Hocam sosyal medyadan takip edip dinleyip özledigim tek kişi olabilirsiniz, fikirlerinizi sunma biçiminizden dolayı teşekkürler. Fikirler ölmez hocam :)
Değerli hocam, itiraf etmek gerekirse sizleri sizin olağanüstü birikiminizden birkaç damla olsun kurumuş topraklarımıza süzülüp bir parça olsun yeşermek maksadıyla dinlediğim kadar, içimi çok acıtan ve çevremde kendimden başka çok az insanda bulabildiğim ağrılarımın dilinizden dökülüşüne şahit olup sizi kendime şahit gösterebilmek için de dinliyorum. Anlattıklarınız öyle gerçek ve o kadar acı ki, herhangi bir yolda yürürken alışveriş merkezinde dolaşırken ve hatta spesifik olarak belirtmek gerekirse daha geçen hafta Üsküdar'a gittiğimde içimdeki ses bugünkü dersinizi daha basit cümlelerle bana anlattı bütün gün boyunca. Denizin bir alt sokağında yani denize en yakın sokaktaki yerleşimi ve üsküdar'ın tam da merkezindeki sokaklardaki pespayelik ucuzluk vasatlık çirkinlik gerçekten tam anlamıyla midemi bulandırdı bir köşeye çöküp kusmak istedim. O sokağı mimari ile insanların denizle temas edebilecekleri bir biçimde yapabilmek varken bunu tek bir kişi bile düşünmemiş ve o koca sokak Anadolu'nun herhangi bir ilçesindeki gerçekten abartmıyorum herhangi bir köyündeki yerleşimden o kadar ama o kadar farksız ki. Kahvehaneler bakkallar sokağı saçılan kartonlar poşetler evlerin boyaları renkleri insanların yüzleri dünyanın sayılı manzaralarından sayılabilecek bir manzaraya 200 metre mesafedeki insanların tezek kokusu içinde Anadolu'nun en ücra köşesinde yaşayan insanlardan farksız görünümleri ve hisleri, yüzlerindeki çizgileri. Herkes o kadar farkında olmadan yaşıyor ki hayatı bu ülkede, artık delilik saydıpım ve bundan neredeyse bundan emin olduğum farkındalık belasının bir musallat dolduğunu düşünmek üzereyim. Güzel bu kadar mümkün ve güzellik bu kadar yakınken insanların kötüye çirkine olan bu meylinin nasıl bu kadar uzun ve güçlü şekilde sürebildiğini hiçbir zaman anlayamayacağım. Henüz 26 yaşındayım ve bu vasatlık düzeni canımı o kadar yakıyor ki, o kadar beni rahatsız hissettiriyor ve midemi bulandırıyor ki. Sizler ve sizler gibi yalnız bir avuç insanın sohbetinde soluk bulsbiliyorum. İyi ki varsınız hocam. Sevgilerim ve saygılarımla.
1990 yılların ortasında Tokyo'da öğrenci iken Türkiye'den gelen inşaat firması sahiplerine tercümanlık yaptım. Görüştükleri japon inşaat firmasına götürdükleri teklif kısaca şöyleydi. İstanbul'da büyük bir ev inşaatı projesi yapmaktayız yapının %50si tamamlanmış durumdadır. Sizleri buraya yatırım yapmaya davet ediyoruz dediler. Japonlar pek ilgilenmediler bunun üzerine türk inşaat firması şu teklifte bulundu. Eğer eve yatırım yapmak istemezseniz biz burayı oteller binasına çevire biliriz daha karlı olabilir dediler. Japonlar bu sefer daha da kaygılanıp Türk tarafının ne yapmak istediğini hiç anlamadılar ve şu soruyu sordular. Siz inşaat yapıyorsunuz %50 si tamamlanmış fakat hâlâ ev mi otel mi yapacağınıza karar vermemişsiniz. Siz bizden ne istiyorsunuz dediler ve türk inşaat firması ile görüşmeyi sonlandırdılar. Türkler kervan yolda düzülür mantığı ile iş yaptiklari için Japonlar neden tekliflerini reddettiği anlayamadılar. Türklerin kafası önce binayı yaparız sonra ne için kullanacağımıza karar veririz idi ve bu onlar için gayet doğal ve normal idi. Türkiye'de ki bu kafa yapısı değişti mi? Hiç zannetmiyorum. Kanal İstanbul diye işe başlarlar sonra burayı balık üretme çiftliği veya yüzme havuzuna çevirelim de diyebilirler. Eğer böyle olursa hiç şaşırmam artık. Türk'ün aklı sonradan gelir diye bir atasözü vardır ben bu halkı tanıdıkça akıllarının sonradan da geldiğine inanmıyorum artık. Çok övdükleri istanbul havalimanının tuvaletlerini lavabolarını görünce hep yapanlara ve yaptıranlara beddua ederim. İşçilik te dizayn da eskilerin tabiri ile gâvur parası ile beş para etmez. Fakat kullananların çoğu bundan rahatsız gibi değil. Allah nasıl bilirse öyle yapsın bu halkı.
