Allah razı olsun Tuncer hocam, M.Okuyan hocanın derslerinden de bu konuyu öğrenmiştik, sizin anlatımınız ile de konu iyice netleşti berraklaştı, ağzınıza sağlık..
Diyelim ki geleneksel anlamı ile şefaat vardı ve bir adam, hayatı boyunca bilinçli bir şekilde hiç şefaat dilemeden öldü. Şimdi hayal edin Şefaate inanmayıp da ölen kişiye sorgu meleği soruyor: - Neden şefaate inanmadın ? Kişi sorgu meleğine cevap veriyor. + Rabbimden başka bir "hüküm sahibinin" olması fikrini kalbim kabul etmedi. Çünkü onun sözünün üstüne söz hükmünün üzerine hüküm söylenemeyeceğine iman etmiştim. + Rabbimi sonsuz merhametli bildim ondan daha merhametli birinin olması fikrini kalbim kabul etmedi. Çünkü Rahmetinin geçilemeyeceğine iman ettim. + Her Fatihada "yanlız sana kulluk eder senden yardım dileriz" dedim. Yardımın yanlızca O'ndan isteneceğine iman ettim. + Şefaatin olduğunu idda edenleri dinledim. Olmadığını idda edenleri dinledim. Bir çok ayette şefaatin olmadını okudum. + Verilen akılla düşündüm ve bu konuda şirk tehlikesi gördüm. Allaha şirk koşmaktan korktum ve inanılan geleneksel anlamı ile Şefaatin olmadığına iman ettim. Şimdi hal böyleyken şefaate inanlar diyor ki; Bu adam, şefaate (yani allahtan başka kendisini cehennemden kurtaracak bir aracıya) inanmadığı için cehenneme gidecek öyle mi ?
:) Keşke eleştirdigin şeyin aslını doğru düzgün öğrenseydin bende sorgu meleği olsaydım sana sorardım ki Senin rabbin sana indirdiği kitapta Allah'ın razı olduğu kullarının şefaat edicegi sefaatinde ancak Allah'ın izni ve yetki vermesi ile mümkün olucagi yazmıyormuydu? Kim sana dedi ki Allah'tan bağımsız bir şekilde Allahtan izin veya yetki almamış biri şefaat edecekt birilerini kurtaracak diye ? Allah'tan başka cehennemden kurtaracak bir aracı yok Müddesir 38 de .." Şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.." diyor ha demek ki şefaatçiler varmış değil mi? Ve bu şefaatçilerinde şefaati birilerine fayda vericek çünkü onlara fayda vermicek dediği kişiler belirli sınırli kişiler onlar dışında kalanlara ise şefaat fayda verir demek peki bu sefaatciler Allah'tan bağımsız mi? Hâşâ Ancak Allah izin ve yetki verirse zaten şefaat edebilirler diyoruz ya size Allah Teala merhamet etmek affetmek istediği kuluna peygamberin veyatta herhangi birinin şefaatini nasip eder o vesile ile onu affeder yoksa Allah'tan bağımsız tamamen kendi iradesiyle dilediğine şefaat eder diye birşey yok anladın umarım.
Babacım şefaatin tümü Allah'a aittir ne demek?? Şefaat etme yetkisini vermek iznini vermek Allah'a aittir yani anladın Allah c.c. yetki ve izin verdikleri şefaat edecek... Rahmân nezdinde söz ve izin alandan başka hiçbirinin şefaate gücü yetmeyecektir” (Meryem, 87) “Allah’ın huzurunda kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez” (Sebe’, 23) “O gün Rahmân’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez” (Tâ-hâ, 109) Bu ayetlerde Peygamberlerin Alimlerin Salihlerin Şehitlerin şefaat edicegini söylüyor Umarım anlamışsındır...
@@kadirsare34 Peygamberi gectikte, Allahin tüm alimlerden razi olacagi garantisine nasil vardiniz???? bunun sonucu herkezinde malumu olan hesap günü degilmi ? Cok basit kalplerde olani bilen sadece Allah olduguna göre kimse kalkipta birilerine Allahin razi oldugu kullar tesbitini yapamaz....selamlar....
@evet Malesef insanimiz ayetleri bile arastirirken nefsine hos geldigi sekilde anlamaya calisiyor, samimi bir kalp ile Rahman burda tam olarak ne demis acaba diyerekten, halbuki ayetlere egilmeden önce seytanin serrinden Allaha siginirizki ayeti dogru anlayabilelim, cünkü seytan ordada full aktif sekilde bizi ayeti yanlis sekilde anlamamiz icin nefsimize fisildar...öyle degilmi ?
@@kadirsare34 peki bu saydığın isimler neye şefaat edecek? Şimdi cehennemdeki biri için şefaat diye bir durum olamaz çünkü Allah sonsuz merhametliyken peygamberin cehennemden adam alması gibi bir şey düşünülemez? Söylediğiniz ayetlerde şefaatin Allahın verdiği bir şey olması gerekir. Yani şefaati Allah dilediğime verir. Ki videoda da Allahın peygamberlerin ölümünden sonrasını bildiğine göre peygamber sonrasi olan bir insan hakkında peygamberin şefaati (cehennemden alıp cennete gitme için) düşünülemez. Peygamberin şefaati(Allahın izniyle) cennette derecenin artmasıdır. Ki burada Allahın sonsuz merhamet sahibi olduğu dipnotu unutulmamalıdır. En iyisini Allah bilir. selametle
@@kadirsare34 Yazdığın ayetlerin hiçbirin de peygamberler,alimler,salihler ve şehitler diye bir ifade geçmiyor! Net olan tek şey İzin verdiğinden başkası şefaatçi olamaz cümlesi
videoda anlattığı şeylerin hepsi kuran referanslı olduğu için dinlerken kulağımdan kalbime engelsiz ulaşıyor... diğer iftiracıların anlattıkları kalbime ulaşamıyor 50 ayrı engele takılıyor... Rabbim razı olsun teşekkür ederim...
Ayetleri gösterirken hocamın yüzünün altına, sağına ya da soluna koyarsanız daha iyi olur. Görüntüyü kaybedince dikkat dağılabiliyor. Ayrıyeten bu çalışmalarınızı tebrik ediyorum, Allah razı olsun.
Şefaat konusundaki yanlış anlamalar, çelişki iddiaları meallerdeki çeviri hatalarından kaynaklanmaktadır. Kuran’da dünyadaki şefaat ve ahiretteki şefaat olmak üzere iki tür şefaatten bahsedilmektedir. 1- Dünyadaki şefaat: Allah’ın hoşnut olduğu kişilere şefaat edilmektedir(Enbiya 28), Kişi kişiye Allahın izni olduğunda şefaat edebilmektedir(Yunus 3) Bu ayetlerin öncesine bakıldığında bu şefaatlerin dünyada olduğu kolayca görülecektir. 2- Ahiretteki şefaat: Hiçbir kimsenin şefaati kabul edilmez(Bakara 48 ve Bakara 123). Hakka şahitlik edenler kişinin de Allah’ın da zaten bilmekte olduğu gerçeklere şahitlik ederler(Zuhruf 48) Allah söz verdiklerine şefaat edecektir.(Meryem 87) Allah iman edenler ve salihatı işleyenlere ahirette yardımcı olacağına söz vermiştir. Bu ayetlerin içeriğinden ve öncesinden, ahiretteki şefaatten bahsedildiği anlaşılmaktadır. Bazı meallerde Meryem 87’deki ifade Allahın söz verdikleri şefaat edecektir şeklinde ayetin anlamı çarpıtılmıştır. Şıhlar da buradan yürüyerek Kuran’a tamamen aykırı olarak şefaat vaadiyle malesef birçoğunun emeklerine, mallarına hatta namuslarına el uzatabilmektedir. Detaylı bilgi: istekuran.net/makaleler/sefaat-kavrami.html
Hocam hz Nuh ve oglunun konusmasini ve hz nuh un Allah dan istegi ve Allah in hz nuh u uyarmasida sizin anlattiklarinizi destekliyor. Allah Razi Olsun. Saygisizlik olarak anlamayin sizin anlattiklarinizda kafidir anlayana. Slm Ibrahim Halil Aydin
Ben şöyle anladım.. Rasul ve nebiler Allah yoluna ileten rehberlerdir.. Ancak bunu yapabilmeleri için Yani herhangi birini Allah yoluna iletebilmeleri için bunu Allah ın da Dilemesi gerekmektedir.. Aksi takdirde rasul ve nebilerin şeffaati yani Allah yolundaki çağrısı da onlara fayda vermicektir.. Tabi bu ancak dünya hayatında geçerli bir olay.. Hesap gününde ve ahiret hayatında birinin başka birine şeffaati düşünülemez.. Kurtuluşa erecek olanlar. Ancak Allahın merhamet ettikleridir..
Eksik bilgi, Allah tüm kullarinin dogru yolu secmelerini ister, o yüzden birilerinin dogru yolu bulmasi ilk etapta kulun bunu arzu etmesi gerekiyor, kul bunu dilemedikce Allah asla birilerinin kara kasi yada kara gözü hatrina dogru yola iletmez....zaten imtihanimizda bu degilmi ???? Nefislerimizemi yoksa Allahami kulluk etmeyi yeglemeliyiz? ....Selamlar...
Şefaat !!! Türkçe tam karşılığı TORPİL ! demektir... Allah kimsenin kimseye torpil geçmesini onaylamaz, asla müsaade etmez. Yalnızca ve yalnızca şirke bulaşmamış, malını ve canını Allah yolunda feda etmiş olan Mukarrebunlara mahşer günü Torpil yapacak, onları hiç sorgulamadan cennetlerine alacaktır.... Videoda ki konu edilen ayetlerin tam mealleri şöyledir. 25.Ve Biz senden önce hiçbir elçi göndermedik ki ona: “Gerçek şu ki, Benden başka ilâh diye bir şey yoktur. Onun için Bana kulluk edin” diye vahyetmiş olmayalım. 26-28.Ve onlar: “Rahmân [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah], çocuk edindi” dediler. Rahmân, bundan arınıktır. Aksine onlar armağanlar verilmiş kullardır. Onlar, O’nun sözünün önüne geçemezler; onlar, yalnız O’nun emriyle iş yaparlar. O, Rahmân’ın çocukları saydıkları şeylerin önlerinde olanı ve arkalarında olanı bilir. Ve onlar, O’nun hoşnut olduğu kimselerden başkasına yardımda/destekte bulunmazlar. Bununla birlikte onlar O’na duydukları derin saygı ve sevgiden dolayı ondan uzaklaşma korkusundan tir tir titrerler.
Olabilir. Bir de şöyle düşünüyorum. Belki tam karşılığı torpil olmayabilir. Daha önce şöyle bir şey duymuştum. Kuran ahiret günü gelip sizi kurtaracak, kabirde arkadaşlık edecek gibi bir söz vardı. Sonra şöyle dendi. Belki de kuranın şefaat etmesi kurana uymak sonucu olan bir durumdur. Yani kuranı okuyup hayatında uygularsın ve yaptığın ameller seni doğruya iletir. Neyin sayesinde kuranı örnek aldığın için. Bu şekilde düşünürsek belki de şöyle olabilir. Hz. Muhammed'in şefaat etmesi mesela insanların onun güzel ahlakını örnek almasıyla iyi amel işlemesi sonucu kurtuluşa ermek şefaattir belki? Böyle bir durum torpil olmuyor. Yine kendi amellerin ancak bu amelleri birinden örnek almışsın. İyi ameli örnek almak şefaat gibi bir şey olabilir belki. Yani fikir yürüttüm sadece böyle bir şey neden olmasın ki. Zaten tam olarak torpil olsaydı Allah (c.c.) torpile izin vermezdi. Ancak izin verdikleri şefaat edebilecekse o zaman şefaatin bizim sandığımız gibi torpil anlamında olmaması gerekiyor. Yani şefaat başka manada da olabilir diye düşünüyorum. Allah bilir.
@@Roselute Ne güzel fikir yürütmüssünüz, bencede torpil kelimesi tercüme olarak kelimenin hakkini vermiyor, ben sahsen " KEFIL" kelimesini tercih ediyorum, yani neticede birileri birilerine kefil olma cabasinda....bazen ben insanlara sorarim, dünyada gözün kapali kefil olabileceginiz yakinlariniz varmi diye, genelde hemen var derler :) ama soruyu biraz degistirip; "Farz etki Rahmanin karsisinda durusmadasin, ordada Allahim ben bu sehsa kefilim diyebilirmisin dedigimde :))))) tahmin ettiginiz gibi orda donup kaliyorlar.... Yani büyük bir sorumluluktur kefillik, eger kefil oldugumuz sahis bizi mahcup edecek bilgiler saklamis ise, o zaman bizde sirf ona kefil oldugumuz icin onun günahlarina ortak olmuyormuyuz???
@@Roselute Duydukların hadislerdir, ayet değildir. Şimdi Kur'an okuyana uyana şefaat eder derken bence Kur'an a uyduğunda ve okuduğunda sevap kazanırsın ve bu sevaplarla sevapların günahlarına fazla gelebilir. Bu şekilde olabilir.
@@ottomanempire4116 1 yıl olmuş, evet biliyorum, duyduklarım dediğim için ayet değil aslında zaten. Ayet olsaydı şu ayet derdim kesin olarak. Ben de öyle düşünüyorum. Kuran'a bakarsak ve torpil olarak anlarsak şefaati, kuranda zaten "Onun izni olmadan kim şefaat edebilir" diyor. Yani zaten şefaat ettiren tek kişi Allah'tır. Allah'tan başkasına bel bağlanamaz.
