Puslu kıtalar atlasını okurken sanki bir film setinde başrolün yakın arkadaşıydım ve tüm sahnelerde onun yanında gezen ,bütün olaylara bizzat şahit olan kişi gibi benmişim gibi hissetmiştim, o kadar muhteşem bir anlatımı var ihsan oktay anar'ın. Birisi kitabın özetini sorduğunda anlatamam ama hala daha kitabın ismini duyunca bile içimde bir şeyler kıpırdıyor
Orta ve lisede tarih sevmeyen bir kişiyim. Ama ceren kizim tesadüf denk. geldim. Ama anlatım tarzı ve insicamı beni o kadar hoşuma gitti ki nerede bizim eski suratsiz hocalar nerede sizin güleç yüzünüz. Sizi izlemekten kendimi alamıyorum. Çok tesekkurler. Ayağınıza taş degmesin
32:28 Kendisi dünyayı yaşamayı seçmediğinden ötürü görmedi, duymadı ve bilmiyor. Yetilere sahip olsanız da kullanmadığınız zaman sonunda hiç verilmemişler gibi yaşamış olursunuz. Bana kalırsa üç duyuya da sahip olmamasına rağmen sahipmiş gibi davranabilmesinin sebebi de hiç var olmamışlar gibi yaşamasıydı. Aynı yere çok şey bağlıyor yazar.
Burdaki kesinlikle duyularından azad olmuş birisi için kullanılan teşbih. Görme duyma ve koklama yetileri, ihsan oktay anarın kendisi olan uzun ihsan efendinin bir “düş” mahsulu olduğunu kanıtlar gibidir.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Hocam sizi o kadar çok seviyorum ki. Puslu Kıtlalar Atlası ile gönlümü bin kat daha kazandınız. Bu kitabın hayatımda o kadar büyük yeri var ki beni ben yapan eserdır. Her yerde alıntılarım öğrencilerime okuturum kendim her sene en az bir kere okurum baş tacımdır.
Üniversite yıllarıma döndürdü bu kitap beni. Elif Şafak'ın Ustam ve Ben, Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı ve Beyaz Kale eserlerindeki tarih cezbetmişti beni. Burada ise tarihle yoğrulmuş muhteşem bir edebi kurgu var. ihsan Oktay Anar yer çok bilinen olaylara, felsefeye öyle güzel cümlelerle değiniyor ki bunca bilgi donanımı nasıl edindi, nasıl böyle güzel kaleme aldı diye insan hayranlık duyuyor gerçekten.
Bu kitabı on beş sene önce falan daha lisedeyken okumuştum. Edebiyat dersinde okumamız istenmişti. Okurken yaşattığı duyguyu çok az kitapta yaşadım. Sonra sırasıyla tüm ihsan oktay anar kitaplarını okudum tabi😋😋 ama bu kitabın yeri çok ayrı bende. Zor anlaşılır olduğu için bırakan insanlara biraz acımakla beraber üzülüyorum. İhsan oktay anar’ın tarzı budur; kitaplarında ilk paragrafın anlaşılması zordur. Yazım diliyle şov yapar adeta. İlk okuduğum zaman da hala da bunu bir meydan okuma olarak algılarım. Eğer ilk bölümü aşabiliyorsanız kitaplarımı buyrun okuyun diye :) Cesaret edemeyenler ise bambaşka bir dünyadan mahrum kalacaklardır elbette.
Beni yeniden Puslu Kıtalar Atlası ile buluşturduğunuz için size teşekkür ederim. İlk bölümünü okuduğunuz videonuz sayesinde o girişi atladım. Meğer büyütülecek bir şey yokmuş. O büyülü atmosferi yakalayamamışım ben yıllardır ve her seferinde okumaktan vazgeçmiştim. Bu yaz okuma listeme yine almıştım ama hep ötelerken videonuzu izler izlemez koşup elime aldım ve akıp gitti. Ardından inceleme videonuzu izledim harikaydı. Tekrar teşekkür ederim.
