Ekmek, Şarap, Sen ve Ben - İhsan Yüce

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 4 ก.พ. 2025

ความคิดเห็น •

  • @ulusperver1
    @ulusperver1  5 หลายเดือนก่อน +2

    Ekmek, Şarap, Sen ve Ben
    bir de sabahın dördü
    dışarda kar
    odamız ılık
    gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
    anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir çocukla yattığını
    aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını
    Kıskandım Gogen'i, Tahitilim
    terlemiş vücudunu silerken
    cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
    Saçların bağlamıştı ellerimi, muz kokulum
    Güneşi doğurmuştu ölü cisim
    Martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
    nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
    sam yelim sahrayı kebirim
    Kahrettim her şeye o gün
    Babanın şarap çanağına,
    doğan güneşe,
    Gogen'e,
    kadere
    sana ve bana
    ve bir de gittiğin arabanın tekerine!
    Evet... Ne diyordum arkadaş?
    Diyordum ki; ben bu zıkkımı içmek için içerim
    ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
    daha sonra yaparım hayat felsefesini
    Sırayla olurum Fatih, Selim, Kanuni
    Bazen kadın hamamında tellak...
    Bazen Kristof Kolomb
    Napolyon'ken düşünürüm Elbe'de geçen günleri
    Timur'ken Beyazıt'ı yenişimi...
    Bir kere Aristo'nun hocası olmuştum
    Ona verdiğim dersle gurur duymuştum!
    Bazen Jan Dark'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman,
    bazen odununu ateşleyen bir cellat olurum
    Eğer daha da içersem
    Shakespeare halt etmiş derim karşımda
    Salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
    "İşte Mozart'ın aradığı melodi!" diye gülerim
    Enayiymiş be Platon...
    Bir içsin de görsün Ne felsefesi varmış bu alemin!
    Anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu
    Islak kaldırımlarda yürürken acırım
    önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
    Ukalalık işte derim neme lazım senin
    kendine bak! sen de bir serserisin, bir sarhoş...
    ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkahalarım
    izbe sokaklarda
    yavaş yavaş kaybolur benliğim...