“ "Bir avuç toprağı yoğurmayı bile bilmeyenler. Duygusuz yavan insanlar. Bu benim ruhum en kutsal varlığım... Bunlar çalışma saatleri. Ruhumun yandığı saatler. Siz yiyip içerken, dalga geçerken, oburca tıkınırken, ben heykelimle yalnızdım.. Ve yavaş yavaş akan benim hayatımdı.. Bu toprağın derinliklerine kanımı akıtıyordum..." „ -Camille Claudel
"Sosyal anksiyete, toplumsal iletişimlerde pot kırarım" ve cümlenin geri kalanı da dahil... Hocam sizinle aynı duygudaşlığı paylaşıyor olmak ne güzel... Saygılarımla...
Ben: Hoca söyleşi boyunca hangi ikili ayrımlarda bulundu, bunları sıralar mısın? YZ: Hoca'nın konuşmasındaki temel ikili ayrımları şöyle sıralayabiliriz: 1. İlim - İrfan (Bilgi - Görgü) - İlim: Ölçülebilir, öğrenilebilir bilgi - İrfan: Deneyimle kazanılan içsel kavrayış 2. Cami - Tekke - Cami: Katı kurallar, tek tiplik, sınırlar - Tekke: Özgürlük, çeşitlilik, sınırların zorlanması 3. Göz - Kulak (Doğu-Batı algısı) - Göz: Batı medeniyeti, görsel algı, mekan duygusu - Kulak: Doğu medeniyeti, işitsel algı, söz duygusu 4. Yerleşik - Göçebe - Yerleşik: Geometrik bakış, mekan algısı - Göçebe: Aritmetik bakış, ardışıklık algısı 5. İç - Dış - İç: Kişinin kendisi, öz benliği - Dış: Topluma sunulan, gösterilen yüz 6. Deneyim Özgürlüğü - Dile Getirme Özgürlüğü - Deneyim: Yaşama, sınırları test etme özgürlüğü - Dile getirme: İfade etme, tartışma özgürlüğü 7. Alay - Dalga Geçme - Alay: Aşağılama amacı güden, kötücül - Dalga geçme: İncelikli, karşı tarafın anlamayabileceği eleştiri Bu ikili ayrımları kullanarak kültür, sanat ve düşünce alanındaki temel sorunları analiz ediyor.
Şaheser, katman katman bir konuşma olmuş.. Neredeyse diyeceğim ki ülke olarak bunca acıya çaresizce tanıklık etmemiz bu katmanlara ulaşabilecek bireyler çıksın diye
Hocam saygılar sunar, sağlıklı ve mutlu günler diliyorum. Metro gözlemleriniz konusunda aynı görüşteyim. Bu benim de dikkatimi çekti. Bu konuya kafa yordum. Korkuyorlar; güven sorunu çok ileri boyuttadır. Bu beni çok kaygılandırdı. Muhabbet, şaka ve eyleşme EL FATİHA!!!
Yunus Emre ile Van Gogh arasındaki mesafenin bu kadar yakın olduğu 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Hatta aynılar gibi. İç-dış sınırının flulaşması muhteşem oldu Dücane hocam. Varolun.
Madımak Oteli yakıldığı zaman 5 vakit namaz kılan Sünni babam İslamcı guruh için:"1 Aşık Nesimi'nin,1 Muhlis Akarsu'nun tırnağında kir olamayacak adamlar nasıl kırdılar o canlara"diye ağlamıştı. Hasret Gültekin'i ben sonradan tanıdım. O sürüye bunu yaptıran inançtan ömrüm boyunca nefret ettim.
dücane hocam, ask olsun...felsefi bir konuşmayı ayin haline getirdiniz...artık sizi takdir bile edemeyeceğiz...ama dilinize sağlık...konuşurken düşündüğünüzü düşünüyorum...bize birseyler anlatmak için yalnızlaşmayı göze alıyorsunuz...ben de dinlerken , sizi anlamaya çalısırken yanlızlaşıyorum...
ya hocam bazı videolarınızda belki konu öyle gerektiyor ama buzhane etkisi yaratıyorsunuz yapay zeka dünyanın geleceği vs hakikati, böyle videolarınızda da nefes alıyoruz biraz olsun buzlar çözülüyor. Sizin hep dediğiniz gibi ısınmaya da ihtiyacımız var özellikle böyle zamanlarda. Sanatta ve düşüncede ısınacak seviyeye gelir miyiz bilmem ama umudu bile güzel!
Hocam mükemmel bir söyleşiydi, nasıl bir haz aldım size anlatmam mümkün değil.Bir dindarın nasıl gerçek bir sanatçı ve düşünür olabileceğini size çok sormak isterdim. Nitekim bir dindarın sınırları aşması nasıl ve ne kadar mümkün? Son tahlilde sizi bir nebze de olsa anlıyor olmak yada öyle zannetmek ne özel bir durumdur benim için bilemezsiniz. 38 yaşımdan beri sizden öğrendiklerim için haksız kazançmış gibi hissediyorum. Ne değerlidir onlar... Hiç tanışmamış biriyle dostluk kurmak ve o dostu bu yaşam yolculuğunda insanın kendisine yaren kılması ne acayip bir durumdur. İnsan irfan sanat ve düşünce bu başlıkların olduğu söyleşilerde ussal bir büyülenme yaşıyorum. Çok yaşayın Hocam sağlıkla, minnettarım...
Hocam Stoacılık ve Kırmızı Hap, Maskülenite hakkında ne düşünüyorsunuz.. Erkekler şuan bir Fight Club yaşıyor aslında.. Bunlarla ilgili bir yayın gelir mi 🙏
Hocam bende Çanakkale’de okurken barlar sokağında kütüphaneciler vardı üstü veya yan tarafı bar olurdu aynı zamanda sahaflar ve kütüphaneciler de bulunurdu çok dikkatimi çekmişti. Çok ilginç bulmuştum.