Kitabı okuyalı 20 yıl olmuştur. O zamanki aklımla astral seyahat yapan bir adamın yaşadıklarını okuduğumu düşünmüştüm. Keşke bir koca yürekli yapımcı yönetmen çıksa da filmi yapılsa, demiştim hatta. Hala da beklemedeyim.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
34:57 Uzun İhsan kitapta olanları düşlüyor, Uzun İhsan’ı da başka biri düşlüyor. Yani yazarın kendisi düşlüyor gibi anlamıştım, kendisine gönderme gibi gelmişti. Dolaylı yoldan bir 4. duvarı kırma girişimi okuyucuyla, okuyucuya bu okuduklarının hepsinin kurmaca olduğunu hatırlatıyor yazar. İhsan Oktay Anar şimdiye kadar okuduğum her kitabına arka planda kalan bir İhsan karakteri koyuyor hikayeye, kendisine gönderme gibi. Bize de yazara, kendisine gönderme yaparak bir hatırlatma gibi bir kurgunun içinde olduğumuzu kitabı okurken. Biraz alakasız tarzda yazarlar ama mesela Bilge Karasu da Gece kitabında yapıyordu benzer bir şeyi. Biraz post-modernizm tarzına kayıyor sanırım, okuyanın algısıyla şekillenen. Sanki İhsan Oktay Anar da farklı bir tarzda benzer bir post-modern hava yaratmaya çalışmış da olabilir gibime de geliyor. Bu arada Arap İhsan Efendi’yi daha uzun okumak isteyenler Amat’ı okuyabilirler. O karakteri kullanmasa da denizcilerle ilgili bir hikaye olduğu için ona benzer bir baş karekter var orda bence. Yani İhsan Oktay Anar da bırakamamış bence o karakteri, daha da yazmak istemiş.
@@gulliverfoyle406”Arap İhsanlık bir şey yok Amat’ta” neye binaen böyle kesin bir şey söylediniz? Kişilik farklılığı olarak mı? Yani Arap İhsan Süleyman Reis gibi ölümden korkup böyle bir maceraya atılmazdı şeklinde mi? Arap İhsan’ın ne yaşadığını, yaşayabileceğini tanıyacak kadar kişiliğini öğrendiğimizi ben hatırlamıyorum kitapta. Yani Arap İhsanlık hiçbir şey yok Amat’ta gibi kesin bir yargıya ben varamadım. Belki bir şeyleri kaçırmışımdır. Ama sizin dediğiniz gibi olsa bile ben daha çok denizcilik ile ilgili Osmanlıda geçen fantastik bir hikaye istiyorsa insanlar, yani Arap İhsan’ın o kısmı ilgilerini çektiyse, ona bakabilirler anlamında dedim.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
32:13 uzun ihsan efendi aslında Bünyamin olarak düşünmemizi isteyen yazar uzun İhsan’ın yüzüne dair bir detay düşünmemizi yerine yalnızca bünyamin’i koyup düşünmemizi sağlamak için uzun ihsanın işkencesi yalnızca onun sureti üzerineydi. O suretsiz olmak zorundaydı
Ben kitabı okurken aklımdan, "Kitabın her bir bölümünde farklı filozoflar bakış açıları işlenmiş olabilir mi? " Diye geçirmiştim. İhsan Oktay Anar'ın felsefe mezunu olduğunu öğrenince bu fikir kafamda daha da kuvvetlendi.
36:10 Aslında ebrehe ile laf dalaşına giren yazarın ta kendisi bence. Zaten kitabın son sayfasında bize aslında bunları düşleyenin/düşünenin kendisi olduğu vurgusunu yapıyor gibi gelmişti. Sanki önceden oluşturduğu düşünce yapısını ebrehe karakterine yüklüyor ve onunla çatışıyor.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Obalılar, yoldaşlarım.. Puslu Kıtalar Atlası'nın radyo tiyatrosunu buldum youtube'da "TRT Dinle kanalında Radyo Tiyatrosu: Puslu Kıtalar Atlası | Dram". Kitapla aynı tadı pek vermese de kitabı okuyanlar için ideal olduğunu düşünüyorum.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Bünyamin ve Alibaz'ın yeniçerilerle savaşa katıldığı kalenin kitapta Bec şehrinde olduğu söyleniyor. Bec aslında Viyana'nın o dönemde Osmanlı'da kullanılan ismiymiş. Kehanet aynasını gönderen Nemçe ülkesi de günümüzün Avusturya'sının o dönemki Osmanlı'da geçen ismi oluyor.
