Çoook iyiydi cidden aşırı sevdim ama biraz daha aşklarını itiraf ettikten sonraki zamanları da okumak isterdim belkii sonra özel bölüm yapmayi düşünür müsün? Özel bolum yaparsan da sevgili oldukları degil de evlenip küçük cocuklarının oldugu bir zamani ele alsan ve cocuklarina birbirleriyle nasil tanistiklarını nasil aşık olduklarını vs anlatsalar, acayip tatli bir sey olurdu.. tabii yaparsan, sadece fikir.. 💜
Cicegim dedin yaa pazar gunu atacam off allah kahretsin pazar gunu okumak zorunda olacam tek bos gunum o gun ama eminim ki cok guzel yapmissindir 🌹 veeee dayanamadim okudum okuyunca yuzunde siritislar oldu cok guzel yapmissin guzelim eline emegine saglik derslerin sinavlarin icinde takipcilerini dusunerek boyle guzel şaheser cikartman buyuk bir zarafet bu arada profilini degistirmişsin cok iyi olmus her neyse cok yazdim seni seviyorum cicegim🌸🌸
Ay çok güzeldi aşkım bu en iyilerindendi vay beeee mükemmel ötesiiiiii duygulandım yaa çok güzeldi bide çilekli süt detayı ayrı bi güzeldi bu arada gerçekten kahveye alerjin varmı❤❤❤❤❤❤❤❤❤
✰ 𝐼𝑑𝑜𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘𝑜̈𝑡𝑢̈𝑙𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑚𝑎𝑐𝚤𝑚 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢𝑟 ✰ 𝐹𝑖𝑘𝑖𝑟𝑙𝑒𝑟 𝑜̈𝑧𝑔𝑢̈𝑛𝑑𝑢̈𝑟 ✒️ 𝑀𝑎𝑓𝑦𝑎 𝑘𝑎𝑟𝑑𝑒𝑠̧𝑖𝑛𝑖𝑛 𝑎𝑟𝑘𝑎𝑑𝑎𝑠̧𝚤𝑛𝑎 𝑎𝑠̧𝚤𝑘 𝑜𝑙𝑢𝑟 ✰✰✰ ☘︎ 𝐾𝑖𝑚 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔 ~ 29 ☘︎ 𝑌𝑜𝑜𝑛 𝐴𝑟𝑒𝑢𝑚 ~ 27 🧸 𝐼𝑠𝑡𝑒𝑘 𝑘𝑢𝑟𝑔𝑢𝑑𝑢𝑟, 𝑏𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑚𝑒𝑛𝑖𝑧 𝑑𝑖𝑙𝑒𝑔̆𝑖𝑦𝑙𝑒... 🪄𝐾𝑒𝑦𝑖𝑓𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑙𝑎𝑟... 𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒: Ah, Tanrım...başım çok kötü ağrıyordu. Bugün üst-üste bir sürü ameliyata girmiştim. Üstelik hiçbir şey de yiyememiştim. Neyseki son ameliyatım da bitmişti. Ama ben de bitmiştim. Yavaş ve bir o kadar da yorgun adımlarla odama gelmiş üstümdeki doktor önlüğümü çıkarıp asmıştım. Paltomu giyerek çantamı ve telefonumu alarak odayı terk etmiştim. Bir yandan çok mutluydum. Çünkü yarın cumartesi ve iki günlük iznim vardı. Bu iki günü sadece kendime ayıracaktım. Bugün kendime güzel bir ziyafet vermeyi planlamıştım. Bunun için restorana gideceğim. Ahh..herkes restorana sevgilisi ya da eşiyle giderdi. Ama ben bekar olduğum için yalnız gidiyordum. Kim istemezki hayatında onu seven bir adamın olmasını...Asansörün önüne gelip beklemeye başladım. Bu sırada kapılar açılmış ve içinden bir kaç doktor ve hasta çıkmıştı. Hepsine baş selamı vererek geçmeleri için yol verdim. Hepsi çıkınca asansöre bindim ve aşağıya inmesi için tuşa bastım. Asansörün aynasından saçlarımı düzeltirken telefonum çalmaya başlamıştı. Baktığımda bunun en yakın arkadaşım, hem de kardeşim dediğim kız olduğunu gördüm. Aramayı yanıtlayıp kulağıma tuttum ve telefonun arkasından bıcır-bıcır bir ses duydum; Taerin: Unnie! "Bebeğim?" Taerin: Unnie bugün nasılsın? "İyiyim bebeğim. Sen nasılsın? Nasıl geçti günün?" Taerin: İyiydi unnie. Ben de iyiyim bu arada. Hatta harikayım. Sana çok güzel bir şey söyleyeceğim. Ama telefonda söylenecek bir şey değil. O yüzden acil buluşmamız lazım. "Hmm, o zaman her zamanki restorana gel bebeğim. Ben de oraya gidiyordum zaten." Taerin: Olur. Hemen geliyorum. "Kkk...tamam bebeğim. Gel...Hadi görüşürüz." Taerin: Görüşürüz unnie. Telefonu kapattım ve çantama attım. Bu kız bana çok iyi geliyordu. Hayat doluydu, bıcır-bıcır bir kızdı. Yaşına göre biraz çocuksu davranışları vardı, ama bence bu çok tatlıydı. Kendimden küçüklerle arkadaş olmak benim için iyi bir şeydi. Bunu sorun etmiyordum. Hatta çok iyi anlaşabiliyordum onlarla. Taerin de bunlardan biriydi. Kendimi onun yanında bazen küçük çocuk gibi hissederdim. Onunla bir sürü farklı yerlere gider, tatil ve eğlenceli aktiviteler yapardık. Kendisi şu an 21 yaşında ve universite okuyor, aynı zamanda abisinin şirketinde stajyerlik de yapıyordu. Abisini hiç görmedim ama anlattığına göre ülkenin en iyi bilinen mafyası ve aynı zamanda ünlü şirket ceosuydu. Abisinin mafya olduğunu öğrendiğimde korkmamıştım tabiiki. Artık normal geliyordu bana. Çünkü haberler hep onlar hakkındaydı. Zaten şirket ceolarının çoğu mafyaydı şu an. Asansörün durmasıyla dışarı çıktım ve çıkışa doğru ilerledim. Hemen ilerde olan arabama doğru yürüyüp bindim ve restorana doğru sürmeye başladım. ... 20 dakikaya restorana varmıştım. Arabamı park etmiş içeri girmiştim. Hemen pencere kenarındaki masada Taerin'in oturduğunu görüp ona doğru ilerlemeye başladım. O da beni farkedince gülümseyip ayağa kalkıp bana doğru geldi. Bir-birimize sıkıca sarıldık ve masaya oturduk. "Bebeğim, ne çabuk gelmişsin?" Taerin: Sen söyler-söylemez hemen arabama atladım ve geldim. "Kkkk...çok heyecanlısın. Nedir bana söylemek istediğin şey?" Taerin: Unnie..hani sana söylemiştim ya abimin arkadaşı... "Evet...ondan hoşlanıyordun. Ne olmuş ki?" Taerin: Şey...biz bugün...sevgili olduk. "Ne? Gerçekten mi?" Taerin: Evet unnie. Kendisi bugün bana çıkma teklifi etti. Ben de kabul ettim. O da benden hoşlanıyormuş unnie. "Senin adına çok sevindim bebeğim. İkinize de mutluluklar dilerim." Taerin: Teşekkür ederim unnie. Bence artık senin de bir sevgilin olmalı. "Ahh, hayır bebeğim. Ben böyle yalnız iyiyim." Taerin: Yalan söylüyorsun. Gözlerinden anlarım ben seni. Çok istiyorsun sen de bir sevgilin olmasını. "Sana yalan söyleyemiyorum. Evet...istiyorum ben de. Ama hayatımın aşkını bulamıyorum diyelim." Taerin: Bulursun unnie. Yakında bulursun, merak etme. "Olacaksa olacak. Çok üstelemeye gerek yok. Hadi biz ne yiyeceğimize karar verelim hm?" Taerin: Tamam. ... 10 dakika önce sipariş verdiğimiz yemeklerimiz gelmiş afiyetle yiyorduk. Hiçbir şey konuşmazken sadece yemeklerimize odaklanmıştık. Bu zaman Taerin'in konuşmaya başlamasıyla başımı kaldırıp onu dikkatle dinlemeye başladım; Taerin: Unnie, ben yarın şirkete gideceğim. Sen de gelsene benimle. "Bilmem ki...Şirkette bir sürü iş olur ama...ben rahatsız etmeyeyim." Taerin: Unnie merak etme...abim şirkete gelen misafirlere karşı çok naziktir. İşlerini bir kenara atıp seninle ilgileneceğine eminim. "Ha? Ne demeye çalışıyorsun sen bakalım?" Taerin: Unnie yaa...O anlamda söylemedim ki..kkkk... "Kkkk...biliyorum. Zaten benim de yarın izin günüm. Evde güzelce istirahat edecektim ama seni kırmak istemem. O yüzden gelirim." Taerin: Teşekkür ederim unnie. Çok iyisin. "Oww, bebeğim asıl ben teşekkür ederim." Taerin: Kkkk...Bu arada ben doydum. Şimdi güzel bir tatlı sipariş edelim mi? "Olur...ama çilekli olsun." Taerin: Ben mandalina yerim. "Tamam." Garsonu çağırmış siparişlerimizi vermiştik. 10 dakika sonra tatlılarımız gelmişti. Tam ben çatalı batıracakken Taerin'in beni durdurmasıyla ona baktım; Taerin: Dur unnie! Önce bir fotoğraf. Abime atacağım. Kkkk... "Abin bir erkekle buluştuğunu sanacak." Taerin: Merak etme sanmaz. Sen olduğunu söylerim. "Abin...beni tanıyor mu?" Taerin: Tanıyor, ama yüzünü değil. Adını ve mesleğini biliyor sadece. Ona senin fotoğrafını göstermedim. Canlı bir şekilde karşılaşmanızı istiyorum çünkü. "Ahh, sen var ya...korkulur senden Taerin-ah." Taerin: Kkkkk. Hadi tatlılarımızı yiyelim. "Hm-hm." ... Yorucu bir günün ardından sonunda evime varmış kendimi duşa atmıştım ilk. Ilık bir duşun ardından rahatlamış sıcak yatağıma giriş yapmıştım. Yorganı kafama kadar çekmiş telefonda gezinmeye başlamıştım. Pek bir şey yoktu. Taerin'in iyi geceler mesajına da cevap verdikten sonra telefonu kapatmış kendimi uykunun kollarına bırakmıştım. ✰𝑆𝑎𝑏𝑎ℎ✰ Güne enerjik bir şekilde başlamıştım. Mutfağa giriş yaparak kendime ilk önce çilekli süt hazırlamaya başladım. Buzdolabından süt ve bir kaç tane çilek alarak işe koyuldum. Çilekleri yıkamış rondoya atmıştım, bir tatlı kaşığı da şeker ilave edip rondoyu çalıştırdım. Çilekleri iyice ezdikten sonra sütle karıştırıp içmeye başladım. Sabahları en önemli rutinim bir bardak taze-taze çilekli süt içmekti. Kahveye alerjim olduğu için, çay da sevmediğim için içmezdim. O yüzden en sağlıklı ve lezzetli içecek çilekli süttü. Sütümü bitirdikten sora boş bardağı bulaşık makinesine yerleştirerek yukarı odama çıkmaya başladım. Bugün iyi giyinmeliydim. Ne de olsa Taerin'in abisinin şirketine gidecektim ve bu ilkti. Ne fazla resmi, ne de fazla şık olmalıydım. Yani her zamanki gibi klasik giyinecektim. Dolabımdan çok severek aldığım, ama sadece bir kere giyindiğim kombinimi çıkardım ve aynanın önüne gelerek üzerime tuttum. Bu kıyafeti daha bir kere giyinmeme rağmen yine de üzerime tutup aynanın karşısında kendime bakmak çok hoşuma gitmişti. ( pin.it/4XfzhIGhy ) Hemen üzerime giyinip saçlarımı taradım. Hafif bir majyak yaptıktan sonda boynuma da fularımı taktım. Kahverengi çantamı da elime alıp bir kez daha aynanın karşısında kendime baktım. Çok iyi olmuştum. Telefonumu makyaj masasından alarak çantama attım ve odadan çıkıp kapıya doğru ilerledim. Portmantodan paltomu ve araba anahtarlarımı alarak evden çıktım. Arabama doğru ilerleyip bindim ve " Kim's " şirketine doğru sürmeye başladım. ... 20 dakika sonra şirketin önündeydim. Arabadan inmiş Taerin'in gelmesini beklemeye başlamıştım. Bir kaç dakika sonra Taerin gelmiş birlikte şirkete giriş yapmıştık. Asansörün önüne gelip beklemeye başladık. Bu sırada Taerin'in söylediği şeyle ona doğru dönüp konuştum;