*Dücane Bey, bu yayın acayip lezzetliydi; sizi dinlerken Jung’un “Kırmızı Kitap”ı eşliğinde aklıma gelen manevi öğretiler; Tasavvuf, Kabala, Zen Budizm, Hermetik Öğreti, Taoizm, Physagor Okulu,Kinikler,Stoacılık vb.gözümün önünden şöyle bir film şeridi gibi geçti ^^
Biz müalümanların bu problemi nasıl çözebiliriz diye yirmi yıldan fazla düṣünmüṣümdür, naçizhane bizim dogmalarımız olduğu için naçizhane bende sanatsal geliṣmemizin çok zor olduğuna kanaatine vardım.
Diamond Tema,Dücane Cündioğlu gibi düşünen insanların abone sayısı on milyonlara geldiği zaman bu toplum,çok önemli bir eşiği geçmiş demektir.O vakte kadar biz bir ortadoğu toplumuyuz.Hak ettiğimizi yaşamaya devam edicez.
Bir söyleşinizde , bizim de dahil olduğumuz coğrafyanın tekrar Müslümanlık ile yönetilmesine karar verildi demiştiniz. Bu kararı bu toprakların insanı almadı, daha üstün bir akıl tarafından uygulamaya konulan bir programın kaçınılmaz sonuçlarını yaşıyoruz ve bu sonuçların etkileri şiddetlenerek artacak sanırım. Bazı konuşmalarınızda bu korkuyu olabildiğince saklamaya çalıştığınızı gördüm ve ben daha çok korkmaya başlamıştım. Ne yazık ki benim olduğum tarafta umut tükendi, ne olacaksa olsun diyerek yaşamaya başladım ve buna iyi gelmiyor.
sık sık eğlenmek için gemi adamları, yakalarlar albatrosları, koca kuşları denizlerin, geminin izindeki, miskin yoldaşları, uçurumlarında kayan iç yakan genizlerin bırakıldıklarında döşemelerin üstüne, maviliklerin bu yeteneksiz ve çekingen kralları, unuturlar iki yanda, gariban bir halde bir çift kürek gibi, o büyük beyaz kanatları
Onların en büyük kaygısı günah işlememek değil, işlediğini belli etmemektir...Shakespeare diyor...Dücane hocam da "Dindarların günah işlemeye ihtiyaçları var" diyor...Acaba ikisi günahtan farklı şeyleri mi anlıyorlar? Birinin günah gördüğünü diğeri görmüyor mu?
aritmetik (matematikçiler için: cebir ve analiz) zamana tabii (ardışık) iken; geometri (ve topoloji) mekana tabii olduğunu 20. yy'ın en büyük matematikçilerinden sir michael atiyah'dan da duymuştum... ama doğudan da geometride çok başarılı matematikçiler çıkmıştır aynı şekilde batıdan da aritmetikçiler...
Metro ile ise gidip geliyor, okula ve veya hastaneye, mahkemeye gidiyor genellikle insanlar. Dolaysi ile, yolculuk suresince kendi is guc vesair konularina konsantredirler muhtemelen. Ucakda, ada vapurunda genellikle tatil veya uzun is seyehatleri olabilir.Bu nedenle bu tur araclarda insanlar bi tatil, seyehat havasindadirlar diye dusunuyorum.
Matruşka bebekleri çok meşhurdur. Rusların maskotu neredeyse. Düşünmeyi ben hep buna benzetirim.( Çok istifade edebildiğim bir sohbet oldu. Düşünce adamları için böyle söylenmez belki ama hocada bugün çok formdaydı zihinsel olarak.)Fakat burda sadece düşünme olarak değil, güdüleride matruşka bebeklerine rahatlıkla benzetebiliriz. İşte içsel çekişmeler sakinleştiğinde önce kulak verir ve sonrada iyi görmeye başlar insan. Belkide doğu toplumları kulak verme aşamasında kalmışlardır ve hocanın sohbetinden anladığım. Elbette bence her düşündüğünüde söylememeli bir insan ve yıllar öncede bunu düşünmüştüm. Hakikat, gerçeklik ve strateji. Bu üçlü hakkında kafa yorarken kafamdan atamadığımda bir geçirgenlik kelimesi vardı. Bir arada Timur selçuğun arabesk müziğinden hiç haz etmemesine rağmen o müziği emperyalizme karşı bir direniş olarak gördüğü ve kısmende över gibi yaptığı açıklama hakkında düşündüm. Aslında ben asla bir düşünce emekçisi değilim. Kendimide düşünen biri olarak görmüyorum ve ciddi olarakta değilim. Tabi bu 5-10 yıl öncesine kadar gider ve bir gün anladım. Ben Timur selçukla aynı düşünmüyordum. Bence bu müzik ki müziği siyasi olarak ayırmak hiç hoş değil ve aynı şekilde şiiride ve sinemayıda ama ben kurtlu bir adam olduğumdan her tür müziğede kulak kabartmışımdır. İdeolojik müzikte denilebilir. Sağcıların, solcuların,uzun süredirde rap müziğe kafayı taktım. Şunu kesin olarak farketmiştim ki en ideolojik siyasi sözlere sahip müzik bile arabesk müziğin politik ve siyasi yanı tarafında sönük kalıyordu. Burda benim düşüncelerimden birisi ve bunu esnetiyorum, bence