İnceleme çok güzel. Yalnız Ebrehe'yle ilgili plot twiste değinmediniz. Bünyamin'in Ebrehe'yi yıkadığı kısımdaki zıbığı bazıları Ebrehe'nin hadım olmasına yormuş fakat öncesinde kadınsı yüzünden bahsediliyor. Ben kadın olduğunu düşünmüştüm. Sizce asıl olay nedir?
Sanırım çizgi romanının çizeri İlban Ertem de aynı şekilde düşünmüştü. Bünyamin in Eblehe yi yıkadığı sahnede, tüyün yok, sesin de inceydi falan diyor çünkü. Sanki bu ifadeler kitapta yoktu, daha hızlı bir şekilde geçiyordu buraları İOA.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Benim iki teorim var bu konuda Ebrehe karakteri insanoğlunun şeytani yanını temsil ediyor hem kibir yönüyle hemde bilgeliğiyle şeytan cinsiyetsizdir İkinci teorim daha baskın düşündüğümde hadım söz konusu ise köselik ve sesteki o çığırtkanlığın sebebi olabilir(testesteron düşüklüğü sebebiyle), bir kadınla ilişki yaşıyor çünkü ,kadın olma ihtimalini düşünmüyorum o açıdan şahsen
Uzun İhsan Efendi'nin kendisini ağır işkenceler görmüş olarak düşlemesinin sebebinin düş görmek veya düşünmek için duyu organlarına gerek olmadığını kanıtlamak için olduğunu düşünüyorum. Varlık sahasına daha geniş bir perspektiften bakarak duyu organlarını aşan bir yönünün de olduğunu vurguluyor.
kitabın kendine has mizahi dokunuşları beni gülümseten detaylardan. hele kumarbazın hikayesinde koluna altın bilezik olsun diye ailesi tarafından o zamanların yükselen zanaatı olan kumarbazlığı icra eden birinin yanına bir çocuğun çırak verilmesi, şansları geri dönsün diye tepelerden aşağı yuvarlanan zarlar vs. çok eğlenceli bir anlatımı vardı. çok güzeldi. sonuna gelecek olursak karanlık, hiçlik ve boşluk beni çok duygulandıran kavramlar neden bilmiyorum beni ürkütmüyorlar. bir felsefeci bakış açısından bir hikayeye yedirilmiş şekilde bu kavramların işlenmesi de beni ayrıca mest etti. kitabı bir daha okur muyum bilmiyorum ama gerçekten böyle bir yazarla senin sayende tanıştım ve sana bir teşekkürü borç bilirim. ^^ Peter Pan için de ayrı heyecanlıyım çünkü boş bir kitap bu kanalda incelenmez saygılarr..
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Puslu kitalari odunc vermistim, yayin olacak diye tekrar satin aldim. Cok istememe ragmen canlı yanina katilamadim, buradan paylasayim fikirlerimi ❤ Uzun Ihsan Efendi nin kendisine o kadar işkenceyi layik bulmasinin sebebi, baska turlu bir maceraya atilamayacak olmasıydı bence. Ataleti, kendi fikrinde yarattigi dunyaya olam bagimliligindan kurtulabilmesinin tek yolu evini, aliskanliklarini, sahip olduklarini kaybedip canindan baska kaybedecek bir seyi kalmamasiydi, o da oyle yapti ve bilinmeyene yelken acti. Ikinci olarak yayinda deginilmedi ama, Arap Ihsan Efendi yle ilgili de bir ruya durumu yok muydu? Suskunlar daki Zahir in oglu Batin in bir görünüp bir masal olmasi gibi, Arap Ihsan da Alibaz i ve Zagon Uzerine Otturme yi biraktiktan sonra ogrendik ki aslinda yillar once ölmüş (cunku Uzun Ihsan Efendi evinden yalnizca onun eski mezarini ziyaret icin cikti ve Bunyamin le ilk sahnede konustuklari halde dayimi tanisan cok severdin dedi). Gurur ve Onyargi nin on sozunde elinizde asirlara meydan okuyan bir büyü tutuyorsunuz diyordu Hamdi Koc. Puslu Kitalar Atlasi daha cok hak ediyor bu övgüyü.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
ya bi de kitapta kadın figürünün eksikliğini fark etmiştim, en azından o ailede bi anne eksikliği var gibiydi bununla ilgili ne düşünüyorsunuzz? diğer kitaplarında da aynı şekilde kadınlar nadiren var onda da sevdalanılan kadın ya da dedikoducu teyze falan oluyorlar :dd
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
arkadaşlar 25.dkda ince bi mizah yapıldığından bahsediliyor ya başka hangi kitaplarda yazarın mizahi zekasını görebilirim? tavsiyeniz varsa duymayı çok isterim
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
İhsan hoca Ege üniversitesi felsefe'den hocamdı. Mimikleri yoktu, onun gelecekte (90 larda ki düşüncem) ki robot insanın ön tasarımı olduğunu düşünürdüm. Kitaplarının seviliyor olması güzel 🌱 Demekki etkili yazıyor.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
38. dakikada sormuşsunuz oğlu var mı diye yazarın. bence oğlu değil de baba sorunları olabilir. :) en iyisini hep kendinin bildiğini düşünen bir baba mı acaba? ezen ve yok sayan, çocukları hep kendi gölgesinde tutan?
