Fotoğrafçılık ve kameramanlık okudum premiere proyu kendim öğrendim, retouch kendim öğrendim, ISO, enstantane, diyaframı kendim öğrendim. Hani diyorsun üniversitede ekipman olur öğrenirim o da yok. TH-cam'da daha çok şey öğreniyorum. Akademisyenlerin hiçbiri bilmiyor. Mezun oluyorsun iş veren sanıyor ki İlker Canikligil'in asgari ücrete tabi versiyonu. Ulan 13 yaşındaki TH-camr Amerikalı çocuk benden daha fazla ekipman görmüştür, bilgisi vardır.
Halihazırda bir üniversitede sinema yüksek lisans öğrencisi olarak bu söylediklerini tamamiyle onaylıyorum. Üniversitede profesörlük yapan hocaların çoğu - aralarında özel bir iki kişi çıkabilir diye tümü diyemedim - teknolojiden bihaber. Bilim insanı değil tam bir memur kafasıyla çalışıyorlar. After Effect, Nuke, Cinema 4D, Premier Pro vs. emin olun isimlerini bile ilk kez duyanlar var. Bilgisayarı bile açarken zorlanan hocalar var ki bu gözler gördü bunları. O nedenle topu taca atarak daha sanatsal, böyle daha az efektli yani daha basit alanlarda at koşturma çabasındalar. Ana akımda iş yapmak isteyenlere de nefretle bakıyorlar. İlker CANİKLİGİL'in bizler bu işi yapamayız yorumuna sonuna kadar katılıyorum.
Altı ay kadar önce İsveç'in bir kasabasına tasindik beni en çok şaşırtan şeylerden birisi adamların yaptıkları her iste inanılmaz detaycı düşünmeleriydi, örneğin adamın ufacık bir bahçesi var cimleri biçecek kulaklığını takıyor özel elbise giyiyor cim biçme traktörüne biniyor öyle başlıyor bu özen her alanda hakim imkânım olsaydı görsel olarak destekleyebilseydim daha iyi açıklayabilirdim.
İzlerken delirdim resmen. hepsi kendimce sorduğum sorular. Verdiğiniz cevaplar kısmen kendimce bulduğum cevaplar. Sorunun en etkili çözümünün iletişim olduğunu düşünen biri olarak video boyunca şöyle bi hissiyat içerisindeydim. İlker canikligil geoffrey ve ben bir ortamda oturmuş konuşuyoruz. Ama şu var ki ilker soru soruyor cevaplıyor geoffrey soruyor cevaplıyor ama ben sadece dinliyorum fikrim olmadığından değil dilsiz misali konuşamadığımdan. Buna binaen video boyunca aradığınız (aradığımız) çözümü daha geniş kitleler içerisinde bu mevzuuların dile getirilmesinde görüyorum. Dileğim geniş kitlelerin katılabileceği soru soran çözüm odaklı cevap sunulabilecek konferanslar vermenizdir. Aksi takdirde 20 dk lık videoda hayati bi konu ortaya koyulmuşken sizin saçınızdaki boyayan yorum yazmaya devam edecekler. Gerçi yazan yazsın bana ne ama batıyor gözüme bok videonun altına bok yorum yaz diyesim geliyor ama o zaman da haklıyken haksız olurum heralde. Doluyum ama yorum diye roman yazmak istemiyorum
Size "kendini beğenmiş, sadece eleştiren ama üretmeyen, vb." eleştirileri yöneltenlerin psikolojisini anlayabiliyorum. Ülkemizde işinin uzmanı, bildiğini paylaşan, durumun niteliğini tüm çıplaklığı ile ortaya koyan herkese bu tepkiler verilir. Çünkü ne yazık ki kültürümüz ve eğitim sistemimiz kendini ve gerçeği olduğu gibi kabul etmeme üzerinedir. Sizin gibilerin gerçeği şak diye göstermesi pek çok kişi üzerinde şok etkisi oluşturmakta. Halbu ki sizin gibilerin artması çok önemli... Sizin gibilerin her zaman cesaretli olması çok önemli... Değişimin belki bir kıvılcımı olabilir... Çok kaliteli, mütevazi, saf, nötr ama bilgi yoğunluklu videolar yayınlıyorsunuz. Tebrik ederim. Pek çok kişi, durumun yalın fotoğrafını ortaya koyuşunuzu "sürekli eleştiriyor" şeklinde algılıyor olsa da aslında, belki de hiç bir zaman yapamayacak olan bende bile inanılmaz şekilde kısa film yapma isteği oluşturuyorsunuz. Verdiğiniz bilgileri doğru anlayan ve dikkat eden, denemekten korkmayan herkes yapabilir ve deneyim edinmeyi amaçlarsa başarabilir demek istiyorsunuz. Yani büyü yok! Akıl, bilgi, çaba ve deneyimlemek ve tekrar denemek var diyorsunuz. Bu mesaj çok ama çok anlamlı ve değerli... Çok teşekkürler... :)
Bizim kültürümüzde bir işi eleştirdiğinizde, o işi yapan kişi eleştiriyi kendi üstüne alınıyor. Sanki adamın kendisine küfretmişsiniz gibi bozuluyor. Oysa öyle değil, senin şahsına bir şey söylemiyorum halbuki, bu yaptığın işin daha iyi olması için düşüncelerimi paylaşıyorum. Aslında anlasa ortaya koyulan katkıyı, teşekkür eder, "ben bu açıdan bakmamıştım, ben öyle görmemiştim, teşekkür ederim. Bunlara dikkat edeceğim bundan sonra" der. Ya da "Sen öyle diyorsun ama ben bu eleştirine katılmıyorum. Bu konuda benim yaklaşımım şuydu, ben şunu hedefledim o yüzden böyle yaptım" diye kendi yaklaşımını savunur. Eleştiriyi doğru anlayan, kendisini geliştirmek için kullanan çok az insan vardır sanırım toplumumuzda...
Sevgili İlker hocam ve onun nezdinde tüm FluTV ekibine, Öncelikle binlerce kez teşekkürler. Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri mezunuyum, şu anda Almanya'da yaşıyorum ama keşke aynı dönemlerde okulda olsaydık da sizi fiziksel olarak da tanımış olabilseydim. Tüm programlarınızın her bölümünü onar kez izlemiş olabilirim. Bayılıyorum! Hastasıyım! Kendinize has, aşırı eğlenceli üslubunuzu kendi fikirlerime de çok yakın bulduğum için, genellikle alkış ya da saygı duruşuyla bitiriyorum her videoyu. Alanlarımız farklı olsa da söylediğiniz her cümle tüm akademik alanlar ve gerçek hayatta yanlışları düzeltme çabası gösteren; düşünen her bir birey için çok aydınlatıcı. Bu video için ise 18:27 ve sonrası özellikle şahane! Geoffrey muhteşem bir update oldu gerçekten bu program için, yolun açık olsun Geoffrey! "Size çok saygı duyuyorum!" Sevgiler
"Bizim işimiz parayla değil kardeşim " derkenki vurgu bir kez daha iyiki bu kanalı keşfetmişim dedirtti. Biz seni çok iyi anlıyoruz İlker Canikligil😉 Flu tv yi her nereye taşımak istiyorsanız yolunuz hep açık olsun...
Son 10 yılımı yurtdışında çalışarak geçirdim. Kısa bir süre ülkeye gelip çalışmaya çalıştım ama 10 yıl öncesindeki yurtdışında kaçtığımdaki seviyenin de çok altına inmiş. Çalışma kalitesi açısından dağlar oluşmuş. Ayrıca Türk halkının zevksiz olmadığını çok iyi gördüm. Ülke bizi bu hale getiriyor yoksa estetik anlayışı müthiş olan bol bol insanımız yurtdışında çeşitli ve iyi yerlerle yer buluyor.
@@subutaynoyan5372 isim vermedim. Çok denk geliyorum. Insanımız zevksiz değil. Hatta iddiayı arttırayım, bu topraklardan büyümüş ve sonradan yurtdışına giden çok yetenkli bir dolu insan var. Olay yetenek değil, olay bu yeteneklere sahip çıkamamak veya saygı göstermemek. Fakat düşünüyorum, bu durum her alan için geçerli. Sadece yetenek ile ilgili değil. Bilim adamından mühendise kadar durum aynı.
Bilgi birikimi (accumulated knowledge), bi doğrunun ortak akıl haline (common sense) gelmesi için kayıtlı olan bilgiye değer verilmesi gerekiyor. Defter tutma, daha önceki işlerini arşivleme vs.'yi diyelim ki yaptık: 1- Merak eksikliği, 2- Merak eden ve bilgi birikimine sahip olanın buluşamaması, 3- Öğrenmeyi öğrenme becerisi edinilememesi, 4- Öğretme metodunun uygun olmaması, 5- Öğretenin öğrenmeyi olumsuz etkileyen tutumu, 6- Materyal ve içeriğin yetersizliği, 7- Kazandırılacak becerinin, öğretilecek şeyin zor olmaması ve gereksiz tekrarlar, mevcutsa yine o transfer yine gerçekleşmeyecek veya kısmi gerçekleşecek. Düşündüklerimizi daha kafamızdan çıkarıp kağıda, ses kaydına, videoya aktarmaya üşeniyoruz, daha bu arşivleme kaydetme nasıl olacak, hangi şablon, metod izlenecek bilmiyoruz, bilmediğimizi de kabul etmiyoruz ki kabul etsek belki yine öğretilmediyse, hiç bir yerde görmediysek bile deneme yanılma ile kendimize özgü bir bilgi kayıt şablonu üretebilirdik. Bilgiyi, beceriyi nasıl bizim gibi insanlara aktarılabilecek şekilde kaydedebileceğimizi bilmediğimizin kabulu ve bu bilgiyi gönderme-alma motivasyonunu oluşturmaktan başlanmalı. Kanalın özeti gibi video olmuş. Birinci sezon bitti.
Türkler kendini beğenmiyor değil hocam kendini çok beğeniyor, Emrah hoca bir keresinde olmak istemiyoruz olmuş olmak istiyoruz demişti, valla çok doğru söyledi. Berberinden minibüs şoförüne soralım kalp ameliyatı yapabilir misin diye, yapamam diyen çok az çıkacaktır ama muhtemelen elindeki işi doğru düzgün yapamıyordur. Herkes olduğu için bizim ülkede birilerinin gerçekten bir şey olması çok zor.
