bu doğaçlamanın yapıldığı studyo 2000 de devrim ck nın çaldığı duvar piyanosunun akordu bozuktu..sağlam tuşlar kullanılarak yapılmıştı bu performans,ne tuhaf çok az belli oluyor..hallarım değil hallerim ya neyseeee....
Dünyanın %15ini gözümle gördüm. Amerika Almanya Hindistan'da senelerim geçti, hala da geçiyor. İnsanoğlu anca gözüyle görürse ayar diye düşünürdüm. Siz beni yanılttınız. Meğer mesele gönül gözünü açmakmış. Piyanonun akordu kaçsa ne yazar. Sağlığınıza dikkat edin. Saygılar selamlar
Zaman ne çabuk geçiyor lisede sadece seni dinlerdim kimse bilmez anlamazdı ergence bu nasıl müzik diye dalga geçerlerdi bugün yeniden aşırı derecede dinlemek istedim yorumlara baktım da en yeni yorum 4 yıl önce duygulandım neyse bırakalım geçen geçsin zaman gibi ama sen geçerken bende güzel izler bıraktın teşekkür ederim :)
çığlıklarımızın arabesk geldiği bu, bu yer neresi kimin yurdu çığlıklarımızın duvar diplerinden ince ince ağlayıverdiği çocuk gülümsemeleri kimin gülümsemelerinden kaçmış gelmiş bu çocukların yüzlerine ve hallarımızı deyiverdiğimiz o hallar ki o hallar ki…
Yunus Emre, Karacaoğlan,Nazım Hikmet ve niceleri bu topraklara ses veren ,resmini çizen ustaların, hepsini yeniden bize seslendiren bir ağıt bir destan olmuş ,Hepinize Maşallah...
bilmem şu feleğin bizde nesi var? zemheri ayından gül ister gül ister bilmem şu leylinin bizde nesi var? zemherin ayından gül ister gül ister kimdir, nereden gelir nereye gider hallarım, anadolu hallarım bi'de hal hal takmış sudan geçiyor gelin oy gelin oy zemheri ayında canım, gül ister bizden beşiktaş iskelesinin kıyısında bekleşir dururlar orhan veli'nin içine düştüğü çukur üsküdar'da açık hala" belki kadıköy'dedir. belki hakkari'de, kesiyorlar bir çocuğun gırtlağını şu saatte. belki beyoğlu'nun bahçelerinden birinde. babil misali demleniyoruz. demleniyoruz. demleniyoruz. ki bilmek de var şu koca karnı yarılı zaman, kimleri almamış ki ki bilmek de var. var canım var. ta ötelerde birileri "oy havar" parçalanan bir gırtlak gibi ve oyulmuş gözlerinden sağanak tırpanların arasında bulandıkça bulanıyoruz da tılsımını yitirmiş bir ekmek kokusu gibi yarin buğusu "oy canım" diyorsun "sen getir üstümü bir umudum sendedir" gel! gel gidelim dosta doğru gel! gel gidelim dosta doğru gel! gel gidelim dosta doğru gel! gel! gel! gel! gelsen ey ölüm! ey ölüm sen gelsen ey ölüm ey ölüm gelsen gelsen ey ölüm! çığlıklarımızın arabesk geldiği bu, bu yer neresi kimin yurdu çığlıklarımızın duvar diplerinden ince ince ağlayıverdiği çocuk gülümsemeleri kimin gülümsemelerinden kaçmış gelmiş bu çocukların yüzlerine ve hallarımızı deyiverdiğimiz o hallar ki o hallar ki… en leylim gecede ölücen sen ben biz biz olacağız leylim gecede tutar yalnızlığı dolanırken sokakların bu şehrin arkasındasın bin yıl evvel de aynıydı haykırışlarım yetmiş yedi bin yıldır yetmiş yedi bin yıldır yar koynundan uzaktayım yetmiş yedi bin yıldır yetmiş yedi bin yıldır yar koynundan uzaktayım oy havar! yaktığın ranza aşkına! gözlerin uyan bu cilvere! bu, bu yazgı aşkına! duy! duy diye! duy diye. duy diye kendi kanımızla demleniyoruz. sakın sorma bu hallarım nedir ne şehidim ben ne de gazi sakın da sorma bu hallarım nedir ne şehidim ben ne de gazi ucundan acık niyaz, niyaz, niyaz, niyaz yaşıyom öyle! yaşıyom öyle! yaşıyom öyle! yaşıyom öyle! eğer arar isen gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay! bu gözüne kıymık kaçmış yüzyılın buralarında ve senin oralar dediğin yine buralarda yurtsuz, günebakan kokusunu ciğerlerine pür yara kılmış bizden biriysen gel, gel, gel, gel, gel, gel, gel, gel, gel, gel, gel! neden böyle haykırır neden böyle böğürürüz niye sormuş musun yaradır bu yara yaradır bu yara gelenden gidenden yaradır bu yara aynı suyla bakir niçin gitmez yıldız dağı, dumanın ben de bildim şu dağların şahısın gerçek erenlerin nazargahısın pir sultan abdal'ın seyrangahısın niçin gitmez yıldız dağı dumanın biz de bildik bu dağların pirisin gerçek erenlerin seyrangahısın
this is a legit masterpiece, Murat is a living legend. I'm glad he did a fast recovery and now he's back at his music. I wish I was in Turkey and could go to his concerts.
bu sarki 4 sarkilik "studyo 2000 kayitlari" albümünden dogaclamamiz sonucu olusan bir sarkidir.. vokal : murat toktas, piyano: devrim ck perkusyon: 'dede' murat öztürk, klasik gitar: 'hemo' ahmet öztürk. kayit tarihi : 1998, stüdyo 2000 , tünel istanbul.
