2)Bu düşünce akımı Francesco Sansovino ile doruğuna ulaşacaktır. Babası ünlü mimar Jacopo Sansovino, Venedik'e San Marco kütüphanesini yapmak için gelmiş ve oğlu bu kente yerleşmiştir. Francesco yazarlık ve editörlük yaparak hayatını kazanmış, yüzlerce cilt kitabı derlemiş ve yayımlamıştır. Bunların arasında Türklerle ilgili yedi tane kitabı vardır ve en önemlisi olan birincisi 1560'ta yayımlanmıştır. 1560 yılı Türklerin Akdeniz'deki ilerlemeleri bakımından bir dönüm noktasıdır: O yıl Cerbe deniz savaşında İspanyol donanması yenilmiş ve Türklere Batı Akdeniz yolu açılmıştır. Sansovino Türkler konusunda yazılanları derleyip yayımlamayı düşünür; çünkü o tarihe kadar en azından İtalya'da böyle bir külliyat meydana getirilmemiştir. 1550'li yıllarda Venedikli Giovanni Ramusio'nun üç büyük cilt halinde yayımlamış olduğu seyahatler küllliyatında doğrudan Türklere ait bir şey yoktur. Yakın komşu konumunda olan Türkler yeni keşfedilen ülkeleri tanıtmaya yönelik seyahat edebiyatının bir parçası sayılmadıklarından, yayın alanındaki bu boşluğu doldurmak Sansovino'ya düşer. Yazar-yayıncının amacı o andaki okuyucularının beklentilerini yanıtlamak, Türkler konusunda bilenenlerin ve düşünülenlerin bir sentezini yapmaktır. Ondan önce uzak ülkeler için Ramusio'nun yapmış olduğu sentez, seyahat edebiyatının bir bölümünü oluşturduğu coğrafya türüne girer. Burada gidilecek, görülecek, alınacak yerler söz konusudur. Türklerin elindeki ülkeler ise ortak bir geçmişin parçasıdır ve Türkler konusundaki bilgiler ortak bir geleceğin kaygısını taşımaktadır. Bundan dolayı "Türk bilgisi" coğrafyaya değil tarihe girer ve Sansovino bir tarih kitabı derleyecektir. Kitabın başlığı, "Türklerin Kökeninin ve İmparatorluğunun Evrensel Tarihi Konusunda"dır (Dell'Historia Universale dell'Origine et Imperio de' Turchi). Bu isim üzerine durmak gerekir. Yukarıda belirttiğimiz gibi, Sansovino bir tarih kitabı sunmaktadır; ancak bu bir "evrensel tarih"tir ve böyle olmakla birlikte genel bir evrensel tarih değil, Türklerin evrensel tarihidir. Daha doğrusu evrensel tarihin Türklere ait olduğu ilan edilmektedir. Zaten imperio sözcüğü de buna gönderme yapmaktadır; çünkü "imparatorluk" olarak çevirdiğimiz sözcük, aslında "mutlak iktidar" anlamındadır ve bundan dolayı imperium tek ve paylaşılmazdır. Doğu Roma, yani Bizans imparatorları, Charlemagne ve ondan sonra gelen Kutsal Roma-Cermen hükümdarlarının imparatorluk vasıflarını tanımak istemedikleri gibi, Osmanlı padişahları da bu geleneği sürdürmüşler ve özellikle Historia Universale'nin yazıldığı yıllarda, Kanuni Süleyman, Charles Quint'i Alman imparatoru olarak değil, yalnızca İspanya kralı olarak tanımakta ısrar etmiştir. Yapıtın üçüncü baskısından başlayarak ifadeyi göreceli kılan, "konusunda" olarak çevirdiğimiz, "della" sözcüğü başlıktan çıkarılacak ve konu bundan böyle kuşku kaldırmayacak bir biçimde "Türklerin evrensel tarihi" olarak belirlenecektir. Üç fasikül halinde 1560-1561 yıllarında yayımlanan Historia Universale'nin birinci baskısının girişinde, Sansovino, kitabın amacını şöyle anlatmaktadır: Yeterli bilgilere sahip olduğumuz dünya devletleri arasında, Türk hükümdarının devletini her zaman en fazla saygınlığa layık olduğunu düşündüm, halkının büy
Turgay Abi çok keyifli bir söyleşi aynı zamanda acı gerçeklerden bahsettiğiniz için hüzünlendiğim dakikalarda oldu. Umarım tarihin gerçekleri tarafsız bir şekilde gerçeği neyse açığa çıkar. Emekleriniz için sağolun. Ekrem hocaya da değerli bilgileri için teşekkür ederiz. Yeniden konuk ederseniz çok memnun oluruz
29+ tenses in turkish language Anatolian Turkish verb conjugations A= To (towards /~for) (for words with a thick vowel in the last syllable) E= To (towards /~for) (for words with a thin vowel in the last syllable) Okul=School U (ou)=it’s that/ it’s about Mak/Mek (umak/emek)= aim /exertion (machine/mechanism)(activity purpose / effort process) Git-mek=(verb)= to Go /the process of going> getmek =to get there 1 .present continuous tense (right now or soon, currently or nowadays) Used to describe the current actions or planned events -for designated times YOR-mak =to tire ( to try ,engage in) >Yor=~go (too much) onto (yorgunum=I’m tired) A/E Yormak=(to arrive at any idea of what it is) I/U Yormak=(to deal with completely) used as the suffix=” ı/u - i/ü + Yor" positive Okula gidiyorsun ( you are going to school)= Okul-a Git-i-Yor-u-Sen >School-to Go-to-Try that-You < (please read backwards) Evden geliyorum ( I'm coming from home) = Ev-de-en Gel-i-yor-u-Men >(from Home I’ try to Come) =Come-to-try that-Me Home-at-then< negative A) Mã= Not B) Değil= Un-equivalent examples A: Okula gitmiyorsun ( you’re not going to school)= Okul-a Git-Mã-i-yor-u-Sen >You don't try to Go to school B: Okula gidiyor değilsin ( you aren’t going to school)=Okul-a Git-i-yor değil-sen >You aren't try..to Go to School Question sentence: Mã-u =Not-it> is not it? Used as the suffixes =" Mı / Mu / Mi / Mü “ Okula mı gidiyorsun? ( Are you going to school )= Okul-a Mã-u Git-i-yor-u-sen (To-school/ Not-it / You-try-to-go)>Are you going to school or somewhere else? Okula gidiyor musun? ( Do you go to school )= Okul-a Git-i-yor Mã-u-sen (To school /Try-to-go /Not-it-you)>~do You (try to) go to school (at specific times) or not ? Okula sen mi gidiyorsun ?