ŞEFAAT MESELESİNE DİKKAT - İbrahim Gadban

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 23 ก.ย. 2024
  • Kardeşlerinin sözlerini güzel yorumla ey Müslüman.

ความคิดเห็น • 125

  • @Tevhid_nedir1
    @Tevhid_nedir1 ปีที่แล้ว +1

    Rabbim Seni Sevsin...
    Maşallah çok güzel bir nasihat

  • @abdullahselefi
    @abdullahselefi 2 ปีที่แล้ว +4

    şefaat duadır.Allahdan başkasından istemek şirkdir bunu yapan muşrikdir kafirdir.ona kafir demeyen kafirdir

  • @anaranar536
    @anaranar536 2 หลายเดือนก่อน +1

    İbnul Qeyyim (رحمه الله) belə demişdir:
    “Müşrikin cahilliyindən birisidə, vəli və ya şəfaətçi edindiyi adamın, özünə Allah qatında şəfaat edəcəyini və fayda verəcəyini zənn etməsidir.”
    (Mədaricus Salikin. 1.clt. 349.s.)

  • @islamahizmet99
    @islamahizmet99 2 ปีที่แล้ว +5

    Bişey sorucam sofiler de melekler şefaat edicekler ya da alimlerde şefaat edicekler bizde onlara şefaat yetkisi verileceğine inanıyoruz ve bu şekilde istiyoruz dediklerinde arada ne fark kalıyor???

    • @tevhiddavet6225
      @tevhiddavet6225 ปีที่แล้ว +3

      Müşrik ahi onlarda bunlar da, şefaat taleb etmek şirktir! Birinden ahiretteki şefaati istiyen adam ona dua etmiştir ! Şirk de budur...

    • @DenisEnes-n5l
      @DenisEnes-n5l 5 หลายเดือนก่อน

      Enes bin Mâlik (r.a) şöyle buyurur:
      “Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’den kıyamet günü bana şefaat etmesini istedim:
      «‒Ederim!» buyurdular. Ben:
      «‒Ey Allah’ın Rasûlü! Sizi nerede arayayım?» dedim.
      Efendimiz (s.a.v):
      «‒Beni ilk olarak Sırât üzerinde ara!» buyurdular.
      «‒Sırât üzerinde sizi bulamazsam?» dedim.
      «‒Mîzân’ın yanında ara!» buyurdular.
      «‒Sizi Mîzân’ın yanında bulamazsam!» dedim.
      «‒O zaman beni Havz’ın yanında ara! Mutlaka bu üç yerden birinde olurum.» buyurdular.” (Tirmizî, Kıyâmet, 9/2433; Ahmed, III, 178)

    • @alipirqurban1058
      @alipirqurban1058 4 หลายเดือนก่อน

      Hoca bu ameli yapin demiyor bidat diyor dogru duzgun dinle dersi

  • @ebuuzeyrkarbakan7099
    @ebuuzeyrkarbakan7099 4 ปีที่แล้ว +2

    Mükkemel ders Allah razı olsun ibrahim hocam

  • @DenisEnes-n5l
    @DenisEnes-n5l 5 หลายเดือนก่อน

    Enes bin Mâlik (r.a) şöyle buyurur:
    “Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’den kıyamet günü bana şefaat etmesini istedim:
    «‒Ederim!» buyurdular. Ben:
    «‒Ey Allah’ın Rasûlü! Sizi nerede arayayım?» dedim.
    Efendimiz (s.a.v):
    «‒Beni ilk olarak Sırât üzerinde ara!» buyurdular.
    «‒Sırât üzerinde sizi bulamazsam?» dedim.
    «‒Mîzân’ın yanında ara!» buyurdular.
    «‒Sizi Mîzân’ın yanında bulamazsam!» dedim.
    «‒O zaman beni Havz’ın yanında ara! Mutlaka bu üç yerden birinde olurum.» buyurdular.” (Tirmizî, Kıyâmet, 9/2433; Ahmed, III, 178)

  • @muhammedaliebrar9793
    @muhammedaliebrar9793 4 ปีที่แล้ว +2

    Rabbim senden razi olsun..deyerli ilim talebesi

  • @ebuomer4567
    @ebuomer4567 4 ปีที่แล้ว +1

    Allah ayaklarımızı sabit kılsın Allah razı olsun

  • @osmanhazar3007
    @osmanhazar3007 3 ปีที่แล้ว +1

    Nisa Suresi
    4:85. Her kim, iyi bir işte şefaat(1) ederse, ona o işten bir pay vardır. Her kim de kötü bir işte şefaat ederse, ondan da ona bir pay vardır. Allah Her Şeyi Gözeten'dir.
    (1) Aracılık ederse, yardımda bulunursa.

  • @Subhanallah.Elhamdullillah
    @Subhanallah.Elhamdullillah 2 ปีที่แล้ว +1

    LA ILAHE ILLALLAH MUHAMMEDUN RESULLULLAH

  • @hasanbildik57
    @hasanbildik57 3 ปีที่แล้ว +7

    Hocam sirkmi bidatmi ben anlıyamadım bana kalsa şirk daha ağır basıyor biraz yumuşatmaya çalışmışsın hocam

    • @hicret8808
      @hicret8808 3 ปีที่แล้ว

      Kesinlikle ibni teymiyeye bidat demiştirde şirkinde bidati vardır işte demek istediği siz ibni teymiyeyidemi tekfir ediyorsunuz derler

    • @Aydinliginyolu
      @Aydinliginyolu 3 ปีที่แล้ว

      Bidattir şirk değildir

    • @huzeyfaseyfullah1876
      @huzeyfaseyfullah1876 3 ปีที่แล้ว

      @@tevhidiuyanis Səndə Sapig bidətci təkfirçi.

    • @huzeyfaseyfullah1876
      @huzeyfaseyfullah1876 3 ปีที่แล้ว +1

      @@tevhidiuyanis Bir sən yox bidə Abu Yunus.Gundə bir əgidəye girən ümməti biyabır edən.

    • @huzeyfaseyfullah1876
      @huzeyfaseyfullah1876 3 ปีที่แล้ว

      @@tevhidiuyanis Abu Harisi təkfir eliyirsən bəs o təkfir etmir axı hocaları bidə Şəfayət məsələsində musulmanlar dil uzatmir sənin əgidənə görə kafirə kafir demiyən kafirdir.

