Robert Mantran, XVI. - XVII. Yüzyılda İstanbul’da Gündelik Hayat, Çev. Mehmet Ali Kılıçbay, Eren Yayınları, İstanbul, 1991. www.kitapyurdu.com/kitap/xvi-ve-xvii-yuzyilda-istanbulda-gundelik-hayat/20593.html İnalcık, Quaert - Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi Cilt 1 ve Cilt 2 (Bir süredir baskısı yok maalesef. Kütüphanelerden ulaşabilirsiniz.) www.kitapyurdu.com/kitap/osmanli-imparatorlugunun-ekonomik-ve-sosyal-tarihi-2-cilt-ciltlikutulu/94799.html METİN AND 16. Yüzyılda İstanbul'da Gündelik Yaşam Halil İnalcık, Günsel Renda - Osmanlı Uygarlığı 1 [Kültür Bakanlığı_2002] www.yapikrediyayinlari.com.tr/16-yuzyilda-istanbul-kent-saray-gunluk-yasam.aspx Reşad Ekrem Koçu, Türk Giyim Kuşam Süslenme Sözlüğü www.kitapyurdu.com/kitap/turk-giyim-kusam-ve-suslenme-sozlugu/380359.html Melchior Lorck çizimleri www.britishmuseum.org/collection/term/BIOG36177 Osmanlı’da mahalle, kültürü ve hukuksal işlevi üzerine iyi kaynaklar: Özer Ergenç, Osmanlı Şehrindeki Mahallenin İşlev ve Nitelikleri Üzerine. dergipark.org.tr/en/download/article-file/112760 Fikret Yılmaz, “Osmanlı Toplumunda Mahremiyetin Sınırlarına Dair” www.academia.edu/1524572/Osmanl%C4%B1_Toplumunda_mahremiyetin_S%C4%B1n%C4%B1rlar%C4%B1na_Dair Yayınlanmış kadı sicillerini şu adresten incleyebilir, indirebilirsiniz: www.kadisicilleri.org/ Colin Imber, Osmanlı Hukukunda Zina isamveri.org/pdfdrg/D02533/2017_29/2017_29_MIDILLIM.pdf Interior of footwear shop at the bazaar of Izmir tr.travelogues.gr/item.php?view=54117 The bazaar of Athens tr.travelogues.gr/item.php?view=54036 islamansiklopedisi.org.tr/celebi islamansiklopedisi.org.tr/reaya
Bu nasıl bir iş, nasıl bir emek... Bana videonun altına yorum yazdırabilen nadir insanlardansınız. Ne kadar teşekkür etsek azdır, eminim kıymetiniz bir gün anlaşılacaktır. Bu yaptıklarınızın tarih bölümünde lisans, yüksek lisans programlarında bile o kadar az örneği var ki... Tekrardan teşekkürler, başarılarınız daim olsun 🤗
@@ezgiliks3094her seyi bi yerinizden anliyorsunuz. kotu bir sey yazmamis ki. belli ki cok yorum yapmayan biri ama bu videoya yapacak kadar begenmis. bunu soyluyuyor. kendini padisah sanmiyor kimse
29:40 Poğaça tarifi yazayım dedim ben bunu yapıyorum hep :) 1 su bardağı ılık su 1 su bardağı ılık süt 1 yemek kaşığı şeker 1 yemek kasığı tuz (Bu yemek kaşıkları çok dolu olmasın yalnız. :) ) 1 buçuk çorba kaşığı toz maya 1 su bardağı sıvı yağ 5-6 su bardağı un Üzeri için yumurta sarısı ve susam Mayalanmasını beklemeye gerek yok. Yuvarlayıp tepsiye koy, üzerine yumurta ve susam koyduktan sonra tepside mayalanmasını bekle ondan sonra pişir. 180 derece yeterli olur. Piştikten sonra sıcak haldeyken üzerine streç film kapatırsan yumuşak olur. :) Bir de ben tepsiye pişirme kağıdı koyuyorum tepsi de batmamış oluyor fazla. :D BENİM TARİFİM BU. EVDE HEP DE YAPIYORUM. YORUMLARDA MALZEME EKLEYİP KAFA KARIŞTIRMAYINIZ. :) KENDİ TARİFLERİNİZ İÇİN AYRI YORUMLAR YAZINIZ. RİCA. :D
32:55 "çökmüş terziler gibi..." detayı çok güzel. Avrupa'da terziler kumaş kestikleri tezgahın üzerinde bağdaş kurup oturarak dikiş dikiyorlar. Bu hem omurgalarını koruyor hem de kıyafeti temiz tutuyor. Türklerin yerde oturuş şeklini buna benzeterek tarif etmiş
Emeğinize ve ağzınıza sağlık. Osmanlı'daki günlük yaşamı sadece anlatmakla değil de görsellerle de göstermeniz çok kıymetli oldu benim için. Bu şekilde tarihi anlamam daha mümkün oluyor.
Herkes bir şeyler yazmış ben de fikrimi belirtmek istedim. Yayınlarınızda sanki kahvemizi yudumlayıp sohbet ediyormuşuz gibi bir akıcılık var :) İzlemek bayağı keyifli oluyor. 🎉
Nedense videolarınızı izlerken sanki ortaokul sırasında tarih öğretmenimi dinlermiş gibi hissediyorum. Aslında anlattığınız konular kesinlikle zor ve bilgi yüklü konular ama sizden dinleyince sanki çok basit bir şeymiş gibi geliyor, e haliyle bu da sizin anlatım tarzınızın bir sonucu olsa gerek. Kısacası kanalınızı da sizi çok sevdim 🌼
Derin tarih ilgi alanlarımdan biri sayılamaz ama bir videonuzu izledim, bırakamıyorum🙂 derin tarihi ilgi alanıma aldınız. Anlatımınız ve konular şahane.
3 ปีที่แล้ว +34
Jules Verne'in İnatçı Keraban kitabında kahvecilerden bahsetmişti. Ramazan ayında gelen Hollandalı (herhalde) ticaret adamının dışarıda kimseyi görmemesi hatta o ünlü kahvehanelerin boş olmasına aşırı şaşırmış, bir türlü kahve satışı yapılmamasına siniri bozulmuş.Tütün tüttürdüğü için müslüman halk tarafından azarlanmıştı, bu aklıma geldi. Çok güzel bir kitaptır. Ne yazık ki ikinci kitabını bulamadım.
