Paylaşımımızı metin olarak okumak isteyenler için: ONLAR GÖRÜLDÜKLERİNDE ALLAH'I HATIRLATIRLAR Eyvallah, sağ olun, teşekkür ederim. Selamun Aleyküm. Hepiniz hoş, sefa geldiniz. Hepimiz için farklı bir yer. Bayağı da dolandık yani size ulaşmak için. Olsun, şükür olsun. Yolumuz ne kadar ırak olursa olsun, ne kadar çetrefilli olursa olsun, Rabbimiz sonunda bizi bir araya getiriyor. Uzun günler, uzun aylar diyelim, sıkıntılardan geldik geçtik, hastalıklardan geldik geçtik birçoğumuz ama neticede gönül bağı bizi ayrı düşürmedi. Ben hep diyorum, senelerdir. Mürşidim hayattayken de ben diyordum, yani sohbetlere gidiyordum, biliyorsunuz Tebliğ Halifesi olarak, Türkiye'nin birçok yerine, hatta Avrupa'nın birçok ülkesine, böyle büyük kalabalıklara hitap ettik, sohbet ettik. Hepsinde onu dedim. Dedim ki, bir gönül bağı kurulmuşsa mürşit ile korkmayın. Sizin hiçbir haliniz sizi mürşitten ayrı düşürtmez. Hiçbir günahınız mürşitten ayrı düşürtmez. Yeter ki o gönül bağı kurulmuş olsun. Bu haşa, başka manaya almayın. Günahı küçümsediğimiz için değil. Zaten mürşit ile olan o bağınız, sizi birçok günahtan uzak tutar. Onu hatırladığınız zaman Allah'ı hatırlarsınız. Hz. Resulullah (sas) öyle buyurmuyor mu? Onlar görüldükleri yerde Allah'ı hatırlatırlar. Onu gördüğün zaman Allah'ı hatırlatıyorsa sana, günahtan zaten uzak kalırsın, korkma. Allah'ın hatırlandığı yerde günah senden uzaklaşır, gider. Allah yardım eder sana. Onu hatırladığın an Allah sana yardım eder. Günah ne ola ki Allah'tan sana yakın ola? Allah'a sığınırım. Bunu buna dayanarak diyoruz. Yoksa siz "Ne kadar, hangi günahı işlemiş olursanız olun, mürşit size sahip çıkar." Sakın böyle bir şey anlamayın. Allah'a sığınırım. Benim söylediğim öyle bir şey değil. O bağı hatırlatır sana. Hatırladığın zaman neyi hatırlayacaksın? Şimdi ben buradan kalkıp gittiğim zaman, yarına kadar burası benim aklıma gelecek. Bu simalar aklıma gelecek. Tabi ki neticesinde burada konuştuklarımız aklıma gelecek. Ne konuşuyoruz biz? Hangi ortamda ne konuştuk? Allah rızası için, hasta olduğumuz zamanda gördünüz bizi. Başka sıkıntılarda da gördünüz. Ne konuştuk? Değil mi? Hep birbirimizi Allah'ı hatırlatmadık mı? E bitti. O zaman mesele yok. Biz de diyoruz ki Allah'ın hatırlandığı yerde günah sizden uzaklaşır, kaçar. Günah dediğiniz şeytan. Sizi günaha teşvik eden ne? - Şeytan. Şeytan zaten sizden uzak. Allah'ı hatırladığınız an şeytanın ne işi var orada? Şükrolsun. Onun için geldik, işte yine görüştük, inşallah artık bunlar çoğalır. Dergahlarımız açılacak yakında. Haftaya inşallah dergahlarımız da açılacak. Daha çok birliktelik, daha çok beraberlik, daha çok hatırlamaya sebep olacak. Bizim işimiz rabıtayla Efendiler, rabıta. Yani bizim diğer Müslümanlardan farkımız bu. Rabıta. Nakşibendî Tarikatı'nın en önemli hususudur rabıta. Rabıta olmazsa olmaz. Rabıta olmazsa mürit ne kadar güzel yol alırsa alsın, ibadetle, tâatle şunla bunla, ne kadar yol alırsa alsın bir yere gelir yolu tıkanır. Orada işte mürşit gerek sana bildire Hakkı. Orada mürşit gerek sana. Onun için rabıta şart. Mürşidin gerekliliği vücuduyla değil, haşa. Onun vücudu da etten kemikten yaratılmış bir vücut. Ama o vücudun temsil ettiği bir şey var. O vücudu yönlendiren bir şey var. Bunu nasıl isimlendirirseniz isimlendirin. Burada bir sürü şükrolsun görüyorum, Halifemiz var. Başka şekilde bunu size izah ediyorlar. Duyuyorum ama neticede aynı şeyi izah ediyoruz. Tabi onların anlayışlarına göre onlar onu şey yapıyorlar. Zaten çoğaltamıyorsan sohbetin bir önemi yok ki. Siz zannediyorsunuz biz şu kadar senedir, ben Abdurrahim Efendi Hazretleri'nin sohbetine 1976 yılında ulaştım. 