I've been following your work since 'Crossing the Bridge': this is a statement that moves me to tears (without knowing the translation)! Wow!!! Emotionally fully picked up!
For the people who curios about the lyrics and don't know Turkish, I've tried to translate lyrics of this song. I hope it works. Let past go I don’t know what fate has on got on us It expects rose in the coldest time of winter I don’t know what that “leyli” (leyli means, beautiful as night) has got on us It expects rose in the coldest time of winter Who is that? Where is he/she coming from and where is he/she going? My aspects, my Anatolian aspects In the meantime, she wear anklet and crossing over the pond, “oy” bride “oy” (oy is a way of sigh) It expects rose in the coldest time of winter they are waiting near to the Beşiktaş (a place in İstanbul) pier That cavity which Orhan Veli (a poet who died in 1950) fell inside is still open in Üsküdar (a place in İstanbul) Maybe in Kadıköy (a place in İstanbul) Maybe in Hakkari (a city in Turkey), they are cutting a throat of a child Maybe, in the one of the Beyoğlu (a place in İstanbul) gardens We are boozing like Babel. We are boozing. We are boozing. Also, there is being onto. That time which has a incision tummy, who was not taken by it? Also, there is being onto. There is, my dear, there is. Someone who are so far away, oy havar (havar means, a person who wear white) Like a broken larynx and downpour from carved eyes We are becoming turbid and on in between scythes Darling’s mist is like smell of bread which had lost its charm You are saying “oy” dear, “you complete me A part of my hope is in you” Come! Come! Let us to go the comrade Come! Come! Let us to go the comrade Come! Come! Come! Come! I wish you come, death “Ey” (an article to call something, status or someone) death, I wish you come. “Ey” death, “ey” death, I wish you come I wish you come, death. Where is this place which our screams sound as if Arabesque Whose homeland? These smiles of children, that has our screams crying finely at the beside the walls Whose face did they escape from to these children’s face? And the aspects which we told our aspects to Also those aspects. You my “leyli”, you will die in night We will be you, me, and finally us My “leyli” keeps the loneliness in the night When you are walking around the street, you are behind this city My outcrying was same even one thousand years ago For seventy seven thousand years, For seventy seven thousand years I am far away from darling’s bosom For seventy seven thousand years, For seventy seven thousand years I am far away from darling’s bosom “Oy havar” For the sake of bunk that you lied down For the sake of wiles which matches with your eyes For, for the sake of this destiny Hear! In order to you hear In order to you hear, we are boozing with our blood Never ask that what are these aspects of me “I am neither martyr nor veteran” Never ask that what are these aspects of me “I am neither martyr nor veteran” “Only just Niyazi, Niyazi, Niyazi, Niyazi” (this is an idiom, there is a story for Niyazi, he died in vain) I am living like this I am living like this I am living like this I am living like this If you search Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade! Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade! Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade! Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade! Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade! Hereabout in this century that has a splinter in its eyes And hereabout which you are calling as out there Without homeland, if you are someone who sacrificed the smell of sunflower, with full of wound into your heart, if you are one of us Come, come, come, come Come Come Come, come, come, come Come! Why are we shouting out like this and bellowing like this and on Why? Have you ever asked? This is wound, wound! This is wound, wound! This is wound from back and forth, this is wound! Virgin with the same water Why your smoke doesn’t go far away from you, Yıldız Mountain? Your smoke I got you are the shah of these mountains You are the place of real saints (Eren means saint but they are articles for different religions) You are the auditorium of Pir Sultan Abdal (P. S. Abdal is a poet who lived in 16. century) Why your smoke doesn’t go far away from you, Yıldız Mountain? We got you are the sage of these mountains You are the auditorium of real saints.
Sizin varlığınız ve sizi dinlemek çok bambaşka bir şey. En büyük bunalımlarımdan kurtuluşum aynı zamanda en büyük bunalımlarım..... Nasıl yapalım bu işi.....
Bu şarkıyı yeni keşfetmenin hüznünü yaşıyorum. Bir o kadar da mutluyum. Memleket derdine dalıp gidiyorum bu şarkıda. Gelsen ey ölüm gelsen, dinlemekten bıkmayacağım 🌹
Önce sizleri geç dinlemenin hüznünü yaşamıştım. Daha sonra ya hiç fark etmemiş olsaydım dedim kendi kendime. Sizleri dinlerken Anadoluyu hissediyorum. Böyle güzel insanlar hep var olsa...🌹
Ölümde yaşamda insan olan hayvanın uydurduğu şeyler. Birçoğumuza samimiyetsiz gelen bu sözler yine uydurduğumuz gerçeklik ile yüzümüze çarpıyor. Benim için gizemini koruyan tek uydurmaca 'sevgi'. (2023 aralık 17)
Dumanlı bir gecede Andrei Tarkovsky - Bir Delinin Haykırışı isimli baştapıtın hemen ardından TH-cam algoritmasının bu başyapıtı vermesi.. Daha iyisi olmazdı
9 sene sonra gelen yorum.. Evet gene moralim bozuk , her moralim bozuk olduğunda kulaklığımı takıp full ekran izler ve dinlerim şu anda da öyle yapıyorum. En son bu şaheseri dinlediğimde intihar edesim geliyordu ki hala öyle. Demleniyoruz heralde .. Evlendik bi bok olamadık hep şikayet hep yetememezlik geleceği görememek hep yitik umutlar. Gel gidelim dosta doğru diyor üstad.. Ey ölüm..
