💫Jeon Jungkook Ile Hayal Et|Senden Hoşlanan En Yakın Arkadaşının Doğum Günü Partisinde Çıkma Teklifi Alırsın| 💫JJK× Maria 💫 Aurora'nın Kaleminden 💫 Şarkıyla okumanızı tavsiye ederim. 💫Keyifli Okumalar! "Jungkook-ah. Umutsuz vaka olduğun o kadar anlaşılıyor ki. Doğum gününde kara bulutlar gökyüzünü ele geçirmiş. Yağmur yağacak gibi görünüyor." Jae'nin dedikleriyle kıkırdamamak için kendimi zor tuttuğumda tepkisini görmek için bakışlarımı yanımda oturan Jungkook'a çevirdim. Masada oturan tüm herkes sessizliğini koruyordu, ki bu gülmemek için zor tuttuklarının en büyük göstergesiydi. Jungkook Jae'ye kısa bir bakış atıp derince soluduğunda dudaklarını kıvırdı. "Doğum günü dileğim senin için olacak Jae. Tanrı'dan senin küçük dilini almasını dileyeceğim. Konuşmaman benim için en büyük hediye olur." Jungkook sessizleşmiş ortamı bozup dudaklarını geri kapattığında kıkırtılar yükseldi. Dudaklarımı birbirine bastırarak yüzü asılan Jae'den Jungkook'a döndüm. Dönmemle gözlerimle kesişen gözleriyle kalakaldığımda gülümsemem silindi. Parlayan inci gözleri tam gözlerime odaklıydı. Yüzlerimiz arasında milimlik bir mesafe vardı ve bu kalbimi günlerdir engel olamadığım bir şekilde tekrardan çarpıttı. Dudaklarım arasında titrek bir nefes firar etmesiyle bakışları dudaklarıma kaydı. Bu harekiyle gerilen bedenim kendini biraz geriye çektiğinde kalbimi sakinleştirmeye çalıştım. Bu hareketimle yüzünde minik bir tebessüm oluştuğunda daha ne olduğunu anlamadan aramızdaki mesafeyi kapatarak yanağıma öpücük kondurdu. "Hey! Öpüşmeye bu kadar meraklıysanız arka oda boş. Sizi oraya alalım." Jae yüksek ses tonuyla konuşarak bizi böldüğünde göz devirerek bize odaklanan bakışlara döndüm. Tüm herkesin odak noktası olmuştuk Jae'nin bize bakarak gülmesiyle. "Hadi ama Jae! Jeon ile her zaman bu kadar yakın olduk. Neden yanlış anlamlara varıyorsun?" Dedim ona bakıyorken. Ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı ve gülümsedi. "Sakin ol Maria-shii. Biliyorum. Ama sanki bu durum biraz açıklık istiyor." "Açıklık mı?" "Evet Maria-shii. Mesela Jungkook-ah'tan gidelim. Jungkook-ah bir şeyleri artık..." Jae'nin cümlesini tamamlanmasına izin vermeden onu bölen Jungkook'la çoktan soğuk rüzgarlar esmeye başlamıştı. Sağıma doğru döndüğümde çenesi gerilmiş karşıya bakan bir yüzle karşı karşıya geldim. "Jungkook-ah. Hadi ama. Öyle bakmana alışık değilim. Ama üzgünüm gerçekleri söylemek daha iyi olacaktır." "Jae...Bir daha gereksiz konuşursan gerçekten iyi olmayacak senin için." Jungkook'un büyük bir ciddiyet barındıran sesi kaşlarımı çatmama sebep oldu. Jae ağzına hayali bir fermuar çekerek önüne döndüğünde dudaklarımı aralayarak Jungkook'a döndüm tekrardan. "Jeon? Sorun mu var?" Diye sordum yüzüne bakıyorken. Bakışları karşıdan beni buldu ve gözlerime odaklandı. "Hayır Maria. Sorun yok. Sadece..." Sesindeki soğukluk sorun olduğunun bir göstergesiydi ve bunu belli etmekte çekiniyor gibiydi. Gözleri gözlerimde duraksadığı sırada arkamdan gelen sesle, bende dahil herkesin odak noktası o yön oldu. "Maria!" Bakış açıma giren beden ile kaşlarım daha da çatıldığında Jungkook'un sıkıntılı bir nefes aldığını hissettim. Su-ho gülümseyerek bana el salladığında tebessüm etmeye çalışarak el salladım. Jungkook'un doğum günü partisi için mekan tutmuştuk. Çoğu ortak arkadaşımız davetliydi, Su-ho'da dahil. Saatler önce gelmiştik hazırlıklar için. Şimdi de Su-ho'nun bana neden seslendiğine anlam vermeye çalışıyordum. Yanımıza gelmeye başlamasıyla oflama sesi duyuldu. "Doğum günümde de görmek gerçekten bıktırmış hissettiriyor. Biz bize yeterdik halbuki." Jungkook'un kısık bir şekilde fısıldamasıyla kol dirseğimle hafifçe onu dürttüm. Su-ho gülümsemesini sürdürerek yanıma vardığında elini ensesine götürdü. "Şey...Maria. Dışarda biraz konuşma şansımız var mı? Sana söylemem gerekenler var." Tebessümüm yavas yavaş soldu bu dedikleriyle. Hafifçe duraksadığım sırada Jungkook'un kolunu omuzumda hissettim. "Burada da konuşabilirsin diye düşünüyorum." Dedi keskin bir ses tonuyla. Su-ho'nun bakışları Jungkook'a döndüğünde yüzündeki gülümseme soldu. "Onunla konuşmak istiyorum. Özel." Diye tekrar etmesiyle omuzumdaki kol daha da sıkılaştı eş zamanlı olarak. Jungkook'un sıkıntılı nefesleri ard arda geldiğinde sorun çıkmaması adına oturduğum yerden ayaklandım. "Ah peki Su-ho. Geleceğim." Dedim ve Jungkook'a doğru döndüm. Keskin yüz ifadesinin aksine, çok şey anlatan bakışları bende duraksadı. Gitmemi istemiyordu. Biliyordum. Ama Suho'nun ne diyeceğini merak ediyordum. Gülümseyerek elimi yanağına doğru götürüp hafifçe okşadım. "Hemen geleceğim." ...