1976 yılından itibaren 6 ay sonra bana görev verildi ve ben sohbet etmeye başladım. Yani önce hatme ile başladım. Tabi bir sene sonra ben sohbet ediyordum. Bir sene sonra ben dergahlarda sohbet ediyordum. Ne anlatıyordum, ne anlattım, niye bitmedi? Bu benden bir şey ise şimdiye çoktan bitmiş olması lazımdı. Okul hayatımız oldu bizim mesela. Lise, üniversite okuduğumuz şeyleri ne kadar zamanda anlatıyoruz? Birde bir bakın. En iyi çalıştığımız dersi yarım saat, bir saat, bitiyor o. Ondan sonra anlattığın zaman hep onların tekrarını, hep aynı şeyin tekrarını anlatıyorsun, bildiğin bir konuysa. Öğrendiklerini hep tekrar ediyorsun hayatın boyunca. Ama tasavvufta öğrendiğin öyle bir şey mi? Çoğalıyor, her gün çoğalıyor, her gün çoğalıyor, her gün çoğalıyor, etrafında çoğalıyor. Onun için Rabbim Kur'an'da buyuruyor ki "Hiç düşünmüyorsunuz ki." "Siz hiç düşünmüyorsunuz ki." Neyi düşüneceğiz? Hiç düşündünüz mü? Asıl bunu hiç düşündünüz mü? Rabbim orada neyi düşünmemizi istiyor bizim? Onu hiç düşündünüz mü? #AŞK #BeylerbeyiBayburdi #Tasavvuf #Rabıta
Paylaşımımızı metin olarak okumak isteyenler için:
ONLAR GÖRÜLDÜKLERİNDE ALLAH'I HATIRLATIRLAR
Eyvallah, sağ olun, teşekkür ederim. Selamun Aleyküm.
Hepiniz hoş, sefa geldiniz.
Hepimiz için farklı bir yer.
Bayağı da dolandık yani size ulaşmak için.
Olsun, şükür olsun.
Yolumuz ne kadar ırak olursa olsun, ne kadar çetrefilli olursa olsun, Rabbimiz sonunda bizi bir araya getiriyor.
Uzun günler, uzun aylar diyelim, sıkıntılardan geldik geçtik, hastalıklardan geldik geçtik birçoğumuz ama neticede gönül bağı bizi ayrı düşürmedi.
Ben hep diyorum, senelerdir.
Mürşidim hayattayken de ben diyordum, yani sohbetlere gidiyordum, biliyorsunuz Tebliğ Halifesi olarak, Türkiye'nin birçok yerine, hatta Avrupa'nın birçok ülkesine, böyle büyük kalabalıklara hitap ettik, sohbet ettik.
Hepsinde onu dedim.
Dedim ki, bir gönül bağı kurulmuşsa mürşit ile korkmayın.
Sizin hiçbir haliniz sizi mürşitten ayrı düşürtmez.
Hiçbir günahınız mürşitten ayrı düşürtmez.
Yeter ki o gönül bağı kurulmuş olsun.
Bu haşa, başka manaya almayın.
Günahı küçümsediğimiz için değil.
Zaten mürşit ile olan o bağınız, sizi birçok günahtan uzak tutar.
Onu hatırladığınız zaman Allah'ı hatırlarsınız.
Hz. Resulullah (sas) öyle buyurmuyor mu?
Onlar görüldükleri yerde Allah'ı hatırlatırlar.
Onu gördüğün zaman Allah'ı hatırlatıyorsa sana, günahtan zaten uzak kalırsın, korkma.
Allah'ın hatırlandığı yerde günah senden uzaklaşır, gider.
Allah yardım eder sana.
Onu hatırladığın an Allah sana yardım eder.
Günah ne ola ki Allah'tan sana yakın ola?
Allah'a sığınırım.
Bunu buna dayanarak diyoruz.
Yoksa siz "Ne kadar, hangi günahı işlemiş olursanız olun, mürşit size sahip çıkar." Sakın böyle bir şey anlamayın.
