Urfada gezilecek yerler
Urfada gezilecek yerler
  • 85
  • 67 659

วีดีโอ

Adıyaman Perre Antik Kentinde Aksiyon Dolu Bir Gezi
มุมมอง 12819 ชั่วโมงที่ผ่านมา
#urfadosk #turizm #tarih #adıyaman #perreantikkent#gezi
Şanlıurfa Gizemli Suyuyla İnbaşı Mağarası
มุมมอง 25216 ชั่วโมงที่ผ่านมา
#turizm #urfa #gizemlitarih #urfadosk #mağara #bozova #urfabelediyesi
Şanlıurfa Kaptaş Mesire Alanı
มุมมอง 22716 ชั่วโมงที่ผ่านมา
#urfadosk #urfa #piknik #bozova#turizm #şanlıurfa #kaptaş
Urfa Tatarhöyük Bilinmeyen Doğa Harikası
มุมมอง 10221 วันที่ผ่านมา
#urfa #urfadosk#turizm #doğa #ibrahimdülger#bilinmeyengüzellik#turizmbakanlığı
Karababa Tepesi Yamaç Paraşütü ve Karababa Türbesi
มุมมอง 57921 วันที่ผ่านมา
#urfa #yamaçparaşütü #urfadosk#türbe#turizmbakanlığı #turizm #karaköprübelediyesi
Şanlıurfa Viranşehir'deki Roma Tapınağı
มุมมอง 16028 วันที่ผ่านมา
#urfa #tarih #urfadosk #viranşehir #turizm #gezi #gezilecekyerler #ibrahimdülger
Karacadağ Lav Yolu ve Mağaraları Turizm Kazandırılmalı
มุมมอง 49828 วันที่ผ่านมา
#urfa #diyarbakır #urfadosk #turizm #karacadağ #diyarbakircinar #serdaraytaç#travel #gezilecekyerler #gezi #turizmbakanlığı
Şanlıurfa Viranşehir'de Ezidiler Hakkında Bilinmeyenler
มุมมอง 24028 วันที่ผ่านมา
#ezidi #viranşehir #urfadosk #inanç #şanlıurfa #bilinmeyenler #tarih #urfa #travel #gezi
Şanlıurfa'da Tarihin İzi Sayburç
มุมมอง 178หลายเดือนก่อน
#gizemlitarih #tarih #turizm #kültürbakanlığı #sayburç#taştepeler#urfa#urfadosk
Şanlıurfa 'da Keşişler Mağaralarının Mistik Hikayesi
มุมมอง 538หลายเดือนก่อน
#gizemlitarih #tarih #kültürbakanlığı #urfa #keşişlermağarası#karaköprü
Şanlıurfa Sefertepe'nin Bilinmeyen Sırrı
มุมมอง 87หลายเดือนก่อน
#tarih #urfa #kültürbakanlığı #turizm #gizemlitarih
Şanlıurfa 'da Ayakta kalan Çimdin Kalesini Mutlaka Görün
มุมมอง 3902 หลายเดือนก่อน
#gizemlitarih #tarih #urfa #kültürbakanlığı #turizm#çimdinkalesi
Şanlıurfa 'da Tarih Kokan Mağara Senem
มุมมอง 3312 หลายเดือนก่อน
#tarih #turizm #kültürbakanlığı #urfa #mağara #gizemlitarih
Soğmatar İnsanı Büyüleyen Kayıp Tarih Yurdu
มุมมอง 6802 หลายเดือนก่อน
#gizemlitarih #turizm #tarih #kültürbakanlığı #urfa #şanlıurfa #gezilecekyerler
Soğmatar'da Sin İnanç Sistemi
มุมมอง 3452 หลายเดือนก่อน
Soğmatar'da Sin İnanç Sistemi
Şanlıurfa Soğmatar Antik Kenti Turizme Kazandırılsın.
มุมมอง 2622 หลายเดือนก่อน
Şanlıurfa Soğmatar Antik Kenti Turizme Kazandırılsın.
Elazığ Harput'daki Arap Baba Türbesi
มุมมอง 5832 หลายเดือนก่อน
Elazığ Harput'daki Arap Baba Türbesi
Urfa'nın Bilinmeyen Tarihi Celal Küçük Hocamızın Anıları
มุมมอง 7672 หลายเดือนก่อน
Urfa'nın Bilinmeyen Tarihi Celal Küçük Hocamızın Anıları
Karacadağ'da Patlayan Yanardağın Lav Yolu
มุมมอง 2253 หลายเดือนก่อน
Karacadağ'da Patlayan Yanardağın Lav Yolu
Kayıp Mağara Lice Bırkleyn Mağarası
มุมมอง 4903 หลายเดือนก่อน
Kayıp Mağara Lice Bırkleyn Mağarası
Şanlıurfa Göbekli Tepe Zero Sıfır
มุมมอง 1605 หลายเดือนก่อน
Şanlıurfa Göbekli Tepe Zero Sıfır
Tunceli Munzur Çayı Gözeleri Buz Gibi
มุมมอง 2395 หลายเดือนก่อน
Tunceli Munzur Çayı Gözeleri Buz Gibi
Dünyanın En Genç Şelalesi Çırçır Şelalesi Elazığ
มุมมอง 1305 หลายเดือนก่อน
Dünyanın En Genç Şelalesi Çırçır Şelalesi Elazığ
Tatlıses ve Müzik Müzesi.Urfa Mahalli Sanatçıları
มุมมอง 1.1K5 หลายเดือนก่อน
Tatlıses ve Müzik Müzesi.Urfa Mahalli Sanatçıları
Konya'ya Gelince Kelebek Vadisini Görün
มุมมอง 4696 หลายเดือนก่อน
Konya'ya Gelince Kelebek Vadisini Görün
Antalya Kurşunlu Şelalesi doğa güzellikleriyle sizi bekliyor
มุมมอง 2156 หลายเดือนก่อน
Antalya Kurşunlu Şelalesi doğa güzellikleriyle sizi bekliyor
Alanya Damlataş Mağarasını görmesenizde olur
มุมมอง 476 หลายเดือนก่อน
Alanya Damlataş Mağarasını görmesenizde olur
Alanya Dim Çayındaki dünya harikası tesisler
มุมมอง 7126 หลายเดือนก่อน
Alanya Dim Çayındaki dünya harikası tesisler
Alanya Kalesine teleferikle çıkın.
มุมมอง 696 หลายเดือนก่อน
Alanya Kalesine teleferikle çıkın.

ความคิดเห็น

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 16 ชั่วโมงที่ผ่านมา

    Güneşli güzel bir gündü. 16 km lik Doğa yürüyüşü bir çırpıda bitiverdi. Adıyaman sınırları ıçindeki ,Perra Antik kent kaya mezarları ve işlikleri,Ören köyü altında kalan kentin Roma cesmesi ,kutsal alanını keyifle gezdik.Zey Kanyonu vadisinde sürdürdüğümüz yürüyüşte pinarlardan kana kana su içtik.Şans eseri gördüğümüz yaban keçileri,tilki sincap,domuz ve bitki türleri gezimize renk kattı Urfadosk la geziler bir başka oluyor.Yeni gezilerde buluşmak üzere..

  • @AbdusamadAbdullayev-ju6nm
    @AbdusamadAbdullayev-ju6nm 21 ชั่วโมงที่ผ่านมา

    Ok 👍ellarina saglik.

  • @Selamolsun
    @Selamolsun 5 วันที่ผ่านมา

    Dayooo girdiğin hallere bak adam gibi anlat yaşına başına bak ne kadar itici ve suni

