Ders Notları • Üç isim incelenmezse (Farabi-İbn Rüşd- İbn Tufeyl) Spinoza’nın din eleştirisi havada kalır. • Spinoza’nın din eleştirisinin temel ayağı, kutsal metnin bilimsel kavramlarla açıklanmayıp kendi haline bırakılması ve mecaz/metafor/alegori/tevil ile sürekli bir onarma işleminin kullanılmamasıdır. (Spinoza’yı batı literatürü içerisinde özgün kılan budur) İkincisi peygamberlik ile imgelem arasında sıkı bir ilişki kurması ve insanın bilme aktlarını dikkate alarak usla karşılaştırılamayacağını söylemesi. (kutsal metinler esas itibariyle düşünmekten/akletmekten söz etmezler. Oradaki temel ifade itaattir. Dolayısıyla politik bir kurum olarak din düşünsel bir yapı olarak değil, tam tersine sosyal/toplumsal/politik bir yapı olarak eleştirilmelidir.) • Spinoza’yı, Ibn Tufeyl’in mütercimi olarak tartışmak gerekir. • Endülüs’te özellikle konuşulması gereken üç büyük zekâ vardır: İbn Bacce, İbn Tufeyl, İbn Rüşd. • Padovalı Marsilius, batıda laik devlet kavramının altını çizen ilk düşünce adamıdır. • İnancı düşüncenin konusu yaptığınız an bütün büyüsü bozulur. • İnsanlar duygusal yatırım yaptığı konularda düşünsel eleştiri kabul etmez. • Halk sanata ve düşünceye (ancak) duyguları aracılığı ile erişebilir. • Fuzulî-Sıhhat ve Maraz Risalesi Filibeli Ahmet Hilmi - Âmâk-ı Hayal Bu iki metin gündelik hayatımıza girseydi, 2000-2500 yıllık kültür/felsefe/bilim tarihi, doğuya mahsus biçimiyle kavranmış olurdu. • Düşük zekâlar bir konuda duygusal bir tatmin duyuyorlarsa onu bir beğeni yargısına -daha da cahilleri düşünce yargısına- çevir. Oysa duygusal olarak bize kendimizi iyi hissettiren şeyler çok kötü şeyler olabilir. • Endülüs’ün ilk filozofu İbn Bacce’dir. • İbn Bacce -felsefeye düşman bir toplum içerisinde yaşamak durumunda kalan bir filozofun o toplumla olan çatışmasının vurgulanması olarak- tümüyle bir şikâyettir/protestodur. • Hayy b. Yakzan, Havvası olmayan bir Âdem’dir. • Hayy b. Yakzan’ın temel mesajı oto-didaktik eğitimdir. • Oto-didakt aydınlanmanın en önemli figürlerinden biriydi. (topluma rağmen kendini inşa etme, toplumsal bütün kabullerle çatışabilmeyi göze alma) • Sanat yapıtlarının anlamı tüketilemez o yüzden çoğulcu okumaya açık olmak durumundadır. • Felsefe doğuda daima ikircimli bir dille yazılmıştır. Kılıç korkusu o kadar güçlüdür ki düşünen insanlar başka türlü hayatta kalamazlardı. • Yazarken kullanılan bellek ile konuşurken kullanılan bellek aynı değildir. • Eğer öykünün zahirine bakılırsa dinin tasavvufi yorumuyla felsefeyi uzlaştırmaya çalıştığı söylenecek. Oysa metin din ile felsefe arasında onmaz bir çelişki olduğunu ortaya koyar. • Yunan felsefesinin İslam dünyasında Abbasiler döneminde öne çıkmasının nedeni Pers kültüründen korunmak istenmesidir denir. • Hayy b. Yakzan’ı okumamış olmak en kibar tabirle ayıptır. • Hayy b. Yakzan’ın var oluşunun iki başlangıcı var: topraktan doğan (annesiz-babasız-kültürsüz) insan, anne ve babadan meydana gelen insan. • Yakzan akıl dmektir. Hayy b. Yakzan aklın oğlu demektir. • İbn Tufeyl’in eserinde nefs, akıl, kadın, şeytan yoktur. (toplumsal olan hiçbir şey yoktur.) • Hayy b. Yakzan saf akıl demektir. (konuşma yoktur) Öneri Eserler: • HAY BİN YAKZAN - YKY • Tedbiru’l-Mütevahhid - İbn Bacce • Mehmet Bayrakdar - Adı Geçen Makalesi (indirilebilir) : idealonline.com.tr/IdealOnline/lookAtPublications/paperDetail.xhtml?uId=145&
Hayy bin yakzan’ı okuyan, felsefe-islam felsefesi gibi alanlarda araştırmalar ve okumalar yapan biri olarak bana sözlü şekilde bir şeyler katabilen yegane insanlardan birisiniz sevgili Dücane Bey. Genelde okumayı tercih ederim fakat 2.5 saat boyunca sizi yine kesintisiz ve büyük bir iştahla dinleyebildim. Sizin çoğu söyleşilerinizi kesintisiz dinledim ve bir kitap okumuş gibi aydınlanmış olarak her defasında masadan doyarak kalktım. Sizlere ne kadar teşekkür etsem azdır.
kitabı okuyunca değil üzerine bu videoyu izleyince acayip aydınlandım, kafamda şimşekler çaktı. 7 saat daha izlerdim. Çok büyük bir ders niteliğinde oldu. teşekkür ederim.
İnsanlar duygusal yatırım yaptıkları konularda düşünsel eleştiriye tahammül edemezler. Gerçekten günümüzde yapılan uzun uzun tartışmaları bu kadar sade ve güzel çözümleyen bir cümle görmemiştim. Teşekkür ederim Hocam.
Yaşadığımız bu çağda sizin gibi bir düsünce insanına sahip olduğumuz için çok mutluyum. Bize bu duyguyu yaşattığınız için çok teşekkür ederim hocam🙏🏻🙏🏻❤️
AZERBAYCANDAN, AZERI TURKLERINDEN DUCANE HOCAMIZ BASDA OLMAQLA HER KESE SALAM OLSUN. DUCANE HOCAMIZI SEVIRIK VE SEVE-SEVE IZLEYIRIK. "ALLAH CEZANI VERECEK DUCANE HOCA" TATLISESIN DILI ILE DEDIK😊. BIZ ÜYE OLA BILMIRIK. ESRARI HIKMETINIZDEN MEHRUM QALMISIQ. HESRETLE ÜYE OLMAGI BACARAN BIRINI AXTARIRIQ. DUCANE HOCA HEYATDA OLAN TEK FILOSOFDUR. CENABI HAQQ SIZI QORUSUN FILOSOF. ELLERINDEN OPURUK. BAS EYIRIK ÖNUNDE. BIZ AZERI TURKLERININ 30 ILDEN SONRA ERMENISTAN UZERINDE HAQLI QELEBEMIZI DILE GETIRIN LUTFEN. LUTFEN, LUTFEN .
Hocam o kadar değerli konuları güzel anlattınız ki gerçekten sizde hakikatin perdelerini gözlerimizin önünden kaldırdınızı görüyorum ve çok kişi sizi anlamıyorlar, sizin dediğiniz gibi bütün akraba ve arkadaş ruhlara teşekkürler, saygılar ve sevgilerle 🌷🌷
Bu kadar davudi ses omrumde duymadım bir de 1.25 hız daha iyi oluyor. Hız gibi anti davudi ayarı olsa keşke yutupta. Korkuyorum. Çekiniyorum dinlerken.
Hemen kitabı indirdim ve okumaya başladım. Teşekkür ediyorum, bu zevki yaşattığınız ve ufkumuzu genişlettiğiniz için...İyi ki varsınız ve iyi ki buradasınız. Burada olduğunuzu bilmek çok rahatlatıcı❣️
Babam çocukken televizyonun sinyalini kapatıp eğitici çizgi filmler, belgeseller ve dini film Cd leri alırdı. Hayy bin yakzanın da çizgi filmi vardı en azından bir kaç kere izlemiştim hiç unutmam. Şimdi hiç bir yerde olmayan, üstelik Spinoza dersinden sonra gelen bu yaklaşımınız bende çakmağa yapılan üçüncu dördüncü vuruş etkisi yarattı. Bunun için çok teşekkürler hocam, saygılar.
Bir ay geç izleyebildim. Üçlemenizle bize yine yepyeni bir dünya açmışsınız. Bu kitaplar şimdi başka bir gözle ve büyük bir heyecanla okunacak. Çok teşekkür ederim. Emeğinize sağlık hocam.👏👏👏
@@Cengizatay31 Kardeşim hocanın üzerinde en çok durduğu şey düşünceyle inancın keskin bir şekilde ayrılıp ayrıca kendi kulvarlarında kaldıkça birbirlerine herhangi bir mani teşkîl etmediklerinin kavranmasıdır. Dolayısıyla evet hoca müslümandır ama inancı düşüncelerini asla kısıtlamamaktadır. Böyle bir kaydın (bağ, engel) varlığını kabûl etmiyor hoca düşüncede. Bu kısım ciddi olarak anlaşılabilse aslında hiçbir problem kalmayacak.
hocam üniversite öğrencisiyim ve sizi izliyorum hitabetiniz çok etkili aforizmalarla konuyu çok güzel özetliyor ve süslüyorsunuz. Üniversite çağındaki gençlerin okullarda derslerde eksikliğini hissettiği kendini dinlettirebilen anlatıcı yönünüz aranan bir özellik bence ancak konular felsefi olduğu için birçok kişiye niş geliyordur ama izlemeye devam ediyorum ve sizi tavsiye ediyorum çevreme
Sizin yaşlarınıza yakın olmama rağmen Hayy b.Yakzan ı maalesef ilk defa sayenizde tanımış oldum. Keza Bacce yi İbn-i Tufeyliyi. İbn-i Rüşde ise ismen ve fikren yine sizin sayenizde aşinayım. Bahsettiğiniz isimlerden ve eserlerden sadece Filibeli Ahmet Hilmi'nin Amak-ı Hayalini bilmekteyim. Sıradan bir zeka olarak, sahip olduğunuz ve sunduğunuz definenin takdirini ve teşekkürünü elbette yapamam. Ancak, olan bitenden bu kadar kolay, hızlı ve hazır bir şekilde haberdar olmanın mahcubiyetini ifade edebilirim....
Merhaba 🙂 Emeğinize sağlık. Hay bin Yakzan ne zamandır kitaplığımda bekliyordu .Bu kitaba hazırlık videonuzu pür dikkat dinledim . Yarın ilk iş kitaba merakla ve heyecanla başlayacağım . Sağlıcakla kalın. Ayağınıza taş değmesin🙂
Bana şuradaki nyagrodha ağacının meyvesinden getir. İşte bir tane getirdim efendim. Kır. Kırdım ,efendim. Ne görüyorsun Çekirdekler, neredeyse sayısız Birini kır. Kırdım,efendim. Ne görüyorsun Hiçbir şey, efendim. Babası şöyle dedi. Oğlum hiçbir şeyini görmediğin o görünmez öz var ya, işte nyagrodra ağacının varlığı o özün içinde. İnan buna oğlum. Her şeyin kökü olan o görünmez öz varolan her şeyin benidir. Gerçek odur. Ben odur. Sen de ey Şvetaketu osun. Upanişadlar
Teşekkürler hocam sizi takip etmeden önce yıllarca kendi inandıklarımızla hep insanların inandıklarını yargılayıp tek doğrunun biz olduğunu düşünür diğer insanların inandıklarını yerden yere çarpardım. Dahası biz din kurandır diyoruz ve bunun dışında ki herkes şirk koşuyor tek doğru biziz. Teşekkürler şimdi sadece kendimi yargılıyor kendimi ölçüyor inancım kendi rengimi, yaşantımı değerlerimin çizgilerini belirliyor.