Allah'a sığınırım.
Benim söylediğim öyle bir şey değil.
O bağı hatırlatır sana.
Hatırladığın zaman neyi hatırlayacaksın?
Şimdi ben buradan kalkıp gittiğim zaman, yarına kadar burası benim aklıma gelecek.
Bu simalar aklıma gelecek.
Tabi ki neticesinde burada konuştuklarımız aklıma gelecek.
Ne konuşuyoruz biz?
Hangi ortamda ne konuştuk?
Allah rızası için, hasta olduğumuz zamanda gördünüz bizi.
Başka sıkıntılarda da gördünüz.
Ne konuştuk?
Değil mi?
Hep birbirimizi Allah'ı hatırlatmadık mı?
E bitti.
O zaman mesele yok.
Biz de diyoruz ki Allah'ın hatırlandığı yerde günah sizden uzaklaşır, kaçar.
Günah dediğiniz şeytan.
Sizi günaha teşvik eden ne?
- Şeytan.
Şeytan zaten sizden uzak.
Allah'ı hatırladığınız an şeytanın ne işi var orada?
Şükrolsun. Onun için geldik, işte yine görüştük, inşallah artık bunlar çoğalır. Dergahlarımız açılacak yakında.
Haftaya inşallah dergahlarımız da açılacak.
Daha çok birliktelik, daha çok beraberlik, daha çok hatırlamaya sebep olacak.
Bizim işimiz rabıtayla Efendiler, rabıta.
Yani bizim diğer Müslümanlardan farkımız bu. Rabıta.
Nakşibendî Tarikatı'nın en önemli hususudur rabıta.
Rabıta olmazsa olmaz.
Rabıta olmazsa mürit ne kadar güzel yol alırsa alsın, ibadetle, tâatle şunla bunla, ne kadar yol alırsa alsın bir yere gelir yolu tıkanır.
Orada işte mürşit gerek sana bildire Hakkı.
Orada mürşit gerek sana.
Onun için rabıta şart.
Mürşidin gerekliliği vücuduyla değil, haşa.
Onun vücudu da etten kemikten yaratılmış bir vücut.
Ama o vücudun temsil ettiği bir şey var.
O vücudu yönlendiren bir şey var.
Bunu nasıl isimlendirirseniz isimlendirin.
Burada bir sürü şükrolsun görüyorum, Halifemiz var.
Başka şekilde bunu size izah ediyorlar.
Duyuyorum ama neticede aynı şeyi izah ediyoruz.
Tabi onların anlayışlarına göre onlar onu şey yapıyorlar.
Zaten çoğaltamıyorsan sohbetin bir önemi yok ki.
Siz zannediyorsunuz biz şu kadar senedir, ben Abdurrahim Efendi Hazretleri'nin sohbetine
1976 yılında ulaştım.
1976 yılından itibaren 6 ay sonra bana görev verildi ve ben sohbet etmeye başladım.
Yani önce hatme ile başladım.
Tabi bir sene sonra ben sohbet ediyordum.
Bir sene sonra ben dergahlarda sohbet ediyordum.
Ne anlatıyordum, ne anlattım, niye bitmedi?
Bu benden bir şey ise şimdiye çoktan bitmiş olması lazımdı.
Okul hayatımız oldu bizim mesela.
Lise, üniversite okuduğumuz şeyleri ne kadar zamanda anlatıyoruz? Birde bir bakın.
En iyi çalıştığımız dersi yarım saat, bir saat, bitiyor o.
Ondan sonra anlattığın zaman hep onların tekrarını, hep aynı şeyin tekrarını anlatıyorsun, bildiğin bir konuysa.
Öğrendiklerini hep tekrar ediyorsun hayatın boyunca.
Ama tasavvufta öğrendiğin öyle bir şey mi?
Çoğalıyor, her gün çoğalıyor, her gün çoğalıyor, her gün çoğalıyor, etrafında çoğalıyor.
Onun için Rabbim Kur'an'da buyuruyor ki "Hiç düşünmüyorsunuz ki."
"Siz hiç düşünmüyorsunuz ki."
Neyi düşüneceğiz?
Hiç düşündünüz mü? Asıl bunu hiç düşündünüz mü?
Rabbim orada neyi düşünmemizi istiyor bizim?
Onu hiç düşündünüz mü?
#AŞK #BeylerbeyiBayburdi #Tasavvuf #Rabıta
Aleykumm selam ❤
❤
Aleyküm selam efendi haziretleri
Günah ne ola ki.. ALLAH'tan sana yakın ola..