Temas ettiğiniz konular, ısrarla özünden uzaklaştırılıp araplaştırılmak istenilen Türk Milletinin tabir yerinde ise genetik kodlarıdır. Umarım emekleriniz gençlerde araştırma ve öğrenme hevesi yaratır. Teşekkür ederim.
Bu yayının bütün bölümlerini suya muhtaç kalan birisi gibi, o arzuyla dinledim. Emeğinize sağlık öncelikle. Videonuzun ana amacı tarihi bilgileri gerçek dayanakları göstererek ele almanız burası tatminkarlık adına önemli bir konu ve bunun için ayrıca teşekkür ederim. Fakat sanırım biraz akademik alt yapıya sahip olan kişiler tarihsel olguların sadece siyasi ayaklardan ibaret bir yapıda olmadığını günümüz siyasi yaşantısının içinden örneklendirerek geçmişe bir bakış açısı oluşturacak akla sahip olacaklarını umuyorum. Eğer bir toplumda sosyo-kültürel bir yapıyı ele alıyorsanız, bunun içinde siyasi varlık, o dönemin geçmişinden gelen kültürel baskınlıklar ve o topluma ait kendine has feodalitenin ve bir çok unsurun bir arada olduğunu kestirmek günümüz sığ kalmış insanlarının yiyeceği lokma malesef olamıyor. Eğer ki tarihsel süreçte biz Türkler'in geldikleri coğrafyalarda geçirdikleri evrimleri ve etkileşimde oldukları topluluklardan aldıkları ve verdikleri donelerin ne kadar geniş bir alt yapıya sahip olduğu bilinci malesef bizim insanımızın anlayacağı bir seviyenin çok üstünde. Bu yüzden teolojik yapıyı merak eden arkadaşlara biraz sizin sayenizde bilgi vermek isterim. Bahse konu olan tarikat oluşumlarının ana temeli İslam'ın genişlediği topraklarda geleneksel inanış, yönetim unsurları üzerinde yeni olmakla beraber elde mevcut olan tüm dinamiklerin sahiplerine olumsuz etki etmesinden dolayı İslam'ın etki ettiği o topraklarda farklı bir şekilde (siyasi erk açısından çıkarcı - varolan hegomonyasını devam ettirmek, yönetilen kesimin ise çatışmacı - ve hak elde etme mücadelesinin ) yorumlanmasını ve benimsenmesini gerektirmiştir. Orta Asya'daki Şamanizm, Atalar Kültü ve Gök Tanrı inançlarından başlayarak günümüz Aleviliği arasındaki süreçte temel anlamda çok bağdaşık durumlar söz konusu. (Ki doğal olarak olması gerekende budur. Çünkü tamamen kültürel dezenformasyon Orta Asya'dan Anadolu'ya gelişe dek geçen süreçten çok daha fazla bir zamana ihtiyaç duyan bir durumdur.) Bahsedilen tarikatlerin hemen hemen hepsi yönetilenlerin içerisinden çıkan bir oluşumdur. Hiçbir tarikat yönetenlerin var ettiği bir duruma sahip olmamıştır. (Şah İsmail tarikat ehli değil, 5. mezhebin tanınması adına girişimleri olmuştur. Şiilik - Kızılbaşlık - Alevilik ya da daha eski adıyla İsmailik ) Kısacası ezilenlerin başkaldırısı halini alan bir süreci genel anlamda dile getirirler. Tabi ki yöneten kesim bu tip oluşumların ileri gelenlerini kontrol altında tutmanın ve belirli dönemlerde iyi ilişkilerin oluştuğu zamanları da olmuştur. Ana hatlarıyla bu ezilenlerin başkaldırıları Arap coğrafyasında Fatimiler tarafından (Devlet ekolü olarak Sünni Arap yani Emevi ve Abbasi hükümranlığına karşı), İran coğrafyasında Safeviler tarafından (Arap yani Emevi ve Abbasi baskısına ve sonrasında Türk birliğini