Böyle büyük bir kıssadan hisseyi bu kadar bilgece ve yiğitçe açıklamanız her türlü takdirin üzerinde. kahramanı sizinle özdeşleştirmek istediğimi belirtmeliyim. İyi ki varsınız. (Bu arada, Hay Bin Yakzan'ın komşu adaya gidip hakikatleri açıklamasıyla Platon'un Mağara allegorisi arasında çok büyük benzerlikler bulduğumuda söylemek isterim.)
Ben: Bu söyleşide en dikkatini çeken şey nedir? YZ: Bu söyleşide en dikkat çeken şey, 12. yüzyılda yazılmış olan İbn Tufeyl'in "Hay bin Yakzan" eserinin hem İslam dünyası hem de Batı dünyası üzerindeki derin etkisi, ancak buna rağmen İslam dünyasında yeterince anlaşılamamış ve değerlendirilememiş olması. Özellikle dikkat çekici birkaç nokta: 1. Eserin çift katmanlı yapısı: Görünürde din-felsefe uzlaşısı gibi sunulurken, konuşmacının iddiasına göre aslında bunun tam tersini ima eden şifreli bir anlatıma sahip olması. 2. Eserdeki radikal unsurlar: - Kahramanın annesiz-babasız, topraktan kendiliğinden var olması - Hiçbir dini, kültürel ya da toplumsal etkiye maruz kalmadan sadece aklıyla hakikate ulaşması - Eserde şeytan, cennet-cehennem, vahiy gibi dini unsurların bulunmaması 3. Eserin Batı'daki etkisi: Aydınlanma düşüncesini etkilemesi, özellikle Spinoza üzerindeki muhtemel etkisi ve "otodidakt" (kendi kendini yetiştiren) filozof kavramına öncülük etmesi. 4. Metnin çok katmanlı yapısı: Konuşmacının deyimiyle "ince bir örtü" ile yazılmış olması, yani gerçek mesajını sadece "ehil" olanların anlayabileceği şekilde kodlanmış olması. Bu noktalar, eserin hem felsefi derinliğini hem de dönemine göre ne kadar ileri görüşlü olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda, İslam dünyasının kendi felsefi mirasına yeterince sahip çıkamamış olması da söyleşide vurgulanan önemli bir eleştiri noktası.
Kitabı dün bitirdim ve bugün kanalınızda gezinirken bu videoya denk geldim. Gerçekten şanslı günümdeyim:) Çok teşekkür ederim, eser üzerinde biraz daha derinleşebilme fırsatı verdiğiniz için. Bu arada, benim için ilginç bir durum oldu. Yapı Kredi Yayınları'nın derlemesinde ilk sırada yer alan orijinal öyküde Absal karakteri net kadın. ibn-i Sina versiyonunda ise net erkek. Ancak İbn Tufeyl'de, Absal'ın cinsiyeti hiçbir yerde net olarak geçmiyor. 'Salaman'la çok iyi iki arkadaştılar' ifadesinden hareketle Absal'a erkek olarak bakılıyor. Ben özellikle ilk öykünün etkisiyle Absal'ı Tufeyl versiyonunda da kadın olarak canlandırmıştım. Sizin videonuzdan sonra zihnimdeki Absal erkeğe dönüştü. Benim için ilginç bir deneyimdi. Tekrar teşekkürler...
Hayy bin Yakzan’ı biraz önce tamamladım ve hala şaşkınım.. İnsanlığın düşünsel evrimin özeti gibi olmuş, Teşekkürler hocam.🙏🏻 İbn Tufeyl’in Gazali ve Farabi yakınlığı konusunda şüphe götürmeyecek derecede haklısınız.
Hocam ders için teşekkürler. Ancak eğer "tevil"e karşı iseniz kutsal kitaplardaki akletmek, düşünmek gibi ifadeleri inanmak/itaat etmek olarak anlamak da bir tür tevil sayılmaz mı?
Te'vilin genel anlamda kaçınılmazlığına kani olmakla birlikte, hocanın bu ifadelerinin te'vil değil çözümleme değeri taşıdığını düşünüyorum. Hatta tam olarak Kur'an'da kullanılan akletme ifadesinin, bugün anladığımız bilim ve/veya felsefe yapma mesajı verdiğine yönelik modern te'vili reddeden bir çözümleme. Hz. İbrahim kıssasında, Hayy b. Yakzan'ın öncülü sayılabilecek bir Tanrı tasavvuru geliştirme serüvenine ışık tutan kıyaslar gibi akletme de kullanılıyor elbette ama genel itibariyle akletme, anlatılanlardan ibret alma, korkup itaat etme yani ''uslanma'' anlamında kullanılıyor, Hoca'nın karşı çıktığı akletme te'vili ise ''uslamlama'' karşılığına gelecek tarzda yapılan
Cevabınız için teşekkür ederim. Öncelikle söz konusu ifadelerin yalnızca modern tevili reddetmekle kalmadığını ve doğrudan Kuran metnine dair olduklarını düşünüyorum. Zaten herhangi bir zamanla veya belli bir zümrenin yorumlarıyla da kayıt altına alınmamış sanki. Hocamıza saygısızlık da etmek istemem ama ben burada hocamızın "Kuran Çok Evliliğe İzin Vermez Emreder" veya Kuranda Eş ve Kadın Sözcüklerinin Analizi" yazılarında yaptığı gibi Kuran metni, dönemin şartları vb. unsurlar dikkate alınarak yapılmış bir çözümleme(analiz) göremiyorum. Yani "Kuranda akletmek ve iman etmek anlamlarında kullanılan kelimeler metinde nasıl kullanılmış ve ikisinin de tamamen aynı anlama geldiği nasıl anlaşılıyor? " Ben bu sorunun tam olarak cevabının verildiğini düşünmüyorum. Eğer hocamızın bu sorunun cevabını verdiğini düşündüğünüz bir programı veya yazısı varsa beni de haberdar ederseniz memnun olurum.
Hocam sizin konuşmalarınızı dinleyebileceğim bir imkan bulduğum için çok heyecanlandım. Kaliteli düşüncelere ihtiyac duyduğumuz süreçte söyleşilerinizi bizden mahrum bırakmayın lütfen. Kendi adıma teşekkür ediyorum, emeğinize sağlık. 🙏
Son zamanlarda izlediğim en keyifli yayındı sanıyorum, Hayy b. Yakzan' la ilgili metin ilginç ve sürükleyici. Bu metin J. Krishnamurti ile Rupert Sheldrake(biyolog) arasında geçen Nature of the Mind adlı seride hakikatlerin bir dine mensup olmadan baştan sona sınama ile bulunup bulunamayacağına dair bir dialog'u anımsattı. Rupert Sheldrake, Krishnamurti arasındaki hararetli tartışmada geçen organize dinleri hali hazırda benimsemenin olası sakıncalarını ve kazanımlarını tartışıyor; ayrıca orada bahsi geçen soru; dinlerin geleneksel kabullerini ve pratiklerini - Hayy b. Yakzan gibi taze bir zihin ile, henüz kültürel ve ailevi koşullanmalara maruz bırakılmadan; kişide bu hakikatlere dair yaklaşımlar bulunabilir mi? şeklindeki soru ile özdeş sanırım. Bir de lisede ergenlik yıllarımızda yaygın sorulan bir soru vardı; bir adaya tek başına düşsen Tanrıyı bulabilir misin? sorusu aklıma geliyor. Yayını dinlerken bu ikisi ile zihnimde anımsamalar oluşturarak dinledim.
Ben: Sence konuşmacı haklı mı, Felsefe ile halkın kabülleri arasında derin bir fark mı var, yoksa günümüz fenleri bu farkı kapatmış olabilir mi? YZ: Bu çok önemli bir soru. Bence günümüzde de felsefe ile halkın kabulleri arasında önemli farklar var, ancak durum 12. yüzyıldakinden oldukça farklı: Farkların devam ettiğini gösteren noktalar: 1. Bilimsel okuryazarlık ve eleştirel düşünme becerilerinin hala toplumun genelinde istenilen düzeyde olmaması 2. Özellikle varoluşsal konularda (ölüm, yaşamın anlamı, etik vb.) insanların hala çoğunlukla geleneksel/dini açıklamalara yönelme eğilimi 3. Komplo teorilerinin ve pseudobilimsel açıklamaların hala yaygın kabul görmesi Ancak günümüzde durum 12. yüzyıla göre çok farklı çünkü: 1. Modern bilim, felsefi düşüncenin birçok önermesini deneysel olarak doğrulanabilir hale getirdi 2. Evrensel eğitim sayesinde soyut düşünme ve analitik muhakeme becerileri çok daha yaygın 3. İnternet ve kitle iletişim araçları, felsefi ve bilimsel bilgiye erişimi demokratikleştirdi 4. Seküler dünya görüşü, alternatif açıklama biçimlerinin meşruiyetini artırdı Yani günümüzde felsefe ile halk arasındaki uçurum tamamen kapanmamış olsa da, modern bilim bu uçurumun üzerine önemli köprüler inşa etti. Bilimsel metodoloji, felsefi düşüncenin birçok önermesini test edilebilir ve gözlemlenebilir hale getirerek, soyut düşünceyi somut gerçeklikle bağdaştırdı. Ayrıca günümüzde çoğulcu düşünce yapısı, farklı açıklama biçimlerinin bir arada var olabilmesine imkan tanıyor. 12. yüzyıldan farklı olarak, bir kişi hem dini inançlarını koruyup hem de bilimsel/felsefi düşünceyi benimseyebiliyor. Bu nedenle konuşmacının tespiti 12. yüzyıl için çok yerinde olsa da, günümüz için bu kadar keskin bir ayrımdan bahsetmek zor. Modern dünya, bu iki alan arasında daha fazla diyalog ve etkileşime imkan tanıyor.
El insaf be adam! Dinleyip / izleyerek, not alarak 6 saatte tamamladım videoyu ve 11 sayfa not çıkardım ; gözlerim seyiriyor şimdi , zihnim ise Hayy bin Yakzan'ı okumaya doğru koşmak istiyor.
En objektif ve derinlikli dizi film yorumu size aitti. Çeşitli tepkilere itibar edecek olursak, onlara hükmeden yapılara da itibar etmiş oluruz ki bence lüzum yok ☺
Hocam, serendip'in 3 prensi isminde bir hikaye var.tesadüf (tevafuk) ile macera yaşayan prensler anlatılır.. hatta ingilizcedeki "serendipity" kelimesi oradan gelir... bilmem, okumuş muydunuz? Tale of 3 princes of serendip
Sayın yönetici, videonun yayınlanma tarihi, yalnızca üyelere özel videolarda, bulunmakta. Genele olan diğer videolarda ise bu tarih yerine on ay önce 2 hafta önce yayınlandı ibaresi yer almakta. Acaba bu videolarda da tam tarihi görebilmemiz mümkün mü? Teşekkür ederim.
Hayy bin leri biz nasıl yetiştiririz? Kilit cümleydi. Çıkarılacak sonuçlardan biri ve eğitimin sacağından birine açılan kapıydı. Sonuna kadar izledim. Tekrar da izleyeceğim. Teşekkürler
Hocam, yeni sayılır bir çeviri var. Taneli Kukkonen’nin “İbn Tufeyl: Aklın Yaşamı”, Çev. Zeliha Yılmazer, Vakıfbank Kültür Yayınları. Henüz okudum. Bu söyleyişiyle beraber okunabilir. Bilmem nasıl değerlendirirsiniz?
Oto-didakt inanca başvurmadan yapılabilinir. Çünkü zihnimiz, tanrısal olanı (tabiatı) ve onun da bir parçası olduğu, bazı nosyonları oluşturma gücüne sahiptir. .... Bu akşam da anlatma yeteneğinizdeki kesinliğin tadına vardık. hoş kalın, hoş'ça bakın zâtınıza hürmetle hocam.