Devam 1 Su-ho'nun tam önünde durduğumda yüzüme damlayan yağmur damlasını umursamadan yüzüne baktım. Tatlı bir gülümsemeyle bana bakıyordu. "Evet Su-ho. Seni dinliyorum." Dedim. Eli durmadan ensesini kaşıyordu. Stresli ve heyecanlı olduğunu her halinden anlayabiliyordum. Neydi ki onu bu kadar strese sokan şey? Cevap vermesini bekliyordum ki bir adım daha atarak bana yaklaştı. "Şey Maria...Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum." Heyecandan titrek çıkan sesine karşı gülümsedim onu rahatlatmak istercesine. "Rahat olabilirsin Su-ho. Ne dediysen anlayış göstereceğinden emin olabilirsin. Seni dinliyorum." Dedim. Gözlerimdeki gözleri iyice yoğunlaştığında bedenimin ıslanmaya başladığını hissettim. Yağmur yavaş yavaş yağmaya başlamıştı. Biraz daha burada kalırsak ıslanacaktık. Ensesindeki eli durduğunda derin bir nefes alıp dudaklarını araladı. "Maria...Ben senden çok hoşlanıyorum." "Maria!" Duyduğum iki ses birbirine girerek yankı yaptığında hafifçe sarsılarak geriye bir adım attım. Bunun şokuyla bedenim duraksadı ve nefeslerim sıkılaştı. Gelen adım sesleriyle kalbim hızlanarak ürpertti bedenimi. Kolumu kavrayan elle başım refleks olarak o yöne döndü. Saçları ve kıyafetleri ıslanarak bedenine yapışmıştı ve bu uzun süredir dışarda olduğunu gösteriyordu. Bakışlarım gözlerinde durduğunda diğer omuzumda başka bir el hissettim. "Maria." Diyen ses Su-ho'ya aitti. Jungkook'un kaşları çatıldığında boğazımı temizleyerek dudaklarımı aralamaya çalıştım. "Jungkook sorun mu var?" Dedim yavasça. Sesim sebepsizce titrek çıkmıştı. "İçeriye gelmeni istiyorum Maria." Dedi bana cevap olarak. Tam o sırada Su-ho bizi böldü. "Onunla konuşacaklarım daha bitmedi. Neden bu kadar rahatsızsın bu durumdan?" Su-ho'nun dedikleriyle ikimizde ona döndüğümüzde kaşları çatık bir şekilde Jungkook'a bakıyordu. Jungkook sesli bir şekilde nefes alarak dudaklarını araladı. "Ne ya senin bu kadar önemli ve özel dediğin şey? Söyle bende bileyim." "Onun her şeyini bilmek zorunda değilsin Jungkook. Şimdi bizi yalnız bırak." İkiside sinirle birbirine doğru sesini yükselttiğinde kalbim hızlandıkça hızlanıyordu. "Onun hakkında ki her şey beni ilgilendirir!" "Hayır seni ilgilendirmez. Onunla benim aramda!" "Onunla senin aranda hiçbir şey olamaz!" Su-ho alayla gülerek ona bir adıma atıp omuzumu bıraktı. Sorun çıkması an meselesiydi ve benim harekete geçmem gerekiyordu. "Ondan hoşlanıyorum. Ve bundan sonra senin aramıza girmesine izin vermeyeceğim. Hep onun yakınındasın. Can sıkıcı bir hal almaya başlıyor bu durum." Bakışlarım Jungkook'a döndüğünde omuzumdaki eli gevşedi. Bakışları büyüdü ve dudakları aralık kaldı. Bedeni tamamiyle duraksadı. Buna inanmak istemiyormuşcasına Su-ho'ya baktığında, Su-ho bana döndü. "Evet Maria. Cevabın nedir? Senden çok hoşlanıyorum. Lütfen bunu bil." Dedikleri, kurduğu cümleler bile beynimde bir yankıdan ibaretti. Ama kalbimde hissettiğim sızıyla nefeslerim sesli bir şekilde alınmaya başlandı. Kalbim bile dediklerini kabul etmek istmiyordu. Kalbim bile beni sevmesini istemiyordu. Sahi neden böyle hissediyordum ki? Buna nasıl bir cevap vereceğimi bile bilmiyordum. Islanan dudaklarımı yaladım ve sakinleşmeye çalışarak araladım. "Su-ho şuan ne diyeceğimi bilmiyorum...