Size ilk defa bu video ile denk geldim. Bu kadar uzun bir tarih anlatımında nasıl sıkılmadan izledim❤❤ diksiyonunuzun akıcılığına kapıldım resmen ve abone oldum vakit buldukça bu zamana dek kaçırdıklarımıda izleyeceğim❤ emeğinize sağlık❤
Sevgili Ceren hanım, videolarınızı epey yavaş izleyebiliyorum doyamıyorum doymak istemiyorum. İlgi ve heyecan duyuyorum. Anlatımınızın kendinize has olması bir numaralı imzanız, tek bir konuyu bile anlatırken etraflıca derlemeniz. Ikinci imzanız birçok faydalı gelenek görenek ve adetleri ön plana çıkarıp hem de sahiplenmeniz. Üçüncü imzanız yüksek şuurunuz sebebiyle bizlere kendimizi hatırlatmanız. Dördüncü imzanız duygularınız ne kadar yükselirse yükselsin dengede kalmaya çalışmanız. Ojeniz, rujunuz, saçınız güzelliğiniz başka bir imzanız ;)) Sizinle karşılaşmış, tanımış olmakla ve faydalanmakla övünüyorum. Ve daha birçok şey. Çok sevgiler ❤
Akşam youtube yastığımın altında açık kalmış feyza Altun açmıştım dinlerken uyuya kalmışım sabah saat 8 de sizin sesinızle anlattıklarınzla uyandım ama gözüm açıp da bakmadım sdc dinledim😂 çok beğendim ve tabiki abone oldum
Ağzına ve yüreğine sağlık Ceren. Harika bir yayındı. Erkeklerin renkli giyimlerine ve Balkan kızlarının işlemeli kıyafetlerine bayıldım. Bu içeriği seçen yıldız üyelere de ayrıca teşekkürler.❤❤❤
Köylerde hala her evin acıktıkça gelen bir kaç kedisi oluyor, köylüler o kedileri besliyor bazen onlarla oturuyorlar, onlarla uyuyorlar. Yine çoğu evde de, özellikle hayvancılık yapan evlerde, köpek var.
^^ Sivaslı bi teyze hatırlıyorum, haberlere çıkmıştı, kedi evine gizlice girip doğurmuş, o da almış anne kediyi ve bebeklerini beşiğe yatırmış sallıyordu, çok tatlıydı ^^
Ben yayini daha yeni izleyebildim . Cok guzeldi her zamanki gibi 🙏🏼 Yabancilar hala hem temizligimize hemde sokaklarda ki hayvan sevgimize sasiriyorlar 🙂
8:18 'de bahsettiğiniz Konstantinopolis'in yerli nüfusunun fetihten sonra sürülmüş olduğu hususuna Jonathan Harris'in "Bizans'ın Sonu" kitabında rastlamış ve yaşananlara çok şaşırmıştım. İstanbul'un nüfusunun fetih ile tamamen değiştiğini bilmiyordum. İlgili kısmı burada paylaşmak isterim, benim gibi hayret edecek olanlar için. Yazar bu kısımları çok canlı, film gibi yazmış zaten. "... Konstantinopolis'in coğrafi yapısı göz önünde bulundurulduğunda, Türkler karadan kaçış istikametini kapatmıştı ve kaçmak için oldukça kısıtlı seçenek vardı, Kimileri eski bir kehanete güvenerek, yani eğer bir gün düşman Konstantinopolis'in içine girerse düşman katedrale varmadan önce, göklerden bir meleğin inip onları geri püskürteceğine dair inanışa bel bağlayıp Ayasofya'ya sığındılar. Diğerleri ise meleklerden ziyade gemilere güvenmeyi seçtiler ve Haliç boyunca liman bölgesine geçişe imkân veren Deniz Surlanına doğru telaş içinde kostular. Ağır kapıları tutanlar yanlış bir yargıyla, kapıları kapatmaları halinde halkı Türklere karşı direniş göstermeye teşvik edeceğini düşünerek kapatmaya karar vermeden önce birçok kişi kapılardan geçti. Sahile ulaşanlar ise orada demirlemiş vaziyette limanda duran hiçbir gemi bulamadılar fakat limanın açıklarında demir atmış on bes Venedik ve Ceneviz gemisi vardı. Gemiler için kıyya fazla yaklaşmak tehlikeli olacaktı bu nedenle gemiye ulasmak isteyenler bir kayk bulup kürek çekmek zorundaydılar Kayıklara sahip olanlar İtalyanlardı ve gemilere ulaşanlar da onlardı. Savunma hattının yarılmadığı Blakhernai bölgesinde vazifeli Venedikliler sag salim kurtulmuşlar ve vatandaşları tarafından gemilere alnmışlardı. Bazı Bizanslilar Giorgio Doria'nın komutası altındaki gemide kendilerine bir yer ayarlamayı başarmışlardı ama bunların çoğu seçkin ailelerin zengin üyeleriydiler ve hiç şüphesiz gemide yer bulabilmek için bir hayli yüklü para ödemişlerdi. Zengin, Venedikli ya da Cenevizli olmayıp kıyıda kalanlar bu kadar şanslı değildiler. Bazıları kayık bulup kürek çektiler ama kargaşa ve karışıklik içinde bu kırılgan deniz taşıtlarindan birkaçı tasıma kapasitelerinin çok üzerinde insan bindiği için alabora olup battı ve içindekiler de boğuldular. Sadece birkaç kişi başarabildi. Venedik ve Ceneviz gemi kaptanları kurtarabildikleri kadar insanı kurtarmak amacıyla gün ortasına kadar beklediler fakat artık daha fazla beklemenin anlamı olmadığı belli olunca limanı ağzına doğru hareket ettiler. Pera'da biraz vakit geçirdikten sonra gemilerin Boğaziçi'ne açılmasını engelleyen demir zincire ulaştılar ve gemilerin yolunu açmak için baltalarla zinciri kırdılar. Halic'te bulunan yetmiş iki gemiden oluşan Osmanlı donanması onları durdurmak ya da takip etmek için herhangi bir girişimde bulunmadı, Savunmanın tamamen çöktüğü kesinlik kazanınca bu gemilerdeki mürettebat da artık daha fazla savaşmak için bir sebep görmedi. Gemilerini Deniz Surlarının önündeki kyya yanaştırdılar ve ganimet elde etme ve yağma için yapılan yarista geri kalmamak için ellerini çabuk tuttular. Bu ise, Hristiyan donanmasına limanın ötesindeki Boğaziçi sularına geçis yapabilmeleri ve rahat bir kaçış imkânını verdi ve böylece oradan güneye doğru yelken acip kurtulmalarını sağlayacaktı. Her bir geminin dört yüz civarında kişi taşıdığını göz önünde bulundurduğumuzda da bu donanmayla yaklaşık 6.000 insan kaçabilmişti ve bunlann çoğunu Venedikliler ve Cenevizliler oluşturmaktaydı" Gemiler ayrıldığında Haliç boyunca sahil kısmı, gemi mürettebatına gelmeleri ve kendilerini kurtarmaları için yalvaran insan kalabalığıyla doluydu. Çok az kimse kayıklarla görece daha güvenli olan Pera'ya geçmeyi