Bir tarih obalı olarak Google aramasında spirütüellikle ilgimizin olmamasıyla dahi gurur duydum helal bize tarih obasıı 🎉 Bartu bey ve Cörinimizin de emeğine sağlık ❤🎉
Harika bi yayın olmuş ...Sevgili Ceren hanım akşamlarımın sıcak ve samimi konuğu ....Bartu beye selamlar (türk mitolojisi atlasını geçen ay aldım! çok keyifli bir kitap çizimleri candır!)şu sıralar sipiritüel şarlatanların konuşulmaya başlaması çok yerinde ....saptamalar harika iyiki varsınız.....
Maşallah Bartu Bey tek bi kelimede bile ne tekledi, ne de herhangi bir cümleyi düşük bağladı. Mükemmel akıcı bir yayın ve çok kaliteli yayıncıyla misafir. Çocuktan ötürü azar azar izliyorum; yakında bitireceğim.
Her videonuzda daha fazla okumam gerekiyor diyorum ama bir türlü yetişemiyorum bu yüzden videolarınız benim gibi okumaya yetişemeyenler için harika bir özet oluyor. Teşekkür ederiz.
Sosyal medyayı aktif olarak kullanmadığım için daha önce Bartu Bölükbaşı'nı tanımıyordum ama bu videonun birkaç dakikasını izledikten sonra hayatta ki olguları ve insanlar üzerinde ki etkisini anlamlandırmamın neredeyse Bartu Bey'in dedikleriyle aynen örtüşüyor olduğunu farkettim. Şuan gerçekten hayrretler içerisindeyim. İnsanlığın algısı bu kadar dağılımışken, gerçeklere bu denli tutarlı ve doğru yaklaşabilen pek fazla kişi olduğunu sanmıyorum çünkü.
Bilgilendirici ve aydınlatıcı entelektüel sohbetiniz sayesinde akla karayı ayırt etmeyi beynimize öğretiyoruz. Çok doğru bir konuya değindiniz. Gençlerimiz sizleri daha fazla dinlesin diliyorum. Emeğinize sağlık.
Çok güzel bir yayın oldu zevkle dinledim , Bartu nun bu kadar genç yaşta böylesine bilgili oluşu ve bildiklerini akıcı olarak aktarması takdir edilesi gerçekten … Teşekkürler bilgiler için… Spiritüel akımların gün geçtikçe artarak çoğalması beni biraz ürkütüyor, büyük şehirlerin zengin semtlerinde yoga merkezleri , Transformal nefes seansları , Meditasyon Merkezleri gibi bir çok kurum açılıyor ve denetimden uzak yetkinliği ne durumda olduğu bilinmeyen kişiler seanslar uyguluyorlar… Hayatta Anlam arayışına giren maddi sorunları olmayan ilişki problemi yaşayan ve bunun gibi birçok sebepten yeni tarikatlaşmaya doğru giden yapılara katılıyorlar … ve orada sen süpersin, sen kendini merkeze almalısın , hayat senin etrafında dönüyor gibi gerçeklikten uzak şekilde sözde öğretilerde bulunuyorlar …
Esrarı hazırlayıp içme aşamasına gelmek bir gözü tedavi etmekten daha zordur diye düşünmekteyim. İşte tarihin en eğlenceli kısımları bu bilgiler oluyor. Bu bilgi ve o zamanın ortamının saçmalığı beni çok güldürdü. Yüzlerce sene öncesinden gelip beni güldüren tarihi kişiliklere teşekkür ediyorum.
yayın çok güzeldi.teşekkür ederiz. benim tebliğcilikle ilgili söylemek istediğim bir şey var. bu sadece dinle alakalı değil ki. eski bir arkadaşım anime izlerdi sonra herkes izlesin diye mesai yapardı adam. size bile yazdı pazar sohbetlerinden birinde. kafa ütülüyor hep böyle. 1 değil 2 değil 5 değil. izleyene kadar kafa ütülüyor adam. savunmasıda şu: "o kadar süper ki herkes bu deneyimi yaşamalı. ben insanların iyiliği için yapıyorum bunu." izlediği her yeni animede aynı şeyi yaşıyor adam. aynı kafa işte. ha din bağnazı ha bu, farkı yokki.
Daha önce kanalın hiç bir içeriğini takip etmemiş olsam da başlıktaki spritüellik kelimesinden olsa gerek yayın akışıma düştü iyi ki de düşmüş harika bir sohbet oldu. Benimde geneli yabancı olan takip ettiğim bir kaç spritüel isim var. Benim ilgimi çeken yer şu oldu, insanlık çok büyük bir değişimden geçiyor hep geçti bunun sonrası İsa'nın da Mesih İnsan olarak bahsettiği çok ruhsal bilge bir varoluş hâliyle birlikte dünyada Cennetin Krallığını kuracak bir insanlık mefhumuna doğru yol aldığımız anlatısı. Bu yeni insan ve gezegen savaşmıyor hepsi barışçı ruhlar, kurtla kuzu yan yana yatıyor yokluk yok gezegen dünya dışı yaşam ile bilinçli temas kuruyor falan harika bir hikâye var. Tüm bunların olması da insanın benlik algısında köklü bir değişimden geçmesine bağlı. Yaratıcı bir bilincin farkındalığı ve onunla bağ kurup her şeyde birliği ve eşitliği görmek şeklinde süreç işliyor. Mesele non dualiteye varıyor günün sonunda aslında melek ile şeytan aynı yaratıcı bilincin iki farklı veçhesiymiş ve ayrılık yokmuş. Şahsen benimde inandığım bir hikâye oldu bu kendimce gerekçelerle. Fakat sohbette sözü edilen o pratikler veya beklentilerdeki farklılıklar aklımızı başımızdan alıyor. Spritüellik ile varılması istenen hedef iyi bir eş bulmaktan ya da zengin olmaktan daha fazlası Mesih İnsan olmak o yolda bir şeyler bilmek, hatırlamak asıl amaç olmalıydı. Ya da ben öyle okudum inandım. Günümüzde etrafta olan pratikleri görünce okuduğum hikâyelerin baştan sona yalan olduğundan da şüphe etmiyor değilim. Sohbetiniz tam yaşadığım ruh haline karşılık geldi umarım insanlık benim okuduğum o spritüel metinlerdeki gibi bir dönüşümden geçmeyi başarır. Yani bir umuttur yaşamak herkes bir şeylere inanıyor benim spritüellik deneyimim ilgimde bu yönde olmuştu. Sohbet çok güzeldi aklınıza dilimize sağlık. Mesih İnsan geldiğinde Cennetin Krallığı da gelecek fakat öncesinde insanlığın kıyam etmesi gerekecek, sonumuz hayrolsun ne diyelim. Sohbet için teşekkür ederim. ♥️