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-1 Taerin: Heyecanlımısın unnie? "Hayır...Nedenki?" Taerin: Yah! Neden heyecanlı değilsin? "Neden heyecanlı olmam gerek Taerin-ah?" Taerin: Seni abimle tanıştıracağım. Hayatında ilk kez bir erkekle göz-göze geleceksin. Neden heyecanlı olmayasın? "Abinle tanışınca ne olacak Taerin-ah? Aklında hain planlar varsa eğer, onları yok etmeni tavsiye ederim bebeğim." Taerin: N-ne hain planı? Onu da nereden çıkardın? "Ben söyledim artık. Gerisini sen bilirsin." Taerin: Ahh, bak asansör geldi. Hadi hemen çıkalım abimin yanına. "Hadi bakalım." Taerin'in neden böyle davrandığını anlamıştım aslında. Ama kendim hiçbir şey söylememiştim. Fazla düşünmedim ve asansörün yukarı çıkmasını bekledim. Taerin de konuşmuyordu. Asansörün durmasıyla sessiz bir şekilde inmiş ve Taerin gösterdiği kolidordan ilerlemeye başlamıştık. Bir odanın önünde durunca burasının Taerin'in abisinin odası olduğunu anlamıştım. Kapıyı çaldık ve içerden "gel" komutu alınca açıp içeriye girdik. Arkası dönük dosya dolabıyla ilgilenen bir adam vardı; Taerin: Biz geldik abi! Arkasını dönmüş Taerin'e hafifce gülümsemişti. Taerin abisinin yanına gitmiş sarılmıştı. Daha sonra abisinden ayrılmış beni göstererek konuşmaya başlamıştı. Şimdi farkettim de...sanırım pişti olmuştuk. Klassik kahverengi pantolonu ve bej rengi gömleğiyle çok yakışıklı görünüyordu. Bir mafya böyle giyinirmiydi ki? ( pin.it/2pTK9dgDZ ) Taerin: Abi bu sana bahsettiğim en yakın arkadaşım ve aynı zamanda unniem Areum. Tae: Memnun oldum Yoon Areum-shi. Ben de Kim Taehyung. "Ben de Bay Kim." Tae: Kardeşim sizden çok bahsetti. "Ahh, bana da sizden." Tae: Doğrusu sizinle tanışmayı çok uzun zamandır istiyordum. Sizi bana hevesle anlatması onun sizi ne kadar çok sevdiğini ve güvendiğini gösteriyor. "Teşekkür ederim. Ben de Taerin'i çok seviyorum. Biz çok iyi iki arkadaşız." Tae: Bunu anlamak zor değil. Oturun lütfen, ayakta kaldınız. Size ne ikram edebilirim? "Teşekkür ederim. Kahve ya da çay içmiyorum." Tae: Oh, neden? "Kahveye alerjim var, çay da sevmiyorum." Tae: Ahh, anladım. Peki istediğiniz başka bir şey var mı? "Hayır, yok. Teşekkür ederim. Böyle iyiyim." Tae: Tamam öyleyse. Taerin: Abi? Tae: Efendim güzelim? Taerin: Bir-birinizi gördünüz beni unuttunuz. Tae: Güzelim, o nasıl söz? Taerin: Tamam tamam. Şaka yapmıştım zaten. Ben en iyisi işime başlayayım. Tae: Bence de işine başlasan iyi olur güzelim. Taerin aceleyle odadan çıktıktan sonra ona bakan gözlerimi Bay Kim'e çevirdim. Bana bakıyordu, hem de dikkatli bir şekilde. Yüzünde hiçbir mimik oynamıyordu resmen adamın. Gözlerimi ondan çekmemle boğazını temizlediğini farkettim. Konuşmaya başlamasıyla tekrar yüzüne bakarak dinlemeye başladım onu; Tae: İsterseniz size şirketi gezdireyim. Oda da böyle oturmaktan iyidir. "Olur." Tae: O zaman buyurun. Ayağa kalkmış kapıya doğru ilerlemiştik. Benden önce davranıp kapıyı açmış ve geçmem için kenara çekilmişti. Çok nazik biri olduğu anlaşılıyordu. Odadan dışarı çıkıp kolidorda ilerlemeye başladık. Bu sırada çalışanların bize doğru baktıklarını farketmiştim. Doğrusunu söylemek gerekirse hemen üzerime atlayacakmış gibi bakıyorlardı. Korkmadım değil. Özellikle kadınların böyle bakması patronlarını kıskandıklarının bir göstergesiydi. Bay Kim'le çalışanların aynı anda çalıştığı alana gelmiştik. (Hani dizilerde olur ya bir kaç çalışan aynı masada çalışıyor, işte öyle bir şey. Pek anlatamadım ama, umarım ne demek istediğimi anlamışsınızdır) Hepsi gerçekten çok sıkı çalışıyordu. Bay Kim bana bir şeyler anlatırken bakışlarım kenardaki masada oturup bana sırıtarak bakan adama kaydı. Tamam...şu an pis bakışlarıyla beni taciz ediyordu resmen. Gözlerimi ondan çekip bakmamaya çalıştım. Bay Kim'i dikkatle dinlemek istiyordum, ama benden gözlerini çekmeyen adam buna engel oluyordu. Sinirler başımı yere çevirmiş sakinleşmeye çalışmıştım. Bu sırada belimde hissettiğim kolla başımı hızla çevirip kolun sahibine baktım. Yüzünde hiç bir ifade barındırmıyordu. Öyle düz bir şekilde bakıyordu. Kolunu biraz daha sıkılaştırıp beni kendine hafifce çekmesiyle ona dalan gözlerimi hemen çekip önüme bakmaya başladım. Sanırım çalışanının bana baktığını görmüştü. Çalışanlardan gözlerini çekip bana doğru bakmasıyla bir şeyler söyleyeceğini anlayıp onu dinlemeye başladım; Tae: İsterseniz buradan gidelim artık? "Tabii, olur." Tae: Buyurun lütfen. Elini belimden çekmeden bana yön vererek aynı anda yürümeye başladık. Bizi bu katta yerleşen kafeteryaya getirmişti. Boş olması garibime gitmişti. Masalardan birine geçerek benim için bir sandalye çekmiş oturmamı beklemişti. Kendisi de gitmiş ve bir-iki dakika sonra tekrar geri gelmişti. Elinde ikisi de çilekli olan milkshake vardı. Birini benim önüme koyarak oturdu ve milkshakeden yudumlamaya başladı. Şaşırmıştım doğrusu. Bir mafya nasıl olurdu da bu kadar soft olabilirdi? Aklım almıyordu... Bir mafyaya göre fazla nazik, fazla soft ve fazla...sakin mi demeliydim? Mafyalar genellikle sinirli ve sert olurdu. Okuduğum mafya kitaplarından biliyordum. Ama bu adam tam bir melekti... Ona gözlerimi kırpmadan bakmamı anlamış olacak ki, gülerek konuşmaya başladı; Tae: Yoon Areum-shi? "Evet Bay Kim?" Tae: Eğer sormak istediğiniz soru varsa, sorabilirsiniz. "Ah, şey...Peki...Aslında bir şeyi çok merak ediyorum." Tae: Buyurun. "Siz...neden bir mafya gibi davranmıyorsunuz? Ve ya neden bir mafya gibi giyinmemişsiniz?" Tae: Her mafya siyahlara bürünecek diye bir kural yoktur ki...Ya da her mafya sert ve acımasız olmalı diye bir kural da yoktur. "Ah...peki. Anladım." Tae: Klasik severim. Her şeyde klasik severim. Giyimde, şarkıda ve bir çok şeyde. Bu benim tarzım. Mafya olmam tarzımı ve davranışlarımı değiştireceğim anlamına gelmez. Ve sanırım siz de klasik seviyorsunuz, yanılıyormuyum? "Hayır..doğru bildiniz. Ben de klasik seviyorum. Aşığım hatta. Şarkı deseniz...klasik şarkılar hayatım olmuş. Aksesuarlar, giyim, çantalar ve ayakkabılar, özellikle de kol saatleri..kahverengi olanlarından. Hepsine bayılırım." Tae: İkimiz sanırım ruh eşleriyiz, hm? "Sanırım... Bu arada bugün...pişti olmuşuz." Tae: Farkettim. Bir çift gibi aynı zamanda... "E-evet." Tae: Başka nelerden hoşlanırsınız? "Hmm...çilekli sütten." Tae: Onu anlamak zor değil. Benim de en sevdiğim meyve çilektir. Kahveye alerjiniz olduğunu söylemiştiniz.. "Evet.." Tae: Benim de var... "Gerçekten mi?" Tae: Hm-hm... "Vay canına...biz gerçekten de ruh eşleriymişiz. Acaba başka neyimiz aynı? Çok merak ettim." Tae: Bunu öğrenmek istiyorsanız eğer...ikimiz bir akşam yemeğine çıkabiliriz. Ne dersiniz? "Oh...bilmem ki..." Tae: Bu teklifimi kabul edersiniz çok sevinirim. Kardeşimin en yakın arkadaşı olarak sizi daha yakından tanımak isterim. "Anladım. Olur... Ne zaman peki?" Tae: Saati ve yeri ben söylerim. Size uygun olur mu böyle? "Ahh, tabiiki..." Tae: Tamam o zaman. Anlaştık. "Anlaştık. ... Ahh kalbim...yerinden çıkacak gibi. Bugün neydi öyle? Kendimi bir filmde gibi hissettim. Kim Taehyung'u böyle beklemiyordum. Çok nazik ve iyi biriydi. Onu çok iyi tanımıyorum, ama...bugün olan konuşmalarımız çok hoşuma gitmişti. Benimle flörtleşir gibi konuşmuştu. Hayatımda ilk kez normal şekilde bir erkekle karşılıklı sohbet etmiştim. Bu iyi hissettirmişti. Ve onunla konuşmak bambaşka bir histi. Kendimi çok garip hissediyordum. Tanrım...ne oluyor bana? Bu da neyin nesi? Yatağımda ergen kızlar gibi tepiniyordum resmen. Yüzümde kaybolmayan sırıtmam ve ellerimin kalbimin üzerinde durması hiçte normal degildi. Ne yaptın sen bana Kim Taehyung?