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Puslu kıtalar atlasını okurken sanki bir film setinde başrolün yakın arkadaşıydım ve tüm sahnelerde onun yanında gezen ,bütün olaylara bizzat şahit olan kişi gibi benmişim gibi hissetmiştim, o kadar muhteşem bir anlatımı var ihsan oktay anar'ın. Birisi kitabın özetini sorduğunda anlatamam ama hala daha kitabın ismini duyunca bile içimde bir şeyler kıpırdıyor
Orta ve lisede tarih sevmeyen bir kişiyim.
Ama ceren kizim tesadüf denk. geldim.
Ama anlatım tarzı ve insicamı beni o kadar
hoşuma gitti ki
nerede
bizim eski suratsiz hocalar
nerede sizin güleç yüzünüz.
Sizi izlemekten kendimi alamıyorum.
Çok tesekkurler.
Ayağınıza taş degmesin
32:28 Kendisi dünyayı yaşamayı seçmediğinden ötürü görmedi, duymadı ve bilmiyor. Yetilere sahip olsanız da kullanmadığınız zaman sonunda hiç verilmemişler gibi yaşamış olursunuz. Bana kalırsa üç duyuya da sahip olmamasına rağmen sahipmiş gibi davranabilmesinin sebebi de hiç var olmamışlar gibi yaşamasıydı. Aynı yere çok şey bağlıyor yazar.
Burdaki kesinlikle duyularından azad olmuş birisi için kullanılan teşbih. Görme duyma ve koklama yetileri, ihsan oktay anarın kendisi olan uzun ihsan efendinin bir “düş” mahsulu olduğunu kanıtlar gibidir.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Hocam sizi o kadar çok seviyorum ki. Puslu Kıtlalar Atlası ile gönlümü bin kat daha kazandınız. Bu kitabın hayatımda o kadar büyük yeri var ki beni ben yapan eserdır. Her yerde alıntılarım öğrencilerime okuturum kendim her sene en az bir kere okurum baş tacımdır.
Iceriklerinize bayiliyorum!!!
Üniversite yıllarıma döndürdü bu kitap beni. Elif Şafak'ın Ustam ve Ben, Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı ve Beyaz Kale eserlerindeki tarih cezbetmişti beni. Burada ise tarihle yoğrulmuş muhteşem bir edebi kurgu var. ihsan Oktay Anar yer çok bilinen olaylara, felsefeye öyle güzel cümlelerle değiniyor ki bunca bilgi donanımı nasıl edindi, nasıl böyle güzel kaleme aldı diye insan hayranlık duyuyor gerçekten.
Bu kitabı on beş sene önce falan daha lisedeyken okumuştum. Edebiyat dersinde okumamız istenmişti. Okurken yaşattığı duyguyu çok az kitapta yaşadım. Sonra sırasıyla tüm ihsan oktay anar kitaplarını okudum tabi😋😋 ama bu kitabın yeri çok ayrı bende. Zor anlaşılır olduğu için bırakan insanlara biraz acımakla beraber üzülüyorum. İhsan oktay anar’ın tarzı budur; kitaplarında ilk paragrafın anlaşılması zordur. Yazım diliyle şov yapar adeta. İlk okuduğum zaman da hala da bunu bir meydan okuma olarak algılarım. Eğer ilk bölümü aşabiliyorsanız kitaplarımı buyrun okuyun diye :) Cesaret edemeyenler ise bambaşka bir dünyadan mahrum kalacaklardır elbette.