Her cümleniz çok değerli. Size çok saygı gösteriyorum. Bir senedir sizi farkettim. Okumuş bir insan değilim ama sizi dinleyince bilgimin ve eğitimimin yetmediği için şekil veremediğim düşüncelerimi sizin sayenizde düzenli bir şekilde dinliyorum gibi.
Bu programiniz gercekten mutesem oldu ama sorarsaniz en cok neden etkilendigimi..son kapatis cumleleriniz baslibasina insanin yüzune inen bir tokat gibiydi..cok etkileyiciydi tesekkurler..
Ayrıca, şu oku çıkmış dünyada Dücane Hoca'nın yayınını bekleyip ruhunu demlendirebilen an itibariyle 3832 kişinin var olduğunu bilmek bile umut verici aslında 🤔😊😉
Hocam sizden asla sıkılmıyoruz. Haddimize mi?! Özellikle bu tür konulardaki sohbetlerinizden çok faydalanıyorum. Üsküdar’da 2008’den beri takipteyim sizi. Tesadüfen denk gelmiştim, hala devam ediyorum 😊
Boğaz sahileri olan Yeniköy'deki yalılar ile Beykoz'daki köşklerin farkı üzerinden zihnin kavramasının yan yana, sıralı uzamsal kesintisiz olması ile ard arda ayrık sınırlar bahçeler vs. üzerinden görsel işitsel, zahir batın gibi ayrımlara gidildi. Burası bayağı derin bir noktaya benziyor. Hocamızı tebrik ederiz. Allah'a emanet hayırlı kandiller.
Enfes bir ziyafetti sizi dinlemek, arada duygudan dolayı laf sokmalar kaçsa da ;) Göçebe somut, şehirli soyut ile sizin verdiğiniz içsel, dışsal kavramlarını detaylandıran yazı ve/veya konuşmanızı bulmaya çalışacağım. Çadırın bodrumu olmaz da çok güzel bağladı olayı (bkz. Rönesans Rezidans)
Hocam derslerinizin ( formu ne olursa olsun her konuşmanızı ders alma niyetiyle dikkatle ele alıyorum ) temel alanlarından biri de " şehir bilinci-kent mimarisi- şehirli olma" üzerine olmalı. Bu alandaki dersleriniz topluma bilinç aşılayacaktır. Bu talebimi dikkat ve takdirlerinize arz ederim.
Rüya gibi her hatıra her yaşantı bana Ne bulduysa kaybetti gönül aşktan yana Ömür çiçek kadar narin bir gün kadar kısa Ağlama değmez hayat bu gözyaşlarına Her damla yaş oyuk oyuk iz bırakır kalbimde Hayat şarap gibidir keder de var neşe de Ömür çiçek kadar narin birgün kadar kısa Ağlama değmez hayat bu gözyaşlarına
Şimdinin mabedleri avmlerdir Bence AVM merkezli şehirler çok daha mantıklı girişe de kapitalizmin abdesthaneleri olan ATM ler konunursa çok iyi olur ...
