Bugün 2023'ün son günü 2024'e girmeden önce buraya bir tarih bırakmak istedim Bu bu yıl istediğim tek şey Her şeyden önce sağlık ve sonra da atanmak . Allah isteyen herkese nasip etsin lütfen gören herkes hatırlatsın❤
…Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı… ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür hanım? Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz düşünün ki Ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir? Yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. Yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de? Yağmur yağıyor Ömür hanım…gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına…Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından? Dönelim…Dönmek yenilmektir biraz da, yarım kalmasıdır çıkışlarımızın, korkaklıktır, alışkanlıkların güvenli küflü kabuklarına sığınmaktır…Olsun dönelim biz yine de. Bilincinde olmadan üstlendiğimiz sorumluluklarımız var. Evlere dönelim, sırtımızın kamburu evlere, cılızlığımızın görkemli korunaklarına, yalnızlığımızın kalelerine dönelim. Ölçüsüz yaşamak bize göre değil Ömür hanım. Büyürken geniş ufuklarımız olmadı bizim. Küçücük avuçlarımızla sınırlarımızı genişletmek istedikçe yaşamın binlerce engeli yığıldı önümüze. Hangi birini yenebilirdik bunca olanaksızlık içinde. Umutsuzluğu tanıdık, yenilgiyi öğrendik böylece. Yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı Ömür hanım. Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerimden. Sahi nedir yaşamın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp, ağır yükler aldığı zamanın derin denizlerine. Bakıyorum umut karamsarlığın, sevinç acının azıcık soluk almasından başka ne ki? Yaşamsa gerçekle düşün umutsuz bir savaşı, her şeyi içine alan kocaman bir yanılsama… Değil mi yoksa? Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni oluşturdu ben acılarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, varolmaya, ‘dar çevre yitikleri’nde önem kazanmaya… Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir “ben”e ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde…Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay yakınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir Ömür hanım? Susmak yalnızlığın ana dilidir, Ömür hanım, şiiridir, beni konuşmaya zorlama ne olur. Sözün sularını tükettim ben, kaynağını kuruttum. Geriye bir büyük sessizlik kaldı yü-reğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük…Yalnızım Ömür hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi karanlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım…Sularım toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor. Binlerce taş saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle? Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok konuşuyorlar ki…Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz? Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı…Kimsenin kimseyi anlamadığı bir dünyada söz boşluğu dövmekten başka ne işe yarıyor ki? Olanağı olsa da insanların yürekleri konuşabilseydi dilleri yerine, her şey daha yalansız, daha içten olurdu. Aklı silmeli diyorum insan ilişkilerinden. Yanılıyor muyum? Olsun. Yanıldığımı biliyorum ya… Yeni bir şeyler söyle bana ne olur, yeni bir şeyler. Kurşun aktı kulaklarıma hep aynı sözleri, aynı sesleri duymaktan. Belirsizlik güzeldir, de örneğin, kesinlik çirkin. Sessizlik sesten hele de güncel ve kof her zaman iyidir; düş gücü, iç zenginliği verir insana. Dünyanın usul usul ağaran o puslu sabahları ve günün turuncu tülleriyle örtünen dingin akşamları bu yüzden etkiler bizi, duygulandırır, de. Anlık izlenimler sürekli görünümlerden her zaman daha güçlü, kalıcı ömürlüdür…Alışkanlıklar öldürür güzelliğimizi, bizi değişmek çirkinleştirir de. Kimse düşlerine yetişemez ve kimse geçemez gerçeğini bir adım bile; bu yüzden sıkıntı verir zaman, kısa kalır, sonsuz olur, insanın küçücük ömrünün karşısında. İstemenin kuralı yoktur, de, açıklaması sınırı suçu yoktur; istemek yaşamın kendiliğinden sonucudur, ne haklı ne haksız, ne yerinde ne yersiz… Biz hepimiz dikenli tellerle sarılıyız, her ilişkide bir parçamız kalır ve bölüne bölüne biteriz de. En büyük hünerimiz kendimize karşı olmak, aykırı yaşamaktır, acı kaynaklarımızı ellerimizle yaratarak…Kıyılarımız duygularımızın boyunda, derinliğimiz aklımızın ölçüsündedir; ufuklarımızsa sisler içinde…O kıyısız gökyüzü nasıl sığar küçücük gözlerimize, bir bardak suya, demirli bir pencereye…Nasıl gizleriz ağız dil vermez bir geceye? Ve nedir ki gizi, daraldığımız her yerde bir genişlik duygusu verir içimize. Çözemeyiz, de, bu güdük bilinç, bu sığ yürek, bu ezbere yaşamla. Dünya bir testidir, de, Ömür hanım, ömür bir su…Sızar iğne ucu gözeneklerinden zamanın, bir içim serinlik bir yudum mutluluk için. Ve bir gün ölümün balkonundan…dökülür toprağa el içi kadar bir su. Yerde birkaç damla nem, bir avuç ıslaklık…Ölümü bilerek nasıl yaşar insan, geride dünyanın kalacağını bilerek nasıl ölür; bilmek bütün acıların anasıdır, de… Sars aklımın cılız ayaklarını, kuşat beni. Değişik şeyler söyle ne olur, yeni bir şeyler söyle. Yıldım ömrümün kalıplarından. Beni duy ve anla. Yağmur dindi Ömür hanım. Gökyüzü masmavi gülümsedi yine. Doğa aynı oyununu oynuyor bizimle. Umudun ucunu gösteriyor usulca, iyimserliğin ışığını süzüyor mavi atlasından. Ne aldanış! Bulutların rengi mavi-beyaz mıdır, kurşuni-külrengi mi yoksa? Gökyüzünü öpmek isterdim Ömür hanım, gözlerimle değil dudaklarımla. Yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan. Delilik mi dedin? Kim bilir…Belki de yerde sürünmenin bir tepkisidir bu, ya da ne bileyim bilinçsiz bir aykırı olmak duygusu. Gökyüzü de olmak isteyebilirdim değil mi? Kim ne diyebilir ki? Kimseler görmedi Ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim içinde senin ve benim ağırlığım benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim…Yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefinde, ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. Beni cam kırıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü ve dağınıklığı ile… Yükümü yanlış bedestanlara çözdüm. Ezilmiş bir gül hüznü var yüreğimde. Saatlerce dayak yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim. Ürperiyorum. Bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın sokaklarında, örtüyor ömrümün ilk yazını. İçimde bir çocuk, yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür hanım?