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-2 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔'𝑑𝑎𝑛 Üzerimi değişmiş depoya doğru gidiyordum. Bir piçle görülecek hesabım vardı. Bayan Yoon'la vedalaştıktan sonra adamlarıma onu rahatsız eden piçi alıp depoya götürmelerini emretmiştim. Kısa bir sürenin ardından depoya vardığımda arabamdan hızlıca inerek içeri girmiştim. Şerefsizin kollarını zincirlemiş yukardan asmıştılar. Ayakları da serbestti. Kim Taehyung'un adamları diye övünmüyorum boşuna. Ben gelene kadar onu biraz hırpalaşmışlar. Ehh, geri kalan da benim payıma düşüyordu. Yani büyük bir kısmı... Önüne gelmiş elimle çenesinden tutarak bana bakmasını sağlamıştım. Bir kaç tokata kendinden geçmişti piç. Yüzüne biraz daha yaklaşıp tıslarcasına konuşmaya başlamıştım; "Sen benim misafirimi hangi hakla taciz edebiliyorsun piç?! Hem de benim yanımda! Gözümün içine baka-baka!" X: Bağışlayın beni Bay Kim! Hata yaptım. Lütfen affedin beni. "Olur mu öyle şey? Gözümün önünde bir kadına rahatsız edici şekilde gözlerini dikip ağzının suyu akarak bak! Sonra da aff dile?! Seni kolay-kolay bırakırmıyım sanıyorsun it herif?! Bilmiyormuyum sanıyorsun sicilini?! Ha?! Ne haltlar yediğini bilmiyormuyum güya?! Seni şirketime almakla büyük bir hata yapmışım. Seni sokakta gördüğüm an gebertmeliydim!" X: Yalvarırım Bay Kim. Bırakın beni. Yemin ederim bir daha olmayacak. Affedin. "TECAVÜZÜN AFFI MI OLUR ŞEREFSİZ KÖPEK?! TACİZİN AFFI MI OLUR?! KADINA , ÇOCUĞA ŞİDDETİN AFFI MI OLUR?! ÇOCUK DİYORUM İT, ÇOCUK! NE İSTEDİN 11 YAŞINDAKİ ÇOCUKTAN?! KADIN MI YOKTU SANA?! KITLIK MI YAŞIYORDUN?! ETRAF ESKORT KAYNIYOR! ALSAYDIN YA ONLARDAN BİRİNİ ALTINA! KENDİNİ TATMİN ETMEK İÇİN KÜÇÜCÜK ÇOCUĞU KULLANDIN LAN! SENİ YAŞATIRMIYIM BEN?! SENİN GİBİLER İÇİN BU DÜNYA FAZLA! GEBER PİSLİK! Belimden silahımı çıkararak ard-arda ateş etmeye başladım. Hakettmişti şerefsiz. Etraf kan gölüne dönerken adamlarıma buraları temizlemeleri için emir verdim ve dışarı çıktım. Üstüm kirlenmişti şerefsizin kanıyla. Pislik! Hemen arabama atlayıp eve doğru sürmeye başladım. ... Duştan çıkıp önceden giyinmek için hazırladığım kıyafetlerimi üzerime geçirmiştim. Komodinin üzerinden telefonumu alarak kardeşimin odasına doğru ilerleyip kapıyı çaldım. İçerden 'gel' diye seslenince kapıyı açıp içeri girmiştim. Yatakta yorganın altına girmiş, sırtını yatak başlığına dayamış uzanıyordu. Telaşlı ve korkmuş bir hali vardı sanki. Yanına adımlamış yatağın kenarına oturmuştum. Elimi saçlarına getirip okşayarak konuştum; "Bebeğim? Bana söylemek istediğin bir şey var mı?" Taerin: N-ne gibi abi? "Aşk, sevgili, erkek arkadaş gibi?" Taerin: H-hayır...yok. "Eminmisin?" Taerin: E-evet. "Bana doğruları söyle Taerin. Eğer ben kenardan duyarsam çok kötü olabileceğini biliyorsun. Böyle şeylerden hiç hoşlanmam." Taerin: Kızacaksın... "Hayır, kızmayacağım. Eğer böyle bir şey varsa, seni sonuna kadar destekleyeceğim bebeğim. Bunu biliyorsun değil mi? Seni bu konularda asla kısıtlamam." Taerin: Biliyorum... "O zaman?" Taerin: Abi...ben ona uzun zamandır...aşığım. "Hmm...sonra?" Taerin: Dün onun da bana aşık olduğunu öğrendim. "Ara vermeden konuş Taerin-ah." Taerin: Bana itiraf etti ve sonra da sevgilim olurmusun dedi. Ben de kabul ettim. Çünkü seviyorum onu. O da beni seviyor. Yani kabul etmeseydim garip olurdu, değil mi? Ve sen onu tanıyorsun... "Kim o şanslı çocuk?" Taerin: Şey...ımm... "Taerin-ah..." Taerin: Jungkook! "Ne?" Taerin: Özür dilerim abi. "Güzelim? Neden özür diliyorsun?" Taerin: Kızmadın mı? "Neden kızayım? Sen yanlış bir şey yapmadın. Ve Jungkook'a bir çift lafım olacak. Demek o yüzden seni sorup duruyordu. Şimdi anladım." Taerin: Yani...bizi onaylıyormusun? "Siz iki yetişkin insansınız. Benim onayımı neden alacaksınız ki? Sizin için doğrusu neyse o olsun güzelim. İkinize de mutluluklar dilerim." Taerin: Abi...Çok teşekkür ederim... "Rica ederim güzelim benim. Sen mutlu ol yeter. Benim için senin mutluluğundan önemli bir şey yok." Taerin: Seni seviyorum abim. İyiki benim abimsin. "Ben de seni seviyorum biricik kardeşim." Taerin: Abi sana bir şey söyleyeceğim. "Söyle bakalım." Taerin: Areum unnie...onu nasıl buldun? "Neden soruyorsun bunu?" Taerin: Ya sen söyle. Çok merak ettim. "Hmm...aslında hoş ve güzel kadın. Baya güzel hem de. Duru bir güzelliği var. Adının hakkını veriyor desem yeridir." Taerin: Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? "Evet...neden?" Taerin: Abi ben siz ikinizin birlikte olmasını istiyorum. "Ne?" Taerin: İkiniz de bir-birinizi tamamlıyorsunuz abi. Bak gör aşık olacaksınız bir-birinize. Buna adım kadar eminim. "Saçmalama Taerin-ah. Bu nasıl mümkün olabilir?" Taerin: Neresi saçmalık bunun? Hem neden mümkün olmasınmış? Bal gibi de olur. İkiniz de bekarsınız. İkinizinde hayatında takıntılı aşığı yok. Aşık olduğunuz ve ya size aşık olan birileri yok. Randevulara çıkın ve bir-birinizi tanıyın. Olur sizden abi. Eminim ben. Hatta sizin için kendim kör randevu ayarlayacağım. "O...benim kadınım olmayı kabul eder mi?" Taerin: Neden kabul etmesin? O karşısına iyi ve nazik biri çıksın istiyordu. Sen bunun için pek idealsin. "Peki...ben onun adamı olmaya layık olabilirmiyim?" Taerin: Eminim senden çok, ama çok iyi bir sevgili, hatta koca, hatta baba olur abicim. Güven bana. Babamız kötü bir adamdı diye...sen de kötü biri olmuş olmuyorsun ki...Sen dünyanın en iyi adamısın. "Biliyormusun...beni bu konuda fazlasıyla gaza getirdin. Elimden geleni ardıma koymayacağım." Taerin: Başarabileceğine inanıyorum. Bol şanslar. "Teşekkür ederim. Şimdi gidiyorum. İyi geceler güzelim." Taerin: İyi geceler abicim. ... 𝐴𝑟𝑒𝑢𝑚'𝑑𝑎𝑛 Bay Kim'le son konuşmamızın üzerinden bir hafta geçmişti. Bir hafta içinde benimle buluşmak istediğini söylemişti bir kaç kez. Ama işlerim yüzünden pek vakit bulamamıştım. Daha şimdi yeni bir kalp ameliyatından çıkmıştım. Saat şu an gecenin ikisiydi. Odama gelip kendimi koltuğuma attım. Ayaklarımı uzatarak gözlerimi kapadım ve dinlenmek istedim kısa bir süre. Son iki günde garip şeyler farketmiştim. Ve bunu Bay Kim'e sormak istemiştim doğrusu. Ama iki gündür de konuşmuyorduk. Evimin etrafında bir kaç siyah giyinimli adamlar görmüştüm. Ve aynı adamların ben nereye gidersem beni takip ettiklerini de farketmiştim. Bunu mutlaka ona sormalıydım. Bu işin onun başının altından çıktığına emindim. Telefonuma aniden gelen aramayla yerimden sıçradım. Ah, korkmuştum. Koltuktan zor da olsa kalkıp masadan telefonumu alıp kimin aradığına baktım. Şansa bak ki, bu Kim Taehyung'tu. Nedense heyecanlanmıştım. Kalbim yine hızlı atmaya başlamıştı. Sakinleşmeye ve sesimi düz tutmaya çalışarak aramayı yanıtlamıştım; 📲 "Alo?" Tae: Merhaba Yoon Areum-shii. "Merhaba Bay Kim." Tae: Umarım sizi rahatsız etmiyorumdur? "Ahh, hayır etmiyorsunuz da..." Tae: Evet?
