bazen bir hiç olduğumu düşünüyorum. kimseye hiçbir şey verememiş, hiç kimseden hiçbir şey alamamış gibi. bazen de çok amaçlı kullanıldığım kanısına varıyorum. işte amele, evde kadın, çocukta anne, aile de evlat, kalabalıkta bir fazla.. bazen uğruna bir şarkı yazılmış aşık olunan bir kadın gibi. bazen de çöpe atılan değersiz bir gazete kağıdı gibi.. bazen ölebilecek kadar çok seviyorken an geliyor sesini duymaya tahammül edemiyorum. bazen canım çıkacakmışcasına özlüyorken, dokunduğumda buz kesiyor yüreğim. bazen kalbim kaburgamdan fırlayacakmış gibi heyecanlanırken, an sonra ölü bir beden oluveriyorum. hayatta aslında çok fazla şey yaşayıp hiçbir şey yaşamadığımızı fark ediyorum. bunlar çok garip duygular.. kafamda milyonlarca cümleler kurabiliyorken şuraya iki kelime yazmaktan aciz kalıyorum bazen.. neye inanacağımı neye güveneceğimi bilemiyorum, doğruyu bulmakta zorlanıyorum. nefesim kesilene kadar koşmak isterken, kalkıp su içmeye gidecek mecalim kalmıyor bazen. aslında bir çok şeye sahipken, hiç bir şeyimin olmadığını fark ediyorum. sevdiğini söyleyen ancak tam da bileklerimi kestiğim günlerden kalma duygularla boğuşurken kimseyi bulamıyorum yanımda.. gardırobumda yüz parçadan fazla kıyafetim varken, her sabah hiç bir şeyim yok diyebiliyorum mesela.. o çok sevdiğim giydiğimde beni mutlu eden topuklu ayakkabımı atmaya kıyamayıp, görmeye tahammül edemiyorum. onlarca kez dinlediğim şarkı o ilk tadını vermiyor şimdilerde. ve anlıyorum ki maddi olarak neye daha çok sahip olursak maneviyatımızı azar azar kaybediyoruz. bisiklete binmenin verdiği mutluluk oluşmuyor elmacık kemiklerimizde. gizli gizli şeker yemenin verdiği heyecan. salıncakta daha hızlı sallanıp bulutlara erişebileceğimizi düşündüğümüz o umut. saklambaç oynarken sobelemeye kıyamadığımız dostluklarımız da yok sanki. okul zamanı hafta sonunu iple çektiğimiz, pazartesiyi heyecanla kucakladığımız samimiyetimiz. yamalı kıyafetlerimizi saklayamamanın utancı.. bayat ekmekle yapılan yumurtalı ekmeğin verdiği o lezzet. bir de kayıplarımız var tabi.. yüreğimizi toprakla üstüne örttüklerimiz, yüreğimize duvarlar ördüğümüz. yaşamakla ölmek arasında ki o köprüde asılı kalışlarımız.. hangisiydi kötü olan? özlem içinde acı çekerek sırf yaşamak için yaşamak mı? kabullenip, duygusuz yaşamak mı? yanlış zamanda yanlış gezegene gelmişiz gibi. tam da bileklerimi kestiğim günlerden kalma duygularla boğuşurken olacak iş miydi şimdi? tanrı bizi affetsin... bircan
şarkının ilk dakikaları hep alttan almamız. Ortaları ise çığlıklarımız. Ve sesimizin ne kadar yüksek olduğunu umursamayanlara sonunda ölümünde olduğunu anlattı.
"Kimse duymadan ölmeliyim Ağzımın kenarında Bir parça kan bulunmalı. Beni tanımayanlar, "Mutlak birini seviyordu." demeliler. Tanıyanlarsa, "Zavallı, demeli, Çok sefalet çekti.." Fakat hakiki sebep Bunlardan hiçbirisi olmamalı." - Orhan Veli Kanık
“Birileri bekliyor gelmesini, birileri uğurlamış çoktan Birileri bilmiyor daha zaman ne değerli, birileri geri getirmeye uğraşıyor her gün bıkmadan Birileri yeni anılar biriktiriyor, birileri her bir hatırada daha çok hatırlıyor Birileri duyabiliyor kalp atışlarını, birileri yanıbaşındaki fotoğraflarını öpüp huzur buluyor ancak Birileri iyileşmiş devam ediyor yoluna, birileri takılıp düşüyor...”
kaç gece ölümden döndümbu şarkıyla kaç gece güneşi gördüm kaç gece boğazım düğümlendi bu şarkıyla kaç gece uykusuz kaldım barış abi şarkı bana umut veriyor
Şimdi ben niye ağlıyorum? Niye defalarca bu kodumun şarkısını dinliyorum?İnanın bilmiyorum. Bana eski sevgililerimi hatırlatıyor.Hepsinden bir şeyler kaptım ve bu şarkıyı dinlemek bana zevk veriyor.Sırf aşağılık ayyaş bir durumda olduğum içindir belki. Elimde şarap bardağım ile defalarca masaya(eski dostların hatrına) vurup kadehimi yudumluyorum.Sonra bu şarkıyı dinleyip geleceğe bakıyorum, hiç bir şey düşünemiyorum. Sadece bu şarkının anını düşünüyorum, geleceğe bakamıyorum,üzülüyorum geleceğe bakamadığım için ama belki de geçmişe bakmam gereklidir ve bu şarkı ile,her şarap içişimde o anlara dönmeliyimdir bilmiyorum.Belki de sizlere tekrar teşekkür etmek istiyorumdur bilmiyorum. Mehtap ile Mehmet gibi, Ölüm gibi, Yaşam izleri gibi, bir çok şarkıyı yansıttığınız için iyi ki varsınız...
Bana ölüm gibi gelen bir günde yüklemişsiniz abi şarkıyı. Ölün gibi şarkı olmuş ve ölüm gibi dinledim. Hani bazı şarkılar vardır, "bu şarkıyı dinlerken intihar etsem ölümü onurlandırmış olurum" diye düşünürsün. O tatta bir şarkı olmuş. Bundan böyle içerken başka şarkı dinleyemeyeceğimi düşünüyorum. Ölümü ölümle taçlandıracağım. Önceki şarkılarınız güzeldi ama dinleye dinleye sıkılmamak için telefonuma indirmiyordum. Bu istisna oldu, bunu indirdim ve yüksek sesli kısmını zil sesi, içinden seçtiğim bir kac saniyelik bölümü sms sesi yaptım. Yani artık hep yanımdasınız. Sanatınıza bu şarkıyla âşık oldum. Tebrik ediyorum sizi, seviyorum sizi.
Ben intihar ederken bu şarkıyı açmak için dinlemezdim. O gürültüde kulaklığı takar, bu şarkıyı açar, odama gider, bir kitap alır ve okurdum. Sen de bu şarkıyı ölümle değil, sevdiğin bir kitabın herhangi bir sayfasında dinle.
büyüyemedim çocukluğum ellerimden uçup gitti bir balon gibi öylece izledim susma, kapatma gözlerini gitme ölme diyemedim tartsak kim bilir kaç ton gelir yokluğunun ağırlığı omuzlarım çürüyor kimi zaman hatta çoğu zaman üşürken içim ağustos ayında bile gözyaşlarımın sıcaklığıyla ısınıyorum senin ellerin gibi değil ama sana sarılmak gibi değil biliyorum geri gelmeyeceksin saçlarımı tekrar örmeyeceksin önlüğümün yakasını düzeltmeyeceksin ya da işten gelirken küçük çikolatalar almayacaksın bana hasta olmayayım diye ki hep olurum dondurmama paydaş olmayacaksın mesela gözlerim hep seni arıyor milyon tane insanın olduğu şehirde yapayalnız hissediyorum bi başına öylece üşüyorum ağladığımda çok üşüyorum ve bazen an geliyor gözyaşlarım bile ısıtmıyor beni tanrı affetsin çok defa istedim ölmeyi ölümün ışığına uzanıp huzura ermeyi..
Yorum olsun diye söylemiyorum cidden düşündüklerim bunlar. Bana Low'un Lullaby şarkısını hatırlattı nadir şarkılardandır o kadar süre sıkılmadan her defasında etkilenerek dinlediğim. Kesinlikle ikincisi hatta bundan sonra hep bu olacak gibi. Gece gece mahvettiniz ama helal olsun be abi yemin ederim ki
O içindeki sürekli haykıran, seni her gece rahatsız eden ve hiç susmayan sesi low lullaby gibi parçalarla susturabiliyoruz değilmi, ne olduğunun farkında değiliz bile. Öğrenmek için ölümü bile göze alacağımız o his. Her akşam her saat her dakika her salise. Uyuyana kadar haykırıyor, ağlıyor ya içimizde. Bunuda şak diye ağzına tıkıyoruz ya bizde, dönüp ruh halime şöyle diyorum ''Vay amına koyim.''.
Ne zamandır dinlerim bu şarkıyı low - lullabye benzediği için, yorumlara bakmamıştım da, oysa aynı ülkede yaşayıp benimle aynı şarkıları dinleyen ne çok insan varmış, değerlisiniz gençler
@@senakaplan1178 değerli olmuş olsaydık lullaby dinletir miydi hayat? kaybolur muyduk o ıssız gecelerin kimsesizliğinde? yanı başımızda yalnızlığımızdan başka kimsenin olmayışıyla kıvranır mıydık yatakta? kulaklarımızı sağır eden sessiz haykırmalarımızla yaşamak zorunda kalır mıydık? bu dünya için bir değerimiz yok, bu dünyanın da bizim için bir değeri yok. bir hiçiz, hiçbir yerdeki hiçbir şeyiz. değerli değiliz.
