O kadar iyi tercüman oldun ki düşüncelerime. 18 yaşında meslek seçip onu ömür boyu yapmak zorunda olmak ve eğer yeni bir şeyler denemeye çalışırsan etrafındaki insanların seni sanki çok kötü bir şey yapmışsın gibi suçlamaları. “Ee o zaman neden okudun?”, ”Güzelim iş bırakılır mı?” veya “Ne güzel mesleğin var boş boş şeylerle uğraşma” gibi sözlerle bütün hevesini kırmaları çok kötü bir durum. Bu sefer sen de kendinden şüphe duymaya başlıyorsun. Bunu kötü niyetle yapmıyorlardır ama yaptıklarının beni kötü etkilediği kesin.
Ne istediğini bilmek , bunu anlamaya çalışmak zor bir şey. Ama daha da zor olan risk ve göze alabilmek. Garanti ve konforlu olanı seçmeye meğilliyiz ama genelde isteklerimize giden yol burdan geçmiyor. Yapmadan pişman olacağıma yapıp pişman olmayı tercih ediyorum. Ki yapılması gereken de bence mantık çerçevesinde risk alıp sonuçlarının sorumluluğunu da alabilmek. Videoların devamını bekliyorum. 😊
26 yaşındayım.İktisad mezunuyum amma hep tasarıma merak duymuşdum.Ailem istemediği için tasarımcı olamamıştım ve 2 yıl bankada sevmediğim meslekte çalışıyordum.Ailemden uzak başka bir şehire göçmüştüm ve 0 maliyye desteğim vardı.Amma kendime bir söz vermiştim.Sevdiğim işi yapacağım diye.Ortalama üzerinde bir gelirim vardı hatta çok iyi amma işimi bıraktım ve kurslara yazıldım.Çok büyük riskle 0 dan tasarım sektörüne atıldım ve çok mutluyum.İyi ki de yapmışım.Hem sevdiğim işi yapıb hem de para kazanıyorum.Böyle kolay anlatdım amma mesleğimi değiştiğim 2 yıl çok stressli bir süreç oldu amma değdi.Arkadaşlar size verilen tekrarı olmayan bir ömürde sevdiğiniz şeyi bulun ve onun arkasıyla gidin.Ölüm geldiğinde keşke dememek için.
Burada bu durumdan muzdarip bir çok insan görüyorum. O yüzden buraya bir kaç şey yazmak istiyorum: Dostlar öncelikle yarınınızın ne getireceğini bilemezsiniz. Hayat bir matematik işlemi gibi değildir. Muhasebe yapar gibi hayatınızın 5 sene sonrasını kusursuz bir şekilde planlayamazsınız zaten bu normal bir şeydir. Yarınınızı unutmamalısınız tabiki ancak gelecekte de yaşamamalısınız yoksa anksiyete olursunuz. Şu incir metaforu hakkında da bir şey söylemek istiyorum: Bazen hayatta bir seçim yapmalısınz ve yaptığınız seçimin iyi yada kötü sonuçlarına katlanmak zorundasınızdır. Ve neyi kaybettiğinize değil elinizde ne olduğuna odaklanmanız lazım. Ben şahsen hayatım boyunca çok hata yaptım. Ve bir kaç ay önce pek iyi olmayan olaylar yaşadım: Kız arkadaşım beni terkedip 5 gün sonra gözümün önünde başka bir erkekle çıkmaya başladı(gitmedende binbir türlü laf attı tabiki o senin aksine bunu yapıyor gibi), kötü yollara düşen arkadaşlarım oldu, haftalarca mesaj gelmeyecek kadar yalnızlık yaşadım, yaptığım ve anlatamadığım bin bir türlü olayda ele güne rezil oldum. O dönem büyük bir depresyonun içindeydim ve geri dönemeyeceğimi düşündüğüm anlar oldu. Ancak bir umut mutlu bir hayat isteyip onun için çalışmaya başladım. Kaybettiğim şeylerden ders çıkardıktan sonra neyi kaybettiğime değil elimde neyin var olup olmadığına baktım ve hayatta o dönem ne beni mutlu ediyorsa onu yapmaya başladım. Ve bir anda kendimi tanımaya ve ne istediğimi günden güne anlamaya başladım. Örneğin: Bu zamana kadar spor konusunda hep başarısızdım o yüzden sporda ilerleyemem diyordum. Meğerse doğru düzgün çalışmıyormuşum ve futbolu değil kick boksu seviyormuşum. Şu günlerde Türkiye şampiyonası için hazırlanıyorum. Akademik olarak kafam basmıyor o yüzden akademik olarak ilerleyemem diyordum. Meğerse bende ciddi B12 ve Demir eksikliği varmış onları alıp çalıştığım günden beridir 2.30 larda olan ortalamam şu an 3.70. Kendimi iyi ve enerjik hissetmiyordum ve bunun benim kaderim olduğuna inanıyordum. Meğerse Alkolü ve zararlı yiyecekleri bırakmam gerekiyormuş. Benim hayatımda her şey dibe giderken ibre bir anda tersine döndü . Bırakın 1 yıl önceyi 4 ay önce bile bu gün böyle olacağımı asla tahmin edemezdim. Kafamda bambaşka planlar vardı . Yani dostlar hayatınızın akışı bir kaç ay içerisinde sonsuza kadar değişebilir. Neyi isteyip istemediğinizde o günlerde belli olabilir. Biraz uzun bir yazı oldu ama umarım bu yazdıklarım sizin içinize birazcıkta olsa su serper.
