Çok haklısınız, ben 3 yıllık bir mühendisim ve bu mesleğe ulaşabilmek için çocukluğumu yaşamak yerine sabah 5 de kalkıp soru cozuyordum ayrıca iyi bir üniversiteden onur belgesiyle mezun oldum ve is başvurum sırasında bana sirf tecrübe kazanmak için bize para bile vermen lazım bırak maaş almayı denmişti ama bu lafı bir mavi yakalı işçiye soyleyemezler bile malessef bizi sömürmek daha kolay oldu bu romantik söylemlerle, ben bedava çalışmak içi o kadar mürekkep yapamadım. Umarım insanlar kendi kıymetlerini anlar da böyle somurulmeyiz demek isterdim de belli bir kitle dışında yeterli bir insan kitlesinin kendi değerini anlayacağina olan inancım da tükendi maalesef
Bunu spor yaparak antrenman yaparak çözdüm, çok daha az küfür ediyorum,zira antrenmanda kafamı sıfırlıyorum elektrik kalmıyor sinir kalmıyor, üstüne bi de kitap oku, inanılmaz oluyor
Çok sevdiğin bir hobiyi işe dönüştürdüğünü var sayalım. 1 saat zevk verir, peki 5 saat? olmadı 8 yapalım onu. Ama bunlar da olmaz... Zira bu sistem günde 12 saat ister. 12 saat boyunca her gün istersen bu sevdiğin hobiyi yap, o artık işkence gibi olur. Her gün, günde 12 saat... Eve gelince aynı hobiyi tekrar gerçekleştirebilir misin? tabii ki hayır. Artık elinde sahip olduğun hobi de patronun elinde. Geçmiş olsun.
Peki emegin yabancılaşması neye dayanır? İlkin, emeğin işcinin dışında olması, yani onun özüne iliskin olmaması, demek ki emeğinde işçinin kendini olumlamayıp yadsıması, mutlu degil mutsuz duyması (hissetmesi), özgür bir fizik ve entellektüel etkinlik gostermeyip bedenine ve tenine eziyet etmesi olgusuna. Sonuç olarak işçi, ancak çalışmanın dışında kendi kendisinin yanında olma duygusuna sahiptir ve çalışmada kendini kendi dışında duyar. Çalışmadığı zaman kendi evinde gibidir ve çalıştığı zaman da kendini kendi evinde duymaz(hissetmez). Öyleyse çalışması istemli değil fakat (buna karşın )istemsizdir, zorlama çalışmadır. Öyleysebir gereksinmenin karşılanması değil ama yalnızca çalışma dışındakigereksinmeleri bir karşılama aracıdır. Emeğin yabancılaşması niteliği, fizik ya da baska bir zorlama ortadan kalkar kalkmaz çalışmadan veba gibi kaçılması olgusunda açıkça görünür. S25 yabancilasma k.marx
10 yillik youtube kullanicisiyim senin kadar kesin ve net anlatan diri kafali yayinciya raslamadim helal olsun hepsi dogru bugun bu sistem yatak odamizdan tualete kadar yayilmis durumda
Hiç yapma şansım olmasada aslında bende kendimi böyle avuturdum, böyle düşünmeme sebep olan şeyse zaten yoğun ve hakettiğimizin çok altında maaş alıyoruz en azından işi seversem eziyet olmaktan çıkar diye düşünürdüm hep. Şu an 12 saat çalışıyorum sosyal yaşam neredeyse sıfır ve aldığım ücret asgari ücretin biraz üstü ve bazen öyle zamanlar oluyor ki işe sadece bedenim gidiyorum
Hocam aklıma Leon Festinger'in Bilişsel Çelişki Kuramı geldi. Festinger bir deney yapıyor: Kısaca; sıkıcı görevleri içeren bir işi iki gruba da uyguluyor ve grubun birindeki kişilere 1 dolar, diğer gruptakilere 20 dolar veriyor. Dışarıda bu iş bekleyen birilerinin daha olduğunu ve onları bu işin eğlenceli olduğuna ikna etmelerini istiyor. Normalde 20 dolar alanların işin eğlenceli olduğunu söyleyerek ikna etmesini bekleriz, ancak 1 dolar alanlar işin daha eğlenceli olduğunu söyleyerek o kişileri ikna etmeye çabalıyor. Aslında buradaki mantık da şu: 20 dolar alanlar sıkıcı olmasına rağmen bu işi yaptı, çünkü 20 dolar almak gibi mantıklı bir sebepleri vardı, ancak 1 dolar alanlar çok düşük bir ücret almalarına rağmen neden bu işe devam etti ki? Böylelikle insanlar hem kendilerini huzursuzluğa sokmamak hem de diğer insanlara mantıksız görünmemek için işin eğlenceli olduğu yalanına kendilerini inandırmakta. Sanırım bize yaptığımız işlerin eğlenceli olduğunu, tutkuyla bağlı olmamız gerektiğini söyleyenlerin de asıl amacı bu. Bu aldatıcı tutku gözlüğünü çıkardığımızda insancıl koşullarda çalışmadığımızı göreceğiz. Gerçi bu gözlüğü çıkarmayı başaranlara da "iş beğenmiyor" yaftası yapıştırılıyor ama olsun :)
O değil de reyis hiç göz kırpmıyorsun.. zehir gibi de kafa var.. yapay zeka robotu mu acaba diye bi dünmedim değil.. Şaka bir yana harikalar yaratıyorsunuz.. teşekkürler
Gerçekten de basite indiğimizde hayati ihtiyaçları karşılamak için verilen emeğin sevgi içermesine gerek yoktur, insan evriminin çok büyük bir bölümü açlıktan ve diğer tehlikelere rağmen hayatta kalma stresi ile geçmiştir sevgisi ile değil. Kanlı bir savaştan şans eseri yaralanmadan çıkan bir askerin çevresine savaşın vahşetinden uzak, zafer dolu, küstah yorumlar yapabilmesi gibi, evrimsel veya toplumsal koşulların sonucu olarak varoluşsal ayrıcalıklarınız olan diğer canlılara empati kuramamak. Benzer empati yoksunu kişiler tarafından hayatınızın ve sağlığınızın istismar edilmesine neden olabilir. Sevdiği işi yapma ayrıcalığı olan ben, bu sorumluluğun altında eziliyorum. Çoğu kimse de ne ekran başından ne de reel siyasette hiçbir haltı değiştirebilecek pozisyonda değil. Bu nedenle, herkes bu yozlaşmış sistemin ne kadarından sorumlu olduğunu kendisi için sorgulamalı.
