Hocam yıllar once isa gelmeyecek bu islam inancına aykırı bu din tamamlanmış dindir inanmayın diyen ilk hoca dır hamdolsun simdi herkez kabul etti hocam allah yar ve yardımcınız olsun her iki cihanda yüzünüz ak olsun
(Enam 6/51) وَأَنْذِرْ بِهِ الَّذِينَ يَخَافُونَ أَنْ يُحْشَرُوا إِلَىٰ رَبِّهِمْ ۙ لَيْسَ لَهُمْ مِنْ دُونِهِ وَلِيٌّ وَلَا شَفِيعٌ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ Rablerinin huzuruna çıkarılacakları için korkanları, bununla (bu Kitapla) uyar. Orada onların ne bir dostu ne de şefaatçileri olacaktır. Belki çekinip kendilerini korurlar.
O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati de bir yarar vermeyecektir. (Demek ki mahşerde, Allah’ın razı olduğu ve müsaade buyurduğu kimseler şefaat edeceklerdir.)
@@numancelebi7535 Taha 109. Ayet = O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati de bir yarar vermeyecektir. (Demek ki mahşerde, Allah’ın razı olduğu ve müsaade buyurduğu kimseler şefaat edeceklerdir.)
@@hasanhocaedebiyat8148 Bu kadar ayetten sonra hala böyle mi düşünüyorsun? hesap gününde Allah'ın hakkında cehennemi hükmettiği kişi için, yarattığı ve Kendisi yaninda her yönden hiç sayilabilecek bir mahluk yok bu cennete gitsin diyebilecek öyle mi?
Kuran-ı Kerim'de Buyuruldu ki: وَلَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ عِنْدَهُٓ اِلَّا لِمَنْ اَذِنَ لَهُۜ حَتّٰٓى اِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَاۙ قَالَ رَبُّكُمْۜ قَالُوا الْحَقَّۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ ﴿٢٣﴾ Allah katında, O’nun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Onlar da “Gerçeği” diye cevap verirler. O, yücedir, büyüktür. Sebe Suresi Ayet 23
Hocam mezkur ayette;"Kim iyi bir iş için aracılık yaparsa"/"Kim kötü bir iş için aracılık yaparsa(İki dargını barıştırmak için aracılık yaparsa/kim iki kişinin arasını bozarsa)Deniyor.Bu ayeti celile,muhkem bir ayettir.Çığır ayrı bir şeydir.
Ben hoca değilim ama en büyük şefaat makamı makamı mahmud dur buda peygamberimiz verilmiştir sanirim arafatta kalanlar için tartilari eşit gelenler veyahut çok az farkla kaybedenler Allahualem
Şefaat sadece dünyada tevbe edene merhamet vardır. Bunlar torpil dini yapmışlar. Demiyorlar ki cenneti kazanalım ha bide büyük yalan BÜYÜK GÜNAH İŞLEYEN mü'minlere edilecekmiş.. hahahahaha arkadaş ya adamlar kendilerine cenneti garantilemişler :D :D
Cahit Karaç madem allahın razı olduğu kimselerin başakasının şefaaitne ihtiyacı yok. O zaman neden razı olduğu kimselere şefaat hakkı tanıyor eabbim. Madem rabbim razı olacak neden şefaat die bir kavram geçiyor ayette. Yani hoca mantık hatası yapıyorda farketmediniz kelimeleri güzel kullanarak çocuğa şeker vrrirken kandırdıkları gibi si fatjına varmadan kandırdı sizi
@@mucahitaktas4215sefati yanlis anlamissin, melekler Iman edip tovbe edenlere sefaat ediyor iste Allahin razi oldugu kisilere sefaat boyle yapilir, once geregini yapip sonra sefaat ama bu dunyada ahirette sefaati alamazsiniz, cunku Iman etme ve tovbe etme imkani yoktur
Cem Sahin  Şefaat meselesi inkar edilen hususlardandır. Şefaatin olmadığını Kur’an-ı Kerimden delil olarak getirdikleri ayetlere dayandırarak iddia ederler. Şimdi o ayetlerin aslına kendilerini nasıl haksız çıkarttığını göreceğiz. ŞEFAAT NEDİR? Öncelikle şefaatin ne olduğunu anlayalım. Şefaat, sözlükte: tek olan bir şeyi dengi veya benzeriyle çift hale getirmek, bir başkası adına ricada bulunmak, bir suçlunun af edilmesi için aracı olmak, birinin önüne düşüp işini görmeye çalışmak, birinin aracılığını istemek, maddi ve manevi bir imkanı elde etmek için yetkilisi nezdinde aracılık yapmak” gibi manalara gelir. Dini bir terim olarak ise:“ahirette peygamberlerin ve kendilerine şefaat yetkisi verilen kimselerin, bir müminin günahlarının affedilmesi veya daha yüksek derecelere ulaşması için Allah’a yalvarmaları, dua etmeleri, aracı olmaları” demektir. İNKARA DELİL OLARAK ALINAN AYETLER Bakara Suresinde buyruluyor ki: 1- “kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden şefaat kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım da görülmeyeceği bir günden kendinizi koruyun.”(Bakara 48) 2- “Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin kimseye yarar sağlamayacağı ve onların hiçbir yardım göremeyeceği o günden korkun.”(Bakara 123) İZAH: Bir ayetin öncesini ve sonrasını okumadan, Kur’an-ı kerimi bir bütün olarak değerlendirmeden inkara kalkışırsanız Ehli Sünnete toslarsınız… Bu ayeti Kerime’nin öncesi ve sonrası Yahudiler’den bahsetmektedir. Allah’u Teala bir önceki ayette: “Ey İsrailoğulları! Benim size verdiğim nimetleri ve sizi (Musa (A.s) zamanındaki hak dine uyan dedelerinizi) alemlere (o zaman ki milletlere) çok üstün kıldığımı hatırlayın.” Buyurduktan sonra bu ayeti kerimeyi buyurarak “Yahudileri imana davet etmiş”tir. Nesefi, Ruhu’l Beyan tefsirlerinde zikredildiğine göre Yahudiler: “Biz İbrahim ve İshak (Aleyhisselam) ın torunlarıyız. Bu sebeple Allah’u Teala, onların bizim hakkımızdaki şefaatlerini kabul eder.” Dediklerinde onların bu iddialarına karşı bu ayeti celile geldi ve hak din İslam’a girmedikleri takdirde haklarındaki hiçbir şefaatin kabul olmayacağını bildirmiştir. İyi bakıldığında görülecektir ki, Allah’u Teala İsrailoğulları kıssasına nimeti hatırlatan ve imana davet eden iki ayet ile başlamış ve aynı manada iki ayet ile bitirmiştir. Başında bulunan ayet 48., sonunda bulunan ise 123. Ayettir. Ayet-i Kerime’de geçen“Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği” ifadesinin manası ise üzerinde kul hakkı bulunmayan bir kişinin, diğer bir kişiye vacip olan haklardan hiçbirini ödemeyeceğidir. KAFİRLERE ŞEFAAT YOKTUR! Kafirlere kesinlikle şefaat yoktur. Şefaatin ilk ve en önemli şartı imandır. Şuara Suresinde puta tapan kafirlerin ahiretteki çaresizlikleri anlatılırken şöyle dediklerini Mevla Teala haber veriyor: “Artık bizim için hiçbir yardımcı ve yakın bir dost yoktur”(Şuara 100-101) Müdessir suresinde de bu durum şöyle bildiriliyor: “Sizi sekar’a sokan şey nedir? Dediler ki, Biz namaz kılanlardan değildik! Yoksulu da yedirmezdik. (Allah’ın ayetlerini inkara) girişenlerle birlikte biz de dalmaktaydık. Ceza günün de yalan saymaktaydık. Ta ki o kesin gerçek bize geldi! Artık şefaatçilerin şefaati fayda vermeyecektir.”(Müdessir 42-48) Bu Ayeti Kerimelerden de anlaşıldığı üzere ahireti inkar eden kafirlere şefaat fayda vermeyecektir. Ayrıca ayette:“şefaatçilerin şefaati” ifadesi şefaatçilerin olduğuna ancak etseler bile fayda vermeyeceğine işaret eder. ALLAH’IN İZNİ! Yine Bakara suresinde “Ey iman edenler” diye başlayan 254. Ayeti kerimesinde “ne bir dostluk ne de bir şefaat vardır”buyurmaktadır. Ancak bu ayete de, “şefaat yok” diye mana veremezsiniz, “Allah’ın izni olmaksızın” şefaat yoktur manası verebilirsiniz. Aksi takdirde diğer ayet-i Kerimeler ile çelişirsiniz. Kur’an’da ise çelişki yoktur. Bakınız hemen peşinden gelen Ayete’l Kürsi’de Mevla Teala: “O’nun izni olmadan şefaat edecek olan kimdir?”buyurmaktadır. Günde 5 vakit namazın ardından okuduğumuz bu ayeti kerime, ahirette şefaatin var olduğuna delildir. Çünkü bir şeyin izne bağlanmış olması, izin verilmesi halinde o şeyin mümkün olduğunu gösterir. Yine aynı manayı teyit eden başka bir ayeti kerime de: “O’nun izni olmadıktan sonra hiçbir şefaatçi şefaat edemez.”(Yunus 3) Başka bir ayette: “Rahman’ın huzurunda söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecektir.” (Meryem 87) Başka bir ayette: “O gün, Rahman’ın şefaat izni verip sözünden razı olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.” (Taha 109) Başka bir ayette ise şefaat edenlerin hali açıklanmıştır: “Onlar Allah’ın razı olduklarından başkasına şefaat etmezler.” (Enbiya 28) Gördüğünüz gibi ayetler açık ve nettir. Kur’an-ı Kerimi bir bütün olarak ele aldığımızda inkarcılara tutunacak dal kalmamaktadır. ŞEFAATİ EMREDEN AYETLER İnkârcıların iddialarını çürüttükten sonra peygamberimize aracı olmasını emreden ayetleri zikredelim: “O halde onları affet, onlar için istiğfarda bulun.” (Al-i İmran 159) “Onlar için Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Nur 62) “(Sana gelen kadınların biatlarını kabul et ve) onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Mümtehine 12) “Hem kendin hem mümin erkekler ve mümin kadınlar için mağfiret dile.” (Muhammed 19) Şimdi düşünelim! Eğer bir şefaatçi veya aracı olmayacak olsaydı, kimsenin günahı kimsenin hatırına affedilmeyecek olsaydı Allah’u Teala “onlar için istiğfarda bulun, bağışlanma dile”buyurur muydu? Elbette hayır! Bakınız, yukarıda dediğimiz gibi şefaat iman edenler için geçerlidir. Başka bir ayeti kerimede Mevla Teala, münafıklardan bahsederken: “Onlar için mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir, fark etmez; Allah o münafıkları asla bağışlamaz ve Allah fasıkları hidayete erdirmez.” (Münafikun 6) Yine başka bir örnek verecek olursak, Melekler bakın nasıl istiğfar ediyorlar: “Arşı taşıyan ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rab’lerini hamdederek tesbih ederler, O’na inanırlar ve inanlar için bağışlanma dilerler: “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin herşeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru.” (Mümin 7) Gördüğünüz gibi melekler bile Allah’ın yoluna uyanlar için istiğfar ederek şefaat etmektler. Bütün bunlardan anlıyoruz ki şefaat, müslümanlar için geçerlidir ve haktır. Allah’u Teala “O’nun izni
Cem Sahin :BE ADAM SENDE APTALSIN PIS HOCALARIN GIBI! BE APTAL SEFEATIN ANLAMI KOTUDEN KURTARMAYA ! CIFT ODUL DIGILDIR. * ALLAH C.C. BILMEZMI NEKADAR ODUL VERECK BIRINE, DINLEYECEK BIR MELEYE AMAN BU INSAN IYIDIR IKI SARAY DEHA VER LUTFEN DIYECEK, OYLEMI ? BAK ALLAH NE DIYUR: Surah Al-Ahqaf سُوۡرَةُ الاٴحقاف وَلِڪُلٍّ۬ دَرَجَـٰتٌ۬ مِّمَّا عَمِلُواْۖ وَلِيُوَفِّيَہُمۡ أَعۡمَـٰلَهُمۡ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ (١٩) Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. Allah, onlara yaptıklarının karşılığını verir, asla kendilerine haksızlık yapılmaz. (19) ---------------------------- KURAANDAKI SEFEATIN KONU AYNI MUSRIKLER VE ASI MUSLIMANLAR ANLADIGI GIBI, SENIN APTALCA ANLADIN GIBI DIGIL.
Hocam Nisa/85 ayetinde; "Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını vericidir." Şeklinde geçiyor. İyi bir şeye aracılık etmek çığır açmak değil, hayırda bulunmaktır. Enbiya/35 te; “Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz” A. İmran/104 te; “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. “ Diyor. “Hayır” kavramının ne olduğunu biliyoruz. O zaman şefaat kelimesi ne anlama gelmiş oluyor? İnsana fayda sağlayan bilgi, yanlışın hakikatini idrak ettirecek çaba, açıklama, öğretme anlamına gelmiyor mu? Allah şefaat ettiği için Kitap, Resul ve nebiler gönderdi, Resul ve nebiler bunu fiilen yaşayarak açıklama yaparak insanlara şefaat etti. Onun varisleri olan Âlimler sahip oldukları ilimle insanlara şefaat ediyor. Hakikat bilgisine sahip olan olmayana şefaat ediyor, edecek anlamına geliyor. Yani Herhangi bir hakikat bilgisine sahip olan kimseye ilgili hakikat için Allah şefaat izni vermiş oluyor. Gerektiğinde ihtiyacı olan da o bilgiyi alıyor yani şefaati kabul etmiş oluyor. Demek ki Şefaat hatalı kulları torpil yaparak Allahtan kurtarma değil, Allah ile arasına perde olmuş hatasını fark ettirip huzura erdirmek anlamına geliyor. Dünya hayatında, ahiret hayatında, hatta cennette ve cehennemde bile bu kapıyı Allah kullarına açık bırakmıştır diye düşünüyorum. Ben böyle düşünüyorum, doğrusunu Allah bilir.