Bugün tamda geride bıraktıklarımı düşünüyordum. Franz kafka sevdalısı bi arkadaşımın, eski bi arkadaşımın sevebileceği bi kitabı aldım kendime. Fotoğraflarına baktım mutlu gibiydi. Sanırım hayatına devam edemeyen bir tek ben vardım. Yalnızlık bu "ölüm" gibi bişeydi.
Seda’nın da acı haberi geldikten sonra kendimi burada buldum. Keşke bu dünyanın melekleri olmaya devam etselerdi. Dertlerimi bazen gereksiz abarttığımı anladım. Neyse... Buraya onlar için geldim. Konuyu kendime bağlamayacağım. Çok üzgünüm. Huzur içinde yatmaları dileğiyle... Ve sana not Mustafa : Dünyada ölümden başkası yalan.
2 sene geçti, 3. seneyi dolduruyoruz hâlâ hiçbir şey değişmedi. Yine deprem ve yine yitip giden insanlar... 2 sene önceki yorumumda melek güzellemesi yaptım fakat artık bunu yapmayacağım. O güzel insanların, ihmalkâr insanlar yüzünden yitip gitmesine artık dayanamıyorum. Bir daha gelip gelmeyeceğimizi bilmediğimiz bu Dünya'da hayalleri olan insanların, bir başkasının sinsi çıkarları, ihmalleri yüzünden yitip gitmesine dayanamıyorum. O insanlar gittikten sonra yerine gelecek adalet ne o insanları geri getirecek ne de ateşin düştüğü evin acısını dindirecek. Bu Dünya'da yaşamaktan, nefes almaktan, beğenmezlik yaptığım her andan utanır oldum. Bu durumdan sorumlu olanlar utanmazken ben utanır oldum. Gidenin arkasından güzel şeyler söylemek nafile. Ne o bunu biliyor ne de bir şeyler değişiyor... Gidenler için değil de arkada kalıp da buna sebep olanlar için bir lafım var. Bir şeytan varsa o da sizsiniz! Adalet ne zaman gelir, siz ne zaman hak ettiğinizi bulursunuz bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var: Meleklerin değil, şeytanların olduğu bir Dünya'da yaşar olduk. Yazıklar olsun size. 09/02/23
İntihar etme hissine kapılıyorum sonra intihar edersem bi daha dinleyemem deyip vazgeçiyorum. bu yarattğınız dozu yüksek notalar için teşekkürler Bando...
Bir süredir hayatımı düşünüyorum. Aldığım kararları, arkadaşlarımı, ailemi.. Kabullenemediğim bütün gerçekleri acımasızca yüzüme vurdum. Yapmam gerekiyordu, yaptım. Tek derdim sevilmekmiş. İnsanlar beni sevsin diye istemediğim şeyleri istiyormuş gibi yaptım. Çok fazla fedakarlık yaptım. Karşılığında aldığım ise sadece benim üzülmem, göz yaşlarım, uykuya dalmamı zorlayan düşünceler, güven kırıklıkları, hayal kırıklıkları. Çok fazla yıprandığımı fark ettim artık. Yeni bir insanla tanışmak istemiyorum artık. Kendimi uzun uzun anlatmak istemiyorum. Sanırım her şeyden epeyce uzaklaşmanın zamanı geldi. Benim için en doğrusu bu. 21.12.2020 15.14
hem kendin hem de başkaları için mavisizsin. kendine hapis bıraktıkların sana, sen de kendine hapis bırakmaya mahkumsun. yalan olsa bile özgürlüğü, yani maviyi kendinden çaldın. Tebrik ederim, İkarus gibisin.
2017de dinlerdim bu şarkıyı günlerce yorumlarda ağlayarak gezerdim. Bugün tekrar aklıma düştü tekrar gezeyim dedim yazına denk geldim sonra tarih ilişti gözüme. Yazıda kendimi buldum tarihte de doğum günümü..
@@begumcrakoglu3722ben de düştüm yine bu şarkıya 2020de ss almışım bu şarkıyı google fotoğraflarda buldum tekrar bi geliyim dedim ve farkettim ki hala bu dünya denen illetin içinde bişeyler başarmaya çalışıyoruz ama ölümün her an geleceğini unutarak
Lütfen ama lütfen. Bir gün gelip birileri şuradan geldik,şu diziden geldik demesinler. Lütfen herkes bilmesin bu grubu. Biz raporsuz ruh hastaları olarak bir kalalım burada.
Hissizleşiyor insan büyüdükçe. Büyüdükçe tanıyor kendini tanıdıkça uzaklaşıyor kendinden. Kendini yitirdikçe sonuna yaklaşıyor kendinden uzakta kendine kavuşmak. Ölüm ne garip bir şey. Her güne umutla kalkıyor insan gecesinde kalkamayabilirimi düşünerek yattığı yatağından. Bir nefes sonrasının garantisini bilemeden hisler duyumlar duygular yüklüyor benliğine ve seviyor. Sevmek... Ölümü sevende var yaşatmaya çalışırken yaşamayı sevende var parmaklığın ardında kendini ararken. Sövende var aldığı nefese şükreden de. Ölüm ömrün düşman kardeşi. Bir hocam hayatla alakalı şunu söylemişti. Ölüm iki nefes arası uçurum demişti. Acaba o uçurumun kaçıncı metresindeyiz? Aşkın hüznün kederin sevincin umudun öfkenin olduğu bu dünyada bizim kaç metremiz kaldı çakılmaya. Ölüm ilk tınısından son sesine kadar ifadesini anlattığı şeyi kalplere kazdıran bir şarkı. Seviyorum seni bondocum iyi ki varsın...
Beylik laflar etmeyeceğim. Gözlerimde yaş, aklımda hayalin, kalbimde sevgin var. Olur da bir gün yanımda olmayı seçersen, serçe parmağından öpeceğim seni. O güne kadar, kendine iyi bak, su içmeyi ihmal etme.
Yaşamın bir yerlerindeyiz hepimiz Kimisi sevdiğinin sıcacık göğsünde ararken huzuru Kimisi rakı bardağının dibinde bulur. Gerçi hayat bu ya, hep insana birşeyleri aratır. Taki ölüme kadar.
"doğum" meselesini çözemeden, kabullenemeden, dünyaya alışmadan "ölüm" rahatlığını hissedebilmek... doğumdan öncesini düşünmek ızdırap, dünyaya gelmek ızdırap, ölüme yaklaşmak fevkalâde bir rahatlık. doğum ve ölüm son nokta, doğuma yaklaştıkça bir boşluk ve ölüme yaklaştıkça bir anlam. her ne olursa olsun, hiçbir şey beni şaşırtmayacak. bitiyor...
Bu şarkıda kaçıncı ağlayışım bilmiyorum. Çığlık çığlığa nefesim bitene kadar agladigim kaçıncı sefer bilmiyorum. İçimdeki acının sesi gibi hissettiriyor bu 'ölüm" bu şarkıyı dinlerken sayısız kez canımı alsınlar diye dua ettim. Kırık bir parçayı tamir etmeye çalışacak kişi megersem daha da parçalara ayırirmis. Hislerimle tercüme olan bu şarkı için teşekkür ederim
bu 2. yorumum ilkinde bir anı anlatmıştım. 3 kişi ağlamıştık bu olağanüstü şeyi dinlerken. 'Zaman en başta bize bir miktar verildi ve o bittiğinde cebimizdeki ölüme sarılacağız.' O yüzden yaşamı iyi tanıyın, değerini güzel verin. Herkesin bu dünyaya gelme amacı vardır, onu bulmaya çalışın. Öldükten sonra ne olacağını bilemiyoruz ve bu parçada bu bilinmezlikte yol alıyor. Ölmeyi çok istiyorum. Zamanı geldiğinde ölümden korkmayacağım, onu kucaklayacağım ...
Hayatımda kalmasını istediğim ve bir şekilde yolumun ayrıldığı insanların yasını tutarken daha önce dinlemedigim ancak o yas sürecinde beni içine alan şarkılar oluyor. Bu şarkı ile de yolum bir yas sürecinde cakisti. Gözlerimi kapatip yasadiklarimizdan çok yasayamadigimiz şeyleri düşünüyorum. Yaşanması mümkünken yasayamadigimiz seyleri. Onu çok özlüyorum, bana hissettirdiklerini çok özlüyorum. Ama hiçbir anlamı yok vazgeçti benden. Bunun benim için belki de daha iyi olduğunu biliyorum. Çünkü bu kadar kolay vazgecilmez olmasını istedigimiz şeyler için cabalamamiz gerekir. Yeterince istemediği düşünüyorum. Ona hissettiklerim ne zaman geçecek bilmiyorum ama ben ne zaman bu sarkiyi dinlerken aklıma artık o gelmezse geçtiğini bilicem. Yine de bir dilek bırakmak istiyorum. Ona olan hislerim gecmeden gelsin yanıma hayalini kurduğumuz her şeyi yasayalim bu kez üzmeden, kırmadan. En çok da cabalayarak.