Ben de ne zaman yıkıldığımı hissetsem Ahmed Arif ustadin anadolu şiirini kendi sesinden dinlerim beni tekrar ayaga kaldirir size hayatta dayanmak icin sabir diliyorum abi saglicakla kalin
3-4 defa üst üste dinledim. ne kısa şarkıymış bu amk dedim her seferinde. sonra 19 dakika olduğunu görünce hayatımda yaşadığım o 19 dakikalık boşluğu sorguladım. aklıma gelen ilk ve tek soru "neredeydim ben?" oldu.
OKUR YAZARIM SENİ ..... x x x Ayçiçeği misali, sana döner dururum, Bil ki hiç dokunmadan, sevebilirim seni... Yıldızlar arasında, bir tek seni bulurum Sana sarılmadan da, sevebilirim seni. ..... x x x Aşk tenim de değil de, yüreğim de sevdiğim Kuşların telaşında, arar bulurum seni... İlk defa bu gece de, yüreğinden sevdiğin, Düşüverdi kaleme... Okur yazarım seni ..... x x x Sorsalar “kimsin?” diye, Kopuz çiçeğim derim İçim dışım sen oldun, bende yaşarım seni... Seni bana tanıtan, Tanrıma şükrederim Cam kafesim içinden, bana buldurdu seni! ..... x x x Farzet telli turnayız, aynı düşle karılmış Dünya penceresinde, bana sarmışlar seni... Yılgın Yağmur’un gönlü, gönlüne aratılmış Sende bulurlar beni, bende bulurlar seni. ..... x x x Aşiyansız, 10.07.20 - 03.17 Y.Y. .................
Uzaktan eğitim kötü birisi. Hoca slaytı olduğu gibi okudu moralim bozuldu. Demhat bugün ikinci kez düştü yine çözümü bizon abimizde bulmaya geldik ve bırak geçen geçsin dedik
İnsanın içinde koskoca bir evren var . Evren sığdırılmış ...Herkes kendi evreninin astronotu olmalı bence . ben kendi evrenimin astronotuyum tarif edilemez sonsuz bir akışa geçiyor insan ...
Translation was made Halim Turkoglu 1 hafta önce For the people who curios about the lyrics and don't know Turkish, I've tried to translate lyrics of this song. I hope it works. Let past go I don’t know what fate has on got on us It expects rose in the coldest time of winter I don’t know what that “leyli” (leyli means, beautiful as night) has got on us It expects rose in the coldest time of winter Who is that? Where is he/she coming from and where is he/she going? My aspects, my Anatolian aspects In the meantime, she wear anklet and crossing over the pond, “oy” bride “oy” (oy is a way of sigh) It expects rose in the coldest time of winter they are waiting near to the Beşiktaş (a place in İstanbul) pier That cavity which Orhan Veli (a poet who died in 1950) fell inside is still open in Üsküdar (a place in İstanbul) Maybe in Kadıköy (a place in İstanbul) Maybe in Hakkari (a city in Turkey), they are cutting a throat of a child Maybe, in the one of the Beyoğlu (a place in İstanbul) gardens We are boozing like Babel. We are boozing. We are boozing. Also, there is being onto. That time which has a incision tummy, who was not taken by it? Also, there is being onto. There is, my dear, there is. Someone who are so far away, oy havar (havar means, a person who wear white) Like a broken larynx and downpour from carved eyes We are becoming turbid and on in between scythes Darling’s mist is like smell of bread which had lost its charm You are saying “oy” dear, “you complete me A part of my hope is in you” Come! Come! Let us to go the comrade Come! Come! Let us to go the comrade Come! Come! Come! Come! I wish you come, death “Ey” (an article to call something, status or someone) death, I wish you come. “Ey” death, “ey” death, I wish you come I wish you come, death. Where is this place which our screams sound as if Arabesque Whose homeland? These smiles of children, that has our screams crying finely at the beside the walls Whose face did they escape from to these children’s face? And the aspects which we told our aspects to Also those aspects. You my “leyli”, you will die in night We will be you, me, and finally us My “leyli” keeps the loneliness in the night When you are walking around the street, you are behind this city My outcrying was same even one thousand years ago For seventy seven thousand years, For seventy seven thousand years I am far away from darling’s bosom For seventy seven thousand years, For seventy seven thousand years I am far away from darling’s bosom “Oy havar” For the sake of bunk that you lied down For the sake of wiles which matches with your eyes For, for the sake of this destiny Hear! In order to you hear In order to you hear, we are boozing with our blood Never ask that what are these aspects of me “I am neither martyr nor veteran” Never ask that what are these aspects of me “I am neither martyr nor veteran” “Only just Niyazi, Niyazi, Niyazi, Niyazi” (this is an idiom, there is a story for Niyazi, he died in vain) I am living like this I am living like this I am living like this I am living like this If you search Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade! Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade! Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade! Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade! Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade! Hereabout in this century that has a splinter in its eyes And hereabout which you are calling as out there Without homeland, if you are someone who sacrificed the smell of sunflower, with full of wound into your heart, if you are one of us Come, come, come, come Come Come Come, come, come, come Come! Why are we shouting out like this and bellowing like this and on Why? Have you ever asked? This is wound, wound! This is wound, wound! This is wound from back and forth, this is wound! Virgin with the same water Why your smoke doesn’t go far away from you, Yıldız Mountain? Your smoke I got you are the shah of these mountains You are the place of real saints (Eren means saint but they are articles for different religions) You are the auditorium of Pir Sultan Abdal (P. S. Abdal is a poet who lived in 16. century) Why your smoke doesn’t go far away from you, Yıldız Mountain? We got you are the sage of these mountains You are the auditorium of real saints.