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-3 "Bu saatde telefonu açacağımdan emin olmalısınız ki, aradınız. Değil mi?" Tae: Ahh, evet. Açıkcası ameliyatta olduğunuzu biliyordum. "Nereden biliyordunuz?" Tae: Bu konuyu sizinle konuşmak isterim Bayan Yoon. Benden duysanız daha iyi olur diye düşünüyorum. "Sanırım tahmin ettiğim şey, değil mi?" Tae: Ne tahmin ettiğinize bağlı. "Son iki gündür evimin etrafında siyah giyimli adamlar dolaşıyor. Gece-gündüz oradalar ve evimi gözetliyorlar. Aynı zamanda ben nereye gidersem peşime takılıyorlar. Onların sizin adamlarınız olduğunu düşünüyorum Bay Kim." Tae: Imm..evet. Onlar benim adamlarım. Onları sizi korumaları için görevlendirdim. "Buna gerek olduğunu düşünmüyorum açıkcası. Bu zaman kadar kendimi en iyi şekilde korudum, bundan sonra da koruya bilirim, değil mi?" Tae: Ona hiç şüphem yok. Ama kardeşimin arkadaşısınız ve kardeşime yakın olduğunuz kadar bana da yakın sayılıyorsunuz. Kardeşimi koruduğum şekilde sizi de korumak istiyorum. Mafyayım ve etrafımda beni sevmeyen ve beni en sevdiklerimden vuracak kadar şerefsiz olan bir sürü düşmanım ve sözde dostum var. Bu yüzden başınıza her hangi bir kötü olay gelmemesi ve zarar görmemeniz için bunu yapmak zorundayım. Umarım beni anlarsınız ve itiraz etmezsiniz. "Sizi anlıyorum. Şimdi siz böyle konuşunca korkmadım değil." Tae: Sizi korkutmak istemezdim. Özür dilerim. "Hayır, hayır. Sorun yok. İyi düşünmüşsünüz. Bunun için teşekkür ederim. Kendimi değerli hissetmeme sebep oldunuz." Tae: Sizi değerli hissettirdiysem, ne mutlu bana. "Çok iyisiniz Bay Kim." Tae: Sizin iyi kalbinizdendir o. "Ayrıca çok...romantiksiniz de." Tae: Romantik tarafımı kimseye göstermem pek. "Hmm...anladım." Tae: Şu anda yorgun olduğunuzu biliyorum ama...biraz daha sohbet edelim mi lütfen? "Benim için sorun değil. Sizin sayenizde yorgunluğumu unuttum adeta." Tae: Buna sevindim. Peki...sizi ne zaman boş yakalayabilirim? "Hmm...bu hafta sadece pazar günü boşum. Ama gece mesaisine kalacağım." Tae: O zaman biz de gündüz bir randevuya çıkarız. Ne dersiniz? "Harika olur derim." Tae: Aklımda çok iyi planlarım var Yoon Areum-shi. Lütfen rahat giyinin. "Olur...çok merak ettim şimdiden." Tae: Sürpriz olsun. "Ah...tamam öyleyse." Tae: Yoon Areum-shii... "Evet Bay Kim?" Tae: Beni bu zamana kadar iyi hisettiren tek kadınsınız. ... Aradan çok uzun zaman geçmişti. Neredeyse 5 ay oluyordu. Bu süre içinde Taerin şirkete giderken beni de yanında götürüyordu. Tabii müsait olduğum zamanlarda. Şirkete sık-sık gider olmuştum. Bir bahaneyle Taehyung'a uğrar, uzun-uzun konuşup, sohbet ederdik. Son zamanlarda flörtleşiyorduk farkında olmadan. Ona karşı duygularım fazlasıyla yoğundu. Hiç hisetmediğim şeyleri hissediyordum onu görünce. Onunlayken kendimi çok rahat ve küçük bir çocuk gibi hissediyordum. Son zamanlarda flörtleşmemize bakılırsa eğer, onun da bana karşı hissleri vardı. Bundan emindim. Artık duygularımı içimde tutamıyordum. Ona hemen bugün her şeyi söyleyecektim. Ona aşık olduğumu bilmesini istiyordum. Erken gitmek isterdim, ama yine bir ameliyattaydım. Nereydese bitirmek üzereydim. Son dokunuşları yapıyordum artık. Son düğümü de attım ve artık ameliyat bitmişti. Herkese teşekkür ederek ameliyathaneden ayrılıp üstümdekileri çıkardım ve çöpe attım. Odama gelerek ilk işim telefonuma bakma olmuştu. Bir sürü arama ve mesaj vardı. Tanrım...bu da neyin nesiydi? Aramalara baktığımda Taerin olduğunu gördüm. Mesajları da Taerin atmıştı. Okuduğum mesajlar yüzümden kaskatı olmuştum. Taehyung vurulmuştu diyordu. Bir tek beni mi istiyordu? Lanet olsun! Manyak adam...benden başka doktor mu yok?! Paltomu alarak hemen odadan çıktım ve merdivenlerden inmeye başladım. Asansörle vakit kaybedemezdim. Taehyung benim onun özel doktoru olmamı istemişti. O günden beri de yaralandığı zaman sadece ben tedavi ediyordum onu. Ben olmadığım zamanlardaysa kendisi yapardı, ya da Taerin ve Jungkook. Şimdi de yapmaları gerekiyordu. Ama mesajlardan okuduğum kadarıyla bu seferki ağır bir yaralanmaydı. Sonunda merdivenlerden inmeyi bitirdiğimde hızla binayı terk ederek arabama doğru koşup binmiştim. Hızlıca çalıştırarak sürmeye başladım. Umarım ben gelene kadar dayanırsın Taehyung... ... Sonunda eve varmış arabadan indiğim gibi eve doğru koşmuştum. Kapıyı çalmama gerek kalmadan hizmetçilerden biri hemen açmış ve içeri girmemi sağlamıştı. Taehyung'un odasının nerede olduğunu bildiğim için merdivenleri ikişer-ikişer çıkıp ikici kata ulaşmıştım. Hemen odasına dalarak acı içinde inleyen Taehyungla karşılaştım. Paltomu çıkarıp yanına koştum ve ellerimi yanaklarına koyup okşamaya başladım burada olduğumu belirtmek istercesine. Acı içinde gülümsediğini farkettim ve gözleri sımsıkı kapalı bir şekilde adımı sayıklayıp gözleriminn dolmasına sebep oldu; "Buradayım Taehyung. Yanındayım. İyileştireceğim seni merak etme. İyi olacaksın. Dayan biraz, lütfen." Tae: Areum-ah... "Şşş..konuşup kendini yorma. Sessiz ol ve işimi yapmama izin ver. Canın daha çok yanabilir. Senden tek istediğim dişini sıkıp biraz sabretmen." Tae: Hm-hm... ... Sonunda yarasını dikmeyi bitirmiş ve sarmıştım. Ona ağrı kesici bir iyne de yaptıktan sonra üzerine hafifce örtmüş ayaka kalkmıştım. İyneden sonra hemen rahatlamış ve uyumuştu. Zor dayanmıştı. Ara-sıra nefesi kontrolsüzleşiyordu. Ama yine de dayanmıştı. Çok zordu benim için. Elimin altında sevdiğim adam yatıyordu. Onu böyle bir durumda görmek beni fazlasıyla sarsmıştı. Onun hep güçlü tarafını görmüştüm. Şimdiyse..acı çekiyordu...küçük çocuklar gibi ağlaması canımı çok yakmıştı. Yarası kötü olduğundan fazla acısı vardı. Ama neyseki atlattı. Banyoya geçerek kendime gelmek adına yüzüme su çarptım. Kenardan havlu alarak yüzümü kurulayıp dışarı çıktım. Bir kez daha ona bakıp dinlemesi adına odadan çıkmıştım. Aşağıya indiğimde herkesin salonda oturmuş beklediğini gördüm. Taerin geldiğimi farkedip hızlıca koşup yanıma geldi ve ağlayarak konuşmaya başladı; Taeri: A-abim iyi mi u-unnie? "İyi güzelim. O iyi. Sadece dinlenmesi ve kendine gelmesi gerek." Taerin: Ş-şükürler olsun. O iyi... Ç-çok korktum... "B-ben de...ben de ç-çok k-korktum." JK: Hanımlar, hadi oturup kendinize gelin. Sen de fazla yoruldun nuna. "Bir şey yok. İyiyim ben." Taerin: N-ne zaman uyanır unnie? "Bir kaç saat uyuması gerek. Kendisi ne zaman uyanırsa. Eğer ağrısı olursa, ki olacaktır, o zaman uyanır." Taerin: A-anladım. "Güzelim, git elini-yüzünü yıka istersen. Kendine gel, hm? Mahvoldun sen de..." Taerin: T-tamam. JK: Seninle geleyim sevgilim. Taerin: Hm-hm.
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-4 Onlar yukarı çıktıktan sonra ben de başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapadım. Fazlasıyla yorulmuştum. Gözlerim ve tüm bedenim ağrıyordu. Gözümün önüne Taehyung'un yarasını diktiğim an gelince bedenimi bir ürperme sardı. Sevdiğin birinin gözlerinin önünde acı çekmesi kadar kötü bir şey yokmuş bu hayatta. Onun acısının bana geçmesini istedim bir an. Tüm acılarını çekmek istedim. Ben ölmeye hazırdım, yeter ki o iyi olsun... ... Taerin: Unnie? Unnie? "Ha? Ne oldu? Taerin-ah? Kötü bir şey mi var?" Taerin: Sakin ol unnie. Abim uyandı da onu diyecektim. Seni çağırıyor. "Ne zaman uyandı?" Taerin: Uyanalı daha 5 dakika oluyor. Ağrısı varmış. Jungkook ona yeniden iyne yaptı. "Oh, iyi yapmış." Konuşa-konuşa Taehyung'un odasının önüne gelmiştik bile. Kapıyı açıp içeri girmiştik. Taehyung yatağın başlığına yaslanmış, yarasını tutuyordu. Yüzünde acı çeker gibi bir ifade vardı. Benim kapıda durduğumu farketmiş bana yanına gelmem için seslenmişti; Tae: A-areum-ah...g-gel. Yavaş adımlarla gidip dikkatli olarak yanına oturdum. Ellerimi yüzüne getirmiş okşamaya başlamıştım. Bu sırada Taerin ve Jungkook odadan çıkmış kapıyı kapatmışlardı. Gözlerinin üzerine düşen saçlarını elimle kenara itmiş gözlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştım. Yanağını okşayan elimin üzerine kendi elini koymuş dudamlarını avucuma bastırmıştı. Bunu yaparken gözlerimin dolmasını engelleyemedim... "Ç-çok korktum." Tae: K-korkma. Ölmedim..yanındayım, seninleyim. "Manyakmısın sen? Neden başka bir doktor çağırmalarına izin vermedin? Ya sana bir şey olsaydı? Ya daha da kötü olsaydı? Ben senin doktorun olmasaydım doktor çağırmayacakmıydın?" Tae: Eğer ölürsem, senin elinden ölmek istiyordum. "Manyaksın sen. Delisin. Aptalsın..." Tae: Bu manyak, deli, aptal adam bir kurşundan ölmedi ama, senin aşkından ölebilir. "R-romantik olmanın sırası mı şimdi? Ölümden döndün be adam." Tae: Yeter ki, senin elinden öleyim. "Tamam artık. Yeter bu kadar. Konuşma böyle." Tae: Areum-ah... "Evet?" Tae: Bu koskoca dünyada, sonsuza kadar sevmek istediğim, yanında kalmak istediğim, her gece sıkıca sarılıp uyumak, her sabah tatlı bir şekilde uyandırmak ve uyanır-uyanmaz ilk iş öpmek istediğim sadece sensin. Heryerdesin, ama özellikle de kalbimdesin. Kalbim yalnız seni seviyor ve istiyor. Gözlerinde dünyanın yıldızlarını taşıyor gibisin. O kadar güzel bakıyorlar ki...sevgiyle, umutla, inançla...ve aşkla... O kadar güzel bakıyorsun ki...bütün dünyanın kör olmasını istiyorum. Seni seviyorum... Hiç bir neden olmadan, sadece sen olduğun için seviyorum sevgilim... "T-taehyung...Çok seviyorum seni. Kalbime gömüp kimseye göstermek istemeyecek kadar çok seviyorum. Seni sevmekten asla bıkmayacağım. Her mevsim seveceğim. Kışın seveceğim, yazın seveceğim, baharında ve sonbaharında seveceğim. Ömrümün sonuna kadar... Senden öncesi zaman kaybıymış meğersem. Sen geldin hayatıma, sanki hayatımda çicekler açtı. İyiki geldin sevgilim. İyiki varsın, iyiki benimlesin. Seni seviyorum sevgilim. Ve dudaklarımızı kavuşturduk bir-biriyle. Aşkla ve özlemle öpmeye başladık bir-birimizi. Hayatımın tek anlamı olabilirdi. O sevilmeye layık biriydi. Sevgiyi en çok hakedendi. Çünkü sevilmeye değer ne varsa, onda toplanmış gibiydi... ~𝑆𝑂𝑁~
Neden yeni hikaye gondermiyosun ozlettin kendini bebiş💕💕❤️💜💜💜❤️🤗🤗⭐💕🍪
@@yuqidiary hastayım bir kaç gündür, dün, bugün yattım hep. Önümüzdeki hafta da sınav haftası. Ne zaman atarım artık bilmem🩷
İlkkkk🎉
Yazarımız video attıysa bizede okumak düşer şimdi okicam
Yaaaa🎀💖💋🌺
Oha hikayeye aşık oldum 😍😍
Başta kendim olmak üzere bütün isteyenlere böyle bir aşk diliyorum 🤲🏻🤲🏻
Ayy çok güzel olmuş ellerine sağlıkk❤️🩹❤️🩹
@@LeeKnow_delisii teşekkür ederimm🩷🩷
Çoook iyiydi cidden aşırı sevdim ama biraz daha aşklarını itiraf ettikten sonraki zamanları da okumak isterdim belkii sonra özel bölüm yapmayi düşünür müsün? Özel bolum yaparsan da sevgili oldukları degil de evlenip küçük cocuklarının oldugu bir zamani ele alsan ve cocuklarina birbirleriyle nasil tanistiklarını nasil aşık olduklarını vs anlatsalar, acayip tatli bir sey olurdu.. tabii yaparsan, sadece fikir.. 💜
Teşekkür ederimm
Bunu bir düşünürüm, fikir için de teşekkürlerr
@winterrbeaar ne demek rica ederim, o kadar çok beğendim ki aklıma gelen fikri yazmadan edemedim 🥰💜
@@gamzehelli350 🩷🌸
Cicegim dedin yaa pazar gunu atacam off allah kahretsin pazar gunu okumak zorunda olacam tek bos gunum o gun ama eminim ki cok guzel yapmissindir 🌹 veeee dayanamadim okudum okuyunca yuzunde siritislar oldu cok guzel yapmissin guzelim eline emegine saglik derslerin sinavlarin icinde takipcilerini dusunerek boyle guzel şaheser cikartman buyuk bir zarafet bu arada profilini degistirmişsin cok iyi olmus her neyse cok yazdim seni seviyorum cicegim🌸🌸
Bitirdiğim için atmak istedim.