Bazen ağlarsın,kimse duymaz ya hani Çığlıkların nefesini keser Yaşamak bile öldürür seni Kimse görmez seni Bir şey anlatamazsın kimseye Halbuki diyecek onca şey varken İçini yakar bitirirsin Yavaş yavaş tükenecekken Yalnız yalnız bitersin. İçindeki karanlığın sessizliğine gömülür gidersin...
geçen sene konservatuvarların tiyatro bölümüne hazırlanırken dram tiratları oynardım evimde. arkaya mutlaka bu şarkıyı açardım ve hüngür hüngür ağlardım. bu sene yine sınavlara birkaç ay var ve yine aynı şekilde hazırlanıyorum. sahnede bir karakter canlandırırken kendimi öldürüyorum sayende.
Yıktığınız o güzel hayatın enkazından yazıyorum Aşk bandosunun sihirli notoları kulağımda Beynimde ise baş döndüren bir ölüm hazzı Beklemeyle geçen bir ömrün son demleri Duraklarda otobüs Bankalarda sıra En çokta bir küçük baba sevgisi Bekledim. Çok bekledim çok sıkıldım ama Vazgeçmedim Keybetmekten nefret ettim Yeri geldi şuurumu kaybettim. Bazense aynada kendimi Deli gibi kaybettim ben Kumar oynamayı hiç merek etmedim Kendi kendime çok zor zar attım En büyük kumarı ise kendimle oynadım Onu da kaybettim Bu dünyada bir haltı kazanamadım Çünkü ölüm varsa kazanmak yoktur Çünkü ölüm varsa mutluluk yoktur Aslında ölümün olduğu yerde hiç bir şeyin Önemi yoktur... 20.04.2018 00:15
@@ryf9931usta hayat çok ilginç. Sen cevap atana kadar çoktan unutmuşum o zamanları. Şuan keyfim gayet yerinde, böyle şarkı türküyle bozulmayacak kıvamda. Ama güzel nostalji oldu sağolasın :)
bu efsanevi yapıtı keşfedeli nerdeyse 1 sene oldu fakat hala her dinleyişimde tüylerim diken diken oluyor. sözsüzde çok şey söylenirmiş onu öğrettiniz teşekkürler
İsmim ahmetcan 20 yaşındayım Kahramanmaraş'ta yaşıyorum , öyle umutsuzluğa kapıldım ki artık hiçbir şey zevk vermiyor . Ailem onların istedikleri'ni yapmadığım için her gün söyleniyor, fazla mesai yapmadığım için patronum laf ediyor , sevdiğim kız sırf zengin olmadığım için yüzüme bile bakmiyor , arkadaşlarım akrabalarım onlar gibi olmadığım için benimle konuşmuyor . Yalnızlıktan gocunmuyorum ,sadece tek şunu söyleyebilirim ben ne yaptım . Artık kendimi suçluyorum bunların olmasının tek sebebi benim. Artık tek çarem İNTİHAR
Kelebeğin asla ölmek istememesi, Karganın dünyadan çekip gitmek istemesi gibi bir şey. İkisi birbirinin kaderine maruz, Ama kimse yanlış bir cümle yazamamış.
Bütün kötü anıların akılda canlanması ve sevdiklerinin sana yaşattıkları. Müziğin ne ara bittigni bile anlamıyosun. Bu şekilde devam edin.. Seviliyosunuz...
Dün akşam yıllar sonra O'nu gördüm tesadüfen şimdi ise bu melodiyi dinliyorum yine tesadüfen... İnanın... Yaşamak bile tesadüfen kaç milyon sperm hücrelerinin içinden...
16 yaşım hiçbir şey bilmeyen halim ve 17 yaşım her şeyi bildiği halde sonradan öğrenen yaşım. Sonrası yok büyüdüm yaşlar hep ilerledi ancak gözler kapalı bilinç yok.
Ölmek ne kadar zor olabilirki Zaten ölmeyecek miyiz ? Neyini zorluyoruz neden korkuyoruz. Neden hefedlerimize bir adım atmaktan çekiniyoruz Bunun sonu iyi yada kötü ne fark eder Birşeyi başarmak için birşeylerimizi feda etmek zorundayız Gerekirse acılara katlanmak zorundayiz Cevrendeki o boş insanları boşver ne dediklerini Kim derdiki telefon bulunmadan önce böyle bişey olabilecegini Delilik derlerdi sadece . Ama simdi hayalerin pesinden koşanlar Adlarını geleceğede yazdilar . Sen neden korkuyorsun ?
Bu şarkıyı ilk dinlediğimde 18 yaşındaydım. Yalova Üniversitesinde okuyordum. Bölümüm Aşçılıktı. Elif kız öğrenci yurdunda kalıyordum. Hala görüştüğüm bi arkadaşım, Ayşenur.. onunla ikimizin şarkısıydı. 5 yıl olmuş.. öyle aklıma geldi bi dinliyim dedim ❤️
To live is to die geldi lan aklıma. Ölümün hem sessizliği hem de çığlığı var şarkıda. Çok iyi ne diyelim, bunu yazmaya sebep olacak olay ne ise hüznünüzü paylaştık ağbi.
Her çocuk ağlar düşerken. Bazıları canı acıdığı için ağlar. Bazılarıysa anneleri kaldırsın diye ağlar. Her türlü ağlar bir çocuk. Çocuk, annesini kaybetdiğinde büyür, babasını yitirdiğindeyse kırılır. Bin parça olur. 'Annen melek oldu' derler hep. Fakat babam bana 'Annen ölümsüz oldu' dedi. Çok sevindim o an. Hatta o kadar sevinmiştim ki, gözyaşlarımı unutup, tebessüm etmiştim. Sonra garipsedim bu durumu. Annem yoktu. Kaybolmuştu sanki. Sesi yoktu, yüzü yoktu, kokusu... O bile yoktu. 'Annem ölümsüz olmasın, benimle olsun' dedim bir akşam babama. Babam durdu, düşündü. Ve sustu. Bu öğle bir susmaktı ki, bana bütün sorularımın cevabını vermişti. Sormadım bir daha. 'Annem gelsin' demedim. Kim sever ki ölümü? Kim sever ki ayrılığı? Kim ölümsüzlüğü istemez ki? Fakat ben istemedim. Ben ölümü seçtim, sırf annem dönsün diye. "Süveyda" kitabından kesit.
"her şey ya eskiyor ya ölüyor. ama sevdalar kaçıp gidiyor sanki, ne ölüyor ne eksiliyor, kayboluveriyor. anahtarlar, çakmaklar gibi değil üstelik, okul dönüşü çocuklar gibi."
güzel başlamadı güzel de bitemez. Hevesim de nefesim de kursağımda kaldı, pişmanlıklarım ve kör geçmişim ise her zaman ensem de bitti. bi dakika mutlu olsam ikinci dakika da hissediyorum o soğukluğu, peşimi bırakmayan leş kokusunu öyle bir kokuyor ki öz güvenimi yıkıyor, sevincimi alıyor, ruhumu daraltıyor, kalbimi acıtıyor. Yoruldum ve de bunaldım birbirini aratmayan günlerden, düne mi bakayım yoksa geçmişe mi? ya da hiç birşeyi düzeltmeyecek olan geleceğe mi?
Buckethead - Padmasana gibi hissi moruklar. Ne desem bilmiyorum. Eski sevgilim, armağan etmişti, sizleri bana. Fazla duygusalliktan, cekindim hep. Emeğinize ve yureginize sağlık. Evime bir çıkayım, sizi rakılanmaya, çağıracagım.
ben yaşayan bir cesettim. geldin, bu cesedi güzelleştirdin. bu cesede bi umut oldun. ceset umutlandı, ceset senin kollarında canlanabileceğine inandı. ceset çabaladı, ceset görmezden geldi, ceset sustu, ceset gözlerini kapattı, kendinden vazgeçti. ceset senin için her şeyi yapmaya hazırdı, sen zor anında, mutlu anında hep o cesede geldin. ama o cesedin sana gelmesine izin vermedin. ceset bunlara da göz yumdu. onun için her şey tamamdı. yeter ki bir ihtimal olsundu onun için. yine susmaya, acizliğinden konuşamayışlarına tamamdı. o ceset tam 12 gün canlanmaya inanabildi. o 12 gün her gece yarın gideceğinin korkusuyla yaşadı, ama mutluydu. kayboluşuna ara vermişti, sayende. ceset canlanmaya hazırken, belki de başlamışken tekrar öldü. 12 gün yaşadı, gömdün. canın sağ olsun.
Her şeyi birbirine karıştırdım. Doğruyu, yanlışı... Yine öğrendik ki insan her zaman yalnızmış. Hata etmişim, yanımda insanlar var diye. Yoklar, sanırım olmalarını da istemiyorum. Yalnızlığım aslında en büyük hediye bana. Eski hevesim kalmadı hayata. 01.03.2020 13.41
Saat olmuş 02:10 bir tiyarto oyunumuz var onu yazıyorum.Konusu Çanakkale Savaşı. Birden fark ediyorum arkada tam insanı ağlatıcak bir ritim özellikle de bu metin, bu savaşla. İnsan değerini bilmiyor ülkesinin ve sahip olduğu herşeyin örnek bu müzik ve grup. Her neyse Ecdadımıza bize bu hediyesi mi yadigarı mı desem bilemedim ama teşekkür ediyorum. Sonuna kadar sahip çıkacağız.İnşallah herşeyin hak ettiği değeri bulması dileği ile iyi geceler.
Şarkı kafamı öyle bi yere götürdüki bi an kafamı zor kaldırdım nasıl bi dokunmaktır bu hayran kalıyorum. Helal olsun size insanın kalbine dokunan nadir gruplardansınız.
