LOOK AT EVERYTHING WITH THE EYE OF TRUTH!

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 23 ม.ค. 2025

ความคิดเห็น • 12

  • @BeylerbeyiBayburdi
    @BeylerbeyiBayburdi  7 หลายเดือนก่อน

    Paylaşımımızı metin olarak okumak isteyenler için:
    HER NEYE BAKARSAN HAK GÖZÜYLE BAK!
    Gün gelecek ki bakacaksın ki dizinin üstündeki el onun eli.
    Gün gelecek ki aynaya geçeceksin bakacaksın ki oradan sana mürşidin bakıyor.
    Gördüğün suret onun sureti.
    Gün gelecek ki konuşurken bakacaksın ki sesin mürşidinin sesi oldu.
    Gün gelecek ki bakacaksın gönül alemin tertemiz olmuş saatlerce hiç muhalif bir şey düşünmedin.
    Anlayacaksın ki o senin mürşidinin hâli.
    Gün gelecek ki çıkacak gelecek bir kazak gibi başından aşağı giyeceksin, beline kadar, göbeğine kadar gelen kısmı saracak ve vücudunun o kısmının mürşidin olduğunu hissedeceksin.
    Sakalını hissedeceksin, saçını hissedeceksin, konuşmasını hissedeceksin, duygularını hissedeceksin, görüşünü hissedeceksin.
    Duyguların değişecek.
    Bakacaksın ki ihvana daha bir muhabbetle bakıyorsun.
    Bakacaksın ihvana sanki evladın gibi bakıyorsun.
    Bakacaksın ki ihvanın en ufak rahatsızlığı sende öyle büyük rahatsızlığa sebep oluyor ki onun rahatsızlığı sana aynen yansıyor.
    İşte bunlar da adım adım mürşide doğru yol aldığının işaretidir.
    Zikrinden ayrı bir tat almaya başlayacaksın.
    Namazından ayrı bir tat almaya başlayacaksın.
    İşte "Ya bitse de gitsek." dediğin o teravih bir bakacaksın ki keşke hiç bitmesin diyeceksin.
    Başını secdeden kaldırmak istemeyeceksin.
    Secdeye gittiğin an o secde anının hiç bitmesini istemeyeceksin.
    Bunlar müritle mürşidin arasında olan rabıta bağının kuvvetlendiğinin işaretidir.
    Bu kuvvetlenir, kuvvetlenir, kuvvetlenir, kuvvetlenir bir gün sen mürşit olursun, mürşit de sen olur.
    Ayrı gayrı kalmaz.
    Her neye bakarsan Hak gözüyle bak.
    Hangi, neye Hakk'ın gözüyle?
    Hangi Hakk'ın gözüyle bak?
    Mürşidinin gözüyle bakarsan Hak gözüyle bakmış olursun.
    Her neyi tutarsan Hakk'ın eliyle tutmuş olursun.
    Her nereye yürürsen Hakk'ın ayağıyla yürümüş olursun.
    Bunları ne ile sağlıyor insan?
    Bunları işte düşüne düşüne, hayal ede ede...
    Her şey hayalle başlıyor.
    Her şey hayalle başlıyor.
    Onun için bak, rabıtamızın ilk sütununu, ilk başlangıcını "Râbıta-i Nakş-i Hayâlî" demişler.
    Ondan sonra "Râbıta-i Nakş-i Cemâlî" ye geçiyorsun.
    Birdenbire "Râbıta-i Nakş-i Cemâlî" olmaz.
    Önce hayal edeceksin.
    Benim Efendim şöyle yürürdü, benim Efendim şöyle namaz kılardı.
    Benim Efendim şöyle sohbet ederdi, benim Efendim şöyle abdest alırdı.
    Benim Efendim şöyleydi, şöyleydi, şöyleydi, şöyleydi dersin, bir zaman yavaş, yavaş, yavaş, yavaş her şeyin onun gibi olmaya başlar.
    Gün gelir ki demin dediğim gibi, sen olursun mürşit, mürşit olur sen.
    Aranızda hiçbir fark kalmaz.
    Vahdet dedikleri şey budur.
    Yoksa Allah'ta yok olmak vardır.
    Allah'ta kaybolmak vardır ama Allah olmak yoktur, haşa!
    Yani su ile sütün birleşmesi gibi olur Allah ile kulun birleşmesi.
    Su sütün içerisinde kaybolur, sütün rengini alır.
    Ama su yine sudur, süt de yine süttür.
    Hiçbir zaman su süt olmaz.
    Ama suyu göremediğin için bu süt denir.
    İşte vahdet-i vücutta insana haşa haşa Allah gibi görünmek, Allah gibi olduğunu düşünmesi bu farklılıktan kaynaklanmaktadır.
    Yoksa kimse haşa haşa Allah olmaz, kimse Allah olamaz.
    Allah'ta yok olur, Allah'ta fani olur, Allah ile baki olur.
    O üzerindeki Allah'ın nurudur.
    İşte o sütün suyu kaplaması gibi.
    O, onu öyle ihata etmiştir ki orada Allah'tan başka bir şey yoktur.
    Ama o görünen suret Allah mıdır?
    - Haşa ve haşa değildir!
    Yani buna şöyle bir misal vereyim ben size.
    Bakın, şimdi beni bir vücut olarak görüyorsunuz.
    Size sorsalar ki bu adam kimdir?
    Hepiniz dersiniz ki bu adam mürşittir.
    Öyle mi?
    Peki, benim kolumu kessek, koysak şuraya ve size tekrar sorsak, desek ki bu kimdir?
    Dersin ki "Bu mürşidimin koludur." eğer gördüysen.
    Mürşittir diyebilir misin?
    - Hayır.
    Yine vücudun çoğunluğu olan kısmına dersin mürşittir.
    Ama o kola, kesik olan kola bu mürşidin koludur dersin.
    O zaman vahdet olayını da öyle düşünün.
    Mürşit, velayet Allah'tandır.
    Ama velayet tek başına Allah değildir, haşa!