Çok teşekkür ederim güzelim
Ben de senii seviyorum🩷🌸
Ay çok güzeldi aşkım bu en iyilerindendi vay beeee mükemmel ötesiiiiii duygulandım yaa çok güzeldi bide çilekli süt detayı ayrı bi güzeldi bu arada gerçekten kahveye alerjin varmı❤❤❤❤❤❤❤❤❤
@@ArmyHeadfann hayır yok, kahve severim ve içerim. Bu karaktere özell. Bu arada çok teşekkür ederimm🎀🩷
@winterrbeaar hee tamam bende çok severim rica ederimmmmmm balım ❤️❤️
✰ 𝐼𝑑𝑜𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑘𝑜̈𝑡𝑢̈𝑙𝑒𝑚𝑒𝑘 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑎𝑚𝑎𝑐𝚤𝑚 𝑦𝑜𝑘𝑡𝑢𝑟
✰ 𝐹𝑖𝑘𝑖𝑟𝑙𝑒𝑟 𝑜̈𝑧𝑔𝑢̈𝑛𝑑𝑢̈𝑟
✒️ 𝑀𝑎𝑓𝑦𝑎 𝑘𝑎𝑟𝑑𝑒𝑠̧𝑖𝑛𝑖𝑛 𝑎𝑟𝑘𝑎𝑑𝑎𝑠̧𝚤𝑛𝑎 𝑎𝑠̧𝚤𝑘 𝑜𝑙𝑢𝑟
✰✰✰
☘︎ 𝐾𝑖𝑚 𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔 ~ 29
☘︎ 𝑌𝑜𝑜𝑛 𝐴𝑟𝑒𝑢𝑚 ~ 27
🧸 𝐼𝑠𝑡𝑒𝑘 𝑘𝑢𝑟𝑔𝑢𝑑𝑢𝑟, 𝑏𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑚𝑒𝑛𝑖𝑧 𝑑𝑖𝑙𝑒𝑔̆𝑖𝑦𝑙𝑒...
🪄𝐾𝑒𝑦𝑖𝑓𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑙𝑎𝑟...
𝐻𝑖𝑘𝑎𝑦𝑒:
Ah, Tanrım...başım çok kötü ağrıyordu. Bugün üst-üste bir sürü ameliyata girmiştim. Üstelik hiçbir şey de yiyememiştim. Neyseki son ameliyatım da bitmişti. Ama ben de bitmiştim. Yavaş ve bir o kadar da yorgun adımlarla odama gelmiş üstümdeki doktor önlüğümü çıkarıp asmıştım. Paltomu giyerek çantamı ve telefonumu alarak odayı terk etmiştim. Bir yandan çok mutluydum. Çünkü yarın cumartesi ve iki günlük iznim vardı. Bu iki günü sadece kendime ayıracaktım.
Bugün kendime güzel bir ziyafet vermeyi planlamıştım. Bunun için restorana gideceğim. Ahh..herkes restorana sevgilisi ya da eşiyle giderdi. Ama ben bekar olduğum için yalnız gidiyordum. Kim istemezki hayatında onu seven bir adamın olmasını...Asansörün önüne gelip beklemeye başladım. Bu sırada kapılar açılmış ve içinden bir kaç doktor ve hasta çıkmıştı. Hepsine baş selamı vererek geçmeleri için yol verdim. Hepsi çıkınca asansöre bindim ve aşağıya inmesi için tuşa bastım. Asansörün aynasından saçlarımı düzeltirken telefonum çalmaya başlamıştı. Baktığımda bunun en yakın arkadaşım, hem de kardeşim dediğim kız olduğunu gördüm. Aramayı yanıtlayıp kulağıma tuttum ve telefonun arkasından bıcır-bıcır bir ses duydum;
Taerin: Unnie!
"Bebeğim?"
Taerin: Unnie bugün nasılsın?
"İyiyim bebeğim. Sen nasılsın? Nasıl geçti günün?"
Taerin: İyiydi unnie. Ben de iyiyim bu arada. Hatta harikayım. Sana çok güzel bir şey söyleyeceğim. Ama telefonda söylenecek bir şey değil. O yüzden acil buluşmamız lazım.
"Hmm, o zaman her zamanki restorana gel bebeğim. Ben de oraya gidiyordum zaten."
Taerin: Olur. Hemen geliyorum.
"Kkk...tamam bebeğim. Gel...Hadi görüşürüz."
Taerin: Görüşürüz unnie.
Telefonu kapattım ve çantama attım. Bu kız bana çok iyi geliyordu. Hayat doluydu, bıcır-bıcır bir kızdı. Yaşına göre biraz çocuksu davranışları vardı, ama bence bu çok tatlıydı. Kendimden küçüklerle arkadaş olmak benim için iyi bir şeydi. Bunu sorun etmiyordum. Hatta çok iyi anlaşabiliyordum onlarla. Taerin de bunlardan biriydi. Kendimi onun yanında bazen küçük çocuk gibi hissederdim. Onunla bir sürü farklı yerlere gider, tatil ve eğlenceli aktiviteler yapardık. Kendisi şu an 21 yaşında ve universite okuyor, aynı zamanda abisinin şirketinde stajyerlik de yapıyordu. Abisini hiç görmedim ama anlattığına göre ülkenin en iyi bilinen mafyası ve aynı zamanda ünlü şirket ceosuydu. Abisinin mafya olduğunu öğrendiğimde korkmamıştım tabiiki. Artık normal geliyordu bana. Çünkü haberler hep onlar hakkındaydı. Zaten şirket ceolarının çoğu mafyaydı şu an.
Asansörün durmasıyla dışarı çıktım ve çıkışa doğru ilerledim. Hemen ilerde olan arabama doğru yürüyüp bindim ve restorana doğru sürmeye başladım.
...
20 dakikaya restorana varmıştım. Arabamı park etmiş içeri girmiştim. Hemen pencere kenarındaki masada Taerin'in oturduğunu görüp ona doğru ilerlemeye başladım. O da beni farkedince gülümseyip ayağa kalkıp bana doğru geldi. Bir-birimize sıkıca sarıldık ve masaya oturduk.
"Bebeğim, ne çabuk gelmişsin?"
Taerin: Sen söyler-söylemez hemen arabama atladım ve geldim.
"Kkkk...çok heyecanlısın. Nedir bana söylemek istediğin şey?"
Taerin: Unnie..hani sana söylemiştim ya abimin arkadaşı...
"Evet...ondan hoşlanıyordun. Ne olmuş ki?"
Taerin: Şey...biz bugün...sevgili olduk.
"Ne? Gerçekten mi?"
Taerin: Evet unnie. Kendisi bugün bana çıkma teklifi etti. Ben de kabul ettim. O da benden hoşlanıyormuş unnie.
"Senin adına çok sevindim bebeğim. İkinize de mutluluklar dilerim."
Taerin: Teşekkür ederim unnie.
Bence artık senin de bir sevgilin olmalı.
"Ahh, hayır bebeğim. Ben böyle yalnız iyiyim."
Taerin: Yalan söylüyorsun. Gözlerinden anlarım ben seni. Çok istiyorsun sen de bir sevgilin olmasını.
"Sana yalan söyleyemiyorum. Evet...istiyorum ben de. Ama hayatımın aşkını bulamıyorum diyelim."
Taerin: Bulursun unnie. Yakında bulursun, merak etme.
"Olacaksa olacak. Çok üstelemeye gerek yok. Hadi biz ne yiyeceğimize karar verelim hm?"
Taerin: Tamam.
...
10 dakika önce sipariş verdiğimiz yemeklerimiz gelmiş afiyetle yiyorduk. Hiçbir şey konuşmazken sadece yemeklerimize odaklanmıştık. Bu zaman Taerin'in konuşmaya başlamasıyla başımı kaldırıp onu dikkatle dinlemeye başladım;
Taerin: Unnie, ben yarın şirkete gideceğim. Sen de gelsene benimle.
"Bilmem ki...Şirkette bir sürü iş olur ama...ben rahatsız etmeyeyim."
Taerin: Unnie merak etme...abim şirkete gelen misafirlere karşı çok naziktir. İşlerini bir kenara atıp seninle ilgileneceğine eminim.
"Ha? Ne demeye çalışıyorsun sen bakalım?"
Taerin: Unnie yaa...O anlamda söylemedim ki..kkkk...
"Kkkk...biliyorum. Zaten benim de yarın izin günüm. Evde güzelce istirahat edecektim ama seni kırmak istemem. O yüzden gelirim."
Taerin: Teşekkür ederim unnie. Çok iyisin.
"Oww, bebeğim asıl ben teşekkür ederim."
Taerin: Kkkk...Bu arada ben doydum. Şimdi güzel bir tatlı sipariş edelim mi?
"Olur...ama çilekli olsun."
Taerin: Ben mandalina yerim.
"Tamam."
Garsonu çağırmış siparişlerimizi vermiştik. 10 dakika sonra tatlılarımız gelmişti. Tam ben çatalı batıracakken Taerin'in beni durdurmasıyla ona baktım;
Taerin: Dur unnie! Önce bir fotoğraf. Abime atacağım. Kkkk...
"Abin bir erkekle buluştuğunu sanacak."
Taerin: Merak etme sanmaz. Sen olduğunu söylerim.
"Abin...beni tanıyor mu?"
Taerin: Tanıyor, ama yüzünü değil. Adını ve mesleğini biliyor sadece. Ona senin fotoğrafını göstermedim. Canlı bir şekilde karşılaşmanızı istiyorum çünkü.
"Ahh, sen var ya...korkulur senden Taerin-ah."
Taerin: Kkkkk. Hadi tatlılarımızı yiyelim.
"Hm-hm."
...
Yorucu bir günün ardından sonunda evime varmış kendimi duşa atmıştım ilk. Ilık bir duşun ardından rahatlamış sıcak yatağıma giriş yapmıştım. Yorganı kafama kadar çekmiş telefonda gezinmeye başlamıştım. Pek bir şey yoktu. Taerin'in iyi geceler mesajına da cevap verdikten sonra telefonu kapatmış kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.
