Ben Müslümanım ateist değilim ama bunu kabul edemiyorum . Ben kadınım namusumu koruyorum 27 yaşındayım erkek arkadaşım oldu onunla el ele tutusmadim bile zinaya yaklaşmış olmamak için. Icimde yara var benim düşünelim ki şeriatla yönetiliyoruz eşim gitti eve cariye getirdi onla istediği zaman ilişkiye giriyor isterse 100 olsun isterse 1000 ama erkek o helal ona değil mi size göre cunki Osmanlı bu şekilde yaşadı ve siz de atalaniriniz öyle yaşadığı icin savunuyorsunuz. Ben Kuranı okudum arapca bilen arkadaşıma sordum Allah nikahsız birlikteliği zina olarak görür dedi ve ben de öyle düşünüyorum. Hem zina haramdır diyecek rabbimiz hem de erkekler istediği kadar kadınla beraber olsun diyecek islamın ruhuna ters bir kere bu durum. O zaman kadinda erkek koleyle beraber nikahsız ilişkiye girer. Bunu söylerken bile midem bulanıyor. Sizin için cariyeler seks kölesi bu böyle. Hiç genelev falan demeyin oradakiler kendi istekleriyle en azından ilişki yaşıyor. Ama Sizin cariyelik zihniyetiniz kadın istemese de erkekle ilişkiye girer. Allahtan dileğim gerçek İslamı insanlara göstermesi. Çünkü ben dinden çıkacaktım hurafeler yüzünden Allaha şükürler olsun ki arıduru dinini gösterdi. Sizi izleyen bir Hristiyan olsam asla Müslüman olmam sonra da hristiyanlar yanacak dersiniz. Ne yapsın adamlar hurafeleri dinleyip İslamı böyle sanıp Müslüman mı olsunlar. Benim kalbimi acıtan olay dinin bu şekilde anlatılması. Allah doğruya ulaşmak isteyen herkese yardım etsin inşallah.
Merhaba kardeşim ben de bu durumdan muzdaribim esir kadına tecavüz edilmesi ne demek ya bu zulme Allah nasıl rıza göstersin. Bunu nasıl yendin lütfen Allah rızası için anlatır mısın?
nur süresi 32 ve 33 de ﴾32﴿ İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir. ﴾33﴿ Evlenme imkânı bulamayanlar, Allah lutfundan ihtiyaçlarını giderinceye kadar iffetlerini korusunlar. Bedelini ödeyerek hür olmak isteyen köle ve câriyelerinizin ,kendilerinde hayır görürseniz, tekliflerini kabul edin. Allah’ın size verdiği maldan da onlara verin. Namuslu yaşamak isterlerse, dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için câriyelerinizi fuhuş yapmaya zorlamayın. Kim onları zorlarsa, bilsinler ki böyle zorlanmalarından sonra onlara Allah rahmet ve mağfiretiyle muamele edecektir. Bilinsin ki Allah onların zorlamaları sebebiyle bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. Cinsel hayatın sadece evliliğe bağlı olduğu geçiyor. Ve aynı zamanda nisa 25 te de bu durum geciyor ﴾25﴿ İçinizden mümin ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye kızlarınızdan alabilir. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayın, mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. Birde veda hutbesinden bir bölümde şudur ki : Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allahü teâlâdan korkmanızı vasiyet ederim. Siz, kadınları, Allahü teâlânın emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allahü teâlâ adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız; onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; onların, yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları bundan sakındırmanıza izin vermiştir
@@orhanayhan7355kardeşim böyle birşey kesinlikle yoktur günümüzdeki bu hocalar dini bilgileri yetersiz ve ahlak şereften yoksun hocalardır peygamber efendimiz döneminde bile peygamber efendimizin ölümünden sonra bu kadar kesin konuşup hüküm veren hocalar yokken günümüzde çatır çatır bir taraflarından sallıyorlar dinimizde eşinle bile zorla ilişkiye giremezsin kaldı ki cariyeyle nasıl girebilirsin ? o cariyeyle önce nikah gerekiyor nikah da onun rızasıyla olur onun dışında ancak ev kölen olarak kalır Allah bu hocaların beladını versin
Sürekli ATAİZLERRR SORUYO demekten vaz mı geçseniz? kendisine müslümanım diyen insan da merak edebilir ya bu soruları? Her şeyi bilerek doğmuyoruz çünkü
@@LaTahzen23 her insanın aklı farklı. Dinin istemediği şekilde düşünüp bir sonuca vardığında din sana küfrediyor ve sonsuza kadar türlü işkenceler yapacağını söylüyor. Aklını kullanmanı istemiyor itaat etmeni istiyor.
Soruları illaki inkarcılar soracak diye bir şey yok. Normal birisi de sorabilir bir şeylerin hikmetini. Ve o mahalle diye bahsetmeye de gerek yok. Din tüm insanlığa indi. Sadece bu ülkeye de değil. Başkalarının ne yaptığı da çok önemli değil. Bazen konunun bağlamından çıkılması farklı sonuçlar doğurabilir.
@@Burhan9350 Bal gibi de girilir git bu zamana kadar ki alimlerin fetvalarina gayette girilebilir demişler o bir köle iradesi yok diyorlar. Ayrıca Kuran'da ki ayette bile cariye yani esir kadın evli bile olsa o müslümana helaldir diyor bunu nasıl izah edicen? Bana Cariyeye tecavüz edilmeyeceğini kanıtla Kuran'dan ya da hadis varsa onu göster. Kadınin kocası ölmüş acısını yaşayamadan kadına tecavüz ediyorlar zalimce merhametsizce ve Allah buna izin vermiş diyolar güler misin ağlar mısın
Evet lafı yuvarlamış durmuş. Çünkü net cevap veremiyor. Ayrıca kölelik cariyelik kaldırıldı diyerek açıkça yalan söylüyor. Nihat Hatipoğlu da böyle çok yuvarlar. Ona Recm var mı şeriatta diye soruldu. Lafı yuvarladı, yuvarladı, eveledi geveledi ve yok etti. Var da demedi yok da demedi. Bunu bilerek yapıyorlar. İnsanlar bazı hakikatleri öğrenmesin, kaldıramazlar, dinden soğurlar diye düşünüyorlar. Ama gelecek şeriat bu şekilde olacaktır. Köle cariye de vardır, recm de vardır, dinden döneni öldürmek de vardır.
@@Burhan9350nerede ayet var yok öyle birşey hoca da bunu bildiği için bir oraya bi buraya çekiyor savaş esiri kadınlar dağıtıldıktan sonra onlarla kocası öldüyse ilişkiye girebiliyorsunuz islama göre islam iğrwnç bir din
Bu cariyelik konusunda kafam çok karışık yanlış anlaşılmak istemem ben abdestli namazlı, kendimi farkında günahlardan uzak durmaya çalışan aciz bir kulum. Aklıma takılan sorular var neden İslam'da cariyelik kurumu vardı ve cariyelerle nikahsız ilişki kurulabiliyordu. Neden kadınlar tek eșliydi ancak gerek Peygberimizin gerek Hz. Ali'nin birçok eşi ve cariyeleri olmuştu. Aynı anda birden fazla eşi olduğunda, eşleri huzursuz olmuyor muydu? Kadınla erkek Allah katına eşittir yalnız neden erkeklere birden fazla kadınla ve cariyelerle birlikte olma imkani verilmişken kadınlara bu hak verilmedi? Ben eşimin bir başkasını düşündüğünü dahi bilsem geceleri uyuyamam. Neden erkeğe verilen birçok hak kadınlara verilmedi, kadınlar namussuzluk yaptığı zaman dövün ayeti var peki erkekler yaptığı zaman ne olmalı? Ben dinimi çok seviyorum, bu dine gönülden iman ettiğimi hissediyorum, günahlarımız çok Rabbim Afüv ismiyle bağışlasın inşallah. Ancak bu konu kalbimde bi leke gibi. Bir kadın olarak bu konuda tatmin olmak istiyorum. Allah rızası için konuyu bilen biri beni sebep ve sonuçları ile aydınlatabilir mi?
Maalsef bunlar benimde aklıma takılan şeyler ...Şeytan bize hep bu taraftan yaklasiyo ...Çok sorguluyorum bunu ...Hatta isyan etmeye başladım ...Keşke erkek olsaydım ...Rabbim imanimizi muhafaza etsin ...
ALLAH in selamı uzerine olsun bacım, kadınları dövün deki kasıt tekme tokat dalın anlami taşımıyor,( sert dille uyarı, ikaz vs )anlami taşır.İslam kesinlikle kadınlara iyi davranmayı emrediyor. Cariye konusuna gelince ; köle ve cariyeleri bir nevi yetiştirme yurdundan alınan sahipsiz cocuklar gibi düşün veyahut kimsesiz bakıma muhtaç tek kalmış kişileri düşün. Bu kişilere iyi niyetle yaklaşıp doyurmak İslami anlatmak , bakıma.muhtaclara bakmaktır. Eger erkek köle kendi başına hayatını kuracak düzeyde ise onu evlendirip Azad edebilirsin. Kadına gelince eğer o kadının gönlü başka bir köleye yada hur erkeğe kaydı ise ve bu gönül işi karşılıklı ise evlendirin diyor. Elinin altında olan cariye ye kesinlikle haram yollarla yaklaşmayı emretmiyor. Rızası var ise nikah kiyarak eşin yapabilirsin. Savaşta esir düşmüş sahipsiz kalmış kadın erkekler de bu şekilde. Ayrıca cariyenizi gaflette olan sapki. Düşüncedee evlendirin demiyor.temiz köleyi temiz cariye ile evlendirin diyor. Burda ki amaç kimsesiz kadina ve erkeğe sahip çıkmaktır. Ona.deger vermektir yanlizlastirmamaktir.topluma. kazandırmaktır. Eger öyle olmasaydı Bilal habeşi gibiler olmazdı. İslama birçok hizmeti olan cariyelikten gelen bircok kadın bilginler var. cariyeler efendilerinin onlara.menfaatkar degilde ALLAH rızası için sahip çıktıklarına.sahit olduktan guvendikten sonra çoğunluğu efendisiyle evlenmiştir zaten. Erkeğe çok evlilik hakkı vermesinin sebebi üremenin soyun devam.etmesinden dolayıdır. Kadın 4 erkek ile evlenseydi soylar kördüğüm gibi olurdu. Kaldi ki rabbim diyor adaleti sağlayacaksınız 2 3 4 alabilirsiniz. Tek.esliligin daha hayırlı olduğunu söylüyor. Peygamber 25 yaşından 51 yaşına kadar tek eşli idi , sonrasında hz aise Annemiz ile evlendi .sonrasında zaten yasi bayagi ilerlemisti. Çoklu.evliliklerini ömrünün son yıllarında yapmıştır. peygamber belli bir yaşa.kadar.zaten tek evliydi sonrasında yaptığı evliliklerin bir hükmü bir nedeni var. Doğru kaynaklardan arastirmani öneririm. Hz.Ali hz Fatma.nin vefatından sonra.evlenmistir tek.evlilik yapmıştır. Hz Fatma annemiz özellikle vasiyet etmiş evlensin diye . Namussuzluk cinsiyet meselesi değil, kurani kerimde cinsiyet olarak ayırdığı tek konu evliliktir. Onunda sebebi belli zaten. Namussuzluk yapan kadının da erkekginde cezaları aynıdır. gözlerini haramdan sakınmak kadina da.erkege de aynıdır, haram yemek hırsızlık vs vs vs.hersey eşittir. Ek olarak ; günümüzde ki İslamiyet hadis İslamiyeti , hadislerin gerçek olup olmadığına.bakmadan araştırmadan koşulsuz gerçek kabul edildiği için suan yaşadığımız din tahrip olmuş durumda. ALLAH in gerçek dini olan İslamiyet hala hz ademin geldigi ilk gün ki tertemiz. Bizler yaşadığımız dini İslam sanıyoruz .sacma hadisler uydurma mealler yuzunden ateistlik çoğaldı dinsizlik arttı . İslamda bolunmeler oluştu mezhepler , tarikatlara vs. Bölündü. Buhari ye verdiğimiz önemi kurana ver.is olsaydık bu halde olmazdik. Koşulsuz.sartsiz.guvendigimiz buyuk imamların cogu birbirlerine.hakaretler etmiş reddiyeler vermiş ne yazikki bizler bu imamların sözlerine vermiş oldugumuz.degeri kurana veremedik. Sakın ola bacim aklına yanlış sacma uyduruk fikirler gelmesin, kafirlerin kendilerini bilgin görmeleri seni yanıltmasın. ALLAH KURAN tertemizdir.peygamberi de uyarıcidir . Gerisi bos. hakkını helal et
Dr altay cem meriçi takip etmenizi tavsiye ederim .ayrica bu konuyla ilgili kitaplar okuya birsiniz .bazen soru bir cumledir ama cevabi bir kitapliktir ve burda kimse bir kitaplik cevap yazamaz .
@@emrahbahceci1812 sen kendini kandır bir kadınla bir erkeğin aynı ortamda bulunmasına bile tahammül edemeyen dinin cariyelerin sayısız olabileceğini ve nikah akdinin gerekli olmadığını söylüyor ama aynı zamanda iki insanın ilişkisini yasaklıyor adına zina koyuyor çok çelişkili...
ALLAH AZZE ve CELLE Sizden ebeden Razı olsun🤲 Canım hocam🌹🌹🌹RABBİM(c.c.) bizlere Senin gibi İSLAMI Bilen Anlayan ve anlatan evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin🤲
@@senemkavramaya7960 biraz düşünseniz okursanız her şeyi farkedeceksiniz aslında. Bu kadar korkak olmayın cesurca sorgulayın, ölçün biçin lütfen . Ve kimse kendi yoğurdunuz eşki demez, hoca dinini savunur yani. Baksana adam çiceklendirdi ballanırdı öyle anlattı. İslam alimlerinin dinini değil kendi dini öğren bacım.
Amerikalı, Omar Suleiman diye bir imam var. Ne zaman dinlesem İslam'ın güzelliklerini, peygamber efendimizin ahlakını, içindeki sonsuz güzellikleri, insanlara verdiği değeri anlatıyor. Allah'ın bize olan sevgisinden, rahmetinden, merhametinden bahsediyor sürekli. Yaptığı konuşmalar, beden dili, üslubu, kibarlığı insanlarda İslamiyete karşı bir ilgi, bir merak, bir sevgi uyandırıyor. Allah'ın bizlere ne kadar büyük nimetler verdiğini yeniden hatırlamamızı sağlıyor. Kendı adıma, imanımın güçlendiğini hissediyorum her dinlediğimde. Sonra ne zaman açıp bizim hocaları dinlesem hep kin, nefret odaklı konuşmalar. Kendileri cenneti garantilemiş gibi sürekli başkalarını Allah düşmanı ilan etme, onları tekfir etme, dinsizlikle, ahlaksızlıkla suçlama. Her insanın yaşam serüveninin farklı olduğunu, şu an için yanlış yolda olsalar bile Yüce Allah'ın rahmetiyle, merhametiyle, hakikati arayan insanları günü geldiğinde doğru yola iletmeye kadir olduğunu unutmayalım. Tarihte bunun sayısız örneği var. İnsanları bölmeyi, ayrıştırmayı, müslümanlar arasında kini, nefreti körüklemeyi bırakmalıyız artık. Kimin ne kadar takva sahibi olduğunu ancak Allah bilir. Allah'ın adının geçtiği bir mecliste, gözümüzle görüp kulağımızla duymadığımız şeyleri sohbet adı altında dile getirerek, "yükselmek isteyenleri genel yayın yönetmenlerinin yatak odalarına aldılar" gibi bir ifadeyle belli bir meslek grubunda çalışanların tamamını töhmet altında bırakarak İslam'a hizmet etmiş olmuyoruz. Bu dil İslam'ın dili değil, olsa olsa bütün gün ev ev dolaşıp dedikodu yapanların dili olur.
@@osimi5984 sen de ayrı yazılır Türkiyede ve Arabistanda birleşik yazılır. Daha basit yazım kurallarını bilmeyen bir insanın iki basamaklı IQ puanı ile bir şeyleri idrak etmesi zordur zaten.
Kısmen haklısınız ama öyle zalimler içleri kötülükle dolu olanalr var ki Allah'ın gazabindan bile korkmuyorlar Yani uyarmakta islamin guzelligidir bunu unutmayin çünkü zalime güler yuz bile mazluma zulümdür 😊 Kur'an'ı kerimde sonsuz rahmet ayetleri kadar azap ayetleride vardır haşa rabbim Vedud iken kahhar olamaz mi olur herşey dengede güzeldir kardeşim uckurunu tutamayan kafayi cariye huriyle bozmuslara sevgi çiçek böcek anlatamazsiniz anladınız mi 😊
@@sallagitsin308 Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır. İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
sorunun cevabı tam verilmemiş islama göre bir cariye ile isteği dışında zorla ilişkiye girilebilirmi ? bu konuda bir ayet yada hadis varmı? ya cariye sahibi ile birlikte olmak istemzse?
Cariye ne demektir ve cariyeler ile cinsel ilişki günah mıdır? Cevap 2: Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir. Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir. Şu ayetlerde, iki çeşit evlilikten söz edilmektedir: Biri -hür- kadınlar, diğeri cariyelerle olan evlilik: “Onlar/ Müminler, mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri ile ilişki kurarlar.”(Müminûn, 23/5-6). “Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin.”(Nisa, 4/3). Cariyelerle ilgili olan evlilik, ayette: “eliniz altında bulunanlar” şeklinde ifade edilmiştir. Buna “milkü’l-yemin” veya “akdu’l-milk” da denilir.
Kardeş senin aklın olsa şöyle dersin, bir cariye efendisiyle ilişkiye girmek istemese ama efendi zorla ilişkiye girse sence bu tecavüz olmaz mı, tecavüz bir kişinin zinayı istememesi sonucunda zinaya zorlanıyorsa o zinadan çıkar tecavüz olur, tecavüz de haramdır, yani efendi zorla yapamaz
@@Ali-Ali-Ali-Ali Allahın ne istediğini nereden biliyorsun Ali Ali??? İman kalpte olan bir şey arkadaşım dilde değil İmanlı olmak için illa senden ya da başkasının onayına ihtiyacım yok bilmem anlata bildim mi???
Ayşe arkadasim allah varsa önce size akil fikir versin ne diyim..resmen tecavüz olayini meşrulaştirdi sizde bir kadin olarak buna tepki vermek yerine allah razi olsun diyorsunuz pess yani size.
@@antipas9837 Zorla cinsel ilişkiye girmenin hükmü cariyeye mahsus değildir, hür karısı ile kişinin, o istemediği halde zorla ilişkiye girmesi de aynı hükme tabidir. Peki, nedir bu hüküm? Bir kadınla o istemediği halde zorla ilişkiye girmek ona eziyettir, bir çeşit işkencedir. İslam cariyeye de hür kadına da eziyet verme ve işkence etmeyi caiz görmez. İki tarafın da sabır, anlayış, merhamet erdemleriyle davranmaları gerekir. Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur: "Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32) Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur. Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler: "Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15) Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir. Kur'an'da hür kişilerin sahip oldukları haklara kölelerin de sahip olduğuna ve insanlık onurunu korumak adına kölelerin haklarına yer vermiştir. Bununla beraber köle edinmeyi zorlaştırmış ve kölelerin azad edilmesini Teşvik etmiştir. Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır. Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402) İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile) Hanefî mezhebine göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri(birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşlerle birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde de geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile) Neden cariye için nikah akdi gerekmez? Çünkü; milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahip olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur.(bk. Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi). - Bu konuda söz sahibi, İslam âlimleri ve fıkıh kaynaklarıdır. Ümmetin asırlarca uyguladığı hükümler bu kaynaklara göre olmuştur. - İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163). Kaynak Sorunlarla islamiyet
@@oblomovilyailyic Zorla cinsel ilişkiye girmenin hükmü cariyeye mahsus değildir, hür karısı ile kişinin, o istemediği halde zorla ilişkiye girmesi de aynı hükme tabidir. Peki, nedir bu hüküm? Bir kadınla o istemediği halde zorla ilişkiye girmek ona eziyettir, bir çeşit işkencedir. İslam cariyeye de hür kadına da eziyet verme ve işkence etmeyi caiz görmez. İki tarafın da sabır, anlayış, merhamet erdemleriyle davranmaları gerekir. Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur: "Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32) Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur. Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler: "Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15) Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir. Kur'an'da hür kişilerin sahip oldukları haklara kölelerin de sahip olduğuna ve insanlık onurunu korumak adına kölelerin haklarına yer vermiştir. Bununla beraber köle edinmeyi zorlaştırmış ve kölelerin azad edilmesini Teşvik etmiştir. Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır. Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402) İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile) Hanefî mezhebine göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri(birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşlerle birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde de geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile) Neden cariye için nikah akdi gerekmez? Çünkü; milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahip olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur.(bk. Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi). - Bu konuda söz sahibi, İslam âlimleri ve fıkıh kaynaklarıdır. Ümmetin asırlarca uyguladığı hükümler bu kaynaklara göre olmuştur. - İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163). Kaynak Sorunlarla islamiyet
FURKAN MUSA/ Rahman ve Rahim olan ALLAH’ın adıyla: 1- Bu sahifeler, her şey’den büyük, yüce, ulu, iyilik ve kerem sahibi olan ALLAH’ın izniyle indirilen sahifelerdir. 2- Bu, Kur’an’ın yoluna ulaştıran, haberlerini tasdik edip doğrulayan, insanları O’nun ayetlerine iman etmeye çağıran ve hikmeti öğreten mübarek sahifelerdir. 3- ALLAH’ın şanı, çok yücedir. O, ulu’dur, her şeye hakkıyla kadir’dir. 4- İnananlar müstesna, kalplerinde hastalık bulunanlar, Rabbinin ayetlerinden kuşku içindedir. NAMAZ/24- Sana verilen bu sahifeler, insanlara gelen yeni bir uyarı’dan başka bir şey değildir. İnsanları tek bir İlah’a kulluk etmeye ve O’ndan başkasına kulluk etmemeye davet etmektedir. Vekil olarak, ALLAH Yeterlidir. MÜJDE/18. Övgü, dilediğini seçen ve kendisinden gelen kanıtlar ile gönderen, ALLAH’a dır. 19. Bunlar, Kur’an’ı doğrulayan, müjde, uyarı ve bir ışık kaynağı olan hikmetli sahifelerdir. Yol gösterici ve hikmeti öğreticidir. 20. Tek bir İlah olan ve ortağı bulunmayan, tek ALLAH’ın yoluna, O'nun izniyle Kur'an'a ulaştırmaktadır. O, yeryüzünde ve gökyüzünde bir ortağı bulunmayandır. 21. Şüphesiz her kavmin bir uyarıcısı vardır. 22. ALLAH'tan insanlara gelen bir uyarı, rahmet ve bir lütuf'tur. 23. Dileyen inanır, dileyen inkar eder. Herkes yapıp ettiklerinin cezasını çeker. EMİR/28- İşte bunlar, sana verilen kitabın hikmetli sahifeleridir. ŞAHİT /23. Bu, inananlara bir müjde ve inkar edenlere de bir uyarıdır. O, her türlü batıl sözden uzaktır, O’nun bildirdiği de buyurduğu da ancak gerçektir. 24. Şahit olarak da ALLAH yeterlidir. O, ne güzel şahittir. BEYİN/51- Biz, seni bütün insanlara bir uyarıcı ve müjdeci olarak gönderdik. İnsanların bilmediklerini de, senin bilmediklerini de şüphesiz sana Biz vahyettik. Son vahy/2- O kuluna, hikmet dolu sözleri indirmekle büyük bir lütufta bulunmuştur, lakin insanların çoğu bundan dolayı şükür etmek şöyle dursun, nankörlüklerinde haddi aşmış durumdalar. 3- Sana bu sahifeler, aralarında ihtilaflı konularda hakem olsun ve inanan kimselerin inancını artırsın diye herşeyden haberdar olan Allah tarafından indirilmektedir. 4- Bu yazılı olan sözlere iman edenler o kimselerdir ki, bedenleri ayrı yerlerde olduğu halde gönülleri bir olan ve hayra öncülük eden kimselerdir, bununla beraber onlar yararlı işlerde yarış halinde bulunurlar. 18- Bu sözler, karanlıklar içinde kalmış nice kimselere bir ışık ve rahmettir, birçoğu bunlardan esinlenecek ve gerçeklere ulaşacaklar ve gerçekler onları özgür kılacak 19- Gerçekler senin Rabbindendir, bu ışık dolu sözlere gelenler, yaptıkları iyi işler ortaya çıksın diye gelecekler, ama bunlardan kaçanlar, yaptıkları kötülükler ortaya çıkmasın diye kaçmaktadırlar. 23- Bu sözler, gerçekleri yalanlayanlara değil, önceden kitaplara inanmış olanlara tesir edecetir, onların içinden karşı çıkanlar da olacaktır ama onlarda fazla dayanamayacaklar, eğer gerçekten benim sözlerime inanmış kimseler ise, sonunda baş eğip kabul edecekler. furkanhikmet.blogspot.com/p/sayfa-2.html?m=1
🌹🌹Selamun aleykum arkadaslar. Kuran okumak dinlemek anlamak ve ezber yapmak isterseniz sayfama bir goz atabilirsiniz. Cok faydali olur diye dusunuyorum. Selametle🌹🌹
İslamda cariye var gayri müslim olanlar direk tuttuğu yerde yatırıp çakıyor sonra kazığa oturtuyor hangisi daha makbul Medeniyet beşiği denilen İngilizler eşlerini satıyordu araştır bak İslam düzen dinidir Evin hanımı nedir ya nikahlı eş işte şimdiki gibi dil 10 metre değil karışma hakkı yok sistem şimdi bozuk
@@tunahanokur gasp için, ganimet için cihada git erkekleri öldür, malını gaspet sonra kadınlarını tepe tepe kullanılanmak için namus bekçiliği yap 😂 yürü len arap artığı 😡
msl.cariyeye tecavüz edilmesinin cezasi nedir? birde mümin köle azat edilme durumu var. mümin olmayan kölenin sucu nedir.? bunlar cevaplara muhtac sorular..
