Yaşar tam erkeklerin duygusal, bilişsel ihtiyaçlarından bahsederken Emel dikkate almıyor. Toplumda her zaman gördüğümüz şey. Birebir çok maruz kaldığım için belirtmeden geçemedim.
Bu konu yer çekimi kadar kanıksanan bir davranış olduğu için erkek olarak bana veya çoğu erkeğe göre garipmiş gibi gelmiyor. Ağlayıp, sızlamak doğamızda yok sanırım. Hep güçlü olmaya odaklıyız.
49w'nun uzun zamandır bir takipçisi olduğumdan kanaldaki kişilerin videolarını bir süredir severek izliyorum. Ama özellikle konu bu gibi cinsiyet ve kadınlarla alakalı meselelere geldiğinde yorum yapanların (49w'da) tamamı erkek olduğu için genellikle durumun sadece erkek gözüyle yorumlandığını ve kadın perspektifinin değerlendirilmediğini düşünüyordum, çünkü ister istemez bu bilinçli bir taraflılık/ cinsiyetçilik olmasa bile erkekler tabii ki ancak erkek gözünden yorum yapabiliyor ve o açıdan empati kurabiliyor. Bu sebeple bir kadın perspektifini, özellikle psikoloji alanında eğitim görmüş bir kadının perspektifinin konuşmaya dahil edilmesi çok yararlı olmuş ve daha objektif bir değerlendirme ortamı yaratmış diye düşünüyorum. Bu aile/cinsiyet/doğurganlık mevzularının geçtiği videolarınızdan en iyisi bu bence.
Bu düşüncenin mantıki sonucunun "tüm kadınlar aynı görüşe sahiptir" olduğunu farkında mısın? zira herhangi bir kadın "kadın perspektifi"ni yansıtıyorsa demek ki kadınlar arasında görüş farklılığı yok. Bunun gerçek olmadığını bildiğimize göre lütfen bu "tokenist" temsilcilik takıntısını bırakın ve fikirlerin içeriğine bakın zira birbirine tamamen zıt sonsuz kadın görüşleri mevcut bu konuda.
@enes207 hayır herhangi bir kadın ortak kadın hivemind'ının görüşünü belirtmez. Ama atıyorum Türkiye'de dinî yaşantıdan bahsedeceksek ve bu konuda 10 video çekip sadece ateist ve "seküler" Müslümanlara bunu yorumlatırsak konuyu tam olarak ele alamayız dindar birinin perspektifine ve deneyimlerine bu yorumcular doğal olarak sahip olmadıkları için. Anca " (dindar olmayan kişilerin gözünden) Türkiye'de din" konuşmuş oluruz. "slayyy #representationn #girlboss ✨✨"demişim gibi yaklaşmışsın dkdkkdd. Tek söylediğim bu mevzunun kadınlar ve erkekler için çok farklı deneyimler ve sorunlar yarattığı ve doğum vs yükü biyolojik olarak kadınlara düştüğünden eğitimlerinden araştırmalarından hiç şüphem olmasa da kadın olmadıkları için bu kişisel perspektifi yansıtamayacakları. Herkes ister istemez her konuya ancak kendi deneyimlerinin penceresinden bakabilir, bunun yarattığı taraflılık kötü niyet anlamına da gelmez. Ayşe, fatma, x kişisi tüm kadınların bakış açısını yansıtır çünkü 4 milyar insan tek nöronu paylaşıyoruz gibi bir iddiam olmadı. Herhangi bir kadının yorumu THE kadın perspektifini yansıtamaz ama A kadın perspektifini yansıtır. Bunda anlamayacak ne var allah aşkına :D
@@enes207 Dediğinin konuyla hiçbir alakası yok. En uzmanlar bile görüşlerine kendi yorumlarını katarlar ve bu cinsiyetten bağımsız olamaz. Bir erkeğin kadınları anlaması sınırlı olacağından elbette ki kadın konuşmacılar konulara farklı yaklaşacaktır. Sözlerinizin altında gizli misojenik fikirleri anlamıyoruz gibi fikir belirtmeniz yok mu.
konunun bir de şu tarafı var ki artık evli çiftler büyük kabalık bol çocuklu aileler istemiyorlar ( tabi bunda ekonominin de etkisi büyük) anne baba ve tek çocuk şeklinde ilerliyor. Tek çocuğa yatırım yapmak istiyorlar daha iyi eğitim aldırmak, kış tatili -yaz tatili, yurt dışına çıkarmak gezdirip keşfettirmek gibi birçok aktivite. yani daha nitelikli çocuk yetiştirmek istiyorlar. 3 4 çocukla her şey zor tabi ki bundan dolayı da seçenek belli ya çocuk sahibi olmuyorlar ya tek çocukla yetiniyorlar.
doğum oranlarının azalmasının en büyük sebebi kadınların çalışma hayatına daha çok entegre olması. biz istediğimiz eşitlik falan diyelim çocuğu kadın büyütür. bu hem fiziksel hem de sosyal bir olgudur. çevrenizdeki kadınlara bakın. bunu zor büyüttük ikinciyi nasıl yapalım diyorlar. özellikle büyük şehirlerde büyükannelerden destek alınmıyorsa hem ekonomik hem de duygusal olarak birden fazla çocuk çok zor.
@ günümüzdeki erkekler ve kadınlar geçmişten daha az karı veya koca değiller. Sadece kapitalizm kadını da iş gücüne sokarak kendine daha fazla çalışan yaratmaya çalıştı. Bu da doğurganlığı haliyle azalttı. Bu saatten sonra bunun geri dönüşü yok. Bir olgu neredeyse tüm dünyada aynı şekilde görülüyorsa burada birilerini değil üretim ilişkilerini sorgulamak gerekiyor
25:25 David Benatar'ın Keşke Hiç Olmasaydık - Var Olmanın Kötülüğü kitabında, bu konu ciddi bir felsefi derinlikle doyurucu biçimde işleniyor. Ufuk açıcı bir eser, herkese okumasını öneririm.⭐
türk kültürü aslında aile kurmaya gayet yatkın ama ülkede yaşam koşulları o kadar öngörülemez hale geldi ki, insanlar çocuk yapma güdüleri yüksek olmasına rağmen bunu bastırıyor. insanlar önünü görmeye başlarsa, tekrar üreme hızlanabilir gibi geliyor bana.
Bu konunun tamamen insanların ölüm sonrası hatırlanma ve anma ritüellerine olan inançlarını ve tabiki saygılarını kaybetmeleriyle paralel görüyorum ,kimse gerçek güzelliğe yada sofistike sanata ve en ilkel biçimde kalıcı ihtişamlı eserlere artık önem vermiyor.Çevremdeki çoğu kişi öldükten sonra nasıl anıldığını umursamıyor "öldükten sonrası beni ilgilendirmez abi gül gibi hayatım var!" nidalarıyla aktarabileceğim bu slogan hardcore bir materyalist olmama rağmen beni iğrendiriyor . Ne kadar ölümden sonrası meçhul olsa da , insanların kalıcı eser bırakma kısırlığı (sanat yada çocuk farketmez aynı şey) tamamiyle kibirden ibaret bir nazlanma (insanoğlu olarak üremekten ve üretmekten başka bir amacımız yok ) doğrusunu söylemek gerekirse tüm insanlığın trajik ve acınası bir kibir gösterisinden ibaret olması gülünç.
Sizi ne iğrendiriyor? İnsanların özgür bir biçimde farklı kararlar vermesi mi? Herkes sizin gibi düşünüp o yönde hareket ederse hoşunuza mı gidecek? İnsan robot değil canı ne isterse onu yapar. İlla üreteceksin veya doğuracaksın diye dar kalıplar içerisinde olmak zorunda değil. Bence tek gülünç ve kibirli olan, düşüncenizin tek doğru olduğunu sanıp millete ahkam kesmeniz.
14:22 "şu an belki milliyetçilik" mi? Çocuklar şu an okullarda sınır kaçaklarını ve operasyonel göçmenleri sevmeleri ve kabul etmeleri için indoktrine ediliyorlar. Ekonominin doğum oranlarına etkisinden bahsediyorsunuz. Ekonomik metalar içerisinde en olmazsa olmazı barınma ihtiyacımızı karşılayan konut değil midir? Kimse avakado ya da muz alamadığı için kafayı yemez ama ev alamamak büyük bir meseledir, insanın psikolojisini etkiler. Bugün bizim ülkemiz TOKİ evlerini Suriyelilere dağıtıyor, yabancılara konut alımı yanında bedava vatandaşlık dağıtıyor ve siz de sırf Cumhur İttifakı denen ucube sürüsünün içinde isminde "milliyetçi" kelimesi geçen bir parti var diye AKP'nin milliyetçi olduğunu ve çocukları da milliyetçileştirmek istediğini öne sürüyorsunuz. Siz de indoktrine edilmiş olabilirsiniz, dikkat edin. Üstelik o "milliyetçi" partinin göçmen övüp terör örgütü liderini meclise davet ettiği bir dönemdeyiz. Lütfen...