Londrada Beşiktaş maçını izleyebilmek için Trabzonlular Lokaline gittim, masada okey oynayan 4 kişinin yanına oturdum maçı izliyorum. İçeri biri girdi Havalandırma Tesisatından anlayan var mı dedi? Aynı anda masadakilerin hepsi ben anlarım dedi. Hiç unutmuyorum :) Türkler hiç bir şey olamayıp Her şey olabilen tek millettir
21 yaşındasın yönetmen olmuşsun “az para kazanıyorum” diyorsun. Oğlum sen kimsin ya😂😂 senin yönetmen olabilmen bu ülkede bir şeylerin yolunda gitmediğini göstermiyor mu 👊🏻🤣 harika👏🏻👏🏻👏🏻
Eleştiri etmek güzeldir ancak çözüm yolunda savasmak daha güzeldir . Öğrenilecek herhangi bir şeyde kısa çözüm. 1-Okumak 2-Denemek 3-Yazmak Ayağa kalkın istediğinizi yapın.
Bu zamana kadar hiç yorum yazmadım ama abi ilker hocanın şu videodaki yorumları ve tespitleri bence bu zamana kadar ki flu tv in en iyi video olma ödülünü haketmiş(godfather filmi videosu hariç)...Başarılarınızın devamını diliyorum.İlker hocam yani bu emeklerinizin karşılığını aldığınızı zannetmiyorum(emrah hocam da hakeza) resmen amme hizmeti yapıyorsunuz.Yakında bir inşaat işim olucak yüklü bir mebla kazanıcam gibi kazanırsam ilk iş flu tv ye yatırım yapmak olucak...SEVİLİYORSUNU
600 yıldır İstanbul bizim mülkümüz fakat İstanbul’da yaşayanlar arasında üç kuşak İstanbullu bulamayız. Fatih’ten beri İstanbul’da yaşayanlar var mı ve nerdeler
arkadaş doğru söylemiş. sinema aslında bütün disiplinlerin ( resim - heykel - müzik - edebiyat - mimari) bir arada olduğu komplike bir eserdir. bunlara hakim olmayan sinema üreticisi ve tüketicisinin olduğu yerden iş çıkmaz. tek tük anca
Hocam sizin, Emrah Hoca ve Yalın Alpay'ın da etkileriyle şirketimizde kurumsallaşmaktan bir süre önce vazgeçtik. Daha tuvalet eğitimi olmayan adam bile var şirkette, nereye kurumsallaşıyosun anasını satiim. 2 senede 734 kere ihale kanunu değişen ülkede ben nasıl kurumsallaşayım? O yüzden biz de kendi yolumuzu bulmaya, habitatımıza uygun adımlar atarak verimli hale gelmeye çalışıyoruz artık. Uzun metrajlı filminiz olmamasına rağmen ufuk açtığınız için size teşekkür etmek istedim hsahashah.
Yahu baştan sona her cümlenin sonuna kadar doğru olduğu başka video görmedim. Her cümlesine "yahu cidden!!" diyerek katılıyorum, hepsini quote'layıp yazmak istiyorum ama paragraflar alır. Mekanların estetiksiz oluşundan, teknik konuları zerre bilmememize; ışıktan anlamamaktan framing yapamamamıza kadar... Nasıl çözülür? Bence, yeni jenerasyon filmmaker'lardan "bazıları" temelleri doğal olarak öğrenerek kendi işlerini yapacaklar. Neden Color Grading var, sound mixing neden çok önemli, stilizasyon'un hikaye akarımında, duyguları körüklemedeki önemini kavradığında ortaya iyi şeyler çıkacak. Plato Film okulundaydım, hiçbir öğretmen işi bilmiyordu ki ordaki öğrencilere bulaşsın bu zevk, istek ve en önemlisi bilgi. Bunu söylediğimizde ismimiz "hollywoodçu" oluyordu.
Abi malesef sanattan uzak bir toplumuz, ve bununla yüzleşmekten de korkuyoruz. En güzel açıklaması şu, dıj güçler yaptırtmıyor. Bunu söyledinmi herkes mutlu, biz bunu duymayı seviyoruz.
Konuya bir pazarlama akademisyeni olarak yaklaşacağım, biraz da tiyatro sosu olacak. Tiyatro tarihinde dönemlerde tarih öncesi de bulunur. Bir iletişim yöntemi olarak ortaya çıktığı düşünülen tiyatro, toplumsal ve bireysel aktiviteleri anlatmak için kullanılmış. Yani ava gidiyor insan, avladığı hayvanı ve davranışlarını aktarıyor. Hem işlevi hem de eğlence tarafı var. Ve tiyatro aslında bu yönüyle taklitle başlıyor; insan hayvanı da taklit ediyor, diğerlerini de. Taklit ederken nesneler de kullanıyor ve iletişimi güçlendiriyor. Atıyorum hayvan postlarını, kemikleri vb. kullanıyor. Taklitle başlayan bu dil sonrasında gelişiyor, çeşitleniyor. Taklit yeni ürün geliştirme konusunda da mevcut. Taklit, o know-how'a ulaşmak için bir yöntem. Çinliler tersine mühendislik konusunda gayet iyidir; Türkler de fena değildir. Ama Türkler, o ürünü tekrar üretmenin ötesine geçme konusunda isteksiz. Çinliler uzun yıllar büyük markalara ürettiler, kendi üretim avantajlarını kullandırmak için know-how transferini zorunlu kıldılar ve sonrasında kendileri de dünyanın en önemli ürünlerini üretmeye başladılar. Hatta 5G iletişim tipinin öncüsü tamamen Çinli şirketler oluyor. Huawei ve Google çatışması bile böyle bir savaşın sonucu. Taklit sonrasında süreci özgünlüğe yöneltmesi, kişinin o bilgiyi özümsemesiyle ve yeni bir bilgi üretmesiyle sonuçlanır. Ama bizde nereden yerleştiği bilinmez bir ezbercilik var ve o bilginin ötesi yokmuş gibi davranıyoruz. Halbuki bilgiler beyinde de birbirleriyle bağlanır, yeni bilgiler ve algılar oluşur. Thesaurus denilen sözcük derlemeleri de böyle bir ağa benzer. O bilgilerden yeni bilgi, bu konuda da öğrenilenler ve tecrübe edilenlerle yeni tarzların gelişmesi gerekir. Ama olmuyor, Türkler film çekemez sonucuna gidiyoruz ve Türkler marka üretemez sonucu da bizden geliyor. Neresinden ele almak gerekir bilemiyorum. Bizde hatanın çok ciddi eleştiriye maruz kalması nedeniyle insanlarda riskten kaçınma gibi hatadan kaçınma eğilimi oluyor herhalde. Halbuki hataların öğreticiliği, yeni şeyler denemek özellikle sanat açısından oldukça önemli. Üretimde de hataları küçük boyutta yapmak vardır; uçak ticari uçuşlara geçince olacak hatalarla değil öncesinde hatalarıyla üretilir, son ürün hatasız olmak zorundadır. Sanat öyle de değil. Çok ünlü yönetmenlerin çok kötü filmleri de var. Apple örneğine gelirsek Apple da tak diye buraya gelmedi. 1984'te Microsoft'a savaş açar gibi yaptığı ikonik reklam sonrasında birçok sorun da yaşandı. Steve Jobs kendi kurduğu şirketten kovulmuş bir insan. Apple hâlâ da hata yapıyor ama hatalarıyla öğreniyorlar. Velhasılıkelam, vasatlığı kabul etmeden eleştirmeye devam etmek zorundayız. Ve bu eleştirinin olumlu bir şey olduğunu da anlatmak zorundayız. Etnosentrik olalım ya da olmayalım, vasatlık sırf bizden diye kabul edemeyiz. Mimari tarafın sıkıntıları mâlum; Mimar Sinan usta mimar ama 2000'li yıllarda hâlâ onun yaptığı camilerin ucuz küçük kopyaları yapılıyor. Onlar Mimar Sinan yaptığında, o boyutta olduğunda, o kalitede ve o zamanda güzeldi. Şu an kubbesi alüminyum kaplı bir sürü cami var. Oradan hem estetik algısındaki eksiklik ya da bunun olmaması ve bir taraftan da maliyet odaklı müteahhit kafasına kadar gidebiliriz. İnsanlar daha hâkim ihtiyaçlarını karşılamadan entelektüel ihtiyaçlarını önemseyemiyor diyebiliriz. Millet aç aç, kısaca bu.
Sinemayı öğrenmek için Radyo TV ve Sinema bölümünde okudum. Okulda bir şey öğrenemeyeceğimi görüp bir yandan da sektörde çalıştım. Teknik öğrenmeye başladım ama bu sefer de onun akademik tarafı boş kaldı. Müthiş bir tutarsızlık. Ülkede bir sürü iletişim fakültesi var ama bunların var olma sebebi o şehre gelen öğrencinin ekonomik katkı sağlamasından öteye geçmiyor. Bir şeylerden şikayetçi olmak durumu düzeltmiyor. 25 yaşındayım ve hala bir şeyler yapmaya, deneye yanıla öğrenmeye çalışıyorum. Buster Keaton'ın imkanı benden daha azdı ama sinema tarihine yön verecek kadar güçlü işler yaptı. Biz hala kısa film çekersek ve ödül alırsak yönetmen olacakmışız gibi takılıyoruz. Bu güzel bölümler için de size teşekkür ederim.
ne kadar haklı olursanız olun cümleye "Türkler" diye başlayınca direkt olarak sinirleniyor insanlar. Daha ne dendiğine bakmadan eleştireni küçümseyip eleştiriyi eleştirmek diye bir şey var bizde, enteresan.
@Yarım Limon Oradaki Türkler ifadesi, Türkiye içerisindeki ortak kültüre maruz kalıp onu benimseyen insanları temsil ettiği yani etnik kimlik olmadığı için bu durumun ırkçılık olarak değerlendirilmesini hiçbir koşulda anlaşılır bulmuyorum. Bence tepki gösteren insanların bu tutumu hangi açıdan bakarsan bak yanlış.
