Ömer Hayyam.. Hayatımı değiştiren bir düşünür, şair, fizikçi, matematikçi. Onu okuduktan sonra her günüm farklı geçer oldu. İnsanoğlu, yarınının garantisi yok. Tutma içinde, söyle. Özür dile, teşekkür et, kibar ol. Eğlen, iyilik yap, iyilik gör. İyi insan ol. Bir tane de benden gelsin. Her sabah yeni bir gün doğarken, Bir gün de eksilir ömürden; Her şafak bir hırsız gibidir Elinde bir fenerle gelen.
Var mı dünyada günah işlemeyen, söyle; Yaşanır mı hiç günah işlemeden, söyle; Bana kötü deyip kötülük edeceksen, Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle. -Hayyam
Kim Demiş Kim demiş haramı helali bilmez Hayyam? Ben ki asla haramla helali karıştırmam. Ey sevgili! Helaldir seninle içtiğim şarap, Oysa bana sensiz içtiğim su bile haram!.. Bir yanda gül renkli şarap, ay yüzlü sevgili, Öte yanda iki yüzlü dincilerin zilleti: Çoğu cehemnemlikmiş dünyada aşıkların. Desene, kimsenin göreceği yok cenneti!.. Bilemem kimim, neyim; benden ne kalır yarına, Cennet mi düşer, yoksa cehennem mi payıma? Sevgili, şarap, müzik: Yetişir bana bunlar; Gerisi senin olsun: Al cenneti, çal başına!.. Bir yudum kızıl şarap, bir nefes yar dudağı, Satmışım cehennemi, gönlüm bu aşka razı; Şu koskoca yeryüzü benim cennet meyhanem: Nikahlım üzüm kızı, günahlım din yobazı. Omer Hayyam
bu parçayı ne zaman dinlesem gözlerim doluyor. bazen takıntı yapıp tekrar tekrar dinliyorum, bazen uzun süre dinlemedigim oluyor, fakat tekrar geri geldiğim her seferinde aynı hisleri, aynı hüznü, huzuru duyuyorum. çok farklı bir şey bu, bambaşka, iyi ki varsınız. tebrik ediyorum
Eğer benim gibi ultra dindar bir ailede doğduysanız ve huzura ermek için size takılan prangaları bir bir kırdıysanız; yönelimlerinizi, kim olduğunuzu ve aslında ne istediğinizi en baştan keşfetmeniz gerktiyse; nefretten, öteklieştirici zihniyetten, kuruntulardan ve gericilikten sıyrılıp; yaşamayı, sevmeyi, hayatı ve özgürlüğü en baştan öğrendiyseniz ve bütün bunları başarmak için çok acı çektiyseniz; bu parçayı her dinlediğinizde gözünüzden bir damla yaş süzülür ve tam "al cenneti, çal başına" kısmında içinize size orgazm hazzı yaşatan bir huzur dolar.
@@AhmetKartal Din hakkındaki gerçek düşüncelerimi hala bilmiyorlar aslında bakarsan :) Yalnızca farklı olmak, içinden geldiği gibi yaşamak ve hatta birilerinden nefret etmemek dahi yeterince büyük bir kabahat bu çevrede... Bir de karşına alıp ben sizin tanrınıza inanmıyorum demek... O da belki bir gün...
ben hem müslüman değilim hem de kendi cinsime aşık oluyorum. Din konusunu söyledim yüzüme bile bakmıyorlar. Annem evlatlıktan reddetti, babam zorla biriyle evlendirdi daha 22 yaşımdayım ve 40 küsür yaşında bir imamla evliyim. Hem cinsime aşık olduğumu söylesem kim bilir ne yaparlar?! Ama gerçekten elimde olan bir şey değil tamamen hormonsal bende böyle bir şey olsun istemezdim ama dediğim gibi hormonsal karşı koyamıyorum. Peki soruyorum size madem beni dindarların tanrısı yarattı o zaman hormonlarımı da o yarattı peki o zaman neden günah?? Beni neden böyle 'yarattı'? Nerde adalet?
Elif Dila Bzdgn hormon düzeylerinizi kontrol ettirdiniz mi ? Aşık olmanın sadece fizyolojik yollarla açıklanacak bir şey olmadığını düşünüyorum. Benim düşüncem cinsel davranış ve karakterlerin o insandaki fizyolojisi nasılsa ona uyum sağlamalı. Yine benim düşünceme göre Psikolojik açıdan dış dünyadan etkilenerek farklı cinsel yönelimi tercih etmek yaratıcının kurduğu düzende bir kusur olacağına işaret etmez zira bu fikir akımları doğamızdan değil insanların iradesi ve nefsi kaynaklı çıkıyor , sizce güvenilir bir kaynak mı hemencecik bu fikire uyum sağlamak doğru mu ? Bir müslüman olarak madem ebedi saadet istiyoruz bizim kafamızda etki bırakan tüm fikir akımlarına kolayca teslim olmayıp Allah'ın öğütleri ve bilim ışığında düşünüp filtre etmek gerekiyor diyerek sözümü bitiriyorum
Var mı dünyada günah işlemeyen söyle: Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle; Bana kötü deyip kötülük edeceksen, Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
Ömer Hayyam'ı diğerlerinden farklı kılan matematikçi olmasıdır. Ömer Hayyam celali takvimini bulan kişidir ve matematiğe sayısız katkısı bulunmaktadır bu şiirlerin bir şair tarafından değil de matematikçi tarafından yazıldığını bilerek dinleyince, gerçeğin ütopya ile olan savaşını daha iyi kavrıyor insan.
Bu şarkının ruhu var. 15 yaşımda keşfetmiştim şu an 20 yaşımdayım yaşadığım yer, sevdiklerim, tarzım her şeyim değişti ama bu şarkıyı ilk dinlediğimden bu yana hissettirdikleri hiç değişmedi.
Çok önceden keşfettiğim bu parçayı şimdi Semerkant ı okurken dinliyorum.Böylesine gününü ilimle,hoş şeylerle geçiren bi insanı tanımak çok keyifliydi.Bu dünyanın hırsına sırtını dönmüş düşünür,bilim insanı,dehâ....İnsanın ufkunu açıyor.Selam sana Ömer...Selam senin şarabına..selam size gökyüzüne bakıp keyif alan insanlar....
Sabahlar, akşamlar yok Sevinçler tasalar yok Ben düşündükçe var dünya Ben yok o da yok 1000 sene önce sözlerinle yücelttiğin topraklar şu an senden daha geri.
Hayatı bir türlü anlayamadığım, anlamlandıramadığım bir zamanda okudum Rubailer'ini. Hayata, geçen zamana, olaylara daha başka bakmayı öğretti bana. Doyasıya pişman olmayı, ders çıkarmayı, itiraf etmeyi, sevmeyi, nasılsan öyle olmayı... Sevdiklerime bakışım, duruşum bile değişti. Çimlere uzanıyorum, gökyüzünü izliyorum, güzel havayı içime çekiyorum. Hayata bir kere geldik, bir kere yaşıyoruz, insan sevmeli, itiraf etmeli, koşmalı, başarmalı, pişman olmalı, ağlamalı... Fazla vakit yok, ömür bir anda geçip gidiyor ve insan maalesef ki ancak geçip gidince gerçeği algılayabiliyor. O ana gelmeden, güzelce yaşayalım dostlar! Yaşamak elindeyken bugüne bugün, Ne diye bırakır, yarını düşünürsün? Geçmiş, gelecek, kuru sevda bütün bunlar; Kadrini bilmeğe bak avucundaki ömrün.
@Sonumuz Vahim Spor yaşamayı mantıklı bulmuyorum. Ölmeyi de. Yaşamak ya da ölmenin mantığın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Yaşam anlamlı, çünkü birçok anlamsızlığı içinde barındırıyor. Yaşamı, yaşamaya değer kılan da zaten tekrarı olmaması, bununla beraber mantıksız olması... Yaşama yalnızca anlamlı diyebilirim, çünkü faaliyetler aslında çok anlamsız. Onu güzel kılan, çirkin olması.
@Sonumuz Vahim Spor mantığın ötesinde demem, önemini kastetmemden değil, bu iki kavrama sıkıştırılmaması gerektiğini düşünmemden kaynaklanıyor. Mantık ne bir kere? Hiçbir soru için tek bir cevap yok. Yaşam çok çeşitli. Bir şeylere mantıklı ya da mantıksız demek, bana göre, bakış açısını daraltmak, hislerin önünü tıkamak demek. Ben anlama odaklanmayı tercih ediyorum.
17 yaşımın başlarında, çeşitli sebeplerden ötürü artık hayal gücümün dahi kavramakta ve açıklamakta zorluk çektiği bir olguyu sorgulamaya başladım, Tanrıyı. O zamanlar okula giderken ve okuldan gelirken minibüste kulaklığımı takıp sürekli bu şarkıyı dinliyordum, inatla, ara sıra sıkılsam da, çok dinlediğim için daraltmaya başlasa bile. Sürecin başından reddettiğim ana kadar eşlik etti bu şarkı bana. Dinlerken zihnim asla susmuyordu, tarttığım ve tartıştığım ne varsa arkaplanda ses oluyordu, bilmiyorum o zamanlar tam olarak ne hissettirdiğini ama bu şarkı bana cesaret oluyordu. Ömer Hayyam'ı daha da iyi tanımama ve onun hakkında meraklanmama da yol olmuştu. Dindar birine verdiği hissiyat başkadır, arada kalmış birine başka, sorgulayan biri için ise bambaşka. Yeri çok farklı benim için ve ne zaman o başlangıcını dahi duysam içim ürperiyor ve o günlere dönüyorum, ruhsal anlamda yorucu ve karmakarışık bir yaştı benim için 17. Bir kalıptan kurtulmuştum, bir tanrıdan ve bir cehennemden. Yıllar sonra yine duysam yine 17 yaşındaki zihnimin içindeki kaosu hatırlatacak bana bu şarkı. Şimdi ise yaklaşık bir buçuk yıldır agnostiğim, bu bir buçuk yıl içinde ateist de oldum deist de, şaman bile oldum sayılır, öğretileri müthiş huzur vericiydi. Ama kendimi bir kalıba sokmaktan çok yoruldum, inançsızım demek bile kalıp gibi geliyor bana, agnostik demeyi tercih ediyorum, tanrı var ya da yok, kanıtlanamaz, tanrı var ya da yok, artık beni zerre ilgilendirmez. İçimi kustum, zavallı ben, tüm bunları etrafımda anlatacak tek bir kişi de yok, cesaretim de. 7 Kasım 2019
flex fste boş yapmışlar bro, Allah her şeyi biliyorsa bizim cennete mi cehenneme mi gideceğimizo bilirdi biz yazılan bir senaryoyu oynamış oluruz. Kanıtla da inanalim
Yaren, aradan aylar geçmiş.. Böylesi bir platformda samimiyeti dile getirmek kadar hissetmek de zor. Gevezelik etmeyeceğim. Aradan geçen onca zamanın ardından, yazdıklarını yorumlamak da değil niyetim. Yüreğindeki ve ruhundaki ağırlıkları derinden ve samimiyetle hissetmiş olan ben, şuan içinde bulunduğun hâlden habersiz, şuan, yalnızlığına, sana yıllarca yoldaşlık etmiş bir dost edasıyla yaklaşıp, "İnsanların yüreğine gir!" demek isterdim. Ne mi saçmalıyorum? Demiştim ya başında hissetmek zor, hissettirmek de.. Sana "Yüreğinin yolunu takip et." demek isterdim sadece "Yüreğin sana aradığın şeyi gösterecektir bir gün." "Yitirmeyen bulamaz, Ama bulanlar kaybolanlardır..."
@@muhammedyldrm945 Merhaba, aylar sonra gelen bildirimle tekrar gelip dinlememe sebep olduğun için teşekkür ederim :) Yazdıkların çok hoşuma gitti, yazdıklarımı hissetmiş olman da öyle. Yüreğimi dinliyorum senin dediğin gibi, aklımla birlikte tabii. Yüreğimin götürdüğü yol senin yolunla aynı olmasa da, düşüncelerimiz ve inançlarımız farklı olsa da tanımamama rağmen çok yakın hissettim sana, selamlar!
@@yaren.4606 Teşekkür ederim, ben de aynı şeyleri hissediyorum. Samimiyet ve içtenlik, nadir bulunan güzelliklerdir. Ve bunu hissetmek de öyle. Sizde bunları gördüm. Dediğiniz gibi, düşünce ve inançlarımız farklı olabilir, tabii bir şey, ama bu insanların kalbi ve aklı arasına bir perde çekmemeli. "İnsan" olabilmek bunu gerektirir. Ben böyle düşünüyorum. Yolunuz açık olsun. Selamlar :)
Şarkıyı dinleyen basit süslümanlar disslike atıyor, ateistler olayı yanlış anlayıp mutlu oluyor.Gerçekten müslümanlığı arayıp bulanlarsa huzura eriyor.Güzel şarkı..
Şurada gördüğüm en güzel yorum bu sizinki. Reklamlarla dolu, önüne konulanı tüketen,basit, düşünmeyen, kalıplara sıkışmış bir toplumuz. Olduk gibi popülist bir yoruma da girmek istemiyorum çünkü bu coğrafya hep böyleydi. O zamanlar Ömer Hayyam'a meydan dayağı atıyorlardı, bugün de durum ortada. Değişecek bir şey de yok. Kuran'ın ilk emri oku, bunun felsefesini anlamayıp, salt kuran'ı oku diyor diye düşünmek kadar saçma bir şey yok.
bu şarkı ve Ömer Hayyam, bana o boşluk günlerimde öyle güzel eşlik etmişlerdiki... Şimdi, keşke o zamanlar nefret ettiğim boşluk hissine koşup sarılsam diyorum. Gitmeseydi hiç içimden. Hep arasaydım ben beni, niçin geldim ve neden var'ı.
Ben bu şarkıyı dinlerken Ömer Hayyam'ın dinsiz olduğunu değil de içindeki aşkın cennet veya herhangi bir bedel karşılığında olmadığını, koşulsuz olduğunu anlıyorum. Günümüzde birçok insan sadece cennete gitmek için dini yaşarken...
Eğer ki siz Allah'tan korktuğunuz için, cennete gitmek için yada cehennemden kaçmak için ahlaklı oluyorsanız ve iyilik yapıyorsanız, ahlaklı olmanız mümkün değildir. Çünkü ahlakın temel özelliği çıkardan uzak olmasıdır.
Bana kattığın en değerli şeylerden biri bu gruptu. Bilmiyorsun ama senden sonra buralar benim uğrak yerim oldu. Hissediyorum, boşluğa düşüyorum, içime tarif edemediğim bir ağırlık çöküyor, özlüyorum. Her şeyin yoluna girmesini, huzura ermeyi istiyorum. Ve inanıyorum konuştuğumuz gibi; bir gün gecenin bir vakti beşiktaş abbasağa’da bir bankta, senin omzuna yaslanarak dinleyeceğim bu şarkıları. O zamana kadar bekleyeceğim.