O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati de bir yarar vermeyecektir. (Demek ki mahşerde, Allah’ın razı olduğu ve müsaade buyurduğu kimseler şefaat edeceklerdir.) Taha süresi 109. Ayet
hocam simdiye kadar cok hoca insanlari dinlerinden cikarirlar amaBAYRAKTAR BAYRAKLI HOCADAN RABBIM RAZI OLSUN BIZLERI KURAN ILE BULUSTURDU PEYGAMBERIMIZE KOMSU ETSIN RABBIM
Ayse Tutar vah siz şaşkınlara yuhhhhhhhhhhh bu adam hadisleri dışlamış kuranın tefsirini yazıyor ve hiç kimseden kaynak almadım kendim yazdım diyor e hoca kılıklı münafık desene uydurdun PEYGAMBER EFENDİMİZİS din olurmu
Ayse Tutar  Şefaat meselesi inkar edilen hususlardandır. Şefaatin olmadığını Kur’an-ı Kerimden delil olarak getirdikleri ayetlere dayandırarak iddia ederler. Şimdi o ayetlerin aslına kendilerini nasıl haksız çıkarttığını göreceğiz. ŞEFAAT NEDİR? Öncelikle şefaatin ne olduğunu anlayalım. Şefaat, sözlükte: tek olan bir şeyi dengi veya benzeriyle çift hale getirmek, bir başkası adına ricada bulunmak, bir suçlunun af edilmesi için aracı olmak, birinin önüne düşüp işini görmeye çalışmak, birinin aracılığını istemek, maddi ve manevi bir imkanı elde etmek için yetkilisi nezdinde aracılık yapmak” gibi manalara gelir. Dini bir terim olarak ise:“ahirette peygamberlerin ve kendilerine şefaat yetkisi verilen kimselerin, bir müminin günahlarının affedilmesi veya daha yüksek derecelere ulaşması için Allah’a yalvarmaları, dua etmeleri, aracı olmaları” demektir. İNKARA DELİL OLARAK ALINAN AYETLER Bakara Suresinde buyruluyor ki: 1- “kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden şefaat kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım da görülmeyeceği bir günden kendinizi koruyun.”(Bakara 48) 2- “Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin kimseye yarar sağlamayacağı ve onların hiçbir yardım göremeyeceği o günden korkun.”(Bakara 123) İZAH: Bir ayetin öncesini ve sonrasını okumadan, Kur’an-ı kerimi bir bütün olarak değerlendirmeden inkara kalkışırsanız Ehli Sünnete toslarsınız… Bu ayeti Kerime’nin öncesi ve sonrası Yahudiler’den bahsetmektedir. Allah’u Teala bir önceki ayette: “Ey İsrailoğulları! Benim size verdiğim nimetleri ve sizi (Musa (A.s) zamanındaki hak dine uyan dedelerinizi) alemlere (o zaman ki milletlere) çok üstün kıldığımı hatırlayın.” Buyurduktan sonra bu ayeti kerimeyi buyurarak “Yahudileri imana davet etmiş”tir. Nesefi, Ruhu’l Beyan tefsirlerinde zikredildiğine göre Yahudiler: “Biz İbrahim ve İshak (Aleyhisselam) ın torunlarıyız. Bu sebeple Allah’u Teala, onların bizim hakkımızdaki şefaatlerini kabul eder.” Dediklerinde onların bu iddialarına karşı bu ayeti celile geldi ve hak din İslam’a girmedikleri takdirde haklarındaki hiçbir şefaatin kabul olmayacağını bildirmiştir. İyi bakıldığında görülecektir ki, Allah’u Teala İsrailoğulları kıssasına nimeti hatırlatan ve imana davet eden iki ayet ile başlamış ve aynı manada iki ayet ile bitirmiştir. Başında bulunan ayet 48., sonunda bulunan ise 123. Ayettir. Ayet-i Kerime’de geçen“Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği” ifadesinin manası ise üzerinde kul hakkı bulunmayan bir kişinin, diğer bir kişiye vacip olan haklardan hiçbirini ödemeyeceğidir. KAFİRLERE ŞEFAAT YOKTUR! Kafirlere kesinlikle şefaat yoktur. Şefaatin ilk ve en önemli şartı imandır. Şuara Suresinde puta tapan kafirlerin ahiretteki çaresizlikleri anlatılırken şöyle dediklerini Mevla Teala haber veriyor: “Artık bizim için hiçbir yardımcı ve yakın bir dost yoktur”(Şuara 100-101) Müdessir suresinde de bu durum şöyle bildiriliyor: “Sizi sekar’a sokan şey nedir? Dediler ki, Biz namaz kılanlardan değildik! Yoksulu da yedirmezdik. (Allah’ın ayetlerini inkara) girişenlerle birlikte biz de dalmaktaydık. Ceza günün de yalan saymaktaydık. Ta ki o kesin gerçek bize geldi! Artık şefaatçilerin şefaati fayda vermeyecektir.”(Müdessir 42-48) Bu Ayeti Kerimelerden de anlaşıldığı üzere ahireti inkar eden kafirlere şefaat fayda vermeyecektir. Ayrıca ayette:“şefaatçilerin şefaati” ifadesi şefaatçilerin olduğuna ancak etseler bile fayda vermeyeceğine işaret eder. ALLAH’IN İZNİ! Yine Bakara suresinde “Ey iman edenler” diye başlayan 254. Ayeti kerimesinde “ne bir dostluk ne de bir şefaat vardır”buyurmaktadır. Ancak bu ayete de, “şefaat yok” diye mana veremezsiniz, “Allah’ın izni olmaksızın” şefaat yoktur manası verebilirsiniz. Aksi takdirde diğer ayet-i Kerimeler ile çelişirsiniz. Kur’an’da ise çelişki yoktur. Bakınız hemen peşinden gelen Ayete’l Kürsi’de Mevla Teala: “O’nun izni olmadan şefaat edecek olan kimdir?”buyurmaktadır. Günde 5 vakit namazın ardından okuduğumuz bu ayeti kerime, ahirette şefaatin var olduğuna delildir. Çünkü bir şeyin izne bağlanmış olması, izin verilmesi halinde o şeyin mümkün olduğunu gösterir. Yine aynı manayı teyit eden başka bir ayeti kerime de: “O’nun izni olmadıktan sonra hiçbir şefaatçi şefaat edemez.”(Yunus 3) Başka bir ayette: “Rahman’ın huzurunda söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecektir.” (Meryem 87) Başka bir ayette: “O gün, Rahman’ın şefaat izni verip sözünden razı olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.” (Taha 109) Başka bir ayette ise şefaat edenlerin hali açıklanmıştır: “Onlar Allah’ın razı olduklarından başkasına şefaat etmezler.” (Enbiya 28) Gördüğünüz gibi ayetler açık ve nettir. Kur’an-ı Kerimi bir bütün olarak ele aldığımızda inkarcılara tutunacak dal kalmamaktadır. ŞEFAATİ EMREDEN AYETLER İnkârcıların iddialarını çürüttükten sonra peygamberimize aracı olmasını emreden ayetleri zikredelim: “O halde onları affet, onlar için istiğfarda bulun.” (Al-i İmran 159) “Onlar için Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Nur 62) “(Sana gelen kadınların biatlarını kabul et ve) onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Mümtehine 12) “Hem kendin hem mümin erkekler ve mümin kadınlar için mağfiret dile.” (Muhammed 19) Şimdi düşünelim! Eğer bir şefaatçi veya aracı olmayacak olsaydı, kimsenin günahı kimsenin hatırına affedilmeyecek olsaydı Allah’u Teala “onlar için istiğfarda bulun, bağışlanma dile”buyurur muydu? Elbette hayır! Bakınız, yukarıda dediğimiz gibi şefaat iman edenler için geçerlidir. Başka bir ayeti kerimede Mevla Teala, münafıklardan bahsederken: “Onlar için mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir, fark etmez; Allah o münafıkları asla bağışlamaz ve Allah fasıkları hidayete erdirmez.” (Münafikun 6) Yine başka bir örnek verecek olursak, Melekler bakın nasıl istiğfar ediyorlar: “Arşı taşıyan ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rab’lerini hamdederek tesbih ederler, O’na inanırlar ve inanlar için bağışlanma dilerler: “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin herşeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru.” (Mümin 7) Gördüğünüz gibi melekler bile Allah’ın yoluna uyanlar için istiğfar ederek şefaat etmektler. Bütün bunlardan anlıyoruz ki şefaat, müslümanlar için geçerlidir ve haktır. Allah’u Teala “O’nun izni
Ayse Tutar: BE APTAL SEN ONUN CAHILLIGINI MET EDIYURSUN! HOCAN APTAL SENIN GIBI. ------------------ BU KURAANIN AYETI HIC OKUMADIMMI? OKUDUYSAN ANLADIMMI BE APTAL:- سُوۡرَةُ الاٴعرَاف Surah Al-Araf (Fakat onlar), onun tevilinden başka bir şey beklemiyorlar. Tevili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz mümkün mü ki, yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti. (53) هَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّا تَأۡوِيلَهُ ۥۚ يَوۡمَ يَأۡتِى تَأۡوِيلُهُ ۥ يَقُولُ ٱلَّذِينَ نَسُوهُ مِن قَبۡلُ قَدۡ جَآءَتۡ رُسُلُ رَبِّنَا بِٱلۡحَقِّ فَهَل لَّنَا مِن شُفَعَآءَ فَيَشۡفَعُواْ لَنَآ أَوۡ نُرَدُّ فَنَعۡمَلَ غَيۡرَ ٱلَّذِى كُنَّا نَعۡمَلُۚ قَدۡ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَہُمۡ وَضَلَّ عَنۡہُم مَّا ڪَانُواْ يَفۡتَرُونَ (٥٣)
birde profesör mehmet okuyan var..birde mustafa islamoğlu var..bunlar gerçek dini anlatan ilahiyat profesörleridir..ama tarikatçılar kuranın anlaşılmasını istemezler..çünkü kuranı anlasalar bu sahtekarlara inanmayacaklar..ama bu isimlerini saydığım profesörler kuranı anlayarak okuyun diyorlar.o nedenle sahtekarlar bunlara saldırmaktadırlar..aklın var fikrin var..bir bunları dinle,birde hadis uydurucu sapıkları dinle..
misal; Bir evim var ve seni kalmaya davet ediyorum ama sen arkadaşlarını getirmek istiyorsun. Onları içeri alma yetkisi kimde? sen ya da ben ? Ben! Beni tanımadan kapıma gelip de sırf davet edileni tanıyorsun diye evime girmeyi düşünemezsin!
وَكَمْ مِنْ مَلَكٍ فِي السَّمٰوَاتِ لَا تُغْن۪ي شَفَاعَتُهُمْ شَيْـًٔا اِلَّا مِنْ بَعْدِ اَنْ يَأْذَنَ اللّٰهُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيَرْضٰى ﴿ ٢٦ ﴾ 26 Göklerde nice melek vardır ki, şefaatleri hiç bir şeyle yararlı olamayacaktır! Ancak Allâh’ın dilediği ve râzı olduğu (iman ehli) kimselere (şefaat etmeleri için) izin vermesi müstesnâ! (İman etmeden meleklerin şefaatini bekleyenlerin durumu buyken, ya putlardan medet umanların hâli ne olur!) ALLAH AZZE VE CELLE RAZI OLMADIGI KULLAR ZATEN CEHENNEMI BOYLADI HOCA EFENDI
Sefaat konusunu ben çözdüm ben...birde benden dinleyin. Allahın izin verdiği 1.sevaplarin ve iyiliklerin.2.ellerim ve ayakların konuşacak...ışte sefaat bu.
şefaatin tamamı Allah a aittir demek şefaat yoktur demek değildir onun anlamı örnek vereceksek birine bir miktar para verdik ve git bu parayı şuna yardım et şuna ver gerisi de sana kalsın derse şimdi gerçekte parayı getiren mi o paranın sahibi yoksa gönderen mi tabiki gönderen kişi burada da şefaatçi kim olursa olsun aslında şefaatin sahibi Allah olmuş oluyor buda insanın her istediği günahı işlemesi ve sonunda şefaatle kurtulacağı anlamında değildir elinden geldiği kadar günahlardan korunması ve farzlarını yerine getirmesi durumunda eksikliği şefaatle telafi etmesidir
Sağolun değerli hocam Allah sevdiğine Şefaat Hakkı verecek sözünü yanlış anlayan arkadaşlar Hocamız ne diyor Allah in sevdiği kişi And cennetine cennetin en yüksek makamına gidecek ve cennete girmiş ama alt makamlardaki sevdiklerini yanına verecektir Çünkü And Cennetindeki kişi Allahin istediği gibi yaşamış ona Ödül olarak cennete giden sevdiğini yanına veriyor
KAFİRLERE ŞEFAAT YOKTUR! Kafirlere kesinlikle şefaat yoktur. Şefaatin ilk ve en önemli şartı imandır. Şuara Suresinde puta tapan kafirlerin ahiretteki çaresizlikleri anlatılırken şöyle dediklerini Mevla Teala haber veriyor: “Artık bizim için hiçbir yardımcı ve yakın bir dost yoktur”(Şuara 100-101) Müdessir suresinde de bu durum şöyle bildiriliyor: “Sizi sekar’a sokan şey nedir? Dediler ki, Biz namaz kılanlardan değildik! Yoksulu da yedirmezdik. (Allah’ın ayetlerini inkara) girişenlerle birlikte biz de dalmaktaydık. Ceza günün de yalan saymaktaydık. Ta ki o kesin gerçek bize geldi! Artık şefaatçilerin şefaati fayda vermeyecektir.”(Müdessir 42-48) Bu Ayeti Kerimelerden de anlaşıldığı üzere ahireti inkar eden kafirlere şefaat fayda vermeyecektir. Ayrıca ayette: “şefaatçilerin şefaati” ifadesi şefaatçilerin olduğuna ancak etseler bile fayda vermeyeceğine işaret eder. ALLAH’IN İZNİ! Yine Bakara suresinde “Ey iman edenler” diye başlayan 254. Ayeti kerimesinde “ne bir dostluk ne de bir şefaat vardır” buyurmaktadır. Ancak bu ayete de, “şefaat yok” diye mana veremezsiniz, “Allah’ın izni olmaksızın” şefaat yoktur manası verebilirsiniz. Aksi takdirde diğer ayet-i Kerimeler ile çelişirsiniz. Kur’an’da ise çelişki yoktur. Bakınız hemen peşinden gelen Ayete’l Kürsi’de Mevla Teala: “O’nun izni olmadan şefaat edecek olan kimdir?” buyurmaktadır. Günde 5 vakit namazın ardından okuduğumuz bu ayeti kerime, ahirette şefaatin var olduğuna delildir. Çünkü bir şeyin izne bağlanmış olması, izin verilmesi halinde o şeyin mümkün olduğunu gösterir. Yine aynı manayı teyit eden başka bir ayeti kerime de: “O’nun izni olmadıktan sonra hiçbir şefaatçi şefaat edemez.” (Yunus 3) Başka bir ayette: “Rahman’ın huzurunda söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecektir.” (Meryem 87) Başka bir ayette: “O gün, Rahman’ın şefaat izni verip sözünden razı olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.” (Taha 109) Başka bir ayette ise şefaat edenlerin hali açıklanmıştır: “Onlar Allah’ın razı olduklarından başkasına şefaat etmezler.” (Enbiya 28) Gördüğünüz gibi ayetler açık ve nettir. Kur’an-ı Kerimi bir bütün olarak ele aldığımızda inkarcılara tutunacak dal kalmamaktadır. ŞEFAATİ EMREDEN AYETLER İnkârcıların iddialarını çürüttükten sonra peygamberimize aracı olmasını emreden ayetleri zikredelim: “O halde onları affet, onlar için istiğfarda bulun.” (Al-i İmran 159) “Onlar için Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Nur 62) “(Sana gelen kadınların biatlarını kabul et ve) onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Mümtehine 12) “Hem kendin hem mümin erkekler ve mümin kadınlar için mağfiret dile.” (Muhammed 19) Şimdi düşünelim! Eğer bir şefaatçi veya aracı olmayacak olsaydı, kimsenin günahı kimsenin hatırına affedilmeyecek olsaydı Allah’u Teala “onlar için istiğfarda bulun, bağışlanma dile” buyurur muydu? Elbette hayır! Bakınız, yukarıda dediğimiz gibi şefaat iman edenler için geçerlidir. Başka bir ayeti kerimede Mevla Teala, münafıklardan bahsederken: “Onlar için mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir, fark etmez; Allah o münafıkları asla bağışlamaz ve Allah fasıkları hidayete erdirmez.” (Münafikun 6) Yine başka bir örnek verecek olursak, Melekler bakın nasıl istiğfar ediyorlar: “Arşı taşıyan ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rab’lerini hamdederek tesbih ederler, O’na inanırlar ve inanlar için bağışlanma dilerler: “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin herşeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru.” (Mümin 7) Gördüğünüz gibi melekler bile Allah’ın yoluna uyanlar için istiğfar ederek şefaat etmektler. Bütün bunlardan anlıyoruz ki şefaat, müslümanlar için geçerlidir ve haktır. Allah’u Teala “O’nun izni olmadan şefaat edecek kimdir” buyurmuştur. Peki, Allah’u Teala şefaat izin vermiş midir? Vermiş ise kimlere izin vermiştir? MAKAM-I MAHMUD Her ezandan sonra yaptığımız duada “Vaad ettiğin Makam-ı Mahmud’a ulaştır” diyoruz. Peki, Makam-ı Mahmud’un ne olduğunu biliyor muyuz? Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh)’ın bildirdiğine göre Peygamberimize: “Rabbinin seni Makam-ı Mahmud’a (övgüye değer bir makama) yükselteceği ümit edilir.” (İsra 79) ayetinde zikredilen makam-ı mahmuddan sual edildi. Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Bu şefaattir” diye cevap verdi. (Tirmizi, Tefsir 17 (nr.3136); Beyhaki, Şuabü’l-İman, nr 300) “Ey falan! Bize şefaat et, ey falan bize şefaat et diyecekler. Sonunda şefaat etme işi bana kalacak. İşte makam-ı Mahmud budur.” (Buhari, Tefsir 11; zekat 52) Görüldüğü gibi Peygamberimizin şefaat edeceği hususi bir makamı vardır. Ve biz her ezanın arkasında, Allah’u Teala’ya, Resulüllah efendimizi bu makama ulaştırması için dua ediyoruz. Efendimiz ezanı tkrar edip, ezan duasını okuyanlara da şefaat edeceğini bildirmiştir. (Buhari ezan, 8, 17; Ebu Davud, Salat, 37; Tirmizi, Mevakit, 43, Salat, 42; İbni Mace Ezan nr. 714) Hazreti Peygamber’in şefâatıyla hesaba ve sorguya çekilmeden Cennet’e girecekler de olacaktır (Buhârî, Tefsir, Sûre 18; Müslim, İman, 84). “Ümmetime ulaştırmak üzere kırk hadis ezberleyen kimseye kıyamet günüde hem şefaatçi hem de şahit olruum” (Beyhaki, Şuabu’l İmran, nr 1726) PEYGAMBERLERİN ŞEFAATİ Bütün peygamberlere şefaat etme hakkı tanınmıştır. (Buhari, Rikak, 45, Tevhid, 33; Müslim, İman, 81; Ebu Davut, Cihad, 26; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/94, 325.) Her Peygamber kendi ümmetine şefaat edecektir. (Buhari, tefsir, 18) KUR’AN-I KERİM’İN ŞEFAATİ Kur’an-ı Kerim insanlardan şikâyetçi olacak veya şefaat edecektir. vesselam
