Zamanın hem döngüsel hem de çizgisel olabilmesi adına şunu düşündüm: Dünya üzerinde yürürken biz onun yuvarlak olduğunu anlamıyoruz çünkü devasa bir küre bizim boyutumuza göre. Benzer şekilde zamanın döngüselliği o kadar büyük bir çember ki biz doğup ölene kadar geçen süre bize çizgisel gibi geliyor.
Aynı şeyi düşündüm. Çember noktalardan oluşur. İki noktadan yalnız ve yalnız bir doğru geçer. Çemberin birbiri ardına dizilen noktalarından ardışık ikisi arasındaki doğrusallık çemberin döngüsel yapısından bağımsız biçimde doğrusaldır. Doğrusallık ve döngüsellik birbirlerini üretirler. Doğrusal iki nokta arasındaki kısa deneyimler ve gözlemler döngüselliğin ancak sezgiyle kavranmasını mümkün kılıyor olabilir. Henüz. döngüselliğe, bütüncül bir kavrayışla hakim olabilecek bir bilinç düzeyinde değiliz. Daha üst (4,5,6..) boyutlara eriştikçe alt boyutlara ilişkin algılarımız da netleşecek, algılama kapasitemiz de çember üzerindeki tüm noktaların merkezle birleştiği dairesel ve bütüncül bir algıya evrilecektir diye düşünüyorum.
Zaman hem dongusel hem de cizgiseldir. Kisi bazında cizgiseldir. Ancak milletler bazında donguseldir. Bir şekle benzetirsek zaman spiraldir. Akıp giden bir nehir ama bıraktığınızda üst üste gelen bir dairedir.
Zaman gercekte soyuttur zihinseldir. Zamanın araçsal oluşu onun gerçekte olduğunu göstermez bu yüzden de deneyime özgü bir döngüsü vardır çünkü gözlemci varsa zaman vardır
Olağanüstü kafa açıcı bir anlatım! Bana bir de Eşkıya filminden bir repliği hatırlattı; Cumali son nefesini vermek üzereyken Eşkıya'ya çok korktuğunu söyler ve ölünce ne olacağını sorar. Eşkıya'nın cevabı "Korkma sadece toprağa gideceksin, sonra toprak olacaksın, sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin, oradan özüne ulaşacaksın, çiçeğin özüne bir arı konacak, belki o arı ben olacağım" dır.
İşin aslı Hepimiz ölünce ne olacağımızı çok iyi biliyoruz. Sorun bunu kabullenmekte. İnsan 25 farklı Elementten oluşmakta ve bizi oluşturan bu elementtler biz öldükten sonra ait olduğu doğaya geri dönecek..
Yks'ye 4,5 ayın kaldığı şu stresli zamanlarda yarım saatliğine de olsa hayatın pratik zorluklarından kaçıp teorik konular üzerine düşünmek öyle rahatlatıcı ve keyif verici ki, düşünmenin zevki böyle bir şey olsa gerek
Sufizm özelinde İbni Arabi ekolünün döngüsel zaman anlayışını da bu çerçeveden değerlendirmenizi isterdim.Hatta panteizm ve vahdeti vucut teorisinin karşılaştırması konulu müstakil bir yayın yapmanız ne güzel olurdu.🙏 Tüm emekleriniz için teşekkür ediyorum.
@@almanduku9043Evet üslup olarak kendi alanı dışındaki konularda mütevazi davranıyor ve ayrıntılı bilgisinin olmadığı durumlarda özellikle bilgilendiriyor.Lakin karşılaştırmalı bir çalışmayı Pelin’den dinleyebilmek ufuk açıcı olacaktır diye düşünüyorum.
@@sedacebir2929 bu budizmin 124000 peygamberden birinin öğretilerinden yani ortak bir noktadan çıktığını da gösterir. Tabi diğer dinler gibi paygamber ve suhuf çizgisinden çıktıkça, inandıkları gibi yaşayamayınca, yaşadıkları gibi inanmışlar. Mesela orijinali letaif iken sadece enerji yönü ile ele alınarak çakra adında git gide başkalaştı.
Zaman geçmiyor, biz zamanın içinden geçip gidiyoruz. Zaman , insanın yarattığı bir kavramdır, saatler de öyle..Dün, bugün ve gelecek birdir.. ( Söyleyen : Ben ).
Kıyafetler bizim üretimimizdir ama biz onları giymiyoruz, kıyafetler bizi içine alıyor gibi bir yargıya varabilir miyiz bu şekilde? Ya da Sartre'ın deyimiyle "ben bu sandalyenin bilincindeyim" değil, "bende bu sandalyenin bilinci vardır" cümlesindeki anlamı mı çıkarmalıyız? 🙏🏼
İnanclarımız fərqli olsa da, danışıq üslubu, akademik və praktiki biliklərinizin üst səviyyədə olması çox ləzzət edir. Ətraf mühitin detallarına enərək, onu cümlələrə çevirməyiniz, sadəcə və sadəcə, möhtəşəmdir
Seni dinledikçe karanlıktan aydınlığa;Seni dinledikçe doluyor içine huzur mutluluk şifa ne güzel anlatıyorsun:) Aşk aşk dilara emeğine sağlık yine dobdolu bir bilgi tranferi yaşadım. Tskler saol var ol cansin hani ;)
Her seyin bir surec oldugu dusuncesi uzun yillardir aklimdaydi. Kelimelere dokemeyip adlandiramadigim bir cok hissiyat ve varsayimimi tanimladigin icin tesekkur ederim. Tum bassettiginiz senaryolar uzerinden sistemler ve dunyada bin denge kurulmaya calisiliyor. Bunlarin farkinda olup fikir yurutmek cok guzel bir ayricalik 👋
Zaman üstüne kitap önerisi de verebilirim 1-Öznel ve Nesnel Zaman Feyza Ceyhan Coştu 2-Norbert Elias Zaman Üzerine 3-Bitmeyen Geçmiş İthaki Yayınları 4-Zaman Kavramı Aristotelesten Heideggere İmge Yayınları 😅
Merhaba sizi zevkle izliyorum,sizdeki gelişim ve döngüselligi de😊,Anlamakta zorlandigim bır kitap da"Zamanın Sonu"David Bohm ile Krishnamurti nin soylesileri şeklinde ilerliyor...sevgilerimle.
Dilbilimciler varsa benim en çok merak ettiğim şeylerden biri de bazı dillerde bazı zamanların olmaması. Dolayısıyla bu onların düşünme biçimlerini de etkiliyor, zamanı nasıl algıladıklarını da etkiliyor. Örneğin İngilizce’den Swahilice öğrenirken bazı “tense”lerin olmaması bizi anlamamız noktasında çok zorlamıştı. Daha sonra Türkiye’de üniversite okumuş ve Türkçe öğrenmiş Tanzanyalı biriyle konuşunca bazı zaman kalıplarını daha iyi anlamıştık.
Sizi beğenerek ve keyifle izliyorum tebrikler . Ufak bir katkı : “İbn Arabi'ye gore dehrin yani zamanin ilkesinin küresel varlikların donüşleriyle ortaya çıkmasi ile onun dairesel veya dongusel olmasi arasında yakin bir ilişki bulunmaktadir. Ibn Arabi bu konuda şoyle demiştir: "Zaman, küreler gibidir. Peygamber şöyle buyurur: " Zaman Allah'in kendisini yarattigi ilk haline dondu." Bu hadiste Hz. Peygamber, Allah'in zamani dairesel (daire şeklinde) yarattigim belirtmiştir. “ MUHYİDDİN İBNİ ARABÎ’DE ZAMAN KAVRAMI - Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Sadık Türker-ÖZKAN, HATİCE Yüksek Lisans Tezi
Gerçekten içine doğduğumuz kültür gereği kabul ettiğimiz çizgiselliğin yerine döngüselin açıklamasını dinlemek bile insanın içini ferahlatıp istemsiz bi gülümseme konduruyor suratıma. resmen kafam açıldı. bu konuyu çok beğendim acilen bi şeyler okumalıyım üzerine.
@@Mr.Nobody-. evrende algılayabildiklerimiz çok ufacıkken bi konu hakkında imkansız demek bana "imkanlı" gelmiyor. yine de araştırmaya değer olduğunu düşünüyorum.
@@sofyayc Teker teker sonsuza dek saydığımızı düşünürsek bize sonsuz zaman dahi verilse de sayamayız. Çünkü ne kadar teker teker birleştirme yaparsak yapalım nerede durursak bir sonrası vardır. Sonsuz zamanınız olsa bile bu sayıları tüketemezsiniz. Evrenin geçmişinde sonsuz neden var dersek aslında sonsuzu tüketip şu an buraya geldiğimizi söylemiş oluruz. Sonsuza kadar ileri saymak mümkün değilken, Sonsuzdan geriye saymak da mümkün değildir. Bu mantıksal açmazı kaldıracak tek şey ise ilk nedenin olmasıdır.
Videolarınızda da döngüye girdiğimi farkettim. Zaman olarak geçmişte yaptığınız bir paylaşım, bugün yapılan paylaşıma yeniden dönüş sağlıyor. Evet zaman döngüseldir, belki de her izlediğimizde yeniden bakış açımız değişiyor.
Zaman konseptli bir felsefi tartışmanın reklamdan sonra "Şimdi" diyerek başlamış olması çok güzel geldi bana. Belkide zaman bir yanilsamadan ibarettir olmuş olan olmakta olan ve henüz olmamış olan diye bir şey yoktur belkide.
Aslında döngüsel zamana yakın olmak pekte uzak bır kavrayış gibi gelmiyor Özellikle pastoral bir hayat yaşıyorsanız doğa tohumlar , ölen tüm canlıların doğaya kattığı o zincir vb. Fakat burada bır anlamlandırma ve inanç sorunsalı yada bizler zayıf insan için bir caba kuşkusuz var. umarım bizde o hakikati nedeni adı neyse bulup anlamlandıra biliriz aksi gerçekten zor , teşekkürler PELİN yine harikuladeydin.
Bahsi geçen zaman anlayış algısına dair ilk okumamı yaptığımda Bektaşilikte döngüsel zaman anlayışı olduguna dair bir şeyler okumuştum. Daha sonra zamanı kavrayış farklılıkları çok ilgimi çekmişti ama okuduğum zamanlar pek bir şey anlamamıştım biraz flu gelmişti genel olarak. Konuyu herkesin anlayacağı bir dilde tertemiz ve akıcı anlattığınız için çok teşekkürler. Gayet güzel temellendirdiğiniz ve birbirine bağlarken herhangi bir kopukluk olmadığı için oldukça kolay anlayabildim. Videoda bizim toplumumuzdaki döngüsel zaman anlayışını benimsemiş alt-topluluk/inanç/mezhep vb. bahsetseniz çok daha güzel olurdu. Emeğinize sağlık. Yorumumu okuyup merak eden olursa Bektaşilikteki döngüsel zaman anlayışını Reha Çamuroğlu'ndan okumuştum.
Harika bir anlatım. Çoğu zaman düşündüklerimin anlatılıyor olması çok güzel bir duyguymuş. Varlığımız bu dünya için sonlandığında bilinç ya da ruhumuz buradaki deneyimleri alarak başka alemlere geçiyor ya da tekrar bu aleme geliyor ama farklı zamanlarda. Bu olabilir. Doğumumuzu hatırlayan var mı? Yok. Bilinçli olarak doğuyoruz fakat hiçbir şey hatırlamıyoruz. O zaman ölümden sonra bilinç, başka bir yerde tekrar doğabilir. Ya da doğmaz, başka alemlerde bilinç olarak devam eder. Yine bir varlıktır ama bedenli değil. Dönüşümü çok düşünüyordum bu aralar ve böyle bir videoya denk gelmek beni mutlu etti. Teşekkürler.