Sinirlenirler tabi! Ulan herif tesisatçısından, fayansçısına türkler diye başlayıp gömdü de gömdü amk! Sinema sektörünün içindeysen ve kötü olduğunu düşünüyorsan, yapılamadığını, "türklerin" yapamadığını düşünüyorsan halktan biri olarak eleştirini yap eyvallah! Zaten bu zamana kadar bir sik yapamamış biri olarak eleştirmen demem bu şahsa! Lakin her sektörde koskoca bir halkın eksik olduğunu kim olarak dile getiriyor? Yasadıgı kötü tecrübelerden bile yola çıksa bu nasıl bir genellemedir? Siz de bu aveli haklı bularak nasıl sacmaliyorsunuz farkında bile değilsiniz. Bence bi siktirin gidin, işini iyi yapan insanları sikimsonik bir videoda gömeceğimize önce kendi işinizi iyi yapın!
ilk 7 kelimesini okudum yorumun aha bi milliyetçi aşşağılanmayı (gerçek yerini hatırlamayı değil bak, aşşağılanmayı) kaldıramamış, çıkışıcak dedim Sonra kalan kelimeler geldi falan düzeldi algı Bişey de fark ettim artık paranoya üyesiyim, istemsizce ürktüm bunlardan buraya da gelmiş diye Bir şeyi dinleyip cevap verin, belki eleştirisi yapıcıdır, sana hatanı gösterir GERÇEK kaliteni gösterir Ekleme:Gelmiş zaten
İmkan verilmiyor imkan. Buradan İlker hocaya meydan okuyorum. Çekeceğim kısa filme yapımcı olsun ve iyi bir şeyin çıktığını görsün. Düşük maliyetli bir proje. Tek mekan, kamera önü dört kişi.
16:00 Bu noktada Üzeyir Garih'in Gençlere Tavsiyeler kitabından bir kısım geldi aklıma: Makinaları fabrikaya taşımış ve ambalajlarını söktürmüştüm. Yapılacak boru çekme, elektrik ve soğutma işleri vardı. Sayın Kübalı'ya borucu ve elektrikçi olarak kaçar kişiye gereksinim duyulduğunu sordum. Bana "Hiçbir şey bilmeyen, köyden gelmiş açıkgöz altı adama ihtiyacı olduğunu" söyledi. Altı ameleyi getirdim. Kendisi onları etrafına toplayarak, duvara delik açmaktan dübel çakmaya, kablo çekmekten boru kaynağı yapmaya kadar pratik bir şekilde, sistem ve bilgilerle bir hafta kadar süre ile eğitti. Bilahare tüm montajı bu altı niteliksiz adama 15 günde yaptırdı. Kablo bağlama ve işletmeye alma işlerini direkt kendisi yaptı. Çok önemli bir deneyim kazanmıştım. Kabloların elektrikçilerle değil, niteliksiz ama eğitilmiş ve beceri kazandırılmış adamlarla çok daha iyi ve muntazam çekilebileceğini öğrendim. İyi bir yöntemle eğitilmiş düz işçinin, çok kısa sürede fevkalade nitelikli bir kaynakçı olabileceğine tanık oldum. İş hayatımda bu dersten çok yararlandım. En zor işleri kendi eğittiğim düz adamlarla yaptığımda, çok daha kaliteli sonuçlar elde ettim. Bir müessesede pratik eğitimin kendini rahatlıkla ödediği benim için artık kanıtlanmıştı. Becerinin adamları seçmede, yöntemleri bilmede ve bunları ilgililere en iyi şekilde aktarmada olduğunu birçok kere kanıtladım.
Köyümde, kasabamda ya da herhangi bir şehirde gezerken, yürürken çevreme, binalara, kaldırımlara, çöp tenekelerine, düzensizliğe bakarak o kadar çok üzülüyorum ki. Dediğinize katılıyorum. Bir düz çizgi çizip bir mahalle planlanamaz mı gerçekten..! Bu ortamda yaşayan insanlarda nasıl estetik kaygılar oluşsun ki. Ülkemiz güzel ama bizler değiliz ne yazık ki. İçine ettik ve hala ediyoruz.
ilker hocanın sert değerlendirmesi çok hoşuma gitti.söylediklerinin bir kaçını üzerime aldım. duygusal milletiz fakat biri bana böyle konuşunca anlıyorum bu da bnim mallığımsa ilker abi gibileri severim bende sanırım. yumuşak dille olmuyor evet
bir çok sorunun cevabı videonun içinde mevcut zaten. örneğin ; 06:14 örnek görselin gidip köşede kalması 08:12 maskeleme hatası devamını izliyorum muhtemelen daha vardır. biz her şeyi yaparız ama baştan savma olur.
Yeniden saygılarımla , “ DERSU UZALA”. Çok mutlu olurum . Çalıştığım dairenin önündeki bir gazete kurumuştu . Ama Ankara’nın merkezinde kuşlar çok mutluydu . Milim boşluk bırakmadan üzerinde oynaşırlardı , müzik gibi .. sonra kestiler ağacı , çok ağladım .
İzlediğim en iyi Türk filmleri sırasıyla aşağıdadır Yoksul 1986 Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni 1990 Sarı Mercedes 1992 Tabutta Rövaşata 1996 Ağır Roman 1997 Büyük Adam Küçük Aşk 2001 "9" 2002 Yazı Tura 2004 Takva 2005 Hokkabaz 2006 Nefes 2009 Vavien 2009 Çakal 2010 Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi 2011 Kelebeğin Rüyası 2013 Neden Tarkovski Olamıyorum 2014 Limonata 2015 İftarlık Gazoz 2016 Evet Türkler güzel film çekebiliyorlar.
çok iyi liste hocam eyvallah Yavuz Turgul' un Eşkiya'sini Serdar Akar'in Gemide ve de şahsi fikrim en güçlüsü Emin Alper'in Abluka'sini ekleyebilirim. saygilar
@@hortlockthelivingdead4676 Aynen onlar da on numara film. Dahası da var, liste uzamasın diye her seneye ve her yönetmene ait 1 tane film yazdım. Ayrıca 2016'dan sonra en iyi film varsa aklında onları da yazalım da insanlar görsün ;)
flu tv her geçen gün kendini aşarak bize yeni güzellikler sunmaya devam ediyor. emeğinize sağlık. yakın bir gelecekte tam zamanlı yayın kanalı olarak bizlere hitap edeceğiniz konusunda ümitliyim.
Olmaz öyle saçma şeyin en başından beri şuana kadar en sevdiğim bölümü budur. NET. İçinde bulunduğum kafamda düşünmdüğüm şeylerin hepsi konuşulmuş resmen. Hocam merak etmeyin ama bizim nesil bomba geliyo :D
Cok iyi bölümmus ben de yillardir resmin icindeyim bu alanda da paylasim kıt kaynak vs yeni yeni biraz artti.tespitleriniz cok dogru biriyle dertlesmis gibi hissettim bu videoyu izleyince.iyiki varsiniz cok tatlisiniz
Hocam ben gıda mühendisliği okuyorum. Bir tane hoca çıkıp biraz olsun ne öğretiyoruz aga olay ne, ne önemli bak bu bakteriler, küfler şundan bundan önemli gibisinden amacı bir şey öğretmek olan bir anlatım yapmıyorlar. Yani bilmiyorum dersi dinlerken sanki hocada anlattığı şeyle ilgili tam emin değilmiş gibi bir izlenim veriyor. Bir çok hocada dersi anlatmak için bir slayt yapmış birde bazı kalıpları ezberlemiş 4 senedir hep aynı slayt(hatta bir hocamız var dersini 4 kere aldım her seferinde "bakın gençler burada hata var düzeltirsiniz" cümlesi 4 kere ve galiba 5. kez duyacak bu kulaklar dersi çünkü corona olduğundan bedava sizi geçirmem diyor.) hep aynı sorular ve sınavlar. Sonra boş mezunlar oluyoruz. Her zaman duyduğumuz soruya karşı verilen en güzel cevap "sen bunu nasıl bilemezsin " acı ama gerçek. Sizlerin ve bazı youtube kanalları sayesinde neyi bilmediğimizi öğrenmeye çalışıyoruz.
bilgi güçtür diye bir laf var, severim ama şu söz kadar değil: Bilgi özgürlüktür. Işık hakkında her şeyi bilirsen daha özgür hareket edebilirsin dediğinizde bu aklıma geldi.
'Ben olmadan da Flu TV devam etmeli' işte bütün mesele bu.Bencillikten midir,kibirden midir,boynuz kulağa geçer korkusundan mıdır bilmiyorum ama siyasette,akademide,dernekte,şirkette her yerde bu böyle.
20:32'de bahsi geçen kombi vakasını biz de yaşadık. Babamın sıfır kombisi biraz yanıp sönüyormuş. Bunun için 2 kez servis çağırmış. Her iki sefer de 150 TL servis parası ödemiş. Adamlar kapağı açıp, çakmağını kurcalayıp, tekrar yerine takıyormuş. Sonra suyu açtıklarında gayet güzel çalıştığı için kapağını kapatıp gidiyormuş. Ama adamlar gittikten sonra sonuç yine aynı: kombi biraz çalışıp kendiliğinden sönüyor. Şu kapağı bir de ben açayım dedim. Bir şeyin yanması için ne lazım? Yanacak madde, ısı ve oksijen. Babamın kombisinin içi tam bir kapalı kutu. Hiçbir yerden hava almıyor. Hava girişi için üstte iki kapak var ama ikisi de sıkı sıkıya kapalı... Meğerse tamirci kapak açıkken test yaptığı için kombi o yüzden güzel güzel çalışıyormuş. Ama kapağı kapatınca hava girişi olmuyormuş. Üstteki kapaklardan birini açtım. O gün bugün 5 aydır hiç sorunsuz çalışıyor. Servis olarak gelen o iki kişinin aslında hiçbir sorunu düzeltemediklerini kendileri de biliyor bence. Ama o kapağı açınca, 150 TL'yi almayı kendilerinde hak görüyorlar. Taksicilerin kontağı çevirince 13 TL'yi hak görmeleri gibi. Hiçbir yere gitmemiş olmasa da o para onun hakkı artık... Verilmesi beklenen hizmet ile doğrudan bir bağlantısı yok yani, hiç hizmet almamış olsan da o para artık senden çıkacak... Bu adamlar usta diye geçiyor bu memlekette...