"Şefaat nedir?" sorusuna cevap verecek gibi başladınız ama ben videoda cevabını bulamadım. Ben mi kaçırdım acaba diye transkripti aradım, bulamadım. Şefaat, Allahü Tealâ'nın ve O'nun izniyle meleklerin de yaptığı bir şey olduğuna göre, "kollamak" diyebilir miyiz?
SEBE 23 O´nun Katında izin verdiğinin dışında (hiç kimsenin) şefaati yarar sağlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine:) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olanı" derler. O, çok Yücedir, çok büyüktür. “İzin verdikleri -hak olanı- diyenlerdir. “
"Gözlerinizi haramdan koruyun"ayeti tam olarak neye dikkat cekmek istiyor? Dizi film izlerken bu ayeti nasil anlamalıyız? Bu ayeti de inceleyip bilgilendirirseniz iyi olur
Gözlerimiz genelde nefsimizi ilk tetikleyen önemli duyu organlarimizdan oldugu icindir,...duyduklarimizda bizi etkileyebilir ama en güclüsü gözlerimizin algilayip nefislerimizin hakimiyeti ele almasidir. Yani yasak olanlardan kafamizi cevirip dogru yola devam etmektir, bi nevi sembolik anlamda..... Mesela Allah Kuranda; Zinaya yaklasmayin der, neden yaklasmayin ? cünkü zinaya yol acabilecek her sebep nefsimize hakimiyeti zorlastirir....hani bu sadece cinsel anlamda anlasilmamali....Mesela halk dilinde bir tabir vardir, göz görmeyince gönülde katlaniyor gibilerden.... umarim minnacikta olsa anlatabilmisimdir...selamlar saygilar....
Hocam ayetlerden ben şunu anladım : Allah'ın razı olduğu kişi zaten cennetlik. Başkasınin sefaatine ihtiyaçlari yoktur. Allah'ın razı olmadıgi kimse ise cehennemliktir. Ona kim yarar sağlayabilir ki bundan sonra.
Hocam bu şefaat olayında, biraz zorlama yorumlara girmişsin. Şefaat olayı, hesap gününde olan bir şey değil midir? Ayrıca Hz.Muhammed Efendimiz (S.A.V), ALLAH (C.C.)'ın izin vermediği birine şefaat eder mi ? Tabii ki edemez, etmez de.
Hocam enbiya 25 de Resul göndermedik ki diyor Allah, eyvallah . Ama sonraki ayette ' rahman cocuk edindi ' sözü meleklere işaret ediyor . Müşrikler, diğer ayetlerde bu sabittir , Allah meleklerden kız çocuk edindi derler ve enbiya 26 meleklere işaret ederek 27 ,28 ,29 da onları anlatır, sizin yorumunuz ayrı bir tartışma konusu çıkarıyor. Zira kuran da şefaat konusu meleklere atfen yapılır, onlarında yarar saglamayacagi anlatılır, YORUM OKUYAN ARKADAŞLAR ÇIKMAZA GİREBİLİR ENBİYA SÜRESİNİ MELEK OLARAK YORUMLAR İSELER Kİ BU BÖYLE ÇIKMAZ KALMAZ ŞEFAAT İLE
Selamun Aleyküm Dini cevaplar ailesi öncelikle yapmış olduğunuz paylaşımlar için teşekkür ederim. Benim sorum Tahiyyat duasıyla ilgili araştırma yapıyorum bu duayla ilgili Peygamber Efendimizden mi (s.a.v) bize aktarılmıştır? Genel anlatıda yer alan ama o şekilde vuku bulduğuna benimde kanaat getirmediğim miraç hadisinden mi vardır? Namaz ibadetimizi yaparken bu duayı okumak ne kadar doğrudur?Bu dua günümüze kadar nasıl gelmiştir? yardımcı olurmusunuz. İyi çalışmalar dilerim.
Hocam, Kuran'da "izin" kelimesinin; Talimat, karar, hüküm anlamlarına geldiğini de ilave edersek, daha doğru ve tam anlaşılacaktır. Türkçedeki İzin kelimesiyle hiç alakası olmadığını bilmek lazım. Ayetlerde "izin" kelimesi geçen yerlerde, bu manaları kullanmayı deneyen arkadaşlar, mananın nasıl oturduğunu zaten göreceklerdir. Duyurmak, ilan etmek anlamına gelen, Ezan da aynı kökten gelmektedir Ağzınıza sağlık...
Evet, o sekilde anlasilabilir ama bu sadece ilimde derinlesenler icin gecerlidir, fakat bunun birde iyi niyetle Allaha sunulan bir arz olarakta görebiliriz, hani cok deger verdigimiz güzel huylu adaletli insanlarla karsilasiriz hayatimizda, hani deriz ya Rabbim gani gani razi olsun onlardan diye....bu sekilde bakabiliriz olaya, yani tam anlami ile kefil olamasakta ama yapilan hasenetlerden dolayi Rahmaninda onlardan razi olmasini dileriz.... ne dersiniz?
Meryem, 19/87. Ayet لَا يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ اِلَّا مَنِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمٰنِ عَهْداًۢ Rahmân'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır. Tâ-hâ, 20/109. Ayet يَوْمَئِذٍ لَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَرَضِيَ لَهُ قَوْلاً O gün, Rahmân'ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez. Sebe’, 34/23.Ayet وَلَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ عِنْدَهُٓ اِلَّا لِمَنْ اَذِنَ لَهُۜ حَتّٰٓى اِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَاۙ قَالَ رَبُّكُمْۜ قَالُوا الْحَقَّۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ Allah katında, onun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, "Rabbiniz ne söyledi?" diye sorarlar. Onlar da "Gerçeği" diye cevap verirler. O yücedir, büyüktür. Zuhruf, 43/86. Ayet وَلَا يَمْلِكُ الَّذ۪ينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الشَّفَاعَةَ اِلَّا مَنْ شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ Onu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler. Necm, 53/26. Ayet وَكَمْ مِنْ مَلَكٍ فِي السَّمٰوَاتِ لَا تُغْن۪ي شَفَاعَتُهُمْ شَيْـٔاً اِلَّا مِنْ بَعْدِ اَنْ يَأْذَنَ اللّٰهُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيَرْضٰى Göklerde nice melekler vardır ki onların şefaatleri; ancak Allah'ın izniyle, dilediği ve hoşnut olduğu kimselere yarar sağlar. Hocam bu ayetleride şefaat konusunda konuşurken değinseydiniz daha açıklayıcı olurdunuz. Zira Kuranın bir ayetinde şefaat yok denirken bir ayetinde de -ayet örnekleri attığım gibi- şefaatin bir çok kimseye verileceğinden bahsediyor. Hocam Kuranda çelişki mi var? Aydınlatırsanız sevinirim zira içinden çıkılamıyacak duruma geldim.
Kurtuluş Allah'tan istenir. şefaat Allah'tandır. Allah şefaat etmezse, şefaatçinin sözünün ne hükmü var? Özetle peygamberin şefaati Allah ın şefaatinin önüne geçemez. Allah bir kulu için cehennemi yazmışsa, peygamber aracılık edip o cehennemlik kulu cennete sokmak için çaba mı sarf edecek?
Selam.Mekkeli müşrik diye bir söz söylemiyor ki Allah, direk müşrik(ortak koşa) diyor.Bu gün biz Allah ın kitabının yanına ve ya Allahın kitabını bırakıp başka kitaplardan din öğrenmek de şirk(ortaklık) dir.
Hocam birde dünyada Rasillullah tarafından cennetle müjdelenen sahabeler var aşereyi mubeşşire diye anılıyor ya .... Bu konuyu da açıklık getirebilirmisiniz ?
Cemile Sener ee? Rabbin soyle buyurdu; O inananlar bütün görüsleri dinlerler ve en güzeline tabi olurlar » sen sadece eskiden beri siyasi gorusun din zannedildigi ezbere goruse tabi olmussun, hukum her yonuyle Allah’a aittir.
Okuduğumuzu anlamayı ne zaman becereceğiz acaba?... Ben "Hayır, inananlar her sözü dinlemez ve en güzeline tâbî olmaz" mı dedim? Şefaat konusu, Tuncer Hocanın anlattığı gibi anlaşılabileceği gibi başka şekillerde de anlaşılabilir. Nitekim Ehl-i Sünnet'in de bir şefaat anlayışı var, Tasavvufçuların da bir şefaat anlayışı var, Mu'tezîle'nin de bir şefaat anlayışı var. Tuncer Hoca, konuyu Mu'tezîle'nin anlayışı doğrultusunda ele almış. Söylediğim, bundan ibaret...
vahyi tevil ederken diyor mutezile görüşüyle tevil etti diyor,inanmıyor değil size yazan,bende sizi tanımıyorum,sizde bence rabbin ipine sarılın,Allahın şefaat vermeyeceğinin hükmü nerede,yetkiyi vermiyorum diyen hoca tefsir ederken kendi görüşünü mutezileye göre açıklıyor olmasin!
O gün ( mahşer günü ) Allah'ın razı olduğu kişi şöyle diyecek Allah ne dedi? Melek aracı ( şefaat) olarak şöyle diyecek Allah gerçeği söyledi ( hakikatlerin ortaya serilip hüküm verilmesi) işte izin verilen aracılık bundan ibaret sadece Allah tan gelen bir haber başka türlü düşünenlerin vay haline.
Benim sefaat aytetlerinden anladiğim şu Allah'in izin verdiği kullari yalnizca Allah'in razi olduğu kullarina sefaat edebilecektir.yani cehenneme dusmus adami kimse kurtaramaz ama cennetteki bi insanin daha yuksek bi cennete gitmesi icin Allahtan istekte bulunmak mumkun olabilir.kesin değil ama ben boyle anlam da verilebilecegini dusunuyorum.Bu konular hakkinda tartismanin da cok gereksiz olduğunu dusunuyorum.sefaat varmi yokmu? Kabir azabi var mi yok mu? Gibi tartismalarinin ilim sahibi oldugunu sanan insanlar tarafindan yapilmasi da ayri bi garabettir. Kabir azabi olsa ne olur olmasa ne olur? Cehennem seni korkutmaya yetmedi de kabirdeki azaptan mi korkacaksin eşşek sipasi ;) ama insan dogrunun degil egosunun pesinde tartisacak sonuna kadar.illa kendi bakis acisi dogru olacak.herkes ogrendigini din sanacak.." ya kardes senin dedigin gibi de olabilir biz su andaki bilgimizle buna karar veremeyiz" diyemeyecek tartisacak da tartisacak." Ayette der ki: "Din hususunda onlara apaçık deliller verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki çekememezlik ve düşmanlık yüzünden ayrılığa düşmüşlerdi. " Bu tartismalarin ne bu dunya da ne de ahirette yarari olacak size..
Biri de sormuyor ki Şefaat ne demek diye. Şefaat aracılık demektir. Peki, allah'tan başka şefaat eden yok ne demek ?...Allah'tan başka aracı yok demektir. Yani Allah, insanlarla kendinden daha üstün bir şey arasında aracılık yapıyor.Mekkenin diğer ilahları da yapıyordu. Bakınız Zuhruf 45 : Rahmandan başka ilah yaratmış mıyız ... Görüldüğü gibi allahı, aracılık yapsın diyen birileri yaratmış.Kuran'daki biz kavramı Allah ve melekler değildir. Allah'ın bağlı olduğu daha üst tanrılardır.