Şefaat ve Şirk − Evet, Bayram hediyesi ver de mutlu olalım... − Bedenin yaşı vardır ama şuurun yaşı yoktur!.. Şuur yaşı, ilim yaşıdır!.. İlim yaşının ilerlemesi de ancak, Dünya’da sağlıklı yaşayabildiğin ve tefekkür edebildiğin kadardır... Öyle ise ilim yaşımızı, en kısa sürede en azamiye çıkartıp da ayrılmak Dünya’dan, en akıllıca iş olur gibime geliyor!.. “Dün dünde kaldı cancağızım” diyordu... Bugün yeniden başlamak lazım... Dün bana sordular sohbette... “Rasûlullâh’ın şefaati, ehli kebaire imiş; ne demek bu?” diye... “Ehli kebair” kimdir?.. Bu açıklamada iki şeyi iyi anlamak lazım, dedik... Bir, “ŞEFAAT” nedir?.. Nasıl olur?.. İki, “Kebair” nedir?.. Şefaat, sanılıyor ki, biri gelip koluna girip seni sürükleyecek; bir yere sokacak!.. Birisi koluna girip de, seni bir yere mi götürecek!?. Şefaat, Dünya’da var; âhirette var... Mahşerde var, cehennemde var... Rasûlullâh (aleyhisselâm)’ın şefaati var; evliyanın şefaati var; âlimlerin şefaati var... Nedir bu şefaat?.. Neye dönük bir şefaattir?.. Yalnızca cehennemden çıkmaya dönük bir şefaat mi?.. Günahların en büyüğü nedir?.. “İnneş şirke le zulmün azıym” (31.Lukmân: 13) “Kesinlikle şirk çok büyük bir zulümdür!” diyor âyet... Yani, “Allâh”ı, tanrı mesabesine koymak!.. Şirk budur!.. “Sizin için korktuğum gizli şirktir, artık açık şirk olmaz ümmetimde” diyor... Öyle ise Tanrıya tapmak “kebair”in ta kendisidir!.. Büyük günahların en başında gelen ve hepsinin kökenidir!.. Bütün günahların kökeninde de “Şirki hafî” yani “tanrıya inanmak” yatar!.. “Ey iman edenler... Allâh’a iman edin”; âyetindeki uyarı, Hz. Muhammed ve Kurân’a iman edip, henüz Tanrı anlayışından kurtulmamış olan SAHABEYE gelmişti... “Sahabe”, yani Allâh Rasûlü’nü gören(!)ler böyle olursa... Ya bizler?!. Allâh’a imanın yolu da, cehennemden kurtuluşun yolu da hep şirki hafîden kurtulmak için ŞEFAATE NAİL OLMAKTAN GEÇER!.. “Allâh izin vermedikçe ŞEFAAT edemez kimse...” (2.Bakara: 255) Âyetini; “TANRI izin vermedikçe ŞEFAAT edemez kimse” diye anlarsak... Cehennem ateşimiz kolay kolay sönmez bizim!.. Yanarız da yanarız! “Tanrı izin vermedikçe ŞEFAAT edemez kimse” cümlesi ile; “ALLÂH izin vermedikçe şefaat edemez kimse” cümlesi arasındaki fark nedir?.. Evimizdeki nesneyi, biz, Topkapı Sarayı’nın hazine dairesinde bile arasak bulamayız!.. Çünkü evimizde!.. Biz, “şefaati reddederken”; “şefaat nasıl ulaşır” bize?.. Basîretimizi örten perde örtülü olduğu sürece, biz nasıl şefaati görüp, şefaate ulaşabiliriz?.. “Tanrı”ya inanırken... “Tanrı”nın büyükelçi(!)sine ve “Arapça bilen Tanrı”nın “Arapça yazılı gönderilmiş” bir kitaptaki emirnamesine iman ederken!.. Türlü kerâmetleriyle âdeta bir sihirbaz gibi değneği ile bizi cehennemden kurtaracak “Tanrının Evliyası”na inanırken... Nasıl, ŞEFAAT bize ulaşır?.. Allâh (özümüzden), izin vermezken; içindeki, şefaati reddederken; kim şefaat edebilir ki!.. Basîretimizi örten perde nasıl kalkar da, şefaate ulaşırız biz!.. Ve böylece de, nasıl şirki hafîden arınıp; her şeyin hakikati ve varlığımızın kaynağı olan “ALLÂH İsmiyle İşaret Edilen”e iman edip; “Kur’ân”ı “OKU”ruz?.. “(Şirkten) arınmamışlar el sürmesin!” dendiği hâlde... Bize kalırsa... Önce, Allâh’tan (yani özünden gelen bir yolla) izin çıkıp, ŞEFAATE nail olmak gerek... Sonra şefaati değerlendirip, diğer âfakî perdelerden arınmak... Sonra da, nefsine bilincine-şuuruna-gerçek “Ben”ine zulmetmeyi terk etmek!.. Sen, nefsine sürekli zulmetmektesin; nefsinin, hakikatini yaşamasına engel olduğun sürece... Üstelik bu gerçeği bildiğin hâlde, çevrenle paylaşmıyorsan, o “en yakınım” dediklerine de zulmün en büyüğünü yapıyorsun! Ama ben istiyorum da olmuyor!.. Niye olmuyor?.. Muslukçuda pasta satılmaz!.. Bilgisayarcıda ayakkabı aranmaz!.. Şeytan, zâhirine bakıp Âdem’in, “İblis” oldu!.. Âdem’in, ilmine ve hakikatine bakıp Onu değerlendirebilseydi, bu sahnelenen oyun oynanmayacaktı zaten!.. Biz, yalnızca ilim için yaratıldık!.. İlmi de, ateşin arkasına koydu ki Allâh, korkaklar o ateşe “Nefsim yanmasın, yanarak arınmasın” diyerek yaklaşamasın da; böylece, yanma korkusuyla da lâyık olmadıklarını ele geçiremesinler diye... Ateşte benliğini yakma korkusunu atıp, içine dalabilenler; Deccal’in sağ yanındaki ateş “cehennemi”nden geçip, ilim ve irfan “cenneti”ne girebilirler!.. Korkuyu atamayanlar ise, ateşten geçemezler ve ilme irfana ulaşamazlar... Korkuyu atmak gerek!.. Yunus Emre’nin dediği “Ödünü sıdır “Şirki hafî”den kurtulduk mu?.. Vicdanımız cevap versin!.. “ALLÂH İsmiyle İşaret Edilen”in, bir “Tanrı” olmayıp; ne olduğunu fark edip; hiç olmazsa iman edebildik mi?.. O’nu her an ve her yerde görüp, dinleyebiliyor muyuz?.. Her dem O’nunla konuştuğumuzun farkında ve bilincinde miyiz?.. Şefaatin ulaşması için, önce uzatılanı geri çevirmemek gerek! Şefaat, cehennemden kurtulmak içindir; ki bu cehennemin Dünya bölümünde de olur, Âhiret bölümünde de!.. Şefaat, Allâh’a da ermek içindir!.. Ki bu da ancak Dünya’da iken ilmullâhın zâhir olduğu kişiyi bulmak ve onu değerlendirmekle mümkündür!.. Şefaat, kişinin yanlışlarda ısrarına yol açan, yanlışlarından dönmesine engel olan bilgi yetersizliğini ortadan kaldırıp, kişiyi o konuda bilgilendirmektir!.. Nebi ve Rasûllerin de, evliyanın da şefaati hep bu yoldadır... Kişi o bilgilerle kendinde arınmayı oluşturur ve yanmaktan kurtulur!.. Gereğini de yaşayarak (hem enfüsünde hem âfakında) bilinç boyutunda “Allâh”a erer!.. Öyle ise... Önce, “ötendeki TANRI” değil, özündeki “ALLÂH” izin verecek ki; sen o şefaate açık hâle geleceksin!.. Şefaati, def etmeyeceksin... Sonra o ŞEFAAT olan bilgiyi değerlendirecek, ilim doğrultusunda yaşayarak arınacaksın... Sonra da “şirki hafî” sona erip “ALLÂH”a ereceksin... Bu konuyu etraflı düşünmek, tartışmak ve anlamak, “şefaat” kapısının açılması demektir, umarım!.. Hakkınızı helal edin bir kusur ettiysek bilmeyerek!.. Vicdanınızla başbaşasınız... “...Bilincin bu aşamada, yaptıklarının sonucunun ne olduğunu görmeye yeterlidir.”(17.İsra’: 14) − İnşâallâh, bunlar bizim yitiğimizdi; yeniden buldurdunuz!.. Malımız olarak kullanırız; kullanmada da devamlılık için dua bekleriz...Saygilar
hocam niye bu ayeden behz etmediz bes?dedin yoxdu ama varda deyir Kuran-ı Kerim'de Buyuruldu ki: يَوْمَئِذٍ لَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَرَضِيَ لَهُ قَوْلًا ﴿١٠٩﴾ O gün, Rahmân’ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez. Taha Suresi Ayet 109 ACACIKLARMISINIZ
Bu durumda Allah’tan başka İlâh olmadığını bil ve kendi günahların için, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için mağfiret dile. Ve Allah, sizin dönüşünüzü ve sizin yurdunuzu bilir.Muhammed suresi 19.bu ayet hem Şefaati inkâr edenler için hemde aracı yoktur diyenler için
Allah sevdiği kullarına zaten zulmetmez. Kim şefaati hak ediyorsa şefaate laik olan peygamber efendimiz de önderimiz de elimizden tutup Allah'ın huzuruna götürecek Allah'ım Bunlar şefaate layıktır sen bunları Affet diyecek. Allah da evet onlar şefaate layıktır ben bunları affediyorum senin şefaatin hürmetine diyecek bu kadar basit.. Bir hafız da Kur'an'ı hakkı ile okuyup hayatına geçiren Kur'an'ın emrine göre yaşayan ailesinden iyi insanlara şefaatçi olacak aynı zamanda ölmüş küçük çocuklar anne babasına şefaatçi olacak nasıl olacak Allah'a yalvaracak Allah da onların küçük günahlarını bağışlayıp o tertemiz Şefaatçıların hatırına verecek inşallah. “Her peygamberin (mutlaka kabul edileceği vaad edilen) bir duası vardır. Bütün peygamberler o dualarını bu dünyada yaptılar. Ben ise duamı kıyamet günü ümmetime şefâat etmek için sakladım. Bu şefaatim inşaallah ümmetimden, Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmadan vefat edenlere fayda verecektir.” buyurmuşlardır. (Müslim, Îmân) Mülkün tek sahibi Allah’tır. Bu mülkten dilediğini dilediğine verir, dilediğinden alır. Dolayısıyla, kıyamet günü dilediğine şefaat izni de verebilir. “Mülk O’nundur ve hamd ona mahsustur.” (Teğâbün, 1) âyeti kerimesinde Allah, mülkün tek sahibi olduğunu söyler. Diğer taraftan da: “Mülkü dilediğine verir, dilediğinden alırsın!” (Âli İmrân, 26) buyurarak başkalarına da mülk verdiğini bildirir. Bir taraftan: “Kim izzet istiyorsa, bilsin ki bütün izzet Allah’a âittir.” (Fâtır, 10) buyurur, diğer taraftan da: “İzzet, Allah’ın, Rasûlü’nün ve mü’minlerindir” (Münafikun 80) buyurur. Şefaat da aynen böyledir: “De ki bütün şefaatler Allah’ındır” (Zümer, 44) âyeti kerimesinin yanında bir de şu âyeti kerimeler mevcuttur: “Rahmân nezdinde söz ve izin alandan başkası şefâat hakkına sahip olamayacaktır.” (Meryem, 87) “Allah’ı bırakıp da taptıkları putlar, şefâat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik eden kişiler müstesnâ!” (Zuhruf, 86) Nasıl ki Allah Teâlâ, dilediğini dilediğine vermekte, nasıl ki izzeti Resûlü’ne ve mü’minlere vermekte; şefaat de tamamen kendisine âit olmasına rağmen onu peygamberlerine, sâlih kullarına, hatta mânen mütevâtir hadislerin beyanına göre bütün mü’minlere vermektedir.inşallah
Biz, her peygamberi ancak, Allah izniyle ona itaat edilsin diye gönderdik; onlar da nefislerine zulmettikleri vakit sana gelerek Allah'ın, kendilerini yarlıgamasını isteselerdi, Peygamber de onların yarlıganmalarını dileseydi elbette Allah'ın tövbeleri kabul edici rahîm olduğunu görür, anlarlardı.Nisa64 şefaat tamda budur Allah günah işlyenin Peygambere gelmesini ve onunda onlara dua etmesi durumunda affedeceğini söylüyor
Valla Kenan açıkçası sen bu kafa gidersen zaten İslam'ı anlamazsın "gibi" görünüyor ki, zaten senden ziyade belki aynı soruyu soran "başkası olur" diye yazıyorum. Zira bu kafayla, açık söylüyorum senden ümidim yok. NEDEN? Bak nedenlerini "mantık kuralları" çerçevesinde ve tamamen akılcı bir tutumla izah edeceğim ancak "zannediyorum" ki sen hala anlamayacaksın. 1- öncelikle ülkemizdeki orta ve lise öğrencilerinin uluslararası eğitim seviyesi ölçümlerinde "kendi anadillerinde yani TÜrkçede" okuduğunu anlamadığını, bu sıralamada Avrupalı ülkelerinde neredeyse tamamından geride olduğunu zaten biliyorum. Sen de bu istatistiksel verinin tecellisi gibisin. Zira yazdığın 2 yorumu okuduğumda, okuduğun olmasa dahi "izlediğin videoyu" anlamadığını görüyorum. Kenan, video neyi anlatıyor? İzlediğinden yahut izlediğini ANLADIĞINDAN emin misin? Baya baya konuyu komple anlamamışsın çünkü adamın çürüttüğü şeyi izah ediyorsun baştan. O adamın karşısına çıksan, "birebir aynı ayetleri" okuyacak sana ve aynı izahı yapacak. Çünkü yazdıklarının yanıtı o zaten, İSLAM bu... Ya anlarsın ya da anlazmazsın. 2- Sen şimdi ilk maddeye takıldın, yanıt versen dahi burayı sanki hiç yazmamışım gibi yapacaksın kesin. Onun için ısrarla yazma ihtiyacı hissettim. Nisa 64'ten örnek vermişsin ama onu da yanlış vermişsin. öncelikle o ayette peygamber değil, elçi diyor. Nebi mi var "orijinal Arapçasında" yoksa RESUL mü? Elçiye giden insan YAŞIYOR MU, HENÜZ HAYATTALAR YANİ AMEL DEFTERLERİ AÇIK MI? Yoksa ölmüşler de, kıyamet meydanında mı "elçiden" yardım istiyorlar? Hayattaki yakınların için ALLAH'a dua etsen, örn: "RABBİM, anamın ve babamın günahlarını benimkilerle birlikte affet" desen ne olur? Aradaki farkı göremiyorsun... Kulakta ağırlıklar, gözler bakıyor ama görmüyor... Kalmış zifiri karanlıkta... Akıl tutulmasını kırman lazım... Nisa 64'te elçiden bahsediyor. Neden elçi? Elçi ne yapar? BAŞKASININ SÖZÜNÜ İLETİR. Oradaki elçi kim? Kimin sözünü iletiyor? ALLAH'ın sözünü iletene uyan yani kime uymuş oluyor? ELçi neyle hüküm veriyor aralarında? DÜŞÜN! Ayet, gelselerDİ diyor. Di... EĞER gelselerdi... Ne maksatla gelselerDi? ALLAH günahlarını affetsin diye... Affedecek, şefaat edecek kim orada? Özne nereye gidiyor? Fiilin, faili kim? Yıldırım düşmesini bekleyen, zifiri karanlıkta kalmışlar gibi olma... Çık şu karanlıklardan, TEK aydınlığa... Ayrıca son yazdığın, "günahlardan mümkün olduğunca sakınması, EKSİKLİĞİNİ şefaatle gidermesi" zaten şirk inancı demek oluyor. O şekilde inanmayınca ATEİST, Deist veya AGNOSTİK oluyorsun. ANCAK VE ANCAK "ben iyilik yapayım, eksikliğimi de şefaatle gidereyim" dendiğinde şirk söz konusu oluyor. MEKKELİ EBU CEHİL de o şekilde inanıyordu. İyilik yapmak için Kabe'nin bekçiliğini yapıyor, YİNE FAL OKLARIYLA HAYVAN ETİNİ DAĞITIYORDU iyilik olsun diye fakir fukaraya. Sonra da diyordu; "EKsik yanım kalırsa onu da artık Lat, Menat, Uzza'nın ŞEFAATİYLE gideririm" gerekirse...
önce bende okuduğunuz ayeti iyi okuyun derim ayette günah işleyeni neden elçisine gitmesini istiyor Allah her yerde değil mi sen hasta olduğunda doktora gittiğin zaman şirk mi koşmuş oluyorsun şifayı verenin doktor değil Allah olduğunu bildiğin zaman şirk olmaz burada da aynı şey elçi şefaat edebilir ama bu Allah ın izni ile olur aynı hz İsa nın ölüleri diriltmesi gibi Allah izin vermezse kimse bir şey yapamaz hz Yakup un gözünü açan hz Yusuf un gömleği ile gözünü açıyor Allah gömleksiz de açabilir ama neden özellikle gömlekle açıyor şefaat dediğinde budur asıl şifayı verenin Allah olduğunu bildikten sonra şirk olmaz şirk Allah tan ayrı bir güç olarak verdiğini düşünürsen şirk olur Şüphe yok ki Allah ve melekleri, salavat getirir Peygambere; ey inananlar, siz de ona salavat getirin, tam teslîm olarak da selâm verin. Ahzap 50 Allah ölen bir kişiye Allah selam vermenizi istiyor ölmüşse selamımız ona gitmiyorsa anlamıyorsa neden selam vermemizi istiyor onlar ölü değil diridirler ayetini dikkate alırsak bütün sorun kalkar insanların çoğu eksik yanları vardır hepsi cehenneme mi gitmesi gerek sizin dediğinize göre Allah insanın cehenneme gitmesini istemiyor çeşitli bahaneler ile affediyor size niye garip geliyor
@@kenanagr2755 ALLAH SANA ZİHİN AÇIKLIĞI VERSİN DOSTUM. Neden mi? " İnnalhe ve melaiketuhu yusalluna alen nebiyyi. Ya eyyuhellezine amenu Sallu aleyhi vesellimu teslima" Sanırım anlatmak istediğin ayet bu. Burada Salavat diye bir cümle geçmiyor SALAT (DESTEKLEMEK) cümlesi geçiyor. Allah ve melekleri Peygamberi destekliyor sende onu destekle ona yardım et (iniş sırası/iniş sebebi/iniş yeri bunları bilmeden ezbere konuşmamak lazım) Ayetini başını alma, sonunu alma, bağlamından cımbızla.. olay bitti. Ona bakarsan NAMAZ KILMAYINIZ diye ayette var.. Amaaan yaaaa neye inanıyorsan inan. Nasılsa senin yerine ben yada başkası hesap verecek değil. Kur'an elinin altında ister okur amel edersin, istersen cımbızlamaları dikkate alır ona inanırsın. Senin problemin. Benim takıldığım şey daha ayeti bile anlamadan buradan ahkâm kesmen. Yoksa neye inanıp neye inanmadığın umrumda bile değil.
@@kenanagr2755 Bu bir şefaat mıdır ? Yukarıda da dediğim gibi neye inandığın ve nasıl inandığın beni asla bağlamaz. Her konuda özgürsün. Yeter ki bu özgürlüğünü BU İLLAKİ BÖYLEDİR diye DİKTE etme!. Yoksa doğrun da sana yanlışında sana.. Bana ne ?
peygamber Allahtan sunu istiyecek.. Ya rabbi benim ümmetime şefaat eyle diye ..yani, peygamber allahtan şefaat isteyecek ümmeti için .. biz müslümanlar peygamberi şefaatçi yapmıyoruz. peygambrimiz kendine has şefaatçi değildir. bizim affımızı istyecek şefaatimizi dileyecek ve Allah kabul ettiği takdirde meleklere emir vererek adn cennetlerine sokacak.
@@cengizozdemir3685 Allah diyor ya kitabında yok diye açıp okusana :) Ehli sünnet kur'an yerine buharinin uydurmalarına hizmet ettiği için onlar keyfine bakıyor nasıl olsa af var oh ne rahat demi :)
@@alperes5907 ha şöyle açık konuş ben buhari tanımam dolayısıyla sahabe ve peygamber tanımam sadece kuranı açarım onu da anlamam bayraktara sorarım islamoğluna sorarım onlar ne diyorsa öyle yaparım de en azından kendi adına tutarlı olursun. Ehlisünnete göre şefaat vardır ve Allahın iznine bağlıdır bu kadar net.Ayetlerle ve sahih mütevatir derecesinde hadislerle sabittir. Şefaat taleb etmeyene ise şefaat yoktur.Sen isteme taleb etme sana zorla kim şefaat edebilir. Biz Kuranı Kerimin Bakara 255, Taha 109 , Meryem 87, Sebe 23, Necm 26, Yunus 3, Enbiya 28 ve Zuhruf 86. ayetlerine göre Ayrıca Buhari,Müslim,Tirmizi de geçen Hadisi şeriflere göre Şefaatin hak olduğu ve Allahın iznine bağlı olduğu gerçeğini Kurandan ve Peygamberimiz s.a.v den öğrendik. Seninin gibi bayraktar hocandan islamoğlundan değil. Sen Kale islamoğlu , Kale Bayraktar bayraklı demeye devam et Biz Kale Rasulallah demeye devam edeceğiz Allahın izniyle.
@@fatihuzun6100 Kuran uzerine kendin dusun kitabin KURAN olsun once 😉 Arapca bilen BAE, Yemen ve Kuveytli arkadaslarimla birlikte calisiyorum Kuran uzerinde bu vesileyle arapca ogreniyorum sanada tavsiye ederim sefaat Allahindir, sefaatci edinenler musriklerdi tek fark onlar mekkeli 😉
Nasıl Bir insan Profesör Olur da Yunus Suresi 18.ayeti şefaatin olmayacağına delil olarak getirebilir. Çok az muhakeme kabiliyeti olan insan anlar ki Yunus Suresi 15,16,17,18,19,20. ayetler zaten Allah'a inanmayanlardan bahseder. Allah'a inanamayan müşriklere şefaat mi olacaktı ki.Bunu söyleyen mi var.Bu ayeti getirip sanki bir şey biliyormuş gibi şefaatin olmayacağına delil olarak sunmak en hafif tabiriyle tilki kurnazlığıdır. Kendi kendinizi kandırıyorsunuz da bari saf müslümanları kandırmayın yeter yahu.El insaf
Şefaat bu dünyada gerçekleşiyor bu yüzden ahirette yoktur.Evet şefaat vardır lakin bu dünyada bilginiz olsun.Detaylı konuşmak isterseniz soru sorabilirsiniz.
abalarından hanımlarından oğullarından torunlarından iyi olanlar iyise kendisi haketmiş adn cennetini hoca gerek kalmadı dediğine . kendinle çelişme...