Ya kardeşim. Peygamberimiz zamaninda misvak vardı. Şimdi misvaklami fircaliyirsun? Aromalı bir macunla bu da ister istemez kaçıyor boğazından. Peygamber efendimiz şüpheli işlerden uzak durunuz diyor. Uzak dur kardeşim imsakta ve iftarda istediğin kadar fircala. Yettiniz yıllardır dış fırçalamak oruc bozarmi!!!! İmsakta ye fircala. Zaten azin kirlenmeyecekki iftarda da istediğin kadar fircala.Bu benim kendi gorusum
@Hendese Filozofu Normal gördüğün bir düşünce olduğu için annen veya bacın işin içine girince saldırmaya başlıyorsun Öyle işte bu işler aslanım şimdi uza 😂😂
Yalnız burada ateistlerin sorusuna cevap vermemiş arkadaş. İsteği dışında nasıl ilişki kurulur diyor? Hem de nikahsız. Kaçamak cevap vermiş, İslam anlayışınız bu mu?
sağcıların neden genelevlere ses çıkarmıyosunuz argümanı aynı solcuların neden ensar vakfındaki çocuklara ses çıkarmıyosun argümanıyla birebir aynı.Tamamen safsata ve karşıdaki kişiyi küçük düşürmeye çalışmak .Nereden biliyoruz ki atesistlerin genelevlere ses çıkarmadığını.
Aman ne harika bunun dinine göre senin şahitliğin tek geçersiz mirastan eksil pay alırsın oy ve seçilme hakkını bile Atatürk verdi Arabistan’da ehliyet yeni geldi kadınlara . Hadislere göre aklınız kıt savaş olur eşiniz babanız ölürse sizi cariye diye seks kölesi olarak kullanabilirler . Taşla öldürürler dinden çıkanın kellesini alırlar
@@AhmetKayaDinle1 sorularını burda cevaplamaya karakter yetmez. bağlantıları tek tek vereyimde bak ya da izle sen bilirsin. 1- kadının sahitligi konusu th-cam.com/video/qJDWTd2nPeE/w-d-xo.html 2- miras konusu www.google.com/amp/s/sorularlaislamiyet.com/mirasta-kadin-neden-farklidir%3famp 3- oy verme durumu www.google.com/amp/s/sorularlaislamiyet.com/seriatta-kadinlarin-ve-ilkokul-ogretmenlerinin-oyu-yarim-oy-mu-sayilir%3famp 4- www.google.com/search?q=islamda+kadinlarin+akli+kit+mi&oq=islamda+kadinlarin+akli+kit+mi&aqs=chrome..69i57.15994j0j4&client=ms-android-om-lge&sourceid=chrome-mobile&ie=UTF-8# 5- cariye meselesi konusu da işine gelmemiş olacak ki altına yorum yaptığın videoyu izleme zahmetine bile girmemişsin. Kalan soruların cevabını da bi arkadaşımız aşağıda zaten cevaplamış tekrardan burda uzun uzadıya yazmaya gerek yok herhalde.
@@nurselayakan1430 Al izle cübbeliye gör peygamberin sidiğini içen seks kölesi yani cariyeci cennete girecekmiş .. Allah Ege kemiğe bürünmüş hocası Mahmut diye görünmüş bu adamla aynı dindensin Bunlara göre çalışman fuhuş sebebi erkeğe bapımlı köle halinde yaşa o zaman laikliğim Atatürk’ün getirdiği hakları kullanma ama münafıksunız miras oy olunca laiksiniz:))) th-cam.com/video/_Jdz6qln_Zs/w-d-xo.html
@@nurselayakan1430 sorularla şirk dini belli ki cevabı okumamışsın bile.. Osmanlı’da halka reaya koyun sürüsü denirdi orada niye kadının oy hakkı yoktu???? Mirasa gelince laik oluyorsunuz ama .. size göre inanmak istemeyen birinin kellesi kesilir o kadar barbarsınız görüyoruz İslam dünyasını. Rezil bok halini. Kadının adı bile yok erkeğe bağımlı köle gibi sürünen dayak yemesini bile helal kıyan dincilere inanıyorsunuz.. taşla insan öldürürsünüz yahudi geleneğindeki...keçi recm aywtini yemiş diyorsunuz koskoca allah ayeti koruyuamamış keçiden size göre :)))) savaş mağduru kadınları seks kölesi cariye adı altında sömürmüşler tarih boyunca kadın olarak aldığın haklar laik haklardır Atatürk sayesindedir İngiliz’e kaçan kulu kölesi olduğunuz padişahların değil cephede savaşan Atatürk... ama siz modern laik Avrupa’da koşullarını kullanıp yonaz ortaçağ rezil pislik Arap ve İslam ülkelerine özeniyorsunuz.. Bunlar Fetullah gibi din tüccari Sünnilicilerdinde mezhep olmaz kuran olur sahabe hadis yazdırmadı peygamer karşı çöktü ama siz 300-400-500 sene sonraki Buhara’dan kalkan gelem adamın hurafelerine iman edip kurana tercih etmişsiniz.. bu yobaz kardeş katili padişahların kulu köpeği adam çok biliyorsa ateiste iftira atmaz çıkar tartışır .. Edip yüksellle tartışır Tekrar diyorum yiyorsa tartışsın kaçmazsın peygamberler herkesle tartıştı
@@AhmetKayaDinle1 o kadar çok kindarsiniz ki güzelce cevap vermeye bile tahhammulunuz yok. Fakat ben sana hakaret etmeyeceğim cunku beni yaratan dilimi bozmamı yasaklamıştır. Ayrica bu devirde kimin ne söylediği beni ilgilendirmez ben kitabıma peygamberime bakarım. Yalan hadisleri de insanlara din diye yutturamazsiniz
İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyelerinizden de evliliğe müsait olanları evlendirin. Eğer onlar fakir iseler, Allah onları lutfuyla zengin eder. Çünkü Allah’ın lutf u keremi çok geniştir; O her şeyi hakkiyle bilir. Nûr / 32. Ayet Ey Peygamber! Artık bundan böyle güzellikleri hoşuna gitse de başka kadınları nikâhlaman ve mevcut hanımları başkalarıyla değiştirmen sana helâl değildir. Ancak sahip olduğun câriyeler müstesnâ. Allah, her şeyi hakkiyle görüp gözetendir. Ahzâb / 52. Ayet
Ama böyle birşey yapmıyordu hayatını okursanız böyle bir bilgi yok zaten o yüzden şöyle diyoruz kuranı anlamak için onu nasıl uygulamış peygamber onun hayatına bakmalıyız. Ayrıca meal asla yeterli bir kaynak değildir çünkü arapça dilini türkçe dili karşılayamaz. Burada anlatılmak istenen çok başkadır bunu tefsir uzmanlarından dinlemek daha mantıklı ben öyle yapıyorum.
@@hzben6102 işinize gelince tefsire başvurmadan meal den hüküm çıkarıyorsunuz işinize gelmeyen ayet oldumu arapça çok zengin bir dil bir harfin bir çok anlamı var tefsire başvurulması gerekir dersiniz burada anlatmak istenen şey çok başkadır derken başka olan ne ayet apaçık ortada
Cariyelerin müstesna olmasının nedeni gelecekte savaş olabilir diyedir. Eğer sınır koyarsa cariyeye savaştaki esir kadınlar yine aynı mantık fuhuşa düşer, öldürülür, düşman bundan güç alarak daha adice yöntemlere başvurur
Dinler:Taha =71-Firavun, “Demek, ben size izin vermeden önce ona (Mûsâ’ya) inandınız ha! Şüphe yok, o size sihiri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi andolsun, sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve mutlaka sizi hurma dallarına asacağım. Hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış, mutlaka göreceksiniz.” Araf=﴾123﴿ Firavun dedi ki: "Ben size izin vermeden ona iman ettiniz öyle mi? Şüphe yok ki bu, halkını şehirden çıkarmak için orada kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında göreceksiniz!" Araf=﴾124﴿ "Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım!" Şuara=﴾49﴿ Firavun dedi ki: "Benin size izin vermemi beklemeden ona iman ediyorsunuz, öyle mi? Anlaşılan o, size sihri öğreten üstadınızmış! Ama şimdi göreceksiniz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım!" Şimdi de aşağıdaki 👇ayeti inceleyelim. Herhalde çok esinlenmiş olmalı ki, hem bu aynı sözün 4 ayette yer alıyor hem cezai işlemini aynı tarzda uyguluyor olması ilgi çekicidir. Araf 123-124 olarak iki ayet oluşu ise ayrı bir muamma. Maide=﴾33﴿ Allah’a ve peygamberine karşı savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası ancak ya öldürülmeleri veya asılmaları yahut el ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu, onların dünyada uğradıkları aşağılayıcı cezadır. Âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır.
Midemi bulandiriyorsunuz hocam yapacağın açıklamaya selam durayım Allah sizden razı gelsin. Ne güzel carpitiyor ne güzel esnetip sündürüyorsunuz bravo hele modern köle deyişiniz son noktayi koydu
Yaw zaten cariye ile evlenilmesine kimse karşı çıkmıyor ki. İster mümin olsun ister mümin olmasın. Mesele nikahın özgür irade ile olması. Ve asıl mesele nikahsız birliktelik olabilmesi. Nikah olmadan cariyesi ile birlikte olabilmesi aile kurumunu nasıl ayakta tutacak.
bir cariye efendisinden gebe kalırsa, doğuracağı çocuğu hürdür, kendisi de -diğer cariyeler şeklinde satılamayacağı veya başkasıyla evlenemeyeceği gibi- efendisinin ölümünden sonra da hür olacaktır.
nur süresi 32 ve 33 de ﴾32﴿ İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir. ﴾33﴿ Evlenme imkânı bulamayanlar, Allah lutfundan ihtiyaçlarını giderinceye kadar iffetlerini korusunlar. Bedelini ödeyerek hür olmak isteyen köle ve câriyelerinizin ,kendilerinde hayır görürseniz, tekliflerini kabul edin. Allah’ın size verdiği maldan da onlara verin. Namuslu yaşamak isterlerse, dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için câriyelerinizi fuhuş yapmaya zorlamayın. Kim onları zorlarsa, bilsinler ki böyle zorlanmalarından sonra onlara Allah rahmet ve mağfiretiyle muamele edecektir. Bilinsin ki Allah onların zorlamaları sebebiyle bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. Cinsel hayatın sadece evliliğe bağlı olduğu geçiyor. Ve aynı zamanda nisa 25 te de bu durum geciyor ﴾25﴿ İçinizden mümin ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye kızlarınızdan alabilir. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayın, mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. Birde veda hutbesinden bir bölümde şudur ki : Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allahü teâlâdan korkmanızı vasiyet ederim. Siz, kadınları, Allahü teâlânın emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allahü teâlâ adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız; onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; onların, yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları bundan sakındırmanıza izin vermiştir
Söylenen şudur; hür kadınlarla evlenmek için onların bu işe rızalarıyla "evet” demeleri gerekir. (Kadının velisi hususundaki farklı mezhep görüşlerinin detaylarını burada söz konusu etmiyoruz). Halbuki cariyenin nikahı, onun ganimet veya satın alma yoluyla temlik edilmesidir. Onun bu konuda izni ve rızası talep edilmez. Çünkü, o -söz gelimi- bir ganimet malı olarak sahibinin meşru payına düşmüştür. Ayrıca iznine ihtiyaç yoktur. - Cinsi ilişkiye girmek konusunda, erkeğin kendi eşinden de izin alması, onun rızasını alması gerekmez. Yani, şayet onun rızası dışında böyle bir ilişkiye girerse bu zina sayılmaz. Fakat bu hukukî bir prosedürdür. Rıza konusu, burada daha çok insanların karşılıklı sevgi ve saygı esasına dayalı olan bir konudur. Elbette hem eşlerde hem de cariyelerde aranmalıdır. Nitekim Efendimiz (a.s.m) bu konuda özetle şöyle buyurmuştur: “Biriniz hanımıyla veya cariyesiyle ilişkiye gireceği zaman, onu tahrik edecek ön mukaddimeler yapsın. Bir hayvan gibi bir anda -sırf kendi duygularını tatmin etmek için- hareket etmesin.”(el-Irakî, Tahricu ahadisi’l-İhya -ihya ile birlikte- 2/52). Bu hadiste, kadının veya cariyenin rızasının ötesinde, onun duygularına da riayet edilmesinin altı çizilmiştir. - Şunu unutmayalım ki, bu gibi konular -İslam’da olsun, başka sistemlerde olsun- yasa ile düzenlenmez. Bunlar insanların akıllarına, vicdanlarına, ferasetlerine, insanlıklarına bırakılır. Zorla cinsel ilişkiye girmenin hükmü cariyeye mahsus değildir, hür karısı ile kişinin, o istemediği halde zorla ilişkiye girmesi de aynı hükme tabidir. Peki, nedir bu hüküm? Bir kadınla o istemediği halde zorla ilişkiye girmek ona eziyettir, bir çeşit işkencedir. İslam cariyeye de hür kadına da eziyet verme ve işkence etmeyi caiz görmez. İki tarafın da sabır, anlayış, merhamet erdemleriyle davranmaları gerekir. Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur: "Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32) Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur. Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler: "Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15) Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir. Kur'an'da hür kişilerin sahip oldukları haklara kölelerin de sahip olduğuna ve insanlık onurunu korumak adına kölelerin haklarına yer vermiştir. Bununla beraber köle edinmeyi zorlaştırmış ve kölelerin azad edilmesini Teşvik etmiştir. Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır. Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402) İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile) Hanefî mezhebine göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri(birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşlerle birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde de geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile) Neden cariye için nikah akdi gerekmez? Çünkü; milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahip olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur.(bk. Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi). - Bu konuda söz sahibi, İslam âlimleri ve fıkıh kaynaklarıdır. Ümmetin asırlarca uyguladığı hükümler bu kaynaklara göre olmuştur. - İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163). Kaynak Sorunlarla islamiyet
Hocam hep ateistlere kızmışsınız da biz Müslümanlarda merak ediyoruz bu konuları ve kadın olarak cariyelik konusu hoşuma gitmiyor hangi evin hanımı cariyeyi kabul eder ayrıca evin hanımj varken niye o cariyeyi yatağa alsın adam hadi diyelim bekar adam evlensin o zaman o cariyeyle
Savaş esiri olarak sahip olduklarınız hariç evli kadınlar size haram kılındı demekki saval esiri plan kadınları istedikleri gibi pazarlayabilirler hoca cevap vermedi soruya tanrı düşüncesi ile insan düşüncesini karşılaştırdı insan böyle yapıyor tanrı onun farklı bir versiyonunu yapıyor dedi sadece ama yine bunlar sıkışınca Tanrının vermiş olduğu akılla tanrı gibi düşünemezsin diyor kuran köleliği kaldırmamıştır bilhassa resmi olmayan köleliği resmileştirmiştir kadın bulamazsanız CariyeLERinizle yetinin ayetinden savaş esiri kadınlar size helaldir ayetine kadar neler neler var şimdi işidin Suriye'de Irak'ta köle kadın pazarlarını neden kurduğunu daha iyi anlıyoruz Allah'ın emrine nşye karşı gelmişler savaştılar ve savaştıkları bölgelerdeki kadınlar Dini bakımdan onların kölesidir ister satar ister öldürür. laik ülkede laik gibi düşünüp dinin doğru olduğunu savunan dindarlar şu dünyadaki en acıncak kişilerdir adım gibi eminim ezabı ve Kuran-ı sadece Türkçe yapın Arapçayı yasaklayın dindar diye kimse kalmaz arapça kimse bilmediği için anlamıyor doğal olarak !
Nikah dışı cinsel ilişkinin haram oluşu kati naas ile sabit iken cariyeler ile cinsel hayat yaşamak bu mutlak haramı nasıl deliyor ve altını boşaltıyor kati haram zanni delil ile düşermi ey akıl sahipleri ibret alın selam ve dua ile
Bir de "erkeklerin savaşı yüzünden biz kadınların böyle bir muameleye maruz bırakılması adil mıdır?" Diye soru soran bir kadına ne cevap verebiliriz hocam? Soruya cevap vermek yerine kadınları sömüren guruhlarla alakalı örnekler veriyorsunuz.
Allah razı olsun hocam sizden...çok güzel açıklık getirmissiniz... İslam'ı Peygamberizin sünnetini aşağılayanlarin yaşantısınin belhüm ezall olduğunu biliyoruz
Cariye ya da degil, evli olsun ya da olmasın bir hanıma cinsel istismar cinsel istismardır. Ölümden beter olan bu zulme maruz kalan evli bayanların hayatı zehir olur da bekarların hayatı zehir olmaz olur mu hiç! Hatta bekar olanlar bu gamı daha derinden hisseder, hayatları daha da çok kararsa gerek emin olun. Tarih boyunca ve gunumuzde gayrimüslim askerler içinden hanimlara böyle namussuzluk yapanlar olmuş maalesef. Bizim askerimizde hanımlara bu zulmü yaparsa ya da geçmişte yapmışsa, bizimkilerin düşman askerinden farkları ne o zaman! Hadi onlar gayrimüslim askeri diyelim ama bu zulmü Müslümanım diyen bir askerin yapması daha can yakıcı gelmez mi insana! Zira müslüman kendisinden emin olunan kişi demektir. Muslumanların cariyelerine eş gibi muamele ediyor olmaları da bu durumu zulümlukten çıkarmasa gerek. Zira hiç bir kadın düşmanı ile yada mal gibi satın alındığı kişi ile birliktelik yaşamak istemez buna rıza göstermez. Zaten bu bencil zalim efendilerin de garibim cariyelerin rızalarını gozetmek gibi bir dertleri de olmamış bildiğim kadarı ile.(Rabbim hepsinden hesabını sorsun İnşaallah) Esirlerin erkek olanlarına köle, kadın olanlarına ise cariye deniliyor diye biliyorum. Efendilerince cinsel istismar durumu cariyelere reva görülürken, köleler bu zulme maruz bırakılmamışlar. Bırakılmasınlar elbette ama sadece köleler değil onlardan daha aciz olan cariyeler de maruz bırakılmamalıydı. Emin olun bir hanım bu zulme maruz kalmaktansa köle gibi ağır işlerde çalıştirilmayi nimet bilirdi kendine. Erkek esirlerin namusu güzel dinimizce muhafaza altına alınırken, erkekten daha mahrem ve daha naif olan kadın esirlerin namusunun çiğnenmesine ruhsat verilebilir mi hiç güzel dinimizce!
