Aslında burada bir çelişki mevcut, eğer dil ile dilin hakikati yansıtmadığı "hakikat"i söyleniliyorsa bunun hakikatliği ne denlidir? O zaman bunu iddia ederek kabul etmek, dil hakikat değildir onermesiyle çelişir; zira bu "hakikat" de dil ile dilegetiriliyor.
Dil ile dilin hakikati yansıtmadığından ziyade daha çok, sadece zihin aracılığıyla algılanılabilecek bir gerçeğin, şeyin ancak öznel olacağını anlamamızı istiyor bence; bir fil bir ağacı nasıl hortumuyla algılayıp, kokusunu içine çekiyor, sincap köküne yemişini saklayıp, üzerinde uyukluyorsa, bir maymunda ağaçta onunla yaşayarak bir ilişkilenme kuruyor. Ancak insan, içinse ağaç, sadece ağaç kavramının altında genelleştirilmiş, solgunlaşmış ve aynılaşmış hale geldiğinden artık hakikati değil, sadece bir tümeli temsil eder ve bu tümelin nesnel, evrensel bir gerçeklik olduğuna inandırmıştır kendini. Çünkü bir insan için fil nedir ki, doğadaki sıradan bir canlı, diğer fillerin aynısı; hakikati sadece kendi varlığımız için var olmuş, evrensel bir şey olarak algılattırıyor zihin bize ve bunu da dil aracılığıyla dile getirme zorunluluğundayız çünkü hayatta kalmak için toplumsal ve dilsel bir yaşama ihtiyacımız var. Anlatmak istediğim dilin hakikati yansıtmadığından ziyade zaten hakikatle alakalı olmadığı, yani ben bu makaleden bunu anladım çünkü dil, en başından itibaren bizim toplumsal bir canlı olmamızdan ötürü ortaya çıkan ve makalede de dendiği gibi bir barış antlaşması ortaya koyması vesilesiyle sanki bir doğruymuş gibi gözegelen bir olgudur. Yani dil hakikatle zaten ilintili değilse, senin söylemindeki dilin hakikati yansıtıp yansıtmaması çok farklı bir bağlamda kalıyor. Makaleyi şimdi okudum ve anladıklarım üzerinden senin yorumuna cevap vermeye çalıştım, biraz fazla karıştı, benim de aklım karıştı anlaması zor,ne yazmış bu adam.
Dinlediğim en lezzetli sohbetti net. İnsan en yırtıcı varlık olsaydı vahşice yaşayıp vahşice yok olacaktı mis gibi zihne düşünceye dile bunca tantanaya gerek kalmayacaktı soyu tükenesice…
Senin sohbetine de doyum olmuyor hani! "İnsan en yırtıcı varlık olsaydı vahşice yaşayıp vahşice yok olacaktı" Allah Allah! Senin bu mantık zavallılığın ile arslanın, kaplanın soyunun çoktan tükenmiş olması gerekirdi. Peki bunu geçtik; İnsanın soyunun niçin tükenmesi gerekiyor, Bay Ünlü?
Doğru,Yanlış,iyi,kötü,anlam,insan,üst,alta hiçbir kelime tam anlamıyla karşılamaz arı olanı maymunken dilimiz var mıydı?O zaman hakikat neydi?Zaman neydi?Anlam neydi?Peki ya bu yazının anlamı?(paradoks) Doğukan Arslanköylü
Harikasınız. "Dilinize" sağlık.
Aslında burada bir çelişki mevcut, eğer dil ile dilin hakikati yansıtmadığı "hakikat"i söyleniliyorsa bunun hakikatliği ne denlidir? O zaman bunu iddia ederek kabul etmek, dil hakikat değildir onermesiyle çelişir; zira bu "hakikat" de dil ile dilegetiriliyor.
Dil ile dilin hakikati yansıtmadığından ziyade daha çok, sadece zihin aracılığıyla algılanılabilecek bir gerçeğin, şeyin ancak öznel olacağını anlamamızı istiyor bence; bir fil bir ağacı nasıl hortumuyla algılayıp, kokusunu içine çekiyor, sincap köküne yemişini saklayıp, üzerinde uyukluyorsa, bir maymunda ağaçta onunla yaşayarak bir ilişkilenme kuruyor. Ancak insan, içinse ağaç, sadece ağaç kavramının altında genelleştirilmiş, solgunlaşmış ve aynılaşmış hale geldiğinden artık hakikati değil, sadece bir tümeli temsil eder ve bu tümelin nesnel, evrensel bir gerçeklik olduğuna inandırmıştır kendini. Çünkü bir insan için fil nedir ki, doğadaki sıradan bir canlı, diğer fillerin aynısı; hakikati sadece kendi varlığımız için var olmuş, evrensel bir şey olarak algılattırıyor zihin bize ve bunu da dil aracılığıyla dile getirme zorunluluğundayız çünkü hayatta kalmak için toplumsal ve dilsel bir yaşama ihtiyacımız var. Anlatmak istediğim dilin hakikati yansıtmadığından ziyade zaten hakikatle alakalı olmadığı, yani ben bu makaleden bunu anladım çünkü dil, en başından itibaren bizim toplumsal bir canlı olmamızdan ötürü ortaya çıkan ve makalede de dendiği gibi bir barış antlaşması ortaya koyması vesilesiyle sanki bir doğruymuş gibi gözegelen bir olgudur. Yani dil hakikatle zaten ilintili değilse, senin söylemindeki dilin hakikati yansıtıp yansıtmaması çok farklı bir bağlamda kalıyor. Makaleyi şimdi okudum ve anladıklarım üzerinden senin yorumuna cevap vermeye çalıştım, biraz fazla karıştı, benim de aklım karıştı anlaması zor,ne yazmış bu adam.
Dinlediğim en lezzetli sohbetti net. İnsan en yırtıcı varlık olsaydı vahşice yaşayıp vahşice yok olacaktı mis gibi zihne düşünceye dile bunca tantanaya gerek kalmayacaktı soyu tükenesice…
Senin sohbetine de doyum olmuyor hani! "İnsan en yırtıcı varlık olsaydı vahşice yaşayıp vahşice yok olacaktı" Allah Allah! Senin bu mantık zavallılığın ile arslanın, kaplanın soyunun çoktan tükenmiş olması gerekirdi. Peki bunu geçtik; İnsanın soyunun niçin tükenmesi gerekiyor, Bay Ünlü?
❤
İlk kısımda dair Spinoza'dan bir alıntı paylaşabilirim: İnsan krallık içerisinde bir krallık değildir.
Hocam postmodernizmden video gelir mi konusmalarini cok merak ediyorum bu konudaki
Doğru,Yanlış,iyi,kötü,anlam,insan,üst,alta hiçbir kelime tam anlamıyla karşılamaz arı olanı maymunken dilimiz var mıydı?O zaman hakikat neydi?Zaman neydi?Anlam neydi?Peki ya bu yazının anlamı?(paradoks)
Doğukan Arslanköylü
Yeni kesfettim kanali bodriyar felsefesini cok merak ediyorum cok az kaynak var
Üstadım,”Bağlantısallık ve Yasamdaslık “ yeni meteryalizm, yeni bilim anlatısı buna şerh gibi olabilir.Bakmak faydalı olabilir.Emeğine sağlık.
Dil için değil de,zihin anlatısı için.Dil kısmına katılıyorum.
Merhaba sevgililerim nedir ya?
Hakikat seyretmektir.