Çok teşekkür ederim Pelin Dilara Hanım. Benim için çok faydalı bir video oldu. Vakit buldukça ders çalışır gibi not alarak dinliyorum videolarınızı, bu videoda not tutulması gereken bir video olmuş tekrar teşekkür ederim🙏🙏❤️🌺 Başarılar🌞
Döngüsel zaman anlayışında ( kendini zorunluluktan tekrar eden bir anlayışta ) tanrı kavramına gerek olmadığını yine söyleyemeyiz . Sürtünmesiz yer çekimsiz ortamda tekerleğin sonsuza kadar dönmesi için bile ilk kuvveti uygulayacak ona momentum kazandıracak bir kuvvete etkiye gerek olduğu düşüncesindeyim. Bence zaman-evren bir çizgi üzerinde bir yöne doğru döngüsel hareketler yaparak ilerleyen bir fenomen.
Eski Türk kültüründe de çizgisel zamanın olmadığını eskatolojik mitlerin olmadığından anlıyoruz. Çizgisel zamanın ortaya çıkmasıyla insan zihninin "otobiyografik bellek" yetisi kazanması paraleldir, diye düşünüyorum. Yani bu durum insan zihninin eş zamanlıliktan art zamanlıliğa geçişini sembolize ediyor
Çok güzel bir video olmuş tebrik ediyorum. Videoyu izleyince bu tarz döngüsellik ve büyük oranda Evrenin döngüselliği ile lgili benim aklıma gelen en güzel Bilim-Kurgu hikayelerinden biri de şüphesiz Isaac Asimov'un 'The Last Question' yani Türkçe'si "Son Soru" adlı kısa hikayesi olsa gerek. Hatta yazarın en sevilen ve meşhur kısa hikayesi bile olabilir. Son Soru'yu okumamış olanlara muhakkak okumalarını tavsiye ederim.
"Hiçlik varlığı barındırıyor yani varlık hiçlikten meydana geliyor ve bu çelişki." 12:40 Hiç te değil, yokluktan var eden ve varlığı ebedi olarak da yaşatabilen sonsuz kudret sahibi Tabi ki vardır. İşte bu Tanrıdır.(Allah Teala)
Patlamadan önceki yokluğu ve maddesizliği tanımla ve ispat et, ardından yaratıcının varlığını ona göre ispatlayalım. Yoktan madde var olup, günümüzdeki biçimine evrilebilir mi? E var, demek ki olmuş bir yanıt değildir. Yoktan madde ve buna bağlı akledebilen varlıklar, bilinç ve duygu oluşuturulmuşsa, bunun delili bir yaratıcıdır. Bu kadar basit! Var, demek ki kendi kendine tesadüfen olmuş bir yanıt olamaz! İşin asıl ilginç yönü, açıkça ve delilleriyle Tanrının var olmadığını ispat edemeyenler, varlığının ispatını istiyorlar! Her yönüyle evrendeki elementler ve madde mevcut doğa kanunlarıyla birlikte bir diyalektik düzen içinde evrilmektedir. Bunun arkasında bir yaratıcının olmadığı ispatlanamaz! Tespit edilen doğa kanunlarına aykırı düzensizlikler bile (bizim henüz bilmediğimiz) daha büyük bir sistemin düzenine bağlıdır ki, örneğin evrendeki muazzam kara deliklere ve antimaddeye rağmen, süreçsel yaşam evrende henüz varlığını koruyabilmektedir ve neticede, dinde öngörüldüğü gibi, vakti geldiğinde topyekûn yok olacaktır.
Sevgili Dilara, mikro ve makro ilişkilerimizde iletişim, duygu durum, davranış boyutunda ya da akademik bağlamda diğerleriyle anlaşmazlık yaşamamızın temel sebebi tam olarak anlatmış olduğun konu ile ilgili... Burada bir farkındalık oluşturabilirsek birbirimizle daha iyi anlaşmanın yolunu keşfetmiş olacağız. Bu adımı attığın için teşekkürler ❤
Anlatımlarınız harika.Sizi dinleme günlük rutinlerim arasına girdi.Buradaki zamanın donguselliginde aklima takilan bir soru,eğer cizgisel zaman yoksa yeniden yeniden mi yaratilacagiz.Beden ve ruh yok mu.Eger hersey tesadufu bir gerceklikse iyi olma cabamiz niye.Bazilari cok daha iyi konumlarda iken bazilari neden konum olarak kotu.Genellikle kotu insanlar yasamda iyi durumda.Calan ,yalan soyleyen vs.Degerlendirme yapilacak bir son yoksa niye iyi olma cabalari.Kotu insan olarak iyi konumda olmak daha cazip degil mi.Hepsi bir tarafa tekrar tekrar ayni mukemmellikte mi yaratiliyoruz, ya da bazilari neden engelli vs doguyor.Gerci bu cizgisel zaman dada sorguladigim birsey.Uzatmayayim.Tesekkur ederim Emeklerinize saglik.
Teşekkür ederim güzel bir konuydu....Ben bu konuyu çokluk kavramı üzerinden ele almak istedim....Bir evren olmadığına göre birden fazla evren vardır. Bu evrenler bir çizgide gitmemekte tekrarlanarak çoğalmaktadır...Sayısız ...Bir evren aslında tekil ama tümeli temsil eder....Birçok evren ise tümel ( Çokluk ) Zaman kavramına gelindiğinde birbiri içine geçmiş zamanlarda olabilir...Birbiri tekrar eden ( döngüsel )zaman /boyutlar denebilir. Aslında yaşadığım yer ile ilgili Dünyadaki zaman ile Uzaydaki zaman kavramı çok farklıdır...Bu da bizi etkilediğini düşünmekteyim....
Şöyle bir problem var adına hareketin başlangıcı problemi diyebiliriz Evreni zamanı daire bir şekilde döngüsel düşündüğümüz zamanda da bir video zaman çizelgesindeki süre gibi bir time pointi olmak zorunda çünkü zamanda geçmiş gelecek ve şuan diye bir şey vardır eğer time point olmazsa dairenin her noktası şuan olmak zorunda bu durumda geçmiş ve gelecek diye bir şey olmaz her an şuandır bir time pointi döngüsel zaman anlayışında da doğrusal zaman anlayışında da olmak zorunda şuan deneyimlediğimiz zamanda aslında time pointi olan bir zaman çünkü geçmiş gelecek ve şuan var bir hareket var bir ilerleyiş var buradaki hareket zamanın ilerleyişidir hareket aslında maddenin zamandaki bir değişimidir değişim yoksa ya hareket yoktur yada zaman yoktur. hareketin olmadığı şuan ki bilgimiz ile evrende sadece mutlak 0 dediğimiz - 273 derecede hareket yok evrende her şey mutlak sıfırdan uzaklaşma eğilimindedir mutlak sıfır maddenin başka bir hali olduğu söyleniyor maddenin bu hali evrende rastlamanız çok düşük bir ihtimal yani dairesel zaman anlayışında da çizgisel zaman anlayışında da hareket dediğimiz time point olmak zorunda time point de anlattığım nedenlerden dolayı sürekli ilerlemek zorunda burada şöyle bir problem çıkıyor bu time point dairenin bir yerinde başlamış olmalı başlamasa bildiğimiz hiçbir şeyi bilemezdik hayat o noktada donuk bir video gibi kalırdı yani dairesel bir zaman anlayışında da çizgisel zaman anlayışında da tanrıya ihtiyaç duyuluyor bu hareket başlangıcı problemini başka bir şekilde çözene kadar bu problem tanrıya ihtiyaç duyuyor Cennet cehennem kavramına da şu şekilde bakış açısı getirebiliriz döngü her döndüğünde insanlığın yaptığı her şeyin evrene doğaya yansıması oluyor her döngüde ya iyiye gidiyor ya kötüye her döngüde doğanın ve insanlığın kaderini davranışlarımızla belirliyoruz. Hareketin başlangıcı problemi daha iyi bir çözüm gelene kadar tanrıya ihtiyacı doğurduğu için tanrıyla birlikte cennet ve cehennem kavramları da türetilebiliyor
Mükemmel bir anlatım, emeğiniz çok değerli. Belki zaman konusunda daha ufuk açıcı gayretler içinde olsak din adı verilen yaratımların bize göre düşünen türüne daha bir anlam verebiliriz. Çünkü şu andaki boyutsal hayatı sadece kendi türümüzün düşünüp dile getirdiğini savlıyoruz. Acaba öyle mi? Ama eğer öyleyse zaten özgür düşünceye karşı kurallar ve güncele uygun olmayan dayatmalar ve de uygulayıcıların uygulamalarına bakınca zaten din yerine içsel bir aydınlık koymak gerektiği açık. Diğer yandan zamanın farkına vararak eğer bahsettiğiniz üçlünün son bölümüne daha fazla vakit ayırsak bana göre evren rahatlayacak ve derin, temiz bir nefes alarak bizlere de verecek. Bu tanım enerji ve titreşim dünyası için daha geçerli. Bir şekilde bugünlerde korku unsuru olarak kullanılan yapay zekanın hiçten oluşup kendini geliştirerek genişlemesinin kolay açıklamasına erişilebilir. Öğrenen ve sürekli gelişen bir chip veya program olarak insan ele alınmaya başlandığında bugünkü taassup, inanç baskısı sona erecek ve oraya ayrılan devasa madde ile zaman enerjisi ileriye yönlenecek proje fikirlerine kaynak olacaktır. İnsanların içsel ve dışa dönük kavgayı bırakarak andaki zenginliklerin farkına varması sonucu çok basit ve sade bir seviyeye erişmek olasıdır. İki bin yıl dünya tarihi için büyük bir zaman ifade etmiyor ve bu dönem dışarı çıkartıldığında gerçek huzur ve eşitlik her yere yansıyacaktır.