Yılların okuruyum, okuduğum kitabın hemen ardından sizin incelemenizle aldığım zevk bir başka oldu, çok teşekkürler❤
Beni yeniden Puslu Kıtalar Atlası ile buluşturduğunuz için size teşekkür ederim. İlk bölümünü okuduğunuz videonuz sayesinde o girişi atladım. Meğer büyütülecek bir şey yokmuş. O büyülü atmosferi yakalayamamışım ben yıllardır ve her seferinde okumaktan vazgeçmiştim. Bu yaz okuma listeme yine almıştım ama hep ötelerken videonuzu izler izlemez koşup elime aldım ve akıp gitti. Ardından inceleme videonuzu izledim harikaydı. Tekrar teşekkür ederim.
Spoiler farkedince kapattim.Sonra izleyeceğim.Ses tonunuz çok güzel.Cok guzel videolar yapiyorsunuz.Tesekkurler.
Teşekkür ederim Ceren, yine seninle keyifli bir kitap okudum. Üzerine ise yayini izlemek daha hoş oldu. Emegine sağlık.
Yayına yetişemedim ama tekrarı izledim ağzına sağlık ceren hocam ♥
Şimdi yorumunuzu sonra kitabı okumaya cesaret edebileceğim çok teşekkürler yüreğinize saglik❤d
Kitabı okuyalı 20 yıl olmuştur. O zamanki aklımla astral seyahat yapan bir adamın yaşadıklarını okuduğumu düşünmüştüm. Keşke bir koca yürekli yapımcı yönetmen çıksa da filmi yapılsa, demiştim hatta. Hala da beklemedeyim.
1:52:38 de ki tepki cok iyiydi 😁 yayın muhteşemdi sonuna kadar keyifle izledim ağzınıza sağlık
Fındık toplamaktan bakamamıştım valla. Şimdi indirdim fındıkla birlikte dinliyorum
@@serhattoptas6466 sona nasil cikartma koydunuzz
Güzel bir nostalji yaşattınız, teşekkür ederim...
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
34:57 Uzun İhsan kitapta olanları düşlüyor, Uzun İhsan’ı da başka biri düşlüyor. Yani yazarın kendisi düşlüyor gibi anlamıştım, kendisine gönderme gibi gelmişti. Dolaylı yoldan bir 4. duvarı kırma girişimi okuyucuyla, okuyucuya bu okuduklarının hepsinin kurmaca olduğunu hatırlatıyor yazar. İhsan Oktay Anar şimdiye kadar okuduğum her kitabına arka planda kalan bir İhsan karakteri koyuyor hikayeye, kendisine gönderme gibi. Bize de yazara, kendisine gönderme yaparak bir hatırlatma gibi bir kurgunun içinde olduğumuzu kitabı okurken. Biraz alakasız tarzda yazarlar ama mesela Bilge Karasu da Gece kitabında yapıyordu benzer bir şeyi. Biraz post-modernizm tarzına kayıyor sanırım, okuyanın algısıyla şekillenen. Sanki İhsan Oktay Anar da farklı bir tarzda benzer bir post-modern hava yaratmaya çalışmış da olabilir gibime de geliyor.
Bu arada Arap İhsan Efendi’yi daha uzun okumak isteyenler Amat’ı okuyabilirler. O karakteri kullanmasa da denizcilerle ilgili bir hikaye olduğu için ona benzer bir baş karekter var orda bence. Yani İhsan Oktay Anar da bırakamamış bence o karakteri, daha da yazmak istemiş.