Selam, havaya karamsarlık tohumları serpiştirmek gibi bir amacım yok. Periyodik olarak tekrarlanan iniş ve çıkışlarım sebebiyle, dar bir perspektiften değerlendirme yapıyor olmam olası. Yine de şu an bu mecrayı 'günlük' olarak kullanmakta bir beis görmüyorum. Zorunda hissediyorum, daha doğrusu "zorundaymışım gibi" hissediyorum. Yalnız kalmamak, bir topluluğun parçası olmak, etrafımdaki insanlarla benzer bir eğlence anlayışına sahip olmak, lisans eğitimimi başladığım bölümde tamamlamak, para kazanmak ve evlenmek, yaşam alanımı tertipli tutmak, üstüme başıma çekidüzen vermek, sağlıklı beslenmek, nikotin, alkol, kafein ve türevlerinden uzak durmak, resim yapmak, kitap okumak, sayısız gerçekleşim alanını, incirlerin her birini tatmak; dahası tadına bakmak ile yetinmeyerek başladığım işte kalifikasyon kazanmak... Bilişsel kapasitemin hatırı sayılır bir bölümü her saniye bu saydıklarımı bir önem sırasına koymakla meşgul. Herhangi bir işin deadline'ı yaklaştığı anda, hareket edemeyecek hale gelene kadar asılsız kaygılarla dolduruyorum kafamı. Stresten kımıldayamaz hale geliyorum. En ütopik kurgusal dünyada dahi, birbirinden böylesine kopuk zihinlerin; sözcük denen verimsiz iletişim araçlarıyla dertlerini tam anlamıyla anlatamayacaklarını bilmeme rağmen, her an kafamın içerisinde gerçekleşmesi olanaksız diyologlarla birilerine derdimi anlatıyorum. Yanlış anlaşılmaktan çok korkuyorum, en çok da kendimle olan sohbetlerimde. Yukarıda bahsettiğim "zorunluluk hissi" şahsi beklentilerimden mi yoksa toplumsal baskıdan mı kaynaklanıyor bilmiyorum. Soluk Mavi Nokta'ya bakmak, acizliğimin devliğini ve promlemlerimin cüceliğini fark etmek beni rahatlatıyor. Yine de her halükarda, yozlaşmış çarkların dönmesine katkı sağlayacağını hissettiğimden elim varmıyor çabalamaya. Birçok şey boşunaymış gibi hissediyorum, yine de yarınların hatırı uğruna düşlemeyi bırakamıyorum. Kafam çok karışık. Dünya üzerindeki yirmi yıllık varlığım doğrultusunda tek bir şey bildiğimden bile emin değilim. Tecrübelerim sonucunda edindiğim her yeni fikir kendime olan güvenimi daha da kırıyor. Herkes her şeye bu kadar vakıfken ben hepten yanıldığımı hissediyorum. Düşüncelerini paylaşan ve bu paylaşıma ortam sağlayan herkese teşekkür ediyorum. Benzer konulara kafa yoran insanları dinlemek hoş.
Düşüncelerimi bu kadar güzel tasvir eden bir kaleme rastlamak çok mu hoş yoksa benim gibi hisseden başka insanların olduğunu görmek çok mu üzücü bilmiyorum ama yazını çok beğendim. Bu korkunç düzenin içinde kendim olmayı nasıl başarabilirim bilmiyorum. Doğruyla yanlışın karıştığı bir dünyada nasıl bir rol oynayacağımı bilmiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum ve korkuyorum.