6 Şubat depreminden çıkarılacak öyle dersler var ki… 11 kentimiz yerle bir oldu. Devletin yeniden yapılanma için aldığı ilk ve tek tedbir TOKİ eliyle ormanlara, meralara ve tarım arazilerine konut inşaatlarına girişmek oldu. Hem de plan yapılmaksızın. Dağlara konut yapınca orasının kent olmayacağını bu devlet sanırım asla öğrenemeyecek.
Kafamdan kurarım sürekli. Mahalleleri kaldırırım, ilçeleri 9km2 yaparım ili 81km2 yaparım. Ülkeyi kafamda çekiştirir düzenlerim, sonra o düşünce bulutunu dağıtır günüme devam ederim.
kentsel sefaletin tek nedeni ekonomiktir, imar rantı var, toprak özel mülkiyeti var, tapu var, bunlar oldukça kentler kestirme yoldan köşe dönme fırsatları sunan yerler olmaktan öteye geçemez, çözüm ise rantı, toprak mülkiyetini ve tapuyu ortadan kaldırmaktır.
Demokrasi konusuna vurgu yaparken biz iyiyi seçmiyoruz kötünün iyisini seçiyoruz diye bir benzetme yapıyorum. Bir de Türkiye için seçimler kazanılmaz, kaybedilir diyorum. Bu iki durum sosyolojik açıdan Doğu toplumlarının bir özelliği midir?
Hocam, o ilçelerde daha önce yaşayan biri olarak (genel olarak) söylüyorum. fatih ilçesi tarih boyunca ilim konusunda İstanbul’da zirvedir. Kültür-sanat konusunda da aynı şekilde tarih boyunca Beyoğlu’dur. Sonra Şişli’ye doğru devam etti. Tabi bu ilçeler maalesef göçmen akınından dolayı yozlaştı. Yozlaşmadan dolayı bu akım, kadıköy taraflarına geçmeye başladı diye düşünüyorum.
Hocam selamlar; doğrudan bu yayınla ilgili değil ama ,sizin ağzınızdan bir kaç defa işittiğim " Felsefe yapmak genelleme yapmaktır" sözünün biraz daha izaha ihtiyacı var zannediyorum..
Hocam ben İsveç'te Stockholmu'de yaşıyorum buradaki 70'lerde 80'lerde yapılan işçi bloklarını gelip bir görseniz( ki şimdilerde yabancılar için getto oldular) TOKİ evlerinden bir farkı yok. O güzelim ahşap Osmanlı mahalleleri güzellikte bin basar. Hatta Üsküdar'daki Lazların yaptığı bitişik nizam binalar bile daha güzel. Bence bu biraz da sosyo ekonomik. Çabuk ve kâr odaklı insan odaklı hiç değil. Ama bunu salt göçebe kültürü ile bağdaştırmanız sanki biraz olmuyor gibi. Zira İsveçliler göçebe değiller.
@@DucaneCundiogluResmiKanal o açıdan bakmamıştım haklısınız🙏! Türkiye ile kıyaslayınca orta üst seviye evet çok daha güzel binalarda veya villalarda yaşıyor!
köyün ve köylülüğün tasfiyesi üç kuşak sürecek, üç kuşak bu rant yağmasından payını alacak, ancak ondan sonra belki toprak mülkiyeti ve tapu ortadan kaldırılır.
elbette tarım yapılacak ama geleneksel köylüler değil ulusüstü küresel şirketler tarım yapacak, zaten çoktan başladılar bile, köylülük, ilkelliktir, uygarlığın önündeki engeldir, köy ve köylü diye birşey kalmayacak, tarım makineleşecek, insansız tarım araçları, insansız traktörler, insansız biçer döğerler gibi teknoloji yoğun bir tarıma geçiliyor. @@İeaüt567
@@ii10103 Fatih İslamcılığı daha radikal. Üsküdar öyle değil. Şu an Üsküdar ne tam Fatih ne tam Kadıköy ikisi arasında gidip geliyor. Ne şeriat ne sekülerizm
@@dinamozagrepliD.C nin teorik gurultular ,Retorik köpükler...... yayınının 2:27:08 den sonrası net ;) ayrıca ünlü yazısı cumhuriyet dindarlığının trajedisi mayıs 2013 ;)
Hocam açık açık deseniz ki Ermeni ve Rumları bu topraklardan, ana vatanlarından sürmenin bedelini estetikten yoksun şehir, kasaba ve evlerde boğularak, yaşayamayarak milletçe ödüyoruz.