Sevdiğin işi yap önermesi isterse hiçbir iş yapmayacak ve geçim sıkıntısı çekmeyecek insanlar için geçerlidir. Orta ve alt sınıf için böyle bir tercihte bulunmak imkansızdır. Karnını doyurmak, iş tercih etmekten önce gelir malasef.
kesinlikle bu düşünceye karşıyım, insanlar bence kesinlikle sevdiği işi yapmamalı çünkü bu düzen içinde sevdiğin işi yaparsan ve bundan para kazanmaya başlarsan, menfaatler kazanmaya başlarsan, insanların davranışlarından ve kötü düzen tarafından etkilenip sevdiğin işten nefret edebilirsin onun için sevdiğin iş hobin olacak bir şeyse ve bundan para kazanmayacağın ve çıkar sağlamayacağın için hobi olarak yaparsan kendini daha da iyi hissedeceksin, kesinlikle sevdiğin işi yapma.
Profesyoneller işe sevgiyle değil ciddiyetle yaklaşir, işe gidip öf pöf diye ağlaşacaksa da gitmesin bulunduğu ortami sevmesine gerek yok ciddiye almasi ve o an için en iyi işin o olduğunu bilmesi yeterli.
“Boyle” dublajındaki başarının altında meğerse hazine varmış. Kimmiş bu adam derken ta buralara kadar geldik. Efenim tanıdık kendisini. Pek de memnun olduk
En yakın örnek evden çalışma metotudur. Şirketin çalışanın temel ihtiyaçlarına destek vermez ve evde olduğu için daha fazla angarya iş ve daha az maaş verir. Rahat hissettiğin yerde çalış diyerek sevdiği işi mi yapıyor o kişiler? Esnek çalışmayla çalışan çağrı merkezi çalışanları işlerini severek mi yapar? Bir madenci sevdiği işi mi yapar?
emeğini kendine saklamak yerine başkasına satmak, hızlı olmalıyım, sevdiğim işi yapıyorum, sevdiğim işi başkasına satıyorum, zamanımı satıyorum, odağımı satıyorum, sevdiğim şeyi başkasına verir miyim? işimi satıyorum,sevdiğimi satıyorum, benim olmalıydı, işimi başkasına satmak zorundayım, sevdiğimi kendim için yapmak, o zaman sevdiğim şeyi yapmak işim olabilir mi?
Selam.Konulan kişi Can Koçak mi? Yazıyı yazan japon biri sanırım ama böyle bir çeviriyi yapıp paylaştığınız için teşekkürler.Ben bir mühendis olup çocuğuma bakmak zorunda kalınca tam da bunları düşünüyordum.Maalesef etrafımdaki kadınlarda tam da bu sebeplerden dolayı çalışmıyorlar. Çalışanlarda ya evde iki kat fedakarlık yapanlar ya daeğer maddi durumu iyi ise kendine evden çıkmak için bir sebep gibi çalışanlar. Herşey aslında sömürüye hizmet ediyor bu her çağda olduğu gibi.Hayırlı yöneticilerin başımıza geçmesi duası ile hoşçakalın.
Video güzel bir konuya nazar etmiş aklımızda farklı bir pencere açmış tebrik ederim fakat sanki olaya yanlış yerden bakılmış hem video sahibi hemde izleyenler yorumlar da bakış açısında sapma var diye anladım çünkü sevdiğin işi yap çok doğru bir cümle hedef ama tâbire ihtiyacı var. Bunun tâbiri ve tevili ve meali şudur ki sevdiğin işten maksat likakatín olan işi yap yani yetenegin ne mizacin ne o yönde işe yönel zaten o zaman 12 saat çalışsan bile zaman göreceli olduğu için belki 4 saat çalışmış gibi olur ve üretim artar o millet terakki eder fakat bunun en önemli zemini devlettir herkesin yeteneği ne ise ona göre alan açıp yatırım yapmaktır .
Peki emegin yabancılaşması neye dayanır? İlkin, emeğin işcinin dışında olması, yani onun özüne iliskin olmaması, demek ki emeğinde işçinin kendini olumlamayıp yadsıması, mutlu degil mutsuz duyması (hissetmesi), özgür bir fizik ve entellektüel etkinlik gostermeyip bedenine ve tenine eziyet etmesi olgusuna. Sonuç olarak işçi, ancak çalışmanın dışında kendi kendisinin yanında olma duygusuna sahiptir ve çalışmada kendini kendi dışında duyar. Çalışmadığı zaman kendi evinde gibidir ve çalıştığı zaman da kendini kendi evinde duymaz(hissetmez). Öyleyse çalışması istemli değil fakat (buna karşın )istemsizdir, zorlama çalışmadır. Öyleysebir gereksinmenin karşılanması değil ama yalnızca çalışma dışındakigereksinmeleri bir karşılama aracıdır. Emeğin yabancılaşması niteliği, fizik ya da baska bir zorlama ortadan kalkar kalkmaz çalışmadan veba gibi kaçılması olgusunda açıkça görünür. S25 yabancilasma k.marx
Her ne kadar "sevdiğin işi yap" sözünü desteklesem de, eninde sonunda bir açmaz var. Dünyada, ne yazık ki, bazı işler var ve birilerinin bu işleri yapması gerekiyor. Zaten bu işler için motivasyon önemli bir problem iken, bir de "sevdiğin işi yap" sloganı, tüm motivasyonu alt üst ediyor. İnsanların emeğin kendisini sevmesi gerekli. Yine de, sevdiğin işi yapmak önemli. Dünyada tüm ilerlemeler, gelişmeler, yenilikçi projeler, "sevdiğin işi yap" sloganı sayesinde ortaya çıkıyor. İlerlemesi gereken ülkemizde, "sevdiğin işi yap" sloganı ile alakalı ilk videonun bu olması, ve haklı olması çok üzücü.