Dilara hanim da oldugu gibi insan mutlaka bir seye inanir . Gercekligi tam olarak kavrayamayacagimiza veya kavrasak bile bundan emin olamayacagimiza gore inanmaktan baska care yoktur .İnanc herkes icin gecerli . O halde daha makul olana inanmak lazim gelir
önceki ve farkli bölümlerde sanki inanan herkes ibocu dinlerden geliyormus gibi rahatsiz edici bir üslubunuz vardi. burada poetik bir tanri anlayisindan da söy ediyorsunuz yani varligi yaratmis var olamayacak bir tanri. Bu cok hosuma gitti
Özellikle müziğin zamanı kullanmaktaki teknik yaklaşımının döngüsel olduğu gözlemlenebilir. Çünkü sürekli bir “back to home” denilen teknik bir analiz kaçınılmaz hale gelir. Ancak zamanı döngüsel algılamayı geleneksellestirmiş olanların gravity - nükleer kuvvet - elektromanyetik ve hatta navigasyon cihazlarını açıklayabilecek bilgiler için, yine döngüsel bir dönüşüm prensibine bağlı kalarak çizgisel bir zaman karşıtlığına mecbur olduğunu da dikkate almamız gerekebilir. Ne olur, bir gün olsun siz, Evrim Ağacı (Çağrı) ve Yalın Alpay bir araya gelerek bir program yapın. Umut dağıtıyorsunuz ve minettarız. ❤
Ufuk açıcı bir anlatım cidden. Beni epey düşündürdü. İbrahim'i dinler biraz daha kâinata dönük yaşıyorlar ve gücün, kudretin dışta olduğunu düşünüyor olabilirler. Vedik kültürü ise biraz daha içsel ve gücü içinde arayan bir bakış açısı olabilir. Daha özünde yaşayan ve anlamlandıran... Etrafına da bu algıyla bakan
❤ Teşekkürler. Islâmiyet- Tasavvuf ilişkisinden baktığımızda Külli Şuur kavramı döngüselliğe yakın durmuyor mu? Külli şuur kavramı bana Hind dinsel felsefesinde 1000 gözlü Brahman yâni küresel şuur cagrışımı yapıyor ve döngüselliğe yanaşıyor. Harika bir anlatıydı. Benzersiz...❤
Konuşmanız, jestleriniz, mimikleriniz, özellikle el hareketleriniz anlattiginiz herhangi bir şeyi varlığınızla bir kılıp onunla birlikte akıyormuşsunuz hissi yaratıyor bende. En çok da bu yüzden izlemeyi seviyorum çünkü bu akışa karşı tarafı da doğal bir şekilde dahil ediyorsunuz. En karmaşık şeyi bile kendi doğanızla birleştirerek kolaylaştırabilir ve bizi de bu kolaylığa dahil edebilirmişsiniz güvenini veriyorsunuz. Ki ediyorsunuz da. Bahsettiğiniz chatgptden farkım ne sorusu da bence burda ortaya çıkıyor. Gidip bu bilgilere farklı yerden ulaşabilirim. Ama Dilara'nın süzgecinden geçirilmiş, onun jest ve mimikleri ile sunulan, onunla birlikte çıkılan minik yolculuklar ile öğrenmeyi daha keyifli bulduğum için burdayım. Bu işi yapmak için dünyaya gelmiş gibisiniz.Düşüncelerimde önemli etkileriniz var size bayılıyorum. Sevgiler ❤
Yine çok güzel bir içerik hazırlamışsın, teşekkürler. Eğer 'iyilik' ve 'kötülük' bir birlerine dönüşen ve bir birlerine mecbursalar o zaman 'iyilikten' yana olmanın veya iyi bir yaşam sürmenin anlamı nedir? sorusunu da belki bir videoda tartışırsan çok sevinirim.
Zaten daimi olarak iyiyi yaşaman imkansızdır. Bu yalnızca kötü olayları anlamlandırmada mantıklı. İyilikten yana yaşamaya gelince bu döngüsel zamandaki varlığında nasıl bir yaşam istediğin bireysel bir konu. Evrenin varlığı ile ilgili değil senin oluşunla ilgili
Çizgisellik içinde döngüsellik de mümkün olabilir. Örnek olarak şuan çizgisel zamanda ilerliyoruz ve bir gün "son" olacak. Ondan sonra sonsuzluğun başladığı kısımdan itibaren "cennet ve cehennemdeki bazı olaylar" kendini tekrar edebilecek ve bu sonsuza kadar sürecek. Bunun dışında evrenin başlangıç ve bitişi arasında döneme çizgisel bakabiliriz. Fakat güneşin doğup batması arasındaki süreç döngüsel oluyor. Bu biraz hangi tarafa baktığımızla olan bir şey gibi geliyor. Algı ve bakış açısıyla alakası var
Peki ya zaman denen bir şey aslında mevcut olmasaydı ? Zaman kavramı sadece algımızla yarattığımız bir olgu olabilir mi acaba ? İşte bu konuda bir kaç hafta önce büyük bir aydınlanma yaşadım ve hayatım değişti diyebilirim. Bu değişikliğin en büyük sebebi zamana bağlı olduğunu düşündüğüm bir çok kaygının ve yetememe hissinin bir anda ortadan yok olmasıyla başladı. Bir örnek ile açıklayayım : Eğer bir kahvecide otururken oradan kalkıp deniz kenarına gitmek istersem ve o da deniz kenarına yakın olan bir kahveci ise bunu yapabilirim , ama şu an oturduğum yerden kalkıp geçmişe gidemem .. Ya da oturduğum yerden kalkıp gitmek istesemde geleceğe de gidemem, çünkü mevcut olmayan hiçbir yere gidemeyiz . Geçmişe gidememiş olmamın sebebi çünkü aslında geçmişin mevcut olmadığı içindir , o sadece yaşanmış bir şimdidir aslında. Her ne kadar zihnimde geçmiş sandığım süreçte yaşanmış olan hatıralarım olsada hatıralar ve geçmiş aynı şey değildir. Buradan yola çıkacak olursak zamanın sadece bir algı olduğunu aslında zaman diye bir şey olmadığını , geçmişin de mevcut olmadığını ve bunlara bağlı olarak gelecek diye de bir şeyin olmadığını kavramaya başladığımız an işte bu hayatı çok iyi yaşamaya başladığımız an olacaktır çünkü şimdide yaşamayla barışık olan insan her zaman huzurlu sükunetli insandır çünkü zamanın olmadığını kavradığı zaman gerçeğe tam anlamıyla çok yaklaşmış bireydir .. 😊😊
Hayatımı yeniden inşa etmek istediğim de sizinle inanç alanında tamamen iki uç görüşe sahip olsamda sizin emeğinize duyduğum saygımı bilmenizi isterim ,konu sunumunuzda hakikate delil aramamış olmayıp , düşüncenize delil arayışınız ise bilği temelli olan bu çalışmanıza gölge düşürdüğünüz eleştirisini de yapmayı borç bilirim ,çalışmalarınızda başarılar dilerim
Oncelikle mukemmel anlatim icin tesekkurler. Zamanin dongusel olmasi kavrami cok mantikli, evrenlerin sonlanip farkli evrenler olusturmasi da. Fakat bizim evrenimiz baska bir evrenin ice cokup patlamasiyle olustu diyelim, bu durumda zaman da bizim evrenimizle olusmus olabilir. Diger evrenlerde belki de cok daha farkli boyutlar vardi.
Bir yks sınavı öğrencisi olarak ilgi alanlarına yeterli zamanı ayıramıyorum detaylıca bir şeyi düşünmek de buna dahil. Ama azıcık da olsa anlık ilgilendiğim konular hakkında sürekli video atıyorsun. 2 hafta önce değişim ve zaman hakkında düşünüyordum, biraz araştırma yapsam da bir makaleye bakabildim sadece o da bir kısmı ama sen video atınca...
sufist/panteist dusunceye yakin birisi olarak sufizm ya da tasavvufta da döngüsellik barindiran noktalar oldugunu dusunuyorum, mesela ibni arabi hayat bir "seyir"dir diyor. vahdeti vucud birci bi yerden aslinda hep tanrinin tezahuru oldugumuzu ve bunu temaşa ettigimizi soyluyor gibi. benim bakis acimdan ise tanri doga, varligi geregi hep var oldugu icin biz bu tanrı tezahürleri döngüsündeyiz. tesekkurler💖
Dilara hanım, döngüsel zaman anlayışı doğruysa fiziksel biyolojik bedenin döngüsü açıkca gözlemleniyor ama tecrübe, düşünce ve duygulardan oluşan tekil bilinç bulutuna ne oluyor. Saygılarımla
bu videoyu izlemeden önce zamanın başının ve sonunun olduğunu, bu yüzden bir tanrının ya da ilk nedenin zorunlu olduğunu düşünüyordum. şimdi ise ilk nedene sahip olmayan bir evren ve zaman canlanabiliyor kafamda. artık tanrıya ihtiyaç yok sanırım.
Bu kanalı daha sık izledikçe aslında Naturalizm/Fizikalizm/Materyalizm gibi yaklaşımlara haksızlık ettiğimi ve tıpkı benim gibi pek çok insanın da kalıplaşmış bir ön yargısının olduğunu fark ettim. Eskiden teistik pencereden bakınca naturalizmin topyekûn varlığı anlam, maneviyat ve değerlerden yoksun raslantısal ve zorunlu süreçlere indirgeyen kötümser bir dünya tablosu çizdiğini düşünürdüm, bence insanlara burada naturalizmin öcü/şeytan gibi gözükmesine sebep olan şey anlam ve değer kavramlarıyla kurduğumuz ilişkiden kaynaklı: çizgisel zaman anlayışının da tasvir ettiği gibi sürekli bozulan, çürüyen; gelip geçici dünya anlayışında hem kendimizin hem de bizim bir uzantımız olan ahlaki ve manevi değerlerin bu maddi dünyanın bir parçası olduğuna inanmak istemiyoruz, doğaüstü aşkın bir yanımızın olduğuna inanmak istiyoruz bundan dolayı da varlığı olduğu haliyle görmek yerine kendi varlığımıza doğaüstü nitelikler atfediyoruz. Gökten değerler indiren tanrıları reddettiğimizde anlam ve değerlerin önemsizleştiği düşüncesine kapılıyoruz halbuki bunlar bizden ayrık olan şeyler değil bizim yaşamını sürdürmek isteyen biyolojik varlığımızın birer uzantısı tıpkı her şeyin birbirinin bir uzantısı olduğu gibi, ne kendi yaratıcı biyolojik varlığımızı ve onun uzantısı olan şeyleri önemsizleştirmeye ne de doğal/fiziksel/maddi olanı küçümseyip bunlara doğaüstü özellikler atfetmeye mecburuz. Ama bunca şeyin arasında benim de aklıma takılan birkaç tanrı problemi var: Einstein'ın "Evrenin en anlaşılmaz özelliği onun anlaşılabilir olmasıdır" sözündeki gibi bizim anlamak isteyen varlığımızın evrenle uyumlu olması, evrendeki doğa yasalarındaki düzenlilik ve bu yasalardaki hassas dengeler, kendi uzantımız olan matematiğin doğayı anlama konusundaki muazzamlığı... bütün bunlar sanki içkin dahi olsa bilinçli bir tanrıya işaret ediyor gibi geliyor acaba bütün bunları videolarınızda da sık sık vurgusunu hissettiğim bütünsellik bağlamında açıklayabilir miyiz? Ya da bütünsellik bağlamında bu problemlere nasıl bir bakış açısı getirebiliriz?
Merhaba. Mesnevi V. Defter 789 ile 806 arasında Mevlanın evrendeki/varlıktaki değişim/dönüşüm hakkındaki görüşlerini bulabilirisiniz. Başka beyitler de var aynı minvalde ama bu çok yakında okuduğum için kolayca bulabildim. Bir örnek "Varlığın başlangıcından şimdiye dek yüzbinlerce haşir-neşir gördün a inatçı." V-799
True Detective adlı dizide bir seansta bu dongusellikten bahşedilmişti. Ama karamsar bir yorumla. Tekrar doğacağımizi ve çaresizce aynı şeyleri tekrar yaşayacağımızı, bunu kırmanın mümkün olmadığını, bunun bir tür hapishane olduğunu söylüyordu. Ne yani buna göre her şey olması gerektiği gibi oluyor o zaman. Bu kadar kötülük falan. Bu dongusel zaman anlayışı bana daha acımasız geldi. Ya da yaşadığım kultur bu tür bir zaman anlayışını pesimist değerlendirmeme sebep oluyor. Yine de bu doğruysa ve tekrar tekrar aynı şeyleri yasayacaksam, iyi yaşamalıyım. Bu donguselligin determinist bir dinamiği olmasaydı ve belki yoktur. O zaman benim olduğum ve olmadığım, farklı yaşamış benler olsaydı. Haydaaa çoklu evrenler teorisine doğru gidiyorum. Zaman nasıl bir muammasin. Lisedeyken "belki de Tanrı zamandir" demiştim kendi kendime.
daha çocukken hiç felsefe bilmiyorken doğanın döngüleri, suyun döngüsü vb. Olayları inceleyerek varolan herşeyin birbirini tamamlayan dögüler olduğunu düşünmüştüm. Bence gerçekten doğru olan döngüsel zaman algısını.