Kandırılmışım galiba. Son bir haftadır çok sevdiğim insanlardan büyük darbeler yedim. Yok olmak istiyorum. Bu kadar canımın acıması normal mi? Neden yaptınız ki? Ben sadece kendi halimde yaşamaya çalışıyordum. Neden yıkıp geçtiniz beni? Ben sizi affederim de içimdeki küçük kız çocuğu affetmez. Sadece lütfen her şey bittiğinde geri dönmeyin. 27.12.2020
Buraya yazılanlar silinse de yaşananlar ve hissedilenler zihinden silinmez. Masum bir umut ve sevgiyle şarkını hissettirdiklerini aradım burda bulamadım haberi yok ben saklıyorum
Ah be bando. Şu an sevdiğim adam bugün evlendiği karısıyla beraber uyuyor. Bugün düğünleri oldu. Halay falan çektiler ben bunu dinledim durdum. Ben bi köşede ölümü dinledim durdum. Teşekkür ederim
Salieron mis resultados. El médico escribió "enamorado" de mi informe. Dijo que podría curarme. “Tu medicina está lejos” dijo. Le dije: "Está bien, dime el tratamiento". Escribió su nombre en el papel. Fue entonces cuando me di cuenta de que tenía una enfermedad terminal.
Söz vermiştim hatırladın mı? Her şey daha güzel mutlu gibiyim sanki. Bu gece gelip biraz eskiden yazdığım şeyleri okudum. O zamanları hatırladım. Hiçbir şeyi özlememiş olduğumu fark ettim. Hatta ne kadar yıpratıcı arkadaşlıklarımın olduğunu şimdi şimdi fark ediyorum. O zamanlar fazlasıyla üzülmüştüm ama iyi ki hayatımdan çıkmışsınız ki çok güzel insanlara yer açılmış. Buranın sessiz halini daha çok seviyorum. Hayatım nasıl gidiyor bilmiyorum be. Bazen kara bulutlar sarıyor etrafımı. Birazcık yağmur yağdırıyorlar. Islanıyorum, üşüyorum, korkuyorum ama sonra güneş açıyor. Tekrar harekete geçiyorum. Yaşamaktan vazgeçtiğim anlar olmuştu. Ama ben bu hayatı değil içindeki birkaç insanı seviyorum. Sevgim bu dünyanın kötülüğünden bile büyük. 12.05.2021
kırılmayı dert etmiyorum aslında. tekrar birleşememek çıkmaza sokuyor beni. kimi insanlar bir labirentin içinde yollarını bulmak için her ışığa yönlerini dönüyorlar, adım atıyorlar. kimi insanlar yolun sonunu buluyor, kimileri ise bu umutla hep yürüyorlar; içlerinde endişe, telaş ve biraz da karanlıkla, vazgeçmeden. ben sanki hep duvarlara çarpıyorum. her darbeyle ya düşüyorum ya da bir adım geri gidiyorum. ayağa kalkmak, geri gidip sürekli aynı noktaya varmaktan daha az yıpratıyor beni. aradaki o zaman dilimi hep içimi yakıyor; sanki kırılanlar dökülmüyor da büyüyüp daha çok batıyor.. bir bakmışsın, zaman geçtikçe büsbütün bir harabeye dönmüşsün. ilerlemek kelimesi anlamını yitirmiş değer yargılarımızda. üstelik bir başkalarının da önüne engel olur hale gelmişiz. hepimiz kendi labirentimizdeyiz aslında; bir bilinmezliğin içinde, başında durduğumuz yolu bildiğimizi sanarak.. ama yolumuzu bulamıyoruz.. geriye ilerliyoruz; her açıdan. kaybetmeden kazanılmıyor; kaybettiklerimizin yanında da kazandıklarımız bir anlam ifade etmiyor. böyle geçip gidiyor işte hayat.. önce başlayarak bir hevesle, sonra yönelerek ışığa, devam ederek.. duvara çarpıp yere düşerek, darbe yiyerek.. sonra bir bakmışız bitiyor her şey; yolun sonuna vararak, belki varamadan hala arayarak.. belki de vazgeçerek. saat 02:51, yedi aralık pzt
"Onları bırak!" dediğim zaman, "Kimlere sarılayım?" diyecektin; ben, zavallı Macide, sana kimi, neyi gösterebilirdim? Ben sana rehber değil ancak yoldaş olabilirdim fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk. Ve birbirimize yük olmaktan,birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu. Artık ayrılmamız lazım. Dediğim gibi, sana en küçük bir faydam olacağını bilsem her şeye tahammül eder ve kalırdım. Oysa selametin yalnızlıkta olduğunu görüyorum. İçimizdeki Şeytan
Yeni doğmuş kelebek elinde kum saati ölüm bekler Kanatları özgür gözünde korku, o günü bekler Bilmez misin kelebek,uçan kanat degil sensin Görmez misin elindeki ölümün değil yaşamın göstergesi
bazen bir hiç olduğumu düşünüyorum.
kimseye hiçbir şey verememiş, hiç kimseden hiçbir şey alamamış gibi.
bazen de çok amaçlı kullanıldığım kanısına varıyorum.
işte amele, evde kadın, çocukta anne, aile de evlat, kalabalıkta bir fazla..
bazen uğruna bir şarkı yazılmış aşık olunan bir kadın gibi.
bazen de çöpe atılan değersiz bir gazete kağıdı gibi..
bazen ölebilecek kadar çok seviyorken an geliyor sesini duymaya tahammül edemiyorum.
bazen canım çıkacakmışcasına özlüyorken, dokunduğumda buz kesiyor yüreğim.
bazen kalbim kaburgamdan fırlayacakmış gibi heyecanlanırken, an sonra ölü bir beden oluveriyorum.
hayatta aslında çok fazla şey yaşayıp hiçbir şey yaşamadığımızı fark ediyorum.
bunlar çok garip duygular..
kafamda milyonlarca cümleler kurabiliyorken şuraya iki kelime yazmaktan aciz kalıyorum bazen..
neye inanacağımı neye güveneceğimi bilemiyorum, doğruyu bulmakta zorlanıyorum.
nefesim kesilene kadar koşmak isterken, kalkıp su içmeye gidecek mecalim kalmıyor bazen.
aslında bir çok şeye sahipken, hiç bir şeyimin olmadığını fark ediyorum.
sevdiğini söyleyen ancak tam da bileklerimi kestiğim günlerden kalma duygularla boğuşurken kimseyi bulamıyorum yanımda..
gardırobumda yüz parçadan fazla kıyafetim varken, her sabah hiç bir şeyim yok diyebiliyorum mesela..
o çok sevdiğim giydiğimde beni mutlu eden topuklu ayakkabımı atmaya kıyamayıp, görmeye tahammül edemiyorum.
onlarca kez dinlediğim şarkı o ilk tadını vermiyor şimdilerde.
ve anlıyorum ki maddi olarak neye daha çok sahip olursak maneviyatımızı azar azar kaybediyoruz.
bisiklete binmenin verdiği mutluluk oluşmuyor elmacık kemiklerimizde.
gizli gizli şeker yemenin verdiği heyecan.
salıncakta daha hızlı sallanıp bulutlara erişebileceğimizi düşündüğümüz o umut.
saklambaç oynarken sobelemeye kıyamadığımız dostluklarımız da yok sanki.
okul zamanı hafta sonunu iple çektiğimiz, pazartesiyi heyecanla kucakladığımız samimiyetimiz.
yamalı kıyafetlerimizi saklayamamanın utancı..
bayat ekmekle yapılan yumurtalı ekmeğin verdiği o lezzet.
bir de kayıplarımız var tabi..
yüreğimizi toprakla üstüne örttüklerimiz, yüreğimize duvarlar ördüğümüz.
yaşamakla ölmek arasında ki o köprüde asılı kalışlarımız..
hangisiydi kötü olan?
özlem içinde acı çekerek sırf yaşamak için yaşamak mı?
kabullenip, duygusuz yaşamak mı?
yanlış zamanda yanlış gezegene gelmişiz gibi.
tam da bileklerimi kestiğim günlerden kalma duygularla boğuşurken olacak iş miydi şimdi?
tanrı bizi affetsin...
bircan
bircan arife karabiçek sen naptın be
Kısmen duygu paylaşımı yaptım :(
Tanrım O ölmesin,tanrı ölüyor. veda, 240118
İznin olursa kopyalayıp telefonuma ekliyorum , sırf kendim yazmaya üşendiğimden , en yakınını yazdığından
öldürdün beni kızım.. paylaşabilirmiyim yazını... altında adınla..
şarkının ilk dakikaları hep alttan almamız. Ortaları ise çığlıklarımız. Ve sesimizin ne kadar yüksek olduğunu umursamayanlara sonunda ölümünde olduğunu anlattı.
birşeyler karaliyordum, sonu mutlu bitecek gibiydi.
ne gariptir ki mutsuz başlamıştı.
nitekim mutsuz da bitti.
Ölürken hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçerse , jenerik müziği bu olsun abi vasiyetimdir ....
Şimal tamam
Low-Lullaby Balmorhera-Remembance Interstaller'ın soundtrack'i, bu... hepsi efsane
tamam aşkım
@@blacies2166 remembrance aralarında en iyisi bence ızdırap kadar taze bir ses var
@@ozgurdvrak310 kesinlikle
"Kimse duymadan ölmeliyim
Ağzımın kenarında
Bir parça kan bulunmalı.