24:50 C.Cengiz Çevik hocanın kanalında yayınladığı hala devam eden çok önemli “Antik Kaynaklara Göre Pythagoras ve Pythagorasçılık” serisinde anlatılıyor^^🌿
Hic yorum yapmadim bu zamana kadar geri döndüm tekrar❤Nihayet akli başında akılcı olan insanları dinledim ve kendime geldim oh be❤ ağzınıza sağlık muazzam bir yayındı😊
Uzun zamandır sosyal medyada çok vakit geçiriyorum. Gün içinde her konuda onlarca farklı fikir içeren içeriğe maruz kalıyorum. Bu sebeptendir ki zihnim inanılmaz bir bulanıklık içinde. İnançlar konusunda, gelecekten beklentilerim, psikolojik durumum, ne okumam gerektiği, ne izlemem gerektiği, hayatta nasıl bir felsefe izlemem gerektiğiyle ilgili düşününce düşüncelerimi netleştirmek asla mümkün olmuyordu. Yani ne görsem acaba mı diyordum. Acaba böyle mi düşünmek lazım? Bu spiritüelizm konusunda da geçenlerde cörin ablanın storysinde paylaştığı videoyu izledim ve ben o videodaki kadını bile bu ne anlatıyor acaba diye bir süre takip ettim. Ya burada bir şeyi gözden kaçırıyorsam fikri yüzünden zihnim çorbaya döndü. Yazı yazmayı çok severim, yazamaz hale geldim. Düşünürken, bir şeyleri sorgularken ve yazarken düz bir çizgide kalamaz hale geldim. Ya öyleyse, peki şu acıdan, e belki de böyledir diyeee diyeee neyi düşündüğümü unutuyorum bazen. Bu zamanla konuşmama da yansıdı, tutarlı sohbet edemez oldum. Bir konudan giriyorum varılacak sonuç belli, konu zihnimde öyle dallanıp budaklanıyor öyle parçalanıyor ki yarım saat konuşsam başladığım yere dönüp konuşmamı toparlayamıyorum. Sorunum ne diye düşündükçe de aynı döngüye düşüyorum. Gün içinde onlarca şu belirtileriiniz varsa bu rahatsızlığınız var, böyle davranıyorsanız anneniz babanız size şunu yapmıştır, böyle davranıyorsanız şöyle travmanız var.... Kendime de yardım edemez oldum. Şimdilerde hala sosyal medyayı tamamen bırakabilmiş değilim. Ama şükürler olsun sorunun nerede olduğunu anladım. Üstüne bir de cörin ablamın yayınlarında iki aklı başında sohbet duymak o kadar iyi geldi ki. Bu spiritüelizm konusu da bu hikayede aklımı bulandıran konulardan biriydi. O safsatacı kadını bu saçmalıyor diyip takipten çoktan çıkmış olsam da keşfetimde hala o tarz videolar var. Bu konuda ayıldıkça (cörin ablamız pazar kahvelerinde öz hakiki kişisel gelişim videolarında defaatle uyardı) konuda kendi içimde daha da derinlere indim. Çünkü bu konuda olduğu gibi bir çok konuda akıl dışı deli saçması şeylere maruz kaldıkça insanın aklı gerçekten karışıyor. Kendinize dikkat edin aklınıza mukayyet olun. Aklın bilimin yolunda kalın. Evet hayat zor, insan hayatını kolaylaştıracağını düşündüğü her şeye inanma eğiliminde oluyor ama inanın bulanık bir zihinle yaşamak her şeyden daha kötü. Videoda konunun evrilip uyuşturucuya gelmesi tesadüf değil. Gerçeklikten kaçma eğilimi ile yaptığınız şeyler sizi uyuşturur. Bu bazen kalpazanlara inanmanızdır bazen de uyuşturucu. Sevgilerle, oversharingten muzdarip bir vatandaş....
@serkanpasha sorun fütursuzca sosyal medyada önüme çıkan her içeriği tüketmem ve her bilgiyi filtrelemeden gerçek olabilir diyerek kabul etmem. Sosyal medyada eskisi kadar çok vakit geçirmiyorum. Baktığım zaman da insan olan her içerikten kaçıyorum. Dağ taş kedi köpek takılıyorum. Son zamanlarda eşek sıpası videoları favorim. Daha sakin ve zihin dinlendiren şeylere yöneldim. Biraz konfor alanıma çekildim. Beni yormayacak kitaplar okuyorum. Ve bu konuyu olabildiğince sindirdim üstüne de düşündüm. Tabi bu çok kişisel bir durum. Size ne doğru geliyorsa, neyin iyi geldiğini hissediyorsanız onu yapmalısınız.
Ceren Hanım, selam. Sizi gerçekten çok beğeniyorum, ancak bu konuda sizi eleştirmem gerektiğini düşünüyorum. Lütfen bu eleştiriyi açık fikirlilikle karşılayın. Türkiye, insanını her zaman bir mendil gibi kullanıp atmıştır. İnsanları hor görmüştür, özellikle de fakir sınıfları. Türk ailesinin genel yapısına bakacak olursak, köklü, kent soylu bir geçmişi olmayan ve kendi tarihine sahip çıkmayan ailelerin bölge fark etmeksizin benzer bir yaklaşım sergilediğini görebiliriz. Bu yaklaşımın temel özelliklerinden biri, aile geleneğinin olmamasıdır. Bu nedenle nesilden nesile aktarılacak bir hikâye, bir görgü ya da bir anlatı mevcut değildir. Buna rağmen aile içinde çok güçlü bir kontrol mekanizması vardır. Ancak bu kontrol, koruyucu veya geliştirici bir amaca hizmet etmez. Türk insanı, neden evlendiğini ya da neden ebeveyn olduğunu bilmez. Bu eylemleri bir görev olarak da yapmaz. Aslında, bunların hepsi bir tür “ölme” ya da “yaşamama” girişimidir. Ama aynı zamanda bir kalkandır. Bu davranışın temel sebebi, ekonomiktir. Bu durumu, ekonomik statüleri değiştikten sonra refleksleri de değişen ailelerde gözlemleyebiliriz. Yurt dışında üniversite okuyan, AKP’li milletvekillerinin çocukları da bu duruma bir örnektir. Türk insanı, ekonomik ve sosyal koşullarla baş edebilmek için evlenir. Bu tür evliliklerde cinsellik genellikle önemsizdir ya da ilişki, "Müge Anlı" programındaki türden kaotik durumlarla doludur. Kadın, genellikle aile evinden kurtulmak için evlenirken; erkek, çoğunlukla annesinin isteği doğrultusunda evlenir. Türk babaları ise ya silik