Floransa deyince ve yaklaşık bir sonraki kuşağın dönemine denk gelince sormak istedim; Tufeyl’in “Hayy b. Yakzan” adlı eserinin genel itibariyle tamamen yanlış anlaşıldığını söylemeniz sonrası aklıma geldi ki 21 yaşındaki ben de nedense bir şekilde acaba yazdığı şeyler gerçekten kafasındakilerin yansıması mı yoksa bir şeyi mi örtüyor diyerek okumuştum ama asla emin olamadı hala da emin değilim daha fazla okumam gerekiyor. Modern siyaset biliminin kurucusu Machiavelli’nin “Prens”inin de yanlış anlaşıldığını aslında onun eserde büyük eleştiri yaptığını düşünüyorum fakat siyaset bilimi anadalındaki akademisyenlerin fazlasıyla hayır Machiavelli orada ne yazdıysa onları savunuyordu dediğini gördüm, siz ne düşünüyorsunuz? O da tıpkı Tufeyl gibi yanlış anlaşıldığını ve şanssız bir şekilde günümüzde kullanılan Makyavelist kavramıyla adının lekelendiğini düşünüyorum.
Hocam öncelikle teşekkürler Bir sorum olacak . Hayy ‘ ın tasavvuf ( din ) ile felsefe arasında birleştirme yerine ayırıma işaret ettiğini anlamak için tülleri kaldırmak adına . Tasavvuf daki ölmeden önce ölmeyi gerçekleştiren Hayy ( beyaz ölüm tamam , yeşil ölüm zaten tamam , siyah ölümü de halk bilincini değiştirmek için harekete geçiriyor o da tamam ) kırmızı ölüm için üstü çok mu örtülü yoksa az mı anlayamadım ? Tasavvuf düşüncesini inzivaya çekilerek oluşturması da başka bir soru . Neden sadece yani yalnız kaldığın bir yerde inziva ihtiyacı olur ? Yani saf akıl insanoğlunun kendinden bile bu kadar uzak mı ki inziva gereksin ? Teşekkürler Hocam saygılar
@@DucaneCundiogluResmiKanal hocam haklısınız rasyonel olarak mutlaka okuyup sonra yorum yapmam gerekirdi. Spekülasyon yapmak değil amacım. Anlamaya çalışıyorum. Ayrı kafamdaki ayrı bir soruda yalnız saf akıl olduğunda bedensel olan arzu gücü ve öfke gücü Hikmet ‘ ten ayrı olarak idrak edilebiliyor mu ? Bunu cesaret ve iffet nasıl ortaya çıkar. Kendim okuyarak mutlaka cevapları arayacağım teşekkür ederim tekrar sağlıkla kalın
Ducane Bey, muhayyilesi gelişmiş olmayan biri muhayyile dilini ve tabi onun ustu olan akıl sablonlarını cozemez diye düşünüyorum. Sufileri ( ki ben kendimi hiç bir sınıfın insanı hissetmedim) muhayyile dilinden anlayan ancak akıl uzerinden cozumleme yapan insanlar olarak neden kabul edemeyiz. Bu arada ben bu konularda bilgili bir insan değilim ancak sizin film çözümlemelerinizden anlayabildiğim kadarı ile muhayyile dili uzerinden insanlarla temas kurabiliyor oldugunuzu dusunuyorum. Sezgi ile akıl arasında nasıl bir ilişki var. Muhayyile ile sezgi arasında nasıl bir ilişki var. Benim merakımı uyaran konular.
Kanala girince, (“Üyelik” sekmesinden veya video altında bulunan) “Katıl” butonu aracılığıyla 4 seviyeden birini seçiyorsunuz. (Iphone’larda katıl butonu görünmeyebiliyor, bu nedenle ya android telefondan ya da masaüstü bilgisayardan katılmayı denemelisiniz.)
Hoca ile tanışana kadar az da olsa akıllı biri olduğumu düşünüyordum. Sonra 2.3 videosunu izledim cahilligimi gördüm. Derken 20 .30 videosunu izledim zır cahil olduğumun farkına vardım. Sabah 6 da evden cikiyorum akşamdan indirdiğim hocamın videosunu açıyorum benden keyiflisi yok .
Sizce İbn Tufeyl, Parmenides'i okumuş mudur? Doğa Üzerine ile Hay Bin Yakzan arasında bir bağlantı olabilir mi? Bu konuyla ilgili makalenin son aşamasındayım. Bitince sizle paylaşmak isterim.
Konudan bağımsız size sorularım var hocam, daha önce bahsi kısa olarak geçmiş konular aslında. Bugünkü video içinse ayrıca çok teşekkürler.. Sizce filozoflar sahaya inmeli mi? Dünya'yı değiştirmek ne demektir? Değişim nedir? Düşünce-Eylem arasındaki fark nedir? Eylem Nedir? Bu sorunları sadece felsefe değil tiyatro, sinema gibi sanat dallarında da görüyoruz. Sizlere de bu konuda oldukça saldıranların var olduğunu biliyoruz. Bu konulara dair videonuz olacak mı? Nezaketiniz için şimdiden çok teşekkür ederim.
Ben: Din-felsefe uzlaşısı gibi sunulurken esasında tam tersine dair örnek veriliyor mu? YZ: Konuşmada, Hay bin Yakzan'ın hikayesinin sonunda çok önemli bir sahne bu duruma örnek olarak veriliyor: Hay, ulaştığı hakikatleri karşı adadaki insanlarla paylaşmaya çalıştığında yaşananlar bu çelişkiyi gösteriyor. Hay önce heyecanla hakikatleri insanlara anlatmak istiyor, ancak hakikatleri olduğu gibi, sansürsüz ve simgeler kullanmadan anlattığında: 1. İnsanların yüzleri ekşiyor 2. Dıştan gülümseseler de içlerinden ona düşman oluyorlar 3. Sonunda Hay şu sonuca varıyor: Bu hakikatler halka anlatılamaz, bunları kavrayacak yetenekleri yok Bu deneyimin sonunda Hay, "peygamberler haklıymış" diyor - halk ancak simgeler ve örneklerle, kıssalarla anlatılabilir. Ama burada konuşmacıya göre ilginç olan şey şu: Hay bunu söylerken aslında din ve felsefenin uzlaşamayacağını gösteriyor - çünkü hakikat ile halkın anlayabileceği/kabul edebileceği şey arasında derin bir uçurum var. Sonuçta Hay, insanların arasına karışmaktan vazgeçip tekrar kendi adasına, Absal ile birlikte dönüyor. Bu da konuşmacıya göre, hakikatin toplumsal düzenle ve dini kurumlarla uyuşamayacağının bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Bu örnek, eserin görünürde din-felsefe uzlaşısını savunurken, aslında bunların birbirleriyle uzlaşamaz olduğunu ima ettiğini göstermek için kullanılıyor.
Ders için teşekkürler Hocam Şuana kadar pekçok dersinizi takip ettim. Kıymetli abimin küçükken bizi eğitmek için aldığı ve defaatle izlediğim bir çizgi flimdi ayrıca içindeki müzikler çok güzeldi yaratıcıyı kendi kendine bulabilmenin mümkün olduğunu hz ibrahimin hikayesinden sonra burda görmek durumu pekiştirmişti.. Fakat sizden pek çok yönden irdeleyerek dinlemek harikaydı tekrar teşekkürler
Ben küçükken çizgi filmini izlemiştim defalarca (umarım türk yapımıdır:) iki kez okumaya çalıştım ama daha yolum var belliki örtü bi kalın bi ince geldi bilemedim :D giriş kısmı çok etkiledi İbn-i Tufeyl in samimiyetine inandım diyebilirim. Onunla tanışmak isterdim :(
Hocam sizinle bu ortamda karşılaşabilmiş olmanın mutluluğu içindeyim yine ...her video izleme finalindeki gibi...Ancak özel üyelik için android uygulama gerektirdiği için erişim sağlayamadım . Yok mudur başka bir yolu?
Tam ifadeler değil belleğimde kaldığı kadarıyla nietzsche den ama benim yorumum oldu biraz. Bir çocuğun en büyük talihi ağaçlar kuşlar ve doğayla başbaşa kalabilmesi olabilir ancak. İlk temas. Çünkü ağaçların kuşların doğanın dili vardır. Konuşurlar onunla.
İki sene evvel okumuş olduğum Hayy b. Yaksan kitabını videonuzu görünce yine okudum. Açıkçası ilk okuyuşumda pek bir şey anlamamıştım fakat bu okuyuşumda olaylara ve katmanlara daha hakim olduğumu söyleyebilirim. Bunun nedenleri var tabi, öncelikle aradan geçen zamanda Farabi başta olmak üzere bir çok buna benzer metin okudum, becerebildiğim kadar da düşündüm. Sohbetinizi dinledim fakat hocam açıkçası bu iki buçuk saat bana yüzeysel geldi. Nedeni de kitabı okumayanlara bir nevi tanıttığınız için olduğunu biliyorum çünkü sözleriniz içinde bunu belirten ifadeler kullandığınız. Sözün özü hocam, kitabın içeriğine ilişkin detaylı bir sohbet bekliyorum, özellikle bu videoda belirttiğiniz İbn Tufeyl’in aslında anlattığı ile tamamen zıt durumda düşündüğünü şahsen idrak edemedim. Bu konuya açıklık getirmenizi rica ediyorum. İkinci bölümü belliyorum. (Üyelere özel olmazsa biz de faydalanmış oluruz.) İyi günler hocam.
@@FilikaSanat Hoca burada bir eleştiri olarak söylüyor olabilir hızlı olmanıza değinerek ( Ibn-i Tufeyl'in anlattıklarıyla zıt şekilde düşündüğünü anlayamamanız hususunda - ki kılıç korkusu ve o günün şartlarından bahsetti Hoca- )
Emeğinize sağlık. Çok faydalandı yoruz sizden. Söylevlerinizden şöyle bir çıkarımda bulundum: İslam sadece inancın konusu değil devlet, kültür, ahlâkın ve sosyal vb. bir çok konulardaki değişimin ana katalüzörüdür. Eğer öyle ise; inancı aklın konusu yapmadan içinde yaşadığımız kitlenin aydınlanmasına nasıl katkı sunacağız? Yoksa tüm konuştuklarınız sizi sevenler için entellektüel bir haz olarak mı kalmalı?