kendi çatısı altında toplamak adına Osmanlıya), Anadolu coğrafyasında ise devlet eliyle değil, halk tarafından (İsyan olarak adledilir.) oluşan durumlardır. Melamilik, Hurufilik, Vefailik, Kalenderilik, Babailik, Ahilik, Mevlevilik ve Bektaşilik Alevi Kültürünün Orta Asya'dan sonra İran ve Anadolu topraklarındaki devinim sürecinin parçalarıdır. Sonrasında bu akımlar İran coğrafyasında Şiilik altında, Anadolu'da ise Alevilik çatısı altında Bektaşilik ve Caferilik olarak devam etmektedir. Ne gariptir ki teolojik olarak Sünni kesimin tarikat temellerinin oluşumu da bu saydığımız tarikatlerin temeline dayanır. Fakat Sünni tarikatlerin hem yönetimin baskısı ile hemde inanç literatürünün verdiği dayanaklarla Alevi tarikatlerinden farklılık gösterirler. Eğer ki Sünni tarikatlerin en başına yani kuruluş zamanına giderseniz, kurucularının Alevi daha doğrusu Bektaşi Dervişleri'nin öğrencileri oldukları görülür. Fakat öyle olmayan tarikatler de vardır.(Kadirilik ve diğer Arap kökenli, Sünni tandanslı tarikatler.) Ama bununda yine bağdaştırıcı olan yanı, hepsinin silsile yoluna bakıldığında, ister Alevi, ister Sünni tarikat olsun tamamının temeli Hoca Ahmet Yesevi'ye dayanmaktadır. Hoca Ahmet Yesevi'nin yaşadığı topraklarda ve tarihi akımlardan etkilenen durumları olmuştur. Bunlar; Hint, Çin ve Pers orijinli inançların etkileridir. (Hinduzim, Budizm, Maniheizm, Mazdek ve Zedüştlük - Pagan) Türkler İslam ile tanışmasını Araplar'a değil, bilakis Farisiler'e borçludurlar. Türkler İslam'ı birinci elden yani Araplardan almadıklarından, Farslardan melezlenmiş yani İslam'a Pers kökenli karışımlarını da alarak İslami öğretileri elde etmişlerdir. Böylelikle İran coğrafyasından (Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Büyük Selçuklu'dan sonra ayrılan diğer Selçuklu Devletlerinde) Anadolu'da Fatih'e kadar ki dönem içinde halk tebası yoğun şekilde yukarıda saydığımız şekilde olan inanışlara sahiptirler. (Gerçekte kuvvetle ihtimal ırki olarak Türk ve Sünni olanların çoğunun o dönemdeki ataları Aleviliğin öncüllerinin benimsediği inanç sistemine sahiptiler. ) Osmanlı'nın daha sonradan Araplarla Anadolu üstünden etkileşime geçmesi ile hem siyasi olarak üstünlüğün elde edilmesi, hem bu coğrafyaları elde tutmak adına hem de Türk Kültürü'nün verdiği ''cihana hükmetme'' ideolojisine son vermek adına Türk unsurları yönetime almadığı gibi (devşirmeden gelen herkes Paşa bile olabilir) , kardeş katline bile icazet verecek duruma gelmiştir. O yüzden Osmanlı'ya ''Türk düşmanı'' demelerinin sebebi de budur. Osmanlı bu şekilde itikadi olarak Yavuz'a kadar yoğun bir şekilde, Kanuni'ye kadar orta düzeyde, II. Mahmut'tan sonra da yer altına yavaş yavaş çekilen bir durumda Alevilik fraksiyonlarını yaşatmıştır. Osmanlı aile olarak Sünni Müslüman olan, teba açısından yine yukarıda verdiğim devirler açısından Yavuz'a kadar Ön Alevi inanışlarına (Örneğin Hacivat - Karagöz), sonrasında kademeli olarak yeraltına gizliden giden yavaş yavaş kısıtlı bir Alevi inanışından Sünni inanışa doğru evrilen bir hal almıştır.