  • @pasayadigari
    @pasayadigari 3 ปีที่แล้ว +5

    “Şehit olursan, Allah senden razı olur ve Allah sana şefaat etme yetkisi verirse bana şefaat eder misin? tarzında şartlı şekilde talepte bulunmak şirk değildir. Allah en doğrusunu bilir. Bu meselede muslimlerin biribirini tekfir etmesi şeytanın oyunudur.''
    ''Bazı sahabîlerin, Rasûlullah sallallAhu aleyhi ve sellem'den şefaat istediği sâbittir. Rasulullah sallAlahu aleyhi ve sellem onlara, Senin benden şefaat istemen şirktir. Şefaati Allah’tan taleb et! Rabbine kimseyi şirk koşma gibi bir şey buyurmamıştır. Şirk olan bir meselede Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in sahabeyi bundan men etmemesi mümkün değildir.''
    Enes bin Mâlik radiyAllahu anhu şöyle buyurur;
    “Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem kıyamet günü bana şefaat etmesini istedim, ederim buyurdular. Ben, Ey Allah’ın Rasûlu, Sizi nerede arayayım dedim. Beni ilk olarak Sırât üzerinde ara buyurdular. Sırât üzerinde sizi bulamazsam dedim. Mîzân’ın yanında ara buyurdular. Sizi Mîzân’ın yanında bulamazsam dedim. O zaman beni Havz’ın yanında ara! Mutlaka bu üç yerden birinde olurum buyurdular.”
    -Tirmizî 2433; Ahmed, 3/178-
    Rabîa bin Kâʻb radiyAllahu anhu şöyle anlatır;
    ''Rasûlullâh sallallAhu aleyhi ve sellem bir gün bana, Benden iste, vereyim buyurdu. Ben de, Yâ RasûlAllah! Müsâade buyurun, bir düşüneyim, durumuma bir bakayım dedim. RasulullahsallallAhu aleyhi ve sellem, Peki, düşün, durumuna bak buyurdu. Düşündüm ve kendi kendime, Dünyaya âit menfaatler çabuk bitip tükenir. Ben, kendim için, âhiretle alâkalı bir faydayı tercih etmekten daha hayırlı bir şey görmüyorum dedim. Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in huzuruna çıktım. Bana, İhtiyacın nedir buyurdu. Yâ RasûlAllah!
    Benim için şefaat et de Rabbin -azze ve celle- beni cehennemden âzâd eylesin dedim. Rasûlullâh sallAllahu aleyhi ve sellem, Böyle demeni sana kim söyledi buyurdu. Hayır vallahi yâ RasûlAllah, kimse söylemedi. Lâkin durumuma baktım ve gördüm ki dünya, ehlinin elinde durmuyor, hemen zeval buluyor. Bu sebeple âhiretim için bir şey almak bana daha sevimli geldi.” dedim. Rasûlullâh sallAllahu aleyhi ve sellem, O hâlde çok secde ederek kendin için bana yardımcı ol buyurdu.''
    -Ahmed 16076-
    Rasûlullâh sallAllahu aleyhi ve sellem kendisine hizmet eden bir zâta sık sık, Bir ihtiyacın ve isteğin var mı?” diye sorardı. Bir gün yine ona böyle sorduğu zaman o sahâbî, Dileğim vardır yâ Rasûlallah dedi. Allâh Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem, Nedir dileğin? diye sordu. O zât, Kıyâmet günü bana şefaat etmendir deyince, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem, Bunu istemeni sana kim öğretti? diye sordu. Sahâbî, Rabbim dedi. Allâh Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem de, Öyleyse sen de çok secde ederek bu hususta bana yardımcı ol buyurdu.''
    -Ahmed, 3/500-
    Mâzin bin Gadûbe, Amman’dan gelip muslim olmuş ve Rasûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem’in huzûrunda şu şiiri okumuştur;
    “…Ey kumlara ayak basanların en hayırlısı! Bana şefaat eyle! Rabbim beni bağışlasın da kurtuluşla döneyim yurduma.”
    -Taberânî, Kebîr 20/337/799; Beyhakî, Delâil 2/131-
    -Fakat, şehid olması umulan kişiden böyle bir talepte bulunmanın hiçbir örneği yoktur. Şehide şefaat hakkı verileceğini bize aktaran, sahabedir. Buna rağmen savaşa çıkarken, bir kısmını Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem’in şehadetle müjdelemesine rağmen ve dahi şehit olmak için birlikte dua etmelerine rağmen birbirlerinden böyle bir talepte bulunmamışlardır. Hayır ve saadet; din alanında bize örnek gösterilen ilk nesle tabi olmaktır. Onlar böyle birşey yapmamıştır, bizim de uzak durmamız gerekir ama muslim birini bu meselede tekfir etmekten sakınılması gerekir. Unutulmamalıdır ki; bir şeyin şirk olması için üç şeyden birine ihtiyaç vardır: Ya şeriat onun şirk olduğuna nas kılmalı ya bir ibadetin Allah'tan başkasına sarf edilmesi söz konusu olmalı ya da Allah'a ait bir sıfat, Allah'tan başkasına verilmiş olmalıdır. Sadedinde olduğumuz konuda bu üç durumdan hiçbiri söz konusu değildir. Ayrıca Allah Rasûlu Dönemi'nde bunun bir uygulaması yaşanmıştır. Şayet yaşayan ve şefaat hakkı olan birinden şefaat talebinde bulunmak şirk olsaydı; Allah Rasûlü'nun tavrı çok farklı olurdu. Allah en doğrusunu bilir.
    Hamd Alemlerin Rabbi Olan Allah'a dır

    • @tevhitogrencileri6666
      @tevhitogrencileri6666 2 ปีที่แล้ว

      Onlar, Allah'ı bırakıp, kulları durumundakilerden kendilerine zarar vermeyen ve fayda da sağlamayan şeylere tapıyorlar.
      “Bunlar bizim Allah katındaki aracılarımız, şefaatçilerimiz” diyorlar. Sen de:
      “Siz, Allah'a, göklerde ve yerde, O'nun bilemeyeceği şeyleri mi haber veriyorsunuz?” de. Allah ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında onların ortak koştukları varlıklardan münezzeh ve yücedir.(yunus-18)

    • @YksEksperi
      @YksEksperi 2 ปีที่แล้ว +1

      İmam Ahmedin hadisinde " O halde çokça secde ederek bana yardımcı ol" deniliyor peygamberimiz, her gün bir isteğin var mı diye sorduğu hizmetlisine "Sana şefaat ettim" diyebilir miydi ? Diyebilirdi. Fakat peygamber (a.s) şefaat edenin de şefaat edileninde Allah tarafından belirleneceğini bildiği için secde edip Allah'a ibadetini arttırarak bana yardımcı ol demiş. En doğrusunu Allah bilir.

    • @tevhitogrencileri6666
      @tevhitogrencileri6666 2 ปีที่แล้ว

      Müsrikler şöyle derlerdi
      Lebbeyk, lebbeyk, lâ şerîke lek, illê şerîken hüve lek, temlikuhu ve mâ melek/Buyur Allah’ım buyur! Senin hiçbir ortağın yoktur. Ancak bir tane vardır. Onun sahibi de sensin. Ona ve sahip olduğu her şeye mâliksin’.