Tmm o zaman ahirette sıkıştığınız zaman birbirinize yardım edersiniz.:)))
4 ปีที่แล้ว +2
ŞEFAAT Şefaat vardır veya yoktur tartışması öteden beri devam etmektedir. Önce şunu bilmeliyiz ki ahirette kimse kimseyi kurtaramaz, kimse kimseye yardım edemez bu konu rad-34'te; “Onları Allah’a karşı koruyacak bir kimse de yoktur” der ve diğer surelerde de bunu görmekteyiz. Peki, öyleyse şefaat nedir? Müddesir 48’de "Onlara şefaatçilerin şefaati fayda vermez" der. Müdessir-50’de ise Kurandan yüz çevirenlere “Aslandan kaçan yaban eşekleri gibidir" der. Kuran, Kuranın vahyi ile uyarma işini şefaat olarak anlatır. (Benim şuan yaptığım gibi). Bu şefaat konusunun da sadece dünyada olduğunu söyler. Bakara 123’te, “öyle bir günden korunun ki o gün kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez” der. Bu aslında şefaatin bu gün olduğunun ama o gün olmayacağının ispatıdır. İsra-14’te “Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter”, denecektir. İnsan kendisiyle baş başa kalacaktır. Bu dünyada yaşarken kendi başına tek kalamayan, kendinden nefret eden birisi o gün kendi başına nasıl kalabilecektir? Bu nedenle kişisel gelişim felsefesinin birinci kuralı olan “kendinizi sevin” çok önemlidir. Kendini olduğu gibi sevemeyeni Rabbi neden sevsin? Kendini olduğu gibi kabul edemeyenin nefsi ile baş başa kalması acı verici olacaktır. Kendini burada tanımayanın orada tanıması çok zor olacaktır. Kuran’da yazılan şeyler aslında senin hayatında olan şeyler idi. Firavun senin kibirli halin, Hz. İsa senin sevgi halin vb. idi. Hakka-19’da “Kitabı sağından verilen” diye tabir edilen kitap Kuran’dır. Sağ taraftan verilmesi de içinde yazılan mesajları almış olmasını simgeler. Yine Hakka süresi 25. ayette kitabı solundan verilenlerin keşke kitap verilmeseydi diyeceklerini belirtir. Bu da Kuran’ı okumamış yani anlama gereği duymamış olanları temsil eder ve pişman olacaklarını belirtir. Ayetel Kürsi olarak bildiğimiz Bakara-255’te vahiy ile uyarma işi yani şefaatin Allah’ın katından olacağı ve onun izni olmadan olmayacağı belirtilmiştir. Şura-51’de de "Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur yahut bir elçi göndererek konuşur” der. O halde bizimle sohbet edenlere dikkat edelim, belki de o da bilmiyordur ama görevlidir. Bu bilgilerle insanlar insanları dünyada uyarır, öğüt verir. Şefaat yoktur diyecekken tam bu noktada kırılım yaşarız. Meryem-87’de; "Rahman'ın katında bir söz almış olandan başkası asla şefaatte bulunamayacaktır" ayeti ile karşılaşırız. Burada Allah’ın dini hakkındaki bilgi ancak Allah’ın katından gelir ve bu sözlerle insanlara doğruyu anlatabilirsiniz denmektedir. Peki, Allah’ın katından denen yer neresidir? Ve bu söz nasıl geliyor? Bu söz içinizden, vicdanınızdan, kalbinizden size gelir. O gelen ses ile başka kalplere dokunursunuz. Yani Neşet Ertaş üstadın dediği gibi kalpten kalbe giden görülmez bir yol vardır. Orada aklın karıştığı hesap kitap yoktur. Günümüzde Allah’ın bildirdiğinin dışında Allah’ı ve dinini anlatan bir sürü hurafeci vardır. Kuran 1000 sene öncesinde de, 5000 sene sonrasında olacak bu kişiler için bizi uyarır. Yunus-18’de "Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve "Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir" derler. De ki: Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir" diyerek ayet biter. Allah’tan gelen bilgi dışında kabul edilen bilginin boş olacağını ve böyle bir bilgi ile şefaat olamayacağını böyle yapanlarında şirk koştuğuna vurgu yapar. İşte Kuran bunlardan sakınılması gerektiğini ve bunların da kötülüğü şefaat ettiğini söyler. Tam bu noktada ilmel yakın, aynel yakın ve Hakkel yakın kavramlarının önemi ortaya çıkıyor. Tasavvuf bu kavramları bize açıklayarak Yunus-18’de bahsedilen şirke düşmememiz için bize yardım ediyor. Din ile ilgisi olmayanlar zaten size dini bir şey anlatmazlar veya uzun uzun sohbetini yapmazlar. Size dini kendi anlayışlarına göre anlatanlar ilmel yakın olanlar olacaktır. Onlar kötü niyetli değillerdir belki ama kendi içlerinden doğan bilgiden haberleri yoktur. O nedenle papağan gibi başkalarından duyduklarını veya okuduklarını size anlatırlar. Bu sohbetlerde kalpten kalbe bir rabıta oluşmaz. Ancak Hakkel yakın olanların sohbetinde böyle bir dönüştürücü bir etki olur. Hakkel yakın olanı izleyenler aynel yakın olurlar. İlmel yakını izleyenler de ise hiçbir dönüştürücü etki olmaz. Nisa-85’te "Her kim güzel bir şefaatte bulunursa, o iyilikten kendisine de bir nasip vardır. Kim de kötü bir hususta şefaat ederse, ondan da kendisine bir pay düşer. Allah her şey üzerinde kadirdir" der. Yani kalbini Allah’a açmış olanın (Hakkel yakın olanın) sohbetinin hem çevresine hem kendisine faydası olduğunu görüyoruz. Ayrıca gerçek bilgiyle yani vahiy bilgisine sahip, vicdanın sesini duyan kişilerin bu bilgilerini anlatarak toplumlarına sahip çıktığını ve böyle yaparak şefaat ettiklerini de görüyoruz. Zuhruf-86’da; Allah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahitlik edenler bunun dışındadır" der. Gerçek şahitler Hakkel yakın olanlardır. Diğerleri ise niyettedirler ancak halen zan içindedirler. Bu ayette de insanlara şefaat edenlerin daha ölmeden dünyadayken O'na şahitlik edenlerin olacağını anlıyoruz. İlim sahipleri de bu çabadadırlar ancak onlar şefaatleri kabul edilmemiştir. Bunu da nereden anlarız? İnsanları iyiye doğru etkileme güçleri olmamasından anlarız. Peygamber efendimizden sonra şefaatleri en güçlü insanlar Hz. Mevlana, Hacı Bektaşi Veli, Aziz Mahmut Hüdayi gibi insanlardı. Bu veli olan insanlar öyle güçlüler ki öldüklerinden yıllar sonra bile etkilemeye devam ediyorlar. Şefaati genelde günahlarından dolayı Allah’ın bir insanı bağışlaması için aracı olma şeklinde açıklarlar. En büyük günah Allah’tan uzak olmak değil midir? O halde şefaati biz birinin Allah’a yakınlaşması için aracı olmak diye anlayabiliriz. Aslında şefaat kalbin Allah’a ısındırılması işlemidir. Büyük Velilerin hayatlarını okuyan, dinleyen insanlar da kendilerini Allah’ı anlamaya yakınlaştırmışlarsa o veliler şefaat etmişler yani insanların Allah’ı anlamasına yardım etmişler demektir. Sonuç olarak şefaat öldükten sonra olan bir yardım değil, ölmeden önce olması gereken bir idrak boyutudur. Hacı Bektaşi Veli’nin “incinsen de incitme” sözünde şefaat gizlidir. Hz. Mevlana’nın “Kâbe’yi kaldırsak insanların birbirine secde ettiğini görürüz” sözü şefaatin insana saygı ile mümkün olduğunu ifade etmek içindir. Yoksa her türlü kötülüğü yapıp, insanlara zarar vermek ve öldükten sonra da peygamberden şefaat beklemek ne derece tutarlıdır? Konu böyle değildir. Ölene kadar kötülük yapıp öldükten sonra da torpille cennete gitme işi şefaat değildir. Madem torpil olacaktı, niye Kuran indi? Niye peygamber bu kadar uğraştı? İnsanlar niye iyi olmak için çaba harcadılar? Bu kavram karmaşaları biz dini ölüm sonrasından ibaret zannetmemizden kaynaklanıyor. Din ölmeden önce kendini bilme ve iyi olma sanatıdır. Şefaatte tıpkı takva gibi, tefekkür gibi, tevekkül gibi ölmeden önce yapılması gereken davranış şekilleridir. Gürdal Öztürk
Ben 50 oldum hangi dinden olursa olsun hiç farketmez bu işlerle uğraşıpta fakir olan birini hiç görmedim. Tevbe suresi 31. 34. 37 ayetler tüm peygamberlerin bunlarla imtihanı her şeyi anlatıyor anlamak isteyene. ( Marthin Luther ) ide unutmayalım ve Roma meydanında diri diri yakılan Giardino Bruno yu da Peygamberimizi ve torunlarını da.
Sorular- Din Cift cinsiyetli yaratilanlari neyle aciklayacagiz? Kuranda biz erkek ve disi yarattik diyor Islam dünya ve ahiret mutlulugu vermeyi saglar iddasi, dünyada cektigin dert Mutsuzluk ahiretin Mutluluk kaynagi olmasi gibi ifadeler celiski degil midir? Islam ertelenmis mutluluklarin dinimidir? Dünyamizi cehenneme cevirmis midir Bu anlayis Milyarlarca gelmis ve su an yasayan müslümanlardan hicbirinin duasi Kabul olmadi mi? Müslümanlari kurtar duasina Hic cevap verilmedi mi? Her müslüman kötümüydü ki, dualar Kabul olmaz, acilar devam edip gider? Dogustan Özürlü insanlara dünyada Haksizlik yapilmis midir? Varsa adaletsizlik nasil giderilecek? Hersey Allah in iziniyle oluyorsa müslümanlara cile / dert de ve kötü seyler de onun izniyle mi oluyor? Rizki az veren de Cok veren de Benim diyor Allah, Sosyalist sistemde aciklamasi nasil olacak Bu ayeti? Kücük yasta tecavüze ugrayan kizin imtihani ne olabilir? Savasta ayaklari kopan Kücük cocugun Yada Ailesinin Imtihani , ayet in aksine cekebilecegi yükten fazlasi degilmidir? İş vermezse Allah, gecim olmuyor, gecim olmayinca kötülüklere bulasiyor insan, Sorumlulugu kim alacak? Musibet Benim iznimle olur diyor ayette. baska insanlar kaderimizi cok etkilemis, kötülüklere düsmemizde bedelini kim ödeyecek? Amentü duasinda hayir Ser Allah tan diyor, kurandada kötülük Sizden, iyilik Allah tan diyor. Hangisi dogru? Musibet Allah in izniyle oluyor diyor Herkese Bütün milletlere ve her zamana hitap eden bir Din gönderemezmiydi Allah? Allah hiç kimseye gücünün üstünde bir yükümlülük vermez.” (Bakara 2/286) Filistin , Arakan Yada Diger sürünmekten perisan olmuslar, Intihar edenler, yardim bosuna mi isterler? Bu yük onlara fazla degilse, Dua da bir anda mantiksiz kalmiyor mu? Hz Ayse 9 yasinda mi evlendi mi hz muhammed le? 19 yasinda evlense bile hz Muhammad 50 kusur yasindaydi, Bu da sünnet degil mi? 13 kadinla Evlilik yapmasi sünnet degil mi? Bu dünyada da Allah ceza veriyorsa, öteki dünyayi niye yaratti? Yillardir Hic duasi olmayan müslüman dünyevi ihtiyaclarini nasil karsilar? Diledigini Zengin yapip yola getiriyorsa Digerleri ne yapacak? Kizina tecavüz eden Yada cocuklarina kötülük yapan Anne Baba ya da mi Iyi davran diyor kuran ? Allah dan Umut kesilmez deniyor, uzun süre yardim gelmeyince kesiliyor. Allah ayette niye ganimet ister? Hristiyanlikta ve yahudilikte bizdeki Namaz , hac, oruc , örtünme, alkol icmeme, zina yapmama, zekat, ...gibi görevler yok, Neden ? Sahur gecelerinde cinsellik müsadesi Ömer ve birkac sahabenin itirazi Sonrasi Allah tarafindan verilmis. Dogrumudur? Mantikli aciklamasi varmidir? Muta nikahi Önce serbest sonra Ömer kaldiriyor. Bu nasil aciklanir?