hem düşünür ve hem sanatçının eserinde onların ulaşmak istediği sonuçlardan bağımsız ve belkide onların bile engellemeye gücünün yetmeyeceği unsurlar olabilir. Bence bu siyasette bile böyledir. Bir yola çıkarsınız ve varmak istediğiniz yerle, vardığınız yer bir bakmışsınız hiçte aynı değil. Arabesk müziğinin en belirgin yanı ve politikliği bilinç dışının politikasını yapıyor olmasıdır yada o alanı organize etmesidir ve sanatçıların bunun farkında olması beklenemez. Ben sildiğim bir yazımdada değinmiştim, bilinçle baş edilebilir ama bilinç dışı yada altıyla baş edemezsiniz. Eninde sonunda o kazanır ve zamandan bağımsız. Burda her şeyi matruşka bebekleri gibi düşünürsek, yerli yerine oturtmakta kolaylaşır. Her matruşka bebeği içinse farklı kelime, tempo ve düşünceler gerekecektir. Tuhaf gelecek Edip yükselin kardeşi müfit yüksel ismini yine bir yerde duydum.Hem de şeyh bedrettin kaynaklarının eksikliğinden dem vurulan bir yerde ve yanılmıyorsan Mustafa öztürk. Müfit yükselde bazı kaynaklara ulaşmış. Tabi ben malumat özürlü biri olduğum için videoyu çokta izlemedim ve Şeyh bedrettini neyse o olarak görmeye çalışma çabası yada işte hain diyenlerle, solcuların elinden kurtarma çabası. İyide burda teori eylemden önce gelir ve teoloji aslında her şeydir. Şeyh bedrettinin sadece cennet ve cehenneme bakışı bile bugüne uyarlarsak nasıl biri olduğunun kanıtıdır. Müfit yükseli zikretmemse kendisi sonuçta islamcı ama bir ara kulak misafiri olmuştum sürekli cumhuriyetle birlikte elit müslümanların şehirlerden kovulduğuından bahsediyordu. Bazen şimdikilere bakınca acaba haklımı diyede düşünmeden edemiyorum. Doğal olarak onlar daha kızgın ve daha kaba bir şekilde ve çağın sanayi ataklarıyla ve el mecbur döneceklerdi geriye. Elbette müzikleriylede. Bu arada nezih kulaklara yazıyorum ve bende arabesk dinledim. Sağlam şarkıları vardır ama birazcık düşünmekte kırıp dökmeyide gerektiriyor malesef. Ben bir yerde daha da ileri gidip, isteme özürlü türde demiştim.Çünkü ancak istemesini ,başarmasını ve yaşamasını bilmeyenler hizmet edebilirlerdi emperyalizme..Hep birlikte başardık bunu işte.
2saat canlı yayın ve odaklanma için geniş düşünürken, her cümle spot olabilecek nitelikte. Bu da 5 cümlenin zihinden geçmesi (süre) ve ağızdan 1 cümle çıkması. Bu farklı bir düşünceyi ağızdan çıkarmadır. Yaşayan bilir. Dücane hoca sohbet yapmıyor 2 saat, 200 kitabın özetini sunuyor..
Ben: Bu konuşmada en dikkatini çeken şey nedir, Hoca ne anlatmak istiyor, derdi nedir? YZ: Bu konuşmada hoca, İslamcıların ve mevcut iktidarın neden kültürel hegemonya kuramadığını, sanat ve düşünce alanında neden başarılı olamadığını analiz ediyor. Ana argümanları şöyle özetlenebilir: 1. Sanat ve düşüncenin özünde özgürlük vardır. Bu özgürlük iki boyutludur: - Deneyimleme özgürlüğü (sınırları aşma, "günah işleme" özgürlüğü) - Dile getirme özgürlüğü (eleştirme, sorgulama, tartışma özgürlüğü) 2. İslamcı/muhafazakar zihniyetin temel sorunu, bu özgürlüklere izin vermemesidir çünkü: - Sürekli sınırlar koyar ve bu sınırların çiğnenmesine izin vermez - Eleştiri, sorgulama ve farklı düşünmeye tahammül edemez - Her şeyi kontrol altında tutmaya çalışır 3. Hoca özellikle "cami" ve "tekke" metaforlarını kullanarak bu durumu açıklıyor: - Cami: Katı kurallar, tek tiplik, sınırlar - Tekke: Çeşitlilik, farklılık, özgürlük, sınırların zorlanması 4. Yüksek sanat ve düşüncenin ortaya çıkması için: - İnsanın "nalınlarını çıkarması" yani kendini sınırlardan arındırması gerekir - Çelişkileri bastırmak yerine onlarla yüzleşmesi gerekir - İrfan (görgü) gerekir, salt bilgi (ilim) yetmez Hocanın temel derdi, iktidarın elindeki büyük ekonomik ve siyasi güce rağmen neden kalıcı bir kültürel etki yaratamadığını açıklamak. Bunu da özgürlük ve yaratıcılık bağlamında ele alıyor. Yani mesele sadece para ve güç değil, zihniyetle ilgili bir sorun var diyor. Bu analiz aynı zamanda daha geniş bir kültür-iktidar ilişkisi tartışmasına da dönüşüyor. Gerçek sanat ve düşüncenin ancak özgür ortamlarda gelişebileceğini, baskı ve kontrolün olduğu yerde bunun mümkün olmadığını vurguluyor.