29:22 "Hedefi sadece kendi mutluluğunu sağlamak olan adam kötüdür, başkalarının mutluluğunu sağlamak isteyen adam da zayıftır, kendiyle birlikte başkalarının da mutluluğunu hedefleyen insan ise erdemlidir." -Tolstoy
Ya kaç tane üreme videosu çektin Ömer hala antinatalizmin temel argümanlarını öğrenmedin. O bahsettiğin sadece mutluluk asimetrisi. Ayrıca ona verdiğin nihai cevapta "beni mutlu hissettirmesi" ve "doğamda var" cevaplarından öteye gidemiyor. Esasen aklı başında hiç kimsenin antinatalist argümanlara iddialı cevap verebileceğini düşünmüyorum. 100 yıl önce "insanlar" daha çok acı çekiyordu ama acıya bugünkü gibi bakılmıyordu. Bugün insanların çoğunluğunun fiziksel acılar çekmiyor olması doğacak olanın çekmeyeceği veya acı çekme ihtimali düşük diye üremeyi gerektirmez. Günümüzdeki intihar sayıları da o zamana göre muhtemelen kat kat çoktur. Bir de antroposantrizmini kutluyorum. 100 yıl önce insan nüfusu 1,5 milyardı ve onların çevredeki şeyleri tüketimi belki 50 kat daha azdı. Bugünkü çevrenin toplam acısıyla yüz yıl önceki çevrenin toplam acısı arasında akla hayale sığmaz bir uçurum vardır. Doğamda var meselesine kısaca değinirsek: bugün sen doğanda olan neredeyse hiçbir şeyi gerçekten neredeyse hiçbir şeyi yapmıyorsun. Bugünkü hareketlerimizin dev çoğunluğunu sosyal, kültürel, psikolojik, politik, hukuki, ekonomik, "ahlaki" etmenler oluşturuyor. Doğamda var, üremek gibi iradesi olmayanı hayata getirmek gibi büyük bir yükün için argüman olamaz. Doğanda var diye en fazla sıçarsın (onu da yine öyle doğanın istediği anda ve yerde değil, bazı kurallarla, tuvalet eğitiminin gerektirdiği gibi yapıyorsun). Cinsel olarak ilgi duyduğun tanımadığın birine doğamda var diye onun iradesi olmadan dokunamazsın (dokunmamalısın). Sana neden dokundun dediklerinde doğamda var mı diyeceksin? Doğurduğun da sana dönüp beni neden bu dünyaya getirdin dediğinde (ki diyebilir, çok mümkün, ben diyorum, çevremdeki bir sürü insan diyor) de aynı şey olacak.
Nüfus artış hızı ve toplumsal refah ters orantılıdır. Gelişmemiş olup da nüfus artış hızı yavaşlayan nadir belki de tek ülkeyiz sanırım. 20 yıldır tepemizdekilerin eline ve emeğine sağlık. (!)
saf kardeşim benim senin varlığın soyunu devam ettirmeyi seçenler sayesinde, senin hayatta kalmanı sağlayan göremediğin binlerce insanın emeği sayesinde. o insanlar yaşlanınca onlara kim bakacak? refah sistemi nasıl devam edecek? soyunu kurutmaya kendinle başlayabilirsin bu kadar kolaysa senin için
Sen ve yazdığını beğenen 48 kişi çakma sol söyleminizle lümpenliğin zirvesini temsil ediyorsunuz. Az çocuk yapılması zengine hiçbir şey kaybettirmez. Emeğe ihtiyacı varsa kaçak göçmen kullanır. Üretimini otomatize eder emek ihtiyacını düşürür. Zenginin sosyal güvenlik politikalarına ihtiyacı da yok, yaşlandığında emeklilik derdi yok. Ama senin bu derdin olacak. Sosyal güvenlik sistemi mutlak olarak çöktüğünde anlayacaksınız çocuksuz olmanın ne kadar pahalı bir şey olduğunu. Jenerasyonlarca atan enayi bi sen akıllısın öyle mi? Tarihin birikimini reddetmenin bedelini çok acı bir şekilde ödeyecek bu lümpen seküler zihniyete sahip insanlar.
Aynı rahatsızlığı ben de duydum ama acaba benim bu konuda özel bir eğitimim olduğu için mi bana battı diye düşündüm. Sizin de bu konuda uzmanlığınız/eğitiminiz var mı acaba? Olmayanları da rahatsız ediyor mu diye merak ettiğim için soruyorum.
öncelikle bu kaliteli video için teşekkürler, kalıcı olmayan şeyler benim için önemli değil emel hanım. lütfen video serisi yapın şu arlanmaz filozofla. fikirleriniz çok değerli ancak tekrar tekrar psikoterapi videonuzu izlemek zorunda kaldım. cidden kırgınım bu konuda size. her hafta video serisi gelmeli bi şekil ayarlayın yani burada biz bostan korkuluğu değiliz. mazur görün beni ama bu videoyu da tekrar tekrar izleyeceğim yani. bu tarz çeşitli konuları seçin lütfen ve bir seriye çevirin detaylı analizler sarıyor. esen kalın.
27:15 Geriye dönüp düşündüğünüzde acı anlarınızı mı daha çok hatırlarsınız mutlu anlarınızı mı? İnsanlar acıyı her zaman mutluluktan ve diğer tüm duygulardan daha yoğun yaşarlar ve hatırlarlar. Tüm memeliler için bu böyledir, çünkü hayatta kalmanı sağlayan şey, tehlikeden uzak durmanı sağlayan şey budur. Hiç doğmamış olmak doğmaktan iyidir.
@@enes207 Videoda da söylendiği gibi ben artık doğmuşum ve yaşamak istemediğimi de söylemedim. Yazdığımı düzgün oku ve meşgul olduğunu düşünüyorsan yorumlarımı okumak zorunda değilsin. Engelle geç kardeşim.
@@CemalBuyukdere her antinatalist gibi ikiyüzlüsün hem hayat acı diyorsun gevşek gevşek hem de daha fazla acı çekmeni engelleyen toplumsal düzene karşı vefasızsın. varlığının madem hiçbir değeri yok bare görüşünde tutarlı ol ve bu dünyadan çek git. varoluşa karşı karamsarlık yayarak topluma ihanet ediyorsun. dünya görüşünün gereğini yapma cesaretin yoksa da sus!
Kanalı defalarca gördüm ama hiç izlememiştim ki yaşarla gönlümü almayı başardınız çok da güzel bir videoydu abone de oldum öyle yani başka yazacak birşey bulamadım.
VALLA EVLİLİK DÜŞÜNÜYORUM AMA ÇOCUK ASLA. GÜNLERİMİ BİR CANLI İÇİN SAĞLIĞI, GÜVENLİĞİ, EĞİTİMİ DERKEN DUŞUNUREK GEÇİREMEM EĞER ÇOCUK OLACAKSA BÜTÜN ŞARTLARI SAĞLANMASI VE İYİ BİR EĞİTİM ALMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM KALDI Kİ BU ÜLKEDE GÜVENLİK VE EĞİTİM ÇOK SIKINTILI O YÜZDEN ASLA.
niye okuyup çalışınca doğurma yetisi gitmiş mi oluyo?İnsanlar istediğini yapsın kimse zorla çalıştırmıyo çalışmak isteyen çalışabilir istemeyen evde çocuk bakabilir ki doğum izni de veriliyo zaten
@@denizdilmen8531Hiç öyle kolay olmuyor çalışıyorsun bakıcı maaşının yarısını alıyor oda iyi bir işin varsa yoksa maaşını bakıcıya Vereceksin o halde niye çalışasın.evde dursan çocuk büyütsen tek maaş yetmiyor
Evet... Seküler, materyalist vatandaşlarımızın çocuk doğurmak üzerine yorumlarını, bakış açısını öğrenmiş olduk. Dindar insanların da görüşü önemli. Eksik parça orada belki de. Yine de teşekkürler...
Bu arada devletin normal doğuma yönlendirmesinin nedeni de bu. Sezeryan olunca maks 2 çocuk, normal doğumla 8 i zorlarsın. jinekoloji videosundan geliyorum :D
Merhaba, güzel bir yayındı ama bir eleştirim var. Kadınların üretim süreçlerine katılımıyla ilgili kısım Yaşar bey tarafından ''devletler daha fazla tüketici istedi, napsınlar kadınları da kattılar'' minvalinde sığ, tek boyutlu ve temelinde cinsiyetçi bir bakış açısıyla ele alındı. Aynı gözle bakarsak devletler işçiler daha rahat çalışsın da uzun vadede daha verimli olsunlar istedi ve onlara minik sevimli sendikalar kurdu demeliyiz. Pala bıyıklı işçi abilerimizin onurlu mücadelesini görmezden gelmeliyiz. Bunun yanında kadınların akademide daha fazla olma sebebi de yine aynı sığ ve cinsiyetçi yorumla ''naapsınlar rahatı seven bayanlarımız biraz daha okulda takılak yetişkinlikten kaçak istiyor'' gibi bir gerekçelendirmeyle açıklandı. Acaba kadınların iş hayatında hak ettiği pozisyonlara gelebilmek için kendilerine erkeklerden çok daha fazla yatırım yapmak zorunda bırakılması, tüm eğitimine ve niteliğine rağmen kendilerine alan açılmaması sebebiyle bazı durumlarda akademinin tek yol, ''imkansız seçim'' haline getirilmesi de sebeplerden bazıları olabilir mi? Entelektüel yayınları seviyorum ve dinlemeye ihtiyaç duyuyorum ama maalesef erkek hegemonyası ve tek yönlü erkek bakışı çoğu zaman yayınları yarıda bırakmama sebep oluyor. Bu yüzden kadınların daha fazla içerik üretmesi bana umut veriyor. İyi niyetli eleştirim umarım yanlış anlaşılmaz. Karşılıklı diyaloglarla tek yönlü ve çözümsüz bakış açılarının genişleyebileceğine inanıyorum. Sevgiler.
Hayat bu kadar emek verip birini yaşasın diye getirmeye değecek kadar güzel değil bence.astarı yüzünü karşılamıyor derler ya o hesap.yapsam daha mutlu olmayacağım ki.herkesin standart bir ruh hâli olduğuna inanıyorum.eee o kadar emek niye vereyim o zaman?
Kendini nasıl tanımlarsın diye sorsalar mühendis, eş ve baba diye tanımlarım. Baba olmak bir erkeğin tadabileceği en büyük nimet. Evladınızı yetiştirmek çok büyük nimettir. Anlayana. Elbette ki zor olacak. Hastalık, geçim sıkıntısı, sosyal bozulma vs vs. Bu coğrafyada ne zaman hayat güzel oldu ki?! Bu devirde anne baba olup iyi bir evlat yetiştirmek çok büyük bir başarıdır.
@aydnsarkaya3289 Eminim onun için bile tonla çocuk yapan olur. bu ülkede çocuk yapmak bir gelenektir. Yapmazsan asıl sorunlu hasta etiketi yersin. Ben bebek bakmak istiyor muyum sorusunu kendine sorana az rastlarsın. Meraklısı çok yani
Burada biraz da modern dunyanin huzursuz bir hayat sunmasi yok mu? Surekli gelismek zorunda olmak millet icin de birey icin de yipratici.bundan 500 sene once bu olmadigi icin koydeki huzur refahi aratmiyordu
covid öncesi ikimiz de çalışıyorduk, eşimin isteği ile çocuk yaptık, şuan ikinci çocuğu istiyoruz ama önce benim güvenceli bir işe girmem lazım. çocuğuna bakan az sayıda babadan biriyim, ikinci çocuğu istiyoruz çünkü kardeş meselesi olmazsa olmaz gibi geliyor bize. ama benim öğretmen olarak atanmam lazım ki hem güvenceli bir işim olsun hem de çocuk bakabileyim. özel okul ücretleri ortalama 450 bin tl'ye gelmiş durumda, iş güvencesi olmayan bir ortamda çocuk yapmak girilecek bir risk değil.