43 Yoksa onlar Allâh’tan başka birtakım şefa atçiler mi edindiler? (Habîbim! O müşriklere) de ki: “(Sizin de gördüğünüz gibi) onlar hiçbir şeye sahip bulunmamakta olduysalar ve (hiçbir şeyi) anlamı-yorduysalar da mı (hâlâ onlardan şefaat umacak sınız)?” 44 (Rasûlüm!) De ki: “Şefaat (hakkı verme yetkisi) tümüyle Allâh’a mahsustur. (Bu yüzden O’nun izni olmadan kimse kimseye yardım edemez. O halde ebedî kurtuluş için O’nun ibadetiyle meşgul olmaktan başka çare yoktur.) Göklerin ve yerin mülkü (hükümrânlık ve yönetimi) sadece O’na âittir. Sonra siz de ancak O’na döndürüleceksiniz! (O da size hak ettiğiniz karşılıkları verecektir.)” Bazılarının bu âyet-i kerîmeyi şefaatin inkârına delil saymaları, aşırı câhilliklerini ortaya koymaktadır. Zira Âyete’l-Kürsî dâhil birçok âyet-i kerîmede Allâh-u Te`âlâ’nın izniyle şefaat edenlerin bulunacağı açıkça bildirilmiştir. Birçok sahîh hadîs-i şerîfte de, peygamberlerin, âlimlerin ve şehitlerin şefaat hakkına sahip oldukları açıklanmıştır.
Şefaat nedir.. Şefaat ;vardır ve yokturcuların tartıştıği ama kavramının içi boşaltildıgi icin ne olduğu anlaşılamamış bi kelimedir. Kuranın anlattığı şefaat ise tamamen tartışmaların dışındadır.önce şunu bilmeliyiz ki ahirette kimse kimseyi kurtaramaz,kimse kimseye yardım edemez bu konu rad 34 te ve diger surelerde de acik bi sekilde sunulmuştur.peki şefaat nedir? Kurandan yüz çevirenlere"Aslandan kacan yaban esekleri gibidir" der müdessir "Onlara şefaatcilerin şefaati fayda vermez"der .kuranla,vahyi ile uyarma işini şefaat olarak anlatir.ve bu şefaat konusunun bakarada da sadece dunyada olduğunu söyler.bakara 123;öyle bir günden korunun ki o gün alışveriş ,dostluk,sefaat yoktur der .bu aslında bu gün oldugunun ama o gun olmiyacaginin ispatıdır.yani 31 aralık son ödeme tarihli bi borcu olan arkadaşınızı 1 ocakta borcunun oldugunu hatırlatmaniz veya uyarmaniz gibi işe yaramaz.yani yasarken vahyi dinleyip uymak o gun bizim işimize yarar der.o gun artik öğüt vermek için is isten gecmistir. Vahy ile uyarma isi yani şefaat allahın katından olacaği için ayetel kursudeki tehtid te atıp tutanlar icindir allah iznim olmadan bu ise kim kalkısabilir der.baska bi ayettede izin verdigimden baska kimse şefaat edemez der.yani bu bilgiler benim iznimle olur .der bunun ispati da şura 51 dir "Allah bir insanla ancak vahiy suretiyle veya perde arkasindan konusur, yahut bir elci gonderir; izniyle, dildigini vahyeder. Dogrusu O yucedir, Hakim'dir." Bu izin bilginin inişi ile ilgilidir . Bu bilgilerle insanlar insanları dünyada uyarır öğüt verir.kimde artik bu dusüncelerini ve eylemlerini vahye gore uygularsa o gün ahirette faydasını gorur .yoksa allah kimseyi hadi kurtar bakalım sana izin veriyorum işi degildir.zaten meryem 87 de : "Rahman'ın katında bir söz almış olandan başkası asla şefaatte bulunamıyacaktır"ayetindeki söz vahyi anlatır yani allah ın dini hakkındaki bilgi ancak allahin katından gelir ve bu sözlerle insanlara dogruyu anlatabilirsiniz der.ama günümüzde allahın bildirdiğinin dısında allahı ve dinini anlatan bir sürü şarlatan ve hurafeci var .ve bunlar içinde yunus 18 de " Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: "Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir" derler. De ki: "Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir."diyerek allahtan gelen bilgi dışında kabul edilen bi bilginin boş olacağını ve böyle bi bilgi ile şefaat olamayacağını böyle yapanlarında şirk koştuğuna vurgu yapar işte bunlar dan sakınılması gerektiğini ve bunlarında kötülüğü sefaat ettiğini söyler kuran. nisa85 "Her kim güzel bir şefaatte bulunursa, o iyilikten kendisine de bir nasip vardır. Kim de kötü bir hususta şefaat ederse, ondan da kendisine bir pay düşer. Allah her şey üzerinde kadirdir." Ayrıca gerçek bilgiyle yani vahiy bilgisine sahip kişilerin bu bilgilerini anlatarak toplumlarına sahip çıktığını böyle yaparak şefaat ettiklerinide Zuhruf 86 da görüyoruz ;:Allah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahidlik edenler bunun dışındadır."konu rayın dışında tartışıldığı için çelişki varmış gibi duruyor oysa rayında düşünüldüğünde tamda günümüz sorunlarına cevap veriyor. Daha ornek verecegim ayetlerde var ve bu şefaat denen olay tamamiyle dunyada yasar iken insanlari allah katından gelen bilgilerle uyarıp ögut vermekle ilgilidir.kesinlikle yargıyla bi alakası yoktur torpil ile hic alakası yoktur.arastırmacıları düsunmeye davet ediyorum.en dogrusunu allah bilir.
videonun başında şefaat kelimesinin anlamını "çığır açmak" olarak verdi. Sonra da şefaat etmeyi, bildiğimiz anlamda işlemeye devam etti.. Ne oldu şimdi? Geleneksel anlayışa zıt sözler söyleyerek, şöhret olmaktan başka gayeleri yok..
Allah'ın(C.C.) Demediği şeyi Allah (C.C.) diyor diyemezsin. Hangi Ayette HABİBİM DEMİŞ????? Saçamalamakta sınır tanımamak budur sanırım. Sana YUNUS 17. AYETİ OKUMANI VE İYİCE BELLEMENİ TAVSİYE EDİYORUM. Tabi KUR'AN UMRUNDAYSA..
asıl sapık sensinya..o nedenle öyle görüyosun..iyi dinle adamı..bir kelime ayetin dışına çıkıyormu??sahtekarlar gibi uydurma hadis yaymadığı içinmi sapık oluyor
Ne dedi peyğan ber efendimiz ümmetimin yarısını cennete koymak la söz verdi Allah tala beni tercih sahibi bıraktı ümmetinin yarısını cennete koyayım yoksa sana şefaat hakı mı vereyim dedi Allah cc peyğan ber efendimiz şefaati kabul eti buna ne cevap vereceksin çünkü peyğan ber efendimiz yarısından fazlasına şefaat edecek buna ne diyecek sin in karcı
Kemdi matığına göre yorum yapıyonda Rabbimizin izin vrrdiği kimseler dediğinde sadexe göklerdeki melekler ile ilgilimi eper öyle olsa idi ve sadexe rabbimin razı olduğu kullarına olsa idi neden rabbim şefaat olaxağını ayette bildirmiş. Zaten rabbim razıymış Madem insanların şefaate ihtiyacı o zaman neden meleklerin şefaatini kabul etmiyor. Yani senin kurdupun mantık ayetle ayeti çelişkileştiyor. Kurduğun mantık ile verdiğin ayetler çelişiyor. Kendin mamtıknhatısı yapıyosun. Ve seni dinşeyende düşğnmeden dinlediği için onlarada önce mantıklı geliyor. Yani yine kandırdınız insanları bravo size
Bu hoca sefaati inkâr ediyorsa bırak hocayı sapık bile olmaz, direk kâfirdir. Taha süresi 109. Ayet = O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati de bir yarar vermeyecektir. (Demek ki mahşerde, Allah’ın razı olduğu ve müsaade buyurduğu kimseler şefaat edeceklerdir.)
Yani … kime ayitmiš sefat? Senin dedigine gore yine Allah. Allah birisine izin verimiše o yine Allahin kudretidir. Ornegin; Ben evime davet etsem seni, Sen arkadaslarini getirmek istedin, Bende Izin verdim, simdi O izin Verme kabiliyeti seninmi benim mi? Benim tabiki Sen sadece bir vesilisin.. arkadaslarin yalvar yakarsin sana, Ben yok Desem , yalvarmalari neye!!
Haşr süresi 7 ayetinde peygamberin verdiğini alın vermediğinden uzak durun diyor peygamberimizde sahih hadislerde şehitler evliyalar Allah'ın veli kulları şefaat edecek buyruyor hoca efendi siz bunların hangisini inkar ediyorsun
Sefaat Ya Rasulullah ne demek? Yanlis sorunun dogru cevabi olmaz! Sefaat´i KUR´AN yapar! ama OKU´yanlara, INSAN ve Kur´an ikiz kardestir! Beni matab alirsan OKU´dugunuzu ispat edin, Israf haram olduguna göre?? Herkese hitabini anlayisinca olsun! Hitab Rasülullah´dan ben bos konusmam ne konustu isem KUR`AN´da dir! OKU´yanlara sefaat eder, uzun lafin kisasi...
öncelikle kimse allahın izni olmadan şefaat edemez.sefaat nedir aracı olmak yetki istmektir. kimi diyorki allahtan başka kimse şefaat edemez.evet allahtan başka kimse affedemez allah dileğini affeder dilediğini affetmez. ama diledigine şefaat hakkı da verir. 1.şefaat isteyecekler yani allahtan yetki isteyecek olanlar meleklerdir. 2.peygamber efendimizdir. allah makamı mahmuda çıkaracak ve şefaat işte sefaatin verilecek der.3.cü şehitler allah yolunda şehit olanlar allahın ismini dinini yuceltenlerin allahta ahiret günü onlarin sehadetini karşılıksız bırakmayacak ve şefaat verecektir. 4.cü allahın dostları veliler onlarda kendi cevrelerinde 70 bin kişiye şefaat edecekler yani onların afolmasi için allaha dua edecekler aracı olacaklar. tabi allah diledigine şefaat hakkı verir. bakara 255. ayet.allahin izni olmadan kim şefaat edebilir.
yalan..haşa allah o saydıklarını kitaba yazmayımı unutmuşta sen haber veriyorsun..kuranda sadece meleklerin şefaat edeceğini yazmış..sen kurandan üstünmü oldunda kuranın bilmediğini biliyorsun..hadi ordan.
"Sebe 23. ayet: Allah'ın katında, kendisine "izin verilenden" başka kimse şefaat edemez." Ayette kimse demiyor, izin verilen dışında kimse diyor. Bu odaya kimse giremezle, izin verilen dışında kimse giremez gibi. Müşriklerin, putları şefaatçi ilan etmelerinin yanlış olması, şefaatin yanlış olması olarak yorumlanamaz. Aynı mantıkla Kuranda putlara kulluk edilmeside yasaklanan birşey diye kulluk etmekte mi yanlış?!
Saçmaladi...ayeti kafasina gore yorumladi asansor mu bu ya asagidakini yukari cikartmak mi ,Allah apacik kuranda sizin ailenizden kimin mertebesi yuksek ise onun yanina cikartarak sefaat edecegim diye ,Allah bu dediklerinizi gonderemez miydi ?
Taha süresi 109. Ayet O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati de bir yarar vermeyecektir. (Demek ki mahşerde, Allah’ın razı olduğu ve müsaade buyurduğu kimseler şefaat edeceklerdir.)
Ehli Sünnet Müminlerin böyle ahmaklardan alacağı bir ders yoktur.Bunlar hadis ve sünneti inkar edip sadece Kuran'a bakarım diyen paralı askerlerdir. Şefaat hem Kuran'da hem hadislerde vardır.Siz Kuran'ı Yahudi hahamları gibi eğip bükerek, başından sonundan yarım ayet okuyarak mı tefsir edeceğinizi sanıyorsunuz.
Şefaat Ya Resulallah diyen okadar fazla insanlar varki maalesef. Yani Peygamberden maalesef sefaat diliyorlar Allahtan baska sefaatci olmadigini bildikleri halde.
Vahhabi görūşleri bunlar allah c.c izin verirse şefaat vardır gerçek manadaki şeyhlerede evliyalarada hūmetimiz vardır allah c.c şefaatlerini bize nasip etsin amin.ve allah c.c bu gibi hocalardan ve onların peşinden gidenlerden sorsun
“Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size (Hz. Peygamberin sünneti / hadisleri değil) sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8 Ey insafsız ve dikkatsiz ve imanı zaîf, felsefesi kavî, hodbîn (kendini beğenmiş), münekkid (tenkidçi) adam! Şu "(24.Söz'deki) On Asl"ı nazara al. Sonra sen hilaf-ı hakikat (gerçek dışı) ve kat'î muhalif-i vaki' (vukuata ters) gördüğün bir rivayeti bahane ederek ehadîs-i şerifeye ve dolayısıyla Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın mertebe-i ismetine (günahsızlığına) halel (zarar) verecek itiraz parmağını uzatma! Zira evvelâ o "On Asl"ın on dairesi, seni inkârdan vazgeçirir. "Hakikî bir kusur varsa bize aittir" derler, hadîse raci' (dönük) olamaz. "Eğer hakikî değilse, senin sû'-i fehmine (kötü anlayışına) aittir" derler. Elhasıl: İnkâr ve redde gitmek için, şu "On Asl"ı tekzib (yalanlamak) ve ibtal etmek lâzım gelir. Şimdi insafın varsa bu "On Usûl"ü kemal-i dikkatle düşündükten sonra, o aklın hilaf-ı hakikat gördüğü bir hadîsin inkârına kalkışma! "Ya bir tefsiri, ya bir tevili, ya bir tabiri vardır" de, ilişme." Risale-i Nur (24. Söz'ün 3. Dalı)
Sen var zannetmeye devam et kardesim. Atalarinin mealleri daha dogrudur.ahirette sefaat aciklanacak. Maliki yevmiddin kimdir. Sefaat cennetlikler icin gecerlidir. Hic kimseyo cehennem atesinden kurtaracak resul yoktur. Allahin kararini kim etkilwyebilir. Tarti sonucu belirleyecek. Sefaat degil.ya cennet ya cehennem.
Sen var zannetmeye devam et kardesim. Atalarinin mealleri daha dogrudur.ahirette sefaat aciklanacak. Maliki yevmiddin kimdir. Sefaat cennetlikler icin gecerlidir. Hic kimseyo cehennem atesinden kurtaracak resul yoktur. Allahin kararini kim etkilwyebilir. Tarti sonucu belirleyecek. Sefaat degil.ya cennet ya cehennem.
Yorumlara bakiyomda birilerii şefaat edecekmiş insan dünyada iken yazılı kâğıt mi aldı da ben günah işlemedim yetmiş kişiye şefaat edeceğim böyle mi hayır Allah sefaatcidir
Hocam harikasın kuran konuşunca RABBİMİZ sizden razı OLSUN...
Hocam yıllar once isa gelmeyecek bu islam inancına aykırı bu din tamamlanmış dindir inanmayın diyen ilk hoca dır hamdolsun simdi herkez kabul etti hocam allah yar ve yardımcınız olsun her iki cihanda yüzünüz ak olsun
(Enam 6/51)
وَأَنْذِرْ بِهِ الَّذِينَ يَخَافُونَ أَنْ يُحْشَرُوا إِلَىٰ رَبِّهِمْ ۙ لَيْسَ لَهُمْ مِنْ دُونِهِ وَلِيٌّ وَلَا شَفِيعٌ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Rablerinin huzuruna çıkarılacakları için korkanları, bununla (bu Kitapla) uyar. Orada onların ne bir dostu ne de şefaatçileri olacaktır. Belki çekinip kendilerini korurlar.
th-cam.com/video/vy7xMRyVWWA/w-d-xo.html
O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati de bir yarar vermeyecektir. (Demek ki mahşerde, Allah’ın razı olduğu ve müsaade buyurduğu kimseler şefaat edeceklerdir.)
@@hasanhocaedebiyat8148 şefaatin tamamı Allahadır günahı kimse eksiltemez Allahtan başka
@@mehmetacar4073Allah'ın hoşnut oldukları diyor zaten yukarda ayette iyi oku
Allahdan başka hiç kimse oteki Dunyada fayda veremez insana kuranda ne yazilmişsa odur harşeyin hayirlisini Allah bilir
HİÇ BİR MÜNAKAŞA YOK Kİ, ONDAN DERS ALINMASIN. BİZE HİZMET EDENLERDEN ALLAH RAZI OLSUN.
Allahim senden razi olsun güzel insan,agzina ve yüregine saglik...
OKUMAK, EN BÜYÜK İBADET, EN BÜYÜK SERVET VE ZENGİNLİKTİR.
Allahim peygamberimizin ve onun sevdiklerinin sefaatinden mahrum birakmasin
Bu mümkün değil amcasını kurtarmadi
@@numancelebi7535 Taha 109. Ayet =
O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati de bir yarar vermeyecektir. (Demek ki mahşerde, Allah’ın razı olduğu ve müsaade buyurduğu kimseler şefaat edeceklerdir.)
@@hasanhocaedebiyat8148 Bu kadar ayetten sonra hala böyle mi düşünüyorsun? hesap gününde Allah'ın hakkında cehennemi hükmettiği kişi için, yarattığı ve Kendisi yaninda her yönden hiç sayilabilecek bir mahluk yok bu cennete gitsin diyebilecek öyle mi?
Kuran-ı Kerim'de Buyuruldu ki:
وَلَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ عِنْدَهُٓ اِلَّا لِمَنْ اَذِنَ لَهُۜ حَتّٰٓى اِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَاۙ قَالَ رَبُّكُمْۜ قَالُوا الْحَقَّۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ ﴿٢٣﴾
Allah katında, O’nun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Onlar da “Gerçeği” diye cevap verirler. O, yücedir, büyüktür.
Sebe Suresi Ayet 23
Bilgine emeğine sağlık hocam.
Allahım peygamberinizin şefaatine nail eyle bizleri ve bu hocadan onun zihniyetinden bizleri koru.
zümer suresi 44 de yazıyor Allahtan başka şefaatçi yoktur diye. hala neler diyon
Allah huummesalli alâ seyyidina Muhammed
La ilahe illallah hu vahdehu la şerike leh.
Hocam mezkur ayette;"Kim iyi bir iş için aracılık yaparsa"/"Kim kötü bir iş için aracılık yaparsa(İki dargını barıştırmak için aracılık yaparsa/kim iki kişinin arasını bozarsa)Deniyor.Bu ayeti celile,muhkem bir ayettir.Çığır ayrı bir şeydir.
Allah Razl Olsun
Hocam çok iyisiniz.Erdem sen de öyle ;) MaşaAllah
😂😂😂
Allah razı olsun
Ayetel Kürsi de Allah'ın izni olmadıkça kim sefahat edebilir, demekki Allah'ın izin verdiklerine şefaat var.Allah ehli sünnetten ayırmasın.
İNSANIN CAHİLİNDEN KORKTUĞUM KADAR, ŞEYTANIN CEHALETİNDEN O KADAR KORKMAM.
Hakkı anlattığınız için ALLÂH size bu dünyada da ahirette de afiyet versin.