Arkadaslar, ...herseyden önce emeginize ve zihninize saglik👍🏼👏👏👏 ...siz dolayli elestirileri üstünüze alinmayin lütfen🥰 Sizler elinizden geleni yapiyorsunuz ...ve bildiklerinizi sofraya seriyorsunuz👍🏼👍🏼 Ben Alevi hamuruyla yugrulmus ...inancli bir Ateist olarak diyorum ki😍 Tarih uzzzuuunnnca bir cizgidir, ...dinler ve mesepler ise, bu cizginin üzerinde birer noktadir! Bu noktalardan herbiri inancin-tarihin kedileriye basladiklarini düsünürler (bu özellikle tek tanrili din ve meseplerde böyledir, buna Alevilik dahin) ....ve tekra diyorum ki; Tarih uzuuuunnnnca bir cizgidir ....noktalara takilmayin. Cünkü hicbir nokta bir cizginin icinde ne bir baslangicdir, ne de bir son!!! Sizlere de ayriyetten ...ve dahi tekrardan bu cizgiye isik tutugunuz icin tesekekürler, ...emeginize, zihninize ve isiginiza saglik👍🏼
Sohbet için teşekkürler,... Yalnız bazen komik de olmamış değil, "...babası dönemin kutub'larından! Gerçek kutub!!" yapmayın yahu, "bahsettiğimiz inanışlarla bizi eşleştirmeyin" diyen arkadaş, geçmişte yaşamış, hakkında pek az şey bilinen şahıs için bunları söylüyor :)
Temas ettiğiniz konular, ısrarla özünden uzaklaştırılıp araplaştırılmak istenilen Türk Milletinin tabir yerinde ise genetik kodlarıdır. Umarım emekleriniz gençlerde araştırma ve öğrenme hevesi yaratır. Teşekkür ederim.
Çok bilgilendim, gelenek üzerine sorgusuz anlatılan menkıbelerin aslını öğrenmekten çok mutluyum. Teşekkürler.
Programınızı çok beğendim.Osmanlı kuruluş dönemi dervişleri ile ilgili bilgiler çok değerli.Kafama takılan birçok sorunun cevabını bulmuş oldum.
Yemin Ederim 40 Bin Kere Masallah TANRIM Nazarlardan Saklasin Bu Güzellik Gerçekten Süpersin
Bilgilerinizden yararlaniyoruz,egitici bir yayin yapiyorsunuz,yüreginize saglik,böyle devam lütfen
Milletimle gurur duyuyorum iyiki Rum abdalıyımmm
Çok teşekkürler 🙏
Emeğinize ve ağzınıza sağlık.
Birde Outfit(Giyim Kusam) Dis Görünüs Çok Çok Zevkli Ve Gayet Kaliteli Mükemmel 👌Saygilar Sevgiler
Program güzel çok reklam koymuşsunuz. İzlemeden dinlerken sürekli odaklanmayı bozuyor. Bu programları Spotify'a da yüklerseniz şahane olur.
Haşim Şahin hocanın tezini buldum indirdim,çok sağolun.
Bu yayının bütün bölümlerini suya muhtaç kalan birisi gibi, o arzuyla dinledim. Emeğinize sağlık öncelikle. Videonuzun ana amacı tarihi bilgileri gerçek dayanakları göstererek ele almanız burası tatminkarlık adına önemli bir konu ve bunun için ayrıca teşekkür ederim. Fakat sanırım biraz akademik alt yapıya sahip olan kişiler tarihsel olguların sadece siyasi ayaklardan ibaret bir yapıda olmadığını günümüz siyasi yaşantısının içinden örneklendirerek geçmişe bir bakış açısı oluşturacak akla sahip olacaklarını umuyorum. Eğer bir toplumda sosyo-kültürel bir yapıyı ele alıyorsanız, bunun içinde siyasi varlık, o dönemin geçmişinden gelen kültürel baskınlıklar ve o topluma ait kendine has feodalitenin ve bir çok unsurun bir arada olduğunu kestirmek günümüz sığ kalmış insanlarının yiyeceği lokma malesef olamıyor. Eğer ki tarihsel süreçte biz Türkler'in geldikleri coğrafyalarda geçirdikleri evrimleri ve etkileşimde oldukları topluluklardan aldıkları ve verdikleri donelerin ne kadar geniş bir alt yapıya sahip olduğu bilinci malesef bizim insanımızın anlayacağı bir seviyenin çok üstünde.
Bu yüzden teolojik yapıyı merak eden arkadaşlara biraz sizin sayenizde bilgi vermek isterim. Bahse konu olan tarikat oluşumlarının ana temeli İslam'ın genişlediği topraklarda geleneksel inanış, yönetim unsurları üzerinde yeni olmakla beraber elde mevcut olan tüm dinamiklerin sahiplerine olumsuz etki etmesinden dolayı İslam'ın etki ettiği o topraklarda farklı bir şekilde (siyasi erk açısından çıkarcı - varolan hegomonyasını devam ettirmek, yönetilen kesimin ise çatışmacı - ve hak elde etme mücadelesinin ) yorumlanmasını ve benimsenmesini gerektirmiştir.