İşin farkında olmak nedir ? Asgari ücretli biri her şeyin farkında değil midir? Günlük 10-12 saat çalışan ve emeğini asgari ücrete mecburiyetten satan bir işçi neyine saygı duyacak neyine mutlu olacak? Sanırım sermaye sahibisiniz ya da bu safsatalara inananlardan birisiniz.
@@EA-lm6yv İnsanlar şu hayatta iki kısıma ayrılır, doğuştan şanslı olanlar ve olamayanlar. Şanstan kastım zeka para sermaye varlık hayal gücü gibi şeyler. İnsan bunlardan yoksun ve mahrum ise biliniz ki kendini hiç geliştiremez ve gelişime kapalı olan organizma yok olmaya mahkumdur, benim tezime gelecek olursak işinin farkında olam birey en azından bir şeyler yaptığının farkına varır ve dönüp bakar ardından da şunu diyebilmelidir; bir şeyler başardım. İşte mutluluğun formülü bunda saklıdır..
@@enesmarasoglu8851 Eşit doğmadığımız halde kendimizi gayette geliştirebiliriz ve yok olmaya mahkum değiliz, bu düşünceyi baştan kabullenmek zaten kaybetmektir. İşinin farkında olan ve bir şeyler yaptığının farkına varan insan zaten sorgulamaya başlamış ve bunun sonucunda daha çok mutsuz olmuştur.Her farkındalık mutluluk getirmez.Bir şeyler başarmak nedir ? Kendimize ait olmayan,başkalarının istediklerini başaran,çalışan ve şanşlı doğmayan insan başkalarının başarmasına daha çok katkı sağlar ve bundan mutlu olacaksa böyle mutluluğun....Başarı nedir ? Başarı başlı başına bir aldatmacadır zaten.
@@EA-lm6yv ihtimaller zinciri bu, sevgili dostum ikimizin tezleri de bir noktaya kadar gelir burada temel amacımız insanın mutluluğu olmalıdır eminim ki sen de bunu istiyorsun lakin sohbetimizi böyle mecralarda dile getirmek eksiz ve pürüzlü kaçar bu yüzden hayatta en pozitif şeyler olsun diyelim mevzumuzu kapatalım.
@@enesmarasoglu8851 Gerçekliği ihtimal olarak görmeyelim diyelim :) elbette mutluluk önemlidir ancak ömür boyu mutlulukta çok yararlı bir sonuç doğurmayacaktır yani mutsuzlukta sağlımız için yararlıdır :) yorumunuza sert çıkışımın nedeni kişisel algılanmasın sadece kandırılmaya karşı bir tavırdı.Sohbet için teşekkürler dostum.
Normalde vasıflı biriyim ama vasfimla iş bulamadigim için vasıfsiz iş yapmak istedim diplomami gören işveren patron. Bana vasıfsız eleman lazım dedi nasıl olcak şimdi bu iş ??
İnsanların nasıl ağır bir çalışma sistemine yöneltiğini anlamak için; "Zygmunt Baumann - Çalışma, tüketicilik ve yeni yoksullar" adlı kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Fabrikadaki vasıfsız insana diyolarki çok kazanmak istiyosan okusaydin doktor mühendis olsaydın iyide kardeşim dünyadaki bütün işler için vasıf gerekmiyoki herkes doktor mühendis olsaydı ozaman vasıf gerektirmeyen işleri kim yapacaktı ?? Demekki vasıfsız işlerde çalışan insanlarda önemli ve iş dunyasi için büyük ihtiyaç geleli günümüzün dünyasında daha fazla ihtiyaç çünkü dünyadaki işlerin büyük ezici kısmını vasıfsız işler olusturuyor !!!!!!!
Sevimsiz tarafı olmayan iş yoktur. En "elit" görünen işler için bile böyledir. Sevdiğin işi yap demek sadece elit işleri yap demek değildir. Zanaatkârlık da işi sevmeyi gerektirir. Ofis çalışanı olmak da sevdiğin işi yapmak demek değildir. Bankacılık da işçilikten daha sevimli bir meslek değildir. Çok para kazandığı halde çalışma temposundan dolayı berbat bir hayat yaşayan insanlar da var. Yaptığı işten nefret eden avukatlar ve doktorlar var. İnsanlar mutlu oldukları işleri yapmalıdır ama bu illaki belirli meslekler olmak zorunda değil. Her işin değeri kendine özgüdür ve hiçbiri diğerinden daha değerli değildir. Videoda ima edildiği gibi yalnızca “beyin yıkama” ile insanlar bir işi seveceklerini düşünselerdi bu her alanda uygulanırdı. Bir kişi şu veya bu işi yapmak istediği için eleştirilemez. Birileri yapmayı sevmediği işleri yaparken sanki diğer herkes sevdiği işi yapıyormuş ve bunun sorumlusu da yaptıkları işi severek yapanlarmış gibi bir tablo çizilmiş. Gerçeklikten uzak bir yaklaşım. Yalnızca bir meslek gurubuna yönelik sömürü de olmaz tüm sınıflara farklı şekillerde bundan nasibini alır. Yaşadığımız sorunların çoğunu yaptıkları işi sevmeyerek yapan insanlara borçluyuz. Videonun küçümseyici şekilde alay eden üslubu da anlatılanları ciddiye almayı zorlaştırıyor.