Çok yakışıklı bir adam olduğunu vurgulasaymış bi de tam olacaktı 😊yada etkileyici bir ses tonuyla konuşuyor yada arada dalga geçiyor filan gibi şeyler de söyleseymiş😊
Anlattıklarınızın önünde saygıyla eğiliyorum. Ama surekli Türk, Arap ve Fars toplumlarına atıfta bulunuysunuz. Azıcık Kürt toplumuna da atıfta bulunsaniz ne güzel olur... Uzun zamandır sizi takip ediyorum ama yanlış hatırlamıyorsam bir defa Kürt kelimesini sizin agzinizdan duymadım. Tesadüf mü bilinci mi bilemedim.❤
@georgemillers6412 insan olup olmamakla ne alakası var? Siz üzerinize vasife olmayan sorulara neden cavap veriyorsunuz ya da verebilme kabiliyetine şahım misiniz? Siz önce kendi insanliginizla ilgilenin benim bunu sorma hakkım var yanıt verilir ya daverilmez? Soru da bir hakaret yok sadece merak var? Bu sorunun ardında etnik hasasiyatlerim olabilir ama bunu karşı tarafa bir dayatma ya da hakaret olarak değil saygı çerçevesinde bir rica. Kendi adınıza konuşun lütfen. Sorunun huhattabi siz değilsiniz? Yırtık dondan firlacasina haddiniz olmadan cevap veriyorsunuz?
1:12:48 "Tarih boyunca duyguların kutsanması çoğu zaman kınanmıştır. İnsanoğlu kendisinden daha güçlü olan arzu ve duygulara karşı iç güdüsel bir korku beslemiş, bunların kendisinden daha az gelişmiş yaşam biçimleriyle aralarındaki ortak özellik olduğunun bilincinde olmuştur. Oysa Dorian Gray'a duyguların gerçek doğası hiç bir zaman tam olarak anlaşılamamış gibi geliyordu; duygular, güzellik içgüdüsünün karakterize ettiği yeni bir ruhaniliğin bileşeni olarak kabul edilmek yerine vahşi ve hayvani addedilmiş, aç bırakarak itaate zorlanmış, ya da acı çektirerek öldürülmek istenmişti. Dorian Gray insanlığın tarih boyunca gelişimine bakınca bir tür kayıp duygusuna kapılıyordu. İnsanoğlu nelerden vazgeçmişti! Hem de ne kadar değmeyecek şeyler uğruna! Bu tarih, türlü türlü çılgınca kasıtlı retler, canavarca kendi kendine işkence etmeler ve kendi kendini inkarlarla doluydu; tüm bunların kökeninde korku vardı, sonuçsa cehaletin bedeli olarak insanın kaçmaya çalıştığı yozlaşmanın çok daha beterine mahkum olmasıydı." Dorian Gray'in Portresi ( İş Bankası yayınları Sayfa 150)
Muhteşem bir anlatım. Bütün gün dinleyebilirim sizi sayın hocam. “ iyi ağaç 🌲 kötü meyve vermez, kötü ağaç da iyi meyve vermez”. İSA
Yerleşikler ve göçebelerin arasindaki farki değerlendirmeniz harika tam yerinde tespit🙏
Dücane hoca, kalbimdeki duygulara, zihnimdeki düşüncelere tercüman oldunuz; ne kadar teşekkür etsem az.
İnsana,hayata, yaşama dair ne muazzam tespitler,dinle dinle ama bir türlü doyma işte bütün sihir bu,hocamızın ilmine kuvvet😍
“ "Bir avuç toprağı yoğurmayı bile bilmeyenler.
Duygusuz yavan insanlar.
Bu benim ruhum en kutsal varlığım...
Bunlar çalışma saatleri. Ruhumun yandığı saatler.
Siz yiyip içerken, dalga geçerken, oburca tıkınırken, ben heykelimle yalnızdım..
Ve yavaş yavaş akan benim hayatımdı..
Bu toprağın derinliklerine kanımı akıtıyordum..." „
-Camille Claudel
"Sosyal anksiyete, toplumsal iletişimlerde pot kırarım" ve cümlenin geri kalanı da dahil... Hocam sizinle aynı duygudaşlığı paylaşıyor olmak ne güzel... Saygılarımla...
Sizi dinlemek müthiş birşey👍
Dücane bey size saygı ve sevgilerimle çok teşekkür ederim.
Çok keyf alarak dinledim, harika bir yayındı. Çok teşekkürler.
Kendine adil olamayan başkasına adil olamaz. Ne derin, ne güzel bir söz!
Yayin icin tesekkürler.
2 saat dikkatlice dinledim.
Devamini dilerim.
Hocam öyle zevkle dinledimki,beni mest ettin Teşekkür ederim sağol Varol.
Teşekkürler hocam Allah razı olsun güzel insan ❤
Aklınıza, bilginize, caliskanliginiza hayran olmamak elde değil. Dücane bey varolun.
Emeğinize sağlık güzel yayın icin tsk
Teşekkür ederiz Dücane bey .
Ben: Hoca söyleşi boyunca hangi ikili ayrımlarda bulundu, bunları sıralar mısın?
YZ: Hoca'nın konuşmasındaki temel ikili ayrımları şöyle sıralayabiliriz:
1. İlim - İrfan (Bilgi - Görgü)
- İlim: Ölçülebilir, öğrenilebilir bilgi
- İrfan: Deneyimle kazanılan içsel kavrayış
2. Cami - Tekke
- Cami: Katı kurallar, tek tiplik, sınırlar
- Tekke: Özgürlük, çeşitlilik, sınırların zorlanması
3. Göz - Kulak (Doğu-Batı algısı)
- Göz: Batı medeniyeti, görsel algı, mekan duygusu
- Kulak: Doğu medeniyeti, işitsel algı, söz duygusu
4. Yerleşik - Göçebe
- Yerleşik: Geometrik bakış, mekan algısı
- Göçebe: Aritmetik bakış, ardışıklık algısı
5. İç - Dış
- İç: Kişinin kendisi, öz benliği
- Dış: Topluma sunulan, gösterilen yüz
6. Deneyim Özgürlüğü - Dile Getirme Özgürlüğü
- Deneyim: Yaşama, sınırları test etme özgürlüğü
- Dile getirme: İfade etme, tartışma özgürlüğü
7. Alay - Dalga Geçme
- Alay: Aşağılama amacı güden, kötücül
- Dalga geçme: İncelikli, karşı tarafın anlamayabileceği eleştiri
Bu ikili ayrımları kullanarak kültür, sanat ve düşünce alanındaki temel sorunları analiz ediyor.
