Rüveyda - Nurullah Genç (Kendi Sesinden)

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 18 ก.ย. 2024
  • Alaca bir at koşar içimde
    Zamansız, mekansız nefese doğru
    *
    At vuruldu; içim paramparça Rüveyda
    *
    Bazen çok şey söylemek, çok şey anlatmak istersiniz de boğazınızda düğümlenir her nefes. Bir nefes kadar yakınsınızdır ama dokunamazsınız saçlarına. Bakmaya kıyamadığınız gözlerinde kaybolursunuz da yine de bir şey diyemezsiniz. Her hecesi amansız bir kor olur dudaklarınızda da adını söylemek istemezsiniz…
    ---------------------------------------
    Nurullah Genç'in kendi sesinden "RÜVEYDA" şiiri...
    - RÜVEYDA -
    Fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
    Bir güvercin uçurup kıtalar arasından
    Çağırdın beni
    Geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
    Derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
    Yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
    Yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
    Yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana
    Koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına
    Adını söylemek istemiyorum
    Her hecesi amansız bir kor dudaklarımda
    Her harfine yıllardır şimşeklerle yarıştım
    Zindanlara karıştım, ölümlerle tanıştım
    Adını söylemek istemiyorum
    Rüveyda dediğim zaman
    Anla ki, senin için yürüyor kelimeler
    Çığlığımın atardamarlarından
    (...)
    Sular köpürmemeliydi Rüveyda
    Kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin
    Ben zehire alışkınım, şerbete değil
    Rüyalar nefret eder avare duruşumdan
    Kabuslar çeker ancak derdimi yeryüzünde
    Sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber
    Ben her gece bir Mehdi türküsüyle çilekeş
    Yargılamak için zeval kayıtlarını
    İnkılap bekliyorum
    (...)
    Artık eskisi gibi bakamıyorsun
    Göklerinde bir Belkıs otururdu Rüveyda
    Binlerce gökkuşağı olurdu kirpiklerin
    Güneş bir anne gibi dururdu başucunda
    Artık dokunamıyor kakülün bulutlara
    Karalara bürünmüş saçlarında dolunay
    Ben bu kadar zulme layık mıyım Rüveyda
    Hangi ressamı vurur bilmem, endamın
    Sarar da benliğimi
    Ben beni tanımam kaldırımlarda
    Kafesleri yutan kafese doğru
    Alaca bir at koşar içimde
    Zamansız, mekansız nefese doğru
    (...)
    Hangi çağın gelişidir bilmem, gülüşün
    Soluk bir dünyanın mezarlarına
    Gömerek gurbetimi
    Kapadı karanlığa Yesrip, kapılarını
    Meydan okuyuşun çağın ordularına
    Bilmem hangi mevsimin başlangıcıdır
    Doruklardan öte hevese doğru
    Alaca bir at koşar içimde
    Zamansız, mekansız nefese doğru
    Yasını tutuyorum kararttığım düşlerin
    Yıpranmış divaneler gibiyim sokaklarda
    Amansız bir ütopya üfleyen pencereler
    Lif lif yoluyor dram seyyahı bedenimi
    Önümde, haksızlığın hesaba çekildiği
    Hiç kimsenin kimseyi tanımadığı mahşer
    Arkamda, kare kare ömrümü belirleyen
    Hatırladıkça yanıp tutuştuğum resimler
    Söyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını
    Yeniden bir Nil olup taşar mıyım çöllere
    Kim giydirir başıma tacını nihayetin
    Kim takar bileğime hürriyet künyesini
    Karada balık gibi nasıl yaşarım, söyle
    Rüveyda, seziyorum; tahammülün kalmadı
    Ama dur, boşaltayım bütün çığlıklarımı
    Asırlardır köhne barınaklarda
    Küflenen, çürüyen çığlıklarımı
    At vuruldu; içim paramparça Rüveyda
    Gölgelerin ardına sakladım kusurumu
    Sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin
    Ben burda damla damla eriyip akıyorum
    Yine de, çiğnetemem kimseye gururumu
    İstenmediğim yeri sessizce terkederim
    Hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu
    Mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim
    #nurullahgenç #rüveyda #şiir
    ------------------------------------------------------------
    Şiir & Yorum: Nurullah Genç
    Müzik: Cem Tuncer / Sonbahar 2

ความคิดเห็น • 110