Oy vermemeye gitmemek kıyamet dediginiz kanal ist projesine ve hukuka saygısızlığa dolayli bir destek değil midir? Anlatimlarinizla yüzde yüz çelistiniz. Kimseye adanmayiz ama ilke özgürlükçülerden yana olmak değil miydi?
Danke!
Teşekkürler hocam . Ömrünüz sağlıklı ve çok olsun .
Hocam yorumuma kalp bıraktı gecem aydınlandı .
Hocam sosyal medyadan takip edip dinleyip özledigim tek kişi olabilirsiniz, fikirlerinizi sunma biçiminizden dolayı teşekkürler.
Fikirler ölmez hocam :)
yine dolu dolu bir söyleşiydi dimağınıza sağlık.🙏🏻
Değerli hocam, itiraf etmek gerekirse sizleri sizin olağanüstü birikiminizden birkaç damla olsun kurumuş topraklarımıza süzülüp bir parça olsun yeşermek maksadıyla dinlediğim kadar, içimi çok acıtan ve çevremde kendimden başka çok az insanda bulabildiğim ağrılarımın dilinizden dökülüşüne şahit olup sizi kendime şahit gösterebilmek için de dinliyorum. Anlattıklarınız öyle gerçek ve o kadar acı ki, herhangi bir yolda yürürken alışveriş merkezinde dolaşırken ve hatta spesifik olarak belirtmek gerekirse daha geçen hafta Üsküdar'a gittiğimde içimdeki ses bugünkü dersinizi daha basit cümlelerle bana anlattı bütün gün boyunca. Denizin bir alt sokağında yani denize en yakın sokaktaki yerleşimi ve üsküdar'ın tam da merkezindeki sokaklardaki pespayelik ucuzluk vasatlık çirkinlik gerçekten tam anlamıyla midemi bulandırdı bir köşeye çöküp kusmak istedim. O sokağı mimari ile insanların denizle temas edebilecekleri bir biçimde yapabilmek varken bunu tek bir kişi bile düşünmemiş ve o koca sokak Anadolu'nun herhangi bir ilçesindeki gerçekten abartmıyorum herhangi bir köyündeki yerleşimden o kadar ama o kadar farksız ki. Kahvehaneler bakkallar sokağı saçılan kartonlar poşetler evlerin boyaları renkleri insanların yüzleri dünyanın sayılı manzaralarından sayılabilecek bir manzaraya 200 metre mesafedeki insanların tezek kokusu içinde Anadolu'nun en ücra köşesinde yaşayan insanlardan farksız görünümleri ve hisleri, yüzlerindeki çizgileri. Herkes o kadar farkında olmadan yaşıyor ki hayatı bu ülkede, artık delilik saydıpım ve bundan neredeyse bundan emin olduğum farkındalık belasının bir musallat dolduğunu düşünmek üzereyim. Güzel bu kadar mümkün ve güzellik bu kadar yakınken insanların kötüye çirkine olan bu meylinin nasıl bu kadar uzun ve güçlü şekilde sürebildiğini hiçbir zaman anlayamayacağım. Henüz 26 yaşındayım ve bu vasatlık düzeni canımı o kadar yakıyor ki, o kadar beni rahatsız hissettiriyor ve midemi bulandırıyor ki. Sizler ve sizler gibi yalnız bir avuç insanın sohbetinde soluk bulsbiliyorum. İyi ki varsınız hocam. Sevgilerim ve saygılarımla.