Hocam merhaba, Cahilliğimi mazur görün lütfen, Hayy Bin Yakzan’ı ve videoda bahsettiğiniz hiç bir eseri okumadım. Bu videodaki sizin yorumlarınızdan yola çıkarak şunları söylememiz mümkün müdür? (Siz bunları mı söylemek istediniz demek istemiyorum. Böyle bir saygısızlık yapmak niyetinde değilim. Hata ediyorsam da affınıza sığınırım ve eğer hatalarımı düzeltirseniz de bundan ancak mutlu olurum Hocam.) Bu hikaye sanki bireyin kendi aklını keşfetmesi ve bu keşifle birlikte olacakları, Hayy bin Yakzan ve Absal’ı bir bireyi anlatmak için unsurlar olarak kullanarak, bireyin aklını, duygusallığını ve kültürle yoğrulmuşluğunu kendi hakikat yolculuğunda nasıl bütünlediğini, bu yolun nasıl olduğunu da söylüyor. Yani Hayy bin Yakzanla Absal iki ayrı birey değil. Bir bireyin yolculuğunu anlatmak için kullanılan unsurlar. Yani ikisi birlikte hakikat peşindeki bir bireyi anlatıyorlar. Birey doğuyor ve yavaş yavaş toplumsal örgülerle, kültürle v.b. tanışıyor. Ve bir Absal haline geliyor. (Salaman zaten dünyadan bulduğuyla memnun. Yani tabir-I caizse Absal, Salamanlığını aşmış bir insan) Hakikatin yolcusu ancak henüz akılla tanışmamış ama aramakta. Her yolcunun yolunda yaptığı gibi yolculuğunun bir yerinde toplumdan uzaklaşmak istiyor hakikate yaklaşmak için. Yani başka bir deyişle sonucunu gözetmeksizin yalnız kalmayı göze alıyor hakikat yolunda. Bu yalnız kalmak göze alındığında, yani kültürün ürünlerinden kendini ayıklayabildiği ve duygusallıktan uzaklaşabildiği zaman insan aklı keşfediyor. Bu keşifle birlikte, tıpkı Hayy biz Yakzan'ın yaptığı gibi kültürün etkileri ve imgelemiyle değil kendi aklıyla sonuçlar elde ediyor. Bu sonuçlarla birlikte zaten kültürü de bildiğinden her hakikat sahibinin duyduğu o itki meydana geliyor: Hakikatlerin insanlara anlatılması gerekir. Ve birey kaçınılmaz olarak bu itkiyi takip ediyor. Ve yolculuğunda önce tanrısal olan ışığını yani mistik yönünü, ondan sonra aklını ve en sonunda da aslında toplumsal bir canlı olduğunu idrak ederek kendi sınırlılığını da keşfediyor. Sona yaklaşılırken topluma sesleniliyor ve tarih boyunca her zaman olduğu gibi seslendirilen gerçekler toplumun hoşuna gitmiyor. Hayy bin Yakkzanla Absal adaya geri dönüyorlar. Hayy bin Yakzan ile Absal iki ayrı birey değil. İkisi de bir bireyi oluşturan nitelikler. Akıl, duygular ve kültürün birey üzerindeki etkileri ve bireyin bunları nasıl bütünleştirdiği yani hakikat yolculuğu anlatılan: Hepsinin ayrı ayrı olarak insanda bulunduğu ve bir noktada kesiştikleri söyleniyor. Hakikati arayan bir bünyenin de akıl duygular ve kültürü nasıl yoğurduğunun ve bu esnada neleri yaşadığının, , nasıl bir çaba sonucunda tüm bunları bütünlediğinin anlatıldığı bir hikaye bu. Ve Bu hikayede akıl en kapsayıcı, en tepede olan. Hocam söylediğim gibi ben sizin bu videoda zikrettiğiniz eserleri okumuş değilim. Sadece sizin anlattıklarınızdan bu sonuçları çıkardım. Sizin anlattıklarınızın bir yönünün de bunlar olduğunu düşünüyorum. Ayrıca haddimi aşarak ve tekrar affınıza sığınarak bu videoda gördüklerimle ilgili iki konuyu dile getirmek istiyorum: Bir işi layıkıyla yerine getirmeyi anlatırken "adam gibi" ifadesini kullanıyorsunuz. Maalesef aynı ifadeyi ben de sıklıkla kullanıyorum ve eşim her kullandığımda, haklı olarak, beni uyarıyor. Bu konuyu size belki de haddimi aşarak hatırlatmak istiyorum çünkü bildiğinizden eminim. İkincisi Absal ve Hayy bin Yakzan’ın aynı adada yaşayan eşcinseller olarak yorumlanmasından bahsederken "iki tane ermiş iki tane veli olduğu için aklımıza kötü şeyler getirmek zorunda değiliz" diyorsunuz. ( th-cam.com/video/ec-J0A42Ryk/w-d-xo.html ) Yani eşcinsel ilişkiyi "kötü" olarak adlandırmış oluyorsunuz. Bu konudaya bakışınızı, sizi takip ettiğim kadarıyla, bildiğimi sandığımdan da bu konuyu da dile getirme ihtiyacı duydum. Hatalarımı mazur göreceğinizi umuyorum. Sizi uzun süredir izleyen, sizden çok şey öğrenmiş bir insan olarak saygılarımı sunuyorum ve teşekkür ediyorum: Çok teşekkürler Hocam.
En iyisi siz adı geçen kitabı okuyunuz, sonra o kitap hakkında yapılan yorumlar(ım) üzerine çıkarımlarda bulununuz, böylesi daha emin ve daha sağlıklı bir yol olur.
Temel ile Dursun birlikte yürüyorlarken; Temel gökyüzüne bakarak "Hava çok bulutlu." demiş, Dursun " Ula sen baa ördek mi demek istedun..?" demiş. Temel "Nereden çıkardın bunu?" diye sormuş. Dursun " beni enayi mi sandın? Hava bulutlu, birazdan yağmur yağacak, aha şu çukur suyla dolacak, bende o çukurda ördek olup yüzeceğim, Öyle mi?" demiş. Gazaliye işaret etmiş miş miş miş. Bunu günümüzde de sıklıkla görüyoruz, şeyh bir laf ediyor müritler bir yere yamayıp "Şeyhin kalp gözü açık, şeyhimiz bak bu olayıa işaret ediyormuş vs. vs.
Kanala girince, (“Üyelik” sekmesinden veya video altında bulunan) “Katıl” butonu aracılığıyla 4 seviyeden birini seçiyorsunuz. (Iphone’larda katıl butonu görünmeyebiliyor, bu nedenle ya android telefondan ya da masaüstü bilgisayardan katılmayı denemelisiniz.)
Hocam rahatsız etdiyim üçün üzr dilerim. Ben sizin kanala abuneyim. Deniyorum bu türlü başaramıyorum. Sağdan üyelere özel derslere bakmak istiyorum. Amma üyelere özel yazıyor. Sizi rahatsiz etmek istemem lütfen arkadaşlardan birisi bu konuda yardımcı olsa. Android telefondan ve laptopdanda denedim.
Hocam ağzınıza, emeğinize sağlık. Bu hikaye aslında (bir yorumda daha gördüm, aşağıda) çizgi film ve hikaye kitapları olarak da piyasaya sunuldu. Ancak o anlatımlarda bu derinlik ve şifre çözümü tabii ki yok. Bilakis orada karakter aklıyla Tanrıyı bulsa da sonunda vardığı nokta Sünni İslam itikadı ve öğretisi oluyordu, yanlış hatırlamıyorsam. Yani bir metin tedavüle girdikten sonra bambaşka zamanlarda ve yerlerde nasıl da değişebiliyor. Burada hem söyleşide ifade ettiğiniz "bu beş para etmez (bizim için beş para paha biçilemez değerde, onu da ekleyelim) konuşmalarım başka yerlerde nasıl anlaşılırdı" mealindeki ifadeniz ve Kuran Çevirilerine Güvenilir mi? başlıklı anlatımınızı akla getirdi. Hocam bir de ricam olacak, tabii mümkünse. Man From The Earth adında, Türkçeye Dünyalı olarak çevrilen bir film var, muhtemelen biliyorsunuzdur. O film üzerine de bir analiz yapsanız bizim için çok faydalı olacaktır. Zira filmdeki bahislerin her birisi saatler sürecek yorumlarınıza kapı olabilecek nitelikte. Tekrar teşekkürler, sağlıkla ve esen kalın, Saygılarımla...
Yorumlarda bulamadığım için yazma gereği duydum. İthaki yayınlarından çıkmış olan kitabın ismini videodan tam olarak anlayamadım. Bilenler veya anlayanlar cevap verirse çok sevinirim.
Sanırım hayy B. Yakzan öyküsündeki 2 ada anlatısında ademin iki yüzü; muhammed-i nur(akıl/ruh) ve peygamber muhammed'in açılımı yapılmış.. İnsan ile hakikat arasındaki 3 perdenin kalkışı -Ene> hüve -Tabiat(iç güdüler)> riyazet -Şartlanma(adet/gelenek)> inziva Geyik(hakikat) İyi ki varsınız, çok teşekkürler. 🌹
Ders Notları
• Üç isim incelenmezse (Farabi-İbn Rüşd- İbn Tufeyl) Spinoza’nın din eleştirisi havada kalır.
• Spinoza’nın din eleştirisinin temel ayağı, kutsal metnin bilimsel kavramlarla açıklanmayıp kendi haline bırakılması ve mecaz/metafor/alegori/tevil ile sürekli bir onarma işleminin kullanılmamasıdır. (Spinoza’yı batı literatürü içerisinde özgün kılan budur) İkincisi peygamberlik ile imgelem arasında sıkı bir ilişki kurması ve insanın bilme aktlarını dikkate alarak usla karşılaştırılamayacağını söylemesi. (kutsal metinler esas itibariyle düşünmekten/akletmekten söz etmezler. Oradaki temel ifade itaattir. Dolayısıyla politik bir kurum olarak din düşünsel bir yapı olarak değil, tam tersine sosyal/toplumsal/politik bir yapı olarak eleştirilmelidir.)
• Spinoza’yı, Ibn Tufeyl’in mütercimi olarak tartışmak gerekir.
• Endülüs’te özellikle konuşulması gereken üç büyük zekâ vardır: İbn Bacce, İbn Tufeyl, İbn Rüşd.
• Padovalı Marsilius, batıda laik devlet kavramının altını çizen ilk düşünce adamıdır.
• İnancı düşüncenin konusu yaptığınız an bütün büyüsü bozulur.
• İnsanlar duygusal yatırım yaptığı konularda düşünsel eleştiri kabul etmez.
• Halk sanata ve düşünceye (ancak) duyguları aracılığı ile erişebilir.
• Fuzulî-Sıhhat ve Maraz Risalesi
Filibeli Ahmet Hilmi - Âmâk-ı Hayal
Bu iki metin gündelik hayatımıza girseydi, 2000-2500 yıllık kültür/felsefe/bilim tarihi, doğuya mahsus biçimiyle kavranmış olurdu.
• Düşük zekâlar bir konuda duygusal bir tatmin duyuyorlarsa onu bir beğeni yargısına -daha da cahilleri düşünce yargısına- çevir. Oysa duygusal olarak bize kendimizi iyi hissettiren şeyler çok kötü şeyler olabilir.
• Endülüs’ün ilk filozofu İbn Bacce’dir.
• İbn Bacce -felsefeye düşman bir toplum içerisinde yaşamak durumunda kalan bir filozofun o toplumla olan çatışmasının vurgulanması olarak- tümüyle bir şikâyettir/protestodur.
• Hayy b. Yakzan, Havvası olmayan bir Âdem’dir.
• Hayy b. Yakzan’ın temel mesajı oto-didaktik eğitimdir.
• Oto-didakt aydınlanmanın en önemli figürlerinden biriydi. (topluma rağmen kendini inşa etme, toplumsal bütün kabullerle çatışabilmeyi göze alma)
• Sanat yapıtlarının anlamı tüketilemez o yüzden çoğulcu okumaya açık olmak durumundadır.
• Felsefe doğuda daima ikircimli bir dille yazılmıştır. Kılıç korkusu o kadar güçlüdür ki düşünen insanlar başka türlü hayatta kalamazlardı.
• Yazarken kullanılan bellek ile konuşurken kullanılan bellek aynı değildir.
• Eğer öykünün zahirine bakılırsa dinin tasavvufi yorumuyla felsefeyi uzlaştırmaya çalıştığı söylenecek. Oysa metin din ile felsefe arasında onmaz bir çelişki olduğunu ortaya koyar.
• Yunan felsefesinin İslam dünyasında Abbasiler döneminde öne çıkmasının nedeni Pers kültüründen korunmak istenmesidir denir.
• Hayy b. Yakzan’ı okumamış olmak en kibar tabirle ayıptır.
• Hayy b. Yakzan’ın var oluşunun iki başlangıcı var: topraktan doğan (annesiz-babasız-kültürsüz) insan, anne ve babadan meydana gelen insan.
• Yakzan akıl dmektir. Hayy b. Yakzan aklın oğlu demektir.
• İbn Tufeyl’in eserinde nefs, akıl, kadın, şeytan yoktur. (toplumsal olan hiçbir şey yoktur.)
• Hayy b. Yakzan saf akıl demektir. (konuşma yoktur)
Öneri Eserler:
• HAY BİN YAKZAN - YKY
• Tedbiru’l-Mütevahhid - İbn Bacce
• Mehmet Bayrakdar - Adı Geçen Makalesi (indirilebilir) : idealonline.com.tr/IdealOnline/lookAtPublications/paperDetail.xhtml?uId=145&
Ejder arkadaşım , maşallah. Hızınız hiç kesilmesin, sağolun var olun, Teşekkürler 🌷
Çok teşekkürler elinize emeğinize sağlık.