Şiiri her dinleyişimde şu kısım beni paramparça ediyor.. "Oysa ben, bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla, dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim...."😌
7 senedir bu şiiri dinliyorum , T hücresi kalmadı bedenim de insan nefes alan bir varlık olduğunu anladım yaşamın anlamının bu şiirde saklı olduğunu ve şunu düşündüm şair çok şey anlatmış hayattan kim anlamış hangi kalple
"Kimseler görmedi Ömür Hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırık kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim icinde senin ve benim ağırlığım, benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim.."
Bu şiir nasıl bir şiir biliyor musunuz ? Her dinleyişte farklı bir cümlesi yarana dokunur "Bak yaran burda, burası acıyor demi" der gibi... Her dinleyişte acını tarif eder. Herkes de öyle kolay kolay anlayamıyor bu şiiri. Ben de istemezdim, her dinleyişte biraz daha anlamayı... "Ölümü bilerek nasıl yaşar insan, geride dünyanın kalacağını bilerek nasıl ölür? "
Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise, bir yemek lokantalarda, televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, varolmaya, 'dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya..
Ne zaman bunalmış hissetsem bu şiire sığınmak geliyor içimden. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır? Yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan... Yoruldum... Yoruldum... Yoruldum...
İnsan, içi acıya acıya unutuyor geçmişi. Buruk bir tebessüm kalıyor geriye.. sonunda amann deyip geçecek kadar iyileşiyor. İnsan unutan.. unuttukca iyileşen.. iyileşince daha güçlü kalkan.. Dönmeyi yenilmek saymıyorum artık ömür hanım.. dönüyorum ama yenilmek için değil güçlü kalmak için için.. Bismillah yeni hayatıma..
Yağmur yağıyor Ömür hanım. Gökten değil, yüreğimin boşluğundan, Ömrümün ıssız toprağına... Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, Bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum. Seslensem kim duyar sesimi Yalnızlıklar katından?
Acının her rengini tadan kalbim bir de bu şiirde bu seste kaybolmanin sancısını cekiyor 🙏🙏🙏🙏 Çokça uzak bir o kadar yakın bir hayatın yalınayak hayalleri....Çok güzel gerçekten çok başarılı...
Sevdiğimi düşünüp düşünüp ağlıyorum bu şiir eşliğinde tam 3 sene oldu hep aynı hiç geçmiyor. Yağmur yağıyor ömür hanım gökten değil, gözlerimden. Seni çok özlüyorum kadın (M)
Ne zaman tanıştım bu şiirle bilmiyorum ama ne zaman ki dışarısı beni bunalttığında geldiğm yerdir burası . Teşekkür ediyorum şairimize ve seslendiren dosta .
Bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın sokaklarında . İçimde bir çocuk yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek... Sahi yaşlılık derin bir iç çekiş yanılmış bir çocukluk olmasın ...
17 yaşımdayken bu şiiri dinlemeye başlamıştım. Şimdi 26 yaşındayım ve hiçbir şey değişmemiş. Buraya gelip dinlediğimde hep aynı hissediyorum. İçinde benden çokça şey barındırıyor sanki…🍂
Her dinlediğimde içimden bir parça kopuyor gibi, buna rağmen sınırsız dinlemek istiyorum. Bu kadar anlamlı bi şiiri yazabilmek için neler verilmiş acaba hayattan. Okuyup Dinlediğimiz için çok şanslı olmalıyız. İyiki 🤎
Yağmur yağıyor Ömür hanım...gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına...Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gi- diyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar ka- tından?
bu şiiri dinlemeyi çok severdi, tabi bunu çok sonradan öğrendim. ona çok geç kaldım, yanımda geçip gitti. dünyanın en özel insanıydı, onu bu kadar sevdiğimi bilmiyordum ve halen ne kadar sevdiğimden emin değilim. bildiğim tek bir şey varsa o da zaman geçtikçe, ona olan sevgim daha da büyüyor. Onsuz kendimi hep yarım hissedecem galiba. asla başkası veya başka bir şey onun yerini durdurmaycak gibi. ama bu durum beni daha da mutlu ediyor. bir kalbimin olduğunu bana söylüyor. eskiden çok bencil ve gamsız biriydim. ta ki onu tanıyana kadar. gerçekten çok özlüyorum onu. ama öyle bunu derken bile haya ediyorum. ona duyduğum aşkı dile getirmeye utanır gibiyim. umarım hep mutlu olur.
