Felsefe Seminerleri Dizisi - Sanem Yazıcıoğlu - "Husserl ve Bellek"

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 10 ก.ย. 2024

ความคิดเห็น • 18

  • @trashygit
    @trashygit 6 ปีที่แล้ว +11

    Bazı hususlar Sanem:
    1- Girişte Husserl'in (ya da ele alınan herhangi bir felsefecinin) tarihsel konumlanışı hakkında kısa bir bilgi verilmesi faydalı olabilir; mesela hangi yüzyılda yaşamış, hangi ülke, akademik gelenek vs.
    2- Geleneksel "Bellek" kavramına Husserl'in getirdiği itiraz ancak konuşmanın 30. dakikasında bahsediliyor. Yani salondakiler ne dinlediklerinin neden önemli olduğunu, eğer dikkatleri hala yerindeyse, ilk yarım saat bilmiyordu. Denebilir ki, "orada bulunanlar zaten Husserl'in tarihsel önemini gayet iyi bilen bir kitle". Peki gerçekten de öyle mi? Soru-cevap bölümünde gelen suallere dayanılarak söylenebilir ki hayır, salondaki herkesin Husserl bilgisi aynı değil.
    3- Husserl'in zaman kavramına değinen video internet aleminde yok denecek kadar az; hatta akademik düzeyde böyle bir video en azından ingilizce olarak yok. Dolayısıyla bu video gayet kıymetli. Sorular kısmında da değinildiği üzere Türkçe sunabilme çabası da ayrıca takdire şayan (gerçi retention ve protention ile ilgili bir değinme var; "H. A. Nethery IV, Assistant Professor Florida Southern College" th-cam.com/video/nMMkagBzku4/w-d-xo.html , ancak ana tema "racial sedimentation" üzerine).
    4- Husserl'da "bilinç", öz'ün "farkında" (yani bilinçli) olarak performans gösterebildiği alandır. Hatta öz bile kendi özlüğüne bilinç sayesinde erişebilir, insani anlamda dile getirilmesi gerekmez, hayvanlarda da bilinç var. Bilinç bu nedenle "aşkın" (ing. transcendental) ve üst alandır. Her halukarda bilincin bu konuşmanın konusu olan ilksel akıl fonksiyonlarına (zaman konstraksiyonları vs.) doğrudan müdahil olma yetisi yoktur. Bilincin farkında olabilme doğası ile müdahil olabilme yetisi aynı şey değildir. (bir alttaki 5. madde de bu yönde değerlendirilebilir)
    5- Eğer dikkatli ele alınmazsa Husserl'in melodi/nota analojisi kendi anlatmak istediğini baltalayan bir örnek haline dönüşebilir. Heidegger'in çekiç kullanma analojisi bir anlamda bu hata olasılığına bir vurgudur: Yani yanlış, yavaşlatılmış, hızlandırılmış, bozulmuş vs. nota vurulana kadar bilinç sadece melodiye odaklanır, notalara değil, veya notalara odaklanırsa melodiyi duyamaz; bu Husserl dahil hem tüm intentionality felsefesi savunucuları tarafından hem de bilincin odaklanma mekaniği ("tavşan-ördek" tarzı psikolojik deneyler) açısından böyle bilinir.