Bu serinin adı “Tansiyon Ölçer” olsun. Ama sadece adı değil bilfiil Yaşar’a tansiyon aleti takılsın ve ekrana parametreler yansıtılsın. Yanındaki kadın saçmaladıkça Yaşar’ın tansiyon düzeyini izleyebilelim. Hayatımda çık saçma şey duydum da sırf havalı görünmek için şöyle bir teoriyi ortaya atanı ilk defa duydum “millet çocuk getirmiyor, çünkü o çocuk gelip devlet okulunda okursa AKP’li olur korkusu yaşıyor” ablacım AKP laf çak tamam ama Kadıköy 80 üstü teyze gibi teorileri kullanma bari ayıp yani diplomalar falan var onların hatırına bari… bi de türkiyede çocuk getirmemenin ilk sebebi ekonomi+ hukuk(bak buradan yürüyebilirsin AKP’ye) ikincisi ise Instagram, herkes oradaki ünlüler veya saçma fake hayatlara özeniyor ve o koşullara sahip olmayacaksa ilişkisi hiç olmasın istiyor, Türkiye’de ciddi bir Instagram deluzionu var ve diğer ülkelere kıyasla çok aşırı kullanılıyor bu da halkın orada ki gerçeklikte yaşadığını gösteriyor. Türkiye önce hukuk ve ekonomiyi sonra da bireyler bu instagram kullanmayı düzenlemedikçe 5 sene sonra doğum oranları 0.3 bile görür
Antinatalist argümanın dünyaya çocuk getirmeyi sadece analitik bir bakış açısıyla değerlendirdiğini düşünüyorum. Ayrıca sanki önemli bir nokta atlanıyor. Evet iyiyi deneyimle ve kötüyü deneyimleme üzerinden bir analiz yapabiliriz ama bunlara değer biçmeden önce birde sadece "deneyimleme"nin diğer bir deyişle "var olma"nın iyi veya kötü olsun kendisinin direkt bir yüceliği yok mu? Bence var. Var olmak ve bunun farkında olmak iyi veya kötü kelimeleri ile açıklanabilecek bir kavram değil bence
@michaelbonq Hayatın başlatılmışsa elbette değeri var. Hayatta kalmak ve hayatını kaliteli hale getirmek yaşayanların çıkarına. Ama Doğmayı bekleyenlerin bulunduğu bir boyut yok. Dolayısıyla doğmamış durumda kalmak, kişi için bir eksiklik ya da dezavantaj oluşturmuyor.
@ Benim dediklerime zıt değil bence söylediklerin. Çocuk yapma kararı alırken deneyimleyen bir canlı ortaya çıkarmanın, belkide yaratmanın diyebiliriz, motivasyonları arasında sadece iyi yaşamak kötü yaşamak değil kendi başına yaşamakta bir anlam ifade ediyor. Doğmamış çocuk üzerinden bir anlam ifade ediyor demiyorum. Zaten ileriye dönük bir plan yapıyoruz bir potansiyel üzerinden konuşuyoruz. Bu yüzden "Doğmamış durumda olmak kişi için eksiklik değil" cümlesi saçma geldi bana. Doğmamış durumda olmak dedikten sonra "kişi" kelimesini bile kullanamazsın.
@ Zıt çünkü var olan hayatların değerli olması, yeni hayatlar yaratma zorunluluğu doğurmaz. Doğacak kişi "potansiyel ahlaki edilgen" statüsünde. Henüz var olmayan ancak üreme yoluyla varlığa getirildiği takdirde ahlaki edilgen statüsüne girecek olan bir varlık. Bu potansiyel varlığı ahlaki bağlama dahil eden şey üreme eylemi. Bu, ahlaki faillerin, onu yaratma veya yaratmama kararı üzerinden sorumluluk üstlenmelerini gerektirir. Örneğin, üredikleri takdirde genetik bir hastalığa yol açacak çiftlerin aldıkları önlemler, dünyaya getirilmesi mümkün olan çocuğun "potansiyel ahlaki edilgen" statüsünde olduğunu gösterir. Yani, doğmamış bir varlık fiziksel olarak mevcut olmasa da, onun yaratılma olasılığı üzerinden ahlaki sorumluluk doğar. Şiddeti azaltılamayan acılar çeken ve iyileşme şansı olmayan birisi için “mevcut koşullarda yaşamaktansa ölmek daha iyi” deriz. Var olma durumu ile var olmama durumunu karşılaştırırız. O halde başkalarının aynı koşullara doğmasını önlemek için “kötü koşullarda yaşamaktansa hiç doğmamak daha iyi” diyebiliriz. Bu durumda hiç kimsenin hayatıyla kumar oynamamış oluruz.
@ Var olan hayatı değerli görmenin yeni hayatlar yaratmayı zorunlu kıldığını söylemedim zaten. Kendi hayatının çok iyi olması bile çocuk yapmayı zorunlu kılmaz. Burda hayatın iyi veya kötü olmasının üstünde de bir değeri olmasının çocuk yapma düşüncesinde bir motivasyonel etkisi olduğunu söylüyorum. En azından şuan benim için böyle. Yani deneyimlemenin kendisi, evrenin aslında bir parçası olup evrenin kendisine bakan bir göz olmak bana büyüleyici geliyor. Genetik hastalığı olan, çocuk yaptığında hayatının kötü seyretmesi oldukça öngörülebilir olan kişilerin hayata çocuk getirmemesi bana mantıksız gelmez aynı şekilde hastalık yüzünden acı çeken hayatı yaşanılmaz seviyede olan birinin ötenazi talep etmesi de mantıksız değil. Ama bunlar uç senaryolar. Antinatalist insanların kaçı böyle sence? Sen bu durumda mısın? Eğer değilsen bunları öne sürerek argümanını desteklemen doğru değil. Kötü bir hayat yaşadığında bile çocuğuna iyi bir hayat sunacağına inanmak bu kumarı oynamak için yeter. Bunu biraz oyunda yenmek ve yenilmek olduğu için kişinin yenilmemek için hiç oynamamayı tercih etmesi gibi görüyorum. Ki sen de zaten böyle özetliyorsun. Ama bence farklı düşündüğümüz kısım şu. Hayat bir andan ibaret değil. Bir insanın hayatını 0 ve 1 olarak görmek bana yanlış görüyor. İyi ve kötü, veya acı ve zevk bu hayatta yaşadığımız duygulardana sadece ikisi değil mi? Birinin hayatını tamamıyla iyi veya kötü göremeyiz diye düşünüyorum. Bence bu konu, kişilerin ortak noktaya varabileceği bir konu değil çünkü şuan ne düşünüyorsak bunu etkileyen en önemli etken senin hayatının şu an iyi olup olmadığı. Bu çocuğuna iyi bir hayat sağlayabileceğine olan inancını doğrudan etkiliyor ancak kesinlik sunmuyor. Uzun süre depresyon ile boğuştum, çocuk yapmayı düşünmeyi bırak kendi hayatımı devam ettirebileceğime bile emin değildim. Ancak ne olursa olsun bu durumdan kurtulmayı denemeye ve buna çaba harcamaya, mantıklı bulduğum için istemesemde devam ettim. Çünkü defter ha şimdi benim intihar etmemle kapanmış ha 70 yıl sonra ecelim geldiğinde kapanmış hiçbir farkı yok. Worth to try gözüyle bakıyorum buna. Bunun anlatmamın sebebi şu: Hayatımın çok kötü olduğu dönemde bile, yaşamak istemediğim bir durumda bile beni ayakta tutan kötü bile olsa bir şey hissetmenin, hissedebilmenin, var olmanın kendisinin özünde bir anlamı olduğu oldu. Başka türlü de bu hayatta nasıl yaşanır bilmiyorum. Denemeden farazi konuşmak kolay ve hiçbir kesin bilgiye ulaştırmıyor insanı. Ancak denedikten sonra biliyorsun ne olup olmadığını.
Asimetri argümanı ile ilgili not: (1) Acı doğası gereği kötüdür. (2) Haz doğası gereği sadece iyi değildir. (3) Acının yokluğu, hazzın yokluğuna göre tercih edilebilirdir. (S) Ürememek, acının yokluğunu sağlayacağı için tercih edilmesi gerekendir. Benim buradaki eleştirim (1) üzerinden. Daha büyük "iyi"ler yolunda (adalet, erdem, bilgelik, ölçülülük) çekilen acı "farksız"dır, kötü değil. Bu "Öyleyse daha fazla acı çekebiliriz" demekten ziyade, acıya atfedilen değerin azaltılması. Tabi bu felsefi anti-natalizmin argümanlarından yalnızca birisi, toptancılık yapmayayım. Dipnot: Vücuttaki testosteron azaldığında zihnin acıyı tecrübe ediş biçimi olumsuz bir biçimde değişiyor. Genelde 30 yaş altı anti-natalist erkek görmek zordur. Bu da sosyobiyolojik bir detay olarak kalsın.
Çocukları gözlemlerseniz; en azından toplumsallaşana kadar, hiçbirinin dünyaya geldiği için mutsuz olmadığını görürsünüz. İlkel toplumlarda da aynı şekilde. Bu tip sorunsallar, modern toplumsallaşan insanın dertleridir.
@patika.rebetika yani biraz içten gelen birşry bu hayatı sevmek ya da sevmemek.bana kalırsa ben sevmiyorum. yıllardır psikiyatri ilacı kullanıyorum.bunq rağmen yine çok keyif alarak yaşamıyorum.evet hayattan nefret etmiyorsundur, kötü bir hayatın yoktur ama buna gerçekten değecek şeyler de yaşamıyorsun bana kalırsa.hani astarı yüzünü karşılamıyor derler ya bence o hesap.kötü olmasa da yaşamaya değecek kadar birşey yok bence.bir de ebeveyn olarak yıllarca emek veriyorsun bu hayatı yaşasın biri diye.buna değmeyeceğini düşünüyorum.anne babalık duygusu bile her insan için geçerli olmuyor.neler neler yaşanıyor.anne babasıyla, evladıyla kavgalı olanlar, düşman gibi birbirinin kuyusunu kazanlar, toksik ebeveynler.çöpe, sokağa atanlar, defterden silenler, cinsel istismar edenler, satanlar, dövenler, öldürenler.bir sürü birşeyler.