Çok ani oldu. Sadece biraz zamana ihtiyacım var. Umarım beni anlayışla karşılarsın." Dedim ses tonumu sabit tutmaya çalışarak. Hemen onu reddederek veya cevap vererek yanlış bir harekette bulunmak istemiyordum. Dediklerimle biraz duraksadıktan sonra elini omuzumdan çekerek tebessüm etti. "Seni anlıyorum. Acele etme. Cevabını bekliyor olacağım." Gözlerindeki hayal kırıklığı kendini belli etmeye başlamıştı. Minik adımlarla çekilerek son kez gözlerime baktı ve çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Kısa sürede hızlı gelişen bu olay beni derinden sarmaya yetmişti. Gözlerim çıkışa giden Su-ho'dan, ses çıkmayan Jungkook'a döndü. Gözlerimle göz göze gelen gözleriyle bir adım geriye çekilerek aramıza mesafe koydu. Anlamlandıramadığım bir duyguyla gözlerime bakan gözleri çok yoğundu. Islanan saçları alnına doğru sarkıyordu ve bu benim içimdeki o duyguyu daha da körüklüyordu. "Jeon..." Diye fısıldadım. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Cümlemin devamını dahi getiremedim. "Neden onu direkt reddetmedin?"
Devam 2 Diye sordu ses tonunda kendini belli eden kızgınlıkla. Kaşları yavaş yavaş çatıldı. "Jeon ben sadece onu kırmamak için dedim. Yoksa ona karşı bir şey hissetmiyorum." Ne dediğimin bende farkında değildim. Alayla güldü. "Hadi ama. Ona karşı bir şey hissetmiyorsan neden bunu söyleyesin ki?" "Jeon yemin ederim ki ona karşı bir şey hissetmiyorum. Sadece onu kırmamak için. Hemen reddetsem üzülürdü." Dedim ısrarla. Yağan yağmur şiddetini arttırmaya devam ediyordu. Dudakları acı bir tebessüme büründü. "Neden beni de düşünmedin? Benim de üzebileceğimi düşünmedin?" Diye sordu. Kaşlarım sorarcasına havalandı. "Ne demek istiyorsun?" "Beni hiç görmedin değil mi?" "Jeon anlamıyorum." Bir adım atarak dibime girdiğinde burnuma doluşan kokusu çoktan ele geçirmeye başlamıştı beni. Dudaklarında kırık bir tebessüm vardı. "SANA DELİLER GİBİ AŞIK OLDUĞUMU NEDEN ANLAMIYORSUN ARTIK? SANA BAKAN GÖZLERİMDEKI SEVGIYI NEDEN GÖRMEK İSTEMİYORSUN MARIA!?" Kurduğu cümlelerle bedenim ikinci şokunu yaşarken bakışlarım büyüdü. Duyduklarımın doğruluğunu sorgulamaya başlamıştı bile kalbim. "Sana olan aşkımı neden görmedin? Sabrettim. Anlaman için sabrettim ve bekledim. Arkadaşlığımız bozulmasın diye hep bekledim. Ama artık dayanamıyorum. Artık ben aramızdaki ilişkiyi istemiyorum." "Jungkook..." "Su-ho'dan gerçekten hoşlanıyor musun?" Diye sordu kısık bir şekilde. Duyduğu siniri ve üzüntüyü iliklerime kadar hissediyordum. Başımı sağa sola salladım gözlerim dolduğunda. "BANA DOĞRULARI SÖYLE MARIA!" Kükreyerek yüzüme doğru bağırdığında başımı ısrarla sağa sola salladım. Kalbim daha fazla acıyordu. "Hayır Jeon. Ona karşı bir şey hissetmiyorum. Gerçekten de." Dolu gözlerimdeki yaşlar kendini bırakıp yağmura karışmaya başlamıştı. Onunda gözleri dolu doluydu ve omuzları çökmüştü. "Ondan hoşlanmıyorum Jeon. Sadece üzmemek için. Inan bana." Diye tekrarlamamla gülümsedi burukça. "Sana çok aşığım Maria. Sana sebepsiz yere kızmak istiyorum. Ama olmuyor. Seni herkesten sakınmak istiyorum ama bunun doğru olmadığını biliyorum. Seni kıskanıyorum ama böyle bir hakkım yok. Onu da biliyorum. Dediklerim yüzümden arkadaşlığımız bozulacak belkide. Ama bunun ihtimalini bile düşünmek istemiyorum. Ne yapmalıyım Maria? Ne yapmalıyım da hem senin mutluluğunu düşüneyim hemde kendime ve kalbime hakim olayım?" Dolu olan gözleriyle ve titreyen sesiyle bana bakakaldığında içimden geçen şeyin artık harekete geçmesi gerektiğini anladım. Kalbim daha hızlı çarpıyordu. En önemlisi bende ondan hoşlandığımı tam anlamıyla fark ediyordum. Beden bağımsız harekete geçen bedenime ayak uydurdum. Ona doğru yaklaşarak dibine girdiğimde hiçbir şey demeden dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Alt dudağını kavrayan dudağım sertleşti. Kollarımı boynuna dolayarak daha