çok teşekkür ederim.
Çok teşekkür ediyorum.
🙏🏻👍🏻
Hayy bin yakzan’ı okuyan, felsefe-islam felsefesi gibi alanlarda araştırmalar ve okumalar yapan biri olarak bana sözlü şekilde bir şeyler katabilen yegane insanlardan birisiniz sevgili Dücane Bey. Genelde okumayı tercih ederim fakat 2.5 saat boyunca sizi yine kesintisiz ve büyük bir iştahla dinleyebildim. Sizin çoğu söyleşilerinizi kesintisiz dinledim ve bir kitap okumuş gibi aydınlanmış olarak her defasında masadan doyarak kalktım. Sizlere ne kadar teşekkür etsem azdır.
kitabı okuyunca değil üzerine bu videoyu izleyince acayip aydınlandım, kafamda şimşekler çaktı. 7 saat daha izlerdim. Çok büyük bir ders niteliğinde oldu. teşekkür ederim.
İnsanlar duygusal yatırım yaptıkları konularda düşünsel eleştiriye tahammül edemezler. Gerçekten günümüzde yapılan uzun uzun tartışmaları bu kadar sade ve güzel çözümleyen bir cümle görmemiştim. Teşekkür ederim Hocam.
Yaşadığımız bu çağda sizin gibi bir düsünce insanına sahip olduğumuz için çok mutluyum. Bize bu duyguyu yaşattığınız için çok teşekkür ederim hocam🙏🏻🙏🏻❤️
yazmak istediğim şeyleri çok güzel yazmışsınız gerçekten
👍👍👍
Böyle yazanları okuyunca ne düşünüyor acaba. Merak ediyorum doğrusu.
AZERBAYCANDAN, AZERI TURKLERINDEN DUCANE HOCAMIZ BASDA OLMAQLA HER KESE SALAM OLSUN. DUCANE HOCAMIZI SEVIRIK VE SEVE-SEVE IZLEYIRIK. "ALLAH CEZANI VERECEK DUCANE HOCA" TATLISESIN DILI ILE DEDIK😊. BIZ ÜYE OLA BILMIRIK. ESRARI HIKMETINIZDEN MEHRUM QALMISIQ. HESRETLE ÜYE OLMAGI BACARAN BIRINI AXTARIRIQ. DUCANE HOCA HEYATDA OLAN TEK FILOSOFDUR. CENABI HAQQ SIZI QORUSUN FILOSOF. ELLERINDEN OPURUK. BAS EYIRIK ÖNUNDE. BIZ AZERI TURKLERININ 30 ILDEN SONRA ERMENISTAN UZERINDE HAQLI QELEBEMIZI DILE GETIRIN LUTFEN. LUTFEN, LUTFEN .
Hocam o kadar değerli konuları güzel anlattınız ki gerçekten sizde hakikatin perdelerini gözlerimizin önünden kaldırdınızı görüyorum ve çok kişi sizi anlamıyorlar, sizin dediğiniz gibi bütün akraba ve arkadaş ruhlara teşekkürler, saygılar ve sevgilerle 🌷🌷
Akraba ruhlar uzaktan birbiriyle uzaktan selamlaşırmış..üstad emek verip çektiğiniz bu youtube videoları için sonsuz ama sonsuz teşekkür ederim.sevgiyle.
Koronanın tek artısı Dücane Hocanın youtuber olmasıdır. Umarım hep devam eder.
Zererde XEYIR BU OLSUN GEREK😊👍
Bu kadar davudi ses omrumde duymadım bir de 1.25 hız daha iyi oluyor. Hız gibi anti davudi ayarı olsa keşke yutupta. Korkuyorum. Çekiniyorum dinlerken.
Size tayfa olmak akıl ve izana arkadaş olmaktır... Bu onur bize yeter kıymetli hocam... Enfes bir dersti...
Hemen kitabı indirdim ve okumaya başladım. Teşekkür ediyorum, bu zevki yaşattığınız ve ufkumuzu genişlettiğiniz için...İyi ki varsınız ve iyi ki buradasınız. Burada olduğunuzu bilmek çok rahatlatıcı❣️
Nereden indirdiniz yardimci olursaniz sevinirim
@@ayhanozcan6879 Google’a yazdım ilk sırada pdf indir vardı👍🏻
@@filizmert1995 Çok teşekkür ederim
Babam çocukken televizyonun sinyalini kapatıp eğitici çizgi filmler, belgeseller ve dini film Cd leri alırdı. Hayy bin yakzanın da çizgi filmi vardı en azından bir kaç kere izlemiştim hiç unutmam. Şimdi hiç bir yerde olmayan, üstelik Spinoza dersinden sonra gelen bu yaklaşımınız bende çakmağa yapılan üçüncu dördüncü vuruş etkisi yarattı. Bunun için çok teşekkürler hocam, saygılar.
Babanız da bir teşekkür hak etmiş😃
Sesinize soluğunuza sağlık, iyi ki varsınız ve iyi ki ben bu sohbetleri yakalama şansını buldum.
Bir ay geç izleyebildim. Üçlemenizle bize yine yepyeni bir dünya açmışsınız. Bu kitaplar şimdi başka bir gözle ve büyük bir heyecanla okunacak. Çok teşekkür ederim. Emeğinize sağlık hocam.👏👏👏
en minimum - basit ifade ile söylüyorum : bu videoda konuşan insan, 2020 Türkiye'sinin yüz akıdır
aynen dediğiniz gibi.
@@ym55izmir dücane hoca muslumanmi anlamadım
@@Cengizatay31 bir önemi var mı
@@Cengizatay31
Müslüman olmak nasıl bir şey?
Bize de tanımlasana?
Neyi anlamak istediğinizden eminmisiniz? Neyi arıyorsunuz?
@@Cengizatay31 Kardeşim hocanın üzerinde en çok durduğu şey düşünceyle inancın keskin bir şekilde ayrılıp ayrıca kendi kulvarlarında kaldıkça birbirlerine herhangi bir mani teşkîl etmediklerinin kavranmasıdır. Dolayısıyla evet hoca müslümandır ama inancı düşüncelerini asla kısıtlamamaktadır. Böyle bir kaydın (bağ, engel) varlığını kabûl etmiyor hoca düşüncede. Bu kısım ciddi olarak anlaşılabilse aslında hiçbir problem kalmayacak.
hocam üniversite öğrencisiyim ve sizi izliyorum hitabetiniz çok etkili aforizmalarla konuyu çok güzel özetliyor ve süslüyorsunuz. Üniversite çağındaki gençlerin okullarda derslerde eksikliğini hissettiği kendini dinlettirebilen anlatıcı yönünüz aranan bir özellik bence ancak konular felsefi olduğu için birçok kişiye niş geliyordur ama izlemeye devam ediyorum ve sizi tavsiye ediyorum çevreme
Dücane bey hocam; o kadar güzel bir söyleşi idi , doyamadım.. Emeğinize sağlık, iyiki varsınız.🌷
Merhaba hocamızın üyelere özel videolarını izleyebilmem için hangi seviyeye katılmalıyım?
@@sophiasara8322 Birinci seviyede de Hoca'nın tüm videoları izlenebiliyor
@@rukiyetas8332 Tamam.Teşekkür ederim.
Hocayla beraber 12 yüzyıldan günümüze kadar bir yolculuk yaptık, harikaydı. Ağzınıza sağlık
Akliniza, nefesinize ve magaradakilere illa da birseyler anlaticam diye tekrar tekrar oraya girme cabaniza saglik❤...
Sizin yaşlarınıza yakın olmama rağmen Hayy b.Yakzan ı maalesef ilk defa sayenizde tanımış oldum. Keza Bacce yi İbn-i Tufeyliyi. İbn-i Rüşde ise ismen ve fikren yine sizin sayenizde aşinayım. Bahsettiğiniz isimlerden ve eserlerden sadece Filibeli Ahmet Hilmi'nin Amak-ı Hayalini bilmekteyim. Sıradan bir zeka olarak, sahip olduğunuz ve sunduğunuz definenin takdirini ve teşekkürünü elbette yapamam. Ancak, olan bitenden bu kadar kolay, hızlı ve hazır bir şekilde haberdar olmanın mahcubiyetini ifade edebilirim....
Saygılarımla selamlıyorum.
@@sadiyekaradeniz997 bilmukabele
Verdiğiniz emek ve çaba için çok teşekkürler .
Merhaba 🙂 Emeğinize sağlık. Hay bin Yakzan ne zamandır kitaplığımda bekliyordu .Bu kitaba hazırlık videonuzu pür dikkat dinledim . Yarın ilk iş kitaba merakla ve heyecanla başlayacağım . Sağlıcakla kalın. Ayağınıza taş değmesin🙂
Bana şuradaki nyagrodha ağacının meyvesinden getir.
İşte bir tane getirdim efendim.
Kır.
Kırdım ,efendim.
Ne görüyorsun
Çekirdekler, neredeyse sayısız
Birini kır.
Kırdım,efendim.
Ne görüyorsun
Hiçbir şey, efendim.
Babası şöyle dedi. Oğlum hiçbir şeyini görmediğin o görünmez öz var ya, işte nyagrodra ağacının varlığı o özün içinde.
İnan buna oğlum. Her şeyin kökü olan o görünmez öz varolan her şeyin benidir. Gerçek odur. Ben odur. Sen de ey Şvetaketu osun.
Upanişadlar
Teşekkürler hocam sizi takip etmeden önce yıllarca kendi inandıklarımızla hep insanların inandıklarını yargılayıp tek doğrunun biz olduğunu düşünür diğer insanların inandıklarını yerden yere çarpardım. Dahası biz din kurandır diyoruz ve bunun dışında ki herkes şirk koşuyor tek doğru biziz. Teşekkürler şimdi sadece kendimi yargılıyor kendimi ölçüyor inancım kendi rengimi, yaşantımı değerlerimin çizgilerini belirliyor.
Böyle büyük bir kıssadan hisseyi bu kadar bilgece ve yiğitçe açıklamanız her türlü takdirin üzerinde. kahramanı sizinle özdeşleştirmek istediğimi belirtmeliyim. İyi ki varsınız. (Bu arada, Hay Bin Yakzan'ın komşu adaya gidip hakikatleri açıklamasıyla Platon'un Mağara allegorisi arasında çok büyük benzerlikler bulduğumuda söylemek isterim.)
Ben: Bu söyleşide en dikkatini çeken şey nedir?
YZ: Bu söyleşide en dikkat çeken şey, 12. yüzyılda yazılmış olan İbn Tufeyl'in "Hay bin Yakzan" eserinin hem İslam dünyası hem de Batı dünyası üzerindeki derin etkisi, ancak buna rağmen İslam dünyasında yeterince anlaşılamamış ve değerlendirilememiş olması.
Özellikle dikkat çekici birkaç nokta:
1. Eserin çift katmanlı yapısı: Görünürde din-felsefe uzlaşısı gibi sunulurken, konuşmacının iddiasına göre aslında bunun tam tersini ima eden şifreli bir anlatıma sahip olması.
2. Eserdeki radikal unsurlar:
- Kahramanın annesiz-babasız, topraktan kendiliğinden var olması
- Hiçbir dini, kültürel ya da toplumsal etkiye maruz kalmadan sadece aklıyla hakikate ulaşması
- Eserde şeytan, cennet-cehennem, vahiy gibi dini unsurların bulunmaması
3. Eserin Batı'daki etkisi: Aydınlanma düşüncesini etkilemesi, özellikle Spinoza üzerindeki muhtemel etkisi ve "otodidakt" (kendi kendini yetiştiren) filozof kavramına öncülük etmesi.