= Are you the (only) one going to school? 2 .simple extensive tense ( used to explain our own thoughts about the topic) (always, since long , for a long time, sometimes, currently, sooner or later/ inşallah) positive VAR-mak = to arrive at /to attain (var= ~being there) used as the suffixes >"Ar-ır-ur" (for thick vowel) ER-mek= to get at /to reach (er= ~achieve ) used as the suffixes >"Er-ir-ür" (for thin vowel) examples Okula gidersin (You get to go to school)= Okul-a Git-e-er-sen= You get (a chance) to go to school Kuşlar gökyüzünde uçarlar=(~ Birds fly in the sky )=Kuş-lar gökyüzü-n’de uç-a-var(u-lar)= Birds have (likelihood) to fly in the sky = ~ Birds arrive by flying in the sky Bunu görebilirler (They can see this) = Bu-n’u Gör-e-Bil-e-er-ler =~They get to be able to see what this is Question sentence: In interrogative sentences it means: isn't it so /what do you think about this topic? Okula gider misin? (Do you get to go to school) Okul-a Git-e-er Mã-u-Sen =You get to Go to School -is Not it?=~What about you getting to go to school? Okula mı gidersin? =Do you get to go to school or somewhere else? negative Mã= Not Bas-mak =to tread on/ dwell on/ stand on (bas git=get out of here > pas geç= pass by> vazgeç=give up Ez-mek = to crush/ to run over (ez geç= think nothing about > es geç= stop thinking about) Mã-bas=(No-pass/ Na pas) > (give up on/not to dwell on) >the suffix "MAZ" (for thick vowel) Mã-ez=(Don’t/ Doesn’t)> (to skip/ avoid) >the suffix "MEZ" (for thin vowel) for the 1st person singular and 1st plural is only used the suffix “Mã” except for questions examples Okula gitmezsin (you don't/won't go to school)= Okul-a Git-mã-ez-sen > You skip going to school Babam bunu yapmaz (my dad doesn't do this)= Baba-m bu-n’u yap-ma-bas > My dad doesn't dwell on doing this Bugün okula gitmem (I won't go to school today)> Okul-a Git-mã-men =I don't (have) to go to school Bugün okula gidemem (I can’t go to school today)= Okul-a Git-e-er-mã-men >I don't get (possibility) to go to school Bir bardak su almaz mısınız (Don't you get a glass of water)> Bir fincan çay al-ma-bas ma-u-sen-iz > Do you (really) give up on having a cup of tea? Kimse senden (daha) hızlı koşamaz (Nobody can run faster than you)=Kimse sen-den daha hızlı kaş-a-al-ma-bas 3.simple future tense (soon or later) Used to describe events that we are aiming for or think are in the future Çak-mak =~to fasten ,~to tack ,~to keep in mind ,~to hit them together (for thick vowel) Çek-mek=~to pull, ~to take along, ~to feel inside, ~to attract , ~to will (for thin vowel) positive.. Okula gideceksin ( you'll go to school)= Okul-a Git-e-çek-sen =~You fetch/take (into mind)-to-Go to school Ali bu kapıyı açacak ( Ali’s gonna open this door)= Ali Kapı-y-ı Aç-a-çak =~Ali (fixes in his mind) to open the door negative A. Okula gitmeyeceksin (you won't go to school)= Okul-a Git-mã-e-çek-sen =You don't keep (in mind) going to school B. Okula gidecek değilsin (you aren't gonna go to school)= Okul-a Git-e-çek değil-sen =~you won't go to school and nobody is demanding that you 4 . simple past tense (currently or before) Used to explain the completed events we're sure about Di = now on / anymore Di-mek/demek= ~ to deem/ to mean/ to think like this Used as the suffixes= (Dı /Di /Du/ Dü - Tı /Ti /Tu /Tü) positive Okula gittin = You went to school = Okul-a Git-di-N Dün İstanbul'da kaldım= I stayed in Istanbul yesterday Okula mı gittin ? (Did you go to school)= Okul-a Mã-u Git-di-n> You went to school or somewhere else? Okula gittin mi ? (~Have you gone to school)= Okul-a Git-di-n Mã-u> You went to school or not? negative Okula gitmedin =You didn't go to school / Okul-a Git-mã-di-N Bugün pazara gitmediler mi? =Didn't they go to the (open public) market today? Dün çarşıya mı gittiniz? = where Did you go yesterday, to the (covered public) bazaar? Akşamleyin bakkala (markete) gittik mi?= Did we go to the grocery store in the evening? 5 .narrative/reported past tense (just now or before) Used to describe the completed events that we're unsure of MUŞ-mak = ~to inform (muşu=inform/notice> muşuş/mesaj=message> muştu=müjde=evangel) that means -I've been informed/ I heard or learnt that/ I noticed and realized that/ it seems that or apparently. used as the suffixes= (Mış/ Muş - Miş/ Müş) positive Okula gitmişsin= I heard you went to school> Okul-a Git-muş-u-sen Yanlış birşey yapmışım=~I realized I did something wrong >Yaŋlış Yap-muş-u-men negative A. Okula gitmemişsin (I found out you didn't go to school)= Okul-a Git-mã-miş-sen (I heard you haven't gone to school) B. Okula gitmiş değilsin =(Apparently you haven't been to school) Okul-a Git--miş değil-sen In a question sentence it means: Do you have any inform about- have you heard- are you aware -does it look like it? İbrahim bugün okula gitmiş mi? =Have you heard / did Abraham go to school today? 