    • @tevhitogrencileri6666
      @tevhitogrencileri6666 2 ปีที่แล้ว

      Öncelikle selef hiçbir müslüman için cennetlik veya cehenemliktir dememiştir. Bu akide meselelerindendir
      İkinci olarak da şehit olacağı zannedilen kişi sonda söylediği söz şudur:”sana şefaat edeceğim” dikkat esilmesi gerekem ve şirk olan bir sözdür selefin yapmadığını müslümanlarında yapmaması gerekiyor
      Şehit olarak öleceği düşünülen kişi kafir olarakda ölebilir
      Burada sizler sapık tasavufçulara niyet aramıyorken neden burada niyet arıyorsunuz

    • @tevhitogrencileri6666
      @tevhitogrencileri6666 2 ปีที่แล้ว +1

      Kardeşim bak verdiğin örneklerede bakacak olursan Resullullah sallallahu aleyhi ve sellem size şefaat edecem dememiştir.
      Allah’a çokça ibadette bulunun demiştir
      Ben şefaati inkar etmiyorum ancak ölüden veya diriden istememin şirk olduğunu söylüyorum o vakit rasullullah vardı ve cennetle mühdelenen on kişiyide bize bildirdi
      Nitekim isra süresi 79 . Ayette şöyle buyuruluyor
      Gecenin bir kısmında uyanıp sana mahsus bir ibâdet olmak üzere teheccüd namazı kıl. Böyle yaptığın takdirde umulur ki Rabbin seni Makâm-ı Mahmûd’a eriştirir.
      Şefaat haktır kıyamet günü istenir
      Kim olursa olsun inşallah veya maşşalahlarla bu şirk olmaktan çıkmaz
      Nitekim müşriklerde ölü olanlar için Allah onlara şefaat yetkisi verecektir ve onlarda bize şefaat edecektir diyorlar
      Bana aradaki farkı gösterir misin
      Ve şahıslara bağlı olarak değil selefe bağlı olarak söyle

  • @osmanhazar3007
    @osmanhazar3007 3 ปีที่แล้ว +1

    Bakara Suresi
    2:255. Allah: O'ndan başka ilah yoktur. O, sürekli diridir, koruyup gözetendir. O'nda ne bir dalgınlık olur ne de O'nu bir uyku tutar. Göklerde ve yerde olan her şey O'nundur. İzni olmaksızın(1) O'nun katında şefaatte bulunabilecek kimmiş? Onların(2) önlerinde ve arkalarında(3) olan her şeyi bilir. Onlar, O'nun ilminden ancak dilediği kadarını kavrayabilirler. O'nun egemenliği yeri ve göğü kuşatmıştır. Bunları korumak O'na ağır gelmez. O, Çok Yüce ve Çok Güçlü'dür.
    (1) "İzni olmaksızın şefaate bulunabilecek kimmiş" ile kast edilen şey; şefaat etmek için birilerine izin verileceği anlamı değildir. Bir önceki ayette ve daha birçok ayette de denildiği gibi Kur'an'a göre "şefaat inancı" kesinlikle şirktir. Burada, müşriklere cevap verilmekte, onların kendilerine şefaat edeceklerini öne sürdükleri ilahları için, onlara böyle bir yetkinin verilmediği ifade edilmektedir. Birilerinin şefaat edebilmesi için Allah'ın yetki vermesi gerekir, Allah da yetki vermediğine göre, kimse şefaat edemeyecektir, denmektedir.
    (2) Yarattıklarının, kullarının.
    (3) Geçmiş ve geleceklerini, bildiklerini bilmediklerini.

  • @yasir7947
    @yasir7947 3 ปีที่แล้ว +3

    Müslümanlar neden böyle ihtilaflı konuşmalar yapıyorlar sahabeler böyle bi istekte bulunmamışlar. Cennete hak kazandıysan zaten rabbimiz birinin bizden razı gelmesini dileyecektir ne gerek var ya Allahtan korkun. İbrahim hoca Allah razı olsun sizden.

    • @abdullahselefi
      @abdullahselefi 2 ปีที่แล้ว

      sen sehabe zamanında yaşamıyorsun.fitne zamanıdır

  • @İklim_endüstriyel_soğutma
    @İklim_endüstriyel_soğutma 2 ปีที่แล้ว +1

    Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in kabrine seslenerek kıyamet günü bana şefaat et demesi hakkında bir tartışma var, buna cevap verebilirmisiniz?

    • @Sine558
      @Sine558 8 หลายเดือนก่อน

      Ölüden şefaat istemez. Sağ olsaydı gidip isteyebilirdin çünkü o peygamberdi ve sahabelerden biri de peygamberden şefaat istemiştir.