@@gulliverfoyle406”Arap İhsanlık bir şey yok Amat’ta” neye binaen böyle kesin bir şey söylediniz? Kişilik farklılığı olarak mı? Yani Arap İhsan Süleyman Reis gibi ölümden korkup böyle bir maceraya atılmazdı şeklinde mi? Arap İhsan’ın ne yaşadığını, yaşayabileceğini tanıyacak kadar kişiliğini öğrendiğimizi ben hatırlamıyorum kitapta. Yani Arap İhsanlık hiçbir şey yok Amat’ta gibi kesin bir yargıya ben varamadım. Belki bir şeyleri kaçırmışımdır. Ama sizin dediğiniz gibi olsa bile ben daha çok denizcilik ile ilgili Osmanlıda geçen fantastik bir hikaye istiyorsa insanlar, yani Arap İhsan’ın o kısmı ilgilerini çektiyse, ona bakabilirler anlamında dedim.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
32:13 uzun ihsan efendi aslında Bünyamin olarak düşünmemizi isteyen yazar uzun İhsan’ın yüzüne dair bir detay düşünmemizi yerine yalnızca bünyamin’i koyup düşünmemizi sağlamak için uzun ihsanın işkencesi yalnızca onun sureti üzerineydi. O suretsiz olmak zorundaydı
Ben kitabı okurken aklımdan, "Kitabın her bir bölümünde farklı filozoflar bakış açıları işlenmiş olabilir mi? " Diye geçirmiştim. İhsan Oktay Anar'ın felsefe mezunu olduğunu öğrenince bu fikir kafamda daha da kuvvetlendi.
36:10 Aslında ebrehe ile laf dalaşına giren yazarın ta kendisi bence. Zaten kitabın son sayfasında bize aslında bunları düşleyenin/düşünenin kendisi olduğu vurgusunu yapıyor gibi gelmişti. Sanki önceden oluşturduğu düşünce yapısını ebrehe karakterine yüklüyor ve onunla çatışıyor.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Obalılar, yoldaşlarım..
Puslu Kıtalar Atlası'nın radyo tiyatrosunu buldum youtube'da "TRT Dinle kanalında Radyo Tiyatrosu: Puslu Kıtalar Atlası | Dram".
Kitapla aynı tadı pek vermese de kitabı okuyanlar için ideal olduğunu düşünüyorum.
Bu kitabı 20 yıl önce okumuştum. Efsaneydi. Yeniden okumak istedim kitaplığımda yoktu hatta Suskunlar da yoktu. Kim aldıysa getirsin😂
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Bünyamin ve Alibaz'ın yeniçerilerle savaşa katıldığı kalenin kitapta Bec şehrinde olduğu söyleniyor. Bec aslında Viyana'nın o dönemde Osmanlı'da kullanılan ismiymiş. Kehanet aynasını gönderen Nemçe ülkesi de günümüzün Avusturya'sının o dönemki Osmanlı'da geçen ismi oluyor.
Ooo 3 saat ile kaçırmışım ❤❤❤
ya kullandığın elektronik sigaranın markasını modelini söyler misinn?
İnceleme çok güzel. Yalnız Ebrehe'yle ilgili plot twiste değinmediniz. Bünyamin'in Ebrehe'yi yıkadığı kısımdaki zıbığı bazıları Ebrehe'nin hadım olmasına yormuş fakat öncesinde kadınsı yüzünden bahsediliyor. Ben kadın olduğunu düşünmüştüm. Sizce asıl olay nedir?
Sanırım çizgi romanının çizeri İlban Ertem de aynı şekilde düşünmüştü. Bünyamin in Eblehe yi yıkadığı sahnede, tüyün yok, sesin de inceydi falan diyor çünkü. Sanki bu ifadeler kitapta yoktu, daha hızlı bir şekilde geçiyordu buraları İOA.
@@gulsahxAa çizgi romanı okumadım. Evet kitapta yoktu bunlar, tek cümleyle bombayı bırakıp yoluna devam ediyor 😁
Bu konuyu bende merak ettim. Karakter hakkında ne demek istiyor acaba
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Benim iki teorim var bu konuda
Ebrehe karakteri insanoğlunun şeytani yanını temsil ediyor hem kibir yönüyle hemde bilgeliğiyle şeytan cinsiyetsizdir
İkinci teorim daha baskın düşündüğümde hadım söz konusu ise köselik ve sesteki o çığırtkanlığın sebebi olabilir(testesteron düşüklüğü sebebiyle), bir kadınla ilişki yaşıyor çünkü ,kadın olma ihtimalini düşünmüyorum o açıdan şahsen
Ceren hanım merhaba akademik ajanda incelemesi yapacak mısınız?