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 6 วันที่ผ่านมา

    Urfadosk - Şanlıurfa Dağcılık ve Doğa Sporları Spor Kulübünün 26 Ocak Pazar günkü Doğa gezisi, Atatürk Barajı Şelalesi, Kaptaş Kahnık Deresi ve İnbaşı Magaralarına yapıldı. 19 Doğa severin katıldığı etkinliğe Barajın gövdesinin onundekı heybetli dağdan başlandı.Kalker kayaların üzerinde tırmanış kaya parçalarının yuvarlanması ile tehlike yaratıyordu.Yürüme arzusu yüksek ekip kısa sürede zirveye ulaştı Yüksek gerilim hattının geçtiği alanın dışında ilk mola verildi. Herkes nefes nefeseydi.Görüntü muhteşemdi Vadide ki Fırat Nehri, gem vurulup dizginlenmis kısrağı andırıyordu.Menderesler icinde açık maviye çalan göllerin durgun sularında yansımalarla oluşan eşsiz manzaralar ufku tarayan gözlerimiz için şenlik gibiydi. Çekilen resimlerin ardısıra rota belirlenip Barajın sızıntı sularından oluşan şelalesine doğru inişe geçildi. Ayaklarimızın altından yuvarlanan taşlar kaymamıza sebep oluyor, erozyonu önlemek için dikilen çam ağaçları dağlarda ve vadide yeşil benekler oluşturuyordu. Fırat Nehri nin taraçasını oluşturan çakıl taşları üzerindeki yürüyüş sonrası Çağıldayarak akan şelalenin doğuş yerine ulaşmak için tepeye tırmanıldı. Berrak görüntüsü ve sesi ile hepimiz büyülenmiş gibiydik. Aracımız bizi aşağıda bekliyordu. Şelalenin berrak sularında serinleyen yüzümüz ve ayaklarımızla bütün yorgunlugumuzu atmış gibiydik. Piknik alanı olarak kullanılan alanda Pet şişe ve çöpler çirkin bir görüntü oluşturuyordu. (Yedinci kıta) Topladigimiz bir çuval atık devede kulak bile değildi. Çöpsüz bir alan bulup Fırat kıyısında çaylarımızı can sıkıntısıyla içtik. İnbaşı magaralarina giden patika yolunu takiple Nehir tanrısı Fhrates un sakin akışını seyrederek güneşli bir havada yürüyüşümüzü sürdürdük devasa temel taşların olduğu eski kentin oluşturduğu höyüğü geçerken burada yaşayan insanları ve kültürleri andık . Kalker taşların yerini Bozova fayın ın yan kollarından çıkan bazalt kayalar almış ve toprağın renkli koyulaşmıştı. Kahnık Deresinin çıkışına yakın mesire alanına geldiğimizde çok sayıda insanla karşılaştık. Güneşli günü değerlendirmek isteyenler kilimlerde oturmus sohbet ediyorlardı.Kebap vakti henüz gelmemişti Sohbet ve tanışma sonrası derenin öbür yanına yatırılmış bir kütükten faydalanıp geçtik. Söğüt, Çınar ve kavak ağaçları giysilerini soymuş, baharın gelişini bekliyor gibiydiler.Suyun fısıltı akan sesı eşliğinde kalan azıklarımızı yedık. Bekir Beyin yer sofrası yöresel bir marhama üzerinde zengin ve iştah kabartıyordu. Bizleri de buyur etti Eliyle yaptığı yeşil zeytin unuttuğumuz bir tadı bize hatırlattı. Sıdıka Hanımın patates bostanası herzaman ki gibi harikaydı. Atılan yorgunluk içilen çaylar sonrası Eski bir Roma değirmeni olduğu söylenen İnbaşı Magaralarına yüründü. Fırat ın geniş bir menderes çizdiği yamacta yüksek kayalar vardı. Kayaların alt kısımlarında ki magaralar birbirine bağlanıyordu.Uzunca bir galerinin sonunda suyun içinde kırık halde olan değirmen taşlarının olduğu odaya geldık Duvarlar ısınmak için yakılan ateş nedeniyle kapkaraydı. Her eserde gördüğümüz duvar yazıları ve çöpler burada da vardı. Belli belirsiz görülen yazılar Latince yi andırıyordu. Yakın zamanlara kadar kullanılmış olan değirmenin kayadan oyulmuş ve tahrip edilmiş bütün bölümlerini gezdim. Aklıma Sabattin Ali nin Değirmen Hikayesi geldi Çingene klarnet çalan delikanlı ile kolu kesik degirmencinin kızının aşkı..Kimbilir ne hikayeler ne acılar ve aşklar yaşandı bu mekanlarda Bu gün yaşayan insanlar kirlettikleri hoyrat kullandıkları harika doğamız ve dünyamız için bir bedel ödeyecekler, kolunu bir aşkı için bir vuruşta kesip atan delikanlı gibi Çöp yığınları keyfimizi kaçirmıştı yine .. Karşı yakada görülen mağaralar kaya mezarlarını andırıyordu. Dağların ardına sarkan güneş. Nehirde güzel yansıma ve manzaralar oluşturuyor.Topluca çekilen resimlerin ardından soğuyan hava ellerimizi üşütüyor, görüntüler bizi büyülüyordu.Bir balıkçı teknesi değirmenin önundeki koya ağlarını atarken, havayı yırtan motor sesi gitme vaktinin geldiğini bildiriyor gibiydi. Yetkililerin bu alanların temizliği için gerekli özeni göstermelerini bekliyoruz.Kimse görmüyor ve sorumlu değilmiş gibi davranıyor."Üç maymun"u oynuyor. Topladığımız atıkları aracımıza alıp oradan uzaklaşırken gün kararmak üzereydi. Yeni gezilerde buluşmak umuduyla Urfadosk la olun Hoşça kalın İbrahim Dülger 27.01.2025

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 6 วันที่ผ่านมา

    Urfadosk - Şanlıurfa Dağcılık ve Doğa Sporları Spor Kulübünün 26 Ocak Pazar günkü Doğa gezisi, Atatürk Barajı Şelalesi, Kaptaş Kahnık Deresi ve İnbaşı Magaralarına yapıldı. 19 Doğa severin katıldığı etkinliğe Barajın gövdesinin onundekı heybetli dağdan başlandı.Kalker kayaların üzerinde tırmanış kaya parçalarının yuvarlanması ile tehlike yaratıyordu.Yürüme arzusu yüksek ekip kısa sürede zirveye ulaştı Yüksek gerilim hattının geçtiği alanın dışında ilk mola verildi. Herkes nefes nefeseydi.Görüntü muhteşemdi Vadide ki Fırat Nehri, gem vurulup dizginlenmis kısrağı andırıyordu.Menderesler icinde açık maviye çalan göllerin durgun sularında yansımalarla oluşan eşsiz manzaralar ufku tarayan gözlerimiz için şenlik gibiydi. Çekilen resimlerin ardısıra rota belirlenip Barajın sızıntı sularından oluşan şelalesine doğru inişe geçildi. Ayaklarimızın altından yuvarlanan taşlar kaymamıza sebep oluyor, erozyonu önlemek için dikilen çam ağaçları dağlarda ve vadide yeşil benekler oluşturuyordu. Fırat Nehri nin taraçasını oluşturan çakıl taşları üzerindeki yürüyüş sonrası Çağıldayarak akan şelalenin doğuş yerine ulaşmak için tepeye tırmanıldı. Berrak görüntüsü ve sesi ile hepimiz büyülenmiş gibiydik. Aracımız bizi aşağıda bekliyordu. Şelalenin berrak sularında serinleyen yüzümüz ve ayaklarımızla bütün yorgunlugumuzu atmış gibiydik. Piknik alanı olarak kullanılan alanda Pet şişe ve çöpler çirkin bir görüntü oluşturuyordu. (Yedinci kıta) Topladigimiz bir çuval atık devede kulak bile değildi. Çöpsüz bir alan bulup Fırat kıyısında çaylarımızı can sıkıntısıyla içtik. İnbaşı magaralarina giden patika yolunu takiple Nehir tanrısı Fhrates un sakin akışını seyrederek güneşli bir havada yürüyüşümüzü sürdürdük devasa temel taşların olduğu eski kentin oluşturduğu höyüğü geçerken burada yaşayan insanları ve kültürleri andık . Kalker taşların yerini Bozova fayın ın yan kollarından çıkan bazalt kayalar almış ve toprağın renkli koyulaşmıştı. Kahnık Deresinin çıkışına yakın mesire alanına geldiğimizde çok sayıda insanla karşılaştık. Güneşli günü değerlendirmek isteyenler kilimlerde oturmus sohbet ediyorlardı.Kebap vakti henüz gelmemişti Sohbet ve tanışma sonrası derenin öbür yanına yatırılmış bir kütükten faydalanıp geçtik. Söğüt, Çınar ve kavak ağaçları giysilerini soymuş, baharın gelişini bekliyor gibiydiler.Suyun fısıltı akan sesı eşliğinde kalan azıklarımızı yedık. Bekir Beyin yer sofrası yöresel bir marhama üzerinde zengin ve iştah kabartıyordu. Bizleri de buyur etti Eliyle yaptığı yeşil zeytin unuttuğumuz bir tadı bize hatırlattı. Sıdıka Hanımın patates bostanası herzaman ki gibi harikaydı. Atılan yorgunluk içilen çaylar sonrası Eski bir Roma değirmeni olduğu söylenen İnbaşı Magaralarına yüründü. Fırat ın geniş bir menderes çizdiği yamacta yüksek kayalar vardı. Kayaların alt kısımlarında ki magaralar birbirine bağlanıyordu.Uzunca bir galerinin sonunda suyun içinde kırık halde olan değirmen taşlarının olduğu odaya geldık Duvarlar ısınmak için yakılan ateş nedeniyle kapkaraydı. Her eserde gördüğümüz duvar yazıları ve çöpler burada da vardı. Belli belirsiz görülen yazılar Latince yi andırıyordu. Yakın zamanlara kadar kullanılmış olan değirmenin kayadan oyulmuş ve tahrip edilmiş bütün bölümlerini gezdim. Aklıma Sabattin Ali nin Değirmen Hikayesi geldi Çingene klarnet çalan delikanlı ile kolu kesik degirmencinin kızının aşkı..Kimbilir ne hikayeler ne acılar ve aşklar yaşandı bu mekanlarda Bu gün yaşayan insanlar kirlettikleri hoyrat kullandıkları harika doğamız ve dünyamız için bir bedel ödeyecekler, kolunu bir aşkı için bir vuruşta kesip atan delikanlı gibi Çöp yığınları keyfimizi kaçirmıştı yine .. Karşı yakada görülen mağaralar kaya mezarlarını andırıyordu. Dağların ardına sarkan güneş. Nehirde güzel yansıma ve manzaralar oluşturuyor.Topluca çekilen resimlerin ardından soğuyan hava ellerimizi üşütüyor, görüntüler bizi büyülüyordu.Bir balıkçı teknesi değirmenin önundeki koya ağlarını atarken, havayı yırtan motor sesi gitme vaktinin geldiğini bildiriyor gibiydi. Yetkililerin bu alanların temizliği için gerekli özeni göstermelerini bekliyoruz.Kimse görmüyor ve sorumlu değilmiş gibi davranıyor."Üç maymun"u oynuyor. Topladığımız atıkları aracımıza alıp oradan uzaklaşırken gün kararmak üzereydi. Yeni gezilerde buluşmak umuduyla Urfadosk la olun Hoşça kalın İbrahim Dülger 27.01.2025