✰𝑆𝑎𝑏𝑎ℎ✰
Güne enerjik bir şekilde başlamıştım. Mutfağa giriş yaparak kendime ilk önce çilekli süt hazırlamaya başladım. Buzdolabından süt ve bir kaç tane çilek alarak işe koyuldum. Çilekleri yıkamış rondoya atmıştım, bir tatlı kaşığı da şeker ilave edip rondoyu çalıştırdım. Çilekleri iyice ezdikten sonra sütle karıştırıp içmeye başladım. Sabahları en önemli rutinim bir bardak taze-taze çilekli süt içmekti. Kahveye alerjim olduğu için, çay da sevmediğim için içmezdim. O yüzden en sağlıklı ve lezzetli içecek çilekli süttü. Sütümü bitirdikten sora boş bardağı bulaşık makinesine yerleştirerek yukarı odama çıkmaya başladım. Bugün iyi giyinmeliydim. Ne de olsa Taerin'in abisinin şirketine gidecektim ve bu ilkti. Ne fazla resmi, ne de fazla şık olmalıydım. Yani her zamanki gibi klasik giyinecektim. Dolabımdan çok severek aldığım, ama sadece bir kere giyindiğim kombinimi çıkardım ve aynanın önüne gelerek üzerime tuttum. Bu kıyafeti daha bir kere giyinmeme rağmen yine de üzerime tutup aynanın karşısında kendime bakmak çok hoşuma gitmişti. ( pin.it/4XfzhIGhy )
Hemen üzerime giyinip saçlarımı taradım. Hafif bir majyak yaptıktan sonda boynuma da fularımı taktım. Kahverengi çantamı da elime alıp bir kez daha aynanın karşısında kendime baktım. Çok iyi olmuştum. Telefonumu makyaj masasından alarak çantama attım ve odadan çıkıp kapıya doğru ilerledim. Portmantodan paltomu ve araba anahtarlarımı alarak evden çıktım. Arabama doğru ilerleyip bindim ve " Kim's " şirketine doğru sürmeye başladım.
...
20 dakika sonra şirketin önündeydim. Arabadan inmiş Taerin'in gelmesini beklemeye başlamıştım. Bir kaç dakika sonra Taerin gelmiş birlikte şirkete giriş yapmıştık. Asansörün önüne gelip beklemeye başladık. Bu sırada Taerin'in söylediği şeyle ona doğru dönüp konuştum;
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-1
Taerin: Heyecanlımısın unnie?
"Hayır...Nedenki?"
Taerin: Yah! Neden heyecanlı değilsin?
"Neden heyecanlı olmam gerek Taerin-ah?"
Taerin: Seni abimle tanıştıracağım. Hayatında ilk kez bir erkekle göz-göze geleceksin. Neden heyecanlı olmayasın?
"Abinle tanışınca ne olacak Taerin-ah? Aklında hain planlar varsa eğer, onları yok etmeni tavsiye ederim bebeğim."
Taerin: N-ne hain planı? Onu da nereden çıkardın?
"Ben söyledim artık. Gerisini sen bilirsin."
Taerin: Ahh, bak asansör geldi. Hadi hemen çıkalım abimin yanına.
"Hadi bakalım."
Taerin'in neden böyle davrandığını anlamıştım aslında. Ama kendim hiçbir şey söylememiştim. Fazla düşünmedim ve asansörün yukarı çıkmasını bekledim. Taerin de konuşmuyordu. Asansörün durmasıyla sessiz bir şekilde inmiş ve Taerin gösterdiği kolidordan ilerlemeye başlamıştık. Bir odanın önünde durunca burasının Taerin'in abisinin odası olduğunu anlamıştım. Kapıyı çaldık ve içerden "gel" komutu alınca açıp içeriye girdik. Arkası dönük dosya dolabıyla ilgilenen bir adam vardı;
Taerin: Biz geldik abi!
Arkasını dönmüş Taerin'e hafifce gülümsemişti. Taerin abisinin yanına gitmiş sarılmıştı. Daha sonra abisinden ayrılmış beni göstererek konuşmaya başlamıştı. Şimdi farkettim de...sanırım pişti olmuştuk. Klassik kahverengi pantolonu ve bej rengi gömleğiyle çok yakışıklı görünüyordu. Bir mafya böyle giyinirmiydi ki? ( pin.it/2pTK9dgDZ )
Taerin: Abi bu sana bahsettiğim en yakın arkadaşım ve aynı zamanda unniem Areum.
Tae: Memnun oldum Yoon Areum-shi. Ben de Kim Taehyung.
"Ben de Bay Kim."
Tae: Kardeşim sizden çok bahsetti.
"Ahh, bana da sizden."
Tae: Doğrusu sizinle tanışmayı çok uzun zamandır istiyordum. Sizi bana hevesle anlatması onun sizi ne kadar çok sevdiğini ve güvendiğini gösteriyor.
"Teşekkür ederim. Ben de Taerin'i çok seviyorum. Biz çok iyi iki arkadaşız."
Tae: Bunu anlamak zor değil. Oturun lütfen, ayakta kaldınız. Size ne ikram edebilirim?
"Teşekkür ederim. Kahve ya da çay içmiyorum."
Tae: Oh, neden?
"Kahveye alerjim var, çay da sevmiyorum."
Tae: Ahh, anladım. Peki istediğiniz başka bir şey var mı?
"Hayır, yok. Teşekkür ederim. Böyle iyiyim."
Tae: Tamam öyleyse.
Taerin: Abi?
Tae: Efendim güzelim?
Taerin: Bir-birinizi gördünüz beni unuttunuz.
Tae: Güzelim, o nasıl söz?
Taerin: Tamam tamam. Şaka yapmıştım zaten. Ben en iyisi işime başlayayım.
Tae: Bence de işine başlasan iyi olur güzelim.
Taerin aceleyle odadan çıktıktan sonra ona bakan gözlerimi Bay Kim'e çevirdim. Bana bakıyordu, hem de dikkatli bir şekilde. Yüzünde hiçbir mimik oynamıyordu resmen adamın. Gözlerimi ondan çekmemle boğazını temizlediğini farkettim. Konuşmaya başlamasıyla tekrar yüzüne bakarak dinlemeye başladım onu;
Tae: İsterseniz size şirketi gezdireyim. Oda da böyle oturmaktan iyidir.
"Olur."
Tae: O zaman buyurun.
Ayağa kalkmış kapıya doğru ilerlemiştik. Benden önce davranıp kapıyı açmış ve geçmem için kenara çekilmişti. Çok nazik biri olduğu anlaşılıyordu. Odadan dışarı çıkıp kolidorda ilerlemeye başladık. Bu sırada çalışanların bize doğru baktıklarını farketmiştim. Doğrusunu söylemek gerekirse hemen üzerime atlayacakmış gibi bakıyorlardı. Korkmadım değil. Özellikle kadınların böyle bakması patronlarını kıskandıklarının bir göstergesiydi. Bay Kim'le çalışanların aynı anda çalıştığı alana gelmiştik. (Hani dizilerde olur ya bir kaç çalışan aynı masada çalışıyor, işte öyle bir şey. Pek anlatamadım ama, umarım ne demek istediğimi anlamışsınızdır) Hepsi gerçekten çok sıkı çalışıyordu. Bay Kim bana bir şeyler anlatırken bakışlarım kenardaki masada oturup bana sırıtarak bakan adama kaydı. Tamam...şu an pis bakışlarıyla beni taciz ediyordu resmen. Gözlerimi ondan çekip bakmamaya çalıştım. Bay Kim'i dikkatle dinlemek istiyordum, ama benden gözlerini çekmeyen adam buna engel oluyordu. Sinirler başımı yere çevirmiş sakinleşmeye çalışmıştım. Bu sırada belimde hissettiğim kolla başımı hızla çevirip kolun sahibine baktım. Yüzünde hiç bir ifade barındırmıyordu. Öyle düz bir şekilde bakıyordu. Kolunu biraz daha sıkılaştırıp beni kendine hafifce çekmesiyle ona dalan gözlerimi hemen çekip önüme bakmaya başladım. Sanırım çalışanının bana baktığını görmüştü. Çalışanlardan gözlerini çekip bana doğru bakmasıyla bir şeyler söyleyeceğini anlayıp onu dinlemeye başladım;
Tae: İsterseniz buradan gidelim artık?
"Tabii, olur."
Tae: Buyurun lütfen.
Elini belimden çekmeden bana yön vererek aynı anda yürümeye başladık. Bizi bu katta yerleşen kafeteryaya getirmişti. Boş olması garibime gitmişti. Masalardan birine geçerek benim için bir sandalye çekmiş oturmamı beklemişti. Kendisi de gitmiş ve bir-iki dakika sonra tekrar geri gelmişti. Elinde ikisi de çilekli olan milkshake vardı. Birini benim önüme koyarak oturdu ve milkshakeden yudumlamaya başladı. Şaşırmıştım doğrusu. Bir mafya nasıl olurdu da bu kadar soft olabilirdi? Aklım almıyordu...
Bir mafyaya göre fazla nazik, fazla soft ve fazla...sakin mi demeliydim? Mafyalar genellikle sinirli ve sert olurdu. Okuduğum mafya kitaplarından biliyordum. Ama bu adam tam bir melekti...
Ona gözlerimi kırpmadan bakmamı anlamış olacak ki, gülerek konuşmaya başladı;
Tae: Yoon Areum-shi?
"Evet Bay Kim?"
Tae: Eğer sormak istediğiniz soru varsa, sorabilirsiniz.
"Ah, şey...Peki...Aslında bir şeyi çok merak ediyorum."
Tae: Buyurun.
"Siz...neden bir mafya gibi davranmıyorsunuz? Ve ya neden bir mafya gibi giyinmemişsiniz?"
Tae: Her mafya siyahlara bürünecek diye bir kural yoktur ki...Ya da her mafya sert ve acımasız olmalı diye bir kural da yoktur.
"Ah...peki. Anladım."
Tae: Klasik severim. Her şeyde klasik severim. Giyimde, şarkıda ve bir çok şeyde. Bu benim tarzım. Mafya olmam tarzımı ve davranışlarımı değiştireceğim anlamına gelmez. Ve sanırım siz de klasik seviyorsunuz, yanılıyormuyum?
"Hayır..doğru bildiniz. Ben de klasik seviyorum. Aşığım hatta. Şarkı deseniz...klasik şarkılar hayatım olmuş. Aksesuarlar, giyim, çantalar ve ayakkabılar, özellikle de kol saatleri..kahverengi olanlarından. Hepsine bayılırım."
Tae: İkimiz sanırım ruh eşleriyiz, hm?
"Sanırım...
Bu arada bugün...pişti olmuşuz."
Tae: Farkettim.
Bir çift gibi aynı zamanda...
"E-evet."
Tae: Başka nelerden hoşlanırsınız?
"Hmm...çilekli sütten."
Tae: Onu anlamak zor değil. Benim de en sevdiğim meyve çilektir. Kahveye alerjiniz olduğunu söylemiştiniz..
"Evet.."
Tae: Benim de var...
"Gerçekten mi?"
Tae: Hm-hm...
"Vay canına...biz gerçekten de ruh eşleriymişiz. Acaba başka neyimiz aynı? Çok merak ettim."
Tae: Bunu öğrenmek istiyorsanız eğer...ikimiz bir akşam yemeğine çıkabiliriz. Ne dersiniz?
"Oh...bilmem ki..."
Tae: Bu teklifimi kabul edersiniz çok sevinirim. Kardeşimin en yakın arkadaşı olarak sizi daha yakından tanımak isterim.
"Anladım. Olur...
Ne zaman peki?"
Tae: Saati ve yeri ben söylerim. Size uygun olur mu böyle?
"Ahh, tabiiki..."
Tae: Tamam o zaman. Anlaştık.
"Anlaştık.
...
Ahh kalbim...yerinden çıkacak gibi. Bugün neydi öyle? Kendimi bir filmde gibi hissettim. Kim Taehyung'u böyle beklemiyordum. Çok nazik ve iyi biriydi. Onu çok iyi tanımıyorum, ama...bugün olan konuşmalarımız çok hoşuma gitmişti. Benimle flörtleşir gibi konuşmuştu. Hayatımda ilk kez normal şekilde bir erkekle karşılıklı sohbet etmiştim. Bu iyi hissettirmişti. Ve onunla konuşmak bambaşka bir histi. Kendimi çok garip hissediyordum. Tanrım...ne oluyor bana? Bu da neyin nesi? Yatağımda ergen kızlar gibi tepiniyordum resmen. Yüzümde kaybolmayan sırıtmam ve ellerimin kalbimin üzerinde durması hiçte normal degildi.