bir anı olarak ya da sert bir otorite figürü olarak var olur. Ancak her iki durumda da bu, babanın "kendi olamama" meselesiyle yüzleşmesine hizmet eder. "Gariban, fedakâr kadın" olarak tanımlanan annelerimiz de aslında o kadar gariban değildir. Çünkü bu insanlar, kötü hikâyeler ve kördüğüme dönüşen travmalar içinde büyümüş olsalar da yetişkin bireylerdir. Buna rağmen ömürleri boyunca "Ben ne yapıyorum?" diye sorgulamazlar. Türk insanı, ölmek için anne baba olur. Kendi olamadığı her şey için hesap sorabileceği bir şeye sahip olabilmek amacıyla ebeveyn olur. Yine aynı şekilde, Türk insanı evliliğini ayakta tutmak, eşi evde tutabilmek için çocuk sahibi olur. Ama hiçbir zaman gerçekten “anne-baba olmak” için çocuk sahibi olmaz. Zaten "anne-baba olmak" ne demektir, onu da bilmez. Ne kendisi anne-baba olmuştur ne de bu konuda derinlemesine bir düşünce geliştirmiştir. Ebeveynlik, bu insanlar için ya kendilerinin bir uzantısı ya da şamar oğlanı olarak yaşanır. Nesiller boyunca aktarılan kişilik bozukluklarının bir yansımasıdır. Çocuk, doğduğu andan itibaren ne bir görgü ne de bir imkân görür. Anne-baba, çocuğu yetiştirmek için çaba sarf etmez. Onu sokağa salar ya da eline telefon verir. Ancak her açıdan çocuğu kısıtlar: kimliğini, bedenini ve özgürlüğünü sürekli kontrol eder. Bu sınırlar öğretici veya geliştirici değildir; sadece çocuğun yaşamasını istemezler. Çocuğun kendiliğini deneyimlemesine izin vermezler. Erkek çocuğu annenin “doğurduğu kocası”dır, kız çocuğunun ise annenin yaşayamadığı hiçbir şeyi yaşamasına izin verilmez. Ama bütün bunlar, “kapı gibi babam” ve fedakâr iyi anam”kisveleriyle çocukları efsunlayarak yaşatılır. Bu yüzden kimse ailesini sorgulamaz. Zaten sorgulasa, yaşayacağı büyük ihanet ve yıkımı da kaldıramaz. Bu yüzden Türkiye’de doğan bir çocuk, laboratuvar faresinden hallice bir yaşam sürer. Ailede köklü bir geleneksel yapı olmadığı için, bu cenderede karlı çıkmasını sağlayacak birkaç şey öğrenebilmesi de pek mümkün olmaz. Elbette bazı aileler, doğaları gereği iyi insanlar olabilir. Yine de bu köklerden gelseler bile iyi insan olmayı başarabilmiş bireyler azınlıktadır. Ancak belirtmek gerekir ki, fakirlikten ve kötü bir aile kültüründen gelmiş olsalar bile, iyi insanlar bir araya gelerek çocuklarını sevgiyle ve basit bir anlayışla büyütebilirler. Bu tür insanlar çok azdır. Genel olarak ise Türkiye’deki aile yapısı, yukarıda anlatılan kalıpların yöreye göre değişen versiyonlarından ibarettir. Bu tür ailelerde büyüyen insanlar, doğuştan sahip oldukları kimliği hatırlayamazlar ve gelişim süreçlerinde de yeni bir kimlik inşa edemezler. Soydan gelen bir geleneksel anlatı olmadığı için ellerini nereye koyacaklarını bile bilmezler. Çünkü aileleri onlara hiçbir şey öğretmemiştir. Bu insanların ne kültürel ne de entelektüel bir birikimi olmadığı için, internet ortamında karşılarına çıkan ilk anlatıya kolayca yatkınlık göstermeleri normaldir. Eğer bu anlatıda kendilerine alan bulabilirlerse, orada köklenmeleri de kaçınılmaz olur. En azından biri, sonunda onlara eksik kalan ebeveynliği verir. Onlara durumları nasıl anlayacaklarını, kendiliklerini nasıl deneyimleyeceklerini öğretir. Duygularını nasıl anlamlandıracağını bile bilmeyen bu insanların, ilk karşılaştıkları çatının altında yuva kurma isteği aslında bir iyileşme çabasıdır. Bu kadar devrik ve düzensiz bir yazı yazmış olsam da aslında neyi anlatmak istediğimi herkesin anladığını biliyorum. Çünkü bu durumu herkes ya kendisi yaşadı ya da okulda sınıf arkadaşlarının yaşadığını gördü. En azından sokakta buna tanıklık etti. Ceren Hanım, sizin yanlış bulduğum söylemleriniz, küçümseyen tutumunuz ve dışlayıcı yaklaşımınızla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. "İşte, çalışmak istemiyorlar" gibi telefonunu çıkar göster tarzı klişe ifadeler artık bu konulara tahammülünüzün kalmadığına işaret ediyor. Ama bunun niyetiniz olduğunu düşünmüyorum. Bu tür söylemler, sadece bu insanları daha fazla dışlayıp ötekileştiriyor. Türkiye’de aklıselim kalmaya çalışan herkesin, diğer insanlara sabırla ve şefkatle yaklaşması gerektiğine inanıyorum. Çünkü hepimiz çok büyük bir eziyetin içinden çıkmaya çalışan masum çocuklarız. Lütfen kimseyle dalga geçmeyin. Bu tür insanları itmek yerine, tam tersine onlara yardımcı olun. Programın başından beri Bartu Bey’in anlattığı bilimsel kaynaklar ve bilgiler, bu insanların pusulası olabilir. Ancak programın sonuna doğru sergilenen küçümseyici tavır, onları yeniden dışarı itecektir. Yine de herkesin niyetinin iyi olduğunun farkındayım. Yanlış anlaşılmak istemiyorum. Hep aklıma olan bir videoyu hatırlatmak istiyorum, nişantaşında iki tane ergenlik çağındaki genç kız telefonlarının kamerasında outfit check videosu çekerken arkadan gelen kent soylu teyzemizin ilk sorusunun SİZ NEREDE OTURUYORSUNUZ? sorusu olması tesadüf değildir. :)))
İşin özü din ile din tüccarlağını birbirinden ayırabilmek ve inançları şuurlu bilinç ile kavrayarak yaşamak. Bir dini yaşamak insanın kendine yada çevresine zarar vermemeli. Kula kulluk olan din olmaz zaten ki ülkemizde tüm bu cemaat ilişkileri ,hatta malesef ki idari makamlarda bu durumu net görüyoruz.