4. Metnin çok katmanlı yapısı: Konuşmacının deyimiyle "ince bir örtü" ile yazılmış olması, yani gerçek mesajını sadece "ehil" olanların anlayabileceği şekilde kodlanmış olması.
Bu noktalar, eserin hem felsefi derinliğini hem de dönemine göre ne kadar ileri görüşlü olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda, İslam dünyasının kendi felsefi mirasına yeterince sahip çıkamamış olması da söyleşide vurgulanan önemli bir eleştiri noktası.
Çok teşekkür ederim. Saygıyla
Kitabı dün bitirdim ve bugün kanalınızda gezinirken bu videoya denk geldim. Gerçekten şanslı günümdeyim:) Çok teşekkür ederim, eser üzerinde biraz daha derinleşebilme fırsatı verdiğiniz için.
Bu arada, benim için ilginç bir durum oldu. Yapı Kredi Yayınları'nın derlemesinde ilk sırada yer alan orijinal öyküde Absal karakteri net kadın. ibn-i Sina versiyonunda ise net erkek. Ancak İbn Tufeyl'de, Absal'ın cinsiyeti hiçbir yerde net olarak geçmiyor. 'Salaman'la çok iyi iki arkadaştılar' ifadesinden hareketle Absal'a erkek olarak bakılıyor. Ben özellikle ilk öykünün etkisiyle Absal'ı Tufeyl versiyonunda da kadın olarak canlandırmıştım. Sizin videonuzdan sonra zihnimdeki Absal erkeğe dönüştü. Benim için ilginç bir deneyimdi. Tekrar teşekkürler...
Hocam süpersiniz. Sizin gibi hocalarımız olduğu için çok şanslıyız. Çok teşekkür ederim zahmet edip bu konuşmaları yaptığınız için.
Hayy bin Yakzan’ı biraz önce tamamladım ve hala şaşkınım.. İnsanlığın düşünsel evrimin özeti gibi olmuş, Teşekkürler hocam.🙏🏻
İbn Tufeyl’in Gazali ve Farabi yakınlığı konusunda şüphe götürmeyecek derecede haklısınız.
Umarız ki mantık dersleri gibi bu kitabı da beraber okuyabilelim 💐 ilk okuduğumda çok saçma gelmişti şimdi anladım niye anlayamadığımı.
dün ricky gervais'in oynadığı the invention of lying' i izledim . yine güzel bir tevafuk oldu .
Hocam ders için teşekkürler. Ancak eğer "tevil"e karşı iseniz kutsal kitaplardaki akletmek, düşünmek gibi ifadeleri inanmak/itaat etmek olarak anlamak da bir tür tevil sayılmaz mı?
Te'vilin genel anlamda kaçınılmazlığına kani olmakla birlikte, hocanın bu ifadelerinin te'vil değil çözümleme değeri taşıdığını düşünüyorum. Hatta tam olarak Kur'an'da kullanılan akletme ifadesinin, bugün anladığımız bilim ve/veya felsefe yapma mesajı verdiğine yönelik modern te'vili reddeden bir çözümleme. Hz. İbrahim kıssasında, Hayy b. Yakzan'ın öncülü sayılabilecek bir Tanrı tasavvuru geliştirme serüvenine ışık tutan kıyaslar gibi akletme de kullanılıyor elbette ama genel itibariyle akletme, anlatılanlardan ibret alma, korkup itaat etme yani ''uslanma'' anlamında kullanılıyor, Hoca'nın karşı çıktığı akletme te'vili ise ''uslamlama'' karşılığına gelecek tarzda yapılan
Cevabınız için teşekkür ederim. Öncelikle söz konusu ifadelerin yalnızca modern tevili reddetmekle kalmadığını ve doğrudan Kuran metnine dair olduklarını düşünüyorum. Zaten herhangi bir zamanla veya belli bir zümrenin yorumlarıyla da kayıt altına alınmamış sanki. Hocamıza saygısızlık da etmek istemem ama ben burada hocamızın "Kuran Çok Evliliğe İzin Vermez Emreder" veya Kuranda Eş ve Kadın Sözcüklerinin Analizi" yazılarında yaptığı gibi Kuran metni, dönemin şartları vb. unsurlar dikkate alınarak yapılmış bir çözümleme(analiz) göremiyorum. Yani "Kuranda akletmek ve iman etmek anlamlarında kullanılan kelimeler metinde nasıl kullanılmış ve ikisinin de tamamen aynı anlama geldiği nasıl anlaşılıyor? " Ben bu sorunun tam olarak cevabının verildiğini düşünmüyorum. Eğer hocamızın bu sorunun cevabını verdiğini düşündüğünüz bir programı veya yazısı varsa beni de haberdar ederseniz memnun olurum.
Her soylesiniz bilgi ziyafeti ama burada oyle bir tat biraktinizki dimagimizda... sag olun hocam.
Teşekkür ederim.sağlıcakla kalın
çok ufuk açıcı oldu 👍
çok teşekkürler
Hocam sizin konuşmalarınızı dinleyebileceğim bir imkan bulduğum için çok heyecanlandım. Kaliteli düşüncelere ihtiyac duyduğumuz süreçte söyleşilerinizi bizden mahrum bırakmayın lütfen. Kendi adıma teşekkür ediyorum, emeğinize sağlık. 🙏
Sizinle aynı çağda yaşayıp nefes almak ne güzel bir lütuf.
Bu konudaki sohbetiniz doyumsuzdu. Teşekkür ederim.
Geçen videoda da istemiştim, kütüphane inceleme videosu gelsin çok iyi olur👍
Sayın Ender Tuna açıklamaların için teşekkürler. Gazi Hazır
Ejder Turan.
Film kritigi hangi bölümde bilen var mi ?
Dücane abi...
Yüce gönlünüze hürmet ve selâm olsun...
Bu söyleşiniz ile ne muhteşem bir ayrıma çözüm oldunuz...
Sonsuz saygılar teşekkürler olsun...
Bir de anlasam bu derslerinizi daha iştahla dinleyeceğim.
Son zamanlarda izlediğim en keyifli yayındı sanıyorum, Hayy b. Yakzan' la ilgili metin ilginç ve sürükleyici. Bu metin J. Krishnamurti ile Rupert Sheldrake(biyolog) arasında geçen Nature of the Mind adlı seride hakikatlerin bir dine mensup olmadan baştan sona sınama ile bulunup bulunamayacağına dair bir dialog'u anımsattı. Rupert Sheldrake, Krishnamurti arasındaki hararetli tartışmada geçen organize dinleri hali hazırda benimsemenin olası sakıncalarını ve kazanımlarını tartışıyor; ayrıca orada bahsi geçen soru; dinlerin geleneksel kabullerini ve pratiklerini - Hayy b. Yakzan gibi taze bir zihin ile, henüz kültürel ve ailevi koşullanmalara maruz bırakılmadan; kişide bu hakikatlere dair yaklaşımlar bulunabilir mi? şeklindeki soru ile özdeş sanırım.
Bir de lisede ergenlik yıllarımızda yaygın sorulan bir soru vardı; bir adaya tek başına düşsen Tanrıyı bulabilir misin? sorusu aklıma geliyor. Yayını dinlerken bu ikisi ile
zihnimde anımsamalar oluşturarak dinledim.
Ben: Sence konuşmacı haklı mı, Felsefe ile halkın kabülleri arasında derin bir fark mı var, yoksa günümüz fenleri bu farkı kapatmış olabilir mi?
YZ: Bu çok önemli bir soru. Bence günümüzde de felsefe ile halkın kabulleri arasında önemli farklar var, ancak durum 12. yüzyıldakinden oldukça farklı:
Farkların devam ettiğini gösteren noktalar:
1. Bilimsel okuryazarlık ve eleştirel düşünme becerilerinin hala toplumun genelinde istenilen düzeyde olmaması
2. Özellikle varoluşsal konularda (ölüm, yaşamın anlamı, etik vb.) insanların hala çoğunlukla geleneksel/dini açıklamalara yönelme eğilimi
3. Komplo teorilerinin ve pseudobilimsel açıklamaların hala yaygın kabul görmesi
Ancak günümüzde durum 12. yüzyıla göre çok farklı çünkü:
1. Modern bilim, felsefi düşüncenin birçok önermesini deneysel olarak doğrulanabilir hale getirdi
2. Evrensel eğitim sayesinde soyut düşünme ve analitik muhakeme becerileri çok daha yaygın
3. İnternet ve kitle iletişim araçları, felsefi ve bilimsel bilgiye erişimi demokratikleştirdi
4. Seküler dünya görüşü, alternatif açıklama biçimlerinin meşruiyetini artırdı
Yani günümüzde felsefe ile halk arasındaki uçurum tamamen kapanmamış olsa da, modern bilim bu uçurumun üzerine önemli köprüler inşa etti. Bilimsel metodoloji, felsefi düşüncenin birçok önermesini test edilebilir ve gözlemlenebilir hale getirerek, soyut düşünceyi somut gerçeklikle bağdaştırdı.
Ayrıca günümüzde çoğulcu düşünce yapısı, farklı açıklama biçimlerinin bir arada var olabilmesine imkan tanıyor. 12. yüzyıldan farklı olarak, bir kişi hem dini inançlarını koruyup hem de bilimsel/felsefi düşünceyi benimseyebiliyor.
Bu nedenle konuşmacının tespiti 12. yüzyıl için çok yerinde olsa da, günümüz için bu kadar keskin bir ayrımdan bahsetmek zor. Modern dünya, bu iki alan arasında daha fazla diyalog ve etkileşime imkan tanıyor.
El insaf be adam! Dinleyip / izleyerek, not alarak 6 saatte tamamladım videoyu ve 11 sayfa not çıkardım ; gözlerim seyiriyor şimdi , zihnim ise Hayy bin Yakzan'ı okumaya doğru koşmak istiyor.
En objektif ve derinlikli dizi film yorumu size aitti. Çeşitli tepkilere itibar edecek olursak, onlara hükmeden yapılara da itibar etmiş oluruz ki bence lüzum yok ☺
Emeğinize, yüreğinize sağlık 🌹
Hocam, serendip'in 3 prensi isminde bir hikaye var.tesadüf (tevafuk) ile macera yaşayan prensler anlatılır.. hatta ingilizcedeki "serendipity" kelimesi oradan gelir... bilmem, okumuş muydunuz? Tale of 3 princes of serendip
Sayın yönetici, videonun yayınlanma tarihi, yalnızca üyelere özel videolarda, bulunmakta. Genele olan diğer videolarda ise bu tarih yerine on ay önce 2 hafta önce yayınlandı ibaresi yer almakta. Acaba bu videolarda da tam tarihi görebilmemiz mümkün mü? Teşekkür ederim.
Dücane Hocam nasıl teşekkür etsem! Sağolun varolun!
Hayy bin leri biz nasıl yetiştiririz? Kilit cümleydi. Çıkarılacak sonuçlardan biri ve eğitimin sacağından birine açılan kapıydı. Sonuna kadar izledim. Tekrar da izleyeceğim. Teşekkürler
Hocanın İthaki yayınlarından çıktığını söylediği kitap hangisi, bilen var mı acaba.
Hay bin Yakzan'ı Okumak - Avner Ben-Zaken muhtemelen.
Hocam çok teşekkürler,uzun nir ömrün olsun bizde faydalanalım.neyleyim bu gönül bilgiye aşık,neyleyim cahilliği bilgiye düşman
Hocam, yeni sayılır bir çeviri var. Taneli Kukkonen’nin “İbn Tufeyl: Aklın Yaşamı”, Çev. Zeliha Yılmazer, Vakıfbank Kültür Yayınları.
Henüz okudum. Bu söyleyişiyle beraber okunabilir. Bilmem nasıl değerlendirirsiniz?
Oto-didakt inanca başvurmadan yapılabilinir.