Burada çizilen imaj sizin bahsettiğiniz şey değil. Her şeyin sorumlusu ve suçlusu işini severek yapan beyaz yakalılardır gibi bir mesaj verilmiyor bu videoda. Burada verilen tek mesaj: dünya genelinde "işi sevmek, işi sevdiğin için yapmak, sevdiğin şeyi işin yapmak" algısı üzerinden emek sömürüsünün meşruiyet kazandığı. Çoğumuz bu algının beyinlere empoze edildiği bir dünyaya gözlerimizi açtık ve bu düşünce biçimi bize çok normalmiş gibi geliyor. O nedenle birinin işi, hayatını idame ettirmeye yetmediği zaman "Demek ki sevdiği işi yapmamış, işini yeterince sevmemiş, hayallerinin peşinden gidememiş." gibi bir yanılgıya kapılıyoruz. Bu yanılgıya görece daha ayrıcalıklı olan beyaz yakalı işçilerin kapılması da gayet doğal, değil mi? Yani bu video, işçileri karşı karşıya getirmiyor. Sadece yanılgılarımızı hatırlatıyor bize. Ve farkında olmadan sömürüyü meşru kılan bir algıya katkı yapmayalım, diye uyarıyor bizleri. Gerçeklikten uzak demişsiniz. Asıl gerçeklikten uzak olan: sizin küresel ekonomiyi hiç düşünmeden, çok uluslu şirketlerin hissedarlarını hiç düşünmeden, her 5-6 yılda bir dünya genelinde patlak veren ekonomik krizleri, mortgage krizlerini, silah satmak ve pazar bulmak için ortadoğu'da çıkarılan savaşları hiç düşünmeden; içinde bulunduğumuz durumun sorumlusu işini sevmeden yapanlardır demeniz.
Birey için toplum için vardır olayı zaten çok saçma, birey var olmayı kendi seçmediği gibi yaşadığı zamanın sorunlarından sorumlu değildir. Ayrıca bireycilik insanlığın aydınlanma zamanında ortaya çıkmış en önemli gelişmedir. neredeyse her meslek tekrar içeriyor temizlikçilikten ressamlığa, hocalarımız her sene aynı konuları anlatıyor ki bu insanlar bilim insanı daha önemli işleri olan insanlar. bireyin kendi sevdiği işi yaparken hem ortak sorunlara çözüm bulup hem toplumuna hem gezegenine katkıda bulunabilir. burada önemli olan nokta meslek değil kişinin aldığı eğitimdir. Keza topluma karşı sorumluluk sadece işle değil başka şekillerle de yerine getirilebilir mesela oy vermek, bilinçli tüketici ve yatırımcı olmak, mesela yaptığın işi hangi sektörde veya kimin/kimlerin adına yapmaya kararını vermek, hatta kaç kaç çocuk sahibi olmaya karar vermekle.(veya hiç çocuk) iş dediğin sevinemez gibi bir algı oluşturuluyor buna göre bir kişinin yaptığı işi sevmesi ile bütün denge düzen o kişi adına o kişi için var olmuş oluyor bunun toplumsal açıdan eşitliksizlik yaratabileceği aşikardır.
@@bsmkolektif farkındalığı düşük, esnek olmayan, kendindeki potansiyelin farkında olmayan, bağımlı, vizyonu olmayan, bir gün durup kendi içine tinsel olarak inmeyen, özgüveni düşük, tembel, yerinde sayan, ana/baba kuzusu, sırf günü bitirmek için, diğer insanlardan özendiği değersiz, heveskâr, nefsani, modası 1 haftalık şeylere meraklı olan, çağ köpeği insanlar için videonuz geçerli gibi hocam. daha çok şey eklerdim de uykum var
Bu do what you love tabelaları falan yanlış anlaşılmış yahu...herkes için değil o. Bu tarz mottolar tasarımcıların kendi aralarında anlayabilecekleri şeylerdir. Bütün meslek grupları, bütün çalışanlar üzerine alınmasın yani😁.... örnekle anlatmak gerekirse; proje son geceye kalır yumurta kapıya olur (bilen bilir onun sebeplerini)... Stresten titreyen tasarımcı-mimar-dekoratör-endüstri ürünleri tasarımcısı vs kendini de motive etmek için ve sözgelimi jüriyi ya da müşteriyi etkilemek için böyle birşey de çiziverir yazıverir oralara. Sonra bir bakmışsın onu da çerçeveletip duvara asmışlar... Çok anlam yüklemeyin yani...kesin bilgi.🤗
Çok haklısınız, ben 3 yıllık bir mühendisim ve bu mesleğe ulaşabilmek için çocukluğumu yaşamak yerine sabah 5 de kalkıp soru cozuyordum ayrıca iyi bir üniversiteden onur belgesiyle mezun oldum ve is başvurum sırasında bana sirf tecrübe kazanmak için bize para bile vermen lazım bırak maaş almayı denmişti ama bu lafı bir mavi yakalı işçiye soyleyemezler bile malessef bizi sömürmek daha kolay oldu bu romantik söylemlerle, ben bedava çalışmak içi o kadar mürekkep yapamadım. Umarım insanlar kendi kıymetlerini anlar da böyle somurulmeyiz demek isterdim de belli bir kitle dışında yeterli bir insan kitlesinin kendi değerini anlayacağina olan inancım da tükendi maalesef
En sevdiğim işi sinirlenerek yapıyorum. Zira geçinmeyi bırak sadece nefes alacak kadar maaş alıyorum. (Sözleşmeli öğretmenim)
Kpssye gir atan sende
@@kurultay2302 sözleşmeli öğretmen olmak için zaten kpss ye girip atanmış olmak lazım 🤦🏻♀️
Bırak mesleği o zaman başka birisi yapsın istemediğin meslekte durma hemen çık yer kaplama
Bunu spor yaparak antrenman yaparak çözdüm, çok daha az küfür ediyorum,zira antrenmanda kafamı sıfırlıyorum elektrik kalmıyor sinir kalmıyor, üstüne bi de kitap oku, inanılmaz oluyor
@@vafflexorza3208 Fikrinize saygım var
Çok sevdiğin bir hobiyi işe dönüştürdüğünü var sayalım. 1 saat zevk verir, peki 5 saat? olmadı 8 yapalım onu. Ama bunlar da olmaz... Zira bu sistem günde 12 saat ister. 12 saat boyunca her gün istersen bu sevdiğin hobiyi yap, o artık işkence gibi olur. Her gün, günde 12 saat... Eve gelince aynı hobiyi tekrar gerçekleştirebilir misin? tabii ki hayır. Artık elinde sahip olduğun hobi de patronun elinde. Geçmiş olsun.
Tebrik ederim, muhteşem açıklamışsınız. Tamamen aynı düşüncedeyim
bir hobi edinmişsen ve bir iki saat içinde ondan sıkılıyorsan o zaten senin ilgi duyduğun hobin değildir.