@@uunal6623 maalesef onu da resul adına sahih denen gadislerle tahrip ettiler, burrun bunu resulUllah söylermi, hemde sahih hadis -----savaşta edindiğiniz kadınları köle olarak satmadan önce dışarı boşalmamak şartı ile ilişkiye girebilirsiniz (zorla ve nikahsız olarak) buhari nikah 96,büyü,109,ırk 13,megazi 32,kader 4,tevhid 18, müslim nikah 125, ebu davut nikah 49 tırmızi nikah 40, nesai, nikah 55
Bu ayeti ateistler mi yazdı? Nisâ Suresi - 25 . Ayet Tefsiri Ayet • وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ مِنْكُمْ طَوْلاً اَنْ يَنْكِـحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ مِنْ فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِؕ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِاٖيمَانِكُمْؕ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍۚ فَانْكِحُوهُنَّ بِاِذْنِ اَهْلِهِنَّ وَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا مُتَّخِذَاتِ اَخْدَانٍۚ فَاِذَٓا اُحْصِنَّ فَاِنْ اَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِؕ ذٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْؕ وَاَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْؕ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌࣖ ﴿٢٥﴾ Meal (Kur'an Yolu) ﴾25﴿ İçinizden mümin ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye kızlarınızdan alabilir. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayın, mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Allah afettsin ama biz genel eve onay veriyor değiliz ama yanni bir kadınla nikahın yoksa haram olmuyor mu iyi sevgililik haram ilişkiyi kast etmiyorum sadece el ele tutuşmak haram yada şöyle Bi şey söyleyeyim bir savaşta esir düşen bir erkeği bir dul kadın veya değil evine alsa cinsel ilişkiye girse haramdır demi mantığım almıyor (elhamdülillah Müslümanim)
İhsan hoca tabiki ilmi donanımı ile insanlara ışık tutuyor, sagolsun. Fakat dini bir konuya izahat getirirken onu savunmak için gayri Müslüman, yahut gunahkarlarin yaptığı yanlışları üzerinden kıyas ederken onu savunma metodunu çok yanlış buluyorum. İslam'a yüzümüzü kizartacak birsey yoktur. Bunu savunmak için zati itibariyle yanlış olanla dinde var olan bir gerçeklik birbirine kıyas edilmemeli. Çünkü o zaten çirkin bir iştir. Diğeri ise İslam'a vardır gerçekliktir. Bir çok hoca bu metodu kullanıyor kendi açımdan üzücü buluyorum. Yine de bilgilendirme gayreti icin hocamızdan Allah razı olsun.
Hocam benim burda yakalayamadığım bir şey var .Bir erkek savaşta aldığı dul bir kadını evinde rızası dışında ilişkiye girebilir mi ? Biz buna tecavüz diyoruz buna müsade verilmiş midir ? Bati hayranı olarak değil bir müslüman olarak soruyorum çünkü kafamın içinde sorunlar var bu konu ile ilgili .
Cübbeli Ahmet köle ve câriye th-cam.com/video/T69FeeLEwTg/w-d-xo.html Gerçek İslamı öğrenen kadının reaksiyonu 😀 th-cam.com/video/BHMwsGMqX9o/w-d-xo.html
1 buhari alın nikah kitabına gidin tüm hadisleri okuyun sonra bide herhangi bi fıkıh kitabı alin ordanda nikah,cihad gibi kavramlari bulun okuyun sonra buraya gelin ne yazıyor bana söyleyin ben söyleyince yalancılıkla itham ediliyorum.
Cariye ya da degil, evli olsun ya da olmasın bir hanıma cinsel istismar cinsel istismardır. Ölümden beter olan bu zulme maruz kalan evli bayanların hayatı zehir olur da bekarların hayatı zehir olmaz olur mu hiç! Hatta bekar olanlar bu gamı daha derinden hisseder, hayatları daha da çok kararsa gerek emin olun. Tarih boyunca ve gunumuzde gayrimüslim askerler içinden hanimlara böyle namussuzluk yapanlar olmuş maalesef. Bizim askerimizde hanımlara bu zulmü yaparsa ya da geçmişte yapmışsa, bizimkilerin düşman askerinden farkları ne o zaman! Hadi onlar gayrimüslim askeri diyelim ama bu zulmü Müslümanım diyen bir askerin yapması daha can yakıcı gelmez mi insana! Zira müslüman kendisinden emin olunan kişi demektir. Muslumanların cariyelerine eş gibi muamele ediyor olmaları da bu durumu zulümlukten çıkarmasa gerek. Zira hiç bir kadın düşmanı ile yada mal gibi satın alındığı kişi ile birliktelik yaşamak istemez buna rıza göstermez. Zaten bu bencil zalim efendilerin de garibim cariyelerin rızalarını gozetmek gibi bir dertleri de olmamış bildiğim kadarı ile.(Rabbim hepsinden hesabını sorsun İnşaallah) Esirlerin erkek olanlarına köle, kadın olanlarına ise cariye deniliyor diye biliyorum. Efendilerince cinsel istismar durumu cariyelere reva görülürken, köleler bu zulme maruz bırakılmamışlar. Bırakılmasınlar elbette ama sadece köleler değil onlardan daha aciz olan cariyeler de maruz bırakılmamalıydı. Emin olun bir hanım bu zulme maruz kalmaktansa köle gibi ağır işlerde çalıştirilmayi nimet bilirdi kendine. Erkek esirlerin namusu güzel dinimizce muhafaza altına alınırken, erkekten daha mahrem ve daha naif olan kadın esirlerin namusunun çiğnenmesine ruhsat verilebilir mi hiç güzel dinimizce!
Hoca soruya cevap veremedi ya nasil u dönüşü yapiyor arkadas sana cariyeler konusunda karsi cikiyorlar diyor hoca efendi yaratilisa geçiyor yani burada diyor ki hoca savas esnasında alinan cariyeler savas ganimeti olarak alinirdi sonra savasanlar istediği gibi iliskiye girerler diyor .
Beyler beyler rahatımız kaçmasın çarkımız dönsün diye anlattığınız yalan yanlış şeylerden dolayı gençler koşa koşa ateizme deizme gidiyor hiç mi vicdanınız yok hiç mi korkunuz yok...
@@cisemdemir1507 İslamda cariye ve köle almak varmi ? Allah'a kul ve köle olmanın dışında, her insan hür olarak yaratılmıştır. Hürriyet, insanın vazgeçilmez bir hakkı, ayrılmaz bir hususiyetidir. Bununla beraber, insanın, insan olma itibariyle haysiyet ve şerefinden gelen bir hürriyet hakkı, hemen hemen tarihin bütün devirlerinde elinden alınmıştır. Çeşitli harp ve baskınlar neticesinde insanlar hürriyetlerinden mahrum edilmiş, bir mal gibi alınıp satılır hale getirilmiştir. Bilhassa Roma hukuku ve Yunan felsefesi, köleliği zarurî bir ihtiyaç haline getirmiş, insanları bir eşya gibi pazara dökmüştür. Diğer taraftan her millet, düşmanının kuvvetini azaltmak, nüfusunu eksiltmek ve kendi kuvvetini artırmak için esirlik müessesesini yaşatmayı zaruret hâlinde görmüştür. İslâmiyet'ten önce Araplar arasında da kölelik bütün şiddet ve dehşetiyle devam ediyordu. Kabileler arasındaki çarpışmalar ve yağmalamalar aralıksız olarak sürüyordu. Düşman taraftan esir olarak alınan kadın, erkek ve çocuklar kölelileştiriliyordu. Cahiliye Araplannın nazarında kölelik hayvanlıktan aşağı telâkki ediliyordu. Bunun için onları insanlık dışı işlerde çalıştırıyorlar, her türlü zulüm ve işkenceyi reva görüyorlardı. Bazan onları aç susuz bırakarak ölüme terk ediyorlar, bazan de öldürüyorlardı. Kadınları cariye olarak kullanıyorlardı. Öyle ki âdeta cariyelik teşvik edilen bir şey haline gelmişti. Sırf bunun için başka kavimlere baskınlar düzenliyorlar, erkekleri öldürerek kadınlarını esir alıyorlardı. İşte İslâmiyet böyle bir zamanda zuhur etti. O devirde insanlığın yarası olan böyle bir meseleyi tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmadığı gibi, o zamanki durum zaten buna müsait de değildi. Esaret müessesesinin kaldırılması henüz yeni kurulmakta olan İslâm devleti için birtakım güçlükler getirebilirdi. Şöyle ki: Her hususta olduğu gibi dinimizin cihad anlayışı diğer milletlerin savaş anlayışından farklıdır. Dinimizin cihaddan gayesi, zulmetmek, kan dökmek, kuru kuruya beldeler fethetmek değil, Cenab-ı Hakk'ın ismini duyurmak, İslama yöneltilen hücumları önlemek, insanlara dünya ve âhiret saadeti temin etmektir. Bu sebeple düşman da olsa savaşa fiilen iştirak etmedikçe, kadınları, çocukları ve ihtiyarları öldürmek Peygamberimiz (asm) tarafından yasaklanmıştır.1 Fakat bunları serbest bırakmanın İslâm devleti için bir tehlike olacağı da ortadadır. Çünkü birkaç yıl sonra nüfusları yeniden artacağından, Müslümanlar için bir tehlike teşkil etmeleri mümkündür. Bu durumda bunların esir alınması artık bir zaruret hâline gelmişti. Diğer taraftan, karşı taraf, Müslümanları esir etmekten geri durmuyordu. Dengenin temin edilmesi için Müslümanların da onlardan esir almaları gerekiyordu. Böylece hem denge temin ediliyor, hem de karşı taraf kuvvetten düşürülüyordu. Ayrıca alınan esirlerle Müslüman esirler takas yapılarak, Müslümanlar esaretten kurtarılmış oluyordu. Yine esirler fidye karşılığı serbest bırakılmakla İslâmiyet'in yayılması için maddî destek temin ediliyordu. Görüldüğü gibi, köleliği ve cariyeliği ilk defa İslâmiyet icat etmemiştir. Birtakım zaruretler sebebiyle her ne kadar ortadan kaldırmamışsa da, onu tamamen hürriyete yol açabilecek şekilde ıslâh etmiştir. Tarihin her devrinde insanlık dışı işlerde kullanılan zulüm ve işkencenin her türlüsü reva görülen köleler, ancak İslâmiyet sayesinde rahat bir nefes alabilmişlerdir. Dinimiz kölelik müessesesini vahşi ve iptidaî suretten çıkarıp, insanî bir hayata kavuşturmuştur. Köleye birçok hak verilmiş ve bunlar devletin himayesi altına alınmıştır. Hadis ve fıkıh kitaplarımızda "Itk" yani "köle azadı" başlığı altında bu hakların izah edildiği bir bölüm mevcuttur. Dinimizde, hürriyet nimetinden mahrum kalanlara karşı büyük bir şefkat ve himaye gösterilmiş, hürriyetlerini kaybetmiş insanların tekrar hürriyetlerine kavuşabilmeleri için bazı hükümler getirilmiştir. Meselâ mü'minin bir hata ve kusuru sonunda, günahını affettirebilmek için kefaret ödemesi gerekmektedir. Ramazan orucunu bozan, yanlışlıkla adam öldüren, yeminini bozan kimseler, bu hatalarının affı için kefaret öderler. İşte bu kefaretlerin başında köle ve cariye azat etmek ilk sırayı almaktadır. Bu hususta birçok âyet-i kerime mevcuttur. Savaşı müteakip hürriyetini kaybeden köle ve cariyeler, her ne kadar farklı statüye tâbi iseler de yine de birer insandırlar. Bunun için dinimizde köle ve cariyeyi hürriyetine kavuşturmak en büyük hayırlar arasında zikredilmiş, bir ibadet hükmünü taşımıştır. Buna teşvik eden birçok hadis-i şerif mevcuttur. Bu hadislerden birisi şu mealdedir: "Bir kimse, erkek veya kadın mü'min bir köle azat ederse, Allah o kölenin her âzası karşılığında bir azasını cehennemden azat eder."2 Köle azadını teşvik eden bir diğer esas da "mukâteb"liktir. Bu da, efendisi tarafından bir kıymet takdir olunarak, kölenin bu parayı kazanıp ödemesi yoluyla azat olmasıdır. Cenab-ı Hak mü'minleri buna teşvik etmiş ve bu hususta şöyle buyurmuştur: "Kölelerinizden mukâtebe olmak isteyenleri de eğer kendilerinde bir hayır biliyorsanız, hemen kitabete bağlayın ve onlara Allah'ın size verdiği maldan verin, size olan borçlarından düşürün."3 Ayrıca böyle bir kölenin hürriyetine kavuşması için Müslümanların verecekleri en sevaplı sadakaların böyle bir köleye verilen sadaka olduğu belirtilmiştir. Diğer taraftan dinimiz, köle ile efendisi arasında eşit hayat ve geçim şartını da getirmiştir. Köle olan kişinin ailenin bir ferdi olarak görülmesi, efendi ile kölenin aynı sofrada yemek yemesi tavsiye edilmiştir. Dinimize göre; efendi, kölesine yediğinden yedirmeli, giydiğinden giydirmelidir. Efendi, kölesine eziyette bulunmamalıdır.4 Köleler hakkında bir diğer husus da; efendinin, kölesinin izzet-i nefsini rencide edecek şekilde çağırmasının uygun olmadığıdır. Efendinin, kölesini, "kölem, cariyem" şeklinde değil; "oğlum, kızım" şeklinde çağırması tavsiye edilmiştir.5
Selam insAllah guzel Kardesh bir sey soleyecegim ve burada kalsin cunki olacaq.Gelecekde Bunun gibu seyler bos Islam adiyla insanlari kandiranlar hepsi kaldirilacak Yuce Rabb tarafnda cok yakin zamanda.Bu cumlemi unutma ve ben ve bir sira kardeshler de hepsini ortadan kaldiracagiz
Hocam Cariyeye nikah gerekiyormu? Cariye nikahı var mı? Yoksa savaşta ortada kalan kadını onu evine alıp onunla beraberlik yasayabilimiyiz? Kafam karıştı cevabınızı bekliyorum
nur süresi 32 ve 33 de ﴾32﴿ İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir. ﴾33﴿ Evlenme imkânı bulamayanlar, Allah lutfundan ihtiyaçlarını giderinceye kadar iffetlerini korusunlar. Bedelini ödeyerek hür olmak isteyen köle ve câriyelerinizin ,kendilerinde hayır görürseniz, tekliflerini kabul edin. Allah’ın size verdiği maldan da onlara verin. Namuslu yaşamak isterlerse, dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için câriyelerinizi fuhuş yapmaya zorlamayın. Kim onları zorlarsa, bilsinler ki böyle zorlanmalarından sonra onlara Allah rahmet ve mağfiretiyle muamele edecektir. Bilinsin ki Allah onların zorlamaları sebebiyle bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. Cinsel hayatın sadece evliliğe bağlı olduğu geçiyor. Ve aynı zamanda nisa 25 te de bu durum geciyor ﴾25﴿ İçinizden mümin ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye kızlarınızdan alabilir. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayın, mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. Birde veda hutbesinden bir bölümde şudur ki : Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allahü teâlâdan korkmanızı vasiyet ederim. Siz, kadınları, Allahü teâlânın emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allahü teâlâ adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız; onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; onların, yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları bundan sakındırmanıza izin vermiştir
Buraya bir yazardan bu konu ile ilgili alıntı koyuyorum. ""bu milletin tahsille gelen cehaleti gerçekten beni öldürüyor. adam gelip de "okullarda bize öğretmediler, cariyenin adını koymak lazım, o da seks kölesidir." diyor. bu adam acaba hayatında "seks kölesi" görmüş mü? nasıl bir şey şu "seks kölesi" haberi var mı, elbette ki yok. ama tutup da insanlık tarihi kadar eski olan hukukî bir müessese ile bunları bir tutuyor. bunu söylemesinin nedeni de bildiği yarım yamalak şeyler. günümüzde türkiye'deki gâvurlar kadar aklı da bilgisi de yarım bir başka taifeye daha dünya üzerinde rasgelmek imkânsızdır. bunlar meselâ sözde köle hakları için iç savaş çıkan abd'deki düzenlemelere göre çoğu işletme sahibinin köle sahibi olamadıkları için (çünkü belirli bir maddî eşik aranıyordu) bunları ücretli işçi yapıp sömürebilmek maksadıyla köleliğin lağvedilmesini desteklediğini de, ingiltere'nin köleliği yasaklamasındaki tek maksadın da hollanda ve ispanya gibi tarıma bağlı, dolayısıyla ucuza köle istihdam ederek ekonomik olarak büyüyen ülkelerin ekonomisini zayıflatmak olduğunu da bilmezler. bunlara göre birileri otururken "ulan cariye... bunlar seks kölesi. çok yanlış!" deyip aydınlanarak köleliği kaldırmıştır. hayata bu kadar sebep sonuç ilişkisi ve bilimden bağımsız olarak -"nahif" diyelim - bakan insanların ülkesinden bir bok olmaması çok normal değil mi? esasında cariye, kadın köle demektir. bu kadar. ne seks kölesidir, ne de başka bir şey kölesidir. sadece köledir. bu köleyi bin türlü işte istihdam etmek mümkündür. bu insanların yanlış bilgisi, yarım yamalak islâm hukuku bilmekten geliyor. kadın kölenin sahibi ile kadının karı koca ilişkisi kurması için ayrıca bir nikaha ihtiyaç duymadığı, meşhur bir bilgidir. bunun nedeni ise teorik olarak basittir: mülkiyet ilişkisi, evlilik akdinden daha güçlü bir bağdır. yani evlilik, bir anlaşmadır; iki taraflı olarak akdedilir. mülkiyet ilişkisi ise tek taraflıdır ve dolayısıyla evlilik bağını da içerir. bu sebeple taraflar arasında ayrı bir nikah akdine ihtiyaç duyulmaz, bu gayet mantıkî bir sonuçtur. işin ilginci, bizim eşekler teorik, formel hukuk bilgisine bakıp da "din, kadınlara tecavüzü meşru görüyor" der. din, hiçbir zaman hiçbir yerde hiç kimseye tecavüzü meşru, câiz ya da muteber görmez. dinî hukuk yalnızca adamın, kadın kölesiyle karı koca hayatı yaşamasının mümkün olduğunu, böyle bir hakkın var olduğunu söyler. bu hakkın kullanılması sırasında kadına zulmedilmesinin câiz olduğunu, bunu yapanların ahirette sorumlu olmayacağını filan söylemez. formel hukuk, dünyaya dair işleri teorik olarak tertip eder. meselâ şer'î hukukta da modern hukukta da yükümlülüklerini yerine getirmekte acz ve zaaf gösteren kiracı evden tahliye edilebilir, ev sahibinin buna hakkı vardır. belli bir gayeye matuf olarak kurgulanmış bu formel hukuk kuralına bakıp "kiralar bir ay geriden geliyor diye 4 çocuklu bir aileyi, kirayı beş katına çıkarıp yeni bir kiracı bulmak için kışın ortasında, karda soğukta dışarı atacağım, böyle bir hakkım var, dolayısıyla günah filan olamaz" diyen ev sahibi ne kadar doğru söylüyorsa bu ahmakça propagandayı yapanlar da o kadar doğru söylüyor. evet, hukuk senin hakkını korumak için böyle bir kural ihdas etmiş. hakkını kötüye kullan diye değil. bu sebeple hakikatte, allah'tan korkan her müslüman, kendisiyle karı koca hayatı yaşamak istediği cariyeden rızasını almıştır. bu da genellikle tahakkuk etmiştir. çünkü allahü teâla, bu dini öyle bir kurgulamıştır ki, her yanından satvet ve izzet akar. cariyeler, umumiyetle savaşlarda ele geçirilen kadın ve gayrı müslim esirlerden teşekkül eder. müslümanlar, bu kadınlarla karı koca hayatı yaşadıklarında, bu kadınların ekseriyetle mümin oldukları görülmüştür zira insan, tabiî olarak galibe meyleder. diğer taraftan, cariyelerin efendilerinin gözdesi, yani hanımı olmak istedikleri de bilinen bir şeydir. zira allahü teâla, efendisine evlat veren cariyenin hürriyetinin tahakkuk etmesini dilemiştir ki, bu hukukî yol nedeniyle cariyeler zaten iyi huylu efendilerinin hanımı olmayı istemişlerdir. istemeyenlerle böylesi bir ilişki yaşamaktan imtina edilmiş ve kadın büyük oranla bir başkasına satılmıştır. çünkü adama kız mı yok yani... eski başbakanlık arşivi bununla ilgili bin tane evrakla doludur. bu evrakların birinde sultan hâmid saraydaki bir cariyeyi beğenip kendisiyle (mecbur olmamasına karşın) nikah akdetmek istemiş, kadın ise sultanı beğenmeyip kabul etmemiş. bunun üzerine kadın, beğendiği bir saray erkânı ile evlendirilip azât edilerek saraydan çırak edilmiştir. malikî mezhebine göre kadına dayak atan adam da dayak yediğinden ve osmanlı hâkimleri bilhassa son dönemde bu kaville hareket ettiğinden, dünyadaki en güçlü müslüman olan padişah ve islâm halifesini kabul etmeyen cariyelerin, elin köylü marabalarının her dediğine mahkûm olduğunu düşünmek ise zaten saflık olur. meşhur simalarımızdan olan âlim ibn hazm da endülüs'te geçirdiği küçüklüğü sırasında, evlerinde hizmet vermekte olan bir cariyenin dillere destan güzelliğinden ve bu cariyeye olan aşkından bahseder. kadın o kadar güzel olmasına karşın kimse kıza el sürmemiş, kızcağız da çok genç yaşta hastalık geçirip ölmüş. adam buna o kadar üzülmüş ki bu kıza yaşadığı aşk hatırına kitap dahi yazmıştır, bu eser dilimize çevrilmiş ve matbudur. yani işin tatbikatında cariyelerin rızası aranıyordu. çünkü müslümanlar sizin aksinize allah'tan korkarlar. insanın emri altındakilere bir şekilde, öyle veya böyle zulmedip bunları üzmesi, allah'ın gadabını en çok çeken şey olup insana da günah olarak ahirette yeter. işte tarihimizde yaşayıp gelip geçmiş olan müminler, bu hakikati biliyorlardı."" Alıntı | Fenahuyluspazo Yazının linki: eksisozluk1923.com/entry/147077187
Ben ayet paylaşacağım Biliyorum ki bu yorumumu sileceksiniz . siz Allah'ın ayetlerine muhalefet ediyorsunuz.... Esirlerle alakalı Allah'ın emri Muhammed Suresi 4. ayette "Savaş sona erince de artık ya karşılıksız serbest bırakın yada fidye karşılığı salıverin!" Hiçbir türlü esir alınamaz . Allah'ın emri bu . Fakat siz Allah'ın ayetine muhalefet edip cariyeliğe bahane bulmak için bu Ayeti görmezden geliyorsunuz. Allah Şahittir !!!
Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır. İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
@@uunal6623 Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır. İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Esir alınan kadına nasıl olurda zorla cinsel ilişkiye girilir…Rahman ve Rahim olan ALLAHın bu şekilde bir izin verdiğini nasıl düşünüyorsunuz şaşırıyorum size
Esir alındığını ve zorla cinsel ilişkiye girildiğini kim söylemiş. Bir yerde bir savaş olur.O yerde yetim olan kişiler,öksüz olan kişiler,esir olan kişiler Devletin himayesi altına alınır.Ne demek bu?Enderun mektebine götürülür.Ona Ders verilir.İslam anlatılır.Sonra bu kişi ne yapacak.Eğer ki erkek ise devlet işlerinde görev alıp yardım edecek.Kadın ise boşta,ortalıkta kalmasın diye(Çünkü cariye dediğin ya yetimdir ya öksüzdür ya da esirdir.)bazı paşalar yahut padişahlar ile evlendirilir... Osmanlı öyle bir devletti ki işte senin dediğin gibi Allah'ın izin vermediğini men eder.Allah'ın emrettiğini hükmederdi. İhsan Şenocak hocamız da bunları anlatmıştır.Günümüzde zor bulunur böyle ehli sünnet kişiler efendi...Kıymetini bilelim,öğrenelim, öğretelim. Hayırlı Akşamlar.
@@burhanklavuz9937 knk batı medeniyeti kötü biz böyleyiz diye anlatıyor. Bence ikiside oldukça kötü. Batının yaptığı ne kadar kötüyse bu da oldukça kötü. Batıyla sidik yaristirmayi kesin biraz özgün olun
Savasta kalan kadınlari alıp onlarla cinsel ilişkiye girmek nedir peki herkesi onları korumak için evlendiklerini söylüyorsunuz ama tamamen yalan korumak isterse evlenmeden cariyesi yapmadan da korur
Yalan söylüyor cariyeden girdi ağaç çekirdeğine al bak ayetlere çıksın karşıma benle konuşsun cariyeye nikah zorunluluğu yok mearic 30 nisa 3 ahzab 52 cariyeyi satarsın takaslarsin ilişki yaşarsın nur 33 oku bu ayetleri
@@mehmed-idarendevi4177 Tabi yoktur kime göre sana göre :) Kurana göre var ama tabi sizi kuran bağlamaz siz yeni bir din geliştirdiniz :) uyyutunuz milleti uyuttunuz bu ağızlarla...
@@mehmed-idarendevi4177 Nasil yok 16. Yyda mısır dogunun köle ticaretinin merkeziydi hatta atalarımızdan olan baybarsi bile köle yapıp Mısır'a getirdi Araplar tabi daha sonra o devirdi onları başa geçti.
Hocam kötü örnek örnek olmaz oraya buraya döndürüp durma İslami hukuk cariye edinmeyi ve bu kadının insanlık dışı bir şekilde kullanılmasına, alınıp satılmasına izin veriyor mu vermiyor mu sen ona cevap ver
Nur Suresi, 33. ayet: Nikah (imkanı) bulamayanlar, Allah onları Kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara verin. Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir.
Allah evliliğe üç şart koymuş. Bir cariye ile evlenme şartı o cariyenin iffetli /muhsana olmasına, zinadan uzak durmuş ve gizli dostlar edinmemiş olmasına bağlı. Cariyelerle nikahsız cinsel ilişki serbest olsa Allah zinadan uzak durma, iffetli olma, gizli dost edinmeme şartlarını getirmezdi.
Herşeyi söyledide Allah nikahsız olarak cariyenle ilişkiyi yasaklamıştır ancak nikahlarsan olur diyemedi herkeze saydı ama cariye seks kölesi değildir diyemedi atesitlerde dinledi dinle güldü yazık.
Biz Resulüllah ile beraber Mustalik oğulları gazvesinde bulunduk. Bu arada birçok Arap güzelini esir aldık. Kadınlardan ayrı yaşamamız epey uzun sürmüş, kadınlara karşı arzumuz da artmıştı. Fakat bizler, kadınlar üzerinden fazla fidye almayı arzu ettiğimizden esir kadınlara yaklaşıp çocuk olmaması için azil yapmak istedik. Resulüllah aramızda iken hükmünü ona sormamız uygun olurdu. Resulüllah (a.s.) cevaben: "Böyle yapmanızda size bir zarar yoktur. Allah kıyamet gününe kadar ne kadar can yaratmayı takdir etmişse, o mutlaka olacaktır." buyurdu. - Sahih-i Müslim'deki hadis Amacım tartışma yaratmak değil ama video daki hoca her kişinin bir ailesi olacak diyor da o zaman neden tekrardan satabilmek için azl yapıyorlar, her seferinde satılacaksalar genelevdeki kadınlardan ne farkı oluyor , birde evdeki eşleri onları dört gözle beklerken eşlerinin başka kadınlarla gelmesi yada hiç haberlerinin olmaması nasıl olsa kullanıp geri verebilir karşı tarafa , kadınlar neden hiç önemsenmiyor lütfen biri bana bunun cevabını bulsun çok çıkmaza girdim içim daralıyor kadın olduğum için kendimden iğrenmeye başladım , çok zoruma gidiyor ağlıcam neredeyse 😞😞(Lütfen saygı çerçevesinde yorumlarınızı bekliyorum 🙏)
Dr altay cem meriçi takip etmenizi oneririm .Bir musluman anlamadigi bir olaydan dolayi neden daralir araştirir ve cevabini bulmaya calisir yine de anlayamazsa tevakkuf eder .
@@Busraacaljskan kardeşim islam böyle , talkan ve curcan katliamında atalarımız araplar türkleri islama yaymak için kılıçtan geçirdiler ve kadınlarını ise atalarımızıyani cariye ve köle yaptılar. Ve birçogünün ırzına geçtiler.
kocasını öldürüp gecesinde karısını yatağa atmanın ahlaklı ne tarafı olabilir. ben almazsam kötü yola düşecek tesellisi ile her şeyi helal kıldınız. Tebrik ederim
Cariye istemediği halde zorla onunla birlikte olmak tecavüzdür bence. Ateistte şunu bunu yapıyor deyip hedef şaşırtarak yanlış olan bir şeyi savunamazsınız. Müslümanın ateistten farkı olmayacaksa daima ateistte bunu yapıyor diyecekse ne anlamı var Müslüman olmanın?
Zorla cinsel ilişkiye girmenin hükmü cariyeye mahsus değildir, hür karısı ile kişinin, o istemediği halde zorla ilişkiye girmesi de aynı hükme tabidir. Peki, nedir bu hüküm? Bir kadınla o istemediği halde zorla ilişkiye girmek ona eziyettir, bir çeşit işkencedir. İslam cariyeye de hür kadına da eziyet verme ve işkence etmeyi caiz görmez. İki tarafın da sabır, anlayış, merhamet erdemleriyle davranmaları gerekir. Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur: "Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32) Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur. Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler: "Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15) Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir. Kur'an'da hür kişilerin sahip oldukları haklara kölelerin de sahip olduğuna ve insanlık onurunu korumak adına kölelerin haklarına yer vermiştir. Bununla beraber köle edinmeyi zorlaştırmış ve kölelerin azad edilmesini Teşvik etmiştir. Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır. Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402) İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile) Hanefî mezhebine göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri(birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşlerle birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde de geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile) Neden cariye için nikah akdi gerekmez? Çünkü; milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahip olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur.(bk. Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi). - Bu konuda söz sahibi, İslam âlimleri ve fıkıh kaynaklarıdır. Ümmetin asırlarca uyguladığı hükümler bu kaynaklara göre olmuştur. - İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163). Kaynak Sorunlarla islamiyet
Soru gayet net ama cevap bitr türlü gelmedi üslup deseniz yok. İslam kadını sömürüyü engellemiştir diyor ama cariliğe ruhsat vardır diyor hey allah'ım.
Dinler:yasin=﴾38﴿ Güneş kendisine ait yerleşik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. Bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir. ﴾39﴿ Ay için de menziller belirledik; sonunda o, hurma salkımının (ağaçta kalan) yıllanmış sapı gibi olur. ﴾40﴿ Ne güneşin aya yetişip çatması uygundur ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzüp gider. Güneşteki yerleşik düzenden kasıt, gördüğünüz gibi ayın durumu gibi şekillenmeyişinin ifadesidir. Ay için kullanılan tabir dünyanın gölgesiyle oluşan görüntü tabiriyle ilgili değildir! Sadece ayın şekil almış haline dair anlatımdır.menzil kelimesi bazen hareket eden bazen durağan anlamına gelen bir kelime olduğu için başka tefsircilerce "ay'a da konaklama yeri belirttik" Diye tefsirde bulunurlar. Peki ay durağan mı? Yada başka bir şey için de menzil kelimesi ifade edilmişmidir? Kuranda Dünya, Güneş, Ay ve tarık vardır. Bunun haricinde başka bir şey de olmadığına göre bu tabir neden yanlız ay için kullanılmıştır? Güneş ve Ay birbirine çarpmaz diyor. Ne gece gündüzü nede gündüz geceyi geçe bilir ifadesi ise, bunun aynı vakit saat anlamında olmadığı düşünüle bilir, bir çoğumuz tarafından. Ancak, bu tabir günün yarısı gece yarısı gündüz sonuçta gibi bir imâ'nın bulunmuş olmasının delili olarak her birinin yörünge ifadesi olarak ta düşünüle bileceği tesbitleride bulunmakta. Ayrıca genişlettik kelimesi elmalının tefsiri üzerinden süre gelmiş aynı ifadelerdir. Oysa, kuranın ayetinde gördüğünüz genişlettik kelimesi yoktur! Aslında soru işareti ise,kuran astronomi kitap'ı değildir diyenlerin o halde kuran neden böyle örnekler veriyor diye kendilerine soramamalarıdır. Şimdi aşağıdaki ayetleri tek tek kontrol edelim. Yeri döşek göğü kubbe yaptık ifadesi kesinlikle yuvarlak bir tasarıma göre söylenmiş bir söz değilsede görünen duruma ilişkin olduğu bir çok kişi tarafından düşünüldüğü test edilmiştir. Aşağı da ki ayetle testiniz kolaylaşmasını sağladığını düşünüyorum. "Allah'ın yerde olanları ve emriyle denizlerde yürüyen gemileri buyruğunuz altına vermiş olduğunu; buyruğu olmaksızın yere düşmemesi için göğü O'nun tuttuğunu görmez misin? Doğrusu Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametli olandır." (Hac, 22/65). Aşağıda ki ayetlerde dünyanın yuvarlaklığına ilşkin bir ifade var mı? Bundan sonraki yorumu sizlere bırakıyorum. “O Rabbinize ki yeryüzünü size bir döşek(Firaş), göğü de bir kubbe yaptı.”(Bakara, 2/22). “Hem O’dur ki yeri yaydı (Medde)”(Rad, 13/3). “Yeri de yaydık/ genişlettik (Mededna)”(Hicr, 15/19). “O’dur ki yeri size beşik (Mehd) yaptı.”(Ta Ha, 20/53). “O (taptığınız)nesneler mi üstün, yoksa yeri oturmaya elverişli(karar) kılan …Allah mı?)”(Neml, 27/61). “Allah o yüce Zattır ki sizin için yeryüzünü yerleşme yeri(Karar) kıldı.” (Mümin, 40/64). “Yeri de döşedik(Mededna)”(Kaf, 50/7). “Yeryüzünü de Biz döşedik(Fereşna)”(Zariyat, 51/48) “Allah yeryüzünü de canlı yaratıklar için alçaltıp döşedi(Vadaa’).”(Rahman, 55/10). “Allah yeri size bir yaygı yaptı (Bisat) ”(Nuh, 71/19). “Gerek diriler ve gerek ölüler için Biz yeryüzünü toplanma yeri(Kifat) kılmadık mı?”(Mürselat, 77/25-26) “Biz yeri bir döşek(Mihad) yapmadık mı?”(Nebe’, 78/6). “Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı(Deha).”(Naziat, 79/30).
@@tarikbora1364 zaten buradan yanlış yanlış alıntılamış👇 KUTSAL KİTAPLAR DAKİ DÜNYA,AY,GÜNEŞ VE DENİZ TARİFİ. Sulardaki engel konusunu ele alarak başlayalım.neredeymiş bu engel?Aslında iki deniz diyor kuran buna sular demiyor tabiki bu arada🤔 İlahiyatçı geçinen bazı tipler,iki deniz denildiğini bilmesine rağmen iki denizde de inci mercan çıkar diyerek kendi kendilerini ne kadar komik duruma soktuklarının farkında olamadıkları gibi iki denizin birinde tatlı su denilmiş olmasını görmezden geldikleri gibi her ikisinden de inci mercan sözünün tatlı suda inci çıktığını ortaya sürerken bu duruma göre tatlı suda mercan da yetişemeyeceğine göre yine kendi yanlış ifadeleri olduğunu da görmezlikten gelirler,akarsuların denize döküldükten km'lerce sonra akış gücünün giderek kaybetmesi nedeniyle denizdeki gelgitlerin meydana getirdiği kayma payını da bilmelerine rağmen😉 Birbirlerine karışmayan mataryaller de su canlıları nasıl yaşaya bilirler?🤔 Tatlı sudan inci mercan çıkar mı?🤔 Peki kuran'da bahsi geçen suların karışmaması nereden geliyor?nasıl alıntılanmıştır?👇 Tevrat=Başlangıç.6/1.Ve Tanrı "Suların arasında bir kubbe,sularla sular arasında bir bölme olsun dedi. Vaiz1/7.Bütün ırmaklar denize akar, Yine de deniz dolmaz. Irmaklar hep çıktıkları yere döner. Tevrat=Vaiz.1/6.Rüzgârlar güneye gidiyor, dolanıp kuzeye esiyor. Daireler çizerek dönüyor,geri dönüp devrine tekrar başlıyor. Yer yuvarlağının yukarısında oturan biri var;İşaya(yeşaya)40/22. 👉tevrat=Mezmur=104:5.Yeri sağlam temeller üzerine kurdun, Sonsuza dek, asla sarsılmayacak. 👉Kur'an=Nahl{15}Yeryüzünde, sarsılmayasınız diye, sabit dağlar, nehirler ve belki yolunuzu bulursunuz diye yollar ve işaretler meydana getirmiştir. Onlar yıldızla da yollarını bulurlar. Eyüp=26:7 O ki, boşluğun üzerine kuzeyi yayar, Hiçliğin üzerine dünyayı asar; Kur'an=Rahman﴾19﴿O, birbirine kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. Rahman﴾20﴿(Ama) aralarında bir engel vardır; birbirlerine karışmazlar. Rahman﴾22﴿İkisinden de inci ve mercan çıkar. Furkan{53}"O, iki denizi birbirine salmıştır. Bu, tatlı ve susuzluğu giderici; şu tuzlu ve acıdır. Ve ikisinin arasına birbirine kavuşmalarına engel olan bir perde tevrat'tan alıntı yaparak suların birbirne karışmadığı düşüncesini elde ederek,yapılan inanılmaz hatada denizler arasına engeller var söyleminde bulunulmuştur. Ancak,durum böyle olsaydı her denizin kendine ait mataryalleri olurdu. Oysa her denizin mataryalleri aynıdır. Eğer, mataryaller karışmasaydı su canlıları yaşayamazlar dı. Karışmayan su ise tatlı ve tuzlu sudur.buda akıntının itme gücüyle denizi yarmasındandır ve çökertidir. Ayrıca,tatlı sudan inci,mercan asla çıkmaz!diyelim ki,iki deniz diyor,yine denizi kastediyor,o halde inciyi mercanı söylemenin mantığı ne? İki denizden biri tatlı mı🙂 Yani,vaiz(Süleyman) biraz daha doğru yaklaşımda bulunmuş olup dünyanın yuvarlak olduğunu aklından bile geçirmemiş ve kur'an da bu alıntıları kopyalamıştır. Orta çağ kitapları öyle diyorsa bilimde böyle diyor. Farklı bir kelime olarak SU kelimesi ekleyecek olursak,Eğer dünyanın yuvarlaklığına işareten düşünecek olursak bu,hangisidir yada yuvarlaklığa ilişkin değil midir sizce?🤔duruma bakılacak olursa kur'an da yuvarlaklığa ilişkin tek bir söz yoktur.Hatta Ay şekli olan hilâli hurma dalına benzetiyor,(yasin-39)Ay'ın dünyanın gölgesiyle şekillendiğini bilmiyor. PEKİ,KUR'AN'A GÖRE DÜNYA DÜZ MÜ,YUVARLAK MI?👇 yasin=﴾38﴿ Güneş kendisine ait yerleşik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. Bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir. ﴾39﴿ Ay için de menziller belirledik; sonunda o, hurma salkımının (ağaçta kalan) yıllanmış sapı gibi olur. ﴾40﴿ Ne güneşin aya yetişip çatması uygundur ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzüp gider. Güneşteki yerleşik düzenden kasıt, gördüğünüz gibi ayın durumu gibi şekillenmeyişinin ifadesidir. Ay için kullanılan tabir dünyanın gölgesiyle oluşan görüntü tabiriyle ilgili değildir! Sadece ayın şekil almış haline dair anlatımdır.menzil kelimesi bazen hareket eden bazen durağan anlamına gelen bir kelime olduğu için başka tefsircilerce "ay'a da konaklama yeri belirttik" diye tefsirde bulunurlar. Peki ay durağan mı? Yada başka bir şey için de menzil kelimesi ifade edilmişmidir? Kuranda Dünya, Güneş, Ay şira ve tarık vardır. Bunun haricinde başka bir şey de olmadığına göre bu tabir neden yanlız ay için kullanılmıştır? Güneş ve Ay birbirine çarpmaz diyor. Ne gece gündüzü nede gündüz geceyi geçe bilir ifadesi ise, bunun aynı vakit saat anlamında olmadığı düşünüle bilir, bir çoğumuz tarafından. Ancak, bu tabir günün yarısı gece yarısı gündüz sonuçta gibi bir imâ'nın bulunmuş olmasının delili olarak her birinin yörünge ifadesi olarak ta düşünüle bileceği tesbitleride bulunmakta. Ayrıca genişlettik kelimesi elmalının tefsiri üzerinden süre gelmiş aynı ifadelerdir. Oysa, kuranın ayetinde gördüğünüz genişlettik kelimesi yoktur! Aslında soru işareti ise,kuran astronomi kitap'ı değildir diyenlerin o halde kuran neden böyle örnekler veriyor diye kendilerine soramamalarıdır. Şimdi aşağıdaki ayetleri tek tek kontrol edelim. Yeri döşek göğü kubbe yaptık ifadesi kesinlikle yuvarlak bir tasarıma göre söylenmiş bir söz değilsede görünen duruma ilişkin olduğu bir çok kişi tarafından düşünüldüğü test edilmiştir. Aşağıda ki ayetle testinizin kolaylaşmasını sağlayacağını düşünüyorum. "Allah'ın yerde olanları ve emriyle denizlerde yürüyen gemileri buyruğunuz altına vermiş olduğunu; buyruğu olmaksızın yere düşmemesi için göğü O'nun tuttuğunu görmez misin? Doğrusu Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametli olandır." (Hac, 22/65). Aşağıda ki ayetlerde dünyanın yuvarlaklığına ilşkin bir ifade var mı? Bundan sonraki yorumu sizlere bırakıyorum. “O Rabbinize ki yeryüzünü size bir döşek(Firaş), göğü de bir kubbe yaptı.”(Bakara, 2/22). “Hem O’dur ki yeri yaydı (Medde)”(Rad, 13/3). “Yeri de yaydık/ genişlettik (Mededna)”(Hicr, 15/19). “O’dur ki yeri size beşik (Mehd) yaptı.”(Ta Ha, 20/53). “O (taptığınız)nesneler mi üstün, yoksa yeri oturmaya elverişli(karar) kılan …Allah mı?)”(Neml, 27/61). “Allah o yüce Zattır ki sizin için yeryüzünü yerleşme yeri(Karar) kıldı.” (Mümin, 40/64). “Yeri de döşedik(Mededna)”(Kaf, 50/7). “Yeryüzünü de Biz döşedik(Fereşna)”(Zariyat, 51/48) “Allah yeryüzünü de canlı yaratıklar için alçaltıp döşedi(Vadaa’).”(Rahman, 55/10). “Allah yeri size bir yaygı yaptı (Bisat) ”(Nuh, 71/19). “Gerek diriler ve gerek ölüler için Biz yeryüzünü toplanma yeri(Kifat) kılmadık mı?”(Mürselat, 77/25-26) “Biz yeri bir döşek(Mihad) yapmadık mı?”(Nebe’, 78/6). “Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı(Deha).”(Naziat, 79/30).
Kölelik ve cariyelik İslam’ın getirmediği, ama önce ıslah ettiği ve zamanla tamamen kalkmasını hedeflediği bir statü idi; dünya milletlerinin de aynı noktaya gelmeleri sonunda geri dönüşsüz olarak tarihe karıştı. Ama şunu unutmayalım ki, bugün dünyanın birçok yerinde açlar, açıklar, işsiziler, evsizler, güçsüzler var ve bunların bir kısmı, eski köleler ve cariyeler gibi kullanılıyorlar, yoksullukla özgürlük bir arada olamıyor, ihtiyaç insanları köleleştiriyor; bu sebeple insanlık köleliği kaldırmakla yapması gerekenin ancak küçük bir kısmını yapmış oldu. İslam’ın hedefi bütün dünyada insana yaraşır bir özgürlük ve adalettir. Yepyeni bir dünya düzeninde bu iki amaca ulaşmadıkça dünya insanlığı büyük bir sorumluluk, dahası vebal içindedirler, dine inanmayanların bundan (haksız yere akan kandan, göz yaşından, çekilen ıztıraplardan…) dolayı vicdanları sızlamalı, dine inananlar da bir gün Allah’ın bundan dolayı kendilerini sorguya çekeceğini unutmamalıdırlar. Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir. Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir. Şu ayetlerde, iki çeşit evlilikten söz edilmektedir: Biri -hür- kadınlar, diğeri cariyelerle olan evlilik: “Onlar/ Müminler, mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri ile ilişki kurarlar.”(Müminûn, 23/5-6). “Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin.”(Nisa, 4/3). Cariyelerle ilgili olan evlilik, ayette: “eliniz altında bulunanlar” şeklinde ifade edilmiştir. Buna “milkü’l-yemin” veya “akdu’l-milk” da denilir. İslam fıkhında bu konuyla ilgili önemli bir kavram da “Teserri” kavramıdır. Bunun anlamı; cariye olarak elde edilen bir köle kadını eş olarak almaya, onunla birlikte olmaya karar vermek demektir. İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir.