Durup bi dusunmek ...
Iyi geldi bu konusma bana, cok tesekkur ederom.❤
iyi ki varsınız hocam yolumu aydınlatan ışıksınız.❤
Emeğineze yüreği nize sağlık 🥇
Üstat iyi ki varsın. Seni dinlerken ben benle konuşuyorum sanki tevhid gibi sanki O'dan başkası yok gibi... Hiç'mişiz gibi özgürce...
Şaheser, katman katman bir konuşma olmuş.. Neredeyse diyeceğim ki ülke olarak bunca acıya çaresizce tanıklık etmemiz bu katmanlara ulaşabilecek bireyler çıksın diye
Neşenin olmadığı yerde, kültür olur mu? MUHTEŞEM...
Hocam saygılar sunar, sağlıklı ve mutlu günler diliyorum. Metro gözlemleriniz konusunda aynı görüşteyim. Bu benim de dikkatimi çekti. Bu konuya kafa yordum. Korkuyorlar; güven sorunu çok ileri boyuttadır. Bu beni çok kaygılandırdı. Muhabbet, şaka ve eyleşme EL FATİHA!!!
Teşekkürler kolaylıklar diliyoruz
Çok teşekkürler.
Hocam sizi agah aydınla bir arada görmeyi şiddetle arzuluyorum. Keşke bir şekilde ortak bir yayında buluşmanız mümkün olsa.
Fatih Altaylı yapabilir bu buluşma organizasyonunu
Yunus Emre ile Van Gogh arasındaki mesafenin bu kadar yakın olduğu 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Hatta aynılar gibi. İç-dış sınırının flulaşması muhteşem oldu Dücane hocam. Varolun.
Esenlikler dilerim hocam
Madımak Oteli yakıldığı zaman 5 vakit namaz kılan Sünni babam İslamcı guruh için:"1 Aşık Nesimi'nin,1 Muhlis Akarsu'nun tırnağında kir olamayacak adamlar nasıl kırdılar o canlara"diye ağlamıştı. Hasret Gültekin'i ben sonradan tanıdım. O sürüye bunu yaptıran inançtan ömrüm boyunca nefret ettim.
Bu yıkımın içinde başımıza neyin düştüğünü daha nekadar güzel anlatabilirki bir insan 🙏
İyi ki Böyle İnsanlarımız Var.
iyiki varsınız
❤❤❤❤❤saygılar sewgili dücane hocam
dücane hocam, ask olsun...felsefi bir konuşmayı ayin haline getirdiniz...artık sizi takdir bile edemeyeceğiz...ama dilinize sağlık...konuşurken düşündüğünüzü düşünüyorum...bize birseyler anlatmak için yalnızlaşmayı göze alıyorsunuz...ben de dinlerken , sizi anlamaya çalısırken yanlızlaşıyorum...
Nefesinize ömrünüze bereket Dücane hocam..
Hürmetler 🙏🏼🙏🏼
Eşik kelimesini severim dedin ya hocam.Bekledim,derviş de eşik demektir,diye söylemeni.Ne güzel denk d0ştü.
Seni gördüm ( dinledim ) ne dinim kaldı ne imanım..Seni görmese idim ( dinlemeseydim ) ne dinim olurdu ne imanım....
Dücane hocam ironi, hiciv (satire), sarkazm gibi söz sanatları üzerine bir program çok iyi olurdu.
Emeginize, yureginize, agziniza saglik. Sanirim, gene POT kirdiniz. "- ...sevilmemisler, sevmemisler, sevemezler..."
Alinlarinin catina vurmak, derler buna.
Teşekkürler Dücane bey
İslamcıların her türlü imkanı var ama ruh imkanla elde edilmiyor hocam. Sanat, yok edileceğini bile bile ruhunu ortaya koymaktır,cesarettir.
Teşekkürler
2 kez izledim . Teşekkürler hocam .
Teşekkürler.
Hocam ,teşekkür ederim.
ya hocam bazı videolarınızda belki konu öyle gerektiyor ama buzhane etkisi yaratıyorsunuz yapay zeka dünyanın geleceği vs hakikati, böyle videolarınızda da nefes alıyoruz biraz olsun buzlar çözülüyor. Sizin hep dediğiniz gibi ısınmaya da ihtiyacımız var özellikle böyle zamanlarda. Sanatta ve düşüncede ısınacak seviyeye gelir miyiz bilmem ama umudu bile güzel!
Hocam mükemmel bir söyleşiydi, nasıl bir haz aldım size anlatmam mümkün değil.Bir dindarın nasıl gerçek bir sanatçı ve düşünür olabileceğini size çok sormak isterdim. Nitekim bir dindarın sınırları aşması nasıl ve ne kadar mümkün? Son tahlilde sizi bir nebze de olsa anlıyor olmak yada öyle zannetmek ne özel bir durumdur benim için bilemezsiniz. 38 yaşımdan beri sizden öğrendiklerim için haksız kazançmış gibi hissediyorum. Ne değerlidir onlar... Hiç tanışmamış biriyle dostluk kurmak ve o dostu bu yaşam yolculuğunda insanın kendisine yaren kılması ne acayip bir durumdur. İnsan irfan sanat ve düşünce bu başlıkların olduğu söyleşilerde ussal bir büyülenme yaşıyorum. Çok yaşayın Hocam sağlıkla, minnettarım...
Çok güzel bir anlaştı oldu sağolun hocam
Teşekkür ederim
Teşekkürler 💫
Normalde hocayı 2X dinliyorum. son 2 dakikada normale alayım dedim çok tuhaf geldi sesi :)
ADAM GELDİ ADAM
hocanın bahsettiği karikatür muhtemelen DELİ CEVAT Gökhan Dabak'ın.