Kur’ân okuyunuz! Çünkü o, kıyamet günü kendisiyle hemhâl olan kişilere şefaatçi olarak gelecektir.” (Müslim, Müsâfirîn, 252) Başka bir hadis-i şerifte de: “Kim Allah’ın kitâbından bir âyet öğrenirse kıyâmet günü öğrendiği âyet o kişiyi, yüzüne gülerek karşılar” buyrulur. (Heysemî, VII, 161) “Kıyâmet günü Kur’ân-ı Kerim, rengi uçuk bir adam gibi gelir ve (okuyucusuna): «-Seni gece uykusuz ve gündüz susuz bırakan benim!» der.” (İbn-i Mâce, Edeb, 52) Mülk Suresi Şefaat Edicidir Nebiyy-i Ekrem Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdular: “Kur’ân’da bir sûre vardır, otuz âyet… O sûre, mağfiret edilinceye kadar bir adama şefaat etti. O Tebâreke’llezî bi-yedihi’l-mülk Sûresi’dir.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân (Sevâbu’l-Kur’ân), 9/2891) Hasen Namaz Kılarak Şefaate Yardım Et Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kendisine hizmet eden bir zâta: “-Bir ihtiyacın ve isteğin var mı?” diye sorar dururdu. Birgün, yine ona böyle sorduğu zaman: “-Dileğim vardır yâ Rasûlallah!” dedi. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ona: “-Nedir dileğin?” diye sordu. O zât: “-Kıyâmet günü bana şefaat etmendir!” deyince, Peygamber (a.s): “-Bunu istemeni sana kim öğretti?” diye sordu. “-Rabbim!” dedi. Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ona: “-Öyleyse sen de çok secde ederek bu hususta bana yardımcı ol!” buyurdu. (Ahmed, III, 500) Cenaze Namazını 40 Kişi Kılarsa Abdullah bin Abbâs’ın azatlısı Küreyb şöyle anlatır: “İbn-i Abbâs’ın Kudeyd’de yahut Usfân’da bir oğlu vefat etmişti. Bunun üzerine İbn-i Abbâs: «‒Ey Küreyb! Bak oğlumun cenazesine ne kadar cemâat tonlanmış?» dedi. Bunun üzerine ben dışarıya çıktım. Bir de baktım ki oğlunun cenazesine bir hayli cemâat toplanmış. Bunu kendisine haber verdim. İbn-i Abbâs: «‒Bu toplananlar kırk kişi var mıdır?» dedi. Ben: «‒Evet» cevâbını verdim. «‒O hâlde cenazeyi çıkarın. Zira ben Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i şöyle buyururken işittim: “Bir müslüman vefât ettiğinde, Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmayan kırk kişi cenâze namazını kılarsa, Allah Teâlâ o kişileri, cenâze için şefaatçi kılar”.» dedi. (Müslim, Cenâiz, 59) Medine'de Vefaat Eden Kişi Zübeyr b. Avvam’ın azadlı kölesi Yuhannes şunları anlattı: “Fitne (karışıklık) zamanında Abdullah b. Ömer -radıyallâhu anh-’ın yanında oturuyordum. Azat ettiği bir cariye gelerek ona selam verdi ve: “-Ya Eba Abdurrahman, ben Medine’den çıkmak istiyorum. Açlık sıkıntısı çekiyoruz.” deyince: “-Otur ey akılsız! Şüphesiz ki ben Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şöyle buyurduğunu işittim: «Medine’nin minnet ve sıkıntısına sabreden kimseye şüphesiz kıyâmet gününde şefaatçi veya şahid olurum».” (Muvatta’, Câmi’, 3) Rasûlullah Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyururlar: “Ümmetimden biri, Medine’nin sıkıntı ve açlığına sabrederse, Kıyamet günü mutlaka ona şefaatçi veya şahit olurum!” (Müslim, Hacc 484; Tirmizi, Menakıb, 68/3918) “Medine’de vefat etmeye muktedir olan orada vefat etsin! Zira ben, orada vefat edene şefaat ederim.” (Tirmizî, Menakıb, 67/3917) Sahih Büyük Günah İşleyenlere Şefaat Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular: “Şefaatim ümmetimden büyük günah işlemiş olanlar içindir.” (Ebû Dâvud, Sünnet,20) İlk Şefaat Edecek Peygamber Efendimizdir Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular: “Ben Rasullerin kumandanıyım, lâkin övünmek yok! Ben peygamberlerin sonuncusuyum, ancak övünmek yok! İlk şefaat edecek ve şefaati ilk olarak kabul edilecek olan da benim, ancak (bunları aslâ) övünmek için söylemiyorum.” (Dârimî, Mukaddime, 8) Kuranı Ezberleyene ve Yaşayana, On Kişiye Şefaat Hakkı Verilir “Kim Kur’ân’ı okur, onu güzelce ezberler, helâlini helâl, haramını haram kabul eder ve bunlara uyarsa, Allâh bu sâyede o kimseyi cennetine koyar. Âilesinden hepsi cehennemi hak etmiş on kişiye şefaat etme hakkı verir.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 13/2905; Ahmed, I, 148) Hz. Osman Efendimizin Şefaati Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: “Allâh’a yemin ederim ki, elbette Osman, ümmetimden hepsi de cehennemlik olan yetmiş bin kişiye şefâat edecek ve onları cennete sokacak.” (Deylemî, Firdevs, 4/360) Peygamberimiz Kimlere Şefaat Etmeyecek Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Sakın sizden biri, kıyâmet gününde omuzunda (hıyânetle elde ettiği) bir koyun avaz avaz melerken, öbürü de omuzunda bir at kişnerken karşıma çıkarak: «-Yâ Rasûlallah, bana yardım et!» diye yalvarmasın. Aksi takdirde ben ona: «-Sana hiçbir şekilde şefâat edemem, ben sana dünyada Allah’ın hükmünü teblîğ etmiştim!» diye cevap veririm. Biri de omuzunda bir deve böğürdüğü hâlde bana gelip: «-Yâ Rasûlallah, yardım eyle!» demesin! Ben ona da: «-Senin için hiçbir sûretle şefâat edemem; çünkü ben sana dünyada Allah’ın hükmünü teblîğ etmiştim!» derim. Bir başkası da omuzunda altın, gümüş yüklü olarak gelip: «-Yâ Rasûlallah, bana yardım et!» demesin. Ben ona: «-Sana hiçbir türlü yardım edemem. Çünkü ben, dünyada sana Allah’ın hükmünü teblîğ etmiştim» derim. Bir diğeri de üzerinde (hıyânetle elde ettiği) elbiseler dalgalandığı hâlde gelip: «-Yâ Rasûlallah, bana yardım et!» demesin. Ben ona da: «-Sana hiçbir şekilde yardım edemem. Çünkü ben dünyada sana Allah’ın hükmünü teblîğ etmiştim» derim.” (Buhârî, Cihâd, 189; Müslim, İmâret, 24)
allahın ayetlerine karşı olarak şefaati kanıtlamak amacıyla hadis gösterilmez. hadislern sahih olması hiçbir şey ifade etmez. doğru yolu bulman dileğiyle
İşte o (hâdiseler meydana geldiği) gün Rahmân’ın, (kullara şefaat etmek için) kendisine izin ver diği ve (şefaat edeceği kimse hakkında söyleyeceği) söz bakımından kendisinden râzı olduğu kimse(nin şe faati) dışında hiçbir aracılık faydalı olmayacaktır. /İşte o gün şefaat ancak o kimseye yarayacaktır ki, Rahmân ona (şefaat edilmesi için) izin vermiştir ve (dünyadayken söylemiş olduğu tevhîd) söz(ü) bakı mından kendisinden râzı olmuştur./ (Zuhruf 86) Göklerde nice melek vardır ki, şefaatleri hiç bir şeyle yararlı olamayacaktır! Ancak Allâh’ın dilediği ve râzı olduğu (iman ehli) kimselere (şefaat etmeleri için) izin vermesi müstesnâ! (İman etmeden meleklerin şefaatini bekleyenlerin durumu buyken, ya putlardan medet umanların hâli ne olur!) (Necm 26) İşte o (hâdiseler meydana geldiği) gün Rahmân’ın, (kullara şefaat etmek için) kendisine izin ver diği ve (şefaat edeceği kimse hakkında söyleyeceği) söz bakımından kendisinden râzı olduğu kimse(nin şe faati) dışında hiçbir aracılık faydalı olmayacaktır. /İşte o gün şefaat ancak o kimseye yarayacaktır ki, Rahmân ona (şefaat edilmesi için) izin vermiştir ve (dünyadayken söylemiş olduğu tevhîd) söz(ü) bakı mından kendisinden râzı olmuştur./ (Taha 109) Rahmân katında (günahkârlara şefaat etmekle alâkalı) bir söz edinmiş olan kimsedışında, o (insan) nlar(dan hiçbiri) şefaat (yetkisin) e sahip olamazlar. /O (şefaat hakkına sahip ola)nlar, Rahmân nezdinde (şefaate ehil olduğuna dâir) bir söz edinmiş (o imanlı) kimseden başkasına şefaat (etme yetkisin)e sahip olamazlar./ (Meryem 87) شَفَاعَتِى لِأَهْلِ الْكَبَائِرِ مِنْ أُمَّتِى Benim şefaatim ümmetimden büyük günah sahipleri içindir. (Tirmizi, Kıyame:11; İbni Mâce, Zühd:26; Ahmed İ. Hanbel, 3/113) Yine شَفَاعَتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ حَقٌّ Kıyamet günündeki şefaatim haktır. فَمَنْ لَمْ يُؤْمِنْ بِهَا Kim şefaatime inanmazsa لَمْ يَكُنْ مِنْ اَهْلِهَا onun ehlinden olmayacaktır. (El-Mutteki, Kenzül Umman: 14/399)
Kafirler için gelmiş ayetleri Müslümanlar için kullanıyorsunuz pek cesursunuz, Âhirette peygamberimizi görürseniz ben şefaatinizi istemiyorum dersiniz galiba
Kaç yerde şefaat geçiyor işinize geldi mi kuranı anlamak için bir şeye gerek yok herşey açık yazıyor o cümle nediyorsa o diyorsunuz işinize gelmedi mi şefaat yazıyor ama geneline baktığımızda bu mana çıkmaz diyorsunuz ya zaten şefaatin de elbet şartları vardır Peygamber istedi diye Ebu talip bile kurtulamazken neyin mücadelesi bu
islamda ŞEFAAT VAR, bu kuranla SABİTTİR. insana şefaat edecek 2 şey vardır. YAPTIĞIN İYİLİK VE KÖTÜLÜK. bunlar İNSANA ŞEFAAAT EDECEKTİR. hacı hoca için dünyanızı telef etmeyin
çımbızla çekip hüküm çıkaran sensin hem kuran net herkes anlar diyorsunuz sonra da ihtisas yapıp iyi düşünüp o ayeti farklı anla diyorsun Allah ayeti düzgün yazmayı bilmiyor muydu da böyle dolambaçlı yazdı ayeti bükeceğiz diye kıvranıyorsunuz
TAHA/109 : O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati de bir yarar vermeyecektir. (Demek ki mahşerde, Allah’ın razı olduğu ve müsaade buyurduğu kimseler şefaat edeceklerdir.)
Sen putları örnek veriyorsun kıyasın fasid şefaat ile ilgili hadisleri ne yapacaksın isa aleyhisselamda ölmemiştir göğe çekilmiştirAllah senin gibilere hidayet versin
Allahin izin verdigi kimseler izin verdigi kimseye sefaat edebilir Allah birisini odullendirmek istiyorsa bunu birisinin eli ile yapmasi hem sefaat edeni hem sefaat edileni onurlandirmasidir
Arı ve duru, apaçık yorumlama, anlatım şekli harikasınız hocam allah razı olsun sizden
Şuana kadar okuduğum ve dinlediğim en iyi anlatım. Harikasınız hocam teşekkürker.
Allah razı olsun Tuncer hocam, M.Okuyan hocanın derslerinden de bu konuyu öğrenmiştik, sizin anlatımınız ile de konu iyice netleşti berraklaştı, ağzınıza sağlık..
İkisi aynı fikirde ise tamamen ikiside yanlıştır memet okuyan ne olduğu belli...
@@serkehni1437 seni Allah ıslah etsin,,,, hikaye, hurafe, yerine kuran dinle
Kimmiş bakalım Allah izin vermediği halde şefaat edecek manasında kullanılmış
Şafaat konusunda ilk defa adam gibi evet diyebilecegim bir aciklama geldi.
Emegine saglik hocam
İlgili ayetlerin en açık ,en yalın anlatımını dinledim ağzınıza sağlık Tuncer bey
Diyelim ki geleneksel anlamı ile şefaat vardı ve bir adam, hayatı boyunca bilinçli bir şekilde hiç şefaat dilemeden öldü. Şimdi hayal edin
Şefaate inanmayıp da ölen kişiye sorgu meleği soruyor:
- Neden şefaate inanmadın ?
Kişi sorgu meleğine cevap veriyor.
+ Rabbimden başka bir "hüküm sahibinin" olması fikrini kalbim kabul etmedi. Çünkü onun sözünün üstüne söz hükmünün üzerine hüküm söylenemeyeceğine iman etmiştim.
+ Rabbimi sonsuz merhametli bildim ondan daha merhametli birinin olması fikrini kalbim kabul etmedi. Çünkü Rahmetinin geçilemeyeceğine iman ettim.
+ Her Fatihada "yanlız sana kulluk eder senden yardım dileriz" dedim. Yardımın yanlızca O'ndan isteneceğine iman ettim.
+ Şefaatin olduğunu idda edenleri dinledim. Olmadığını idda edenleri dinledim. Bir çok ayette şefaatin olmadını okudum.
+ Verilen akılla düşündüm ve bu konuda şirk tehlikesi gördüm. Allaha şirk koşmaktan korktum ve inanılan geleneksel anlamı ile Şefaatin olmadığına iman ettim.
Şimdi hal böyleyken şefaate inanlar diyor ki; Bu adam, şefaate (yani allahtan başka kendisini cehennemden kurtaracak bir aracıya) inanmadığı için cehenneme gidecek öyle mi ?
Ne kadar harika bir anlatım. Rabbim senden razı olsun kardeşim.
:) Keşke eleştirdigin şeyin aslını doğru düzgün öğrenseydin bende sorgu meleği olsaydım sana sorardım ki Senin rabbin sana indirdiği kitapta Allah'ın razı olduğu kullarının şefaat edicegi sefaatinde ancak Allah'ın izni ve yetki vermesi ile mümkün olucagi yazmıyormuydu?
Kim sana dedi ki Allah'tan bağımsız bir şekilde Allahtan izin veya yetki almamış biri şefaat edecekt birilerini kurtaracak diye ?
Allah'tan başka cehennemden kurtaracak bir aracı yok Müddesir 38 de .." Şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.." diyor ha demek ki şefaatçiler varmış değil mi? Ve bu şefaatçilerinde şefaati birilerine fayda vericek çünkü onlara fayda vermicek dediği kişiler belirli sınırli kişiler onlar dışında kalanlara ise şefaat fayda verir demek peki bu sefaatciler Allah'tan bağımsız mi? Hâşâ Ancak Allah izin ve yetki verirse zaten şefaat edebilirler diyoruz ya size Allah Teala merhamet etmek affetmek istediği kuluna peygamberin veyatta herhangi birinin şefaatini nasip eder o vesile ile onu affeder yoksa Allah'tan bağımsız tamamen kendi iradesiyle dilediğine şefaat eder diye birşey yok anladın umarım.
Siz cehenneme girenlerin oradan çıkarılabileceğini mi sanıyorsunuz?
@@resatesmer3283 Kıyamet gününde Allahtan başka şefaatçi yoktur.
@@kadirsare34 Zümer suresi 44.ayet,Fatiha suresi 4.ayet,Bakara suresi 254.ayet,Hac suresi 17.ayet.
"De ki şefaatin tümü Allah'a aittir." Sadece Zumer S.deki bu ayet bile insanın şefaatçi olamayacağını anlatır.
Babacım şefaatin tümü Allah'a aittir ne demek??
Şefaat etme yetkisini vermek iznini vermek Allah'a aittir yani anladın Allah c.c. yetki ve izin verdikleri şefaat edecek...