Kölelik ve cariyelik İslam’ın getirmediği, ama önce ıslah ettiği ve zamanla tamamen kalkmasını hedeflediği bir statü idi; dünya milletlerinin de aynı noktaya gelmeleri sonunda geri dönüşsüz olarak tarihe karıştı. Ama şunu unutmayalım ki, bugün dünyanın birçok yerinde açlar, açıklar, işsiziler, evsizler, güçsüzler var ve bunların bir kısmı, eski köleler ve cariyeler gibi kullanılıyorlar. Yoksullukla özgürlük bir arada olamıyor, ihtiyaç insanları köleleştiriyor; bu sebeple insanlık köleliği kaldırmakla yapması gerekenin ancak küçük bir kısmını yapmış oldu. İslam’ın hedefi bütün dünyada insana yaraşır bir özgürlük ve adalettir. Yepyeni bir dünya düzeninde bu iki amaca ulaşmadıkça dünya insanlığı büyük bir sorumluluk, dahası vebal içindedirler, dine inanmayanların bundan (haksız yere akan kandan, göz yaşından, çekilen ıztıraplardan…) dolayı vicdanları sızlamalı, dine inananlar da bir gün Allah’ın bundan dolayı kendilerini sorguya çekeceğini unutmamalıdırlar. Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir. Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir. Şu ayetlerde, iki çeşit evlilikten söz edilmektedir: Biri hür kadınlar, diğeri de cariyelerle olan evlilik. “Onlar / Müminler, mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri ile ilişki kurarlar.” (Müminûn, 23/5-6). “Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin.” (Nisa, 4/3). Cariyelerle ilgili olan evlilik, ayette: “eliniz altında bulunanlar” şeklinde ifade edilmiştir. Buna “milkü’l-yemin” veya “akdu’l-mülk” da denilir. İslam fıkhında bu konuyla ilgili önemli bir kavram da “teserri” kavramıdır. Bunun anlamı; cariye olarak elde edilen bir köle kadını eş olarak almaya, onunla birlikte olmaya karar vermek demektir. İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile) Bu şartları yerine getirirse izin alması gerekmez. Nitekim hür eşi de olsa kocası kendisini cimaya çağırdığında, karısının bunu özürsüz olarak reddetmesi, câiz değildir. Hattâ âdetli olması da bir özür değildir. Çünkü kocası onun, âdetli iken haram olan bölgesi dışında bir yerinden yararlanabilir. (Fetâvây-i Hindiyye -yazma- 611/45; Müslim, hayz 16, Nesâî, taharet 180; Ibn Mâce, taharet 124) Savaş sırasında düşman tarafından esir edilen kız ve kadınlar "cariye" olarak alınır. Hukuk itibariyle ganimet sayıldıklarından, İslâm devleti tarafından hizmetçiye ihtiyacı olan gazilere verilirdi. Azat edilmedikleri müddetçe de, ticarî bir eşya gibi alınıp satılırdı. Artık o andan itibaren "cariye" ailenin bir parçası ve bir ferdi olarak kabul edilir, ona göre muamele görürdü. Cariyenin sahibi olan "efendi" onu şahsî hizmetlerinde ve ev işlerinde istihdam edebildiği gibi, isterse, ayrıca bir nikâh kıymaya ihtiyaç duymadan istifade edebilirdi. Bu durum her ne kadar ilk anda garip karşılanacak olsa da, tarihî şartları içinde bu gayet normal ve tabii karşılanırdı. Zâten ayrıca bu hususta Kur'ân'ın verdiği bir ruhsat da mevcuttur. Mü'minûn Sûresi'nin 5 ve 6. âyetlerinde bu ruhsat şöyle ifade edilir: "O mü'minler ki, ırzlarını korurlar; ancak hanımlarına ve sahip oldukları cariyelerine karşı münasebetleri müstesnadır. Bunlarla olan münasebetlerinden dolayı kınanmazlar." Efendinin, cariyesinden cinsî yönden istifade etmesinin, cariyenin hesabına iki mühim hikmet ve faydası vardır. Birincisi ve en mühimi, esir düşen ve sahipsiz kalan bu kadınların bu vesile ile ihmal edilmeleri önlenmiş olur. Çünkü, aksi takdirde, cariyelerin fuhşa düşmeleri, zinaya girmeleri ihtimali kaçınılmaz olduğu gibi, efendisinin evine de bağlı kalmış olur. Diğer bir faydası, cariyenin efendisinden bir çocuğu olduğu takdirde "çocuğun annesi" mânâsına "ümmü'l-veled" sayılmaktadır. Cariyeden doğan bu çocuk hür kabul edilir. Çocuğun doğumu ile annesi de efendisinin ölümünden sonra mirasçılarına geçmeyip hürriyetine kavuşmaktadır. Çocuk olmasaydı, efendisi de azat etmeseydi, diğer mallar gibi cariye de miras olarak kalacaktı. Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402) Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur: "Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32) Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur. Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler: "Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15) Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir. Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır. Bir insan sahip olduğu cariyesini azat edip hürriyetine kavuşturabildiği gibi, onu bir başkasına hediye olarak da verebilirdi. İşte Mısır hükümdarı Mukavkıs'ın Peygamber Efendimize (asm) gönderdiği iki cariye de bu kabildendir. Zaten bu iki cariye Mısır'dan gelirken yolda Müslüman olmuşlardı. Bilindiği gibi Peygamberimiz (asm) bu cariyelerden Mâriye'yi kendi nikâhı altına almıştı. Daha sonra Hz. Mâriye'den Hz. İbrahim dünyaya gelmişti. Hz. İbrahim'in doğumundan sonra Peygamberimiz (asm) Hz. Mâriye'yi hürriyetine kavuşturdu. Böylece Mâriye, diğer Peygamber hanımlarının gıpta edeceği bir mevkie yükselmişti. Şîrin isimli diğer cariyeyi de Peygamberimiz (asm), şâiri Hassan bin Sabit'e verdi. Bu hadiseyi misal getirerek, bugün gayri müslim ülkelerden "cariye" olarak nikâhsız bir şekilde kadın alınamaz. Çünkü artık tarihî bir hadise olan cariyelik müessesesi günümüzde hiçbir şekilde tatbik edilmemektedir. Diğer taraftan Peygamberimiz (asm)'e hediye edilen "cariye", Mukavkıs'ın yanında da cariye idi. Yoksa Mukavkıs kendi milletinden bir kadını Peygamberimiz (asm)'e "hediye" olarak göndermiş değildi.
Kölelik ve cariyelik İslam’ın getirmediği, ama önce ıslah ettiği ve zamanla tamamen kalkmasını hedeflediği bir statü idi; dünya milletlerinin de aynı noktaya gelmeleri sonunda geri dönüşsüz olarak tarihe karıştı. Ama şunu unutmayalım ki, bugün dünyanın birçok yerinde açlar, açıklar, işsiziler, evsizler, güçsüzler var ve bunların bir kısmı, eski köleler ve cariyeler gibi kullanılıyorlar. Yoksullukla özgürlük bir arada olamıyor, ihtiyaç insanları köleleştiriyor; bu sebeple insanlık köleliği kaldırmakla yapması gerekenin ancak küçük bir kısmını yapmış oldu. İslam’ın hedefi bütün dünyada insana yaraşır bir özgürlük ve adalettir. Yepyeni bir dünya düzeninde bu iki amaca ulaşmadıkça dünya insanlığı büyük bir sorumluluk, dahası vebal içindedirler, dine inanmayanların bundan (haksız yere akan kandan, göz yaşından, çekilen ıztıraplardan…) dolayı vicdanları sızlamalı, dine inananlar da bir gün Allah’ın bundan dolayı kendilerini sorguya çekeceğini unutmamalıdırlar. Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir. Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir. Şu ayetlerde, iki çeşit evlilikten söz edilmektedir: Biri hür kadınlar, diğeri de cariyelerle olan evlilik. “Onlar / Müminler, mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri ile ilişki kurarlar.” (Müminûn, 23/5-6). “Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin.” (Nisa, 4/3). Cariyelerle ilgili olan evlilik, ayette: “eliniz altında bulunanlar” şeklinde ifade edilmiştir. Buna “milkü’l-yemin” veya “akdu’l-mülk” da denilir. İslam fıkhında bu konuyla ilgili önemli bir kavram da “teserri” kavramıdır. Bunun anlamı; cariye olarak elde edilen bir köle kadını eş olarak almaya, onunla birlikte olmaya karar vermek demektir. İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile) Bu şartları yerine getirirse izin alması gerekmez. Nitekim hür eşi de olsa kocası kendisini cimaya çağırdığında, karısının bunu özürsüz olarak reddetmesi, câiz değildir. Hattâ âdetli olması da bir özür değildir. Çünkü kocası onun, âdetli iken haram olan bölgesi dışında bir yerinden yararlanabilir. (Fetâvây-i Hindiyye -yazma- 611/45; Müslim, hayz 16, Nesâî, taharet 180; Ibn Mâce, taharet 124) Savaş sırasında düşman tarafından esir edilen kız ve kadınlar "cariye" olarak alınır. Hukuk itibariyle ganimet sayıldıklarından, İslâm devleti tarafından hizmetçiye ihtiyacı olan gazilere verilirdi. Azat edilmedikleri müddetçe de, ticarî bir eşya gibi alınıp satılırdı. Artık o andan itibaren "cariye" ailenin bir parçası ve bir ferdi olarak kabul edilir, ona göre muamele görürdü. Cariyenin sahibi olan "efendi" onu şahsî hizmetlerinde ve ev işlerinde istihdam edebildiği gibi, isterse, ayrıca bir nikâh kıymaya ihtiyaç duymadan istifade edebilirdi. Bu durum her ne kadar ilk anda garip karşılanacak olsa da, tarihî şartları içinde bu gayet normal ve tabii karşılanırdı. Zâten ayrıca bu hususta Kur'ân'ın verdiği bir ruhsat da mevcuttur. Mü'minûn Sûresi'nin 5 ve 6. âyetlerinde bu ruhsat şöyle ifade edilir: "O mü'minler ki, ırzlarını korurlar; ancak hanımlarına ve sahip oldukları cariyelerine karşı münasebetleri müstesnadır. Bunlarla olan münasebetlerinden dolayı kınanmazlar." Efendinin, cariyesinden cinsî yönden istifade etmesinin, cariyenin hesabına iki mühim hikmet ve faydası vardır. Birincisi ve en mühimi, esir düşen ve sahipsiz kalan bu kadınların bu vesile ile ihmal edilmeleri önlenmiş olur. Çünkü, aksi takdirde, cariyelerin fuhşa düşmeleri, zinaya girmeleri ihtimali kaçınılmaz olduğu gibi, efendisinin evine de bağlı kalmış olur. Diğer bir faydası, cariyenin efendisinden bir çocuğu olduğu takdirde "çocuğun annesi" mânâsına "ümmü'l-veled" sayılmaktadır. Cariyeden doğan bu çocuk hür kabul edilir. Çocuğun doğumu ile annesi de efendisinin ölümünden sonra mirasçılarına geçmeyip hürriyetine kavuşmaktadır. Çocuk olmasaydı, efendisi de azat etmeseydi, diğer mallar gibi cariye de miras olarak kalacaktı. Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402) Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur: "Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32) Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur. Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler: "Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15) Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir. Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır. Bir insan sahip olduğu cariyesini azat edip hürriyetine kavuşturabildiği gibi, onu bir başkasına hediye olarak da verebilirdi. İşte Mısır hükümdarı Mukavkıs'ın Peygamber Efendimize (asm) gönderdiği iki cariye de bu kabildendir. Zaten bu iki cariye Mısır'dan gelirken yolda Müslüman olmuşlardı. Bilindiği gibi Peygamberimiz (asm) bu cariyelerden Mâriye'yi kendi nikâhı altına almıştı. Daha sonra Hz. Mâriye'den Hz. İbrahim dünyaya gelmişti. Hz. İbrahim'in doğumundan sonra Peygamberimiz (asm) Hz. Mâriye'yi hürriyetine kavuşturdu. Böylece Mâriye, diğer Peygamber hanımlarının gıpta edeceği bir mevkie yükselmişti. Şîrin isimli diğer cariyeyi de Peygamberimiz (asm), şâiri Hassan bin Sabit'e verdi. Bu hadiseyi misal getirerek, bugün gayri müslim ülkelerden "cariye" olarak nikâhsız bir şekilde kadın alınamaz. Çünkü artık tarihî bir hadise olan cariyelik müessesesi günümüzde hiçbir şekilde tatbik edilmemektedir. Diğer taraftan Peygamberimiz (asm)'e hediye edilen "cariye", Mukavkıs'ın yanında da cariye idi. Yoksa Mukavkıs kendi milletinden bir kadını Peygamberimiz (asm)'e "hediye" olarak göndermiş değildi.
Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402) Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur: "Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32) Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur. Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler: "Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15) Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir. Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır. İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile) Neden cariye için nikah akdi gerekmez? Çünkü; milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahip olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur.(bk. Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi). - Bu konuda söz sahibi, İslam âlimleri ve fıkıh kaynaklarıdır. Ümmetin asırlarca uyguladığı hükümler bu kaynaklara göre olmuştur. - İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163).
Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.
İsidin yaptıgina neden din dışı diyosunuz o zaman? Allahin gücü yok muydu ki bir anda cariyelik bitmiştir demiyo insanların zorlanmasi ile uğraşıyor ki koskoca Allah kurali koy geç
Ben Müslümanım ateist değilim ama bunu kabul edemiyorum . Ben kadınım namusumu koruyorum 27 yaşındayım erkek arkadaşım oldu onunla el ele tutusmadim bile zinaya yaklaşmış olmamak için. Icimde yara var benim düşünelim ki şeriatla yönetiliyoruz eşim gitti eve cariye getirdi onla istediği zaman ilişkiye giriyor isterse 100 olsun isterse 1000 ama erkek o helal ona değil mi size göre cunki Osmanlı bu şekilde yaşadı ve siz de atalaniriniz öyle yaşadığı icin savunuyorsunuz. Ben Kuranı okudum arapca bilen arkadaşıma sordum Allah nikahsız birlikteliği zina olarak görür dedi ve ben de öyle düşünüyorum. Hem zina haramdır diyecek rabbimiz hem de erkekler istediği kadar kadınla beraber olsun diyecek islamın ruhuna ters bir kere bu durum. O zaman kadinda erkek koleyle beraber nikahsız ilişkiye girer. Bunu söylerken bile midem bulanıyor. Sizin için cariyeler seks kölesi bu böyle. Hiç genelev falan demeyin oradakiler kendi istekleriyle en azından ilişki yaşıyor. Ama Sizin cariyelik zihniyetiniz kadın istemese de erkekle ilişkiye girer. Allahtan dileğim gerçek İslamı insanlara göstermesi. Çünkü ben dinden çıkacaktım hurafeler yüzünden Allaha şükürler olsun ki arıduru dinini gösterdi. Sizi izleyen bir Hristiyan olsam asla Müslüman olmam sonra da hristiyanlar yanacak dersiniz. Ne yapsın adamlar hurafeleri dinleyip İslamı böyle sanıp Müslüman mı olsunlar. Benim kalbimi acıtan olay dinin bu şekilde anlatılması. Allah doğruya ulaşmak isteyen herkese yardım etsin inşallah.
Merhaba kardeşim ben de bu durumdan muzdaribim esir kadına tecavüz edilmesi ne demek ya bu zulme Allah nasıl rıza göstersin. Bunu nasıl yendin lütfen Allah rızası için anlatır mısın?
bunlar şeytana tapiyor inanma azgın erkekler bunlar bir yerlerden uyduruyor bunun gibiler
nur süresi 32 ve 33 de
﴾32﴿
İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir.
﴾33﴿
Evlenme imkânı bulamayanlar, Allah lutfundan ihtiyaçlarını giderinceye kadar iffetlerini korusunlar. Bedelini ödeyerek hür olmak isteyen köle ve câriyelerinizin ,kendilerinde hayır görürseniz, tekliflerini kabul edin. Allah’ın size verdiği maldan da onlara verin. Namuslu yaşamak isterlerse, dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için câriyelerinizi fuhuş yapmaya zorlamayın. Kim onları zorlarsa, bilsinler ki böyle zorlanmalarından sonra onlara Allah rahmet ve mağfiretiyle muamele edecektir. Bilinsin ki Allah onların zorlamaları sebebiyle bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
Cinsel hayatın sadece evliliğe bağlı olduğu geçiyor. Ve aynı zamanda nisa 25 te de bu durum geciyor
﴾25﴿
İçinizden mümin ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye kızlarınızdan alabilir. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayın, mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Birde veda hutbesinden bir bölümde şudur ki :
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allahü teâlâdan korkmanızı vasiyet ederim. Siz, kadınları, Allahü teâlânın emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allahü teâlâ adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız; onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; onların, yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları bundan sakındırmanıza izin vermiştir
Sırf bu konu yüzünden cok sorun yaşıyorum insanlarla
@@orhanayhan7355kardeşim böyle birşey kesinlikle yoktur günümüzdeki bu hocalar dini bilgileri yetersiz ve ahlak şereften yoksun hocalardır peygamber efendimiz döneminde bile peygamber efendimizin ölümünden sonra bu kadar kesin konuşup hüküm veren hocalar yokken günümüzde çatır çatır bir taraflarından sallıyorlar dinimizde eşinle bile zorla ilişkiye giremezsin kaldı ki cariyeyle nasıl girebilirsin ? o cariyeyle önce nikah gerekiyor nikah da onun rızasıyla olur onun dışında ancak ev kölen olarak kalır Allah bu hocaların beladını versin
Sürekli ATAİZLERRR SORUYO demekten vaz mı geçseniz? kendisine müslümanım diyen insan da merak edebilir ya bu soruları? Her şeyi bilerek doğmuyoruz çünkü
Her soru sorani düşmanlastirmak gibi bir tavırları var. Çok kompleksliler
Ben dinime bağlı yaşayan biriyim ama hala aklım almıyo,nasıl caiz olur? ateistin sorması çok normal
@@LaTahzen23hoca dinden ayrıldığın zaman aklını kullanabileceksin ya da aklını kullanabildiğinde dinden ayrılacaksın.
@@mahmutc5367 İslam dini aklımızı kullanmayı emrediyor zaten
@@LaTahzen23 her insanın aklı farklı. Dinin istemediği şekilde düşünüp bir sonuca vardığında din sana küfrediyor ve sonsuza kadar türlü işkenceler yapacağını söylüyor. Aklını kullanmanı istemiyor itaat etmeni istiyor.
Soruları illaki inkarcılar soracak diye bir şey yok. Normal birisi de sorabilir bir şeylerin hikmetini. Ve o mahalle diye bahsetmeye de gerek yok. Din tüm insanlığa indi. Sadece bu ülkeye de değil. Başkalarının ne yaptığı da çok önemli değil. Bazen konunun bağlamından çıkılması farklı sonuçlar doğurabilir.
Aynen ben de müslümanım ama bazı şeyleri soruyorum yani, bu beni inkarcı yapmaz, ama hocanın davranışı inananlar sorgulamaz gibi bir şey olmuş...
Ya hocam bi soru sorulmus. Soruya cevap verecegine oraya buraya cekip duruyosun.
Cariye ile zorla iliskiye girilirmi girilmezmi????
Hayır girilemez, bununla ilgili ayet var
@@Burhan9350 Bal gibi de girilir git bu zamana kadar ki alimlerin fetvalarina gayette girilebilir demişler o bir köle iradesi yok diyorlar. Ayrıca Kuran'da ki ayette bile cariye yani esir kadın evli bile olsa o müslümana helaldir diyor bunu nasıl izah edicen? Bana Cariyeye tecavüz edilmeyeceğini kanıtla Kuran'dan ya da hadis varsa onu göster. Kadınin kocası ölmüş acısını yaşayamadan kadına tecavüz ediyorlar zalimce merhametsizce ve Allah buna izin vermiş diyolar güler misin ağlar mısın
Evet lafı yuvarlamış durmuş. Çünkü net cevap veremiyor. Ayrıca kölelik cariyelik kaldırıldı diyerek açıkça yalan söylüyor. Nihat Hatipoğlu da böyle çok yuvarlar.
Ona Recm var mı şeriatta diye soruldu.
Lafı yuvarladı, yuvarladı, eveledi geveledi ve yok etti.
Var da demedi yok da demedi.
Bunu bilerek yapıyorlar. İnsanlar bazı hakikatleri öğrenmesin, kaldıramazlar, dinden soğurlar diye düşünüyorlar.
Ama gelecek şeriat bu şekilde olacaktır. Köle cariye de vardır, recm de vardır, dinden döneni öldürmek de vardır.
ayeti öğrenebiirmiyim lütfen@@Burhan9350
@@Burhan9350nerede ayet var yok öyle birşey hoca da bunu bildiği için bir oraya bi buraya çekiyor savaş esiri kadınlar dağıtıldıktan sonra onlarla kocası öldüyse ilişkiye girebiliyorsunuz islama göre islam iğrwnç bir din
Bu cariyelik konusunda kafam çok karışık yanlış anlaşılmak istemem ben abdestli namazlı, kendimi farkında günahlardan uzak durmaya çalışan aciz bir kulum.