Beni tanımayanlar,
"Mutlak birini seviyordu." demeliler.
Tanıyanlarsa, "Zavallı, demeli,
Çok sefalet çekti.."
Fakat hakiki sebep
Bunlardan hiçbirisi olmamalı."
- Orhan Veli Kanık
“Birileri bekliyor gelmesini, birileri uğurlamış çoktan
Birileri bilmiyor daha zaman ne değerli, birileri geri getirmeye uğraşıyor her gün bıkmadan
Birileri yeni anılar biriktiriyor, birileri her bir hatırada daha çok hatırlıyor
Birileri duyabiliyor kalp atışlarını, birileri yanıbaşındaki fotoğraflarını öpüp huzur buluyor ancak
Birileri iyileşmiş devam ediyor yoluna, birileri takılıp düşüyor...”
19 yaşım, ilk kayboluşum. Sonra hiç bulamadım zaten.
Belkide hiç sahip olmamışsındır zaten.
17 yaşım, ilk kayboluşum.Bir yıl oldu bulamadım demeyeceğim çünkü aramaya hiç çalışmadım.Var olacak olanı bekliyorum artık yok olan acı veriyor sadece
Daha çok yolun başınd bir yaş oysa...
3 yıl oldu bulabildin mi
herkes bu şarkı da kendi sözlerini yazdı.. kimine çok dokundu kimi sonunu bile getiremedi. ah be derinden girdi..
bu mükemmeldi
Sıla Yıldız en iyi yorum
''Herkes ölüm şarkısını kendi yazar '' demek.
Ne harika bir yorum 👍
söz yok diye üzülmeyin, sözden daha fazlası var bu şarkıda
kaç gece ölümden döndümbu şarkıyla
kaç gece güneşi gördüm
kaç gece boğazım düğümlendi bu şarkıyla
kaç gece uykusuz kaldım barış abi
şarkı bana umut veriyor
Şimdi ben niye ağlıyorum? Niye defalarca bu kodumun şarkısını dinliyorum?İnanın bilmiyorum. Bana eski sevgililerimi hatırlatıyor.Hepsinden bir şeyler kaptım ve bu şarkıyı dinlemek bana zevk veriyor.Sırf aşağılık ayyaş bir durumda olduğum içindir belki. Elimde şarap bardağım ile defalarca masaya(eski dostların hatrına) vurup kadehimi yudumluyorum.Sonra bu şarkıyı dinleyip geleceğe bakıyorum, hiç bir şey düşünemiyorum. Sadece bu şarkının anını düşünüyorum, geleceğe bakamıyorum,üzülüyorum geleceğe bakamadığım için ama belki de geçmişe bakmam gereklidir ve bu şarkı ile,her şarap içişimde o anlara dönmeliyimdir bilmiyorum.Belki de sizlere tekrar teşekkür etmek istiyorumdur bilmiyorum. Mehtap ile Mehmet gibi, Ölüm gibi, Yaşam izleri gibi, bir çok şarkıyı yansıttığınız için iyi ki varsınız...
+ataxan26 Sağolunuz efenim, onure ettiniz
buse erkan Çocuklukta güzeldir ama büyüyoruz.
"Artık çocuk değiliz susarak da bir şeyler diyebiliriz"
:)
Bu dünyanın gerçek olmadığını bildiğin halde ölmekten korkuyorsan; aslında korktuğun ölüm değil, bu dünyanın gerçek olma ihtimali.
Bana ölüm gibi gelen bir günde yüklemişsiniz abi şarkıyı. Ölün gibi şarkı olmuş ve ölüm gibi dinledim. Hani bazı şarkılar vardır, "bu şarkıyı dinlerken intihar etsem ölümü onurlandırmış olurum" diye düşünürsün. O tatta bir şarkı olmuş. Bundan böyle içerken başka şarkı dinleyemeyeceğimi düşünüyorum. Ölümü ölümle taçlandıracağım. Önceki şarkılarınız güzeldi ama dinleye dinleye sıkılmamak için telefonuma indirmiyordum. Bu istisna oldu, bunu indirdim ve yüksek sesli kısmını zil sesi, içinden seçtiğim bir kac saniyelik bölümü sms sesi yaptım. Yani artık hep yanımdasınız. Sanatınıza bu şarkıyla âşık oldum. Tebrik ediyorum sizi, seviyorum sizi.
Ben intihar ederken bu şarkıyı açmak için dinlemezdim. O gürültüde kulaklığı takar, bu şarkıyı açar, odama gider, bir kitap alır ve okurdum. Sen de bu şarkıyı ölümle değil, sevdiğin bir kitabın herhangi bir sayfasında dinle.
@@ekinerler9545 denedim de kitaba odaklanamıyorum o şekilde jnzksjsk
büyüyemedim
çocukluğum ellerimden uçup gitti
bir balon gibi
öylece izledim
susma,
kapatma gözlerini
gitme
ölme diyemedim
tartsak kim bilir kaç ton gelir yokluğunun ağırlığı
omuzlarım çürüyor
kimi zaman
hatta çoğu zaman
üşürken içim
ağustos ayında bile
gözyaşlarımın sıcaklığıyla ısınıyorum
senin ellerin gibi değil ama
sana sarılmak gibi değil
biliyorum geri gelmeyeceksin
saçlarımı tekrar örmeyeceksin
önlüğümün yakasını düzeltmeyeceksin ya da
işten gelirken küçük çikolatalar almayacaksın bana
hasta olmayayım diye
ki hep olurum
dondurmama paydaş olmayacaksın mesela
gözlerim hep seni arıyor
milyon tane insanın olduğu şehirde
yapayalnız hissediyorum
bi başına
öylece
üşüyorum
ağladığımda çok üşüyorum
ve bazen an geliyor gözyaşlarım bile ısıtmıyor beni
tanrı affetsin
çok defa istedim ölmeyi
ölümün ışığına uzanıp huzura ermeyi..
Yorum olsun diye söylemiyorum cidden düşündüklerim bunlar. Bana Low'un Lullaby şarkısını hatırlattı nadir şarkılardandır o kadar süre sıkılmadan her defasında etkilenerek dinlediğim. Kesinlikle ikincisi hatta bundan sonra hep bu olacak gibi. Gece gece mahvettiniz ama helal olsun be abi yemin ederim ki
Sonunda benim gibi düşünen biri! Sana çok çok katılıyorum. Ruhundan bir şeyler koparıyor bu parça.
Lullaby benim ilham parçam, ne zaman hikaye benzeri bişey yazmaya kalksam kulaklığı takıp açar tekrarda dinlerim saatlerce :)
O içindeki sürekli haykıran, seni her gece rahatsız eden ve hiç susmayan sesi low lullaby gibi parçalarla susturabiliyoruz değilmi, ne olduğunun farkında değiliz bile. Öğrenmek için ölümü bile göze alacağımız o his. Her akşam her saat her dakika her salise. Uyuyana kadar haykırıyor, ağlıyor ya içimizde. Bunuda şak diye ağzına tıkıyoruz ya bizde, dönüp ruh halime şöyle diyorum ''Vay amına koyim.''.
Ne zamandır dinlerim bu şarkıyı low - lullabye benzediği için, yorumlara bakmamıştım da, oysa aynı ülkede yaşayıp benimle aynı şarkıları dinleyen ne çok insan varmış, değerlisiniz gençler
@@senakaplan1178 değerli olmuş olsaydık lullaby dinletir miydi hayat? kaybolur muyduk o ıssız gecelerin kimsesizliğinde? yanı başımızda yalnızlığımızdan başka kimsenin olmayışıyla kıvranır mıydık yatakta? kulaklarımızı sağır eden sessiz haykırmalarımızla yaşamak zorunda kalır mıydık? bu dünya için bir değerimiz yok, bu dünyanın da bizim için bir değeri yok. bir hiçiz, hiçbir yerdeki hiçbir şeyiz. değerli değiliz.
Bugün tamda geride bıraktıklarımı düşünüyordum. Franz kafka sevdalısı bi arkadaşımın, eski bi arkadaşımın sevebileceği bi kitabı aldım kendime. Fotoğraflarına baktım mutlu gibiydi. Sanırım hayatına devam edemeyen bir tek ben vardım. Yalnızlık bu "ölüm" gibi bişeydi.
Herseyimi anlatip kurtulucagim bi insanla bu müzige ihtiyacim var
Bu müziğin şiir yazdırdığı insanlar olarak, bir yılın herhangi bir gününde toplanıp dinleti bile yapabiliriz.
yani, öylesine ciddiye alıcaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela zeytin dikeceksin...
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil ;)
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için
Yaşamak yani ağır bastığından
Her geçişte buraya uğruyorum
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
Seda’nın da acı haberi geldikten sonra kendimi burada buldum. Keşke bu dünyanın melekleri olmaya devam etselerdi. Dertlerimi bazen gereksiz abarttığımı anladım. Neyse... Buraya onlar için geldim. Konuyu kendime bağlamayacağım. Çok üzgünüm. Huzur içinde yatmaları dileğiyle...
Ve sana not Mustafa :
Dünyada ölümden başkası yalan.