Horatius un sözü çok güzel , başka şairlerin sözünüde koysak arada daha güzel olmaz mı ❤❤
Uzun İhsan Efendi'nin kendisini ağır işkenceler görmüş olarak düşlemesinin sebebinin düş görmek veya düşünmek için duyu organlarına gerek olmadığını kanıtlamak için olduğunu düşünüyorum. Varlık sahasına daha geniş bir perspektiften bakarak duyu organlarını aşan bir yönünün de olduğunu vurguluyor.
kitabın kendine has mizahi dokunuşları beni gülümseten detaylardan. hele kumarbazın hikayesinde koluna altın bilezik olsun diye ailesi tarafından o zamanların yükselen zanaatı olan kumarbazlığı icra eden birinin yanına bir çocuğun çırak verilmesi, şansları geri dönsün diye tepelerden aşağı yuvarlanan zarlar vs. çok eğlenceli bir anlatımı vardı. çok güzeldi.
sonuna gelecek olursak karanlık, hiçlik ve boşluk beni çok duygulandıran kavramlar neden bilmiyorum beni ürkütmüyorlar. bir felsefeci bakış açısından bir hikayeye yedirilmiş şekilde bu kavramların işlenmesi de beni ayrıca mest etti. kitabı bir daha okur muyum bilmiyorum ama gerçekten böyle bir yazarla senin sayende tanıştım ve sana bir teşekkürü borç bilirim. ^^
Peter Pan için de ayrı heyecanlıyım çünkü boş bir kitap bu kanalda incelenmez saygılarr..
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Rene decartes'ın rendekar olusu.. Kitabi bitirir bitirmez solugu burada aldim. Severek ve hayret duyarak okumus olsam da anlamadigim cok yer olmus
Bukadar dini terimlerin (mehdi, şeytan, tarikat, Allah) geçtiği bir kitapda „Allahı (yariticiyi, yaratilmayani, hiçlik, boşluk) ariyor olabilirmi“diye yorum yapan dinleyicinin fikrine hiç ihtimal verilmemesine anlam veremedim.
Puslu kitalari odunc vermistim, yayin olacak diye tekrar satin aldim. Cok istememe ragmen canlı yanina katilamadim, buradan paylasayim fikirlerimi ❤
Uzun Ihsan Efendi nin kendisine o kadar işkenceyi layik bulmasinin sebebi, baska turlu bir maceraya atilamayacak olmasıydı bence. Ataleti, kendi fikrinde yarattigi dunyaya olam bagimliligindan kurtulabilmesinin tek yolu evini, aliskanliklarini, sahip olduklarini kaybedip canindan baska kaybedecek bir seyi kalmamasiydi, o da oyle yapti ve bilinmeyene yelken acti.
Ikinci olarak yayinda deginilmedi ama, Arap Ihsan Efendi yle ilgili de bir ruya durumu yok muydu? Suskunlar daki Zahir in oglu Batin in bir görünüp bir masal olmasi gibi, Arap Ihsan da Alibaz i ve Zagon Uzerine Otturme yi biraktiktan sonra ogrendik ki aslinda yillar once ölmüş (cunku Uzun Ihsan Efendi evinden yalnizca onun eski mezarini ziyaret icin cikti ve Bunyamin le ilk sahnede konustuklari halde dayimi tanisan cok severdin dedi).
Gurur ve Onyargi nin on sozunde elinizde asirlara meydan okuyan bir büyü tutuyorsunuz diyordu Hamdi Koc. Puslu Kitalar Atlasi daha cok hak ediyor bu övgüyü.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
ya bi de kitapta kadın figürünün eksikliğini fark etmiştim, en azından o ailede bi anne eksikliği var gibiydi bununla ilgili ne düşünüyorsunuzz? diğer kitaplarında da aynı şekilde kadınlar nadiren var onda da sevdalanılan kadın ya da dedikoducu teyze falan oluyorlar :dd
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
arkadaşlar beast theory mi dendi 49:40’da? acayip yaratık mahluklardan bahsedilen türün ingilizce ismini bilen var mı
39:50 belki kendisini ihsan olarak degim de bunyamin olarak goruyordur ve babasini yazmistir ihsan olarak
Elinde “puslu kıtalar atlası “ olan arkadaşım. Anlamakta güçlük çektiğini söyledi. Ben de ona bu videonun linkini attım. Sevgimle Ceren
32:30 kendine işkence deyince, İsa'ya gönderme olabilir mi? Çünkü en son da vahdet-i vucut gibi oluyor.
