Ozan Sağsöz’ün kitabı: www.dr.com.tr/Kitap/Ibn-Haldunun-Mukaddimesinde-Maiset-Yollari/Arastirma-Tarih/Politikaarastirma/Sivil-Toplum-Orgutleri/urunno=0001785463001 Ozan Sağsöz ve Cengiz Özdemir’in tarih sohbetleri yaptığı kanal: th-cam.com/channels/iqayZmXkk3YQ-FaukMrFNA.htmlvideos Ozan Sağsöz Twitter hesabı: twitter.com/terraincognitae Arka plandaki harita ve hakkında bilgi: www.medievalists.net/2012/03/al-idrisi-and-his-world-map-1154/ El İdrisi hakkında bilgi: islamansiklopedisi.org.tr/idrisi-serif
Merhabalar saygılarımı sunuyorum. Çok özür dileyerek ve haddim olmayarak bir kaç şey söylemek istiyorum Değerli Hocamız Ozan Bey'in kitabını okumadım ama yayını izledim özellikle asabiyet kavramı üzerine bir kaç şey söylemek istiyorum. Dediğim gibi kitabı okumadım kitabı okuduktan sonra şu an söyleyeceklerim konusunda hatta yaptığımı fark edersem mutlaka belirteceğim. Bu kavramı 2001 yılında Konya Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesinde Caner Arabacı isminde değerli bir hocadan duydum. Kendisi ingilizce bilmesine rağmen sistemi eleştirdiği için dil yeterliliğini vermeyi reddeden hala ar-gör olarak devam ediyor olabilir yaşı da 50 civarındadır. İbni Haldun'un "Asabiyet" kavramını Türkler'de Devlet Kurma sisteminin temeli olarak görüyor. Kavramı Değerli Hocamız Ozan Bey bu kavramı çok başka bir yere konumlandırmış durumda gibi algıladım. Bir arada olma hali ve onun yarattığı bir aura şeklinde söyledi. Esasen bu kavram Foucault'un "Heterotopya" kavramına karşılık geliyor gibi geldi. Yerelde bir şeyler söylersek Alevi Bektaşi kültüründe "Cem olma" haline denk gelebilir. Ama İbni Haldun'un Asabiyet kavramını bence yakaladığı yer hayvanlarada uygulamaya çalışması nedeni şu asabiyet kavramını biyolojik etkilerin kültürel yansımasıdır. Nesnelleştirmek istersek iki şeyi takip etmek gerekiyor biri "miğren" diğeri "sedef" bu iki rahatsızlığın sebebi adrenalin yüksekliğidir, adrenalin seviyesi yüksek topluluklar asabi olur, kaygı seviyeleri yüksektir. Yüksek kaygı seviyesini aşağı çekebilmek için kendi düzenlerini kurmayı hedeflerler, bu süreç bir birini takip ederek devamlılık gösterir şeklinde düşünüyorum. Fikrimi beyan etmek istedim lütfen kusuruma bakmayın, hatalı olduğun noktaları belirtirseniz çok sevinirim.
Hocam asabiyet toplumsal dayanışma demektir. Kırsalda insanların akraba ilişkileri sağlam olduğu için kuvvetli olur; şehirde akrabalık ilişkilerine yaşayış gereği çok gerek kalmadığı için gevşek olur. Mukaddime bunu çok iyi açıklar.