Çok teşekkür ederim
Hocam metro hızlı, seyahat süresi az, insanlar ineceği durağa çabuk geldiği için sohbet fırsatı olmaz diye başlamıyorlar bence
Hocam Stoacılık ve Kırmızı Hap, Maskülenite hakkında ne düşünüyorsunuz.. Erkekler şuan bir Fight Club yaşıyor aslında.. Bunlarla ilgili bir yayın gelir mi 🙏
Hocam bende Çanakkale’de okurken barlar sokağında kütüphaneciler vardı üstü veya yan tarafı bar olurdu aynı zamanda sahaflar ve kütüphaneciler de bulunurdu çok dikkatimi çekmişti. Çok ilginç bulmuştum.
Teşekkürler...
teşekkürler Hocam...
*Dücane Bey, bu yayın acayip lezzetliydi; sizi dinlerken Jung’un “Kırmızı Kitap”ı eşliğinde aklıma gelen manevi öğretiler;
Tasavvuf, Kabala, Zen Budizm, Hermetik Öğreti, Taoizm, Physagor Okulu,Kinikler,Stoacılık vb.gözümün önünden şöyle bir film şeridi gibi geçti ^^
Hayat derslerini niye üyelere özel hale getirmissiniz önü açık hale getirebilirmisiniz teşekkürler
Hocam Rusya gibi özgürlüğün az olduğu bir yerde sanatsal geliṣmiṣliğini nasıl yorumlarsınız ?
Münbit olmayan bir kültürün inkişafı mümkün mü hocam.Bütün bir coğrafyanın enerjisi bu işe harcanıyor ama sonuç yok.Nereye kadar gider bu iş ?
Biz müalümanların bu problemi nasıl çözebiliriz diye yirmi yıldan fazla düṣünmüṣümdür, naçizhane bizim dogmalarımız olduğu için naçizhane bende sanatsal geliṣmemizin çok zor olduğuna kanaatine vardım.
Mağara dışı neresi?
Uçurumun kıyısındayım yâr; ah yâr!
"yâr" diye bağırır, 'yâr' diye duyarım.
atsam mı cesedimi şu yar'dan?
belki yâr'in kucağında can bulurum.
*Hasan Ali Yücel🌿💙
Diamond Tema,Dücane Cündioğlu gibi düşünen insanların abone sayısı on milyonlara geldiği zaman bu toplum,çok önemli bir eşiği geçmiş demektir.O vakte kadar biz bir ortadoğu toplumuyuz.Hak ettiğimizi yaşamaya devam edicez.
Her gün bir doz alıyorum . Fındıktan cevize doğru gidiyorum sanıyorum.
Taksim'e camii yapılmasını elestirdiniz mi ben orayı anlayamadım?
Evet..
Mağara derken neyi kast ediyor ?
"Günaha tapmadan dindar olunamaz ki"
Bir söyleşinizde , bizim de dahil olduğumuz coğrafyanın tekrar Müslümanlık ile yönetilmesine karar verildi demiştiniz. Bu kararı bu toprakların insanı almadı, daha üstün bir akıl tarafından uygulamaya konulan bir programın kaçınılmaz sonuçlarını yaşıyoruz ve bu sonuçların etkileri şiddetlenerek artacak sanırım. Bazı konuşmalarınızda bu korkuyu olabildiğince saklamaya çalıştığınızı gördüm ve ben daha çok korkmaya başlamıştım. Ne yazık ki benim olduğum tarafta umut tükendi, ne olacaksa olsun diyerek yaşamaya başladım ve buna iyi gelmiyor.
Günahı tatmadan dindar olunmaz ki...
Kadikoy deki Osmanağa camisinde en güzel ezanlar okunur
sık sık eğlenmek için gemi adamları,
yakalarlar albatrosları, koca kuşları denizlerin,
geminin izindeki, miskin yoldaşları,
uçurumlarında kayan iç yakan genizlerin
bırakıldıklarında döşemelerin üstüne,
maviliklerin bu yeteneksiz ve çekingen kralları,
unuturlar iki yanda, gariban bir halde
bir çift kürek gibi, o büyük beyaz kanatları
Bir tane Dücane değil, onbinlerce Dücane olacakki memleket düzlüğe çıksın
Onların en büyük kaygısı günah işlememek değil, işlediğini belli etmemektir...Shakespeare diyor...Dücane hocam da "Dindarların günah işlemeye ihtiyaçları var" diyor...Acaba ikisi günahtan farklı şeyleri mi anlıyorlar? Birinin günah gördüğünü diğeri görmüyor mu?
sağol usta sağol
🙏🏻
aritmetik (matematikçiler için: cebir ve analiz) zamana tabii (ardışık) iken; geometri (ve topoloji) mekana tabii olduğunu 20. yy'ın en büyük matematikçilerinden sir michael atiyah'dan da duymuştum... ama doğudan da geometride çok başarılı matematikçiler çıkmıştır aynı şekilde batıdan da aritmetikçiler...
Metro ile ise gidip geliyor, okula ve veya hastaneye, mahkemeye gidiyor genellikle insanlar.
Dolaysi ile, yolculuk suresince kendi is guc vesair konularina konsantredirler muhtemelen.
Ucakda, ada vapurunda genellikle tatil veya uzun is seyehatleri olabilir.Bu nedenle bu tur araclarda insanlar bi tatil, seyehat havasindadirlar diye dusunuyorum.
Hoca niye stresliyiz, güler yüz de iletişimdir demek de ister
Hocam ,O karakter Kunteper Erol’du .😂
Herşeyin kurumsallaşması, amacından saparak haksızlık yapıp zararlı olabiliyor...