6.Okula varmak üzeresin =You're about to arrive at school 7.Okula gitmektesin (You're in (process of) going to school)= ~you’ve been going to school 8.Okula gitmekteydin =~You had been going to school =Okula gidiyor olmaktaydın 9.Okula gitmekteymişsin =I found out you've been going to school 10.Okula gidiyordun (Okula git-i-yor er-di-n) = You were going to school 11.Okula gidiyormuşsun (Okula git-i-yor er-miş-sen)= Apparently you're going to school / I heard you go to school 12.Okula gidiyor olacaksın (Okula git-i-yor ol-a-çak-sen)= You’ll be going to school 13.Okula gitmekte olacaksın (Okula git-mek-de ol-a-çak-sen)= You’ll have been going to school 14.Okula gitmiş olacaksın (Okula git-miş ol-a-çak-sen)= You’ll have gone to school 15.Okula gidecektin (Okula git-e-çek er-di-n)=You were gonna go to school > I had thought you'd be going to school 16.Okula gidecekmişsin (Okula git-e-çek ermişsen)=I learned you're gonna go to school>~I heard you'd like to go to school 17.Okula giderdin ( Okula git-e-er erdin)=You used to go to school >~You'd have had the chance to go to school 18.Okula gidermişsin ( Okula git-e-er ermişsen)=I heard you used to go to school> I realized that you’d get to go to school 19.Okula gittiydin ( Okula git-di erdin)= I had seen you went to school >I remember you had gone to school 20.Okula gittiymişsin = I heard you went to school -but if what I heard is true 21.Okula gitmişmişsin = I heard you've been to school -but what I heard didn't sound very convincing 22.Okula gitmiştin (Okula git-miş er-di-n)= you had gone to school 23.Okula gitmiş oldun (Okula git-miş ol-du-n)= you have been to school Dur-mak=to keep to be present/there = ~to remain Durur=remains to exist / keeps to be / seems so used as the suffixes=(Dır- dir- dur- dür / Tır- tir-tur-tür) (in official speeches these suffixes are used only for the 3rd singular and 3rd plural person) its meaning in formal speeches> it has been and goes on like that Bu Bir Elma = This is an apple Bu bir elmadır= (bu bir elma-durur)= This is an apple (and remains so) Bu Bir Kitap = This is a book Bu bir kitaptır= (bu bir kitap-durur)= This is a book (and remains so) informal meaning in everyday speech>it seems/ likely that/ the remaining on my mind Bu bir elmadır= (bu bir elma-durur)=It seems like- this is an apple Bu bir kitaptır= (bu bir kitap-durur)=It's likely that -this is a book Bu bir elma gibi duruyor=(looks like an apple this is )>This looks like an apple Bu bir kitap gibi duruyor=This looks like a book 24.Okula gidiyordursun =(guess>likely-You were going to school 25.Okula gidiyorsundur =(I think> you are going to school 26.Okula gidecektirsin =(guess>likely- You would (gonna) go to school 27.Okula gideceksindir=(I think> You'll go to school 28.Okula gitmiştirsin =(guess >likely- You had gone to school 29.Okula gitmişsindir =(I think> You've been to school
Çok güzel bir yayındı. Bu arada yayın sonundaki Ankara roma hamamı konusundaki tespit çok ilgi çekiciydi. İlk fırsatta gidip inceleyeceğim. Aydınlatıcı bilgileriniz için çok teşekkürler
3) halkının büyük itaatinden ve tüm Türk milletinin mutlu talihinden dolayı. O denli kısa bir dönemde ne biçimde ve nasıl bir kolaylıkla büyüyüp o denli bir ün ve şöhrete vardığını görmek hayret edilecek bir durumdur. Eğer kökenlerini araştırırsak ve dikkatli bir biçimde iç ve dış işlerini gözden geçirirsek, gerçekten Romalıların ordu disiplininin, itaatinin ve talihinin, bu devletin yıkılışından sonra, bu ırka geçmiş olduğunu söyleyebiliriz. Burada "talih" olarak çevirdiğimiz ve iki defa geçen fortuna sözcüğü, aslında bugün Türkçede ancak "devlet kuşu" gibi tabirlerde kullanılan "devlet" sözcüğünün eski ve asil anlamını karşılamakta, "refah", "saadet" ve "nimet" kavramlarıyla eşdeğer olmaktadır. Fortuna ile birlikte iki defa kullanılan obbedienza, yani itaat, Türklerin başarısının iki anahtarını ve aynı zamanda Roma ile Türk imparatorlukları arasındaki benzerliğin ve devamlılığın eksenini vermektedir. Ancak bir ilahi lütuf olan "devlet", Türklerin şeflerine olan itaati ve buna eşdeğer olarak kullanılan askeri disiplinleri sayesinde elde edilmiştir. İlk baskısı 1571'de yapılan ve Historia Universale'nin bir eki olarak Türk tarihinin kronolojik dökümünü içeren Annali Turcheschi'ye yazmış olduğu girişte, Sansovino, bu konuya biraz daha açıklık getirir: Türk milletinin büyuklüğünün ve gücünün büyük bir saygıya layık olduğunu her zaman savundum, çünkü çok eskiden beri var olan ordu kurumlarına ve sivil düzenlerine bakıldığında, durumlarından kaba saba birileri olmadıkları, aksine değerli kişiler oldukları görülüyor. Ordu