Her defasında, her sohbette saygım ve sevgim bin kat daha artıyor. Gönlünüze sağlık. Bin teşekkür🙏
1990 yılların ortasında Tokyo'da öğrenci iken Türkiye'den gelen inşaat firması sahiplerine tercümanlık yaptım. Görüştükleri japon inşaat firmasına götürdükleri teklif kısaca şöyleydi. İstanbul'da büyük bir ev inşaatı projesi yapmaktayız yapının %50si tamamlanmış durumdadır. Sizleri buraya yatırım yapmaya davet ediyoruz dediler. Japonlar pek ilgilenmediler bunun üzerine türk inşaat firması şu teklifte bulundu. Eğer eve yatırım yapmak istemezseniz biz burayı oteller binasına çevire biliriz daha karlı olabilir dediler. Japonlar bu sefer daha da kaygılanıp Türk tarafının ne yapmak istediğini hiç anlamadılar ve şu soruyu sordular. Siz inşaat yapıyorsunuz %50 si tamamlanmış fakat hâlâ ev mi otel mi yapacağınıza karar vermemişsiniz. Siz bizden ne istiyorsunuz dediler ve türk inşaat firması ile görüşmeyi sonlandırdılar. Türkler kervan yolda düzülür mantığı ile iş yaptiklari için Japonlar neden tekliflerini reddettiği anlayamadılar. Türklerin kafası önce binayı yaparız sonra ne için kullanacağımıza karar veririz idi ve bu onlar için gayet doğal ve normal idi. Türkiye'de ki bu kafa yapısı değişti mi? Hiç zannetmiyorum. Kanal İstanbul diye işe başlarlar sonra burayı balık üretme çiftliği veya yüzme havuzuna çevirelim de diyebilirler. Eğer böyle olursa hiç şaşırmam artık. Türk'ün aklı sonradan gelir diye bir atasözü vardır ben bu halkı tanıdıkça akıllarının sonradan da geldiğine inanmıyorum artık. Çok övdükleri istanbul havalimanının tuvaletlerini lavabolarını görünce hep yapanlara ve yaptıranlara beddua ederim. İşçilik te dizayn da eskilerin tabiri ile gâvur parası ile beş para etmez. Fakat kullananların çoğu bundan rahatsız gibi değil. Allah nasıl bilirse öyle yapsın bu halkı.
Bu derece gercekci bi yorum hic gormemistim:)
Gavur parasıyla beş para etmeze kadar iyiydi
Cok tuaf , 30 yildir Münihdeyim ben de dahil 30 gün ilirleyenedik 😊
Bende Büyüklerime uyup Antakyadan Ev aldim gecen sene , o da malum😢
Hocamızın belki de en çok içlendiği program bu olsa gerek. :(
Emeğiniz için teşekkürler hocam
Her cümleniz çok değerli. Size çok saygı gösteriyorum. Bir senedir sizi farkettim. Okumuş bir insan değilim ama sizi dinleyince bilgimin ve eğitimimin yetmediği için şekil veremediğim düşüncelerimi sizin sayenizde düzenli bir şekilde dinliyorum gibi.
iyi ki seni tanıdım tanı dıgım gün 21 ad kitabını aldım okudum ve mutlu oldum
Bu programiniz gercekten mutesem oldu ama sorarsaniz en cok neden etkilendigimi..son kapatis cumleleriniz baslibasina insanin yüzune inen bir tokat gibiydi..cok etkileyiciydi tesekkurler..
🌸💮🌺🌼Teşekkür ederim.🌸💮🌺🌼
Sağlıklı , uzun ömürler diliyorum size hocam.. Sizi dinledikçe cehaletimle yüzleşiyorum...