    Yok eğer Husserl melodi/nota analojisini bilincin müdahil olamadığı alt/ilksel aklın (ing. primal impression) zaman kavramı (şimdi ya da geçmiş farketmez) üretmesine bir örnek olarak veriyorsa o zaman işler değişir ve Husserl'in iştahla savunduğu "saf fenomenoloji" metodlarının bu örnek ve dahi örneğin hedefleri üzerine, ki bu hedefler bizim "bilinçli olarak" tasarladığımız o doğrusal zaman anlayışından bağımsız olarak aklın zaman kavramını nasıl ürettiğini anlama gayretidir, yine Husserl'in savunduğu tarzda "bilimsel" bir harita çıkarmak zaruri hale gelir. Zaten geç Husserl'da bunun "adeta imkansızlığına" kanaat getirdiği için çalışmalarını aşkın görüngübilim (ing. transcendental fenomenology) tarafına kaydırmıştı.
    6- Bu sunumun konusunun doğrudan bir parçası olmamakla birlikte, kısaca da olsa Husserl'in sadece emprisist felsefeci ve psikologlara değil, aynı zamanda doğal bilimlere karşı da mesafeli durduğundan bahsedilmesi, bu tayfanın da, yani bugünün MRI tahlilci nörolojistlerinin de Husserl'in ilgilendiği hadiseden ne kadar uzak olduklarını hatırlatmakta her daim fayda var.
    7- 1:29:00 da gelen gayet güzel soruya verilen yanıtlarda ortaya çıkan bazı terminoloji problemleri:
    "aşkın" - biliçli aklın kavramlar alemi (ing. transcendental)
    "dışsal" - aklın dışında kalan alem Kant'ın "noumenal" dediği alana tekabül eder.
    "içsel" - Husserl'in anlamaya çalıştığı veya daha popüler olarak Freudien psikolojinin "bilinçaltı" dediği akıl alanı (Kant'ın "phenomenal" dediği alem).
    Yine bu cevap esnasında "suya serpilen kum" örneğiyle betimlenmeye çalışılan Husserl'in zaman kavramında şöyle bir açıklama duydum:
    "bitimsiz bir devamlılık"... talihsiz bir çeviri havası var bu tabirde. devamlılık zaten bitmeme durumudur. "çok boyutlu devamlılık" önerisini getirebilirim.
    8- Son soru, yani "herkesin at anlayışı başka, işte Derrida bile dil hadisesine girdi, vs." diye halledilemeyen şu "özneler arası mutabık olunabilen kavramlar" meselesi de mühim; gelgelelim haklı olarak tamamen başka bir sunum gerektirecek kadar da iş var bu konu üstünde:
    Ben kellikten bahsediyorum, aklımda bazı kel adamlar var, peki kellik kavramı bu tek tek var olan kel adamlardan bağımsız olarak aklın neresinde var? sorusu bu. Yani evrensellikler (universals) bahsi.
    Dilden veya diğer hikayeleştirmelerden bağımsız olarak (tam da bu sunumun dolaylı konusu olan zaman kavramı gibi), evrensel kavramlar neredeler ve/veya neye tekabul ediyorlar mevzusu...