Programın girisi (dezenfekte etme işlemi) ayri bitisi ayrı güzel olmuş. Hocamız realist tavri ile silah gibi taradi bizi yine ve işin acı tarafı hocanın haklı olması. Özellikle standart konusunda yüzde yüz haklısınız hocam. Ben oyuncu olmak isteyen bir gencim, siradan bir Hollywood yapimini izliyorum kötü oyunculuk yok. Çok garip bir mekanizma oturmuş film sizi tutmasa da ulan bu ne demiyorsun. Bizim yapimlarimizda ise hep bir eksik bir bozukluk hissi geliyor üzücü ama gelismeyecek kismina da pek katilmiyorum belki bir 100 sene sonra... :)
Yani Geoffrey'nin ilk 6 dk da söylediği her şey ancak bu kadar doğru olabilirdi. Eğer odaya sıkışma hissi vermek isteyen varsa , Güney Korelilerin oda tasarımına bakmalı. Gri tonlarda duvarlar, gri tonlarda eşyalar ve füme - siyah kalın perdeler: önemli olan nokta bu, çünkü o kalın perde aslında tamamen penceresiz bir odanın bir duvarına dekor olarak takılıyor ve kapalı duruyor. Cam yerine havalandırmayla nefes alıyorlar. Pencereli evde oturmak istiyorsanız 500 dolar fazla ödemeniz gerekiyormuş. Valla ben vloglarını izlemeye katlanamıyorum. Öyle bir oda, ucuz ve etkili bir sıkışmışlık stilizesi olurdu.
Suat Eroğlu'nun "Oyun İçinde Oyun" filmini buradan görüp izledim, Türkiye'deki siyasi tabloyu çok iyi resmetmiş ve iyi oyunculara sahip. Kesinlikle tavsiye ederim.
Ahha, sehirden bahsettiyseniz ustad, benim kanaldaki son videoya görüşünüzü cok merak ederim. Ustelik siradaki bolumum de sehir isiklarinin renkleriyle ilgili olacakti, biraz daha mimari teknikle.
Sinema, film reklam vb. gibi sektörlerle hiç ilgim olmamasına rağmen, önce "olmaz öyle saçma şey" ile başlayıp sonrasında "Flu tv" ile devam eden TH-cam video serisi ve diğer müthiş uzmanlarla sohbetlerden bir sürü şey öğrendiğimi ve ilham da olabildiğince aldığımı düşünüyorum. Çalıştığım şirket tekrar faliyete geçtiğinde destek vereceğim mutlaka, bu kadar emeğin karşılığını etiksel anlamda vermek te gerekiyor diye düşnüyorum. Ellerinize, ağzınıza sağlık.
Diğer tüm bölümler bir yana bu bölüm bir yana. Çok beğendim bu videoyu hayatın gerçeklerini biri pat pat söyleyince insan daha çok hırslanıyor işine daha da çok sarılmak istiyor.
Duyma işlemi harika değil mi? Dışarıda titreşimler oluşturan insan ses telleri, su, rüzgar vs hava taneciklerinin aşağı yukarı sağa sola hareket etmesiyle dalgalar halinde yayılıyor. Bu dalgalara uygun bir açıklıktan(dış kulak) içeri giriyor ve kulak zarına geliyor, kulak zarının hemen ardında bulunan vücudumuzdaki en küçük kemikler olan(birkaç milimetre) çekik, örs ve üzengiyi sırasıyla bu titreşim aktarılır. Bu titreşimler koklea(salyangoz; içince tüylü hücreler denilen yapılar var)ya aktarılır. Tüylü hücreler aracılığı ile elektrik sinyallerine dönüştürülen bu dalgalar beyne gönderilir ve herbiri birbirinden farklı olan bu titreşimlerden oluşan sinyaller burada anlamlı şeylere dönüştürülür. Halbuki elektrik 1800lerde, elektronik aletler 1900lerde, ses dalgalarını en azından algılayan siri, alexa tarzı şeyler 2000lerde yapıldı. Ancak bu basit gibi görünen mükemmel olay milyonlarca yıldır devam ediyor..
Hocam Türkiye acayip bir yer gerçekten, yönetmenlerin ve sinema okullarındaki akademisyenlerin alayı after effectsten, vfx'ten, dünya kadar programdan habersiz. Sanırsınız Christopher Nolan bu adamlar, BEN VFX KULLANMAM demelerini bekliyoruz ama bir bakıyoruz ki bunlar duymamış bile :Dddd Benim bu ülkede çekilmiş en sevdiğim film Kibar Feyzo'dur mesela, ama bizde senaryo ve sinema başarısı arasındaki ayrım yapılamıyor, ben o filmi çok iyi bir sinema örneği olduğu için sevmiyorum, bu ayrımın yapılması lazım. Telefonla çek ama senaryo olsun (niyeyse o da yok ama) bir şey anlatacağız, açlık, fakirlik, depresyon, ZEKİ DEMİRKUBUZ KARANLIĞI, ölüm mantalitesinde çalışan sinema sektörümüz var, allah aşkına bu nedir ya :D 10 sanat galerisinden 9'unda da aynı mantaliteden dolayı kimse kusura bakmasın ama beş para etmez resimler görüyoruz, ülke inanılmaz geriden geliyor. Bir olgunun nasıl iyi yapılacağını madem üreticisine öğretemiyoruz bari öğrencilere bir şeyi iyi yapan ve kötü yapan değerlere, zevkleri içine katmadan nasıl ulaşılabileceğini öğretmek gerekiyor. Ben seviyorum kime ne deyip Hande Yener falan dinleyemezsiniz, pop müzik seviyorsanız Bee Gees, David Bowie falan dinlemeniz gerekiyor biraz kendinize saygınız olsun. Talep yoksa iyi ürün de asla olmayacaktır.
Mimaride de ayni sey gecerli hocam. Degerli eserlere bakiyorsunuz hep oncelerden kalma bizim dogru duzgun ekledigimiz bir sey yok. Bu stilizasyon dedigimiz seyi kesinlikle en iyi Italyanlar yapiyor. Hollwooddaki bircok degerli oyuncu,yonetmen ya italyan ya da italyan kokenleri var(tarantino,de niro,fellini,coppola,sophia coppola,nicholas cage,roberto rossellini,jane fonda,liza minelli,al pacino,scorsese,dicaprio vs vs).
Bunun nedeni ülkede yeterli seviyede bilim ve sanat eğitimi olmamasından kaynaklanıyor. Tiyatro mezunu biri olarak benim hakim olduğum alanda dahi doğru düzgün bir eğitim yok. İyi bir sinemacı, oyuncu olmak için sanat tarihi, estetik, psikoloji, felsefe gibi konularda gerçekten bilgi sahibi olmak gerekiyor. Bu bilgiye sahip olmayınca da yapılan işler sabun köpüğü ya da kitsch işler olmaktan öteye gidemiyor!
Geoffrey cok iyi ya. programin akisina cok katki sagliyor, tam bir jr canikligil : )
"Bilgiyi uygularsan büyürsün, paylaşırsan efsane olursun." Kutadgu Bilig
Fotoğrafçılık ve kameramanlık okudum premiere proyu kendim öğrendim, retouch kendim öğrendim, ISO, enstantane, diyaframı kendim öğrendim. Hani diyorsun üniversitede ekipman olur öğrenirim o da yok. TH-cam'da daha çok şey öğreniyorum. Akademisyenlerin hiçbiri bilmiyor. Mezun oluyorsun iş veren sanıyor ki İlker Canikligil'in asgari ücrete tabi versiyonu. Ulan 13 yaşındaki TH-camr Amerikalı çocuk benden daha fazla ekipman görmüştür, bilgisi vardır.
Halihazırda bir üniversitede sinema yüksek lisans öğrencisi olarak bu söylediklerini tamamiyle onaylıyorum. Üniversitede profesörlük yapan hocaların çoğu - aralarında özel bir iki kişi çıkabilir diye tümü diyemedim - teknolojiden bihaber. Bilim insanı değil tam bir memur kafasıyla çalışıyorlar. After Effect, Nuke, Cinema 4D, Premier Pro vs. emin olun isimlerini bile ilk kez duyanlar var. Bilgisayarı bile açarken zorlanan hocalar var ki bu gözler gördü bunları. O nedenle topu taca atarak daha sanatsal, böyle daha az efektli yani daha basit alanlarda at koşturma çabasındalar. Ana akımda iş yapmak isteyenlere de nefretle bakıyorlar. İlker CANİKLİGİL'in bizler bu işi yapamayız yorumuna sonuna kadar katılıyorum.
Sonuna kadar Doğru sözler
Akademisyenlerin ozel sektorde tutunamayıp memur oldukları düsünüyorum
"İlker Canikligil, Flu TV'de yargı dağıtıyor" ve biz, ön gösterimine davet edilmişiz. Teşekkürler Flu TV!
Stilizasyönu iyi anlattın.
Tesekkurler kralim
Kral dururken başkasına anlatmak düşmez🤴🤴🤴
@@esendemir1103 Kraldan çok kralcı
@@flu ben de tam krala bak diye düşünmüştüm
Umarım koşullar yakın zamanda düzelir de sizinle de bir içerik görürüz kralım.
İlker hocanın ses tonu çok pozitif huzur verici ve hiç tanımıyor olmama rağmen sanki yıllardır tanıyor hissi veriyor 😇
"Ben Türkiye'de hiç kimsenin söylediğine inanmıyorum." Sözü efsane 😂 Bir de, dediğiniz gibi her evin yola uzaklığı farklı.Estetik kaygımız eksilerde 😃
Altı ay kadar önce İsveç'in bir kasabasına tasindik beni en çok şaşırtan şeylerden birisi adamların yaptıkları her iste inanılmaz detaycı düşünmeleriydi, örneğin adamın ufacık bir bahçesi var cimleri biçecek kulaklığını takıyor özel elbise giyiyor cim biçme traktörüne biniyor öyle başlıyor bu özen her alanda hakim imkânım olsaydı görsel olarak destekleyebilseydim daha iyi açıklayabilirdim.