  • @Aydinliginyolu
    @Aydinliginyolu 3 ปีที่แล้ว

    ŞEFÂAT
    Bir kimsenin bağışlanmasını istemek; bir kimseden, başka bir kimse için iyilik yapmasını ve zarardan vazgeçmesini rica etmek; yardım etmek; başkası hesabına yalvarmak, rica etmek; birinin önüne düşüp işinin görülmesi için dua ve niyazda bulunmak. Şefâat edene eş-şâfi', eş-şefi (başkası lehine taleb eden) denilir.
    Bu ayette şefâat; aracı olmak, yardım etmek ve öncülük etmek anlamlarına gelir: "Kim güzel bir şefâatla (hayır ve iyiliklere aracı, vasıta olmakla) şefâat ederse, bundan kendisine bir sevab (hisse) vardır. Kim de kötü bir şefâatle (kötülüğe delil olmak ve yardım etmekle veya kötülük çığırını açmakla) şefâatde bulunursa, ondan kendisine bir günah payı vardır. Allah her şeye kadirdir" (en-Nisâ, 4/85) .
    Şefâat-ı hasene, iman edip Allah'ın ve kullarının haklarına riayetle beraber, mü'minlerin iyiliği için uğraşmak, onları kötülüklerden ve zararlardan korumaya çalışmaktır. Şefaat-ı seyyie, mü'minlerin ve insanların zarara uğramaları ve kötülüklere düşmeleri için çalışmak ve kötülük çığırları açmaktır. Hangi hususta olursa olsun, bir insan, menfaat sağlayıp zarara uğramasını engelleme yolunda sırf Allah rızası için şefâatta bulunana dünyada ve ahirette bundan nasib ve ecir vardır. Kötülüğe ve zararlara sebeb olanın da bu şefâat-ı seyyienin vebal ve günahından nasibi vardır.
    Ahiretteki şefâate gelince, dünyada işlenen bazı günahların âhirette cezalandırılmasından vazgeçilmesi için talebte bulunmak, aracı olmak ve bunun için dua etmektir. Şu halde şefâat, bir mü'minin günahlarının bağışlanması için Allah'a dua edip yalvarmaktır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), "Her Peygamberin bir duası vardır. Ben ise, inşaallah duamı kıyamet gününde ümmetime şefâat etmek için saklamak istiyorum" buyurmuştur (Buhârî, Daavât, I; Tevhid, 31; Müslim, Nşr. M. Fuâd Abdulbaki, İman, 86).
    Ahirette, kendilerine şefâat izni verilen her şefi'in şefâatının sınırı, Allah katındaki yakınlığı ve derecesi nisbetinde nail olacağı izin ve imkânın şâmil olduğu günahkâr mü'minler ile mütenasibtir. Şefâat olunacak mü'minlerin de şefâat edilmeye lâyık olmaları şarttır.
    Allah'ın, kullarından faziletli birisinin diğer bir mü'min için hayır isteğine icabet ederek bundan bir zararı gidermesi, yahut onun günahlarını affetmesi, insanlara sonsuz nimet ve lütuflarının bir kısmıdır. Mü'minin, mü'min kardeşinin günahlarının affı için duası Allah katında ona şefâatı türündendir. Allah katında hayırlı bir kulun bu duası ister dünyada iken sağ olan mü'min için olsun, ister ölmüş mü'min için olsun yahud âhirette meydana gelsin aynıdır. Dünyada iken Hz. Peygamber (s.a.s.)'in mü'minlere duası, onlara bir çeşit şefâatidir. O daha bu dünyada hayatta iken mü'minlere dua ederek şefâatta bulunmuştur. Nitekim Hz. Âişe (r.an)'nın naklettiğine göre, Rasûlüllah (s.a.s.) çok defa geceleri yatağından kalkar, mü'min ölülere Allah'tan mağfiret istemek için "Bakîu'l-Ğarkad" mezarlığına giderdi (Müslim, Cenaiz, 35).
    Yüce Allah'ın kendi yanında mukarreb ve derecesi yüksek bir kulunun diğeri hakkında şefâatını -birine kendi katında itibarı olduğunu göstererek ikram için, ötekine zayıf ve muhtaç olduğundan rahmet olarak- kabul etmesine aklen hiçbir engel yoktur. Allah'ın âhirette, peygamberlerine ve râzı olduğu bir takım zatlara şefâat etmeleri için müsaade etmesi, kendisinin bileceği adalet ve lütuf kanununa dahil olan hikmetindendir. Uhdesinde kul hakları bulunanlar hariç, günahkâr mü'minleri Allah Teâlâ'nın, Lütuf ve fazlıyla affetmesi caiz olunca, peygamberler, mukareb ve iyi kimselerden birinin şefâatına mazhariyetleri halinde bunların Allah'ın mağfiretine nail olmaları da mümkündür.
    Ahirette şefâatın olacağı Kitab ve sünnetle sabittir:
    Peygamber, velî, şehid ve bildikleri ile amel eden imanlı âlimler ve kâmil mü'minler gibi Allah'ın müsaade ettiği, rızasına mazhar olmuş, nezdinde bir değer ve yakınlığa erişmiş kimselere şefâat etme izni verilebilecektir (el-Bakara, 2/255; Yûnus, 10/3; Meryem, 19/87; Tâhâ, 20/109; ez-Zuhruf, 43/86).
    Peygamberler ve diğer şefâatçıların şefâatları, Allah'ın râzı olacağı ve haklarında şefâat edilmeğe izin verdiği kimseler hakkında olacaktır (el-Enbiyâ, 21/27-28; ed-Duhân, 44/41-42; Buharî, Cihad, 189; Müslim, İmare, 6).
    Kâfirler için şefâat kapıları kapalıdır (el-Bakara, 2/48, 123, 254; en-Nisâ, 4/116; el-A'râf, 7/53; el-Mü'min, 40/18; es-Secde, 32/4; ez-Zümer, 39/44; el-Müddessir, 74/48; el-İnfitâr, 82/19). Peygamberler bile kâfirlere şefâat edemeyeceklerdir. Kâfirler layık oldukları cezâlarını çekeceklerdir. Hz. İbrahim'in -âhirette babası ile karşılaştığında- onun için hiçbir şefâatta bulunamaması, Allah'tan "Kâfirlere ben cenneti haram kıldım " cevabını alması da buna delâlet eder (Buharî, Tefsir, Sûre 26). Bu konuyla ilgili olarak (bkz. Buharî, Enbiya, 8; Tefsir, Sûre 6; Rikak, 45, 53; Müslim, Fadail, 9). Yalnız Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisinde, şefâatı sebebiyle amcası Ebû Talib'in ateş çukurunun topuğuna kadar gelen yerinde bulunacağını söylemiştir (Buharî, Meğazi, 73; Müslim, İman, 90). Bu da sadece Rasûlüllah'a tanınan bir şefâat hakkı olsa gerektir. Çünkü Ebû Talib, Rasûlüllah'a pek çok yardım ve iyiliklerde bulunmuştur.
    Peygamberlerin şefâatı: Âhirette peygamberlerin hepsine mü'minlere şefâat etme hakkı tanınmıştır (Buhârî, Rikak, 45; Tevhid, 33; Müslim, İman, 81;Ebû Dâvûd, Cihâd, 26;Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 94 vd. 325, V, 43; Tirmizî, II, 66).
    Her peygamber kendi ümmetine şefâat edecektir (Buhârî, Tefsir Sûre 18). İnsanlar muhakeme olunmak için mahşerde toplandıklarında, peygamberler, "Allah'ım selâmet ver, Allah'ım selâmet ver" diye duâ edeceklerdir (Buhârî, Rikak, 52; Müslim, İman, 81). Peygamberlerin ve Hz. Peygamberin şefâatı "Şübpesiz ki Allah, kendisine eş tanınmasının (şirk kosulmasının) günahını yargılamaz. Ondan başka dileyeceği kimsenin günahını mağfiret eder" (en-Nisâ, 4/116) âyetinin hükmünce, Allah'ın izniyle mü'minlere olabilecektir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) hadislerinde büyük günah işleyenler de dahil, mü'minlerin şefâatına nail olacaklarını söylemiştir (Buhârî, Rikak, 51; Ebû Dâvûd, es-Sünne, 20; Tirmizi, II, 66).
    Peygamberler içinde ilk defa şefâat edecek ve şefâatı kabul olunacak peygamber, Hz. Muhammed (s.a.s.)'dir. (Müslim, Fadâil, 2). Âhirette Hz. Muhammed (s.a.s.)'in bu ilk şefâatı, mahşer halkının muhakemeye başlanılması hakkındaki umûmî ve büyük şefâattır. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in bir çok hadis kitaplarında zikredilen bu büyük şefâatının (eş-Şefâ'atü'l'uzmâ) ana hatları şöyledir: Allah, insanların hepsini düz ve geniş bir sahâda hüküm ve hesab için toplayacaktır. Orada insanların meşakkat ve gamı dayanılmayacak bir dereceye varacaktır. Bu sırada insanların bir kısmı, diğer bir kısmına, "Size erişen şu fâciayı görmüyor musunuz? Rabbinize size şefâat edecek birisine gidiniz" derler. Sırasıyla Âdem (a.s.), Nûh (a.s.), İbrahim (a.s.), Mûsâ (a.s.) ve İsâ (a.s.) peygamberlere gelirler. Bu peygamberlerden her biri onları diğerine gönderir. Nihayet Hz. İsâ, onları Hz. Muhammed (s.a.s.)'e gönderir. O vakit Hz. Peygamber (s.a.s.) Arş'ın altında secdeye kapanır. Allah ona secdesinde yapılacak hamdlerin en güzelini ilham eder. O Allah'a hamdettiği sırada "Başını kaldır, işte, verilir. Şefâat eyle şefâatın kabul olunur" cevabını alır. Muhakemeye başlanır. Bundan sonra Hz. Peygamber'in şefâatıyla imanlılardan bir miktar cehennemden çıkarılır. Rasûlüllah, bir kaç defa daha secdeye kapanarak Allah'a hamd ve dua eder. En nihayet onun şefâatıyla, Allah'ın izin ve takdiri dahilinde mü'minlerden büyük bir çoğunluk cehennemden çıkarılacaktır. İşte Hz. Peygamber (s.a.s.)'in haiz olduğu bu şefâat makamı "Makâm-ı Mahmûd"dur (el-İsrâ', 17/79; Buhârî, Tevhid, 24; Müslim, İman, 84).
    Hz. Peygamber'in şefâatıyla hesaba ve sorguya çekilmeden Cennet'e girecekler de olacaktır (Buhârî, Tefsir, Sûre 18; Müslim, İman, 84).
    Cennet'te derecelerin artırılması için ilk şefâat edecek peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.)'dir. Bundan dolayı Hz. Peygamber bir hadisinde, "Cennet'te insanların ilk önce şefâatte bulunanı benim" buyurmuştur (Müslim, İman, 85).
    Mu'tezile, Cennet'te derecelerin artırılması için yapılacak şefâattan başka şefâatları kabul etmez