@@Arhatu Tarih ilminin en önemli kurallarından biri olan "iç tenkit" kuralını ilk defa dile getirmiştir. Tarih ve toplumbiliminin birbirine bağlı bilimler olduğunu kanıtlamıştır. İbn Haldûn'a göre tarihin iç ve dış olmak üzere iki yüzü var ve dış yüzü o zamana kadarki tarihçilerin yaptığı şey iken, iç yüzü, İbn Haldûn'un ilk defa ortaya koyduğu tarihi olayların başka olaylar ile ilişkilendirilmesi gerektiğidir "Her akıl gücünün yetmediği ve idrak edemeği şeyleri inkâr eder." Zira tarihi olaylar, derinlerinde yatan birtakım kanun ve kaidelerin dışavurumudur, bir zincirin halkaları gibi işlev görmektedir, bunlar o zamana kadar İbn Haldûn'dan başkasının farkına varamadığı gerçeklerdir, tarihi olaylarda tesadüfilik, keyfiyet yoktur hatta tarihi konularda doğru ve gerçek bilgilerin yalan ve asılsız rivayetlerden kurtulabilmesi için ve tarihe hurafe karışmasının önlenebilmesi için "Umran ilmi" denilen yeni bir bilim ortaya koymuştur. Umran; bir yerde kurulan şehrin veya bu tarz bir yerin sosyal, siyasi, iktisadi ve ilmi faaliyetlere sahip olmasıdır. (Medeniyet veya sosyoloji) Umran ilmi, günümüzde sosyolojinin, ekonominin, siyaset kuramının, hatta kültürel antropolojinin kapsamına girecek konuları genel bir çerçeveyle tarihteki olayların neden-sonuç ilişkileri biçiminde kavranmasına yardımcı olacağı kadarıyla ele almıştır. Haldûn'a göre tarihte usulün esaslarından biri kaynakların tenkidi, diğeri de olayların sebepleri ve bunların birbirleriyle olan ilişkileridir. Görüşünün orijinalliği, tarih tenkidinde iktisadi ve coğrafi unsurlara yer vermesi ve devlet idaresinde teokrasiyi reddetmiş olmasıdır. Avrupa'da çıkan bir çok felsefi ve sosyolojik görüşün de öncüsü olmuştur. Örneğin medeniyetlerin ortaya çıkışı, oluşumları ve çöküşlerindeki değişmezliklerin birbirini takip ettiği görüşü ile İtalyan filozof Vico(1667-1744) ve çağdaşı Alman filozof Spengler ve İngiliz filozof Arnold Toynbee'nin öncüsürdür. Umarım bu yorum senin için faydalı olur, iyi akşamlar diliyorum. :)
Ozan Sağsöz’ün kitabı: www.dr.com.tr/Kitap/Ibn-Haldunun-Mukaddimesinde-Maiset-Yollari/Arastirma-Tarih/Politikaarastirma/Sivil-Toplum-Orgutleri/urunno=0001785463001
Ozan Sağsöz ve Cengiz Özdemir’in tarih sohbetleri yaptığı kanal:
th-cam.com/channels/iqayZmXkk3YQ-FaukMrFNA.htmlvideos
Ozan Sağsöz Twitter hesabı: twitter.com/terraincognitae
Arka plandaki harita ve hakkında bilgi:
www.medievalists.net/2012/03/al-idrisi-and-his-world-map-1154/
El İdrisi hakkında bilgi:
islamansiklopedisi.org.tr/idrisi-serif
İbni Haldun hep merak ettiğim bir kişiydi. Sayenizde hakkında çok fazla şey öğrenmiş oldum.
Tarihin derinliklerini değerli hocalarımızdan istifade ederek sıkılmadan öğreniyoruz.
Asabiyet: dayanışma duygusu
Merhabalar saygılarımı sunuyorum. Çok özür dileyerek ve haddim olmayarak bir kaç şey söylemek istiyorum Değerli Hocamız Ozan Bey'in kitabını okumadım ama yayını izledim özellikle asabiyet kavramı üzerine bir kaç şey söylemek istiyorum. Dediğim gibi kitabı okumadım kitabı okuduktan sonra şu an söyleyeceklerim konusunda hatta yaptığımı fark edersem mutlaka belirteceğim. Bu kavramı 2001 yılında Konya Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesinde Caner Arabacı isminde değerli bir hocadan duydum. Kendisi ingilizce bilmesine rağmen sistemi eleştirdiği için dil yeterliliğini vermeyi reddeden hala ar-gör olarak devam ediyor olabilir yaşı da 50 civarındadır. İbni Haldun'un "Asabiyet" kavramını Türkler'de Devlet Kurma sisteminin temeli olarak görüyor. Kavramı Değerli Hocamız Ozan Bey bu kavramı çok başka bir yere konumlandırmış durumda gibi algıladım. Bir arada olma hali ve onun yarattığı bir aura şeklinde söyledi. Esasen bu kavram Foucault'un "Heterotopya" kavramına karşılık geliyor gibi geldi. Yerelde bir şeyler söylersek Alevi Bektaşi kültüründe "Cem olma" haline denk gelebilir. Ama İbni Haldun'un Asabiyet kavramını bence yakaladığı yer hayvanlarada uygulamaya çalışması nedeni şu asabiyet kavramını biyolojik etkilerin kültürel yansımasıdır. Nesnelleştirmek istersek iki şeyi takip etmek gerekiyor biri "miğren" diğeri "sedef" bu iki rahatsızlığın sebebi adrenalin yüksekliğidir, adrenalin seviyesi yüksek topluluklar asabi olur, kaygı seviyeleri yüksektir. Yüksek kaygı seviyesini aşağı çekebilmek için kendi düzenlerini kurmayı hedeflerler, bu süreç bir birini takip ederek devamlılık gösterir şeklinde düşünüyorum. Fikrimi beyan etmek istedim lütfen kusuruma bakmayın, hatalı olduğun noktaları belirtirseniz çok sevinirim.