İzlerken delirdim resmen. hepsi kendimce sorduğum sorular. Verdiğiniz cevaplar kısmen kendimce bulduğum cevaplar. Sorunun en etkili çözümünün iletişim olduğunu düşünen biri olarak video boyunca şöyle bi hissiyat içerisindeydim. İlker canikligil geoffrey ve ben bir ortamda oturmuş konuşuyoruz. Ama şu var ki ilker soru soruyor cevaplıyor geoffrey soruyor cevaplıyor ama ben sadece dinliyorum fikrim olmadığından değil dilsiz misali konuşamadığımdan. Buna binaen video boyunca aradığınız (aradığımız) çözümü daha geniş kitleler içerisinde bu mevzuuların dile getirilmesinde görüyorum. Dileğim geniş kitlelerin katılabileceği soru soran çözüm odaklı cevap sunulabilecek konferanslar vermenizdir. Aksi takdirde 20 dk lık videoda hayati bi konu ortaya koyulmuşken sizin saçınızdaki boyayan yorum yazmaya devam edecekler. Gerçi yazan yazsın bana ne ama batıyor gözüme bok videonun altına bok yorum yaz diyesim geliyor ama o zaman da haklıyken haksız olurum heralde. Doluyum ama yorum diye roman yazmak istemiyorum
Size "kendini beğenmiş, sadece eleştiren ama üretmeyen, vb." eleştirileri yöneltenlerin psikolojisini anlayabiliyorum. Ülkemizde işinin uzmanı, bildiğini paylaşan, durumun niteliğini tüm çıplaklığı ile ortaya koyan herkese bu tepkiler verilir. Çünkü ne yazık ki kültürümüz ve eğitim sistemimiz kendini ve gerçeği olduğu gibi kabul etmeme üzerinedir. Sizin gibilerin gerçeği şak diye göstermesi pek çok kişi üzerinde şok etkisi oluşturmakta. Halbu ki sizin gibilerin artması çok önemli... Sizin gibilerin her zaman cesaretli olması çok önemli... Değişimin belki bir kıvılcımı olabilir... Çok kaliteli, mütevazi, saf, nötr ama bilgi yoğunluklu videolar yayınlıyorsunuz. Tebrik ederim. Pek çok kişi, durumun yalın fotoğrafını ortaya koyuşunuzu "sürekli eleştiriyor" şeklinde algılıyor olsa da aslında, belki de hiç bir zaman yapamayacak olan bende bile inanılmaz şekilde kısa film yapma isteği oluşturuyorsunuz. Verdiğiniz bilgileri doğru anlayan ve dikkat eden, denemekten korkmayan herkes yapabilir ve deneyim edinmeyi amaçlarsa başarabilir demek istiyorsunuz. Yani büyü yok! Akıl, bilgi, çaba ve deneyimlemek ve tekrar denemek var diyorsunuz. Bu mesaj çok ama çok anlamlı ve değerli... Çok teşekkürler... :)
Bizim kültürümüzde bir işi eleştirdiğinizde, o işi yapan kişi eleştiriyi kendi üstüne alınıyor. Sanki adamın kendisine küfretmişsiniz gibi bozuluyor. Oysa öyle değil, senin şahsına bir şey söylemiyorum halbuki, bu yaptığın işin daha iyi olması için düşüncelerimi paylaşıyorum. Aslında anlasa ortaya koyulan katkıyı, teşekkür eder, "ben bu açıdan bakmamıştım, ben öyle görmemiştim, teşekkür ederim. Bunlara dikkat edeceğim bundan sonra" der. Ya da "Sen öyle diyorsun ama ben bu eleştirine katılmıyorum. Bu konuda benim yaklaşımım şuydu, ben şunu hedefledim o yüzden böyle yaptım" diye kendi yaklaşımını savunur. Eleştiriyi doğru anlayan, kendisini geliştirmek için kullanan çok az insan vardır sanırım toplumumuzda...
Sevgili İlker hocam ve onun nezdinde tüm FluTV ekibine,
Öncelikle binlerce kez teşekkürler. Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri mezunuyum, şu anda Almanya'da yaşıyorum ama keşke aynı dönemlerde okulda olsaydık da sizi fiziksel olarak da tanımış olabilseydim. Tüm programlarınızın her bölümünü onar kez izlemiş olabilirim. Bayılıyorum! Hastasıyım! Kendinize has, aşırı eğlenceli üslubunuzu kendi fikirlerime de çok yakın bulduğum için, genellikle alkış ya da saygı duruşuyla bitiriyorum her videoyu. Alanlarımız farklı olsa da söylediğiniz her cümle tüm akademik alanlar ve gerçek hayatta yanlışları düzeltme çabası gösteren; düşünen her bir birey için çok aydınlatıcı.
Bu video için ise 18:27 ve sonrası özellikle şahane! Geoffrey muhteşem bir update oldu gerçekten bu program için, yolun açık olsun Geoffrey!
"Size çok saygı duyuyorum!"
Sevgiler
Sinema ve TV üzerine zerre bilgim yok ama bu adamı keyifle izliyorum.
"Birşeyi öğrenmek tehlikeli bir süreç çünkü yanlış öğrenebilirsin." Tam da burdayız.
"En yaratıcı olan en kişisel olandır" diye bir sözü bu konuya çok uyuyor.
"Bizim işimiz parayla değil kardeşim " derkenki vurgu bir kez daha iyiki bu kanalı keşfetmişim dedirtti. Biz seni çok iyi anlıyoruz İlker Canikligil😉 Flu tv yi her nereye taşımak istiyorsanız yolunuz hep açık olsun...
Son 10 yılımı yurtdışında çalışarak geçirdim. Kısa bir süre ülkeye gelip çalışmaya çalıştım ama 10 yıl öncesindeki yurtdışında kaçtığımdaki seviyenin de çok altına inmiş. Çalışma kalitesi açısından dağlar oluşmuş.
Ayrıca Türk halkının zevksiz olmadığını çok iyi gördüm. Ülke bizi bu hale getiriyor yoksa estetik anlayışı müthiş olan bol bol insanımız yurtdışında çeşitli ve iyi yerlerle yer buluyor.
@@subutaynoyan5372 isim vermedim. Çok denk geliyorum. Insanımız zevksiz değil. Hatta iddiayı arttırayım, bu topraklardan büyümüş ve sonradan yurtdışına giden çok yetenkli bir dolu insan var. Olay yetenek değil, olay bu yeteneklere sahip çıkamamak veya saygı göstermemek. Fakat düşünüyorum, bu durum her alan için geçerli. Sadece yetenek ile ilgili değil. Bilim adamından mühendise kadar durum aynı.
Bilgi birikimi (accumulated knowledge), bi doğrunun ortak akıl haline (common sense) gelmesi için kayıtlı olan bilgiye değer verilmesi gerekiyor. Defter tutma, daha önceki işlerini arşivleme vs.'yi diyelim ki yaptık:
1- Merak eksikliği,
2- Merak eden ve bilgi birikimine sahip olanın buluşamaması,
3- Öğrenmeyi öğrenme becerisi edinilememesi,
4- Öğretme metodunun uygun olmaması,
5- Öğretenin öğrenmeyi olumsuz etkileyen tutumu,
6- Materyal ve içeriğin yetersizliği,
7- Kazandırılacak becerinin, öğretilecek şeyin zor olmaması ve gereksiz tekrarlar,
mevcutsa yine o transfer yine gerçekleşmeyecek veya kısmi gerçekleşecek.
Düşündüklerimizi daha kafamızdan çıkarıp kağıda, ses kaydına, videoya aktarmaya üşeniyoruz, daha bu arşivleme kaydetme nasıl olacak, hangi şablon, metod izlenecek bilmiyoruz, bilmediğimizi de kabul etmiyoruz ki kabul etsek belki yine öğretilmediyse, hiç bir yerde görmediysek bile deneme yanılma ile kendimize özgü bir bilgi kayıt şablonu üretebilirdik. Bilgiyi, beceriyi nasıl bizim gibi insanlara aktarılabilecek şekilde kaydedebileceğimizi bilmediğimizin kabulu ve bu bilgiyi gönderme-alma motivasyonunu oluşturmaktan başlanmalı.
Kanalın özeti gibi video olmuş. Birinci sezon bitti.
Türkler kendini beğenmiyor değil hocam kendini çok beğeniyor, Emrah hoca bir keresinde olmak istemiyoruz olmuş olmak istiyoruz demişti, valla çok doğru söyledi. Berberinden minibüs şoförüne soralım kalp ameliyatı yapabilir misin diye, yapamam diyen çok az çıkacaktır ama muhtemelen elindeki işi doğru düzgün yapamıyordur. Herkes olduğu için bizim ülkede birilerinin gerçekten bir şey olması çok zor.
Londrada Beşiktaş maçını izleyebilmek için Trabzonlular Lokaline gittim, masada okey oynayan 4 kişinin yanına oturdum maçı izliyorum. İçeri biri girdi Havalandırma Tesisatından anlayan var mı dedi? Aynı anda masadakilerin hepsi ben anlarım dedi. Hiç unutmuyorum :) Türkler hiç bir şey olamayıp Her şey olabilen tek millettir
21 yaşındasın yönetmen olmuşsun “az para kazanıyorum” diyorsun. Oğlum sen kimsin ya😂😂 senin yönetmen olabilmen bu ülkede bir şeylerin yolunda gitmediğini göstermiyor mu 👊🏻🤣 harika👏🏻👏🏻👏🏻
Eleştiri etmek güzeldir ancak çözüm yolunda savasmak daha güzeldir . Öğrenilecek herhangi bir şeyde kısa çözüm.
1-Okumak
2-Denemek
3-Yazmak
Ayağa kalkın istediğinizi yapın.
Bu zamana kadar hiç yorum yazmadım ama abi ilker hocanın şu videodaki yorumları ve tespitleri bence bu zamana kadar ki flu tv in en iyi video olma ödülünü haketmiş(godfather filmi videosu hariç)...Başarılarınızın devamını diliyorum.İlker hocam yani bu emeklerinizin karşılığını aldığınızı zannetmiyorum(emrah hocam da hakeza) resmen amme hizmeti yapıyorsunuz.Yakında bir inşaat işim olucak yüklü bir mebla kazanıcam gibi kazanırsam ilk iş flu tv ye yatırım yapmak olucak...SEVİLİYORSUNU
Geoffrey ye "sen iyi yapıcaksın ama" derkenki o umudu
@Donald John Trump 21
Konyalı geofrey
Garanti olsun diye gördüğünüz bütün -ki ve -de eklerini ayırmayın.
@@kkaae8284 teşekkürler dikkat edicem
@@reohd8764 oha cidden mi ? Keşke yüzünü gösterse
İlkokul öğretmenim gibisiniz. Böyle insanları çok seviyorum, samimi, içten. Keşke böyle bi öğretmen olabilsem.