Dilara hanım bu iki anlayış ve durumun ( döngüsellik ve çizgiselliğin ) bir arada düşünüldüğü, beraber olabildiği bir durum ve anlatının mümkün olduğunu düşünüyorum. Tıpkı tüm evrenin en küçük yapıtaşı olarak kabul edilen ve hatta kütlesi bile ihmal edilen fotonun Rutherford'un deneyinde olduğu gibi ateşlenip izlendiğinde parçacık gibi ,izlenmediğinde ise dalga gibi davranması ve adeta akıllı bir varlık gibi olması; nihayetinde ışığın; ''hem dalga hem de parçacık'' özelliği gösterdiği sonucuna varılmasıyla gizemli kuantum dünyasında her şey mümkün gibi görünüyor. Elektronun tam olarak yerini ve ne yapacağını bilemediğimiz bu olasılık havuzunda ve evrende; hiçbir şeyin karşı koyamadığı yegane güç olan '' entropi'' kavramını da düşünürsek ve hatta entropinin ışık hızından bile hızlı ilerlediği bir evrende yine uzayın ve zamanın bir arada olduğu ''uzay zaman'' düzleminde hem uzayın hem de zamanın maddi olduğunu, birbirine bağlı oluştuğunu biliyorsak bu 2 anlayışı da bir arada düşünebilir ya da ikisini de reddedebilir bambaşka formüller üretebiliriz gibime geliyor. Yani sorunun temelini ''dinlerde ve yaklaşımlarda'' aramak değil, bütünsel yaklaşımla tıpkı evrende olduğu gibi müthiş hızla düzensizliğe kayan denge halini kavramak gerekiyor, teşekkürler.
Konu gerçekten çok ilgimi çekti ve ele alma yöntemini de merak ettim ama Anlatımsal birşeyler benim kopmama sebebiyet verdi dün gece. Belki benle alakalıdır ama positif feedback amaçlı şimdiki 2. oturuşumda gözüme ilişenleri yada bende neyin buna sebebiyet verdiğini yazmayı deniyeceğim. Yinede sizde br bakının çünkü eğer common sense ise bunu çözmen halinde izlenmelerin milyonun üzerine sabitlenicektir. Ruhi cennet ve kız kardeşinin kanalları gibi. Market var Tr de umarım çok iyi yerlere gelirsin
Insan dahil tüm canlı yaşamı düşünüldüğünde kötülük, acının varlığı, ölüm ve çaresizlik... Bunlar insan aklını dumura uğratacak kadar gerçek ve dehşetli problemler. Aklın doğru düzgün işleyebilmesi ve yaşama ahlaki bir temel sağlayabilmek adına size katılıyorum; poetizme, sanata, aşka, merhamete hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var. Ve bu acil ihtiyacın hiçbir zaman çôzülemeyecek olan zaman algımızla doğrudan bağlantılı olduğunu zannetmiyorum. Ister doğu ister batı kaynaklı olsun kurumsal dinler tarafından gasp edilmemiş farklı zaman algılayışlarıyla sevgi temelli metafizik anlam dünyaları inşa edilebilir. Veya belki de rasyonel olarak metafizik anlam dünyaları inşa etme saplantısından vazgeçip yani Wittgenstein'ın deyimiyle konuşulamayan yerde susmayı öğrenip kendimizi spiritüel anlam dünyalarına açmaya çalışmamız gerekiyor.
Döngüsellik argümanında fark ettiğim hata şu; döngüler iç içe geçmiş halkalar ile temsil edilir durumda ve bir döngüde yaşanan hadise döngüsü içinde müşahhaslaşmış durumda. İç ve dış halkalara erişimi yok. Hangi döngü içerisinde olduğumuzu bilemeyeceğimize ve hangi yokoluşula tekrar varolacağımız bizim için bir bilgi olamayacağına göre zaman burada da yine çizgisel olmuyor mu? İlerleyen, birbirinin peşi sıra olgunlaşan bir silsile bizi doğrusal bir bakışa hizalıyor yine.
Diyelim ki matematiğe menfi🙂 bir değer veren güruhun bulunduğu varlık minvallerine rast geldiniz. Bilgi işlemlerinizin de fevriliğine tam yenik düşmek üzere oldunuz ve matematik işte buymuş dediniz. İşte o zaman(an) bir idrak olarak perspektif değiştirmek yolunuzu daha müspet kılar ve bu müspetlik sizden taşar ve herkese ışık vurur🙂. Tanımlama yapıp temporaliteden uzaklaşırken biraz daha dikkat diyorum. İyi akşamlar dilerim
Hareket etmeyen hiç bir şey yoktur, her şey hareket halindedir bu yüzden zaman kavramı sürekli olacaktır. Japonya'da geçmiş zaman Almanya'da gelecek zamandır çünkü dünya hareket halinde, evren de sürekli hareket halinde atom altı parçacıklar da hareket halinde...kısacası her şey hareket halindedir. Hareket ve enerji birbirinden beslendiğine göre...sonuç paradokstur. Yani mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi: ALLAH
Var da ben mi kaçırdım bilmiyorum ama kadınlar ne zaman felsefe yapmaya başladılar veya kadın filozoflar başlıklı bir video güzel olurdu,tebrik etmeye devam ediyorum.
Bana kalırsa, kesin bilimsel bir kanıtım olmamakla beraber, evren hep vardı ve bir başlangıcı yok. Zaman denen kavramsa işlevsel olmasına işlevsel ama ihtiyacımıza binaen uydurulmuş bir kavram. Zaman şu andan ibaret.
Hiçlikten varlığa geçmek diye bir durum sözkonusu değil! Günümüzde en son bilimin söylediği; “Yok, Yoktur! Hiçlik diye bir şey yok, hep ve daima varlık var ve kütle kazanıyor. Hiçlikten varlığa geçme düşüncesi bir yanılsama.
Bu kanalda daha cok felsefe konu edildigi Akil mantik ana tema ediliyor ama bazi yorumlari okuyor ve bazi degerlendirmeleri dinleyince insan akli filan terkedesi geliyor Allahim sen aklimiza mukayit ol
Benim şöyle bir düşüncem var; islama göre sondan bahsedilince bizi bir kiyamat bekliyor ve bu kiyamet 100 yıllar öncesinden işaret vererek gelmekte, binalar yuksek olacak, toplu ölümler artacak, 3.dunya savaşı olacak ve bu savaş 40 yıl sürecek gibi şeyler söylenmekte. Bizzat kuranı kerimi açıp okuma fırsatım olmadı, kulaktan dolma bilgiler diyebilirim ama bana şu düşünceyi verdi. Evet bir kiyamet olacak ve insanlar ölecek ama her şey bitti gibi bir şey diyemeyiz çünkü zaman akmaya devam edecek, bundan hiçbir şekilde emin olamayız. Yine de tarihi göz önüne alıp baktığımızda tarih her zaman kendini tekerrür etmiştir. Depremden örnek verecek olursam, ki bizzat yaşadım. Kıyameti yaşadığımı ve yeniden doğduğumu söyleyebilirim. O gece kaybettiğim/kaybettiğimiz insanlar için (belkide sadece bize göre) bir sondu. Demek istediğim bir döngü içinde olduğumuzu bende düşünüyorum, sadece "ölüm" denilen şeyi "yaşayanlar" bilmediği için düz bir çizgi gibi gözüküyor. Diğer dinlerde ise (bazılarında) yeniden doğacaklarına inanıyorlar. Bunu düşününce bir yerde mantıklı gelmişti bana. Fizik hocam bir keresinde güneş ve anti güneşten bahsetmişti, madde ve anti madde birbiriyle buluşunca patlama oluyor ve birbirlerini yok ediyorlar demişti. Konu inanıp inanmamakla ilgili, insanların bir tanrıya ihtiyacının olduğunu düşünüyorum. Bilinmeyen, karanlıkta kalındığında insanı korkutur. Korku ve adelet duygusu, inanma ihtiyacı doğurmuş olabilir.
Zamanın hem döngüsel hem de çizgisel olabilmesi adına şunu düşündüm: Dünya üzerinde yürürken biz onun yuvarlak olduğunu anlamıyoruz çünkü devasa bir küre bizim boyutumuza göre. Benzer şekilde zamanın döngüselliği o kadar büyük bir çember ki biz doğup ölene kadar geçen süre bize çizgisel gibi geliyor.
Aynı şeyi düşündüm. Çember noktalardan oluşur. İki noktadan yalnız ve yalnız bir doğru geçer. Çemberin birbiri ardına dizilen noktalarından ardışık ikisi arasındaki doğrusallık çemberin döngüsel yapısından bağımsız biçimde doğrusaldır. Doğrusallık ve döngüsellik birbirlerini üretirler. Doğrusal iki nokta arasındaki kısa deneyimler ve gözlemler döngüselliğin ancak sezgiyle kavranmasını mümkün kılıyor olabilir.
Henüz. döngüselliğe, bütüncül bir kavrayışla hakim olabilecek bir bilinç düzeyinde değiliz. Daha üst (4,5,6..) boyutlara eriştikçe alt boyutlara ilişkin algılarımız da netleşecek, algılama kapasitemiz de çember üzerindeki tüm noktaların merkezle birleştiği dairesel ve bütüncül bir algıya evrilecektir diye düşünüyorum.
Aynı şeyi düşündüm👍
Zaman hem dongusel hem de cizgiseldir. Kisi bazında cizgiseldir. Ancak milletler bazında donguseldir. Bir şekle benzetirsek zaman spiraldir. Akıp giden bir nehir ama bıraktığınızda üst üste gelen bir dairedir.
Spiral veya helezonik veya yay gibi sarmal. Baktığım yere göre anlama yeteneğime göre dairesel de olur çizgisel de.
Zaman gercekte soyuttur zihinseldir. Zamanın araçsal oluşu onun gerçekte olduğunu göstermez bu yüzden de deneyime özgü bir döngüsü vardır çünkü gözlemci varsa zaman vardır
Olağanüstü kafa açıcı bir anlatım! Bana bir de Eşkıya filminden bir repliği hatırlattı; Cumali son nefesini vermek üzereyken Eşkıya'ya çok korktuğunu söyler ve ölünce ne olacağını sorar. Eşkıya'nın cevabı "Korkma sadece toprağa gideceksin, sonra toprak olacaksın, sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin, oradan özüne ulaşacaksın, çiçeğin özüne bir arı konacak, belki o arı ben olacağım" dır.
Canlı ölünce atomlarina kadar yok olur ve konu kapanmıştır...bir daha ne arı olabilir ne fare..
O replikte özüne ARINMIŞ şekilde döneceksin anlamı olabilir belki de...
İşin aslı Hepimiz ölünce ne olacağımızı çok iyi biliyoruz.
Sorun bunu kabullenmekte.
İnsan 25 farklı Elementten oluşmakta ve
bizi oluşturan bu elementtler biz öldükten sonra ait olduğu doğaya geri dönecek..
@@rdvangercek8990 çok mantıklı.. cennette olsa iyiydi aslında 😀
@@rdvangercek8990 ben bilmiyorum, tam olarak ne oluyor? Hiç bir ölüden dinleme şansım olmadı, siz dinlemişe benziyorsunuz, anlatırsanız sevinirim
Yks'ye 4,5 ayın kaldığı şu stresli zamanlarda yarım saatliğine de olsa hayatın pratik zorluklarından kaçıp teorik konular üzerine düşünmek öyle rahatlatıcı ve keyif verici ki, düşünmenin zevki böyle bir şey olsa gerek
yalnız değilsin
Of evett ezberci sisteme öyle alışmışız ki bu tarz icerikler elmas niteliginde
Kesinlikleee
Sufizm özelinde İbni Arabi ekolünün döngüsel zaman anlayışını da bu çerçeveden değerlendirmenizi isterdim.Hatta panteizm ve vahdeti vucut teorisinin karşılaştırması konulu müstakil bir yayın yapmanız ne güzel olurdu.🙏
Tüm emekleriniz için teşekkür ediyorum.