Hocam asabiyet toplumsal dayanışma demektir. Kırsalda insanların akraba ilişkileri sağlam olduğu için kuvvetli olur; şehirde akrabalık ilişkilerine yaşayış gereği çok gerek kalmadığı için gevşek olur. Mukaddime bunu çok iyi açıklar.
harika.
Asabiyet kavramini türkce bence ilk aciklayan (cübbeli Ahmet i ) saymiyorum Karmati Arman dir.
O bunu orta doguda bir din gibi oldugunu anlatmisti
Asabiye ile asabiyet ayni sey midir
İbn Haldun bu hiyerarşiyi, ibn Arabi'den almış olabilir mi? Arabi'nin Harflerin İlmi isimli kitabında bu sıralama veriliyor.
Ilk ben izledim lan hahah
İbn-i Haldun'u neden ciddiye alıyoruz?
Sosyolojinin kurucusu olduğu için.
Tarihçilik konusunda önemli şeylerin temelini attığı için, mesela iç tenkit.
@@Literallynoone1860 Nasıl bir temel atmış?
@@Arhatu Tarih ilminin en önemli kurallarından biri olan "iç tenkit" kuralını ilk defa dile getirmiştir.
Tarih ve toplumbiliminin birbirine bağlı bilimler olduğunu kanıtlamıştır.
İbn Haldûn'a göre tarihin iç ve dış olmak üzere iki yüzü var ve dış yüzü o zamana kadarki tarihçilerin yaptığı şey iken, iç yüzü, İbn Haldûn'un ilk defa ortaya koyduğu tarihi olayların başka olaylar ile ilişkilendirilmesi gerektiğidir "Her akıl gücünün yetmediği ve idrak edemeği şeyleri inkâr eder." Zira tarihi olaylar, derinlerinde yatan birtakım kanun ve kaidelerin dışavurumudur, bir zincirin halkaları gibi işlev görmektedir, bunlar o zamana kadar İbn Haldûn'dan başkasının farkına varamadığı gerçeklerdir, tarihi olaylarda tesadüfilik, keyfiyet yoktur hatta tarihi konularda doğru ve gerçek bilgilerin yalan ve asılsız rivayetlerden kurtulabilmesi için ve tarihe hurafe karışmasının önlenebilmesi için "Umran ilmi" denilen yeni bir bilim ortaya koymuştur.
Umran; bir yerde kurulan şehrin veya bu tarz bir yerin sosyal, siyasi, iktisadi ve ilmi faaliyetlere sahip olmasıdır. (Medeniyet veya sosyoloji)
Umran ilmi, günümüzde sosyolojinin, ekonominin, siyaset kuramının, hatta kültürel antropolojinin kapsamına girecek konuları genel bir çerçeveyle tarihteki olayların neden-sonuç ilişkileri biçiminde kavranmasına yardımcı olacağı kadarıyla ele almıştır.
Haldûn'a göre tarihte usulün esaslarından biri kaynakların tenkidi, diğeri de olayların sebepleri ve bunların birbirleriyle olan ilişkileridir. Görüşünün orijinalliği, tarih tenkidinde iktisadi ve coğrafi unsurlara yer vermesi ve devlet idaresinde teokrasiyi reddetmiş olmasıdır. Avrupa'da çıkan bir çok felsefi ve sosyolojik görüşün de öncüsü olmuştur. Örneğin medeniyetlerin ortaya çıkışı, oluşumları ve çöküşlerindeki değişmezliklerin birbirini takip ettiği görüşü ile İtalyan filozof Vico(1667-1744) ve çağdaşı Alman filozof Spengler ve İngiliz filozof Arnold Toynbee'nin öncüsürdür. Umarım bu yorum senin için faydalı olur, iyi akşamlar diliyorum. :)
@@Literallynoone1860 Oturduğu yerden tarih kuralı üretmiş. Ben böyle bir metod duymadım.