  • @songulgok2382
    @songulgok2382 7 วันที่ผ่านมา

    Cok guzel yermis gormek l

  • @ZİYAADOGAN
    @ZİYAADOGAN 7 วันที่ผ่านมา

    😀

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 20 วันที่ผ่านมา

    Urfadosk un düzenlediği Doğa ve kültür ağırlıklı doğa yürüyüşü, Urfa nın 25 km Kuzeydogusu da kalan Karababa Dağı ve Tatar Höyük köyünene yapıldı. 34 kişinin katıldığı yürüyüşe Dağın Mustafacık Köyünün ilkokul binasının arkasındaki yamacından başlandı. Taş Binali kırmızı çatılı okul binasında depremden etkilenen bir aile barınıyordu. Güler yüzlü evsahibi ihtiyaçların karşılanmasında yardımcı oldu.Oldukça eğimli arazide erezyonla sellenme yarıkları oluşmuştu. Daha yükseklerde ağaçlandırma çalışmaları yapılmıştı Çam ağaçlarının büyük bölümü kurumuştu. Küçük Karababa denilen konik biçimli dağın zirvesinde Ulu Dağdağan ağacının yanıbaşında, üzerinde Karababaya ait olduğu yazılı mezar vardı Çevresi betonla düzeltilmiş. Mezarın üzerinde, tepeye ulaşanlara ikram olsun ağzı kapalı kapta bolca şeker vardı. Namaz kılanlar için seccadeler bir kutuya özenle konmuştu.Aşağıda Horuzum Şemsik Karababa tepeleri arasında uzanan ovadan sabahın ilk saatlerinde esen vadi meltemi insana mutluluk veriyordu. Dağdağan ağacından toplanan meyveleri ilk kez tadanlar vardı. Büyük Karababa ya yönelen grup kısa zamanda dağın plato görünümündeki doruğa ulaştı. Çevre köylerin ihtiyacını karşılayan oldukça büyük su depoları vardı. Dağın bazalt taş yapısı ve oluşumu hakkında bilgi verdikten sonra Kahvaltılıklar yenmeye,çay ve kahveler içilmeye başlandı.Bazalt taşların çözülmesi sonucu oluşan koyu renkli toprak yumuşacıktı.Yol yapımı için alınan malzemeden dolayı krateri andıran çukur vardı. Karababa Dağında Bir süre önce yamaç paraşütü denemelerinin yapıldıği iyi sonuçlar alındığını yerel basindan okumustum.Urfa Turizmine büyük katkı yapacak olan bu projeden neden vazgeçildi anlamak mümkün değil. Hazır yolu yapilmışken, düzenleme yapılırsa dağın üstü mesire alanı için ideal bir mekan olur.Çekilen resimlerin ardından dağın geniş çevresi dolaşılıp Ördek Köyüne doğru inişe geçildi. Aşağıda görülen Tatar Höyük, Ördek,Çömlekçi, Akçahisar ve Yarıtepe birinci dereceden antik dönemden kalan sid alanları Çok sayıda Keşiş mağaraları ve köylerin yanıbaşında çok amaçla kullanilan yığma tepeler var. Fatih Yazar Bey in dinlenme molası vermek icin Küçük Ördek Köyüne grubu davet etmesi incelikti.Büyük Ördek Köyünün yığma tepesinin eteğindeki tarihi.Kitabesi okunmuyordu. çeşmesinden su içildi. Güneşli serin bir havada, 5 km yol sohbetler ve çevredeki bitki ve taşların incelenmesi ile kısa sürede yüründü.Fatih Bey in tasarladığı özgün yapısıyla taş binalarının onundekı kışın uykuda olan çimenlere üzerine halılara uzanilir gibi uzanıldı.Keyifle içilen çay ve kahvelere çeyiz götürme şenliğinde çalınan müzik eşlik ediyordu. Bize evini açıp ikramda bulunan Güler yüzlü ev sahiplerine veda edip araclarımıza bindik. 26, 5 km uzunlugundaki Urfa tunellerine su veren kanalın yanı başında bulunan Tatar Höyük ün yığma tepesi uzaktan göründü. Araçlardan inip Atatürk Barajı gölünün kıyısında keyifle yürüdük .Balıklıgölün dışında su görmek güzeldi.1975 lı yıllarda kazılarına başlanan kalkolitik çağa dayanan , çok sayıda döneme ait katmanları olan yerleşim yeri baraj Suları altında kalmış.Yaslandığı yığma tepenin üzerinde arkadaşlara gerekli açıklamalarda bulundum. Eski kentin temel duvarlar gorülüyordu. Akdeniz i Mezopotamya ya bağlayan ticaret yolların geçtiği bu yerleşim yerinin kuzeyindeki Titriş köyü höyüğün ve harabe haline gelen kervansarayı görmeyi zamanın ilerlemesi nedeniyle bir başka geziye bıraktık. Baharda ada haline gelen tepeden ayrılıp gölün kıyısında oturup sakın doğayı ve batmaya yaklaşan güneşi izledik.Çocuklukluk yıllarına dönüp suda taş sektiren arkadaşların neşeleri ve heyecanları görülmeye değerdi. Batmaka olan güneşin suda ki yansımaları güzel kareler olusturuyordu. Güneşin görüntüleri Nemrut taki Antiakos un tümülüsünde görünen anları aratmıyordu. Urfa da yaşayanlar için dinlenmek,sakinliği,suyu yaşamak için salık vereceğim yerlerden biri.Çevreyi kirletmemek kaydıyla. Yürüyüş sırasında bir torba plastik atık topladık Avni Beyle. Geziye katılan ve katkısı olan arkadaşlara teşekkürler. Başka gezilerde buluşmak üzere Urfadosk u takip edin Hoşça kalın 12.5.2025 İbrahim Dülger

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 20 วันที่ผ่านมา

    Urfadosk un düzenlediği Doğa ve kültür ağırlıklı doğa yürüyüşü, Urfa nın 25 km Kuzeydogusu da kalan Karababa Dağı ve Tatar Höyük köyünene yapıldı. 34 kişinin katıldığı yürüyüşe Dağın Mustafacık Köyünün ilkokul binasının arkasındaki yamacından başlandı. Taş Binali kırmızı çatılı okul binasında depremden etkilenen bir aile barınıyordu. Güler yüzlü evsahibi ihtiyaçların karşılanmasında yardımcı oldu.Oldukça eğimli arazide erezyonla sellenme yarıkları oluşmuştu. Daha yükseklerde ağaçlandırma çalışmaları yapılmıştı Çam ağaçlarının büyük bölümü kurumuştu. Küçük Karababa denilen konik biçimli dağın zirvesinde Ulu Dağdağan ağacının yanıbaşında, üzerinde Karababaya ait olduğu yazılı mezar vardı Çevresi betonla düzeltilmiş. Mezarın üzerinde, tepeye ulaşanlara ikram olsun ağzı kapalı kapta bolca şeker vardı. Namaz kılanlar için seccadeler bir kutuya özenle konmuştu.Aşağıda Horuzum Şemsik Karababa tepeleri arasında uzanan ovadan sabahın ilk saatlerinde esen vadi meltemi insana mutluluk veriyordu. Dağdağan ağacından toplanan meyveleri ilk kez tadanlar vardı. Büyük Karababa ya yönelen grup kısa zamanda dağın plato görünümündeki doruğa ulaştı. Çevre köylerin ihtiyacını karşılayan oldukça büyük su depoları vardı. Dağın bazalt taş yapısı ve oluşumu hakkında bilgi verdikten sonra Kahvaltılıklar yenmeye,çay ve kahveler içilmeye başlandı.Bazalt taşların çözülmesi sonucu oluşan koyu renkli toprak yumuşacıktı.Yol yapımı için alınan malzemeden dolayı krateri andıran çukur vardı. Karababa Dağında Bir süre önce yamaç paraşütü denemelerinin yapıldıği iyi sonuçlar alındığını yerel basindan okumustum.Urfa Turizmine büyük katkı yapacak olan bu projeden neden vazgeçildi anlamak mümkün değil. Hazır yolu yapilmışken, düzenleme yapılırsa dağın üstü mesire alanı için ideal bir mekan olur.Çekilen resimlerin ardından dağın geniş çevresi dolaşılıp Ördek Köyüne doğru inişe geçildi. Aşağıda görülen Tatar Höyük, Ördek,Çömlekçi, Akçahisar ve Yarıtepe birinci dereceden antik dönemden kalan sid alanları Çok sayıda Keşiş mağaraları ve köylerin yanıbaşında çok amaçla kullanilan yığma tepeler var. Fatih Yazar Bey in dinlenme molası vermek icin Küçük Ördek Köyüne grubu davet etmesi incelikti.Büyük Ördek Köyünün yığma tepesinin eteğindeki tarihi.Kitabesi okunmuyordu. çeşmesinden su içildi. Güneşli serin bir havada, 5 km yol sohbetler ve çevredeki bitki ve taşların incelenmesi ile kısa sürede yüründü.Fatih Bey in tasarladığı özgün yapısıyla taş binalarının onundekı kışın uykuda olan çimenlere üzerine halılara uzanilir gibi uzanıldı.Keyifle içilen çay ve kahvelere çeyiz götürme şenliğinde çalınan müzik eşlik ediyordu. Bize evini açıp ikramda bulunan Güler yüzlü ev sahiplerine veda edip araclarımıza bindik. 26, 5 km uzunlugundaki Urfa tunellerine su veren kanalın yanı başında bulunan Tatar Höyük ün yığma tepesi uzaktan göründü. Araçlardan inip Atatürk Barajı gölünün kıyısında keyifle yürüdük .Balıklıgölün dışında su görmek güzeldi.1975 lı yıllarda kazılarına başlanan kalkolitik çağa dayanan , çok sayıda döneme ait katmanları olan yerleşim yeri baraj Suları altında kalmış.Yaslandığı yığma tepenin üzerinde arkadaşlara gerekli açıklamalarda bulundum. Eski kentin temel duvarlar gorülüyordu. Akdeniz i Mezopotamya ya bağlayan ticaret yolların geçtiği bu yerleşim yerinin kuzeyindeki Titriş köyü höyüğün ve harabe haline gelen kervansarayı görmeyi zamanın ilerlemesi nedeniyle bir başka geziye bıraktık. Baharda ada haline gelen tepeden ayrılıp gölün kıyısında oturup sakın doğayı ve batmaya yaklaşan güneşi izledik.Çocuklukluk yıllarına dönüp suda taş sektiren arkadaşların neşeleri ve heyecanları görülmeye değerdi. Batmaka olan güneşin suda ki yansımaları güzel kareler olusturuyordu. Güneşin görüntüleri Nemrut taki Antiakos un tümülüsünde görünen anları aratmıyordu. Urfa da yaşayanlar için dinlenmek,sakinliği,suyu yaşamak için salık vereceğim yerlerden biri.Çevreyi kirletmemek kaydıyla. Yürüyüş sırasında bir torba plastik atık topladık Avni Beyle. Geziye katılan ve katkısı olan arkadaşlara teşekkürler. Başka gezilerde buluşmak üzere Urfadosk u takip edin Hoşça kalın 12.5.2025 İbrahim Dülger