da gömüldüm. İki kolu saniyeler sonra belimi sardığında bedenlerimiz birbirine yapışık duruma geldi. Dudaklarımda gezinmeye başlayan ıslak dudakları öpüşlerini sertleştirdi. İkimizde birbirimizden farksızdık. Dudaklarımı neffesiz kaldığımı hisettiğim için yavaşça ayırarak alnımı alnına yasladım. "Bende sana çok aşığım Jeon." Dedim nefes nefese. Gözleri yavaşça gözlerimi bulduğunda dudaklarına büyük bir tebessüm yayıldı. "Çok korktum. Benden gideceksin diye çok korktum." Diye tekrar etti. Benim gibi nefes nefeseydi. Alnıma öpücük verdiği sırada duyulan sesle ikimizde o yöne döndük. Elinde Doğum Günü pastasıyla bize doğru gelen Jae ve diğerleriyle bende tebessüm ettim. Yağmurda ıslanmak kimsenin umurunda değil gibi görünüyordu. Herkes bir ağızdan şarkıyı söylerken bende onlara eşlik etmeye başladım. Son kez fısıldadı kulağıma doğru. "Geçirdiğim en güzel Doğum Günüm olacak." SON
yaşanmış hayat gibiydi karakterlerin geçirdiği duygu anlatımın düşdüğü durumu anlatman su- ho ve maria konuşumu sonda jk ile sevgili olması her ne kadar hikaye olsada büyük bir anlam taşıyor benim için Maria hayatının en döğru kararını verdi ❤
Çooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook mükemmel olmuş ellerine sağlık ❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤
Teşekkür ederimmm Aslında çok garip bir hikayesi var Aşk yok olmaktır şarkısı dinlerken aklıma gelen fikirle yazdım. Bir okul günüydü. Bir olay yaşadım. Onu seri şeklinde kurguya dökmek istedim. Tamda o şarkıyı dinliyordum. Tabii önce kanalımı buyutmeliydim. Tb ile basladim O seride hazır gibi konusu ve sonu. Öyle iste Takıntılı serisinden sonra o seri gelecek.
@@AurorasssJ1 üzgünüm ben senin sorun var dediğini görmemiştim şuan söylediğinde duydum ama yani ne gerek var bu kadar delirmeye insan gibi deseydi ya sanki benim bir şeyimde bana trip atar gibi konuşuyor
Hikaye yeni atıldığında biraz sabretseniz gelir zaten birkaç dakikaya. Hikaye nerde hikaye nerde yazmanıza gerek yok anlayışlı arkadaşlarım.
💫Jeon Jungkook Ile Hayal Et|Senden Hoşlanan En Yakın Arkadaşının Doğum Günü Partisinde Çıkma Teklifi Alırsın|
💫JJK× Maria
💫 Aurora'nın Kaleminden
💫 Şarkıyla okumanızı tavsiye ederim.
💫Keyifli Okumalar!
"Jungkook-ah. Umutsuz vaka olduğun o kadar anlaşılıyor ki. Doğum gününde kara bulutlar gökyüzünü ele geçirmiş. Yağmur yağacak gibi görünüyor."
Jae'nin dedikleriyle kıkırdamamak için kendimi zor tuttuğumda tepkisini görmek için bakışlarımı yanımda oturan Jungkook'a çevirdim. Masada oturan tüm herkes sessizliğini koruyordu, ki bu gülmemek için zor tuttuklarının en büyük göstergesiydi. Jungkook Jae'ye kısa bir bakış atıp derince soluduğunda dudaklarını kıvırdı.
"Doğum günü dileğim senin için olacak Jae. Tanrı'dan senin küçük dilini almasını dileyeceğim. Konuşmaman benim için en büyük hediye olur."
Jungkook sessizleşmiş ortamı bozup dudaklarını geri kapattığında kıkırtılar yükseldi. Dudaklarımı birbirine bastırarak yüzü asılan Jae'den Jungkook'a döndüm. Dönmemle gözlerimle kesişen gözleriyle kalakaldığımda gülümsemem silindi. Parlayan inci gözleri tam gözlerime odaklıydı. Yüzlerimiz arasında milimlik bir mesafe vardı ve bu kalbimi günlerdir engel olamadığım bir şekilde tekrardan çarpıttı. Dudaklarım arasında titrek bir nefes firar etmesiyle bakışları dudaklarıma kaydı. Bu harekiyle gerilen bedenim kendini biraz geriye çektiğinde kalbimi sakinleştirmeye çalıştım. Bu hareketimle yüzünde minik bir tebessüm oluştuğunda daha ne olduğunu anlamadan aramızdaki mesafeyi kapatarak yanağıma öpücük kondurdu.