Öyle bir şiir ki şurası çok güzel paylaşayım diyemiyorsun. Her yeri çok güzel çok anlamlı. Sadece bazen bazı kısımları o an ki ruh halini daha iyi yansıtıyor. 'YORULDUM BULUTLARI KİRPİKLERİMDE TAŞIMAKTAN'
"yağmur yağıyor ömür hanım gökten değil yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından .DÖNELİM...
"Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, mutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar?" Bazı sözler, bazı cümleler çok fazla anlama geliyormuş, ancak bu satırlarda anladım .
"Yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı Ömür Hanım. Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir göz bebeklerimden. Sahi nedir yaşamanın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp ağır yükler aldığı zamanın dehlizlerine.''
"Sözün sularini tükettim ben kaynağını kuruttum geriye bir büyük sessizlik kaldı yüreğimde kalabalıklar kalabalıklar kadar büyük.. Yalnızım Ömür Hanım" Bu kısım son zamanlardaki beni bana hatırlatıyor acı mı bilemiyorum ama kimseye tek kelam etmek gelmiyor içimden söz boşluğa yayılıp gidiyor işte
Depremde kaybettiklerimden sonra yüreğim bu şiire daha çok denk geliyor. Zor zamanlarımda bana eşlik ediyor ama kendimi yaşamaya alıştırmaya çalışırken bir o kadar da yaşamaktan uzaklaşmaya çalışırken denk geliyorum. Hayat denk geldiğimiz şiirleri bir daha denk gelemeyeceklerimiz uğruna dinletiyor…. 3:17
Ben de depremden beri kendimi burada buluyorum. Yaşamak oyle anlamsiz geliyor ki artık, her şey, okumak, gezmek, herhangi bir sey yapmak bu aptal hayat için.. Nasıl duzelicez, nasil tekrar hissedicem bir seyleri bilmiyorum, sadece her seyi bir görev gibi yapiyor kimse sormasin diye herkese gülüyorum. Zaten hicbir sey iyi degilken şimdi de her sey bitmis gibi her sey anlamini yitirdi
İlk tanıştığımızda sana bu şiirle gelmiştim ve aradan 4 yıl geçti sana yine bu şiirle veda ediyorum.umarım birgün kendini burda bulursun...olmadı yoruldum tek taraflı çaba beni tüketti...artık adım atmayacağım bitti...
Balkonda esen rüzgar eşliğinde sakin sakin kahvemi yudumlayıp bir yandan da şiir dinlerken zihnimde beliren o cümle "Beni hiç tanımayan kimisi de yıllar önce yaşamış şairler ve yazarlar bu kadar ruhuma dokunup anlayabilmişken o benim ruhumu anlayamamıştı..." Bu belki de bazı durumların en gerçekçi ve somut haliydi ve benim için çok yeterliydi.
...Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni... Bende seni çok seviyorum Ömur hanm 🌼
Bu aralar şiir dinliyorum kendimi arıyorum şiirlerde şarkılarda yüreğime gördüğüm anlatamadığım herseyi kulağıma yüreğimden yine yüreğime fısıldıyor bu aralar şiir dinliyorum Güzel yüreğinize emeğinize sesinize sağlık hocam 👏💜
Her cümlede tecrübe, yaşanmışlık hissi var. Çok tanıdık çok bu yüzdendir sürekli dinlerim okurum bu şiiri. Söylenmesi gerekenler söylenmiş de sanki geriye dinlemek kalmış gibi. Acılardan tanımak gibi. Daha bir çok şey...
Gün Olur Gün olur pencere buğusunda bulursun özlemlerini, bir çay içimi hasret biriktirir umutların. Her yudumda Maziye dalar vuslata erersin. İçini ısıtan bir dost gülümsemesi gelir, yâr gelir, yârân gelir aklına... Gün olur bir yağmur damlasında bulursun geçmişini, gözyaşlarıyla dost olur her bir damla, akar akar.... Durmaz akar... Gün olur bir türkü nağmesinde bulursun sevginin ifadesini " Bir of çeksem şu karşıki dağlar yıkılır" dersin. Her vuruşunda sazının tezenesi, anlatır ayrılıkları... Zormuş be dersin, zor... Yarına umutla bakarken... Gün olur bir şiirin satırlarında son bulur sitemler, dökülür dilden kelimeler.Yüreğine bir kor düşer, son noktayı koyarsın ve bir masal daha biter "Bir Varmış Bir Yokmuş" arasında. Gün olur.... Ömrün biter....... Kırmızı Gül / Uzak Yarım
O ne ağrıki uyutmuyor peki kimler için hiç akıllarına gelmediğimiz kişiler için ne yazıkki hala devam ediyor eğer burdaysak daha çok devam edecek gibi...
