Mekanın Hafızası-Antakya / Funda Yahyaoğlu, Celal Yahyaoğlu / Ekim-Aralık 2019kim-Aralık 2019
ฝัง
- เผยแพร่เมื่อ 18 พ.ย. 2024
- İlk sahiplerinin Suriye uyruklu Mitri Haberiti ve varisleri İlyas Bey olduğu bu mekân, 1960 yıllarında tiyatro sanatçısı Nejat Uygur ve ailesi tarafından kullanılmış. 2005 yılından bu yana Fotoğraf Sanatçısı Celal Yahyaoğlu ve Funda Yahyaoğlu tarafından mesken olarak kullanılıyor.
1954 de eski bir Antakya evinde doğup büyüyen ve bu evlere olan tutkusunu yıllar sonra yeniden eski bir Antakya evine taşınarak gideren fotoğraf sanatçısı Celal Yahyaoğlu ile yıllar sonra çocukluğunu geçirdiği şehre tekrar dönen Funda Yahyaoğlu’nun anlatımıyla, Eski Antakya Evlerinde Birlikte Yaşam Hikâyesi”:
Celal Yahyaoğlu:“1942’ li yıllarda yapılan bu evde, Suriye uyruklu MitriHaberiti ve varisleri İlyas Bey, tahminimce 1958 yıllarına kadar yaşıyorlar. Ancak İstanbul da ki 6-7 Eylül olayları sırasında, Türkiye’de kalmaktan çekinerek Suriye’ye göç ediyorlar. Bu arada bu evde varisler tarafından bölünüyor ve yavaş yavaş satılıyor.
Ben 1954 yılında 13 odalı bir eski Antakya evinde doğdum ve büyüdüm. 1970 li yıllarda apartmana taşındık. Ancak bu evlere hep özlem duydum. Çünkü bu evlerde şehir içinde doğa ile yaşarsınız. Hayvanlarınız olur avluda, ağaçlarınız olur ve güçlü komşuluk ilişkileri vardır. Bu yaşama olan özlemim ve tutkumla 2005 yılında yeniden böyle bir eve taşınmaya karar verdim.”
Funda Yahyaoğlu: “Çocukluğumu hala bu mahallede olan taş bir okulda, Fevzi Çakmak ilkokulunda okuyarak geçirdim. O zamanlar bu yollar taş yollardı. Ortada çukurluklar vardı. Bu çukurlar merkeplerin geçtiği, yağmur suyu ve evlerden gelen suyun asiye ulaşması için kullanılan çukurlardı. Yolun iki yanı pırıl pırıldı. Çünkü pislik ortadan akıp giderdi. Buranın çöpleri merkep ile taşınırdı…
Eski Antakya evlerinin çok ilginç özellikleri vardı, bu mahallede de onları gördük. Şöyle ki bu evlerde çok güzel yaşam alanları vardı. Üst katlarda ahşap zemin, alt katlarda taş, karo. Karonun üstüne hasır döşeme yapılır hasırın üstüne halı serilirdi. Halının hava almasını sağlardı o hasır döşemeler… Yemek kültürü çok gelişmiş olsa da mutfaklar küçüktü. Çünkü yemeklerin büyük kısmı avlularda yapılırdı. Benim sokağımdan sebzeci geçerdi. Komşularımızla birlikte çıkıp kapımızın önünden sebze alırdım.
Eskiden buralar Hristiyan dostlarımızın oturduğu bir mahalleydi. Artık onlarda buralardan göçüp gitmişler…Taş yolların üstüne betonlar dökülmüş…Gördüm ki artık yaşam değişmiş.”
*Bu çalışma Avrupa Birliği Sivil Düşün Programının desteği ile Zenginler Atölyesi Kültür ve Sanat Derneği tarafından, Eski Antakya evlerinden yola çıkarak Hatay'da var olan kültürel çoğulcu yapıyı açığa çıkarmak ve bu yapının kaydını tutmak üzere yapılmıştır.