başarmışlardı fakat çoğu kimse için kaçış imkânı yoktu. Onların kaderleri kölelikti. Ortada savunma diye bir sey kalmayınca galip askerler artık öldürmekle ilgilenmediler ve onun yerine köle pazannda yüksek fiyata satabilecekleri sağlıklı tutsaklar ya da karşılığında yüksek fidye alabilecekleri kimseleri aramaya başladılar. Çocuklar ve kadınlar özellikle değerliydi. Sokaklarda yakalandılar ya da evlerden ve sığındıkları katedrallerden sürüklenerek çıkarıldılar. Ayasofya katedraline sığınan kalabalık buranın da kendileri için bir sığınak olmadığını anladı, Türk askerleri katedrale ulaştıkları zaman kapıları kırdilar ve kurbanlarımı birer birer dışarı sürükleyip çıkardilar. Venedik mahallesinde mahzenlere saklanan tacirler de benzer muameleye maruz kaldılar ve çok uzun zamandan beri sahip oldukları imtiyazın onlara şimdi pek bir yararı yoktu. Kimileri toplu halde gemilere dolduruldular ve diğerleri satılacakları âna kadar tutulmak üzere Kara Surlarının dışındaki Osmanlı çadırlarına tıkıldılar. Mehmed'in soğukkanlı askeri mantığının arkasında muazzam büyüklükte bir demografik facia bulunmaktaydı. Şehirdeki herkes için berbat sonuçları olan tek bir darbeyle bütün toplum ezilip yok edilmişti 1453 senesinde Konstantinopolis'in nüfusunun kadın, çocuk, yaşlı ve bütün yabancı tacirler dahil olmak üzere elli ila altmış bin civarında olduğu tahmin edilmekteydi. Öldürülmemiş ya da şehirden kaçmayı başaramamıs olanlarmn kaderlerinde onları bekleyen ilk şey esaret ve kölelikti. Uzun dönemde toplumun ayaktakımı olarak vasıflandırılan kısmı, gelecek on yıllar içerisinde Hıristiyan ve Müslüman âleminin dört bir yanına dağıtılacaktı Mehmed'in Konstantinopolis'i terk ettiği esnada şehrin Hıristiyan sakinleri de sehirden ayrılmıştı. Pek çoğu büyümekte olan bir esir pazarının olduğu ve zincire vurulmuş esir gruplarının sokaklarda dilenmesinin bilindik bir manzara olduğu Edirne'ye doğru yola koyuldular. Bu tutsakların büyük çoğunluğu hayatlarının geri kalan kısmını ailelerini, evlerini ya da memleketlerini bir daha göreceklerine dair bir ümit ışığı olmaksızin geçireceklerdi. Zengin ve bağlantıları olanlar için ise bir çıkış yolu vardı. Bu tutsakların sahip oldukları varsayılan öneme uygun olarak belirlenen bir fidye karşılığında aileleri onları özgürlüğüne kavuşturabilirdi. Venedik'te onlara yardım edecek aileleri ve hükümetleri olan yirmi dokuz seçkin Venedikli mahkům için bu çabucak ayarlandı ve bunlar bir yl içinde evlerine döndüler. Bunların fidye paraları 800 ila 2000 duka arasında değişmekteydi. Buna rağmen şehrin savunmasında Altın Kapı civarındaki birlikleri komuta eden Catarin Contarini için ölümün elinden yakasını kurtarması için fazladan 7000 duka altının verildiği rivayet olunmaktaydı. Tacirler ve askerler gibi daha alt sosyal seviyeye sahip Venedikliler için fidye parası 10 ila 40 duka arasında değişmekteydi. " Devamında dediğiniz gibi Anadolu'dan ve Rumeli'den taşınacak halk İstanbul'a yerleştirilmiş. Kitapta o bölümü bulamadım ama hatırlıyorum :)
Biz hala etli yaprak sarmasını yeşil erikle pişiririz. Enfes olur… bilmeyen varsa mutlak denemenizi tavsiye ederim. Pogacayı MAYASIZ yapın. Mayalı cabuk ekşir ve bayatlar. Yarım su bardağı sıvıyağ 1 yumurta 1 su bardağı süt 1 tatlı kaşığı tuz 1,5 çay kaşığı toz şeker 3-4 su bardağı un 1 paket kabartma tozu… yogurunca yarım saat gibi uzerini kapatıp hamuru dinlendirin… sonra içine peynirli vb harcı koyup hamuru kapatın uzerine yumurta sürüp bir de firında biraz bekletin (10 dk kadar) asla sıcak fırına koymayın. Hamur fırınla birlikte ısınsın. 170-180 derece iyidir. Iğrıp da trol benzeri buyuk bir tür balık agı…
Poğaça tarifi: Yarım paket kuru maya(mayayı 1 bardak suyla 15 dk aktifleştir) 1 yemek kaşığı şeker 1 tatlı kaşığı tuz 1,5 ya da 2 su bardağı süt 1 su bardağı sıvı yağ 2 adet yumurta akı (sarısı üstüne) Göz kararıda un, 7 bardak yetiyor bende. Kulak memesi kıvamı olana kadar yoğur. 1 nemli bezle üstünü kapat 1 saat beklet o sırada içini hazır et. İçini koyup susamlayıp önceden ısıttığın fırında 25 30 dk 180 derecede pişir. Şimdiden afiyet olsun 😅😀
16-18 yy da İstanbul neresi? Emin değilim Kadıköy, Suadiye gibi Anadolu tarafı İstanbul sayılmıyor sanırım. Muhtemelen daimi takipçileriniz bu bilgiye sayenizde sahiptir. Güzel konular seçiyor ,zengin bir içerikle sunuyorsunuz. Sunum becerinize ise bayılıyorum. Tüm emekleriniz için teşekkürler.
Başlarda bahsettim biraz ama pek vurgulamadım galiba, surların iç kısımları İstanbul tabii fakat seyyahların verdiği bilgiler, sur içinde olup bitenlerden ibaret değil sadece.
Lokum pohaçanın püf noktası suyla yapmamaktır. İçine krem şanti (krema yani işte yağlı süt, tereyağ yaptıkları krema) [sorry Türkiye'de yaşamıyorum😭] Labne peyniri. Mayayı çok koymasan da olur. Ezilmiş patates 4/1 oranınca da güzel yapar hamurda... hepsini aynı anda yaparsan 10/10 olur Thank me later Ceren'cim🤌
Her dk sınıf her saniyesini izledim ve keyif aldım. Biraz geçte keşfetsek bile gerçekten keyif aldım 2.5 saatten :) "Hoca değilim." dediniz ama benim için veren herkes bir öğretmen yani hocadır küçük bile olsa bu bilgiler.. Başarılarınızın devamını dilerim like ve abonelik desteğimi verdim nacizane umarım emeklerinize bir nebze karşılıktır size HOCAM iyi çalışmalar tekrardan 🙏
Yayınlarınızı izliyor ve çok beğeniyorum. Mesleğim gereği bir bilgi paylaşmak istiyorum. İstanbul da evlerin ahşap olması, daha önceki depremlerde taş evlerin yerle bir olmasından sonra gelişmiş ama bu defa yangınlar sorun olmuş.