"Ben inancımı yitirdim...ruhumda yalnız koca bir oyuk, koca bir huzursuzluk kaldı... Çok yazık, dünyada hayatın böylesini görmek de varmış yazgımızda... Umarım canıma kast etmeden o huzuru ve dinginliği bulurum; bulamazsam da umarım canıma kastım olduğunda berzahın ötesinde yok olurum... Ama heyhat! Bu acı, bu keder benden taşan bir keder... Ben yok olsam dâhi benden geriye bu keder kalacak ve yokluğuma dâhi huzurlu bir nefes aldırmayacak..." Herkese Açık yorum kısmında paylaştığımı buraya da naklediyorum. Sevgili hayalperest genç dostum! İncineceksin. Acının 50 farklı tonunu yaşayacaksın, ama acıya olan oburca iştahından kopamayacaksın... Her zaman yüreğinde iyiye umut ve acıdan kıvranma olacak, her zaman bu iki kalabalık şehrin arasında medcezirde olacaksın. Eğer üzerine fazla düşmene sebep olacak paradoksal bir zihne sahipsen yandın. İçsel çatışma ve huzursuzluk...doyumsuzluk ruhunu kemirecek, iliğini kurutacak. Ancak karşısına iyiliğin, ışığın tarafından olan iri pazulu dev bir cengaver çıkarman müstesna. Onu ara! Bulamaman senin hatanmış gibi ara, dilinin ucunda, gözlerinin hemen önünde, ayağının dibindeymiş gibi ara; ve bu zandan ırağa kaçma. Hep iyiyi, hep güzeli umut et. Ve unutma ki sen, içinde vahşi ve de dağları parçalayabilecek bir şeytan barındırma potansiyelindeki bir gençsin. Düşmanını hor görmek, yenilgiye götürür kişiyi. Ben hor gördüm şeytanımı , ben yenildim ve yine ben kölesiyim onun. Bu gece 18 aylık ilişkimi, hayatımı adadığım ve şeytanımın pençelerinden beni koruyan kader arkadaşımı, yoldaşımı yüz üstü bıraktım. Sırf şeytanıma engel oluyor, sırf şeytanım ondan nefret ediyor diye!.. Şimdi şeytanımın önündeki en büyük engel ortadan kalktı. Artık hayatımı mahvetmemin önünde engel kalmadı. Bakalım yıkımım ne kadar sürede gerçekleşecek... (Yahu çok sevdiğim kedimin benimle oynaması dâhi kıpraştırmıyor içimi!) Not: Daha önce bir başkasına yazdığım yanıtı olduğu gibi naklediyorum. O kadar yorgunum ki tekrar yazmak pek zahmetli geliyor.
*Şarkının sözleri aşırı harika, seslendirenin sesi dee aşırı harikaa amaa şarkıyı dinlerken okuduğum yorumlar daha da harikaaa lütfeeeeennn arada bir beğenin dee bu harikalar üçlemesini unutmayayım vee beğendikce gelip dinleyeyim yorumda yapabilirsiniz yeterki bu şarkıyı bildirim geldikçe dinleyeyim*
İçinizdeki korkudan kurtulup doğruyu gördüğünüzde bu müziği tam potansiyeliyle dinleyebileceksiniz.Çünkü korku her şeyi sınırlandırır müzikten aldığınız zevkten çıkardığınız anlama kadar...
Sene 2016 okuduğum liseden nakil ile başka bir liseye geçtim kimseyi tanımıyordum çekiniyordum. ilk gün içeri girmeyi beklerken bir çocuk oturdu bir anda yanıma. sarı saçlar kahve gözler zayıf ama çok uzun boylu bir birazda garip bir çocuktu açıkçası çok hiperaktif yerinde duramıyordu. Tanıştık adının Hamza olduğunu öğrendim yeni geldiğimi söyledim o da bana 10. Sınıf tekrarı olduğunu ne isterse her konuda yardımcı olabileceğini okulda herkesi tanıdığını söyledi teşekkür ettim sınıfımı bulmama yardım etti beni yerleştirdi kendisi de üst kata kendi sınıfına gitti. Bir baktım ilk tenefüste iki arkadaşıyla yanıma gelmişler arkadaşlarıyla tanıştım çekinmedim bile hiç çok tatlılardı. Beni okulda gezdirdi 10 dakika boyunca her yeri gösterdi böyle başladı samimiyetimiz. Birkaç ay sonra sanki yıllardır tanışan arkadaşlar gibiydik çok samimiydik aramızdan su sızmazdı. Beni de biraz kıskanırdı kimsenin yanına yakıştırmazdı ondan uzaklaşırım diye de kimseyle arkadaşlık etmeme müsaade etmezdi. Bana bir gün bu şarkıyı attı dinledikçe daha da hayran oldum bu sese bir süre hep bunu dinledim Hamza da seviyordu tabi oturup dinliyorduk beraber. Aradan 3 yıl geçti o mezun oldu ben ise son sınıfa geçtim beni bekleyeceğini üniversiteye beraber gitmek istediğini söyledi tamam dedim beraber hazırlanacaktık. Okul başladı ve ilk gün okul çıkışıma geldi beraber okulun iki sokak arkasındaki evlerin arasında kalan parka gittik çıktık kaydırağın tepesine gazozumuzu içip bu şarkı eşliğinde dertleştik ve bana birini sevdiğinden bahsetti ama açılamıyorum dedi e peki kız kim dedim benden gizledi söylemedi iki üç hafta geçti hala söylemiyor meraktan çatlamak üzereydim. Neyse dedim sustum. Sonra bir gün beni aradı hiç unutmuyorum aşırı mutlu bir şekilde geçtim ehliyet sınavını artık motor ehliyetim var gezdiricem seni bol bol dedi güldük eğlendik bir ay sonra ehliyetini de motorunu da aldı o motora aşıktı resmen tüm lise boyunca orda burda çalışıp biriktirip almıştı o motoru. O sıra doğum günüm de yaklaşıyor diye benimle buluşmak istiyor hediyesi varmış onu verecekmiş ama aşırı acele ediyordu daha doğum günüme iki hafta olmasına rağmen tutturdu bu hediyeyi vermem lazım diye iyi tamam dedim yarın gel okul çıkışına. ertesi gün bir baktım bu deli motorla gelmiş beni de aldı gidiyoruz ama bilmiyorum nereye gidiyoruz beni acayip güzel deniz manzarası olan bir yere getirdi akşama kadar orda oturup zaman geçirdik sonra hediyesini verdi ama sakın şimdi açma eve gittiğinde aç dedi bir de üç tane pakete sarmış açmayayım diye tamam dedim. beni evimin altındaki durağa bıraktı eve geldim o da gitti tabi. O an bir şey oldu hediyeyi açmayı unuttum sonra annemlerle vakit geçirdim falan hediye kaldı öyle Hamza’yı aradım açmadı uzun uzun çaldırdım yok açan yok. En son dayanamayıp benden 5-6 yaş küçük olan kardeşi zeynep’i aradım dedim Hamza yok ulaşamıyorum siz de arar mısınız tamam abla dedi kapattı peş peşe Hamza’yı arıyoruz en son gece saat 11.30 gibi aradım telefon açıldı direkt bağırdım çağırdım niye açmıyorsun telefonu nerdesin diye ama bir başka adamın sesini duydum bir ağrı girdi kalbime anlamadım ama korktum kızın sen Hamza’nın nesi oluyorsun dedi o yaşlı ses arkadaşıyım dedim korkma ama Hamza saat 9 civarı bir kaza yaptı ailesine ulaşmaya çalıştık ama telefon meşgul çalıyordu sen haber ver şu şu hastanedeyiz dedi telefonu da çantada titreyince açtım artık dedi tamam dedim başka hiçbir şey diyemedim kaldım öyle mal gibi hemen Hamza’nın annesi Zehra ablayı aradım açtı telefonu haberi verdim beni de alın beraber gidelim dedim yok dediler sen kal biz sana haber vericez tamam dedim. Bekledim 40-45 dakika sonra telefonum çaldı Zehra abla arıyor açtım “Hamza yok, öldü Hamza dayanamadı” dedi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Hala o anki yüreğime yapışan acı yakıyor içimi. Annemlerle o hastaneye gittik morga sokmadılar beni görmeme izin vermediler ceset bütünlüğü yokmuş diye almadılar. Hatırlamıyorum kaç gece onun acısıyla yanıp tutuştum 4 gün sonra odama girdiğimde hediye geldi aklıma açtım paketi ağlaya zırlaya üçüncü paketi açında kocaman bir zarf onun altında ise küçük bir ayna kenarları eskitme gibi olan zarif bir duvar aynası. Zarfı açtım koskoca zarfın içinde ufacık not kağıdı üstünde ise yazan şuydu “ben seni seviyorum ve bir tek seni sevdim, aynaya baktıkça dünyanın en güzel varlığını gör, beni gör sana olan sevgimi gör. Ve beni sev; seni sevdiğim gibi” ağladım aynaya sarılıp günlerce ağladım içim acıya acıya sarıldım o aynaya bakamadım kendi suratıma. Yıllar geçti hala acısı içimde, geçmek bilmiyor. Pişmanlıklarım, keşkelerim hepsi kaldı ortada. Her şeyden önce ben dostumu kaybettim tek arkadaşımı beni seven tek kişiyi kaybettim. Zaten ondan sonra bir daha hiçbir şey yokuna girmedi. 4 yıl oldu onu kaybedeli ve ben son iki gündür buraya geliyorum bu şarkıyı dört yıldır ilk defa dinlemeye geliyorum. Cesaretimi topladım acımı göndüm ve dinliyorum. Hamza eğer beni görüyorsan veya duyuyorsun sana olan sevgimi asla unutma.en yakın dostum bu mektubum sana seninle yaşadığımız en güzel anlara. Pek mutlu olmazdın yaşadığın hayattan ötürü umarım orada mutlusundur. Bu şarkıyı son kez dinliyorum bu gece. Bir gün geleceğim yanına sevgine karşılık vererek ben gelene kadar kendine iyi bak.
Değişmeyen tek şey değişimdir. Ömer hayyam müslümandır ama şiirlerinde çokça dini eleştirir. Fikirler değişir, insanlar değişir sen değişirsin. Acıklı bir hikaye ama yoluna, önüne bak... Ayrıca yine sevileceksin ve seveceksin.
Bilemezcilik ile başlar her şey... Sorgulamak kötü bir şey değil. Önemli olan sorgulayarak nereye vardığımız. Agnostik Deizm diye bir yaklaşım vardır, spiritüelizm (tasavvuf) konusuna. Derin bir denizdir inanç, önemli olan kaybolmadan yol alabilmek ve diğerinin inancına saygı duyabilmek.
bir de HADDİM OLMAYARAK bu arkadaşlara (benim gibi yaşlıları anlamaları mümkün olmadığı için, aynı uğurda mücadele verip yakılan İtalyan düşünür Giordano BRUNO yu -en basiti O nun 2 şey önermeleri-) örneksemek gerekir. SAĞLIKLA.. siyaset için yazılmamıştır. tarih gerçektir. Dönemsel koşulları bütünüyle değerlendirip (tarihçi değilim + ATEİSTİM.) okuyana....
Bilemezcilik değil bilinemezcilik avukat hanım. Ve sanıldığının aksine agnostisizm bir geçiş noktası veyahut bir başlangıç değildir. En az ateizm kadar kesin çizgileri vardır. Tanrının varlığının asla bilinemeyeceğinden bahseder.
Sayın Av. Özge Akbayır Tunç, "Korhan Özdemir"in düzelttiği gibi "bilinemezcilik" olmalı "o", ve her şey de onunla başlamaz. Ayrıca "agnostik deizm" oksimorondur, absürddür, paradoksaldır, zira agnostik agnostiktir, deist de deisttir. Deist ile agnostik hallerinden memnun değiller ise yer değiştirebilirler ama ortada buluşalım diyemezler. "Derin bir denizdir inanç" is ok but, "ve diğerinin inancına saygı duyabilmek" is not! Çünkü "inanç" özü itibarı ile diğerlerini dışlamaktan geçer. İnanç, bilhassa da "tebliğci" dinlere olan inanç diğerlerinin inancına saygı duyabilecek kapasitede olsaydı zaten "tebliğci" olmazdı. Sayın ssadant ağabeyimize (belli ki ölmek üzere kendisi:) çok yaşlı olduğu için laf etmeyelim madem fakat sayın Eray Aydoğdu'ya da gereksiz "düzeltmesi" için bir şey demeyelim mi yani şimdi?
Dedim: Artık bilgiden yana eksiğim yok; Şu dünyanın sırrına ermişim az çok. Derken aklım geldi başıma, bir de baktım: Ömrüm gelip geçmiş, bir şey bildiğim yok.
Şuanda otobüsteyim İstanbul’a gidiyorum , bu şarkıyı yeni tanıştığım ama senelere beden biri sayesinde dinliyorum. “ Sevgili , şarap müzik yeter bana gerisi senin olsun “ Ruhu okşuyorsunuz 🙏
Bugün Ömer Hayyam'ın doğum günü... O yüzden her gün yaptığım gibi akşamı beklemedim ve şimdiden dinliyorum. Çünkü bilmem kimim neyim benden ne kalır yarına. Sevgili şarap müzik yeter bana.
Ömer Hayyam... seninle aynı duygular içindeyim , zamandaki insanlar değişiyor ama duygular aynı sanırım.... Cennet, cehennem değil sadece yaratıcıya kavuşmak var benim için...
Şiirin aslı şöyle, ''Kim Demiş'' Kim demiş haramı helali bilmez Hayyam? Ben ki asla haramla helali karıştırmam. Ey sevgili! Helaldir seninle içtiğim şarap, Oysa bana sensiz içtiğim su bile haram!.. Bir yanda gül renkli şarap, ay yüzlü sevgili, Öte yanda iki yüzlü dincilerin zilleti: Çoğu cehemnemlikmiş dünyada aşıkların. Desene, kimsenin göreceği yok cenneti!.. Bilemem kimim, neyim; benden ne kalır yarına, Cennet mi düşer, yoksa cehennem mi payıma? Sevgili, şarap, müzik: Yetişir bana bunlar; Gerisi senin olsun: Al cenneti, çal başına!.. Bir yudum kızıl şarap, bir nefes yar dudağı, Satmışım cehennemi, gönlüm bu aşka razı; Şu koskoca yeryüzü benim cennet meyhanem: Nikahlım üzüm kızı, günahlım din yobazı. ''Omer Hayyam''
Amel hususunda karşılıksızlık konusunun ehemmiyetine ve çıkar ilişkilerinin değersizliğine çok güzel dokunmuş Ömer Hayyam. Neysem o'yum, ikiyüzlü değilim şeklinde özetlenebilecek olan bu parça KUAN grubuynun da katkısıyla bambaşka bir noktaya çıkmış. Harikulade.
bu güzel şarkıyı her dinlediğimde kendimi varoluşun o amansız buhranlarında kaybettiğim günleri hatırlıyorum. uyuyamama hastalığımın nüksettiği, beni tüm bağlardan ve normlardan koparan o zamanlar hayatının bu yönde seyredeceğini bilemezdim. içine düştüğümün boşluğun beni boğacağını, varlık sancısının beni bu hallere düşüreceğini bilemezdim. ama ne tanrı, ne de başka bir şey. sadece bir kadeh şarap yeter acılarımı unutup huzura ermeme. bir de bu güzel şarkı tabiki.