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 27 วันที่ผ่านมา

    5 Ocak 2025 Pazar günü Urfadosk Kulübü nün düzenlediği Viransehir: Roma Tapınağı, ibrahim Paşa Konağı Ezidi etnidinsel topluluğunun yaşadığı Burç köyü Takur tukur dağı ve Karacadağ lavyolu ve tünellerine yapılan geziye kulüp üyesi 22 kişi katıldı. Viransehir ve Harran ovalarını kuzey güney yönünde ayıran Tektek dağları Çoban deresi boğazından geçildi. Hava bulutlu ve sertti. Uzaktan görülmeye başlayan dümdüz bir ovada devasa büyümüş şehir, Kurak mevsimlerde yatağında su bulundurmayan Küçük Cırcıp deresine dayanmıştı. Tel Halaf uygarlığının geliştiği alan, MÖ 1500 lü yıllarda Mitani Devleti hakimiyet altında girer, Asur,Hitit,Selevkoslar Sasaniler doneminde kalesi ile stratejik konumda olan Şehrin ismi Tella, Roma imparatorlugu döneminde Kostantina dır Devletler arasında el değiştirip, defalarca yakılıp yıkılan şehre Viransehir denmesi bu nedenle olsa gerek .Timur un kuşatması sonrası tahrip edilen şehir bir daha eski görkemli günlerine dönemez. Devasa büyüyen, çirkin yapılarla beton yığını haline gelen sehirde eskiden uzaklardan görülebilen Dikmeleri görmek mümkün değil . Roma tapınağı denilen yapıyı Kimi rivayetlerde MS. 2 yy.da Roma imp.Hadrianus un eşi için yaptırdığı söylenir, Başka bir anlatıda 4.yy da Hristiyanlıga hizmet eden ve şehit olan bir aziz için anıt mezar olarak yaptırılıp, sonrasında kilise olarak kullanılmış.İki katlı 14 dikmesi bulunan altıgen şekilli bazalt taşlardan yapılı büyük bir yapıdır Geçmişte iki dikmesini gördüğüm yapının tek dikmesi kalmış. Mimarisi ile beton yapılar arasında Mahsun ve dikkat çeken, 1905 yıllarında yapılan İbrahim Paşa Konağı uzun yıllar okul olarak hizmet vermiş.Sonra kaderine terk edilen yapı 2000 lı yıllarında Vali Muzaffer Dilek Döneminde Restore edilmiştir Bu gün Kütüphane olarak hizmet veren yapıyı Pazar günü kütüphanenin kapalı olması nedeniyle gezemedik . Şehri 3 km kuzeyinde Ezidi toplumun yaşadığı Burç köyüne gittik. Kendine özgü mimari yapısıyla kültür merkezi olarak yapılan bina,beyaz ezidi yıldızı gibi parlıyordu, Sevincimizi bizlere yardımcı olan köyün sakinleriyle paylaştık. Soğuyan ellerimiz bize ikram edilen çaylarla ısınmıştı. Eski bir yerleşim yeri olan höyükten kalan eserlerin bulunduğu Parka davet edildik Burç duvar kalıntısı ve çeşitli amaçlarla kullanılan bazalt taşlardan yapılmış eserlerin yanında kafeslerinde çok sayıda tavus kuşu vardı. Daha çok Kuzey Irak da yaşayan Ezidi toplumunun Mitra,Zerdüşt ve diğer dinlerin etkisiyle oluşan kendilerine özgü kapalı bir inanç anlayışı vardır.Kutsal kentleri Lalalaş da yılın beli dönemlerinde bir araya gelirler. Carsamba günleri kutsaldır. Sabah ve aksam ibadetlerini yapan Ezidiler Tavus kuşunu Meleği Tavus olarak kabul ederler. Boğa kurban ederler.Beraber yaşadıkları toplumlarla uyumlu bir hayat süren bu toplum bireyleri çoğunlukla sunnet ettikleri çocukları icin müslumanları kirve olarak seçerlerdi. Seyhler,pirler ve müritler şeklinde geçişin olmadığı sınıfsal yapı vardır. Defalarca kıyıma uğrayan Ezidilerin bu gün sayıları Bir milyon civarındadır Ermenistan,Gürcistan Kuzey Irak da cogunlukla yaşamakta Turkiye de ki sayıları çok azalmıştır Genelde Almanya ya goç etmislerdir.Ezidi toplumu hakkında verdiğim bilgilerden sonra Bizleri ağırlayan bu insanlarla dostluklar, yine bekleriz temennisiyle kurulmuştu bile . Timur un Viransehir i alışı anısına yaptırdığı söylenen Zafer kulesini inşa ettiği Timur dağını dönüşte görmek üzere yola koyulduk Karacadağ ın geniş alana yayılan kalkan tipi konisinin oluşturduğu plato üzerinde irili ufaklı parazit koniler görülüyordu. 1150 m yüksekliğindeki Takur tukur dağında iri bazalt kayalarin olduğu arazide yürüyüş grubu neşelendirmisti. Bayan arkadaşların Bir çırpıda çıktiğı dağda, Doç.Dr Jeomorfolog Serdar Ahmet Hoca nın Karacadağ in oluşumu hakkında verdiği bilgiler güzeldi. Bilerek gezmek bir başka oluyordu. Zengin toprakların olduğu volkanik arazilerde kayalar toplanarak tarla açılmıştı. Gevan çalıları bazalt kayalarin olduğu araziye canlılık katıyordu Temelde hayvancılığın geçim kaynağı olduğu kasaba görünümlü köyler vardı .Karacadağ in ana konisinin silueti görülüyordu.Dağın Diyarbakır ın Çınar ilcesi tarafında kalan Lav yolu ve tünellerine ulaşılmıştık. Yanık bir görünümde olan krater, siyah renkte curuf ve kayadan oluşuyordu.Yaklaşık 100.000 yıl önce püskuren lavların soğuması senelerce sürmüş. Eğimli arazide içlerde sıcak kalan lavın akmaya devam etmesi sonucu yuzeyde soğuyup katılaşan lavlar irili ufaklı devasa tüneller oluşturmuş. Çok sayıda ve geniş alana yayılan kimi tavanı çökmüş bazısı yüzlerce metre uzayan tünel ve mağaralar gezildi Uçları sivri magmatik taşların üzerinde gezmek oldukça zordu. Tabanı kalın, bilekli ayakkabı ile daha rahat gezilebilir.Bazalt kayaların üzeri yeni yeşillenen likenlerle (kara yosunu) bezenmişti. Toprağın az olduğu arazide, Çoğunlukla Dağdagan, menengiç, alıç ağaçları vardı. Meyvelerini iştahla yedigimiz Dağdağan ağaçları arasında orta kuşağın doğal bitki örtüsü olan ve Karacadağ da yaygin görülen meşe ormanlarından geriye pek ağaç kalmamıstı. Çocuklugumuzda acımtrak tadı olan meşe palamudunu mangal külünde pişirip kestane gibi yerdik. Deri tabaklamakta kullanılan bu ağacın meyvesinin dalları da mangal kömürü yapımında kullanılır. Çoğu yakacak olarak kullanıp tahrip edilmiş. Bulutların arasında doğayı ısıtmaya çalışan güneş etkisini yitiriyordu. Soğuyan hava ellerimizi üşütmeye başlamıştı. Uzunca ve arızalı arazide yürüyüş herkesi acıktırmıştı.Yemek molasının yolda yapılması konusunda anlaşıldı.Kratere çıkış bir başka geziye birakıldı. Kara renkli bir arazide havanın kararması görüş alanını daraltıyor, agzı açık tüneller tehlike oluşturuyordu. Araca binildikten sonra bile tabanlarımıza baskı yapan uçları sivri volkanık taşların yarattığı his, Uzunca bir süre devam etti. Yorgunlugumuz açlığımız, Candan Beyin dağıttığı Emin Beyin ikramı olan portakal ve elmalarla nispeten giderilmişti.Fırından aldığımız Viransehir e özgü sıcak ekmekler hem ellerimizi ve midemizi ısıtmıstı. Benzinlikte verilen molada içilen çaylar ve ikramlar herkese canlılık katmıştı. Araçta Halis Bey in şevkle okuduğu şiirler anlattığı hikayeler Uykusu gelenlere ninni gibi gelmişti. Güzel ve verimli geçen bu kültürel ve coğrafik geziye katkısı olan arkadaşlara teşekkürler Yeni gezilerde buluşmak umuduyla İbrahim Dülger 05.01.2025