@@filizd.5726 Bir de şu var; yaşam sadece bende başlayıp bende biten bir şey de değil. Devasa bir döngünün bir parçasıyız. Sen "değmez" diye düşünebilirsin ama belki bir başkasının sana çok ihtiyacı vardır. Genel toplamda şu dünyada hiçbir canlı "kendi için" yaşamaz, bir diğeri için yaşar.
Amel, amaçlı olarak yapılan iş demek, amele, iş yapan, çalışan demek. Annelik, 7/24 özverili çalışma isteyen bir durum olduğu için gönüllü ameleliktir.
Ben bir antinatalist olarak azalan doğum oranından memnun bir o kadar da rahatsızım. Mutlu olma sebebim daha az İNSN ( yazarken midem bulandı.) geliyor , rahatsız olma sebebim az da olsa hala geliyor. Zevkin yokluğu hiçlik, acının yokluğu zevktir. Bu denklemi sağlamanın tek yolu var olmamaktır.
Sadece bu da değil aynı zamanda bir çok kadınların konuşmak istemesi ve karşısındakinin sözünü kesme durumu da burada çok fazla. Beyefendi birşey söylüyor, tam örneklendirecek konuyu açacak hanımefendi sözünü kesiyor. Dayanamadım kapattım en sonunda.
Bu tarz programlarda iki kişi karşılıklı konuşurken o şekilde pozisyon görmek istiyorum.Bir laptop değil.Birbirlerinin yüzüne bakarak konuşmak çok zor al hareketleri kısıtlı göründüğü için kendilerini el-kol hareketleriyle yeterince anlatamıyorlar.Konuşurken karşılarında olan ama bizim görmediğimiz bir ekran olsa ve konuları hatƙrlatsa bu program daha sohbet havasında sunulabilir.
Bu minnoş apla niye uzun zamandır kanalda yok niye acaba diyordum.. meğer kendi kqnalını açmış.. ama kusura bakmasın o arada kekte denk gelen üzüm olunca dadı oluyordum. Böyle ayrıca girip bakacağımı sanmıyorum.. daha kötüsü ablanın çok fazla magazin programı tadında vıcık hareketleri oldu bence... fazla cıttı. ufak tefek cahillikleri de şaşırttı...
Nufusun azalmasini neden hep sorun olarak konusuluyor anlamiyorum. Evet nufusun artmamasi belki total olarak bir ulkenin gucunu arttirmiyor ama dunya nufusu 3 milyara dusse yokolus tehlikesi mi var gercekten? Insanlarin hayatina direkt etki eden tek konu emekli maaslarinin odenmesi olabilir ama verimlilik her gecen gun artiyor bu sayede bu etki gittikce minimize edilebilir.
Bir anda belli yaşın üstündeki insanlar ölse ve nüfus bu şekilde azalsa, sorun yok. Sorun şu ki, az çocuk yapıldığında, istihdamda, üretimde az genç, bakıma muhtaç çok fazla yaşlı olacak, emeklilik sistemi çökecek, sağlık sistemi çökecek, sorun olan bu, fakat o yaşlılar da öldüğü zaman ve yaşlı sayısı azalıp, gençlerin sayısıyla dengeye ulaştığında, herşey tekrar normale dönecektir.
İçinde hem lezzetli malzemeler hem de dışkı parçaları bulunan bir pasta hayal edin. Dışkı parçaları pastanın her yerine yayılmış ve iyi kısımlarından ayırmak mümkün değil. Bu pastayı yer miydiniz? O halde birini dünyaya getirip buna mecbur bırakmayın. #Antinatalizm
@@TroJanBerk bir profesöre, bir doktora, usta bir zanaatkâra, bir müzisyene “amele” de gör bak sana ne diyecekler. hayattan bu kadar kopuk olamazsınız! inanılmaz bir cehalet! Amele *vasıfsız* işçi demektir, alelade birinin yapabileceği işi yapan demektir. Sizin gibilerin anneliği bu kadar vasıfsız bir uğraş olarak görmesi zaten toplumları çürüten faktörlerin başında geliyor. Kendi annene amele de sen.
Yaşar tam erkeklerin duygusal, bilişsel ihtiyaçlarından bahsederken Emel dikkate almıyor. Toplumda her zaman gördüğümüz şey. Birebir çok maruz kaldığım için belirtmeden geçemedim.
Bu konu yer çekimi kadar kanıksanan bir davranış olduğu için erkek olarak bana veya çoğu erkeğe göre garipmiş gibi gelmiyor. Ağlayıp, sızlamak doğamızda yok sanırım. Hep güçlü olmaya odaklıyız.
@@battalucar1456aynen eriller güçlü olsun erillere ağlamak yasak
49w'nun uzun zamandır bir takipçisi olduğumdan kanaldaki kişilerin videolarını bir süredir severek izliyorum. Ama özellikle konu bu gibi cinsiyet ve kadınlarla alakalı meselelere geldiğinde yorum yapanların (49w'da) tamamı erkek olduğu için genellikle durumun sadece erkek gözüyle yorumlandığını ve kadın perspektifinin değerlendirilmediğini düşünüyordum, çünkü ister istemez bu bilinçli bir taraflılık/ cinsiyetçilik olmasa bile erkekler tabii ki ancak erkek gözünden yorum yapabiliyor ve o açıdan empati kurabiliyor. Bu sebeple bir kadın perspektifini, özellikle psikoloji alanında eğitim görmüş bir kadının perspektifinin konuşmaya dahil edilmesi çok yararlı olmuş ve daha objektif bir değerlendirme ortamı yaratmış diye düşünüyorum. Bu aile/cinsiyet/doğurganlık mevzularının geçtiği videolarınızdan en iyisi bu bence.
Bu düşüncenin mantıki sonucunun "tüm kadınlar aynı görüşe sahiptir" olduğunu farkında mısın? zira herhangi bir kadın "kadın perspektifi"ni yansıtıyorsa demek ki kadınlar arasında görüş farklılığı yok. Bunun gerçek olmadığını bildiğimize göre lütfen bu "tokenist" temsilcilik takıntısını bırakın ve fikirlerin içeriğine bakın zira birbirine tamamen zıt sonsuz kadın görüşleri mevcut bu konuda.
@enes207 hayır herhangi bir kadın ortak kadın hivemind'ının görüşünü belirtmez. Ama atıyorum Türkiye'de dinî yaşantıdan bahsedeceksek ve bu konuda 10 video çekip sadece ateist ve "seküler" Müslümanlara bunu yorumlatırsak konuyu tam olarak ele alamayız dindar birinin perspektifine ve deneyimlerine bu yorumcular doğal olarak sahip olmadıkları için. Anca " (dindar olmayan kişilerin gözünden) Türkiye'de din" konuşmuş oluruz. "slayyy #representationn #girlboss ✨✨"demişim gibi yaklaşmışsın dkdkkdd.
Tek söylediğim bu mevzunun kadınlar ve erkekler için çok farklı deneyimler ve sorunlar yarattığı ve doğum vs yükü biyolojik olarak kadınlara düştüğünden eğitimlerinden araştırmalarından hiç şüphem olmasa da kadın olmadıkları için bu kişisel perspektifi yansıtamayacakları. Herkes ister istemez her konuya ancak kendi deneyimlerinin penceresinden bakabilir, bunun yarattığı taraflılık kötü niyet anlamına da gelmez.
Ayşe, fatma, x kişisi tüm kadınların bakış açısını yansıtır çünkü 4 milyar insan tek nöronu paylaşıyoruz gibi bir iddiam olmadı. Herhangi bir kadının yorumu THE kadın perspektifini yansıtamaz ama A kadın perspektifini yansıtır. Bunda anlamayacak ne var allah aşkına :D
@@burcu_6666 Katılıyorum ve gerçekten de konuşan erkek taraflı. Kadın perspektifine ihtiyaç var.
@@enes207 Dediğinin konuyla hiçbir alakası yok. En uzmanlar bile görüşlerine kendi yorumlarını katarlar ve bu cinsiyetten bağımsız olamaz. Bir erkeğin kadınları anlaması sınırlı olacağından elbette ki kadın konuşmacılar konulara farklı yaklaşacaktır. Sözlerinizin altında gizli misojenik fikirleri anlamıyoruz gibi fikir belirtmeniz yok mu.
kadınların bir görüşü yok ki :)
Antinatalizm için acı-haz dengesine gerek yok.Sadece şu argüman yeterli:Başkasının adına risk alamazsın.
konunun bir de şu tarafı var ki artık evli çiftler büyük kabalık bol çocuklu aileler istemiyorlar ( tabi bunda ekonominin de etkisi büyük) anne baba ve tek çocuk şeklinde ilerliyor. Tek çocuğa yatırım yapmak istiyorlar daha iyi eğitim aldırmak, kış tatili -yaz tatili, yurt dışına çıkarmak gezdirip keşfettirmek gibi birçok aktivite. yani daha nitelikli çocuk yetiştirmek istiyorlar. 3 4 çocukla her şey zor tabi ki bundan dolayı da seçenek belli ya çocuk sahibi olmuyorlar ya tek çocukla yetiniyorlar.
Yaşar hocanın bilgi bombardımanına teşekkur ediyor ve Ezgi hocamın doğum gününü kutluyorum. Yeni yaşında sağlık mutluluk huzur dolu günler diliyorum
@@Cyaxares63 çok teşekkürler❣️
doğum oranlarının azalmasının en büyük sebebi kadınların çalışma hayatına daha çok entegre olması. biz istediğimiz eşitlik falan diyelim çocuğu kadın büyütür. bu hem fiziksel hem de sosyal bir olgudur. çevrenizdeki kadınlara bakın. bunu zor büyüttük ikinciyi nasıl yapalım diyorlar. özellikle büyük şehirlerde büyükannelerden destek alınmıyorsa hem ekonomik hem de duygusal olarak birden fazla çocuk çok zor.