Bahsettiğiniz bedestenler kapalı çarşı içindeki bölümler . küçük bedesten esir pazarı olarak kullanılıyormuş şimdilerde antika eşyalar satılıyor .Nuruosmaniye kapısına yakın biryerde
Aşırı ilgimi çeken bir konu olmuştur Osmanlı gundelik yaşami. Harika video olmuş Ceren Hanım elinize sağlık.Acaba 20yy başı Osmanli donemi , 31 Mart Olayı , İttihat ve Terakki idaresi, 2. Meşrutiyetin ilani ile ilgi video gelir mi ? İnternette O döneme ait bir çok görüntü ve ses kaydı mevcut. Benzeri güzel bir içerik olabilir. Saygilarimla iyi çalışmalar.
Hamallar bir nevi Çin'de de var aslında. Onlarda da insanlar hamallık yapardı. Filmlerde gördüğüm kadarıyla yani doğruysa tabi. Çek Çek arabalarıyla at yada hayvan yerine insan kullanılıyordu. Yani yaya taksi diyebiliriz. Oda bir nevi hamal gibi.
HAŞHAŞLI ÇÖREK ( 1 Tepsi ) ( Un, kaba konup ortası havuz olacak şekilde ) 4 Su B. UN 1 Su B. SÜT (ılık) ½ Su B. SU (ılık) 1 Paket Kuru Maya 2 yemek kaşığı şeker 15 Dk. karıştırılıp üstü örtülüp bekletilecek. ------------------------ 2 yumurta (birinin sarısı ayrılıp üstüne sürülmek üzere) 1 Su B. Sıvı yağ 1 Çay Kaşığı TUZ 2 Su B. UN ( Una göre ilave gerekebilir. Ele yapışmaz yumuşak hamur kıvamı) Yoğrulan hamurun üstü örtülüp oda sıcaklığında 45 dakika bekletilir. Haşhaş İşleme İçin: 250 gr haşhaş (yaş) 100 gr eritilmiş ılık tereyağ (isteğe göre 2 yemek kaşığı şeker) Bekletilen hamur el ile açılabildiği kadar açılır. Ne kadar inceltilebilinirse o kadar iyi. Haşhaşlı karışım her yerine sürülüp rulo yapılır. Dilimlenip tepsiye dizilir. Bu şekilde de 20 Dakika bekletildikten sonra üstüne yumuta sarısı sürülüp fırına atılır. 15 dakika önce fırın, alt-üst ayarında 200 dereceye açılıp, ısınması sağlanır. 15 - 20 dakika pişirilir.
Merhaba, mutlaka biliyorsunuzdur ancak Cuma selamlığı bahsi devam etmemiş olabilir. Ben izleyiciler için bir ekte bulunayım. 3. Murad gibi istisnalar olsa da Cuma Selamlığı, İmparatorluğun sonuna değin hemen hemen tüm Sultanların iştirakiyle yapılmıştır. Cuma namazı için Ayasofya tercih edildiğinden ve Topkapı'ya sadece 100 metre uzaklığında olması sebebiyle bunun yapılması çok kolay olmuştur. Julia Pardoe Sultanlar Şehri İstanbul kitabında 2. Mahmud'un Cuma Selamlığına katıldığını ve uzaktan baş oynatarak selamlaştığını söyler. Abdülmecid, Abdülaziz ve 5. Murad zamanlarında Bezm-i Alem Valide Sultan Camii; Sultan Hamid ile Vahdettin ise Yıldız Camii'ni kullanmışlardır. Abdülhamid'İn Cuma Selamlığına dair bir video kaydı bulunmaktadır ayrıca selamlığa dair fotoğraflar ve baskılı eski kartpostallar bireysel koleksiyonerlerce toplanmaktadır.
Robert Mantran, XVI. - XVII. Yüzyılda İstanbul’da Gündelik Hayat, Çev. Mehmet Ali Kılıçbay, Eren Yayınları, İstanbul, 1991.
www.kitapyurdu.com/kitap/xvi-ve-xvii-yuzyilda-istanbulda-gundelik-hayat/20593.html
İnalcık, Quaert - Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi Cilt 1 ve Cilt 2
(Bir süredir baskısı yok maalesef. Kütüphanelerden ulaşabilirsiniz.)
www.kitapyurdu.com/kitap/osmanli-imparatorlugunun-ekonomik-ve-sosyal-tarihi-2-cilt-ciltlikutulu/94799.html
METİN AND 16. Yüzyılda İstanbul'da Gündelik Yaşam
Halil İnalcık, Günsel Renda - Osmanlı Uygarlığı 1 [Kültür Bakanlığı_2002]
www.yapikrediyayinlari.com.tr/16-yuzyilda-istanbul-kent-saray-gunluk-yasam.aspx
Reşad Ekrem Koçu, Türk Giyim Kuşam Süslenme Sözlüğü
www.kitapyurdu.com/kitap/turk-giyim-kusam-ve-suslenme-sozlugu/380359.html
Melchior Lorck çizimleri
www.britishmuseum.org/collection/term/BIOG36177
Osmanlı’da mahalle, kültürü ve hukuksal işlevi üzerine iyi kaynaklar:
Özer Ergenç, Osmanlı Şehrindeki Mahallenin İşlev ve Nitelikleri Üzerine.
dergipark.org.tr/en/download/article-file/112760
Fikret Yılmaz, “Osmanlı Toplumunda Mahremiyetin Sınırlarına Dair”
www.academia.edu/1524572/Osmanl%C4%B1_Toplumunda_mahremiyetin_S%C4%B1n%C4%B1rlar%C4%B1na_Dair
Yayınlanmış kadı sicillerini şu adresten incleyebilir, indirebilirsiniz:
www.kadisicilleri.org/
Colin Imber, Osmanlı Hukukunda Zina
isamveri.org/pdfdrg/D02533/2017_29/2017_29_MIDILLIM.pdf
Interior of footwear shop at the bazaar of Izmir
tr.travelogues.gr/item.php?view=54117
The bazaar of Athens
tr.travelogues.gr/item.php?view=54036
islamansiklopedisi.org.tr/celebi
islamansiklopedisi.org.tr/reaya
😊
O o eee o
Osmanlıda, -da eki ayrılmaz
Bu nasıl bir iş, nasıl bir emek... Bana videonun altına yorum yazdırabilen nadir insanlardansınız. Ne kadar teşekkür etsek azdır, eminim kıymetiniz bir gün anlaşılacaktır. Bu yaptıklarınızın tarih bölümünde lisans, yüksek lisans programlarında bile o kadar az örneği var ki... Tekrardan teşekkürler, başarılarınız daim olsun 🤗
Çok teşekkürler ^^
Al benden de o kadar kalite akıyor resmen
@@ezgiliks3094her seyi bi yerinizden anliyorsunuz. kotu bir sey yazmamis ki. belli ki cok yorum yapmayan biri ama bu videoya yapacak kadar begenmis. bunu soyluyuyor. kendini padisah sanmiyor kimse
@@susugilmore07 sana noldu bu kadar bebeğim
Osmanlı tarihinin savaş ve antlaşmadan ibaret olmadığını ortaya koyduğunuz için teşekkürler... (Size çok kıymet veren bir Tarih Öğretmeni) 💓
29:40 Poğaça tarifi yazayım dedim ben bunu yapıyorum hep :)
1 su bardağı ılık su
1 su bardağı ılık süt
1 yemek kaşığı şeker
1 yemek kasığı tuz (Bu yemek kaşıkları çok dolu olmasın yalnız. :) )
1 buçuk çorba kaşığı toz maya
1 su bardağı sıvı yağ
5-6 su bardağı un
Üzeri için yumurta sarısı ve susam
Mayalanmasını beklemeye gerek yok. Yuvarlayıp tepsiye koy, üzerine yumurta ve susam koyduktan sonra tepside mayalanmasını bekle ondan sonra pişir. 180 derece yeterli olur. Piştikten sonra sıcak haldeyken üzerine streç film kapatırsan yumuşak olur. :) Bir de ben tepsiye pişirme kağıdı koyuyorum tepsi de batmamış oluyor fazla. :D
BENİM TARİFİM BU. EVDE HEP DE YAPIYORUM. YORUMLARDA MALZEME EKLEYİP KAFA KARIŞTIRMAYINIZ. :) KENDİ TARİFLERİNİZ İÇİN AYRI YORUMLAR YAZINIZ. RİCA. :D
çoook teşekkürler.