konusunda, bizimkilerden kimlerin Türklerden daha disiplinli ve Roma düzenine daha yakın olabileceklerini göremiyorum. Bunlar adı geçen Romalıların mirasçısı olarak sefer sırasında çok az şeyle yetinirler, zor işlerde çok sabırlıdırlar, şeflerine itaat ederler, fetih amaçlarını inatla izlerler, savaş hilelerinde ustadırlar ve sonuçta askeri işleri o denli sebatla yürütürler ki kazanmak ve hükmetmek için hiçbir zorluk karşısında yılmazlar. Barış düzenine ait şeylere gelince, kavgacı insanların karışık zihinlerinden doğan tüm dava hilelerini bozarak ve başkalarının anlaşmazlıklarını çabucak kendi çıkarlarına uygun bir biçimde çözerek, bu mutlak adalet biçimi ile halklarını hoşnut ederler. Bundan dolayı, birkaç yıl önce, yapmış oldukları şeyleri Türklerin Kökeninin ve İmparatorluğunun Evrensel Tarihi adlı epeyce doğru bir kitapta topladım. Amacım, dünyanın bunları görerek ve okuyarak bu adamların güçlerinin temelini öğrenmesi ve dolayısıyla, bir bozkır yangını gibi ilerleyen ve bundan böyle başımıza felaketler getirip Hıristiyanlığın son kalıntılarını yakacak olan, dizginsiz kargaşalarına bir çare bulabilmesidir. Aynı zamanda İnebahtı savaşının yılı olan yeni bir Osmanlı-Venedik savaşının üçüncü yılında yayımlanan bu metinde Sansovino'nun bir "Türk dostu" olması beklenemezdi; ayrıca 16. yüzyıl Venedik'inde "Türk dostluğu"nun ne anlamı olabilirdi? Sansovino, yalnızca hasmının iyi ve doğru tanınmasının gerekliliğine inanan bir Rönesans aydınıdır, ancak bu tanıma gayreti hayranlık mertebesine eriştiğinde, Dalmaçya kıyılarından Kıbrıs'a kadar uzanan bir cephede karada ve denizde iki milletin kıran kırana savaştığı günlerde bile bu hayranlığın açıkça dile getirilmesine Venedik'teki ortam engel değildir. Aynı biçimde, İstanbul'da elçilik yaptığı sürenin en büyük bölümü ev hapsinde geçecek olan, Venedik balyozu Marcantonio Barbaro, Kıbrıs'ı ve Dalmaçya kıyılarının önemli bir bölümünü Türklere bırakan 1573 Osmanlı-Venedik barışından ve dolayısıyla İnebahtı'dan- sonra, memleketine döndüğünde, senatoya okuduğu raporda şu sonuca varmaktadır: Ulu prens ve eşsiz senyörler, madem ki Tanrı'nın izniyle, Osmanlı imparatoru, sürekli zaferler sayesinde bunca eyaleti ele geçirmiş, bunca krallığı kendisine bağlamış ve dolayısıyla kendisine tüm dünyada dehşetli bir ün kazandırmıştır, sonunda evrensel krallığa ulaşmasının olasılığını göz önünde bulundurmamız akılsız bir davranış olmayacaktır. Historia Universale'nin ikinci baskısı 1564, üçüncü baskısı 1568'de yayımlanır. Artık Türkler konusunda bir klasik olmuştur ve etkileri görülmeye başlar. 1566'da Tarihin Yöntemi adlı yapıtını yayımlayan Fransız düşünür Jean Bodin aynı temayı işler: Almanya hükümdarı Türklerin padişahıyla nasıl boy ölçüşmeye kalkışabilir ve kim bu sonuncudan daha fazla mutlak kraliyet unvanına hak iddia edebilir?... Gerçekten de, eğer bir yerlerde imparatorluk ya da gerçek bir mutlak kralllık adını taşıyabilecek bir güç varsa, bu güç padişahın elindedir... En doğrusu Roma İmparatorluğu'nun mirasçısı olarak Türklerin padişahını düşünmektir; çünkü imparatorluğun başkenti olan Bizans'ı Hıristiyanların elinden aldıktan sonra, İranlılardan Babil yöresini fethetmiş ve Roma'nın eski eyaletlerine Tuna ötesi ve Dinyester nehrine kadar olan memleketleri eklemiş ve tüm bu yö
2)Bu düşünce akımı Francesco Sansovino ile doruğuna ulaşacaktır. Babası ünlü mimar Jacopo Sansovino, Venedik'e San Marco kütüphanesini yapmak için gelmiş ve oğlu bu kente yerleşmiştir. Francesco yazarlık ve editörlük yaparak hayatını kazanmış, yüzlerce cilt kitabı derlemiş ve yayımlamıştır. Bunların arasında Türklerle ilgili yedi tane kitabı vardır ve en önemlisi olan birincisi 1560'ta yayımlanmıştır. 1560 yılı Türklerin Akdeniz'deki ilerlemeleri bakımından bir dönüm noktasıdır: O yıl Cerbe deniz savaşında İspanyol donanması yenilmiş ve Türklere Batı Akdeniz yolu açılmıştır. Sansovino Türkler konusunda yazılanları derleyip yayımlamayı düşünür; çünkü o tarihe kadar en azından İtalya'da böyle bir külliyat meydana getirilmemiştir. 1550'li yıllarda Venedikli Giovanni Ramusio'nun üç büyük cilt halinde yayımlamış olduğu seyahatler küllliyatında doğrudan Türklere ait bir şey yoktur. Yakın komşu konumunda olan Türkler yeni keşfedilen ülkeleri tanıtmaya yönelik seyahat edebiyatının bir parçası sayılmadıklarından, yayın alanındaki bu boşluğu doldurmak Sansovino'ya düşer. Yazar-yayıncının amacı o andaki okuyucularının beklentilerini yanıtlamak, Türkler konusunda bilenenlerin ve düşünülenlerin bir sentezini yapmaktır. Ondan önce uzak ülkeler için Ramusio'nun yapmış olduğu sentez, seyahat edebiyatının bir bölümünü oluşturduğu coğrafya türüne girer. Burada gidilecek, görülecek, alınacak yerler söz konusudur. Türklerin elindeki ülkeler ise ortak bir geçmişin parçasıdır ve Türkler konusundaki bilgiler ortak bir geleceğin kaygısını taşımaktadır. Bundan dolayı "Türk bilgisi" coğrafyaya değil tarihe girer ve Sansovino bir tarih kitabı derleyecektir.