Rahmân nezdinde söz ve izin alandan başka hiçbirinin şefaate gücü yetmeyecektir” (Meryem, 87)
“Allah’ın huzurunda kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez” (Sebe’, 23)
“O gün Rahmân’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez” (Tâ-hâ, 109)
Bu ayetlerde Peygamberlerin Alimlerin Salihlerin Şehitlerin şefaat edicegini söylüyor
Umarım anlamışsındır...
@@kadirsare34 Peygamberi gectikte, Allahin tüm alimlerden razi olacagi garantisine nasil vardiniz???? bunun sonucu herkezinde malumu olan hesap günü degilmi ? Cok basit kalplerde olani bilen sadece Allah olduguna göre kimse kalkipta birilerine Allahin razi oldugu kullar tesbitini yapamaz....selamlar....
@evet Malesef insanimiz ayetleri bile arastirirken nefsine hos geldigi sekilde anlamaya calisiyor, samimi bir kalp ile Rahman burda tam olarak ne demis acaba diyerekten, halbuki ayetlere egilmeden önce seytanin serrinden Allaha siginirizki ayeti dogru anlayabilelim, cünkü seytan ordada full aktif sekilde bizi ayeti yanlis sekilde anlamamiz icin nefsimize fisildar...öyle degilmi ?
@@kadirsare34 peki bu saydığın isimler neye şefaat edecek? Şimdi cehennemdeki biri için şefaat diye bir durum olamaz çünkü Allah sonsuz merhametliyken peygamberin cehennemden adam alması gibi bir şey düşünülemez? Söylediğiniz ayetlerde şefaatin Allahın verdiği bir şey olması gerekir. Yani şefaati Allah dilediğime verir. Ki videoda da Allahın peygamberlerin ölümünden sonrasını bildiğine göre peygamber sonrasi olan bir insan hakkında peygamberin şefaati (cehennemden alıp cennete gitme için) düşünülemez. Peygamberin şefaati(Allahın izniyle) cennette derecenin artmasıdır. Ki burada Allahın sonsuz merhamet sahibi olduğu dipnotu unutulmamalıdır. En iyisini Allah bilir. selametle
@@kadirsare34 Yazdığın ayetlerin hiçbirin de peygamberler,alimler,salihler ve şehitler diye bir ifade geçmiyor! Net olan tek şey İzin verdiğinden başkası şefaatçi olamaz cümlesi
8:35 dakika harika bir yorum ...nerden bilsinler ?
işte bu kadar...❤
videoda anlattığı şeylerin hepsi kuran referanslı olduğu için dinlerken kulağımdan kalbime engelsiz ulaşıyor... diğer iftiracıların anlattıkları kalbime ulaşamıyor 50 ayrı engele takılıyor... Rabbim razı olsun teşekkür ederim...
👏👏👏
snin işine geliyordur
@@yesevi9106aynen kanka
Şahane tesbit
@@yesevi9106Allah kelamı senin neden işine gelmiyor onu sorgula
Gerçekten çok net bir anlatım olmuş. Teşekkürler Tuncer Bey
Ayetleri gösterirken hocamın yüzünün altına, sağına ya da soluna koyarsanız daha iyi olur. Görüntüyü kaybedince dikkat dağılabiliyor. Ayrıyeten bu çalışmalarınızı tebrik ediyorum, Allah razı olsun.
Tskler değerli yorumlarınız için
Allah razı olsun hocam, çok güzel anlattınız.
Ömrünüz uzun sağlıklı olsun hocam biz de ilminizden istifade edelim
Allah sizden razi olsun ne gozel aciqladiz anlasilan tezde aciqladiniz minnetdaram
Maşallah hocam ilkokul çocuğunun bile anlayabileceği gibi açık sade ve net ifade ettiniz Allah razı olsun.
Allah senden razı olsun inşaallah gerçekten de çok güzel bir paylaşım olmuş,buna ihtiyacımız vardı
Allah razı olsun hocam. Yüreğinize sağlık.
Allah' sende razı olsun hocam bu konuyu çok tartıştık 🙏
Allah razı olsun hocam efsane anlatım 👏👏
Çok açıklayıcı güzel bir anlatım
Allah razı olsun..
Allah razı olsun hocam çok değerli açıklamalar bunlar...
Allah razı olsun
Maşallah hocamı yeni keşfettim, izlediğim tüm viedolarında kendisine katılıyorum.
14:29 muhteşem yorum 👏
Allah razı olsun hocam.
Allah sizden razı olsun
Allah razi olsun ilminizi artirsin
Âllah razı olsun hocam🤲
Allah razi olsun
Allah razı olsun hocam
Ağzınıza sağlık hocam aydınlandık.
Allah'ı anlamayanlar şefaati de anlayamazlar...
Bu nasıl bir izah ya maşallah hocam. Allah sizden razı olsun. Keşke bunu hesap günü şefaatçi bekleyen kardeşlerimiz de izlese.
Şefaat konusundaki yanlış anlamalar, çelişki iddiaları meallerdeki
çeviri hatalarından kaynaklanmaktadır.
Kuran’da dünyadaki şefaat ve ahiretteki şefaat olmak üzere
iki tür şefaatten bahsedilmektedir.
1- Dünyadaki şefaat:
Allah’ın hoşnut olduğu kişilere şefaat edilmektedir(Enbiya 28),
Kişi kişiye Allahın izni olduğunda şefaat edebilmektedir(Yunus 3)
Bu ayetlerin öncesine bakıldığında bu şefaatlerin dünyada
olduğu kolayca görülecektir.
2- Ahiretteki şefaat:
Hiçbir kimsenin şefaati kabul edilmez(Bakara 48 ve Bakara 123).
Hakka şahitlik edenler kişinin de Allah’ın da zaten bilmekte olduğu
gerçeklere şahitlik ederler(Zuhruf 48)
Allah söz verdiklerine şefaat edecektir.(Meryem 87)
Allah iman edenler ve salihatı işleyenlere ahirette yardımcı olacağına
söz vermiştir.
Bu ayetlerin içeriğinden ve öncesinden, ahiretteki şefaatten
bahsedildiği anlaşılmaktadır.
Bazı meallerde Meryem 87’deki ifade Allahın söz verdikleri şefaat
edecektir şeklinde ayetin anlamı çarpıtılmıştır.
Şıhlar da buradan yürüyerek Kuran’a tamamen aykırı olarak şefaat
vaadiyle malesef birçoğunun emeklerine, mallarına hatta
namuslarına el uzatabilmektedir.
Detaylı bilgi: istekuran.net/makaleler/sefaat-kavrami.html
Dunyada torpille profesör olan ilahiyatçılar tefsir yazarsa, öbür dünyada da torpil beklerler
😂😂Aynen kardeşim Allah yolundan ayırmasın
Hocam bizim musulman olmagimiz Allahin bize en guzel olan lutfu ve shefaetidir
Lütfen bu hesabin tüm Videolarina alt yazida eklensin. cok güzel olur. Hem birsürü lisana otomatik ceviri yapabilir youtube üzeri herkez
Begenmeyenler , hangi tarikatın mensubu merak ettim açıkçası
Şeytanın tarikatı tabii ki de...
"O gün, Rahman (olan Allah)'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati bir yarar sağlamaz." Taha 109
Hocam mealinizi usakta bulabilirmiyiz
Hocam hz Nuh ve oglunun konusmasini ve hz nuh un Allah dan istegi ve Allah in hz nuh u uyarmasida sizin anlattiklarinizi destekliyor. Allah Razi Olsun. Saygisizlik olarak anlamayin sizin anlattiklarinizda kafidir anlayana. Slm Ibrahim Halil Aydin
Allah ile arasını açanlar Allah'a ulaşmak için aracıya ihtiyaç duyarlar
cok aciklayici olmus. tesekkurler . tarikat hocalarinin anlattiklari yanlis bilgilerinden kurtuluyoruz.
Kuran didi konuşanların hepsi şirk dini
Hoca çok güzel açıklamış
Ben şöyle anladım..
Rasul ve nebiler Allah yoluna ileten rehberlerdir..
Ancak bunu yapabilmeleri için
Yani herhangi birini Allah yoluna iletebilmeleri için bunu Allah ın da
Dilemesi gerekmektedir..
Aksi takdirde rasul ve nebilerin şeffaati yani Allah yolundaki çağrısı da onlara fayda vermicektir..
Tabi bu ancak dünya hayatında geçerli bir olay..
Hesap gününde ve ahiret hayatında birinin başka birine şeffaati düşünülemez..
Kurtuluşa erecek olanlar. Ancak Allahın merhamet ettikleridir..
Eksik bilgi, Allah tüm kullarinin dogru yolu secmelerini ister, o yüzden birilerinin dogru yolu bulmasi ilk etapta kulun bunu arzu etmesi gerekiyor, kul bunu dilemedikce Allah asla birilerinin kara kasi yada kara gözü hatrina dogru yola iletmez....zaten imtihanimizda bu degilmi ???? Nefislerimizemi yoksa Allahami kulluk etmeyi yeglemeliyiz? ....Selamlar...
Şefaat !!! Türkçe tam karşılığı TORPİL ! demektir... Allah kimsenin kimseye torpil geçmesini onaylamaz, asla müsaade etmez. Yalnızca ve yalnızca şirke bulaşmamış, malını ve canını Allah yolunda feda etmiş olan Mukarrebunlara mahşer günü Torpil yapacak, onları hiç sorgulamadan cennetlerine alacaktır.... Videoda ki konu edilen ayetlerin tam mealleri şöyledir. 25.Ve Biz senden önce hiçbir elçi göndermedik ki ona: “Gerçek şu ki, Benden başka ilâh diye bir şey yoktur. Onun için Bana kulluk edin” diye vahyetmiş olmayalım.
26-28.Ve onlar: “Rahmân [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah], çocuk edindi” dediler. Rahmân, bundan arınıktır. Aksine onlar armağanlar verilmiş kullardır. Onlar, O’nun sözünün önüne geçemezler; onlar, yalnız O’nun emriyle iş yaparlar. O, Rahmân’ın çocukları saydıkları şeylerin önlerinde olanı ve arkalarında olanı bilir. Ve onlar, O’nun hoşnut olduğu kimselerden başkasına yardımda/destekte bulunmazlar. Bununla birlikte onlar O’na duydukları derin saygı ve sevgiden dolayı ondan uzaklaşma korkusundan tir tir titrerler.
Olabilir. Bir de şöyle düşünüyorum. Belki tam karşılığı torpil olmayabilir.
Daha önce şöyle bir şey duymuştum. Kuran ahiret günü gelip sizi kurtaracak, kabirde arkadaşlık edecek gibi bir söz vardı. Sonra şöyle dendi. Belki de kuranın şefaat etmesi kurana uymak sonucu olan bir durumdur. Yani kuranı okuyup hayatında uygularsın ve yaptığın ameller seni doğruya iletir. Neyin sayesinde kuranı örnek aldığın için.
Bu şekilde düşünürsek belki de şöyle olabilir. Hz. Muhammed'in şefaat etmesi mesela insanların onun güzel ahlakını örnek almasıyla iyi amel işlemesi sonucu kurtuluşa ermek şefaattir belki? Böyle bir durum torpil olmuyor. Yine kendi amellerin ancak bu amelleri birinden örnek almışsın. İyi ameli örnek almak şefaat gibi bir şey olabilir belki.
Yani fikir yürüttüm sadece böyle bir şey neden olmasın ki. Zaten tam olarak torpil olsaydı Allah (c.c.) torpile izin vermezdi. Ancak izin verdikleri şefaat edebilecekse o zaman şefaatin bizim sandığımız gibi torpil anlamında olmaması gerekiyor. Yani şefaat başka manada da olabilir diye düşünüyorum. Allah bilir.
@@Roselute Ne güzel fikir yürütmüssünüz, bencede torpil kelimesi tercüme olarak kelimenin hakkini vermiyor, ben sahsen " KEFIL" kelimesini tercih ediyorum, yani neticede birileri birilerine kefil olma cabasinda....bazen ben insanlara sorarim, dünyada gözün kapali kefil olabileceginiz yakinlariniz varmi diye, genelde hemen var derler :) ama soruyu biraz degistirip; "Farz etki Rahmanin karsisinda durusmadasin, ordada Allahim ben bu sehsa kefilim diyebilirmisin dedigimde :))))) tahmin ettiginiz gibi orda donup kaliyorlar.... Yani büyük bir sorumluluktur kefillik, eger kefil oldugumuz sahis bizi mahcup edecek bilgiler saklamis ise, o zaman bizde sirf ona kefil oldugumuz icin onun günahlarina ortak olmuyormuyuz???
@@Roselute Duydukların hadislerdir, ayet değildir. Şimdi Kur'an okuyana uyana şefaat eder derken bence Kur'an a uyduğunda ve okuduğunda sevap kazanırsın ve bu sevaplarla sevapların günahlarına fazla gelebilir. Bu şekilde olabilir.
@@Roselute Zümer suresi 44.ayet,Bakara suresi 254.ayet,Hac suresi 17.ayet.
@@ottomanempire4116 1 yıl olmuş, evet biliyorum, duyduklarım dediğim için ayet değil aslında zaten. Ayet olsaydı şu ayet derdim kesin olarak. Ben de öyle düşünüyorum. Kuran'a bakarsak ve torpil olarak anlarsak şefaati, kuranda zaten "Onun izni olmadan kim şefaat edebilir" diyor. Yani zaten şefaat ettiren tek kişi Allah'tır. Allah'tan başkasına bel bağlanamaz.
Enbiya 28 deki ifade sanki peygamberlerden çok meleklere atıf gibi duruyor hocam. Meleklere diye okuyunca her şeya daha iyi oturuyor.