Ne yaptın sen bana Kim Taehyung?
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-2
𝑇𝑎𝑒ℎ𝑦𝑢𝑛𝑔'𝑑𝑎𝑛
Üzerimi değişmiş depoya doğru gidiyordum. Bir piçle görülecek hesabım vardı. Bayan Yoon'la vedalaştıktan sonra adamlarıma onu rahatsız eden piçi alıp depoya götürmelerini emretmiştim. Kısa bir sürenin ardından depoya vardığımda arabamdan hızlıca inerek içeri girmiştim. Şerefsizin kollarını zincirlemiş yukardan asmıştılar. Ayakları da serbestti. Kim Taehyung'un adamları diye övünmüyorum boşuna. Ben gelene kadar onu biraz hırpalaşmışlar. Ehh, geri kalan da benim payıma düşüyordu. Yani büyük bir kısmı...
Önüne gelmiş elimle çenesinden tutarak bana bakmasını sağlamıştım. Bir kaç tokata kendinden geçmişti piç. Yüzüne biraz daha yaklaşıp tıslarcasına konuşmaya başlamıştım;
"Sen benim misafirimi hangi hakla taciz edebiliyorsun piç?! Hem de benim yanımda! Gözümün içine baka-baka!"
X: Bağışlayın beni Bay Kim! Hata yaptım. Lütfen affedin beni.
"Olur mu öyle şey? Gözümün önünde bir kadına rahatsız edici şekilde gözlerini dikip ağzının suyu akarak bak! Sonra da aff dile?! Seni kolay-kolay bırakırmıyım sanıyorsun it herif?! Bilmiyormuyum sanıyorsun sicilini?! Ha?! Ne haltlar yediğini bilmiyormuyum güya?! Seni şirketime almakla büyük bir hata yapmışım. Seni sokakta gördüğüm an gebertmeliydim!"
X: Yalvarırım Bay Kim. Bırakın beni. Yemin ederim bir daha olmayacak. Affedin.
"TECAVÜZÜN AFFI MI OLUR ŞEREFSİZ KÖPEK?! TACİZİN AFFI MI OLUR?! KADINA , ÇOCUĞA ŞİDDETİN AFFI MI OLUR?! ÇOCUK DİYORUM İT, ÇOCUK! NE İSTEDİN 11 YAŞINDAKİ ÇOCUKTAN?! KADIN MI YOKTU SANA?! KITLIK MI YAŞIYORDUN?! ETRAF ESKORT KAYNIYOR! ALSAYDIN YA ONLARDAN BİRİNİ ALTINA! KENDİNİ TATMİN ETMEK İÇİN KÜÇÜCÜK ÇOCUĞU KULLANDIN LAN! SENİ YAŞATIRMIYIM BEN?! SENİN GİBİLER İÇİN BU DÜNYA FAZLA! GEBER PİSLİK!
Belimden silahımı çıkararak ard-arda ateş etmeye başladım. Hakettmişti şerefsiz. Etraf kan gölüne dönerken adamlarıma buraları temizlemeleri için emir verdim ve dışarı çıktım. Üstüm kirlenmişti şerefsizin kanıyla. Pislik! Hemen arabama atlayıp eve doğru sürmeye başladım.
...
Duştan çıkıp önceden giyinmek için hazırladığım kıyafetlerimi üzerime geçirmiştim. Komodinin üzerinden telefonumu alarak kardeşimin odasına doğru ilerleyip kapıyı çaldım. İçerden 'gel' diye seslenince kapıyı açıp içeri girmiştim. Yatakta yorganın altına girmiş, sırtını yatak başlığına dayamış uzanıyordu. Telaşlı ve korkmuş bir hali vardı sanki. Yanına adımlamış yatağın kenarına oturmuştum. Elimi saçlarına getirip okşayarak konuştum;
"Bebeğim? Bana söylemek istediğin bir şey var mı?"
Taerin: N-ne gibi abi?
"Aşk, sevgili, erkek arkadaş gibi?"
Taerin: H-hayır...yok.
"Eminmisin?"
Taerin: E-evet.
"Bana doğruları söyle Taerin. Eğer ben kenardan duyarsam çok kötü olabileceğini biliyorsun. Böyle şeylerden hiç hoşlanmam."
Taerin: Kızacaksın...
"Hayır, kızmayacağım. Eğer böyle bir şey varsa, seni sonuna kadar destekleyeceğim bebeğim. Bunu biliyorsun değil mi? Seni bu konularda asla kısıtlamam."
Taerin: Biliyorum...
"O zaman?"
Taerin: Abi...ben ona uzun zamandır...aşığım.
"Hmm...sonra?"
Taerin: Dün onun da bana aşık olduğunu öğrendim.
"Ara vermeden konuş Taerin-ah."
Taerin: Bana itiraf etti ve sonra da sevgilim olurmusun dedi. Ben de kabul ettim. Çünkü seviyorum onu. O da beni seviyor. Yani kabul etmeseydim garip olurdu, değil mi? Ve sen onu tanıyorsun...
"Kim o şanslı çocuk?"
Taerin: Şey...ımm...
"Taerin-ah..."
Taerin: Jungkook!
"Ne?"
Taerin: Özür dilerim abi.
"Güzelim? Neden özür diliyorsun?"
Taerin: Kızmadın mı?
"Neden kızayım? Sen yanlış bir şey yapmadın. Ve Jungkook'a bir çift lafım olacak. Demek o yüzden seni sorup duruyordu. Şimdi anladım."
Taerin: Yani...bizi onaylıyormusun?
"Siz iki yetişkin insansınız. Benim onayımı neden alacaksınız ki? Sizin için doğrusu neyse o olsun güzelim. İkinize de mutluluklar dilerim."
Taerin: Abi...Çok teşekkür ederim...
"Rica ederim güzelim benim. Sen mutlu ol yeter. Benim için senin mutluluğundan önemli bir şey yok."
Taerin: Seni seviyorum abim. İyiki benim abimsin.
"Ben de seni seviyorum biricik kardeşim."
Taerin: Abi sana bir şey söyleyeceğim.
"Söyle bakalım."
Taerin: Areum unnie...onu nasıl buldun?
"Neden soruyorsun bunu?"
Taerin: Ya sen söyle. Çok merak ettim.
"Hmm...aslında hoş ve güzel kadın. Baya güzel hem de. Duru bir güzelliği var. Adının hakkını veriyor desem yeridir."
Taerin: Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
"Evet...neden?"
Taerin: Abi ben siz ikinizin birlikte olmasını istiyorum.
"Ne?"
Taerin: İkiniz de bir-birinizi tamamlıyorsunuz abi. Bak gör aşık olacaksınız bir-birinize. Buna adım kadar eminim.
"Saçmalama Taerin-ah. Bu nasıl mümkün olabilir?"
Taerin: Neresi saçmalık bunun? Hem neden mümkün olmasınmış? Bal gibi de olur. İkiniz de bekarsınız. İkinizinde hayatında takıntılı aşığı yok. Aşık olduğunuz ve ya size aşık olan birileri yok. Randevulara çıkın ve bir-birinizi tanıyın. Olur sizden abi. Eminim ben. Hatta sizin için kendim kör randevu ayarlayacağım.
"O...benim kadınım olmayı kabul eder mi?"
Taerin: Neden kabul etmesin? O karşısına iyi ve nazik biri çıksın istiyordu. Sen bunun için pek idealsin.
"Peki...ben onun adamı olmaya layık olabilirmiyim?"
Taerin: Eminim senden çok, ama çok iyi bir sevgili, hatta koca, hatta baba olur abicim. Güven bana. Babamız kötü bir adamdı diye...sen de kötü biri olmuş olmuyorsun ki...Sen dünyanın en iyi adamısın.
"Biliyormusun...beni bu konuda fazlasıyla gaza getirdin. Elimden geleni ardıma koymayacağım."
Taerin: Başarabileceğine inanıyorum.
Bol şanslar.
"Teşekkür ederim. Şimdi gidiyorum. İyi geceler güzelim."
Taerin: İyi geceler abicim.
...
𝐴𝑟𝑒𝑢𝑚'𝑑𝑎𝑛
Bay Kim'le son konuşmamızın üzerinden bir hafta geçmişti. Bir hafta içinde benimle buluşmak istediğini söylemişti bir kaç kez. Ama işlerim yüzünden pek vakit bulamamıştım. Daha şimdi yeni bir kalp ameliyatından çıkmıştım. Saat şu an gecenin ikisiydi. Odama gelip kendimi koltuğuma attım. Ayaklarımı uzatarak gözlerimi kapadım ve dinlenmek istedim kısa bir süre.
Son iki günde garip şeyler farketmiştim. Ve bunu Bay Kim'e sormak istemiştim doğrusu. Ama iki gündür de konuşmuyorduk. Evimin etrafında bir kaç siyah giyinimli adamlar görmüştüm. Ve aynı adamların ben nereye gidersem beni takip ettiklerini de farketmiştim. Bunu mutlaka ona sormalıydım. Bu işin onun başının altından çıktığına emindim. Telefonuma aniden gelen aramayla yerimden sıçradım. Ah, korkmuştum. Koltuktan zor da olsa kalkıp masadan telefonumu alıp kimin aradığına baktım. Şansa bak ki, bu Kim Taehyung'tu. Nedense heyecanlanmıştım. Kalbim yine hızlı atmaya başlamıştı. Sakinleşmeye ve sesimi düz tutmaya çalışarak aramayı yanıtlamıştım;
📲
"Alo?"
Tae: Merhaba Yoon Areum-shii.
"Merhaba Bay Kim."
Tae: Umarım sizi rahatsız etmiyorumdur?
"Ahh, hayır etmiyorsunuz da..."
Tae: Evet?
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-3
"Bu saatde telefonu açacağımdan emin olmalısınız ki, aradınız. Değil mi?"
Tae: Ahh, evet. Açıkcası ameliyatta olduğunuzu biliyordum.
"Nereden biliyordunuz?"
Tae: Bu konuyu sizinle konuşmak isterim Bayan Yoon. Benden duysanız daha iyi olur diye düşünüyorum.
"Sanırım tahmin ettiğim şey, değil mi?"
Tae: Ne tahmin ettiğinize bağlı.
"Son iki gündür evimin etrafında siyah giyimli adamlar dolaşıyor. Gece-gündüz oradalar ve evimi gözetliyorlar. Aynı zamanda ben nereye gidersem peşime takılıyorlar. Onların sizin adamlarınız olduğunu düşünüyorum Bay Kim."
Tae: Imm..evet. Onlar benim adamlarım. Onları sizi korumaları için görevlendirdim.
"Buna gerek olduğunu düşünmüyorum açıkcası. Bu zaman kadar kendimi en iyi şekilde korudum, bundan sonra da koruya bilirim, değil mi?"
Tae: Ona hiç şüphem yok. Ama kardeşimin arkadaşısınız ve kardeşime yakın olduğunuz kadar bana da yakın sayılıyorsunuz. Kardeşimi koruduğum şekilde sizi de korumak istiyorum. Mafyayım ve etrafımda beni sevmeyen ve beni en sevdiklerimden vuracak kadar şerefsiz olan bir sürü düşmanım ve sözde dostum var. Bu yüzden başınıza her hangi bir kötü olay gelmemesi ve zarar görmemeniz için bunu yapmak zorundayım. Umarım beni anlarsınız ve itiraz etmezsiniz.
"Sizi anlıyorum. Şimdi siz böyle konuşunca korkmadım değil."
Tae: Sizi korkutmak istemezdim. Özür dilerim.