Yüreğinize sağlık
Oy vermeyerek KANAL ISTANBUL’un yapımına destek veriyorsunuz. 👏👏👏👏
Bu yayından bunu mu çıkardın sadece be abi
Oy vermemek bir tepki şekli değil, sandıklardan geçerli oylardan çok daha fazlasıyla geçersiz oy çıkması ilgi ve tepki uyandırır🤔
Ayrıca, şu oku çıkmış dünyada Dücane Hoca'nın yayınını bekleyip ruhunu demlendirebilen an itibariyle 3832 kişinin var olduğunu bilmek bile umut verici aslında 🤔😊😉
Daha da fazlası var.
O kadar da umutlanma abi
Hocam herkes susarken sizler konuşuyorsunuz. Mustafa hoca da siz de benim için değerlisiniz. 1:43:19
Hocam sizden asla sıkılmıyoruz. Haddimize mi?! Özellikle bu tür konulardaki sohbetlerinizden çok faydalanıyorum. Üsküdar’da 2008’den beri takipteyim sizi. Tesadüfen denk gelmiştim, hala devam ediyorum 😊
' yarelerim tuz içinde.kanıyor...'
iyi ki varsınız... borcum artmakta...
emeklerinize bin sağlık Hocam...
teşekkürler...
Boğaz sahileri olan Yeniköy'deki yalılar ile Beykoz'daki köşklerin farkı üzerinden zihnin kavramasının yan yana, sıralı uzamsal kesintisiz olması ile ard arda ayrık sınırlar bahçeler vs. üzerinden görsel işitsel, zahir batın gibi ayrımlara gidildi. Burası bayağı derin bir noktaya benziyor. Hocamızı tebrik ederiz. Allah'a emanet hayırlı kandiller.
Hocam sohbet için teşekkürler
Teşekkürler efenim
Mevcut insan bakiyesi sürü eliyle değişmeyecek lakin nevabit eliyle elbet değişecek. Teşekkür ederiz hocam. İyi ki varsınız..
Enfes bir ziyafetti sizi dinlemek, arada duygudan dolayı laf sokmalar kaçsa da ;)
Göçebe somut, şehirli soyut ile sizin verdiğiniz içsel, dışsal kavramlarını detaylandıran yazı ve/veya konuşmanızı bulmaya çalışacağım. Çadırın bodrumu olmaz da çok güzel bağladı olayı (bkz. Rönesans Rezidans)
Umarım beyoğlularımızı kaybetmeyiz.teşekkürler
Hocam derslerinizin ( formu ne olursa olsun her konuşmanızı ders alma niyetiyle dikkatle ele alıyorum ) temel alanlarından biri de " şehir bilinci-kent mimarisi- şehirli olma" üzerine olmalı. Bu alandaki dersleriniz topluma bilinç aşılayacaktır. Bu talebimi dikkat ve takdirlerinize arz ederim.
Rüya gibi her hatıra her yaşantı bana
Ne bulduysa kaybetti gönül aşktan yana
Ömür çiçek kadar narin bir gün kadar kısa
Ağlama değmez hayat bu gözyaşlarına
Her damla yaş oyuk oyuk iz bırakır kalbimde
Hayat şarap gibidir keder de var neşe de
Ömür çiçek kadar narin birgün kadar kısa
Ağlama değmez hayat bu gözyaşlarına
Teşekkürler.
Teşekkürler
HAYAT DOĞAL AKIŞINDA DEVAM EDİYOR, GİBİ GELİYOR..ŞEHİR EFSANELERİNE PEK İNANMAK İSTEMİYORUM.
teşekkürler
1:17:20'de Dücane Beyin kast ettiği makaleleri bilen var ise paylaşabilir misiniz?
Acı, beni ikinci bir ten gibi sarmış. (Ölüler Böyle Sever)
🌺
Her sey eriyor tukeniyor
Şimdinin mabedleri avmlerdir Bence AVM merkezli şehirler çok daha mantıklı girişe de kapitalizmin abdesthaneleri olan ATM ler konunursa çok iyi olur ...
Kendimce yaptığım çalışmalar;
Her şeye rağmen umut var
Yedi yaşına kadar yasadigim köy evimiz (kiremitli ev)altta
HAYAT, teorikle pratik arasında yaşanan durumdur. YAŞAMAYA BAK
harika.