Teşekkürler hocam
Ben hoca değilim ama en büyük şefaat makamı makamı mahmud dur buda peygamberimiz verilmiştir sanirim arafatta kalanlar için tartilari eşit gelenler veyahut çok az farkla kaybedenler Allahualem
zümer suresi 44 " Allahtan başka şefaatçi yoktur"
şefaat etme diye bir şey yok.Kulu Allah'tan başka hiç kimse afedemez. Günahkar kulunu hiç bir insan affedemez.
Şefaat sadece dünyada tevbe edene merhamet vardır. Bunlar torpil dini yapmışlar. Demiyorlar ki cenneti kazanalım ha bide büyük yalan BÜYÜK GÜNAH İŞLEYEN mü'minlere edilecekmiş.. hahahahaha arkadaş ya adamlar kendilerine cenneti garantilemişler :D :D
Cahit Karaç madem allahın razı olduğu kimselerin başakasının şefaaitne ihtiyacı yok. O zaman neden razı olduğu kimselere şefaat hakkı tanıyor eabbim. Madem rabbim razı olacak neden şefaat die bir kavram geçiyor ayette. Yani hoca mantık hatası yapıyorda farketmediniz kelimeleri güzel kullanarak çocuğa şeker vrrirken kandırdıkları gibi si fatjına varmadan kandırdı sizi
@@mucahitaktas4215sefati yanlis anlamissin, melekler Iman edip tovbe edenlere sefaat ediyor iste Allahin razi oldugu kisilere sefaat boyle yapilir, once geregini yapip sonra sefaat ama bu dunyada ahirette sefaati alamazsiniz, cunku Iman etme ve tovbe etme imkani yoktur
Subhan Allah
Hocam harikasın, çok güzel bir anlatım şekliniz var.🌷🌙
Ne yaxşı ki bu xoca varmış. Allahu əkbər.
HAYAT; OKUYUP ÖĞRENMEK İSTEYENE, HER GÜN BİNLERCE ÖĞRETMENİYLE HİZMET EDER. YETER Kİ, SİZ OKUYUP ÖĞRENME GAYRETİ İÇİNDE OLUN.
ZUMER 43 44 GERCEK TEFSIR BUYUR BAYRAKTAR
allah razı olsun ağzına yüreğine sağlık hocam
Cem Sahin  Şefaat meselesi inkar edilen hususlardandır. Şefaatin olmadığını Kur’an-ı Kerimden delil olarak getirdikleri ayetlere dayandırarak iddia ederler. Şimdi o ayetlerin aslına kendilerini nasıl haksız çıkarttığını göreceğiz.
ŞEFAAT NEDİR?
Öncelikle şefaatin ne olduğunu anlayalım. Şefaat, sözlükte: tek olan bir şeyi dengi veya benzeriyle çift hale getirmek, bir başkası adına ricada bulunmak, bir suçlunun af edilmesi için aracı olmak, birinin önüne düşüp işini görmeye çalışmak, birinin aracılığını istemek, maddi ve manevi bir imkanı elde etmek için yetkilisi nezdinde aracılık yapmak” gibi manalara gelir.
Dini bir terim olarak ise:“ahirette peygamberlerin ve kendilerine şefaat yetkisi verilen kimselerin, bir müminin günahlarının affedilmesi veya daha yüksek derecelere ulaşması için Allah’a yalvarmaları, dua etmeleri, aracı olmaları” demektir.
İNKARA DELİL OLARAK ALINAN AYETLER
Bakara Suresinde buyruluyor ki:
1- “kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden şefaat kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım da görülmeyeceği bir günden kendinizi koruyun.”(Bakara 48)
2- “Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin kimseye yarar sağlamayacağı ve onların hiçbir yardım göremeyeceği o günden korkun.”(Bakara 123)
İZAH:
Bir ayetin öncesini ve sonrasını okumadan, Kur’an-ı kerimi bir bütün olarak değerlendirmeden inkara kalkışırsanız Ehli Sünnete toslarsınız…
Bu ayeti Kerime’nin öncesi ve sonrası Yahudiler’den bahsetmektedir. Allah’u Teala bir önceki ayette: “Ey İsrailoğulları! Benim size verdiğim nimetleri ve sizi (Musa (A.s) zamanındaki hak dine uyan dedelerinizi) alemlere (o zaman ki milletlere) çok üstün kıldığımı hatırlayın.” Buyurduktan sonra bu ayeti kerimeyi buyurarak “Yahudileri imana davet etmiş”tir.
Nesefi, Ruhu’l Beyan tefsirlerinde zikredildiğine göre Yahudiler: “Biz İbrahim ve İshak (Aleyhisselam) ın torunlarıyız. Bu sebeple Allah’u Teala, onların bizim hakkımızdaki şefaatlerini kabul eder.” Dediklerinde onların bu iddialarına karşı bu ayeti celile geldi ve hak din İslam’a girmedikleri takdirde haklarındaki hiçbir şefaatin kabul olmayacağını bildirmiştir.
İyi bakıldığında görülecektir ki, Allah’u Teala İsrailoğulları kıssasına nimeti hatırlatan ve imana davet eden iki ayet ile başlamış ve aynı manada iki ayet ile bitirmiştir. Başında bulunan ayet 48., sonunda bulunan ise 123. Ayettir.
Ayet-i Kerime’de geçen“Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği” ifadesinin manası ise üzerinde kul hakkı bulunmayan bir kişinin, diğer bir kişiye vacip olan haklardan hiçbirini ödemeyeceğidir.
KAFİRLERE ŞEFAAT YOKTUR!
Kafirlere kesinlikle şefaat yoktur. Şefaatin ilk ve en önemli şartı imandır. Şuara Suresinde puta tapan kafirlerin ahiretteki çaresizlikleri anlatılırken şöyle dediklerini Mevla Teala haber veriyor: “Artık bizim için hiçbir yardımcı ve yakın bir dost yoktur”(Şuara 100-101)
Müdessir suresinde de bu durum şöyle bildiriliyor:
“Sizi sekar’a sokan şey nedir? Dediler ki, Biz namaz kılanlardan değildik! Yoksulu da yedirmezdik. (Allah’ın ayetlerini inkara) girişenlerle birlikte biz de dalmaktaydık. Ceza günün de yalan saymaktaydık. Ta ki o kesin gerçek bize geldi! Artık şefaatçilerin şefaati fayda vermeyecektir.”(Müdessir 42-48)
Bu Ayeti Kerimelerden de anlaşıldığı üzere ahireti inkar eden kafirlere şefaat fayda vermeyecektir. Ayrıca ayette:“şefaatçilerin şefaati” ifadesi şefaatçilerin olduğuna ancak etseler bile fayda vermeyeceğine işaret eder.
ALLAH’IN İZNİ!
Yine Bakara suresinde “Ey iman edenler” diye başlayan 254. Ayeti kerimesinde “ne bir dostluk ne de bir şefaat vardır”buyurmaktadır. Ancak bu ayete de, “şefaat yok” diye mana veremezsiniz, “Allah’ın izni olmaksızın” şefaat yoktur manası verebilirsiniz. Aksi takdirde diğer ayet-i Kerimeler ile çelişirsiniz. Kur’an’da ise çelişki yoktur.
Bakınız hemen peşinden gelen Ayete’l Kürsi’de Mevla Teala:
“O’nun izni olmadan şefaat edecek olan kimdir?”buyurmaktadır.
Günde 5 vakit namazın ardından okuduğumuz bu ayeti kerime, ahirette şefaatin var olduğuna delildir. Çünkü bir şeyin izne bağlanmış olması, izin verilmesi halinde o şeyin mümkün olduğunu gösterir.
Yine aynı manayı teyit eden başka bir ayeti kerime de:
“O’nun izni olmadıktan sonra hiçbir şefaatçi şefaat edemez.”(Yunus 3)
Başka bir ayette:
“Rahman’ın huzurunda söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecektir.” (Meryem 87)
Başka bir ayette:
“O gün, Rahman’ın şefaat izni verip sözünden razı olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.” (Taha 109)
Başka bir ayette ise şefaat edenlerin hali açıklanmıştır:
“Onlar Allah’ın razı olduklarından başkasına şefaat etmezler.” (Enbiya 28)
Gördüğünüz gibi ayetler açık ve nettir. Kur’an-ı Kerimi bir bütün olarak ele aldığımızda inkarcılara tutunacak dal kalmamaktadır.
ŞEFAATİ EMREDEN AYETLER
İnkârcıların iddialarını çürüttükten sonra peygamberimize aracı olmasını emreden ayetleri zikredelim:
“O halde onları affet, onlar için istiğfarda bulun.” (Al-i İmran 159)
“Onlar için Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Nur 62)
“(Sana gelen kadınların biatlarını kabul et ve) onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Mümtehine 12)
“Hem kendin hem mümin erkekler ve mümin kadınlar için mağfiret dile.” (Muhammed 19)
Şimdi düşünelim! Eğer bir şefaatçi veya aracı olmayacak olsaydı, kimsenin günahı kimsenin hatırına affedilmeyecek olsaydı Allah’u Teala “onlar için istiğfarda bulun, bağışlanma dile”buyurur muydu?
Elbette hayır!
Bakınız, yukarıda dediğimiz gibi şefaat iman edenler için geçerlidir. Başka bir ayeti kerimede Mevla Teala, münafıklardan bahsederken:
“Onlar için mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir, fark etmez; Allah o münafıkları asla bağışlamaz ve Allah fasıkları hidayete erdirmez.” (Münafikun 6)
Yine başka bir örnek verecek olursak, Melekler bakın nasıl istiğfar ediyorlar:
“Arşı taşıyan ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rab’lerini hamdederek tesbih ederler, O’na inanırlar ve inanlar için bağışlanma dilerler: “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin herşeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru.” (Mümin 7)
Gördüğünüz gibi melekler bile Allah’ın yoluna uyanlar için istiğfar ederek şefaat etmektler.
Bütün bunlardan anlıyoruz ki şefaat, müslümanlar için geçerlidir ve haktır.
Allah’u Teala “O’nun izni
Cem Sahin :BE ADAM SENDE APTALSIN PIS HOCALARIN GIBI!
BE APTAL SEFEATIN ANLAMI KOTUDEN KURTARMAYA !
CIFT ODUL DIGILDIR.
* ALLAH C.C. BILMEZMI NEKADAR ODUL VERECK BIRINE, DINLEYECEK BIR MELEYE AMAN BU INSAN IYIDIR IKI SARAY DEHA VER LUTFEN DIYECEK, OYLEMI ?
BAK ALLAH NE DIYUR: Surah Al-Ahqaf سُوۡرَةُ الاٴحقاف
وَلِڪُلٍّ۬ دَرَجَـٰتٌ۬ مِّمَّا عَمِلُواْۖ وَلِيُوَفِّيَہُمۡ أَعۡمَـٰلَهُمۡ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ (١٩)
Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. Allah, onlara yaptıklarının karşılığını verir, asla kendilerine haksızlık yapılmaz. (19)
----------------------------
KURAANDAKI SEFEATIN KONU AYNI MUSRIKLER VE ASI MUSLIMANLAR ANLADIGI GIBI, SENIN APTALCA ANLADIN GIBI DIGIL.
Hocam
Nisa/85 ayetinde; "Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını vericidir." Şeklinde geçiyor. İyi bir şeye aracılık etmek çığır açmak değil, hayırda bulunmaktır.
Enbiya/35 te; “Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz”
A. İmran/104 te; “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. “ Diyor.
“Hayır” kavramının ne olduğunu biliyoruz. O zaman şefaat kelimesi ne anlama gelmiş oluyor? İnsana fayda sağlayan bilgi, yanlışın hakikatini idrak ettirecek çaba, açıklama, öğretme anlamına gelmiyor mu? Allah şefaat ettiği için Kitap, Resul ve nebiler gönderdi, Resul ve nebiler bunu fiilen yaşayarak açıklama yaparak insanlara şefaat etti. Onun varisleri olan Âlimler sahip oldukları ilimle insanlara şefaat ediyor. Hakikat bilgisine sahip olan olmayana şefaat ediyor, edecek anlamına geliyor. Yani Herhangi bir hakikat bilgisine sahip olan kimseye ilgili hakikat için Allah şefaat izni vermiş oluyor. Gerektiğinde ihtiyacı olan da o bilgiyi alıyor yani şefaati kabul etmiş oluyor.
Demek ki Şefaat hatalı kulları torpil yaparak Allahtan kurtarma değil, Allah ile arasına perde olmuş hatasını fark ettirip huzura erdirmek anlamına geliyor. Dünya hayatında, ahiret hayatında, hatta cennette ve cehennemde bile bu kapıyı Allah kullarına açık bırakmıştır diye düşünüyorum. Ben böyle düşünüyorum, doğrusunu Allah bilir.
O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati de bir yarar vermeyecektir. (Demek ki mahşerde, Allah’ın razı olduğu ve müsaade buyurduğu kimseler şefaat edeceklerdir.) Taha süresi 109. Ayet
👏👏👏
hocam simdiye kadar cok hoca insanlari dinlerinden cikarirlar amaBAYRAKTAR BAYRAKLI HOCADAN RABBIM RAZI OLSUN BIZLERI KURAN ILE BULUSTURDU PEYGAMBERIMIZE KOMSU ETSIN RABBIM
Bacım bu adam sapık bi itikata sahipdir ehli sünnet degildir böyle sapık kişileri dinlemek caiz degildir
Ayse Tutar vah siz şaşkınlara yuhhhhhhhhhhh bu adam hadisleri dışlamış kuranın tefsirini yazıyor ve hiç kimseden kaynak almadım kendim yazdım diyor e hoca kılıklı münafık desene uydurdun PEYGAMBER EFENDİMİZİS din olurmu
Ayse Tutar  Şefaat meselesi inkar edilen hususlardandır. Şefaatin olmadığını Kur’an-ı Kerimden delil olarak getirdikleri ayetlere dayandırarak iddia ederler. Şimdi o ayetlerin aslına kendilerini nasıl haksız çıkarttığını göreceğiz.
ŞEFAAT NEDİR?
Öncelikle şefaatin ne olduğunu anlayalım. Şefaat, sözlükte: tek olan bir şeyi dengi veya benzeriyle çift hale getirmek, bir başkası adına ricada bulunmak, bir suçlunun af edilmesi için aracı olmak, birinin önüne düşüp işini görmeye çalışmak, birinin aracılığını istemek, maddi ve manevi bir imkanı elde etmek için yetkilisi nezdinde aracılık yapmak” gibi manalara gelir.
Dini bir terim olarak ise:“ahirette peygamberlerin ve kendilerine şefaat yetkisi verilen kimselerin, bir müminin günahlarının affedilmesi veya daha yüksek derecelere ulaşması için Allah’a yalvarmaları, dua etmeleri, aracı olmaları” demektir.
İNKARA DELİL OLARAK ALINAN AYETLER
Bakara Suresinde buyruluyor ki:
1- “kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden şefaat kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım da görülmeyeceği bir günden kendinizi koruyun.”(Bakara 48)
2- “Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin kimseye yarar sağlamayacağı ve onların hiçbir yardım göremeyeceği o günden korkun.”(Bakara 123)
İZAH:
Bir ayetin öncesini ve sonrasını okumadan, Kur’an-ı kerimi bir bütün olarak değerlendirmeden inkara kalkışırsanız Ehli Sünnete toslarsınız…
Bu ayeti Kerime’nin öncesi ve sonrası Yahudiler’den bahsetmektedir. Allah’u Teala bir önceki ayette: “Ey İsrailoğulları! Benim size verdiğim nimetleri ve sizi (Musa (A.s) zamanındaki hak dine uyan dedelerinizi) alemlere (o zaman ki milletlere) çok üstün kıldığımı hatırlayın.” Buyurduktan sonra bu ayeti kerimeyi buyurarak “Yahudileri imana davet etmiş”tir.
Nesefi, Ruhu’l Beyan tefsirlerinde zikredildiğine göre Yahudiler: “Biz İbrahim ve İshak (Aleyhisselam) ın torunlarıyız. Bu sebeple Allah’u Teala, onların bizim hakkımızdaki şefaatlerini kabul eder.” Dediklerinde onların bu iddialarına karşı bu ayeti celile geldi ve hak din İslam’a girmedikleri takdirde haklarındaki hiçbir şefaatin kabul olmayacağını bildirmiştir.
İyi bakıldığında görülecektir ki, Allah’u Teala İsrailoğulları kıssasına nimeti hatırlatan ve imana davet eden iki ayet ile başlamış ve aynı manada iki ayet ile bitirmiştir. Başında bulunan ayet 48., sonunda bulunan ise 123. Ayettir.
Ayet-i Kerime’de geçen“Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği” ifadesinin manası ise üzerinde kul hakkı bulunmayan bir kişinin, diğer bir kişiye vacip olan haklardan hiçbirini ödemeyeceğidir.
KAFİRLERE ŞEFAAT YOKTUR!
Kafirlere kesinlikle şefaat yoktur. Şefaatin ilk ve en önemli şartı imandır. Şuara Suresinde puta tapan kafirlerin ahiretteki çaresizlikleri anlatılırken şöyle dediklerini Mevla Teala haber veriyor: “Artık bizim için hiçbir yardımcı ve yakın bir dost yoktur”(Şuara 100-101)
Müdessir suresinde de bu durum şöyle bildiriliyor:
“Sizi sekar’a sokan şey nedir? Dediler ki, Biz namaz kılanlardan değildik! Yoksulu da yedirmezdik. (Allah’ın ayetlerini inkara) girişenlerle birlikte biz de dalmaktaydık. Ceza günün de yalan saymaktaydık. Ta ki o kesin gerçek bize geldi! Artık şefaatçilerin şefaati fayda vermeyecektir.”(Müdessir 42-48)
Bu Ayeti Kerimelerden de anlaşıldığı üzere ahireti inkar eden kafirlere şefaat fayda vermeyecektir. Ayrıca ayette:“şefaatçilerin şefaati” ifadesi şefaatçilerin olduğuna ancak etseler bile fayda vermeyeceğine işaret eder.
ALLAH’IN İZNİ!
Yine Bakara suresinde “Ey iman edenler” diye başlayan 254. Ayeti kerimesinde “ne bir dostluk ne de bir şefaat vardır”buyurmaktadır. Ancak bu ayete de, “şefaat yok” diye mana veremezsiniz, “Allah’ın izni olmaksızın” şefaat yoktur manası verebilirsiniz. Aksi takdirde diğer ayet-i Kerimeler ile çelişirsiniz. Kur’an’da ise çelişki yoktur.
Bakınız hemen peşinden gelen Ayete’l Kürsi’de Mevla Teala:
“O’nun izni olmadan şefaat edecek olan kimdir?”buyurmaktadır.
Günde 5 vakit namazın ardından okuduğumuz bu ayeti kerime, ahirette şefaatin var olduğuna delildir. Çünkü bir şeyin izne bağlanmış olması, izin verilmesi halinde o şeyin mümkün olduğunu gösterir.