2 sene geçti, 3. seneyi dolduruyoruz hâlâ hiçbir şey değişmedi. Yine deprem ve yine yitip giden insanlar... 2 sene önceki yorumumda melek güzellemesi yaptım fakat artık bunu yapmayacağım. O güzel insanların, ihmalkâr insanlar yüzünden yitip gitmesine artık dayanamıyorum. Bir daha gelip gelmeyeceğimizi bilmediğimiz bu Dünya'da hayalleri olan insanların, bir başkasının sinsi çıkarları, ihmalleri yüzünden yitip gitmesine dayanamıyorum. O insanlar gittikten sonra yerine gelecek adalet ne o insanları geri getirecek ne de ateşin düştüğü evin acısını dindirecek. Bu Dünya'da yaşamaktan, nefes almaktan, beğenmezlik yaptığım her andan utanır oldum. Bu durumdan sorumlu olanlar utanmazken ben utanır oldum. Gidenin arkasından güzel şeyler söylemek nafile. Ne o bunu biliyor ne de bir şeyler değişiyor... Gidenler için değil de arkada kalıp da buna sebep olanlar için bir lafım var. Bir şeytan varsa o da sizsiniz! Adalet ne zaman gelir, siz ne zaman hak ettiğinizi bulursunuz bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var:
Meleklerin değil, şeytanların olduğu bir Dünya'da yaşar olduk. Yazıklar olsun size.
09/02/23
İntihar etme hissine kapılıyorum sonra intihar edersem bi daha dinleyemem deyip vazgeçiyorum. bu yarattğınız dozu yüksek notalar için teşekkürler Bando...
Bir süredir hayatımı düşünüyorum. Aldığım kararları, arkadaşlarımı, ailemi.. Kabullenemediğim bütün gerçekleri acımasızca yüzüme vurdum. Yapmam gerekiyordu, yaptım. Tek derdim sevilmekmiş. İnsanlar beni sevsin diye istemediğim şeyleri istiyormuş gibi yaptım. Çok fazla fedakarlık yaptım. Karşılığında aldığım ise sadece benim üzülmem, göz yaşlarım, uykuya dalmamı zorlayan düşünceler, güven kırıklıkları, hayal kırıklıkları. Çok fazla yıprandığımı fark ettim artık. Yeni bir insanla tanışmak istemiyorum artık. Kendimi uzun uzun anlatmak istemiyorum. Sanırım her şeyden epeyce uzaklaşmanın zamanı geldi. Benim için en doğrusu bu.
21.12.2020 15.14
Bu yazılanlar, benim hayatımda yaşananlar, benim başımdan geçenler. Tek değilmişim. Bir kişi daha varmış. 08.10.2021
hem kendin hem de başkaları için mavisizsin. kendine hapis bıraktıkların sana, sen de kendine hapis bırakmaya mahkumsun. yalan olsa bile özgürlüğü, yani maviyi kendinden çaldın. Tebrik ederim, İkarus gibisin.
2017de dinlerdim bu şarkıyı günlerce yorumlarda ağlayarak gezerdim. Bugün tekrar aklıma düştü tekrar gezeyim dedim yazına denk geldim sonra tarih ilişti gözüme. Yazıda kendimi buldum tarihte de doğum günümü..
@@begumcrakoglu3722ben de düştüm yine bu şarkıya 2020de ss almışım bu şarkıyı google fotoğraflarda buldum tekrar bi geliyim dedim ve farkettim ki hala bu dünya denen illetin içinde bişeyler başarmaya çalışıyoruz ama ölümün her an geleceğini unutarak
Lütfen ama lütfen. Bir gün gelip birileri şuradan geldik,şu diziden geldik demesinler. Lütfen herkes bilmesin bu grubu. Biz raporsuz ruh hastaları olarak bir kalalım burada.
6 yıl oldu ama o hala 21 yaşında...
Şu yorumun beni sebepsiz yere mutlu etti.
7
8
9 yıl olacak kardesim
9
Hissizleşiyor insan büyüdükçe. Büyüdükçe tanıyor kendini tanıdıkça uzaklaşıyor kendinden. Kendini yitirdikçe sonuna yaklaşıyor kendinden uzakta kendine kavuşmak. Ölüm ne garip bir şey. Her güne umutla kalkıyor insan gecesinde kalkamayabilirimi düşünerek yattığı yatağından. Bir nefes sonrasının garantisini bilemeden hisler duyumlar duygular yüklüyor benliğine ve seviyor. Sevmek... Ölümü sevende var yaşatmaya çalışırken yaşamayı sevende var parmaklığın ardında kendini ararken. Sövende var aldığı nefese şükreden de. Ölüm ömrün düşman kardeşi. Bir hocam hayatla alakalı şunu söylemişti. Ölüm iki nefes arası uçurum demişti. Acaba o uçurumun kaçıncı metresindeyiz? Aşkın hüznün kederin sevincin umudun öfkenin olduğu bu dünyada bizim kaç metremiz kaldı çakılmaya. Ölüm ilk tınısından son sesine kadar ifadesini anlattığı şeyi kalplere kazdıran bir şarkı. Seviyorum seni bondocum iyi ki varsın...
Ölümün sessizliğini ve çığlığını işlemişsiniz her notasına. Ne desem bilemedim bandocum..
karanlıkta gözlerinizi kapatıp sevdiğiniz şeyleri düşünürken dinleyince antidepresan etkisi yapıyor...
Beylik laflar etmeyeceğim.
Gözlerimde yaş, aklımda hayalin, kalbimde sevgin var. Olur da bir gün yanımda olmayı seçersen, serçe parmağından öpeceğim seni. O güne kadar, kendine iyi bak, su içmeyi ihmal etme.
Sevmeyi çok özledim.
Sevmenin her türlüsünü...
önce bedenimdeki kan dolaşımını sonra da o kanın çekilişini hissettim, iliklerime kadar.
23 yaşımda hem yaşanacak her şeyi yaşamış gibi hissedip hem de hiçbir şeyi ağız tadıyla yaşayamadan ölüyormuşum gibi.
Yaşamın bir yerlerindeyiz hepimiz
Kimisi sevdiğinin sıcacık göğsünde ararken huzuru
Kimisi rakı bardağının dibinde bulur.
Gerçi hayat bu ya, hep insana birşeyleri aratır.
Taki ölüme kadar.
"doğum" meselesini çözemeden, kabullenemeden, dünyaya alışmadan "ölüm" rahatlığını hissedebilmek... doğumdan öncesini düşünmek ızdırap, dünyaya gelmek ızdırap, ölüme yaklaşmak fevkalâde bir rahatlık. doğum ve ölüm son nokta, doğuma yaklaştıkça bir boşluk ve ölüme yaklaştıkça bir anlam. her ne olursa olsun, hiçbir şey beni şaşırtmayacak. bitiyor...
Bu şarkıda kaçıncı ağlayışım bilmiyorum. Çığlık çığlığa nefesim bitene kadar agladigim kaçıncı sefer bilmiyorum. İçimdeki acının sesi gibi hissettiriyor bu 'ölüm" bu şarkıyı dinlerken sayısız kez canımı alsınlar diye dua ettim. Kırık bir parçayı tamir etmeye çalışacak kişi megersem daha da parçalara ayırirmis. Hislerimle tercüme olan bu şarkı için teşekkür ederim
bu 2. yorumum ilkinde bir anı anlatmıştım. 3 kişi ağlamıştık bu olağanüstü şeyi dinlerken.
'Zaman en başta bize bir miktar verildi ve o bittiğinde cebimizdeki ölüme sarılacağız.'
O yüzden yaşamı iyi tanıyın, değerini güzel verin. Herkesin bu dünyaya gelme amacı vardır, onu bulmaya çalışın.
Öldükten sonra ne olacağını bilemiyoruz ve bu parçada bu bilinmezlikte yol alıyor.
Ölmeyi çok istiyorum. Zamanı geldiğinde ölümden korkmayacağım, onu kucaklayacağım ...
Sanki yavaş çekimde denizin dibine doğru çöküyorum bütün anılar teker teker gözümün önünden geçiyor arka fonda bu parça ve ben boğuluyorum ...
Kalbimin içinde kira vermeden yaşıyorsun Bando. Bil istedim...
Hayatımda kalmasını istediğim ve bir şekilde yolumun ayrıldığı insanların yasını tutarken daha önce dinlemedigim ancak o yas sürecinde beni içine alan şarkılar oluyor. Bu şarkı ile de yolum bir yas sürecinde cakisti. Gözlerimi kapatip yasadiklarimizdan çok yasayamadigimiz şeyleri düşünüyorum. Yaşanması mümkünken yasayamadigimiz seyleri. Onu çok özlüyorum, bana hissettirdiklerini çok özlüyorum. Ama hiçbir anlamı yok vazgeçti benden. Bunun benim için belki de daha iyi olduğunu biliyorum. Çünkü bu kadar kolay vazgecilmez olmasını istedigimiz şeyler için cabalamamiz gerekir. Yeterince istemediği düşünüyorum. Ona hissettiklerim ne zaman geçecek bilmiyorum ama ben ne zaman bu sarkiyi dinlerken aklıma artık o gelmezse geçtiğini bilicem. Yine de bir dilek bırakmak istiyorum. Ona olan hislerim gecmeden gelsin yanıma hayalini kurduğumuz her şeyi yasayalim bu kez üzmeden, kırmadan. En çok da cabalayarak.
Görüşürüz güzel dostum. En çok seni özleyeceğim. İçimi çok döktüm sana. Ama geri geldiğimde daha iyi olacak her şey, söz.
26.03.2021
Bu şarkıyı dinlerken bedenimle ruhum vedalaşıyor sanki...