"Hey! Öpüşmeye bu kadar meraklıysanız arka oda boş. Sizi oraya alalım."
Jae yüksek ses tonuyla konuşarak bizi böldüğünde göz devirerek bize odaklanan bakışlara döndüm. Tüm herkesin odak noktası olmuştuk Jae'nin bize bakarak gülmesiyle.
"Hadi ama Jae! Jeon ile her zaman bu kadar yakın olduk. Neden yanlış anlamlara varıyorsun?"
Dedim ona bakıyorken. Ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı ve gülümsedi.
"Sakin ol Maria-shii. Biliyorum. Ama sanki bu durum biraz açıklık istiyor."
"Açıklık mı?"
"Evet Maria-shii. Mesela Jungkook-ah'tan gidelim. Jungkook-ah bir şeyleri artık..."
Jae'nin cümlesini tamamlanmasına izin vermeden onu bölen Jungkook'la çoktan soğuk rüzgarlar esmeye başlamıştı. Sağıma doğru döndüğümde çenesi gerilmiş karşıya bakan bir yüzle karşı karşıya geldim.
"Jungkook-ah. Hadi ama. Öyle bakmana alışık değilim. Ama üzgünüm gerçekleri söylemek daha iyi olacaktır."
"Jae...Bir daha gereksiz konuşursan gerçekten iyi olmayacak senin için."
Jungkook'un büyük bir ciddiyet barındıran sesi kaşlarımı çatmama sebep oldu. Jae ağzına hayali bir fermuar çekerek önüne döndüğünde dudaklarımı aralayarak Jungkook'a döndüm tekrardan.
"Jeon? Sorun mu var?"
Diye sordum yüzüne bakıyorken. Bakışları karşıdan beni buldu ve gözlerime odaklandı.
"Hayır Maria. Sorun yok. Sadece..."
Sesindeki soğukluk sorun olduğunun bir göstergesiydi ve bunu belli etmekte çekiniyor gibiydi. Gözleri gözlerimde duraksadığı sırada arkamdan gelen sesle, bende dahil herkesin odak noktası o yön oldu.
"Maria!"
Bakış açıma giren beden ile kaşlarım daha da çatıldığında Jungkook'un sıkıntılı bir nefes aldığını hissettim. Su-ho gülümseyerek bana el salladığında tebessüm etmeye çalışarak el salladım. Jungkook'un doğum günü partisi için mekan tutmuştuk. Çoğu ortak arkadaşımız davetliydi, Su-ho'da dahil. Saatler önce gelmiştik hazırlıklar için. Şimdi de Su-ho'nun bana neden seslendiğine anlam vermeye çalışıyordum. Yanımıza gelmeye başlamasıyla oflama sesi duyuldu.
"Doğum günümde de görmek gerçekten bıktırmış hissettiriyor. Biz bize yeterdik halbuki."
Jungkook'un kısık bir şekilde fısıldamasıyla kol dirseğimle hafifçe onu dürttüm. Su-ho gülümsemesini sürdürerek yanıma vardığında elini ensesine götürdü.
"Şey...Maria. Dışarda biraz konuşma şansımız var mı? Sana söylemem gerekenler var."
Tebessümüm yavas yavaş soldu bu dedikleriyle. Hafifçe duraksadığım sırada Jungkook'un kolunu omuzumda hissettim.
"Burada da konuşabilirsin diye düşünüyorum."
Dedi keskin bir ses tonuyla. Su-ho'nun bakışları Jungkook'a döndüğünde yüzündeki gülümseme soldu.
"Onunla konuşmak istiyorum. Özel."
Diye tekrar etmesiyle omuzumdaki kol daha da sıkılaştı eş zamanlı olarak. Jungkook'un sıkıntılı nefesleri ard arda geldiğinde sorun çıkmaması adına oturduğum yerden ayaklandım.
"Ah peki Su-ho. Geleceğim."
Dedim ve Jungkook'a doğru döndüm. Keskin yüz ifadesinin aksine, çok şey anlatan bakışları bende duraksadı. Gitmemi istemiyordu. Biliyordum. Ama Suho'nun ne diyeceğini merak ediyordum. Gülümseyerek elimi yanağına doğru götürüp hafifçe okşadım.
"Hemen geleceğim."
...
Devam 1
Su-ho'nun tam önünde durduğumda yüzüme damlayan yağmur damlasını umursamadan yüzüne baktım. Tatlı bir gülümsemeyle bana bakıyordu.
"Evet Su-ho. Seni dinliyorum."
Dedim. Eli durmadan ensesini kaşıyordu. Stresli ve heyecanlı olduğunu her halinden anlayabiliyordum. Neydi ki onu bu kadar strese sokan şey? Cevap vermesini bekliyordum ki bir adım daha atarak bana yaklaştı.