Ve sen o hobinin içine yaratıcılığını koymaya çalışırsın, patron ordan atlar: "Neabıosun kardeşim ya?"
Sevdiğin her şey işe ve para kaygısına dönüşünce tiksindiğin bir şeye dönüşüyor istisnasız.
Sabah 6 da severek yapmam gereken işe gitmek için uyandım. 12 saat ve sevgi ne büyük eziyet.
Peki emegin yabancılaşması neye dayanır?
İlkin, emeğin işcinin dışında olması, yani onun özüne iliskin olmaması, demek ki emeğinde işçinin kendini olumlamayıp yadsıması, mutlu degil mutsuz duyması (hissetmesi), özgür bir fizik ve entellektüel etkinlik gostermeyip bedenine ve tenine eziyet etmesi olgusuna. Sonuç olarak işçi, ancak çalışmanın dışında kendi kendisinin yanında olma duygusuna sahiptir ve çalışmada kendini kendi dışında duyar. Çalışmadığı zaman kendi evinde gibidir ve çalıştığı zaman da kendini kendi evinde duymaz(hissetmez). Öyleyse çalışması istemli değil fakat (buna karşın )istemsizdir, zorlama çalışmadır. Öyleysebir gereksinmenin karşılanması değil ama yalnızca çalışma dışındakigereksinmeleri bir karşılama aracıdır. Emeğin yabancılaşması niteliği, fizik ya da baska bir zorlama ortadan kalkar kalkmaz çalışmadan veba gibi kaçılması olgusunda açıkça görünür.
S25 yabancilasma k.marx
10 yillik youtube kullanicisiyim senin kadar kesin ve net anlatan diri kafali yayinciya raslamadim helal olsun hepsi dogru bugun bu sistem yatak odamizdan tualete kadar yayilmis durumda
Hiç yapma şansım olmasada aslında bende kendimi böyle avuturdum, böyle düşünmeme sebep olan şeyse zaten yoğun ve hakettiğimizin çok altında maaş alıyoruz en azından işi seversem eziyet olmaktan çıkar diye düşünürdüm hep.
Şu an 12 saat çalışıyorum sosyal yaşam neredeyse sıfır ve aldığım ücret asgari ücretin biraz üstü ve bazen öyle zamanlar oluyor ki işe sadece bedenim gidiyorum
Hocam aklıma Leon Festinger'in Bilişsel Çelişki Kuramı geldi. Festinger bir deney yapıyor: Kısaca; sıkıcı görevleri içeren bir işi iki gruba da uyguluyor ve grubun birindeki kişilere 1 dolar, diğer gruptakilere 20 dolar veriyor. Dışarıda bu iş bekleyen birilerinin daha olduğunu ve onları bu işin eğlenceli olduğuna ikna etmelerini istiyor. Normalde 20 dolar alanların işin eğlenceli olduğunu söyleyerek ikna etmesini bekleriz, ancak 1 dolar alanlar işin daha eğlenceli olduğunu söyleyerek o kişileri ikna etmeye çabalıyor. Aslında buradaki mantık da şu: 20 dolar alanlar sıkıcı olmasına rağmen bu işi yaptı, çünkü 20 dolar almak gibi mantıklı bir sebepleri vardı, ancak 1 dolar alanlar çok düşük bir ücret almalarına rağmen neden bu işe devam etti ki? Böylelikle insanlar hem kendilerini huzursuzluğa sokmamak hem de diğer insanlara mantıksız görünmemek için işin eğlenceli olduğu yalanına kendilerini inandırmakta. Sanırım bize yaptığımız işlerin eğlenceli olduğunu, tutkuyla bağlı olmamız gerektiğini söyleyenlerin de asıl amacı bu. Bu aldatıcı tutku gözlüğünü çıkardığımızda insancıl koşullarda çalışmadığımızı göreceğiz. Gerçi bu gözlüğü çıkarmayı başaranlara da "iş beğenmiyor" yaftası yapıştırılıyor ama olsun :)
Mükemmelsiniz.Uzun süredir düşündüğüm şeylerin tam somut açıklamasını yaptınız.Emeğinize sağlık yoldaşlar
O değil de reyis hiç göz kırpmıyorsun.. zehir gibi de kafa var.. yapay zeka robotu mu acaba diye bi dünmedim değil..
Şaka bir yana harikalar yaratıyorsunuz.. teşekkürler
Gerçekten de basite indiğimizde hayati ihtiyaçları karşılamak için verilen emeğin sevgi içermesine gerek yoktur, insan evriminin çok büyük bir bölümü açlıktan ve diğer tehlikelere rağmen hayatta kalma stresi ile geçmiştir sevgisi ile değil. Kanlı bir savaştan şans eseri yaralanmadan çıkan bir askerin çevresine savaşın vahşetinden uzak, zafer dolu, küstah yorumlar yapabilmesi gibi, evrimsel veya toplumsal koşulların sonucu olarak varoluşsal ayrıcalıklarınız olan diğer canlılara empati kuramamak. Benzer empati yoksunu kişiler tarafından hayatınızın ve sağlığınızın istismar edilmesine neden olabilir. Sevdiği işi yapma ayrıcalığı olan ben, bu sorumluluğun altında eziliyorum. Çoğu kimse de ne ekran başından ne de reel siyasette hiçbir haltı değiştirebilecek pozisyonda değil. Bu nedenle, herkes bu yozlaşmış sistemin ne kadarından sorumlu olduğunu kendisi için sorgulamalı.
Aslında çok önemli bir yere deginmissi n fakat biraz daha açarsan sevinirim tam anlamadım fakat püf nokta bu gibi geldi ...
Sevdiğin işi yap önermesi isterse hiçbir iş yapmayacak ve geçim sıkıntısı çekmeyecek insanlar için geçerlidir. Orta ve alt sınıf için böyle bir tercihte bulunmak imkansızdır. Karnını doyurmak, iş tercih etmekten önce gelir malasef.
kesinlikle bu düşünceye karşıyım, insanlar bence kesinlikle sevdiği işi yapmamalı çünkü bu düzen içinde sevdiğin işi yaparsan ve bundan para kazanmaya başlarsan, menfaatler kazanmaya başlarsan, insanların davranışlarından ve kötü düzen tarafından etkilenip sevdiğin işten nefret edebilirsin onun için sevdiğin iş hobin olacak bir şeyse ve bundan para kazanmayacağın ve çıkar sağlamayacağın için hobi olarak yaparsan kendini daha da iyi hissedeceksin, kesinlikle sevdiğin işi yapma.