Bazen ağlarsın,kimse duymaz ya hani
Çığlıkların nefesini keser
Yaşamak bile öldürür seni
Kimse görmez seni
Bir şey anlatamazsın kimseye
Halbuki diyecek onca şey varken
İçini yakar bitirirsin
Yavaş yavaş tükenecekken
Yalnız yalnız bitersin.
İçindeki karanlığın sessizliğine gömülür gidersin...
"Şarkı desen Sözlerini,klibini resmen insana bırakmış, O sadece fonunu ayarlamış, Sözlerini senle klibini bizle doldurdum.."
geçen sene konservatuvarların tiyatro bölümüne hazırlanırken dram tiratları oynardım evimde. arkaya mutlaka bu şarkıyı açardım ve hüngür hüngür ağlardım. bu sene yine sınavlara birkaç ay var ve yine aynı şekilde hazırlanıyorum. sahnede bir karakter canlandırırken kendimi öldürüyorum sayende.
7:31 ' de tekrar doğuyorsun....
"önce öp sonra doğur beni"
Yaklaştım o dakikaya spoi için teşekkürler :)
Ufff harika
Yıktığınız o güzel hayatın enkazından yazıyorum
Aşk bandosunun sihirli notoları kulağımda
Beynimde ise baş döndüren bir ölüm hazzı
Beklemeyle geçen bir ömrün son demleri
Duraklarda otobüs
Bankalarda sıra
En çokta bir küçük baba sevgisi
Bekledim.
Çok bekledim çok sıkıldım ama
Vazgeçmedim
Keybetmekten nefret ettim
Yeri geldi şuurumu kaybettim.
Bazense aynada kendimi
Deli gibi kaybettim ben
Kumar oynamayı hiç merek etmedim
Kendi kendime çok zor zar attım
En büyük kumarı ise kendimle oynadım
Onu da kaybettim
Bu dünyada bir haltı kazanamadım
Çünkü ölüm varsa kazanmak yoktur
Çünkü ölüm varsa mutluluk yoktur
Aslında ölümün olduğu yerde hiç bir şeyin
Önemi yoktur...
20.04.2018 00:15
neşeliydim, artık değilim. Teşekkürler
Gel bi daha neşen kaçsın aga
@@ryf9931usta hayat çok ilginç. Sen cevap atana kadar çoktan unutmuşum o zamanları. Şuan keyfim gayet yerinde, böyle şarkı türküyle bozulmayacak kıvamda. Ama güzel nostalji oldu sağolasın :)
" "Çünkü büyürken öğrenenler yaşamayı, büyüdüklerinde yaşama isteklerini kaybediyorlar. Belki bildikleri bir şey vardır." K. 🕯
yakalım mumlarımızı
insan sesi bazen notaların dilini, ruhunu ve kişiye yaşattıgı duyguları yok edebiliyor.Mükemmel ötesi bir çalışma
Sadece susarak bu kadar mı çok şey anlatılır...
bu efsanevi yapıtı keşfedeli nerdeyse 1 sene oldu fakat hala her dinleyişimde tüylerim diken diken oluyor. sözsüzde çok şey söylenirmiş onu öğrettiniz teşekkürler
İsmim ahmetcan 20 yaşındayım Kahramanmaraş'ta yaşıyorum , öyle umutsuzluğa kapıldım ki artık hiçbir şey zevk vermiyor . Ailem onların istedikleri'ni yapmadığım için her gün söyleniyor, fazla mesai yapmadığım için patronum laf ediyor , sevdiğim kız sırf zengin olmadığım için yüzüme bile bakmiyor , arkadaşlarım akrabalarım onlar gibi olmadığım için benimle konuşmuyor . Yalnızlıktan gocunmuyorum ,sadece tek şunu söyleyebilirim ben ne yaptım . Artık kendimi suçluyorum bunların olmasının tek sebebi benim. Artık tek çarem İNTİHAR
Yapma
Yapmamış ol nolur
Kelebeğin asla ölmek istememesi,
Karganın dünyadan çekip gitmek istemesi gibi bir şey.
İkisi birbirinin kaderine maruz,
Ama kimse yanlış bir cümle yazamamış.
Bütün kötü anıların akılda canlanması ve sevdiklerinin sana yaşattıkları. Müziğin ne ara bittigni bile anlamıyosun. Bu şekilde devam edin.. Seviliyosunuz...
Dün akşam yıllar sonra O'nu gördüm tesadüfen şimdi ise bu melodiyi dinliyorum yine tesadüfen...
İnanın...
Yaşamak bile tesadüfen kaç milyon sperm hücrelerinin içinden...
hala tesadüf mü peki
Şarkı keşifine çıkmıştım .. yıllardır hayatımın arka planında çalan şarkıya denk gelmişim
16 yaşım hiçbir şey bilmeyen halim ve 17 yaşım her şeyi bildiği halde sonradan öğrenen yaşım. Sonrası yok büyüdüm yaşlar hep ilerledi ancak gözler kapalı bilinç yok.
Ölmek ne kadar zor olabilirki
Zaten ölmeyecek miyiz ?
Neyini zorluyoruz neden korkuyoruz.
Neden hefedlerimize bir adım atmaktan çekiniyoruz
Bunun sonu iyi yada kötü ne fark eder
Birşeyi başarmak için birşeylerimizi feda etmek zorundayız
Gerekirse acılara katlanmak zorundayiz
Cevrendeki o boş insanları boşver ne dediklerini
Kim derdiki telefon bulunmadan önce böyle bişey olabilecegini
Delilik derlerdi sadece .
Ama simdi hayalerin pesinden koşanlar
Adlarını geleceğede yazdilar .
Sen neden korkuyorsun ?
Ben ölmekten değil, bu ince bileklerime ölümün izini bırakmaktan korkuyorum.
Berra Şahin ben annemin üzülmesinden korkuyorum
Yeni yıla nasıl girersek öyle geçermiş ya. Ben de gülerek girmek istedim lakin gözlerimden bir kaç damla yaş düştü.
01.01.2021 00.03
Bu şarkıyı ilk dinlediğimde 18 yaşındaydım. Yalova Üniversitesinde okuyordum. Bölümüm Aşçılıktı. Elif kız öğrenci yurdunda kalıyordum. Hala görüştüğüm bi arkadaşım, Ayşenur.. onunla ikimizin şarkısıydı. 5 yıl olmuş.. öyle aklıma geldi bi dinliyim dedim ❤️
senin için ölmeyi göze almıştım, şimdi görüyorum ki savaşım bitti. acım kendimi yaşatmaya yetiyor. ihtiyacım yok sana.
sizin sayenizde cogu insanin ve evrenin gozumde hicbir degeri kalmadi acik secik ask bandosu cok sagolun hayatin ne boktan oldugunu anladim
To live is to die geldi lan aklıma. Ölümün hem sessizliği hem de çığlığı var şarkıda.
Çok iyi ne diyelim, bunu yazmaya sebep olacak olay ne ise hüznünüzü paylaştık ağbi.
Her çocuk ağlar düşerken. Bazıları canı acıdığı için ağlar. Bazılarıysa anneleri kaldırsın diye ağlar. Her türlü ağlar bir çocuk. Çocuk, annesini kaybetdiğinde büyür, babasını yitirdiğindeyse kırılır. Bin parça olur.
'Annen melek oldu' derler hep. Fakat babam bana 'Annen ölümsüz oldu' dedi. Çok sevindim o an. Hatta o kadar sevinmiştim ki, gözyaşlarımı unutup, tebessüm etmiştim. Sonra garipsedim bu durumu. Annem yoktu. Kaybolmuştu sanki. Sesi yoktu, yüzü yoktu, kokusu... O bile yoktu. 'Annem ölümsüz olmasın, benimle olsun' dedim bir akşam babama. Babam durdu, düşündü. Ve sustu. Bu öğle bir susmaktı ki, bana bütün sorularımın cevabını vermişti. Sormadım bir daha. 'Annem gelsin' demedim.
Kim sever ki ölümü? Kim sever ki ayrılığı? Kim ölümsüzlüğü istemez ki? Fakat ben istemedim. Ben ölümü seçtim, sırf annem dönsün diye.
"Süveyda" kitabından kesit.
Sessizliğe gömülmüşlüğümüz, ağlatıyor belki. Belki sadece belkidir işte. Belkilere sığınışlarımız acı çektiriyordur belki. Kalbimizin saflığıdır hüznümüz. İnsanların acımasızlığıdır çığlıklarımız..
"her şey ya eskiyor ya ölüyor.
ama sevdalar kaçıp gidiyor sanki,
ne ölüyor ne eksiliyor, kayboluveriyor.
anahtarlar, çakmaklar gibi değil üstelik,
okul dönüşü çocuklar gibi."
"Özgür mü diyorsun kendine? Sana hükmeden düşünceni duymak isterim."
Çocukluğum 5 yılım son buldu bu şarkıyla ilk önce öldüm sonra o gitarın sesiyle dirildim ruhumun nefes alıp gülmeye ihtiyacı var
Fazla sessiz buralar.