"Şey Maria...Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum."
Heyecandan titrek çıkan sesine karşı gülümsedim onu rahatlatmak istercesine.
"Rahat olabilirsin Su-ho. Ne dediysen anlayış göstereceğinden emin olabilirsin. Seni dinliyorum."
Dedim. Gözlerimdeki gözleri iyice yoğunlaştığında bedenimin ıslanmaya başladığını hissettim. Yağmur yavaş yavaş yağmaya başlamıştı. Biraz daha burada kalırsak ıslanacaktık. Ensesindeki eli durduğunda derin bir nefes alıp dudaklarını araladı.
"Maria...Ben senden çok hoşlanıyorum."
"Maria!"
Duyduğum iki ses birbirine girerek yankı yaptığında hafifçe sarsılarak geriye bir adım attım. Bunun şokuyla bedenim duraksadı ve nefeslerim sıkılaştı. Gelen adım sesleriyle kalbim hızlanarak ürpertti bedenimi. Kolumu kavrayan elle başım refleks olarak o yöne döndü. Saçları ve kıyafetleri ıslanarak bedenine yapışmıştı ve bu uzun süredir dışarda olduğunu gösteriyordu. Bakışlarım gözlerinde durduğunda diğer omuzumda başka bir el hissettim.
"Maria."
Diyen ses Su-ho'ya aitti. Jungkook'un kaşları çatıldığında boğazımı temizleyerek dudaklarımı aralamaya çalıştım.
"Jungkook sorun mu var?"
Dedim yavasça. Sesim sebepsizce titrek çıkmıştı.
"İçeriye gelmeni istiyorum Maria."
Dedi bana cevap olarak. Tam o sırada Su-ho bizi böldü.
"Onunla konuşacaklarım daha bitmedi. Neden bu kadar rahatsızsın bu durumdan?"
Su-ho'nun dedikleriyle ikimizde ona döndüğümüzde kaşları çatık bir şekilde Jungkook'a bakıyordu. Jungkook sesli bir şekilde nefes alarak dudaklarını araladı.
"Ne ya senin bu kadar önemli ve özel dediğin şey? Söyle bende bileyim."
"Onun her şeyini bilmek zorunda değilsin Jungkook. Şimdi bizi yalnız bırak."
İkiside sinirle birbirine doğru sesini yükselttiğinde kalbim hızlandıkça hızlanıyordu.
"Onun hakkında ki her şey beni ilgilendirir!"
"Hayır seni ilgilendirmez. Onunla benim aramda!"
"Onunla senin aranda hiçbir şey olamaz!"
Su-ho alayla gülerek ona bir adıma atıp omuzumu bıraktı. Sorun çıkması an meselesiydi ve benim harekete geçmem gerekiyordu.
"Ondan hoşlanıyorum. Ve bundan sonra senin aramıza girmesine izin vermeyeceğim. Hep onun yakınındasın. Can sıkıcı bir hal almaya başlıyor bu durum."
Bakışlarım Jungkook'a döndüğünde omuzumdaki eli gevşedi. Bakışları büyüdü ve dudakları aralık kaldı. Bedeni tamamiyle duraksadı. Buna inanmak istemiyormuşcasına Su-ho'ya baktığında, Su-ho bana döndü.
"Evet Maria. Cevabın nedir? Senden çok hoşlanıyorum. Lütfen bunu bil."
Dedikleri, kurduğu cümleler bile beynimde bir yankıdan ibaretti. Ama kalbimde hissettiğim sızıyla nefeslerim sesli bir şekilde alınmaya başlandı. Kalbim bile dediklerini kabul etmek istmiyordu. Kalbim bile beni sevmesini istemiyordu. Sahi neden böyle hissediyordum ki? Buna nasıl bir cevap vereceğimi bile bilmiyordum. Islanan dudaklarımı yaladım ve sakinleşmeye çalışarak araladım.
"Su-ho şuan ne diyeceğimi bilmiyorum...Çok ani oldu. Sadece biraz zamana ihtiyacım var. Umarım beni anlayışla karşılarsın."
Dedim ses tonumu sabit tutmaya çalışarak. Hemen onu reddederek veya cevap vererek yanlış bir harekette bulunmak istemiyordum. Dediklerimle biraz duraksadıktan sonra elini omuzumdan çekerek tebessüm etti.
"Seni anlıyorum. Acele etme. Cevabını bekliyor olacağım."
Gözlerindeki hayal kırıklığı kendini belli etmeye başlamıştı. Minik adımlarla çekilerek son kez gözlerime baktı ve çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Kısa sürede hızlı gelişen bu olay beni derinden sarmaya yetmişti. Gözlerim çıkışa giden Su-ho'dan, ses çıkmayan Jungkook'a döndü. Gözlerimle göz göze gelen gözleriyle bir adım geriye çekilerek aramıza mesafe koydu. Anlamlandıramadığım bir duyguyla gözlerime bakan gözleri çok yoğundu. Islanan saçları alnına doğru sarkıyordu ve bu benim içimdeki o duyguyu daha da körüklüyordu.