Sufizm ve Budizmin birbirinden etkilendiğini görüyorum okuduğum kitaplarda..Ben de çok isterim böyle bir yayını dinlemeyi ❤
@@almanduku9043Evet üslup olarak kendi alanı dışındaki konularda mütevazi davranıyor ve ayrıntılı bilgisinin olmadığı durumlarda özellikle bilgilendiriyor.Lakin karşılaştırmalı bir çalışmayı Pelin’den dinleyebilmek ufuk açıcı olacaktır diye düşünüyorum.
Evet ya kesinlikle ben de çok dinlemek isterim
@@sedacebir2929 merhaba hangi kitapları okudunuz mesela konu çok ilgi çekici geldi de ben de okumak isterim
@@sedacebir2929 bu budizmin 124000 peygamberden birinin öğretilerinden yani ortak bir noktadan çıktığını da gösterir. Tabi diğer dinler gibi paygamber ve suhuf çizgisinden çıktıkça, inandıkları gibi yaşayamayınca, yaşadıkları gibi inanmışlar. Mesela orijinali letaif iken sadece enerji yönü ile ele alınarak çakra adında git gide başkalaştı.
Zaman geçmiyor, biz zamanın içinden geçip gidiyoruz. Zaman , insanın yarattığı bir kavramdır, saatler de öyle..Dün, bugün ve gelecek birdir.. ( Söyleyen : Ben ).
Dogru
Kıyafetler bizim üretimimizdir ama biz onları giymiyoruz, kıyafetler bizi içine alıyor gibi bir yargıya varabilir miyiz bu şekilde? Ya da Sartre'ın deyimiyle "ben bu sandalyenin bilincindeyim" değil, "bende bu sandalyenin bilinci vardır" cümlesindeki anlamı mı çıkarmalıyız? 🙏🏼
Zaman kavramdan ibaret değildir, lahmacun yerken aldığın zevki matematiksel olarak ifade edemeyebilirsin ama zaman matematiksel olarak ifade edilir.
İyiki diyip şükrettiğim insanlardan birisiniz… ne çok şey öğreniyorum sizden… minnettarım🙏
Şükür yok. SADECE VARSIN.
@@siyahkalem547 yok.ben sınanma için mi yaratıldım Allah hem biz kendi üfledi Geçççç
İnanclarımız fərqli olsa da, danışıq üslubu, akademik və praktiki biliklərinizin üst səviyyədə olması çox ləzzət edir. Ətraf mühitin detallarına enərək, onu cümlələrə çevirməyiniz, sadəcə və sadəcə, möhtəşəmdir
Tam konsantre halde Dilara'nın anlattıklarını kendi zihnimde kurgulamaya çalışırken 16:45'te gelen o sevimli ses!:)
Pisi, şimdi de,burada ve kendi akışında."Ben de varım" diyor....
☯
Kar yağıyor... Neşet Ertaş da ne güzel söylüyor... Çok şükür varız...
Seni dinledikçe karanlıktan aydınlığa;Seni dinledikçe doluyor içine huzur mutluluk şifa ne güzel anlatıyorsun:) Aşk aşk dilara emeğine sağlık yine dobdolu bir bilgi tranferi yaşadım. Tskler saol var ol cansin hani ;)
Mükemmel bi anlatım; örnekler kişiler tüm hikaye çok başarılı birleştirilmiş. Tebrikler ve çok teşekkürler😍
Her seyin bir surec oldugu dusuncesi uzun yillardir aklimdaydi. Kelimelere dokemeyip adlandiramadigim bir cok hissiyat ve varsayimimi tanimladigin icin tesekkur ederim. Tum bassettiginiz senaryolar uzerinden sistemler ve dunyada bin denge kurulmaya calisiliyor. Bunlarin farkinda olup fikir yurutmek cok guzel bir ayricalik 👋
Zaman üstüne kitap önerisi de verebilirim
1-Öznel ve Nesnel Zaman Feyza Ceyhan Coştu
2-Norbert Elias Zaman Üzerine
3-Bitmeyen Geçmiş İthaki Yayınları
4-Zaman Kavramı Aristotelesten Heideggere İmge Yayınları 😅
Stephan hawking zamanın daha kısa tarihi
Merhaba sizi zevkle izliyorum,sizdeki gelişim ve döngüselligi de😊,Anlamakta zorlandigim bır kitap da"Zamanın Sonu"David Bohm ile Krishnamurti nin soylesileri şeklinde ilerliyor...sevgilerimle.
@@E-T-6 o kitabın baskısı yok :)
Hiçliğin ne olduğunu tanımlayamadığımızdan veya insana özğü tanımladığımızdan yine çelişik durumlar ortaya çıkmaktadır.
Dilbilimciler varsa benim en çok merak ettiğim şeylerden biri de bazı dillerde bazı zamanların olmaması. Dolayısıyla bu onların düşünme biçimlerini de etkiliyor, zamanı nasıl algıladıklarını da etkiliyor. Örneğin İngilizce’den Swahilice öğrenirken bazı “tense”lerin olmaması bizi anlamamız noktasında çok zorlamıştı. Daha sonra Türkiye’de üniversite okumuş ve Türkçe öğrenmiş Tanzanyalı biriyle konuşunca bazı zaman kalıplarını daha iyi anlamıştık.
Sizi beğenerek ve keyifle izliyorum tebrikler . Ufak bir katkı :
“İbn Arabi'ye gore dehrin yani zamanin ilkesinin küresel varlikların donüşleriyle ortaya çıkmasi ile onun dairesel veya dongusel olmasi arasında yakin bir ilişki bulunmaktadir. Ibn Arabi bu konuda şoyle demiştir: "Zaman, küreler gibidir. Peygamber şöyle buyurur: " Zaman Allah'in kendisini yarattigi ilk haline dondu." Bu hadiste Hz. Peygamber, Allah'in zamani dairesel (daire şeklinde) yarattigim belirtmiştir. “ MUHYİDDİN İBNİ ARABÎ’DE ZAMAN KAVRAMI - Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Sadık Türker-ÖZKAN, HATİCE Yüksek Lisans Tezi
ben size şahdamarınızdan yakınım, nedense bu videoyu izlerken Kuranı Kerimdeki bu ayet geldi aklıma, paylaşmak istedim.
"...
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!"
>> Ömer Hayyam
Gerçekten içine doğduğumuz kültür gereği kabul ettiğimiz çizgiselliğin yerine döngüselin açıklamasını dinlemek bile insanın içini ferahlatıp istemsiz bi gülümseme konduruyor suratıma. resmen kafam açıldı. bu konuyu çok beğendim acilen bi şeyler okumalıyım üzerine.
Sana kötü bir haberim var, döngüsel zaman imkansız.
@@Mr.Nobody-. evrende algılayabildiklerimiz çok ufacıkken bi konu hakkında imkansız demek bana "imkanlı" gelmiyor. yine de araştırmaya değer olduğunu düşünüyorum.
@@sofyayc Teker teker sonsuza dek saydığımızı düşünürsek bize sonsuz zaman dahi verilse de sayamayız. Çünkü ne kadar teker teker birleştirme yaparsak yapalım nerede durursak bir sonrası vardır. Sonsuz zamanınız olsa bile bu sayıları tüketemezsiniz. Evrenin geçmişinde sonsuz neden var dersek aslında sonsuzu tüketip şu an buraya geldiğimizi söylemiş oluruz. Sonsuza kadar ileri saymak mümkün değilken, Sonsuzdan geriye saymak da mümkün değildir. Bu mantıksal açmazı kaldıracak tek şey ise ilk nedenin olmasıdır.
@@Mr.Nobody-.Döngüsellik sonsuzluk değildir. Daha ikisi arasındaki farkı bilmiyorsun.
@@yin-yang512 nasıl değildir? Evrenin her zaman tekrar ettiğini söylemektir. Hinduizm mitolojisinde böyle. Budizm’de de böyle.
Videolarınızda da döngüye girdiğimi farkettim. Zaman olarak geçmişte yaptığınız bir paylaşım, bugün yapılan paylaşıma yeniden dönüş sağlıyor. Evet zaman döngüseldir, belki de her izlediğimizde yeniden bakış açımız değişiyor.
Gibı?🤔
O döngü, o döngü değil, tamamen farklı bir yerden almışsınız.
Bayılarak dinledim. Felsefe beni zaten çok heyecanlandirir
Ama öyle güzel derin ve duygulari katarak anlatiyorsunuz ki..... çok teşekkür ederim❤
Zaman konseptli bir felsefi tartışmanın reklamdan sonra "Şimdi" diyerek başlamış olması çok güzel geldi bana. Belkide zaman bir yanilsamadan ibarettir olmuş olan olmakta olan ve henüz olmamış olan diye bir şey yoktur belkide.
Aslında döngüsel zamana yakın olmak pekte uzak bır kavrayış gibi gelmiyor Özellikle pastoral bir hayat yaşıyorsanız doğa tohumlar , ölen tüm canlıların doğaya kattığı o zincir vb. Fakat burada bır anlamlandırma ve inanç sorunsalı yada bizler zayıf insan için bir caba kuşkusuz var. umarım bizde o hakikati nedeni adı neyse bulup anlamlandıra biliriz aksi gerçekten zor , teşekkürler PELİN yine harikuladeydin.
Bahsi geçen zaman anlayış algısına dair ilk okumamı yaptığımda Bektaşilikte döngüsel zaman anlayışı olduguna dair bir şeyler okumuştum. Daha sonra zamanı kavrayış farklılıkları çok ilgimi çekmişti ama okuduğum zamanlar pek bir şey anlamamıştım biraz flu gelmişti genel olarak. Konuyu herkesin anlayacağı bir dilde tertemiz ve akıcı anlattığınız için çok teşekkürler. Gayet güzel temellendirdiğiniz ve birbirine bağlarken herhangi bir kopukluk olmadığı için oldukça kolay anlayabildim. Videoda bizim toplumumuzdaki döngüsel zaman anlayışını benimsemiş alt-topluluk/inanç/mezhep vb. bahsetseniz çok daha güzel olurdu. Emeğinize sağlık. Yorumumu okuyup merak eden olursa Bektaşilikteki döngüsel zaman anlayışını Reha Çamuroğlu'ndan okumuştum.
Böylesi zorlu bir konuyu harika bir açıklık ve kolaylikla herkes anlatamaz..Tebrik ederim❤
Harika bir anlatım. Çoğu zaman düşündüklerimin anlatılıyor olması çok güzel bir duyguymuş. Varlığımız bu dünya için sonlandığında bilinç ya da ruhumuz buradaki deneyimleri alarak başka alemlere geçiyor ya da tekrar bu aleme geliyor ama farklı zamanlarda. Bu olabilir. Doğumumuzu hatırlayan var mı? Yok. Bilinçli olarak doğuyoruz fakat hiçbir şey hatırlamıyoruz. O zaman ölümden sonra bilinç, başka bir yerde tekrar doğabilir. Ya da doğmaz, başka alemlerde bilinç olarak devam eder. Yine bir varlıktır ama bedenli değil. Dönüşümü çok düşünüyordum bu aralar ve böyle bir videoya denk gelmek beni mutlu etti. Teşekkürler.
Çok teşekkür ederim Pelin Dilara Hanım. Benim için çok faydalı bir video oldu. Vakit buldukça ders çalışır gibi not alarak dinliyorum videolarınızı, bu videoda not tutulması gereken bir video olmuş tekrar teşekkür ederim🙏🙏❤️🌺 Başarılar🌞
Bu video bana tasavvufta zaman anlayışının döngüselliğini düşündürttü.