İnsanlar ki ne tuhaf mahlukatlardır. Ve de çok farklılıklara bezenmiş. Her insanın muazzam (kendince) ve beyaz düşler ülkesinden kopup gelmiş ve onun başına tac olmuş bir farkındalığı vardır. Ve her insan kendince bir şeylerin altından - kendilerine türettikleri bir kişilik ve tavır ile- kalkabilmeyi başarmıştır. Ama ben yapamadım! Hangisini üzerime bir hırka gibi geçirsem sanki daha evvelden biri bu hırka üzerinde iken traş olmuş ta dikenli saçının bütün kılları hırkayla dost olmuşlar, -hırkanın, kişinin en çok rahatsızlık duyacağı konumlarında... Ve ben şu ana değin bir kaç milyon hırka denedim ve hepsinde aynı rahatsızlık baş gösterdi, -her hırkanın üzerine yerleşmiş saç tellerinin yapıları farklı olmak kaydıyla elbette... Hangi düşünce yapısına bürünmek istediysem, kaosun üvey oğlu zihin her defasında o düşünceyi çürütecek bir karşıt düşünceyi doğurmayı kendine yaradılışının yegane görevi olarak aldı, -ve o karşıt düşünceyi çürütecek başka bir düşünce ve onu da çürütecek yenisi ve ve ve... Bundan olacak herhal, bir kaç asır boyunca üzerime zırh gibi oturacak ve diğer bütün rakiplerinden korunmamı sağlayacak bir düşünceyi edinemedim kendime. Her defasında yıkılmak için doğmuş olan düşünce, kaderine teslim olmakta buldu refahı.. Ve ben en sonunda hakikat'in tebessüm eden suratına bir buse kondurabildim; her düşünce çürümeye mahkum olabilir, ancak her düşüncenin çürümeye mahkum olduğu düşüncesi devamlı yaşar, -belki o dâhi çürür... Bu demden sonra huzur bana kapılarını açtı ve beni o divanın baş köşesine buyur etti. Bu denli refah ile senli benli olduğumu anımsayamıyorum. Artık herhangi bir düşünce sisteminde kendime rahatsızlık verecek denli onun boyunduruğu altına kurbanlık koyun gibi girmeme gerek yok! Artık "Hakikat" denilen o cânım meyveden bir ısırık alabilirim... Hakikat'in, Hakikat üzerine yaptığımız hiçbir iyi ve kötü ve akla uyup uymayan düşüncelerimizden etkilenmeyeceğini, onun -eğer varsa tâbi gerçekten- kendi varlığını bizim fikir yürütmelerimizden etkilenmeden, olduğu gibi sürdüreceğini ve bunun bizim en aciz olduğumuz hususlardan biri olduğunun farkına varmanın ve bu acizlikten utanmak yerine onu kutsamanın insana verdiği refahı; boğazımda takılı kalan düğümleri tebessüm ile yavaş yavaş çözmesini izlemek herhal şu cihanda bana hazzın doruğunu sunan ender seyirlerden olmuştur... İnsana bir fikir üzerinde yerleşik hayata geçmemek ne denli korkunç ve tamamen kaygan bir zemin gibi görünse de aslında ruhun kurtuluşunun anahtarı da bu kabulün içinde gizlidir; kabul edip etmememizin onun hakkında bir farkındalık yaratmayacağını kabullenmek!.. Ve savunduğum bu düşüncenin bile doğruluğundan emin olmamak ve bunu da olduğu gibi kabullenmek... İnsanların cüzzamlı bir dilenciye bakarken ki takındığı o iğreti ve iğrendirici bakışların varlığını sezinlemek ve buna rağmen kendinden emin olmak; işte insana kurtuluş!.. 09.02.2020
yıllardır bazen yalnız bazen değil birçok farklı şekilde birçok farklı duyguyla burdaydım. bugün 29. yaşımda benden vazgeçmeyen birisinin acısını paylaşırken burdayım. özellikle açmadım ama takılı kaldım yine ..köksüz sanardım kendimi, varmış köküm; korkmam sanardım , korkarmışım. önceleri allahım al dediğimi, şimdi almasından korkarmışım. tasmalı bir köpek gibi, tasmamdan aslında nefret etsem de çıkardığımda da üzülerek orayı ararmışım.
Bu şarkıyı ilk dinlediğimde liseye gidiyordum kulaklığımı takıp yavaş yavaş yürüyordum şimdi 25 yaşına geldim 3 senedir Amerika’da yaşıyorum tek başıma bir mücadelenin içine girdim konum değişti hayatım değişti ama playlistem hala o günlerde…
Bu şarkıyı sonsuza kadar dinleyebilirim çok seviyorum ve uzun zamandan beride dinliyorum yaklaşık 1,2 seneden beri ve hep en sevdigim sarkılardan biri oldu teşekür ederim kuan 💕
Bazen üç gün değil bir dün bile kalamazsın Şu dünyada tek bir nefes bile alamazsın Ölçüdür fazlasını tadamazsın Kaderdir üzerine yazamazsın. Aşık Gökhandan selam.
O bu şarkıyı ilk söylediğinde şarkıyı anlayamamıştım. Zamanla o benim hayatımdan çıktı ancak ben bu şarkıyı dinlemeye devam ettim. Şu ansa her dinlediğimde şarkıyı daha iyi anlamaya başladığımı fark ettim ve böylesine bir şarkıyı seven birinin benim için ne kadar değerli olduğunu iliklerime kadar anladım. Seni çok özlüyorum. Başka hayatlarda buluşmak dileğiyle.(Yanaklı)
Bu parçayı anlamak büyük bir entelektüel bakış ister. Bir aydının kendini , sadece dönemin toplumuna karşı değil belki yüzyıllardan fazlalara ... , çığır açan bir dışavurumu sözkonusu bence...
Ben kendiliğimden var değilim bu varlığımla. Kendim çıkmış değilim elbet bu karanlık yola. Bir başka varlıktan gelmiş bu bendeki varlık. Ben dediğin kim ola, nerde, ne zaman var ola?
Sözleri derin , idrak etmesi güç... Anlamayan için Allah'a küfür , anlayan için gerçek Allah aşkı...peki ben hangi taraftayım ? Buraya gelip bu muhteşem müziği kesfettiren nedir ya da kimdir ? Peki gerçek Allah aşkı Allah'tan bir şey beklemeden sadece onun rızası , sevgisi için ona ibadet etmek ise ben bunun neresindeyim ? Hangi idrakteyim ? Gerçek Allah sevgisi ile kavuşmayı nasip etsin Allah'im her arayışta olan kuluna... Sevgiler...🌺
çok derin anlamlar çıkarılabilecek bir rubai. o yüzden herkesin farklı anlamasını anlayabiliyorum. ben içinde gerçekten herşeyden biraz buluyorum. herşeyden çok kendimi buluyorum. ne güzel demiş Ömer Hayyam ve sizin de ağzınıza ellerinize yüreğinize sağlık :D
Kim demiş haramı helali bilmez Hayyam? Ben ki asla haramla helali karıştırmam. Ey sevgili! Helaldir seninle içtiğim şarap, Oysa bana sensiz içtiğim su bile haram!.. Bir yanda gül renkli şarap, ay yüzlü sevgili, Öte yanda iki yüzlü dincilerin zilleti: Çoğu cehemnemlikmiş dünyada aşıkların. Desene, kimsenin göreceği yok cenneti!.. Bilemem kimim, neyim; benden ne kalır yarına, Cennet mi düşer, yoksa cehennem mi payıma? Sevgili, şarap, müzik: Yetişir bana bunlar; Gerisi senin olsun: Al cenneti, çal başına!.. Bir yudum kızıl şarap, bir nefes yar dudağı, Satmışım cehennemi, gönlüm bu aşka razı; Şu koskoca yeryüzü benim cennet meyhanem: Nikahlım üzüm kızı, günahlım din yobazı.
Büşra ben dinimi pazarlıyorum kardeşim 10 tl alacan mı bak çok ucuz bu fiyata bulamazsın al bak gidiyor.. Ulan müslümanım desem sen dinini pazarlıyorsun sen din tüccarısın diyecek mankafalar çıkacak buna aptallık mı diyelim aptal ayağına yatmak mı diyelim anlamadım kimse kusura bakmasın
astronomi ,matematik,edebiyat ve daha nicesi . büyük adamsın Hayyam . Sizlere de teşekkür ederim Hayyam'ın bu güzel şiirini seslendirip bizlere ulaştırdığınız için :) var olun
Tasavvuf kültüründe kadeh kalp şarapsa onu dolduran aşk anlamındadır. Buradaki aşk Allah a duyulan aşktır. İnsanlar Allah ı karşılıksız sevmelidir gerçek aşk budur cennet için ibadet etmek karşılık beklemektir.
Dershaneye gitmek için hazırlanırken sabahları açıp tüm hücrelerimde şarkının etkisi olan dinginliği hissederek huzur buluyodum ve güne bu şarkıyla pozitif başlıyodum. Bu yüzden bu şarkı bana hep o günleri özlemle andırıcak.. çok seviyorum
Simsiyah gecenin koynundayım, yapayalnız. Bu cümleyi yazan adamı artık aldığı nefese kadar anlayabiliyorum. Bulunduğum yere ve hâle varana kadar ben kendimi, olduğum şeyi kaybettim; biliyorum. Ama vardığım yerde yalnızlık ve huzur buldum. Zamanı görememiş, zamanı yakalamamış, zamanı tutamamış, zamanı tutturamamış biri. Rüyamda bulut olsam yükseklik korkusu yaşar, yağmur olsam yüzme bilmem. Nasıl kaybettim, nasıl böyle oldu, nasıl bu noktaya geldi her şey anlamamış biri. Dağda tepede bozkırda, sıcağın kavurduğu toprağın üzerinde ya da kısa kollu tişörtle baharın rüzgarı tarafından titretilip, ötede elinde hırkayla bekleyen bir baba. Neydim, ne olacaktım, ne oldum.
mumsema sitesinde bir arkadas yazmış hayyama dinsiz diyenler üşenmeden bir okusun mrah yazdı18 Aralık 2008, 09:14'da Rubailer, tarihin çok eski zamanlarından beri yazılagelmiş, biçim olarak dört mısradan oluşsa da anlam derinliği olarak tarihin kendisi kadar geniş bir şiir türüdür. Genel itibarı ile çok basit şeylerden bahsediyormuş gibi görünse de, aslında her kelimesine farklı anlamlar yüklenilmiş, anlam derinliği konusunda sınırları zorlanılmıştır. Rubailer aşk, şarap, kadın ve hayat gibi dünyevi, somut şeyler hakkında yazılmış olsa da rubaide bahsedilenlerin gerçek ve somut şeyler olmadığını anlamak gerekir. Bahsedilen şey ne olursa olsun, çok büyük olasılıkla onun altında mecazi veya simgesel bir anlam yatmaktadır. Bu konuda Asaf Halet Çelebi Ömer Hayyam ve Rubaileri adlı kitabında: Rubai ya felsefeye dair bir düşünceyi yahut da herhangi bir üstü örtülü manayı anlatmakta kullanıldığından bazen sevgiyle ilgili bulunsa bile bu ifadenin sembol olduğunu unutmamalıdır. Daha açık söyleyelim: Aşka dair gibi görünen bir rubai pek seyrek olarak böyle, insanlar arasındaki sevgi duygularını anlatmak için yazılmış bulunur. Aslında, bir rubaide bahsedilen aşk, Tanrı’ya karşı duyulan, sofilerin bahsettiği aşktır. Böyle bir rubainin, temsillerle anlatılmış bir tasavvuf şiiri olması pek mümkündür, (sayfa 11-12) der. Ancak çok uzun yıllardır yazılan ve okunan bu rubailer okuyucu tarafından gerektiği gibi yorumlanamamıştır. Rubai türünün yaratıcısı kabul edilen Ömer Hayyam’dan başka Mevlana, Atar, Nişaburi, Molla Cami, Ebu Said Ebülhayr gibi döneminin birçok ünlü düşünürü ve şairi rubai şiir türünde eserler vermiştir. Fakat bu kişiler arasında yazdığı rubailer için en çok eleştirilen, yerilen, hatta yazdıklarından dolayı ölümle tehdit edilen tek kişi Ömer Hayyam olmuştur. Çünkü diğerlerinin aksine Ömer Hayyam neredeyse hiçbir eserini kaleme almamış, yayınlamamıştır. Bilinen tek eseri Cebir adlı kitabında, matematik ilminde bugün bile çözülmesi zor olan problemlerin çözüm formüllerini sunmuştur. İşte bu nedenle, yani eserlerini özellikle de rubailerini kaleme alamamış olmasından dolayı, daha yaşadığı dönemde, kendisinin yazmadığı, hatta kendi düşünceleri ile tamamen ters düşen rubailer bile Ömer Hayyam’a atfedilmiştir. İşte bu nedenlerden dolayı Ömer Hayyam yüzyıllardır, hatta günümüzde bile bir tartışma konusu olmuş, bir taraf O’nu dinsiz, ayyaş biri gibi görürken; diğer taraf O’nu yanlış anlaşılan, dinine ve Allah’a bağlı, tarihin yetiştirdiği en büyük bilim adamlarından biri olarak görmüşlerdir. Bu ikilemi en açık şekilde dile getirenlerin başında Sabahattin Eyüboğlu bulunmaktadır. Eyüboğlu Hayyam-Bütün Dörtlükleri adlı kitabında: “Dedelerimiz Hayyam’ı ya ermiş bir din adamı, ya da sadece bir keyif adamı olarak görmüş ve göstermişlerdir” (sayfa 7) diyerek Hayyam Paradoksu’na dikkat çekmek ve bu ikilemin temel sebebini bizlere göstermek istemiştir. Peki, Ömer Hayyam gerçekte neydi? Bu ikilemin hangi tarafındaydı? Bu sorular hala tartışma konusudur fakat dikkatli gözler O’nun rubailerindeki şarabın, meyhanenin ve kadının bildiğimiz basit kavramlar olmadığını görerek Ömer Hayyam’ın hangi tarafta olduğunu anlayacaklardır. Gerçek adı “Gıyasü’d-din Ebülfeth Ömer ibn İbrahim el-Hayyami” olan Ömer Hayyam, ilk tahsiline Kur’an ve Hadisleri tam olarak öğrenerek başlamış, ancak parasızlık yüzünden eğitimine ara vermek zorunda kalmıştı. Ömer, bu sırada tanıştığı ve zekâsına hayran bıraktığı, dönemin kadısı Ebu Tahir’in eğitim masrafları karşılamasıyla eğitimine kaldığı yerden devam edebilmiştir. Rubailerini ve düşüncelerini ulu orta söylememesi için Ebu Tahir Ömer’e bir kitap hediye etmiş ve Ömer’den, aklından geçenleri bu kitaba yazmasını istemiştir. Ancak buna rağmen, yaşarken bile kendisine ait olmayan rubailerle itham edilen Ömer Hayyam, kendisi hakkındaki bu paradoksun farkına varabilmiş ve bu durumu şu rubaiyle özetlemişti:
