın doğal bitki örtüsü olan ve Karacadağ da yaygin görülen meşe ormanlarından geriye pek ağaç kalmamıstı. Çocuklugumuzda acımtrak tadı olan meşe palamudunu mangal külünde pişirip kestane gibi yerdik. Deri tabaklamakta kullanılan bu ağacın meyvesinin dalları da mangal kömürü yapımında kullanılır. Çoğu yakacak olarak kullanıp tahrip edilmiş. Bulutların arasında doğayı ısıtmaya çalışan güneş etkisini yitiriyordu. Soğuyan hava ellerimizi üşütmeye başlamıştı. Uzunca ve arızalı arazide yürüyüş herkesi acıktırmıştı.Yemek molasının yolda yapılması konusunda anlaşıldı.Kratere çıkış bir başka geziye birakıldı. Kara renkli bir arazide havanın kararması görüş alanını daraltıyor, agzı açık tüneller tehlike oluşturuyordu. Araca binildikten sonra bile tabanlarımıza baskı yapan uçları sivri volkanık taşların yarattığı his, Uzunca bir süre devam etti. Yorgunlugumuz açlığımız, Candan Beyin dağıttığı Emin Beyin ikramı olan portakal ve elmalarla nispeten giderilmişti.Fırından aldığımız Viransehir e özgü sıcak ekmekler hem ellerimizi ve midemizi ısıtmıstı. Benzinlikte verilen molada içilen çaylar ve ikramlar herkese canlılık katmıştı. Araçta Halis Bey in şevkle okuduğu şiirler anlattığı hikayeler Uykusu gelenlere ninni gibi gelmişti. Güzel ve verimli geçen bu kültürel ve coğrafik geziye katkısı olan arkadaşlara teşekkürler Yeni gezilerde buluşmak umuduyla İbrahim Dülger 05.01.2025
5 Ocak 2025 Pazar günü Urfadosk Kulübü nün düzenlediği Viransehir: Roma Tapınağı, ibrahim Paşa Konağı Ezidi etnidinsel topluluğunun yaşadığı Burç köyü Takur tukur dağı ve Karacadağ lavyolu ve tünellerine yapılan geziye kulüp üyesi 22 kişi katıldı. Viransehir ve Harran ovalarını kuzey güney yönünde ayıran Tektek dağları Çoban deresi boğazından geçildi. Hava bulutlu ve sertti. Uzaktan görülmeye başlayan dümdüz bir ovada devasa büyümüş şehir, Kurak mevsimlerde yatağında su bulundurmayan Küçük Cırcıp deresine dayanmıştı. Tel Halaf uygarlığının geliştiği alan, MÖ 1500 lü yıllarda Mitani Devleti hakimiyet altında girer, Asur,Hitit,Selevkoslar Sasaniler doneminde kalesi ile stratejik konumda olan Şehrin ismi Tella, Roma imparatorlugu döneminde Kostantina dır Devletler arasında el değiştirip, defalarca yakılıp yıkılan şehre Viransehir denmesi bu nedenle olsa gerek .Timur un kuşatması sonrası tahrip edilen şehir bir daha eski görkemli günlerine dönemez. Devasa büyüyen, çirkin yapılarla beton yığını haline gelen sehirde eskiden uzaklardan görülebilen Dikmeleri görmek mümkün değil . Roma tapınağı denilen yapıyı Kimi rivayetlerde MS. 2
yy.da Roma imp.Hadrianus un eşi için yaptırdığı söylenir, Başka bir anlatıda 4.yy da Hristiyanlıga hizmet eden ve şehit olan bir aziz için anıt mezar olarak yaptırılıp, sonrasında kilise olarak kullanılmış.İki katlı 14 dikmesi bulunan altıgen şekilli bazalt taşlardan yapılı büyük bir yapıdır Geçmişte iki dikmesini gördüğüm yapının tek dikmesi kalmış. Mimarisi ile beton yapılar arasında Mahsun ve dikkat çeken, 1905 yıllarında yapılan İbrahim Paşa Konağı uzun yıllar okul olarak hizmet vermiş.Sonra kaderine terk edilen yapı 2000 lı yıllarında Vali Muzaffer Dilek Döneminde Restore edilmiştir Bu gün Kütüphane olarak hizmet veren yapıyı Pazar günü kütüphanenin kapalı olması nedeniyle gezemedik . Şehri 3 km kuzeyinde Ezidi toplumun yaşadığı Burç köyüne gittik. Kendine özgü mimari yapısıyla kültür merkezi olarak yapılan bina,beyaz ezidi yıldızı gibi parlıyordu, Sevincimizi bizlere yardımcı olan köyün sakinleriyle paylaştık. Soğuyan ellerimiz bize ikram edilen çaylarla ısınmıştı. Eski bir yerleşim yeri olan höyükten kalan eserlerin bulunduğu Parka davet edildik Burç duvar kalıntısı ve çeşitli amaçlarla kullanılan bazalt taşlardan yapılmış eserlerin yanında kafeslerinde çok sayıda tavus kuşu vardı. Daha çok Kuzey Irak da yaşayan Ezidi toplumunun Mitra,Zerdüşt ve diğer dinlerin etkisiyle oluşan kendilerine