Aklıma takılan sorular var neden İslam'da cariyelik kurumu vardı ve cariyelerle nikahsız ilişki kurulabiliyordu. Neden kadınlar tek eșliydi ancak gerek Peygberimizin gerek Hz. Ali'nin birçok eşi ve cariyeleri olmuştu. Aynı anda birden fazla eşi olduğunda, eşleri huzursuz olmuyor muydu? Kadınla erkek Allah katına eşittir yalnız neden erkeklere birden fazla kadınla ve cariyelerle birlikte olma imkani verilmişken kadınlara bu hak verilmedi? Ben eşimin bir başkasını düşündüğünü dahi bilsem geceleri uyuyamam.
Neden erkeğe verilen birçok hak kadınlara verilmedi, kadınlar namussuzluk yaptığı zaman dövün ayeti var peki erkekler yaptığı zaman ne olmalı?
Ben dinimi çok seviyorum, bu dine gönülden iman ettiğimi hissediyorum, günahlarımız çok Rabbim Afüv ismiyle bağışlasın inşallah. Ancak bu konu kalbimde bi leke gibi. Bir kadın olarak bu konuda tatmin olmak istiyorum. Allah rızası için konuyu bilen biri beni sebep ve sonuçları ile aydınlatabilir mi?
Maalsef bunlar benimde aklıma takılan şeyler ...Şeytan bize hep bu taraftan yaklasiyo ...Çok sorguluyorum bunu ...Hatta isyan etmeye başladım ...Keşke erkek olsaydım ...Rabbim imanimizi muhafaza etsin ...
@@zeynepzeynep5437 fiziki ve biyolojik yapıyla ilgili çoğu
ALLAH in selamı uzerine olsun bacım, kadınları dövün deki kasıt tekme tokat dalın anlami taşımıyor,( sert dille uyarı, ikaz vs )anlami taşır.İslam kesinlikle kadınlara iyi davranmayı emrediyor.
Cariye konusuna gelince ; köle ve cariyeleri bir nevi yetiştirme yurdundan alınan sahipsiz cocuklar gibi düşün veyahut kimsesiz bakıma muhtaç tek kalmış kişileri düşün. Bu kişilere iyi niyetle yaklaşıp doyurmak İslami anlatmak , bakıma.muhtaclara bakmaktır. Eger erkek köle kendi başına hayatını kuracak düzeyde ise onu evlendirip Azad edebilirsin. Kadına gelince eğer o kadının gönlü başka bir köleye yada hur erkeğe kaydı ise ve bu gönül işi karşılıklı ise evlendirin diyor. Elinin altında olan cariye ye kesinlikle haram yollarla yaklaşmayı emretmiyor. Rızası var ise nikah kiyarak eşin yapabilirsin. Savaşta esir düşmüş sahipsiz kalmış kadın erkekler de bu şekilde. Ayrıca cariyenizi gaflette olan sapki. Düşüncedee evlendirin demiyor.temiz köleyi temiz cariye ile evlendirin diyor. Burda ki amaç kimsesiz kadina ve erkeğe sahip çıkmaktır. Ona.deger vermektir yanlizlastirmamaktir.topluma.
kazandırmaktır. Eger öyle olmasaydı Bilal habeşi gibiler olmazdı. İslama birçok hizmeti olan cariyelikten gelen bircok kadın bilginler var. cariyeler efendilerinin onlara.menfaatkar degilde ALLAH rızası için sahip çıktıklarına.sahit olduktan guvendikten sonra çoğunluğu efendisiyle evlenmiştir zaten.
Erkeğe çok evlilik hakkı vermesinin sebebi üremenin soyun devam.etmesinden dolayıdır. Kadın 4 erkek ile evlenseydi soylar kördüğüm gibi olurdu. Kaldi ki rabbim diyor adaleti sağlayacaksınız 2 3 4 alabilirsiniz. Tek.esliligin daha hayırlı olduğunu söylüyor.
Peygamber 25 yaşından 51 yaşına kadar tek eşli idi , sonrasında hz aise Annemiz ile evlendi .sonrasında zaten yasi bayagi ilerlemisti. Çoklu.evliliklerini ömrünün son yıllarında yapmıştır. peygamber belli bir yaşa.kadar.zaten tek evliydi sonrasında yaptığı evliliklerin bir hükmü bir nedeni var. Doğru kaynaklardan arastirmani öneririm.
Hz.Ali hz Fatma.nin vefatından sonra.evlenmistir tek.evlilik yapmıştır. Hz Fatma annemiz özellikle vasiyet etmiş evlensin diye .
Namussuzluk cinsiyet meselesi değil, kurani kerimde cinsiyet olarak ayırdığı tek konu evliliktir. Onunda sebebi belli zaten. Namussuzluk yapan kadının da erkekginde cezaları aynıdır. gözlerini haramdan sakınmak kadina da.erkege de aynıdır, haram yemek hırsızlık vs vs vs.hersey eşittir.
Ek olarak ; günümüzde ki İslamiyet hadis İslamiyeti , hadislerin gerçek olup olmadığına.bakmadan araştırmadan koşulsuz gerçek kabul edildiği için suan yaşadığımız din tahrip olmuş durumda.
ALLAH in gerçek dini olan İslamiyet hala hz ademin geldigi ilk gün ki tertemiz. Bizler yaşadığımız dini İslam sanıyoruz .sacma hadisler uydurma mealler yuzunden ateistlik çoğaldı dinsizlik arttı . İslamda bolunmeler oluştu mezhepler , tarikatlara vs. Bölündü.
Buhari ye verdiğimiz önemi kurana ver.is olsaydık bu halde olmazdik. Koşulsuz.sartsiz.guvendigimiz buyuk imamların cogu birbirlerine.hakaretler etmiş reddiyeler vermiş ne yazikki bizler bu imamların sözlerine vermiş oldugumuz.degeri kurana veremedik.
Sakın ola bacim aklına yanlış sacma uyduruk fikirler gelmesin, kafirlerin kendilerini bilgin görmeleri seni yanıltmasın. ALLAH KURAN tertemizdir.peygamberi de uyarıcidir . Gerisi bos.
hakkını helal et
Dr altay cem meriçi takip etmenizi tavsiye ederim .ayrica bu konuyla ilgili kitaplar okuya birsiniz .bazen soru bir cumledir ama cevabi bir kitapliktir ve burda kimse bir kitaplik cevap yazamaz .
@@emrahbahceci1812 sen kendini kandır bir kadınla bir erkeğin aynı ortamda bulunmasına bile tahammül edemeyen dinin cariyelerin sayısız olabileceğini ve nikah akdinin gerekli olmadığını söylüyor ama aynı zamanda iki insanın ilişkisini yasaklıyor adına zina koyuyor çok çelişkili...
ALLAH AZZE ve CELLE Sizden ebeden Razı olsun🤲 Canım hocam🌹🌹🌹RABBİM(c.c.) bizlere Senin gibi İSLAMI Bilen Anlayan ve anlatan evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin🤲
🤲💐
Aminn biiznillah
@Mehmet F kardeşim aynen öyle RABBİM(c.c.) bizleri de evlatlarımızıda bunların şerrinden muhafaza eylesin🤲🤲
Simdi bu kisi cariye ile nikahsiz zinayi mesrulastirdi mi mesrulastirmadi mi. Sen bunun cevabini ara.
@@ilkinsan1242 sen git kendi çöplüğünde öt burda işin yok senin burası ilim meclisi sizin gibi zihniyeti bozukların değil
Allah razı olsun sayın hocam
Adam başka bir kadina yapılan tecavüz olayini meşrulaştirdi resmen. siz ne anladınız da allah razi olsun diyorsunuz?
@@oblomovilyailyic bak dalgana lan
@@senemkavramaya7960 tam tahmin ettigjm gibi beyninin yerinde bok var. Konuşmaktan aciz birisinin bu olayi anlamayi birak savunmasi gayet normal.
@@senemkavramaya7960 biraz düşünseniz okursanız her şeyi farkedeceksiniz aslında. Bu kadar korkak olmayın cesurca sorgulayın, ölçün biçin lütfen . Ve kimse kendi yoğurdunuz eşki demez, hoca dinini savunur yani. Baksana adam çiceklendirdi ballanırdı öyle anlattı. İslam alimlerinin dinini değil kendi dini öğren bacım.
@@senemkavramaya7960 müminun/6ya bak aptal cariye ile zina helal
Amerikalı, Omar Suleiman diye bir imam var. Ne zaman dinlesem İslam'ın güzelliklerini, peygamber efendimizin ahlakını, içindeki sonsuz güzellikleri, insanlara verdiği değeri anlatıyor. Allah'ın bize olan sevgisinden, rahmetinden, merhametinden bahsediyor sürekli. Yaptığı konuşmalar, beden dili, üslubu, kibarlığı insanlarda İslamiyete karşı bir ilgi, bir merak, bir sevgi uyandırıyor. Allah'ın bizlere ne kadar büyük nimetler verdiğini yeniden hatırlamamızı sağlıyor. Kendı adıma, imanımın güçlendiğini hissediyorum her dinlediğimde.
Sonra ne zaman açıp bizim hocaları dinlesem hep kin, nefret odaklı konuşmalar. Kendileri cenneti garantilemiş gibi sürekli başkalarını Allah düşmanı ilan etme, onları tekfir etme, dinsizlikle, ahlaksızlıkla suçlama. Her insanın yaşam serüveninin farklı olduğunu, şu an için yanlış yolda olsalar bile Yüce Allah'ın rahmetiyle, merhametiyle, hakikati arayan insanları günü geldiğinde doğru yola iletmeye kadir olduğunu unutmayalım. Tarihte bunun sayısız örneği var. İnsanları bölmeyi, ayrıştırmayı, müslümanlar arasında kini, nefreti körüklemeyi bırakmalıyız artık. Kimin ne kadar takva sahibi olduğunu ancak Allah bilir. Allah'ın adının geçtiği bir mecliste, gözümüzle görüp kulağımızla duymadığımız şeyleri sohbet adı altında dile getirerek, "yükselmek isteyenleri genel yayın yönetmenlerinin yatak odalarına aldılar" gibi bir ifadeyle belli bir meslek grubunda çalışanların tamamını töhmet altında bırakarak İslam'a hizmet etmiş olmuyoruz. Bu dil İslam'ın dili değil, olsa olsa bütün gün ev ev dolaşıp dedikodu yapanların dili olur.
Çünkü diyer hoçalar içlerinde olan dini bizim kiler kuranı anlatıyor.
@@osimi5984 sen önce diyer değil diğer yazmayı öğren de ondan sonra fikir belirt.
@@merihseriz821 Sende fikir özgürlüğüne katılmıyor isen Türkiye de değil de Arabistan da yaşa.
@@osimi5984 sen de ayrı yazılır
Türkiyede ve Arabistanda birleşik yazılır. Daha basit yazım kurallarını bilmeyen bir insanın iki basamaklı IQ puanı ile bir şeyleri idrak etmesi zordur zaten.
Kısmen haklısınız ama öyle zalimler içleri kötülükle dolu olanalr var ki Allah'ın gazabindan bile korkmuyorlar Yani uyarmakta islamin guzelligidir bunu unutmayin çünkü zalime güler yuz bile mazluma zulümdür 😊 Kur'an'ı kerimde sonsuz rahmet ayetleri kadar azap ayetleride vardır haşa rabbim Vedud iken kahhar olamaz mi olur herşey dengede güzeldir kardeşim uckurunu tutamayan kafayi cariye huriyle bozmuslara sevgi çiçek böcek anlatamazsiniz anladınız mi 😊
Allah Cc Razı Olsun cümlemizden
Her halükarda erkeği tatmin ön planda. Diğer dinlerdeki erkeklerin sınırsız cariyeden haberi yok mu😂
Ateist değilim fakat kölelik ve cariyelik bana ters geliyor
th-cam.com/video/rFMNmuao7no/w-d-xo.html
Sana ters geldiyse bitmiştir
Aynen öyle bitmiştir
@@sallagitsin308
Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.
İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.
İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Maksat 114 kölelik yaz izle
sorunun cevabı tam verilmemiş islama göre bir cariye ile isteği dışında zorla ilişkiye girilebilirmi ? bu konuda bir ayet yada hadis varmı? ya cariye sahibi ile birlikte olmak istemzse?
Cariyen olunca sorarsın
Yasak kardeşim cariye istesede nikanlamadan ilişkiye giremezsin Allah ayette böyle demiyor yanlış çeviriyorlar milletinde aklı karışıyor.
Cariye ne demektir ve cariyeler ile cinsel ilişki günah mıdır?
Cevap 2:
Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir.
Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir.
Şu ayetlerde, iki çeşit evlilikten söz edilmektedir: Biri -hür- kadınlar, diğeri cariyelerle olan evlilik:
“Onlar/ Müminler, mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri ile ilişki kurarlar.”(Müminûn, 23/5-6).
“Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin.”(Nisa, 4/3).
Cariyelerle ilgili olan evlilik, ayette: “eliniz altında bulunanlar” şeklinde ifade edilmiştir. Buna “milkü’l-yemin” veya “akdu’l-milk” da denilir.
Kardeş senin aklın olsa şöyle dersin, bir cariye efendisiyle ilişkiye girmek istemese ama efendi zorla ilişkiye girse sence bu tecavüz olmaz mı, tecavüz bir kişinin zinayı istememesi sonucunda zinaya zorlanıyorsa o zinadan çıkar tecavüz olur, tecavüz de haramdır, yani efendi zorla yapamaz
@Alperen Altun Hangi ayet serbest diyor göster bakalım zinadan farkınuda söyle nikahsız ilişkinin.
ALLAH sizden razı olsun hocam başımızdan eksik etmesin
@Dem-û Devran iğrenç diyorum
İnsanların iğrenç amellerinin suçunu Allah’a yükleyenleride Allaha havale ediyorum
@Dem-û Devran islam aleminin çürümüşlüğün allahın suçu değil
@Dem-û Devran islamın modernini bilmem hurafelere inanmam insanım bende işte yaradana inanıyorum sadece ister müslüman de ister agnostik ister deyis ne istersen de sadece benim işte
Doğrum benim doğrum yalnışım benim yalnışım
Ha kafam karışık sanma sakın
@@karakalem4086Allahu Teâlâ böyle bir iman istemiyor, kabul etmiyor ama bilgin olsun
@@Ali-Ali-Ali-Ali Allahın ne istediğini nereden biliyorsun Ali Ali???
İman kalpte olan bir şey arkadaşım dilde değil
İmanlı olmak için illa senden ya da başkasının onayına ihtiyacım yok bilmem anlata bildim mi???
Allah senden razı olsun sevgili hocam.
Rabbim yar ve yardımcın olsun. Dik duruşun bizlere de güç oluyor Allah'ın inayetiyle.
😅🥲
Allah razı olsun hocam
Bacım sen bunlara nasıl Allah razı olsun diyebiliyorsun... bir kötüye bakarak başka bir kötülüğe yol veriyor...
Ayşe arkadasim allah varsa önce size akil fikir versin ne diyim..resmen tecavüz olayini meşrulaştirdi sizde bir kadin olarak buna tepki vermek yerine allah razi olsun diyorsunuz pess yani size.
@@antipas9837
Zorla cinsel ilişkiye girmenin hükmü cariyeye mahsus değildir, hür karısı ile kişinin, o istemediği halde zorla ilişkiye girmesi de aynı hükme tabidir.
Peki, nedir bu hüküm?
Bir kadınla o istemediği halde zorla ilişkiye girmek ona eziyettir, bir çeşit işkencedir. İslam cariyeye de hür kadına da eziyet verme ve işkence etmeyi caiz görmez. İki tarafın da sabır, anlayış, merhamet erdemleriyle davranmaları gerekir.
Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur:
"Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32)
Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur.
Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler:
"Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15)
Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir.
Kur'an'da hür kişilerin sahip oldukları haklara kölelerin de sahip olduğuna ve insanlık onurunu korumak adına kölelerin haklarına yer vermiştir. Bununla beraber köle edinmeyi zorlaştırmış ve kölelerin azad edilmesini Teşvik etmiştir.
Cariye sadece "kadınlığından"
istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.
Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402)
İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.
İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Hanefî mezhebine göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri(birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşlerle birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde de geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Neden cariye için nikah akdi gerekmez? Çünkü; milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahip olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur.(bk. Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi).
- Bu konuda söz sahibi, İslam âlimleri ve fıkıh kaynaklarıdır. Ümmetin asırlarca uyguladığı hükümler bu kaynaklara göre olmuştur.
- İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163).
Kaynak
Sorunlarla islamiyet
@@oblomovilyailyic
Zorla cinsel ilişkiye girmenin hükmü cariyeye mahsus değildir, hür karısı ile kişinin, o istemediği halde zorla ilişkiye girmesi de aynı hükme tabidir.
Peki, nedir bu hüküm?
Bir kadınla o istemediği halde zorla ilişkiye girmek ona eziyettir, bir çeşit işkencedir. İslam cariyeye de hür kadına da eziyet verme ve işkence etmeyi caiz görmez. İki tarafın da sabır, anlayış, merhamet erdemleriyle davranmaları gerekir.
Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur:
"Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32)
Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur.
Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler:
"Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15)
Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir.
Kur'an'da hür kişilerin sahip oldukları haklara kölelerin de sahip olduğuna ve insanlık onurunu korumak adına kölelerin haklarına yer vermiştir. Bununla beraber köle edinmeyi zorlaştırmış ve kölelerin azad edilmesini Teşvik etmiştir.
Cariye sadece "kadınlığından"
istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.
Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402)
İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.
İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Hanefî mezhebine göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri(birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşlerle birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde de geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Neden cariye için nikah akdi gerekmez? Çünkü; milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahip olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur.(bk. Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi).
- Bu konuda söz sahibi, İslam âlimleri ve fıkıh kaynaklarıdır. Ümmetin asırlarca uyguladığı hükümler bu kaynaklara göre olmuştur.
- İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163).
Kaynak
Sorunlarla islamiyet
FURKAN MUSA/
Rahman ve Rahim olan ALLAH’ın adıyla:
1- Bu sahifeler, her şey’den büyük, yüce, ulu, iyilik ve kerem sahibi olan ALLAH’ın izniyle indirilen sahifelerdir.
2- Bu, Kur’an’ın yoluna ulaştıran, haberlerini tasdik edip doğrulayan, insanları O’nun ayetlerine iman etmeye çağıran ve hikmeti öğreten mübarek sahifelerdir.
3- ALLAH’ın şanı, çok yücedir. O, ulu’dur, her şeye hakkıyla kadir’dir.
4- İnananlar müstesna, kalplerinde hastalık bulunanlar, Rabbinin ayetlerinden kuşku içindedir.
NAMAZ/24- Sana verilen bu sahifeler, insanlara gelen yeni bir uyarı’dan başka bir şey değildir. İnsanları tek bir İlah’a kulluk etmeye ve O’ndan başkasına kulluk etmemeye davet etmektedir. Vekil olarak, ALLAH Yeterlidir.
MÜJDE/18. Övgü, dilediğini seçen ve kendisinden gelen kanıtlar ile gönderen, ALLAH’a dır. 19. Bunlar, Kur’an’ı doğrulayan, müjde, uyarı ve bir ışık kaynağı olan hikmetli sahifelerdir. Yol gösterici ve hikmeti öğreticidir. 20. Tek bir İlah olan ve ortağı bulunmayan, tek ALLAH’ın yoluna, O'nun izniyle Kur'an'a ulaştırmaktadır. O, yeryüzünde ve gökyüzünde bir ortağı bulunmayandır.
21. Şüphesiz her kavmin bir uyarıcısı vardır.
22. ALLAH'tan insanlara gelen bir uyarı, rahmet ve bir lütuf'tur.
23. Dileyen inanır, dileyen inkar eder. Herkes yapıp ettiklerinin cezasını çeker.
EMİR/28- İşte bunlar, sana verilen kitabın hikmetli sahifeleridir.
ŞAHİT /23. Bu, inananlara bir müjde ve inkar edenlere de bir uyarıdır. O, her türlü batıl sözden uzaktır, O’nun bildirdiği de buyurduğu da ancak gerçektir.
24. Şahit olarak da ALLAH yeterlidir. O, ne güzel şahittir.
BEYİN/51- Biz, seni bütün insanlara bir uyarıcı ve müjdeci olarak gönderdik. İnsanların bilmediklerini de, senin bilmediklerini de şüphesiz sana Biz vahyettik.
Son vahy/2- O kuluna, hikmet dolu sözleri indirmekle büyük bir lütufta bulunmuştur, lakin insanların çoğu bundan dolayı şükür etmek şöyle dursun, nankörlüklerinde haddi aşmış durumdalar.
3- Sana bu sahifeler, aralarında ihtilaflı konularda hakem olsun ve inanan kimselerin inancını artırsın diye herşeyden haberdar olan Allah tarafından indirilmektedir.
4- Bu yazılı olan sözlere iman edenler o kimselerdir ki, bedenleri ayrı yerlerde olduğu halde gönülleri bir olan ve hayra öncülük eden kimselerdir, bununla beraber onlar yararlı işlerde yarış halinde bulunurlar.
18- Bu sözler, karanlıklar içinde kalmış nice kimselere bir ışık ve rahmettir, birçoğu bunlardan esinlenecek ve gerçeklere ulaşacaklar ve gerçekler onları özgür kılacak
19- Gerçekler senin Rabbindendir, bu ışık dolu sözlere gelenler, yaptıkları iyi işler ortaya çıksın diye gelecekler, ama bunlardan kaçanlar, yaptıkları kötülükler ortaya çıkmasın diye kaçmaktadırlar.
23- Bu sözler, gerçekleri yalanlayanlara değil, önceden kitaplara inanmış olanlara tesir edecetir, onların içinden karşı çıkanlar da olacaktır ama onlarda fazla dayanamayacaklar, eğer gerçekten benim sözlerime inanmış kimseler ise, sonunda baş eğip kabul edecekler.
furkanhikmet.blogspot.com/p/sayfa-2.html?m=1
Altyazılarda problem var manalar yanlış çıkıyor duyma engelli vatandaşlar için sorun olabilir bilginize..
Aynen öyle Arapça olan yerlerde sıkıntı var.
🌹🌹Selamun aleykum arkadaslar. Kuran okumak dinlemek anlamak ve ezber yapmak isterseniz sayfama bir goz atabilirsiniz. Cok faydali olur diye dusunuyorum. Selametle🌹🌹
Altyazı yok, otomatik oluşturulmuş yapay zeka tarafından
Videolarda Arapça olarak altyazı eklememiz yoktur. Ancak Sorun olduğunu düşündüğünüz video başlığını söylerseniz arkadaşlar ilgilenir inŞAllah.