Her an kafamın içerisinde gerçekleşmesi olanaksız diyologlarla birilerine derdimi anlatıyorum. Yanlış anlaşılmaktan çok korkuyorum, en çok da kendimle olan sohbetlerimle. Hayatımda hiç, bir cümleye bu kadar katıldığımı hatırlamıyorum.
21 yaşındayım ve nedense içimde daima herşeyi yaşamak hissetmek ve herşeyi bilmek duyguları ile dolu tüm bunları yapamayacağımı biliyorum ama oldukça şey deniyorum bunlardan mutluluk da alıyorum ama yaşanılabilecek daha olası şeyler olduğunu ve istediğim şeyleri yaşarken bunlardan vazgeçmem gerektiği anlamına geldiğini anlayınca bir depresifliğe bulanıyorum adeta yaşadıkça boşluğumun azalması gerekirken artıyor [ diğer tüm güzel şeyleri yaşayamama duygusu ] yaşamadıkça da depresifliğe bulamıyorum üstüne zaman olgusu da eklenince baya kötü oluyor boşluğu kapatmaya çalışırken boşluğun büyütüğünü fark etmek gibi kısır bir döngüden ibaret yapabileceğimiz en iyi şeyin kabülenmek olduğunuz düşünüyorum...
20 yaşına yeni girdim ve şimdi kendimi hiç iyi hissetmiyorum ben küçükken hep bu yaşlardaki insanları görüp bugünlerimi hayal ediyordum şimdi hep o sonunda istediğim yaşa ulaştım ama ne yapacağımı nerden başlayıp nerden devam edeceğimi bunların getirisinin ne olucağını bilmiyorum.
Abla geçen bir videonda gördüm atomik alışkanlıklar isimli kitabı bir bakayım dedim ve sipariş verdim özel olarak hani şunu şunu aşılamak istiyor bu kitap böyle böyle yerlere dikkat ederek oku diye bir tavsiyen var mı seviliyorsun bu arada❤
O kadar iyi tercüman oldun ki düşüncelerime. 18 yaşında meslek seçip onu ömür boyu yapmak zorunda olmak ve eğer yeni bir şeyler denemeye çalışırsan etrafındaki insanların seni sanki çok kötü bir şey yapmışsın gibi suçlamaları. “Ee o zaman neden okudun?”, ”Güzelim iş bırakılır mı?” veya “Ne güzel mesleğin var boş boş şeylerle uğraşma” gibi sözlerle bütün hevesini kırmaları çok kötü bir durum. Bu sefer sen de kendinden şüphe duymaya başlıyorsun. Bunu kötü niyetle yapmıyorlardır ama yaptıklarının beni kötü etkilediği kesin.
Ne istediğini bilmek , bunu anlamaya çalışmak zor bir şey. Ama daha da zor olan risk ve göze alabilmek. Garanti ve konforlu olanı seçmeye meğilliyiz ama genelde isteklerimize giden yol burdan geçmiyor. Yapmadan pişman olacağıma yapıp pişman olmayı tercih ediyorum. Ki yapılması gereken de bence mantık çerçevesinde risk alıp sonuçlarının sorumluluğunu da alabilmek. Videoların devamını bekliyorum. 😊
26 yaşındayım.İktisad mezunuyum amma hep tasarıma merak duymuşdum.Ailem istemediği için tasarımcı olamamıştım ve 2 yıl bankada sevmediğim meslekte çalışıyordum.Ailemden uzak başka bir şehire göçmüştüm ve 0 maliyye desteğim vardı.Amma kendime bir söz vermiştim.Sevdiğim işi yapacağım diye.Ortalama üzerinde bir gelirim vardı hatta çok iyi amma işimi bıraktım ve kurslara yazıldım.Çok büyük riskle 0 dan tasarım sektörüne atıldım ve çok mutluyum.İyi ki de yapmışım.Hem sevdiğim işi yapıb hem de para kazanıyorum.Böyle kolay anlatdım amma mesleğimi değiştiğim 2 yıl çok stressli bir süreç oldu amma değdi.Arkadaşlar size verilen tekrarı olmayan bir ömürde sevdiğiniz şeyi bulun ve onun arkasıyla gidin.Ölüm geldiğinde keşke dememek için.