    O kol olayını düşünün.
    Yani Allah'tan bir kısımdır, Allah'tan bir cüzdür.
    Ama Allah'tır dersen küfre girersin, haşa.
    Allah'tan ayrı ve gayrı mıdır?
    - Haşa, ayrı ve gayrı değildir.
    Ama Allah mıdır?
    - Haşa, Allah değildir.
    Öyleyse o vahdet-i vücut meselesine de kafanızı yorarken, o birlik, beka meselesine de kafanızı yorarken, olaya bu zaviyeden bakın.
    Bu açıdan bakın, bu açıdan girin.
    Öbür şekilde girerseniz, boğulur kalırsınız içinde.
    Yani velayet nuru vardır Allah'ın.
    Bütün veliler üzerinde Allah'ın velayetinin nuru vardır, velayeti vardır.
    Allah'tan bir cüzdür ama velayet.
    Allah'tan bir cüzdür.
    Bak, İmam-ı Rabbani Hazretleri Mektubat'ta diyor ki "Ben 20 sene önce Allah'a vardım."
    "Yani varılması gereken bütün makamları atlayarak, geçerek, kat ederek Allah'a vardım.
    Ve vardığım noktada işin sonuna geldiğimi sandım." diyor.
    Ondan sonra diyor "20 senedir hâlâ seyir halindeyim." diyor.
    Yani teşbih mi?
    Nasıl teşbih edelim?
    Şimdi hepimiz İstanbul'da yaşıyoruz.
    Teşbih.
    Bırakın, hepimiz dünyada yaşıyoruz.
    Bu dünyada yaşıyor muyuz biz?
    - Yaşıyoruz.
    Peki bu dünyanın kaçta kaçını gördük?
    Mesela kaç tanemiz Türkiye dışında başka ülkeye gitti?
    - Ya üç tane çıkar burada ya beş tane. On tane çıksın. -
    Peki Türkiye dışında her yeri gördüğünü iddia edecek kişi var mı yanımızda?
    Etrafımızda yok.
    Türkiye'de bile daha görmediğimiz yerler var.
    Öyle mi?
    - Öyle.
    Peki Allah'ın yüceliğinden büyüklüğünden bahsediyoruz.
    O zaman bir kulun Allah'ı ihata etmesi, Allah'ı her hâliyle, her fevkiyle bilmesi mümkün olur mu?
    - Olmaz.
    Velev ki o kul Allah'tan bir cüz olsa dahi, her yerinden haberi var mıdır?
    Her yerini görüyor mudur?
    Yani bu teşbih, haşa.
    Bu, yani sizin düşüncenizi yönlendirmek için.
    Siz düşüneceksiniz, düşüneceksiniz daha neler bulacaksınız orada.
    Sadece düşünceniz yanlış yönelmesin diye, yanlışa gitmeyin diye.
    Yani çoğu evliyaullahın, çoğu velilerin hata yaptığı bir noktaya gitmeyesiniz diye.
    "Efendim sen hata yapmaz mısın?"
    - Biz onların yaptığı hatayı yapsak burada olamayız.
    Hallacı Mansur o hatayı yaptığı için idam edildi.
    Mürşitlik postuna oturamadı.
    Büyük bir veliydi, büyük bir evliyaullahtı ama hiçbir zaman bir mürşidin postuna oturamadı.
    Niye?
    - Çünkü dönüşünü tamamlayamadı.
    Yani çıkarken bir yerlerde bir şey gördü, bir şeyler söyledi.
    Çıkarken söylenen söz, söylenmemesi gereken sözdür.
    Çıkarken söz söylenmez.
    Söz indikten sonra söylenir.
    Yani kul Allah'a varacak, kulluğuna geri dönecek.
    Söz kulluk makamında söylenen sözdür.
    Kulluk makamı da makamların en yücesidir.
    Bir kul Allah olamayacağına göre, o kulun varabileceği en yüce makam hangi makamdır?
    - Kulluk makamıdır.
    Çünkü Allahlıktan sonra haşa haşa en büyük makam kulluk makamıdır.
    Peygamberlerin bile kulluğu peygamberliklerinden önce gelir.
    Öyleyse sizin kavrama ihtiyacınızı karşılamak için bu sözler, bu misaller, yoksa bu misaller de yok aslında.
    Ama bu size neyi kazandıracak?
    Nereden hareket edeceksiniz?
    Nasıl hareket edeceksiniz?
    Bu noktada vahdet-i vücut nedir?
    Konuşurlar.
    Kitaplarda okursunuz, bakarsınız.
    Acaba nedir?
    Nasıl düşünmem lazım?
    Bunu anlayabilmek için bakış noktanızı, hareket noktanızı ayarlayabilmeniz için bunlar sizin şeyinizi(ufkunuzu) açar. Yoksa bu böyledir diye tarikatta, tasavvufta bir şey yoktur.
    Her evliyaullah kendi gördüğünü söyler.
    Allah'a giden yolların adedi, mahlukatın nefesi adedincedir.
    Bu sözün bir aslı var, bir gerçeği var.
    Yani herkeste o tecelliler farklı, farklı olabilir.
    Ama bizim söylediğimiz genel manada bir şey.
    Yani eğer siz bizim müridimizseniz, bizim haşa haşa...
    Veya ihvan kardeşimizseniz, o zaman sizin hareket noktanız bu olacak.
    Yani siz Cüneyd-i Bağdadî'nin müritleri gibi hareket edemezsiniz.
    Onların terbiye usulleri ayrı.
    Siz herhangi bir Kadirî şeyhinin müritleri gibi de hareket edemezsiniz.
    Hatta ve hatta siz mürşidinizin dışındaki bir Nakşî mürşidinin müritleri gibi de hareket edemezsiniz.
    O zaman sizin dayanağınız, sizin hareket noktanız, mürşidinizin dayanağı, hareket noktası ne ise onun gibi olmak mecburiyetindesiniz ki onda birlik sağlayasınız.