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 27 วันที่ผ่านมา

    5 Ocak 2025 Pazar günü Urfadosk Kulübü nün düzenlediği Viransehir: Roma Tapınağı, ibrahim Paşa Konağı Ezidi etnidinsel topluluğunun yaşadığı Burç köyü Takur tukur dağı ve Karacadağ lavyolu ve tünellerine yapılan geziye kulüp üyesi 22 kişi katıldı. Viransehir ve Harran ovalarını kuzey güney yönünde ayıran Tektek dağları Çoban deresi boğazından geçildi. Hava bulutlu ve sertti. Uzaktan görülmeye başlayan dümdüz bir ovada devasa büyümüş şehir, Kurak mevsimlerde yatağında su bulundurmayan Küçük Cırcıp deresine dayanmıştı. Tel Halaf uygarlığının geliştiği alan, MÖ 1500 lü yıllarda Mitani Devleti hakimiyet altında girer, Asur,Hitit,Selevkoslar Sasaniler doneminde kalesi ile stratejik konumda olan Şehrin ismi Tella, Roma imparatorlugu döneminde Kostantina dır Devletler arasında el değiştirip, defalarca yakılıp yıkılan şehre Viransehir denmesi bu nedenle olsa gerek .Timur un kuşatması sonrası tahrip edilen şehir bir daha eski görkemli günlerine dönemez. Devasa büyüyen, çirkin yapılarla beton yığını haline gelen sehirde eskiden uzaklardan görülebilen Dikmeleri görmek mümkün değil . Roma tapınağı denilen yapıyı Kimi rivayetlerde MS. 2 yy.da Roma imp.Hadrianus un eşi için yaptırdığı söylenir, Başka bir anlatıda 4.yy da Hristiyanlıga hizmet eden ve şehit olan bir aziz için anıt mezar olarak yaptırılıp, sonrasında kilise olarak kullanılmış.İki katlı 14 dikmesi bulunan altıgen şekilli bazalt taşlardan yapılı büyük bir yapıdır Geçmişte iki dikmesini gördüğüm yapının tek dikmesi kalmış. Mimarisi ile beton yapılar arasında Mahsun ve dikkat çeken, 1905 yıllarında yapılan İbrahim Paşa Konağı uzun yıllar okul olarak hizmet vermiş.Sonra kaderine terk edilen yapı 2000 lı yıllarında Vali Muzaffer Dilek Döneminde Restore edilmiştir Bu gün Kütüphane olarak hizmet veren yapıyı Pazar günü kütüphanenin kapalı olması nedeniyle gezemedik . Şehri 3 km kuzeyinde Ezidi toplumun yaşadığı Burç köyüne gittik. Kendine özgü mimari yapısıyla kültür merkezi olarak yapılan bina,beyaz ezidi yıldızı gibi parlıyordu, Sevincimizi bizlere yardımcı olan köyün sakinleriyle paylaştık. Soğuyan ellerimiz bize ikram edilen çaylarla ısınmıştı. Eski bir yerleşim yeri olan höyükten kalan eserlerin bulunduğu Parka davet edildik Burç duvar kalıntısı ve çeşitli amaçlarla kullanılan bazalt taşlardan yapılmış eserlerin yanında kafeslerinde çok sayıda tavus kuşu vardı. Daha çok Kuzey Irak da yaşayan Ezidi toplumunun Mitra,Zerdüşt ve diğer dinlerin etkisiyle oluşan kendilerine özgü kapalı bir inanç anlayışı vardır.Kutsal kentleri Lalalaş da yılın beli dönemlerinde bir araya gelirler. Carsamba günleri kutsaldır. Sabah ve aksam ibadetlerini yapan Ezidiler Tavus kuşunu Meleği Tavus olarak kabul ederler. Boğa kurban ederler.Beraber yaşadıkları toplumlarla uyumlu bir hayat süren bu toplum bireyleri çoğunlukla sunnet ettikleri çocukları icin müslumanları kirve olarak seçerlerdi. Seyhler,pirler ve müritler şeklinde geçişin olmadığı sınıfsal yapı vardır. Defalarca kıyıma uğrayan Ezidilerin bu gün sayıları Bir milyon civarındadır Ermenistan,Gürcistan Kuzey Irak da cogunlukla yaşamakta Turkiye de ki sayıları çok azalmıştır Genelde Almanya ya goç etmislerdir.Ezidi toplumu hakkında verdiğim bilgilerden sonra Bizleri ağırlayan bu insanlarla dostluklar, yine bekleriz temennisiyle kurulmuştu bile . Timur un Viransehir i alışı anısına yaptırdığı söylenen Zafer kulesini inşa ettiği Timur dağını dönüşte görmek üzere yola koyulduk Karacadağ ın geniş alana yayılan kalkan tipi konisinin oluşturduğu plato üzerinde irili ufaklı parazit koniler görülüyordu. 1150 m yüksekliğindeki Takur tukur dağında iri bazalt kayalarin olduğu arazide yürüyüş grubu neşelendirmisti. Bayan arkadaşların Bir çırpıda çıktiğı dağda, Doç.Dr Jeomorfolog Serdar Ahmet Hoca nın Karacadağ in oluşumu hakkında verdiği bilgiler güzeldi. Bilerek gezmek bir başka oluyordu. Zengin toprakların olduğu volkanik arazilerde kayalar toplanarak tarla açılmıştı. Gevan çalıları bazalt kayalarin olduğu araziye canlılık katıyordu Temelde hayvancılığın geçim kaynağı olduğu kasaba görünümlü köyler vardı .Karacadağ in ana konisinin silueti görülüyordu.Dağın Diyarbakır ın Çınar ilcesi tarafında kalan Lav yolu ve tünellerine ulaşılmıştık. Yanık bir görünümde olan krater, siyah renkte curuf ve kayadan oluşuyordu.Yaklaşık 100.000 yıl önce püskuren lavların soğuması senelerce sürmüş. Eğimli arazide içlerde sıcak kalan lavın akmaya devam etmesi sonucu yuzeyde soğuyup katılaşan lavlar irili ufaklı devasa tüneller oluşturmuş. Çok sayıda ve geniş alana yayılan kimi tavanı çökmüş bazısı yüzlerce metre uzayan tünel ve mağaralar gezildi Uçları sivri magmatik taşların üzerinde gezmek oldukça zordu. Tabanı kalın, bilekli ayakkabı ile daha rahat gezilebilir.Bazalt kayaların üzeri yeni yeşillenen likenlerle (kara yosunu) bezenmişti. Toprağın az olduğu arazide, Çoğunlukla Dağdagan, menengiç, alıç ağaçları vardı. Meyvelerini iştahla yedigimiz Dağdağan ağaçları arasında orta kuşağın doğal bitki örtüsü olan ve Karacadağ da yaygin görülen meşe ormanlarından geriye pek ağaç kalmamıstı. Çocuklugumuzda acımtrak tadı olan meşe palamudunu mangal külünde pişirip kestane gibi yerdik. Deri tabaklamakta kullanılan bu ağacın meyvesinin dalları da mangal kömürü yapımında kullanılır. Çoğu yakacak olarak kullanıp tahrip edilmiş. Bulutların arasında doğayı ısıtmaya çalışan güneş etkisini yitiriyordu. Soğuyan hava ellerimizi üşütmeye başlamıştı. Uzunca ve arızalı arazide yürüyüş herkesi acıktırmıştı.Yemek molasının yolda yapılması konusunda anlaşıldı.Kratere çıkış bir başka geziye birakıldı. Kara renkli bir arazide havanın kararması görüş alanını daraltıyor, agzı açık tüneller tehlike oluşturuyordu. Araca binildikten sonra bile tabanlarımıza baskı yapan uçları sivri volkanık taşların yarattığı his, Uzunca bir süre devam etti. Yorgunlugumuz açlığımız, Candan Beyin dağıttığı Emin Beyin ikramı olan portakal ve elmalarla nispeten giderilmişti.Fırından aldığımız Viransehir e özgü sıcak ekmekler hem ellerimizi ve midemizi ısıtmıstı. Benzinlikte verilen molada içilen çaylar ve ikramlar herkese canlılık katmıştı. Araçta Halis Bey in şevkle okuduğu şiirler anlattığı hikayeler Uykusu gelenlere ninni gibi gelmişti. Güzel ve verimli geçen bu kültürel ve coğrafik geziye katkısı olan arkadaşlara teşekkürler Yeni gezilerde buluşmak umuduyla İbrahim Dülger 05.01.2025