Abla ilham kaynağım oldu şuan çok güçlü bir kadınsın ❤
Burada bu durumdan muzdarip bir çok insan görüyorum. O yüzden buraya bir kaç şey yazmak istiyorum: Dostlar öncelikle yarınınızın ne getireceğini bilemezsiniz. Hayat bir matematik işlemi gibi değildir. Muhasebe yapar gibi hayatınızın 5 sene sonrasını kusursuz bir şekilde planlayamazsınız zaten bu normal bir şeydir. Yarınınızı unutmamalısınız tabiki ancak gelecekte de yaşamamalısınız yoksa anksiyete olursunuz. Şu incir metaforu hakkında da bir şey söylemek istiyorum: Bazen hayatta bir seçim yapmalısınz ve yaptığınız seçimin iyi yada kötü sonuçlarına katlanmak zorundasınızdır. Ve neyi kaybettiğinize değil elinizde ne olduğuna odaklanmanız lazım. Ben şahsen hayatım boyunca çok hata yaptım. Ve bir kaç ay önce pek iyi olmayan olaylar yaşadım: Kız arkadaşım beni terkedip 5 gün sonra gözümün önünde başka bir erkekle çıkmaya başladı(gitmedende binbir türlü laf attı tabiki o senin aksine bunu yapıyor gibi), kötü yollara düşen arkadaşlarım oldu, haftalarca mesaj gelmeyecek kadar yalnızlık yaşadım, yaptığım ve anlatamadığım bin bir türlü olayda ele güne rezil oldum. O dönem büyük bir depresyonun içindeydim ve geri dönemeyeceğimi düşündüğüm anlar oldu. Ancak bir umut mutlu bir hayat isteyip onun için çalışmaya başladım. Kaybettiğim şeylerden ders çıkardıktan sonra neyi kaybettiğime değil elimde neyin var olup olmadığına baktım ve hayatta o dönem ne beni mutlu ediyorsa onu yapmaya başladım. Ve bir anda kendimi tanımaya ve ne istediğimi günden güne anlamaya başladım. Örneğin: Bu zamana kadar spor konusunda hep başarısızdım o yüzden sporda ilerleyemem diyordum. Meğerse doğru düzgün çalışmıyormuşum ve futbolu değil kick boksu seviyormuşum. Şu günlerde Türkiye şampiyonası için hazırlanıyorum. Akademik olarak kafam basmıyor o yüzden akademik olarak ilerleyemem diyordum. Meğerse bende ciddi B12 ve Demir eksikliği varmış onları alıp çalıştığım günden beridir 2.30 larda olan ortalamam şu an 3.70. Kendimi iyi ve enerjik hissetmiyordum ve bunun benim kaderim olduğuna inanıyordum. Meğerse Alkolü ve zararlı yiyecekleri bırakmam gerekiyormuş. Benim hayatımda her şey dibe giderken ibre bir anda tersine döndü . Bırakın 1 yıl önceyi 4 ay önce bile bu gün böyle olacağımı asla tahmin edemezdim. Kafamda bambaşka planlar vardı . Yani dostlar hayatınızın akışı bir kaç ay içerisinde sonsuza kadar değişebilir. Neyi isteyip istemediğinizde o günlerde belli olabilir. Biraz uzun bir yazı oldu ama umarım bu yazdıklarım sizin içinize birazcıkta olsa su serper.
❤
Videodan bağımsız, ses tonunuz ve konuşmanız çok güzel. Spiker konuşması gibi, kendinizi dinlettiriyorsunuz. ⭐
Selam, havaya karamsarlık tohumları serpiştirmek gibi bir amacım yok. Periyodik olarak tekrarlanan iniş ve çıkışlarım sebebiyle, dar bir perspektiften değerlendirme yapıyor olmam olası. Yine de şu an bu mecrayı 'günlük' olarak kullanmakta bir beis görmüyorum.