  • @sultanayazoglu2812
    @sultanayazoglu2812 4 ปีที่แล้ว +6

    Selamunaleykum.
    "Şefaat tümüyle Allah'a aittir." (Zümer 39/44)
    "De ki “Elçilerin içinde yenilikçi biri değilim. Bana da size de ne yapılacağını bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece doğruları açıklayan bir uyarıcıyım; o kadar." (Ahkaf 46/9)
    "Hesap verme günü nedir, sen ne bileceksin?
    Gerçekten, sen ne bileceksin hesap verme gününün ne olduğunu? (Öyleyse dinle!)
    O gün, kimsenin kimse için bir şey yapamayacağı gündür. O gün bütün yetki Allah’ındır." (İnfitar 82/17-19)
    Şefaat; Cehennemdeki günahkar müslümanların cezasını sonuna kadar çektikten sonra cennetteki yakınlarının yanına ya da hangi peygamber ümmetinden ise yanına yerleşmesidir. Allah'ın izni ve rızası ile.
    "Nesillerinden, inanıp güvenmiş (imanlı) olarak kendilerini takip etmiş olanları da o müminlere katarız. Onların yaptıklarından bir şey de eksiltmeyiz[1*]. Çünkü herkesi, kendi kazandığı bağlar[2*]." (Tur 52/21)
    [1*] Şefaat yüzünden yanına alan konumunda olan kişinin kazandıklarında bir eksilme olmaz. Gelen, kendi kazandığıyla gelir ve diğerine yük olmaz.
    [2*] Bu âyetler, cehennemde yalnızlaşan ve oranın azabını çeken Müslümanların cennetteki yakınlarının yanına yerleştirileceklerini göstermektedir. İşte şefaat budur.
    Günahkar müslüman cezasını çekecek. Böylece Allah o kişiden razı olacak. Allah'ın izniyle cehennemden çıkacak.
    Yani kimseye torbil yapılmayacak.
    Allah-u Teala hiç bir kuluna haksızlık etmez.
    "Bir gün herkes kendi canını kurtarmaya gelir, herkes ne ettiyse onu bulur. Kimseye haksızlık yapılmaz." (Nahl 16/111)

    • @pasayadigari
      @pasayadigari 3 ปีที่แล้ว

      “Şehit olursan, Allah senden razı olur ve Allah sana şefaat etme yetkisi verirse bana şefaat eder misin? tarzında şartlı şekilde talepte bulunmak şirk değildir. Allah en doğrusunu bilir. Bu meselede muslimlerin biribirini tekfir etmesi şeytanın oyunudur.''
      ''Bazı sahabîlerin, Rasûlullah sallallAhu aleyhi ve sellem'den şefaat istediği sâbittir. Rasulullah sallAlahu aleyhi ve sellem onlara, Senin benden şefaat istemen şirktir. Şefaati Allah’tan taleb et! Rabbine kimseyi şirk koşma gibi bir şey buyurmamıştır. Şirk olan bir meselede Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in sahabeyi bundan men etmemesi mümkün değildir.''
      Enes bin Mâlik radiyAllahu anhu şöyle buyurur;
      “Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem kıyamet günü bana şefaat etmesini istedim, ederim buyurdular. Ben, Ey Allah’ın Rasûlu, Sizi nerede arayayım dedim. Beni ilk olarak Sırât üzerinde ara buyurdular. Sırât üzerinde sizi bulamazsam dedim. Mîzân’ın yanında ara buyurdular. Sizi Mîzân’ın yanında bulamazsam dedim. O zaman beni Havz’ın yanında ara! Mutlaka bu üç yerden birinde olurum buyurdular.”
      -Tirmizî 2433; Ahmed, 3/178-
      Rabîa bin Kâʻb radiyAllahu anhu şöyle anlatır;
      ''Rasûlullâh sallallAhu aleyhi ve sellem bir gün bana, Benden iste, vereyim buyurdu. Ben de, Yâ RasûlAllah! Müsâade buyurun, bir düşüneyim, durumuma bir bakayım dedim. RasulullahsallallAhu aleyhi ve sellem, Peki, düşün, durumuna bak buyurdu. Düşündüm ve kendi kendime, Dünyaya âit menfaatler çabuk bitip tükenir. Ben, kendim için, âhiretle alâkalı bir faydayı tercih etmekten daha hayırlı bir şey görmüyorum dedim. Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in huzuruna çıktım. Bana, İhtiyacın nedir buyurdu. Yâ RasûlAllah!
      Benim için şefaat et de Rabbin -azze ve celle- beni cehennemden âzâd eylesin dedim. Rasûlullâh sallAllahu aleyhi ve sellem, Böyle demeni sana kim söyledi buyurdu. Hayır vallahi yâ RasûlAllah, kimse söylemedi. Lâkin durumuma baktım ve gördüm ki dünya, ehlinin elinde durmuyor, hemen zeval buluyor. Bu sebeple âhiretim için bir şey almak bana daha sevimli geldi.” dedim. Rasûlullâh sallAllahu aleyhi ve sellem, O hâlde çok secde ederek kendin için bana yardımcı ol buyurdu.''
      -Ahmed 16076-
      Rasûlullâh sallAllahu aleyhi ve sellem kendisine hizmet eden bir zâta sık sık, Bir ihtiyacın ve isteğin var mı?” diye sorardı. Bir gün yine ona böyle sorduğu zaman o sahâbî, Dileğim vardır yâ Rasûlallah dedi. Allâh Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem, Nedir dileğin? diye sordu. O zât, Kıyâmet günü bana şefaat etmendir deyince, Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem, Bunu istemeni sana kim öğretti? diye sordu. Sahâbî, Rabbim dedi. Allâh Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem de, Öyleyse sen de çok secde ederek bu hususta bana yardımcı ol buyurdu.''
      -Ahmed, 3/500-
      Mâzin bin Gadûbe, Amman’dan gelip muslim olmuş ve Rasûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem’in huzûrunda şu şiiri okumuştur;
      “…Ey kumlara ayak basanların en hayırlısı! Bana şefaat eyle! Rabbim beni bağışlasın da kurtuluşla döneyim yurduma.”
      -Taberânî, Kebîr 20/337/799; Beyhakî, Delâil 2/131-
      -Fakat, şehid olması umulan kişiden böyle bir talepte bulunmanın hiçbir örneği yoktur. Şehide şefaat hakkı verileceğini bize aktaran, sahabedir. Buna rağmen savaşa çıkarken, bir kısmını Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem’in şehadetle müjdelemesine rağmen ve dahi şehit olmak için birlikte dua etmelerine rağmen birbirlerinden böyle bir talepte bulunmamışlardır. Hayır ve saadet; din alanında bize örnek gösterilen ilk nesle tabi olmaktır. Onlar böyle birşey yapmamıştır, bizim de uzak durmamız gerekir ama muslim birini bu meselede tekfir etmekten sakınılması gerekir. Unutulmamalıdır ki; bir şeyin şirk olması için üç şeyden birine ihtiyaç vardır: Ya şeriat onun şirk olduğuna nas kılmalı ya bir ibadetin Allah'tan başkasına sarf edilmesi söz konusu olmalı ya da Allah'a ait bir sıfat, Allah'tan başkasına verilmiş olmalıdır. Sadedinde olduğumuz konuda bu üç durumdan hiçbiri söz konusu değildir. Ayrıca Allah Rasûlu Dönemi'nde bunun bir uygulaması yaşanmıştır. Şayet yaşayan ve şefaat hakkı olan birinden şefaat talebinde bulunmak şirk olsaydı; Allah Rasûlü'nun tavrı çok farklı olurdu. Allah en doğrusunu bilir.
      Hamd Alemlerin Rabbi Olan Allah'a dır

