Ahh be çok güzel ve duygusal bir belgesel yapımda emeği geçenlere içten teşekkürler... Çok emek var tiyatro bir sanat olarak halkı aydınlatır yeni bir ufuk açar. Siyasiler ya da sermaye sahipleri işine gelmezse bunları sansürler değersizleştirir.Türk tiyatrosu umuyorum yeni çağda bunca emeğin karşılığı olarak iyi oyun ve oyuncular yetiştirir.
Sanat insanın kendini ifade etme aracıdır. Tiyatro da insanın insanla yüzleştiği, insanın kendiyle hemhal olduğu, içimizde olanı sahneye taşıdığımız bir sanattır. Bir parça sanat bilgisi, ilgisi olmayan bireyler de kendini aydınlatamayan kocaman bir karanlıktır. Ve bu karanlık bireyler de ne yazık ki toplumu dibe çeker. İyi ki tiyatro var. Bu işin içinde olmaktan gurur duyuyorum.
Tiyatroyla yeni tanıştım ve şu anda konservatuar öğrencisiyim tiyatro gerçekten aşktır bu kadar eğitici bir sanatın bu kadar az izliyicesi olması ne yazık ki çok kötü .bunları buraya yazıyorum ileride kendimi banbaşka biryerde görmek istiyorum kendime inanıp güveniyorum . Şu an saat 03:32 öğrenci evinde tiyatroyla yeni tanışmış bir öğrenciyim bu sözlerimi buraya yazmamın amacı ileride kendime dönüp baktığımda ne kadar yol katettiğimi görmektir.
Keşke küçük bir araştırma yapıp o şekilde yazsaydınız. Mustafa Kemal Paşa 1923, 1927, 1931 ve 1935’te yapılan seçimlerde tekrar tekrar Cumhurbaşkanı seçildi. Fakat bu seçimlerin hepsi parlamento tarafından yapıldı. Demokrasiyi destekleyen Mustafa Kemal Paşa niçin demokrasi ile başa geçmedi diye soracak olursanız size Dr. Cemalettin Taşkıran'ın yazdığı ATATÜRK DÖNEMİNDE DEMOKRASİ DENEMELERİ makalesinden bir alıntı ileteyim. "(...) Mustafa Kemal Paşa çok partili sistemi beğenip kabul etmeseydi, böyle partilerin kurulması girişimlerine müsaade etmezdi. Ancak, O, tasarladığı özlü ve köklü reformların gerçekleştirme ortamı üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başlayınca, çok partili rejim uygulamasını ilerideki bir zamana bırakmış ve vaktin henüz erken olduğunu düşünmüştür. Bu eksiği gidermek için ise Cumhuriyet Halk Partisi'nin tüm halkı ve tüm düşünceleri kucaklaması ve halkın bütün isteklerine cevap vermesine çalışmıştır. O'nun ömrü üçüncü bir denemeye yetmemiş ise de ölümünden sonra Türkiye Cumhuriyeti, O'nun çok arzuladığı demokratik rejime ve çok partili siyasî yaşama kavuşmuştur."