Çünkü zihnimiz, tanrısal olanı (tabiatı) ve onun da bir parçası olduğu, bazı nosyonları oluşturma gücüne sahiptir.
....
Bu akşam da anlatma yeteneğinizdeki kesinliğin tadına vardık. hoş kalın, hoş'ça bakın zâtınıza hürmetle hocam.
Hakan Erdogus, senle facebook'ta da arkadas oldugumuzu farkettim :)
@@ahmettanriverdi5238 öylemi .:)
bir dürtün yinede..
Floransa deyince ve yaklaşık bir sonraki kuşağın dönemine denk gelince sormak istedim; Tufeyl’in “Hayy b. Yakzan” adlı eserinin genel itibariyle tamamen yanlış anlaşıldığını söylemeniz sonrası aklıma geldi ki 21 yaşındaki ben de nedense bir şekilde acaba yazdığı şeyler gerçekten kafasındakilerin yansıması mı yoksa bir şeyi mi örtüyor diyerek okumuştum ama asla emin olamadı hala da emin değilim daha fazla okumam gerekiyor. Modern siyaset biliminin kurucusu Machiavelli’nin “Prens”inin de yanlış anlaşıldığını aslında onun eserde büyük eleştiri yaptığını düşünüyorum fakat siyaset bilimi anadalındaki akademisyenlerin fazlasıyla hayır Machiavelli orada ne yazdıysa onları savunuyordu dediğini gördüm, siz ne düşünüyorsunuz? O da tıpkı Tufeyl gibi yanlış anlaşıldığını ve şanssız bir şekilde günümüzde kullanılan Makyavelist kavramıyla adının lekelendiğini düşünüyorum.
Hocam öncelikle teşekkürler
Bir sorum olacak . Hayy ‘ ın tasavvuf ( din ) ile felsefe arasında birleştirme yerine ayırıma işaret ettiğini anlamak için tülleri kaldırmak adına . Tasavvuf daki ölmeden önce ölmeyi gerçekleştiren Hayy ( beyaz ölüm tamam , yeşil ölüm zaten tamam , siyah ölümü de halk bilincini değiştirmek için harekete geçiriyor o da tamam ) kırmızı ölüm için üstü çok mu örtülü yoksa az mı anlayamadım ? Tasavvuf düşüncesini inzivaya çekilerek oluşturması da başka bir soru . Neden sadece yani yalnız kaldığın bir yerde inziva ihtiyacı olur ? Yani saf akıl insanoğlunun kendinden bile bu kadar uzak mı ki inziva gereksin ? Teşekkürler Hocam saygılar
Önce öyküyü okusanız ve biraz üzerine çalışsanız da sonra bu spekülasyonları yapsanız?
@@DucaneCundiogluResmiKanal hocam haklısınız rasyonel olarak mutlaka okuyup sonra yorum yapmam gerekirdi. Spekülasyon yapmak değil amacım. Anlamaya çalışıyorum. Ayrı kafamdaki ayrı bir soruda yalnız saf akıl olduğunda bedensel olan arzu gücü ve öfke gücü Hikmet ‘ ten ayrı olarak idrak edilebiliyor mu ? Bunu cesaret ve iffet nasıl ortaya çıkar. Kendim okuyarak mutlaka cevapları arayacağım teşekkür ederim tekrar sağlıkla kalın
Ducane Bey, muhayyilesi gelişmiş olmayan biri muhayyile dilini ve tabi onun ustu olan akıl sablonlarını cozemez diye düşünüyorum.
Sufileri ( ki ben kendimi hiç bir sınıfın insanı hissetmedim) muhayyile dilinden anlayan ancak akıl uzerinden cozumleme yapan insanlar olarak neden kabul edemeyiz.
Bu arada ben bu konularda bilgili bir insan değilim ancak sizin film çözümlemelerinizden anlayabildiğim
kadarı ile muhayyile dili uzerinden insanlarla temas kurabiliyor oldugunuzu dusunuyorum.
Sezgi ile akıl arasında nasıl bir ilişki var. Muhayyile ile sezgi arasında nasıl bir ilişki var. Benim merakımı uyaran konular.
Emeğinize sağlık Hocam teşekkür ederim saygılar selamlar
çok teşekkür ederim hocam yine eşsiz bir deneyimdi.
Sayın Hocam sevgiler, İbn-i Tufeyl'in öldüğü topraklarda marakeşte yaşıyorum. Buradan erişebileceğim kütüphane, arşiv gibi kaynakları araştırmaya seve seve hazırım.
Hocam,
Ibn Bacce
Ibn Tufeyl
Ibn Rüsd
Bi Endülüs üçlemesi gelmez mi sizden..
Hele ki, Ibn Bacce..
Anlatmadıklarınızdan..
Diğer (ücretli) kanalı nereden takip edeceğiz? Teşekkürler ☺️
Kanala girince, (“Üyelik” sekmesinden veya video altında bulunan) “Katıl” butonu aracılığıyla 4 seviyeden birini seçiyorsunuz. (Iphone’larda katıl butonu görünmeyebiliyor, bu nedenle ya android telefondan ya da masaüstü bilgisayardan katılmayı denemelisiniz.)
Hoca ile tanışana kadar az da olsa akıllı biri olduğumu düşünüyordum. Sonra 2.3 videosunu izledim cahilligimi gördüm. Derken 20 .30 videosunu izledim zır cahil olduğumun farkına vardım.
Sabah 6 da evden cikiyorum akşamdan indirdiğim hocamın videosunu açıyorum benden keyiflisi yok .
Sizce İbn Tufeyl, Parmenides'i okumuş mudur? Doğa Üzerine ile Hay Bin Yakzan arasında bir bağlantı olabilir mi? Bu konuyla ilgili makalenin son aşamasındayım. Bitince sizle paylaşmak isterim.
Konudan bağımsız size sorularım var hocam, daha önce bahsi kısa olarak geçmiş konular aslında. Bugünkü video içinse ayrıca çok teşekkürler.. Sizce filozoflar sahaya inmeli mi? Dünya'yı değiştirmek ne demektir? Değişim nedir? Düşünce-Eylem arasındaki fark nedir? Eylem Nedir? Bu sorunları sadece felsefe değil tiyatro, sinema gibi sanat dallarında da görüyoruz. Sizlere de bu konuda oldukça saldıranların var olduğunu biliyoruz. Bu konulara dair videonuz olacak mı? Nezaketiniz için şimdiden çok teşekkür ederim.
Dağlar toplumlardan hızlı değişir.
@@DucaneCundiogluResmiKanal hocam anlayamadım şerh eder misiniz?
@@rindanefikirleriolan1flano664 çok teşekkür ederim
Teşekkür ederim.
Aziz şeyhim,stoa ve melami felsefesine dair bir derste çok güzel olur.
Teşekkür Ederim İhtiyar Delikanlı
Teşekkür ederim Dücane bey
1985 İlk olarak kitap haline geliyor değil mi?
Ben: Din-felsefe uzlaşısı gibi sunulurken esasında tam tersine dair örnek veriliyor mu?
YZ: Konuşmada, Hay bin Yakzan'ın hikayesinin sonunda çok önemli bir sahne bu duruma örnek olarak veriliyor:
Hay, ulaştığı hakikatleri karşı adadaki insanlarla paylaşmaya çalıştığında yaşananlar bu çelişkiyi gösteriyor. Hay önce heyecanla hakikatleri insanlara anlatmak istiyor, ancak hakikatleri olduğu gibi, sansürsüz ve simgeler kullanmadan anlattığında:
1. İnsanların yüzleri ekşiyor
2. Dıştan gülümseseler de içlerinden ona düşman oluyorlar
3. Sonunda Hay şu sonuca varıyor: Bu hakikatler halka anlatılamaz, bunları kavrayacak yetenekleri yok
Bu deneyimin sonunda Hay, "peygamberler haklıymış" diyor - halk ancak simgeler ve örneklerle, kıssalarla anlatılabilir. Ama burada konuşmacıya göre ilginç olan şey şu: Hay bunu söylerken aslında din ve felsefenin uzlaşamayacağını gösteriyor - çünkü hakikat ile halkın anlayabileceği/kabul edebileceği şey arasında derin bir uçurum var.
Sonuçta Hay, insanların arasına karışmaktan vazgeçip tekrar kendi adasına, Absal ile birlikte dönüyor. Bu da konuşmacıya göre, hakikatin toplumsal düzenle ve dini kurumlarla uyuşamayacağının bir göstergesi olarak yorumlanabilir.
Bu örnek, eserin görünürde din-felsefe uzlaşısını savunurken, aslında bunların birbirleriyle uzlaşamaz olduğunu ima ettiğini göstermek için kullanılıyor.
12.yüzyıl ömer hayyamsız olurmu hocam.
Ders için teşekkürler Hocam
Şuana kadar pekçok dersinizi takip ettim.
Kıymetli abimin küçükken bizi eğitmek için aldığı ve defaatle izlediğim bir çizgi flimdi ayrıca içindeki müzikler çok güzeldi yaratıcıyı kendi kendine bulabilmenin mümkün olduğunu hz ibrahimin hikayesinden sonra burda görmek durumu pekiştirmişti..
Fakat sizden pek çok yönden irdeleyerek dinlemek harikaydı tekrar teşekkürler
Ben küçükken çizgi filmini izlemiştim defalarca (umarım türk yapımıdır:) iki kez okumaya çalıştım ama daha yolum var belliki örtü bi kalın bi ince geldi bilemedim :D giriş kısmı çok etkiledi İbn-i Tufeyl in samimiyetine inandım diyebilirim. Onunla tanışmak isterdim :(
teşekkür ederim hocam
Tüm konusmalarinizi takip ermeye çalışıyorum tam kavrayamasamda karşı arzuman dusunemiyorum en azından ufkum açılıyor
Hocam sizinle bu ortamda karşılaşabilmiş olmanın mutluluğu içindeyim yine ...her video izleme finalindeki gibi...Ancak özel üyelik için android uygulama gerektirdiği için erişim sağlayamadım . Yok mudur başka bir yolu?
Bence liseden itibaren Dücane Hoca nın paylaştığı çektiği videolar izletilmeli.
Tam ifadeler değil belleğimde kaldığı kadarıyla nietzsche den ama benim yorumum oldu biraz. Bir çocuğun en büyük talihi ağaçlar kuşlar ve doğayla başbaşa kalabilmesi olabilir ancak. İlk temas. Çünkü ağaçların kuşların doğanın dili vardır. Konuşurlar onunla.
Teşekkür ediyorum.
İki sene evvel okumuş olduğum Hayy b. Yaksan kitabını videonuzu görünce yine okudum. Açıkçası ilk okuyuşumda pek bir şey anlamamıştım fakat bu okuyuşumda olaylara ve katmanlara daha hakim olduğumu söyleyebilirim. Bunun nedenleri var tabi, öncelikle aradan geçen zamanda Farabi başta olmak üzere bir çok buna benzer metin okudum, becerebildiğim kadar da düşündüm.
Sohbetinizi dinledim fakat hocam açıkçası bu iki buçuk saat bana yüzeysel geldi. Nedeni de kitabı okumayanlara bir nevi tanıttığınız için olduğunu biliyorum çünkü sözleriniz içinde bunu belirten ifadeler kullandığınız.
Sözün özü hocam, kitabın içeriğine ilişkin detaylı bir sohbet bekliyorum, özellikle bu videoda belirttiğiniz İbn Tufeyl’in aslında anlattığı ile tamamen zıt durumda düşündüğünü şahsen idrak edemedim. Bu konuya açıklık getirmenizi rica ediyorum.
İkinci bölümü belliyorum. (Üyelere özel olmazsa biz de faydalanmış oluruz.)
İyi günler hocam.
Bayağı hızlı ilerliyorsunuz.