"Jeon..."
Diye fısıldadım. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Cümlemin devamını dahi getiremedim.
"Neden onu direkt reddetmedin?"
Devam 2
Diye sordu ses tonunda kendini belli eden kızgınlıkla. Kaşları yavaş yavaş çatıldı.
"Jeon ben sadece onu kırmamak için dedim. Yoksa ona karşı bir şey hissetmiyorum."
Ne dediğimin bende farkında değildim. Alayla güldü.
"Hadi ama. Ona karşı bir şey hissetmiyorsan neden bunu söyleyesin ki?"
"Jeon yemin ederim ki ona karşı bir şey hissetmiyorum. Sadece onu kırmamak için. Hemen reddetsem üzülürdü."
Dedim ısrarla. Yağan yağmur şiddetini arttırmaya devam ediyordu. Dudakları acı bir tebessüme büründü.
"Neden beni de düşünmedin? Benim de üzebileceğimi düşünmedin?"
Diye sordu. Kaşlarım sorarcasına havalandı.
"Ne demek istiyorsun?"
"Beni hiç görmedin değil mi?"
"Jeon anlamıyorum."
Bir adım atarak dibime girdiğinde burnuma doluşan kokusu çoktan ele geçirmeye başlamıştı beni. Dudaklarında kırık bir tebessüm vardı.
"SANA DELİLER GİBİ AŞIK OLDUĞUMU NEDEN ANLAMIYORSUN ARTIK? SANA BAKAN GÖZLERİMDEKI SEVGIYI NEDEN GÖRMEK İSTEMİYORSUN MARIA!?"
Kurduğu cümlelerle bedenim ikinci şokunu yaşarken bakışlarım büyüdü. Duyduklarımın doğruluğunu sorgulamaya başlamıştı bile kalbim.
"Sana olan aşkımı neden görmedin? Sabrettim. Anlaman için sabrettim ve bekledim. Arkadaşlığımız bozulmasın diye hep bekledim. Ama artık dayanamıyorum. Artık ben aramızdaki ilişkiyi istemiyorum."
"Jungkook..."
"Su-ho'dan gerçekten hoşlanıyor musun?"
Diye sordu kısık bir şekilde. Duyduğu siniri ve üzüntüyü iliklerime kadar hissediyordum. Başımı sağa sola salladım gözlerim dolduğunda.
"BANA DOĞRULARI SÖYLE MARIA!"
Kükreyerek yüzüme doğru bağırdığında başımı ısrarla sağa sola salladım. Kalbim daha fazla acıyordu.
"Hayır Jeon. Ona karşı bir şey hissetmiyorum. Gerçekten de."
Dolu gözlerimdeki yaşlar kendini bırakıp yağmura karışmaya başlamıştı. Onunda gözleri dolu doluydu ve omuzları çökmüştü.
"Ondan hoşlanmıyorum Jeon. Sadece üzmemek için. Inan bana."
Diye tekrarlamamla gülümsedi burukça.
"Sana çok aşığım Maria. Sana sebepsiz yere kızmak istiyorum. Ama olmuyor. Seni herkesten sakınmak istiyorum ama bunun doğru olmadığını biliyorum. Seni kıskanıyorum ama böyle bir hakkım yok. Onu da biliyorum. Dediklerim yüzümden arkadaşlığımız bozulacak belkide. Ama bunun ihtimalini bile düşünmek istemiyorum. Ne yapmalıyım Maria? Ne yapmalıyım da hem senin mutluluğunu düşüneyim hemde kendime ve kalbime hakim olayım?"
Dolu olan gözleriyle ve titreyen sesiyle bana bakakaldığında içimden geçen şeyin artık harekete geçmesi gerektiğini anladım. Kalbim daha hızlı çarpıyordu. En önemlisi bende ondan hoşlandığımı tam anlamıyla fark ediyordum. Beden bağımsız harekete geçen bedenime ayak uydurdum. Ona doğru yaklaşarak dibine girdiğimde hiçbir şey demeden dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Alt dudağını kavrayan dudağım sertleşti. Kollarımı boynuna dolayarak daha da gömüldüm. İki kolu saniyeler sonra belimi sardığında bedenlerimiz birbirine yapışık duruma geldi. Dudaklarımda gezinmeye başlayan ıslak dudakları öpüşlerini sertleştirdi. İkimizde birbirimizden farksızdık. Dudaklarımı neffesiz kaldığımı hisettiğim için yavaşça ayırarak alnımı alnına yasladım.
"Bende sana çok aşığım Jeon."
Dedim nefes nefese. Gözleri yavaşça gözlerimi bulduğunda dudaklarına büyük bir tebessüm yayıldı.
"Çok korktum. Benden gideceksin diye çok korktum."