Ruhumu ancak bu eseri dinleyen biri anlayabilir..
biraz geç kaldın gibi
Ah... Bu şekilde anlamiyor olsa idik keşke. Bu şiiri anlayan tüm çıplaklığı ile tüm acı gerçeği ile dünyayı anlayanlardır
Bu kadar zaman dır dinlerim ama hala anlamadığım çok yer var
Bu şiirin kendisi bir ruh...
Ruhumu ancak bu siiri anlayan biri dinleyebilir
Bugün 2023'ün son günü 2024'e girmeden önce buraya bir tarih bırakmak istedim
Bu bu yıl istediğim tek şey
Her şeyden önce sağlık ve sonra da atanmak . Allah isteyen herkese nasip etsin lütfen gören herkes hatırlatsın❤
@dualarmvar4431Allah gönlünüze göre versin🦚🌼
Aynı dilekler...❤
Oldumu herşey gönlünüzce 🙂
@@sevil8372 gönlümüzce olsun🌸
@@dualarmvar4431 inşallah🤲 🌺🙏
Sen ne güzel bir şeysin 🕊️🌊görünce beğenin de gelip ansızın dinleyeyim 🥰🤗bizim şiirimizsin sen 💙💛 birlikte dinlemekte nasip olur inşAllah 🌟
Gel hadi dinleyelim
@@gulseverdaghan9639 tamam canım bugün yatmadan dinlerim 🤗🥰
Gel hazır demimiz tazeyken...
@@halilozbay3260 uyumadan dinlerim :)
Dinle:)
…Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı… ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür hanım?
Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz düşünün ki Ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir? Yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. Yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de?
Yağmur yağıyor Ömür hanım…gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına…Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından?
Dönelim…Dönmek yenilmektir biraz da, yarım kalmasıdır çıkışlarımızın, korkaklıktır, alışkanlıkların güvenli küflü kabuklarına sığınmaktır…Olsun dönelim biz yine de. Bilincinde olmadan üstlendiğimiz sorumluluklarımız var. Evlere dönelim, sırtımızın kamburu evlere, cılızlığımızın görkemli korunaklarına, yalnızlığımızın kalelerine dönelim. Ölçüsüz yaşamak bize göre değil Ömür hanım. Büyürken geniş ufuklarımız olmadı bizim. Küçücük avuçlarımızla sınırlarımızı genişletmek istedikçe yaşamın binlerce engeli yığıldı önümüze. Hangi birini yenebilirdik bunca olanaksızlık içinde. Umutsuzluğu tanıdık, yenilgiyi öğrendik böylece. Yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı Ömür hanım. Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerimden. Sahi nedir yaşamın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp, ağır yükler aldığı zamanın derin denizlerine. Bakıyorum umut karamsarlığın, sevinç acının azıcık soluk almasından başka ne ki? Yaşamsa gerçekle düşün umutsuz bir savaşı, her şeyi içine alan kocaman bir yanılsama… Değil mi yoksa?
Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni oluşturdu ben acılarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, varolmaya, ‘dar çevre yitikleri’nde önem kazanmaya…
Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir “ben”e ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde…Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay yakınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir Ömür hanım?
Susmak yalnızlığın ana dilidir, Ömür hanım, şiiridir, beni konuşmaya zorlama ne olur. Sözün sularını tükettim ben, kaynağını kuruttum. Geriye bir büyük sessizlik kaldı yü-reğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük…Yalnızım Ömür hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi karanlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım…Sularım toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor. Binlerce taş saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle?
Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok konuşuyorlar ki…Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz? Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı…Kimsenin kimseyi anlamadığı bir dünyada söz boşluğu dövmekten başka ne işe yarıyor ki? Olanağı olsa da insanların yürekleri konuşabilseydi dilleri yerine, her şey daha yalansız, daha içten olurdu. Aklı silmeli diyorum insan ilişkilerinden. Yanılıyor muyum? Olsun. Yanıldığımı biliyorum ya…
Yeni bir şeyler söyle bana ne olur, yeni bir şeyler. Kurşun aktı kulaklarıma hep aynı sözleri, aynı sesleri duymaktan. Belirsizlik güzeldir, de örneğin, kesinlik çirkin. Sessizlik sesten hele de güncel ve kof her zaman iyidir; düş gücü, iç zenginliği verir insana. Dünyanın usul usul ağaran o puslu sabahları ve günün turuncu tülleriyle örtünen dingin akşamları bu yüzden etkiler bizi, duygulandırır, de. Anlık izlenimler sürekli görünümlerden her zaman daha güçlü, kalıcı ömürlüdür…Alışkanlıklar öldürür güzelliğimizi, bizi değişmek çirkinleştirir de. Kimse düşlerine yetişemez ve kimse geçemez gerçeğini bir adım bile; bu yüzden sıkıntı verir zaman, kısa kalır, sonsuz olur, insanın küçücük ömrünün karşısında. İstemenin kuralı yoktur, de, açıklaması sınırı suçu yoktur; istemek yaşamın kendiliğinden sonucudur, ne haklı ne haksız, ne yerinde ne yersiz…
Biz hepimiz dikenli tellerle sarılıyız, her ilişkide bir parçamız kalır ve bölüne bölüne biteriz de. En büyük hünerimiz kendimize karşı olmak, aykırı yaşamaktır, acı kaynaklarımızı ellerimizle yaratarak…Kıyılarımız duygularımızın boyunda, derinliğimiz aklımızın ölçüsündedir; ufuklarımızsa sisler içinde…O kıyısız gökyüzü nasıl sığar küçücük gözlerimize, bir bardak suya, demirli bir pencereye…Nasıl gizleriz ağız dil vermez bir geceye? Ve nedir ki gizi, daraldığımız her yerde bir genişlik duygusu verir içimize. Çözemeyiz, de, bu güdük bilinç, bu sığ yürek, bu ezbere yaşamla. Dünya bir testidir, de, Ömür hanım, ömür bir su…Sızar iğne ucu gözeneklerinden zamanın, bir içim serinlik bir yudum mutluluk için. Ve bir gün ölümün balkonundan…dökülür toprağa el içi kadar bir su. Yerde birkaç damla nem, bir avuç ıslaklık…Ölümü bilerek nasıl yaşar insan, geride dünyanın kalacağını bilerek nasıl ölür; bilmek bütün acıların anasıdır, de…
Sars aklımın cılız ayaklarını, kuşat beni. Değişik şeyler söyle ne olur, yeni bir şeyler söyle. Yıldım ömrümün kalıplarından. Beni duy ve anla. Yağmur dindi Ömür hanım. Gökyüzü masmavi gülümsedi yine. Doğa aynı oyununu oynuyor bizimle. Umudun ucunu gösteriyor usulca, iyimserliğin ışığını süzüyor mavi atlasından. Ne aldanış! Bulutların rengi mavi-beyaz mıdır, kurşuni-külrengi mi yoksa?