illa diye söylemedim ama anadoluda dolşınca insan buradakilerden daha etkili görüntüler yakalıyor ve bu sözlerle bir Türk inasnının yüzü daha birbirine oturabilirdi. ben fotoğrafçıyım o gözle baktım anlatabilyorumuyum?
bu doğaçlamanın yapıldığı studyo 2000 de devrim ck nın çaldığı duvar piyanosunun akordu bozuktu..sağlam tuşlar kullanılarak yapılmıştı bu performans,ne tuhaf çok az belli oluyor..hallarım değil hallerim ya neyseeee....
Dünyanın %15ini gözümle gördüm. Amerika Almanya Hindistan'da senelerim geçti, hala da geçiyor. İnsanoğlu anca gözüyle görürse ayar diye düşünürdüm. Siz beni yanılttınız. Meğer mesele gönül gözünü açmakmış. Piyanonun akordu kaçsa ne yazar. Sağlığınıza dikkat edin. Saygılar selamlar
Hallarım yoresel bir Anadolu ağzıyla bence hatadan çok güzellik katmış.
Bizon murat baba senin akorda ihtiyacın yok, yaşiyom öyle. Sevgiler
Zaman ne çabuk geçiyor lisede sadece seni dinlerdim kimse bilmez anlamazdı ergence bu nasıl müzik diye dalga geçerlerdi bugün yeniden aşırı derecede dinlemek istedim yorumlara baktım da en yeni yorum 4 yıl önce duygulandım neyse bırakalım geçen geçsin zaman gibi ama sen geçerken bende güzel izler bıraktın teşekkür ederim :)
Hayir o kadar zaman geçmesine rağmen bende dinliyorum ve sen de ben de ergen değiliz
Buradamıyız hala çığlıklarımızla
bir 4 yıl daha geçti gitti
çığlıklarımızın arabesk geldiği bu, bu yer neresi
kimin yurdu
çığlıklarımızın duvar diplerinden ince ince ağlayıverdiği çocuk gülümsemeleri kimin gülümsemelerinden kaçmış gelmiş bu çocukların yüzlerine
ve hallarımızı deyiverdiğimiz o hallar ki
o hallar ki…
Bir arkadaşın. En yeni yorum 4 yıl önce demesi üzerine yeni yorum eklemek istedim biz burdayız hocam
Buradayız
Bardayız🥹
Hep buradayız.
@@marvemater hep burdayız
Ey insan, sen kendinin küçük bir cisim olduğunu sanırsın,
Oysa en büyük alem senin içinde gizlidir.
Yunus Emre, Karacaoğlan,Nazım Hikmet ve niceleri bu topraklara ses veren ,resmini çizen ustaların, hepsini yeniden bize seslendiren bir ağıt bir destan olmuş ,Hepinize Maşallah...
bilmem şu feleğin bizde nesi var?
zemheri ayından gül ister gül ister
bilmem şu leylinin bizde nesi var?
zemherin ayından gül ister gül ister
kimdir, nereden gelir nereye gider
hallarım, anadolu hallarım
bi'de hal hal takmış sudan geçiyor gelin oy gelin oy
zemheri ayında canım, gül ister bizden
beşiktaş iskelesinin kıyısında bekleşir dururlar
orhan veli'nin içine düştüğü çukur üsküdar'da açık hala"
belki kadıköy'dedir.
belki hakkari'de, kesiyorlar bir çocuğun gırtlağını şu saatte.
belki beyoğlu'nun bahçelerinden birinde.
babil misali demleniyoruz. demleniyoruz.
demleniyoruz.
ki bilmek de var
şu koca karnı yarılı zaman, kimleri almamış ki
ki bilmek de var. var canım var.
ta ötelerde birileri "oy havar"
parçalanan bir gırtlak gibi ve oyulmuş gözlerinden sağanak
tırpanların arasında bulandıkça bulanıyoruz da
tılsımını yitirmiş bir ekmek kokusu gibi yarin buğusu
"oy canım" diyorsun "sen getir üstümü
bir umudum sendedir"
gel!
gel gidelim dosta doğru
gel! gel gidelim dosta doğru
gel!
gel gidelim dosta doğru
gel!
gel!
gel!
gel!
gelsen ey ölüm!
ey ölüm sen gelsen
ey ölüm ey ölüm gelsen
gelsen ey ölüm!