Diye tekrar etti. Benim gibi nefes nefeseydi. Alnıma öpücük verdiği sırada duyulan sesle ikimizde o yöne döndük. Elinde Doğum Günü pastasıyla bize doğru gelen Jae ve diğerleriyle bende tebessüm ettim. Yağmurda ıslanmak kimsenin umurunda değil gibi görünüyordu. Herkes bir ağızdan şarkıyı söylerken bende onlara eşlik etmeye başladım. Son kez fısıldadı kulağıma doğru.
"Geçirdiğim en güzel Doğum Günüm olacak."
SON
Çok güzel olmuş böyle şeyleri daha çok görmek dileğiyle ❤
@@AurorasssJ1 ayyy cok guzel olmuss
jk in doğum gününde favori yazarım hikaye atmış henüz okumadım ama eminim mükemmeldir❤️
yaşanmış hayat gibiydi karakterlerin geçirdiği duygu anlatımın düşdüğü durumu anlatman su- ho ve maria konuşumu sonda jk ile sevgili olması her ne kadar hikaye olsada büyük bir anlam taşıyor benim için Maria hayatının en döğru kararını verdi ❤
Evet yaşanmış gibiydi
Beğenmene sevindim bebeğim
@@AurorasssJ1 belki de yaşadın sen kim bilir 😽❤️
Beğendim de söz müü bee bayılmak üzereyim minik bebek 💖
@@azeaz9064 ❤️🩹
Ayyy çok güzeldii bayıldımm ellerine emeğine sağlık bebeğim muhteşemsin💋💖
Çok güzeldi her zamanki gibi döktürmüşsün Helinimm 🥲 ve bu sarkiyi cok seviyorum ben yaa 🤍
Çok güzeldi...🫀
Bu zamanlardaki ruh halimi yansıttı sanki...maria ile aynı durumdaydım.
Bende yaa
Bu gün benimde doğum günümü ve jungkookl'la aynı gün olduğum için onkadar mutluyum ki😊🎉😊🎉
Iyiki dogdun iyiki varsinnn
@@AurorasssJ1 teşekkür ederim canım sende iyiki varsın hikaye mükemmel
Çok şanslısınn benimkide jimininkine yakın 19 ekim skwpsjowhsbx
Suhoya yakalım bugün de....
HARİKA OLMUŞŞŞ AAAAAAA
Ay az once bug a falan girdi sanırım yorum yap yeri yoktu ödüm koptuuu- dusunsene birdaha asla yorum yapamadigimii😭😭
Düşüncesi bile berbat
@@AurorasssJ1kesinlikle bensiz buralar hiiç çekilmez💅🏻 kxpajsowjxmxls
Çooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook mükemmel olmuş ellerine sağlık ❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤
Çok çok çok güzel olmuş balım ellerine sağlık 🦋
Cok güzel olmuş bebeğim, ellerine sağlık 🌟
Başlığa bakınca daha çok bu tür yazmanı istiyeceğimi eminim❤
Sadece şarkıya odaklanmış bulundum. :')
JK DOĞUM GÜNÜNDE BİZE HEDİYE🥹🥹
Mükemmel olmuş😍🫶🏻
Çooook iyi olmuş be yauvvv 🤍
Ağğğğ çok iyiiiiiiii ❤️❤️❤️
😻😻😻
Yine muhteşem bir hikaye yazmissin cnm yeni bakabildim o yüzden sorry😢
Offf çok güzellll
Gerçekten çok güzel yazıyorsunnnnn. Bu arada nasıl hikaye yazmaya başladın? 💜
Teşekkür ederimmm
Aslında çok garip bir hikayesi var
Aşk yok olmaktır şarkısı dinlerken aklıma gelen fikirle yazdım.
Bir okul günüydü. Bir olay yaşadım. Onu seri şeklinde kurguya dökmek istedim. Tamda o şarkıyı dinliyordum. Tabii önce kanalımı buyutmeliydim. Tb ile basladim O seride hazır gibi konusu ve sonu. Öyle iste Takıntılı serisinden sonra o seri gelecek.
@@AurorasssJ1 tebrik ederimmmmm
Yaaa çok güzeldi amaaa😭💝
Çoook güzel olmuş
İlkkk
Sarki Ismi ne😢
Benimle Kayboldun
@@AurorasssJ1ayyy sagolasin❤😊
Hikaye gelince soyleyin
Geldi, biraz sabretseniz gelir zaten birkaç dakikaya.
Yazar yerine ben sinirlendim ya hikaye nerde hikaye nerde Allah allaah
@@evrem2189 Evrem bu yorumunun aynısını yapar mısın bu videoya sabitleyecegim
@@evrem2189 pardon benim bu dediğim sana neden bu kadar batıyor
Yanlis anlamda dememis ki güzelim sadece anlayis istiyor
Dedigim gibi sorun vardi dedim ama kimse bunu takmadi@@JusthukukandNisa
@@AurorasssJ1 üzgünüm ben senin sorun var dediğini görmemiştim şuan söylediğinde duydum ama yani ne gerek var bu kadar delirmeye insan gibi deseydi ya sanki benim bir şeyimde bana trip atar gibi konuşuyor
🌷🤍
Hikaye nerdeeeee
Hikaye yok
Hikaye?