Kitabın başlığı, "Türklerin Kökeninin ve İmparatorluğunun Evrensel Tarihi Konusunda"dır (Dell'Historia Universale dell'Origine et Imperio de' Turchi). Bu isim üzerine durmak gerekir. Yukarıda belirttiğimiz gibi, Sansovino bir tarih kitabı sunmaktadır; ancak bu bir "evrensel tarih"tir ve böyle olmakla birlikte genel bir evrensel tarih değil, Türklerin evrensel tarihidir. Daha doğrusu evrensel tarihin Türklere ait olduğu ilan edilmektedir. Zaten imperio sözcüğü de buna gönderme yapmaktadır; çünkü "imparatorluk" olarak çevirdiğimiz sözcük, aslında "mutlak iktidar" anlamındadır ve bundan dolayı imperium tek ve paylaşılmazdır. Doğu Roma, yani Bizans imparatorları, Charlemagne ve ondan sonra gelen Kutsal Roma-Cermen hükümdarlarının imparatorluk vasıflarını tanımak istemedikleri gibi, Osmanlı padişahları da bu geleneği sürdürmüşler ve özellikle Historia Universale'nin yazıldığı yıllarda, Kanuni Süleyman, Charles Quint'i Alman imparatoru olarak değil, yalnızca İspanya kralı olarak tanımakta ısrar etmiştir. Yapıtın üçüncü baskısından başlayarak ifadeyi göreceli kılan, "konusunda" olarak çevirdiğimiz, "della" sözcüğü başlıktan çıkarılacak ve konu bundan böyle kuşku kaldırmayacak bir biçimde "Türklerin evrensel tarihi" olarak belirlenecektir.
Üç fasikül halinde 1560-1561 yıllarında yayımlanan Historia Universale'nin birinci baskısının girişinde, Sansovino, kitabın amacını şöyle anlatmaktadır:
Yeterli bilgilere sahip olduğumuz dünya devletleri arasında, Türk hükümdarının devletini her zaman en fazla saygınlığa layık olduğunu düşündüm, halkının büy
Turgay Abi çok keyifli bir söyleşi aynı zamanda acı gerçeklerden bahsettiğiniz için hüzünlendiğim dakikalarda oldu. Umarım tarihin gerçekleri tarafsız bir şekilde gerçeği neyse açığa çıkar. Emekleriniz için sağolun. Ekrem hocaya da değerli bilgileri için teşekkür ederiz. Yeniden konuk ederseniz çok memnun oluruz
29+ tenses in turkish language
Anatolian Turkish verb conjugations
A= To (towards /~for) (for words with a thick vowel in the last syllable)
E= To (towards /~for) (for words with a thin vowel in the last syllable)
Okul=School
U (ou)=it’s that/ it’s about
Mak/Mek (umak/emek)= aim /exertion (machine/mechanism)(activity purpose / effort process)
Git-mek=(verb)= to Go /the process of going> getmek =to get there
1 .present continuous tense (right now or soon, currently or nowadays)
Used to describe the current actions or planned events -for designated times
YOR-mak =to tire ( to try ,engage in) >Yor=~go (too much) onto (yorgunum=I’m tired)
A/E Yormak=(to arrive at any idea of what it is)
I/U Yormak=(to deal with completely)
used as the suffix=” ı/u - i/ü + Yor"
positive
Okula gidiyorsun ( you are going to school)= Okul-a Git-i-Yor-u-Sen >School-to Go-to-Try that-You < (please read backwards)
Evden geliyorum ( I'm coming from home) = Ev-de-en Gel-i-yor-u-Men >(from Home I’ try to Come) =Come-to-try that-Me Home-at-then<
negative
A) Mã= Not B) Değil= Un-equivalent
examples
A: Okula gitmiyorsun ( you’re not going to school)= Okul-a Git-Mã-i-yor-u-Sen >You don't try to Go to school
B: Okula gidiyor değilsin ( you aren’t going to school)=Okul-a Git-i-yor değil-sen >You aren't try..to Go to School
Question sentence:
Mã-u =Not-it> is not it?