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 27 วันที่ผ่านมา

    5 Ocak 2025 Pazar günü Urfadosk Kulübü nün düzenlediği Viransehir: Roma Tapınağı, ibrahim Paşa Konağı Ezidi etnidinsel topluluğunun yaşadığı Burç köyü Takur tukur dağı ve Karacadağ lavyolu ve tünellerine yapılan geziye kulüp üyesi 22 kişi katıldı. Viransehir ve Harran ovalarını kuzey güney yönünde ayıran Tektek dağları Çoban deresi boğazından geçildi. Hava bulutlu ve sertti. Uzaktan görülmeye başlayan dümdüz bir ovada devasa büyümüş şehir, Kurak mevsimlerde yatağında su bulundurmayan Küçük Cırcıp deresine dayanmıştı. Tel Halaf uygarlığının geliştiği alan, MÖ 1500 lü yıllarda Mitani Devleti hakimiyet altında girer, Asur,Hitit,Selevkoslar Sasaniler doneminde kalesi ile stratejik konumda olan Şehrin ismi Tella, Roma imparatorlugu döneminde Kostantina dır Devletler arasında el değiştirip, defalarca yakılıp yıkılan şehre Viransehir denmesi bu nedenle olsa gerek .Timur un kuşatması sonrası tahrip edilen şehir bir daha eski görkemli günlerine dönemez. Devasa büyüyen, çirkin yapılarla beton yığını haline gelen sehirde eskiden uzaklardan görülebilen Dikmeleri görmek mümkün değil . Roma tapınağı denilen yapıyı Kimi rivayetlerde MS. 2 yy.da Roma imp.Hadrianus un eşi için yaptırdığı söylenir, Başka bir anlatıda 4.yy da Hristiyanlıga hizmet eden ve şehit olan bir aziz için anıt mezar olarak yaptırılıp, sonrasında kilise olarak kullanılmış.İki katlı 14 dikmesi bulunan altıgen şekilli bazalt taşlardan yapılı büyük bir yapıdır Geçmişte iki dikmesini gördüğüm yapının tek dikmesi kalmış. Mimarisi ile beton yapılar arasında Mahsun ve dikkat çeken, 1905 yıllarında yapılan İbrahim Paşa Konağı uzun yıllar okul olarak hizmet vermiş.Sonra kaderine terk edilen yapı 2000 lı yıllarında Vali Muzaffer Dilek Döneminde Restore edilmiştir Bu gün Kütüphane olarak hizmet veren yapıyı Pazar günü kütüphanenin kapalı olması nedeniyle gezemedik . Şehri 3 km kuzeyinde Ezidi toplumun yaşadığı Burç köyüne gittik. Kendine özgü mimari yapısıyla kültür merkezi olarak yapılan bina,beyaz ezidi yıldızı gibi parlıyordu, Sevincimizi bizlere yardımcı olan köyün sakinleriyle paylaştık. Soğuyan ellerimiz bize ikram edilen çaylarla ısınmıştı. Eski bir yerleşim yeri olan höyükten kalan eserlerin bulunduğu Parka davet edildik Burç duvar kalıntısı ve çeşitli amaçlarla kullanılan bazalt taşlardan yapılmış eserlerin yanında kafeslerinde çok sayıda tavus kuşu vardı. Daha çok Kuzey Irak da yaşayan Ezidi toplumunun Mitra,Zerdüşt ve diğer dinlerin etkisiyle oluşan kendilerine özgü kapalı bir inanç anlayışı vardır.Kutsal kentleri Lalalaş da yılın beli dönemlerinde bir araya gelirler. Carsamba günleri kutsaldır. Sabah ve aksam ibadetlerini yapan Ezidiler Tavus kuşunu Meleği Tavus olarak kabul ederler. Boğa kurban ederler.Beraber yaşadıkları toplumlarla uyumlu bir hayat süren bu toplum bireyleri çoğunlukla sunnet ettikleri çocukları icin müslumanları kirve olarak seçerlerdi. Seyhler,pirler ve müritler şeklinde geçişin olmadığı sınıfsal yapı vardır. Defalarca kıyıma uğrayan Ezidilerin bu gün sayıları Bir milyon civarındadır Ermenistan,Gürcistan Kuzey Irak da cogunlukla yaşamakta Turkiye de ki sayıları çok azalmıştır Genelde Almanya ya goç etmislerdir.Ezidi toplumu hakkında verdiğim bilgilerden sonra Bizleri ağırlayan bu insanlarla dostluklar, yine bekleriz temennisiyle kurulmuştu bile . Timur un Viransehir i alışı anısına yaptırdığı söylenen Zafer kulesini inşa ettiği Timur dağını dönüşte görmek üzere yola koyulduk Karacadağ ın geniş alana yayılan kalkan tipi konisinin oluşturduğu plato üzerinde irili ufaklı parazit koniler görülüyordu. 1150 m yüksekliğindeki Takur tukur dağında iri bazalt kayalarin olduğu arazide yürüyüş grubu neşelendirmisti. Bayan arkadaşların Bir çırpıda çıktiğı dağda, Doç.Dr Jeomorfolog Serdar Ahmet Hoca nın Karacadağ in oluşumu hakkında verdiği bilgiler güzeldi. Bilerek gezmek bir başka oluyordu. Zengin toprakların olduğu volkanik arazilerde kayalar toplanarak tarla açılmıştı. Gevan çalıları bazalt kayalarin olduğu araziye canlılık katıyordu Temelde hayvancılığın geçim kaynağı olduğu kasaba görünümlü köyler vardı .Karacadağ in ana konisinin silueti görülüyordu.Dağın Diyarbakır ın Çınar ilcesi tarafında kalan Lav yolu ve tünellerine ulaşılmıştık. Yanık bir görünümde olan krater, siyah renkte curuf ve kayadan oluşuyordu.Yaklaşık 100.000 yıl önce püskuren lavların soğuması senelerce sürmüş. Eğimli arazide içlerde sıcak kalan lavın akmaya devam etmesi sonucu yuzeyde soğuyup katılaşan lavlar irili ufaklı devasa tüneller oluşturmuş. Çok sayıda ve geniş alana yayılan kimi tavanı çökmüş bazısı yüzlerce metre uzayan tünel ve mağaralar gezildi Uçları sivri magmatik taşların üzerinde gezmek oldukça zordu. Tabanı kalın, bilekli ayakkabı ile daha rahat gezilebilir.Bazalt kayaların üzeri yeni yeşillenen likenlerle (kara yosunu) bezenmişti. Toprağın az olduğu arazide, Çoğunlukla Dağdagan, menengiç, alıç ağaçları vardı. Meyvelerini iştahla yedigimiz Dağdağan ağaçları arasında orta kuşağın doğal bitki örtüsü olan ve Karacadağ da yaygin görülen meşe ormanlarından geriye pek ağaç kalmamıstı. Çocuklugumuzda acımtrak tadı olan meşe palamudunu mangal külünde pişirip kestane gibi yerdik. Deri tabaklamakta kullanılan bu ağacın meyvesinin dalları da mangal kömürü yapımında kullanılır. Çoğu yakacak olarak kullanıp tahrip edilmiş. Bulutların arasında doğayı ısıtmaya çalışan güneş etkisini yitiriyordu. Soğuyan hava ellerimizi üşütmeye başlamıştı. Uzunca ve arızalı arazide yürüyüş herkesi acıktırmıştı.Yemek molasının yolda yapılması konusunda anlaşıldı.Kratere çıkış bir başka geziye birakıldı. Kara renkli bir arazide havanın kararması görüş alanını daraltıyor, agzı açık tüneller tehlike oluşturuyordu. Araca binildikten sonra bile tabanlarımıza baskı yapan uçları sivri volkanık taşların yarattığı his, Uzunca bir süre devam etti. Yorgunlugumuz açlığımız, Candan Beyin dağıttığı Emin Beyin ikramı olan portakal ve elmalarla nispeten giderilmişti.Fırından aldığımız Viransehir e özgü sıcak ekmekler hem ellerimizi ve midemizi ısıtmıstı. Benzinlikte verilen molada içilen çaylar ve ikramlar herkese canlılık katmıştı. Araçta Halis Bey in şevkle okuduğu şiirler anlattığı hikayeler Uykusu gelenlere ninni gibi gelmişti. Güzel ve verimli geçen bu kültürel ve coğrafik geziye katkısı olan arkadaşlara teşekkürler Yeni gezilerde buluşmak umuduyla İbrahim Dülger 05.01.2025

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 หลายเดือนก่อน

    ŞANLIURFAMIZIN 25 KM KUZEY DOĞUSUNDAKİ BÜYÜKALANLI KÖYÜ KEŞİŞ MAĞARALARI ,YOĞUNBURÇ SAYBURÇ YENİ TAŞ (NEOLOTİK)ÇAĞI KAZI ALANINA 15 ARALIK 2024 TARİHİNDE DOĞA YÜRÜYÜŞÜ GERÇEKLEŞTİRİLDİ. Yirmi üyemizle sabahın erken saatlerinde 975 m yükseklikten Keşiş dağının zirvesinden vadi yamaçlarındaki mağaralara yöneldik. Geçmişte sürülerin geçtiği patika yolları takip ederek çok sayıda mağaraların olduğu yamaçlara ulaştık. MS I.yy da Hristiyanlığın kabulü ile başlayan süreçte Edessa (Orhay)kent krallığında Hristiyanlık yaygınlaştı.Toplumdan uzakta kendi başına, baskı ve kargaşadan uzak yaşamak isteyen dindarlar şehrin çevresinde doğal oluşan veya insan eliyle yapılan bu mağaralarda yaşamayı seçtiler. Urfa çevresinde çok sayıda Keşiş mağaraları var.Sütunlar üzerinde yaşayan keşişlerden de bahsedilmektedir.Taslara oyulmuş sarnıçlar ve mağaralar tahrip olmuş durumdaydı. Duvarlarında Süryanice yazılar ,ağaç ve şekiller vardı. Haç işareti ve yazıların bir kısmı sert cisimlerle kazılmıştı. Magaradaki kitabelerin tercümesi önceden yapılmıştır. 747 yıllarında Mukim tarafından yaptırılan mağarayı gezdikten sonra Büyük Alanlı köyü'nün alt yamaçlarında kalan mağaralara yöneldik. Yer yer kaya mezarlarını gördük.Karşı yamaçlardaki mağaralar gezildikten sonra Küçük Alanlı köyü yakınından geçilip Yoğunburç köyüne yüründü. Cami inşaatı yapılırken korunmuş iri taşlardan yapılı kemerli bir yapıyı gördük.2020 tarihinde baslanan kazılarda Leopar ve insan kabartmaları ve av sahnesi tasvirleri bulundu. Kazı alanı kapalı ve eserlerin üstü örtülüydü. Neolotik Çağın Çanaksız, çomleksiz dönemine ait yapilar iki Seki halinde ana kayaya yapılmıştı. T biçimli taşların olmadığı bu alanda köy evleri kamulaştırılmış.Oldukça geniş bir alanda çıkan buluntuların üstü zarar görmesin diye sundurmalarla örtülmüş Demir ayakların arasından baktığımız buluntular Göbeklitepe dekilere benziyordu .Köyün üst bölgelerinde Taş yapı ve sur kalıntılarının olduğu bu alanda büyük bir yerlesmenin varlığını işaret ediyor. 20 km yakın bir yürüyüşün yorgunluğu binilen arabada sona erdi. NOT : İbrahim Dülger hocamızın yazdığı gözlem yazısının kısaltılmış özetidir.Geniş kapsamlı yazı Urfadosk facebook sayfasındadır. #sayburç