Bize gerçekleri anlatan nadir insanlardansınız. Emeğinize sağlık.
sistem ile bağlantın yoksa sorun yok. her yaptığın iş mutluluk verir.
Profesyoneller işe sevgiyle değil ciddiyetle yaklaşir, işe gidip öf pöf diye ağlaşacaksa da gitmesin bulunduğu ortami sevmesine gerek yok ciddiye almasi ve o an için en iyi işin o olduğunu bilmesi yeterli.
“Boyle” dublajındaki başarının altında meğerse hazine varmış. Kimmiş bu adam derken ta buralara kadar geldik. Efenim tanıdık kendisini. Pek de memnun olduk
harika içerik, müthiş bir metin!!
Sizi ilk kez izliyorum, videonuzu izlemeye başladım ve henüz yarısına gelmişken abone ol butonuna tıkladım. Başarılarınızın devamını dilerim.
Çok sert - gayet doğru.
SEVDİĞİM İŞİ YAPIYORUM.MAFYAYIM
Metin ve bakış açısı harika.
Çok güzel anlatıyorsunuz be...
,,,özgür insan sevdiği işi yapar... kölelere böyle şeyler önerilmez...
En yakın örnek evden çalışma metotudur. Şirketin çalışanın temel ihtiyaçlarına destek vermez ve evde olduğu için daha fazla angarya iş ve daha az maaş verir. Rahat hissettiğin yerde çalış diyerek sevdiği işi mi yapıyor o kişiler? Esnek çalışmayla çalışan çağrı merkezi çalışanları işlerini severek mi yapar? Bir madenci sevdiği işi mi yapar?
Hocam seviyoruz seni yeni videolar bekliyoruz :)
Mükembel örnekler..
Muazzam ✌️
emeğini kendine saklamak yerine başkasına satmak,
hızlı olmalıyım,
sevdiğim işi yapıyorum,
sevdiğim işi başkasına satıyorum,
zamanımı satıyorum,
odağımı satıyorum,
sevdiğim şeyi başkasına verir miyim?
işimi satıyorum,sevdiğimi satıyorum,
benim olmalıydı,
işimi başkasına satmak zorundayım,
sevdiğimi kendim için yapmak,
o zaman sevdiğim şeyi yapmak işim olabilir mi?
Yine yine kalite 👍👍
Selam.Konulan kişi Can Koçak mi?
Yazıyı yazan japon biri sanırım ama böyle bir çeviriyi yapıp paylaştığınız için teşekkürler.Ben bir mühendis olup çocuğuma bakmak zorunda kalınca tam da bunları düşünüyordum.Maalesef etrafımdaki kadınlarda tam da bu sebeplerden dolayı çalışmıyorlar. Çalışanlarda ya evde iki kat fedakarlık yapanlar ya daeğer maddi durumu iyi ise kendine evden çıkmak için bir sebep gibi çalışanlar. Herşey aslında sömürüye hizmet ediyor bu her çağda olduğu gibi.Hayırlı yöneticilerin başımıza geçmesi duası ile hoşçakalın.
Video güzel bir konuya nazar etmiş aklımızda farklı bir pencere açmış tebrik ederim fakat sanki olaya yanlış yerden bakılmış hem video sahibi hemde izleyenler yorumlar da bakış açısında sapma var diye anladım çünkü sevdiğin işi yap çok doğru bir cümle hedef ama tâbire ihtiyacı var. Bunun tâbiri ve tevili ve meali şudur ki sevdiğin işten maksat likakatín olan işi yap yani yetenegin ne mizacin ne o yönde işe yönel zaten o zaman 12 saat çalışsan bile zaman göreceli olduğu için belki 4 saat çalışmış gibi olur ve üretim artar o millet terakki eder fakat bunun en önemli zemini devlettir herkesin yeteneği ne ise ona göre alan açıp yatırım yapmaktır .
Peki emegin yabancılaşması neye dayanır?
İlkin, emeğin işcinin dışında olması, yani onun özüne iliskin olmaması, demek ki emeğinde işçinin kendini olumlamayıp yadsıması, mutlu degil mutsuz duyması (hissetmesi), özgür bir fizik ve entellektüel etkinlik gostermeyip bedenine ve tenine eziyet etmesi olgusuna. Sonuç olarak işçi, ancak çalışmanın dışında kendi kendisinin yanında olma duygusuna sahiptir ve çalışmada kendini kendi dışında duyar. Çalışmadığı zaman kendi evinde gibidir ve çalıştığı zaman da kendini kendi evinde duymaz(hissetmez). Öyleyse çalışması istemli değil fakat (buna karşın )istemsizdir, zorlama çalışmadır. Öyleysebir gereksinmenin karşılanması değil ama yalnızca çalışma dışındakigereksinmeleri bir karşılama aracıdır. Emeğin yabancılaşması niteliği, fizik ya da baska bir zorlama ortadan kalkar kalkmaz çalışmadan veba gibi kaçılması olgusunda açıkça görünür.
S25 yabancilasma k.marx
Mizaç ilmini bilmez isen kendini bilemez taniyamazsin kendini taniyamaz isen neyi neden yaptığını bilemezsin sevdiğin iş ne yeteneğin ne vs ....
Helal be
Harikasın
Her ne kadar "sevdiğin işi yap" sözünü desteklesem de, eninde sonunda bir açmaz var. Dünyada, ne yazık ki, bazı işler var ve birilerinin bu işleri yapması gerekiyor. Zaten bu işler için motivasyon önemli bir problem iken, bir de "sevdiğin işi yap" sloganı, tüm motivasyonu alt üst ediyor. İnsanların emeğin kendisini sevmesi gerekli.