çığlıklarımızın arabesk geldiği bu, bu yer neresi
kimin yurdu
çığlıklarımızın duvar diplerinden ince ince ağlayıverdiği çocuk gülümsemeleri kimin gülümsemelerinden kaçmış gelmiş bu çocukların yüzlerine
ve hallarımızı deyiverdiğimiz o hallar ki
o hallar ki…
en leylim gecede ölücen
sen ben biz biz olacağız
leylim gecede tutar yalnızlığı
dolanırken sokakların bu şehrin arkasındasın
bin yıl evvel de aynıydı haykırışlarım
yetmiş yedi bin yıldır
yetmiş yedi bin yıldır yar koynundan uzaktayım
yetmiş yedi bin yıldır
yetmiş yedi bin yıldır yar koynundan uzaktayım
oy havar!
yaktığın ranza aşkına!
gözlerin uyan bu cilvere!
bu, bu yazgı aşkına!
duy!
duy diye!
duy diye. duy diye kendi kanımızla demleniyoruz.
sakın sorma bu hallarım nedir
ne şehidim ben ne de gazi
sakın da sorma bu hallarım nedir
ne şehidim ben ne de gazi
ucundan acık niyaz, niyaz, niyaz, niyaz
yaşıyom öyle!
yaşıyom öyle!
yaşıyom öyle!
yaşıyom öyle!
eğer arar isen
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım
hay!
bu gözüne kıymık kaçmış yüzyılın buralarında
ve senin oralar dediğin yine buralarda
yurtsuz, günebakan kokusunu ciğerlerine pür yara kılmış bizden biriysen
gel, gel, gel, gel,
gel,
gel,
gel, gel, gel, gel,
gel!
neden böyle haykırır neden böyle böğürürüz
niye
sormuş musun
yaradır bu yara
yaradır bu yara
gelenden gidenden yaradır bu yara
aynı suyla bakir
niçin gitmez yıldız dağı, dumanın
ben de bildim şu dağların şahısın
gerçek erenlerin nazargahısın
pir sultan abdal'ın seyrangahısın
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
biz de bildik bu dağların pirisin
gerçek erenlerin seyrangahısın
this is a legit masterpiece, Murat is a living legend. I'm glad he did a fast recovery and now he's back at his music. I wish I was in Turkey and could go to his concerts.
Keske önceden kesfetseydim... Cok iyi ruhuma dokunuyor❤
bu sarki 4 sarkilik "studyo 2000 kayitlari" albümünden dogaclamamiz sonucu olusan bir sarkidir.. vokal : murat toktas, piyano: devrim ck perkusyon: 'dede' murat öztürk, klasik gitar: 'hemo' ahmet öztürk. kayit tarihi : 1998, stüdyo 2000 , tünel istanbul.
sen yer yüzünde Türkçe dilinde yazılmış yegane en büyük, müzik resitalisin
Sene 2024 hâlen buradayız..
I've been following your work since 'Crossing the Bridge': this is a statement that moves me to tears (without knowing the translation)!
Wow!!! Emotionally fully picked up!
2021 buralardayız ...ama nasıl güzeliz ..
adamsın
Hâla burdayız güzel insan
For the people who curios about the lyrics and don't know Turkish, I've tried to translate lyrics of this song. I hope it works.
Let past go
I don’t know what fate has on got on us
It expects rose in the coldest time of winter
I don’t know what that “leyli” (leyli means, beautiful as night) has got on us
It expects rose in the coldest time of winter
Who is that? Where is he/she coming from and where is he/she going?
My aspects, my Anatolian aspects
In the meantime, she wear anklet and crossing over the pond, “oy” bride “oy” (oy is a way of sigh)
It expects rose in the coldest time of winter
they are waiting near to the Beşiktaş (a place in İstanbul) pier
That cavity which Orhan Veli (a poet who died in 1950) fell inside is still open in Üsküdar (a place in İstanbul)
Maybe in Kadıköy (a place in İstanbul)
Maybe in Hakkari (a city in Turkey), they are cutting a throat of a child
Maybe, in the one of the Beyoğlu (a place in İstanbul) gardens
We are boozing like Babel. We are boozing.
We are boozing.
Also, there is being onto.
That time which has a incision tummy, who was not taken by it?
Also, there is being onto. There is, my dear, there is.
Someone who are so far away, oy havar (havar means, a person who wear white)
Like a broken larynx and downpour from carved eyes
We are becoming turbid and on in between scythes
Darling’s mist is like smell of bread which had lost its charm
You are saying “oy” dear, “you complete me
A part of my hope is in you”
Come!
Come! Let us to go the comrade
Come!
Come! Let us to go the comrade
Come!
Come!
Come!
Come!
I wish you come, death
“Ey” (an article to call something, status or someone) death, I wish you come.
“Ey” death, “ey” death, I wish you come
I wish you come, death.
Where is this place which our screams sound as if Arabesque
Whose homeland?
These smiles of children, that has our screams crying finely at the beside the walls
Whose face did they escape from to these children’s face?