Used as the suffixes =" Mı / Mu / Mi / Mü “
Okula mı gidiyorsun? ( Are you going to school )= Okul-a Mã-u Git-i-yor-u-sen (To-school/ Not-it / You-try-to-go)>Are you going to school or somewhere else?
Okula gidiyor musun? ( Do you go to school )= Okul-a Git-i-yor Mã-u-sen (To school /Try-to-go /Not-it-you)>~do You (try to) go to school (at specific times) or not ?
Okula sen mi gidiyorsun ?= Are you the (only) one going to school?
2 .simple extensive tense ( used to explain our own thoughts about the topic)
(always, since long , for a long time, sometimes, currently, sooner or later/ inşallah)
positive
VAR-mak = to arrive at /to attain
(var= ~being there) used as the suffixes >"Ar-ır-ur" (for thick vowel)
ER-mek= to get at /to reach
(er= ~achieve ) used as the suffixes >"Er-ir-ür" (for thin vowel)
examples
Okula gidersin (You get to go to school)= Okul-a Git-e-er-sen= You get (a chance) to go to school
Kuşlar gökyüzünde uçarlar=(~ Birds fly in the sky )=Kuş-lar gökyüzü-n’de uç-a-var(u-lar)= Birds have (likelihood) to fly in the sky = ~ Birds arrive by flying in the sky
Bunu görebilirler (They can see this) = Bu-n’u Gör-e-Bil-e-er-ler =~They get to be able to see what this is
Question sentence:
In interrogative sentences it means: isn't it so /what do you think about this topic?
Okula gider misin? (Do you get to go to school) Okul-a Git-e-er Mã-u-Sen =You get to Go to School -is Not it?=~What about you getting to go to school?
Okula mı gidersin? =Do you get to go to school or somewhere else?
negative
Mã= Not
Bas-mak =to tread on/ dwell on/ stand on (bas git=get out of here > pas geç= pass by> vazgeç=give up
Ez-mek = to crush/ to run over (ez geç= think nothing about > es geç= stop thinking about)
Mã-bas=(No-pass/ Na pas) > (give up on/not to dwell on) >the suffix "MAZ" (for thick vowel)
Mã-ez=(Don’t/ Doesn’t)> (to skip/ avoid) >the suffix "MEZ" (for thin vowel)
for the 1st person singular and 1st plural is only used the suffix “Mã” except for questions
examples
Okula gitmezsin (you don't/won't go to school)= Okul-a Git-mã-ez-sen > You skip going to school
Babam bunu yapmaz (my dad doesn't do this)= Baba-m bu-n’u yap-ma-bas > My dad doesn't dwell on doing this
Bugün okula gitmem (I won't go to school today)> Okul-a Git-mã-men =I don't (have) to go to school
Bugün okula gidemem (I can’t go to school today)= Okul-a Git-e-er-mã-men >I don't get (possibility) to go to school
Bir bardak su almaz mısınız (Don't you get a glass of water)> Bir fincan çay al-ma-bas ma-u-sen-iz > Do you (really) give up on having a cup of tea?
Kimse senden (daha) hızlı koşamaz (Nobody can run faster than you)=Kimse sen-den daha hızlı kaş-a-al-ma-bas
3.simple future tense (soon or later)
Used to describe events that we are aiming for or think are in the future
Çak-mak =~to fasten ,~to tack ,~to keep in mind ,~to hit them together (for thick vowel)
Çek-mek=~to pull, ~to take along, ~to feel inside, ~to attract , ~to will (for thin vowel)
positive..
Okula gideceksin ( you'll go to school)= Okul-a Git-e-çek-sen =~You fetch/take (into mind)-to-Go to school
Ali bu kapıyı açacak ( Ali’s gonna open this door)= Ali Kapı-y-ı Aç-a-çak =~Ali (fixes in his mind) to open the door
negative
A. Okula gitmeyeceksin (you won't go to school)= Okul-a Git-mã-e-çek-sen =You don't keep (in mind) going to school
B. Okula gidecek değilsin (you aren't gonna go to school)= Okul-a Git-e-çek değil-sen =~you won't go to school and nobody is demanding that you
4 . simple past tense (currently or before)
Used to explain the completed events we're sure about
Di = now on / anymore Di-mek/demek= ~ to deem/ to mean/ to think like this
Used as the suffixes= (Dı /Di /Du/ Dü - Tı /Ti /Tu /Tü)
positive
Okula gittin = You went to school = Okul-a Git-di-N
Dün İstanbul'da kaldım= I stayed in Istanbul yesterday
Okula mı gittin ? (Did you go to school)= Okul-a Mã-u Git-di-n> You went to school or somewhere else?
Okula gittin mi ? (~Have you gone to school)= Okul-a Git-di-n Mã-u> You went to school or not?
negative
Okula gitmedin =You didn't go to school / Okul-a Git-mã-di-N
Bugün pazara gitmediler mi? =Didn't they go to the (open public) market today?
Dün çarşıya mı gittiniz? = where Did you go yesterday, to the (covered public) bazaar?
Akşamleyin bakkala (markete) gittik mi?= Did we go to the grocery store in the evening?