❤
"Şefaat nedir?" sorusuna cevap verecek gibi başladınız ama ben videoda cevabını bulamadım. Ben mi kaçırdım acaba diye transkripti aradım, bulamadım. Şefaat, Allahü Tealâ'nın ve O'nun izniyle meleklerin de yaptığı bir şey olduğuna göre, "kollamak" diyebilir miyiz?
Прекрасный ответ !
SEBE 23
O´nun Katında izin verdiğinin dışında (hiç kimsenin) şefaati yarar sağlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine:) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olanı" derler. O, çok Yücedir, çok büyüktür.
“İzin verdikleri -hak olanı- diyenlerdir. “
"Gözlerinizi haramdan koruyun"ayeti tam olarak neye dikkat cekmek istiyor? Dizi film izlerken bu ayeti nasil anlamalıyız? Bu ayeti de inceleyip bilgilendirirseniz iyi olur
milletin orasına burasına bakmayacaksın demek çok net bir cevabı var.
Gözlerimiz genelde nefsimizi ilk tetikleyen önemli duyu organlarimizdan oldugu icindir,...duyduklarimizda bizi etkileyebilir ama en güclüsü gözlerimizin algilayip nefislerimizin hakimiyeti ele almasidir. Yani yasak olanlardan kafamizi cevirip dogru yola devam etmektir, bi nevi sembolik anlamda..... Mesela Allah Kuranda; Zinaya yaklasmayin der, neden yaklasmayin ? cünkü zinaya yol acabilecek her sebep nefsimize hakimiyeti zorlastirir....hani bu sadece cinsel anlamda anlasilmamali....Mesela halk dilinde bir tabir vardir, göz görmeyince gönülde katlaniyor gibilerden.... umarim minnacikta olsa anlatabilmisimdir...selamlar saygilar....
Kuranın bir benzeri yazıldığı idda ediliyor bu konu hakkında bilginiz nedir?
Gerçwk furkanmı o şey sadece kuram incil ve tevrattaki ayetlerin bazılarının seçilio yazılmasıdır
Makamı mahmud nedir ya sen biliyormusun
Hocam ayetlerden ben şunu anladım : Allah'ın razı olduğu kişi zaten cennetlik. Başkasınin sefaatine ihtiyaçlari yoktur. Allah'ın razı olmadıgi kimse ise cehennemliktir. Ona kim yarar sağlayabilir ki bundan sonra.
Hocam bu şefaat olayında, biraz zorlama yorumlara girmişsin. Şefaat olayı, hesap gününde olan bir şey değil midir? Ayrıca Hz.Muhammed Efendimiz (S.A.V), ALLAH (C.C.)'ın izin vermediği birine şefaat eder mi ? Tabii ki edemez, etmez de.
Hocam Zuhruf Suresi 86 ayet açık ve net, yanlış bilgiyi siz veriyorsunuz
Hocam enbiya 25 de Resul göndermedik ki diyor Allah, eyvallah . Ama sonraki ayette ' rahman cocuk edindi ' sözü meleklere işaret ediyor . Müşrikler, diğer ayetlerde bu sabittir , Allah meleklerden kız çocuk edindi derler ve enbiya 26 meleklere işaret ederek 27 ,28 ,29 da onları anlatır, sizin yorumunuz ayrı bir tartışma konusu çıkarıyor. Zira kuran da şefaat konusu meleklere atfen yapılır, onlarında yarar saglamayacagi anlatılır, YORUM OKUYAN ARKADAŞLAR ÇIKMAZA GİREBİLİR ENBİYA SÜRESİNİ MELEK OLARAK YORUMLAR İSELER Kİ BU BÖYLE ÇIKMAZ KALMAZ ŞEFAAT İLE
5:11 👍
Selamun Aleyküm Dini cevaplar ailesi öncelikle yapmış olduğunuz paylaşımlar için teşekkür ederim.
Benim sorum Tahiyyat duasıyla ilgili araştırma yapıyorum bu duayla ilgili Peygamber Efendimizden mi (s.a.v) bize aktarılmıştır? Genel anlatıda yer alan ama o şekilde vuku bulduğuna benimde kanaat getirmediğim miraç hadisinden mi vardır? Namaz ibadetimizi yaparken bu duayı okumak ne kadar doğrudur?Bu dua günümüze kadar nasıl gelmiştir? yardımcı olurmusunuz.
İyi çalışmalar dilerim.
alper iskender israfil balcının hz peygamber ve namaz kitabına bakabilirsiniz
Hocam, Kuran'da "izin" kelimesinin; Talimat, karar, hüküm anlamlarına geldiğini de ilave edersek, daha doğru ve tam anlaşılacaktır. Türkçedeki İzin kelimesiyle hiç alakası olmadığını bilmek lazım. Ayetlerde "izin" kelimesi geçen yerlerde, bu manaları kullanmayı deneyen arkadaşlar, mananın nasıl oturduğunu zaten göreceklerdir. Duyurmak, ilan etmek anlamına gelen, Ezan da aynı kökten gelmektedir Ağzınıza sağlık...
burda kücük bir örnek verebilirmisiniz? yani meraminizin daaha kolay anlasilmasi icin....
Allah razi olsun hocam
Arkadaş salamelöyküm benimde soruma cavab verin keçen videoun şerhine yazmişam
Şefaat Allahın sözü karşısın söz koymakdı yada bir kimse Allahdan daha adaletli merhametli demektir.
Evet, o sekilde anlasilabilir ama bu sadece ilimde derinlesenler icin gecerlidir, fakat bunun birde iyi niyetle Allaha sunulan bir arz olarakta görebiliriz, hani cok deger verdigimiz güzel huylu adaletli insanlarla karsilasiriz hayatimizda, hani deriz ya Rabbim gani gani razi olsun onlardan diye....bu sekilde bakabiliriz olaya, yani tam anlami ile kefil olamasakta ama yapilan hasenetlerden dolayi Rahmaninda onlardan razi olmasini dileriz.... ne dersiniz?
Meryem, 19/87. Ayet
لَا يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ اِلَّا مَنِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمٰنِ عَهْداًۢ
Rahmân'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.
Tâ-hâ, 20/109. Ayet
يَوْمَئِذٍ لَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَرَضِيَ لَهُ قَوْلاً
O gün, Rahmân'ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez.
Sebe’, 34/23.Ayet
وَلَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ عِنْدَهُٓ اِلَّا لِمَنْ اَذِنَ لَهُۜ حَتّٰٓى اِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَاۙ قَالَ رَبُّكُمْۜ قَالُوا الْحَقَّۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْكَب۪يرُ
Allah katında, onun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, "Rabbiniz ne söyledi?" diye sorarlar. Onlar da "Gerçeği" diye cevap verirler. O yücedir, büyüktür.
Zuhruf, 43/86. Ayet
وَلَا يَمْلِكُ الَّذ۪ينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الشَّفَاعَةَ اِلَّا مَنْ شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
Onu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler.
Necm, 53/26. Ayet
وَكَمْ مِنْ مَلَكٍ فِي السَّمٰوَاتِ لَا تُغْن۪ي شَفَاعَتُهُمْ شَيْـٔاً اِلَّا مِنْ بَعْدِ اَنْ يَأْذَنَ اللّٰهُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيَرْضٰى
Göklerde nice melekler vardır ki onların şefaatleri; ancak Allah'ın izniyle, dilediği ve hoşnut olduğu kimselere yarar sağlar.
Hocam bu ayetleride şefaat konusunda konuşurken değinseydiniz daha açıklayıcı olurdunuz. Zira Kuranın bir ayetinde şefaat yok denirken bir ayetinde de -ayet örnekleri attığım gibi- şefaatin bir çok kimseye verileceğinden bahsediyor. Hocam Kuranda çelişki mi var? Aydınlatırsanız sevinirim zira içinden çıkılamıyacak duruma geldim.
Yasar duzenli hocanın bu konudaki çalışmasını okursanız aklınızda hiçbir şüphe kalmaz
Izin verilenler var demiyor Ben sana aciklarim istersen
Bwaami Werdn memnun olurum
Salam aleykum hocam. Nisa 64 acığlıyardız ve mutahirin alimleri bu barede görüşleri var.
Kurtuluş Allah'tan istenir. şefaat Allah'tandır. Allah şefaat etmezse, şefaatçinin sözünün ne hükmü var? Özetle peygamberin şefaati Allah ın şefaatinin önüne geçemez. Allah bir kulu için cehennemi yazmışsa, peygamber aracılık edip o cehennemlik kulu cennete sokmak için çaba mı sarf edecek?
Selamun..
Selam.Mekkeli müşrik diye bir söz söylemiyor ki Allah, direk müşrik(ortak koşa) diyor.Bu gün biz Allah ın kitabının yanına ve ya Allahın kitabını bırakıp başka kitaplardan din öğrenmek de şirk(ortaklık) dir.
👍
Bir köpeğin bile sahibinden dolayı bir kıymeti varsa,
Allah'ın günahkar bir kulunun Peygamberinden dolayı neden hiçbir kıymeti olmasın?
Hocam birde dünyada Rasillullah tarafından cennetle müjdelenen sahabeler var aşereyi mubeşşire diye anılıyor ya .... Bu konuyu da açıklık getirebilirmisiniz ?
O dediginiz konu tek bir ayetle anlatiliyor aslinda
Ahkaf suresi 9. Ayette anlatilir bana ve size ne yapilacahini ben bile bilmiyorum diyor
Tevbe suresi 111.112.ayetler aşere-i mubeşşereyi geçersiz kılar. Peygamber efendimizin söylemediği ne çok şey söylemişler.
Hoca, "Mu'tezîle'ye göre Şefaat"i anlattı...
Cemile Sener ee? Rabbin soyle buyurdu; O inananlar bütün görüsleri dinlerler ve en güzeline tabi olurlar » sen sadece eskiden beri siyasi gorusun din zannedildigi ezbere goruse tabi olmussun, hukum her yonuyle Allah’a aittir.
Okuduğumuzu anlamayı ne zaman becereceğiz acaba?... Ben "Hayır, inananlar her sözü dinlemez ve en güzeline tâbî olmaz" mı dedim? Şefaat konusu, Tuncer Hocanın anlattığı gibi anlaşılabileceği gibi başka şekillerde de anlaşılabilir. Nitekim Ehl-i Sünnet'in de bir şefaat anlayışı var, Tasavvufçuların da bir şefaat anlayışı var, Mu'tezîle'nin de bir şefaat anlayışı var. Tuncer Hoca, konuyu Mu'tezîle'nin anlayışı doğrultusunda ele almış. Söylediğim, bundan ibaret...
Cemile sener, mutezile sefaatden ne anlamis, mutezile kaynaklarindan okudunda , tuncer hoca onlarimi okudugunu sandin. Tuncer hoca kurandan okudu. Mutezilenin kitabi kuranda, ehli sunnetin baska bir kitapmi. Okunan vahyi mutezilenin görüsü deyip , vahyi gecersiz kilmaya calisiyorsan, - ki seni tanimiyorum, - bulundugun batakliktan cikip , günes gibi acik vahye uymani tavsiye ederim.
Allahin ipine sarilirsan sapitmazsin.
vahyi tevil ederken diyor mutezile görüşüyle tevil etti diyor,inanmıyor değil size yazan,bende sizi tanımıyorum,sizde bence rabbin ipine sarılın,Allahın şefaat vermeyeceğinin hükmü nerede,yetkiyi vermiyorum diyen hoca tefsir ederken kendi görüşünü mutezileye göre açıklıyor olmasin!
@@cemilesener5990 siz şefaat derken neyi anlıyorsunuz?
❤️👍👍👍
O gün ( mahşer günü ) Allah'ın razı olduğu kişi şöyle diyecek Allah ne dedi? Melek aracı ( şefaat) olarak şöyle diyecek Allah gerçeği söyledi ( hakikatlerin ortaya serilip hüküm verilmesi) işte izin verilen aracılık bundan ibaret sadece Allah tan gelen bir haber başka türlü düşünenlerin vay haline.
Şefaat tamamen Allah'a aittir. Ötekisi ortak koşanların, müşriklerin sünnetidir...Allah hükmünde değişiklik yapmaz...
Allah senden razı olsun hocam
Benim sefaat aytetlerinden anladiğim şu Allah'in izin verdiği kullari yalnizca Allah'in razi olduğu kullarina sefaat edebilecektir.yani cehenneme dusmus adami kimse kurtaramaz ama cennetteki bi insanin daha yuksek bi cennete gitmesi icin Allahtan istekte bulunmak mumkun olabilir.kesin değil ama ben boyle anlam da verilebilecegini dusunuyorum.Bu konular hakkinda tartismanin da cok gereksiz olduğunu dusunuyorum.sefaat varmi yokmu? Kabir azabi var mi yok mu? Gibi tartismalarinin ilim sahibi oldugunu sanan insanlar tarafindan yapilmasi da ayri bi garabettir. Kabir azabi olsa ne olur olmasa ne olur? Cehennem seni korkutmaya yetmedi de kabirdeki azaptan mi korkacaksin eşşek sipasi ;) ama insan dogrunun degil egosunun pesinde tartisacak sonuna kadar.illa kendi bakis acisi dogru olacak.herkes ogrendigini din sanacak.." ya kardes senin dedigin gibi de olabilir biz su andaki bilgimizle buna karar veremeyiz" diyemeyecek tartisacak da tartisacak."
Ayette der ki: "Din hususunda onlara apaçık deliller verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki çekememezlik ve düşmanlık yüzünden ayrılığa düşmüşlerdi. "
Bu tartismalarin ne bu dunya da ne de ahirette yarari olacak size..