Yine de, sevdiğin işi yapmak önemli. Dünyada tüm ilerlemeler, gelişmeler, yenilikçi projeler, "sevdiğin işi yap" sloganı sayesinde ortaya çıkıyor. İlerlemesi gereken ülkemizde, "sevdiğin işi yap" sloganı ile alakalı ilk videonun bu olması, ve haklı olması çok üzücü.
Teşekkürler. Bir müslüman olarak kendi bakış açıma da uyduğunu görüyorum. İyi çalışmalar.
sosyalist devlet yüzde 90 hz. peygamber dönemindeki kurulan islam devletine benzerdir bunu unutma
@@BAD-ARC yuh
@@hellbringer9797 mesela yani...
Keyif alınacak bir şeyse eğer, adam kendi yapar sana neden para versin?
Ne sevgisi be nefret nefret
Çalışmayı kutsasa kutsasa sermaye kutsar hiçbir işi sevmiyorum hiçbirşeyi üstüme giymek istemiyorum
Sevdiğiniz işi yapmayın, işinizin farkında olup emeğinize saygı duyun-mutlu olun..
İşin farkında olmak nedir ? Asgari ücretli biri her şeyin farkında değil midir? Günlük 10-12 saat çalışan ve emeğini asgari ücrete mecburiyetten satan bir işçi neyine saygı duyacak neyine mutlu olacak? Sanırım sermaye sahibisiniz ya da bu safsatalara inananlardan birisiniz.
@@EA-lm6yv İnsanlar şu hayatta iki kısıma ayrılır, doğuştan şanslı olanlar ve olamayanlar. Şanstan kastım zeka para sermaye varlık hayal gücü gibi şeyler. İnsan bunlardan yoksun ve mahrum ise biliniz ki kendini hiç geliştiremez ve gelişime kapalı olan organizma yok olmaya mahkumdur, benim tezime gelecek olursak işinin farkında olam birey en azından bir şeyler yaptığının farkına varır ve dönüp bakar ardından da şunu diyebilmelidir; bir şeyler başardım. İşte mutluluğun formülü bunda saklıdır..
@@enesmarasoglu8851 Eşit doğmadığımız halde kendimizi gayette geliştirebiliriz ve yok olmaya mahkum değiliz, bu düşünceyi baştan kabullenmek zaten kaybetmektir. İşinin farkında olan ve bir şeyler yaptığının farkına varan insan zaten sorgulamaya başlamış ve bunun sonucunda daha çok mutsuz olmuştur.Her farkındalık mutluluk getirmez.Bir şeyler başarmak nedir ? Kendimize ait olmayan,başkalarının istediklerini başaran,çalışan ve şanşlı doğmayan insan başkalarının başarmasına daha çok katkı sağlar ve bundan mutlu olacaksa böyle mutluluğun....Başarı nedir ? Başarı başlı başına bir aldatmacadır zaten.
@@EA-lm6yv ihtimaller zinciri bu, sevgili dostum ikimizin tezleri de bir noktaya kadar gelir burada temel amacımız insanın mutluluğu olmalıdır eminim ki sen de bunu istiyorsun lakin sohbetimizi böyle mecralarda dile getirmek eksiz ve pürüzlü kaçar bu yüzden hayatta en pozitif şeyler olsun diyelim mevzumuzu kapatalım.
@@enesmarasoglu8851 Gerçekliği ihtimal olarak görmeyelim diyelim :) elbette mutluluk önemlidir ancak ömür boyu mutlulukta çok yararlı bir sonuç doğurmayacaktır yani mutsuzlukta sağlımız için yararlıdır :) yorumunuza sert çıkışımın nedeni kişisel algılanmasın sadece kandırılmaya karşı bir tavırdı.Sohbet için teşekkürler dostum.
Normalde vasıflı biriyim ama vasfimla iş bulamadigim için vasıfsiz iş yapmak istedim diplomami gören işveren patron. Bana vasıfsız eleman lazım dedi nasıl olcak şimdi bu iş ??
Diplomanizi söylemeyeceksiniz tabi ki lise mezunuyum diyip gececeksiniz vasifsiz istiyorsa vasifsiz olun.
Garsonunüm Mesai 12 saat
Uzun masa için hiç zaman düzgün ilişki yaşamadım
Yok ne sömürmesi canım bu arada prangaları gevşetsek çok acıyor
Konu ile alakalı bir kitap önerir misiniz bana?
Karl Marx - yabancılaşma
nevzat evrim önal - bilmiyorlar, ama yapıyorlar
İnsanların nasıl ağır bir çalışma sistemine yöneltiğini anlamak için; "Zygmunt Baumann - Çalışma, tüketicilik ve yeni yoksullar" adlı kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Fabrikadaki vasıfsız insana diyolarki çok kazanmak istiyosan okusaydin doktor mühendis olsaydın iyide kardeşim dünyadaki bütün işler için vasıf gerekmiyoki herkes doktor mühendis olsaydı ozaman vasıf gerektirmeyen işleri kim yapacaktı ?? Demekki vasıfsız işlerde çalışan insanlarda önemli ve iş dunyasi için büyük ihtiyaç geleli günümüzün dünyasında daha fazla ihtiyaç çünkü dünyadaki işlerin büyük ezici kısmını vasıfsız işler olusturuyor !!!!!!!
Sevimsiz tarafı olmayan iş yoktur. En "elit" görünen işler için bile böyledir. Sevdiğin işi yap demek sadece elit işleri yap demek değildir. Zanaatkârlık da işi sevmeyi gerektirir. Ofis çalışanı olmak da sevdiğin işi yapmak demek değildir. Bankacılık da işçilikten daha sevimli bir meslek değildir. Çok para kazandığı halde çalışma temposundan dolayı berbat bir hayat yaşayan insanlar da var. Yaptığı işten nefret eden avukatlar ve doktorlar var. İnsanlar mutlu oldukları işleri yapmalıdır ama bu illaki belirli meslekler olmak zorunda değil. Her işin değeri kendine özgüdür ve hiçbiri diğerinden daha değerli değildir. Videoda ima edildiği gibi yalnızca “beyin yıkama” ile insanlar bir işi seveceklerini düşünselerdi bu her alanda uygulanırdı. Bir kişi şu veya bu işi yapmak istediği için eleştirilemez. Birileri yapmayı sevmediği işleri yaparken sanki diğer herkes sevdiği işi yapıyormuş ve bunun sorumlusu da yaptıkları işi severek yapanlarmış gibi bir tablo çizilmiş. Gerçeklikten uzak bir yaklaşım. Yalnızca bir meslek gurubuna yönelik sömürü de olmaz tüm sınıflara farklı şekillerde bundan nasibini alır. Yaşadığımız sorunların çoğunu yaptıkları işi sevmeyerek yapan insanlara borçluyuz. Videonun küçümseyici şekilde alay eden üslubu da anlatılanları ciddiye almayı zorlaştırıyor.