“Hiç, hiçbir şey bilmiyorlar, bilmek istemiyorlar Şu cahillere bak, dünyaya egemen onlar. Onlardan değilsen eğer, sana kâfir derler Onlara aldırma Hayyam yoluna devam et.” (Âmin Maalouf, 16) Ömer Hayyam “onlardan değilsen eğer” derken cennet-cehennem derdine düşmüş, inandıkları için değil korktukları için, bilinçsizce iman edenlerden bahsetmektedir. Yine Ömer Hayyam kendi inanç ve ibadet şeklini, “Ben imanı yargı korkusu, duası secde etmek olanlardan değilim. Nasıl mı iman ederim? Güle bakarım, yıldızlara bakarım, yaratılışın mükemmelliğine saygı duyarım, insanoğlunun duyularına ve uyanışmış duygularına hayran kalırım.” (Harold Lamb) diyerek açıklamıştır. Örneklerden de anlaşılacağı üzere Ömer Hayyam çağdaşlarından daha farklı bir imana sahipti. İşte bu yüzden, rubaisinde de dediği gibi “onlardan” olmadığı için kâfir olarak görülmüş ve gösterilmiştir. Ömer Hayyam’ın Müslüman olduğuna dair başka bir kanıt ise Hayyam’ın Hacca gitmiş olmasıdır. Ömer Hayyam’ın Hacca gidip hacı olduğu bilgisine, hem öğrencisi, hem de çok yakın arkadaşı olan dönemin en ünlü bilginlerinden Nizami-i Aruzi’nin yazılarından ulaşabiliriz. Nizami-i Aruzi yazılarında Ömer Hayyam’dan “Hace İmam Ömer” olarak bahsetmektedir. Nizami-i Aruzi’nin notlarından birinde Ömer Hayyam hakkındaki şu olay anlatılır: “Sarayda Melikşah’ın himayesinde bulunduğu sıralarda, Sünnilik’in merkezi olan Nişabur’da din baskısı vardı. Aynı sıralarda Hanefiler ve Şafiiler birleşerek, Allah’a beşeri bir vücut yakıştıran Karmatileri dağıtmışlardı. Bu sayede de Hacc Yolu açılmış, Ömer Hayyam’da Hacca gitmiştir.” (Asaf Halet Çelebi, 22) İşte bu Hacc yolculuğundan sonra tamamen içine kapanan Hayyam iyice karamsar bir kişiliğe bürünmüştür. Dönüşünde uğradığı Bağdat’ta, O’nu ziyarete gelen bilginleri geri çevirmiş, kimseyle görüşmek istemediğini belirtmiştir. Tam da bu dönemde kendini edebiyata ve felsefeye adayan Hayyam, hayatın acımasızlığına, yalanı gerçek sayıp savunana sözde bilginlere, ikiyüzlü dostlara karşı olan sitemini ve isyanını rubaileri aracılığıyla belirtmek istemiş ve en karamsar, en sert dilli rubailerini yazmıştır. İşte Ömer Hayyam’a kâfir dedirten birçok rubai bu dönemde yazılanlardandır. Ömer Hayyam’a kâfir denmesinin nedenlerinden biri de camiye gitmemesidir. Daha doğrusu namaz kılmamasıdır. Ömer Hayyam hiçbir zaman beş vakit namaz kılan biri olmamıştır, bu doğru, ancak böyle olması O’nun dinsiz bir insan olduğunu göstermez. Zaten Ömer Hayyam hayatının büyük bir kısmını çöllerde bedevi hayatı sürerek geçirmiştir, Melikşah’la savaşlara katılmıştır. Yerleşik bir hayat düzeni olmadığı için namaz kılma alışkanlığı edinememiştir. Kaldı ki Ömer Hayyam zamanında da, bugün de çok çeşitli olan inançlardan birçoğu camide secde edilmesini gerek görmez. Örneğin, Arap Alevilerinin ve Bektaşilerin namazları camide kılınmaz. Buna rağmen, Ömer Hayyam hiç namaz kılmaz demek de çok güçtür. Yaşadığı döneme çok yakın tarihlerde kaleme alınmış bazı eserlerden Ömer Hayyam’ın namaz kıldığını anlayabiliyoruz. Ömer Hayyam’ın ölümünden üç yıl sonra, ölümünde yanında bulunan Şehrizuri tarafından kaleme alınan bir yazıda, Hayyam’ın ölümü şu şekilde aktarılıyor: Ömer Hayyam bir gün (bu 515 yılına karşılık olan 1123 yılı içindedir), İbn-i Sina’nın Kitabü’ş-Şifa’sının ilahiyat bahsini okumakta olduğu halde, altundan bir kürdanla dişlerini karıştırıyordu. Bu kitaptaki “Bir ve Çok” bahsine geldiği zaman, kürdanı kitabın iki yaprağı arasına koydu. Hemen ayağa kalktı. Son vasiyetlerini yaptı. O gün bir şey yiyip içmedi. Nihayet son yatsı namazını da kıldı. Sonra secdeye kapanarak: ‘Yarabbi! Bilirsin ki, ben seni bileceğin kadar bildim. Bana mağrifet et. Hakikaten seni bilmem, gufranıma vesiledir!’ dedi ve ruhunu teslim etti. (Asaf Halet Çelebi, 25) Bu yazıdan da anlaşılacağı gibi Ömer Hayyam namaz kılıyormuş, hatta inanan bir Müslüman için çok büyük bir mutluluk sayılan “secdede ölmek”, Ömer Hayyam’a kısmet olmuştur. Bütün bunların dışında, Ömer Hayyam da bütün Müslümanlar gibi Ahiret İnancına sahipti. Birçok rubaisinde topraktan gelip toprağa gideceğimizi, diğer tarafta hesap vereceğimizi, bu dünyanın boş olduğunu önemli olanın diğer taraf olduğunu vurgulamıştır. “Ey habersizler! Bu şekillenmiş varlık (beden) hiçtir, Bu dokuz katlı ve bezenmiş gökkubbe de hiçtir. Hoş ol ki bu Kurulup-Dağılma Yurdu’nda (dünya): Bir nefese bağlıyız, o da hiçtir.” (Ahmet Kırca, 9) örneğinden de anlaşılacağı gibi, Ömer Hayyam’a göre önemli olan ne kadar yaşadığın değil, nasıl yaşadığındır. Başka bir örnekte ise; “Ey salt varlık olan Rabbim! Sen yokluktan uzaksın, Hiçbir yerde değilsin ama her yerde varsın. Ey, yeri yönü bulunmadan var olan varlık! Sen nerdesin! Neresi var ki orda olmayasın?” (Ahmet Kırca, 16) bu rubaisinde ise Allah’ın ne kadar büyük olduğuna övgüler yağdırmaktadır. Ömer Hayyam’ın iman etme tarzı çağdaşlarından farklıydı demiştik. Bu durumu kendi rubailerinde de dile getiren Ömer Hayyam, bu rubailerinde neredeyse “Tanrıyla Dertleşme” havasındadır. İşte farklı ibadet tarzıyla, farklı yazma tarzı bir araya gelince Ömer Hayyam’ı anlamayanlar, O’na kâfir ve ayyaş sıfatlarını yakıştırmayı ve O’nu dışlamayı çare olarak görmüşlerdir. “Ey, yaratılmışların önü ve sonu olan! İster yak beni ister sev, razıyım ne yapsan. Sana meyhanede gönlümün sırrını açmak, Yeğdir mihrapta sensiz kıldığım namazdan.” (Ahmet Kırca, 29) kilit rubailerden biri olan bu rubaiyi, Ömer Hayyam’a kâfir diyenler şöyle anlamıştır: “ben namaz kılmam, benim namazım meyhanede içtiğim içkidir. Bunun içinde bana istediğini yapabilirsin istersen yak, istersen kabul et. Umurumda değil.” Ancak burada Ömer Hayyam’ın bahsettiği şey: “diğer insanlar gibi camilerde yalandan namaz kılıp, cami dışında her haltı yemektense; meyhane köşelerinde de olsa, en saf ve en dürüst halimle sana iman ederim. Ben onlardan farklıyım. Bunun için de ister yak, ister böyle kabul et beni.”dir. Ömer Hayyam’ın Ahiret inancının varlığının en açık olduğu rubai ise; “Sırlar perdesinin arkasına yol yok, O âlemden bir haber veren de yok, Toprağın bağrıdır gideceğimiz yer, Dünya gerçeği bu, masal dinlersen çok…” (Ahmet Kırca, 29) burada Hayyam “O âlem” derken
burada Hayyam “O âlem” derken şüphesiz “Ahiret’i” kastetmiştir. Sonuç olarak, bunca bilinen fakat hep göz ardı edilen bilgilerin ışığında Ömer Hayyam’ın bir dinsiz, bir inançsız olmadığını; tam aksine dinine bağlı, Hacc vazifesini yerine getirmiş bir Müslüman olduğunu anlayabiliyoruz. Ömer Hayyam hakkındaki ikinci bir iddia ise O’nun içkici, meyhaneden çıkmayan, ayyaş bir insan olduğu yönündedir. Fakat eski kaynaklarda (bilginlerin notları, Ömer Hayyam’ın kendi notları, resmi evraklar vs.) Ömer Hayyam’dan aklı başında ve saygı duyulan bir bilim adamı olarak bahsediliyor. Ömer Hayyam hakkındaki bu düşüncelerin kökeni Hayyam’ın rubaileridir. Daha doğrusu kendisinin olmayıp da kendisininmiş gibi gösterilip, kabul edilen rubailerdir. Ömer Hayyam’ın rubaileri değiştirilmeye, yanlış yorumlanmaya o kadar açık ki, her önüne gelen aklından geçeni söylemiş fakat “bu benimdir” demekten korktukları için ve en uygun kişi de Ömer Hayyam olduğu için O’na mal etmişlerdir. Ömer Hayyam rubailerinin yanlış anlaşılmaya çok müsait oluşunu Sabahattin Eyüboğlu şöyle açıklamıştır:
Gel yorumlara gel, aşk sevgili şarap bira millet neyin kafasını yaşıyor, şimdi bu kitlenin yücelttiği insanı savunsan adın kafire çıkmaz mı? Çıkar haklı da olurlar, önce şu bilinçsiz ergen kitlenin arındırılması lazım.
Hayyam insanı en doğru anlatan şairlerden. en son lise bir de dinliyordum şimdi lise dörte geçtim yıllar geçiyor ama bazı duygular hep aynı kalıyor tıpkı bu şarkının yaşattığı duygu gibi
İlk lise1'in ortalarında keşfetmiştim şu an lise 4 oldum ve ne zaman dinlesem aynı hisleri aynı duyguları yaşarım aynı şeyleri hisseden birçok kişi olduğunu görmek güzel..
Arkadaşlar bu müziği anlamıyorsanız yorum yapmayın bari. Sözler açık, müzik muhteşem, uyum tamam, adamın sesi zaten bu tür için altın değerinde. Keyfini çıkarmak yerine anlamsız yorumlar yapmak çok gereksiz
Ömer Hayyam.. Hayatımı değiştiren bir düşünür, şair, fizikçi, matematikçi. Onu okuduktan sonra her günüm farklı geçer oldu. İnsanoğlu, yarınının garantisi yok. Tutma içinde, söyle. Özür dile, teşekkür et, kibar ol. Eğlen, iyilik yap, iyilik gör. İyi insan ol. Bir tane de benden gelsin.
Her sabah yeni bir gün doğarken,
Bir gün de eksilir ömürden;
Her şafak bir hırsız gibidir
Elinde bir fenerle gelen.
Güzel yazmışsın knk
Yapıştırmışsın moruk
Semerkanti okudunuz mu hocam ?
Ömer hayyam... gerçekten çok özel
hah filozof dinci mrb :D
Var mı dünyada günah işlemeyen, söyle;
Yaşanır mı hiç günah işlemeden, söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
-Hayyam
aha burada da karşılaştım seninle
@@muhammettahabahsi2495 oha buna yorum yaptığımı bile unutmuşum
@@sevvalbeker8605 şansa denk geldiysem demek ki hatırlaman gerekiyormuş
Aşk mı o?🎉
Şu dörtliğün güzelline bakın ya
"Bir gün yükselirken
Bir gün eksilir ömürden
Her şafak hırsız gibidir
Elinde feneriyle gelen
.++
Hayyam mı yazmış?
Ayakta alkışlıyorum.
Leyla the band :)
@@berkeunal5773 evet, Hayyam'ın dörtlüğü
Kim Demiş
Kim demiş haramı helali bilmez Hayyam?
Ben ki asla haramla helali karıştırmam.
Ey sevgili! Helaldir seninle içtiğim şarap,
Oysa bana sensiz içtiğim su bile haram!..
Bir yanda gül renkli şarap, ay yüzlü sevgili,
Öte yanda iki yüzlü dincilerin zilleti:
Çoğu cehemnemlikmiş dünyada aşıkların.
Desene, kimsenin göreceği yok cenneti!..
Bilemem kimim, neyim; benden ne kalır yarına,
Cennet mi düşer, yoksa cehennem mi payıma?
Sevgili, şarap, müzik: Yetişir bana bunlar;
Gerisi senin olsun: Al cenneti, çal başına!..
Bir yudum kızıl şarap, bir nefes yar dudağı,
Satmışım cehennemi, gönlüm bu aşka razı;
Şu koskoca yeryüzü benim cennet meyhanem:
Nikahlım üzüm kızı, günahlım din yobazı.
Omer Hayyam
serkan deveci hemen burayi terk et.
Sabur Nuri şaraptan kastı Allah aşkı. Bunu bilmeyenler sapma sapan fikir akımına kapılıyor.
Cihat AKGÜL tebrikler güzel dalga geçtin sjxmfjf biri demişti bana kanmışım demek
iyi birleştirmişin knk :D üstü şiir altı rubai
Son 4'lük yok bende ömer hayyamı anlatan iki kitaba da iyice baktım yok yani
Geldiğinde bir fav bırak eşlik etmeye gelirim
@4x geldim geldim
Gel bakalım
Gel hocam gel dinleyelim
Ben geldim sen nerelerdesin
Gel kanka
Herkesin yorumunu beğenmeye geldim. Çünkü karantinadayız ve insanların bu şarkıyı tekrar dinlemeye ihtiyaçı var.
Gelip sende dinle :)
hak verdım herkese like atıyorum
Senin için de bir like o halde :)
Baya,zaman geçmiş ama daha kötü durumdayız gel bi kere de sen dinle
bencede bir kez daha dinlemelisin
bu parçayı ne zaman dinlesem gözlerim doluyor. bazen takıntı yapıp tekrar tekrar dinliyorum, bazen uzun süre dinlemedigim oluyor, fakat tekrar geri geldiğim her seferinde aynı hisleri, aynı hüznü, huzuru duyuyorum. çok farklı bir şey bu, bambaşka, iyi ki varsınız. tebrik ediyorum
Depremi yaşadık, hala burdayiz. Kahramanmaraştan sevgiler.
Hala dinleyen varsa ses versin süresiz bir şarkı gerçekten
Dinliyorum:)
zamansız
Cenneti vaad etmeseydi kim inanırdı tanrıya.
sadece cehennem de yetebilirdi aslında
@@lecinrs ne cennet ne cehennem , şarap yeter bana
acınası tanrı!
@@Ahsoxga zbab
@@furkanacarrr ivj
Eğer benim gibi ultra dindar bir ailede doğduysanız ve huzura ermek için size takılan prangaları bir bir kırdıysanız; yönelimlerinizi, kim olduğunuzu ve aslında ne istediğinizi en baştan keşfetmeniz gerktiyse; nefretten, öteklieştirici zihniyetten, kuruntulardan ve gericilikten sıyrılıp; yaşamayı, sevmeyi, hayatı ve özgürlüğü en baştan öğrendiyseniz ve bütün bunları başarmak için çok acı çektiyseniz; bu parçayı her dinlediğinizde gözünüzden bir damla yaş süzülür ve tam "al cenneti, çal başına" kısmında içinize size orgazm hazzı yaşatan bir huzur dolar.
@@AhmetKartal Din hakkındaki gerçek düşüncelerimi hala bilmiyorlar aslında bakarsan :) Yalnızca farklı olmak, içinden geldiği gibi yaşamak ve hatta birilerinden nefret etmemek dahi yeterince büyük bir kabahat bu çevrede... Bir de karşına alıp ben sizin tanrınıza inanmıyorum demek... O da belki bir gün...
seni anlamak istemezdim. maalesef seni anlıyorum.
ben hem müslüman değilim hem de kendi cinsime aşık oluyorum. Din konusunu söyledim yüzüme bile bakmıyorlar. Annem evlatlıktan reddetti, babam zorla biriyle evlendirdi daha 22 yaşımdayım ve 40 küsür yaşında bir imamla evliyim. Hem cinsime aşık olduğumu söylesem kim bilir ne yaparlar?! Ama gerçekten elimde olan bir şey değil tamamen hormonsal bende böyle bir şey olsun istemezdim ama dediğim gibi hormonsal karşı koyamıyorum. Peki soruyorum size madem beni dindarların tanrısı yarattı o zaman hormonlarımı da o yarattı peki o zaman neden günah?? Beni neden böyle 'yarattı'? Nerde adalet?
@@AhmetKartal şuanki düşüncem kaçmak çünkü boşanmam imkansız babam ciddi anlamda öldürür
Elif Dila Bzdgn hormon düzeylerinizi kontrol ettirdiniz mi ? Aşık olmanın sadece fizyolojik yollarla açıklanacak bir şey olmadığını düşünüyorum. Benim düşüncem cinsel davranış ve karakterlerin o insandaki fizyolojisi nasılsa ona uyum sağlamalı. Yine benim düşünceme göre Psikolojik açıdan dış dünyadan etkilenerek farklı cinsel yönelimi tercih etmek yaratıcının kurduğu düzende bir kusur olacağına işaret etmez zira bu fikir akımları doğamızdan değil insanların iradesi ve nefsi kaynaklı çıkıyor , sizce güvenilir bir kaynak mı hemencecik bu fikire uyum sağlamak doğru mu ? Bir müslüman olarak madem ebedi saadet istiyoruz bizim kafamızda etki bırakan tüm fikir akımlarına kolayca teslim olmayıp Allah'ın öğütleri ve bilim ışığında düşünüp filtre etmek gerekiyor diyerek sözümü bitiriyorum
Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
Wawwww çok iyi
Ne diyon boş inssn
Ömer Hayyam'ı diğerlerinden farklı kılan matematikçi olmasıdır. Ömer Hayyam celali takvimini bulan kişidir ve matematiğe sayısız katkısı bulunmaktadır bu şiirlerin bir şair tarafından değil de matematikçi tarafından yazıldığını bilerek dinleyince, gerçeğin ütopya ile olan savaşını daha iyi kavrıyor insan.
"Sen sofosun, hep dinden dem vurursun,
Bana da sapık, dinsiz der durursun
Peki ben ne görünüyorsam o'yum
Ya sen ne görünüyorsan o musun?"