çok güzel kitabi bilgi mükemmel bir derleme ama gerçekten o insanların yanında bulunup araştırdığınızda kitaba bakmak yerine farklı bilgilere ulaşıyorsunuz..şamanlık Kâmlıktan gelir kelime kökü de ayndırı.İlgileniyorsanız size harika bir eğitim önerebilirim Bartu kardeş.
merhaba acaba yayının başında bahsedilen ingiltere ve fransanın sömürge anlayışı özellikle ingilterenin sömürgelerini yönetmesiyle ilgili okuyabileceğim önediğiniz bi kaynak var mı
Çok tuhaf bir şey oldu az önce... Yayını banttan izliyordum Bartu'nun Erkan Kolçak Köstendil ismini anmasından 15 dakika önce Erkan Kolçak Köstendil benim işyerimdeydi..Yayın içeriği spiritüalizm ve inanmamakta haklısınız.... 17:40 Az önce de Bozzo in the wood diye bir korku filmini netflixe çeken Ömer Sarı isimli bir yönetmen geldi... Bugün neler yaşıyorum ben...
Gençler arasında moda olan 777 beni sinir ediyor :D telefon ekran resmı yapılması dövme yapılması.Bu şansa bel bağlamak.Bu şans oyunlarında çevrilen rakamlar sırada neyin geleceğini bilememek ve bunun için sürekli denemek.Telefon uygulamarıda bu şekilde sürekli sırada ne gelecek diye çeviriyoruz videoları bagımlılık yaratıyor meraka ve şansa.Bence bazı şeyleri moda yapmalarının sebebi onunla birlikte olan uygulama alanı.
ve Çözüm önerim bilinçli tüketi olma konusuna daha yoğunlaşmak multidisipliner düşünmeyi öğrenmek örneğin tarih ve psikoloji arasındaki bağlantıyı öğrenmek gibi psiko-tarih gibi bu bize yorum yapma yeteneği verir.Karşılaştırma yaparak iki farklı kaynaktan okuma yapmayı öğrenmek.
03:24:11 youtube'taki o kanalları tarif edince , sen adını söylemeden hangi kanaldan bahsettiğini anladım. survive the jive. sarışın sakallı 30'lu yaşlarda bir adam. yakın zamanlarda türkiye'ye de geldi o. istanbul'a. vidyosunu seyredebilirsiniz.
Bunlar hep boş gezmekten başka bir şey değil diyesim geliyor ya xkalxjLxnzlxnz inanamıyorum yani vay be gerçekten insanlar bambaşka dünyalarda hayal gücü sınırsız yaşıyolar
Bartu'nun interneti bile bilgi, kültür ve kas oranına karşı gelemeyip tövbe etmiş helallik istemiştir. Yayınların devamlılığı için palo santo yakıp gökyüzüne melül melül bakacağım...
@@Farkındaaaa bu kafayla Atatürk de Türke veya Kürde benzemiyor kuzeyliye benzemiyor. allahım yarabbim bitmedi şu milletin türklüğü kendi amcasının halasının tipine indirgeme saplantısı.
Bu nasıl bir yayındır ya? Akışı, bütünlüğü... Her şeyiyle mi müthiş olur? Emeğinize sağlık. Bayıldım.
Bartu hocam yine muhtesem bir yayin olmus, sekuler budizm ve taoizm uzerine daha fazla icerik cok guzel olur
Keşke Bartu'yu daha çok dinleyebilsek çok güzel bir yayındı teşekkürler
Herkes gibi ben de Bartu Bey e hayranım, bu kadar genç olup bu kadar farkındalıklı ve bilgili olmak ...
Bir tarih obalı olarak Google aramasında spirütüellikle ilgimizin olmamasıyla dahi gurur duydum helal bize tarih obasıı 🎉 Bartu bey ve Cörinimizin de emeğine sağlık ❤🎉
Bartu Bölükbaşı'na şapka çıkarıyorum. İlk fırsatta okuyacağım👏👏🧿 (Nazar boncuğu spiritüalizm, mistisizm ötesidir, candır, estetiktir, mavidir, iç açar, yanlış anlaşılmasın 😅)
Bu gibi videoların devamı mutlaka gelmeli! Video ne ara bitti anlamadım. Bazı bölümler aşırı komikti
Gece gece dinlemek çok iyi geldi. Bunca yıllık dünyada bizim de böyle bir dekadansa denk gelesimiz varmış :/
Ne zamandır bu kadar müthiş bir yayın izlememiştim. Resmen bir doyum yaşadım. Yalnızlık hissimi aldı götürdü bu konuda... teşekkürler🥲🌸
Ceren Hanım’cım çok tatlısınız, ve yayınlarınız harika ❤ emekleriniz için çok teşekkürler.
Çok iyiydi..Teşekkürler..
Bartu abi muazzam biri ya
Harika bi yayın olmuş ...Sevgili Ceren hanım akşamlarımın sıcak ve samimi konuğu ....Bartu beye selamlar (türk mitolojisi atlasını geçen ay aldım! çok keyifli bir kitap çizimleri candır!)şu sıralar sipiritüel şarlatanların konuşulmaya başlaması çok yerinde ....saptamalar harika iyiki varsınız.....
Bu nasıl kaliteli bir sohbettir. Dolu dolu. Teşekkürler.
Bartu‘yu özlemistik. Sagolasiniz varolasiniz.
*Çok faydalı, zihin açıcı, isabetli bir yayındı, devamını merakla bekliyoruz, çok teşekkürler🌿
Maşallah Bartu Bey tek bi kelimede bile ne tekledi, ne de herhangi bir cümleyi düşük bağladı. Mükemmel akıcı bir yayın ve çok kaliteli yayıncıyla misafir. Çocuktan ötürü azar azar izliyorum; yakında bitireceğim.
muazzam, çok güzel bir yayındı. dört saate yakın bir süre boyunca sıkılmadan bartu'yu dinleme imkanı sunduğu için tarih obası'na teşekkür ediyorum
Harika ve önemli olduğunu düşündüğüm bir yayındı. Chat'e katılmak ayrı mutluluk verdi.Bundan sonra daha sık katılacağım. Çok teşekkürler
çok kaliteli bir vakit geçirdim gerçekten emeğinize ve vaktinize sağlık
Ceren Hanım ve Bartu Bey, yayını gece saat bilmem kaçta tekrar izliyorum. İnanılmaz keyif aldım. Teşekkür ediyorum günümü güzelleştirdiğiniz için. ❤
Her videonuzda daha fazla okumam gerekiyor diyorum ama bir türlü yetişemiyorum bu yüzden videolarınız benim gibi okumaya yetişemeyenler için harika bir özet oluyor. Teşekkür ederiz.