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 หลายเดือนก่อน

    ŞANLIURFAMIZIN 25 KM KUZEY DOĞUSUNDAKİ BÜYÜKALANLI KÖYÜ KEŞİŞ MAĞARALARI ,YOĞUNBURÇ SAYBURÇ YENİ TAŞ (NEOLOTİK)ÇAĞI KAZI ALANINA 15 ARALIK 2024 TARİHİNDE DOĞA YÜRÜYÜŞÜ GERÇEKLEŞTİRİLDİ. Yirmi üyemizle sabahın erken saatlerinde 975 m yükseklikten Keşiş dağının zirvesinden vadi yamaçlarındaki mağaralara yöneldik. Geçmişte sürülerin geçtiği patika yolları takip ederek çok sayıda mağaraların olduğu yamaçlara ulaştık. MS I.yy da Hristiyanlığın kabulü ile başlayan süreçte Edessa (Orhay)kent krallığında Hristiyanlık yaygınlaştı.Toplumdan uzakta kendi başına, baskı ve kargaşadan uzak yaşamak isteyen dindarlar şehrin çevresinde doğal oluşan veya insan eliyle yapılan bu mağaralarda yaşamayı seçtiler. Urfa çevresinde çok sayıda Keşiş mağaraları var.Sütunlar üzerinde yaşayan keşişlerden de bahsedilmektedir.Taslara oyulmuş sarnıçlar ve mağaralar tahrip olmuş durumdaydı. Duvarlarında Süryanice yazılar ,ağaç ve şekiller vardı. Haç işareti ve yazıların bir kısmı sert cisimlerle kazılmıştı. Magaradaki kitabelerin tercümesi önceden yapılmıştır. 747 yıllarında Mukim tarafından yaptırılan mağarayı gezdikten sonra Büyük Alanlı köyü'nün alt yamaçlarında kalan mağaralara yöneldik. Yer yer kaya mezarlarını gördük.Karşı yamaçlardaki mağaralar gezildikten sonra Küçük Alanlı köyü yakınından geçilip Yoğunburç köyüne yüründü. Cami inşaatı yapılırken korunmuş iri taşlardan yapılı kemerli bir yapıyı gördük.2020 tarihinde baslanan kazılarda Leopar ve insan kabartmaları ve av sahnesi tasvirleri bulundu. Kazı alanı kapalı ve eserlerin üstü örtülüydü. Neolotik Çağın Çanaksız, çomleksiz dönemine ait yapilar iki Seki halinde ana kayaya yapılmıştı. T biçimli taşların olmadığı bu alanda köy evleri kamulaştırılmış.Oldukça geniş bir alanda çıkan buluntuların üstü zarar görmesin diye sundurmalarla örtülmüş Demir ayakların arasından baktığımız buluntular Göbeklitepe dekilere benziyordu .Köyün üst bölgelerinde Taş yapı ve sur kalıntılarının olduğu bu alanda büyük bir yerlesmenin varlığını işaret ediyor. 20 km yakın bir yürüyüşün yorgunluğu binilen arabada sona erdi. NOT : İbrahim Dülger hocamızın yazdığı gözlem yazısının kısaltılmış özetidir.Geniş kapsamlı yazı Urfadosk facebook sayfasındadır. #sayburç

  • @muddiuen608
    @muddiuen608 หลายเดือนก่อน

    Esenlikler Değerli Halis bey keşişler mağarası yanlış değim. Buraya Rahipler yerleşimi derseniz daha doğru olur. Sizlere iyi çalışmalar dilerim.Urfa Süryanice (Urhoy) denilir ve büyük Anlamı vardır. En çok kulanılan O denemki Arami dili kulanılırdı.Teş,Ediyorum Esenlik olsun

  • @sebahattinaslan5635
    @sebahattinaslan5635 หลายเดือนก่อน

    Selam ve dua ile başarılar diliyorum.

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 หลายเดือนก่อน

    15 Aralık 2024 yılı Urfadoskulubü olarak tarihi ve kültürel değerleri olan ören yerlerinin tanıma amaçlı etkinliklerinden biri olarak planladığımız gezi ,Urfa nın yaklasik 25 km kuzey doğusundaki Büyükalanlı Köyü Keşiş mağaraları ,Yoğunburç Sayburç Yeni taş (Neolotik)çağı Kazı alanına yapıldı. Toplam yirmi kulüp üyemizle sabahın erken saatlerinde 975 m yükseklikten Keşiş dağının zirvesinden vadi yamaçlarındaki mağaralara yöneldik. Kalkerli kaya yapısı olan dağ yağmurlar ve akarsular derin vadilerle bölünmüş. Yağışların azlığı nedeniyle dogal bitki örtüsü bozkır bitkileri az miktardaydi. Geçmişte sürülerin geçtiği patika yolları takip ederek çok sayıda Mağaraların olduğu yamaçlara ulaştık. MS I.yy da Hristiyanlığın kabulü ile başlayan süreçte Edessa (Orhay)kent krallığında Hristiyanlık yaygınlaştı.Toplumdan uzakta kendi başına, baskı ve kargaşadan uzak yaşamak istiyen dindarlar Şehrin çevresinde doğal oluşan veya insan eliyle yapılan bu mağaralarda Münzevi bir yaşamı seçtiler. Urfa çevresinde çok sayıda Keşiş mağaraları vardır.Sütunlar üzerinde yaşayan Keşişlerden de bahsedilmektedir.Taslara oyulmuş sarnıçlar ve mağaralar tahrip olmuş durumdaydı. Duvarlarında Süryanice yazılar ,ağaç ve şekiller vardı. Haç işareti ve yazıların bir kısmı kazılmıştı. Magaradaki kitabelerin tercümesi yapılmıştır. 747 yıllarında Mukim tarafından yaptırılan mağarayı gezdikten sonra Büyük Alanlı köyünün alt yamaçlarında kalan mağaralara yöneldik. Yer yer kaya mezarlarına da girilip fotoğraflar çekildi Halis Öğretmenim mağaraları ve anlatıları videoya alırken çok heyecanlıydı. Vadinin derinliklerinde soğuk olan hava yükseklerde daha sıcaktı.Yakınından geçtiğimiz köyün çobanı ve bir kaç sakini gruba yakın bir ilgi göstermedi. Karşı yamaçlardaki mağaralar gezildikten sonra Küçük Alanlı köyü yakınından geçilip Yoğunburç köyüne yonelindi. Yaşlı bir köy sakiniyle sohbet yapılıp yol tarifi alındı. Tarla açmak için toplanan büyükçe bazalt kayaç öbeklerinin duldasında kahvaltı molası verildi. Güneş sırtımızı ısıtmaya başlamıştı. 10 km yol alınmıştı. Yaygın bazalt kayalarinin üzerinde yürümek yorucuydu. Önümüzdeki Kadir Bey, artçımız Makbule Hanımın işbirliği ile yürüyüşte kopmalar olmadı. İkili üçlü gruplar halinde yürüyüş ve sohbetler keyifliydi. Derviş edası ile yürünen uzunca yol, temiz hava ,sessizlik dimagimizi dinlendirmişti . Yoğunburç köyü minaresi görünüyordu Bahcesinde güllerin ve ağaçların olduğu köy evlerinin arasından geçerken Taş ocağı olarak kullanılmış mağara ve oyuntular su doluydu. Açık olan caminin avlusunda dinlendik.Yeni yapılmış süslü minaresiyle cami bakımlıydı. Öglen namazı vaktiydi.Taş yapılı okul binası ve ana sınıfının güneşe dönük duvarları önünde yemek molası verildi .Köy sakinlerinin yakın ilgisi vardı Köyün eski höyüğünden kalan yapı var mı diye merak ettim. Cami inşaatı yapılırken korunmuş iri taşlardan yapalı kemerli bir yapıyı gösterdiler Yürüyüşün son etabında 900 m lı rakımdan 600 m lere inilmisti. Uzaklardan 3.sanayinin yapıları görülmeye başlandı. Çevredeki yerleşim yerleri taştepeler projesi kapsamında kabul edilmişti. Göbeklitepe gibi sayısız yapıların varlığı kazılar arttıkça ortaya çıkacak. Sayburç Köyünün sacdan yapılı estetik olmayan minaresindeki kocaman kulakları andıran hoparlörlerinden ikindi vakti ezanı okunuyordu ,Grup yorgunluktan kendini cami duvarındaki sekilere bıraktı .Asfalt yolun geçtiği köy yaklaşık 100 Haneli. Camiye doğru yönelen köylülerden kazı alanının yeri ve geçmişi hakkında bilgi alındı. 2020 tarihinde baslanan kazılarda Leopar ve insan kabartmaları ve av sahnesi tasvirleri bulundu. Kazı alanı kapalı ve eserlerin üstü örtülüydü. Neolotik Çağın Çanaksız, çomleksiz Dönemi ne ait yapilar iki Seki halinde ana kayaya yapılmıştı T biçimli taşların olmadığı bu alanda köy evleri kamulaştırılmış.Kazılar kış sezonu nedeniyle yapılmıyor Açıklamalarımdan sonra diğer kazı alanlarına geçildi.Oldukça geniş bir alanda çıkan buluntuların üstü zarar görmesin diye sundurmalarla örtülmüş Demir ayakların arasından baktığımız buluntular Göbeklitepe dekilere benziyordu .Köyün üst bölgelerinde Taş yapı ve sur kalıntılarının olduğu bu alanda büyük bir yerlesmenin varlığını işaret ediyor. Erken bir saatte biten 20 km yakın bir yürüyüşün yorgunluğu binilen araba da sona ermişti.Zamanı ve mekanları paylaşmaktan keyif aldığım arkadaşlarla Başka etkinliklerde buluşmak üzere Hoşça kalın. İbrahim Dülger 16.12.2024

    • @muddiuen608
      @muddiuen608 หลายเดือนก่อน

      Değerli halis bey Tarih olarak Mor yakup kitapları okudukça dahada Açık net bilgi Sahibi olabilirsiniz.