Kitabın animesi olsa demiş bir okur meraklısı için İLBAN ERTEM tarafından yapılmış bir çizgi romanı var ❤
Mine Söğüt, Kırmızı Zaman'ı bu kitaptan esinlenerek mi yazdı acaba?
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Yayına gelemedim. :( Şimdi izleyecemmmmm. Canlı yayın yorum akışı nerdeee?
arkadaşlar 25.dkda ince bi mizah yapıldığından bahsediliyor ya başka hangi kitaplarda yazarın mizahi zekasını görebilirim? tavsiyeniz varsa duymayı çok isterim
@@s000hjg Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın kitaplarında görebilirsiniz bence, yalnız kurguları daha basittir tabii ki
2:06:30 haykırdım ahahahhahah, küçük prens için her zaman abartı bir kitap olduğunu düşünmüşümdür sonunda birisi söyledi ahahhahahhahah
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Büyük efendi ucundan big brotherı anımsattı bana
Yar bana bir eğlence medet yok muuuuuu
İhsan hoca Ege üniversitesi felsefe'den hocamdı. Mimikleri yoktu, onun gelecekte (90 larda ki düşüncem) ki robot insanın ön tasarımı olduğunu düşünürdüm. Kitaplarının seviliyor olması güzel 🌱 Demekki etkili yazıyor.
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️👏👏👏
acilennn kitabı okuyup bu videoyu izlemem lazım
1:12:47 burda niye tetiklendiniz?
tepki cidden aşırı olmuş, kitap basbayağı her türlü yoruma açık ve bolca dini öge içeriyor :d
@@cambaz1623Güncel siyasal iklim ve kanalına sürekli yorum yapan belirli bir grup var. Sanırım onlardan biri olarak düşünmüştür.
Hocam yayını bitirmeden yorum yazıyorum, lütfen Mülksüzleri okuyalım , bahsi geçince bile heyecanlandım, şahsen çok severim :) sizle birlikte incelemek çok zevkli olurdu
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
@@yucelyilmaztc öneri için teşekkürler, göz atacağım
Mülksüzlerde müthiştir 😊
birinci dakikada beni anlatıyor sdfsdf ben çok zorlanıp yarıda bırakmıştım
Küçük Prens’e giydirmesinde o kadar haklı ki 😂😂😂
Suskunlar gelsin please🙏🙏🙏
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Uzun İhsan Efendi İhsan Oktay Anar değilmi
Amat isimli eseri hakkında da bir yorum dinlemek isterdim
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Yazarın 7 Gün kitabı da benzer ozellikler taşıyor.
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
@@yucelyilmaztc sizinle aynı fikirdeyim, tesekkur ederim, okuyacagim.
Peter Pân-ı Rûmi hazretlerinin Mektubât'ını sipariş etmeye gidiyorum. Sonra görüşürüz.
Belki de gercekten gozu kulagi kesilmedi
Bence gozulerinin oyulmasi ve kulaklarinin kesilmesi aydinlanmasini simgeliyor gibi geldi
38. dakikada sormuşsunuz oğlu var mı diye yazarın. bence oğlu değil de baba sorunları olabilir. :) en iyisini hep kendinin bildiğini düşünen bir baba mı acaba? ezen ve yok sayan, çocukları hep kendi gölgesinde tutan?
İhsan Oktay Anar'ın Türk Edebiyatı'na büyük bir lütuf olduğunu kabul eden biri olarak "Müneccim'in Çırağı" adlı kitaba da bir şanş vermenizi tavsiye ederim.
Bu kitaptan bu kadar sıkılan bir tek benmiyim hayattan soğudum yemin ederim bence bu kadar popüler olması torpil işi.
Daha önce bu tarz kitaplar okumadıysanız sıkılmanız çok doğal. Tarihi romanlara giriş için Ayşe Kulin ve Ahmet Ümit'i tavsiye ederim.
@@sedatenerr teşekkürler