    • @BeylerbeyiBayburdi
      @BeylerbeyiBayburdi  6 หลายเดือนก่อน

      For those who prefer to read our content in text format:
      Title and Thumbnail Text:
      LOOK AT EVERYTHING WITH THE EYE OF TRUTH!
      A day will come when you will see that the hand on your knee is his hand. A day will come when you will look in the mirror and see that your guide is looking back at you. The face you see is his face. A day will come when, as you speak, you will realize that your voice has become his voice. A day will come when you will see that see that your heart is pure and you haven't thought thought a single contrary thought for hours. You will understand that this is the state of your guide. A day will come when you will feel as if a sweater has been pulled over your head, and the part that covers your waist and the part that covers your waist and belly will make you feel like you are him. You will feel his beard, his hair, his speech, his emotions, and his perspective. Your emotions will change. You will notice that you look at your fellow believers with greater affection, and you will feel as if they are your own children. causes you significant distress, reflecting their discomfort onto yourself. You will notice that their slightest discomfort causes you significant distress, reflecting their discomfort onto yourself. These are signs that you are gradually moving closer to your guide.
      You will start to derive a new pleasure from your remembrance of Allah, and a different pleasure from your prayers. The Taraweeh prayers, which you once wished to end quickly, you will now wish never to end. You will not want to lift your head from prostration. When you go into prostration, you will wish that moment never ends. These are signs of the strengthening bond between the disciple and the guide.
      This bond will grow stronger and stronger, until one day, you become the guide, and the guide becomes you. There will be no separation.
      Whatever you look at, see it through the eyes of Truth..
      Through whose eyes should you see the Truth? If you look through the eyes of your guide, you will have looked through the eyes of Truth. Whatever you touch, you will have touched with the hand of Truth. Wherever you walk, you will have walked with the feet of Truth. How does one achieve these? By thinking, by imagining... Everything begins with imagination. Everything begins with imagination. The first step of our spiritual connection, our rabita, is called "Râbıta-i Nakş-i Hayâlî." "After that, you transition to the Rabıta-i Nakş-i Cemalî. It doesn't happen all at once. First, you will imagine. You will think, "My Master would walk like this," "My Master would pray like this." "My Master would talk like this, my Master would perform ablution like this." You will say, "My Master was like this, like this, like this." Slowly, slowly, everything will start to become like him. A day will come, as I mentioned before, when you become the guide, and the guide becomes you. There will be no difference between you.
      This is what they call unity. However, there is also annihilation in Allah. There is dissolution in Allah, but becoming Allah, never! It is like the union of water and milk, the merging of the servant with Allah. Water disappears in the milk, taking on the color of the milk but water is still water, and milk is still milk. Water never becomes milk. But because you can't see the water, you call it milk. In the unity of existence, thinking a human appears like Allah or thinking he is Allah arises from this distinction. But no one ever becomes Allah, no one can be Allah. One dissolves in Allah, becomes perishable in Allah, and remains eternal with Allah. That is the divine light upon him. Like water enveloping the milk, it is so encompassed by Allah that there is nothing there but Allah. But is the form you see Allah? -Absolutely not!
      Let me give you an example. Now, you see me as a body. If someone asks you who this man is, you all say that this man is the guide. Is that correct? Well. if we cut off my arm, and place it here and ask you again, who is this? You would say, "This is my guide's arm, if you saw it. Can you say it is the guide?
      - No.
      You would still call the majority of the body the guide. But for the arm, you would say this is the guide's arm. So think of unity in that way. The guide, sainthood is from Allah. But sainthood alone is not Allah, never! Think of the arm example. It is a part of Allah, an element of Allah. But if you say it is Allah, you commit blasphemy. Is it separate and distinct from Allah? Absolutely not, it is neither separate nor distinct. Absolutely not, it is not Allah. So, when you ponder the matter of the unity of existence, when you ponder the matter of unity and eternity, look at the matter from this perspective. Look from this angle, enter from this angle. If you enter from another way, you will drown in it.
      There is the light of sainthood from Allah. All saints have the light of Allah's sainthood upon them.