Kaliteli dedikodu şeklinde bir yayın olmuş bayıldım. Pause etmeden dinledim :D
Dinlediğim en keyifli yayınlardan biriydi, teşekkürler…
Sosyal medyayı aktif olarak kullanmadığım için daha önce Bartu Bölükbaşı'nı tanımıyordum ama bu videonun birkaç dakikasını izledikten sonra hayatta ki olguları ve insanlar üzerinde ki etkisini anlamlandırmamın neredeyse Bartu Bey'in dedikleriyle aynen örtüşüyor olduğunu farkettim. Şuan gerçekten hayrretler içerisindeyim. İnsanlığın algısı bu kadar dağılımışken, gerçeklere bu denli tutarlı ve doğru yaklaşabilen pek fazla kişi olduğunu sanmıyorum çünkü.
Kesinlikle işte tam da anlatmak istediğimiz bu diyerek izledik eşimle, harika bir yayındı. Tekrar tekrar izleyenecek listesine girdi. Teşekkürler 🙏 ❤
Bilgilendirici ve aydınlatıcı entelektüel sohbetiniz sayesinde akla karayı ayırt etmeyi beynimize öğretiyoruz. Çok doğru bir konuya değindiniz. Gençlerimiz sizleri daha fazla dinlesin diliyorum. Emeğinize sağlık.
Kaliteli yayın için çok teşekkür ederim 🧚♀️
Ceren Hocam konuya girişiniz bile bu konularla ilgili duygularımı ifade edip içime su serpti, teşekkürler.
Çok güzel bir yayın oldu zevkle dinledim , Bartu nun bu kadar genç yaşta böylesine bilgili oluşu ve bildiklerini akıcı olarak aktarması takdir edilesi gerçekten … Teşekkürler bilgiler için…
Spiritüel akımların gün geçtikçe artarak çoğalması beni biraz ürkütüyor, büyük şehirlerin zengin semtlerinde yoga merkezleri , Transformal nefes seansları , Meditasyon Merkezleri gibi bir çok kurum açılıyor ve denetimden uzak yetkinliği ne durumda olduğu bilinmeyen kişiler seanslar uyguluyorlar… Hayatta Anlam arayışına giren maddi sorunları olmayan ilişki problemi yaşayan ve bunun gibi birçok sebepten yeni tarikatlaşmaya doğru giden yapılara katılıyorlar … ve orada sen süpersin, sen kendini merkeze almalısın , hayat senin etrafında dönüyor gibi gerçeklikten uzak şekilde sözde öğretilerde bulunuyorlar …
Müthiş bir yayındı emeğinize sağlık ❤
3 buçuk saatin 1 saat gibi geldiği dopdolu bir yayın. Birikimlerinizi bize aktardığınız için minnettarım 🙏🏻
Yayını tekrardan izliyorum da canlıda izlerken 3 saatin nasıl geçtiğini anlayamadım müthişsiniz
Çok güzel ve ilginç bir yayındı❤
Ne kadar keyifli, bilgi dolu bir yayın. Çok teşekkür ederiz. İlgiyle dinledim. Sevgiler
harika bir yayın iyi ki varsın cerenciğim.
Bartu Bölükbaşı nı uzun zamandan beri takip ediyorum kendisinin değimi ile söyleyeceğim iyi bir hatip.
harika ve de muhteşem.
Esrarı hazırlayıp içme aşamasına gelmek bir gözü tedavi etmekten daha zordur diye düşünmekteyim. İşte tarihin en eğlenceli kısımları bu bilgiler oluyor. Bu bilgi ve o zamanın ortamının saçmalığı beni çok güldürdü. Yüzlerce sene öncesinden gelip beni güldüren tarihi kişiliklere teşekkür ediyorum.
yayın çok güzeldi.teşekkür ederiz. benim tebliğcilikle ilgili söylemek istediğim bir şey var. bu sadece dinle alakalı değil ki. eski bir arkadaşım anime izlerdi sonra herkes izlesin diye mesai yapardı adam. size bile yazdı pazar sohbetlerinden birinde. kafa ütülüyor hep böyle. 1 değil 2 değil 5 değil. izleyene kadar kafa ütülüyor adam. savunmasıda şu: "o kadar süper ki herkes bu deneyimi yaşamalı. ben insanların iyiliği için yapıyorum bunu." izlediği her yeni animede aynı şeyi yaşıyor adam. aynı kafa işte. ha din bağnazı ha bu, farkı yokki.
Muhteşem bir yayın👏
Bartu hocam gene döktürdü. Umarım şu yoğunluğu biraz azalır da , daha fazla ekranda görürüz kendisini.
Valla kahvenin frekansına kurban olsunlar 😂😂😂
Bartu Bölükbaşı ve Murat İrfan Agcabay i bu tür konulari konuşurken dinlemek gibi bir hayalimiz var.
Harikasiniz, emeginize saglik ❤❤
Daha önce kanalın hiç bir içeriğini takip etmemiş olsam da başlıktaki spritüellik kelimesinden olsa gerek yayın akışıma düştü iyi ki de düşmüş harika bir sohbet oldu. Benimde geneli yabancı olan takip ettiğim bir kaç spritüel isim var. Benim ilgimi çeken yer şu oldu, insanlık çok büyük bir değişimden geçiyor hep geçti bunun sonrası İsa'nın da Mesih İnsan olarak bahsettiği çok ruhsal bilge bir varoluş hâliyle birlikte dünyada Cennetin Krallığını kuracak bir insanlık mefhumuna doğru yol aldığımız anlatısı. Bu yeni insan ve gezegen savaşmıyor hepsi barışçı ruhlar, kurtla kuzu yan yana yatıyor yokluk yok gezegen dünya dışı yaşam ile bilinçli temas kuruyor falan harika bir hikâye var. Tüm bunların olması da insanın benlik algısında köklü bir değişimden geçmesine bağlı. Yaratıcı bir bilincin farkındalığı ve onunla bağ kurup her şeyde birliği ve eşitliği görmek şeklinde süreç işliyor. Mesele non dualiteye varıyor günün sonunda aslında melek ile şeytan aynı yaratıcı bilincin iki farklı veçhesiymiş ve ayrılık yokmuş. Şahsen benimde inandığım bir hikâye oldu bu kendimce gerekçelerle. Fakat sohbette sözü edilen o pratikler veya beklentilerdeki farklılıklar aklımızı başımızdan alıyor. Spritüellik ile varılması istenen hedef iyi bir eş bulmaktan ya da zengin olmaktan daha fazlası Mesih İnsan olmak o yolda bir şeyler bilmek, hatırlamak asıl amaç olmalıydı. Ya da ben öyle okudum inandım. Günümüzde etrafta olan pratikleri görünce okuduğum hikâyelerin baştan sona yalan olduğundan da şüphe etmiyor değilim. Sohbetiniz tam yaşadığım ruh haline karşılık geldi umarım insanlık benim okuduğum o spritüel metinlerdeki gibi bir dönüşümden geçmeyi başarır. Yani bir umuttur yaşamak herkes bir şeylere inanıyor benim spritüellik deneyimim ilgimde bu yönde olmuştu. Sohbet çok güzeldi aklınıza dilimize sağlık. Mesih İnsan geldiğinde Cennetin Krallığı da gelecek fakat öncesinde insanlığın kıyam etmesi gerekecek, sonumuz hayrolsun ne diyelim. Sohbet için teşekkür ederim. ♥️
24:50 C.Cengiz Çevik hocanın kanalında yayınladığı hala devam eden çok önemli “Antik Kaynaklara Göre Pythagoras ve Pythagorasçılık” serisinde anlatılıyor^^🌿
Bartu neden bu kadar bilgili ve YAKIŞIKLI?