Orta Asya'daki Şamanizm, Atalar Kültü ve Gök Tanrı inançlarından başlayarak günümüz Aleviliği arasındaki süreçte temel anlamda çok bağdaşık durumlar söz konusu. (Ki doğal olarak olması gerekende budur. Çünkü tamamen kültürel dezenformasyon Orta Asya'dan Anadolu'ya gelişe dek geçen süreçten çok daha fazla bir zamana ihtiyaç duyan bir durumdur.) Bahsedilen tarikatlerin hemen hemen hepsi yönetilenlerin içerisinden çıkan bir oluşumdur. Hiçbir tarikat yönetenlerin var ettiği bir duruma sahip olmamıştır. (Şah İsmail tarikat ehli değil, 5. mezhebin tanınması adına girişimleri olmuştur. Şiilik - Kızılbaşlık - Alevilik ya da daha eski adıyla İsmailik ) Kısacası ezilenlerin başkaldırısı halini alan bir süreci genel anlamda dile getirirler. Tabi ki yöneten kesim bu tip oluşumların ileri gelenlerini kontrol altında tutmanın ve belirli dönemlerde iyi ilişkilerin oluştuğu zamanları da olmuştur. Ana hatlarıyla bu ezilenlerin başkaldırıları Arap coğrafyasında Fatimiler tarafından (Devlet ekolü olarak Sünni Arap yani Emevi ve Abbasi hükümranlığına karşı), İran coğrafyasında Safeviler tarafından (Arap yani Emevi ve Abbasi baskısına ve sonrasında Türk birliğini kendi çatısı altında toplamak adına Osmanlıya), Anadolu coğrafyasında ise devlet eliyle değil, halk tarafından (İsyan olarak adledilir.) oluşan durumlardır.
Melamilik, Hurufilik, Vefailik, Kalenderilik, Babailik, Ahilik, Mevlevilik ve Bektaşilik Alevi Kültürünün Orta Asya'dan sonra İran ve Anadolu topraklarındaki devinim sürecinin parçalarıdır. Sonrasında bu akımlar İran coğrafyasında Şiilik altında, Anadolu'da ise Alevilik çatısı altında Bektaşilik ve Caferilik olarak devam etmektedir. Ne gariptir ki teolojik olarak Sünni kesimin tarikat temellerinin oluşumu da bu saydığımız tarikatlerin temeline dayanır. Fakat Sünni tarikatlerin hem yönetimin baskısı ile hemde inanç literatürünün verdiği dayanaklarla Alevi tarikatlerinden farklılık gösterirler. Eğer ki Sünni tarikatlerin en başına yani kuruluş zamanına giderseniz, kurucularının Alevi daha doğrusu Bektaşi Dervişleri'nin öğrencileri oldukları görülür. Fakat öyle olmayan tarikatler de vardır.(Kadirilik ve diğer Arap kökenli, Sünni tandanslı tarikatler.) Ama bununda yine bağdaştırıcı olan yanı, hepsinin silsile yoluna bakıldığında, ister Alevi, ister Sünni tarikat olsun tamamının temeli Hoca Ahmet Yesevi'ye dayanmaktadır.
Hoca Ahmet Yesevi'nin yaşadığı topraklarda ve tarihi akımlardan etkilenen durumları olmuştur. Bunlar; Hint, Çin ve Pers orijinli inançların etkileridir. (Hinduzim, Budizm, Maniheizm, Mazdek ve Zedüştlük - Pagan) Türkler İslam ile tanışmasını Araplar'a değil, bilakis Farisiler'e borçludurlar. Türkler İslam'ı birinci elden yani Araplardan almadıklarından, Farslardan melezlenmiş yani İslam'a Pers kökenli karışımlarını da alarak İslami öğretileri elde etmişlerdir. Böylelikle İran coğrafyasından (Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Büyük Selçuklu'dan sonra ayrılan diğer Selçuklu Devletlerinde) Anadolu'da Fatih'e kadar ki dönem içinde halk tebası yoğun şekilde yukarıda saydığımız şekilde olan inanışlara sahiptirler. (Gerçekte kuvvetle ihtimal ırki olarak Türk ve Sünni olanların çoğunun o dönemdeki ataları Aleviliğin öncüllerinin benimsediği inanç sistemine sahiptiler. )
Osmanlı'nın daha sonradan Araplarla Anadolu üstünden etkileşime geçmesi ile hem siyasi olarak üstünlüğün elde edilmesi, hem bu coğrafyaları elde tutmak adına hem de Türk Kültürü'nün verdiği ''cihana hükmetme'' ideolojisine son vermek adına Türk unsurları yönetime almadığı gibi (devşirmeden gelen herkes Paşa bile olabilir) , kardeş katline bile icazet verecek duruma gelmiştir. O yüzden Osmanlı'ya ''Türk düşmanı'' demelerinin sebebi de budur. Osmanlı bu şekilde itikadi olarak Yavuz'a kadar yoğun bir şekilde, Kanuni'ye kadar orta düzeyde, II. Mahmut'tan sonra da yer altına yavaş yavaş çekilen bir durumda Alevilik fraksiyonlarını yaşatmıştır. Osmanlı aile olarak Sünni Müslüman olan, teba açısından yine yukarıda verdiğim devirler açısından Yavuz'a kadar Ön Alevi inanışlarına (Örneğin Hacivat - Karagöz), sonrasında kademeli olarak yeraltına gizliden giden yavaş yavaş kısıtlı bir Alevi inanışından Sünni inanışa doğru evrilen bir hal almıştır.