      It is a part of Allah, but it is sainthood. It is a part of Allah.
      Look, His Holiness Imam Rabbani, may Allah bless him, says in his letters, "I reached Allah 20 years ago." "That is, after passing through and surpassing all the necessary stations, I reached Allah. And at the point I reached, I thought I had reached the end." he says. Then he says, "I have been on the journey for 20 years now." he says.
      So is it an analogy? How shall we make an analogy? Now we all live in Istanbul. Analogy. Let it go, we all live on Earth. Are we living in this world?
      - Yes, we are.
      Well, how much of this world have we seen? For example, how many of us have been to a country outside of Turkey? -Maybe three, or five people here.
      Let it be ten people.
      Well, outside of Turkey, is there anyone who can claim to have seen everything? There is no one around us. There are even places in Turkey we haven't seen yet. Is that so? - It is.
      So, is it possible for a servant to comprehend Allah, to know Allah in every state and aspect? It is not.
      Even if that servant is a part of Allah, is he aware of every part? Does he see every part? This is an analogy, absolutely not.
      This is to direct your thinking. You will think and think, and you will find many things there. It is only so your thoughts do not go astray, so you do not go wrong. So, the majority of saints, so you do not go to the point where most saints made mistakes.
      "Sir, don't you make mistakes?" -If we made the mistakes they made, we wouldn't be here.
      Hallaj Mansur was executed because he made that mistake. He couldn't sit on the seat of a spiritual guide. He was a great saint, a great friend of Allah, but he could never sit on the seat of a guide. Why? Because he couldn't complete his return.
      That is, he saw something while ascending and said some things. Words said while ascending are words that should not be said. Words are not spoken while ascending. Words are spoken after descending. That is, the servant will reach Allah, and return to his servitude. Words are spoken in the station of servitude. The station of servitude is the highest of stations. Since a servant cannot become Allah, what is the highest station a servant can reach? It is the station of servitude.
      Because after Allahhood, the highest station is the station of servitude. Even the servitude of the prophets comes before their prophethood. So, these words, these examples, are to fulfill your need for understanding, these examples actually do not exist. But what will this bring you? Where will you start? How will you start? At this point, what is the unity of existence?
      They talk. You read in books, you look. What is it actually? How should I think? To understand this, your perspective, your starting point these will broaden your horizon. Otherwise, there is nothing in the Sufi path, in the mystic way, that says it is exactly like this. Every friend of Allah speaks of what they see. The number of paths to Allah is as numerous as the breaths of creation. This saying has a basis, a reality.
      That is, these manifestations can be different in everyone. But what we say is a general statement. If you are our disciple, our ... Or our brother in the way, then your starting point will be this. You cannot act like the disciples of Junayd of Baghdad.. Their method of discipline is different. You cannot act like the disciples of any Qadiri guide. Even you cannot act like the disciples of a Naqshbandi sheikh other than your own spiritual guide. Then your foundation, your starting point, should be whatever your spiritual guide's foundation, starting point is, so that you can achieve unity with him.
      #Love #BeylerbeyiBayburdi #Sufism #Allah #Truth #Prophet #Servitude
      His Holiness Beylerbeyi Bayburdi was born in 1952 at Bayburt, Türkiye. His willingness to read and research enabled him to read most of the eastern and western classics during his secondary school years. In his youth, he took an active role in the National Turkish Students Union and frequently attended the conferences of Master Necip Fazıl Kısakürek. Some events that he experienced during his university and military years led him to Sufism, which he saw as the only solution.
      His Holiness Beylerbeyi Bayburdi met Holy Abdürrahim Reyhan Erzincani, one of the Nakshibend elders. He became his student, in 1976 and he went to many cities of Turkey and Europe to spread the understanding of Sufism upon his sheikh request. His Holiness Beylerbeyi Bayburdi changed passed away on 28.11.2022 and now he has thousands of disciples and dozens of caliphs in Turkey and various geographies (continents). The caliphs he trained continue their guidance activities.
      Contact:
      iletisim@beylerbeyibayburdi.com
      Keep Subscribing to Our Channels!
      twitter.com/AhmetBeylerElci
      whatsapp.com/channel/0029VaBESjKHwXb5bmv58L04