Öncelikle canım arkadaşım seçim vardı evet bazılarının içine hile hurda da karıştı ama vardı hem Atatürk de keyfi olarak tek adamlık yapmıyordu bizzat kendi isteği ile muhalefet partileri açtırdı bu partiler kısa ömürlü oldu ne yazık ki hatta ve hatta Atatürk tek adam olarak ülkeyi yönetmekten utanıyordu örnek bir olay Nitekim İtalya’yı ziyaret eden birçok Türk gibi CHP Genel Sekreteri Recep Peker de yurda ‘parlak fikirlerle’ geri dönmüştür. Peker, Türkiye’yi kurtaracak formülü bulduğu düşüncesiyle hemen kapsamlı bir rapor hazırlar. İtalya’daki faşist partiden esinlenen Recep Peker, Türkiye’de de Cumhuriyet Halk Partisi’nin benzeri uygulamalara gitmesi gerektiğini savunur. Türkiye’ye idare şekli olarak resmen faşizmi öneren rapor, parti hiyerarşisi içerisinde öncelikle İsmet İnönü’ye takdim edilir. İnönü, raporu reddetmek bir yana bir de altına imza atar ve onaylar şekilde Mustafa Kemal Atatürk’e sunar. Rapor Atatürk’e ulaşır. Rapora şöyle bir göz gezdiren Atatürk, sinirden adeta deliye döner. Kimlerle çalışmak zorunda olduğunu görür ve çok üzülür. Kurdukları Cumhuriyet’e faşizmi öneren bir ekiple olmaktan dolayı utanır, sıkılır. Yakın arkadaşlarının, kendisinin mecburiyetten ve geçici olarak koydukları düzeni sürekli hale getirme çabaları, hatta çok daha kötüsünü önermeleri Atatürk için sürpriz olmuştur. Raporu okuduğu esnada kendisini ziyarete gelen Tevfik Rüştü Aras’ı görünce dayanamaz ve elindeki kâğıtları göstererek şunları söyler: “İnanılmaz şey. Ben memleketi hâlâ bir tek parti ile idare etmekte olduğum için utanıyorum. Hâlbuki bazı arkadaşlarımız bu hali devamlı yapmak istiyorlar. İtalya seyahatinden avdet eden partimizin Umumi Kâtibi (Sayın Recep Peker) bana verdiği raporunda bize de orada gördüğü ve incelediği Faşist Partisinden mülhem bazı tavsiyelerde bulunuyor”. Tevfik Rüştü Aras Görüşlerim
Siz de yoğun bir Atatürk düşmanlığı seziyorum. Atatürk'ün "herkes sanatkar olamaz" sözüne bir ekleme daha yapıp, "herkes sanatın önemini ve insanlığa kattığı değerleri anlayamaz" da demesi gerekiyordu sanırım.
Kardeşim sen bu videoyu izleme sana çarpıntı yapar sen kadir mısıroğlu filan izle buralar sana göre değil. Siz ne sanatı ne bilimi nede İslam'ı anladınız İYİKİ ATATÜRK CB KALMIŞTA BU GELİŞMELER OLMUŞ.
Ahh be çok güzel ve duygusal bir belgesel yapımda emeği geçenlere içten teşekkürler... Çok emek var tiyatro bir sanat olarak halkı aydınlatır yeni bir ufuk açar. Siyasiler ya da sermaye sahipleri işine gelmezse bunları sansürler değersizleştirir.Türk tiyatrosu umuyorum yeni çağda bunca emeğin karşılığı olarak iyi oyun ve oyuncular yetiştirir.
Sanat insanın kendini ifade etme aracıdır. Tiyatro da insanın insanla yüzleştiği, insanın kendiyle hemhal olduğu, içimizde olanı sahneye taşıdığımız bir sanattır. Bir parça sanat bilgisi, ilgisi olmayan bireyler de kendini aydınlatamayan kocaman bir karanlıktır. Ve bu karanlık bireyler de ne yazık ki toplumu dibe çeker. İyi ki tiyatro var. Bu işin içinde olmaktan gurur duyuyorum.
Tiyatroyla yeni tanıştım ve şu anda konservatuar öğrencisiyim tiyatro gerçekten aşktır bu kadar eğitici bir sanatın bu kadar az izliyicesi olması ne yazık ki çok kötü .bunları buraya yazıyorum ileride kendimi banbaşka biryerde görmek istiyorum kendime inanıp güveniyorum . Şu an saat 03:32 öğrenci evinde tiyatroyla yeni tanışmış bir öğrenciyim bu sözlerimi buraya yazmamın amacı ileride kendime dönüp baktığımda ne kadar yol katettiğimi görmektir.
son durum nedir
Tiyatro aşktır. o sahneye çıktın mı bir daha inmek istemezsin...
Belgeselin başında çalan parçanın adı nedir ?
Tesekkurler!
tiyatro işte budur...