    • @sultanayazoglu2812
      @sultanayazoglu2812 3 ปีที่แล้ว +1

      @@pasayadigari Selamunaleykum.
      Şefaat, sözlükte iki şeyin yan yana olması anlamındadır[ Mekâyîs]. Aşağıda gelecek olan âyetler, cehennemde yalnızlaşan ve oranın azabını çeken Müslümanların cennetteki yakınlarının yanına yerleştirileceklerini göstermektedir. İşte şefaat budur. Bununla ilgili âyetler şöyledir:
      “Kendini koruyanlar bahçelerde ve nimetler içinde olur, Rablerinin verdikleri ile safa sürerler. Rableri onları Cehennem’in azabından korumuştur. Onlara; “Yiyin için; afiyet olsun; bu, sizin yaptığınıza karşılıktır,” denir. Sıra sıra dizilmiş sedirlere yaslanırlar. Yanlarına ceylan gözlü huriler veririz. İnanmış olan, soylarından inanarak kendilerini takip edenleri, onlara katarız ama onların yaptıklarının değerini eksiltmeyiz. Herkes kendi kazandığına karşılık rehindir.” (Tur 52/17-21)
      ---------------------------------------------------------------------------------
      Maalesef Allah-u Teala'nın merhameti ile insanlar yanlış düşünceler kuruyorlar.
      "(Mezardan) kalkış günü tam doğru teraziler kurarız; kimse bir haksızlığa uğratılmaz. Bir hardal danesi ağırlığında bile olsa terazilere koyarız. Biz hesap görmeye yeteriz." (Enbiya 21/47)
      Allah-u Teala kıyamet günü terazi kuracak. Tam bir yargılama için. Günahkar müslümanın cehennemde ne kadar kalacağı belli olacak.
      Allah günahkar müslümana sen bu kadar yıl cehennemde kalacaksın hükmünü verecek. Günahkar müslümanın cehenneme gitmesini Allah-u Teala isteyecek. Sizin dediğinize göre sonra kendi hükmünü mü değiştirecek? O zaman terazi kurmasının amacı nedir?
      Allah-u Teala kıyamet günü şu sözü söyleyecek;
      Allah der ki "Huzurumda çekişmeyin; size bu tehdidi önceden yapmıştım. Benim katımda, verilmiş bir söz başka bir sözle değiştirilmez; kullarıma asla haksızlık yapmam.”(Kaf 50/28-29)
      ----------------------------------------------------------------------
      Eğer haşa Allah-u Teala bir kaç kuluna torbil yaparsa, diğer cehenneme gider günahkar müslümanlara haksızlık olmaz mı?
      "O gün şefaat, sadece Rahman’ın onay verdiği ve lehine söz söylenmesini kabul ettiği kişiye fayda sağlar."
      Bunlar, günahları sevaplarından çok olduğu halde şirk günahı işlememiş olanlardır. Allah Teâlâ şöyle demiştir: “Tartıları (sevapları) ağır gelen mutlu bir yaşayış içine girer.Kimin de tartıları (sevapları) az olursa onun da anası Haviye olur. Haviye nedir, nereden bileceksin? O, kızgın bir ateştir.” Allah, şirk günahı işlememiş olanlara bağışlanma sözü vermiştir. İlgili ayetlerden biri şöyledir: “Allah, kendisine ortak koşulmasını (şirki) bağışlamaz. Bunun altında olan günahları, düzenine uygun gördüğü kişi için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa, O’na büyük bir iftirada bulunmuş olur.” (Nisa 4/48) Allah’ın koyduğu düzen günahı sevabından çok olanın ceza çekmesidir. Cehenneme gidenlerle ilgili şu iki âyet konuya son noktayı koymaktadır: “Günahkarları, suya koşarcasına cehenneme sevk edeceğiz. (Orada) Rahman’dan söz almış olanlar dışında kimse şefaat hakkına sahip olamayacaktır” (Meryem 19/86-87) Rahman’dan söz alanlar, şirke düşmemiş olanlardır. Şefaat, bunların bir süre cezalarını çektikten sonra bağışlanıp Cennetteki yakınlarının yanına yerleştirilmeleridir.
      -----------------------------------------------------------------------------------------------
      "Müminler! Size rızık olarak ne vermişsek, ondan hayra harcayın. Bunu; alışverişin, dostluğun ve şefaatin olmayacağı gün gelmeden yapın. Bunları görmemekte direnenler yanlışlar içindedirler." (Bakara 2/254)

    • @sultanayazoglu2812
      @sultanayazoglu2812 3 ปีที่แล้ว

      @@pasayadigari Ben o hadislere inanmıyorum. Peygamberimiz (s. a. v.) öldükten asırlar sonra yazıldı.

    • @pasayadigari
      @pasayadigari 3 ปีที่แล้ว +2

      @@sultanayazoglu2812 hadislere inanmayan bir kafire sözylenecek sözüm yok...
      Taha 47

    • @pasayadigari
      @pasayadigari 3 ปีที่แล้ว

      @@sultanayazoglu2812 Sahâbeden Abdullah b. Amr, Hz. Peygamber’in kendisine hadîsleri yazma
      izni vermesinden sonra, yazdıklarını bir sahîfede toplamış ve sahîfesine “esSâdıka” ismini vermiştir
      -İbn Sa‘d Kitâbu Tabakâti’l-Kebîr, II, 321-322

  • @allahbirdir9948
    @allahbirdir9948 3 ปีที่แล้ว +5

    ibrahim gadbanın şədaət mesəlesind küfrü var

    • @vasif198
      @vasif198 2 ปีที่แล้ว

      @@sh617 başqa hansıdır?