Biri de sormuyor ki Şefaat ne demek diye. Şefaat aracılık demektir. Peki, allah'tan başka şefaat eden yok ne demek ?...Allah'tan başka aracı yok demektir. Yani Allah, insanlarla kendinden daha üstün bir şey arasında aracılık yapıyor.Mekkenin diğer ilahları da yapıyordu. Bakınız Zuhruf 45 : Rahmandan başka ilah yaratmış mıyız ... Görüldüğü gibi allahı, aracılık yapsın diyen birileri yaratmış.Kuran'daki biz kavramı Allah ve melekler değildir. Allah'ın bağlı olduğu daha üst tanrılardır.
Şuara 82 Mahşer günü hatalarımı bağışlayıcını umduğum odur . Diyen İbrahim aleyhisselam vessalam. Konu bu kadar basit
Tmm o zaman ahirette sıkıştığınız zaman birbirinize yardım edersiniz.:)))
ŞEFAAT
Şefaat vardır veya yoktur tartışması öteden beri devam etmektedir. Önce şunu bilmeliyiz ki ahirette kimse kimseyi kurtaramaz, kimse kimseye yardım edemez bu konu rad-34'te; “Onları Allah’a karşı koruyacak bir kimse de yoktur” der ve diğer surelerde de bunu görmekteyiz.
Peki, öyleyse şefaat nedir? Müddesir 48’de "Onlara şefaatçilerin şefaati fayda vermez" der. Müdessir-50’de ise Kurandan yüz çevirenlere “Aslandan kaçan yaban eşekleri gibidir" der. Kuran, Kuranın vahyi ile uyarma işini şefaat olarak anlatır. (Benim şuan yaptığım gibi). Bu şefaat konusunun da sadece dünyada olduğunu söyler. Bakara 123’te, “öyle bir günden korunun ki o gün kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez” der. Bu aslında şefaatin bu gün olduğunun ama o gün olmayacağının ispatıdır.
İsra-14’te “Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter”, denecektir. İnsan kendisiyle baş başa kalacaktır. Bu dünyada yaşarken kendi başına tek kalamayan, kendinden nefret eden birisi o gün kendi başına nasıl kalabilecektir? Bu nedenle kişisel gelişim felsefesinin birinci kuralı olan “kendinizi sevin” çok önemlidir. Kendini olduğu gibi sevemeyeni Rabbi neden sevsin? Kendini olduğu gibi kabul edemeyenin nefsi ile baş başa kalması acı verici olacaktır. Kendini burada tanımayanın orada tanıması çok zor olacaktır. Kuran’da yazılan şeyler aslında senin hayatında olan şeyler idi. Firavun senin kibirli halin, Hz. İsa senin sevgi halin vb. idi. Hakka-19’da “Kitabı sağından verilen” diye tabir edilen kitap Kuran’dır. Sağ taraftan verilmesi de içinde yazılan mesajları almış olmasını simgeler. Yine Hakka süresi 25. ayette kitabı solundan verilenlerin keşke kitap verilmeseydi diyeceklerini belirtir. Bu da Kuran’ı okumamış yani anlama gereği duymamış olanları temsil eder ve pişman olacaklarını belirtir.
Ayetel Kürsi olarak bildiğimiz Bakara-255’te vahiy ile uyarma işi yani şefaatin Allah’ın katından olacağı ve onun izni olmadan olmayacağı belirtilmiştir. Şura-51’de de "Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur yahut bir elçi göndererek konuşur” der. O halde bizimle sohbet edenlere dikkat edelim, belki de o da bilmiyordur ama görevlidir. Bu bilgilerle insanlar insanları dünyada uyarır, öğüt verir. Şefaat yoktur diyecekken tam bu noktada kırılım yaşarız.
Meryem-87’de; "Rahman'ın katında bir söz almış olandan başkası asla şefaatte bulunamayacaktır" ayeti ile karşılaşırız. Burada Allah’ın dini hakkındaki bilgi ancak Allah’ın katından gelir ve bu sözlerle insanlara doğruyu anlatabilirsiniz denmektedir. Peki, Allah’ın katından denen yer neresidir? Ve bu söz nasıl geliyor? Bu söz içinizden, vicdanınızdan, kalbinizden size gelir. O gelen ses ile başka kalplere dokunursunuz. Yani Neşet Ertaş üstadın dediği gibi kalpten kalbe giden görülmez bir yol vardır. Orada aklın karıştığı hesap kitap yoktur.
Günümüzde Allah’ın bildirdiğinin dışında Allah’ı ve dinini anlatan bir sürü hurafeci vardır. Kuran 1000 sene öncesinde de, 5000 sene sonrasında olacak bu kişiler için bizi uyarır. Yunus-18’de "Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve "Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir" derler. De ki: Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir" diyerek ayet biter. Allah’tan gelen bilgi dışında kabul edilen bilginin boş olacağını ve böyle bir bilgi ile şefaat olamayacağını böyle yapanlarında şirk koştuğuna vurgu yapar. İşte Kuran bunlardan sakınılması gerektiğini ve bunların da kötülüğü şefaat ettiğini söyler.
Tam bu noktada ilmel yakın, aynel yakın ve Hakkel yakın kavramlarının önemi ortaya çıkıyor. Tasavvuf bu kavramları bize açıklayarak Yunus-18’de bahsedilen şirke düşmememiz için bize yardım ediyor. Din ile ilgisi olmayanlar zaten size dini bir şey anlatmazlar veya uzun uzun sohbetini yapmazlar. Size dini kendi anlayışlarına göre anlatanlar ilmel yakın olanlar olacaktır. Onlar kötü niyetli değillerdir belki ama kendi içlerinden doğan bilgiden haberleri yoktur. O nedenle papağan gibi başkalarından duyduklarını veya okuduklarını size anlatırlar. Bu sohbetlerde kalpten kalbe bir rabıta oluşmaz. Ancak Hakkel yakın olanların sohbetinde böyle bir dönüştürücü bir etki olur. Hakkel yakın olanı izleyenler aynel yakın olurlar. İlmel yakını izleyenler de ise hiçbir dönüştürücü etki olmaz.
Nisa-85’te "Her kim güzel bir şefaatte bulunursa, o iyilikten kendisine de bir nasip vardır. Kim de kötü bir hususta şefaat ederse, ondan da kendisine bir pay düşer. Allah her şey üzerinde kadirdir" der. Yani kalbini Allah’a açmış olanın (Hakkel yakın olanın) sohbetinin hem çevresine hem kendisine faydası olduğunu görüyoruz. Ayrıca gerçek bilgiyle yani vahiy bilgisine sahip, vicdanın sesini duyan kişilerin bu bilgilerini anlatarak toplumlarına sahip çıktığını ve böyle yaparak şefaat ettiklerini de görüyoruz. Zuhruf-86’da; Allah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahitlik edenler bunun dışındadır" der. Gerçek şahitler Hakkel yakın olanlardır. Diğerleri ise niyettedirler ancak halen zan içindedirler. Bu ayette de insanlara şefaat edenlerin daha ölmeden dünyadayken O'na şahitlik edenlerin olacağını anlıyoruz. İlim sahipleri de bu çabadadırlar ancak onlar şefaatleri kabul edilmemiştir. Bunu da nereden anlarız? İnsanları iyiye doğru etkileme güçleri olmamasından anlarız. Peygamber efendimizden sonra şefaatleri en güçlü insanlar Hz. Mevlana, Hacı Bektaşi Veli, Aziz Mahmut Hüdayi gibi insanlardı. Bu veli olan insanlar öyle güçlüler ki öldüklerinden yıllar sonra bile etkilemeye devam ediyorlar.
Şefaati genelde günahlarından dolayı Allah’ın bir insanı bağışlaması için aracı olma şeklinde açıklarlar. En büyük günah Allah’tan uzak olmak değil midir? O halde şefaati biz birinin Allah’a yakınlaşması için aracı olmak diye anlayabiliriz. Aslında şefaat kalbin Allah’a ısındırılması işlemidir. Büyük Velilerin hayatlarını okuyan, dinleyen insanlar da kendilerini Allah’ı anlamaya yakınlaştırmışlarsa o veliler şefaat etmişler yani insanların Allah’ı anlamasına yardım etmişler demektir.
Sonuç olarak şefaat öldükten sonra olan bir yardım değil, ölmeden önce olması gereken bir idrak boyutudur. Hacı Bektaşi Veli’nin “incinsen de incitme” sözünde şefaat gizlidir. Hz. Mevlana’nın “Kâbe’yi kaldırsak insanların birbirine secde ettiğini görürüz” sözü şefaatin insana saygı ile mümkün olduğunu ifade etmek içindir. Yoksa her türlü kötülüğü yapıp, insanlara zarar vermek ve öldükten sonra da peygamberden şefaat beklemek ne derece tutarlıdır? Konu böyle değildir. Ölene kadar kötülük yapıp öldükten sonra da torpille cennete gitme işi şefaat değildir. Madem torpil olacaktı, niye Kuran indi? Niye peygamber bu kadar uğraştı? İnsanlar niye iyi olmak için çaba harcadılar?
Bu kavram karmaşaları biz dini ölüm sonrasından ibaret zannetmemizden kaynaklanıyor. Din ölmeden önce kendini bilme ve iyi olma sanatıdır. Şefaatte tıpkı takva gibi, tefekkür gibi, tevekkül gibi ölmeden önce yapılması gereken davranış şekilleridir.
Gürdal Öztürk
onun razı olmadığı kişiye şefaat edemezler demek razı olduğuna izin verecek demektir. bunu anlamak için az bi şey mantık yeterli değil mi?
Ben 50 oldum hangi dinden olursa olsun hiç farketmez bu işlerle uğraşıpta fakir olan birini hiç görmedim. Tevbe suresi 31. 34. 37 ayetler tüm peygamberlerin bunlarla imtihanı her şeyi anlatıyor anlamak isteyene. ( Marthin Luther ) ide unutmayalım ve Roma meydanında diri diri yakılan Giardino Bruno yu da Peygamberimizi ve torunlarını da.
Sorular- Din
Cift cinsiyetli yaratilanlari neyle aciklayacagiz? Kuranda biz erkek ve disi yarattik diyor
Islam dünya ve ahiret mutlulugu vermeyi saglar iddasi, dünyada cektigin dert Mutsuzluk ahiretin Mutluluk kaynagi olmasi gibi ifadeler celiski degil midir? Islam ertelenmis mutluluklarin dinimidir? Dünyamizi cehenneme cevirmis midir Bu anlayis
Milyarlarca gelmis ve su an yasayan müslümanlardan hicbirinin duasi Kabul olmadi mi? Müslümanlari kurtar duasina Hic cevap verilmedi mi? Her müslüman kötümüydü ki, dualar Kabul olmaz, acilar devam edip gider?
Dogustan Özürlü insanlara dünyada Haksizlik yapilmis midir? Varsa adaletsizlik nasil giderilecek?
Hersey Allah in iziniyle oluyorsa müslümanlara cile / dert de ve kötü seyler de onun izniyle mi oluyor?
Rizki az veren de Cok veren de Benim diyor Allah, Sosyalist sistemde aciklamasi nasil olacak Bu ayeti?
Kücük yasta tecavüze ugrayan kizin imtihani ne olabilir? Savasta ayaklari kopan Kücük cocugun Yada Ailesinin Imtihani , ayet in aksine cekebilecegi yükten fazlasi degilmidir?
İş vermezse Allah, gecim olmuyor, gecim olmayinca kötülüklere bulasiyor insan, Sorumlulugu kim alacak? Musibet Benim iznimle olur diyor ayette.
baska insanlar kaderimizi cok etkilemis, kötülüklere düsmemizde bedelini kim ödeyecek?
Amentü duasinda hayir Ser Allah tan diyor, kurandada kötülük Sizden, iyilik Allah tan diyor. Hangisi dogru? Musibet Allah in izniyle oluyor diyor
Herkese Bütün milletlere ve her zamana hitap eden bir Din gönderemezmiydi Allah?
Allah hiç kimseye gücünün üstünde bir yükümlülük vermez.” (Bakara 2/286) Filistin , Arakan Yada Diger sürünmekten perisan olmuslar, Intihar edenler, yardim bosuna mi isterler? Bu yük onlara fazla degilse, Dua da bir anda mantiksiz kalmiyor mu?
Hz Ayse 9 yasinda mi evlendi mi hz muhammed le? 19 yasinda evlense bile hz Muhammad 50 kusur yasindaydi, Bu da sünnet degil mi? 13 kadinla Evlilik yapmasi sünnet degil mi?
Bu dünyada da Allah ceza veriyorsa, öteki dünyayi niye yaratti?
Yillardir Hic duasi olmayan müslüman dünyevi ihtiyaclarini nasil karsilar?
Diledigini Zengin yapip yola getiriyorsa Digerleri ne yapacak?
Kizina tecavüz eden Yada cocuklarina
kötülük yapan Anne Baba ya da mi Iyi davran diyor kuran ?
Allah dan Umut kesilmez deniyor, uzun süre yardim gelmeyince kesiliyor.
Allah ayette niye ganimet ister?
Hristiyanlikta ve yahudilikte bizdeki Namaz , hac, oruc , örtünme, alkol icmeme, zina yapmama, zekat, ...gibi görevler yok, Neden ?
Sahur gecelerinde cinsellik müsadesi Ömer ve birkac sahabenin itirazi Sonrasi Allah tarafindan verilmis. Dogrumudur? Mantikli aciklamasi varmidir?