Burada çizilen imaj sizin bahsettiğiniz şey değil. Her şeyin sorumlusu ve suçlusu işini severek yapan beyaz yakalılardır gibi bir mesaj verilmiyor bu videoda. Burada verilen tek mesaj: dünya genelinde "işi sevmek, işi sevdiğin için yapmak, sevdiğin şeyi işin yapmak" algısı üzerinden emek sömürüsünün meşruiyet kazandığı. Çoğumuz bu algının beyinlere empoze edildiği bir dünyaya gözlerimizi açtık ve bu düşünce biçimi bize çok normalmiş gibi geliyor. O nedenle birinin işi, hayatını idame ettirmeye yetmediği zaman "Demek ki sevdiği işi yapmamış, işini yeterince sevmemiş, hayallerinin peşinden gidememiş." gibi bir yanılgıya kapılıyoruz. Bu yanılgıya görece daha ayrıcalıklı olan beyaz yakalı işçilerin kapılması da gayet doğal, değil mi? Yani bu video, işçileri karşı karşıya getirmiyor. Sadece yanılgılarımızı hatırlatıyor bize. Ve farkında olmadan sömürüyü meşru kılan bir algıya katkı yapmayalım, diye uyarıyor bizleri.
Gerçeklikten uzak demişsiniz. Asıl gerçeklikten uzak olan: sizin küresel ekonomiyi hiç düşünmeden, çok uluslu şirketlerin hissedarlarını hiç düşünmeden, her 5-6 yılda bir dünya genelinde patlak veren ekonomik krizleri, mortgage krizlerini, silah satmak ve pazar bulmak için ortadoğu'da çıkarılan savaşları hiç düşünmeden; içinde bulunduğumuz durumun sorumlusu işini sevmeden yapanlardır demeniz.
Birey için toplum için vardır olayı zaten çok saçma, birey var olmayı kendi seçmediği gibi yaşadığı zamanın sorunlarından sorumlu değildir. Ayrıca bireycilik insanlığın aydınlanma zamanında ortaya çıkmış en önemli gelişmedir.
neredeyse her meslek tekrar içeriyor temizlikçilikten ressamlığa, hocalarımız her sene aynı konuları anlatıyor ki bu insanlar bilim insanı daha önemli işleri olan insanlar.
bireyin kendi sevdiği işi yaparken hem ortak sorunlara çözüm bulup hem toplumuna hem gezegenine katkıda bulunabilir. burada önemli olan nokta meslek değil kişinin aldığı eğitimdir. Keza topluma karşı sorumluluk sadece işle değil başka şekillerle de yerine getirilebilir mesela oy vermek, bilinçli tüketici ve yatırımcı olmak, mesela yaptığın işi hangi sektörde veya kimin/kimlerin adına yapmaya kararını vermek, hatta kaç kaç çocuk sahibi olmaya karar vermekle.(veya hiç çocuk)
iş dediğin sevinemez gibi bir algı oluşturuluyor buna göre bir kişinin yaptığı işi sevmesi ile bütün denge düzen o kişi adına o kişi için var olmuş oluyor bunun toplumsal açıdan eşitliksizlik yaratabileceği aşikardır.
süriyeliler konusuna değinseniz
çünkü İnsan İhtiyaçları Sınırsız, Kaynaklar Kıttır dünyada kardeşim. anladın mı şimdi
BU HEP BÖYLE...NE EMEYİNİ SATAGAKSİN! NE EMEK VERDİYİNİ..NEDE SİZ DUSUNUN...UCUNGU NE...
Yoldaşım sen baya saçmalamışsın herhalde sarhoşken çektin bu video yu 🙈
Bu tür tuhaf suçlamalar yerine neye itiraz ettiğinizi belirtirseniz konuşma, tartışma imkanımız olabilir.
@@bsmkolektif farkındalığı düşük, esnek olmayan, kendindeki potansiyelin farkında olmayan, bağımlı, vizyonu olmayan, bir gün durup kendi içine tinsel olarak inmeyen, özgüveni düşük, tembel, yerinde sayan, ana/baba kuzusu, sırf günü bitirmek için, diğer insanlardan özendiği değersiz, heveskâr, nefsani, modası 1 haftalık şeylere meraklı olan, çağ köpeği insanlar için videonuz geçerli gibi hocam. daha çok şey eklerdim de uykum var
ne kadar saçma sapan bir bakış açısı bu
Çok uzuuuuun
amed korkmaz ama hayat çok kısa. Tercihiniz ? Sıkıştırıver araya, beynimizin pasını alır
b0rislave haklısınız :)
Bu do what you love tabelaları falan yanlış anlaşılmış yahu...herkes için değil o. Bu tarz mottolar tasarımcıların kendi aralarında anlayabilecekleri şeylerdir. Bütün meslek grupları, bütün çalışanlar üzerine alınmasın yani😁....
örnekle anlatmak gerekirse; proje son geceye kalır yumurta kapıya olur (bilen bilir onun sebeplerini)... Stresten titreyen tasarımcı-mimar-dekoratör-endüstri ürünleri tasarımcısı vs kendini de motive etmek için ve sözgelimi jüriyi ya da müşteriyi etkilemek için böyle birşey de çiziverir yazıverir oralara. Sonra bir bakmışsın onu da çerçeveletip duvara asmışlar...
Çok anlam yüklemeyin yani...kesin bilgi.🤗
mimarım ve bi gülümseme geldi yumurta kapıya dayaninca