pir sultan abdal bolumunu sabirsizlikla bekliyorum, kolay gelsin.
Arkadaslar, ...herseyden önce emeginize ve zihninize saglik👍🏼👏👏👏
...siz dolayli elestirileri üstünüze alinmayin lütfen🥰
Sizler elinizden geleni yapiyorsunuz ...ve bildiklerinizi sofraya seriyorsunuz👍🏼👍🏼
Ben Alevi hamuruyla yugrulmus ...inancli bir Ateist olarak diyorum ki😍
Tarih uzzzuuunnnca bir cizgidir, ...dinler ve mesepler ise, bu cizginin üzerinde birer noktadir!
Bu noktalardan herbiri inancin-tarihin kedileriye basladiklarini düsünürler (bu özellikle tek tanrili din ve meseplerde böyledir, buna Alevilik dahin)
....ve tekra diyorum ki; Tarih uzuuuunnnnca bir cizgidir ....noktalara takilmayin.
Cünkü hicbir nokta bir cizginin icinde ne bir baslangicdir, ne de bir son!!!
Sizlere de ayriyetten ...ve dahi tekrardan bu cizgiye isik tutugunuz icin tesekekürler, ...emeginize, zihninize ve isiginiza saglik👍🏼
Leftovers dizisinde de kalenderiliği Amerika taşıyan kalenderi dedelerin devamı olarak beyaz giyen gruptan bahsedilir izlemenizi tavsiye ederim
Çok iyi, teşekkürler.
sücaaddin veli ve tekkesini de anlatırmısınız
Hocam iyi gunler iran khorasan ve turkmenlerle alakali bir yayin yapabilirmisiniz.
Fesli Deli'nin ruhu hortlamış, hoş gelmedin Fesli Deli. Lütfen ahrete geri dön.
Ya nefis nefisssss 🖤
Hanım efendi aynı hatayı tekrar ediyor. Vahdet-i vücudla panteizmi eşleştiriyor. Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç'ın eserlerini öneriyorum.
Egede İzmirde Hamzababa, Denizlide Sarıİsmail Sultan yok muydu
Rum abdallarinda rum derken anadolu demek istiyor demi yani bu insanlar türk veya türkmendi demi
Rum'dan kasıt Anadolu evet, abdallar Türk çoğunlukla, Kürtler vs de var.
ya neler öğreniyorum ya neler öğreniyorum boşa yaşamışız şunları ülkeye dinletsek ülkece aydınlanırız biz onların hepsini evliya sanıyoduk
kim evliya kim değil Allah bilir.
Seyitgazi duyunca sasirdim bnxe seyitgaziliyim
Sohbet için teşekkürler,... Yalnız bazen komik de olmamış değil, "...babası dönemin kutub'larından! Gerçek kutub!!" yapmayın yahu, "bahsettiğimiz inanışlarla bizi eşleştirmeyin" diyen arkadaş, geçmişte yaşamış, hakkında pek az şey bilinen şahıs için bunları söylüyor :)
Ege de Haydar baba ibrahim Dede gibi yine Taylı Mahmut gibi dervişler ve Tekkeleri ne olacak kaynakları tam araştır.
''Torlak'' heralde tırlak kelimesiyle aynı gibi.. Tırlak, tırlatmış gibi bir manada olsa gerek..
"Tırlatmak", 80'li yıllarda Yavuz Donat'ın bir yazısıyla ortaya çıkmış yeni bir sözcüktür.
Otman baba babaidir