Gerçek bir hear me out
Teşekkürler iyi bir yayın❤
Esenlikler Teşekürler
Hic yorum yapmadim bu zamana kadar geri döndüm tekrar❤Nihayet akli başında akılcı olan insanları dinledim ve kendime geldim oh be❤ ağzınıza sağlık muazzam bir yayındı😊
Oh be ne güzel bölümdür bu böyle 🫶🏻
Bartu nerde kaldı suriye dinleyelim diye çekiçcast beklerken bu güzel sürpriz oldu
Bartu beyi haftada bir programa alsanız .
Uzun zamandır sosyal medyada çok vakit geçiriyorum. Gün içinde her konuda onlarca farklı fikir içeren içeriğe maruz kalıyorum. Bu sebeptendir ki zihnim inanılmaz bir bulanıklık içinde. İnançlar konusunda, gelecekten beklentilerim, psikolojik durumum, ne okumam gerektiği, ne izlemem gerektiği, hayatta nasıl bir felsefe izlemem gerektiğiyle ilgili düşününce düşüncelerimi netleştirmek asla mümkün olmuyordu. Yani ne görsem acaba mı diyordum. Acaba böyle mi düşünmek lazım? Bu spiritüelizm konusunda da geçenlerde cörin ablanın storysinde paylaştığı videoyu izledim ve ben o videodaki kadını bile bu ne anlatıyor acaba diye bir süre takip ettim. Ya burada bir şeyi gözden kaçırıyorsam fikri yüzünden zihnim çorbaya döndü. Yazı yazmayı çok severim, yazamaz hale geldim. Düşünürken, bir şeyleri sorgularken ve yazarken düz bir çizgide kalamaz hale geldim. Ya öyleyse, peki şu acıdan, e belki de böyledir diyeee diyeee neyi düşündüğümü unutuyorum bazen. Bu zamanla konuşmama da yansıdı, tutarlı sohbet edemez oldum. Bir konudan giriyorum varılacak sonuç belli, konu zihnimde öyle dallanıp budaklanıyor öyle parçalanıyor ki yarım saat konuşsam başladığım yere dönüp konuşmamı toparlayamıyorum. Sorunum ne diye düşündükçe de aynı döngüye düşüyorum. Gün içinde onlarca şu belirtileriiniz varsa bu rahatsızlığınız var, böyle davranıyorsanız anneniz babanız size şunu yapmıştır, böyle davranıyorsanız şöyle travmanız var.... Kendime de yardım edemez oldum. Şimdilerde hala sosyal medyayı tamamen bırakabilmiş değilim. Ama şükürler olsun sorunun nerede olduğunu anladım. Üstüne bir de cörin ablamın yayınlarında iki aklı başında sohbet duymak o kadar iyi geldi ki. Bu spiritüelizm konusu da bu hikayede aklımı bulandıran konulardan biriydi. O safsatacı kadını bu saçmalıyor diyip takipten çoktan çıkmış olsam da keşfetimde hala o tarz videolar var. Bu konuda ayıldıkça (cörin ablamız pazar kahvelerinde öz hakiki kişisel gelişim videolarında defaatle uyardı) konuda kendi içimde daha da derinlere indim. Çünkü bu konuda olduğu gibi bir çok konuda akıl dışı deli saçması şeylere maruz kaldıkça insanın aklı gerçekten karışıyor. Kendinize dikkat edin aklınıza mukayyet olun. Aklın bilimin yolunda kalın. Evet hayat zor, insan hayatını kolaylaştıracağını düşündüğü her şeye inanma eğiliminde oluyor ama inanın bulanık bir zihinle yaşamak her şeyden daha kötü. Videoda konunun evrilip uyuşturucuya gelmesi tesadüf değil. Gerçeklikten kaçma eğilimi ile yaptığınız şeyler sizi uyuşturur. Bu bazen kalpazanlara inanmanızdır bazen de uyuşturucu. Sevgilerle, oversharingten muzdarip bir vatandaş....
Sorunun nerede olduğunu anladım dedin neredeymiş? Bir de artık zihnin bulanık değilse bu konuda ne yaptığını anlatır mısın?
@serkanpasha sorun fütursuzca sosyal medyada önüme çıkan her içeriği tüketmem ve her bilgiyi filtrelemeden gerçek olabilir diyerek kabul etmem. Sosyal medyada eskisi kadar çok vakit geçirmiyorum. Baktığım zaman da insan olan her içerikten kaçıyorum. Dağ taş kedi köpek takılıyorum. Son zamanlarda eşek sıpası videoları favorim. Daha sakin ve zihin dinlendiren şeylere yöneldim. Biraz konfor alanıma çekildim. Beni yormayacak kitaplar okuyorum. Ve bu konuyu olabildiğince sindirdim üstüne de düşündüm. Tabi bu çok kişisel bir durum. Size ne doğru geliyorsa, neyin iyi geldiğini hissediyorsanız onu yapmalısınız.
Şahane,muhteşem teşekkürler.
Videoyu izlerken bir yandan not alasım geldi 🎉🎉
Bartu hocamı izlemekten videoya odaklanamadım 😀
Ceren Hanım, selam. Sizi gerçekten çok beğeniyorum, ancak bu konuda sizi eleştirmem gerektiğini düşünüyorum. Lütfen bu eleştiriyi açık fikirlilikle karşılayın.
Türkiye, insanını her zaman bir mendil gibi kullanıp atmıştır. İnsanları hor görmüştür, özellikle de fakir sınıfları.
Türk ailesinin genel yapısına bakacak olursak, köklü, kent soylu bir geçmişi olmayan ve kendi tarihine sahip çıkmayan ailelerin bölge fark etmeksizin benzer bir yaklaşım sergilediğini görebiliriz. Bu yaklaşımın temel özelliklerinden biri, aile geleneğinin olmamasıdır. Bu nedenle nesilden nesile aktarılacak bir hikâye, bir görgü ya da bir anlatı mevcut değildir. Buna rağmen aile içinde çok güçlü bir kontrol mekanizması vardır. Ancak bu kontrol, koruyucu veya geliştirici bir amaca hizmet etmez.