  • @mbulutt
    @mbulutt 8 หลายเดือนก่อน +2

    “Her neye bakarsan Hak gözüyle bak!”
    Kıymetli emekleriniz ve kıymetli paylaşımınız için teşekkür ederim.

  • @havvacigil
    @havvacigil 8 หลายเดือนก่อน +2

    Allahım razı ollsun hocam allahım korusun amin amin amin

  • @yasarcamyelllla
    @yasarcamyelllla 8 หลายเดือนก่อน

    şu inssnlar cok güzel bence hiç biri boş degil tam çehver

  • @elifakkurt9586
    @elifakkurt9586 7 หลายเดือนก่อน

    Kulluk makamı da makamların en yücesidir..

  • @Ensar55528
    @Ensar55528 7 หลายเดือนก่อน

    Subhanallahi vebihamdihi

  • @gulbeyyurt
    @gulbeyyurt 8 หลายเดือนก่อน +1

  • @hasanyldz7829
    @hasanyldz7829 8 หลายเดือนก่อน +3

    Ebû Hüreyre"den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah şöyle buyurdu: "Kim benim bir velî kuluma (dostuma) düşmanlık ederse, ben de ona harp ilân ederim. Kulum, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz. Kulum nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder, ta ki ben onu severim. (Sevince de) artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden isterse muhakkak ona (istediğini) veririm. Bana sığınırsa muhakkak onu korur ve kollarım..."”
    (B6502 Buhârî, Rikâk, 38)

  • @jonturkzh
    @jonturkzh 7 หลายเดือนก่อน

    haşa hak gözüyle nasıl bakalım

  • @muratyumusakkaya888
    @muratyumusakkaya888 8 หลายเดือนก่อน

    Ademoğlu
    Zihni ile özdeşleşmiş bir halde iken
    Önce neyi fark etmesi gerekir ki muhterem..?