"Hayır, hayır. Sorun yok. İyi düşünmüşsünüz. Bunun için teşekkür ederim. Kendimi değerli hissetmeme sebep oldunuz."
Tae: Sizi değerli hissettirdiysem, ne mutlu bana.
"Çok iyisiniz Bay Kim."
Tae: Sizin iyi kalbinizdendir o.
"Ayrıca çok...romantiksiniz de."
Tae: Romantik tarafımı kimseye göstermem pek.
"Hmm...anladım."
Tae: Şu anda yorgun olduğunuzu biliyorum ama...biraz daha sohbet edelim mi lütfen?
"Benim için sorun değil. Sizin sayenizde yorgunluğumu unuttum adeta."
Tae: Buna sevindim.
Peki...sizi ne zaman boş yakalayabilirim?
"Hmm...bu hafta sadece pazar günü boşum. Ama gece mesaisine kalacağım."
Tae: O zaman biz de gündüz bir randevuya çıkarız. Ne dersiniz?
"Harika olur derim."
Tae: Aklımda çok iyi planlarım var Yoon Areum-shi. Lütfen rahat giyinin.
"Olur...çok merak ettim şimdiden."
Tae: Sürpriz olsun.
"Ah...tamam öyleyse."
Tae: Yoon Areum-shii...
"Evet Bay Kim?"
Tae: Beni bu zamana kadar iyi hisettiren tek kadınsınız.
...
Aradan çok uzun zaman geçmişti. Neredeyse 5 ay oluyordu. Bu süre içinde Taerin şirkete giderken beni de yanında götürüyordu. Tabii müsait olduğum zamanlarda. Şirkete sık-sık gider olmuştum. Bir bahaneyle Taehyung'a uğrar, uzun-uzun konuşup, sohbet ederdik. Son zamanlarda flörtleşiyorduk farkında olmadan. Ona karşı duygularım fazlasıyla yoğundu. Hiç hisetmediğim şeyleri hissediyordum onu görünce. Onunlayken kendimi çok rahat ve küçük bir çocuk gibi hissediyordum. Son zamanlarda flörtleşmemize bakılırsa eğer, onun da bana karşı hissleri vardı. Bundan emindim. Artık duygularımı içimde tutamıyordum. Ona hemen bugün her şeyi söyleyecektim. Ona aşık olduğumu bilmesini istiyordum. Erken gitmek isterdim, ama yine bir ameliyattaydım. Nereydese bitirmek üzereydim. Son dokunuşları yapıyordum artık.
Son düğümü de attım ve artık ameliyat bitmişti. Herkese teşekkür ederek ameliyathaneden ayrılıp üstümdekileri çıkardım ve çöpe attım. Odama gelerek ilk işim telefonuma bakma olmuştu. Bir sürü arama ve mesaj vardı. Tanrım...bu da neyin nesiydi? Aramalara baktığımda Taerin olduğunu gördüm. Mesajları da Taerin atmıştı. Okuduğum mesajlar yüzümden kaskatı olmuştum. Taehyung vurulmuştu diyordu. Bir tek beni mi istiyordu? Lanet olsun! Manyak adam...benden başka doktor mu yok?! Paltomu alarak hemen odadan çıktım ve merdivenlerden inmeye başladım. Asansörle vakit kaybedemezdim. Taehyung benim onun özel doktoru olmamı istemişti. O günden beri de yaralandığı zaman sadece ben tedavi ediyordum onu. Ben olmadığım zamanlardaysa kendisi yapardı, ya da Taerin ve Jungkook. Şimdi de yapmaları gerekiyordu. Ama mesajlardan okuduğum kadarıyla bu seferki ağır bir yaralanmaydı. Sonunda merdivenlerden inmeyi bitirdiğimde hızla binayı terk ederek arabama doğru koşup binmiştim. Hızlıca çalıştırarak sürmeye başladım. Umarım ben gelene kadar dayanırsın Taehyung...
...
Sonunda eve varmış arabadan indiğim gibi eve doğru koşmuştum. Kapıyı çalmama gerek kalmadan hizmetçilerden biri hemen açmış ve içeri girmemi sağlamıştı. Taehyung'un odasının nerede olduğunu bildiğim için merdivenleri ikişer-ikişer çıkıp ikici kata ulaşmıştım. Hemen odasına dalarak acı içinde inleyen Taehyungla karşılaştım. Paltomu çıkarıp yanına koştum ve ellerimi yanaklarına koyup okşamaya başladım burada olduğumu belirtmek istercesine. Acı içinde gülümsediğini farkettim ve gözleri sımsıkı kapalı bir şekilde adımı sayıklayıp gözleriminn dolmasına sebep oldu;
"Buradayım Taehyung. Yanındayım. İyileştireceğim seni merak etme. İyi olacaksın. Dayan biraz, lütfen."
Tae: Areum-ah...
"Şşş..konuşup kendini yorma. Sessiz ol ve işimi yapmama izin ver. Canın daha çok yanabilir. Senden tek istediğim dişini sıkıp biraz sabretmen."
Tae: Hm-hm...
...
Sonunda yarasını dikmeyi bitirmiş ve sarmıştım. Ona ağrı kesici bir iyne de yaptıktan sonra üzerine hafifce örtmüş ayaka kalkmıştım. İyneden sonra hemen rahatlamış ve uyumuştu. Zor dayanmıştı. Ara-sıra nefesi kontrolsüzleşiyordu. Ama yine de dayanmıştı. Çok zordu benim için. Elimin altında sevdiğim adam yatıyordu. Onu böyle bir durumda görmek beni fazlasıyla sarsmıştı. Onun hep güçlü tarafını görmüştüm. Şimdiyse..acı çekiyordu...küçük çocuklar gibi ağlaması canımı çok yakmıştı. Yarası kötü olduğundan fazla acısı vardı. Ama neyseki atlattı. Banyoya geçerek kendime gelmek adına yüzüme su çarptım. Kenardan havlu alarak yüzümü kurulayıp dışarı çıktım. Bir kez daha ona bakıp dinlemesi adına odadan çıkmıştım. Aşağıya indiğimde herkesin salonda oturmuş beklediğini gördüm. Taerin geldiğimi farkedip hızlıca koşup yanıma geldi ve ağlayarak konuşmaya başladı;
Taeri: A-abim iyi mi u-unnie?
"İyi güzelim. O iyi. Sadece dinlenmesi ve kendine gelmesi gerek."
Taerin: Ş-şükürler olsun. O iyi...
Ç-çok korktum...
"B-ben de...ben de ç-çok k-korktum."
JK: Hanımlar, hadi oturup kendinize gelin. Sen de fazla yoruldun nuna.
"Bir şey yok. İyiyim ben."
Taerin: N-ne zaman uyanır unnie?
"Bir kaç saat uyuması gerek. Kendisi ne zaman uyanırsa. Eğer ağrısı olursa, ki olacaktır, o zaman uyanır."
Taerin: A-anladım.
"Güzelim, git elini-yüzünü yıka istersen. Kendine gel, hm? Mahvoldun sen de..."
Taerin: T-tamam.
JK: Seninle geleyim sevgilim.
Taerin: Hm-hm.
𝑫𝒆𝒗𝒂𝒎-4
Onlar yukarı çıktıktan sonra ben de başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapadım. Fazlasıyla yorulmuştum. Gözlerim ve tüm bedenim ağrıyordu. Gözümün önüne Taehyung'un yarasını diktiğim an gelince bedenimi bir ürperme sardı. Sevdiğin birinin gözlerinin önünde acı çekmesi kadar kötü bir şey yokmuş bu hayatta. Onun acısının bana geçmesini istedim bir an. Tüm acılarını çekmek istedim. Ben ölmeye hazırdım, yeter ki o iyi olsun...
...
Taerin: Unnie? Unnie?
"Ha? Ne oldu? Taerin-ah? Kötü bir şey mi var?"
Taerin: Sakin ol unnie. Abim uyandı da onu diyecektim. Seni çağırıyor.
"Ne zaman uyandı?"
Taerin: Uyanalı daha 5 dakika oluyor. Ağrısı varmış. Jungkook ona yeniden iyne yaptı.
"Oh, iyi yapmış."
Konuşa-konuşa Taehyung'un odasının önüne gelmiştik bile. Kapıyı açıp içeri girmiştik. Taehyung yatağın başlığına yaslanmış, yarasını tutuyordu. Yüzünde acı çeker gibi bir ifade vardı. Benim kapıda durduğumu farketmiş bana yanına gelmem için seslenmişti;
Tae: A-areum-ah...g-gel.
Yavaş adımlarla gidip dikkatli olarak yanına oturdum. Ellerimi yüzüne getirmiş okşamaya başlamıştım. Bu sırada Taerin ve Jungkook odadan çıkmış kapıyı kapatmışlardı. Gözlerinin üzerine düşen saçlarını elimle kenara itmiş gözlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştım. Yanağını okşayan elimin üzerine kendi elini koymuş dudamlarını avucuma bastırmıştı. Bunu yaparken gözlerimin dolmasını engelleyemedim...
"Ç-çok korktum."
Tae: K-korkma. Ölmedim..yanındayım, seninleyim.
"Manyakmısın sen? Neden başka bir doktor çağırmalarına izin vermedin? Ya sana bir şey olsaydı? Ya daha da kötü olsaydı? Ben senin doktorun olmasaydım doktor çağırmayacakmıydın?"
Tae: Eğer ölürsem, senin elinden ölmek istiyordum.
"Manyaksın sen. Delisin. Aptalsın..."
Tae: Bu manyak, deli, aptal adam bir kurşundan ölmedi ama, senin aşkından ölebilir.
"R-romantik olmanın sırası mı şimdi? Ölümden döndün be adam."
Tae: Yeter ki, senin elinden öleyim.
"Tamam artık. Yeter bu kadar. Konuşma böyle."
Tae: Areum-ah...
"Evet?"
Tae: Bu koskoca dünyada, sonsuza kadar sevmek istediğim, yanında kalmak istediğim, her gece sıkıca sarılıp uyumak, her sabah tatlı bir şekilde uyandırmak ve uyanır-uyanmaz ilk iş öpmek istediğim sadece sensin. Heryerdesin, ama özellikle de kalbimdesin. Kalbim yalnız seni seviyor ve istiyor. Gözlerinde dünyanın yıldızlarını taşıyor gibisin. O kadar güzel bakıyorlar ki...sevgiyle, umutla, inançla...ve aşkla...
O kadar güzel bakıyorsun ki...bütün dünyanın kör olmasını istiyorum.
Seni seviyorum...
Hiç bir neden olmadan, sadece sen olduğun için seviyorum sevgilim...
"T-taehyung...Çok seviyorum seni. Kalbime gömüp kimseye göstermek istemeyecek kadar çok seviyorum. Seni sevmekten asla bıkmayacağım. Her mevsim seveceğim. Kışın seveceğim, yazın seveceğim, baharında ve sonbaharında seveceğim. Ömrümün sonuna kadar...
Senden öncesi zaman kaybıymış meğersem. Sen geldin hayatıma, sanki hayatımda çicekler açtı. İyiki geldin sevgilim. İyiki varsın, iyiki benimlesin.
Seni seviyorum sevgilim.
Ve dudaklarımızı kavuşturduk bir-biriyle. Aşkla ve özlemle öpmeye başladık bir-birimizi. Hayatımın tek anlamı olabilirdi. O sevilmeye layık biriydi. Sevgiyi en çok hakedendi. Çünkü sevilmeye değer ne varsa, onda toplanmış gibiydi...
~𝑆𝑂𝑁~
@@winterrbeaar çok iyi olmuş son 3 ve 4. Yorum süpriz oldu ve baya iyi olmuş aşık oldum resmen 😚💕🫀🫂