@@Tarih_Obası afiyet olsun 😋
32:55 "çökmüş terziler gibi..." detayı çok güzel. Avrupa'da terziler kumaş kestikleri tezgahın üzerinde bağdaş kurup oturarak dikiş dikiyorlar. Bu hem omurgalarını koruyor hem de kıyafeti temiz tutuyor. Türklerin yerde oturuş şeklini buna benzeterek tarif etmiş
Tarihi seven bir insandım sayenizde çok daha fazla seviyorum teşekkürler
Tarihe bu denli meraklı olan insanları görmek beni sevindiriyor
1:35:40 TH-cam'da o kadar çok yabancıların videosu var ki Türklerin hayvan sevgisi hakkında. Hayret etmişler buna.
Emeğinize ve ağzınıza sağlık. Osmanlı'daki günlük yaşamı sadece anlatmakla değil de görsellerle de göstermeniz çok kıymetli oldu benim için. Bu şekilde tarihi anlamam daha mümkün oluyor.
1:21:59-1:22:23 İçimin yağları eridi şu anda
Herkes bir şeyler yazmış ben de fikrimi belirtmek istedim. Yayınlarınızda sanki kahvemizi yudumlayıp sohbet ediyormuşuz gibi bir akıcılık var :) İzlemek bayağı keyifli oluyor. 🎉
Böyle viceoları çok seviyorum uyurken dinliyorum bi bakıyorum uyumuşum😊
Bende de aynı etkiye sahip
Ne güzeldi ya 2 buçuk saat su gibi aktı gitti. Ağzına sağlık.
Nedense videolarınızı izlerken sanki ortaokul sırasında tarih öğretmenimi dinlermiş gibi hissediyorum. Aslında anlattığınız konular kesinlikle zor ve bilgi yüklü konular ama sizden dinleyince sanki çok basit bir şeymiş gibi geliyor, e haliyle bu da sizin anlatım tarzınızın bir sonucu olsa gerek. Kısacası kanalınızı da sizi çok sevdim 🌼
Bana tarihi sevdiren nadir kişilerden birisiniz ❤❤🥰
Derin tarih ilgi alanlarımdan biri sayılamaz ama bir videonuzu izledim, bırakamıyorum🙂 derin tarihi ilgi alanıma aldınız. Anlatımınız ve konular şahane.
Jules Verne'in İnatçı Keraban kitabında kahvecilerden bahsetmişti. Ramazan ayında gelen Hollandalı (herhalde) ticaret adamının dışarıda kimseyi görmemesi hatta o ünlü kahvehanelerin boş olmasına aşırı şaşırmış, bir türlü kahve satışı yapılmamasına siniri bozulmuş.Tütün tüttürdüğü için müslüman halk tarafından azarlanmıştı, bu aklıma geldi. Çok güzel bir kitaptır. Ne yazık ki ikinci kitabını bulamadım.
Ben bu öyküyü okumuştum. Adı Kahraman Ağa'ydı.
Çalışmalarınız için teşekkür ederim... Başarı böyle bir şey olsa gerek...❤
Size ilk defa bu video ile denk geldim. Bu kadar uzun bir tarih anlatımında nasıl sıkılmadan izledim❤❤ diksiyonunuzun akıcılığına kapıldım resmen ve abone oldum vakit buldukça bu zamana dek kaçırdıklarımıda izleyeceğim❤ emeğinize sağlık❤
Sevgili Ceren hanım, videolarınızı epey yavaş izleyebiliyorum doyamıyorum doymak istemiyorum. İlgi ve heyecan duyuyorum. Anlatımınızın kendinize has olması bir numaralı imzanız, tek bir konuyu bile anlatırken etraflıca derlemeniz. Ikinci imzanız birçok faydalı gelenek görenek ve adetleri ön plana çıkarıp hem de sahiplenmeniz. Üçüncü imzanız yüksek şuurunuz sebebiyle bizlere kendimizi hatırlatmanız. Dördüncü imzanız duygularınız ne kadar yükselirse yükselsin dengede kalmaya çalışmanız. Ojeniz, rujunuz, saçınız güzelliğiniz başka bir imzanız ;)) Sizinle karşılaşmış, tanımış olmakla ve faydalanmakla övünüyorum. Ve daha birçok şey. Çok sevgiler ❤
Geç keşfettiğim için üzgünüm; 2024’ün en iyi kaydoluşu. Emeğinize, dilinize sağlık.
Bir tarih öğretmeni olarak inanılmaz keyifle izledim. Çok güzel bir içerik olmuş Ceren hanım, özellikle görsellerle desteklemeniz takdire şayan 😊
35:37 Koca şehir yanıyor, kararname çıkarmıyorlar doğru düzgün; Balık nesli tükenmesin diye yasak koyuyorlar. Hâlâ enteresanlığımız devam ediyor 😀
Benim için çok kıymetlisiniz 🥰 sizi izlemeye doyamıyorum iyi ki varsınız🙏🏻
Akşam youtube yastığımın altında açık kalmış feyza Altun açmıştım dinlerken uyuya kalmışım sabah saat 8 de sizin sesinızle anlattıklarınzla uyandım ama gözüm açıp da bakmadım sdc dinledim😂 çok beğendim ve tabiki abone oldum
Çok benzersiz bir video. Zevkle izledim. Tarih bu şekilde sunulduğu zaman çok daha keyifli oluyor bence. Tebrikler...
Ağzına ve yüreğine sağlık Ceren. Harika bir yayındı. Erkeklerin renkli giyimlerine ve Balkan kızlarının işlemeli kıyafetlerine bayıldım. Bu içeriği seçen yıldız üyelere de ayrıca teşekkürler.❤❤❤
😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊
Geç de olsa seyrettim. İçerikte muazzam bir emek var, böylesi görülmemiştir. Çok teşekkür ederim
Müthiş bir arşiv çalışması ve derlemesi... Bravo.