1:52 savaş alanı dediğiniz kendi köyleri olabilir mi?
ئاللاھ رازى بولسۇن ئۇستاز.
Cariyeyi evin hamımı istemiyorsa ne olacak yada siz kardeşiniz anneniz cariye olsun ister misiniz
Bunlar istiyor emin ol
İslamda cariye var gayri müslim olanlar direk tuttuğu yerde yatırıp çakıyor sonra kazığa oturtuyor hangisi daha makbul
Medeniyet beşiği denilen İngilizler eşlerini satıyordu araştır bak
İslam düzen dinidir
Evin hanımı nedir ya nikahlı eş işte şimdiki gibi dil 10 metre değil karışma hakkı yok sistem şimdi bozuk
Allah razı olsun hocam. Ağzınıza sağlık.❤
Alt yazıda büyük hatalar var, kontrol eder misiniz ?
Konu cariyelik meselesi niye geneleve getirip konuyu çarpıtıyorsunuz? Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek
Harika örnek
Cidden çok iyi tanımladınız
Kardeşim o döneme bak kadınlar hep kullanılmak üzere bakılıyor ilişki için bakılıyor o dönemi git sraştır oyüzden o örneği veriyor
@@tunahanokur gasp için, ganimet için cihada git erkekleri öldür, malını gaspet sonra kadınlarını tepe tepe kullanılanmak için namus bekçiliği yap 😂 yürü len arap artığı 😡
msl.cariyeye tecavüz edilmesinin cezasi nedir?
birde mümin köle azat edilme durumu var.
mümin olmayan kölenin sucu nedir.?
bunlar cevaplara muhtac sorular..
Hocam diş fırçalamak orucu bozar mı?
Ya kardeşim. Peygamberimiz zamaninda misvak vardı. Şimdi misvaklami fircaliyirsun? Aromalı bir macunla bu da ister istemez kaçıyor boğazından. Peygamber efendimiz şüpheli işlerden uzak durunuz diyor. Uzak dur kardeşim imsakta ve iftarda istediğin kadar fircala. Yettiniz yıllardır dış fırçalamak oruc bozarmi!!!! İmsakta ye fircala. Zaten azin kirlenmeyecekki iftarda da istediğin kadar fircala.Bu benim kendi gorusum
Hoca cariyelere tecavüz edilebilir dedi????? Başkası tecavüz edeceğine sen alıp tecavüz et dedi
Ve Avrupa örneği çok absürt
Tam olarak en sade şekliyle böyle bu dinin Allah'tan geldiğine inanıyorlar.
Birde kendibi haklı sanıyor
05:08 i iyi dinlersen cariye ile evlen diyor. İftiranın da bir haddi olur
RABBİM BİR DEĞİL BİN KERE RAZI OLSUN İNŞ'ALLAH SİZDEN HOCAM👏👏👏👏👏👏👏👍👍👍🌷🌷🌷
Allah 1 li ğü
Allah razı olsun
Allah Celle Celaluhu razı olsun hocam.
Esselamun aleyküm değerli hocam Allah razı olsun
Ya Es Selamu Aleyküm yada Selamun Aleyküm denir abim
Ve aleyküm selam rahmetullahi barekatüğ
Seni de biri cariye olarak alsın da göreyim teşekürünü
@@mrboesthius1682 aptal bunlar köle bunlar salak bunlar
@@mrboesthius1682 ulan pezevenkler pavyon da dansöz oynatırsınız gelip burda kadın üzerinden edebiyat yapıyorsunuz.
Aynen öyle empati yaparsak anamızı bacımızı cariye olarak düşünürsek doğruya ulaşırız
@Hendese Filozofu aynen senin düşündüğün gibi kardeşim, annen ve bacınla ilgili düşündüklerine saygı duyuyorum. 😂
@Hendese Filozofu
Normal gördüğün bir düşünce olduğu için annen veya bacın işin içine girince saldırmaya başlıyorsun
Öyle işte bu işler aslanım şimdi uza 😂😂
Kuranda onlar sizinle savasmadikca onlarla savaşmayın âyeti var. Ben başkası ile sebepsiz yere savasmiyorum ki bacım cariye olsun.
Ananın bacının cariye olması içiin savaş olmalı o zmanda ölmüş olursun ztn
Kuyruk acın güzel 😆
Benim anlamadığım konu konslar mı genel ev mi ? Soruya cevap verin
Yalnız burada ateistlerin sorusuna cevap vermemiş arkadaş. İsteği dışında nasıl ilişki kurulur diyor? Hem de nikahsız. Kaçamak cevap vermiş, İslam anlayışınız bu mu?
sağcıların neden genelevlere ses çıkarmıyosunuz argümanı aynı solcuların neden ensar vakfındaki çocuklara ses çıkarmıyosun argümanıyla birebir aynı.Tamamen safsata ve karşıdaki kişiyi küçük düşürmeye çalışmak .Nereden biliyoruz ki atesistlerin genelevlere ses çıkarmadığını.
@@demogorgon9300 Feminist dernekler ortadadır. Bu konuya ağırlık vermedikleri de sabittir.
@@mehmed-idarendevi4177 cariyelere tecavüz helal mi hocam ? Rızası dışı ilişki tecavüz demek
@@Geniuschad ya tecavüzü bile normallestirdiniz
@@Geniuschad İsteği olursa sorun değil ki zaten sorun şu kadının kocası kardeşi oğlu ölmüş bide tecavüze uğruyor bu nasıl din olum
Harika söz ya. İslâm nice ideolojiyi gömdü daha nicesini de gömecek
Aman ne harika bunun dinine göre senin şahitliğin tek geçersiz mirastan eksil pay alırsın oy ve seçilme hakkını bile Atatürk verdi Arabistan’da ehliyet yeni geldi kadınlara . Hadislere göre aklınız kıt savaş olur eşiniz babanız ölürse sizi cariye diye seks kölesi olarak kullanabilirler . Taşla öldürürler dinden çıkanın kellesini alırlar
@@AhmetKayaDinle1 sorularını burda cevaplamaya karakter yetmez. bağlantıları tek tek vereyimde bak ya da izle sen bilirsin. 1- kadının sahitligi konusu th-cam.com/video/qJDWTd2nPeE/w-d-xo.html
2- miras konusu www.google.com/amp/s/sorularlaislamiyet.com/mirasta-kadin-neden-farklidir%3famp
3- oy verme durumu www.google.com/amp/s/sorularlaislamiyet.com/seriatta-kadinlarin-ve-ilkokul-ogretmenlerinin-oyu-yarim-oy-mu-sayilir%3famp
4- www.google.com/search?q=islamda+kadinlarin+akli+kit+mi&oq=islamda+kadinlarin+akli+kit+mi&aqs=chrome..69i57.15994j0j4&client=ms-android-om-lge&sourceid=chrome-mobile&ie=UTF-8#
5- cariye meselesi konusu da işine gelmemiş olacak ki altına yorum yaptığın videoyu izleme zahmetine bile girmemişsin. Kalan soruların cevabını da bi arkadaşımız aşağıda zaten cevaplamış tekrardan burda uzun uzadıya yazmaya gerek yok herhalde.
@@nurselayakan1430
Al izle cübbeliye gör peygamberin sidiğini içen seks kölesi yani cariyeci cennete girecekmiş ..
Allah Ege kemiğe bürünmüş hocası Mahmut diye görünmüş bu adamla aynı dindensin
Bunlara göre çalışman fuhuş sebebi erkeğe bapımlı köle halinde yaşa o zaman laikliğim Atatürk’ün getirdiği hakları kullanma ama münafıksunız miras oy olunca laiksiniz:)))
th-cam.com/video/_Jdz6qln_Zs/w-d-xo.html
@@nurselayakan1430 sorularla şirk dini belli ki cevabı okumamışsın bile.. Osmanlı’da halka reaya koyun sürüsü denirdi orada niye kadının oy hakkı yoktu???? Mirasa gelince laik oluyorsunuz ama .. size göre inanmak istemeyen birinin kellesi kesilir o kadar barbarsınız görüyoruz İslam dünyasını. Rezil bok halini. Kadının adı bile yok erkeğe bağımlı köle gibi sürünen dayak yemesini bile helal kıyan dincilere inanıyorsunuz.. taşla insan öldürürsünüz yahudi geleneğindeki...keçi recm aywtini yemiş diyorsunuz koskoca allah ayeti koruyuamamış keçiden size göre :)))) savaş mağduru kadınları seks kölesi cariye adı altında sömürmüşler tarih boyunca kadın olarak aldığın haklar laik haklardır Atatürk sayesindedir İngiliz’e kaçan kulu kölesi olduğunuz padişahların değil cephede savaşan Atatürk... ama siz modern laik Avrupa’da koşullarını kullanıp yonaz ortaçağ rezil pislik Arap ve İslam ülkelerine özeniyorsunuz..
Bunlar Fetullah gibi din tüccari Sünnilicilerdinde mezhep olmaz kuran olur sahabe hadis yazdırmadı peygamer karşı çöktü ama siz 300-400-500 sene sonraki Buhara’dan kalkan gelem adamın hurafelerine iman edip kurana tercih etmişsiniz.. bu yobaz kardeş katili padişahların kulu köpeği adam çok biliyorsa ateiste iftira atmaz çıkar tartışır ..
Edip yüksellle tartışır
Tekrar diyorum yiyorsa tartışsın kaçmazsın peygamberler herkesle tartıştı
@@AhmetKayaDinle1 o kadar çok kindarsiniz ki güzelce cevap vermeye bile tahhammulunuz yok. Fakat ben sana hakaret etmeyeceğim cunku beni yaratan dilimi bozmamı yasaklamıştır. Ayrica bu devirde kimin ne söylediği beni ilgilendirmez ben kitabıma peygamberime bakarım. Yalan hadisleri de insanlara din diye yutturamazsiniz
İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyelerinizden de evliliğe müsait olanları evlendirin. Eğer onlar fakir iseler, Allah onları lutfuyla zengin eder. Çünkü Allah’ın lutf u keremi çok geniştir; O her şeyi hakkiyle bilir. Nûr / 32. Ayet
Ey Peygamber! Artık bundan böyle güzellikleri hoşuna gitse de başka kadınları nikâhlaman ve mevcut hanımları başkalarıyla değiştirmen sana helâl değildir. Ancak sahip olduğun câriyeler müstesnâ. Allah, her şeyi hakkiyle görüp gözetendir. Ahzâb / 52. Ayet
Demek peygamber kadınları önceden değiştiriyordu cariyeler hariçmiş cariyeler başka bir dünyadanmı geldi onlar kadın değilmi
Ama böyle birşey yapmıyordu hayatını okursanız böyle bir bilgi yok zaten o yüzden şöyle diyoruz kuranı anlamak için onu nasıl uygulamış peygamber onun hayatına bakmalıyız. Ayrıca meal asla yeterli bir kaynak değildir çünkü arapça dilini türkçe dili karşılayamaz. Burada anlatılmak istenen çok başkadır bunu tefsir uzmanlarından dinlemek daha mantıklı ben öyle yapıyorum.
@@hzben6102 işinize gelince tefsire başvurmadan meal den hüküm çıkarıyorsunuz işinize gelmeyen ayet oldumu arapça çok zengin bir dil bir harfin bir çok anlamı var tefsire başvurulması gerekir dersiniz burada anlatmak istenen şey çok başkadır derken başka olan ne ayet apaçık ortada
Cariyelerin müstesna olmasının nedeni gelecekte savaş olabilir diyedir. Eğer sınır koyarsa cariyeye savaştaki esir kadınlar yine aynı mantık fuhuşa düşer, öldürülür, düşman bundan güç alarak daha adice yöntemlere başvurur
Dinler:Taha =71-Firavun, “Demek, ben size izin vermeden önce ona (Mûsâ’ya) inandınız ha! Şüphe yok, o size sihiri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi andolsun, sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve mutlaka sizi hurma dallarına asacağım. Hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış, mutlaka göreceksiniz.”
Araf=﴾123﴿ Firavun dedi ki: "Ben size izin vermeden ona iman ettiniz öyle mi? Şüphe yok ki bu, halkını şehirden çıkarmak için orada kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında göreceksiniz!"
Araf=﴾124﴿ "Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım!"
Şuara=﴾49﴿ Firavun dedi ki: "Benin size izin vermemi beklemeden ona iman ediyorsunuz, öyle mi? Anlaşılan o, size sihri öğreten üstadınızmış! Ama şimdi göreceksiniz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım!"
Şimdi de aşağıdaki 👇ayeti inceleyelim.
Herhalde çok esinlenmiş olmalı ki, hem bu aynı sözün 4 ayette yer alıyor hem cezai işlemini aynı tarzda uyguluyor olması ilgi çekicidir. Araf 123-124 olarak iki ayet oluşu ise ayrı bir muamma.
Maide=﴾33﴿ Allah’a ve peygamberine karşı savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası ancak ya öldürülmeleri veya asılmaları yahut el ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu, onların dünyada uğradıkları aşağılayıcı cezadır. Âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır.
Midemi bulandiriyorsunuz hocam yapacağın açıklamaya selam durayım Allah sizden razı gelsin. Ne güzel carpitiyor ne güzel esnetip sündürüyorsunuz bravo hele modern köle deyişiniz son noktayi koydu
İçin ne kadar pislikle dolu ki böyle mükemmel bir hocadan rahatsız oluyorsun
@@mahmuttaylan6475 hahahaha
Sana içinde pislik var demiş çünkü bunlar kendini böyle üstün görüyor hasta
Allah razı olsun kardeşim
Esselamünaleyküm Hocam Allahüteala razı olsun...ihlas ve gayretlerinizi artırsın..
Hocam Allah razı olsun çoğu insanın kafasındaki sorusunu aydınlsttiniz
yani cariyenin sahibi istismar edebilir..
Ben ateist değilim ama hoca efendinin verdiği cevap beni bile tatmin etmedi.
Yaw zaten cariye ile evlenilmesine kimse karşı çıkmıyor ki. İster mümin olsun ister mümin olmasın. Mesele nikahın özgür irade ile olması. Ve asıl mesele nikahsız birliktelik olabilmesi. Nikah olmadan cariyesi ile birlikte olabilmesi aile kurumunu nasıl ayakta tutacak.
O zaman Yahudiler de ahlaklwi oliuro
bir cariye efendisinden gebe kalırsa, doğuracağı çocuğu hürdür, kendisi de -diğer cariyeler şeklinde satılamayacağı veya başkasıyla evlenemeyeceği gibi- efendisinin ölümünden sonra da hür olacaktır.
Sadece savas meydanindaki kadinlar mi esir aliniyor ?Mesela bir yeri feth ettik oradaki kadinlar ne oluyor ?
Evlisin eve bir cari getiriyorsun nikahlı karın ve cariyeler evde takılıyorsun:)
nur süresi 32 ve 33 de
﴾32﴿
İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir.
﴾33﴿
Evlenme imkânı bulamayanlar, Allah lutfundan ihtiyaçlarını giderinceye kadar iffetlerini korusunlar. Bedelini ödeyerek hür olmak isteyen köle ve câriyelerinizin ,kendilerinde hayır görürseniz, tekliflerini kabul edin. Allah’ın size verdiği maldan da onlara verin. Namuslu yaşamak isterlerse, dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için câriyelerinizi fuhuş yapmaya zorlamayın. Kim onları zorlarsa, bilsinler ki böyle zorlanmalarından sonra onlara Allah rahmet ve mağfiretiyle muamele edecektir. Bilinsin ki Allah onların zorlamaları sebebiyle bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
Cinsel hayatın sadece evliliğe bağlı olduğu geçiyor. Ve aynı zamanda nisa 25 te de bu durum geciyor
﴾25﴿
İçinizden mümin ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye kızlarınızdan alabilir. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayın, mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Birde veda hutbesinden bir bölümde şudur ki :
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allahü teâlâdan korkmanızı vasiyet ederim. Siz, kadınları, Allahü teâlânın emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allahü teâlâ adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız; onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; onların, yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları bundan sakındırmanıza izin vermiştir
Hocam cariye kadın alıp satılabilirmi.
Söylenen şudur; hür kadınlarla evlenmek için onların bu işe rızalarıyla "evet” demeleri gerekir. (Kadının velisi hususundaki farklı mezhep görüşlerinin detaylarını burada söz konusu etmiyoruz). Halbuki cariyenin nikahı, onun ganimet veya satın alma yoluyla temlik edilmesidir. Onun bu konuda izni ve rızası talep edilmez. Çünkü, o -söz gelimi- bir ganimet malı olarak sahibinin meşru payına düşmüştür. Ayrıca iznine ihtiyaç yoktur.
- Cinsi ilişkiye girmek konusunda, erkeğin kendi eşinden de izin alması, onun rızasını alması gerekmez. Yani, şayet onun rızası dışında böyle bir ilişkiye girerse bu zina sayılmaz. Fakat bu hukukî bir prosedürdür. Rıza konusu, burada daha çok insanların karşılıklı sevgi ve saygı esasına dayalı olan bir konudur. Elbette hem eşlerde hem de cariyelerde aranmalıdır. Nitekim Efendimiz (a.s.m) bu konuda özetle şöyle buyurmuştur:
“Biriniz hanımıyla veya cariyesiyle ilişkiye gireceği zaman, onu tahrik edecek ön mukaddimeler yapsın. Bir hayvan gibi bir anda -sırf kendi duygularını tatmin etmek için- hareket etmesin.”(el-Irakî, Tahricu ahadisi’l-İhya -ihya ile birlikte- 2/52).
Bu hadiste, kadının veya cariyenin rızasının ötesinde, onun duygularına da riayet edilmesinin altı çizilmiştir.
- Şunu unutmayalım ki, bu gibi konular -İslam’da olsun, başka sistemlerde olsun- yasa ile düzenlenmez. Bunlar insanların akıllarına, vicdanlarına, ferasetlerine, insanlıklarına bırakılır.
Zorla cinsel ilişkiye girmenin hükmü cariyeye mahsus değildir, hür karısı ile kişinin, o istemediği halde zorla ilişkiye girmesi de aynı hükme tabidir.
Peki, nedir bu hüküm?
Bir kadınla o istemediği halde zorla ilişkiye girmek ona eziyettir, bir çeşit işkencedir. İslam cariyeye de hür kadına da eziyet verme ve işkence etmeyi caiz görmez. İki tarafın da sabır, anlayış, merhamet erdemleriyle davranmaları gerekir.
Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur:
"Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32)
Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur.
Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler:
"Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15)
Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir.
Kur'an'da hür kişilerin sahip oldukları haklara kölelerin de sahip olduğuna ve insanlık onurunu korumak adına kölelerin haklarına yer vermiştir. Bununla beraber köle edinmeyi zorlaştırmış ve kölelerin azad edilmesini Teşvik etmiştir.
Cariye sadece "kadınlığından"
istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.
Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402)
İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.
İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Hanefî mezhebine göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri(birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşlerle birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde de geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Neden cariye için nikah akdi gerekmez? Çünkü; milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahip olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur.(bk. Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi).
- Bu konuda söz sahibi, İslam âlimleri ve fıkıh kaynaklarıdır. Ümmetin asırlarca uyguladığı hükümler bu kaynaklara göre olmuştur.
- İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163).
Kaynak
Sorunlarla islamiyet
Ne güzel ne mantıklı açıklıyor hocamız maşallah
Hocam hep ateistlere kızmışsınız da biz Müslümanlarda merak ediyoruz bu konuları ve kadın olarak cariyelik konusu hoşuma gitmiyor hangi evin hanımı cariyeyi kabul eder ayrıca evin hanımj varken niye o cariyeyi yatağa alsın adam hadi diyelim bekar adam evlensin o zaman o cariyeyle
Savaş esiri olarak sahip olduklarınız hariç evli kadınlar size haram kılındı demekki saval esiri plan kadınları istedikleri gibi pazarlayabilirler hoca cevap vermedi soruya tanrı düşüncesi ile insan düşüncesini karşılaştırdı insan böyle yapıyor tanrı onun farklı bir versiyonunu yapıyor dedi sadece ama yine bunlar sıkışınca Tanrının vermiş olduğu akılla tanrı gibi düşünemezsin diyor kuran köleliği kaldırmamıştır bilhassa resmi olmayan köleliği resmileştirmiştir kadın bulamazsanız CariyeLERinizle yetinin ayetinden savaş esiri kadınlar size helaldir ayetine kadar neler neler var şimdi işidin Suriye'de Irak'ta köle kadın pazarlarını neden kurduğunu daha iyi anlıyoruz Allah'ın emrine nşye karşı gelmişler savaştılar ve savaştıkları bölgelerdeki kadınlar Dini bakımdan onların kölesidir ister satar ister öldürür. laik ülkede laik gibi düşünüp dinin doğru olduğunu savunan dindarlar şu dünyadaki en acıncak kişilerdir adım gibi eminim ezabı ve Kuran-ı sadece Türkçe yapın Arapçayı yasaklayın dindar diye kimse kalmaz arapça kimse bilmediği için anlamıyor doğal olarak !
Nikah dışı cinsel ilişkinin haram oluşu kati naas ile sabit iken cariyeler ile cinsel hayat yaşamak bu mutlak haramı nasıl deliyor ve altını boşaltıyor kati haram zanni delil ile düşermi ey akıl sahipleri ibret alın selam ve dua ile
Süper cevap.3 yıl geçmiş ama imzamı atarım bu cevaba.sanki sahabe veya padişah cariye ile yatınca doğru gibi anlatılıyor
Bir de "erkeklerin savaşı yüzünden biz kadınların böyle bir muameleye maruz bırakılması adil mıdır?" Diye soru soran bir kadına ne cevap verebiliriz hocam? Soruya cevap vermek yerine kadınları sömüren guruhlarla alakalı örnekler veriyorsunuz.
Allah razı olsun hocam sizden...çok güzel açıklık getirmissiniz... İslam'ı Peygamberizin sünnetini aşağılayanlarin yaşantısınin belhüm ezall olduğunu biliyoruz
Cariye ya da degil, evli olsun ya da olmasın bir hanıma cinsel istismar cinsel istismardır.
Ölümden beter olan bu zulme maruz kalan evli bayanların hayatı zehir olur da bekarların hayatı zehir olmaz olur mu hiç!