Yine aynı manayı teyit eden başka bir ayeti kerime de:
“O’nun izni olmadıktan sonra hiçbir şefaatçi şefaat edemez.”(Yunus 3)
Başka bir ayette:
“Rahman’ın huzurunda söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecektir.” (Meryem 87)
Başka bir ayette:
“O gün, Rahman’ın şefaat izni verip sözünden razı olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.” (Taha 109)
Başka bir ayette ise şefaat edenlerin hali açıklanmıştır:
“Onlar Allah’ın razı olduklarından başkasına şefaat etmezler.” (Enbiya 28)
Gördüğünüz gibi ayetler açık ve nettir. Kur’an-ı Kerimi bir bütün olarak ele aldığımızda inkarcılara tutunacak dal kalmamaktadır.
ŞEFAATİ EMREDEN AYETLER
İnkârcıların iddialarını çürüttükten sonra peygamberimize aracı olmasını emreden ayetleri zikredelim:
“O halde onları affet, onlar için istiğfarda bulun.” (Al-i İmran 159)
“Onlar için Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Nur 62)
“(Sana gelen kadınların biatlarını kabul et ve) onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Mümtehine 12)
“Hem kendin hem mümin erkekler ve mümin kadınlar için mağfiret dile.” (Muhammed 19)
Şimdi düşünelim! Eğer bir şefaatçi veya aracı olmayacak olsaydı, kimsenin günahı kimsenin hatırına affedilmeyecek olsaydı Allah’u Teala “onlar için istiğfarda bulun, bağışlanma dile”buyurur muydu?
Elbette hayır!
Bakınız, yukarıda dediğimiz gibi şefaat iman edenler için geçerlidir. Başka bir ayeti kerimede Mevla Teala, münafıklardan bahsederken:
“Onlar için mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir, fark etmez; Allah o münafıkları asla bağışlamaz ve Allah fasıkları hidayete erdirmez.” (Münafikun 6)
Yine başka bir örnek verecek olursak, Melekler bakın nasıl istiğfar ediyorlar:
“Arşı taşıyan ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rab’lerini hamdederek tesbih ederler, O’na inanırlar ve inanlar için bağışlanma dilerler: “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin herşeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru.” (Mümin 7)
Gördüğünüz gibi melekler bile Allah’ın yoluna uyanlar için istiğfar ederek şefaat etmektler.
Bütün bunlardan anlıyoruz ki şefaat, müslümanlar için geçerlidir ve haktır.
Allah’u Teala “O’nun izni
Ayse Tutar: BE APTAL SEN ONUN CAHILLIGINI MET EDIYURSUN!
HOCAN APTAL SENIN GIBI.
------------------
BU KURAANIN AYETI HIC OKUMADIMMI?
OKUDUYSAN ANLADIMMI BE APTAL:-
سُوۡرَةُ الاٴعرَاف Surah Al-Araf
(Fakat onlar), onun tevilinden başka bir şey beklemiyorlar. Tevili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz mümkün mü ki, yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti. (53)
هَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّا تَأۡوِيلَهُ ۥۚ يَوۡمَ يَأۡتِى تَأۡوِيلُهُ ۥ يَقُولُ ٱلَّذِينَ نَسُوهُ مِن قَبۡلُ قَدۡ جَآءَتۡ رُسُلُ رَبِّنَا بِٱلۡحَقِّ فَهَل لَّنَا مِن شُفَعَآءَ فَيَشۡفَعُواْ لَنَآ أَوۡ نُرَدُّ فَنَعۡمَلَ غَيۡرَ ٱلَّذِى كُنَّا نَعۡمَلُۚ قَدۡ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَہُمۡ وَضَلَّ عَنۡہُم مَّا ڪَانُواْ يَفۡتَرُونَ (٥٣)
birde profesör mehmet okuyan var..birde mustafa islamoğlu var..bunlar gerçek dini anlatan ilahiyat profesörleridir..ama tarikatçılar kuranın anlaşılmasını istemezler..çünkü kuranı anlasalar bu sahtekarlara inanmayacaklar..ama bu isimlerini saydığım profesörler kuranı anlayarak okuyun diyorlar.o nedenle sahtekarlar bunlara saldırmaktadırlar..aklın var fikrin var..bir bunları dinle,birde hadis uydurucu sapıkları dinle..
İki oldu emre dormana erdem diyo jsjsk
misal; Bir evim var ve seni kalmaya davet ediyorum ama sen arkadaşlarını getirmek istiyorsun. Onları içeri alma yetkisi kimde? sen ya da ben ?
Ben!
Beni tanımadan kapıma gelip de sırf davet edileni tanıyorsun diye evime girmeyi düşünemezsin!
وَكَمْ مِنْ مَلَكٍ فِي السَّمٰوَاتِ لَا تُغْن۪ي شَفَاعَتُهُمْ شَيْـًٔا اِلَّا مِنْ بَعْدِ اَنْ يَأْذَنَ اللّٰهُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيَرْضٰى ﴿ ٢٦ ﴾
26 Göklerde nice melek vardır ki, şefaatleri hiç bir şeyle yararlı olamayacaktır! Ancak Allâh’ın dilediği ve râzı olduğu (iman ehli) kimselere (şefaat etmeleri için) izin vermesi müstesnâ! (İman etmeden meleklerin şefaatini bekleyenlerin durumu buyken, ya putlardan medet umanların hâli ne olur!) ALLAH AZZE VE CELLE RAZI OLMADIGI KULLAR ZATEN CEHENNEMI BOYLADI HOCA EFENDI
💚💚💚💚
Sefaat konusunu ben çözdüm ben...birde benden dinleyin.
Allahın izin verdiği 1.sevaplarin ve iyiliklerin.2.ellerim ve ayakların konuşacak...ışte sefaat bu.
şefaatin tamamı Allah a aittir demek şefaat yoktur demek değildir onun anlamı örnek vereceksek birine bir miktar para verdik ve git bu parayı şuna yardım et şuna ver gerisi de sana kalsın derse şimdi gerçekte parayı getiren mi o paranın sahibi yoksa gönderen mi tabiki gönderen kişi burada da şefaatçi kim olursa olsun aslında şefaatin sahibi Allah olmuş oluyor buda insanın her istediği günahı işlemesi ve sonunda şefaatle kurtulacağı anlamında değildir elinden geldiği kadar günahlardan korunması ve farzlarını yerine getirmesi durumunda eksikliği şefaatle telafi etmesidir
He he
ENAM 51. SORUNU ÇÖZER!
Sağolun değerli hocam Allah sevdiğine Şefaat Hakkı verecek sözünü yanlış anlayan arkadaşlar Hocamız ne diyor Allah in sevdiği kişi And cennetine cennetin en yüksek makamına gidecek ve cennete girmiş ama alt makamlardaki sevdiklerini yanına verecektir Çünkü And Cennetindeki kişi Allahin istediği gibi yaşamış ona Ödül olarak cennete giden sevdiğini yanına veriyor
Annem oldu 6 ay ONCE sayet CENNETE girersem sadece annemi GORMEK onunla YASAMAK ISTIYORUM Aci icindeyim
KAFİRLERE ŞEFAAT YOKTUR!
Kafirlere kesinlikle şefaat yoktur. Şefaatin ilk ve en önemli şartı imandır. Şuara Suresinde puta tapan kafirlerin ahiretteki çaresizlikleri anlatılırken şöyle dediklerini Mevla Teala haber veriyor: “Artık bizim için hiçbir yardımcı ve yakın bir dost yoktur”(Şuara 100-101)
Müdessir suresinde de bu durum şöyle bildiriliyor:
“Sizi sekar’a sokan şey nedir? Dediler ki, Biz namaz kılanlardan değildik! Yoksulu da yedirmezdik. (Allah’ın ayetlerini inkara) girişenlerle birlikte biz de dalmaktaydık. Ceza günün de yalan saymaktaydık. Ta ki o kesin gerçek bize geldi! Artık şefaatçilerin şefaati fayda vermeyecektir.”(Müdessir 42-48)
Bu Ayeti Kerimelerden de anlaşıldığı üzere ahireti inkar eden kafirlere şefaat fayda vermeyecektir. Ayrıca ayette: “şefaatçilerin şefaati” ifadesi şefaatçilerin olduğuna ancak etseler bile fayda vermeyeceğine işaret eder.
ALLAH’IN İZNİ!
Yine Bakara suresinde “Ey iman edenler” diye başlayan 254. Ayeti kerimesinde “ne bir dostluk ne de bir şefaat vardır” buyurmaktadır. Ancak bu ayete de, “şefaat yok” diye mana veremezsiniz, “Allah’ın izni olmaksızın” şefaat yoktur manası verebilirsiniz. Aksi takdirde diğer ayet-i Kerimeler ile çelişirsiniz. Kur’an’da ise çelişki yoktur.
Bakınız hemen peşinden gelen Ayete’l Kürsi’de Mevla Teala:
“O’nun izni olmadan şefaat edecek olan kimdir?” buyurmaktadır.
Günde 5 vakit namazın ardından okuduğumuz bu ayeti kerime, ahirette şefaatin var olduğuna delildir. Çünkü bir şeyin izne bağlanmış olması, izin verilmesi halinde o şeyin mümkün olduğunu gösterir.
Yine aynı manayı teyit eden başka bir ayeti kerime de:
“O’nun izni olmadıktan sonra hiçbir şefaatçi şefaat edemez.” (Yunus 3)
Başka bir ayette:
“Rahman’ın huzurunda söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecektir.” (Meryem 87)
Başka bir ayette:
“O gün, Rahman’ın şefaat izni verip sözünden razı olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.” (Taha 109)
Başka bir ayette ise şefaat edenlerin hali açıklanmıştır:
“Onlar Allah’ın razı olduklarından başkasına şefaat etmezler.” (Enbiya 28)
Gördüğünüz gibi ayetler açık ve nettir. Kur’an-ı Kerimi bir bütün olarak ele aldığımızda inkarcılara tutunacak dal kalmamaktadır.
ŞEFAATİ EMREDEN AYETLER
İnkârcıların iddialarını çürüttükten sonra peygamberimize aracı olmasını emreden ayetleri zikredelim:
“O halde onları affet, onlar için istiğfarda bulun.” (Al-i İmran 159)
“Onlar için Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Nur 62)
“(Sana gelen kadınların biatlarını kabul et ve) onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Mümtehine 12)
“Hem kendin hem mümin erkekler ve mümin kadınlar için mağfiret dile.” (Muhammed 19)
Şimdi düşünelim! Eğer bir şefaatçi veya aracı olmayacak olsaydı, kimsenin günahı kimsenin hatırına affedilmeyecek olsaydı Allah’u Teala “onlar için istiğfarda bulun, bağışlanma dile” buyurur muydu?
Elbette hayır!
Bakınız, yukarıda dediğimiz gibi şefaat iman edenler için geçerlidir. Başka bir ayeti kerimede Mevla Teala, münafıklardan bahsederken:
“Onlar için mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir, fark etmez; Allah o münafıkları asla bağışlamaz ve Allah fasıkları hidayete erdirmez.” (Münafikun 6)
Yine başka bir örnek verecek olursak, Melekler bakın nasıl istiğfar ediyorlar:
“Arşı taşıyan ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rab’lerini hamdederek tesbih ederler, O’na inanırlar ve inanlar için bağışlanma dilerler: “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin herşeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru.” (Mümin 7)
Gördüğünüz gibi melekler bile Allah’ın yoluna uyanlar için istiğfar ederek şefaat etmektler.
Bütün bunlardan anlıyoruz ki şefaat, müslümanlar için geçerlidir ve haktır.
Allah’u Teala “O’nun izni olmadan şefaat edecek kimdir” buyurmuştur. Peki, Allah’u Teala şefaat izin vermiş midir? Vermiş ise kimlere izin vermiştir?
MAKAM-I MAHMUD
Her ezandan sonra yaptığımız duada “Vaad ettiğin Makam-ı Mahmud’a ulaştır” diyoruz. Peki, Makam-ı Mahmud’un ne olduğunu biliyor muyuz?
Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh)’ın bildirdiğine göre Peygamberimize: “Rabbinin seni Makam-ı Mahmud’a (övgüye değer bir makama) yükselteceği ümit edilir.” (İsra 79) ayetinde zikredilen makam-ı mahmuddan sual edildi. Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Bu şefaattir” diye cevap verdi. (Tirmizi, Tefsir 17 (nr.3136); Beyhaki, Şuabü’l-İman, nr 300)
“Ey falan! Bize şefaat et, ey falan bize şefaat et diyecekler. Sonunda şefaat etme işi bana kalacak. İşte makam-ı Mahmud budur.” (Buhari, Tefsir 11; zekat 52)
Görüldüğü gibi Peygamberimizin şefaat edeceği hususi bir makamı vardır. Ve biz her ezanın arkasında, Allah’u Teala’ya, Resulüllah efendimizi bu makama ulaştırması için dua ediyoruz. Efendimiz ezanı tkrar edip, ezan duasını okuyanlara da şefaat edeceğini bildirmiştir. (Buhari ezan, 8, 17; Ebu Davud, Salat, 37; Tirmizi, Mevakit, 43, Salat, 42; İbni Mace Ezan nr. 714)
Hazreti Peygamber’in şefâatıyla hesaba ve sorguya çekilmeden Cennet’e girecekler de olacaktır (Buhârî, Tefsir, Sûre 18; Müslim, İman, 84).
“Ümmetime ulaştırmak üzere kırk hadis ezberleyen kimseye kıyamet günüde hem şefaatçi hem de şahit olruum” (Beyhaki, Şuabu’l İmran, nr 1726)
PEYGAMBERLERİN ŞEFAATİ
Bütün peygamberlere şefaat etme hakkı tanınmıştır. (Buhari, Rikak, 45, Tevhid, 33; Müslim, İman, 81; Ebu Davut, Cihad, 26; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/94, 325.)
Her Peygamber kendi ümmetine şefaat edecektir. (Buhari, tefsir, 18)
KUR’AN-I KERİM’İN ŞEFAATİ
Kur’an-ı Kerim insanlardan şikâyetçi olacak veya şefaat edecektir. vesselam
Şefaat ve Şirk
− Evet, Bayram hediyesi ver de mutlu olalım...
− Bedenin yaşı vardır ama şuurun yaşı yoktur!.. Şuur yaşı, ilim yaşıdır!.. İlim yaşının ilerlemesi de ancak, Dünya’da sağlıklı yaşayabildiğin ve tefekkür edebildiğin kadardır...
Öyle ise ilim yaşımızı, en kısa sürede en azamiye çıkartıp da ayrılmak Dünya’dan, en akıllıca iş olur gibime geliyor!.. “Dün dünde kaldı cancağızım” diyordu... Bugün yeniden başlamak lazım...
Dün bana sordular sohbette... “Rasûlullâh’ın şefaati, ehli kebaire imiş; ne demek bu?” diye...
“Ehli kebair” kimdir?..
Bu açıklamada iki şeyi iyi anlamak lazım, dedik...
Bir, “ŞEFAAT” nedir?.. Nasıl olur?..
İki, “Kebair” nedir?..
Şefaat, sanılıyor ki, biri gelip koluna girip seni sürükleyecek; bir yere sokacak!..
Birisi koluna girip de, seni bir yere mi götürecek!?.
Şefaat, Dünya’da var; âhirette var... Mahşerde var, cehennemde var...
Rasûlullâh (aleyhisselâm)’ın şefaati var; evliyanın şefaati var; âlimlerin şefaati var...
Nedir bu şefaat?.. Neye dönük bir şefaattir?.. Yalnızca cehennemden çıkmaya dönük bir şefaat mi?..
Günahların en büyüğü nedir?..
“İnneş şirke le zulmün azıym” (31.Lukmân: 13)
“Kesinlikle şirk çok büyük bir zulümdür!” diyor âyet...
Yani, “Allâh”ı, tanrı mesabesine koymak!.. Şirk budur!..
“Sizin için korktuğum gizli şirktir, artık açık şirk olmaz ümmetimde” diyor...
Öyle ise Tanrıya tapmak “kebair”in ta kendisidir!.. Büyük günahların en başında gelen ve hepsinin kökenidir!..
Bütün günahların kökeninde de “Şirki hafî” yani “tanrıya inanmak” yatar!..
“Ey iman edenler... Allâh’a iman edin”; âyetindeki uyarı, Hz. Muhammed ve Kurân’a iman edip, henüz Tanrı anlayışından kurtulmamış olan SAHABEYE gelmişti... “Sahabe”, yani Allâh Rasûlü’nü gören(!)ler böyle olursa... Ya bizler?!.
Allâh’a imanın yolu da, cehennemden kurtuluşun yolu da hep şirki hafîden kurtulmak için ŞEFAATE NAİL OLMAKTAN GEÇER!..
“Allâh izin vermedikçe ŞEFAAT edemez kimse...” (2.Bakara: 255)
Âyetini; “TANRI izin vermedikçe ŞEFAAT edemez kimse” diye anlarsak... Cehennem ateşimiz kolay kolay sönmez bizim!.. Yanarız da yanarız!
“Tanrı izin vermedikçe ŞEFAAT edemez kimse” cümlesi ile; “ALLÂH izin vermedikçe şefaat edemez kimse” cümlesi arasındaki fark nedir?..
Evimizdeki nesneyi, biz, Topkapı Sarayı’nın hazine dairesinde bile arasak bulamayız!.. Çünkü evimizde!..
Biz, “şefaati reddederken”; “şefaat nasıl ulaşır” bize?..
Basîretimizi örten perde örtülü olduğu sürece, biz nasıl şefaati görüp, şefaate ulaşabiliriz?..
“Tanrı”ya inanırken... “Tanrı”nın büyükelçi(!)sine ve “Arapça bilen Tanrı”nın “Arapça yazılı gönderilmiş” bir kitaptaki emirnamesine iman ederken!.. Türlü kerâmetleriyle âdeta bir sihirbaz gibi değneği ile bizi cehennemden kurtaracak “Tanrının Evliyası”na inanırken... Nasıl, ŞEFAAT bize ulaşır?..
Allâh (özümüzden), izin vermezken; içindeki, şefaati reddederken; kim şefaat edebilir ki!.. Basîretimizi örten perde nasıl kalkar da, şefaate ulaşırız biz!.. Ve böylece de, nasıl şirki hafîden arınıp; her şeyin hakikati ve varlığımızın kaynağı olan “ALLÂH İsmiyle İşaret Edilen”e iman edip; “Kur’ân”ı “OKU”ruz?.. “(Şirkten) arınmamışlar el sürmesin!” dendiği hâlde...
Bize kalırsa... Önce, Allâh’tan (yani özünden gelen bir yolla) izin çıkıp, ŞEFAATE nail olmak gerek... Sonra şefaati değerlendirip, diğer âfakî perdelerden arınmak... Sonra da, nefsine bilincine-şuuruna-gerçek “Ben”ine zulmetmeyi terk etmek!..
Sen, nefsine sürekli zulmetmektesin; nefsinin, hakikatini yaşamasına engel olduğun sürece...
Üstelik bu gerçeği bildiğin hâlde, çevrenle paylaşmıyorsan, o “en yakınım” dediklerine de zulmün en büyüğünü yapıyorsun!
Ama ben istiyorum da olmuyor!..
Niye olmuyor?..
Muslukçuda pasta satılmaz!.. Bilgisayarcıda ayakkabı aranmaz!..