Tam aradığım video :)
Bu tarz eski insanların gündelik yaşamına inen videolar devam etmeli
Tek izlediyim tarih anlaticisi super emeginize saglik Allah yolunuzu acik Eder inshallah
Bu kanalın 100bini geçmesine çok sevindim yıllardır takip ederim çok şey öğrendim.
Yayın çok güzeldi, çok keyifle dinledim. Çok teşekkürler.
Köylerde hala her evin acıktıkça gelen bir kaç kedisi oluyor, köylüler o kedileri besliyor bazen onlarla oturuyorlar, onlarla uyuyorlar. Yine çoğu evde de, özellikle hayvancılık yapan evlerde, köpek var.
^^ Sivaslı bi teyze hatırlıyorum, haberlere çıkmıştı, kedi evine gizlice girip doğurmuş, o da almış anne kediyi ve bebeklerini beşiğe yatırmış sallıyordu, çok tatlıydı ^^
Bu yayın bile kısa geldi öyle akıcı ve güzeldi. Teşekkür ederim ❤
Hollanda’da yoldaşım oldunuz, çok teşekkürler.
Çok güzel bilgiler paylaşıyorsunuz, teşekkürler
Ben yayini daha yeni izleyebildim . Cok guzeldi her zamanki gibi 🙏🏼
Yabancilar hala hem temizligimize hemde sokaklarda ki hayvan sevgimize sasiriyorlar 🙂
Sayensizde yeni bilgi ediniyorum
35:00’daki dalyan balıkçılığı diye biliyorum. Beykoz’da hâlâ bu şekilde balık avlanıyor. ☺️
Bu at süsleme geleneğinin bize İskitlerden miras kaldığını biliyorum. Orta Asya'da oldukça yaygın.
Muhteşem olmuş, emeğinize yüreğinize sağlık teşekkür ederim 🎉
Size hayranım. Zekanıza kahkahanıza özverinize ❤
Maşallah, "fakir" dedem benden çok et yemiş :D
8:18 'de bahsettiğiniz Konstantinopolis'in yerli nüfusunun fetihten sonra sürülmüş olduğu hususuna Jonathan Harris'in "Bizans'ın Sonu" kitabında rastlamış ve yaşananlara çok şaşırmıştım. İstanbul'un nüfusunun fetih ile tamamen değiştiğini bilmiyordum. İlgili kısmı burada paylaşmak isterim, benim gibi hayret edecek olanlar için. Yazar bu kısımları çok canlı, film gibi yazmış zaten.
"... Konstantinopolis'in coğrafi yapısı göz önünde bulundurulduğunda, Türkler karadan kaçış istikametini kapatmıştı ve kaçmak için oldukça kısıtlı seçenek vardı, Kimileri eski bir kehanete güvenerek, yani eğer bir gün düşman Konstantinopolis'in içine girerse düşman katedrale varmadan önce, göklerden bir meleğin inip onları geri püskürteceğine dair inanışa bel bağlayıp Ayasofya'ya sığındılar. Diğerleri ise meleklerden ziyade gemilere güvenmeyi seçtiler ve Haliç boyunca liman bölgesine geçişe imkân veren Deniz Surlanına doğru telaş içinde kostular. Ağır kapıları tutanlar yanlış bir yargıyla, kapıları kapatmaları halinde halkı Türklere karşı direniş göstermeye teşvik edeceğini düşünerek kapatmaya karar vermeden önce birçok kişi kapılardan geçti. Sahile ulaşanlar ise orada demirlemiş vaziyette limanda duran hiçbir gemi bulamadılar fakat limanın açıklarında demir atmış on bes Venedik ve Ceneviz gemisi vardı. Gemiler için kıyya fazla yaklaşmak tehlikeli olacaktı bu nedenle gemiye ulasmak isteyenler bir kayk bulup kürek çekmek zorundaydılar Kayıklara sahip olanlar İtalyanlardı ve gemilere ulaşanlar da onlardı. Savunma hattının yarılmadığı Blakhernai bölgesinde vazifeli Venedikliler sag salim kurtulmuşlar ve vatandaşları tarafından gemilere alnmışlardı. Bazı Bizanslilar Giorgio Doria'nın komutası altındaki gemide kendilerine bir yer ayarlamayı başarmışlardı ama bunların çoğu seçkin ailelerin zengin üyeleriydiler ve hiç şüphesiz gemide yer bulabilmek için bir hayli yüklü para ödemişlerdi. Zengin, Venedikli ya da Cenevizli olmayıp kıyıda kalanlar bu kadar şanslı değildiler. Bazıları kayık bulup kürek çektiler ama kargaşa ve karışıklik içinde bu kırılgan deniz taşıtlarindan birkaçı tasıma kapasitelerinin çok üzerinde insan bindiği için alabora olup battı ve içindekiler de boğuldular. Sadece birkaç kişi başarabildi. Venedik ve Ceneviz gemi kaptanları kurtarabildikleri kadar insanı kurtarmak amacıyla gün ortasına kadar beklediler fakat artık daha fazla beklemenin anlamı olmadığı belli olunca limanı ağzına doğru hareket ettiler. Pera'da biraz vakit geçirdikten sonra gemilerin Boğaziçi'ne açılmasını engelleyen demir zincire ulaştılar ve gemilerin yolunu açmak için baltalarla zinciri kırdılar. Halic'te bulunan yetmiş iki gemiden oluşan Osmanlı donanması onları durdurmak ya da takip etmek için herhangi bir girişimde bulunmadı, Savunmanın tamamen çöktüğü kesinlik kazanınca bu gemilerdeki mürettebat da artık daha fazla savaşmak için bir sebep görmedi. Gemilerini Deniz Surlarının önündeki kyya yanaştırdılar ve ganimet elde etme ve yağma için yapılan yarista geri kalmamak için ellerini çabuk tuttular. Bu ise, Hristiyan donanmasına limanın ötesindeki Boğaziçi sularına geçis yapabilmeleri ve rahat bir kaçış imkânını verdi ve böylece oradan güneye doğru yelken acip kurtulmalarını sağlayacaktı. Her bir geminin dört yüz civarında kişi taşıdığını göz önünde bulundurduğumuzda da bu donanmayla yaklaşık 6.000 insan kaçabilmişti ve bunlann çoğunu Venedikliler ve Cenevizliler oluşturmaktaydı" Gemiler ayrıldığında Haliç boyunca sahil kısmı, gemi mürettebatına gelmeleri ve kendilerini kurtarmaları için yalvaran insan kalabalığıyla doluydu. Çok az kimse kayıklarla görece daha güvenli olan Pera'ya geçmeyi başarmışlardı fakat çoğu kimse için kaçış imkânı yoktu. Onların kaderleri kölelikti. Ortada savunma diye bir sey kalmayınca galip askerler artık öldürmekle ilgilenmediler ve onun yerine köle pazannda yüksek fiyata satabilecekleri sağlıklı tutsaklar ya da karşılığında yüksek fidye alabilecekleri kimseleri aramaya başladılar. Çocuklar ve kadınlar özellikle değerliydi. Sokaklarda yakalandılar ya da evlerden ve sığındıkları katedrallerden sürüklenerek çıkarıldılar. Ayasofya katedraline sığınan kalabalık buranın da kendileri için bir sığınak olmadığını anladı, Türk askerleri katedrale ulaştıkları zaman kapıları kırdilar ve kurbanlarımı birer birer dışarı sürükleyip çıkardilar. Venedik mahallesinde mahzenlere saklanan tacirler de benzer muameleye maruz kaldılar ve çok uzun zamandan beri sahip oldukları imtiyazın onlara şimdi pek bir yararı yoktu. Kimileri toplu halde gemilere dolduruldular ve diğerleri satılacakları âna kadar tutulmak üzere Kara Surlarının dışındaki Osmanlı çadırlarına tıkıldılar.