Hocam kuru fasulye yemeden Kur'an'ı anlamak yorumlamak zor olur.sözünüzü hatırladım.
Dücane Hocam, zorla güzellik olmaz…
Yurtdışında da insanlar metroda iletişim kurmuyor. Bu yönden Avrupa ülkelerinden farklı değiliz.
İtalya, İspanya, Yunanistan, Azerbaycan.. konuşur insanlar
👍
🙏
Çok teşekkür ederim .
Cami yerine ilmiyeye dair herşey desek daha kapsayıcı olmaz mı
Matruşka bebekleri çok meşhurdur. Rusların maskotu neredeyse. Düşünmeyi ben hep buna benzetirim.( Çok istifade edebildiğim bir sohbet oldu. Düşünce adamları için böyle söylenmez belki ama hocada bugün çok formdaydı zihinsel olarak.)Fakat burda sadece düşünme olarak değil, güdüleride matruşka bebeklerine rahatlıkla benzetebiliriz. İşte içsel çekişmeler sakinleştiğinde önce kulak verir ve sonrada iyi görmeye başlar insan. Belkide doğu toplumları kulak verme aşamasında kalmışlardır ve hocanın sohbetinden anladığım. Elbette bence her düşündüğünüde söylememeli bir insan ve yıllar öncede bunu düşünmüştüm. Hakikat, gerçeklik ve strateji. Bu üçlü hakkında kafa yorarken kafamdan atamadığımda bir geçirgenlik kelimesi vardı.
Bir arada Timur selçuğun arabesk müziğinden hiç haz etmemesine rağmen o müziği emperyalizme karşı bir direniş olarak gördüğü ve kısmende över gibi yaptığı açıklama hakkında düşündüm. Aslında ben asla bir düşünce emekçisi değilim. Kendimide düşünen biri olarak görmüyorum ve ciddi olarakta değilim. Tabi bu 5-10 yıl öncesine kadar gider ve bir gün anladım. Ben Timur selçukla aynı düşünmüyordum. Bence bu müzik ki müziği siyasi olarak ayırmak hiç hoş değil ve aynı şekilde şiiride ve sinemayıda ama ben kurtlu bir adam olduğumdan her tür müziğede kulak kabartmışımdır. İdeolojik müzikte denilebilir. Sağcıların, solcuların,uzun süredirde rap müziğe kafayı taktım.
Şunu kesin olarak farketmiştim ki en ideolojik siyasi sözlere sahip müzik bile arabesk müziğin politik ve siyasi yanı tarafında sönük kalıyordu. Burda benim düşüncelerimden birisi ve bunu esnetiyorum, bence hem düşünür ve hem sanatçının eserinde onların ulaşmak istediği sonuçlardan bağımsız ve belkide onların bile engellemeye gücünün yetmeyeceği unsurlar olabilir. Bence bu siyasette bile böyledir. Bir yola çıkarsınız ve varmak istediğiniz yerle, vardığınız yer bir bakmışsınız hiçte aynı değil.
Arabesk müziğinin en belirgin yanı ve politikliği bilinç dışının politikasını yapıyor olmasıdır yada o alanı organize etmesidir ve sanatçıların bunun farkında olması beklenemez. Ben sildiğim bir yazımdada değinmiştim, bilinçle baş edilebilir ama bilinç dışı yada altıyla baş edemezsiniz. Eninde sonunda o kazanır ve zamandan bağımsız. Burda her şeyi matruşka bebekleri gibi düşünürsek, yerli yerine oturtmakta kolaylaşır. Her matruşka bebeği içinse farklı kelime, tempo ve düşünceler gerekecektir.
Tuhaf gelecek Edip yükselin kardeşi müfit yüksel ismini yine bir yerde duydum.Hem de şeyh bedrettin kaynaklarının eksikliğinden dem vurulan bir yerde ve yanılmıyorsan Mustafa öztürk. Müfit yükselde bazı kaynaklara ulaşmış. Tabi ben malumat özürlü biri olduğum için videoyu çokta izlemedim ve Şeyh bedrettini neyse o olarak görmeye çalışma çabası yada işte hain diyenlerle, solcuların elinden kurtarma çabası. İyide burda teori eylemden önce gelir ve teoloji aslında her şeydir. Şeyh bedrettinin sadece cennet ve cehenneme bakışı bile bugüne uyarlarsak nasıl biri olduğunun kanıtıdır. Müfit yükseli zikretmemse kendisi sonuçta islamcı ama bir ara kulak misafiri olmuştum sürekli cumhuriyetle birlikte elit müslümanların şehirlerden kovulduğuından bahsediyordu. Bazen şimdikilere bakınca acaba haklımı diyede düşünmeden edemiyorum. Doğal olarak onlar daha kızgın ve daha kaba bir şekilde ve çağın sanayi ataklarıyla ve el mecbur döneceklerdi geriye. Elbette müzikleriylede. Bu arada nezih kulaklara yazıyorum ve bende arabesk dinledim. Sağlam şarkıları vardır ama birazcık düşünmekte kırıp dökmeyide gerektiriyor malesef. Ben bir yerde daha da ileri gidip, isteme özürlü türde demiştim.Çünkü ancak istemesini ,başarmasını ve yaşamasını bilmeyenler hizmet edebilirlerdi emperyalizme..Hep birlikte başardık bunu işte.
Dücane hoca kitaplarında 3 kelimeyle (3ü de farklı cümle) yalın ve net yazarken konuşmada nasıl bu kadar uzatıyor anlamak güç 😅
2saat canlı yayın ve odaklanma için geniş düşünürken, her cümle spot olabilecek nitelikte. Bu da 5 cümlenin zihinden geçmesi (süre) ve ağızdan 1 cümle çıkması. Bu farklı bir düşünceyi ağızdan çıkarmadır. Yaşayan bilir. Dücane hoca sohbet yapmıyor 2 saat, 200 kitabın özetini sunuyor..