Gökyüzünü öpmek isterdim Ömür hanım, gözlerimle değil dudaklarımla. Yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan. Delilik mi dedin? Kim bilir…Belki de yerde sürünmenin bir tepkisidir bu, ya da ne bileyim bilinçsiz bir aykırı olmak duygusu. Gökyüzü de olmak isteyebilirdim değil mi? Kim ne diyebilir ki?
Kimseler görmedi Ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim içinde senin ve benim ağırlığım benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim…Yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefinde, ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. Beni cam kırıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü ve dağınıklığı ile… Yükümü yanlış bedestanlara çözdüm. Ezilmiş bir gül hüznü var yüreğimde. Saatlerce dayak yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim. Ürperiyorum. Bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın sokaklarında, örtüyor ömrümün ilk yazını. İçimde bir çocuk, yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür hanım?
Teşekkürler👍
❤❤❤
Bunu bana ses kaydı yapmıştın ...
❤
teşekkürler
Şiiri her dinleyişimde şu kısım beni paramparça ediyor..
"Oysa ben, bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine,
yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla, dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim...."😌
Ooofff çok güzel ya çok çok
Diyor ki 21:00 den sonra olmaz
@@muhammedali2570 istikrarlı olmamışsınızdır belki de ☺️
Ne zaman kaybolsam burada buluyorum kendimi.
'YORULDUM BULUTLARI KİRPİKLERİMDE TAŞIMAKTAN'
Şiiri ancak yüreği hassas olan insanlar anlar. Yüreği hassas olan insanlarla karşılaşmak dileğiyle...
💔🥀
Kesinlikle💫
Bu şiiri dinleyince tüm hayatım gözlerimin önünden akıyor bir bir içim acıyor😢
Binlerce taş saklanıyor içimde.Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle ? 07.01.24
Bu mükemmel şiirin, dinlediğim en iyi yorumudur. Ayrıca, şiirin daha çok kişi tarafından sevilmesine katkısı olacağını düşünüyorum.
Kesinlikle…
Kendimi hüzünlü hissetiğim günlerden ve hüznüme ortak olsun diye dinlemeye geldiğim şiir.
Umarım hayatımda olacak kişi Şükrü Erbaş’ı bir şekilde tanıyor dinliyor ve aşikardır..
“Binlerce taş
saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem
hangi gözle?”
Derinliği olan bi kalpten başka kalbe..
06.11.23
00.20
7 senedir bu şiiri dinliyorum , T hücresi kalmadı bedenim de insan nefes alan bir varlık olduğunu anladım yaşamın anlamının bu şiirde saklı olduğunu ve şunu düşündüm şair çok şey anlatmış hayattan kim anlamış hangi kalple
Bir aşkı umutla başlattın, ümitsizlik ile bitirdin Ömür Hanım. Bu şiir ile başladı bu şiir ile bitti Ömür Hanım...🌿
"Kimseler görmedi Ömür Hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırık kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim icinde senin ve benim ağırlığım, benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim.."
Yine bir güz akşamı ve biz dönüp dolaşıp geldiğimiz yerdeyiz.. Şiirler iyi ki var....
En korumasız, savunmasız olan duygular ile dinlemek, en içtenlikle kalbinle almak. Bu çağda hâlâ bunu hissetmek ve hissettirmek ne büyük bir nimet..
Bu şiir nasıl bir şiir biliyor musunuz ?
Her dinleyişte farklı bir cümlesi yarana dokunur "Bak yaran burda, burası acıyor demi" der gibi...
Her dinleyişte acını tarif eder. Herkes de öyle kolay kolay anlayamıyor bu şiiri. Ben de istemezdim, her dinleyişte biraz daha anlamayı...