Efsane bir anlatım iyi ki varsın sevgili pelin hocam❤
Döngüsel zaman anlayışında ( kendini zorunluluktan tekrar eden bir anlayışta ) tanrı kavramına gerek olmadığını yine söyleyemeyiz . Sürtünmesiz yer çekimsiz ortamda tekerleğin sonsuza kadar dönmesi için bile ilk kuvveti uygulayacak ona momentum kazandıracak bir kuvvete etkiye gerek olduğu düşüncesindeyim. Bence zaman-evren bir çizgi üzerinde bir yöne doğru döngüsel hareketler yaparak ilerleyen bir fenomen.
Eski Türk kültüründe de çizgisel zamanın olmadığını eskatolojik mitlerin olmadığından anlıyoruz. Çizgisel zamanın ortaya çıkmasıyla insan zihninin "otobiyografik bellek" yetisi kazanması paraleldir, diye düşünüyorum. Yani bu durum insan zihninin eş zamanlıliktan art zamanlıliğa geçişini sembolize ediyor
Rüyalarda da sadece mekan vardır, sürekli değişen, ama zaman yoktur.
Çok güzel bir video olmuş tebrik ediyorum.
Videoyu izleyince bu tarz döngüsellik ve büyük oranda Evrenin döngüselliği ile lgili benim aklıma gelen en güzel Bilim-Kurgu hikayelerinden biri de şüphesiz Isaac Asimov'un 'The Last Question' yani Türkçe'si "Son Soru" adlı kısa hikayesi olsa gerek. Hatta yazarın en sevilen ve meşhur kısa hikayesi bile olabilir.
Son Soru'yu okumamış olanlara muhakkak okumalarını tavsiye ederim.
Kısa ve öz harika bir yorumlama hazırlamışsınız teşekkür ediyorum.
Aklınıza,,,dusuncenize...emeklerinize saglik...tekrar tekrar teşekkürler sevgili Dilara
Ülkemde aklını ÇALIŞAN insanlar olduğunu bilmek iyi geldi teşekkürler
"Hiçlik varlığı barındırıyor yani varlık hiçlikten meydana geliyor ve bu çelişki." 12:40
Hiç te değil, yokluktan var eden ve varlığı ebedi olarak da yaşatabilen sonsuz kudret sahibi Tabi ki vardır.
İşte bu Tanrıdır.(Allah Teala)
Patlamadan önceki yokluğu ve maddesizliği tanımla ve ispat et, ardından yaratıcının varlığını ona göre ispatlayalım. Yoktan madde var olup, günümüzdeki biçimine evrilebilir mi? E var, demek ki olmuş bir yanıt değildir. Yoktan madde ve buna bağlı akledebilen varlıklar, bilinç ve duygu oluşuturulmuşsa, bunun delili bir yaratıcıdır. Bu kadar basit! Var, demek ki kendi kendine tesadüfen olmuş bir yanıt olamaz! İşin asıl ilginç yönü, açıkça ve delilleriyle Tanrının var olmadığını ispat edemeyenler, varlığının ispatını istiyorlar! Her yönüyle evrendeki elementler ve madde mevcut doğa kanunlarıyla birlikte bir diyalektik düzen içinde evrilmektedir. Bunun arkasında bir yaratıcının olmadığı ispatlanamaz! Tespit edilen doğa kanunlarına aykırı düzensizlikler bile (bizim henüz bilmediğimiz) daha büyük bir sistemin düzenine bağlıdır ki, örneğin evrendeki muazzam kara deliklere ve antimaddeye rağmen, süreçsel yaşam evrende henüz varlığını koruyabilmektedir ve neticede, dinde öngörüldüğü gibi, vakti geldiğinde topyekûn yok olacaktır.
İsviçredeyim. Seni takip ediyorum ve Panteistim! İyi gidiyorsun ve sen 👉🧚♀️🧚♀️
Dönüşüm ve oluşum bana göre Allah'tan geldik yine ona döneceğiz ayeti ile mutabıktır...
Seni dinlemek huzur veriyor huzur 🧿⚘❤🌷🧿🙏🦅
Sevgili Dilara, mikro ve makro ilişkilerimizde iletişim, duygu durum, davranış boyutunda ya da akademik bağlamda diğerleriyle anlaşmazlık yaşamamızın temel sebebi tam olarak anlatmış olduğun konu ile ilgili... Burada bir farkındalık oluşturabilirsek birbirimizle daha iyi anlaşmanın yolunu keşfetmiş olacağız. Bu adımı attığın için teşekkürler ❤
Çok sığ değerlendirmeler, tutarsızlık dolu bir anlatım nereden tutsam elimde kalıyor saygılarımla
Anlatımlarınız harika.Sizi dinleme günlük rutinlerim arasına girdi.Buradaki zamanın donguselliginde aklima takilan bir soru,eğer cizgisel zaman yoksa yeniden yeniden mi yaratilacagiz.Beden ve ruh yok mu.Eger hersey tesadufu bir gerceklikse iyi olma cabamiz niye.Bazilari cok daha iyi konumlarda iken bazilari neden konum olarak kotu.Genellikle kotu insanlar yasamda iyi durumda.Calan ,yalan soyleyen vs.Degerlendirme yapilacak bir son yoksa niye iyi olma cabalari.Kotu insan olarak iyi konumda olmak daha cazip degil mi.Hepsi bir tarafa tekrar tekrar ayni mukemmellikte mi yaratiliyoruz, ya da bazilari neden engelli vs doguyor.Gerci bu cizgisel zaman dada sorguladigim birsey.Uzatmayayim.Tesekkur ederim Emeklerinize saglik.
özlem gürses hanımefendinin bir videosunda isminiz geçti,çok şey kaçırmışım şimdiye kadar abone oldum hemen
Teşekkür ederim güzel bir konuydu....Ben bu konuyu çokluk kavramı üzerinden ele almak istedim....Bir evren olmadığına göre birden fazla evren vardır. Bu evrenler bir çizgide gitmemekte tekrarlanarak çoğalmaktadır...Sayısız ...Bir evren aslında tekil ama tümeli temsil eder....Birçok evren ise tümel ( Çokluk ) Zaman kavramına gelindiğinde birbiri içine geçmiş zamanlarda olabilir...Birbiri tekrar eden ( döngüsel )zaman /boyutlar denebilir. Aslında yaşadığım yer ile ilgili Dünyadaki zaman ile Uzaydaki zaman kavramı çok farklıdır...Bu da bizi etkilediğini düşünmekteyim....
Şöyle bir problem var adına hareketin başlangıcı problemi diyebiliriz
Evreni zamanı daire bir şekilde döngüsel düşündüğümüz zamanda da bir video zaman çizelgesindeki süre gibi bir time pointi olmak zorunda çünkü zamanda geçmiş gelecek ve şuan diye bir şey vardır eğer time point olmazsa dairenin her noktası şuan olmak zorunda bu durumda geçmiş ve gelecek diye bir şey olmaz her an şuandır bir time pointi döngüsel zaman anlayışında da doğrusal zaman anlayışında da olmak zorunda şuan deneyimlediğimiz zamanda aslında time pointi olan bir zaman çünkü geçmiş gelecek ve şuan var bir hareket var bir ilerleyiş var buradaki hareket zamanın ilerleyişidir hareket aslında maddenin zamandaki bir değişimidir değişim yoksa ya hareket yoktur yada zaman yoktur. hareketin olmadığı şuan ki bilgimiz ile evrende sadece mutlak 0 dediğimiz - 273 derecede hareket yok evrende her şey mutlak sıfırdan uzaklaşma eğilimindedir mutlak sıfır maddenin başka bir hali olduğu söyleniyor maddenin bu hali evrende rastlamanız çok düşük bir ihtimal yani dairesel zaman anlayışında da çizgisel zaman anlayışında da hareket dediğimiz time point olmak zorunda time point de anlattığım nedenlerden dolayı sürekli ilerlemek zorunda burada şöyle bir problem çıkıyor bu time point dairenin bir yerinde başlamış olmalı başlamasa bildiğimiz hiçbir şeyi bilemezdik hayat o noktada donuk bir video gibi kalırdı yani dairesel bir zaman anlayışında da çizgisel zaman anlayışında da tanrıya ihtiyaç duyuluyor bu hareket başlangıcı problemini başka bir şekilde çözene kadar bu problem tanrıya ihtiyaç duyuyor
Cennet cehennem kavramına da şu şekilde bakış açısı getirebiliriz döngü her döndüğünde insanlığın yaptığı her şeyin evrene doğaya yansıması oluyor her döngüde ya iyiye gidiyor ya kötüye her döngüde doğanın ve insanlığın kaderini davranışlarımızla belirliyoruz. Hareketin başlangıcı problemi daha iyi bir çözüm gelene kadar tanrıya ihtiyacı doğurduğu için tanrıyla birlikte cennet ve cehennem kavramları da türetilebiliyor
Mükemmel bir anlatım, emeğiniz çok değerli. Belki zaman konusunda daha ufuk açıcı gayretler içinde olsak din adı verilen yaratımların bize göre düşünen türüne daha bir anlam verebiliriz. Çünkü şu andaki boyutsal hayatı sadece kendi türümüzün düşünüp dile getirdiğini savlıyoruz. Acaba öyle mi? Ama eğer öyleyse zaten özgür düşünceye karşı kurallar ve güncele uygun olmayan dayatmalar ve de uygulayıcıların uygulamalarına bakınca zaten din yerine içsel bir aydınlık koymak gerektiği açık. Diğer yandan zamanın farkına vararak eğer bahsettiğiniz üçlünün son bölümüne daha fazla vakit ayırsak bana göre evren rahatlayacak ve derin, temiz bir nefes alarak bizlere de verecek. Bu tanım enerji ve titreşim dünyası için daha geçerli. Bir şekilde bugünlerde korku unsuru olarak kullanılan yapay zekanın hiçten oluşup kendini geliştirerek genişlemesinin kolay açıklamasına erişilebilir. Öğrenen ve sürekli gelişen bir chip veya program olarak insan ele alınmaya başlandığında bugünkü taassup, inanç baskısı sona erecek ve oraya ayrılan devasa madde ile zaman enerjisi ileriye yönlenecek proje fikirlerine kaynak olacaktır. İnsanların içsel ve dışa dönük kavgayı bırakarak andaki zenginliklerin farkına varması sonucu çok basit ve sade bir seviyeye erişmek olasıdır. İki bin yıl dünya tarihi için büyük bir zaman ifade etmiyor ve bu dönem dışarı çıkartıldığında gerçek huzur ve eşitlik her yere yansıyacaktır.
Dilara hanim da oldugu gibi insan mutlaka bir seye inanir . Gercekligi tam olarak kavrayamayacagimiza veya kavrasak bile bundan emin olamayacagimiza gore inanmaktan baska care yoktur .İnanc herkes icin gecerli . O halde daha makul olana inanmak lazim gelir
önceki ve farkli bölümlerde sanki inanan herkes ibocu dinlerden geliyormus gibi rahatsiz edici bir üslubunuz vardi. burada poetik bir tanri anlayisindan da söy ediyorsunuz yani varligi yaratmis var olamayacak bir tanri. Bu cok hosuma gitti
İbrahim Tatlıses videosundan buraya geldiniz anlaşılan.