6 Şubat depreminden çıkarılacak öyle dersler var ki…
11 kentimiz yerle bir oldu. Devletin yeniden yapılanma için aldığı ilk ve tek tedbir TOKİ eliyle ormanlara, meralara ve tarım arazilerine konut inşaatlarına girişmek oldu. Hem de plan yapılmaksızın. Dağlara konut yapınca orasının kent olmayacağını bu devlet sanırım asla öğrenemeyecek.
yerleşim,yamaçlara yapılmış.önceki medeniyetlerde.ovaya yerleşim ahmakcadır.
Hocam kesbi ve vehbi ilim anlayışı da okuma kültürünü olumsuz etkiliyor gibi.
İnşallah bir gün yüzyüze oturup bu konularda konuşabiliriz.
Hocam,
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'ın ana caddelerinde devamı olmayan kaldırımlar görmüştüm. Çok şaşırmıştım.
Kafamdan kurarım sürekli. Mahalleleri kaldırırım, ilçeleri 9km2 yaparım ili 81km2 yaparım. Ülkeyi kafamda çekiştirir düzenlerim, sonra o düşünce bulutunu dağıtır günüme devam ederim.
Umutsuzlugum arttı
kentsel sefaletin tek nedeni ekonomiktir, imar rantı var, toprak özel mülkiyeti var, tapu var, bunlar oldukça kentler kestirme yoldan köşe dönme fırsatları sunan yerler olmaktan öteye geçemez, çözüm ise rantı, toprak mülkiyetini ve tapuyu ortadan kaldırmaktır.
Demokrasi konusuna vurgu yaparken biz iyiyi seçmiyoruz kötünün iyisini seçiyoruz diye bir benzetme yapıyorum. Bir de Türkiye için seçimler kazanılmaz, kaybedilir diyorum. Bu iki durum sosyolojik açıdan Doğu toplumlarının bir özelliği midir?
🙏
Hocam, o ilçelerde daha önce yaşayan biri olarak (genel olarak) söylüyorum. fatih ilçesi tarih boyunca ilim konusunda İstanbul’da zirvedir. Kültür-sanat konusunda da aynı şekilde tarih boyunca Beyoğlu’dur. Sonra Şişli’ye doğru devam etti. Tabi bu ilçeler maalesef göçmen akınından dolayı yozlaştı. Yozlaşmadan dolayı bu akım, kadıköy taraflarına geçmeye başladı diye düşünüyorum.
Yorgo Seferis’in günlüklerinde 1950 yılındaki Türkiye ziyareti sırasında yaptığı gözlemlere bakın.
Hocam selamlar; doğrudan bu yayınla ilgili değil ama ,sizin ağzınızdan bir kaç defa işittiğim
" Felsefe yapmak genelleme yapmaktır" sözünün biraz daha izaha ihtiyacı var zannediyorum..
🙏🏻
❤❤❤
1:54:25 Masa Alegorisi 😉
Hocam google earth gezinme modu var. Sanal da olsa başka şehirlerde gezine biliyoruz. 41:29
Peki bu “Toplumdan” iyi seçeneği çıkar mı..?!
Hocam ben İsveç'te Stockholmu'de yaşıyorum buradaki 70'lerde 80'lerde yapılan işçi bloklarını gelip bir görseniz( ki şimdilerde yabancılar için getto oldular) TOKİ evlerinden bir farkı yok. O güzelim ahşap Osmanlı mahalleleri güzellikte bin basar. Hatta Üsküdar'daki Lazların yaptığı bitişik nizam binalar bile daha güzel. Bence bu biraz da sosyo ekonomik. Çabuk ve kâr odaklı insan odaklı hiç değil. Ama bunu salt göçebe kültürü ile bağdaştırmanız sanki biraz olmuyor gibi. Zira İsveçliler göçebe değiller.
Bizdekiler işçi blokları değil, burjuva apartmanları.