"Ölümü bilerek nasıl yaşar insan, geride dünyanın kalacağını bilerek nasıl ölür? "
Aynı şeyi düşünüyorum. Yıllardır buradayım, yıllar boyu da burada olacak gibiyim. Ve yine de anlaşılmayan cümleler kalacak şiirde...
❤
Şiir seven bir kalple karşılaşmak dileğiyle.
Amin
Yolun düşsün bu şiire, bana vazgeçmenin verdiği acıyı yaşa ve vazgeçmeyi yaşa üzül.
Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni.
Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise, bir yemek lokantalarda, televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, varolmaya, 'dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya..
Anlık izlenimler sürekli görünümlerden her zaman daha güçlü, kalıcı, ömürlüdür. Alışkanlıklar öldürür güzelliğimizi, bizi değişmek çirkinleştirir de
Kimseler görmedi ömür hanım bu dünyadan ben geçtim içimde umudun kırk kilitli sandıkları elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim
Âh dönüp dönüp içimize baktıran güz...
Ne zaman bunalmış hissetsem bu şiire sığınmak geliyor içimden. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır? Yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan... Yoruldum... Yoruldum... Yoruldum...
İnsan, içi acıya acıya unutuyor geçmişi. Buruk bir tebessüm kalıyor geriye.. sonunda amann deyip geçecek kadar iyileşiyor. İnsan unutan.. unuttukca iyileşen.. iyileşince daha güçlü kalkan..
Dönmeyi yenilmek saymıyorum artık ömür hanım.. dönüyorum ama yenilmek için değil güçlü kalmak için için.. Bismillah yeni hayatıma..
Yüreği avuçlarımda atan can yoldaşım seni seviyorum 🤍
Hayatımda ki en anlamlı şiir. sevğiye ve aşka inanmamı saglayan yada inancımı kaybetmememi saglayan tek şiir. saygıyla anıyorum.
Ne zaman yüreğime güz gelse burda buluyorum kendimi
Yine geldim yapraklar dökülüyor içimde...
@@mervekarabulut3039 ilk bahar gelecek inşallah..
İçimde bir çocuk yalın ayak koşuyor… 😢
İlk defa bir esere bayılıyorum ve yorum yapıyorum 10 yıldır severek dinlerim
Eylül geldi ömür hanım gelmesi gereken gelmedi.. Aynı şiirin altında soluklanmak niyetiyle 💝
Oysa ben, bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerinde, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla, dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim…🤍😊
"oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim."
Yağmur yağıyor Ömür hanım.
Gökten değil, yüreğimin boşluğundan,
Ömrümün ıssız toprağına...
Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük,
Bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum.
Seslensem kim duyar sesimi
Yalnızlıklar katından?
Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından...🌿
Acının her rengini tadan kalbim bir de bu şiirde bu seste kaybolmanin sancısını cekiyor 🙏🙏🙏🙏 Çokça uzak bir o kadar yakın bir hayatın yalınayak hayalleri....Çok güzel gerçekten çok başarılı...
Sevdiğimi düşünüp düşünüp ağlıyorum bu şiir eşliğinde tam 3 sene oldu hep aynı hiç geçmiyor. Yağmur yağıyor ömür hanım gökten değil, gözlerimden.
Seni çok özlüyorum kadın
(M)
Sevdigimle dinlerik öylecede uyuya kalırdık ve ben bu gün 2 yıl sonra gine burdayım ve anılar her kelimede anılar…
Ne zaman tanıştım bu şiirle bilmiyorum ama ne zaman ki dışarısı beni bunalttığında geldiğm yerdir burası . Teşekkür ediyorum şairimize ve seslendiren dosta .
Ve güz geldi Ömür hanım.Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul...
Hayatımın her doneminde dinleyebilecegim derin anlamli bir şiir.
kimseler görmüyor Ömür hanım bu dünyadan biz de geçiyoruz..
😢
Bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın sokaklarında .
İçimde bir çocuk yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek...
Sahi yaşlılık derin bir iç çekiş yanılmış bir çocukluk olmasın ...
Keşke herkes şiir okusa,dinlese şiir seven insan kötü olamaz çünkü..
Değil mi.. çok içten, çok samimi, çok gerçek insanların duragidir siir.
@@sultandelibas8397 Herkese nasip olmuyor ben okuyorum da yazıyorum da ne zaman ağlayacak olsam bişeyler karalarım :)
Yine ben geldim ömür hanım kalbimde bin bucak yarası 🥺🥺
Şiir seven kalbe denk gelmek
"durgun sular gibi tükeniyoruz" hepsi bu kadar
Ben en çok sevdiğim şeyi kaybettim!
Sevmeyi...
17 yaşımdayken bu şiiri dinlemeye başlamıştım. Şimdi 26 yaşındayım ve hiçbir şey değişmemiş. Buraya gelip dinlediğimde hep aynı hissediyorum. İçinde benden çokça şey barındırıyor sanki…🍂
Ömür hanımı ,bu kare altında dinlemek en iyisi.🕊️
Her dinlediğimde içimden bir parça kopuyor gibi, buna rağmen sınırsız dinlemek istiyorum. Bu kadar anlamlı bi şiiri yazabilmek için neler verilmiş acaba hayattan. Okuyup Dinlediğimiz için çok şanslı olmalıyız. İyiki 🤎
Yağmur yağıyor Ömür hanım...gökten değil, yüreğimin
boşluğundan ömrümün ıssız toprağına...Ve ben sonsuz
bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gi-
diyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar ka-
tından?