Özellikle müziğin zamanı kullanmaktaki teknik yaklaşımının döngüsel olduğu gözlemlenebilir. Çünkü sürekli bir “back to home” denilen teknik bir analiz kaçınılmaz hale gelir. Ancak zamanı döngüsel algılamayı geleneksellestirmiş olanların gravity - nükleer kuvvet - elektromanyetik ve hatta navigasyon cihazlarını açıklayabilecek bilgiler için, yine döngüsel bir dönüşüm prensibine bağlı kalarak çizgisel bir zaman karşıtlığına mecbur olduğunu da dikkate almamız gerekebilir. Ne olur, bir gün olsun siz, Evrim Ağacı (Çağrı) ve Yalın Alpay bir araya gelerek bir program yapın. Umut dağıtıyorsunuz ve minettarız. ❤
❤
Oleeeee...! Yaşasın "Döngüsel Zaman"..🙂
Ufuk açıcı bir anlatım cidden. Beni epey düşündürdü. İbrahim'i dinler biraz daha kâinata dönük yaşıyorlar ve gücün, kudretin dışta olduğunu düşünüyor olabilirler. Vedik kültürü ise biraz daha içsel ve gücü içinde arayan bir bakış açısı olabilir. Daha özünde yaşayan ve anlamlandıran... Etrafına da bu algıyla bakan
İkisinin karışımı bir zaman kavramı her ikisinde de buldugum seyler var gelecekte bu videoyu tekrar izlemek istiyorum aynı kitabı tekrar okumak gibi
❤ Teşekkürler. Islâmiyet- Tasavvuf ilişkisinden baktığımızda Külli Şuur kavramı döngüselliğe yakın durmuyor mu? Külli şuur kavramı bana Hind dinsel felsefesinde 1000 gözlü Brahman yâni küresel şuur cagrışımı yapıyor ve döngüselliğe yanaşıyor. Harika bir anlatıydı. Benzersiz...❤
Konuşmanız, jestleriniz, mimikleriniz, özellikle el hareketleriniz anlattiginiz herhangi bir şeyi varlığınızla bir kılıp onunla birlikte akıyormuşsunuz hissi yaratıyor bende. En çok da bu yüzden izlemeyi seviyorum çünkü bu akışa karşı tarafı da doğal bir şekilde dahil ediyorsunuz. En karmaşık şeyi bile kendi doğanızla birleştirerek kolaylaştırabilir ve bizi de bu kolaylığa dahil edebilirmişsiniz güvenini veriyorsunuz. Ki ediyorsunuz da. Bahsettiğiniz chatgptden farkım ne sorusu da bence burda ortaya çıkıyor. Gidip bu bilgilere farklı yerden ulaşabilirim. Ama Dilara'nın süzgecinden geçirilmiş, onun jest ve mimikleri ile sunulan, onunla birlikte çıkılan minik yolculuklar ile öğrenmeyi daha keyifli bulduğum için burdayım. Bu işi yapmak için dünyaya gelmiş gibisiniz.Düşüncelerimde önemli etkileriniz var size bayılıyorum. Sevgiler ❤
Zaman bir çemberdir. Yaptığımız ya da yapacağımız her şeyi tekrarlayacağız. Tekrar, tekrar ve tekrar; sonsuza dek...
Aynı nehirde 2 defa yıkanılmaz. Bizim için hiçbirşey tekrar etmeyecek
Bu yelkpare görünen hikaye, sonsuza yakın sayıda anlar birleştirilerek karşımıza çıkarılmış. Tebrik ediyorum.
Döngüsel zaman ...Kulağa hoş ve anlamlı geliyor....Doğa da döngüsel zamanı kullanıyor ..zaten .Kim bilir; Mevlana belki de bunu vurgulamak istiyordu.
Yine çok güzel bir içerik hazırlamışsın, teşekkürler. Eğer 'iyilik' ve 'kötülük' bir birlerine dönüşen ve bir birlerine mecbursalar o zaman 'iyilikten' yana olmanın veya iyi bir yaşam sürmenin anlamı nedir? sorusunu da belki bir videoda tartışırsan çok sevinirim.
Zaten daimi olarak iyiyi yaşaman imkansızdır. Bu yalnızca kötü olayları anlamlandırmada mantıklı. İyilikten yana yaşamaya gelince bu döngüsel zamandaki varlığında nasıl bir yaşam istediğin bireysel bir konu. Evrenin varlığı ile ilgili değil senin oluşunla ilgili
Çizgisellik içinde döngüsellik de mümkün olabilir. Örnek olarak şuan çizgisel zamanda ilerliyoruz ve bir gün "son" olacak. Ondan sonra sonsuzluğun başladığı kısımdan itibaren "cennet ve cehennemdeki bazı olaylar" kendini tekrar edebilecek ve bu sonsuza kadar sürecek. Bunun dışında evrenin başlangıç ve bitişi arasında döneme çizgisel bakabiliriz. Fakat güneşin doğup batması arasındaki süreç döngüsel oluyor. Bu biraz hangi tarafa baktığımızla olan bir şey gibi geliyor. Algı ve bakış açısıyla alakası var
Peki ya zaman denen bir şey aslında mevcut olmasaydı ? Zaman kavramı sadece algımızla yarattığımız bir olgu olabilir mi acaba ? İşte bu konuda bir kaç hafta önce büyük bir aydınlanma yaşadım ve hayatım değişti diyebilirim. Bu değişikliğin en büyük sebebi zamana bağlı olduğunu düşündüğüm bir çok kaygının ve yetememe hissinin bir anda ortadan yok olmasıyla başladı. Bir örnek ile açıklayayım : Eğer bir kahvecide otururken oradan kalkıp deniz kenarına gitmek istersem ve o da deniz kenarına yakın olan bir kahveci ise bunu yapabilirim , ama şu an oturduğum yerden kalkıp geçmişe gidemem .. Ya da oturduğum yerden kalkıp gitmek istesemde geleceğe de gidemem, çünkü mevcut olmayan hiçbir yere gidemeyiz . Geçmişe gidememiş olmamın sebebi çünkü aslında geçmişin mevcut olmadığı içindir , o sadece yaşanmış bir şimdidir aslında. Her ne kadar zihnimde geçmiş sandığım süreçte yaşanmış olan hatıralarım olsada hatıralar ve geçmiş aynı şey değildir. Buradan yola çıkacak olursak zamanın sadece bir algı olduğunu aslında zaman diye bir şey olmadığını , geçmişin de mevcut olmadığını ve bunlara bağlı olarak gelecek diye de bir şeyin olmadığını kavramaya başladığımız an işte bu hayatı çok iyi yaşamaya başladığımız an olacaktır çünkü şimdide yaşamayla barışık olan insan her zaman huzurlu sükunetli insandır çünkü zamanın olmadığını kavradığı zaman gerçeğe tam anlamıyla çok yaklaşmış bireydir .. 😊😊
Hayatımı yeniden inşa etmek istediğim de sizinle inanç alanında tamamen iki uç görüşe sahip olsamda sizin emeğinize duyduğum saygımı bilmenizi isterim ,konu sunumunuzda hakikate delil aramamış olmayıp , düşüncenize delil arayışınız ise bilği temelli olan bu çalışmanıza gölge düşürdüğünüz eleştirisini de yapmayı borç bilirim ,çalışmalarınızda başarılar dilerim
Pelin hanım harikasınız🎉 bahsettiğiniz filmi de sizin anlatımınızdan sonra seyrettim çok hoşuma gitti herkese tavsiye ederim ufkumu açtınız.
Kerem Cankoçak bugün Fatih Altaylı’nın Teketek kanalımda da izledim. Tesadüfe bak 🤓
Oncelikle mukemmel anlatim icin tesekkurler. Zamanin dongusel olmasi kavrami cok mantikli, evrenlerin sonlanip farkli evrenler olusturmasi da. Fakat bizim evrenimiz baska bir evrenin ice cokup patlamasiyle olustu diyelim, bu durumda zaman da bizim evrenimizle olusmus olabilir. Diger evrenlerde belki de cok daha farkli boyutlar vardi.
Bir yks sınavı öğrencisi olarak ilgi alanlarına yeterli zamanı ayıramıyorum detaylıca bir şeyi düşünmek de buna dahil. Ama azıcık da olsa anlık ilgilendiğim konular hakkında sürekli video atıyorsun. 2 hafta önce değişim ve zaman hakkında düşünüyordum, biraz araştırma yapsam da bir makaleye bakabildim sadece o da bir kısmı ama sen video atınca...
❤
sufist/panteist dusunceye yakin birisi olarak sufizm ya da tasavvufta da döngüsellik barindiran noktalar oldugunu dusunuyorum, mesela ibni arabi hayat bir "seyir"dir diyor. vahdeti vucud birci bi yerden aslinda hep tanrinin tezahuru oldugumuzu ve bunu temaşa ettigimizi soyluyor gibi. benim bakis acimdan ise tanri doga, varligi geregi hep var oldugu icin biz bu tanrı tezahürleri döngüsündeyiz.
tesekkurler💖
Dilara hanım, döngüsel zaman anlayışı doğruysa fiziksel biyolojik bedenin döngüsü açıkca gözlemleniyor ama tecrübe, düşünce ve duygulardan oluşan tekil bilinç bulutuna ne oluyor. Saygılarımla
Zaman, tüm maddesel olasılıkları kaplayan hacimsel bir sabittir.!
En keyifli videoydu❤
bu videoyu izlemeden önce zamanın başının ve sonunun olduğunu, bu yüzden bir tanrının ya da ilk nedenin zorunlu olduğunu düşünüyordum. şimdi ise ilk nedene sahip olmayan bir evren ve zaman canlanabiliyor kafamda. artık tanrıya ihtiyaç yok sanırım.
Bu kanalı daha sık izledikçe aslında Naturalizm/Fizikalizm/Materyalizm gibi yaklaşımlara haksızlık ettiğimi ve tıpkı benim gibi pek çok insanın da kalıplaşmış bir ön yargısının olduğunu fark ettim. Eskiden teistik pencereden bakınca naturalizmin topyekûn varlığı anlam, maneviyat ve değerlerden yoksun raslantısal ve zorunlu süreçlere indirgeyen kötümser bir dünya tablosu çizdiğini düşünürdüm, bence insanlara burada naturalizmin öcü/şeytan gibi gözükmesine sebep olan şey anlam ve değer kavramlarıyla kurduğumuz ilişkiden kaynaklı: çizgisel zaman anlayışının da tasvir ettiği gibi sürekli bozulan, çürüyen; gelip geçici dünya anlayışında hem kendimizin hem de bizim bir uzantımız olan ahlaki ve manevi değerlerin bu maddi dünyanın bir parçası olduğuna inanmak istemiyoruz, doğaüstü aşkın bir yanımızın olduğuna inanmak istiyoruz bundan dolayı da varlığı olduğu haliyle görmek yerine kendi varlığımıza doğaüstü nitelikler atfediyoruz. Gökten değerler indiren tanrıları reddettiğimizde anlam ve değerlerin önemsizleştiği düşüncesine kapılıyoruz halbuki bunlar bizden ayrık olan şeyler değil bizim yaşamını sürdürmek isteyen biyolojik varlığımızın birer uzantısı tıpkı her şeyin birbirinin bir uzantısı olduğu gibi, ne kendi yaratıcı biyolojik varlığımızı ve onun uzantısı olan şeyleri önemsizleştirmeye ne de doğal/fiziksel/maddi olanı küçümseyip bunlara doğaüstü özellikler atfetmeye mecburuz. Ama bunca şeyin arasında benim de aklıma takılan birkaç tanrı problemi var: Einstein'ın "Evrenin en anlaşılmaz özelliği onun anlaşılabilir olmasıdır" sözündeki gibi bizim anlamak isteyen varlığımızın evrenle uyumlu olması, evrendeki doğa yasalarındaki düzenlilik ve bu yasalardaki hassas dengeler, kendi uzantımız olan matematiğin doğayı anlama konusundaki muazzamlığı... bütün bunlar sanki içkin dahi olsa bilinçli bir tanrıya işaret ediyor gibi geliyor acaba bütün bunları videolarınızda da sık sık vurgusunu hissettiğim bütünsellik bağlamında açıklayabilir miyiz? Ya da bütünsellik bağlamında bu problemlere nasıl bir bakış açısı getirebiliriz?