Armanc Avcı vayyyy
hayyam
krall naptın be
😊
anca sizin gibi ayyaş takımı hava cıva atar bize din satarsınız en müslüman sizsiniz en bozuğu da biziz hadi selametle
Bu şarkının ruhu var. 15 yaşımda keşfetmiştim şu an 20 yaşımdayım yaşadığım yer, sevdiklerim, tarzım her şeyim değişti ama bu şarkıyı ilk dinlediğimden bu yana hissettirdikleri hiç değişmedi.
Ben de çok eskiden dinlemiştim, şimdi 27 yaşındayım. Hala aynı duygu
Aynı şekilde
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Ömer Hayyam
akılla bir konuşmam oldu
@@rosetsol Yaşamaktan bezdim ne yapsam
@@akubey3131 Bir kaç yıl daha katlan dedi
@@rosetsol ;(
@@akubey3131 :(
21 mayıs 2020 perşembe karantinanın bilmem kaçıncı günü arada beğeniverinde geleyim. Şimdiden teşekkürler. :)
gel kardeşim
@@backtoblackek geldim kanka :)
Bu gece de dinle bakalım
Gel kanka
begeni bildirimi olmadan gelemiyormusun ya ne alaka biz bildirimlemi geliyoruz begeni kasmak için ugrasmayın ya
Çok önceden keşfettiğim bu parçayı şimdi Semerkant ı okurken dinliyorum.Böylesine gününü ilimle,hoş şeylerle geçiren bi insanı tanımak çok keyifliydi.Bu dünyanın hırsına sırtını dönmüş düşünür,bilim insanı,dehâ....İnsanın ufkunu açıyor.Selam sana Ömer...Selam senin şarabına..selam size gökyüzüne bakıp keyif alan insanlar....
Sabahlar, akşamlar yok
Sevinçler tasalar yok
Ben düşündükçe var dünya
Ben yok o da yok
1000 sene önce sözlerinle yücelttiğin topraklar şu an senden daha geri.
😢
Hayatı bir türlü anlayamadığım, anlamlandıramadığım bir zamanda okudum Rubailer'ini. Hayata, geçen zamana, olaylara daha başka bakmayı öğretti bana. Doyasıya pişman olmayı, ders çıkarmayı, itiraf etmeyi, sevmeyi, nasılsan öyle olmayı... Sevdiklerime bakışım, duruşum bile değişti.
Çimlere uzanıyorum, gökyüzünü izliyorum, güzel havayı içime çekiyorum. Hayata bir kere geldik, bir kere yaşıyoruz, insan sevmeli, itiraf etmeli, koşmalı, başarmalı, pişman olmalı, ağlamalı... Fazla vakit yok, ömür bir anda geçip gidiyor ve insan maalesef ki ancak geçip gidince gerçeği algılayabiliyor. O ana gelmeden, güzelce yaşayalım dostlar!
Yaşamak elindeyken bugüne bugün,
Ne diye bırakır, yarını düşünürsün?
Geçmiş, gelecek, kuru sevda bütün bunlar;
Kadrini bilmeğe bak avucundaki ömrün.
@Sonumuz Vahim Spor yaşamayı mantıklı bulmuyorum. Ölmeyi de. Yaşamak ya da ölmenin mantığın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Yaşam anlamlı, çünkü birçok anlamsızlığı içinde barındırıyor. Yaşamı, yaşamaya değer kılan da zaten tekrarı olmaması, bununla beraber mantıksız olması... Yaşama yalnızca anlamlı diyebilirim, çünkü faaliyetler aslında çok anlamsız. Onu güzel kılan, çirkin olması.
@Sonumuz Vahim Spor mantığın ötesinde demem, önemini kastetmemden değil, bu iki kavrama sıkıştırılmaması gerektiğini düşünmemden kaynaklanıyor. Mantık ne bir kere? Hiçbir soru için tek bir cevap yok. Yaşam çok çeşitli. Bir şeylere mantıklı ya da mantıksız demek, bana göre, bakış açısını daraltmak, hislerin önünü tıkamak demek. Ben anlama odaklanmayı tercih ediyorum.
Ruhumun en çok ihtiyacı olduğu zamanda keşfettim bu şarkıyı. Öyle güzel bi tesadüf ki. Huzur veriyor insana.
Dindar olduğum dönemlerde de dinlerdim de dinsiz olarak dinlemenin hazzı başkaymış.
Kesinlikle üstat
dinsizkende dinlerdimde dindar olarak dinlemekte başkaymış
Allah hidayet versin o vakit 😢
"Çoğu cehennemlikmiş dünyada aşıkların
Desene kimsenin göreceği yok cenneti"
Ömer Hayyam
17 yaşımın başlarında, çeşitli sebeplerden ötürü artık hayal gücümün dahi kavramakta ve açıklamakta zorluk çektiği bir olguyu sorgulamaya başladım, Tanrıyı. O zamanlar okula giderken ve okuldan gelirken minibüste kulaklığımı takıp sürekli bu şarkıyı dinliyordum, inatla, ara sıra sıkılsam da, çok dinlediğim için daraltmaya başlasa bile. Sürecin başından reddettiğim ana kadar eşlik etti bu şarkı bana. Dinlerken zihnim asla susmuyordu, tarttığım ve tartıştığım ne varsa arkaplanda ses oluyordu, bilmiyorum o zamanlar tam olarak ne hissettirdiğini ama bu şarkı bana cesaret oluyordu. Ömer Hayyam'ı daha da iyi tanımama ve onun hakkında meraklanmama da yol olmuştu. Dindar birine verdiği hissiyat başkadır, arada kalmış birine başka, sorgulayan biri için ise bambaşka. Yeri çok farklı benim için ve ne zaman o başlangıcını dahi duysam içim ürperiyor ve o günlere dönüyorum, ruhsal anlamda yorucu ve karmakarışık bir yaştı benim için 17. Bir kalıptan kurtulmuştum, bir tanrıdan ve bir cehennemden. Yıllar sonra yine duysam yine 17 yaşındaki zihnimin içindeki kaosu hatırlatacak bana bu şarkı.
Şimdi ise yaklaşık bir buçuk yıldır agnostiğim, bu bir buçuk yıl içinde ateist de oldum deist de, şaman bile oldum sayılır, öğretileri müthiş huzur vericiydi. Ama kendimi bir kalıba sokmaktan çok yoruldum, inançsızım demek bile kalıp gibi geliyor bana, agnostik demeyi tercih ediyorum, tanrı var ya da yok, kanıtlanamaz, tanrı var ya da yok, artık beni zerre ilgilendirmez.
İçimi kustum, zavallı ben, tüm bunları etrafımda anlatacak tek bir kişi de yok, cesaretim de.
7 Kasım 2019
th-cam.com/video/8q4dxUx3CQM/w-d-xo.html
flex fste boş yapmışlar bro, Allah her şeyi biliyorsa bizim cennete mi cehenneme mi gideceğimizo bilirdi biz yazılan bir senaryoyu oynamış oluruz. Kanıtla da inanalim
Yaren, aradan aylar geçmiş..
Böylesi bir platformda samimiyeti dile getirmek kadar hissetmek de zor. Gevezelik etmeyeceğim. Aradan geçen onca zamanın ardından, yazdıklarını yorumlamak da değil niyetim.
Yüreğindeki ve ruhundaki ağırlıkları derinden ve samimiyetle hissetmiş olan ben, şuan içinde bulunduğun hâlden habersiz,
şuan, yalnızlığına, sana yıllarca yoldaşlık etmiş bir dost edasıyla yaklaşıp,
"İnsanların yüreğine gir!" demek isterdim.
Ne mi saçmalıyorum?
Demiştim ya başında hissetmek zor, hissettirmek de..
Sana "Yüreğinin yolunu takip et." demek isterdim sadece "Yüreğin sana aradığın şeyi gösterecektir bir gün."
"Yitirmeyen bulamaz,
Ama bulanlar kaybolanlardır..."
@@muhammedyldrm945 Merhaba, aylar sonra gelen bildirimle tekrar gelip dinlememe sebep olduğun için teşekkür ederim :) Yazdıkların çok hoşuma gitti, yazdıklarımı hissetmiş olman da öyle. Yüreğimi dinliyorum senin dediğin gibi, aklımla birlikte tabii. Yüreğimin götürdüğü yol senin yolunla aynı olmasa da, düşüncelerimiz ve inançlarımız farklı olsa da tanımamama rağmen çok yakın hissettim sana, selamlar!
@@yaren.4606 Teşekkür ederim, ben de aynı şeyleri hissediyorum. Samimiyet ve içtenlik, nadir bulunan güzelliklerdir. Ve bunu hissetmek de öyle. Sizde bunları gördüm.
Dediğiniz gibi, düşünce ve inançlarımız farklı olabilir, tabii bir şey, ama bu insanların kalbi ve aklı arasına bir perde çekmemeli. "İnsan" olabilmek bunu gerektirir. Ben böyle düşünüyorum.
Yolunuz açık olsun. Selamlar :)
Ömer hayyamın sözlerinin böyle güzel bir ezgi ve ses ile birleşmesi dehşet muazzam bir olay be
Şarkıyı dinleyen basit süslümanlar disslike atıyor, ateistler olayı yanlış anlayıp mutlu oluyor.Gerçekten müslümanlığı arayıp bulanlarsa huzura eriyor.Güzel şarkı..
Şurada gördüğüm en güzel yorum bu sizinki. Reklamlarla dolu, önüne konulanı tüketen,basit, düşünmeyen, kalıplara sıkışmış bir toplumuz. Olduk gibi popülist bir yoruma da girmek istemiyorum çünkü bu coğrafya hep böyleydi. O zamanlar Ömer Hayyam'a meydan dayağı atıyorlardı, bugün de durum ortada. Değişecek bir şey de yok. Kuran'ın ilk emri oku, bunun felsefesini anlamayıp, salt kuran'ı oku diyor diye düşünmek kadar saçma bir şey yok.
GERÇEĞİ MÜSLÜMANLIKTA ARAYIP O HUZURA ERENLER SON SAHNEDE YA DEİST OLUYOR YA DA TENGRİCİ.BİR TENGRİCİNİN YOLUNDAN İZLER.
@@Hiphopamot yoo ben deist de olmadım tengrici de ben ateist oldum
@@Hiphopamot İslam bir okyanustur kardeşim Ve okyanusun dibine inmek uzaya çıkmaktan zordur.
Ömer Hayyam suphesiz deisttir.
Hala dinleyen var mı benim gibi acaba, merak ediyorum :))
Varr:))
Buradayız brooo 😉
Evet var
28 Mart 2020 :)
Tabi ki. :) Kuan'ı bulduğum için çok şanslıyım.
Ruhumu alıp başka yerlere götürensin hayyam
Engin Deniz Videoları vay reis sendemi burdaydın
Desene karapapaz da Hayyamcı çıktı
Reyiz severek izliyoruz :)
Seni yeni farkettim ayıp etmişim
Hoş geldin
Engin deniz beyde buralardaymış 😂
bu şarkı ve Ömer Hayyam, bana o boşluk günlerimde öyle güzel eşlik etmişlerdiki... Şimdi, keşke o zamanlar nefret ettiğim boşluk hissine koşup sarılsam diyorum. Gitmeseydi hiç içimden. Hep arasaydım ben beni, niçin geldim ve neden var'ı.
Ben bu şarkıyı dinlerken Ömer Hayyam'ın dinsiz olduğunu değil de içindeki aşkın cennet veya herhangi bir bedel karşılığında olmadığını, koşulsuz olduğunu anlıyorum.
Günümüzde birçok insan sadece cennete gitmek için dini yaşarken...
Eğer ki siz Allah'tan korktuğunuz için, cennete gitmek için yada cehennemden kaçmak için ahlaklı oluyorsanız ve iyilik yapıyorsanız, ahlaklı olmanız mümkün değildir. Çünkü ahlakın temel özelliği çıkardan uzak olmasıdır.
@@gamezone3992 ne güzel yazmışsınız :)
@@senaa4016 yazmayı unutmusum, bu dusunceler bana ait degil, immanuel kant in bir soylemi, saygilar
Kanka Ömer Hayyam Müslüman 😂😂
'kim cennet veya cehennem için Allah'a tapandan daha zalimdir' diye bir ayet olması lazım...
Bana kattığın en değerli şeylerden biri bu gruptu. Bilmiyorsun ama senden sonra buralar benim uğrak yerim oldu. Hissediyorum, boşluğa düşüyorum, içime tarif edemediğim bir ağırlık çöküyor, özlüyorum. Her şeyin yoluna girmesini, huzura ermeyi istiyorum. Ve inanıyorum konuştuğumuz gibi; bir gün gecenin bir vakti beşiktaş abbasağa’da bir bankta, senin omzuna yaslanarak dinleyeceğim bu şarkıları. O zamana kadar bekleyeceğim.
"Ben inancımı yitirdim...ruhumda yalnız koca bir oyuk, koca bir huzursuzluk kaldı... Çok yazık, dünyada hayatın böylesini görmek de varmış yazgımızda... Umarım canıma kast etmeden o huzuru ve dinginliği bulurum; bulamazsam da umarım canıma kastım olduğunda berzahın ötesinde yok olurum... Ama heyhat! Bu acı, bu keder benden taşan bir keder... Ben yok olsam dâhi benden geriye bu keder kalacak ve yokluğuma dâhi huzurlu bir nefes aldırmayacak..."
Herkese Açık yorum kısmında paylaştığımı buraya da naklediyorum. Sevgili hayalperest genç dostum! İncineceksin. Acının 50 farklı tonunu yaşayacaksın, ama acıya olan oburca iştahından kopamayacaksın... Her zaman yüreğinde iyiye umut ve acıdan kıvranma olacak, her zaman bu iki kalabalık şehrin arasında medcezirde olacaksın. Eğer üzerine fazla düşmene sebep olacak paradoksal bir zihne sahipsen yandın. İçsel çatışma ve huzursuzluk...doyumsuzluk ruhunu kemirecek, iliğini kurutacak. Ancak karşısına iyiliğin, ışığın tarafından olan iri pazulu dev bir cengaver çıkarman müstesna. Onu ara! Bulamaman senin hatanmış gibi ara, dilinin ucunda, gözlerinin hemen önünde, ayağının dibindeymiş gibi ara; ve bu zandan ırağa kaçma. Hep iyiyi, hep güzeli umut et. Ve unutma ki sen, içinde vahşi ve de dağları parçalayabilecek bir şeytan barındırma potansiyelindeki bir gençsin. Düşmanını hor görmek, yenilgiye götürür kişiyi. Ben hor gördüm şeytanımı , ben yenildim ve yine ben kölesiyim onun. Bu gece 18 aylık ilişkimi, hayatımı adadığım ve şeytanımın pençelerinden beni koruyan kader arkadaşımı, yoldaşımı yüz üstü bıraktım. Sırf şeytanıma engel oluyor, sırf şeytanım ondan nefret ediyor diye!.. Şimdi şeytanımın önündeki en büyük engel ortadan kalktı. Artık hayatımı mahvetmemin önünde engel kalmadı. Bakalım yıkımım ne kadar sürede gerçekleşecek...
(Yahu çok sevdiğim kedimin benimle oynaması dâhi kıpraştırmıyor içimi!)
Not: Daha önce bir başkasına yazdığım yanıtı olduğu gibi naklediyorum. O kadar yorgunum ki tekrar yazmak pek zahmetli geliyor.
Ömer Hayyam o kadar düşünen adamsın ki kafayı yemen normal. Yurdun Cennettir.
“Dert içinde sevinci bul da yaşa;
Haksız düzende haklı ol da yaşa;
Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın,
Varından yoğundan kurtul da yaşa.”
Aşırı güzel bir dörtlük
@@Ash00198 ja
*Şarkının sözleri aşırı harika, seslendirenin sesi dee aşırı harikaa amaa şarkıyı dinlerken okuduğum yorumlar daha da harikaaa lütfeeeeennn arada bir beğenin dee bu harikalar üçlemesini unutmayayım vee beğendikce gelip dinleyeyim yorumda yapabilirsiniz yeterki bu şarkıyı bildirim geldikçe dinleyeyim*
dinle cabuk
Şuan dinleyebilirsin
sen ben misin acabaaa :)))
@@kubra5901 ikimizde hayata küsmüş gibiyiz😂😂
@@kubraa8590 olsun be
İçinizdeki korkudan kurtulup doğruyu gördüğünüzde bu müziği tam potansiyeliyle dinleyebileceksiniz.Çünkü korku her şeyi sınırlandırır müzikten aldığınız zevkten çıkardığınız anlama kadar...