    • @nesatyalcner357
      @nesatyalcner357 ปีที่แล้ว

      Sübhanallah

  • @sumeyyeerdem4825
    @sumeyyeerdem4825 4 ปีที่แล้ว

    Selamun aleykum hocam sefaattan kasit benim adima Allaha cc istigfarda bulun demesi . Kiyamet gunu insanlarin peygamberler twk tek gitmesi gbi degilmi. Ya orada insanlar peygamberi arayacakya ben seni aramayim orada simdiden soyluyorum sayet allah cc sana bu hakki veirse diye. Birde bu orada peygamberlerden bizim icin rabbine dua et demek tevhit olurda burada sirkmi olur. Allah icin cevaplarsaniz sevinirim

  • @elnurhuseynov1996
    @elnurhuseynov1996 9 หลายเดือนก่อน

    Onda rafizizilerede sordunda biz allahdan isdiyioruz yalnız ali veli onun yanında daha büyük kimselerdi deyə vesile gətirirlər. Kaldiki nəcd ulamalarina göre böyük şirkse nasi ibni teymiye rahmahullah buna bidat diye bilir. hocacim

  • @muratkarabocek
    @muratkarabocek 2 ปีที่แล้ว +1

    Peki o mücahıdin şehit olduğunu nerden bılıyorsunuz

  • @lailaheillallah8303
    @lailaheillallah8303 3 ปีที่แล้ว +1

    İyi de şehit olan hakikaten şehitmidir bunu kesin biliyormuyuz da şefaat isteyelim kalbi niyetini Allah bilir.yani kimin şehitliğ garantidir kime göre.mahşerde göreceğiz hep birlikte kim kime şefat edebilecek edilecek.

  • @sh617
    @sh617 2 ปีที่แล้ว +1

    Ebu Lehebden soruwsaydilarki yeri goyù kim yaradib deyerdi Allah.saptirma insanlari

  • @abdusselamalnc7458
    @abdusselamalnc7458 2 ปีที่แล้ว

    70 bin tane cennete gidecek müjdesi hadis-i hakkında yorumunuz nedir

  • @tulaykaya3005
    @tulaykaya3005 2 ปีที่แล้ว

    Yalnız Allah la ilahe illallah sefaat Allah a aittir la ilahe illallah

  • @uguryldz3409
    @uguryldz3409 3 ปีที่แล้ว +1

    Doğrusunu Allah bilir

  • @tacn_va2112
    @tacn_va2112 3 ปีที่แล้ว +4

    Çok büyük hata yapmaktasınız. Allah’ın izniyle bana şefaat et demek Büyük şirktir!! Neden şirktir açıklayacam ve bu yazımı okuyanlar İnşeAllah anlayacaklar. Bana Allah’ın izniyle şefaat et. Cümlesinde duanı o kişiye yapıyorsun şefaat et diyorsun. Örnek vereyim Allahın izniyle bana çocuk ver. Çocuğu veren kimdir? Allah (cc) şefaat eden kimdir? Allah (cc) . Mesela doktora gittiğimizde doktor bize bir ilaç verdiyinde ve iyleştiyimizde ne denilir? Denilmesi gereken nedir? Tabikide Allah senin vesilenle bana şifa verdi. Değilmi??? İşte buyüzden . Eğer şehit olursan Allah sana izin verirse bana şefaat et demek büyük şirktir.!!!! İnsanların kafasını karıştıranda işte bu lafızlardır. Eğer şehit olursansa, Allah’ın izniyle gibi... İnsanları saptırmayın. Birde şunu belirteyim Allah’ın izin vermesi Berzak aleminde baş verecektir. Bunu dünyada tatbik edemezsiniz ederseniz küfür işlemiş olursunuz!! Şefaatı Allah kime verecekse onun şefaat edeceyi kişiyide Allah seçecektir.!!! Tevhid ehli bir Alimin görüşüde vardır baka bilirsiniz Şexy Ahmet El-Hazimi ....

  • @tevhidi571.
    @tevhidi571. 3 ปีที่แล้ว +6

    Yazık Sana.

    • @khergitkhuzait5705
      @khergitkhuzait5705 3 ปีที่แล้ว

      "Muhammed ibn Abdilvehhab'tan önce şefaat istemeye şirk diyen alim yoktur. Şeyh Muhammed b. Abdilvehhab bu konuda hata etmiştir, Allah onu affetsin.
      Hanbeli alimlerin kitaplarında şefaat istemenin caiz olduğuyla ilgili nakiller çoktur ve kendileri de şefaat istiyorlar bunlardan ikisini burada yerleştireceğim.
      Muvaffakuddin ibn Kudame yazıyor:
      اللهمَّ إنكَ قلتَ وقولُك الحقُّ : {وَلَوْ أَنَّهُمْ إِذْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ جَاءُوكَ فَاسْتَغْفَرُوا اللَّهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللَّهَ تَوَّابًا رَحِيمًا} ، وقد أتيْتُكَ مستغفِرًا مِن ذُنوبي ، مُستشفِعًا بكَ إلى ربي ، فأَسأَلُك يا ربّ أنْ تُوجِبَ لي المغفرةَ ، كمَا أوْجبتَها لمن أتاه في حياتِه
      "Allah'ım sen buyurdun ve senin sözün haktır. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. (Nisa 64)
      Senin yanına günahlarım için bağışlanma dileyerek ve senden Rabbin katında şefaat etmeni isteyerek geldim...
      Muğni 5/467
      Bunun aynısını Muhammed b. Abdilvehhab'ın dedesi Süleyman b. Ali el-Hanbeli kendisinin "Misbahus Salik" eserinde naklediyor.
      Bir çok diğer hanbeli alimleri de aynı şekilde bu sözleri naklediyorlar:
      İbn Muflih Muğni Şerhinde 3/236.
      ibnün Neccar, Münteha şerhinde
      Buhuti el-İkna kitabında 6/345 ve sair
      İmam Nevevi'den şefaat istemek hakkında nakil görmüştüm. Hatta bunu paylaşan kişi İmam Nevevi'yi şirkle suçlamıştı. Fakat araştırınca bu sözü Meri b. Yusuf el-Kermi'nin de İmam Nevevi'den kabul ederek naklettiğini gördüm
      ذكَر الإمامُ النوَوي وغيرُه عن العتبي أنه قال : كنتُ جالسًا عندَ قبْرِ النبي - عليه السلام - فجاءَ أعرابيٌّ فقال : السلامُ عليكَ يا رسولَ الله ، سمِعتُ اللهَ يقول : { وَلَوْ أَنَّهُمْ إذْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ جَاءُوكَ فَاسْتَغْفَرُوا اللَّهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمْ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللَّهَ تَوَّابًا رَحِيمًا } وقد جِئتُك مُستغفِرًا مِن ذَنْبي ، مُستشْفِعًا بك إلى ربِّي ثم أنشأ يقول
      يَا خَيْرَ مَنْ دُفِنَتْ بِالْقَاعِ أَعْظُمُهُ فَطَابَ مِنْ طِيبِهِنَّ الْقَاعُ وَالْأَكَمُ
      نَفْسِي الْفِدَاءُ لِقَبْرٍ أَنْتَ سَاكِنُهُ فِيهِ الْعَفَافُ وَفِيهِ الْجُودُ وَالْكَرَمُ
      قال : ثم انصرَف فغلَبتْني عيْناي فرأيْتُ النبيَّ في النوْمِ ، فقال : يا عتبيُّ ألحِق الأعرابيَّ فبشِّرْه أنَّ اللهَ قد غفَر له
      Meri b. Yusuf el-Kermi, Muharriku Savakinil Ğaram, s. 245

    • @tatilsiztenzihtemsilsizisb2442
      @tatilsiztenzihtemsilsizisb2442 3 ปีที่แล้ว +1

      @@khergitkhuzait5705 bunu ebu üneyse kafirinden mı öğrendin

  • @omeromerov1851
    @omeromerov1851 2 ปีที่แล้ว

    Gadban hoci siz kendiniz bi şey anladiniz mi hic bu zikirden Allahin haqqin diyon ondan başkasindan istenmesini bidat goruyosun bu nasil bi tevhid oldu

  • @muhammedaxi2156
    @muhammedaxi2156 2 ปีที่แล้ว

    Bezi tipoylar berke bu derse kulak assalar hakki gorerler

  • @muslimzeyid2699
    @muslimzeyid2699 3 ปีที่แล้ว +1

    Abu Yunus Vadavi

    • @ebucendel4826
      @ebucendel4826 3 ปีที่แล้ว

      zındıktır

    • @muslimzeyid2699
      @muslimzeyid2699 3 ปีที่แล้ว +1

      @@ebucendel4826 niye cindiğdir deyirsen seni tekfir ediyi ùçün ???