And the aspects which we told our aspects to
Also those aspects.
You my “leyli”, you will die in night
We will be you, me, and finally us
My “leyli” keeps the loneliness in the night
When you are walking around the street, you are behind this city
My outcrying was same even one thousand years ago
For seventy seven thousand years,
For seventy seven thousand years I am far away from darling’s bosom
For seventy seven thousand years,
For seventy seven thousand years I am far away from darling’s bosom
“Oy havar”
For the sake of bunk that you lied down
For the sake of wiles which matches with your eyes
For, for the sake of this destiny
Hear!
In order to you hear
In order to you hear, we are boozing with our blood
Never ask that what are these aspects of me
“I am neither martyr nor veteran”
Never ask that what are these aspects of me
“I am neither martyr nor veteran”
“Only just Niyazi, Niyazi, Niyazi, Niyazi” (this is an idiom, there is a story for Niyazi, he died in vain)
I am living like this
I am living like this
I am living like this
I am living like this
If you search
Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade!
Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade!
Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade!
Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade!
Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade!
Hereabout in this century that has a splinter in its eyes
And hereabout which you are calling as out there
Without homeland, if you are someone who sacrificed the smell of sunflower, with full of wound into your heart, if you are one of us
Come, come, come, come
Come
Come
Come, come, come, come
Come!
Why are we shouting out like this and bellowing like this and on
Why?
Have you ever asked?
This is wound, wound!
This is wound, wound!
This is wound from back and forth, this is wound!
Virgin with the same water
Why your smoke doesn’t go far away from you, Yıldız Mountain? Your smoke
I got you are the shah of these mountains
You are the place of real saints (Eren means saint but they are articles for different religions)
You are the auditorium of Pir Sultan Abdal (P. S. Abdal is a poet who lived in 16. century)
Why your smoke doesn’t go far away from you, Yıldız Mountain?
We got you are the sage of these mountains
You are the auditorium of real saints.
Eline emeğine sağlık
Thanks awfully!
Sizin varlığınız ve sizi dinlemek çok bambaşka bir şey. En büyük bunalımlarımdan kurtuluşum aynı zamanda en büyük bunalımlarım..... Nasıl yapalım bu işi.....
Seni dinlerken evreni hissediyorum....
Bu zamanlar başlamıştı yine bu zamanlar bitiyor. İnsan kendini tekrar eden bir kısır döngüdür
Bu şarkıyı yeni keşfetmenin hüznünü yaşıyorum. Bir o kadar da mutluyum. Memleket derdine dalıp gidiyorum bu şarkıda. Gelsen ey ölüm gelsen, dinlemekten bıkmayacağım 🌹
Türkiyenin 100 yıl ilerisinde bir yetenek.
30 Mart, 2024 ve buradayım. Buradayız.
Bin yıl evvelde aynıydı haykırışlarım
Yetmiş yedi bin yıldır yar koynundan uzaktayım ...
Stunning music and images. Thank you.
Sigaramı yaktım ve düşündüm ne düşündüğümü bile bilmeden sadece düşündürdü beni yaşadığım her şeyi sorgulamaya başladım... nasıl bir etkidir bu :)
Muhteşem.. Büyülü Anadolu ezgileri, ne yazık ki değeri bilinmiyor..
Bir iz bırakmak istedim sadece… 2024
Önce sizleri geç dinlemenin hüznünü yaşamıştım. Daha sonra ya hiç fark etmemiş olsaydım dedim kendi kendime. Sizleri dinlerken Anadoluyu hissediyorum. Böyle güzel insanlar hep var olsa...🌹
Yediklerinizin hayatımıza bu kadar etki edeceğini kim bilebilirdi kiii
Canlı gördüm, izledim. Seni dinlemek çok güzel bizon dost Murat. ❣️
Ölümde yaşamda insan olan hayvanın uydurduğu şeyler. Birçoğumuza samimiyetsiz gelen bu sözler yine uydurduğumuz gerçeklik ile yüzümüze çarpıyor. Benim için gizemini koruyan tek uydurmaca 'sevgi'. (2023 aralık 17)
sevgi neydi 🐿
@@mhnjr.svdsdmr3659 Sendin
Emekti
Gelin bir olalım bu parçanın altında sesimiz bir çıksın, birlikte susalım.
Dumanlı bir gecede Andrei Tarkovsky - Bir Delinin Haykırışı isimli baştapıtın hemen ardından TH-cam algoritmasının bu başyapıtı vermesi.. Daha iyisi olmazdı
duy,duy!
duy diye kendi kanımızla demleniyoruz.
duyamazdım kendi nabzımı bile kanımın gürültüsünden
kayboldum, nerede ruhum?
yetmis yedi bin yildir yar koynundan uzaktayim.
Olağanüstü her şey olağanüstüydü...
Ağzına sağlık dostum
Orhan Veli'nin düştüğü çukurdur kalplerimiz.
9 sene sonra gelen yorum.. Evet gene moralim bozuk , her moralim bozuk olduğunda kulaklığımı takıp full ekran izler ve dinlerim şu anda da öyle yapıyorum. En son bu şaheseri dinlediğimde intihar edesim geliyordu ki hala öyle. Demleniyoruz heralde .. Evlendik bi bok olamadık hep şikayet hep yetememezlik geleceği görememek hep yitik umutlar. Gel gidelim dosta doğru diyor üstad.. Ey ölüm..