Hayyam'dan günümüze değişmeyen sözde dincilere selam olsun.
Acaba bir gün Kuan dinleyen biri ile tanışabilir miyim.
boşver ben tanıştım da ne oldu önemli olan dinlemek değil o şarkıları hissetmek
unuttum ve elbette anlamak
1400 ileriden selamlar
ayy ben skanaöça
yapma...çıkar bu düşünceyi aklından şöyle hissettiriyor
yanıyosun fark etmiyosun soğuk ateş gibi
Sene 2016 okuduğum liseden nakil ile başka bir liseye geçtim kimseyi tanımıyordum çekiniyordum. ilk gün içeri girmeyi beklerken bir çocuk oturdu bir anda yanıma. sarı saçlar kahve gözler zayıf ama çok uzun boylu bir birazda garip bir çocuktu açıkçası çok hiperaktif yerinde duramıyordu. Tanıştık adının Hamza olduğunu öğrendim yeni geldiğimi söyledim o da bana 10. Sınıf tekrarı olduğunu ne isterse her konuda yardımcı olabileceğini okulda herkesi tanıdığını söyledi teşekkür ettim sınıfımı bulmama yardım etti beni yerleştirdi kendisi de üst kata kendi sınıfına gitti. Bir baktım ilk tenefüste iki arkadaşıyla yanıma gelmişler arkadaşlarıyla tanıştım çekinmedim bile hiç çok tatlılardı. Beni okulda gezdirdi 10 dakika boyunca her yeri gösterdi böyle başladı samimiyetimiz. Birkaç ay sonra sanki yıllardır tanışan arkadaşlar gibiydik çok samimiydik aramızdan su sızmazdı. Beni de biraz kıskanırdı kimsenin yanına yakıştırmazdı ondan uzaklaşırım diye de kimseyle arkadaşlık etmeme müsaade etmezdi. Bana bir gün bu şarkıyı attı dinledikçe daha da hayran oldum bu sese bir süre hep bunu dinledim Hamza da seviyordu tabi oturup dinliyorduk beraber. Aradan 3 yıl geçti o mezun oldu ben ise son sınıfa geçtim beni bekleyeceğini üniversiteye beraber gitmek istediğini söyledi tamam dedim beraber hazırlanacaktık. Okul başladı ve ilk gün okul çıkışıma geldi beraber okulun iki sokak arkasındaki evlerin arasında kalan parka gittik çıktık kaydırağın tepesine gazozumuzu içip bu şarkı eşliğinde dertleştik ve bana birini sevdiğinden bahsetti ama açılamıyorum dedi e peki kız kim dedim benden gizledi söylemedi iki üç hafta geçti hala söylemiyor meraktan çatlamak üzereydim. Neyse dedim sustum. Sonra bir gün beni aradı hiç unutmuyorum aşırı mutlu bir şekilde geçtim ehliyet sınavını artık motor ehliyetim var gezdiricem seni bol bol dedi güldük eğlendik bir ay sonra ehliyetini de motorunu da aldı o motora aşıktı resmen tüm lise boyunca orda burda çalışıp biriktirip almıştı o motoru. O sıra doğum günüm de yaklaşıyor diye benimle buluşmak istiyor hediyesi varmış onu verecekmiş ama aşırı acele ediyordu daha doğum günüme iki hafta olmasına rağmen tutturdu bu hediyeyi vermem lazım diye iyi tamam dedim yarın gel okul çıkışına. ertesi gün bir baktım bu deli motorla gelmiş beni de aldı gidiyoruz ama bilmiyorum nereye gidiyoruz beni acayip güzel deniz manzarası olan bir yere getirdi akşama kadar orda oturup zaman geçirdik sonra hediyesini verdi ama sakın şimdi açma eve gittiğinde aç dedi bir de üç tane pakete sarmış açmayayım diye tamam dedim. beni evimin altındaki durağa bıraktı eve geldim o da gitti tabi. O an bir şey oldu hediyeyi açmayı unuttum sonra annemlerle vakit geçirdim falan hediye kaldı öyle Hamza’yı aradım açmadı uzun uzun çaldırdım yok açan yok. En son dayanamayıp benden 5-6 yaş küçük olan kardeşi zeynep’i aradım dedim Hamza yok ulaşamıyorum siz de arar mısınız tamam abla dedi kapattı peş peşe Hamza’yı arıyoruz en son gece saat 11.30 gibi aradım telefon açıldı direkt bağırdım çağırdım niye açmıyorsun telefonu nerdesin diye ama bir başka adamın sesini duydum bir ağrı girdi kalbime anlamadım ama korktum kızın sen Hamza’nın nesi oluyorsun dedi o yaşlı ses arkadaşıyım dedim korkma ama Hamza saat 9 civarı bir kaza yaptı ailesine ulaşmaya çalıştık ama telefon meşgul çalıyordu sen haber ver şu şu hastanedeyiz dedi telefonu da çantada titreyince açtım artık dedi tamam dedim başka hiçbir şey diyemedim kaldım öyle mal gibi hemen Hamza’nın annesi Zehra ablayı aradım açtı telefonu haberi verdim beni de alın beraber gidelim dedim yok dediler sen kal biz sana haber vericez tamam dedim. Bekledim 40-45 dakika sonra telefonum çaldı Zehra abla arıyor açtım “Hamza yok, öldü Hamza dayanamadı” dedi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Hala o anki yüreğime yapışan acı yakıyor içimi. Annemlerle o hastaneye gittik morga sokmadılar beni görmeme izin vermediler ceset bütünlüğü yokmuş diye almadılar. Hatırlamıyorum kaç gece onun acısıyla yanıp tutuştum 4 gün sonra odama girdiğimde hediye geldi aklıma açtım paketi ağlaya zırlaya üçüncü paketi açında kocaman bir zarf onun altında ise küçük bir ayna kenarları eskitme gibi olan zarif bir duvar aynası. Zarfı açtım koskoca zarfın içinde ufacık not kağıdı üstünde ise yazan şuydu “ben seni seviyorum ve bir tek seni sevdim, aynaya baktıkça dünyanın en güzel varlığını gör, beni gör sana olan sevgimi gör. Ve beni sev; seni sevdiğim gibi” ağladım aynaya sarılıp günlerce ağladım içim acıya acıya sarıldım o aynaya bakamadım kendi suratıma. Yıllar geçti hala acısı içimde, geçmek bilmiyor. Pişmanlıklarım, keşkelerim hepsi kaldı ortada. Her şeyden önce ben dostumu kaybettim tek arkadaşımı beni seven tek kişiyi kaybettim. Zaten ondan sonra bir daha hiçbir şey yokuna girmedi. 4 yıl oldu onu kaybedeli ve ben son iki gündür buraya geliyorum bu şarkıyı dört yıldır ilk defa dinlemeye geliyorum. Cesaretimi topladım acımı göndüm ve dinliyorum. Hamza eğer beni görüyorsan veya duyuyorsun sana olan sevgimi asla unutma.en yakın dostum bu mektubum sana seninle yaşadığımız en güzel anlara. Pek mutlu olmazdın yaşadığın hayattan ötürü umarım orada mutlusundur. Bu şarkıyı son kez dinliyorum bu gece. Bir gün geleceğim yanına sevgine karşılık vererek ben gelene kadar kendine iyi bak.
Değişmeyen tek şey değişimdir. Ömer hayyam müslümandır ama şiirlerinde çokça dini eleştirir. Fikirler değişir, insanlar değişir sen değişirsin. Acıklı bir hikaye ama yoluna, önüne bak... Ayrıca yine sevileceksin ve seveceksin.
_Çoğu cehennemlikmiş dünyada aşıkların.._
_Desene kimsenin göreceği yok cenneti ')_
Uçmak için ne gerek var kanada, kulağın olsun yeter. Dinle bu şarkıyı ve ulaş semaya.
Bilemezcilik ile başlar her şey... Sorgulamak kötü bir şey değil. Önemli olan sorgulayarak nereye vardığımız. Agnostik Deizm diye bir yaklaşım vardır, spiritüelizm (tasavvuf) konusuna. Derin bir denizdir inanç, önemli olan kaybolmadan yol alabilmek ve diğerinin inancına saygı duyabilmek.
bir de HADDİM OLMAYARAK bu arkadaşlara (benim gibi yaşlıları anlamaları mümkün olmadığı için, aynı uğurda mücadele verip yakılan İtalyan düşünür Giordano BRUNO yu -en basiti O nun 2 şey önermeleri-) örneksemek gerekir. SAĞLIKLA.. siyaset için yazılmamıştır. tarih gerçektir. Dönemsel koşulları bütünüyle değerlendirip (tarihçi değilim + ATEİSTİM.) okuyana....
Bu arada hukuk okuyorum dememissiniz azizim
Bilemezcilik değil bilinemezcilik avukat hanım. Ve sanıldığının aksine agnostisizm bir geçiş noktası veyahut bir başlangıç değildir. En az ateizm kadar kesin çizgileri vardır. Tanrının varlığının asla bilinemeyeceğinden bahseder.
Düzeltelim '' Varlığının ya da yokluğunun asla bilinemeyeceği.''
Sayın Av. Özge Akbayır Tunç, "Korhan Özdemir"in düzelttiği gibi "bilinemezcilik" olmalı "o", ve her şey de onunla başlamaz. Ayrıca "agnostik deizm" oksimorondur, absürddür, paradoksaldır, zira agnostik agnostiktir, deist de deisttir. Deist ile agnostik hallerinden memnun değiller ise yer değiştirebilirler ama ortada buluşalım diyemezler.
"Derin bir denizdir inanç" is ok but, "ve diğerinin inancına saygı duyabilmek" is not! Çünkü "inanç" özü itibarı ile diğerlerini dışlamaktan geçer. İnanç, bilhassa da "tebliğci" dinlere olan inanç diğerlerinin inancına saygı duyabilecek kapasitede olsaydı zaten "tebliğci" olmazdı.
Sayın ssadant ağabeyimize (belli ki ölmek üzere kendisi:) çok yaşlı olduğu için laf etmeyelim madem fakat sayın Eray Aydoğdu'ya da gereksiz "düzeltmesi" için bir şey demeyelim mi yani şimdi?
Türk kahvesi eşliğinde Kuan dinlemek beni rahatlatan yegâne şey. Yarattığınız şaheserler için teşekkürler.
Dedim: Artık bilgiden yana eksiğim yok;
Şu dünyanın sırrına ermişim az çok.
Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:
Ömrüm gelip geçmiş, bir şey bildiğim yok.
@@ulkupolat8476 Ahahhaha yok artık Ülküüü😄😄
Dünya üzerinde al cenneti çal başınadan daha ağır bir söz, altında ezilen daha ağır bir yük, içine düşülen daha ağır bir imtihan var mıdır
Kesinlikle katılıyorum 👍🏻✨
Şuanda otobüsteyim İstanbul’a gidiyorum , bu şarkıyı yeni tanıştığım ama senelere beden biri sayesinde dinliyorum.
“ Sevgili , şarap müzik yeter bana gerisi senin olsun “
Ruhu okşuyorsunuz 🙏
oradaki sevgili ve şarap o anlamda kullanılmamış ama sen bilirsin
şarap ve sevgili sufilerde allah aşkını temsil eder
Bugün Ömer Hayyam'ın doğum günü... O yüzden her gün yaptığım gibi akşamı beklemedim ve şimdiden dinliyorum.
Çünkü bilmem kimim neyim benden ne kalır yarına. Sevgili şarap müzik yeter bana.
Her dinlediğimde , Ömer Hayyam 'a ve Kuan'a teşekkür ediyorum
Mükemmel bir şey çıkmış ortaya
Cenneti çok uzakta aramamak lazım, belkide beynimizdedir... Öyle ya güzel düşünürsek zaten cenneti yaşamaz mıyız ?
gerisi senin olsun. al cenneti çal başına. bunu ney sesiyle birleştiren Kuan inanılmaz bir kuvvet vermiş sözlere.
❤
hayyam, kuan... siz beni bu dünyadan koparıyorsunuz, başka diyarları seyehat ediyorum sayenizde
Liseye giderken dinlerdim yaklasik 2aydir sarkiyi dusunuyorum ariyorum simdi buldum o kadar mutlu oldum ki 🙏🏽🙏🏽 hazine bu hazine..
Ömer Hayyam... seninle aynı duygular içindeyim , zamandaki insanlar değişiyor ama duygular aynı sanırım.... Cennet, cehennem değil sadece yaratıcıya kavuşmak var benim için...
Yaratıcıya kavuşmak ile ilgili bir şey demiyor ki Hayyam, nereden çıkardın bunu.
Yıllardır dinliyorum beni benden öyle güzel alıyor ki, 6 dakikalık bir terapi kafa beynim dinleniyor
Şiirin aslı şöyle,
''Kim Demiş''
Kim demiş haramı helali bilmez Hayyam?
Ben ki asla haramla helali karıştırmam.
Ey sevgili! Helaldir seninle içtiğim şarap,
Oysa bana sensiz içtiğim su bile haram!..
Bir yanda gül renkli şarap, ay yüzlü sevgili,
Öte yanda iki yüzlü dincilerin zilleti:
Çoğu cehemnemlikmiş dünyada aşıkların.
Desene, kimsenin göreceği yok cenneti!..
Bilemem kimim, neyim; benden ne kalır yarına,
Cennet mi düşer, yoksa cehennem mi payıma?
Sevgili, şarap, müzik: Yetişir bana bunlar;
Gerisi senin olsun: Al cenneti, çal başına!..
Bir yudum kızıl şarap, bir nefes yar dudağı,
Satmışım cehennemi, gönlüm bu aşka razı;
Şu koskoca yeryüzü benim cennet meyhanem:
Nikahlım üzüm kızı, günahlım din yobazı.
''Omer Hayyam''
Beni özene bezene yaratan kim? sen
Ne yapacağımı da yazmışsın önceden
Demek günah işleten de sensin bana
O zaman nedir o cennet cehennem?
hayyamla eflatuna olan bu körpe takıntım
❤
cübbeli ahmet cennete gideceğini açıkladıktan sonra bu müziği keşfetmem tam oturmuş.
@@ahmetmutlu9373 o gerizekalı herife çamur atmayıp kime atacak kskxkskd. Sattanç günahtır diye gezen de oydu. Öuleleri beynini kullanamaz boşuna savunmayın
😂🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣😉
Amel hususunda karşılıksızlık konusunun ehemmiyetine ve çıkar ilişkilerinin değersizliğine çok güzel dokunmuş Ömer Hayyam.
Neysem o'yum, ikiyüzlü değilim şeklinde özetlenebilecek olan bu parça KUAN grubuynun da katkısıyla bambaşka bir noktaya çıkmış.
Harikulade.
bu güzel şarkıyı her dinlediğimde kendimi varoluşun o amansız buhranlarında kaybettiğim günleri hatırlıyorum. uyuyamama hastalığımın nüksettiği, beni tüm bağlardan ve normlardan koparan o zamanlar hayatının bu yönde seyredeceğini bilemezdim. içine düştüğümün boşluğun beni boğacağını, varlık sancısının beni bu hallere düşüreceğini bilemezdim. ama ne tanrı, ne de başka bir şey. sadece bir kadeh şarap yeter acılarımı unutup huzura ermeme. bir de bu güzel şarkı tabiki.