Çok doğru noktalara dokundunuz. İlker bey vizyonunuz şahane 🤍
Hocam Z serisinin en iyi videosu olmuş.Cefri de iyi açılmış buarada:)
600 yıldır İstanbul bizim mülkümüz fakat İstanbul’da yaşayanlar arasında üç kuşak İstanbullu bulamayız. Fatih’ten beri İstanbul’da yaşayanlar var mı ve nerdeler
arkadaş doğru söylemiş. sinema aslında bütün disiplinlerin ( resim - heykel - müzik - edebiyat - mimari) bir arada olduğu komplike bir eserdir. bunlara hakim olmayan sinema üreticisi ve tüketicisinin olduğu yerden iş çıkmaz. tek tük anca
Hocam sizin, Emrah Hoca ve Yalın Alpay'ın da etkileriyle şirketimizde kurumsallaşmaktan bir süre önce vazgeçtik. Daha tuvalet eğitimi olmayan adam bile var şirkette, nereye kurumsallaşıyosun anasını satiim. 2 senede 734 kere ihale kanunu değişen ülkede ben nasıl kurumsallaşayım? O yüzden biz de kendi yolumuzu bulmaya, habitatımıza uygun adımlar atarak verimli hale gelmeye çalışıyoruz artık. Uzun metrajlı filminiz olmamasına rağmen ufuk açtığınız için size teşekkür etmek istedim hsahashah.
"2 senede 734 kere ihale kanunu değişen" rakam sallamasyon herhalde, umarım :/
сука Blyat Google’dan öğrenebileceğiniz şeyleri bana sormayın arkadaşlar. Olaylara biraz geniş bakın ya, lütfen :)
@@toprak3584 soru yokki
@@toprak3584 Soru sormamışki...
@@blyat7276 değil.
Geoffrey benim son 10 senedir çözebilmiş olduğum şeyleri sen 21 yaşında çözmüşsün. Yaşadığın toplumu iyi analiz etmişsin seni kutluyorum 👏👏
Mustafa 7'nin 3 maddesi 2'ye indirilmiş. Güzel sansür :)
Flu videoları eskimiyor ya. Gerçekten
Yahu baştan sona her cümlenin sonuna kadar doğru olduğu başka video görmedim. Her cümlesine "yahu cidden!!" diyerek katılıyorum, hepsini quote'layıp yazmak istiyorum ama paragraflar alır.
Mekanların estetiksiz oluşundan, teknik konuları zerre bilmememize; ışıktan anlamamaktan framing yapamamamıza kadar...
Nasıl çözülür? Bence, yeni jenerasyon filmmaker'lardan "bazıları" temelleri doğal olarak öğrenerek kendi işlerini yapacaklar. Neden Color Grading var, sound mixing neden çok önemli, stilizasyon'un hikaye akarımında, duyguları körüklemedeki önemini kavradığında ortaya iyi şeyler çıkacak.
Plato Film okulundaydım, hiçbir öğretmen işi bilmiyordu ki ordaki öğrencilere bulaşsın bu zevk, istek ve en önemlisi bilgi. Bunu söylediğimizde ismimiz "hollywoodçu" oluyordu.
Tüm bunları izlerken "Türkler Neden Film Yapamaz" diye bir film yapmanızı hayal ettim İlker Hocam. Teşekkür ederiz.
Abi malesef sanattan uzak bir toplumuz, ve bununla yüzleşmekten de korkuyoruz. En güzel açıklaması şu, dıj güçler yaptırtmıyor. Bunu söyledinmi herkes mutlu, biz bunu duymayı seviyoruz.
Kaç yıldır şu programı izliyorum, bu bölümü kaçırmışım. Bu kadar kahkaha attığım bir programınız olmadı. "Her şey çok çirkin" diye diye güldüm.
Konuya bir pazarlama akademisyeni olarak yaklaşacağım, biraz da tiyatro sosu olacak.
Tiyatro tarihinde dönemlerde tarih öncesi de bulunur. Bir iletişim yöntemi olarak ortaya çıktığı düşünülen tiyatro, toplumsal ve bireysel aktiviteleri anlatmak için kullanılmış. Yani ava gidiyor insan, avladığı hayvanı ve davranışlarını aktarıyor. Hem işlevi hem de eğlence tarafı var. Ve tiyatro aslında bu yönüyle taklitle başlıyor; insan hayvanı da taklit ediyor, diğerlerini de. Taklit ederken nesneler de kullanıyor ve iletişimi güçlendiriyor. Atıyorum hayvan postlarını, kemikleri vb. kullanıyor. Taklitle başlayan bu dil sonrasında gelişiyor, çeşitleniyor.
Taklit yeni ürün geliştirme konusunda da mevcut. Taklit, o know-how'a ulaşmak için bir yöntem. Çinliler tersine mühendislik konusunda gayet iyidir; Türkler de fena değildir. Ama Türkler, o ürünü tekrar üretmenin ötesine geçme konusunda isteksiz. Çinliler uzun yıllar büyük markalara ürettiler, kendi üretim avantajlarını kullandırmak için know-how transferini zorunlu kıldılar ve sonrasında kendileri de dünyanın en önemli ürünlerini üretmeye başladılar. Hatta 5G iletişim tipinin öncüsü tamamen Çinli şirketler oluyor. Huawei ve Google çatışması bile böyle bir savaşın sonucu.
Taklit sonrasında süreci özgünlüğe yöneltmesi, kişinin o bilgiyi özümsemesiyle ve yeni bir bilgi üretmesiyle sonuçlanır. Ama bizde nereden yerleştiği bilinmez bir ezbercilik var ve o bilginin ötesi yokmuş gibi davranıyoruz. Halbuki bilgiler beyinde de birbirleriyle bağlanır, yeni bilgiler ve algılar oluşur. Thesaurus denilen sözcük derlemeleri de böyle bir ağa benzer. O bilgilerden yeni bilgi, bu konuda da öğrenilenler ve tecrübe edilenlerle yeni tarzların gelişmesi gerekir. Ama olmuyor, Türkler film çekemez sonucuna gidiyoruz ve Türkler marka üretemez sonucu da bizden geliyor.
Neresinden ele almak gerekir bilemiyorum. Bizde hatanın çok ciddi eleştiriye maruz kalması nedeniyle insanlarda riskten kaçınma gibi hatadan kaçınma eğilimi oluyor herhalde. Halbuki hataların öğreticiliği, yeni şeyler denemek özellikle sanat açısından oldukça önemli. Üretimde de hataları küçük boyutta yapmak vardır; uçak ticari uçuşlara geçince olacak hatalarla değil öncesinde hatalarıyla üretilir, son ürün hatasız olmak zorundadır. Sanat öyle de değil. Çok ünlü yönetmenlerin çok kötü filmleri de var. Apple örneğine gelirsek Apple da tak diye buraya gelmedi. 1984'te Microsoft'a savaş açar gibi yaptığı ikonik reklam sonrasında birçok sorun da yaşandı. Steve Jobs kendi kurduğu şirketten kovulmuş bir insan. Apple hâlâ da hata yapıyor ama hatalarıyla öğreniyorlar.
Velhasılıkelam, vasatlığı kabul etmeden eleştirmeye devam etmek zorundayız. Ve bu eleştirinin olumlu bir şey olduğunu da anlatmak zorundayız. Etnosentrik olalım ya da olmayalım, vasatlık sırf bizden diye kabul edemeyiz. Mimari tarafın sıkıntıları mâlum; Mimar Sinan usta mimar ama 2000'li yıllarda hâlâ onun yaptığı camilerin ucuz küçük kopyaları yapılıyor. Onlar Mimar Sinan yaptığında, o boyutta olduğunda, o kalitede ve o zamanda güzeldi. Şu an kubbesi alüminyum kaplı bir sürü cami var. Oradan hem estetik algısındaki eksiklik ya da bunun olmaması ve bir taraftan da maliyet odaklı müteahhit kafasına kadar gidebiliriz. İnsanlar daha hâkim ihtiyaçlarını karşılamadan entelektüel ihtiyaçlarını önemseyemiyor diyebiliriz. Millet aç aç, kısaca bu.
Keske vasat olsaydik,
Hocam o kadar haklısınız ki insanlar daha temel ihtiyaçlarını gerçekleştiremiyor kendilerini nasıl gerçekleştirsinler.
Sinemayı öğrenmek için Radyo TV ve Sinema bölümünde okudum. Okulda bir şey öğrenemeyeceğimi görüp bir yandan da sektörde çalıştım. Teknik öğrenmeye başladım ama bu sefer de onun akademik tarafı boş kaldı. Müthiş bir tutarsızlık. Ülkede bir sürü iletişim fakültesi var ama bunların var olma sebebi o şehre gelen öğrencinin ekonomik katkı sağlamasından öteye geçmiyor. Bir şeylerden şikayetçi olmak durumu düzeltmiyor. 25 yaşındayım ve hala bir şeyler yapmaya, deneye yanıla öğrenmeye çalışıyorum. Buster Keaton'ın imkanı benden daha azdı ama sinema tarihine yön verecek kadar güçlü işler yaptı. Biz hala kısa film çekersek ve ödül alırsak yönetmen olacakmışız gibi takılıyoruz. Bu güzel bölümler için de size teşekkür ederim.
ne kadar haklı olursanız olun cümleye "Türkler" diye başlayınca direkt olarak sinirleniyor insanlar. Daha ne dendiğine bakmadan eleştireni küçümseyip eleştiriyi eleştirmek diye bir şey var bizde, enteresan.
@Yarım Limon Oradaki Türkler ifadesi, Türkiye içerisindeki ortak kültüre maruz kalıp onu benimseyen insanları temsil ettiği yani etnik kimlik olmadığı için bu durumun ırkçılık olarak değerlendirilmesini hiçbir koşulda anlaşılır bulmuyorum. Bence tepki gösteren insanların bu tutumu hangi açıdan bakarsan bak yanlış.