Mehmed'in soğukkanlı askeri mantığının arkasında muazzam büyüklükte bir demografik facia bulunmaktaydı. Şehirdeki herkes için berbat sonuçları olan tek bir darbeyle bütün toplum ezilip yok edilmişti 1453 senesinde Konstantinopolis'in nüfusunun kadın, çocuk, yaşlı ve bütün yabancı tacirler dahil olmak üzere elli ila altmış bin civarında olduğu tahmin edilmekteydi. Öldürülmemiş ya da şehirden kaçmayı başaramamıs olanlarmn kaderlerinde onları bekleyen ilk şey esaret ve kölelikti. Uzun dönemde toplumun ayaktakımı olarak vasıflandırılan kısmı, gelecek on yıllar içerisinde Hıristiyan ve Müslüman âleminin dört bir yanına dağıtılacaktı Mehmed'in Konstantinopolis'i terk ettiği esnada şehrin Hıristiyan sakinleri de sehirden ayrılmıştı. Pek çoğu büyümekte olan bir esir pazarının olduğu ve zincire vurulmuş esir gruplarının sokaklarda dilenmesinin bilindik bir manzara olduğu Edirne'ye doğru yola koyuldular.
Bu tutsakların büyük çoğunluğu hayatlarının geri kalan kısmını ailelerini, evlerini ya da memleketlerini bir daha göreceklerine dair bir ümit ışığı olmaksızin geçireceklerdi. Zengin ve bağlantıları olanlar için ise bir çıkış yolu vardı. Bu tutsakların sahip oldukları varsayılan öneme uygun olarak belirlenen bir fidye karşılığında aileleri onları özgürlüğüne kavuşturabilirdi. Venedik'te onlara yardım edecek aileleri ve hükümetleri olan yirmi dokuz seçkin Venedikli mahkům için bu çabucak ayarlandı ve bunlar bir yl içinde evlerine döndüler. Bunların fidye paraları 800 ila 2000 duka arasında değişmekteydi. Buna rağmen şehrin savunmasında Altın Kapı civarındaki birlikleri komuta eden Catarin Contarini için ölümün elinden yakasını kurtarması için fazladan 7000 duka altının verildiği rivayet olunmaktaydı. Tacirler ve askerler gibi daha alt sosyal seviyeye sahip Venedikliler için fidye parası 10 ila 40 duka arasında değişmekteydi. "
Devamında dediğiniz gibi Anadolu'dan ve Rumeli'den taşınacak halk İstanbul'a yerleştirilmiş. Kitapta o bölümü bulamadım ama hatırlıyorum :)
Kahve demliğinin altında köz koymak için bir hazne var, sıcak tutuyor kahveyi uzun süre.
Yeni kesfettim. Mükemmel. Tesekkür ederim.
inanamiyorum jahreinden izlemistim sizi tekrar bulduğuma çok sevindim
çizimleri durdurup izleyenlerdenim :) ve hatta çizenlerdenim.Harika bilgiler teşekkür ederiz
Türk evinde akşam yemeği kısmı ağzımı sulandırdı🤤
"Ne var? Annem de hep kelime uydurur."
- Ceren Sungur
Biz hala etli yaprak sarmasını yeşil erikle pişiririz. Enfes olur… bilmeyen varsa mutlak denemenizi tavsiye ederim.
Pogacayı MAYASIZ yapın. Mayalı cabuk ekşir ve bayatlar.
Yarım su bardağı sıvıyağ 1 yumurta 1 su bardağı süt
1 tatlı kaşığı tuz 1,5 çay kaşığı toz şeker 3-4 su bardağı un
1 paket kabartma tozu… yogurunca yarım saat gibi uzerini kapatıp hamuru dinlendirin… sonra içine peynirli vb harcı koyup hamuru kapatın uzerine yumurta sürüp bir de firında biraz bekletin (10 dk kadar) asla sıcak fırına koymayın. Hamur fırınla birlikte ısınsın. 170-180 derece iyidir.
Iğrıp da trol benzeri buyuk bir tür balık agı…
Emeğiniz için çok çok teşekkür ediyorum. Kanaldan çıkamıyorum 2 gündür.
Çok güzeldi, çok teşekkürler ❤
Ağzınıza emeğinize sağlık çok teşekkür ederiz Allah razı olsun❤❤❤❤
Çok harika bir içerik hazırlamış emeğine eline diline sağlık.
Poğaça tarifi:
Yarım paket kuru maya(mayayı 1 bardak suyla 15 dk aktifleştir)
1 yemek kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1,5 ya da 2 su bardağı süt
1 su bardağı sıvı yağ
2 adet yumurta akı (sarısı üstüne)
Göz kararıda un, 7 bardak yetiyor bende. Kulak memesi kıvamı olana kadar yoğur. 1 nemli bezle üstünü kapat 1 saat beklet o sırada içini hazır et. İçini koyup susamlayıp önceden ısıttığın fırında 25 30 dk 180 derecede pişir. Şimdiden afiyet olsun 😅😀
16-18 yy da İstanbul neresi? Emin değilim Kadıköy, Suadiye gibi Anadolu tarafı İstanbul sayılmıyor sanırım. Muhtemelen daimi takipçileriniz bu bilgiye sayenizde sahiptir. Güzel konular seçiyor ,zengin bir içerikle sunuyorsunuz. Sunum becerinize ise bayılıyorum. Tüm emekleriniz için teşekkürler.
Başlarda bahsettim biraz ama pek vurgulamadım galiba, surların iç kısımları İstanbul tabii fakat seyyahların verdiği bilgiler, sur içinde olup bitenlerden ibaret değil sadece.
Harikasınnnnnnn emeğine sağlık canım benim ❤
Lokum pohaçanın püf noktası suyla yapmamaktır. İçine krem şanti (krema yani işte yağlı süt, tereyağ yaptıkları krema) [sorry Türkiye'de yaşamıyorum😭]
Labne peyniri. Mayayı çok koymasan da olur. Ezilmiş patates 4/1 oranınca da güzel yapar hamurda... hepsini aynı anda yaparsan 10/10 olur
Thank me later Ceren'cim🤌
Her dk sınıf her saniyesini izledim ve keyif aldım.