Muta nikahi Önce serbest sonra Ömer kaldiriyor. Bu nasil aciklanir?
Dert
Kur’ân okuyunuz! Çünkü o, kıyamet günü kendisiyle hemhâl olan kişilere şefaatçi olarak gelecektir.” (Müslim, Müsâfirîn, 252)
Başka bir hadis-i şerifte de:
“Kim Allah’ın kitâbından bir âyet öğrenirse kıyâmet günü öğrendiği âyet o kişiyi, yüzüne gülerek karşılar” buyrulur. (Heysemî, VII, 161)
“Kıyâmet günü Kur’ân-ı Kerim, rengi uçuk bir adam gibi gelir ve (okuyucusuna):
«-Seni gece uykusuz ve gündüz susuz bırakan benim!» der.” (İbn-i Mâce, Edeb, 52)
Mülk Suresi Şefaat Edicidir
Nebiyy-i Ekrem Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdular:
“Kur’ân’da bir sûre vardır, otuz âyet… O sûre, mağfiret edilinceye kadar bir adama şefaat etti. O Tebâreke’llezî bi-yedihi’l-mülk Sûresi’dir.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân (Sevâbu’l-Kur’ân), 9/2891) Hasen
Namaz Kılarak Şefaate Yardım Et
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kendisine hizmet eden bir zâta:
“-Bir ihtiyacın ve isteğin var mı?” diye sorar dururdu.
Birgün, yine ona böyle sorduğu zaman:
“-Dileğim vardır yâ Rasûlallah!” dedi.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ona:
“-Nedir dileğin?” diye sordu. O zât:
“-Kıyâmet günü bana şefaat etmendir!” deyince, Peygamber (a.s):
“-Bunu istemeni sana kim öğretti?” diye sordu.
“-Rabbim!” dedi. Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ona:
“-Öyleyse sen de çok secde ederek bu hususta bana yardımcı ol!” buyurdu. (Ahmed, III, 500)
Cenaze Namazını 40 Kişi Kılarsa
Abdullah bin Abbâs’ın azatlısı Küreyb şöyle anlatır:
“İbn-i Abbâs’ın Kudeyd’de yahut Usfân’da bir oğlu vefat etmişti. Bunun üzerine İbn-i Abbâs:
«‒Ey Küreyb! Bak oğlumun cenazesine ne kadar cemâat tonlanmış?» dedi.
Bunun üzerine ben dışarıya çıktım. Bir de baktım ki oğlunun cenazesine bir hayli cemâat toplanmış. Bunu kendisine haber verdim. İbn-i Abbâs:
«‒Bu toplananlar kırk kişi var mıdır?» dedi. Ben:
«‒Evet» cevâbını verdim.
«‒O hâlde cenazeyi çıkarın. Zira ben Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i şöyle buyururken işittim:
“Bir müslüman vefât ettiğinde, Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmayan kırk kişi cenâze namazını kılarsa, Allah Teâlâ o kişileri, cenâze için şefaatçi kılar”.» dedi. (Müslim, Cenâiz, 59)
Medine'de Vefaat Eden Kişi
Zübeyr b. Avvam’ın azadlı kölesi Yuhannes şunları anlattı:
“Fitne (karışıklık) zamanında Abdullah b. Ömer -radıyallâhu anh-’ın yanında oturuyordum. Azat ettiği bir cariye gelerek ona selam verdi ve:
“-Ya Eba Abdurrahman, ben Medine’den çıkmak istiyorum. Açlık sıkıntısı çekiyoruz.” deyince:
“-Otur ey akılsız! Şüphesiz ki ben Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şöyle buyurduğunu işittim:
«Medine’nin minnet ve sıkıntısına sabreden kimseye şüphesiz kıyâmet gününde şefaatçi veya şahid olurum».” (Muvatta’, Câmi’, 3)
Rasûlullah Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyururlar:
“Ümmetimden biri, Medine’nin sıkıntı ve açlığına sabrederse, Kıyamet günü mutlaka ona şefaatçi veya şahit olurum!” (Müslim, Hacc 484; Tirmizi, Menakıb, 68/3918)
“Medine’de vefat etmeye muktedir olan orada vefat etsin! Zira ben, orada vefat edene şefaat ederim.” (Tirmizî, Menakıb, 67/3917) Sahih
Büyük Günah İşleyenlere Şefaat
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular:
“Şefaatim ümmetimden büyük günah işlemiş olanlar içindir.” (Ebû Dâvud, Sünnet,20)
İlk Şefaat Edecek Peygamber Efendimizdir
Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular:
“Ben Rasullerin kumandanıyım, lâkin övünmek yok! Ben peygamberlerin sonuncusuyum, ancak övünmek yok! İlk şefaat edecek ve şefaati ilk olarak kabul edilecek olan da benim, ancak (bunları aslâ) övünmek için söylemiyorum.” (Dârimî, Mukaddime, 8)
Kuranı Ezberleyene ve Yaşayana, On Kişiye Şefaat Hakkı Verilir
“Kim Kur’ân’ı okur, onu güzelce ezberler, helâlini helâl, haramını haram kabul eder ve bunlara uyarsa, Allâh bu sâyede o kimseyi cennetine koyar. Âilesinden hepsi cehennemi hak etmiş on kişiye şefaat etme hakkı verir.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 13/2905; Ahmed, I, 148)
Hz. Osman Efendimizin Şefaati
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Allâh’a yemin ederim ki, elbette Osman, ümmetimden hepsi de cehennemlik olan yetmiş bin kişiye şefâat edecek ve onları cennete sokacak.” (Deylemî, Firdevs, 4/360)
Peygamberimiz Kimlere Şefaat Etmeyecek
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Sakın sizden biri, kıyâmet gününde omuzunda (hıyânetle elde ettiği) bir koyun avaz avaz melerken, öbürü de omuzunda bir at kişnerken karşıma çıkarak:
«-Yâ Rasûlallah, bana yardım et!» diye yalvarmasın. Aksi takdirde ben ona:
«-Sana hiçbir şekilde şefâat edemem, ben sana dünyada Allah’ın hükmünü teblîğ etmiştim!» diye cevap veririm.
Biri de omuzunda bir deve böğürdüğü hâlde bana gelip:
«-Yâ Rasûlallah, yardım eyle!» demesin! Ben ona da:
«-Senin için hiçbir sûretle şefâat edemem; çünkü ben sana dünyada Allah’ın hükmünü teblîğ etmiştim!» derim.
Bir başkası da omuzunda altın, gümüş yüklü olarak gelip:
«-Yâ Rasûlallah, bana yardım et!» demesin. Ben ona:
«-Sana hiçbir türlü yardım edemem. Çünkü ben, dünyada sana Allah’ın hükmünü teblîğ etmiştim» derim.
Bir diğeri de üzerinde (hıyânetle elde ettiği) elbiseler dalgalandığı hâlde gelip:
«-Yâ Rasûlallah, bana yardım et!» demesin. Ben ona da:
«-Sana hiçbir şekilde yardım edemem. Çünkü ben dünyada sana Allah’ın hükmünü teblîğ etmiştim» derim.” (Buhârî, Cihâd, 189; Müslim, İmâret, 24)
allahın ayetlerine karşı olarak şefaati kanıtlamak amacıyla hadis gösterilmez. hadislern sahih olması hiçbir şey ifade etmez. doğru yolu bulman dileğiyle
İşte o (hâdiseler meydana geldiği) gün Rahmân’ın, (kullara şefaat etmek için) kendisine izin ver diği ve (şefaat edeceği kimse hakkında söyleyeceği) söz bakımından kendisinden râzı olduğu kimse(nin şe faati) dışında hiçbir aracılık faydalı olmayacaktır. /İşte o gün şefaat ancak o kimseye yarayacaktır ki, Rahmân ona (şefaat edilmesi için) izin vermiştir ve (dünyadayken söylemiş olduğu tevhîd) söz(ü) bakı mından kendisinden râzı olmuştur./
(Zuhruf 86)
Göklerde nice melek vardır ki, şefaatleri hiç bir şeyle yararlı olamayacaktır! Ancak Allâh’ın dilediği ve râzı olduğu (iman ehli) kimselere (şefaat etmeleri için) izin vermesi müstesnâ! (İman etmeden meleklerin şefaatini bekleyenlerin durumu buyken, ya putlardan medet umanların hâli ne olur!) (Necm 26)
İşte o (hâdiseler meydana geldiği) gün Rahmân’ın, (kullara şefaat etmek için) kendisine izin ver diği ve (şefaat edeceği kimse hakkında söyleyeceği) söz bakımından kendisinden râzı olduğu kimse(nin şe faati) dışında hiçbir aracılık faydalı olmayacaktır. /İşte o gün şefaat ancak o kimseye yarayacaktır ki, Rahmân ona (şefaat edilmesi için) izin vermiştir ve (dünyadayken söylemiş olduğu tevhîd) söz(ü) bakı mından kendisinden râzı olmuştur./
(Taha 109)
Rahmân katında (günahkârlara şefaat etmekle alâkalı) bir söz edinmiş olan kimsedışında, o (insan) nlar(dan hiçbiri) şefaat (yetkisin) e sahip olamazlar. /O (şefaat hakkına sahip ola)nlar, Rahmân nezdinde (şefaate ehil olduğuna dâir) bir söz edinmiş (o imanlı) kimseden başkasına şefaat (etme yetkisin)e sahip olamazlar./ (Meryem 87)
شَفَاعَتِى لِأَهْلِ الْكَبَائِرِ مِنْ أُمَّتِى Benim şefaatim ümmetimden büyük günah sahipleri içindir. (Tirmizi, Kıyame:11; İbni Mâce, Zühd:26; Ahmed İ. Hanbel, 3/113)
Yine شَفَاعَتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ حَقٌّ Kıyamet günündeki şefaatim haktır. فَمَنْ لَمْ يُؤْمِنْ بِهَا Kim şefaatime inanmazsa لَمْ يَكُنْ مِنْ اَهْلِهَا onun ehlinden olmayacaktır. (El-Mutteki, Kenzül Umman: 14/399)
Şefaati inkar eden peygamberi inkar edendir hadisleri inkardir buda küfürdür sen şefaate nail olamayasin inşaallah
Mahyalara "Şefaat ya Resulallah" yazacak kadar nasıl yozlaştırıldı bu din.
Kafirler için gelmiş ayetleri Müslümanlar için kullanıyorsunuz pek cesursunuz, Âhirette peygamberimizi görürseniz ben şefaatinizi istemiyorum dersiniz galiba
Kaç yerde şefaat geçiyor işinize geldi mi kuranı anlamak için bir şeye gerek yok herşey açık yazıyor o cümle nediyorsa o diyorsunuz işinize gelmedi mi şefaat yazıyor ama geneline baktığımızda bu mana çıkmaz diyorsunuz ya zaten şefaatin de elbet şartları vardır Peygamber istedi diye Ebu talip bile kurtulamazken neyin mücadelesi bu
bakara 48 123 254 281 ayetleri okusalar yeter tabi anlayana selamlar
Taha 109 da oku
.
İsa vefat etmemiştir. isa canlı diri olarak ğöğe yükseltilmiştir.
Ayette ben seni öldüreceğim ve kendime yükselteceğim diyor. Eğer yaşıyor olsa idi önce seni kendime yükselteceğim ve öldüreceğim derdi.
islamda ŞEFAAT VAR, bu kuranla SABİTTİR. insana şefaat edecek 2 şey vardır. YAPTIĞIN İYİLİK VE KÖTÜLÜK. bunlar İNSANA ŞEFAAAT EDECEKTİR. hacı hoca için dünyanızı telef etmeyin
Sn Ünlü, sen kaç kişiye şefaat edeceksin.
Bay Ünlü, sen bu kafayla takla attırmayacağın ayet yok.
çımbızla çekip hüküm çıkaran sensin hem kuran net herkes anlar diyorsunuz sonra da ihtisas yapıp iyi düşünüp o ayeti farklı anla diyorsun Allah ayeti düzgün yazmayı bilmiyor muydu da böyle dolambaçlı yazdı ayeti bükeceğiz diye kıvranıyorsunuz
tam bir modern bilgesiniz
git de kumda oyna. var anlamı çıkan yerde yok anlamı veriyorsun. allah ıslah etsin. bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp. öğren
TAHA/109 : O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati de bir yarar vermeyecektir. (Demek ki mahşerde, Allah’ın razı olduğu ve müsaade buyurduğu kimseler şefaat edeceklerdir.)
Allahın razı olduğu kişi cennete mı gıder cehenneme mi? Şefaat demek atesten çıkarmak değildir Zümer 19 a bak istersen
Allah razı değilse o kuldan, Allah ın (razı olduğu) şefaatçi de bir şey yapamaz zaten. Önce Allah razı olacak.
Yanlış meal vermissin..Allahın hoşnut olduğuna sefaat...Allahın hoşnut olduğu nerededir?
Sen putları örnek veriyorsun kıyasın fasid şefaat ile ilgili hadisleri ne yapacaksın isa aleyhisselamda ölmemiştir göğe çekilmiştirAllah senin gibilere hidayet versin
@@serdaraskn4807 Hz İsa ölmemiştir yazmışsınız,Hz İsa ölmedi mi?
Allahin izin verdigi kimseler izin verdigi kimseye sefaat edebilir Allah birisini odullendirmek istiyorsa bunu birisinin eli ile yapmasi hem sefaat edeni hem sefaat edileni onurlandirmasidir
Ne alaka kardeşim