Sinirlenirler tabi! Ulan herif tesisatçısından, fayansçısına türkler diye başlayıp gömdü de gömdü amk! Sinema sektörünün içindeysen ve kötü olduğunu düşünüyorsan, yapılamadığını, "türklerin" yapamadığını düşünüyorsan halktan biri olarak eleştirini yap eyvallah! Zaten bu zamana kadar bir sik yapamamış biri olarak eleştirmen demem bu şahsa! Lakin her sektörde koskoca bir halkın eksik olduğunu kim olarak dile getiriyor? Yasadıgı kötü tecrübelerden bile yola çıksa bu nasıl bir genellemedir? Siz de bu aveli haklı bularak nasıl sacmaliyorsunuz farkında bile değilsiniz. Bence bi siktirin gidin, işini iyi yapan insanları sikimsonik bir videoda gömeceğimize önce kendi işinizi iyi yapın!
ilk 7 kelimesini okudum yorumun aha bi milliyetçi aşşağılanmayı (gerçek yerini hatırlamayı değil bak, aşşağılanmayı) kaldıramamış, çıkışıcak dedim
Sonra kalan kelimeler geldi falan düzeldi algı
Bişey de fark ettim artık paranoya üyesiyim, istemsizce ürktüm bunlardan buraya da gelmiş diye
Bir şeyi dinleyip cevap verin, belki eleştirisi yapıcıdır, sana hatanı gösterir GERÇEK kaliteni gösterir
Ekleme:Gelmiş zaten
TH-cam’da böyle kaliteli içerikler çoğalsa keşke. Elinize sağlık.
İmkan verilmiyor imkan. Buradan İlker hocaya meydan okuyorum. Çekeceğim kısa filme yapımcı olsun ve iyi bir şeyin çıktığını görsün. Düşük maliyetli bir proje. Tek mekan, kamera önü dört kişi.
16:00 Bu noktada Üzeyir Garih'in Gençlere Tavsiyeler kitabından bir kısım geldi aklıma:
Makinaları fabrikaya taşımış ve ambalajlarını söktürmüştüm. Yapılacak boru çekme, elektrik ve soğutma işleri vardı. Sayın Kübalı'ya borucu ve elektrikçi olarak kaçar kişiye gereksinim duyulduğunu sordum. Bana "Hiçbir şey bilmeyen, köyden gelmiş açıkgöz altı adama ihtiyacı olduğunu" söyledi. Altı ameleyi getirdim. Kendisi onları etrafına toplayarak, duvara delik açmaktan dübel çakmaya, kablo çekmekten boru kaynağı yapmaya kadar pratik bir şekilde, sistem ve bilgilerle bir hafta kadar süre ile eğitti. Bilahare tüm montajı bu altı niteliksiz adama 15 günde yaptırdı. Kablo bağlama ve işletmeye alma işlerini direkt kendisi yaptı.
Çok önemli bir deneyim kazanmıştım. Kabloların elektrikçilerle değil, niteliksiz ama eğitilmiş ve beceri kazandırılmış adamlarla çok daha iyi ve muntazam çekilebileceğini öğrendim. İyi bir yöntemle eğitilmiş düz işçinin, çok kısa sürede fevkalade nitelikli bir kaynakçı olabileceğine tanık oldum. İş hayatımda bu dersten çok yararlandım. En zor işleri kendi eğittiğim düz adamlarla yaptığımda, çok daha kaliteli sonuçlar elde ettim. Bir müessesede pratik eğitimin kendini rahatlıkla ödediği benim için artık kanıtlanmıştı. Becerinin adamları seçmede, yöntemleri bilmede ve bunları ilgililere en iyi şekilde aktarmada olduğunu birçok kere kanıtladım.
öyle bi film yapicam ki, yerimde oturucam duygularım oynicak
Hocam mimarlığa yönelik bir seri bekliyorum sizden, yapsa yapsa sizden çıkar çünkü , bu konuyu da gündeme almanız şahane olur.
Köyümde, kasabamda ya da herhangi bir şehirde gezerken, yürürken çevreme, binalara, kaldırımlara, çöp tenekelerine, düzensizliğe bakarak o kadar çok üzülüyorum ki. Dediğinize katılıyorum. Bir düz çizgi çizip bir mahalle planlanamaz mı gerçekten..! Bu ortamda yaşayan insanlarda nasıl estetik kaygılar oluşsun ki. Ülkemiz güzel ama bizler değiliz ne yazık ki. İçine ettik ve hala ediyoruz.
Flu tv nin en iyi programi olmus
Videoda söylenen her şey doğru olduğu için keyfim kaçtı
ilker hocanın sert değerlendirmesi çok hoşuma gitti.söylediklerinin bir kaçını üzerime aldım. duygusal milletiz fakat biri bana böyle konuşunca anlıyorum bu da bnim mallığımsa ilker abi gibileri severim bende sanırım. yumuşak dille olmuyor evet
Çok keyifli 🥰 teşekkürler
Hayatımda gördüğüm en sempatik ukala bu adam 😀 seviyoruz hocam 😀
Hocam harbi söylüyorum insan izlerken yaşlanıyor
Sizi anlıyorum
her şeyin en parlak, en göz yoranını seç! Önemli olan nasıl göründüğü değil, dikkat çeksin yeter...
Doğru
Sizi seviyorum..Keyifle izliyorum
bir çok sorunun cevabı videonun içinde mevcut zaten.
örneğin ;
06:14 örnek görselin gidip köşede kalması
08:12 maskeleme hatası
devamını izliyorum muhtemelen daha vardır. biz her şeyi yaparız ama baştan savma olur.
:(((((
Ben İlker , Flutv'de çalışmak ister misin?
Sen şey değil misin ya?
Hasan mercan kefirleri çekilirken kamera titremiş diyen kişi...
@@egemen5740 :D o zamanlar takip etmiyormuşum. izlesem derdim muhtemelen.
haftada 2 video yukleniyor, kısa bir surede yapildigi icin olabilir belki
Yeniden saygılarımla , “ DERSU UZALA”. Çok mutlu olurum .
Çalıştığım dairenin önündeki bir gazete kurumuştu . Ama Ankara’nın merkezinde kuşlar çok mutluydu . Milim boşluk bırakmadan üzerinde oynaşırlardı , müzik gibi .. sonra kestiler ağacı , çok ağladım .
Üstat Tarkan'ın da dediği gibi: "Başkası olma kendin ol böyle çok daha güzelsin"
İzlediğim en iyi Türk filmleri sırasıyla aşağıdadır
Yoksul 1986
Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni 1990
Sarı Mercedes 1992
Tabutta Rövaşata 1996
Ağır Roman 1997
Büyük Adam Küçük Aşk 2001
"9" 2002
Yazı Tura 2004
Takva 2005
Hokkabaz 2006
Nefes 2009
Vavien 2009
Çakal 2010
Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi 2011
Kelebeğin Rüyası 2013
Neden Tarkovski Olamıyorum 2014
Limonata 2015
İftarlık Gazoz 2016
Evet Türkler güzel film çekebiliyorlar.
çok iyi liste hocam eyvallah
Yavuz Turgul' un Eşkiya'sini Serdar Akar'in Gemide ve de şahsi fikrim en güçlüsü Emin Alper'in Abluka'sini ekleyebilirim. saygilar
@@hortlockthelivingdead4676 Aynen onlar da on numara film. Dahası da var, liste uzamasın diye her seneye ve her yönetmene ait 1 tane film yazdım. Ayrıca 2016'dan sonra en iyi film varsa aklında onları da yazalım da insanlar görsün ;)
4:23 sarıp sarıp izliyorum nedense 😅
flu tv her geçen gün kendini aşarak bize yeni güzellikler sunmaya devam ediyor. emeğinize sağlık. yakın bir gelecekte tam zamanlı yayın kanalı olarak bizlere hitap edeceğiniz konusunda ümitliyim.
İlker Bey'in okumuş cahiller kısmında yaptığı açıklamaları çok sevdim. Güzel bir bakış açısı
Bir gun mutlaka ! Film çekemezsek kafaları çekeriz hocam:)
Olmaz öyle saçma şeyin en başından beri şuana kadar en sevdiğim bölümü budur. NET. İçinde bulunduğum kafamda düşünmdüğüm şeylerin hepsi konuşulmuş resmen. Hocam merak etmeyin ama bizim nesil bomba geliyo :D
Filmci falan değilim ama bu format bana çok şey katıyor
son zamanlarda duyduğum en iyi cümle "çok eleştirdiğimizden çok korkuyoruz bir şey yapmaya"
Cok iyi bölümmus ben de yillardir resmin icindeyim bu alanda da paylasim kıt kaynak vs yeni yeni biraz artti.tespitleriniz cok dogru biriyle dertlesmis gibi hissettim bu videoyu izleyince.iyiki varsiniz cok tatlisiniz
Hocam ders arası çok iyi geldi :d Teşekkürler Can!
Çok okumamız lazım ya, sindirmemiz gereken gözden kaçırdığımız çok fazla şey var gibi geliyor ne zaman şu programları izlesem
Kahvaltı yapıyordum mutfakta 11:44 te babam içeri girdi. Göz göze geldik.
Hocam ben gıda mühendisliği okuyorum. Bir tane hoca çıkıp biraz olsun ne öğretiyoruz aga olay ne, ne önemli bak bu bakteriler, küfler şundan bundan önemli gibisinden amacı bir şey öğretmek olan bir anlatım yapmıyorlar. Yani bilmiyorum dersi dinlerken sanki hocada anlattığı şeyle ilgili tam emin değilmiş gibi bir izlenim veriyor. Bir çok hocada dersi anlatmak için bir slayt yapmış birde bazı kalıpları ezberlemiş 4 senedir hep aynı slayt(hatta bir hocamız var dersini 4 kere aldım her seferinde "bakın gençler burada hata var düzeltirsiniz" cümlesi 4 kere ve galiba 5. kez duyacak bu kulaklar dersi çünkü corona olduğundan bedava sizi geçirmem diyor.)
hep aynı sorular ve sınavlar. Sonra boş mezunlar oluyoruz. Her zaman duyduğumuz soruya karşı verilen en güzel cevap "sen bunu nasıl bilemezsin " acı ama gerçek. Sizlerin ve bazı youtube kanalları sayesinde neyi bilmediğimizi öğrenmeye çalışıyoruz.
bilgi güçtür diye bir laf var, severim ama şu söz kadar değil: Bilgi özgürlüktür. Işık hakkında her şeyi bilirsen daha özgür hareket edebilirsin dediğinizde bu aklıma geldi.
programı izlerken bazı genel yargılara varıp okuma yapmaya başlıyorum. Teşekkürler
'Ben olmadan da Flu TV devam etmeli' işte bütün mesele bu.Bencillikten midir,kibirden midir,boynuz kulağa geçer korkusundan mıdır bilmiyorum ama siyasette,akademide,dernekte,şirkette her yerde bu böyle.