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 หลายเดือนก่อน

    15 Aralık 2024 yılı Urfadoskulubü olarak tarihi ve kültürel değerleri olan ören yerlerinin tanıma amaçlı etkinliklerinden biri olarak planladığımız gezi ,Urfa nın yaklasik 25 km kuzey doğusundaki Büyükalanlı Köyü Keşiş mağaraları ,Yoğunburç Sayburç Yeni taş (Neolotik)çağı Kazı alanına yapıldı. Toplam yirmi kulüp üyemizle sabahın erken saatlerinde 975 m yükseklikten Keşiş dağının zirvesinden vadi yamaçlarındaki mağaralara yöneldik. Kalkerli kaya yapısı olan dağ yağmurlar ve akarsular derin vadilerle bölünmüş. Yağışların azlığı nedeniyle dogal bitki örtüsü bozkır bitkileri az miktardaydi. Geçmişte sürülerin geçtiği patika yolları takip ederek çok sayıda Mağaraların olduğu yamaçlara ulaştık. MS I.yy da Hristiyanlığın kabulü ile başlayan süreçte Edessa (Orhay)kent krallığında Hristiyanlık yaygınlaştı.Toplumdan uzakta kendi başına, baskı ve kargaşadan uzak yaşamak istiyen dindarlar Şehrin çevresinde doğal oluşan veya insan eliyle yapılan bu mağaralarda Münzevi bir yaşamı seçtiler. Urfa çevresinde çok sayıda Keşiş mağaraları vardır.Sütunlar üzerinde yaşayan Keşişlerden de bahsedilmektedir.Taslara oyulmuş sarnıçlar ve mağaralar tahrip olmuş durumdaydı. Duvarlarında Süryanice yazılar ,ağaç ve şekiller vardı. Haç işareti ve yazıların bir kısmı kazılmıştı. Magaradaki kitabelerin tercümesi yapılmıştır. 747 yıllarında Mukim tarafından yaptırılan mağarayı gezdikten sonra Büyük Alanlı köyünün alt yamaçlarında kalan mağaralara yöneldik. Yer yer kaya mezarlarına da girilip fotoğraflar çekildi Halis Öğretmenim mağaraları ve anlatıları videoya alırken çok heyecanlıydı. Vadinin derinliklerinde soğuk olan hava yükseklerde daha sıcaktı.Yakınından geçtiğimiz köyün çobanı ve bir kaç sakini gruba yakın bir ilgi göstermedi. Karşı yamaçlardaki mağaralar gezildikten sonra Küçük Alanlı köyü yakınından geçilip Yoğunburç köyüne yonelindi. Yaşlı bir köy sakiniyle sohbet yapılıp yol tarifi alındı. Tarla açmak için toplanan büyükçe bazalt kayaç öbeklerinin duldasında kahvaltı molası verildi. Güneş sırtımızı ısıtmaya başlamıştı. 10 km yol alınmıştı. Yaygın bazalt kayalarinin üzerinde yürümek yorucuydu. Önümüzdeki Kadir Bey, artçımız Makbule Hanımın işbirliği ile yürüyüşte kopmalar olmadı. İkili üçlü gruplar halinde yürüyüş ve sohbetler keyifliydi. Derviş edası ile yürünen uzunca yol, temiz hava ,sessizlik dimagimizi dinlendirmişti . Yoğunburç köyü minaresi görünüyordu Bahcesinde güllerin ve ağaçların olduğu köy evlerinin arasından geçerken Taş ocağı olarak kullanılmış mağara ve oyuntular su doluydu. Açık olan caminin avlusunda dinlendik.Yeni yapılmış süslü minaresiyle cami bakımlıydı. Öglen namazı vaktiydi.Taş yapılı okul binası ve ana sınıfının güneşe dönük duvarları önünde yemek molası verildi .Köy sakinlerinin yakın ilgisi vardı Köyün eski höyüğünden kalan yapı var mı diye merak ettim. Cami inşaatı yapılırken korunmuş iri taşlardan yapalı kemerli bir yapıyı gösterdiler Yürüyüşün son etabında 900 m lı rakımdan 600 m lere inilmisti. Uzaklardan 3.sanayinin yapıları görülmeye başlandı. Çevredeki yerleşim yerleri taştepeler projesi kapsamında kabul edilmişti. Göbeklitepe gibi sayısız yapıların varlığı kazılar arttıkça ortaya çıkacak. Sayburç Köyünün sacdan yapılı estetik olmayan minaresindeki kocaman kulakları andıran hoparlörlerinden ikindi vakti ezanı okunuyordu ,Grup yorgunluktan kendini cami duvarındaki sekilere bıraktı .Asfalt yolun geçtiği köy yaklaşık 100 Haneli. Camiye doğru yönelen köylülerden kazı alanının yeri ve geçmişi hakkında bilgi alındı. 2020 tarihinde baslanan kazılarda Leopar ve insan kabartmaları ve av sahnesi tasvirleri bulundu. Kazı alanı kapalı ve eserlerin üstü örtülüydü. Neolotik Çağın Çanaksız, çomleksiz Dönemi ne ait yapilar iki Seki halinde ana kayaya yapılmıştı T biçimli taşların olmadığı bu alanda köy evleri kamulaştırılmış.Kazılar kış sezonu nedeniyle yapılmıyor Açıklamalarımdan sonra diğer kazı alanlarına geçildi.Oldukça geniş bir alanda çıkan buluntuların üstü zarar görmesin diye sundurmalarla örtülmüş Demir ayakların arasından baktığımız buluntular Göbeklitepe dekilere benziyordu .Köyün üst bölgelerinde Taş yapı ve sur kalıntılarının olduğu bu alanda büyük bir yerlesmenin varlığını işaret ediyor. Erken bir saatte biten 20 km yakın bir yürüyüşün yorgunluğu binilen araba da sona ermişti.Zamanı ve mekanları paylaşmaktan keyif aldığım arkadaşlarla Başka etkinliklerde buluşmak üzere Hoşça kalın. İbrahim Dülger 16.12.2024

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 5 หลายเดือนก่อน

    01.07.2018 tarihinde UNESCO Dünya kültür mirası listesine dahil edilmiştir

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 5 หลายเดือนก่อน

    Göbekli Tepe tarihin sıfır noktası Urfa merkeze 21 km uzaklıktadır

  • @nilguncakmak9982
    @nilguncakmak9982 5 หลายเดือนก่อน

    Güzel anlatım olmuş hocam👏

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 5 หลายเดือนก่อน

    Tunceli Ovacık İlçesinde Munzur Gözeleri

  • @medinekamac5366
    @medinekamac5366 5 หลายเดือนก่อน

    Canım hocam🥹🥲☺️

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 5 หลายเดือนก่อน

    Çırçır Şelalesi tamamen kaynak suyudur

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 5 หลายเดือนก่อน

    Keban Elazığ a 50 km uzaklıktadır

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 5 หลายเดือนก่อน

    Keban Baraj Gölü 'nün oluşması sırasında meydana gelen Çırçır Şelalesi dünyanın en genç şelalesidir

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 5 หลายเดือนก่อน

    Elazığ Keban ilçesinde Dünya'nın en genç şelalesi.Çırçır Şelalesi

  • @arafatmemis9964
    @arafatmemis9964 5 หลายเดือนก่อน

    1850 rakım bu dağ,antiyakos Nemrut dağına burdan göç etmiştir, ilk yerleşim yeri kımıl dağdır, Ve kımıl dağ gerger konacık yani eski adıyla bibol köyüne bağlıdır bibol kalesiyle bağlantılıdır

  • @abdullahcoban5097
    @abdullahcoban5097 6 หลายเดือนก่อน

    Hocam enerjinize hayranım maşallah 🧿 🙏

  • @muslumeren5767
    @muslumeren5767 6 หลายเดือนก่อน

    Gerçekten görülmeden geçilmemesi gereken bir yer Sayın hocam.

  • @anibaladian1976
    @anibaladian1976 7 หลายเดือนก่อน

    😢 her dediği yanlış... "Selçuklu sarayı, Selçuklu sarayı" kaynak ne? Kitabe mi buldunuz ? Masal anlatmaktan bıkmadınız mı daha?

  • @sametsultaniyldrm5008
    @sametsultaniyldrm5008 7 หลายเดือนก่อน

    45 km 80 değil dayi iyi bak

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 7 หลายเดือนก่อน

    Ani 1001 kilise anlamınada geliyor.Bu alanda bir sürü kilise harabeleri var

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 7 หลายเดือนก่อน

    İlk Türk Camisi Ebul Manucehr camisi burada

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 7 หลายเดือนก่อน

    Türkiye -Ermenistan sınırındaki Anı harabeleri 2016 yılında UNESCO Dünya miras listesine kaydedildi

  • @urfadagezilecekyerler5271
    @urfadagezilecekyerler5271 7 หลายเดือนก่อน

    Kars Ani Harabelerini mutlaka ziyaret edin.Karsa a 50 km uzaklıkta

  • @gulcincolak5745
    @gulcincolak5745 7 หลายเดือนก่อน

    D🎉

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 7 หลายเดือนก่อน

    Van Muradiye şelalesi Van a 90 km uzaklıktadır.Kenarında piknik yapılacak alanlar var

  • @kadirkutayeroglu
    @kadirkutayeroglu 8 หลายเดือนก่อน

    Emeğine sağlık dayı çok iyi video

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 8 หลายเดือนก่อน

    Perre Antik kentinde Kımıl Dağında çıkarılan eserleri görebilirsiniz

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 8 หลายเดือนก่อน

    Nemrut Dağı bu dağa bakılarak yapılmış.Nemrut Dağının ikiz kardeşi.

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 8 หลายเดือนก่อน

    Eylül 2023 Jandarma Genel Komutanlığına ait helikopterle Perde Antik kentine bulunan steller getirilmiştir

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 8 หลายเดือนก่อน

    Kımıl Dağında 2021 yılında 2 bin 100 yıllık Komegene krallağına ait steller bulunmuştur

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 8 หลายเดือนก่อน

    Kımıl Dağı Adıyaman ın Gerger ilçesinde

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 8 หลายเดือนก่อน

    18 Mayıs 2024 Gençlik Haftası Tektek dağları doğa yürüyüşü

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 8 หลายเดือนก่อน

    2009 yılında itibaren Prof.De.Necmi Karul başkanlığında çalışmalar devam ediyor

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 8 หลายเดือนก่อน

    Yöre halkı burada keçilerini otlattığından.buraya Keçilitepe olarak biliyor

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 8 หลายเดือนก่อน

    KARAali köyü ile UluHAN köyleri arasında yer aldığından buraya Karahantepesi adı verilmiş

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 8 หลายเดือนก่อน

    Tektek dağları içerisinde yer alan Karahantepeye 1997 yılında Harran Arkeoloji bölümü başkanı Doç.Dr Bahattin Çelik keşfetmiştir

  • @halisbozkurt4080
    @halisbozkurt4080 8 หลายเดือนก่อน

    Karahantepe Şanlıurfa ya 60 km uzaklıktadır