Türk insanı, neden evlendiğini ya da neden ebeveyn olduğunu bilmez. Bu eylemleri bir görev olarak da yapmaz. Aslında, bunların hepsi bir tür “ölme” ya da “yaşamama” girişimidir. Ama aynı zamanda bir kalkandır. Bu davranışın temel sebebi, ekonomiktir. Bu durumu, ekonomik statüleri değiştikten sonra refleksleri de değişen ailelerde gözlemleyebiliriz. Yurt dışında üniversite okuyan, AKP’li milletvekillerinin çocukları da bu duruma bir örnektir.
Türk insanı, ekonomik ve sosyal koşullarla baş edebilmek için evlenir. Bu tür evliliklerde cinsellik genellikle önemsizdir ya da ilişki, "Müge Anlı" programındaki türden kaotik durumlarla doludur. Kadın, genellikle aile evinden kurtulmak için evlenirken; erkek, çoğunlukla annesinin isteği doğrultusunda evlenir. Türk babaları ise ya silik bir anı olarak ya da sert bir otorite figürü olarak var olur. Ancak her iki durumda da bu, babanın "kendi olamama" meselesiyle yüzleşmesine hizmet eder.
"Gariban, fedakâr kadın" olarak tanımlanan annelerimiz de aslında o kadar gariban değildir. Çünkü bu insanlar, kötü hikâyeler ve kördüğüme dönüşen travmalar içinde büyümüş olsalar da yetişkin bireylerdir. Buna rağmen ömürleri boyunca "Ben ne yapıyorum?" diye sorgulamazlar.
Türk insanı, ölmek için anne baba olur. Kendi olamadığı her şey için hesap sorabileceği bir şeye sahip olabilmek amacıyla ebeveyn olur.
Yine aynı şekilde, Türk insanı evliliğini ayakta tutmak, eşi evde tutabilmek için çocuk sahibi olur. Ama hiçbir zaman gerçekten “anne-baba olmak” için çocuk sahibi olmaz. Zaten "anne-baba olmak" ne demektir, onu da bilmez. Ne kendisi anne-baba olmuştur ne de bu konuda derinlemesine bir düşünce geliştirmiştir.
Ebeveynlik, bu insanlar için ya kendilerinin bir uzantısı ya da şamar oğlanı olarak yaşanır. Nesiller boyunca aktarılan kişilik bozukluklarının bir yansımasıdır. Çocuk, doğduğu andan itibaren ne bir görgü ne de bir imkân görür. Anne-baba, çocuğu yetiştirmek için çaba sarf etmez. Onu sokağa salar ya da eline telefon verir. Ancak her açıdan çocuğu kısıtlar: kimliğini, bedenini ve özgürlüğünü sürekli kontrol eder. Bu sınırlar öğretici veya geliştirici değildir; sadece çocuğun yaşamasını istemezler. Çocuğun kendiliğini deneyimlemesine izin vermezler. Erkek çocuğu annenin “doğurduğu kocası”dır, kız çocuğunun ise annenin yaşayamadığı hiçbir şeyi yaşamasına izin verilmez.
Ama bütün bunlar, “kapı gibi babam” ve fedakâr iyi anam”kisveleriyle çocukları efsunlayarak yaşatılır. Bu yüzden kimse ailesini sorgulamaz. Zaten sorgulasa, yaşayacağı büyük ihanet ve yıkımı da kaldıramaz.
Bu yüzden Türkiye’de doğan bir çocuk, laboratuvar faresinden hallice bir yaşam sürer.
Ailede köklü bir geleneksel yapı olmadığı için, bu cenderede karlı çıkmasını sağlayacak birkaç şey öğrenebilmesi de pek mümkün olmaz.
Elbette bazı aileler, doğaları gereği iyi insanlar olabilir. Yine de bu köklerden gelseler bile iyi insan olmayı başarabilmiş bireyler azınlıktadır. Ancak belirtmek gerekir ki, fakirlikten ve kötü bir aile kültüründen gelmiş olsalar bile, iyi insanlar bir araya gelerek çocuklarını sevgiyle ve basit bir anlayışla büyütebilirler. Bu tür insanlar çok azdır.
Genel olarak ise Türkiye’deki aile yapısı, yukarıda anlatılan kalıpların yöreye göre değişen versiyonlarından ibarettir.
Bu tür ailelerde büyüyen insanlar, doğuştan sahip oldukları kimliği hatırlayamazlar ve gelişim süreçlerinde de yeni bir kimlik inşa edemezler. Soydan gelen bir geleneksel anlatı olmadığı için ellerini nereye koyacaklarını bile bilmezler. Çünkü aileleri onlara hiçbir şey öğretmemiştir.
Bu insanların ne kültürel ne de entelektüel bir birikimi olmadığı için, internet ortamında karşılarına çıkan ilk anlatıya kolayca yatkınlık göstermeleri normaldir. Eğer bu anlatıda kendilerine alan bulabilirlerse, orada köklenmeleri de kaçınılmaz olur. En azından biri, sonunda onlara eksik kalan ebeveynliği verir. Onlara durumları nasıl anlayacaklarını, kendiliklerini nasıl deneyimleyeceklerini öğretir. Duygularını nasıl anlamlandıracağını bile bilmeyen bu insanların, ilk karşılaştıkları çatının altında yuva kurma isteği aslında bir iyileşme çabasıdır.
Bu kadar devrik ve düzensiz bir yazı yazmış olsam da aslında neyi anlatmak istediğimi herkesin anladığını biliyorum. Çünkü bu durumu herkes ya kendisi yaşadı ya da okulda sınıf arkadaşlarının yaşadığını gördü. En azından sokakta buna tanıklık etti.
Ceren Hanım, sizin yanlış bulduğum söylemleriniz, küçümseyen tutumunuz ve dışlayıcı yaklaşımınızla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. "İşte, çalışmak istemiyorlar" gibi telefonunu çıkar göster tarzı klişe ifadeler artık bu konulara tahammülünüzün kalmadığına işaret ediyor. Ama bunun niyetiniz olduğunu düşünmüyorum.
Bu tür söylemler, sadece bu insanları daha fazla dışlayıp ötekileştiriyor. Türkiye’de aklıselim kalmaya çalışan herkesin, diğer insanlara sabırla ve şefkatle yaklaşması gerektiğine inanıyorum. Çünkü hepimiz çok büyük bir eziyetin içinden çıkmaya çalışan masum çocuklarız.