Ilker canikligil;Bir yönetmenden daha fazlasın ama ya. Içeriklerin ile;Kendimizi inşaa ediyor ,yeniliyor ve değer katiyoruz .tesekurler
20:32'de bahsi geçen kombi vakasını biz de yaşadık. Babamın sıfır kombisi biraz yanıp sönüyormuş. Bunun için 2 kez servis çağırmış. Her iki sefer de 150 TL servis parası ödemiş. Adamlar kapağı açıp, çakmağını kurcalayıp, tekrar yerine takıyormuş. Sonra suyu açtıklarında gayet güzel çalıştığı için kapağını kapatıp gidiyormuş. Ama adamlar gittikten sonra sonuç yine aynı: kombi biraz çalışıp kendiliğinden sönüyor. Şu kapağı bir de ben açayım dedim. Bir şeyin yanması için ne lazım? Yanacak madde, ısı ve oksijen. Babamın kombisinin içi tam bir kapalı kutu. Hiçbir yerden hava almıyor. Hava girişi için üstte iki kapak var ama ikisi de sıkı sıkıya kapalı... Meğerse tamirci kapak açıkken test yaptığı için kombi o yüzden güzel güzel çalışıyormuş. Ama kapağı kapatınca hava girişi olmuyormuş. Üstteki kapaklardan birini açtım. O gün bugün 5 aydır hiç sorunsuz çalışıyor. Servis olarak gelen o iki kişinin aslında hiçbir sorunu düzeltemediklerini kendileri de biliyor bence. Ama o kapağı açınca, 150 TL'yi almayı kendilerinde hak görüyorlar. Taksicilerin kontağı çevirince 13 TL'yi hak görmeleri gibi. Hiçbir yere gitmemiş olmasa da o para onun hakkı artık... Verilmesi beklenen hizmet ile doğrudan bir bağlantısı yok yani, hiç hizmet almamış olsan da o para artık senden çıkacak... Bu adamlar usta diye geçiyor bu memlekette...
Şimdiye kadarki en güzel ve samimi bölüm.
Cağnım hocam size hayranım
Bu bölümün postu daha enerjik ve net olmuş, aradaki maske hatası hariç daha başarılı.
Programın girisi (dezenfekte etme işlemi) ayri bitisi ayrı güzel olmuş. Hocamız realist tavri ile silah gibi taradi bizi yine ve işin acı tarafı hocanın haklı olması. Özellikle standart konusunda yüzde yüz haklısınız hocam. Ben oyuncu olmak isteyen bir gencim, siradan bir Hollywood yapimini izliyorum kötü oyunculuk yok. Çok garip bir mekanizma oturmuş film sizi tutmasa da ulan bu ne demiyorsun. Bizim yapimlarimizda ise hep bir eksik bir bozukluk hissi geliyor üzücü ama gelismeyecek kismina da pek katilmiyorum belki bir 100 sene sonra... :)
Muthis bir bolum olmus 👏🏻👏🏻👏🏻
muazzam cümleler var
Yani Geoffrey'nin ilk 6 dk da söylediği her şey ancak bu kadar doğru olabilirdi. Eğer odaya sıkışma hissi vermek isteyen varsa , Güney Korelilerin oda tasarımına bakmalı. Gri tonlarda duvarlar, gri tonlarda eşyalar ve füme - siyah kalın perdeler: önemli olan nokta bu, çünkü o kalın perde aslında tamamen penceresiz bir odanın bir duvarına dekor olarak takılıyor ve kapalı duruyor. Cam yerine havalandırmayla nefes alıyorlar. Pencereli evde oturmak istiyorsanız 500 dolar fazla ödemeniz gerekiyormuş. Valla ben vloglarını izlemeye katlanamıyorum. Öyle bir oda, ucuz ve etkili bir sıkışmışlık stilizesi olurdu.
“Hocam, bir şey anlatan filmlerden nefret ediyorum...” - Geoffrey 😀
Suat Eroğlu'nun "Oyun İçinde Oyun" filmini buradan görüp izledim, Türkiye'deki siyasi tabloyu çok iyi resmetmiş ve iyi oyunculara sahip. Kesinlikle tavsiye ederim.
18:27 efsane
bir şeyi bildiğini düşünmek onu öğrenmemenin en iyi yoludur
Geoffrey'le daha çok bölüm gelsin. Bu bölümler cok iyi
bu kadar sempatik bir adam olamaz :) Ayrıca kanal Biliminden tut ta tarihine kadar harika ..
Bilim seriniz çok iyi keşke spotify da podcast şeklinde olsa
Bizde gözlem olmadığı için bilim ve sanat gelişmiyor.Heykel ve resim yapmadan nasıl anatomi,coğrafya,kartografi,mimari bilimleri yapabilirizki.
İlker abi sizden kısa bir film bekliyoruz
hocam cok anlamli bir baslik su saclarla ugrasmasan,,birak daginik kalsin ,biz seni zaten seviyoruz...
Ahha, sehirden bahsettiyseniz ustad, benim kanaldaki son videoya görüşünüzü cok merak ederim. Ustelik siradaki bolumum de sehir isiklarinin renkleriyle ilgili olacakti, biraz daha mimari teknikle.
Cok eglendiniz
Sinema, film reklam vb. gibi sektörlerle hiç ilgim olmamasına rağmen, önce "olmaz öyle saçma şey" ile başlayıp sonrasında "Flu tv" ile devam eden TH-cam video serisi ve diğer müthiş uzmanlarla sohbetlerden bir sürü şey öğrendiğimi ve ilham da olabildiğince aldığımı düşünüyorum. Çalıştığım şirket tekrar faliyete geçtiğinde destek vereceğim mutlaka, bu kadar emeğin karşılığını etiksel anlamda vermek te gerekiyor diye düşnüyorum. Ellerinize, ağzınıza sağlık.
Diğer tüm bölümler bir yana bu bölüm bir yana. Çok beğendim bu videoyu hayatın gerçeklerini biri pat pat söyleyince insan daha çok hırslanıyor işine daha da çok sarılmak istiyor.
Duyma işlemi harika değil mi? Dışarıda titreşimler oluşturan insan ses telleri, su, rüzgar vs hava taneciklerinin aşağı yukarı sağa sola hareket etmesiyle dalgalar halinde yayılıyor. Bu dalgalara uygun bir açıklıktan(dış kulak) içeri giriyor ve kulak zarına geliyor, kulak zarının hemen ardında bulunan vücudumuzdaki en küçük kemikler olan(birkaç milimetre) çekik, örs ve üzengiyi sırasıyla bu titreşim aktarılır. Bu titreşimler koklea(salyangoz; içince tüylü hücreler denilen yapılar var)ya aktarılır. Tüylü hücreler aracılığı ile elektrik sinyallerine dönüştürülen bu dalgalar beyne gönderilir ve herbiri birbirinden farklı olan bu titreşimlerden oluşan sinyaller burada anlamlı şeylere dönüştürülür. Halbuki elektrik 1800lerde, elektronik aletler 1900lerde, ses dalgalarını en azından algılayan siri, alexa tarzı şeyler 2000lerde yapıldı. Ancak bu basit gibi görünen mükemmel olay milyonlarca yıldır devam ediyor..
Hocam Türkiye acayip bir yer gerçekten, yönetmenlerin ve sinema okullarındaki akademisyenlerin alayı after effectsten, vfx'ten, dünya kadar programdan habersiz. Sanırsınız Christopher Nolan bu adamlar, BEN VFX KULLANMAM demelerini bekliyoruz ama bir bakıyoruz ki bunlar duymamış bile :Dddd Benim bu ülkede çekilmiş en sevdiğim film Kibar Feyzo'dur mesela, ama bizde senaryo ve sinema başarısı arasındaki ayrım yapılamıyor, ben o filmi çok iyi bir sinema örneği olduğu için sevmiyorum, bu ayrımın yapılması lazım. Telefonla çek ama senaryo olsun (niyeyse o da yok ama) bir şey anlatacağız, açlık, fakirlik, depresyon, ZEKİ DEMİRKUBUZ KARANLIĞI, ölüm mantalitesinde çalışan sinema sektörümüz var, allah aşkına bu nedir ya :D 10 sanat galerisinden 9'unda da aynı mantaliteden dolayı kimse kusura bakmasın ama beş para etmez resimler görüyoruz, ülke inanılmaz geriden geliyor. Bir olgunun nasıl iyi yapılacağını madem üreticisine öğretemiyoruz bari öğrencilere bir şeyi iyi yapan ve kötü yapan değerlere, zevkleri içine katmadan nasıl ulaşılabileceğini öğretmek gerekiyor. Ben seviyorum kime ne deyip Hande Yener falan dinleyemezsiniz, pop müzik seviyorsanız Bee Gees, David Bowie falan dinlemeniz gerekiyor biraz kendinize saygınız olsun. Talep yoksa iyi ürün de asla olmayacaktır.
Mimaride de ayni sey gecerli hocam. Degerli eserlere bakiyorsunuz hep oncelerden kalma bizim dogru duzgun ekledigimiz bir sey yok. Bu stilizasyon dedigimiz seyi kesinlikle en iyi Italyanlar yapiyor. Hollwooddaki bircok degerli oyuncu,yonetmen ya italyan ya da italyan kokenleri var(tarantino,de niro,fellini,coppola,sophia coppola,nicholas cage,roberto rossellini,jane fonda,liza minelli,al pacino,scorsese,dicaprio vs vs).
İyi hissettiriyormuş böyle önceden izlemek:)
Ne oluyor önceden izleyince :d
@@snavmiyimidoktor1925 2.5 lira verip kaynak yapmak gibi bir şey
Bunun nedeni ülkede yeterli seviyede bilim ve sanat eğitimi olmamasından kaynaklanıyor. Tiyatro mezunu biri olarak benim hakim olduğum alanda dahi doğru düzgün bir eğitim yok. İyi bir sinemacı, oyuncu olmak için sanat tarihi, estetik, psikoloji, felsefe gibi konularda gerçekten bilgi sahibi olmak gerekiyor. Bu bilgiye sahip olmayınca da yapılan işler sabun köpüğü ya da kitsch işler olmaktan öteye gidemiyor!
Çok iyi bilgiler içeren, gençler için ve sinema ekseninde genel kültüre, sanata dair tespitler içeren bölüm. Teşekkürler.
Elinize, emeğinize sağlık.
Gerçekten çok güzel video olmuş 👏👏👏