Şeytan, zâhirine bakıp Âdem’in, “İblis” oldu!.. Âdem’in, ilmine ve hakikatine bakıp Onu değerlendirebilseydi, bu sahnelenen oyun oynanmayacaktı zaten!..
Biz, yalnızca ilim için yaratıldık!..
İlmi de, ateşin arkasına koydu ki Allâh, korkaklar o ateşe “Nefsim yanmasın, yanarak arınmasın” diyerek yaklaşamasın da; böylece, yanma korkusuyla da lâyık olmadıklarını ele geçiremesinler diye...
Ateşte benliğini yakma korkusunu atıp, içine dalabilenler; Deccal’in sağ yanındaki ateş “cehennemi”nden geçip, ilim ve irfan “cenneti”ne girebilirler!.. Korkuyu atamayanlar ise, ateşten geçemezler ve ilme irfana ulaşamazlar... Korkuyu atmak gerek!..
Yunus Emre’nin dediği “Ödünü sıdır
“Şirki hafî”den kurtulduk mu?.. Vicdanımız cevap versin!..
“ALLÂH İsmiyle İşaret Edilen”in, bir “Tanrı” olmayıp; ne olduğunu fark edip; hiç olmazsa iman edebildik mi?.. O’nu her an ve her yerde görüp, dinleyebiliyor muyuz?.. Her dem O’nunla konuştuğumuzun farkında ve bilincinde miyiz?..
Şefaatin ulaşması için, önce uzatılanı geri çevirmemek gerek!
Şefaat, cehennemden kurtulmak içindir; ki bu cehennemin Dünya bölümünde de olur, Âhiret bölümünde de!..
Şefaat, Allâh’a da ermek içindir!.. Ki bu da ancak Dünya’da iken ilmullâhın zâhir olduğu kişiyi bulmak ve onu değerlendirmekle mümkündür!..
Şefaat, kişinin yanlışlarda ısrarına yol açan, yanlışlarından dönmesine engel olan bilgi yetersizliğini ortadan kaldırıp, kişiyi o konuda bilgilendirmektir!..
Nebi ve Rasûllerin de, evliyanın da şefaati hep bu yoldadır...
Kişi o bilgilerle kendinde arınmayı oluşturur ve yanmaktan kurtulur!.. Gereğini de yaşayarak (hem enfüsünde hem âfakında) bilinç boyutunda “Allâh”a erer!..
Öyle ise...
Önce, “ötendeki TANRI” değil, özündeki “ALLÂH” izin verecek ki; sen o şefaate açık hâle geleceksin!.. Şefaati, def etmeyeceksin...
Sonra o ŞEFAAT olan bilgiyi değerlendirecek, ilim doğrultusunda yaşayarak arınacaksın...
Sonra da “şirki hafî” sona erip “ALLÂH”a ereceksin...
Bu konuyu etraflı düşünmek, tartışmak ve anlamak, “şefaat” kapısının açılması demektir, umarım!..
Hakkınızı helal edin bir kusur ettiysek bilmeyerek!..
Vicdanınızla başbaşasınız...
“...Bilincin bu aşamada, yaptıklarının sonucunun ne olduğunu görmeye yeterlidir.”(17.İsra’: 14)
− İnşâallâh, bunlar bizim yitiğimizdi; yeniden buldurdunuz!.. Malımız olarak kullanırız; kullanmada da devamlılık için dua bekleriz...Saygilar
hocam niye bu ayeden behz etmediz bes?dedin yoxdu ama varda deyir Kuran-ı Kerim'de Buyuruldu ki:
يَوْمَئِذٍ لَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَرَضِيَ لَهُ قَوْلًا ﴿١٠٩﴾
O gün, Rahmân’ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez.
Taha Suresi Ayet 109
ACACIKLARMISINIZ
Bu ayet cehennemlik birinin cennete girmesi anlaminda mi. Aman dikkat sirk olmasin
@@sedatkayalar2689 ayet acik ayetemi şirk anlaminda diyorsun yoksa🤔🤔
@@sedatkayalar2689 beynine sıctıgim sefaat dua demek siz taaa nerelere cekip şefaati inkar ediyosunuz asil size vayyyyyyy ki vayyyy halinize
*Şefaatin birisine yaptığımız kabul olmuş duadan ne farkı var?*
Bu durumda Allah’tan başka İlâh olmadığını bil ve kendi günahların için, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için mağfiret dile. Ve Allah, sizin dönüşünüzü ve sizin yurdunuzu bilir.Muhammed suresi 19.bu ayet hem Şefaati inkâr edenler için hemde aracı yoktur diyenler için
Allah sevdiği kullarına zaten zulmetmez. Kim şefaati hak ediyorsa şefaate laik olan peygamber efendimiz de önderimiz de elimizden tutup Allah'ın huzuruna götürecek Allah'ım Bunlar şefaate layıktır sen bunları Affet diyecek. Allah da evet onlar şefaate layıktır ben bunları affediyorum senin şefaatin hürmetine diyecek bu kadar basit.. Bir hafız da Kur'an'ı hakkı ile okuyup hayatına geçiren Kur'an'ın emrine göre yaşayan ailesinden iyi insanlara şefaatçi olacak aynı zamanda ölmüş küçük çocuklar anne babasına şefaatçi olacak nasıl olacak Allah'a yalvaracak Allah da onların küçük günahlarını bağışlayıp o tertemiz Şefaatçıların hatırına verecek inşallah.
“Her peygamberin (mutlaka kabul edileceği vaad edilen) bir duası vardır. Bütün peygamberler o dualarını bu dünyada yaptılar. Ben ise duamı kıyamet günü ümmetime şefâat etmek için sakladım. Bu şefaatim inşaallah ümmetimden, Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmadan vefat edenlere fayda verecektir.” buyurmuşlardır. (Müslim, Îmân)
Mülkün tek sahibi Allah’tır. Bu mülkten dilediğini dilediğine verir, dilediğinden alır. Dolayısıyla, kıyamet günü dilediğine şefaat izni de verebilir.
“Mülk O’nundur ve hamd ona mahsustur.” (Teğâbün, 1) âyeti kerimesinde Allah, mülkün tek sahibi olduğunu söyler. Diğer taraftan da:
“Mülkü dilediğine verir, dilediğinden alırsın!” (Âli İmrân, 26) buyurarak başkalarına da mülk verdiğini bildirir.
Bir taraftan:
“Kim izzet istiyorsa, bilsin ki bütün izzet Allah’a âittir.” (Fâtır, 10) buyurur, diğer taraftan da:
“İzzet, Allah’ın, Rasûlü’nün ve mü’minlerindir” (Münafikun 80) buyurur.
Şefaat da aynen böyledir:
“De ki bütün şefaatler Allah’ındır” (Zümer, 44) âyeti kerimesinin yanında bir de şu âyeti kerimeler mevcuttur:
“Rahmân nezdinde söz ve izin alandan başkası şefâat hakkına sahip olamayacaktır.” (Meryem, 87)
“Allah’ı bırakıp da taptıkları putlar, şefâat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik eden kişiler müstesnâ!” (Zuhruf, 86)
Nasıl ki Allah Teâlâ, dilediğini dilediğine vermekte, nasıl ki izzeti Resûlü’ne ve mü’minlere vermekte; şefaat de tamamen kendisine âit olmasına rağmen onu peygamberlerine, sâlih kullarına, hatta mânen mütevâtir hadislerin beyanına göre bütün mü’minlere vermektedir.inşallah
Biz, her peygamberi ancak, Allah izniyle ona itaat edilsin diye gönderdik; onlar da nefislerine zulmettikleri vakit sana gelerek Allah'ın, kendilerini yarlıgamasını isteselerdi, Peygamber de onların yarlıganmalarını dileseydi elbette Allah'ın tövbeleri kabul edici rahîm olduğunu görür, anlarlardı.Nisa64 şefaat tamda budur Allah günah işlyenin Peygambere gelmesini ve onunda onlara dua etmesi durumunda affedeceğini söylüyor
Valla Kenan açıkçası sen bu kafa gidersen zaten İslam'ı anlamazsın "gibi" görünüyor ki, zaten senden ziyade belki aynı soruyu soran "başkası olur" diye yazıyorum. Zira bu kafayla, açık söylüyorum senden ümidim yok. NEDEN?
Bak nedenlerini "mantık kuralları" çerçevesinde ve tamamen akılcı bir tutumla izah edeceğim ancak "zannediyorum" ki sen hala anlamayacaksın.
1- öncelikle ülkemizdeki orta ve lise öğrencilerinin uluslararası eğitim seviyesi ölçümlerinde "kendi anadillerinde yani TÜrkçede" okuduğunu anlamadığını, bu sıralamada Avrupalı ülkelerinde neredeyse tamamından geride olduğunu zaten biliyorum. Sen de bu istatistiksel verinin tecellisi gibisin. Zira yazdığın 2 yorumu okuduğumda, okuduğun olmasa dahi "izlediğin videoyu" anlamadığını görüyorum. Kenan, video neyi anlatıyor? İzlediğinden yahut izlediğini ANLADIĞINDAN emin misin? Baya baya konuyu komple anlamamışsın çünkü adamın çürüttüğü şeyi izah ediyorsun baştan. O adamın karşısına çıksan, "birebir aynı ayetleri" okuyacak sana ve aynı izahı yapacak. Çünkü yazdıklarının yanıtı o zaten, İSLAM bu... Ya anlarsın ya da anlazmazsın.
2- Sen şimdi ilk maddeye takıldın, yanıt versen dahi burayı sanki hiç yazmamışım gibi yapacaksın kesin. Onun için ısrarla yazma ihtiyacı hissettim.
Nisa 64'ten örnek vermişsin ama onu da yanlış vermişsin.
öncelikle o ayette peygamber değil, elçi diyor. Nebi mi var "orijinal Arapçasında" yoksa RESUL mü?
Elçiye giden insan YAŞIYOR MU, HENÜZ HAYATTALAR YANİ AMEL DEFTERLERİ AÇIK MI? Yoksa ölmüşler de, kıyamet meydanında mı "elçiden" yardım istiyorlar?
Hayattaki yakınların için ALLAH'a dua etsen, örn: "RABBİM, anamın ve babamın günahlarını benimkilerle birlikte affet" desen ne olur? Aradaki farkı göremiyorsun... Kulakta ağırlıklar, gözler bakıyor ama görmüyor... Kalmış zifiri karanlıkta... Akıl tutulmasını kırman lazım...
Nisa 64'te elçiden bahsediyor. Neden elçi? Elçi ne yapar? BAŞKASININ SÖZÜNÜ İLETİR. Oradaki elçi kim? Kimin sözünü iletiyor? ALLAH'ın sözünü iletene uyan yani kime uymuş oluyor? ELçi neyle hüküm veriyor aralarında? DÜŞÜN!
Ayet, gelselerDİ diyor. Di... EĞER gelselerdi... Ne maksatla gelselerDi? ALLAH günahlarını affetsin diye... Affedecek, şefaat edecek kim orada? Özne nereye gidiyor? Fiilin, faili kim? Yıldırım düşmesini bekleyen, zifiri karanlıkta kalmışlar gibi olma... Çık şu karanlıklardan, TEK aydınlığa...
Ayrıca son yazdığın, "günahlardan mümkün olduğunca sakınması, EKSİKLİĞİNİ şefaatle gidermesi" zaten şirk inancı demek oluyor. O şekilde inanmayınca ATEİST, Deist veya AGNOSTİK oluyorsun. ANCAK VE ANCAK "ben iyilik yapayım, eksikliğimi de şefaatle gidereyim" dendiğinde şirk söz konusu oluyor. MEKKELİ EBU CEHİL de o şekilde inanıyordu. İyilik yapmak için Kabe'nin bekçiliğini yapıyor, YİNE FAL OKLARIYLA HAYVAN ETİNİ DAĞITIYORDU iyilik olsun diye fakir fukaraya. Sonra da diyordu; "EKsik yanım kalırsa onu da artık Lat, Menat, Uzza'nın ŞEFAATİYLE gideririm" gerekirse...
önce bende okuduğunuz ayeti iyi okuyun derim ayette günah işleyeni neden elçisine gitmesini istiyor Allah her yerde değil mi sen hasta olduğunda doktora gittiğin zaman şirk mi koşmuş oluyorsun şifayı verenin doktor değil Allah olduğunu bildiğin zaman şirk olmaz burada da aynı şey elçi şefaat edebilir ama bu Allah ın izni ile olur aynı hz İsa nın ölüleri diriltmesi gibi Allah izin vermezse kimse bir şey yapamaz
hz Yakup un gözünü açan hz Yusuf un gömleği ile gözünü açıyor Allah gömleksiz de açabilir ama neden özellikle gömlekle açıyor şefaat dediğinde budur asıl şifayı verenin Allah olduğunu bildikten sonra şirk olmaz şirk Allah tan ayrı bir güç olarak verdiğini düşünürsen şirk olur
Şüphe yok ki Allah ve melekleri, salavat getirir Peygambere; ey inananlar, siz de ona salavat getirin, tam teslîm olarak da selâm verin. Ahzap 50 Allah ölen bir kişiye Allah selam vermenizi istiyor ölmüşse selamımız ona gitmiyorsa anlamıyorsa neden selam vermemizi istiyor onlar ölü değil diridirler ayetini dikkate alırsak bütün sorun kalkar
insanların çoğu eksik yanları vardır hepsi cehenneme mi gitmesi gerek sizin dediğinize göre Allah insanın cehenneme gitmesini istemiyor çeşitli bahaneler ile affediyor size niye garip geliyor
@@kenanagr2755 ALLAH SANA ZİHİN AÇIKLIĞI VERSİN DOSTUM. Neden mi? " İnnalhe ve melaiketuhu yusalluna alen nebiyyi. Ya eyyuhellezine amenu Sallu aleyhi vesellimu teslima" Sanırım anlatmak istediğin ayet bu. Burada Salavat diye bir cümle geçmiyor SALAT (DESTEKLEMEK) cümlesi geçiyor. Allah ve melekleri Peygamberi destekliyor sende onu destekle ona yardım et (iniş sırası/iniş sebebi/iniş yeri bunları bilmeden ezbere konuşmamak lazım) Ayetini başını alma, sonunu alma, bağlamından cımbızla.. olay bitti. Ona bakarsan NAMAZ KILMAYINIZ diye ayette var.. Amaaan yaaaa neye inanıyorsan inan. Nasılsa senin yerine ben yada başkası hesap verecek değil. Kur'an elinin altında ister okur amel edersin, istersen cımbızlamaları dikkate alır ona inanırsın. Senin problemin. Benim takıldığım şey daha ayeti bile anlamadan buradan ahkâm kesmen. Yoksa neye inanıp neye inanmadığın umrumda bile değil.
salavat salatın çoğuludur arapça dua anlamındadır Hz Yusuf gömleği ile Hz Yakup un gözlerini açmadı mı bu şefaat değil mi
@@kenanagr2755 Bu bir şefaat mıdır ? Yukarıda da dediğim gibi neye inandığın ve nasıl inandığın beni asla bağlamaz. Her konuda özgürsün. Yeter ki bu özgürlüğünü BU İLLAKİ BÖYLEDİR diye DİKTE etme!. Yoksa doğrun da sana yanlışında sana.. Bana ne ?
Yılların Emre hocadi erdem oldu :D
peygamber Allahtan sunu istiyecek.. Ya rabbi benim ümmetime şefaat eyle diye ..yani, peygamber allahtan şefaat isteyecek ümmeti için .. biz müslümanlar peygamberi şefaatçi yapmıyoruz. peygambrimiz kendine has şefaatçi değildir. bizim affımızı istyecek şefaatimizi dileyecek ve Allah kabul ettiği takdirde meleklere emir vererek adn cennetlerine sokacak.
Resulullah ( sav) hiç söz etmeyen.anlattığı bu konuya şahit tutmayan bu hoca kisveli insanları,Allah(cc) ın adaletine havale ediyorum
Ehli sünnet haşa Allah a rağmen şefaat var demiyor ki,bu adam yoldan çıkmış.
Nasil demiyor arkadasim. Yok diyene sapik diyolar. Gosterir misin, sefaat yok diyen bir ehli sunnet.
@@mehmetbahadrsad9871 Allah ın müsade etmeyipte buna rağmen şefaat kim edebilir,sen ne ediyorsun.yok diyen tabiki sapık .
@@cengizozdemir3685 Allah diyor ya kitabında yok diye açıp okusana :) Ehli sünnet kur'an yerine buharinin uydurmalarına hizmet ettiği için onlar keyfine bakıyor nasıl olsa af var oh ne rahat demi :)
@@alperes5907 ha şöyle açık konuş ben buhari tanımam dolayısıyla sahabe ve peygamber tanımam sadece kuranı açarım onu da anlamam bayraktara sorarım islamoğluna sorarım onlar ne diyorsa öyle yaparım de en azından kendi adına tutarlı olursun.
Ehlisünnete göre şefaat vardır ve Allahın iznine bağlıdır bu kadar net.Ayetlerle ve sahih mütevatir derecesinde hadislerle sabittir.
Şefaat taleb etmeyene ise şefaat yoktur.Sen isteme taleb etme sana zorla kim şefaat edebilir.
Biz Kuranı Kerimin Bakara 255, Taha 109 , Meryem 87, Sebe 23, Necm 26, Yunus 3, Enbiya 28 ve Zuhruf 86. ayetlerine göre Ayrıca Buhari,Müslim,Tirmizi de geçen Hadisi şeriflere göre Şefaatin hak olduğu ve Allahın iznine bağlı olduğu gerçeğini Kurandan ve Peygamberimiz s.a.v den öğrendik. Seninin gibi bayraktar hocandan islamoğlundan değil.
Sen Kale islamoğlu , Kale Bayraktar bayraklı demeye devam et
Biz Kale Rasulallah demeye devam edeceğiz Allahın izniyle.
@@fatihuzun6100 Kuran uzerine kendin dusun kitabin KURAN olsun once 😉 Arapca bilen BAE, Yemen ve Kuveytli arkadaslarimla birlikte calisiyorum Kuran uzerinde bu vesileyle arapca ogreniyorum sanada tavsiye ederim sefaat Allahindir, sefaatci edinenler musriklerdi tek fark onlar mekkeli 😉
Peygamber şefaat edebilir.Tüm alemlere Rahmet gönderilmiştir...
ahkaf 9 ayetini okumani tavsiye ederim
Nasıl Bir insan Profesör Olur da Yunus Suresi 18.ayeti şefaatin olmayacağına delil olarak getirebilir.
Çok az muhakeme kabiliyeti olan insan anlar ki Yunus Suresi 15,16,17,18,19,20. ayetler zaten Allah'a inanmayanlardan bahseder.
Allah'a inanamayan müşriklere şefaat mi olacaktı ki.Bunu söyleyen mi var.Bu ayeti getirip sanki bir şey biliyormuş gibi şefaatin olmayacağına delil olarak sunmak en hafif tabiriyle tilki kurnazlığıdır.
Kendi kendinizi kandırıyorsunuz da bari saf müslümanları kandırmayın yeter yahu.El insaf
Şefaat bu dünyada gerçekleşiyor bu yüzden ahirette yoktur.Evet şefaat vardır lakin bu dünyada bilginiz olsun.Detaylı konuşmak isterseniz soru sorabilirsiniz.
nasıl yani?