Bravo kadınları suçlayacak yer buldunuz yine. Bi bitmediniz ya
fiziksel olguyu da sosyal olguyu da kıracak yine erkekler. böyle boş boş konuşacağına çocuk yapıp bak. sizin işinize gelmiyor sadece. olan olay bu
Günümüzdeki erkekler çok baba ve koca gibi mi?? Kadınlarda hayliyle birncocuk yaparken 40 defa düşünüyor, ikinciyi mi yapacak??
@ günümüzdeki erkekler ve kadınlar geçmişten daha az karı veya koca değiller. Sadece kapitalizm kadını da iş gücüne sokarak kendine daha fazla çalışan yaratmaya çalıştı. Bu da doğurganlığı haliyle azalttı. Bu saatten sonra bunun geri dönüşü yok. Bir olgu neredeyse tüm dünyada aynı şekilde görülüyorsa burada birilerini değil üretim ilişkilerini sorgulamak gerekiyor
25:25 David Benatar'ın Keşke Hiç Olmasaydık - Var Olmanın Kötülüğü kitabında, bu konu ciddi bir felsefi derinlikle doyurucu biçimde işleniyor. Ufuk açıcı bir eser, herkese okumasını öneririm.⭐
Biraz ağır gelmişti. Başlıca argümanlar öğrenilmek isteniyorsa daha sade kaynaklara bakılabilir.
türk kültürü aslında aile kurmaya gayet yatkın ama ülkede yaşam koşulları o kadar öngörülemez hale geldi ki, insanlar çocuk yapma güdüleri yüksek olmasına rağmen bunu bastırıyor. insanlar önünü görmeye başlarsa, tekrar üreme hızlanabilir gibi geliyor bana.
Aslında şöyle, öngörülebilir bir kaotik kötüye gidiş söz konusu :)
kadınlar uyanıyor ozannnn
Bu konunun tamamen insanların ölüm sonrası hatırlanma ve anma ritüellerine olan inançlarını ve tabiki saygılarını kaybetmeleriyle paralel görüyorum ,kimse gerçek güzelliğe yada sofistike sanata ve en ilkel biçimde kalıcı ihtişamlı eserlere artık önem vermiyor.Çevremdeki çoğu kişi öldükten sonra nasıl anıldığını umursamıyor "öldükten sonrası beni ilgilendirmez abi gül gibi hayatım var!" nidalarıyla aktarabileceğim bu slogan hardcore bir materyalist olmama rağmen beni iğrendiriyor . Ne kadar ölümden sonrası meçhul olsa da , insanların kalıcı eser bırakma kısırlığı (sanat yada çocuk farketmez aynı şey) tamamiyle kibirden ibaret bir nazlanma (insanoğlu olarak üremekten ve üretmekten başka bir amacımız yok ) doğrusunu söylemek gerekirse tüm insanlığın trajik ve acınası bir kibir gösterisinden ibaret olması gülünç.
Sizi ne iğrendiriyor? İnsanların özgür bir biçimde farklı kararlar vermesi mi? Herkes sizin gibi düşünüp o yönde hareket ederse hoşunuza mı gidecek? İnsan robot değil canı ne isterse onu yapar. İlla üreteceksin veya doğuracaksın diye dar kalıplar içerisinde olmak zorunda değil. Bence tek gülünç ve kibirli olan, düşüncenizin tek doğru olduğunu sanıp millete ahkam kesmeniz.
Demekki materyalist değilsin
Sosyal medya gelişimi ile bilinç arttı.
14:22 "şu an belki milliyetçilik" mi? Çocuklar şu an okullarda sınır kaçaklarını ve operasyonel göçmenleri sevmeleri ve kabul etmeleri için indoktrine ediliyorlar. Ekonominin doğum oranlarına etkisinden bahsediyorsunuz. Ekonomik metalar içerisinde en olmazsa olmazı barınma ihtiyacımızı karşılayan konut değil midir? Kimse avakado ya da muz alamadığı için kafayı yemez ama ev alamamak büyük bir meseledir, insanın psikolojisini etkiler. Bugün bizim ülkemiz TOKİ evlerini Suriyelilere dağıtıyor, yabancılara konut alımı yanında bedava vatandaşlık dağıtıyor ve siz de sırf Cumhur İttifakı denen ucube sürüsünün içinde isminde "milliyetçi" kelimesi geçen bir parti var diye AKP'nin milliyetçi olduğunu ve çocukları da milliyetçileştirmek istediğini öne sürüyorsunuz. Siz de indoktrine edilmiş olabilirsiniz, dikkat edin. Üstelik o "milliyetçi" partinin göçmen övüp terör örgütü liderini meclise davet ettiği bir dönemdeyiz. Lütfen...
Harikasınız. Dayanışmanız duygulandırıyor 🥹 Yolunuz açık olsun 🫶🏼
Çok güzel noktalara temas etmişsiniz. Doyurucu bir sohbet olmuş farklı konularda Yaşar Bey in yine konuk alınması iyi olabilir
Çocuk sadece doğurmak ile bitmez. Ölene kadar bağ kesilmez....bu arada doğum gununuz kutlu olsun ...nice yaşlara...🎉
29:22 "Hedefi sadece kendi mutluluğunu sağlamak olan adam kötüdür, başkalarının mutluluğunu sağlamak isteyen adam da zayıftır, kendiyle birlikte başkalarının da mutluluğunu hedefleyen insan ise erdemlidir."
-Tolstoy
Ya kaç tane üreme videosu çektin Ömer hala antinatalizmin temel argümanlarını öğrenmedin. O bahsettiğin sadece mutluluk asimetrisi. Ayrıca ona verdiğin nihai cevapta "beni mutlu hissettirmesi" ve "doğamda var" cevaplarından öteye gidemiyor. Esasen aklı başında hiç kimsenin antinatalist argümanlara iddialı cevap verebileceğini düşünmüyorum.
100 yıl önce "insanlar" daha çok acı çekiyordu ama acıya bugünkü gibi bakılmıyordu. Bugün insanların çoğunluğunun fiziksel acılar çekmiyor olması doğacak olanın çekmeyeceği veya acı çekme ihtimali düşük diye üremeyi gerektirmez. Günümüzdeki intihar sayıları da o zamana göre muhtemelen kat kat çoktur. Bir de antroposantrizmini kutluyorum. 100 yıl önce insan nüfusu 1,5 milyardı ve onların çevredeki şeyleri tüketimi belki 50 kat daha azdı. Bugünkü çevrenin toplam acısıyla yüz yıl önceki çevrenin toplam acısı arasında akla hayale sığmaz bir uçurum vardır.
Doğamda var meselesine kısaca değinirsek: bugün sen doğanda olan neredeyse hiçbir şeyi gerçekten neredeyse hiçbir şeyi yapmıyorsun. Bugünkü hareketlerimizin dev çoğunluğunu sosyal, kültürel, psikolojik, politik, hukuki, ekonomik, "ahlaki" etmenler oluşturuyor. Doğamda var, üremek gibi iradesi olmayanı hayata getirmek gibi büyük bir yükün için argüman olamaz. Doğanda var diye en fazla sıçarsın (onu da yine öyle doğanın istediği anda ve yerde değil, bazı kurallarla, tuvalet eğitiminin gerektirdiği gibi yapıyorsun). Cinsel olarak ilgi duyduğun tanımadığın birine doğamda var diye onun iradesi olmadan dokunamazsın (dokunmamalısın). Sana neden dokundun dediklerinde doğamda var mı diyeceksin? Doğurduğun da sana dönüp beni neden bu dünyaya getirdin dediğinde (ki diyebilir, çok mümkün, ben diyorum, çevremdeki bir sürü insan diyor) de aynı şey olacak.
Nüfus artış hızı ve toplumsal refah ters orantılıdır. Gelişmemiş olup da nüfus artış hızı yavaşlayan nadir belki de tek ülkeyiz sanırım. 20 yıldır tepemizdekilerin eline ve emeğine sağlık. (!)
Gelişmediğimiz kanısına nerden vardınız? Gelişmeyen bir şey varsa o da sizin milli, manevi duygularınız gibi...
@@Battal_GaziHerkes torpilli değil.
@semracelik7538 Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı?
Soyumuz kurusun hic umrumda degil.
Zenginlere, patronlara köle getirmeye niyetim yok.
Aynen öyle, çalışanların tek gücü kaldi elinde, ürememek, robot yapsinlar yeni köle olarak
saf kardeşim benim senin varlığın soyunu devam ettirmeyi seçenler sayesinde, senin hayatta kalmanı sağlayan göremediğin binlerce insanın emeği sayesinde. o insanlar yaşlanınca onlara kim bakacak? refah sistemi nasıl devam edecek? soyunu kurutmaya kendinle başlayabilirsin bu kadar kolaysa senin için
Katılıyorum. Bir büyüğüme bunu sorduğumda "Zengine amele mi doğurak yeğenim" demişti. Anadoludan böyle güzel aforizmalar çıkıyor arada.
Sık kafana zenginlerin kölesi azalsın
Sen ve yazdığını beğenen 48 kişi çakma sol söyleminizle lümpenliğin zirvesini temsil ediyorsunuz. Az çocuk yapılması zengine hiçbir şey kaybettirmez. Emeğe ihtiyacı varsa kaçak göçmen kullanır. Üretimini otomatize eder emek ihtiyacını düşürür. Zenginin sosyal güvenlik politikalarına ihtiyacı da yok, yaşlandığında emeklilik derdi yok. Ama senin bu derdin olacak. Sosyal güvenlik sistemi mutlak olarak çöktüğünde anlayacaksınız çocuksuz olmanın ne kadar pahalı bir şey olduğunu. Jenerasyonlarca atan enayi bi sen akıllısın öyle mi? Tarihin birikimini reddetmenin bedelini çok acı bir şekilde ödeyecek bu lümpen seküler zihniyete sahip insanlar.
Hanımefendinin acilen diksiyon derslerine başlaması lazım , konu ne kadar ilgimi çektiyse de dinlemek çok zor oldu.