5 .narrative/reported past tense (just now or before)
Used to describe the completed events that we're unsure of
MUŞ-mak = ~to inform (muşu=inform/notice> muşuş/mesaj=message> muştu=müjde=evangel)
that means -I've been informed/ I heard or learnt that/ I noticed and realized that/ it seems that or apparently.
used as the suffixes= (Mış/ Muş - Miş/ Müş)
positive
Okula gitmişsin= I heard you went to school> Okul-a Git-muş-u-sen
Yanlış birşey yapmışım=~I realized I did something wrong >Yaŋlış Yap-muş-u-men
negative
A. Okula gitmemişsin (I found out you didn't go to school)= Okul-a Git-mã-miş-sen (I heard you haven't gone to school)
B. Okula gitmiş değilsin =(Apparently you haven't been to school) Okul-a Git--miş değil-sen
In a question sentence it means: Do you have any inform about- have you heard- are you aware -does it look like it?
İbrahim bugün okula gitmiş mi? =Have you heard / did Abraham go to school today?
6.Okula varmak üzeresin =You're about to arrive at school
7.Okula gitmektesin (You're in (process of) going to school)= ~you’ve been going to school
8.Okula gitmekteydin =~You had been going to school =Okula gidiyor olmaktaydın
9.Okula gitmekteymişsin =I found out you've been going to school
10.Okula gidiyordun (Okula git-i-yor er-di-n) = You were going to school
11.Okula gidiyormuşsun (Okula git-i-yor er-miş-sen)= Apparently you're going to school / I heard you go to school
12.Okula gidiyor olacaksın (Okula git-i-yor ol-a-çak-sen)= You’ll be going to school
13.Okula gitmekte olacaksın (Okula git-mek-de ol-a-çak-sen)= You’ll have been going to school
14.Okula gitmiş olacaksın (Okula git-miş ol-a-çak-sen)= You’ll have gone to school
15.Okula gidecektin (Okula git-e-çek er-di-n)=You were gonna go to school > I had thought you'd be going to school
16.Okula gidecekmişsin (Okula git-e-çek ermişsen)=I learned you're gonna go to school>~I heard you'd like to go to school
17.Okula giderdin ( Okula git-e-er erdin)=You used to go to school >~You'd have had the chance to go to school
18.Okula gidermişsin ( Okula git-e-er ermişsen)=I heard you used to go to school> I realized that you’d get to go to school
19.Okula gittiydin ( Okula git-di erdin)= I had seen you went to school >I remember you had gone to school
20.Okula gittiymişsin = I heard you went to school -but if what I heard is true
21.Okula gitmişmişsin = I heard you've been to school -but what I heard didn't sound very convincing
22.Okula gitmiştin (Okula git-miş er-di-n)= you had gone to school
23.Okula gitmiş oldun (Okula git-miş ol-du-n)= you have been to school
Dur-mak=to keep to be present/there = ~to remain
Durur=remains to exist / keeps to be / seems so
used as the suffixes=(Dır- dir- dur- dür / Tır- tir-tur-tür)
(in official speeches these suffixes are used only for the 3rd singular and 3rd plural person)
its meaning in formal speeches> it has been and goes on like that
Bu Bir Elma = This is an apple
Bu bir elmadır= (bu bir elma-durur)= This is an apple (and remains so)
Bu Bir Kitap = This is a book
Bu bir kitaptır= (bu bir kitap-durur)= This is a book (and remains so)
informal meaning in everyday speech>it seems/ likely that/ the remaining on my mind
Bu bir elmadır= (bu bir elma-durur)=It seems like- this is an apple
Bu bir kitaptır= (bu bir kitap-durur)=It's likely that -this is a book
Bu bir elma gibi duruyor=(looks like an apple this is )>This looks like an apple
Bu bir kitap gibi duruyor=This looks like a book
24.Okula gidiyordursun =(guess>likely-You were going to school
25.Okula gidiyorsundur =(I think> you are going to school
26.Okula gidecektirsin =(guess>likely- You would (gonna) go to school
27.Okula gideceksindir=(I think> You'll go to school
28.Okula gitmiştirsin =(guess >likely- You had gone to school
29.Okula gitmişsindir =(I think> You've been to school
Yine keyifli bir söyleşi daha esenlikler dilerim!!!
Turgay hocam ağzınıza sağlık
Memiş hocaya,da teşekkürler
Üniversitede hocamdı ekrem hoca. Hocayı hatırladıkça aklımda kalan sadece büyük bir ego kibir ve daha birçok olumsuz şey... Allah ıslah etsin.
Çok güzel bir yayındı. Bu arada yayın sonundaki Ankara roma hamamı konusundaki tespit çok ilgi çekiciydi. İlk fırsatta gidip inceleyeceğim. Aydınlatıcı bilgileriniz için çok teşekkürler
Turgay bey vetenseverliğiz tekdire şayandır. ,keşke akademisyenlerde biraz sizin gibi olsar
🙏🙏👍👍
Ekrem hoca ile Konya'da bir kitapçıda tanışmıştım. Çok güzel bir söyleşi olmuş. Arkeoloji konusunda Turgay Bey'in de dolu olması beni mutlu etti.
Kazım Hoca (Allah rahmet eylesin) filologların alayına acayip yardım etmiş vaziyette fakat onlar bunun farkında değiller
3) halkının büyük itaatinden ve tüm Türk milletinin mutlu talihinden dolayı. O denli kısa bir dönemde ne biçimde ve nasıl bir kolaylıkla büyüyüp o denli bir ün ve şöhrete vardığını görmek hayret edilecek bir durumdur. Eğer kökenlerini araştırırsak ve dikkatli bir biçimde iç ve dış işlerini gözden geçirirsek, gerçekten Romalıların ordu disiplininin, itaatinin ve talihinin, bu devletin yıkılışından sonra, bu ırka geçmiş olduğunu söyleyebiliriz.