Bu siir beni babamın ölumune hazırladı...🥺 Bu siirde canım babam ve hayatımdaki bütün özlem ve hayalkırıklıklarım var
Babanın nasıl ölümünü hazırlayabilir ki
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul.
1 Eylül 2024
“..yükümü yanlış bedestanlara çözdüm. Ezilmiş bir gülün hüznü var yüreğimde. Saatlerce dayak yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim, ürperiyorum.”
Yine ağlattın beni ömür hanım😢😢😢
Bu şiir beni eşimle tanıştırmıştı..O yüzden hayatımda farklı bir yeri var.🌿 Şükrü Erbaş ve okuyanın yüreğine sağlık ..
bu şiiri dinlemeyi çok severdi, tabi bunu çok sonradan öğrendim. ona çok geç kaldım, yanımda geçip gitti. dünyanın en özel insanıydı, onu bu kadar sevdiğimi bilmiyordum ve halen ne kadar sevdiğimden emin değilim. bildiğim tek bir şey varsa o da zaman geçtikçe, ona olan sevgim daha da büyüyor. Onsuz kendimi hep yarım hissedecem galiba. asla başkası veya başka bir şey onun yerini durdurmaycak gibi. ama bu durum beni daha da mutlu ediyor. bir kalbimin olduğunu bana söylüyor. eskiden çok bencil ve gamsız biriydim. ta ki onu tanıyana kadar. gerçekten çok özlüyorum onu. ama öyle bunu derken bile haya ediyorum. ona duyduğum aşkı dile getirmeye utanır gibiyim. umarım hep mutlu olur.
Sen nekadar güzel bir şiirsin...
Öyle bir şiir ki şurası çok güzel paylaşayım diyemiyorsun. Her yeri çok güzel çok anlamlı. Sadece bazen bazı kısımları o an ki ruh halini daha iyi yansıtıyor.
'YORULDUM BULUTLARI KİRPİKLERİMDE TAŞIMAKTAN'
DÜNYANIN EN İYİ ŞİİRİ DAHA İYİSİ YOK
İçimde umudun kırk kilitli sandıkları , elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim.
"yağmur yağıyor ömür hanım gökten değil yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından .DÖNELİM...
"Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize?
Acıyı görmeyen insan, mutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar?" Bazı sözler, bazı cümleler çok fazla anlama geliyormuş, ancak bu satırlarda anladım .
Abiciğimin tavsiyesiyle tanıştım bu şiir'le iyiki tanışmışım🖤
Sevdiğim kızın sevdiği şiir keşke beni bu şiiri sevdiği kadar sevseydi
Yorumu yok bu şiirin o kadar güzel ve net 👏👏😢
Ve yine ben geldim...Hiç çıkamadım aslında ruhum hep orda ve senin bilmediğin dokunmadığın gökyüzünde ve ruhum hep güzelliğinde kalacak ...10.09.24
Ahu gözlüme gelsjn her mısra kalbine işlesin ❤
Şiir çok değerliydi, siz daha çok değer katmışsınız. Yorumlamanız, sesiniz müthiş 🌷
th-cam.com/video/tLTOSxnP83k/w-d-xo.html
Çok sevdiğim biri tarafından dinledim çok güzel bir şiir insanın yüreğine dokunuyor..
"Yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı Ömür Hanım. Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir göz bebeklerimden. Sahi nedir yaşamanın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp ağır yükler aldığı zamanın dehlizlerine.''
"Sözün sularini tükettim ben kaynağını kuruttum geriye bir büyük sessizlik kaldı yüreğimde kalabalıklar kalabalıklar kadar büyük.. Yalnızım Ömür Hanım"
Bu kısım son zamanlardaki beni bana hatırlatıyor acı mı bilemiyorum ama kimseye tek kelam etmek gelmiyor içimden söz boşluğa yayılıp gidiyor işte
yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür Hanım?
Depremde kaybettiklerimden sonra yüreğim bu şiire daha çok denk geliyor. Zor zamanlarımda bana eşlik ediyor ama kendimi yaşamaya alıştırmaya çalışırken bir o kadar da yaşamaktan uzaklaşmaya çalışırken denk geliyorum. Hayat denk geldiğimiz şiirleri bir daha denk gelemeyeceklerimiz uğruna dinletiyor…. 3:17
Ben de depremden beri kendimi burada buluyorum. Yaşamak oyle anlamsiz geliyor ki artık, her şey, okumak, gezmek, herhangi bir sey yapmak bu aptal hayat için.. Nasıl duzelicez, nasil tekrar hissedicem bir seyleri bilmiyorum, sadece her seyi bir görev gibi yapiyor kimse sormasin diye herkese gülüyorum. Zaten hicbir sey iyi degilken şimdi de her sey bitmis gibi her sey anlamini yitirdi
@@cagladuru8412sizleri en çok yoran ne en büyük eksiklik hissettiginiz
Gecenin 4'ü ama halen seni unutamadım...
Bütün acılara, dokunaklı bir haykırış.
Bu hayatın yıkıcı sözlerinden yorulup kaçamağım olan yersin. Sen nasıl güzelsinn. Bana masumiyeti hatırlatansın..