Aynı rahatsızlığı ben de duydum ama acaba benim bu konuda özel bir eğitimim olduğu için mi bana battı diye düşündüm. Sizin de bu konuda uzmanlığınız/eğitiminiz var mı acaba? Olmayanları da rahatsız ediyor mu diye merak ettiğim için soruyorum.
@@guneskotbas2705 merhabalar , diksiyon konusunda hiç bi uzmanlığım yok , sıradan vatandaşım.
@@merveerdem6865 teşekkür ederim cevap için. Bunu bilmek rahatlattı :)
Hayat pahalıdır insanlar gecinemiyorlar geçim çok Zor gecinemiyorlar vatandaşlar mağdurdur Türkiye'de özgürlük yokdur özgürlük istiyoruz Türkiye'de
öncelikle bu kaliteli video için teşekkürler, kalıcı olmayan şeyler benim için önemli değil emel hanım. lütfen video serisi yapın şu arlanmaz filozofla. fikirleriniz çok değerli ancak tekrar tekrar psikoterapi videonuzu izlemek zorunda kaldım. cidden kırgınım bu konuda size. her hafta video serisi gelmeli bi şekil ayarlayın yani burada biz bostan korkuluğu değiliz. mazur görün beni ama bu videoyu da tekrar tekrar izleyeceğim yani. bu tarz çeşitli konuları seçin lütfen ve bir seriye çevirin detaylı analizler sarıyor. esen kalın.
27:15 Geriye dönüp düşündüğünüzde acı anlarınızı mı daha çok hatırlarsınız mutlu anlarınızı mı? İnsanlar acıyı her zaman mutluluktan ve diğer tüm duygulardan daha yoğun yaşarlar ve hatırlarlar. Tüm memeliler için bu böyledir, çünkü hayatta kalmanı sağlayan şey, tehlikeden uzak durmanı sağlayan şey budur. Hiç doğmamış olmak doğmaktan iyidir.
o zaman kardeşim yapman gereken şey belli, lütfen gereğini yap ve biz yaşamak isteyenleri daha fazla meşgul etme
@@enes207 Videoda da söylendiği gibi ben artık doğmuşum ve yaşamak istemediğimi de söylemedim. Yazdığımı düzgün oku ve meşgul olduğunu düşünüyorsan yorumlarımı okumak zorunda değilsin. Engelle geç kardeşim.
@@CemalBuyukdere her antinatalist gibi ikiyüzlüsün
hem hayat acı diyorsun gevşek gevşek hem de daha fazla acı çekmeni engelleyen toplumsal düzene karşı vefasızsın. varlığının madem hiçbir değeri yok bare görüşünde tutarlı ol ve bu dünyadan çek git. varoluşa karşı karamsarlık yayarak topluma ihanet ediyorsun. dünya görüşünün gereğini yapma cesaretin yoksa da sus!
Kanalı defalarca gördüm ama hiç izlememiştim ki yaşarla gönlümü almayı başardınız çok da güzel bir videoydu abone de oldum öyle yani başka yazacak birşey bulamadım.
VALLA EVLİLİK DÜŞÜNÜYORUM AMA ÇOCUK ASLA. GÜNLERİMİ BİR CANLI İÇİN SAĞLIĞI, GÜVENLİĞİ, EĞİTİMİ DERKEN DUŞUNUREK GEÇİREMEM EĞER ÇOCUK OLACAKSA BÜTÜN ŞARTLARI SAĞLANMASI VE İYİ BİR EĞİTİM ALMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM KALDI Kİ BU ÜLKEDE GÜVENLİK VE EĞİTİM ÇOK SIKINTILI O YÜZDEN ASLA.
Hanımefendi sizi dinlemek gerçekten aşırı zor diksiyon sıkıntınız var konu güzel ama konuşmadan dolayı video akmıyor
Doğurma yeteneği Kadına ait Kadınlarda okusun iş hayatına katılsın dediler Nasıl yapabilirki
niye okuyup çalışınca doğurma yetisi gitmiş mi oluyo?İnsanlar istediğini yapsın kimse zorla çalıştırmıyo çalışmak isteyen çalışabilir istemeyen evde çocuk bakabilir ki doğum izni de veriliyo zaten
@@denizdilmen8531Hiç öyle kolay olmuyor çalışıyorsun bakıcı maaşının yarısını alıyor oda iyi bir işin varsa yoksa maaşını bakıcıya Vereceksin o halde niye çalışasın.evde dursan çocuk büyütsen tek maaş yetmiyor
Güzel akıcı bir yayın İcerik deyerli bir calışma tşk
Çok verimli ve lezzetli bir sohbet izledim. Emeğinize sağlık 🌸
Danimarka'da ki nüfus artışı Danların mı yoksa Danimarka vatandaşı olmuş olanlar mı?
28:21 David Benatar'ın Acı ve Haz Asimetrisi argümanı.
Evet... Seküler, materyalist vatandaşlarımızın çocuk doğurmak üzerine yorumlarını, bakış açısını öğrenmiş olduk. Dindar insanların da görüşü önemli. Eksik parça orada belki de. Yine de teşekkürler...
Evet, şimdi de bir yobazın bakış açısına bakıyorsunuz.
Bu arada devletin normal doğuma yönlendirmesinin nedeni de bu. Sezeryan olunca maks 2 çocuk, normal doğumla 8 i zorlarsın. jinekoloji videosundan geliyorum :D
Mormonlar 10-13 doguruyor
rahim sarkmasından doktor doktor gezersiniz artık karınla
yeni nesil ebe olarak keyifle dinledim 2022 mezunu ebeyim ebe deyince halkımız :D yaşlı babaaanne aklına geliyor
İyi ki doğdun Ezgi 🎉
Merhaba, güzel bir yayındı ama bir eleştirim var. Kadınların üretim süreçlerine katılımıyla ilgili kısım Yaşar bey tarafından ''devletler daha fazla tüketici istedi, napsınlar kadınları da kattılar'' minvalinde sığ, tek boyutlu ve temelinde cinsiyetçi bir bakış açısıyla ele alındı. Aynı gözle bakarsak devletler işçiler daha rahat çalışsın da uzun vadede daha verimli olsunlar istedi ve onlara minik sevimli sendikalar kurdu demeliyiz. Pala bıyıklı işçi abilerimizin onurlu mücadelesini görmezden gelmeliyiz. Bunun yanında kadınların akademide daha fazla olma sebebi de yine aynı sığ ve cinsiyetçi yorumla ''naapsınlar rahatı seven bayanlarımız biraz daha okulda takılak yetişkinlikten kaçak istiyor'' gibi bir gerekçelendirmeyle açıklandı. Acaba kadınların iş hayatında hak ettiği pozisyonlara gelebilmek için kendilerine erkeklerden çok daha fazla yatırım yapmak zorunda bırakılması, tüm eğitimine ve niteliğine rağmen kendilerine alan açılmaması sebebiyle bazı durumlarda akademinin tek yol, ''imkansız seçim'' haline getirilmesi de sebeplerden bazıları olabilir mi? Entelektüel yayınları seviyorum ve dinlemeye ihtiyaç duyuyorum ama maalesef erkek hegemonyası ve tek yönlü erkek bakışı çoğu zaman yayınları yarıda bırakmama sebep oluyor. Bu yüzden kadınların daha fazla içerik üretmesi bana umut veriyor. İyi niyetli eleştirim umarım yanlış anlaşılmaz. Karşılıklı diyaloglarla tek yönlü ve çözümsüz bakış açılarının genişleyebileceğine inanıyorum. Sevgiler.
Bıktım şu erkeklerden artık.
@@Bengiberk Yüzde yüz katılıyorum. Çok sığ yorumlar yapıldı.
Sosyal devlet istiyoruz Türkiye'de özgürlük istiyoruz Türkiye'de
Hayat bu kadar emek verip birini yaşasın diye getirmeye değecek kadar güzel değil bence.astarı yüzünü karşılamıyor derler ya o hesap.yapsam daha mutlu olmayacağım ki.herkesin standart bir ruh hâli olduğuna inanıyorum.eee o kadar emek niye vereyim o zaman?
"Akp giderse..." hiç hoş değil hanım efendi. Doğrusu: "Akp gittiği zaman"
Yaşar kadar efendi, tatlı ve naif bir adam yok
var vahit :)
Vahit kralın kalplerdeki yeri ayrı..@@sametyildiz8219
Cunku cocuk yapicak adam bulamadik 😅
Kendini nasıl tanımlarsın diye sorsalar mühendis, eş ve baba diye tanımlarım. Baba olmak bir erkeğin tadabileceği en büyük nimet. Evladınızı yetiştirmek çok büyük nimettir. Anlayana. Elbette ki zor olacak. Hastalık, geçim sıkıntısı, sosyal bozulma vs vs. Bu coğrafyada ne zaman hayat güzel oldu ki?! Bu devirde anne baba olup iyi bir evlat yetiştirmek çok büyük bir başarıdır.
Hanfendinin konuşma biçimi çok tuaf
senin de tuhaf yazman çok tuhaf?
Teşekkürler
Oooo yeni video alirim bi dal
Nerde para varda annelere para vereceksiniz. Para verme değil ücretdiz kreş desteği verilmeli
5000 veriyomus bebek basına şaka gibi bir doğum kaç para .
@aydnsarkaya3289 Eminim onun için bile tonla çocuk yapan olur. bu ülkede çocuk yapmak bir gelenektir. Yapmazsan asıl sorunlu hasta etiketi yersin. Ben bebek bakmak istiyor muyum sorusunu kendine sorana az rastlarsın. Meraklısı çok yani
Çocuklar anneleriyle büyümeleri gerekir.
@ yoo yok öyle bi şey
Sen öyle yaparsın o zaman. Başka kadınların çocuklarını nasıl yetiştireceklerine karışma. @@fatmanurselim3857
Bu konuyu İlker hoca ile konuşmanız lazım. Bu dünyaya çocuk getirmenin kötü olduğuna inanan insan olarak...
Programı sunanlar evli mi, evliyse çocukları var mı?
@@enes207 yanlış bilgi🤓
@@kötüemeller Habis niyetle sormadım bu arada.
Zengin olana kadar çocuk yapmam
O stüdyo neden soğuk gibi ya sürekli.