Küçükken en çok ölümden korkardım.Şimdi de korkuyorum ama ölümden daha çok senden korkuyorum.Hatta bazen ölümü yeğliyorum.
güzel başlamadı güzel de bitemez. Hevesim de nefesim de kursağımda kaldı, pişmanlıklarım ve kör geçmişim ise her zaman ensem de bitti. bi dakika mutlu olsam ikinci dakika da hissediyorum o soğukluğu, peşimi bırakmayan leş kokusunu öyle bir kokuyor ki öz güvenimi yıkıyor, sevincimi alıyor, ruhumu daraltıyor, kalbimi acıtıyor. Yoruldum ve de bunaldım birbirini aratmayan günlerden, düne mi bakayım yoksa geçmişe mi? ya da hiç birşeyi düzeltmeyecek olan geleceğe mi?
Gece dinlerken uyuyup, sabah uyandığımda dinlemeye devam ettim
Son kez sarılıp ağlarken bu şarkı açıktı. O zaman şimdilik elveda demiştik. Şimdilik, hep oldu.
Buckethead - Padmasana gibi hissi moruklar. Ne desem bilmiyorum. Eski sevgilim, armağan etmişti, sizleri bana. Fazla duygusalliktan, cekindim hep. Emeğinize ve yureginize sağlık. Evime bir çıkayım, sizi rakılanmaya, çağıracagım.
Her sabah bir yerlere giderken açıp tekrar tekrar dinlediğim ve bana hayatın anlamını yeniden hatırlatan güzel şarkı , güzel insanlar ..
ben yaşayan bir cesettim. geldin, bu cesedi güzelleştirdin. bu cesede bi umut oldun. ceset umutlandı, ceset senin kollarında canlanabileceğine inandı. ceset çabaladı, ceset görmezden geldi, ceset sustu, ceset gözlerini kapattı, kendinden vazgeçti. ceset senin için her şeyi yapmaya hazırdı, sen zor anında, mutlu anında hep o cesede geldin. ama o cesedin sana gelmesine izin vermedin. ceset bunlara da göz yumdu. onun için her şey tamamdı. yeter ki bir ihtimal olsundu onun için. yine susmaya, acizliğinden konuşamayışlarına tamamdı. o ceset tam 12 gün canlanmaya inanabildi. o 12 gün her gece yarın gideceğinin korkusuyla yaşadı, ama mutluydu. kayboluşuna ara vermişti, sayende. ceset canlanmaya hazırken, belki de başlamışken tekrar öldü. 12 gün yaşadı, gömdün. canın sağ olsun.
Her şeyi birbirine karıştırdım. Doğruyu, yanlışı... Yine öğrendik ki insan her zaman yalnızmış. Hata etmişim, yanımda insanlar var diye. Yoklar, sanırım olmalarını da istemiyorum. Yalnızlığım aslında en büyük hediye bana. Eski hevesim kalmadı hayata.
01.03.2020 13.41
Bana arkanda bıraktığın tek gerçek şey hissettirdikleriyle ve kendisiyle bu şarkı. Hoşçakal sevdiceğim..
Saat olmuş 02:10 bir tiyarto oyunumuz var onu yazıyorum.Konusu Çanakkale Savaşı. Birden fark ediyorum arkada tam insanı ağlatıcak bir ritim özellikle de bu metin, bu savaşla. İnsan değerini bilmiyor ülkesinin ve sahip olduğu herşeyin örnek bu müzik ve grup. Her neyse Ecdadımıza bize bu hediyesi mi yadigarı mı desem bilemedim ama teşekkür ediyorum. Sonuna kadar sahip çıkacağız.İnşallah herşeyin hak ettiği değeri bulması dileği ile iyi geceler.
her dinlediğimde intihara bir adım daha sürüklüyor
Derin iç çektiren o şarkılarınız yok mu! Mükemmelsiniz.
Ölüm sessiz değil sözsüz olur.
Canım Bando, seni çok seviyorum. İçimden geldi sabah sabah.
Şarkı kafamı öyle bi yere götürdüki bi an kafamı zor kaldırdım nasıl bi dokunmaktır bu hayran kalıyorum. Helal olsun size insanın kalbine dokunan nadir gruplardansınız.
ruhumun çığlıklarını duydum adeta
Kandırılmışım galiba. Son bir haftadır çok sevdiğim insanlardan büyük darbeler yedim. Yok olmak istiyorum. Bu kadar canımın acıması normal mi? Neden yaptınız ki? Ben sadece kendi halimde yaşamaya çalışıyordum. Neden yıkıp geçtiniz beni? Ben sizi affederim de içimdeki küçük kız çocuğu affetmez. Sadece lütfen her şey bittiğinde geri dönmeyin.
27.12.2020
Bunu dinleyen her insan farklı sözlerle dinleyecek. Herkes farklı hisler yaşayacak.
Her şey hiç olmadığı kadar açık seçik bu melodilerde ölüm gibi aynı
Buraya yazılanlar silinse de yaşananlar ve hissedilenler zihinden silinmez. Masum bir umut ve sevgiyle şarkını hissettirdiklerini aradım burda bulamadım haberi yok ben saklıyorum
vedalar zordu, vedalaşılmadan edilen vedalar daha zor.
Bandocum, benim ciğer komple gitti.
Ah be bando. Şu an sevdiğim adam bugün evlendiği karısıyla beraber uyuyor. Bugün düğünleri oldu. Halay falan çektiler ben bunu dinledim durdum. Ben bi köşede ölümü dinledim durdum. Teşekkür ederim
Herkes bir köşede bunu dinliyor aynı duygular içinde kimse kimseyi tanımıyor ama aynı duygular içinde sonu bekliyor SON..
Salieron mis resultados. El médico escribió "enamorado" de mi informe. Dijo que podría curarme. “Tu medicina está lejos” dijo. Le dije: "Está bien, dime el tratamiento". Escribió su nombre en el papel. Fue entonces cuando me di cuenta de que tenía una enfermedad terminal.
Gracias Bando. Es bueno tomar tu corazón... Ahora es el momento de tomar mi medicina...
bacım nerde meali bunun
Söz vermiştim hatırladın mı? Her şey daha güzel mutlu gibiyim sanki. Bu gece gelip biraz eskiden yazdığım şeyleri okudum. O zamanları hatırladım. Hiçbir şeyi özlememiş olduğumu fark ettim. Hatta ne kadar yıpratıcı arkadaşlıklarımın olduğunu şimdi şimdi fark ediyorum. O zamanlar fazlasıyla üzülmüştüm ama iyi ki hayatımdan çıkmışsınız ki çok güzel insanlara yer açılmış. Buranın sessiz halini daha çok seviyorum. Hayatım nasıl gidiyor bilmiyorum be. Bazen kara bulutlar sarıyor etrafımı. Birazcık yağmur yağdırıyorlar. Islanıyorum, üşüyorum, korkuyorum ama sonra güneş açıyor. Tekrar harekete geçiyorum. Yaşamaktan vazgeçtiğim anlar olmuştu. Ama ben bu hayatı değil içindeki birkaç insanı seviyorum. Sevgim bu dünyanın kötülüğünden bile büyük.
12.05.2021
söz yazmadıginiz icin teşekkür !!!
kırılmayı dert etmiyorum aslında. tekrar birleşememek çıkmaza sokuyor beni. kimi insanlar bir labirentin içinde yollarını bulmak için her ışığa yönlerini dönüyorlar, adım atıyorlar. kimi insanlar yolun sonunu buluyor, kimileri ise bu umutla hep yürüyorlar; içlerinde endişe, telaş ve biraz da karanlıkla, vazgeçmeden. ben sanki hep duvarlara çarpıyorum. her darbeyle ya düşüyorum ya da bir adım geri gidiyorum. ayağa kalkmak, geri gidip sürekli aynı noktaya varmaktan daha az yıpratıyor beni. aradaki o zaman dilimi hep içimi yakıyor; sanki kırılanlar dökülmüyor da büyüyüp daha çok batıyor.. bir bakmışsın, zaman geçtikçe büsbütün bir harabeye dönmüşsün. ilerlemek kelimesi anlamını yitirmiş değer yargılarımızda. üstelik bir başkalarının da önüne engel olur hale gelmişiz. hepimiz kendi labirentimizdeyiz aslında; bir bilinmezliğin içinde, başında durduğumuz yolu bildiğimizi sanarak.. ama yolumuzu bulamıyoruz.. geriye ilerliyoruz; her açıdan. kaybetmeden kazanılmıyor; kaybettiklerimizin yanında da kazandıklarımız bir anlam ifade etmiyor. böyle geçip gidiyor işte hayat.. önce başlayarak bir hevesle, sonra yönelerek ışığa, devam ederek.. duvara çarpıp yere düşerek, darbe yiyerek.. sonra bir bakmışız bitiyor her şey; yolun sonuna vararak, belki varamadan hala arayarak.. belki de vazgeçerek.
saat 02:51, yedi aralık pzt
"Onları bırak!" dediğim zaman, "Kimlere sarılayım?" diyecektin; ben, zavallı Macide, sana kimi, neyi gösterebilirdim? Ben sana rehber değil ancak yoldaş olabilirdim fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk. Ve birbirimize yük olmaktan,birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu. Artık ayrılmamız lazım. Dediğim gibi, sana en küçük bir faydam olacağını bilsem her şeye tahammül eder ve kalırdım. Oysa selametin yalnızlıkta olduğunu görüyorum.
İçimizdeki Şeytan
Sabahattin Ali den girersen konuya dağılır buralar...gerçi hangimiz topluyuz ki?
Yeni doğmuş kelebek elinde kum saati ölüm bekler
Kanatları özgür gözünde korku, o günü bekler
Bilmez misin kelebek,uçan kanat degil sensin
Görmez misin elindeki ölümün değil yaşamın göstergesi