Burada "talih" olarak çevirdiğimiz ve iki defa geçen fortuna sözcüğü, aslında bugün Türkçede ancak "devlet kuşu" gibi tabirlerde kullanılan "devlet" sözcüğünün eski ve asil anlamını karşılamakta, "refah", "saadet" ve "nimet" kavramlarıyla eşdeğer olmaktadır. Fortuna ile birlikte iki defa kullanılan obbedienza, yani itaat, Türklerin başarısının iki anahtarını ve aynı zamanda Roma ile Türk imparatorlukları arasındaki benzerliğin ve devamlılığın eksenini vermektedir. Ancak bir ilahi lütuf olan "devlet", Türklerin şeflerine olan itaati ve buna eşdeğer olarak kullanılan askeri disiplinleri sayesinde elde edilmiştir.
İlk baskısı 1571'de yapılan ve Historia Universale'nin bir eki olarak Türk tarihinin kronolojik dökümünü içeren Annali Turcheschi'ye yazmış olduğu girişte, Sansovino, bu konuya biraz daha açıklık getirir:
Türk milletinin büyuklüğünün ve gücünün büyük bir saygıya layık olduğunu her zaman savundum, çünkü çok eskiden beri var olan ordu kurumlarına ve sivil düzenlerine bakıldığında, durumlarından kaba saba birileri olmadıkları, aksine değerli kişiler oldukları görülüyor. Ordu konusunda, bizimkilerden kimlerin Türklerden daha disiplinli ve Roma düzenine daha yakın olabileceklerini göremiyorum. Bunlar adı geçen Romalıların mirasçısı olarak sefer sırasında çok az şeyle yetinirler, zor işlerde çok sabırlıdırlar, şeflerine itaat ederler, fetih amaçlarını inatla izlerler, savaş hilelerinde ustadırlar ve sonuçta askeri işleri o denli sebatla yürütürler ki kazanmak ve hükmetmek için hiçbir zorluk karşısında yılmazlar. Barış düzenine ait şeylere gelince, kavgacı insanların karışık zihinlerinden doğan tüm dava hilelerini bozarak ve başkalarının anlaşmazlıklarını çabucak kendi çıkarlarına uygun bir biçimde çözerek, bu mutlak adalet biçimi ile halklarını hoşnut ederler. Bundan dolayı, birkaç yıl önce, yapmış oldukları şeyleri Türklerin Kökeninin ve İmparatorluğunun Evrensel Tarihi adlı epeyce doğru bir kitapta topladım. Amacım, dünyanın bunları görerek ve okuyarak bu adamların güçlerinin temelini öğrenmesi ve dolayısıyla, bir bozkır yangını gibi ilerleyen ve bundan böyle başımıza felaketler getirip Hıristiyanlığın son kalıntılarını yakacak olan, dizginsiz kargaşalarına bir çare bulabilmesidir.
Aynı zamanda İnebahtı savaşının yılı olan yeni bir Osmanlı-Venedik savaşının üçüncü yılında yayımlanan bu metinde Sansovino'nun bir "Türk dostu" olması beklenemezdi; ayrıca 16. yüzyıl Venedik'inde "Türk dostluğu"nun ne anlamı olabilirdi? Sansovino, yalnızca hasmının iyi ve doğru tanınmasının gerekliliğine inanan bir Rönesans aydınıdır, ancak bu tanıma gayreti hayranlık mertebesine eriştiğinde, Dalmaçya kıyılarından Kıbrıs'a kadar uzanan bir cephede karada ve denizde iki milletin kıran kırana savaştığı günlerde bile bu hayranlığın açıkça dile getirilmesine Venedik'teki ortam engel değildir. Aynı biçimde, İstanbul'da elçilik yaptığı sürenin en büyük bölümü ev hapsinde geçecek olan, Venedik balyozu Marcantonio Barbaro, Kıbrıs'ı ve Dalmaçya kıyılarının önemli bir bölümünü Türklere bırakan 1573 Osmanlı-Venedik barışından ve dolayısıyla İnebahtı'dan- sonra, memleketine döndüğünde, senatoya okuduğu raporda şu sonuca varmaktadır:
Ulu prens ve eşsiz senyörler, madem ki Tanrı'nın izniyle, Osmanlı imparatoru, sürekli zaferler sayesinde bunca eyaleti ele geçirmiş, bunca krallığı kendisine bağlamış ve dolayısıyla kendisine tüm dünyada dehşetli bir ün kazandırmıştır, sonunda evrensel krallığa ulaşmasının olasılığını göz önünde bulundurmamız akılsız bir davranış olmayacaktır.
Historia Universale'nin ikinci baskısı 1564, üçüncü baskısı 1568'de yayımlanır. Artık Türkler konusunda bir klasik olmuştur ve etkileri görülmeye başlar. 1566'da Tarihin Yöntemi adlı yapıtını yayımlayan Fransız düşünür Jean Bodin aynı temayı işler:
Almanya hükümdarı Türklerin padişahıyla nasıl boy ölçüşmeye kalkışabilir ve kim bu sonuncudan daha fazla mutlak kraliyet unvanına hak iddia edebilir?... Gerçekten de, eğer bir yerlerde imparatorluk ya da gerçek bir mutlak kralllık adını taşıyabilecek bir güç varsa, bu güç padişahın elindedir... En doğrusu Roma İmparatorluğu'nun mirasçısı olarak Türklerin padişahını düşünmektir; çünkü imparatorluğun başkenti olan Bizans'ı Hıristiyanların elinden aldıktan sonra, İranlılardan Babil yöresini fethetmiş ve Roma'nın eski eyaletlerine Tuna ötesi ve Dinyester nehrine kadar olan memleketleri eklemiş ve tüm bu yö