24:31 iletişim bilimindeki “Kötü Dünya Sendromu”
Burada biraz da modern dunyanin huzursuz bir hayat sunmasi yok mu? Surekli gelismek zorunda olmak millet icin de birey icin de yipratici.bundan 500 sene once bu olmadigi icin koydeki huzur refahi aratmiyordu
iyi ki doğdun caniko , mutlu mutlu yıllar 👾
covid öncesi ikimiz de çalışıyorduk, eşimin isteği ile çocuk yaptık, şuan ikinci çocuğu istiyoruz ama önce benim güvenceli bir işe girmem lazım. çocuğuna bakan az sayıda babadan biriyim, ikinci çocuğu istiyoruz çünkü kardeş meselesi olmazsa olmaz gibi geliyor bize. ama benim öğretmen olarak atanmam lazım ki hem güvenceli bir işim olsun hem de çocuk bakabileyim. özel okul ücretleri ortalama 450 bin tl'ye gelmiş durumda, iş güvencesi olmayan bir ortamda çocuk yapmak girilecek bir risk değil.
Emin olun herkes sizin gibi durumun farkında
Doya doya kötü emeller hem de yaşarla woo hooooo 🎉
Bu serinin adı “Tansiyon Ölçer” olsun. Ama sadece adı değil bilfiil Yaşar’a tansiyon aleti takılsın ve ekrana parametreler yansıtılsın. Yanındaki kadın saçmaladıkça Yaşar’ın tansiyon düzeyini izleyebilelim. Hayatımda çık saçma şey duydum da sırf havalı görünmek için şöyle bir teoriyi ortaya atanı ilk defa duydum “millet çocuk getirmiyor, çünkü o çocuk gelip devlet okulunda okursa AKP’li olur korkusu yaşıyor” ablacım AKP laf çak tamam ama Kadıköy 80 üstü teyze gibi teorileri kullanma bari ayıp yani diplomalar falan var onların hatırına bari… bi de türkiyede çocuk getirmemenin ilk sebebi ekonomi+ hukuk(bak buradan yürüyebilirsin AKP’ye) ikincisi ise Instagram, herkes oradaki ünlüler veya saçma fake hayatlara özeniyor ve o koşullara sahip olmayacaksa ilişkisi hiç olmasın istiyor, Türkiye’de ciddi bir Instagram deluzionu var ve diğer ülkelere kıyasla çok aşırı kullanılıyor bu da halkın orada ki gerçeklikte yaşadığını gösteriyor. Türkiye önce hukuk ve ekonomiyi sonra da bireyler bu instagram kullanmayı düzenlemedikçe 5 sene sonra doğum oranları 0.3 bile görür
❤❤❤
abrahamist ne ibrahimi mi
Antinatalist argümanın dünyaya çocuk getirmeyi sadece analitik bir bakış açısıyla değerlendirdiğini düşünüyorum. Ayrıca sanki önemli bir nokta atlanıyor. Evet iyiyi deneyimle ve kötüyü deneyimleme üzerinden bir analiz yapabiliriz ama bunlara değer biçmeden önce birde sadece "deneyimleme"nin diğer bir deyişle "var olma"nın iyi veya kötü olsun kendisinin direkt bir yüceliği yok mu? Bence var. Var olmak ve bunun farkında olmak iyi veya kötü kelimeleri ile açıklanabilecek bir kavram değil bence
@michaelbonq Hayatın başlatılmışsa elbette değeri var. Hayatta kalmak ve hayatını kaliteli hale getirmek yaşayanların çıkarına. Ama Doğmayı bekleyenlerin bulunduğu bir boyut yok. Dolayısıyla doğmamış durumda kalmak, kişi için bir eksiklik ya da dezavantaj oluşturmuyor.
@ Benim dediklerime zıt değil bence söylediklerin. Çocuk yapma kararı alırken deneyimleyen bir canlı ortaya çıkarmanın, belkide yaratmanın diyebiliriz, motivasyonları arasında sadece iyi yaşamak kötü yaşamak değil kendi başına yaşamakta bir anlam ifade ediyor. Doğmamış çocuk üzerinden bir anlam ifade ediyor demiyorum. Zaten ileriye dönük bir plan yapıyoruz bir potansiyel üzerinden konuşuyoruz. Bu yüzden "Doğmamış durumda olmak kişi için eksiklik değil" cümlesi saçma geldi bana. Doğmamış durumda olmak dedikten sonra "kişi" kelimesini bile kullanamazsın.
@ Zıt çünkü var olan hayatların değerli olması, yeni hayatlar yaratma zorunluluğu doğurmaz. Doğacak kişi "potansiyel ahlaki edilgen" statüsünde. Henüz var olmayan ancak üreme yoluyla varlığa getirildiği takdirde ahlaki edilgen statüsüne girecek olan bir varlık. Bu potansiyel varlığı ahlaki bağlama dahil eden şey üreme eylemi. Bu, ahlaki faillerin, onu yaratma veya yaratmama kararı üzerinden sorumluluk üstlenmelerini gerektirir. Örneğin, üredikleri takdirde genetik bir hastalığa yol açacak çiftlerin aldıkları önlemler, dünyaya getirilmesi mümkün olan çocuğun "potansiyel ahlaki edilgen" statüsünde olduğunu gösterir. Yani, doğmamış bir varlık fiziksel olarak mevcut olmasa da, onun yaratılma olasılığı üzerinden ahlaki sorumluluk doğar.
Şiddeti azaltılamayan acılar çeken ve iyileşme şansı olmayan birisi için “mevcut koşullarda yaşamaktansa ölmek daha iyi” deriz. Var olma durumu ile var olmama durumunu karşılaştırırız. O halde başkalarının aynı koşullara doğmasını önlemek için “kötü koşullarda yaşamaktansa hiç doğmamak daha iyi” diyebiliriz. Bu durumda hiç kimsenin hayatıyla kumar oynamamış oluruz.
Kötüyü deneyimlemenin içinde acı verici, tedavisi mümkün olmayan hastalıklar olduğunu da düşünürsek kötü deneyimleri nasıl yüceltebiliriz ?
@ Var olan hayatı değerli görmenin yeni hayatlar yaratmayı zorunlu kıldığını söylemedim zaten. Kendi hayatının çok iyi olması bile çocuk yapmayı zorunlu kılmaz. Burda hayatın iyi veya kötü olmasının üstünde de bir değeri olmasının çocuk yapma düşüncesinde bir motivasyonel etkisi olduğunu söylüyorum. En azından şuan benim için böyle. Yani deneyimlemenin kendisi, evrenin aslında bir parçası olup evrenin kendisine bakan bir göz olmak bana büyüleyici geliyor.
Genetik hastalığı olan, çocuk yaptığında hayatının kötü seyretmesi oldukça öngörülebilir olan kişilerin hayata çocuk getirmemesi bana mantıksız gelmez aynı şekilde hastalık yüzünden acı çeken hayatı yaşanılmaz seviyede olan birinin ötenazi talep etmesi de mantıksız değil. Ama bunlar uç senaryolar. Antinatalist insanların kaçı böyle sence? Sen bu durumda mısın? Eğer değilsen bunları öne sürerek argümanını desteklemen doğru değil.
Kötü bir hayat yaşadığında bile çocuğuna iyi bir hayat sunacağına inanmak bu kumarı oynamak için yeter. Bunu biraz oyunda yenmek ve yenilmek olduğu için kişinin yenilmemek için hiç oynamamayı tercih etmesi gibi görüyorum. Ki sen de zaten böyle özetliyorsun. Ama bence farklı düşündüğümüz kısım şu. Hayat bir andan ibaret değil. Bir insanın hayatını 0 ve 1 olarak görmek bana yanlış görüyor. İyi ve kötü, veya acı ve zevk bu hayatta yaşadığımız duygulardana sadece ikisi değil mi? Birinin hayatını tamamıyla iyi veya kötü göremeyiz diye düşünüyorum.
Bence bu konu, kişilerin ortak noktaya varabileceği bir konu değil çünkü şuan ne düşünüyorsak bunu etkileyen en önemli etken senin hayatının şu an iyi olup olmadığı. Bu çocuğuna iyi bir hayat sağlayabileceğine olan inancını doğrudan etkiliyor ancak kesinlik sunmuyor.
Uzun süre depresyon ile boğuştum, çocuk yapmayı düşünmeyi bırak kendi hayatımı devam ettirebileceğime bile emin değildim. Ancak ne olursa olsun bu durumdan kurtulmayı denemeye ve buna çaba harcamaya, mantıklı bulduğum için istemesemde devam ettim. Çünkü defter ha şimdi benim intihar etmemle kapanmış ha 70 yıl sonra ecelim geldiğinde kapanmış hiçbir farkı yok. Worth to try gözüyle bakıyorum buna. Bunun anlatmamın sebebi şu: Hayatımın çok kötü olduğu dönemde bile, yaşamak istemediğim bir durumda bile beni ayakta tutan kötü bile olsa bir şey hissetmenin, hissedebilmenin, var olmanın kendisinin özünde bir anlamı olduğu oldu. Başka türlü de bu hayatta nasıl yaşanır bilmiyorum. Denemeden farazi konuşmak kolay ve hiçbir kesin bilgiye ulaştırmıyor insanı. Ancak denedikten sonra biliyorsun ne olup olmadığını.
başlığı okudum koşup geldim
Yine aynı yere geldiniz kadın lise mezunu ile olmaz diyor erkek duygular önemli diyor 🤣 araştırma doğru çıktı.
Cok normal ekonomi kotu
27:51 Hayata getirdiğin çocuğun bunları yapabilmesinin bir garantisi yok!
Asimetri argümanı ile ilgili not:
(1) Acı doğası gereği kötüdür.
(2) Haz doğası gereği sadece iyi değildir.
(3) Acının yokluğu, hazzın yokluğuna göre tercih edilebilirdir.
(S) Ürememek, acının yokluğunu sağlayacağı için tercih edilmesi gerekendir.
Benim buradaki eleştirim (1) üzerinden. Daha büyük "iyi"ler yolunda (adalet, erdem, bilgelik, ölçülülük) çekilen acı "farksız"dır, kötü değil. Bu "Öyleyse daha fazla acı çekebiliriz" demekten ziyade, acıya atfedilen değerin azaltılması. Tabi bu felsefi anti-natalizmin argümanlarından yalnızca birisi, toptancılık yapmayayım.