Lütfen kimseyle dalga geçmeyin. Bu tür insanları itmek yerine, tam tersine onlara yardımcı olun. Programın başından beri Bartu Bey’in anlattığı bilimsel kaynaklar ve bilgiler, bu insanların pusulası olabilir. Ancak programın sonuna doğru sergilenen küçümseyici tavır, onları yeniden dışarı itecektir. Yine de herkesin niyetinin iyi olduğunun farkındayım. Yanlış anlaşılmak istemiyorum.
Hep aklıma olan bir videoyu hatırlatmak istiyorum, nişantaşında iki tane ergenlik çağındaki genç kız telefonlarının kamerasında outfit check videosu çekerken arkadan gelen kent soylu teyzemizin ilk sorusunun SİZ NEREDE OTURUYORSUNUZ? sorusu olması tesadüf değildir. :)))
Çok güzel video teşekkürler❤
Çok iyi program olmuş.
Bilgiye doyduk oh, tesekkurler
Bayiliyoruz bu ikiliye
İşin özü din ile din tüccarlağını birbirinden ayırabilmek ve inançları şuurlu bilinç ile kavrayarak yaşamak. Bir dini yaşamak insanın kendine yada çevresine zarar vermemeli. Kula kulluk olan din olmaz zaten ki ülkemizde tüm bu cemaat ilişkileri ,hatta malesef ki idari makamlarda bu durumu net görüyoruz.
Harika yayındı
Teşekkürler ❤
Ölüguru😁Aşırı tatlı bişey bu🩵
Harikasınız!
spiritualizm meeraklıyım hocam ben ya, beedri ruhselman, aleister crowley, altın şafak örgütü, thule, madam balavatsky, vsvs müslümanım bir de,sizi severek izliyorum.
Her şeyi boş verinde bu yoga merkezleri kampları asla vergi vermiyor makbuz kesmiyor .
Gurusu 2.Mahmut olanı tebrik ediyorum.
çok güzel kitabi bilgi mükemmel bir derleme ama gerçekten o insanların yanında bulunup araştırdığınızda kitaba bakmak yerine farklı bilgilere ulaşıyorsunuz..şamanlık Kâmlıktan gelir kelime kökü de ayndırı.İlgileniyorsanız size harika bir eğitim önerebilirim Bartu kardeş.
merhaba acaba yayının başında bahsedilen ingiltere ve fransanın sömürge anlayışı özellikle ingilterenin sömürgelerini yönetmesiyle ilgili okuyabileceğim önediğiniz bi kaynak var mı
Çok tuhaf bir şey oldu az önce... Yayını banttan izliyordum Bartu'nun Erkan Kolçak Köstendil ismini anmasından 15 dakika önce Erkan Kolçak Köstendil benim
işyerimdeydi..Yayın içeriği spiritüalizm ve inanmamakta haklısınız.... 17:40 Az önce de Bozzo in the wood diye bir korku filmini netflixe çeken Ömer Sarı isimli bir yönetmen geldi... Bugün neler yaşıyorum ben...
Vallahi millet Witchcraf eğitimi filan açıyor. Şaşkınlıkla takipteyim. 😃
Foucault Sarkacı'ında Umberto Eco bu saçmalıklarla hesaplaşır. Bartu hocam kadar harika....
Yayını kendimce 3 bölümde izledim her bölümde bizim Umberto nun "prag mezarlığı" romanı geldi aklıma
3. Dkda yaptığınıx açıklama bence tüm dinleri anlatn bi sözdü 🫢
Kim "kadim bilgi" diyorsa kaç ordan.(bknz. Sinan Canan)
Gençler arasında moda olan 777 beni sinir ediyor :D telefon ekran resmı yapılması dövme yapılması.Bu şansa bel bağlamak.Bu şans oyunlarında çevrilen rakamlar sırada neyin geleceğini bilememek ve bunun için sürekli denemek.Telefon uygulamarıda bu şekilde sürekli sırada ne gelecek diye çeviriyoruz videoları bagımlılık yaratıyor meraka ve şansa.Bence bazı şeyleri moda yapmalarının sebebi onunla birlikte olan uygulama alanı.
ve Çözüm önerim bilinçli tüketi olma konusuna daha yoğunlaşmak multidisipliner düşünmeyi öğrenmek örneğin tarih ve psikoloji arasındaki bağlantıyı öğrenmek gibi psiko-tarih gibi bu bize yorum yapma yeteneği verir.Karşılaştırma yaparak iki farklı kaynaktan okuma yapmayı öğrenmek.
03:24:11 youtube'taki o kanalları tarif edince , sen adını söylemeden hangi kanaldan bahsettiğini anladım. survive the jive.
sarışın sakallı 30'lu yaşlarda bir adam.
yakın zamanlarda türkiye'ye de geldi o.
istanbul'a.
vidyosunu seyredebilirsiniz.
Bartu hocam, parti kur arkandan yürüyelim...
Kesin biliyordur diye düşünüyorum; Bartu Bey’den bir Aleister Crowley dinlemek isterim. 😊
1980'den beri uygulanmayan o kanun uygulanmalı mi peki ?
Emekli imamım ama merakla izledim süper ❤😅
Bunlar hep boş gezmekten başka bir şey değil diyesim geliyor ya xkalxjLxnzlxnz inanamıyorum yani vay be gerçekten insanlar bambaşka dünyalarda hayal gücü sınırsız yaşıyolar
❤❤❤❤
👏👏
2:30:00 nasıl düzelebilirim
2:30:15
3:34:29 herhangi bir günlük tartışmada girdiğim mod bu lol
kisa özet "gelin iktidari degistirelim"😂😂😂
Ben de vampirlere karşı değilim ama kan emmelerine karşıyım!
Nasıl spiritüel uyanış yaşayabilirim enter
Oymak başım bu yayın bu saattemi yayınların 3 saat uyuya kalıp bir sürü şey kaçırcsz
👍
🎉
crecgan fort izlerdim arada denk geldikçe inanamadım düşününce doğru hep bir propaganda üzerinden ilerliyor aslında
Bartu'nun interneti bile bilgi, kültür ve kas oranına karşı gelemeyip tövbe etmiş helallik istemiştir. Yayınların devamlılığı için palo santo yakıp gökyüzüne melül melül bakacağım...
İncelemelerim başladı Bartu bey Türk'e ya da Kürd'e benzemiyor. Daha çok kuzey ülkeleri avrupa ülkelerine benziyor.
@@Farkındaaaa bu kafayla Atatürk de Türke veya Kürde benzemiyor kuzeyliye benzemiyor. allahım yarabbim bitmedi şu milletin türklüğü kendi amcasının halasının tipine indirgeme saplantısı.
Of yeter valla bıktım şu gen muhabbetinden
insanlar hayvanlar ve tanrilar