Peki şehitlerin arkasından niye diyor Allah şefaatine nail eylesin diyor
Canlı yayın yapıyorsun niye yorumlara kapalı Açsana da sana sorusu olanlar sorun niye yorumlara kapalı neden
Bayraktar hoca aptulaziz mehmet okuyan biriki kisi daha onlardan sasmayin kurana gőre yasamak isterseniz bunlardan sasmayin
Şefaat haktır ikarçıları da küfürdür
abalarından hanımlarından oğullarından torunlarından iyi olanlar iyise kendisi haketmiş adn cennetini hoca gerek kalmadı dediğine . kendinle çelişme...
Tamamen durak
Hocam sen CANSIN CAN (:
43 Yoksa onlar Allâh’tan başka birtakım şefa atçiler mi edindiler? (Habîbim! O müşriklere) de ki: “(Sizin de gördüğünüz gibi) onlar hiçbir şeye sahip bulunmamakta olduysalar ve (hiçbir şeyi) anlamı-yorduysalar da mı (hâlâ onlardan şefaat umacak sınız)?”
44 (Rasûlüm!) De ki: “Şefaat (hakkı verme yetkisi) tümüyle Allâh’a mahsustur. (Bu yüzden O’nun izni olmadan kimse kimseye yardım edemez. O halde ebedî kurtuluş için O’nun ibadetiyle meşgul olmaktan başka çare yoktur.) Göklerin ve yerin mülkü (hükümrânlık ve yönetimi) sadece O’na âittir. Sonra siz de ancak O’na döndürüleceksiniz! (O da size hak ettiğiniz karşılıkları verecektir.)”
Bazılarının bu âyet-i kerîmeyi şefaatin inkârına delil saymaları, aşırı câhilliklerini ortaya koymaktadır. Zira Âyete’l-Kürsî dâhil birçok âyet-i kerîmede Allâh-u Te`âlâ’nın izniyle şefaat edenlerin bulunacağı açıkça bildirilmiştir. Birçok sahîh hadîs-i şerîfte de, peygamberlerin, âlimlerin ve şehitlerin şefaat hakkına sahip oldukları açıklanmıştır.
Şefaat nedir..
Şefaat ;vardır ve yokturcuların tartıştıği ama kavramının içi boşaltildıgi icin ne olduğu anlaşılamamış bi kelimedir.
Kuranın anlattığı şefaat ise tamamen tartışmaların dışındadır.önce şunu bilmeliyiz ki ahirette kimse kimseyi kurtaramaz,kimse kimseye yardım edemez bu konu rad 34 te ve diger surelerde de acik bi sekilde sunulmuştur.peki şefaat nedir?
Kurandan yüz çevirenlere"Aslandan kacan yaban esekleri gibidir" der müdessir "Onlara şefaatcilerin şefaati fayda vermez"der .kuranla,vahyi ile uyarma işini şefaat olarak anlatir.ve bu şefaat konusunun bakarada da sadece dunyada olduğunu söyler.bakara 123;öyle bir günden korunun ki o gün alışveriş ,dostluk,sefaat yoktur der .bu aslında bu gün oldugunun ama o gun olmiyacaginin ispatıdır.yani 31 aralık son ödeme tarihli bi borcu olan arkadaşınızı 1 ocakta borcunun oldugunu hatırlatmaniz veya uyarmaniz gibi işe yaramaz.yani yasarken vahyi dinleyip uymak o gun bizim işimize yarar der.o gun artik öğüt vermek için is isten gecmistir.
Vahy ile uyarma isi yani şefaat allahın katından olacaği için ayetel kursudeki tehtid te atıp tutanlar icindir allah iznim olmadan bu ise kim kalkısabilir der.baska bi ayettede izin verdigimden baska kimse şefaat edemez der.yani bu bilgiler benim iznimle olur .der bunun ispati da şura 51 dir "Allah bir insanla ancak vahiy suretiyle veya perde arkasindan konusur, yahut bir elci gonderir; izniyle, dildigini vahyeder. Dogrusu O yucedir, Hakim'dir." Bu izin bilginin inişi ile ilgilidir . Bu bilgilerle insanlar insanları dünyada uyarır öğüt verir.kimde artik bu dusüncelerini ve eylemlerini vahye gore uygularsa o gün ahirette faydasını gorur .yoksa allah kimseyi hadi kurtar bakalım sana izin veriyorum işi degildir.zaten meryem 87 de : "Rahman'ın katında bir söz almış olandan başkası asla şefaatte bulunamıyacaktır"ayetindeki söz vahyi anlatır yani allah ın dini hakkındaki bilgi ancak allahin katından gelir ve bu sözlerle insanlara dogruyu anlatabilirsiniz der.ama günümüzde allahın bildirdiğinin dısında allahı ve dinini anlatan bir sürü şarlatan ve hurafeci var .ve bunlar içinde yunus 18 de " Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: "Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir" derler. De ki: "Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir."diyerek allahtan gelen bilgi dışında kabul edilen bi bilginin boş olacağını ve böyle bi bilgi ile şefaat olamayacağını böyle yapanlarında şirk koştuğuna vurgu yapar işte bunlar dan sakınılması gerektiğini ve bunlarında kötülüğü sefaat ettiğini söyler kuran. nisa85 "Her kim güzel bir şefaatte bulunursa, o iyilikten kendisine de bir nasip vardır. Kim de kötü bir hususta şefaat ederse, ondan da kendisine bir pay düşer. Allah her şey üzerinde kadirdir." Ayrıca gerçek bilgiyle yani vahiy bilgisine sahip kişilerin bu bilgilerini anlatarak toplumlarına sahip çıktığını böyle yaparak şefaat ettiklerinide Zuhruf 86 da görüyoruz ;:Allah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahidlik edenler bunun dışındadır."konu rayın dışında tartışıldığı için çelişki varmış gibi duruyor oysa rayında düşünüldüğünde tamda günümüz sorunlarına cevap veriyor.
Daha ornek verecegim ayetlerde var ve bu şefaat denen olay tamamiyle dunyada yasar iken insanlari allah katından gelen bilgilerle uyarıp ögut vermekle ilgilidir.kesinlikle yargıyla bi alakası yoktur torpil ile hic alakası yoktur.arastırmacıları düsunmeye davet ediyorum.en dogrusunu allah bilir.
Valla şeffaat konusunda okuduğum en mantıklı yorumdu..
Hocam bizlere tehvit dimi yani indirilen din bu işte Allah razı olsun selametle kalın bakalım
Zalimlere meyletmeyiniz yoksa ates sizede dokunur hud suresi 113. ayet
videonun başında şefaat kelimesinin anlamını "çığır açmak" olarak verdi. Sonra da şefaat etmeyi, bildiğimiz anlamda işlemeye devam etti.. Ne oldu şimdi? Geleneksel anlayışa zıt sözler söyleyerek, şöhret olmaktan başka gayeleri yok..
ilahıyat egitimi gören hocalar geneli sapıtıyor şefaat haktır habibim dedi rabbim
Allah'ın(C.C.) Demediği şeyi Allah (C.C.) diyor diyemezsin. Hangi Ayette HABİBİM DEMİŞ????? Saçamalamakta sınır tanımamak budur sanırım. Sana YUNUS 17. AYETİ OKUMANI VE İYİCE BELLEMENİ TAVSİYE EDİYORUM. Tabi KUR'AN UMRUNDAYSA..
asıl sapık sensinya..o nedenle öyle görüyosun..iyi dinle adamı..bir kelime ayetin dışına çıkıyormu??sahtekarlar gibi uydurma hadis yaymadığı içinmi sapık oluyor
Ne dedi peyğan ber efendimiz ümmetimin yarısını cennete koymak la söz verdi Allah tala beni tercih sahibi bıraktı ümmetinin yarısını cennete koyayım yoksa sana şefaat hakı mı vereyim dedi Allah cc peyğan ber efendimiz şefaati kabul eti buna ne cevap vereceksin çünkü peyğan ber efendimiz yarısından fazlasına şefaat edecek buna ne diyecek sin in karcı
Kuranda meleklerin bile şefaat ede bileceği ğeciyor buna ne diyecek sin
zümer 43 te Allahtan başka ilah edindiler anlamı çıkar..ağaçta taştan putlarda şefaat arıyan mekkeli müşrikleri konu alan ayet.
Sen ayatel kürsiyi okumuyor musun meleklere bile şefaat hakı vermiş saçmalama
Kemdi matığına göre yorum yapıyonda Rabbimizin izin vrrdiği kimseler dediğinde sadexe göklerdeki melekler ile ilgilimi eper öyle olsa idi ve sadexe rabbimin razı olduğu kullarına olsa idi neden rabbim şefaat olaxağını ayette bildirmiş. Zaten rabbim razıymış Madem insanların şefaate ihtiyacı o zaman neden meleklerin şefaatini kabul etmiyor. Yani senin kurdupun mantık ayetle ayeti çelişkileştiyor. Kurduğun mantık ile verdiğin ayetler çelişiyor. Kendin mamtıknhatısı yapıyosun. Ve seni dinşeyende düşğnmeden dinlediği için onlarada önce mantıklı geliyor. Yani yine kandırdınız insanları bravo size
Kul hakkına şefaat varmıdır???? Eyer varsa Allah sonsuz Adalet sahibi deyildir.
BU VIJTANSIZLAR KARAKDERSIZ SAPIKLARI ITIKATI BOZUK HAINLER ZIVANALARI YAZILLAR OLSUN KAFANIZAAAA
Bunu dinlemeyin bu adam insanı dinden çıkarır
Bu hoca sefaati inkâr ediyorsa bırak hocayı sapık bile olmaz, direk kâfirdir. Taha süresi 109. Ayet =
O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati de bir yarar vermeyecektir. (Demek ki mahşerde, Allah’ın razı olduğu ve müsaade buyurduğu kimseler şefaat edeceklerdir.)
Yani … kime ayitmiš sefat? Senin dedigine gore yine Allah. Allah birisine izin verimiše o yine Allahin kudretidir. Ornegin; Ben evime davet etsem seni, Sen arkadaslarini getirmek istedin, Bende Izin verdim, simdi O izin Verme kabiliyeti seninmi benim mi? Benim tabiki Sen sadece bir vesilisin.. arkadaslarin yalvar yakarsin sana, Ben yok Desem , yalvarmalari neye!!
Haşr süresi 7 ayetinde peygamberin verdiğini alın vermediğinden uzak durun diyor peygamberimizde sahih hadislerde şehitler evliyalar Allah'ın veli kulları şefaat edecek buyruyor hoca efendi siz bunların hangisini inkar ediyorsun
Sefaat Ya Rasulullah ne demek? Yanlis sorunun dogru cevabi olmaz! Sefaat´i KUR´AN yapar! ama OKU´yanlara, INSAN ve Kur´an ikiz kardestir! Beni matab alirsan OKU´dugunuzu ispat edin, Israf haram olduguna göre?? Herkese hitabini anlayisinca olsun! Hitab Rasülullah´dan ben bos konusmam ne konustu isem KUR`AN´da dir! OKU´yanlara sefaat eder, uzun lafin kisasi...
okuyanlara değil.......Okuyup hayatına uygulayanlara.....
Davut Gürsoy´a selam, Iman , Ikän, Oku´mak! OKU´yanlardan misiniz?
49) Hucurat 14,15 Müslüman oldunuz mu?
4) Nisa 136 Iman ettiniz mi?
2) Bakara 8 Iman sayesinde Ikän sahibi oldunuz mu?
2) bakara 2 Muttaki misiniz? yani OKU yanlardan misiniz? sayet Beni OKU´du iseniz sizinle tanismak isterim, Saygilar..
öncelikle kimse allahın izni olmadan şefaat edemez.sefaat nedir aracı olmak yetki istmektir. kimi diyorki allahtan başka kimse şefaat edemez.evet allahtan başka kimse affedemez allah dileğini affeder dilediğini affetmez. ama diledigine şefaat hakkı da verir. 1.şefaat isteyecekler yani allahtan yetki isteyecek olanlar meleklerdir. 2.peygamber efendimizdir. allah makamı mahmuda çıkaracak ve şefaat işte sefaatin verilecek der.3.cü şehitler allah yolunda şehit olanlar allahın ismini dinini yuceltenlerin allahta ahiret günü onlarin sehadetini karşılıksız bırakmayacak ve şefaat verecektir. 4.cü allahın dostları veliler onlarda kendi cevrelerinde 70 bin kişiye şefaat edecekler yani onların afolmasi için allaha dua edecekler aracı olacaklar. tabi allah diledigine şefaat hakkı verir. bakara 255. ayet.allahin izni olmadan kim şefaat edebilir.
yalan..haşa allah o saydıklarını kitaba yazmayımı unutmuşta sen haber veriyorsun..kuranda sadece meleklerin şefaat edeceğini yazmış..sen kurandan üstünmü oldunda kuranın bilmediğini biliyorsun..hadi ordan.
Din adamı lafını hiçmi hiç sevmiyorum.Bi kısım insanlar din adamı diğerleri noooluyo.
battık sıra batı yor
Sen çübeli Ahmet hocayı dinle şefaat tin nasıl lacağını sana öğretsin öğren
Vah yazık
"Sebe 23. ayet: Allah'ın katında, kendisine "izin verilenden" başka
kimse şefaat edemez."
Ayette kimse demiyor, izin verilen dışında kimse diyor. Bu odaya kimse
giremezle, izin verilen dışında kimse giremez gibi.
Müşriklerin, putları şefaatçi ilan etmelerinin yanlış olması, şefaatin
yanlış olması olarak yorumlanamaz. Aynı mantıkla Kuranda putlara kulluk
edilmeside yasaklanan birşey diye kulluk etmekte mi yanlış?!
Necm 26 ve rad 23 açıkladı ya
Ya sen kendini övme bayraktar başkaları ovsün ne kadar ben ben ben kibir tavan
Tabii herşeyi Allah tan dır ama Allah cc peyğan ber efendimize izniyle şefaat hakı vermiş tir bu adam bunu anlıyamamış
Saçmaladi...ayeti kafasina gore yorumladi asansor mu bu ya asagidakini yukari cikartmak mi ,Allah apacik kuranda sizin ailenizden kimin mertebesi yuksek ise onun yanina cikartarak sefaat edecegim diye ,Allah bu dediklerinizi gonderemez miydi ?
Peyğan ber lere evliyalara şehitlere verilmiştir iyi araştır inkar etme
Peyğan ber efendimiz cehennemden bile alır cıkarır sen ne konuşuyon
Sen çübeli Ahmet hocayı dinle de bir şeyler öğren
Yani,peygamber şefaati söz konusu değildirrrr.
th-cam.com/video/vy7xMRyVWWA/w-d-xo.html
Taha süresi 109. Ayet
O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati de bir yarar vermeyecektir. (Demek ki mahşerde, Allah’ın razı olduğu ve müsaade buyurduğu kimseler şefaat edeceklerdir.)
hocam keşke kendini övmeseydin
Ehli Sünnet Müminlerin böyle ahmaklardan alacağı bir ders yoktur.Bunlar hadis ve sünneti inkar edip sadece Kuran'a bakarım diyen paralı askerlerdir. Şefaat hem Kuran'da hem hadislerde vardır.Siz Kuran'ı Yahudi hahamları gibi eğip bükerek, başından sonundan yarım ayet okuyarak mı tefsir edeceğinizi sanıyorsunuz.
@Hadis İnkarcısı Peygamberi gördünmü nerden biliyon Kuran'ı tebliğ ettiğini.
@Hadis İnkarcısı Kuran'ın gerçek olduğunu nereden biliyorsun.
Şefaat Ya Resulallah diyen okadar fazla insanlar varki maalesef. Yani Peygamberden maalesef sefaat diliyorlar Allahtan baska sefaatci olmadigini bildikleri halde.
Vahhabi görūşleri bunlar allah c.c izin verirse şefaat vardır gerçek manadaki şeyhlerede evliyalarada hūmetimiz vardır allah c.c şefaatlerini bize nasip etsin amin.ve allah c.c bu gibi hocalardan ve onların peşinden gidenlerden sorsun
NECM 26 IYI OKU ARPCASI OLAN BAYRAKTAR
eyüplü kartal orda melekler diyor cubbelı hoca demiyor
“Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size (Hz. Peygamberin sünneti / hadisleri değil) sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...”
Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8
Ey insafsız ve dikkatsiz ve imanı zaîf, felsefesi kavî, hodbîn (kendini beğenmiş), münekkid (tenkidçi) adam! Şu "(24.Söz'deki) On Asl"ı nazara al. Sonra sen hilaf-ı hakikat (gerçek dışı) ve kat'î muhalif-i vaki' (vukuata ters) gördüğün bir rivayeti bahane ederek ehadîs-i şerifeye ve dolayısıyla Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın mertebe-i ismetine (günahsızlığına) halel (zarar) verecek itiraz parmağını uzatma!
Zira evvelâ o "On Asl"ın on dairesi, seni inkârdan vazgeçirir. "Hakikî bir kusur varsa bize aittir" derler, hadîse raci' (dönük) olamaz. "Eğer hakikî değilse, senin sû'-i fehmine (kötü anlayışına) aittir" derler. Elhasıl: İnkâr ve redde gitmek için, şu "On Asl"ı tekzib (yalanlamak) ve ibtal etmek lâzım gelir. Şimdi insafın varsa bu "On Usûl"ü kemal-i dikkatle düşündükten sonra, o aklın hilaf-ı hakikat gördüğü bir hadîsin inkârına kalkışma! "Ya bir tefsiri, ya bir tevili, ya bir tabiri vardır" de, ilişme."
Risale-i Nur (24. Söz'ün 3. Dalı)
Keşke yapmasaydın o hafızlığı yazıklar olsun sana şefaati bile kaldırdınız
Sen var zannetmeye devam et kardesim. Atalarinin mealleri daha dogrudur.ahirette sefaat aciklanacak. Maliki yevmiddin kimdir. Sefaat cennetlikler icin gecerlidir. Hic kimseyo cehennem atesinden kurtaracak resul yoktur. Allahin kararini kim etkilwyebilir. Tarti sonucu belirleyecek. Sefaat degil.ya cennet ya cehennem.
Sen var zannetmeye devam et kardesim. Atalarinin mealleri daha dogrudur.ahirette sefaat aciklanacak. Maliki yevmiddin kimdir. Sefaat cennetlikler icin gecerlidir. Hic kimseyo cehennem atesinden kurtaracak resul yoktur. Allahin kararini kim etkilwyebilir. Tarti sonucu belirleyecek. Sefaat degil.ya cennet ya cehennem.
Yorumlara bakiyomda birilerii şefaat edecekmiş insan dünyada iken yazılı kâğıt mi aldı da ben günah işlemedim yetmiş kişiye şefaat edeceğim böyle mi hayır Allah sefaatcidir
Yağ bu adam saçmalıyor
Şefaat senin gibilere olmayacaktır elbette.
Şefaat haktır inkar eden kuranı inkar etmiş demektir hadisi şerif