    •  6 ปีที่แล้ว

      Verdiğin bilgi ve detay için teşekkürler.

    • @Dale_Blackburn
      @Dale_Blackburn 6 ปีที่แล้ว +1

      trashy git Güzel noktalar. Isini gösteriş için degil de belli değerler ve idealler icin yapan insanlari gormek sevindirici oluyor. Ulkemizin "ekşi sözlük" profesörlerinden gına gelmişti.

    • @nuhbaklac5497
      @nuhbaklac5497 4 ปีที่แล้ว

      Üniversalisin anlamı evrensel değil. Tam tersi, biricikleştirme, teklik şeklinde düşünme anlamı var.

    • @trashygit
      @trashygit 3 ปีที่แล้ว +2

      @@nuhbaklac5497 Burada bahsedilen konu dahilinde universal'in nasil cevrildiginin bir onemi yok. Soyle izah etmeye calisayim; Malum, "universal(s)" diye felsefi bir kavram var,; simdi bunu ister evrensel(ler) ve evrensel(lik) isterse de sizin teklif ettiginiz bicimde tek(ler) ve tek(lik), biricik(ler) biricik(lik) diye cevirelim. Sonucta anlatilmak istenen hadise, yani 'gercek orneklerin otesinde akilda var oldugu iddia edilen kavram' mevzusu ortada duruyor. Cesit cesit sandalye var; yuvarlak, koseli, uc ayakli, dort ayakli, arkalikli, deri kapli, ahsap, metal, plastik, vs. ama kafada bu gercek orneklerin otesinde bir sandalye kavrami olmali ki sekli veya malzemesi ne olursa olsun bazi esyalara 'bu sandalye' diyoruz, ama bu kafada var olan evrensel ya da biricik sandalye kavramina uymayan bazi baska esyalara "bu sandalye degil koltuk" ya da "bu sandalye degil masa" diye hukum veriyoruz. Demek ki kafada neyin sandalye olup neyin olmadigini anlamamizi saglayan bir olcu birimi, yani bir 'kavram' var gibi duruyor. Sorun da bu iste: Yani bu tip 'genel' kavramlar akilda var mi, varsa nasil var? Buna 'evrensel sandalye kavrami' da diyebiliriz, 'biricik sandalye kavrami' da, 'tek sandalye kavrami' ya da 'genel sandalye kavrami' da, hic farketmez.
      Ancak bu videoda soylendigi gibi, bu tartisma basli basina ayri bir konu...

  • @toplumunkendiniicras819
    @toplumunkendiniicras819 3 ปีที่แล้ว +1

    Gayet yoğun ve güzel bir anlatım

  • @user-xe2pc4zz4l
    @user-xe2pc4zz4l 2 หลายเดือนก่อน

    Emeğinize sağlık hocam ![

  • @raskolnikov765
    @raskolnikov765 5 ปีที่แล้ว +3

    fenomen bilinçte kendisini gösteren şeydir, her zaman özneldir 1:40

  • @asmr12365
    @asmr12365 4 ปีที่แล้ว

    Teşekkürler.

  • @cagrylmaz7311
    @cagrylmaz7311 4 ปีที่แล้ว +1

    dolayımın olmaması davranışın oluşunu nasıl açıklıyor.robot gibi görüntüler bize yükleniyor ve biz de bu görüntüler davranışa nasıl yol açıyor.deneyim dolayım olmadan nasıl gelecekte davranışa dönüşüyor.

  • @gurbuzmert
    @gurbuzmert ปีที่แล้ว

    Birinci Bellek'te tutulmuş, genişletilmiş şimdileri yeniden yeniden kendime çağırırken, ben aslında artık o "ilk şimdileri tutan ben" olmadığım ve zamanla değiştiğime göre o "şimdiler"in farklı yanlarını gördüğümü ya da tespit ettiğimi zannediyor olamaz mıyım?

  • @ulgenzeyneloglu273
    @ulgenzeyneloglu273 7 ปีที่แล้ว +5

    Psikoloji ve edebiyat karışımı akıcı bir konuşma.
    Ne var ki Felsefeden beklenen
    çıkarsama, tanıtlama, dizgesellik adına
    bir şey duyamadım.

  • @zihniberrak1754
    @zihniberrak1754 5 ปีที่แล้ว +2

    Husserl'i felsefe tarihi içerisinden cımbızla çekip almak ve diğer filozof veya felsefi akımlarla ilişkilendirmeksizin anlatmak doğru görünmüyor bana. Husserl' i Husserl yapan arka planı bilmek isterdik.
    Başka bir noktayı daha ifade etmek isterim. Çok bilmek yani derin bilgi sahibi olmak ile bilgiyi belli bir insicam içerisinde aktarabilmek birbirinden çok farklı şeylermiş. Hoca Husserl konusunda derin bilgi sahibi, bu tartışılmaz. Keşke anlatımın da belli bir düzeni olabilseydi. Yine de hocanın diline, emeğine sağlık ..

  • @HiristoBotev
    @HiristoBotev หลายเดือนก่อน

    Bir insan önce kendisi anlamalı ki, başkasına anlatabilsin. Sonra insanlar diyor ki; felsefe zor. Hayır. Hal bu ki, bu kadın zor. Hödödö hödödö gak guk diyip duruyor.

  • @Dale_Blackburn
    @Dale_Blackburn 6 ปีที่แล้ว +1

    Zayıf ve düzensiz bir konuşma olduğunu dusunuyorum.