Ah oyle demeyin abicigim anliyorum hayat bazimiza ustedigimiz gibi gorunmeyebilir ama her ne olursa olsun yasamaya deger
Ben de ne zaman yıkıldığımı hissetsem Ahmed Arif ustadin anadolu şiirini kendi sesinden dinlerim beni tekrar ayaga kaldirir size hayatta dayanmak icin sabir diliyorum abi saglicakla kalin
Murat abi candır siyasiyabend candır
Ulan şu video sanki şarkı baz alınarak hazırlanmış.
O kadar uyumlu ... Ulan az ağlatmadın oy....oyyyyyyyyyyy..
kendi kanımızla demleniyoruz..
Hic ama hiç eskimeyecek bir şarkı
10 saatlik olsun dinlerim
Mais que c'est beau et fort...
delirdim abiler delirdim yardıma ihtiyacım var
Bilmem, şu feleğin bizde nesi var.
hep buradayım.
@@mehmetraci8174 bu yoldan devammm
Şarkı insanın içine işliyor resmen
Ahmet arif tadında..
3-4 defa üst üste dinledim. ne kısa şarkıymış bu amk dedim her seferinde. sonra 19 dakika olduğunu görünce hayatımda yaşadığım o 19 dakikalık boşluğu sorguladım. aklıma gelen ilk ve tek soru "neredeydim ben?" oldu.
Vayy aq
Bektaşi aşığıydım Bektaşiliğe bulandım da çıktım. İyi ki varsınız. 🙃
Offf. Çok etkileyici. . .
heykeli dikilesi insan!
sen söyle sonra bütün kötüler sussun..
Kayboldum buluştu ruhlarımız.
Samsara'dan görüntüler var ama tamamı ona ait değil. Yine de izlemenizi tavsiye ederim, çok sağlam belgeseldir.
Yaşıyom öyle !
Eğer arar isen
Gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım Hay
işte bu siyasiyabend etkisi
Yetmiş yedi bin yıldır Yâr koynundan uzaktayımn
OKUR YAZARIM SENİ
..... x x x
Ayçiçeği misali, sana döner dururum,
Bil ki hiç dokunmadan, sevebilirim seni...
Yıldızlar arasında, bir tek seni bulurum
Sana sarılmadan da, sevebilirim seni.
..... x x x
Aşk tenim de değil de, yüreğim de sevdiğim
Kuşların telaşında, arar bulurum seni...
İlk defa bu gece de, yüreğinden sevdiğin,
Düşüverdi kaleme... Okur yazarım seni
..... x x x
Sorsalar “kimsin?” diye, Kopuz çiçeğim derim
İçim dışım sen oldun, bende yaşarım seni...
Seni bana tanıtan, Tanrıma şükrederim
Cam kafesim içinden, bana buldurdu seni!
..... x x x
Farzet telli turnayız, aynı düşle karılmış
Dünya penceresinde, bana sarmışlar seni...
Yılgın Yağmur’un gönlü, gönlüne aratılmış
Sende bulurlar beni, bende bulurlar seni.
..... x x x
Aşiyansız, 10.07.20 - 03.17 Y.Y.
.................
burasi nevada arkadaslar ben de zamaninda gitmistim colde burning man festivali.selam murat guzel olmus
barış kocatürk abimden selamlar depresif zamanlar…
gerçekten çok güzel. ❤️
Great video, love it.
dostum klip süperler ötesi videolar mükemmel
Harika
Uzaktan eğitim kötü birisi. Hoca slaytı olduğu gibi okudu moralim bozuldu. Demhat bugün ikinci kez düştü yine çözümü bizon abimizde bulmaya geldik ve bırak geçen geçsin dedik
Ben 2 hafta önce neler yaşamışım yav yorumları okumak için geldim görünce hatırladım :) neyse bizon abimize tekrar saygılarımızı sunalım
:))
3 yıl sonra tekrar geldim görünce buraya yazdığımı hatırladım gerçekten zor zamanlarmış. Ah beeee
Geceleri alkolün yerini tutan şey.
Bu harika
Ya bu mix'i kim yaptı böyle Onur Bey kendime gelemedim daha kaçıncı tekrar oldu yorum atmak yeni aklıma geldi elinize sağlık.
gel de gidelim dosta doğru
gidelim
Şarkının altyapısında yatır var
2024 den eyvallah
selamlar size, öyle güzel oluyor ki izlerken.. saatler geçiyor. merak ettiğim görüntüler nerden?
Telif yiyecek diye çok tırsıyorum :/
Hâlâ burdayız :)
Murat abinin askerleriyiz ulaaaaa n
basyapit lan bu basyapit...
İnsanın içinde koskoca bir evren var .
Evren sığdırılmış ...Herkes kendi evreninin astronotu olmalı bence .
ben kendi evrenimin astronotuyum tarif edilemez sonsuz bir akışa geçiyor insan ...
abi siz nerelerdeydiniz uzun zamandır bekliyoruz sizi. ağzınıza enstürmanlarınıza sağlık
Son bilmem kaç dinlememde yorum atamamışım hüüüüğk
Bu sanati herkez duyabikir ama hisedemez.