Zorunda hissediyorum, daha doğrusu "zorundaymışım gibi" hissediyorum. Yalnız kalmamak, bir topluluğun parçası olmak, etrafımdaki insanlarla benzer bir eğlence anlayışına sahip olmak, lisans eğitimimi başladığım bölümde tamamlamak, para kazanmak ve evlenmek, yaşam alanımı tertipli tutmak, üstüme başıma çekidüzen vermek, sağlıklı beslenmek, nikotin, alkol, kafein ve türevlerinden uzak durmak, resim yapmak, kitap okumak, sayısız gerçekleşim alanını, incirlerin her birini tatmak; dahası tadına bakmak ile yetinmeyerek başladığım işte kalifikasyon kazanmak... Bilişsel kapasitemin hatırı sayılır bir bölümü her saniye bu saydıklarımı bir önem sırasına koymakla meşgul. Herhangi bir işin deadline'ı yaklaştığı anda, hareket edemeyecek hale gelene kadar asılsız kaygılarla dolduruyorum kafamı. Stresten kımıldayamaz hale geliyorum. En ütopik kurgusal dünyada dahi, birbirinden böylesine kopuk zihinlerin; sözcük denen verimsiz iletişim araçlarıyla dertlerini tam anlamıyla anlatamayacaklarını bilmeme rağmen, her an kafamın içerisinde gerçekleşmesi olanaksız diyologlarla birilerine derdimi anlatıyorum. Yanlış anlaşılmaktan çok korkuyorum, en çok da kendimle olan sohbetlerimde. Yukarıda bahsettiğim "zorunluluk hissi" şahsi beklentilerimden mi yoksa toplumsal baskıdan mı kaynaklanıyor bilmiyorum. Soluk Mavi Nokta'ya bakmak, acizliğimin devliğini ve promlemlerimin cüceliğini fark etmek beni rahatlatıyor. Yine de her halükarda, yozlaşmış çarkların dönmesine katkı sağlayacağını hissettiğimden elim varmıyor çabalamaya. Birçok şey boşunaymış gibi hissediyorum, yine de yarınların hatırı uğruna düşlemeyi bırakamıyorum. Kafam çok karışık. Dünya üzerindeki yirmi yıllık varlığım doğrultusunda tek bir şey bildiğimden bile emin değilim. Tecrübelerim sonucunda edindiğim her yeni fikir kendime olan güvenimi daha da kırıyor. Herkes her şeye bu kadar vakıfken ben hepten yanıldığımı hissediyorum.
Düşüncelerini paylaşan ve bu paylaşıma ortam sağlayan herkese teşekkür ediyorum. Benzer konulara kafa yoran insanları dinlemek hoş.
Düşüncelerimi bu kadar güzel tasvir eden bir kaleme rastlamak çok mu hoş yoksa benim gibi hisseden başka insanların olduğunu görmek çok mu üzücü bilmiyorum ama yazını çok beğendim. Bu korkunç düzenin içinde kendim olmayı nasıl başarabilirim bilmiyorum. Doğruyla yanlışın karıştığı bir dünyada nasıl bir rol oynayacağımı bilmiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum ve korkuyorum.
Her an kafamın içerisinde gerçekleşmesi olanaksız diyologlarla birilerine derdimi anlatıyorum. Yanlış anlaşılmaktan çok korkuyorum, en çok da kendimle olan sohbetlerimle.
Hayatımda hiç, bir cümleye bu kadar katıldığımı hatırlamıyorum.
21 yaşındayım ve nedense içimde daima herşeyi yaşamak hissetmek ve herşeyi bilmek duyguları ile dolu tüm bunları yapamayacağımı biliyorum ama oldukça şey deniyorum bunlardan mutluluk da alıyorum ama yaşanılabilecek daha olası şeyler olduğunu ve istediğim şeyleri yaşarken bunlardan vazgeçmem gerektiği anlamına geldiğini anlayınca bir depresifliğe bulanıyorum adeta yaşadıkça boşluğumun azalması gerekirken artıyor [ diğer tüm güzel şeyleri yaşayamama duygusu ] yaşamadıkça da depresifliğe bulamıyorum üstüne zaman olgusu da eklenince baya kötü oluyor boşluğu kapatmaya çalışırken boşluğun büyütüğünü fark etmek gibi kısır bir döngüden ibaret yapabileceğimiz en iyi şeyin kabülenmek olduğunuz düşünüyorum...
@@Noah_369 geceyarısı kütüphanesi oku
20 yaşına yeni girdim ve şimdi kendimi hiç iyi hissetmiyorum ben küçükken hep bu yaşlardaki insanları görüp bugünlerimi hayal ediyordum şimdi hep o sonunda istediğim yaşa ulaştım ama ne yapacağımı nerden başlayıp nerden devam edeceğimi bunların getirisinin ne olucağını bilmiyorum.
😢
Belli dönemlerde mi benim çekmediğim zaman yok.
ok
aynısı gerçketen
umutsuzluğun içinde boğuluyorum
Geldi nur yüzlüm
Abla geçen bir videonda gördüm atomik alışkanlıklar isimli kitabı bir bakayım dedim ve sipariş verdim özel olarak hani şunu şunu aşılamak istiyor bu kitap böyle böyle yerlere dikkat ederek oku diye bir tavsiyen var mı seviliyorsun bu arada❤
Ee sonuç ?
sen asıksın bu ablaya
gece yarısı kütüphanesi kitabını okumalısın
@@semihmehmetyarar6180 Çok sevdiğim bir kitaptır.
Videoyu izlerken aynı şeyi içimden geçirdim😊