Sûzidil Mevlevi Âyin-i Şerîf'i - Zekâi Dede Efendi

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 22 พ.ค. 2023
  • Dinî mûsiki tarihinin önde gelen birkaç simasından biri olan Mehmed Zekâi Dede 1240 (1824-25) yılında İstanbul Eyüp’te Cedîd Ali Paşa mahallesinde doğdu. Babası Cedîd Ali Paşa Camii imamı hâfız Süleyman Hikmetî Efendi, annesi Zînetî Hanım’dır. İlk eğitimini Lâlîzâde Seyyid Abdülbâki Efendi İbtidâî Mektebi’nde yaptıktan sonra amcası hâfız İbrahim Zühdî Efendi’nin yanında hıfza başladı, bir taraftan da babasının hat derslerine devam etti. On dokuz yaşında hâfızlığını bitirdiğinde babasından da hat icâzeti aldı. Ayrıca Balçıklı Hoca Ali Efendi’den Arapça ve mantık okuduğu sırada Hamâmîzâde İsmâil Dede Efendi’nin talebelerinden Eyyûbî Şâhinbeyzâde Mehmed Bey’den ilk mûsiki derslerini alarak meşke başladı. Bu arada Mısırlı Mustafa Fâzıl Bey’in (Paşa) Eyüp Bahariye’deki konağına mûsiki muallimi oldu ve 7 Haziran 1845’te onunla birlikte Mısır’a gitti. Bir ara İstanbul’a geldiyse de (1851) tekrar Mısır’a döndü. Mustafa Fâzıl Bey’in Mart 1858’de İstanbul’a gelmesinin ardından ölümüne kadar (1875) maiyetinden hiç ayrılmadı.
    1864’te babasının hacda vefatı üzerine onun imâmet görevi kendisine intikal etti. Bunun yanında, Eyüp’teki Mihrişah Vâlide Sultan ve Şah Sultan ibtidâî mekteplerinin sülüs ve nesih hattı muallimliğiyle görevlendirildi ve hayatının sonuna kadar bu göreve devam etti. Aynı yıl Yenikapı Mevlevîhânesi postnişini Osman Selâhaddin Dede tarafından sikkesi “tekbirlendi”; 4 Mayıs 1868’de seyrüsülûkünü tamamlayıp Mevlevî oldu. Mustafa Fâzıl Paşa’nın ölümüyle büyük bir sarsıntı geçiren Zekâi Dede, 1876’da Dârüşşafaka Mektebi’nde fahrî olarak başlayıp 1883’te asalete geçtiği mûsiki muallimliğiyle, 18 Haziran 1885’te Bahariye Mevlevîhânesi kudümzenbaşısı Ârif Dede’nin ölümünün ardından getirildiği kudümzenbaşılık görevini de vefatına kadar sürdürdü. Zekâi Dede’ye “dedelik” unvanının tarikat çilesini doldurmadan kudümzenbaşılık dolayısıyla verildiği de burada özellikle belirtilmelidir. Zekâi Dede 24 Kasım 1897 tarihinde vefat etti, ertesi gün Eyüp Sultan Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra Eyüp Gümüşsuyu’ndaki Kâşgarî Dergâhı civarında bulunan aile mezarlığına defnedildi. Talebelerinden Ahmet Avni Konuk onun vefatı üzerine yazdığı, “Ey bülbül-i hoş-nevâ hâmûş ol” mısraıyla başlayan manzumesini sûzidil makamında ve kâr formunda bestelemiştir. Zekâi Dede’nin oğlu Ahmet Irsoy (ö. 1943) son dönemin önemli mûsikişinaslarındandır.
    Dinî ve din dışı mûsiki sahalarında bestelediği pek çok eserle Türk mûsikisi bestekârları arasında önemli bir yer edinen Zekâi Dede, yetiştirdiği talebeler vasıtasıyla zengin bir repertuvarın günümüze ulaşmasında köprü vazifesi görmüştür. Mûsikiye dair ilk derslerinin ardından bir yıl içerisinde on civarında fasıl geçmesinin yanı sıra bazı şarkı ve ilâhiler bestelemeye başlamıştır. Bu arada hat derslerini de ihmal etmemiş, bir yıl kadar Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den sülüs ve nesih meşketmiş, bu hocasının delâletiyle Hamâmîzâde İsmâil Dede’den mûsiki dersleri almıştır. Onun İsmâil Dede’den meşkettiği ilk eser Rauf Yektâ Bey’in ifadesine göre (Esâtîz-i Elhân, s. 14) Zaharya’nın segâh makamındaki, “Çeşm-i meygûnun ki bezm-i meyde cânan döndürür” mısraıyla başlayan murabbaı, Ahmet Irsoy’a göre ise (Türk Musikisi Klasiklerinden Mevlevî Âyinleri, XVI, 815) İsmâil Dede’nin hicaz makamındaki, “Ey çeşm-i âhû hicr ile tenhâlara saldın beni” mısraı ile başlayan nakış bestesidir. İsmâil Dede Efendi’den bazı fasıllar geçen Zekâi Dede onun evinde tanıştığı Dellâlzâde İsmâil Efendi ve Sermüezzin Rifat Bey’den de faydalanmış, Kahire’de bulunduğu sırada ünlü müzisyen Şeyh Muhammed Şehâbeddin ile görüşerek ondan Arap mûsikisinin özelliklerini öğrenme imkânı bulmuştur. Dinî mûsikinin şuğul formunda başarılı eserler vermesinin sebebi de bu ilgi olmalıdır. Eserlerinde klasik üslûbun ifade özelliklerinin kuvvetle hissedildiği Zekâi Dede Hamâmîzâde İsmâil Dede Efendi’den sonra XIX. yüzyılın en büyük bestekârı kabul edilir.
    Mâye Ayîn-i Şerîfi, Hoca Hafız Mehmed Zekâi Dede’nin bestelediği ikinci ayînidir. Bu ayîn ilk olarak 30 Ocak 1884’te önce Yenikapı Mevlevîhânesi’nde, sonrasında da Bahariye Mevlevîhânesi’nde icra edilmiştir.

ความคิดเห็น • 5

  • @cakmaksadan7781
    @cakmaksadan7781 4 หลายเดือนก่อน +2

    ‘Sus! Söz, bu alemdendir. Şu zalim dünyayı bırak!’ -üçüncü selam-

  • @talkative2002tr
    @talkative2002tr 3 หลายเดือนก่อน +1

    Ah güzelin aşkına hâlâtına
    Yandı yürek aşk harârâtına

  • @justinleclairabdullahqasim117
    @justinleclairabdullahqasim117 3 หลายเดือนก่อน

    Alhamdalillah La Illaha Ilallah Muhammadur Rasululah Salalahu Alahi Wa Salaam InshAllah

  • @cakmaksadan7781
    @cakmaksadan7781 4 หลายเดือนก่อน +1

    ‘Ezelde olduğun gibi, renksizlik alemine ulaşınca;,orada Musa ile Firavunu barışmış olarak bulursun’ Mesnevi c-1 B-2467

  • @Turk_er06bjk
    @Turk_er06bjk 2 หลายเดือนก่อน

    Mevlevi tarikatinda olan kardeş varmi bilgi almak istiyorum