Bırak bulanalım...
please... english or spanish translations... its' so beautiful
its so hard to taranslate l think.
Translation was made
Halim Turkoglu
1 hafta önce
For the people who curios about the lyrics and don't know Turkish, I've tried to translate lyrics of this song. I hope it works.
Let past go
I don’t know what fate has on got on us
It expects rose in the coldest time of winter
I don’t know what that “leyli” (leyli means, beautiful as night) has got on us
It expects rose in the coldest time of winter
Who is that? Where is he/she coming from and where is he/she going?
My aspects, my Anatolian aspects
In the meantime, she wear anklet and crossing over the pond, “oy” bride “oy” (oy is a way of sigh)
It expects rose in the coldest time of winter
they are waiting near to the Beşiktaş (a place in İstanbul) pier
That cavity which Orhan Veli (a poet who died in 1950) fell inside is still open in Üsküdar (a place in İstanbul)
Maybe in Kadıköy (a place in İstanbul)
Maybe in Hakkari (a city in Turkey), they are cutting a throat of a child
Maybe, in the one of the Beyoğlu (a place in İstanbul) gardens
We are boozing like Babel. We are boozing.
We are boozing.
Also, there is being onto.
That time which has a incision tummy, who was not taken by it?
Also, there is being onto. There is, my dear, there is.
Someone who are so far away, oy havar (havar means, a person who wear white)
Like a broken larynx and downpour from carved eyes
We are becoming turbid and on in between scythes
Darling’s mist is like smell of bread which had lost its charm
You are saying “oy” dear, “you complete me
A part of my hope is in you”
Come!
Come! Let us to go the comrade
Come!
Come! Let us to go the comrade
Come!
Come!
Come!
Come!
I wish you come, death
“Ey” (an article to call something, status or someone) death, I wish you come.
“Ey” death, “ey” death, I wish you come
I wish you come, death.
Where is this place which our screams sound as if Arabesque
Whose homeland?
These smiles of children, that has our screams crying finely at the beside the walls
Whose face did they escape from to these children’s face?
And the aspects which we told our aspects to
Also those aspects.
You my “leyli”, you will die in night
We will be you, me, and finally us
My “leyli” keeps the loneliness in the night
When you are walking around the street, you are behind this city
My outcrying was same even one thousand years ago
For seventy seven thousand years,
For seventy seven thousand years I am far away from darling’s bosom
For seventy seven thousand years,
For seventy seven thousand years I am far away from darling’s bosom
“Oy havar”
For the sake of bunk that you lied down
For the sake of wiles which matches with your eyes
For, for the sake of this destiny
Hear!
In order to you hear
In order to you hear, we are boozing with our blood
Never ask that what are these aspects of me
“I am neither martyr nor veteran”
Never ask that what are these aspects of me
“I am neither martyr nor veteran”
“Only just Niyazi, Niyazi, Niyazi, Niyazi” (this is an idiom, there is a story for Niyazi, he died in vain)
I am living like this
I am living like this
I am living like this
I am living like this
If you search
Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade!
Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade!
Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade!
Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade!
Come! Let us to go the comrade, let us to go the comrade, let us to reach the comrade!
Hereabout in this century that has a splinter in its eyes
And hereabout which you are calling as out there
Without homeland, if you are someone who sacrificed the smell of sunflower, with full of wound into your heart, if you are one of us
Come, come, come, come
Come
Come
Come, come, come, come
Come!
Why are we shouting out like this and bellowing like this and on
Why?
Have you ever asked?
This is wound, wound!
This is wound, wound!
This is wound from back and forth, this is wound!
Virgin with the same water
Why your smoke doesn’t go far away from you, Yıldız Mountain? Your smoke
I got you are the shah of these mountains
You are the place of real saints (Eren means saint but they are articles for different religions)
You are the auditorium of Pir Sultan Abdal (P. S. Abdal is a poet who lived in 16. century)
Why your smoke doesn’t go far away from you, Yıldız Mountain?
We got you are the sage of these mountains
You are the auditorium of real saints.
Hiç gidemediğim bir yerdeyim.
illa diye söylemedim ama anadoluda dolşınca insan buradakilerden daha etkili görüntüler yakalıyor ve bu sözlerle bir Türk inasnının yüzü daha birbirine oturabilirdi. ben fotoğrafçıyım o gözle baktım anlatabilyorumuyum?
Kendisini bugün beşiktaşta avşarda gördüm konuşmadım diye pişman oldum
vimeo.com/37071868
vimeo.com/31426899
şimdilik bu iki videoyu bulabildim. diğer görüntüler neredense bulursam onları da gönderirim.
can anyone help me with the lyrics to this beautiful song?
Bu yorumlamaya 🤌🙌🫶👏👏👏👏👏👏
hecne yox, 1 gun Insallah ideyalarimi heyata kecire ve bu islerde senin de musiqilerinden istifade etmek nesibim olsun
En leylim gecede beğenin de arada öleyim
en iyisi
Belgesel niteliği taşır!
sevgiler
7:25
siya bey napıyosunuz
selam olsun
Şu koca karnı yarilı zaman kimleri almamış ki
bu video'da cok guzel ama siyasiyabend istanbuldur, beyoglunun her kosesidir.. o temada bir video olsa harika olurmus :)