Yılardır severek dinlerdim ama şimdi hüzünle dinliyorum.
Tanımadığımmm gm ve yeni tanıştığım güzel bir kadından armağan bu şiir banaa nee güzel bir kalbin varr nee güzel şiirler biriktirmişsin kendinee ❤
Şifa olsun ruhuna🌼
@@mihri.1903 🌹☘️
İlk tanıştığımızda sana bu şiirle gelmiştim ve aradan 4 yıl geçti sana yine bu şiirle veda ediyorum.umarım birgün kendini burda bulursun...olmadı yoruldum tek taraflı çaba beni tüketti...artık adım atmayacağım bitti...
Hoşçakal
Unuttun mu
Unutmamistir ama alışmıştır
Balkonda esen rüzgar eşliğinde sakin sakin kahvemi yudumlayıp bir yandan da şiir dinlerken zihnimde beliren o cümle "Beni hiç tanımayan kimisi de yıllar önce yaşamış şairler ve yazarlar bu kadar ruhuma dokunup anlayabilmişken o benim ruhumu anlayamamıştı..." Bu belki de bazı durumların en gerçekçi ve somut haliydi ve benim için çok yeterliydi.
bu oyle bırşeykı herkalpte aynı his! dusunduklerıme tercuman olmussunuz.
Acı geçiyor. Acı elbette geçiyor, acı çekmiş olmak geçmiyor...
O boşluk dolar sanırsınız. O boşluğu dolduran eksilmenizdir. #murathanmungan
Keşke anlatabilseydik de ah keşke anlayabilseydiler bizi..
Bayılıyorum şu şiire yüreğinize sağlık
Sevdiğim, dostum, hayat arkadaşım; bana Ömür hanım derdi ama şimdi anlıyorum ne kıymetli bir mahlası taşıdığımı. Seni seviyorum Şifâ hanım.
...Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının
eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla
dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek
ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni...
Bende seni çok seviyorum Ömur hanm 🌼
Hislerimin şiire dökülmüş hali..🍷🌘
#şükrüerbaş denk gelelim 💙🌵
Kimseler görmedi ömür hanım bu dünyadan ben geçtim .. canım çok acıyor..
Bu şiir beni ayrı bir atmosfere götürüyor herkesten uzak beni anlayan, anlatan bir parça gibi
Bu şiiri en güzel seslendiren ve hissettiren adam 👏👏👏
Kaç sene geçerse geçsin benim ruhum hep burada dinlenecek.🤍
Bu aralar şiir dinliyorum kendimi arıyorum şiirlerde şarkılarda yüreğime gördüğüm anlatamadığım herseyi kulağıma yüreğimden yine yüreğime fısıldıyor bu aralar şiir dinliyorum
Güzel yüreğinize emeğinize sesinize sağlık hocam 👏💜
Her cümlede tecrübe, yaşanmışlık hissi var. Çok tanıdık çok bu yüzdendir sürekli dinlerim okurum bu şiiri. Söylenmesi gerekenler söylenmiş de sanki geriye dinlemek kalmış gibi. Acılardan tanımak gibi. Daha bir çok şey...
Her dinlediğimde derinlerimde boğuluyorum… ve bu bana zevk veriyor….
Gün Olur
Gün olur pencere buğusunda bulursun özlemlerini, bir çay içimi hasret biriktirir umutların.
Her yudumda Maziye dalar vuslata erersin.
İçini ısıtan bir dost gülümsemesi gelir, yâr gelir, yârân gelir aklına...
Gün olur bir yağmur damlasında bulursun geçmişini, gözyaşlarıyla dost olur her bir damla, akar akar.... Durmaz akar...
Gün olur bir türkü nağmesinde bulursun sevginin ifadesini " Bir of çeksem şu karşıki dağlar yıkılır" dersin.
Her vuruşunda sazının tezenesi, anlatır ayrılıkları... Zormuş be dersin, zor...
Yarına umutla bakarken...
Gün olur bir şiirin satırlarında son bulur sitemler, dökülür dilden kelimeler.Yüreğine bir kor düşer, son noktayı koyarsın ve bir masal daha biter "Bir Varmış Bir Yokmuş" arasında. Gün olur.... Ömrün biter.......
Kırmızı Gül / Uzak Yarım
Ben geldim ömür hanım kalbimde bir ağrı var uyut beni 🥺
O ne ağrıki uyutmuyor peki kimler için hiç akıllarına gelmediğimiz kişiler için ne yazıkki hala devam ediyor eğer burdaysak daha çok devam edecek gibi...
Bir gün bir kadın bu şiiri bana dinletirse onunla evleneceğim.
Bunu bana dinleten kadından vazgeçtiğim geceden yazıyorum sana kardeşim bunu dinlemeye geldiğin gece o kadın hala aynı kadın olmayacak artık
Öldükten sonrada sevmeye gönüllümüsün Kiymetli Şükrü Erbaş gibi.
@@meryemakar2529 evet
@@meatcellar570 üzüldum dostum
bir kadın bu gece bana dinletti bende evlenme niyetindeyim kaderim olur umarım. denk gelirsem sonucu sizlerle de paylaşacağımmm.
hayatimda geçirdiğim en güzel 12 dakika ... başka sözüm yok çok güzel ❤️