İzlerken çok keyif aldım, ellerinize sağlık 🤍
Merhaba. Mesnevi V. Defter 789 ile 806 arasında Mevlanın evrendeki/varlıktaki değişim/dönüşüm hakkındaki görüşlerini bulabilirisiniz. Başka beyitler de var aynı minvalde ama bu çok yakında okuduğum için kolayca bulabildim. Bir örnek "Varlığın başlangıcından şimdiye dek yüzbinlerce haşir-neşir gördün a inatçı." V-799
Ömrümün yarım saatini bu videoya ve artı bu yoruma harçadım.
Bakalım zaman ne gösterecek.
Meraklı
True Detective adlı dizide bir seansta bu dongusellikten bahşedilmişti. Ama karamsar bir yorumla. Tekrar doğacağımizi ve çaresizce aynı şeyleri tekrar yaşayacağımızı, bunu kırmanın mümkün olmadığını, bunun bir tür hapishane olduğunu söylüyordu. Ne yani buna göre her şey olması gerektiği gibi oluyor o zaman. Bu kadar kötülük falan. Bu dongusel zaman anlayışı bana daha acımasız geldi. Ya da yaşadığım kultur bu tür bir zaman anlayışını pesimist değerlendirmeme sebep oluyor. Yine de bu doğruysa ve tekrar tekrar aynı şeyleri yasayacaksam, iyi yaşamalıyım. Bu donguselligin determinist bir dinamiği olmasaydı ve belki yoktur. O zaman benim olduğum ve olmadığım, farklı yaşamış benler olsaydı. Haydaaa çoklu evrenler teorisine doğru gidiyorum. Zaman nasıl bir muammasin. Lisedeyken "belki de Tanrı zamandir" demiştim kendi kendime.
daha çocukken hiç felsefe bilmiyorken doğanın döngüleri, suyun döngüsü vb. Olayları inceleyerek varolan herşeyin birbirini tamamlayan dögüler olduğunu düşünmüştüm. Bence gerçekten doğru olan döngüsel zaman algısını.
Dilara hanım bu iki anlayış ve durumun ( döngüsellik ve çizgiselliğin ) bir arada düşünüldüğü, beraber olabildiği bir durum ve anlatının mümkün olduğunu düşünüyorum. Tıpkı tüm evrenin en küçük yapıtaşı olarak kabul edilen ve hatta kütlesi bile ihmal edilen fotonun Rutherford'un deneyinde olduğu gibi ateşlenip izlendiğinde parçacık gibi ,izlenmediğinde ise dalga gibi davranması ve adeta akıllı bir varlık gibi olması; nihayetinde ışığın; ''hem dalga hem de parçacık'' özelliği gösterdiği sonucuna varılmasıyla gizemli kuantum dünyasında her şey mümkün gibi görünüyor. Elektronun tam olarak yerini ve ne yapacağını bilemediğimiz bu olasılık havuzunda ve evrende; hiçbir şeyin karşı koyamadığı yegane güç olan '' entropi'' kavramını da düşünürsek ve hatta entropinin ışık hızından bile hızlı ilerlediği bir evrende yine uzayın ve zamanın bir arada olduğu ''uzay zaman'' düzleminde hem uzayın hem de zamanın maddi olduğunu, birbirine bağlı oluştuğunu biliyorsak bu 2 anlayışı da bir arada düşünebilir ya da ikisini de reddedebilir bambaşka formüller üretebiliriz gibime geliyor. Yani sorunun temelini ''dinlerde ve yaklaşımlarda'' aramak değil, bütünsel yaklaşımla tıpkı evrende olduğu gibi müthiş hızla düzensizliğe kayan denge halini kavramak gerekiyor, teşekkürler.
Zaten tam olarak entropi nedeniyle döngüsellik ve çizgisellik bir arada olamaz.
Hanfendi. Okadar akillisiniz ki. Lutfen devam edin 🫡🙏🏻
Konu gerçekten çok ilgimi çekti ve ele alma yöntemini de merak ettim ama Anlatımsal birşeyler benim kopmama sebebiyet verdi dün gece. Belki benle alakalıdır ama positif feedback amaçlı şimdiki 2. oturuşumda gözüme ilişenleri yada bende neyin buna sebebiyet verdiğini yazmayı deniyeceğim. Yinede sizde br bakının çünkü eğer common sense ise bunu çözmen halinde izlenmelerin milyonun üzerine sabitlenicektir. Ruhi cennet ve kız kardeşinin kanalları gibi. Market var Tr de umarım çok iyi yerlere gelirsin
Bakışıma yeni bir pencere açtınız. Teşekkürler 😊😊💐
Selamlar Anlatıda bahsetmiş olduğunuz Zen felsefesi kutupluluk ilkesi Kuran'da bir ayette kısa bir cümle ile tasvir edilir "O Zıtları ile Kaimdir"
Aydınlatıcı ve düşünmeye sevkedici bir video olmuş. İstediğiniz takdirde, sizi yazmaya da teşvik etmek isterim. Tebrikler ve teşekkürler.
İyi ki varsın pelin ya teşekkürlerr!!!
Insan dahil tüm canlı yaşamı düşünüldüğünde kötülük, acının varlığı, ölüm ve çaresizlik... Bunlar insan aklını dumura uğratacak kadar gerçek ve dehşetli problemler. Aklın doğru düzgün işleyebilmesi ve yaşama ahlaki bir temel sağlayabilmek adına size katılıyorum; poetizme, sanata, aşka, merhamete hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var. Ve bu acil ihtiyacın hiçbir zaman çôzülemeyecek olan zaman algımızla doğrudan bağlantılı olduğunu zannetmiyorum. Ister doğu ister batı kaynaklı olsun kurumsal dinler tarafından gasp edilmemiş farklı zaman algılayışlarıyla sevgi temelli metafizik anlam dünyaları inşa edilebilir. Veya belki de rasyonel olarak metafizik anlam dünyaları inşa etme saplantısından vazgeçip yani Wittgenstein'ın deyimiyle konuşulamayan yerde susmayı öğrenip kendimizi spiritüel anlam dünyalarına açmaya çalışmamız gerekiyor.
Döngüsellik argümanında fark ettiğim hata şu; döngüler iç içe geçmiş halkalar ile temsil edilir durumda ve bir döngüde yaşanan hadise döngüsü içinde müşahhaslaşmış durumda. İç ve dış halkalara erişimi yok. Hangi döngü içerisinde olduğumuzu bilemeyeceğimize ve hangi yokoluşula tekrar varolacağımız bizim için bir bilgi olamayacağına göre zaman burada da yine çizgisel olmuyor mu? İlerleyen, birbirinin peşi sıra olgunlaşan bir silsile bizi doğrusal bir bakışa hizalıyor yine.
Kitap tavsiyesi gelmiyor uzun zamandır :/
Zamanın başlangıç ve bitişi, ivmelenme şekli ile çalışma düzeni "Sudür Teorisi" penceresinden bakıldığında farklı bir bakış açısı yakalanabilir.
Anlamsız twittr tartışmalarından sonra İslam'a değinmemeniz ve değinmediğinizi özellikle belirtmeniz çok mantıklı bence :)
Diyelim ki matematiğe menfi🙂 bir değer veren güruhun bulunduğu varlık minvallerine rast geldiniz. Bilgi işlemlerinizin de fevriliğine tam yenik düşmek üzere oldunuz ve matematik işte buymuş dediniz. İşte o zaman(an) bir idrak olarak perspektif değiştirmek yolunuzu daha müspet kılar ve bu müspetlik sizden taşar ve herkese ışık vurur🙂. Tanımlama yapıp temporaliteden uzaklaşırken biraz daha dikkat diyorum. İyi akşamlar dilerim
'Geçmiş, şimdi ve gelecek... Sadece inatçı birer illüzyondan ibaret'' Albert Einstein
Hareket etmeyen hiç bir şey yoktur, her şey hareket halindedir bu yüzden zaman kavramı sürekli olacaktır. Japonya'da geçmiş zaman Almanya'da gelecek zamandır çünkü dünya hareket halinde, evren de sürekli hareket halinde atom altı parçacıklar da hareket halinde...kısacası her şey hareket halindedir. Hareket ve enerji birbirinden beslendiğine göre...sonuç paradokstur. Yani mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi: ALLAH
Netam-Damla Temel- Seyyare Saygılar🌀
Bu video bende muhteşem duygular uyandırdı❤❤ teşekkürler
Var da ben mi kaçırdım bilmiyorum ama kadınlar ne zaman felsefe yapmaya başladılar veya kadın filozoflar başlıklı bir video güzel olurdu,tebrik etmeye devam ediyorum.
Bana kalırsa, kesin bilimsel bir kanıtım olmamakla beraber, evren hep vardı ve bir başlangıcı yok. Zaman denen kavramsa işlevsel olmasına işlevsel ama ihtiyacımıza binaen uydurulmuş bir kavram. Zaman şu andan ibaret.
Hiçlikten varlığa geçmek diye bir durum sözkonusu değil!
Günümüzde en son bilimin söylediği; “Yok, Yoktur! Hiçlik diye bir şey yok, hep ve daima varlık var ve kütle kazanıyor.
Hiçlikten varlığa geçme düşüncesi bir yanılsama.
Bu kanalda daha cok felsefe konu edildigi Akil mantik ana tema ediliyor ama bazi yorumlari okuyor ve bazi degerlendirmeleri dinleyince insan akli filan terkedesi geliyor Allahim sen aklimiza mukayit ol
Benim şöyle bir düşüncem var; islama göre sondan bahsedilince bizi bir kiyamat bekliyor ve bu kiyamet 100 yıllar öncesinden işaret vererek gelmekte, binalar yuksek olacak, toplu ölümler artacak, 3.dunya savaşı olacak ve bu savaş 40 yıl sürecek gibi şeyler söylenmekte. Bizzat kuranı kerimi açıp okuma fırsatım olmadı, kulaktan dolma bilgiler diyebilirim ama bana şu düşünceyi verdi. Evet bir kiyamet olacak ve insanlar ölecek ama her şey bitti gibi bir şey diyemeyiz çünkü zaman akmaya devam edecek, bundan hiçbir şekilde emin olamayız. Yine de tarihi göz önüne alıp baktığımızda tarih her zaman kendini tekerrür etmiştir. Depremden örnek verecek olursam, ki bizzat yaşadım. Kıyameti yaşadığımı ve yeniden doğduğumu söyleyebilirim. O gece kaybettiğim/kaybettiğimiz insanlar için (belkide sadece bize göre) bir sondu. Demek istediğim bir döngü içinde olduğumuzu bende düşünüyorum, sadece "ölüm" denilen şeyi "yaşayanlar" bilmediği için düz bir çizgi gibi gözüküyor. Diğer dinlerde ise (bazılarında) yeniden doğacaklarına inanıyorlar. Bunu düşününce bir yerde mantıklı gelmişti bana. Fizik hocam bir keresinde güneş ve anti güneşten bahsetmişti, madde ve anti madde birbiriyle buluşunca patlama oluyor ve birbirlerini yok ediyorlar demişti. Konu inanıp inanmamakla ilgili, insanların bir tanrıya ihtiyacının olduğunu düşünüyorum. Bilinmeyen, karanlıkta kalındığında insanı korkutur. Korku ve adelet duygusu, inanma ihtiyacı doğurmuş olabilir.