Biraz geçte keşfetsek bile gerçekten keyif aldım 2.5 saatten :)
"Hoca değilim." dediniz ama benim için veren herkes bir öğretmen yani hocadır küçük bile olsa bu bilgiler..
Başarılarınızın devamını dilerim like ve abonelik desteğimi verdim nacizane umarım emeklerinize bir nebze karşılıktır size HOCAM iyi çalışmalar tekrardan 🙏
Yayınlarınızı izliyor ve çok beğeniyorum. Mesleğim gereği bir bilgi paylaşmak istiyorum. İstanbul da evlerin ahşap olması, daha önceki depremlerde taş evlerin yerle bir olmasından sonra gelişmiş ama bu defa yangınlar sorun olmuş.
Taş evler aslında daha dayanıklı olur diye düşünmüştüm ben ama. Ahşap ev mi daha dayanıklı depreme?
o kadar zevk aldım ki izlerken :) Çok teşekkür ederim
ÇOK İYİ VİDEO YA İZLEMYE KIYAMADIM
Merakla beklediğim ve yine çok keyifli bir yayındı. :)
Bahsettiğiniz bedestenler kapalı çarşı içindeki bölümler . küçük bedesten esir pazarı olarak kullanılıyormuş şimdilerde antika eşyalar satılıyor .Nuruosmaniye kapısına yakın biryerde
1:24'teki bir Saka, yani su tasiyicisi. Sirtindaki tulum ama " kirba" deniyor.
Harikasın Ceren.
01:23:29 kaymak satıcısı solda, sağda sebze satıcısı marchand de legumes
Sizi yeni keşfettim 😊
Aşırı ilgimi çeken bir konu olmuştur Osmanlı gundelik yaşami. Harika video olmuş Ceren Hanım elinize sağlık.Acaba 20yy başı Osmanli donemi , 31 Mart Olayı , İttihat ve Terakki idaresi, 2. Meşrutiyetin ilani ile ilgi video gelir mi ? İnternette O döneme ait bir çok görüntü ve ses kaydı mevcut. Benzeri güzel bir içerik olabilir. Saygilarimla iyi çalışmalar.
Mütevazi değil mütevazı.❤
çok emek, teşekkürler...
Süper içerik ❤
Super bir video.balik avlama teknigi ilk defa gordum duydum.
Bayıldımmmmmm. Çok güzel. Ağzınıza sağlık :)
01:08:23 İstanbul'da Bakırcılar Çarşısı var, Eminönü'nde
bıçkın delikanlı şiiri o kadar iyi ki
Mrrhsba
tEŞEKKÜRLER. dİNLERKEN SIKILMADAN DİNLEYEBİLİYORUZ. eMEĞİNİZE SAĞLIK.
Çok güzel bir video , yaşadığımız yeri bilmemek ne kadar kötü
39:42 adamlar bize sığır demiş şaka gibi :D
çok kaliteli program olmuş hodjam
Hamallar bir nevi Çin'de de var aslında. Onlarda da insanlar hamallık yapardı. Filmlerde gördüğüm kadarıyla yani doğruysa tabi. Çek Çek arabalarıyla at yada hayvan yerine insan kullanılıyordu. Yani yaya taksi diyebiliriz. Oda bir nevi hamal gibi.
Varolun. Emeğinize sağlık.
ya ablaaaa çok tatlısınn hele gülünce çok tatlı oluyosun 😍😍😍
Teşekkürler.
Emeginize saglik
Ankara tarihi de yaparmisiniz
Kalede Galatlar yaşıyormuş
ŞEHRİN ZULASI isimli bir kitap vardi
Videoları sanki bir ders videosuymuş gibi izliyorum yazmayı planlıyordum ama ben ders videolarını bu kadar dikkatle izlemiyorum.
Elinize, emeğinize sağlık
bu tarz daha çok video gelirse harika olur
HAŞHAŞLI ÇÖREK ( 1 Tepsi )
( Un, kaba konup ortası havuz olacak şekilde )
4 Su B. UN
1 Su B. SÜT (ılık)
½ Su B. SU (ılık)
1 Paket Kuru Maya
2 yemek kaşığı şeker
15 Dk. karıştırılıp üstü örtülüp bekletilecek.
------------------------
2 yumurta (birinin sarısı ayrılıp üstüne sürülmek üzere)
1 Su B. Sıvı yağ
1 Çay Kaşığı TUZ
2 Su B. UN ( Una göre ilave gerekebilir. Ele yapışmaz yumuşak hamur kıvamı)
Yoğrulan hamurun üstü örtülüp oda sıcaklığında 45 dakika bekletilir.
Haşhaş İşleme İçin:
250 gr haşhaş (yaş)
100 gr eritilmiş ılık tereyağ
(isteğe göre 2 yemek kaşığı şeker)
Bekletilen hamur el ile açılabildiği kadar açılır. Ne kadar inceltilebilinirse o
kadar iyi. Haşhaşlı karışım her yerine sürülüp rulo yapılır. Dilimlenip
tepsiye dizilir. Bu şekilde de 20 Dakika bekletildikten sonra üstüne
yumuta sarısı sürülüp fırına atılır. 15 dakika önce fırın, alt-üst
ayarında 200 dereceye açılıp, ısınması sağlanır.
15 - 20 dakika pişirilir.
yine koca imparatorluk tarihinde olmamiz gereken yere geldik: yemekler
Merhaba, mutlaka biliyorsunuzdur ancak Cuma selamlığı bahsi devam etmemiş olabilir. Ben izleyiciler için bir ekte bulunayım. 3. Murad gibi istisnalar olsa da Cuma Selamlığı, İmparatorluğun sonuna değin hemen hemen tüm Sultanların iştirakiyle yapılmıştır. Cuma namazı için Ayasofya tercih edildiğinden ve Topkapı'ya sadece 100 metre uzaklığında olması sebebiyle bunun yapılması çok kolay olmuştur. Julia Pardoe Sultanlar Şehri İstanbul kitabında 2. Mahmud'un Cuma Selamlığına katıldığını ve uzaktan baş oynatarak selamlaştığını söyler. Abdülmecid, Abdülaziz ve 5. Murad zamanlarında Bezm-i Alem Valide Sultan Camii; Sultan Hamid ile Vahdettin ise Yıldız Camii'ni kullanmışlardır. Abdülhamid'İn Cuma Selamlığına dair bir video kaydı bulunmaktadır ayrıca selamlığa dair fotoğraflar ve baskılı eski kartpostallar bireysel koleksiyonerlerce toplanmaktadır.
Bu yayında ayrı bir güzel olmuşsunuz görülmeyi
en zevkli bölüm bu kesinle
29:01 biz buna giresunda kül çöreği diyoruz tam olarak aynısını tarif etti
Melchior Lorck'un çizimleri beni de çok etkiledi insanın çizim yapası geliyor
2:16:52 avrupalılar farkında olmadan övmüşler türkleri :D
Cok harika bir anlatim 👌
1:18 bazı sokaklar çok dar olduğu için İstanbul’da hala hamallar var.