Güzel
❤️
hmm
1923 den 1938 kadar niye seçim yapılmadı hani demokrasi vardı
Keşke küçük bir araştırma yapıp o şekilde yazsaydınız. Mustafa Kemal Paşa 1923, 1927, 1931 ve 1935’te yapılan seçimlerde tekrar tekrar Cumhurbaşkanı seçildi. Fakat bu seçimlerin hepsi parlamento tarafından yapıldı. Demokrasiyi destekleyen Mustafa Kemal Paşa niçin demokrasi ile başa geçmedi diye soracak olursanız size Dr. Cemalettin Taşkıran'ın yazdığı ATATÜRK DÖNEMİNDE DEMOKRASİ DENEMELERİ
makalesinden bir alıntı ileteyim. "(...) Mustafa Kemal Paşa çok partili
sistemi beğenip kabul etmeseydi, böyle partilerin kurulması girişimlerine müsaade etmezdi. Ancak, O, tasarladığı özlü ve köklü reformların gerçekleştirme ortamı üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başlayınca, çok partili rejim uygulamasını ilerideki bir zamana bırakmış ve vaktin henüz erken olduğunu düşünmüştür. Bu eksiği gidermek için ise Cumhuriyet Halk Partisi'nin tüm halkı ve tüm düşünceleri kucaklaması ve halkın bütün isteklerine cevap vermesine çalışmıştır. O'nun ömrü üçüncü bir denemeye yetmemiş ise de ölümünden sonra Türkiye Cumhuriyeti, O'nun çok arzuladığı demokratik rejime ve çok partili siyasî yaşama kavuşmuştur."
Öncelikle canım arkadaşım seçim vardı evet bazılarının içine hile hurda da karıştı ama vardı hem Atatürk de keyfi olarak tek adamlık yapmıyordu bizzat kendi isteği ile muhalefet partileri açtırdı bu partiler kısa ömürlü oldu ne yazık ki hatta ve hatta Atatürk tek adam olarak ülkeyi yönetmekten utanıyordu örnek bir olay
Nitekim İtalya’yı ziyaret eden birçok Türk gibi CHP Genel Sekreteri Recep Peker de yurda ‘parlak fikirlerle’ geri dönmüştür. Peker, Türkiye’yi kurtaracak formülü bulduğu düşüncesiyle hemen kapsamlı bir rapor hazırlar. İtalya’daki faşist partiden esinlenen Recep Peker, Türkiye’de de Cumhuriyet Halk Partisi’nin benzeri uygulamalara gitmesi gerektiğini savunur.
Türkiye’ye idare şekli olarak resmen faşizmi öneren rapor, parti hiyerarşisi içerisinde öncelikle İsmet İnönü’ye takdim edilir. İnönü, raporu reddetmek bir yana bir de altına imza atar ve onaylar şekilde Mustafa Kemal Atatürk’e sunar.
Rapor Atatürk’e ulaşır. Rapora şöyle bir göz gezdiren Atatürk, sinirden adeta deliye döner. Kimlerle çalışmak zorunda olduğunu görür ve çok üzülür. Kurdukları Cumhuriyet’e faşizmi öneren bir ekiple olmaktan dolayı utanır, sıkılır.
Yakın arkadaşlarının, kendisinin mecburiyetten ve geçici olarak koydukları düzeni sürekli hale getirme çabaları, hatta çok daha kötüsünü önermeleri Atatürk için sürpriz olmuştur.
Raporu okuduğu esnada kendisini ziyarete gelen Tevfik Rüştü Aras’ı görünce dayanamaz ve elindeki kâğıtları göstererek şunları söyler:
“İnanılmaz şey. Ben memleketi hâlâ bir tek parti ile idare etmekte olduğum için utanıyorum. Hâlbuki bazı arkadaşlarımız bu hali devamlı yapmak istiyorlar. İtalya seyahatinden avdet eden partimizin Umumi Kâtibi (Sayın Recep Peker) bana verdiği raporunda bize de orada gördüğü ve incelediği Faşist Partisinden mülhem bazı tavsiyelerde bulunuyor”.
Tevfik Rüştü Aras Görüşlerim
Belgeselle ne alakası var bu söylediğinizin? Propagandanızı başka yerde yapın.
Yani sanatkar olunca ne oluyor sanki çok önemlide
Siz de yoğun bir Atatürk düşmanlığı seziyorum. Atatürk'ün "herkes sanatkar olamaz" sözüne bir ekleme daha yapıp, "herkes sanatın önemini ve insanlığa kattığı değerleri anlayamaz" da demesi gerekiyordu sanırım.
Kardeşim sen bu videoyu izleme sana çarpıntı yapar sen kadir mısıroğlu filan izle buralar sana göre değil. Siz ne sanatı ne bilimi nede İslam'ı anladınız İYİKİ ATATÜRK CB KALMIŞTA BU GELİŞMELER OLMUŞ.
hesabına girince ne halt olduğun belli oluyor, kesin sesini de kendi daha fazla rezil etme.
Kudurmuş, ailesinin hiçbir kültür aktaramadığı çomar! 😹😹😹