İnsanlar ki ne tuhaf mahlukatlardır. Ve de çok farklılıklara bezenmiş. Her insanın muazzam (kendince) ve beyaz düşler ülkesinden kopup gelmiş ve onun başına tac olmuş bir farkındalığı vardır. Ve her insan kendince bir şeylerin altından - kendilerine türettikleri bir kişilik ve tavır ile- kalkabilmeyi başarmıştır. Ama ben yapamadım! Hangisini üzerime bir hırka gibi geçirsem sanki daha evvelden biri bu hırka üzerinde iken traş olmuş ta dikenli saçının bütün kılları hırkayla dost olmuşlar, -hırkanın, kişinin en çok rahatsızlık duyacağı konumlarında... Ve ben şu ana değin bir kaç milyon hırka denedim ve hepsinde aynı rahatsızlık baş gösterdi, -her hırkanın üzerine yerleşmiş saç tellerinin yapıları farklı olmak kaydıyla elbette... Hangi düşünce yapısına bürünmek istediysem, kaosun üvey oğlu zihin her defasında o düşünceyi çürütecek bir karşıt düşünceyi doğurmayı kendine yaradılışının yegane görevi olarak aldı, -ve o karşıt düşünceyi çürütecek başka bir düşünce ve onu da çürütecek yenisi ve ve ve... Bundan olacak herhal, bir kaç asır boyunca üzerime zırh gibi oturacak ve diğer bütün rakiplerinden korunmamı sağlayacak bir düşünceyi edinemedim kendime. Her defasında yıkılmak için doğmuş olan düşünce, kaderine teslim olmakta buldu refahı.. Ve ben en sonunda hakikat'in tebessüm eden suratına bir buse kondurabildim; her düşünce çürümeye mahkum olabilir, ancak her düşüncenin çürümeye mahkum olduğu düşüncesi devamlı yaşar, -belki o dâhi çürür...
Bu demden sonra huzur bana kapılarını açtı ve beni o divanın baş köşesine buyur etti. Bu denli refah ile senli benli olduğumu anımsayamıyorum. Artık herhangi bir düşünce sisteminde kendime rahatsızlık verecek denli onun boyunduruğu altına kurbanlık koyun gibi girmeme gerek yok! Artık "Hakikat" denilen o cânım meyveden bir ısırık alabilirim... Hakikat'in, Hakikat üzerine yaptığımız hiçbir iyi ve kötü ve akla uyup uymayan düşüncelerimizden etkilenmeyeceğini, onun -eğer varsa tâbi gerçekten- kendi varlığını bizim fikir yürütmelerimizden etkilenmeden, olduğu gibi sürdüreceğini ve bunun bizim en aciz olduğumuz hususlardan biri olduğunun farkına varmanın ve bu acizlikten utanmak yerine onu kutsamanın insana verdiği refahı; boğazımda takılı kalan düğümleri tebessüm ile yavaş yavaş çözmesini izlemek herhal şu cihanda bana hazzın doruğunu sunan ender seyirlerden olmuştur... İnsana bir fikir üzerinde yerleşik hayata geçmemek ne denli korkunç ve tamamen kaygan bir zemin gibi görünse de aslında ruhun kurtuluşunun anahtarı da bu kabulün içinde gizlidir; kabul edip etmememizin onun hakkında bir farkındalık yaratmayacağını kabullenmek!.. Ve savunduğum bu düşüncenin bile doğruluğundan emin olmamak ve bunu da olduğu gibi kabullenmek... İnsanların cüzzamlı bir dilenciye bakarken ki takındığı o iğreti ve iğrendirici bakışların varlığını sezinlemek ve buna rağmen kendinden emin olmak; işte insana kurtuluş!..
09.02.2020
İnsta adresiniz mevcut mu?
@@ossan.yesilpinar maalesef, sosyal medya kullanmıyorum.
@@feltamadunk en iyisini yapıyorsunuz esasında.
Ne güzel.
Ana sayfama düşen en güzel şey olabilir sanırım. :') 🖤
yıllardır bazen yalnız bazen değil birçok farklı şekilde birçok farklı duyguyla burdaydım. bugün 29. yaşımda benden vazgeçmeyen birisinin acısını paylaşırken burdayım. özellikle açmadım ama takılı kaldım yine ..köksüz sanardım kendimi, varmış köküm; korkmam sanardım , korkarmışım. önceleri allahım al dediğimi, şimdi almasından korkarmışım. tasmalı bir köpek gibi, tasmamdan aslında nefret etsem de çıkardığımda da üzülerek orayı ararmışım.
Ah hayyam hiç bir şey değişmiyor be gülüm.
5-6 yıldır falan kendimi huzursuz hissettiğim gecelerde dinliyorum, beni o boşluktan huzursuzluktan alıp çıkarıyor.
Çok ilginç bir şarkı hep burda buluyorum kendimi
Halen dinleyen var ,ara ara dinliyorum hep. Bence bir başyapıt. ❤
Bu şarkıyı ilk dinlediğimde liseye gidiyordum kulaklığımı takıp yavaş yavaş yürüyordum şimdi 25 yaşına geldim 3 senedir Amerika’da yaşıyorum tek başıma bir mücadelenin içine girdim konum değişti hayatım değişti ama playlistem hala o günlerde…
Şu kasvetli havalarda en iyisi Kuan. Moralimi bozarak şu bozuk havaya eşlik ediyorum
hangi sarkiya girsem sırayla yorumunu goruyorum helal kardesim boyle devam
@@esraygt eyvallah reis
Of Kuan bambaşka. Demircan Demir’in geçenlerde paylaştığı “hala düldül savaştadır” da güzel
Bu şarkıyı sonsuza kadar dinleyebilirim çok seviyorum ve uzun zamandan beride dinliyorum yaklaşık 1,2 seneden beri ve hep en sevdigim sarkılardan biri oldu teşekür ederim kuan 💕
Bazen üç gün değil bir dün bile kalamazsın
Şu dünyada tek bir nefes bile alamazsın
Ölçüdür fazlasını tadamazsın
Kaderdir üzerine yazamazsın. Aşık Gökhandan selam.
O bu şarkıyı ilk söylediğinde şarkıyı anlayamamıştım. Zamanla o benim hayatımdan çıktı ancak ben bu şarkıyı dinlemeye devam ettim. Şu ansa her dinlediğimde şarkıyı daha iyi anlamaya başladığımı fark ettim ve böylesine bir şarkıyı seven birinin benim için ne kadar değerli olduğunu iliklerime kadar anladım. Seni çok özlüyorum. Başka hayatlarda buluşmak dileğiyle.(Yanaklı)
Bu şiiri anlamak için şiiri değil şairi okumak lazım.
En sevilen ama en çok anlaşılmayan şair: hayyam.
Bu parçayı anlamak büyük bir entelektüel bakış ister. Bir aydının kendini , sadece dönemin toplumuna karşı değil belki yüzyıllardan fazlalara ... , çığır açan bir dışavurumu sözkonusu bence...
kesinlikle katılıyorum bu nasıl bi içealımcılık dışavurumculuk böyle
Katılıyorum...
Ben kendiliğimden var değilim bu varlığımla.
Kendim çıkmış değilim elbet bu karanlık yola.
Bir başka varlıktan gelmiş bu bendeki varlık.
Ben dediğin kim ola, nerde, ne zaman var ola?
Sözleri derin , idrak etmesi güç...
Anlamayan için Allah'a küfür , anlayan için gerçek Allah aşkı...peki ben hangi taraftayım ? Buraya gelip bu muhteşem müziği kesfettiren nedir ya da kimdir ? Peki gerçek Allah aşkı Allah'tan bir şey beklemeden sadece onun rızası , sevgisi için ona ibadet etmek ise ben bunun neresindeyim ? Hangi idrakteyim ? Gerçek Allah sevgisi ile kavuşmayı nasip etsin Allah'im her arayışta olan kuluna...
Sevgiler...🌺
Elifcim sana kötü bir haberim var....
bilinmemesine sevineyimmi üzüleyimmi bilmiyorum ama bu müziği aşkla yaptığınızı sadece şarkılarınızdan anlatabiliyorsunuz tebrik ediyorum.
dinlenilen ilk andan itibaren büyüleyen müziği ve ömer hayyamın rubaisiyle beni benden almıştır.
Yine yalnız yine yapayalnız . Yine başımda binlerce yıldız , binlerce yıldır.
Fantastikli çizim izliyodum nerelere geldim? İyi ki de geldim ama, hoşgeldim...
Phodilus allah iyilini versin 😌
nicho hel iyi ki*
Berke Erşan yanlis tag Galiba
nicho hel pardon moruk, al cenneti çal başına
Berke Erşan hmm tamam gece gece fail
çok derin anlamlar çıkarılabilecek bir rubai. o yüzden herkesin farklı anlamasını anlayabiliyorum. ben içinde gerçekten herşeyden biraz buluyorum. herşeyden çok kendimi buluyorum. ne güzel demiş Ömer Hayyam ve sizin de ağzınıza ellerinize yüreğinize sağlık :D
Kim demiş haramı helali bilmez Hayyam?
Ben ki asla haramla helali karıştırmam.
Ey sevgili! Helaldir seninle içtiğim şarap,
Oysa bana sensiz içtiğim su bile haram!..
Bir yanda gül renkli şarap, ay yüzlü sevgili,
Öte yanda iki yüzlü dincilerin zilleti:
Çoğu cehemnemlikmiş dünyada aşıkların.
Desene, kimsenin göreceği yok cenneti!..
Bilemem kimim, neyim; benden ne kalır yarına,
Cennet mi düşer, yoksa cehennem mi payıma?
Sevgili, şarap, müzik: Yetişir bana bunlar;
Gerisi senin olsun: Al cenneti, çal başına!..
Bir yudum kızıl şarap, bir nefes yar dudağı,
Satmışım cehennemi, gönlüm bu aşka razı;
Şu koskoca yeryüzü benim cennet meyhanem:
Nikahlım üzüm kızı, günahlım din yobazı.
Annem varken dinliyordum şimdi annem yok yine dinliyorum .aynı hislerle farklı zamanların karmaşası içindeyim
Bu rubailer insanı uzaklara götürür, götürür de getirmez.. Bizim bugün düşündüklerimizi o uzun yıllar öncesinde söylemiş.
Hayyam gibi mevlana gibi insanlarla samimi arkadaş olmak isterdim..
hak ile batıl yan yana olmaz Allah dostunu o adamın yanında bir tutma
@@bonnie2096 defol...nerden biliyorsun kimin ne oldugunu
dinci ve dindar ayirimini yapabilen dinlesin beyler kalabalik yapmayalim.
afoniman konuşanadam dindarların din pazarlamadığını kim söylemiş
Büşra Demirkan dinci dini araç olarak kullanan ve onunla ticaret yapan kişiye denir. yorumumu iyi oku evlat sonra sürüne geri dön.
afoniman konuşanadam bir sürü içinde bulunan sizlersiniz
dinede sövüyor
Büşra ben dinimi pazarlıyorum kardeşim 10 tl alacan mı bak çok ucuz bu fiyata bulamazsın al bak gidiyor..
Ulan müslümanım desem sen dinini pazarlıyorsun sen din tüccarısın diyecek mankafalar çıkacak buna aptallık mı diyelim aptal ayağına yatmak mı diyelim anlamadım kimse kusura bakmasın
astronomi ,matematik,edebiyat ve daha nicesi . büyük adamsın Hayyam . Sizlere de teşekkür ederim Hayyam'ın bu güzel şiirini seslendirip bizlere ulaştırdığınız için :) var olun
Tasavvuf kültüründe kadeh kalp şarapsa onu dolduran aşk anlamındadır. Buradaki aşk Allah a duyulan aşktır. İnsanlar Allah ı karşılıksız sevmelidir gerçek aşk budur cennet için ibadet etmek karşılık beklemektir.
Dediğin gibiyse yar boşta kalıyor yar da mı Allah için söylenmiş bence dediğin gibi değil
Ömer Hayyam'ın rubailerini bile eğip büküp islama uygun hale getiriyorsunuz ya şaşıyorum sizin gibi dinci görüşlere.
Adam sizin dininize inanmıyor arkadaş sürekli adamın söylediklerini bukmeyin kuran ayetleri gibi
virgül neydi, virgül emekti
E pes artık..Bunları da bükmezsin jxkwoskwsi
Çok garip bir melodiye sahip, özellikle arka fonda alfa dalgasını anımsatan bir ses var..Nedensizce kendimi her gün burada buluyorum..
Sanırım bu şarkıya beni çeken o melodi
Bende ya. İnanç yönünden ağır anksiyetem var günaha girmiş gibi hissediyorum dinleyince elimde değil ama melodisi harika kopamıyorum da
Arka fonda sanirim didgeridoo çalıyorlar
spotify'da sizle alaka hiçbir şey yok spotify kullanıcıları için oraya da el atarsanız sevinirim.
Bertug Akkas Aynen bende çok üzüldüm olmadığını görünce
Evet, sabırsızlıkla bekliyoruz...
Bertug Akkas DERTLERE TERCÜMAN
Bertug Akkas bir yıl geçti hala yok şaka gibi gereksiz ne kadar boktan şarkı varsa Spotifyda
Bertug Akkas evet katılıyorum
Dershaneye gitmek için hazırlanırken sabahları açıp tüm hücrelerimde şarkının etkisi olan dinginliği hissederek huzur buluyodum ve güne bu şarkıyla pozitif başlıyodum. Bu yüzden bu şarkı bana hep o günleri özlemle andırıcak.. çok seviyorum
Simsiyah gecenin koynundayım, yapayalnız. Bu cümleyi yazan adamı artık aldığı nefese kadar anlayabiliyorum. Bulunduğum yere ve hâle varana kadar ben kendimi, olduğum şeyi kaybettim; biliyorum. Ama vardığım yerde yalnızlık ve huzur buldum.
Zamanı görememiş, zamanı yakalamamış, zamanı tutamamış, zamanı tutturamamış biri.
Rüyamda bulut olsam yükseklik korkusu yaşar, yağmur olsam yüzme bilmem.
Nasıl kaybettim, nasıl böyle oldu, nasıl bu noktaya geldi her şey anlamamış biri.
Dağda tepede bozkırda, sıcağın kavurduğu toprağın üzerinde ya da kısa kollu tişörtle baharın rüzgarı tarafından titretilip, ötede elinde hırkayla bekleyen bir baba.
Neydim, ne olacaktım, ne oldum.