Dipnot: Vücuttaki testosteron azaldığında zihnin acıyı tecrübe ediş biçimi olumsuz bir biçimde değişiyor. Genelde 30 yaş altı anti-natalist erkek görmek zordur. Bu da sosyobiyolojik bir detay olarak kalsın.
Hem çalışıp hem annelik görevini yapamazlar mı bence kadınlar bunu yapabilmeye muktedir.
Özel çocuk Yaşar 😂😂😂
Çok glorify ettuk
Çocukları gözlemlerseniz; en azından toplumsallaşana kadar, hiçbirinin dünyaya geldiği için mutsuz olmadığını görürsünüz. İlkel toplumlarda da aynı şekilde. Bu tip sorunsallar, modern toplumsallaşan insanın dertleridir.
Bu bir kıstas değil ki.her çocuk mutludur.hayatin kanunu bu.
@filizd.5726 Her yetişkinin mıy mıy mıy şikayet etmesi de bir kıstas olamaz o zaman. :)
@patika.rebetika yani biraz içten gelen birşry bu hayatı sevmek ya da sevmemek.bana kalırsa ben sevmiyorum. yıllardır psikiyatri ilacı kullanıyorum.bunq rağmen yine çok keyif alarak yaşamıyorum.evet hayattan nefret etmiyorsundur, kötü bir hayatın yoktur ama buna gerçekten değecek şeyler de yaşamıyorsun bana kalırsa.hani astarı yüzünü karşılamıyor derler ya bence o hesap.kötü olmasa da yaşamaya değecek kadar birşey yok bence.bir de ebeveyn olarak yıllarca emek veriyorsun bu hayatı yaşasın biri diye.buna değmeyeceğini düşünüyorum.anne babalık duygusu bile her insan için geçerli olmuyor.neler neler yaşanıyor.anne babasıyla, evladıyla kavgalı olanlar, düşman gibi birbirinin kuyusunu kazanlar, toksik ebeveynler.çöpe, sokağa atanlar, defterden silenler, cinsel istismar edenler, satanlar, dövenler, öldürenler.bir sürü birşeyler.
@@filizd.5726 Bir de şu var; yaşam sadece bende başlayıp bende biten bir şey de değil. Devasa bir döngünün bir parçasıyız. Sen "değmez" diye düşünebilirsin ama belki bir başkasının sana çok ihtiyacı vardır. Genel toplamda şu dünyada hiçbir canlı "kendi için" yaşamaz, bir diğeri için yaşar.
@@patika.rebetika bu konuda haklısın işte.
37:16 Annelik amelelik mi annemin size dünyaya getirdiği için amele mi oldu yani ?
Amel, amaçlı olarak yapılan iş demek, amele, iş yapan, çalışan demek. Annelik, 7/24 özverili çalışma isteyen bir durum olduğu için gönüllü ameleliktir.
@defexthor Yine de bu şekilde kullanması hoş değil.
@@Mahmut_Can_SABIRLAR hoş değilse çocuk bakımına daha fazla dahil olursun. kimse de amelelik demez böylece.
@doga4008 Olmayacağımı size kim söyledi ?
@@Mahmut_Can_SABIRLAR olmayacaksan amele kötü bir şey demene de gerek yok?
Ben bir antinatalist olarak azalan doğum oranından memnun bir o kadar da rahatsızım. Mutlu olma sebebim daha az İNSN ( yazarken midem bulandı.) geliyor , rahatsız olma sebebim az da olsa hala geliyor. Zevkin yokluğu hiçlik, acının yokluğu zevktir. Bu denklemi sağlamanın tek yolu var olmamaktır.
Ablayı ilk kez dinliyorum ve yarısına kadar dayanabildim. Böyle bir işe kalkışanların biraz diksiyona dikkat etmeleri yararlarına olur.
Haklısın, yaya yaya konuşmaktan gevşek gevşek gülmekten vazgeçmeli.
×2'ye alınca akıyo
Bok atmadığınız bu hanım abla vardı onada attınız
Sadece bu da değil aynı zamanda bir çok kadınların konuşmak istemesi ve karşısındakinin sözünü kesme durumu da burada çok fazla. Beyefendi birşey söylüyor, tam örneklendirecek konuyu açacak hanımefendi sözünü kesiyor. Dayanamadım kapattım en sonunda.
49w her yere sızıyor 😼
Bu tarz programlarda iki kişi karşılıklı konuşurken o şekilde pozisyon görmek istiyorum.Bir laptop değil.Birbirlerinin yüzüne bakarak konuşmak çok zor al hareketleri kısıtlı göründüğü için kendilerini el-kol hareketleriyle yeterince anlatamıyorlar.Konuşurken karşılarında olan ama bizim görmediğimiz bir ekran olsa ve konuları hatƙrlatsa bu program daha sohbet havasında sunulabilir.
Bu minnoş apla niye uzun zamandır kanalda yok niye acaba diyordum.. meğer kendi kqnalını açmış.. ama kusura bakmasın o arada kekte denk gelen üzüm olunca dadı oluyordum. Böyle ayrıca girip bakacağımı sanmıyorum.. daha kötüsü ablanın çok fazla magazin programı tadında vıcık hareketleri oldu bence... fazla cıttı. ufak tefek cahillikleri de şaşırttı...
yesss
🎉🎉🎉
46:18 Fetöcü agalar anladı💀
Keşke bu dünyaya çocuk mu getirilir diyenler bir an evvel yok olsa da verimsiz nüfus azalsa ama nerede o günler
Aile zapturapt altında
Yaşar'ın kadın erkek ilişkilerine yönelik durumu "piyasa" kavramıyla ifade etmesi ince konulara nasıl uzak oldugunu göstermiş :)
Yaşar hoca
Abi bırakın varlıklı olanlar çocuk yapsın. Çocuk da rahat etsin, ebeveynleri de.
çöp
kesinlikle
Kemik kanseri ya da Parkinson hastalığından muzdarip birini yaratıp, “üzgünüm, benim mutluluğum daha önemliydi” dediğinizi hayal edin. 💀
Ezginin sempatiklik şaka mı
Nufusun azalmasini neden hep sorun olarak konusuluyor anlamiyorum. Evet nufusun artmamasi belki total olarak bir ulkenin gucunu arttirmiyor ama dunya nufusu 3 milyara dusse yokolus tehlikesi mi var gercekten? Insanlarin hayatina direkt etki eden tek konu emekli maaslarinin odenmesi olabilir ama verimlilik her gecen gun artiyor bu sayede bu etki gittikce minimize edilebilir.
Bir anda belli yaşın üstündeki insanlar ölse ve nüfus bu şekilde azalsa, sorun yok. Sorun şu ki, az çocuk yapıldığında, istihdamda, üretimde az genç, bakıma muhtaç çok fazla yaşlı olacak, emeklilik sistemi çökecek, sağlık sistemi çökecek, sorun olan bu, fakat o yaşlılar da öldüğü zaman ve yaşlı sayısı azalıp, gençlerin sayısıyla dengeye ulaştığında, herşey tekrar normale dönecektir.
Pardon ama sizin aranızda nasıl 20 yaş olabilir! ŞOKS!
@@birantyldz513 Aramızda 7 yaş var y kuşağıyım yerine x kuşağıyım demişim yanlışlıkla 😊
kadin eli degil flu tv
İçinde hem lezzetli malzemeler hem de dışkı parçaları bulunan bir pasta hayal edin. Dışkı parçaları pastanın her yerine yayılmış ve iyi kısımlarından ayırmak mümkün değil. Bu pastayı yer miydiniz?
O halde birini dünyaya getirip buna mecbur bırakmayın.
#Antinatalizm
👀
Ezgi hanımın birkaç kez üstüne basa basa anneliğe “amelelik” demesi en nazik tabirle annelere hakarettir. Özür dilenmesini gerektirecek bir söylem.
Amelelik kötü bir şey, bir hakaret mi? Amel eden yani işçi demek. Fetişize etmiyorsanız anneliği gururla bile taşıyabilisiniz bu sıfatı bence.
Hamilelik amelelik değil çocukla bağ kurduğun seni olgunlaştıran bir süreçtir. Ama anneye ekonomik katkı bu dönem için düşünlebilir
@@TroJanBerk bir profesöre, bir doktora, usta bir zanaatkâra, bir müzisyene “amele” de gör bak sana ne diyecekler. hayattan bu kadar kopuk olamazsınız! inanılmaz bir cehalet! Amele *vasıfsız* işçi demektir, alelade birinin yapabileceği işi yapan demektir. Sizin gibilerin anneliği bu kadar vasıfsız bir uğraş olarak görmesi zaten toplumları çürüten faktörlerin başında geliyor.
Kendi annene amele de sen.
Degil. Gerektirmez. Her seyden alınmayın.
@ lütfen annenize amele der misiniz? sonrasında da her şeyden alınmayın dersiniz!
İstemiyorum çünkü 😂😅❤
Annelik amelelik mi😢? Çok ayıp.
bu kadından niyese feminist kokusu aldım
42:14’te itiraf ediyor zaten.
Ne güzel. Feministler her yerde, ağlama duvarına davet ediyorum 😇
Ağla feministler olarak her yerdeyiz
Ne güzel işte feminstmiş takibe alıyorum ablayı
Âlâaddin'nin sihirli lambası ve burak atıyla miraca yükseldiğiniz ićin olabilir🙃🙂🙃
Teşvikler sadece havuçla olmaz, bazen sopa da lazım
Yaşar için geldim. Video bitsin gidiyorum ☺️
th-cam.com/video/MblvQ5qbSbg/w-d-xo.htmlsi=WT9wWpY09rzo6wFt&t=262
testosteron ve sperm sayıları düşüyor doğru, ancak 15-20 milyon sperm hamile bırakmaya yetiyor, ben mesela 1 mlde 100 milyon sperm atıyorum.
Aynen reis tabanca gibisin maşallah
@@samet6390 eyvallah kardeşim
kalitesi de düşüyor. önemli olan sayı değil kalite
@@doga4008 tamam sayı ve kalite beraber düşer zaten, benimki hem sayı olarak fazla hemde ileri hareket, hız vs yüksekti.
Senden çocuğum olsun istiyorum
abla incel vidyosu at
🫡🫡🫡
29:33 Çok bencilce bir bakış açısı.