@@DucaneCundiogluResmiKanal zamanım yok hocam, geç kalmışlık var, hayat şartları da sıkıştırmaya başladı. :)
@@FilikaSanat Hoca burada bir eleştiri olarak söylüyor olabilir hızlı olmanıza değinerek ( Ibn-i Tufeyl'in anlattıklarıyla zıt şekilde düşündüğünü anlayamamanız hususunda - ki kılıç korkusu ve o günün şartlarından bahsetti Hoca- )
Hocam aman gözünüzü seveyim sağlığınıza çok dikkat ediniz.Cansiniz
Emeğinize sağlık. Çok faydalandı yoruz sizden. Söylevlerinizden şöyle bir çıkarımda bulundum: İslam sadece inancın konusu değil devlet, kültür, ahlâkın ve sosyal vb. bir çok konulardaki değişimin ana katalüzörüdür. Eğer öyle ise; inancı aklın konusu yapmadan içinde yaşadığımız kitlenin aydınlanmasına nasıl katkı sunacağız? Yoksa tüm konuştuklarınız sizi sevenler için entellektüel bir haz olarak mı kalmalı?
İlk filozofumuz:el-kindi son filozofumuz:el cundi..TANRİYLA BU KADAR KAVGA EDEN ADAM HİC ONU İNKAR EDEBİLİR Mİ?
Celal sengorun tanrıyla hiç kavgası var mı?Ahmet Arslan hiç tanrıyı suçluyor mu?Birde bu pencereden bakınız.
Hocam merhaba,
Cahilliğimi mazur görün lütfen, Hayy Bin Yakzan’ı ve videoda bahsettiğiniz hiç bir eseri okumadım. Bu videodaki sizin yorumlarınızdan yola çıkarak şunları söylememiz mümkün müdür? (Siz bunları mı söylemek istediniz demek istemiyorum. Böyle bir saygısızlık yapmak niyetinde değilim. Hata ediyorsam da affınıza sığınırım ve eğer hatalarımı düzeltirseniz de bundan ancak mutlu olurum Hocam.)
Bu hikaye sanki bireyin kendi aklını keşfetmesi ve bu keşifle birlikte olacakları, Hayy bin Yakzan ve Absal’ı bir bireyi anlatmak için unsurlar olarak kullanarak, bireyin aklını, duygusallığını ve kültürle yoğrulmuşluğunu kendi hakikat yolculuğunda nasıl bütünlediğini, bu yolun nasıl olduğunu da söylüyor. Yani Hayy bin Yakzanla Absal iki ayrı birey değil. Bir bireyin yolculuğunu anlatmak için kullanılan unsurlar. Yani ikisi birlikte hakikat peşindeki bir bireyi anlatıyorlar.
Birey doğuyor ve yavaş yavaş toplumsal örgülerle, kültürle v.b. tanışıyor. Ve bir Absal haline geliyor. (Salaman zaten dünyadan bulduğuyla memnun. Yani tabir-I caizse Absal, Salamanlığını aşmış bir insan) Hakikatin yolcusu ancak henüz akılla tanışmamış ama aramakta. Her yolcunun yolunda yaptığı gibi yolculuğunun bir yerinde toplumdan uzaklaşmak istiyor hakikate yaklaşmak için. Yani başka bir deyişle sonucunu gözetmeksizin yalnız kalmayı göze alıyor hakikat yolunda.
Bu yalnız kalmak göze alındığında, yani kültürün ürünlerinden kendini ayıklayabildiği ve duygusallıktan uzaklaşabildiği zaman insan aklı keşfediyor. Bu keşifle birlikte, tıpkı Hayy biz Yakzan'ın yaptığı gibi kültürün etkileri ve imgelemiyle değil kendi aklıyla sonuçlar elde ediyor. Bu sonuçlarla birlikte zaten kültürü de bildiğinden her hakikat sahibinin duyduğu o itki meydana geliyor: Hakikatlerin insanlara anlatılması gerekir. Ve birey kaçınılmaz olarak bu itkiyi takip ediyor. Ve yolculuğunda önce tanrısal olan ışığını yani mistik yönünü, ondan sonra aklını ve en sonunda da aslında toplumsal bir canlı olduğunu idrak ederek kendi sınırlılığını da keşfediyor. Sona yaklaşılırken topluma sesleniliyor ve tarih boyunca her zaman olduğu gibi seslendirilen gerçekler toplumun hoşuna gitmiyor. Hayy bin Yakkzanla Absal adaya geri dönüyorlar.
Hayy bin Yakzan ile Absal iki ayrı birey değil. İkisi de bir bireyi oluşturan nitelikler. Akıl, duygular ve kültürün birey üzerindeki etkileri ve bireyin bunları nasıl bütünleştirdiği yani hakikat yolculuğu anlatılan: Hepsinin ayrı ayrı olarak insanda bulunduğu ve bir noktada kesiştikleri söyleniyor. Hakikati arayan bir bünyenin de akıl duygular ve kültürü nasıl yoğurduğunun ve bu esnada neleri yaşadığının, , nasıl bir çaba sonucunda tüm bunları bütünlediğinin anlatıldığı bir hikaye bu. Ve Bu hikayede akıl en kapsayıcı, en tepede olan.
Hocam söylediğim gibi ben sizin bu videoda zikrettiğiniz eserleri okumuş değilim. Sadece sizin anlattıklarınızdan bu sonuçları çıkardım. Sizin anlattıklarınızın bir yönünün de bunlar olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca haddimi aşarak ve tekrar affınıza sığınarak bu videoda gördüklerimle ilgili iki konuyu dile getirmek istiyorum: Bir işi layıkıyla yerine getirmeyi anlatırken "adam gibi" ifadesini kullanıyorsunuz. Maalesef aynı ifadeyi ben de sıklıkla kullanıyorum ve eşim her kullandığımda, haklı olarak, beni uyarıyor. Bu konuyu size belki de haddimi aşarak hatırlatmak istiyorum çünkü bildiğinizden eminim.
İkincisi Absal ve Hayy bin Yakzan’ın aynı adada yaşayan eşcinseller olarak yorumlanmasından bahsederken "iki tane ermiş iki tane veli olduğu için aklımıza kötü şeyler getirmek zorunda değiliz" diyorsunuz. ( th-cam.com/video/ec-J0A42Ryk/w-d-xo.html ) Yani eşcinsel ilişkiyi "kötü" olarak adlandırmış oluyorsunuz. Bu konudaya bakışınızı, sizi takip ettiğim kadarıyla, bildiğimi sandığımdan da bu konuyu da dile getirme ihtiyacı duydum.
Hatalarımı mazur göreceğinizi umuyorum.
Sizi uzun süredir izleyen, sizden çok şey öğrenmiş bir insan olarak saygılarımı sunuyorum ve teşekkür ediyorum: Çok teşekkürler Hocam.
En iyisi siz adı geçen kitabı okuyunuz, sonra o kitap hakkında yapılan yorumlar(ım) üzerine çıkarımlarda bulununuz, böylesi daha emin ve daha sağlıklı bir yol olur.
@@DucaneCundiogluResmiKanal Cevabınız için teşekkür ederim Hocam. Okuyacağım.
Bu çözümlemenin 2. si de olmalı.. Elzem!!!
Hocam merhabalar. Emek ve gayretlerimiz için çok teşekkür ediyorum. Acaba İsrailiyyat konusu ile ilgili herkese açık bir ders yapmanız mümkün müdür?
Temel ile Dursun birlikte yürüyorlarken; Temel gökyüzüne bakarak "Hava çok bulutlu." demiş, Dursun " Ula sen baa ördek mi demek istedun..?" demiş. Temel "Nereden çıkardın bunu?" diye sormuş. Dursun " beni enayi mi sandın? Hava bulutlu, birazdan yağmur yağacak, aha şu çukur suyla dolacak, bende o çukurda ördek olup yüzeceğim, Öyle mi?" demiş. Gazaliye işaret etmiş miş miş miş. Bunu günümüzde de sıklıkla görüyoruz, şeyh bir laf ediyor müritler bir yere yamayıp "Şeyhin kalp gözü açık, şeyhimiz bak bu olayıa işaret ediyormuş vs. vs.
Zaman nasıl verimli geçirilir dücane hocamı dinleyerek teşekkür ederiz
Üye olmak için kiminle iletişime geçmem lazım. Lütfen bu konuda yardımcı olursanız sevinirim. Sayqılarla
Kanala girince, (“Üyelik” sekmesinden veya video altında bulunan) “Katıl” butonu aracılığıyla 4 seviyeden birini seçiyorsunuz. (Iphone’larda katıl butonu görünmeyebiliyor, bu nedenle ya android telefondan ya da masaüstü bilgisayardan katılmayı denemelisiniz.)
Hocam rahatsız etdiyim üçün üzr dilerim. Ben sizin kanala abuneyim. Deniyorum bu türlü başaramıyorum. Sağdan üyelere özel derslere bakmak istiyorum. Amma üyelere özel yazıyor. Sizi rahatsiz etmek istemem lütfen arkadaşlardan birisi bu konuda yardımcı olsa. Android telefondan ve laptopdanda denedim.
@@emilbagrov7821 @Emil Bağırov youtube katil özelliği her ülkede yok. Azerbaycanda da yok muhtemelen. Vpn kullanarak deneyebilirsin.
@@vespulalaconicus8889 teşekkür ederim.
Minibüs kalkicek dünyadan marsa :) çok hoştu .
Hocam ağzınıza, emeğinize sağlık. Bu hikaye aslında (bir yorumda daha gördüm, aşağıda) çizgi film ve hikaye kitapları olarak da piyasaya sunuldu. Ancak o anlatımlarda bu derinlik ve şifre çözümü tabii ki yok. Bilakis orada karakter aklıyla Tanrıyı bulsa da sonunda vardığı nokta Sünni İslam itikadı ve öğretisi oluyordu, yanlış hatırlamıyorsam. Yani bir metin tedavüle girdikten sonra bambaşka zamanlarda ve yerlerde nasıl da değişebiliyor. Burada hem söyleşide ifade ettiğiniz "bu beş para etmez (bizim için beş para paha biçilemez değerde, onu da ekleyelim) konuşmalarım başka yerlerde nasıl anlaşılırdı" mealindeki ifadeniz ve Kuran Çevirilerine Güvenilir mi? başlıklı anlatımınızı akla getirdi.
Hocam bir de ricam olacak, tabii mümkünse. Man From The Earth adında, Türkçeye Dünyalı olarak çevrilen bir film var, muhtemelen biliyorsunuzdur. O film üzerine de bir analiz yapsanız bizim için çok faydalı olacaktır. Zira filmdeki bahislerin her birisi saatler sürecek yorumlarınıza kapı olabilecek nitelikte.
Tekrar teşekkürler, sağlıkla ve esen kalın, Saygılarımla...
Yorumlarda bulamadığım için yazma gereği duydum. İthaki yayınlarından çıkmış olan kitabın ismini videodan tam olarak anlayamadım. Bilenler veya anlayanlar cevap verirse çok sevinirim.
Hayy b. Yakzan Kitap ismi.Yazan Ibn Tufeyl
Hay bin Yakzan'ı Okumak - Avner Ben-Zaken olabilir.
@@filozofdayi Teşekkür ederim 😊
Tanrı, bilinçtir diyebilir miyiz?
Kimbilir belki de bilinçdışı.
Bilinç evrimleşen bir şey olduğuna göre, bilinçdışı olma ihtimalini mi düşünmeliyiz?
🙏🙏🙏🙏
Sanırım hayy B. Yakzan öyküsündeki 2 ada anlatısında ademin iki yüzü; muhammed-i nur(akıl/ruh) ve peygamber muhammed'in açılımı yapılmış..
İnsan ile hakikat arasındaki 3 perdenin kalkışı
-Ene> hüve
-Tabiat(iç güdüler)> riyazet
-Şartlanma(adet/gelenek)> inziva
Geyik(hakikat)
İyi ki varsınız, çok teşekkürler. 🌹
peygamber tanımı : Halka inebilmiş düşünürlere mi denir?