Paramız yokki güzel sevelim
Bademiz yokki içipte haykıralım
Madem günaha girmenin başka yolu yok
Çaresiz kalkalım namaz kılalım
- Omer hayyam
Asnjajswsmakmsd güzel sallamışsın
@@celeste.7 jsjsjaaj internette buldum keşke sallayabilseydim böyle
@@eymendakak ciddi misiin xlsmdşejpfkgd kim salladıysa güzel sallamış cidden
Kuan' ı ayrı Hayyam' ı çok ayrı severim. İkisi birleşince ruhum uyanıyor. Neredeyse her gece burada buluyorum kendimi.
tüm yargılanmalarıma, al cenneti çal başına
mumsema sitesinde bir arkadas yazmış hayyama dinsiz diyenler üşenmeden bir okusun
mrah yazdı18 Aralık 2008, 09:14'da
Rubailer, tarihin çok eski zamanlarından beri yazılagelmiş, biçim olarak dört mısradan oluşsa da anlam derinliği olarak tarihin kendisi kadar geniş bir şiir türüdür. Genel itibarı ile çok basit şeylerden bahsediyormuş gibi görünse de, aslında her kelimesine farklı anlamlar yüklenilmiş, anlam derinliği konusunda sınırları zorlanılmıştır. Rubailer aşk, şarap, kadın ve hayat gibi dünyevi, somut şeyler hakkında yazılmış olsa da rubaide bahsedilenlerin gerçek ve somut şeyler olmadığını anlamak gerekir. Bahsedilen şey ne olursa olsun, çok büyük olasılıkla onun altında mecazi veya simgesel bir anlam yatmaktadır. Bu konuda Asaf Halet Çelebi Ömer Hayyam ve Rubaileri adlı kitabında:
Rubai ya felsefeye dair bir düşünceyi yahut da herhangi bir üstü örtülü manayı anlatmakta kullanıldığından bazen sevgiyle ilgili bulunsa bile bu ifadenin sembol olduğunu unutmamalıdır. Daha açık söyleyelim: Aşka dair gibi görünen bir rubai pek seyrek olarak böyle, insanlar arasındaki sevgi duygularını anlatmak için yazılmış bulunur. Aslında, bir rubaide bahsedilen aşk, Tanrı’ya karşı duyulan, sofilerin bahsettiği aşktır. Böyle bir rubainin, temsillerle anlatılmış bir tasavvuf şiiri olması pek mümkündür, (sayfa 11-12)
der. Ancak çok uzun yıllardır yazılan ve okunan bu rubailer okuyucu tarafından gerektiği gibi yorumlanamamıştır. Rubai türünün yaratıcısı kabul edilen Ömer Hayyam’dan başka Mevlana, Atar, Nişaburi, Molla Cami, Ebu Said Ebülhayr gibi döneminin birçok ünlü düşünürü ve şairi rubai şiir türünde eserler vermiştir. Fakat bu kişiler arasında yazdığı rubailer için en çok eleştirilen, yerilen, hatta yazdıklarından dolayı ölümle tehdit edilen tek kişi Ömer Hayyam olmuştur. Çünkü diğerlerinin aksine Ömer Hayyam neredeyse hiçbir eserini kaleme almamış, yayınlamamıştır. Bilinen tek eseri Cebir adlı kitabında, matematik ilminde bugün bile çözülmesi zor olan problemlerin çözüm formüllerini sunmuştur. İşte bu nedenle, yani eserlerini özellikle de rubailerini kaleme alamamış olmasından dolayı, daha yaşadığı dönemde, kendisinin yazmadığı, hatta kendi düşünceleri ile tamamen ters düşen rubailer bile Ömer Hayyam’a atfedilmiştir. İşte bu nedenlerden dolayı Ömer Hayyam yüzyıllardır, hatta günümüzde bile bir tartışma konusu olmuş, bir taraf O’nu dinsiz, ayyaş biri gibi görürken; diğer taraf O’nu yanlış anlaşılan, dinine ve Allah’a bağlı, tarihin yetiştirdiği en büyük bilim adamlarından biri olarak görmüşlerdir. Bu ikilemi en açık şekilde dile getirenlerin başında Sabahattin Eyüboğlu bulunmaktadır. Eyüboğlu Hayyam-Bütün Dörtlükleri adlı kitabında:
“Dedelerimiz Hayyam’ı ya ermiş bir din adamı, ya da sadece bir keyif adamı olarak görmüş ve göstermişlerdir” (sayfa 7)
diyerek Hayyam Paradoksu’na dikkat çekmek ve bu ikilemin temel sebebini bizlere göstermek istemiştir. Peki, Ömer Hayyam gerçekte neydi? Bu ikilemin hangi tarafındaydı? Bu sorular hala tartışma konusudur fakat dikkatli gözler O’nun rubailerindeki şarabın, meyhanenin ve kadının bildiğimiz basit kavramlar olmadığını görerek Ömer Hayyam’ın hangi tarafta olduğunu anlayacaklardır.
Gerçek adı “Gıyasü’d-din Ebülfeth Ömer ibn İbrahim el-Hayyami” olan Ömer Hayyam, ilk tahsiline Kur’an ve Hadisleri tam olarak öğrenerek başlamış, ancak parasızlık yüzünden eğitimine ara vermek zorunda kalmıştı. Ömer, bu sırada tanıştığı ve zekâsına hayran bıraktığı, dönemin kadısı Ebu Tahir’in eğitim masrafları karşılamasıyla eğitimine kaldığı yerden devam edebilmiştir. Rubailerini ve düşüncelerini ulu orta söylememesi için Ebu Tahir Ömer’e bir kitap hediye etmiş ve Ömer’den, aklından geçenleri bu kitaba yazmasını istemiştir. Ancak buna rağmen, yaşarken bile kendisine ait olmayan rubailerle itham edilen Ömer Hayyam, kendisi hakkındaki bu paradoksun farkına varabilmiş ve bu durumu şu rubaiyle özetlemişti:
“Hiç, hiçbir şey bilmiyorlar, bilmek istemiyorlar
Şu cahillere bak, dünyaya egemen onlar.
Onlardan değilsen eğer, sana kâfir derler
Onlara aldırma Hayyam yoluna devam et.” (Âmin Maalouf, 16)
Ömer Hayyam “onlardan değilsen eğer” derken cennet-cehennem derdine düşmüş, inandıkları için değil korktukları için, bilinçsizce iman edenlerden bahsetmektedir. Yine Ömer Hayyam kendi inanç ve ibadet şeklini,
“Ben imanı yargı korkusu, duası secde etmek olanlardan değilim. Nasıl mı iman ederim? Güle bakarım, yıldızlara bakarım, yaratılışın mükemmelliğine saygı duyarım, insanoğlunun duyularına ve uyanışmış duygularına hayran kalırım.” (Harold Lamb)
diyerek açıklamıştır. Örneklerden de anlaşılacağı üzere Ömer Hayyam çağdaşlarından daha farklı bir imana sahipti. İşte bu yüzden, rubaisinde de dediği gibi “onlardan” olmadığı için kâfir olarak görülmüş ve gösterilmiştir.
Ömer Hayyam’ın Müslüman olduğuna dair başka bir kanıt ise Hayyam’ın Hacca gitmiş olmasıdır. Ömer Hayyam’ın Hacca gidip hacı olduğu bilgisine, hem öğrencisi, hem de çok yakın arkadaşı olan dönemin en ünlü bilginlerinden Nizami-i Aruzi’nin yazılarından ulaşabiliriz. Nizami-i Aruzi yazılarında Ömer Hayyam’dan “Hace İmam Ömer” olarak bahsetmektedir. Nizami-i Aruzi’nin notlarından birinde Ömer Hayyam hakkındaki şu olay anlatılır:
“Sarayda Melikşah’ın himayesinde bulunduğu sıralarda, Sünnilik’in merkezi olan Nişabur’da din baskısı vardı. Aynı sıralarda Hanefiler ve Şafiiler birleşerek, Allah’a beşeri bir vücut yakıştıran Karmatileri dağıtmışlardı. Bu sayede de Hacc Yolu açılmış, Ömer Hayyam’da Hacca gitmiştir.” (Asaf Halet Çelebi, 22)
İşte bu Hacc yolculuğundan sonra tamamen içine kapanan Hayyam iyice karamsar bir kişiliğe bürünmüştür. Dönüşünde uğradığı Bağdat’ta, O’nu ziyarete gelen bilginleri geri çevirmiş, kimseyle görüşmek istemediğini belirtmiştir. Tam da bu dönemde kendini edebiyata ve felsefeye adayan Hayyam, hayatın acımasızlığına, yalanı gerçek sayıp savunana sözde bilginlere, ikiyüzlü dostlara karşı olan sitemini ve isyanını rubaileri aracılığıyla belirtmek istemiş ve en karamsar, en sert dilli rubailerini yazmıştır. İşte Ömer Hayyam’a kâfir dedirten birçok rubai bu dönemde yazılanlardandır.
Ömer Hayyam’a kâfir denmesinin nedenlerinden biri de camiye gitmemesidir. Daha doğrusu namaz kılmamasıdır. Ömer Hayyam hiçbir zaman beş vakit namaz kılan biri olmamıştır, bu doğru, ancak böyle olması O’nun dinsiz bir insan olduğunu göstermez. Zaten Ömer Hayyam hayatının büyük bir kısmını çöllerde bedevi hayatı sürerek geçirmiştir, Melikşah’la savaşlara katılmıştır. Yerleşik bir hayat düzeni olmadığı için namaz kılma alışkanlığı edinememiştir. Kaldı ki Ömer Hayyam zamanında da, bugün de çok çeşitli olan inançlardan birçoğu camide secde edilmesini gerek görmez. Örneğin, Arap Alevilerinin ve Bektaşilerin namazları camide kılınmaz. Buna rağmen, Ömer Hayyam hiç namaz kılmaz demek de çok güçtür. Yaşadığı döneme çok yakın tarihlerde kaleme alınmış bazı eserlerden Ömer Hayyam’ın namaz kıldığını anlayabiliyoruz. Ömer Hayyam’ın ölümünden üç yıl sonra, ölümünde yanında bulunan Şehrizuri tarafından kaleme alınan bir yazıda, Hayyam’ın ölümü şu şekilde aktarılıyor:
Ömer Hayyam bir gün (bu 515 yılına karşılık olan 1123 yılı içindedir), İbn-i Sina’nın Kitabü’ş-Şifa’sının ilahiyat bahsini okumakta olduğu halde, altundan bir kürdanla dişlerini karıştırıyordu. Bu kitaptaki “Bir ve Çok” bahsine geldiği zaman, kürdanı kitabın iki yaprağı arasına koydu. Hemen ayağa kalktı. Son vasiyetlerini yaptı. O gün bir şey yiyip içmedi. Nihayet son yatsı namazını da kıldı. Sonra secdeye kapanarak: ‘Yarabbi! Bilirsin ki, ben seni bileceğin kadar bildim. Bana mağrifet et. Hakikaten seni bilmem, gufranıma vesiledir!’ dedi ve ruhunu teslim etti. (Asaf Halet Çelebi, 25)
Bu yazıdan da anlaşılacağı gibi Ömer Hayyam namaz kılıyormuş, hatta inanan bir Müslüman için çok büyük bir mutluluk sayılan “secdede ölmek”, Ömer Hayyam’a kısmet olmuştur. Bütün bunların dışında, Ömer Hayyam da bütün Müslümanlar gibi Ahiret İnancına sahipti. Birçok rubaisinde topraktan gelip toprağa gideceğimizi, diğer tarafta hesap vereceğimizi, bu dünyanın boş olduğunu önemli olanın diğer taraf olduğunu vurgulamıştır.
“Ey habersizler! Bu şekillenmiş varlık (beden) hiçtir,
Bu dokuz katlı ve bezenmiş gökkubbe de hiçtir.
Hoş ol ki bu Kurulup-Dağılma Yurdu’nda (dünya):
Bir nefese bağlıyız, o da hiçtir.” (Ahmet Kırca, 9)
örneğinden de anlaşılacağı gibi, Ömer Hayyam’a göre önemli olan ne kadar yaşadığın değil, nasıl yaşadığındır. Başka bir örnekte ise;
“Ey salt varlık olan Rabbim! Sen yokluktan uzaksın,
Hiçbir yerde değilsin ama her yerde varsın.
Ey, yeri yönü bulunmadan var olan varlık!
Sen nerdesin! Neresi var ki orda olmayasın?” (Ahmet Kırca, 16)
bu rubaisinde ise Allah’ın ne kadar büyük olduğuna övgüler yağdırmaktadır. Ömer Hayyam’ın iman etme tarzı çağdaşlarından farklıydı demiştik. Bu durumu kendi rubailerinde de dile getiren Ömer Hayyam, bu rubailerinde neredeyse “Tanrıyla Dertleşme” havasındadır. İşte farklı ibadet tarzıyla, farklı yazma tarzı bir araya gelince Ömer Hayyam’ı anlamayanlar, O’na kâfir ve ayyaş sıfatlarını yakıştırmayı ve O’nu dışlamayı çare olarak görmüşlerdir.
“Ey, yaratılmışların önü ve sonu olan!
İster yak beni ister sev, razıyım ne yapsan.
Sana meyhanede gönlümün sırrını açmak,
Yeğdir mihrapta sensiz kıldığım namazdan.” (Ahmet Kırca, 29)
kilit rubailerden biri olan bu rubaiyi, Ömer Hayyam’a kâfir diyenler şöyle anlamıştır: “ben namaz kılmam, benim namazım meyhanede içtiğim içkidir. Bunun içinde bana istediğini yapabilirsin istersen yak, istersen kabul et. Umurumda değil.” Ancak burada Ömer Hayyam’ın bahsettiği şey: “diğer insanlar gibi camilerde yalandan namaz kılıp, cami dışında her haltı yemektense; meyhane köşelerinde de olsa, en saf ve en dürüst halimle sana iman ederim. Ben onlardan farklıyım. Bunun için de ister yak, ister böyle kabul et beni.”dir. Ömer Hayyam’ın Ahiret inancının varlığının en açık olduğu rubai ise;
“Sırlar perdesinin arkasına yol yok,
O âlemden bir haber veren de yok,
Toprağın bağrıdır gideceğimiz yer,
Dünya gerçeği bu, masal dinlersen çok…” (Ahmet Kırca, 29)
burada Hayyam “O âlem” derken
burada Hayyam “O âlem” derken şüphesiz “Ahiret’i” kastetmiştir.
Sonuç olarak, bunca bilinen fakat hep göz ardı edilen bilgilerin ışığında Ömer Hayyam’ın bir dinsiz, bir inançsız olmadığını; tam aksine dinine bağlı, Hacc vazifesini yerine getirmiş bir Müslüman olduğunu anlayabiliyoruz.
Ömer Hayyam hakkındaki ikinci bir iddia ise O’nun içkici, meyhaneden çıkmayan, ayyaş bir insan olduğu yönündedir. Fakat eski kaynaklarda (bilginlerin notları, Ömer Hayyam’ın kendi notları, resmi evraklar vs.) Ömer Hayyam’dan aklı başında ve saygı duyulan bir bilim adamı olarak bahsediliyor. Ömer Hayyam hakkındaki bu düşüncelerin kökeni Hayyam’ın rubaileridir. Daha doğrusu kendisinin olmayıp da kendisininmiş gibi gösterilip, kabul edilen rubailerdir. Ömer Hayyam’ın rubaileri değiştirilmeye, yanlış yorumlanmaya o kadar açık ki, her önüne gelen aklından geçeni söylemiş fakat “bu benimdir” demekten korktukları için ve en uygun kişi de Ömer Hayyam olduğu için O’na mal etmişlerdir. Ömer Hayyam rubailerinin yanlış anlaşılmaya çok müsait oluşunu Sabahattin Eyüboğlu şöyle açıklamıştır:
sdzj sd Ömer Hayyamı bir sunumda anlatmayı planlıyordum daha iyi bi kaynakça bulamazdım sanırım teşekkürler 🙏
@@halilo.9367 Sabahattin Eyüboğlu ne demiş
Gel yorumlara gel, aşk sevgili şarap bira millet neyin kafasını yaşıyor, şimdi bu kitlenin yücelttiği insanı savunsan adın kafire çıkmaz mı? Çıkar haklı da olurlar, önce şu bilinçsiz ergen kitlenin arındırılması lazım.
Hayyam insanı en doğru anlatan şairlerden. en son lise bir de dinliyordum şimdi lise dörte geçtim yıllar geçiyor ama bazı duygular hep aynı kalıyor tıpkı bu şarkının yaşattığı duygu gibi
İlk lise ikide dinlemiştim şimdi lise dörde geçtim yıllar geçiyor ama bazı duygular hep aynı kalıyor
İlk lise1'in ortalarında keşfetmiştim şu an lise 4 oldum ve ne zaman dinlesem aynı hisleri aynı duyguları yaşarım aynı şeyleri hisseden birçok kişi olduğunu görmek güzel..
Her kulak veren farklı bir şeyler bulur Hayyamda.
Herkesin Hayyamı kendine.
sevgili,şarap,müzik yeter bana
👫🍷🎶
sevgilim yok. şarap da içmiyorum. piyano çalıyorum
@@Yusyuksel sevgilim ol aşk şarabı içelim ))
Sevgili şarap* olarak algılamak istiyorum orayı, eskilere dönmemek için
m2
Hoşlandığım kız bu şarkıya bayılıyor bigün olursak burdayım yine :')
Arkadaşlar bu müziği anlamıyorsanız yorum yapmayın bari. Sözler açık, müzik muhteşem, uyum tamam, adamın sesi zaten bu tür için altın değerinde. Keyfini çıkarmak yerine anlamsız yorumlar yapmak çok gereksiz
+Seda Taşkıran +1
Seda Taşkıran Ahaha, bi' de bunu yazdırdılar mı; ahaaahaahaahaahaahaahaahaahaahahaaa. Aptallar.
Cem Gökdeniz Arslan sen ne diyon la anlamadım
sedaya katılıom diyo
neden bu kadar anlamsız bir yorum yapma gereği duydun?
4senedir kafa dinlemek istediğim her vakit burdayım ve herzaman olacağım 05.09.2020
Cenneti de cehennemi de içimizde yaşıyoruz . ve kendi cehennem ateşimizde cayır cayır yanıyoruz sevgili doktor...
Hiçbir şey beni kendine bu kadar bağımlı kılmamıştı, yorumunuza sesinize sağlık.