  • @khergitkhuzait5705
    @khergitkhuzait5705 3 ปีที่แล้ว

    "Muhammed ibn Abdilvehhab'tan önce şefaat istemeye şirk diyen alim yoktur. Şeyh Muhammed b. Abdilvehhab bu konuda hata etmiştir, Allah onu affetsin.
    Hanbeli alimlerin kitaplarında şefaat istemenin caiz olduğuyla ilgili nakiller çoktur ve kendileri de şefaat istiyorlar bunlardan ikisini burada yerleştireceğim.
    Muvaffakuddin ibn Kudame yazıyor:
    اللهمَّ إنكَ قلتَ وقولُك الحقُّ : {وَلَوْ أَنَّهُمْ إِذْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ جَاءُوكَ فَاسْتَغْفَرُوا اللَّهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللَّهَ تَوَّابًا رَحِيمًا} ، وقد أتيْتُكَ مستغفِرًا مِن ذُنوبي ، مُستشفِعًا بكَ إلى ربي ، فأَسأَلُك يا ربّ أنْ تُوجِبَ لي المغفرةَ ، كمَا أوْجبتَها لمن أتاه في حياتِه
    "Allah'ım sen buyurdun ve senin sözün haktır. Eğer onlar kendilerine kötülük ettiklerinde sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileselerdi, peygamber de onlar için mağfiret dileseydi, elbette Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. (Nisa 64)
    Senin yanına günahlarım için bağışlanma dileyerek ve senden Rabbin katında şefaat etmeni isteyerek geldim...
    Muğni 5/467
    Bunun aynısını Muhammed b. Abdilvehhab'ın dedesi Süleyman b. Ali el-Hanbeli kendisinin "Misbahus Salik" eserinde naklediyor.
    Bir çok diğer hanbeli alimleri de aynı şekilde bu sözleri naklediyorlar:
    İbn Muflih Muğni Şerhinde 3/236.
    ibnün Neccar, Münteha şerhinde
    Buhuti el-İkna kitabında 6/345 ve sair
    İmam Nevevi'den şefaat istemek hakkında nakil görmüştüm. Hatta bunu paylaşan kişi İmam Nevevi'yi şirkle suçlamıştı. Fakat araştırınca bu sözü Meri b. Yusuf el-Kermi'nin de İmam Nevevi'den kabul ederek naklettiğini gördüm
    ذكَر الإمامُ النوَوي وغيرُه عن العتبي أنه قال : كنتُ جالسًا عندَ قبْرِ النبي - عليه السلام - فجاءَ أعرابيٌّ فقال : السلامُ عليكَ يا رسولَ الله ، سمِعتُ اللهَ يقول : { وَلَوْ أَنَّهُمْ إذْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ جَاءُوكَ فَاسْتَغْفَرُوا اللَّهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمْ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللَّهَ تَوَّابًا رَحِيمًا } وقد جِئتُك مُستغفِرًا مِن ذَنْبي ، مُستشْفِعًا بك إلى ربِّي ثم أنشأ يقول
    يَا خَيْرَ مَنْ دُفِنَتْ بِالْقَاعِ أَعْظُمُهُ فَطَابَ مِنْ طِيبِهِنَّ الْقَاعُ وَالْأَكَمُ
    نَفْسِي الْفِدَاءُ لِقَبْرٍ أَنْتَ سَاكِنُهُ فِيهِ الْعَفَافُ وَفِيهِ الْجُودُ وَالْكَرَمُ
    قال : ثم انصرَف فغلَبتْني عيْناي فرأيْتُ النبيَّ في النوْمِ ، فقال : يا عتبيُّ ألحِق الأعرابيَّ فبشِّرْه أنَّ اللهَ قد غفَر له
    Meri b. Yusuf el-Kermi, Muharriku Savakinil Ğaram, s. 245

    • @AbdullahFatih1453
      @AbdullahFatih1453 3 ปีที่แล้ว

      Şeyh bidat diyiyor .

    • @darul_kuran
      @darul_kuran 2 ปีที่แล้ว +1

      Muhammed bin Abdulvehhab rahimehullah diriden şefaat istemeye şirk dediği nerde geçiyor? Açık ibare varmı? Zira gidip ölüden şefaat istemek ayrıdır. Şefaat edecek diye ibadet etmek ayrıdır(ki bu kuran ve sünnetin bahsettiği ve bütün müslimlerin şirk gördüğü bir meseledir. Ayrıca Muhammed bin Abdulvehhab rahimehullah buna şirk demiştir.). Diriden şefaat istemek ayrıdır. Sehabe resulullah sallahu aleyhi ve sellemden istemiştir. Seleftende rivayet vardır. Eğer bir iddia varsa bu ortaya konmalıdır. şeyhin diriden şefaat itemek şirktir dediği nakli buraya asınız

  • @haciyev.tabriz
    @haciyev.tabriz ปีที่แล้ว

    Birinin birinden sefaet istemesi kimliyinden asli olmayaraq bir insanin insani cennete qoya bilecek ozelliyi olduguna iddia etmekdi. Cunki Sefaet kiyamet gunu olacaq bu Allaha aid meseledi. Zaten biri sehit olarsa birindende Allah razi kalmissa zaten is bitmisdir ancaq qeybi bir meseleni kimese demek bu boyuk sirkdi.

  • @ferdi6515
    @ferdi6515 ปีที่แล้ว

    5:10’da sahabe böyle bişi yapmamıştır ve bu bid’attir diyorsunuz hocam. Halbuki Ubade ibni samit ra Sunabihi ra izin verilirse sana şefaat edecem diyor. O zaman sahabe bidat işledi size göre haşa! Cariye gelip Nebî asmdan istemiş bu da bidat. Allah rasülü asm bidat olan bişeye sükut etti ve bu amelin kabul olması için dr ayrıca tavsiyede bulundu secdelerini çoğalt dedi.

    • @Sine558
      @Sine558 8 หลายเดือนก่อน

      Peygamberden istemek ayrı bşr konudur onun şefaati haktır ve müjde verilmiştir ama diğer insanlara izin verilmesi kıyamette belli olur. Elbette tüm şefaat izni peygamberde dahil ALLAH’ın iznine bağlıdır