özgü kapalı bir inanç anlayışı vardır.Kutsal kentleri Lalalaş da yılın beli dönemlerinde bir araya gelirler. Carsamba günleri kutsaldır. Sabah ve aksam ibadetlerini yapan Ezidiler Tavus kuşunu Meleği Tavus olarak kabul ederler. Boğa kurban ederler.Beraber yaşadıkları toplumlarla uyumlu bir hayat süren bu toplum bireyleri çoğunlukla sunnet ettikleri çocukları icin müslumanları kirve olarak seçerlerdi. Seyhler,pirler ve müritler şeklinde geçişin olmadığı sınıfsal yapı vardır. Defalarca kıyıma uğrayan Ezidilerin bu gün sayıları Bir milyon civarındadır Ermenistan,Gürcistan Kuzey Irak da cogunlukla yaşamakta Turkiye de ki sayıları çok azalmıştır Genelde Almanya ya goç etmislerdir.Ezidi toplumu hakkında verdiğim bilgilerden sonra Bizleri ağırlayan bu insanlarla dostluklar, yine bekleriz temennisiyle kurulmuştu bile . Timur un Viransehir i alışı anısına yaptırdığı söylenen Zafer kulesini inşa ettiği Timur dağını dönüşte görmek üzere yola koyulduk Karacadağ ın geniş alana yayılan kalkan tipi konisinin oluşturduğu plato üzerinde irili ufaklı parazit koniler görülüyordu. 1150 m yüksekliğindeki Takur tukur dağında iri bazalt kayalarin olduğu arazide yürüyüş grubu neşelendirmisti. Bayan arkadaşların Bir çırpıda çıktiğı dağda, Doç.Dr Jeomorfolog Serdar Ahmet Hoca nın Karacadağ in oluşumu hakkında verdiği bilgiler güzeldi. Bilerek gezmek bir başka oluyordu. Zengin toprakların olduğu volkanik arazilerde kayalar toplanarak tarla açılmıştı. Gevan çalıları bazalt kayalarin olduğu araziye canlılık katıyordu Temelde hayvancılığın geçim kaynağı olduğu kasaba görünümlü köyler vardı .Karacadağ in ana konisinin silueti görülüyordu.Dağın Diyarbakır ın Çınar ilcesi tarafında kalan Lav yolu ve tünellerine ulaşılmıştık. Yanık bir görünümde olan krater, siyah renkte curuf ve kayadan oluşuyordu.Yaklaşık 100.000 yıl önce püskuren lavların soğuması senelerce sürmüş. Eğimli arazide içlerde sıcak kalan lavın akmaya devam etmesi sonucu yuzeyde soğuyup katılaşan lavlar irili ufaklı devasa tüneller oluşturmuş. Çok sayıda ve geniş alana yayılan kimi tavanı çökmüş bazısı yüzlerce metre uzayan tünel ve mağaralar gezildi Uçları sivri magmatik taşların üzerinde gezmek oldukça zordu. Tabanı kalın, bilekli ayakkabı ile daha rahat gezilebilir.Bazalt kayaların üzeri yeni yeşillenen likenlerle (kara yosunu) bezenmişti. Toprağın az olduğu arazide, Çoğunlukla Dağdagan, menengiç, alıç ağaçları vardı. Meyvelerini iştahla yedigimiz Dağdağan ağaçları arasında orta kuşağın doğal bitki örtüsü olan ve Karacadağ da yaygin görülen meşe ormanlarından geriye pek ağaç kalmamıstı. Çocuklugumuzda acımtrak tadı olan meşe palamudunu mangal külünde pişirip kestane gibi yerdik. Deri tabaklamakta kullanılan bu ağacın meyvesinin dalları da mangal kömürü yapımında kullanılır. Çoğu yakacak olarak kullanıp tahrip edilmiş. Bulutların arasında doğayı ısıtmaya çalışan güneş etkisini yitiriyordu. Soğuyan hava ellerimizi üşütmeye başlamıştı. Uzunca ve arızalı arazide yürüyüş herkesi acıktırmıştı.Yemek molasının yolda yapılması konusunda anlaşıldı.Kratere çıkış bir başka geziye birakıldı. Kara renkli bir arazide havanın kararması görüş alanını daraltıyor, agzı açık tüneller tehlike oluşturuyordu. Araca binildikten sonra bile tabanlarımıza baskı yapan uçları sivri volkanık taşların yarattığı his, Uzunca bir süre devam etti. Yorgunlugumuz açlığımız, Candan Beyin dağıttığı Emin Beyin ikramı olan portakal ve elmalarla nispeten giderilmişti.Fırından aldığımız Viransehir e özgü sıcak ekmekler hem ellerimizi ve midemizi ısıtmıstı. Benzinlikte verilen molada içilen çaylar ve ikramlar herkese canlılık katmıştı. Araçta Halis Bey in şevkle okuduğu şiirler anlattığı hikayeler Uykusu gelenlere ninni gibi gelmişti. Güzel ve verimli geçen bu kültürel ve coğrafik geziye katkısı olan arkadaşlara teşekkürler Yeni gezilerde buluşmak umuduyla İbrahim Dülger 05.01.2025