Hocam ben bir sanatçıyım. Ama kimse bilmiyor.
Ben: Bu konuşmada en dikkatini çeken şey nedir, Hoca ne anlatmak istiyor, derdi nedir?
YZ: Bu konuşmada hoca, İslamcıların ve mevcut iktidarın neden kültürel hegemonya kuramadığını, sanat ve düşünce alanında neden başarılı olamadığını analiz ediyor. Ana argümanları şöyle özetlenebilir:
1. Sanat ve düşüncenin özünde özgürlük vardır. Bu özgürlük iki boyutludur:
- Deneyimleme özgürlüğü (sınırları aşma, "günah işleme" özgürlüğü)
- Dile getirme özgürlüğü (eleştirme, sorgulama, tartışma özgürlüğü)
2. İslamcı/muhafazakar zihniyetin temel sorunu, bu özgürlüklere izin vermemesidir çünkü:
- Sürekli sınırlar koyar ve bu sınırların çiğnenmesine izin vermez
- Eleştiri, sorgulama ve farklı düşünmeye tahammül edemez
- Her şeyi kontrol altında tutmaya çalışır
3. Hoca özellikle "cami" ve "tekke" metaforlarını kullanarak bu durumu açıklıyor:
- Cami: Katı kurallar, tek tiplik, sınırlar
- Tekke: Çeşitlilik, farklılık, özgürlük, sınırların zorlanması
4. Yüksek sanat ve düşüncenin ortaya çıkması için:
- İnsanın "nalınlarını çıkarması" yani kendini sınırlardan arındırması gerekir
- Çelişkileri bastırmak yerine onlarla yüzleşmesi gerekir
- İrfan (görgü) gerekir, salt bilgi (ilim) yetmez
Hocanın temel derdi, iktidarın elindeki büyük ekonomik ve siyasi güce rağmen neden kalıcı bir kültürel etki yaratamadığını açıklamak. Bunu da özgürlük ve yaratıcılık bağlamında ele alıyor. Yani mesele sadece para ve güç değil, zihniyetle ilgili bir sorun var diyor.
Bu analiz aynı zamanda daha geniş bir kültür-iktidar ilişkisi tartışmasına da dönüşüyor. Gerçek sanat ve düşüncenin ancak özgür ortamlarda gelişebileceğini, baskı ve kontrolün olduğu yerde bunun mümkün olmadığını vurguluyor.
Çok yakışıklı bir adam olduğunu vurgulasaymış bi de tam olacaktı 😊yada etkileyici bir ses tonuyla konuşuyor yada arada dalga geçiyor filan gibi şeyler de söyleseymiş😊
😊
Anlattıklarınızın önünde saygıyla eğiliyorum. Ama surekli Türk, Arap ve Fars toplumlarına atıfta bulunuysunuz. Azıcık Kürt toplumuna da atıfta bulunsaniz ne güzel olur... Uzun zamandır sizi takip ediyorum ama yanlış hatırlamıyorsam bir defa Kürt kelimesini sizin agzinizdan duymadım. Tesadüf mü bilinci mi bilemedim.❤
Sadece insan olmayı düşün race lere takıntılık yapma
@georgemillers6412 insan olup olmamakla ne alakası var? Siz üzerinize vasife olmayan sorulara neden cavap veriyorsunuz ya da verebilme kabiliyetine şahım misiniz? Siz önce kendi insanliginizla ilgilenin benim bunu sorma hakkım var yanıt verilir ya daverilmez? Soru da bir hakaret yok sadece merak var? Bu sorunun ardında etnik hasasiyatlerim olabilir ama bunu karşı tarafa bir dayatma ya da hakaret olarak değil saygı çerçevesinde bir rica. Kendi adınıza konuşun lütfen. Sorunun huhattabi siz değilsiniz? Yırtık dondan firlacasina haddiniz olmadan cevap veriyorsunuz?
Bence bu konuda bir video gelir.
"Doğu toplumları" tamlaması yetmiyor mu anlamaya?
hocam lütfen karşılaştırın
Günahı tatmadan dindar olunmazki...
Şeker kristalinden pirinç tanesine evrilmeye başlayan bir beyin bile söylenmek isteneni anlardı😂
1:12:48 "Tarih boyunca duyguların kutsanması çoğu zaman kınanmıştır. İnsanoğlu kendisinden daha güçlü olan arzu ve duygulara karşı iç güdüsel bir korku beslemiş, bunların kendisinden daha az gelişmiş yaşam biçimleriyle aralarındaki ortak özellik olduğunun bilincinde olmuştur. Oysa Dorian Gray'a duyguların gerçek doğası hiç bir zaman tam olarak anlaşılamamış gibi geliyordu; duygular, güzellik içgüdüsünün karakterize ettiği yeni bir ruhaniliğin bileşeni olarak kabul edilmek yerine vahşi ve hayvani addedilmiş, aç bırakarak itaate zorlanmış, ya da acı çektirerek öldürülmek istenmişti. Dorian Gray insanlığın tarih boyunca gelişimine bakınca bir tür kayıp duygusuna kapılıyordu. İnsanoğlu nelerden vazgeçmişti! Hem de ne kadar değmeyecek şeyler uğruna! Bu tarih, türlü türlü çılgınca kasıtlı retler, canavarca kendi kendine işkence etmeler ve kendi kendini inkarlarla doluydu; tüm bunların kökeninde korku vardı, sonuçsa cehaletin bedeli olarak insanın kaçmaya çalıştığı yozlaşmanın çok daha beterine mahkum olmasıydı." Dorian Gray'in Portresi ( İş Bankası yayınları Sayfa 150)