@@DucaneCundiogluResmiKanal o açıdan bakmamıştım haklısınız🙏! Türkiye ile kıyaslayınca orta üst seviye evet çok daha güzel binalarda veya villalarda yaşıyor!
❤
köyün ve köylülüğün tasfiyesi üç kuşak sürecek, üç kuşak bu rant yağmasından payını alacak, ancak ondan sonra belki toprak mülkiyeti ve tapu ortadan kaldırılır.
elbette tarım yapılacak ama geleneksel köylüler değil ulusüstü küresel şirketler tarım yapacak, zaten çoktan başladılar bile, köylülük, ilkelliktir, uygarlığın önündeki engeldir, köy ve köylü diye birşey kalmayacak, tarım makineleşecek, insansız tarım araçları, insansız traktörler, insansız biçer döğerler gibi teknoloji yoğun bir tarıma geçiliyor. @@İeaüt567
“Filozof bir kültür hekimidir” Nietzsche. Kültürümüzün hekimleri Dücane Cündioğlu ve Ahmet Arslan hocalarımıza saygılarımızla…
Sevgili hocam biraz insaf …
Dücane hocam Fatih İslamcılığını Üsküdar İslamcılığı ile karşılaştırır mısınız?
Erol gokaya vs cevap verirken yanıtladı;)
@@asumanpocanozturk9807
Nasıl, anlamadım
@@ii10103 Fatih İslamcılığı daha radikal.
Üsküdar öyle değil.
Şu an Üsküdar ne tam Fatih ne tam Kadıköy ikisi arasında gidip geliyor.
Ne şeriat ne sekülerizm
@@ii10103
th-cam.com/video/ZmDDXcxaJMQ/w-d-xo.htmlsi=CRpMyBFIJ6zFdKKl
@@dinamozagrepliD.C nin teorik gurultular ,Retorik köpükler...... yayınının 2:27:08 den sonrası net ;) ayrıca ünlü yazısı cumhuriyet dindarlığının trajedisi mayıs 2013 ;)
Hocam her boş buldukları yere ucube diktiler 20 yılda. Çoluk çocuğun nefes alacağı park mark bırakmadılar.
Halkın tepkisizliği yoksulluktan. Boş zaman yaratamıyor kendine ve düşünmemek için uyuyor( iki anlamda da)
Instagram'da zaman öldürmek de bir çeşit uyuma şekli
1:09:30 hangi yazardan bahsediyor arkadaşlar bilen var mi?
Ferdinand Tönnies
Sosyolog Doğum: 26 Temmuz 1855, Oldenswort, Almanya
@@serkan-taskiran7321 çok teşekkür ederim
ben bunların suratlarını görmeye tahammül edemiyorum, o yüzden evden çıkmıyorum.
Hocam en sondaki kötü, daha kötü, en kötü temsilinizde iyiyi seçemiyoruz dediniz İYİ partiye mi atıf yaptınız ;)
Bizi (şehirlerimizi), ancak B İ R deprem kurtarabilir!!!
🙋🏻♂️🍷🌈
Üstat Selahattin demirtaşın islam medeniyeti hakkındaki görüşlerine ne dersiniz
Hocam açık açık deseniz ki Ermeni ve Rumları bu topraklardan, ana vatanlarından sürmenin bedelini estetikten yoksun şehir, kasaba ve evlerde boğularak, yaşayamayarak milletçe ödüyoruz.
Lozan da bitti ama....
Dücane Cündioğlu'nun mecliste olması, ne kadar büyük bir kazanım olurdu Türkiye için....
Adamı israf etmeyin lütfen
İslamcılık kelimesi, önce ötekileştir sonra eleştir için kullanılıyor bazen veya çoğunlukla... Miktarını ölçemiyorum.
Oy vermemeye gitmemek kıyamet dediginiz kanal ist projesine ve hukuka saygısızlığa dolayli bir destek değil midir?
Anlatimlarinizla yüzde yüz çelistiniz.
Kimseye adanmayiz ama ilke özgürlükçülerden yana olmak değil miydi?
Teşekkürler.
Teşekkürler