Hatta bekar olanlar bu gamı daha derinden hisseder, hayatları daha da çok kararsa gerek emin olun.
Tarih boyunca ve gunumuzde gayrimüslim askerler içinden hanimlara böyle namussuzluk yapanlar olmuş maalesef.
Bizim askerimizde hanımlara bu zulmü yaparsa ya da geçmişte yapmışsa, bizimkilerin düşman askerinden farkları ne o zaman!
Hadi onlar gayrimüslim askeri diyelim ama bu zulmü Müslümanım diyen bir askerin yapması daha can yakıcı gelmez mi insana!
Zira müslüman kendisinden emin olunan kişi demektir.
Muslumanların cariyelerine eş gibi muamele ediyor olmaları da bu durumu zulümlukten çıkarmasa gerek.
Zira hiç bir kadın düşmanı ile yada mal gibi satın alındığı kişi ile birliktelik yaşamak istemez buna rıza göstermez.
Zaten bu bencil zalim efendilerin de garibim cariyelerin rızalarını gozetmek gibi bir dertleri de olmamış bildiğim kadarı ile.(Rabbim hepsinden hesabını sorsun İnşaallah)
Esirlerin erkek olanlarına köle, kadın olanlarına ise cariye deniliyor diye biliyorum.
Efendilerince cinsel istismar durumu cariyelere reva görülürken, köleler bu zulme maruz bırakılmamışlar.
Bırakılmasınlar elbette ama sadece köleler değil onlardan daha aciz olan cariyeler de maruz bırakılmamalıydı.
Emin olun bir hanım bu zulme maruz kalmaktansa köle gibi ağır işlerde çalıştirilmayi nimet bilirdi kendine.
Erkek esirlerin namusu güzel dinimizce muhafaza altına alınırken, erkekten daha mahrem ve daha naif olan kadın esirlerin namusunun çiğnenmesine ruhsat verilebilir mi hiç güzel dinimizce!
@@uunal6623 maalesef onu da resul adına sahih denen gadislerle tahrip ettiler, burrun bunu resulUllah söylermi, hemde sahih hadis
-----savaşta edindiğiniz kadınları köle olarak satmadan önce dışarı boşalmamak şartı ile ilişkiye girebilirsiniz
(zorla ve nikahsız olarak)
buhari nikah 96,büyü,109,ırk 13,megazi 32,kader 4,tevhid 18,
müslim nikah 125,
ebu davut nikah 49
tırmızi nikah 40,
nesai, nikah 55
milletin yüzüne baka baka yalan söylüyor, gerçeği gizliyor....yazıklar olsun....
hocam 7.44 dakika konuştun cevap alamdık cariyeye nikah kıymadan cinsel ilişki oluyor mu evet mi hayır mı....
Bu ayeti ateistler mi yazdı?
Nisâ Suresi - 25 . Ayet Tefsiri
Ayet
• وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ مِنْكُمْ طَوْلاً اَنْ يَنْكِـحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ مِنْ فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِؕ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِاٖيمَانِكُمْؕ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍۚ فَانْكِحُوهُنَّ بِاِذْنِ اَهْلِهِنَّ وَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا مُتَّخِذَاتِ اَخْدَانٍۚ فَاِذَٓا اُحْصِنَّ فَاِنْ اَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِؕ ذٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْؕ وَاَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْؕ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌࣖ
﴿٢٥﴾
Meal (Kur'an Yolu)
﴾25﴿
İçinizden mümin ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye kızlarınızdan alabilir. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayın, mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Gerçekten olayı getirip pavyonla genel evle kiyasladin ya seni düşünmeye davet ediyorum
Bey efendi pavyon ve genelevlerinde cinsellik var. Cariyeliktede cinsellik var. Bir kadının hangi durumda olması daha kötü diye misal veriyor.
Hocamızı devamlı tavsiye ediyorum. Çevremi dinlemesini sağlıyorum. Allah razı olsun.
Maşallah sübhanallah ❤️🌹
Sorunun cevabı nerede tam olarak. Dinledim bulamadım.
ALLAHİM RAZI OLSUN HOCAM SIZDEN
Abi çok açıklayıcı ve tatmin edici oldu benim için. Beni de açıkçası çok düşündürüyordu bu mesele, ancak kafamdaki şüphelerin gittiğini söyleyebilirim
ALLAH Celle Celaluhu Razı Olsun Hocam
Allah afettsin ama biz genel eve onay veriyor değiliz ama yanni bir kadınla nikahın yoksa haram olmuyor mu iyi sevgililik haram ilişkiyi kast etmiyorum sadece el ele tutuşmak haram yada şöyle Bi şey söyleyeyim bir savaşta esir düşen bir erkeği bir dul kadın veya değil evine alsa cinsel ilişkiye girse haramdır demi mantığım almıyor (elhamdülillah Müslümanim)
dayı sen ne anlatıyorsun saklfkasfhkhksafhkkasfkjafs
Maşallah herşeye de kılıf uydurabiliyorlar.
İhsan hoca tabiki ilmi donanımı ile insanlara ışık tutuyor, sagolsun. Fakat dini bir konuya izahat getirirken onu savunmak için gayri Müslüman, yahut gunahkarlarin yaptığı yanlışları üzerinden kıyas ederken onu savunma metodunu çok yanlış buluyorum. İslam'a yüzümüzü kizartacak birsey yoktur. Bunu savunmak için zati itibariyle yanlış olanla dinde var olan bir gerçeklik birbirine kıyas edilmemeli. Çünkü o zaten çirkin bir iştir. Diğeri ise İslam'a vardır gerçekliktir. Bir çok hoca bu metodu kullanıyor kendi açımdan üzücü buluyorum. Yine de bilgilendirme gayreti icin hocamızdan Allah razı olsun.
Hocam benim burda yakalayamadığım bir şey var .Bir erkek savaşta aldığı dul bir kadını evinde rızası dışında ilişkiye girebilir mi ? Biz buna tecavüz diyoruz buna müsade verilmiş midir ? Bati hayranı olarak değil bir müslüman olarak soruyorum çünkü kafamın içinde sorunlar var bu konu ile ilgili .
Cübbeli Ahmet köle ve câriye
th-cam.com/video/T69FeeLEwTg/w-d-xo.html
Gerçek İslamı öğrenen kadının reaksiyonu 😀
th-cam.com/video/BHMwsGMqX9o/w-d-xo.html
Bende bunu sorguluyorum
1 buhari alın nikah kitabına gidin tüm hadisleri okuyun sonra bide herhangi bi fıkıh kitabı alin ordanda nikah,cihad gibi kavramlari bulun okuyun sonra buraya gelin ne yazıyor bana söyleyin ben söyleyince yalancılıkla itham ediliyorum.
Usta cariye ile nikahsız ilişki açık olarak yasak. Muhammed suresi 4. ayeti savaş esirlerini serbest bırakın diyor.
@@yunusemreer2867 Mearic 29 -30 ne olacak? Nisa 24 ne olacak
Hocam maşallah döktürdünüz biiznillah...hayran oldum...bin maşallah. ..
Cariye ya da degil, evli olsun ya da olmasın bir hanıma cinsel istismar cinsel istismardır.
Ölümden beter olan bu zulme maruz kalan evli bayanların hayatı zehir olur da bekarların hayatı zehir olmaz olur mu hiç!
Hatta bekar olanlar bu gamı daha derinden hisseder, hayatları daha da çok kararsa gerek emin olun.
Tarih boyunca ve gunumuzde gayrimüslim askerler içinden hanimlara böyle namussuzluk yapanlar olmuş maalesef.
Bizim askerimizde hanımlara bu zulmü yaparsa ya da geçmişte yapmışsa, bizimkilerin düşman askerinden farkları ne o zaman!
Hadi onlar gayrimüslim askeri diyelim ama bu zulmü Müslümanım diyen bir askerin yapması daha can yakıcı gelmez mi insana!
Zira müslüman kendisinden emin olunan kişi demektir.
Muslumanların cariyelerine eş gibi muamele ediyor olmaları da bu durumu zulümlukten çıkarmasa gerek.
Zira hiç bir kadın düşmanı ile yada mal gibi satın alındığı kişi ile birliktelik yaşamak istemez buna rıza göstermez.
Zaten bu bencil zalim efendilerin de garibim cariyelerin rızalarını gozetmek gibi bir dertleri de olmamış bildiğim kadarı ile.(Rabbim hepsinden hesabını sorsun İnşaallah)
Esirlerin erkek olanlarına köle, kadın olanlarına ise cariye deniliyor diye biliyorum.
Efendilerince cinsel istismar durumu cariyelere reva görülürken, köleler bu zulme maruz bırakılmamışlar.
Bırakılmasınlar elbette ama sadece köleler değil onlardan daha aciz olan cariyeler de maruz bırakılmamalıydı.
Emin olun bir hanım bu zulme maruz kalmaktansa köle gibi ağır işlerde çalıştirilmayi nimet bilirdi kendine.
Erkek esirlerin namusu güzel dinimizce muhafaza altına alınırken, erkekten daha mahrem ve daha naif olan kadın esirlerin namusunun çiğnenmesine ruhsat verilebilir mi hiç güzel dinimizce!
Hâla Böyle hocaların olması cok güzel ALLAH râzı olsun
@@Kevork_Daftyan komik mi
@@Kevork_Daftyan sen onu öbür tarfta de tamam mı alfa
İşine geldiği gibi yani
Hoca soruya cevap veremedi ya nasil u dönüşü yapiyor arkadas sana cariyeler konusunda karsi cikiyorlar diyor hoca efendi yaratilisa geçiyor yani burada diyor ki hoca savas esnasında alinan cariyeler savas ganimeti olarak alinirdi sonra savasanlar istediği gibi iliskiye girerler diyor .
Beyler beyler rahatımız kaçmasın çarkımız dönsün diye anlattığınız yalan yanlış şeylerden dolayı gençler koşa koşa ateizme deizme gidiyor hiç mi vicdanınız yok hiç mi korkunuz yok...
Yalan yanlış şeyler nedir hoca gayet akli ve nakli doğru bilgi verdi
@@Anticubbeli Tum izahatlere ragmen,
sorgulamadan hala akli ve nakli diyebiliyorsaniz ne diyeyim size! Rabbime Havale Ederim.
@@Anticubbeli bu açıklamayı bir yahudi din adamı, hristiyan din adamı da yapsa aynı şeyi söyleyebilir miydiniz?
@@cisemdemir1507 İslamda cariye ve köle almak varmi ?
Allah'a kul ve köle olmanın dışında, her insan hür olarak yaratılmıştır. Hürriyet, insanın vazgeçilmez bir hakkı, ayrılmaz bir hususiyetidir. Bununla beraber, insanın, insan olma itibariyle haysiyet ve şerefinden gelen bir hürriyet hakkı, hemen hemen tarihin bütün devirlerinde elinden alınmıştır. Çeşitli harp ve baskınlar neticesinde insanlar hürriyetlerinden mahrum edilmiş, bir mal gibi alınıp satılır hale getirilmiştir. Bilhassa Roma hukuku ve Yunan felsefesi, köleliği zarurî bir ihtiyaç haline getirmiş, insanları bir eşya gibi pazara dökmüştür.
Diğer taraftan her millet, düşmanının kuvvetini azaltmak, nüfusunu eksiltmek ve kendi kuvvetini artırmak için esirlik müessesesini yaşatmayı zaruret hâlinde görmüştür.
İslâmiyet'ten önce Araplar arasında da kölelik bütün şiddet ve dehşetiyle devam ediyordu. Kabileler arasındaki çarpışmalar ve yağmalamalar aralıksız olarak sürüyordu. Düşman taraftan esir olarak alınan kadın, erkek ve çocuklar kölelileştiriliyordu. Cahiliye Araplannın nazarında kölelik hayvanlıktan aşağı telâkki ediliyordu. Bunun için onları insanlık dışı işlerde çalıştırıyorlar, her türlü zulüm ve işkenceyi reva görüyorlardı. Bazan onları aç susuz bırakarak ölüme terk ediyorlar, bazan de öldürüyorlardı. Kadınları cariye olarak kullanıyorlardı. Öyle ki âdeta cariyelik teşvik edilen bir şey haline gelmişti. Sırf bunun için başka kavimlere baskınlar düzenliyorlar, erkekleri öldürerek kadınlarını esir alıyorlardı.
İşte İslâmiyet böyle bir zamanda zuhur etti. O devirde insanlığın yarası olan böyle bir meseleyi tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmadığı gibi, o zamanki durum zaten buna müsait de değildi. Esaret müessesesinin kaldırılması henüz yeni kurulmakta olan İslâm devleti için birtakım güçlükler getirebilirdi. Şöyle ki:
Her hususta olduğu gibi dinimizin cihad anlayışı diğer milletlerin savaş anlayışından farklıdır. Dinimizin cihaddan gayesi, zulmetmek, kan dökmek, kuru kuruya beldeler fethetmek değil, Cenab-ı Hakk'ın ismini duyurmak, İslama yöneltilen hücumları önlemek, insanlara dünya ve âhiret saadeti temin etmektir. Bu sebeple düşman da olsa savaşa fiilen iştirak etmedikçe, kadınları, çocukları ve ihtiyarları öldürmek Peygamberimiz (asm) tarafından yasaklanmıştır.1 Fakat bunları serbest bırakmanın İslâm devleti için bir tehlike olacağı da ortadadır. Çünkü birkaç yıl sonra nüfusları yeniden artacağından, Müslümanlar için bir tehlike teşkil etmeleri mümkündür. Bu durumda bunların esir alınması artık bir zaruret hâline gelmişti.
Diğer taraftan, karşı taraf, Müslümanları esir etmekten geri durmuyordu. Dengenin temin edilmesi için Müslümanların da onlardan esir almaları gerekiyordu. Böylece hem denge temin ediliyor, hem de karşı taraf kuvvetten düşürülüyordu. Ayrıca alınan esirlerle Müslüman esirler takas yapılarak, Müslümanlar esaretten kurtarılmış oluyordu. Yine esirler fidye karşılığı serbest bırakılmakla İslâmiyet'in yayılması için maddî destek temin ediliyordu.
Görüldüğü gibi, köleliği ve cariyeliği ilk defa İslâmiyet icat etmemiştir. Birtakım zaruretler sebebiyle her ne kadar ortadan kaldırmamışsa da, onu tamamen hürriyete yol açabilecek şekilde ıslâh etmiştir.
Tarihin her devrinde insanlık dışı işlerde kullanılan zulüm ve işkencenin her türlüsü reva görülen köleler, ancak İslâmiyet sayesinde rahat bir nefes alabilmişlerdir. Dinimiz kölelik müessesesini vahşi ve iptidaî suretten çıkarıp, insanî bir hayata kavuşturmuştur. Köleye birçok hak verilmiş ve bunlar devletin himayesi altına alınmıştır.
Hadis ve fıkıh kitaplarımızda "Itk" yani "köle azadı" başlığı altında bu hakların izah edildiği bir bölüm mevcuttur.
Dinimizde, hürriyet nimetinden mahrum kalanlara karşı büyük bir şefkat ve himaye gösterilmiş, hürriyetlerini kaybetmiş insanların tekrar hürriyetlerine kavuşabilmeleri için bazı hükümler getirilmiştir. Meselâ mü'minin bir hata ve kusuru sonunda, günahını affettirebilmek için kefaret ödemesi gerekmektedir. Ramazan orucunu bozan, yanlışlıkla adam öldüren, yeminini bozan kimseler, bu hatalarının affı için kefaret öderler. İşte bu kefaretlerin başında köle ve cariye azat etmek ilk sırayı almaktadır. Bu hususta birçok âyet-i kerime mevcuttur.
Savaşı müteakip hürriyetini kaybeden köle ve cariyeler, her ne kadar farklı statüye tâbi iseler de yine de birer insandırlar. Bunun için dinimizde köle ve cariyeyi hürriyetine kavuşturmak en büyük hayırlar arasında zikredilmiş, bir ibadet hükmünü taşımıştır. Buna teşvik eden birçok hadis-i şerif mevcuttur. Bu hadislerden birisi şu mealdedir:
"Bir kimse, erkek veya kadın mü'min bir köle azat ederse, Allah o kölenin her âzası karşılığında bir azasını cehennemden azat eder."2
Köle azadını teşvik eden bir diğer esas da "mukâteb"liktir. Bu da, efendisi tarafından bir kıymet takdir olunarak, kölenin bu parayı kazanıp ödemesi yoluyla azat olmasıdır. Cenab-ı Hak mü'minleri buna teşvik etmiş ve bu hususta şöyle buyurmuştur:
"Kölelerinizden mukâtebe olmak isteyenleri de eğer kendilerinde bir hayır biliyorsanız, hemen kitabete bağlayın ve onlara Allah'ın size verdiği maldan verin, size olan borçlarından düşürün."3
Ayrıca böyle bir kölenin hürriyetine kavuşması için Müslümanların verecekleri en sevaplı sadakaların böyle bir köleye verilen sadaka olduğu belirtilmiştir.
Diğer taraftan dinimiz, köle ile efendisi arasında eşit hayat ve geçim şartını da getirmiştir. Köle olan kişinin ailenin bir ferdi olarak görülmesi, efendi ile kölenin aynı sofrada yemek yemesi tavsiye edilmiştir. Dinimize göre; efendi, kölesine yediğinden yedirmeli, giydiğinden giydirmelidir. Efendi, kölesine eziyette bulunmamalıdır.4
Köleler hakkında bir diğer husus da; efendinin, kölesinin izzet-i nefsini rencide edecek şekilde çağırmasının uygun olmadığıdır. Efendinin, kölesini, "kölem, cariyem" şeklinde değil; "oğlum, kızım" şeklinde çağırması tavsiye edilmiştir.5
Selam insAllah guzel Kardesh bir sey soleyecegim ve burada kalsin cunki olacaq.Gelecekde Bunun gibu seyler bos Islam adiyla insanlari kandiranlar hepsi kaldirilacak Yuce Rabb tarafnda cok yakin zamanda.Bu cumlemi unutma ve ben ve bir sira kardeshler de hepsini ortadan kaldiracagiz
Hocam Cariyeye nikah gerekiyormu? Cariye nikahı var mı?
Yoksa savaşta ortada kalan kadını onu evine alıp onunla beraberlik yasayabilimiyiz? Kafam karıştı cevabınızı bekliyorum
Aile ve çocuk edinme maksadıyla evine alirsam
nur süresi 32 ve 33 de
﴾32﴿
İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir.
﴾33﴿
Evlenme imkânı bulamayanlar, Allah lutfundan ihtiyaçlarını giderinceye kadar iffetlerini korusunlar. Bedelini ödeyerek hür olmak isteyen köle ve câriyelerinizin ,kendilerinde hayır görürseniz, tekliflerini kabul edin. Allah’ın size verdiği maldan da onlara verin. Namuslu yaşamak isterlerse, dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için câriyelerinizi fuhuş yapmaya zorlamayın. Kim onları zorlarsa, bilsinler ki böyle zorlanmalarından sonra onlara Allah rahmet ve mağfiretiyle muamele edecektir. Bilinsin ki Allah onların zorlamaları sebebiyle bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
Cinsel hayatın sadece evliliğe bağlı olduğu geçiyor. Ve aynı zamanda nisa 25 te de bu durum geciyor
﴾25﴿
İçinizden mümin ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye kızlarınızdan alabilir. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayın, mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Birde veda hutbesinden bir bölümde şudur ki :
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allahü teâlâdan korkmanızı vasiyet ederim. Siz, kadınları, Allahü teâlânın emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allahü teâlâ adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız; onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; onların, yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları bundan sakındırmanıza izin vermiştir
Buraya bir yazardan bu konu ile ilgili alıntı koyuyorum.
""bu milletin tahsille gelen cehaleti gerçekten beni öldürüyor. adam gelip de "okullarda bize öğretmediler, cariyenin adını koymak lazım, o da seks kölesidir." diyor. bu adam acaba hayatında "seks kölesi" görmüş mü? nasıl bir şey şu "seks kölesi" haberi var mı, elbette ki yok. ama tutup da insanlık tarihi kadar eski olan hukukî bir müessese ile bunları bir tutuyor. bunu söylemesinin nedeni de bildiği yarım yamalak şeyler. günümüzde türkiye'deki gâvurlar kadar aklı da bilgisi de yarım bir başka taifeye daha dünya üzerinde rasgelmek imkânsızdır. bunlar meselâ sözde köle hakları için iç savaş çıkan abd'deki düzenlemelere göre çoğu işletme sahibinin köle sahibi olamadıkları için (çünkü belirli bir maddî eşik aranıyordu) bunları ücretli işçi yapıp sömürebilmek maksadıyla köleliğin lağvedilmesini desteklediğini de, ingiltere'nin köleliği yasaklamasındaki tek maksadın da hollanda ve ispanya gibi tarıma bağlı, dolayısıyla ucuza köle istihdam ederek ekonomik olarak büyüyen ülkelerin ekonomisini zayıflatmak olduğunu da bilmezler. bunlara göre birileri otururken "ulan cariye... bunlar seks kölesi. çok yanlış!" deyip aydınlanarak köleliği kaldırmıştır. hayata bu kadar sebep sonuç ilişkisi ve bilimden bağımsız olarak -"nahif" diyelim - bakan insanların ülkesinden bir bok olmaması çok normal değil mi? esasında cariye, kadın köle demektir. bu kadar. ne seks kölesidir, ne de başka bir şey kölesidir. sadece köledir. bu köleyi bin türlü işte istihdam etmek mümkündür.
bu insanların yanlış bilgisi, yarım yamalak islâm hukuku bilmekten geliyor. kadın kölenin sahibi ile kadının karı koca ilişkisi kurması için ayrıca bir nikaha ihtiyaç duymadığı, meşhur bir bilgidir. bunun nedeni ise teorik olarak basittir: mülkiyet ilişkisi, evlilik akdinden daha güçlü bir bağdır. yani evlilik, bir anlaşmadır; iki taraflı olarak akdedilir. mülkiyet ilişkisi ise tek taraflıdır ve dolayısıyla evlilik bağını da içerir. bu sebeple taraflar arasında ayrı bir nikah akdine ihtiyaç duyulmaz, bu gayet mantıkî bir sonuçtur.
işin ilginci, bizim eşekler teorik, formel hukuk bilgisine bakıp da "din, kadınlara tecavüzü meşru görüyor" der. din, hiçbir zaman hiçbir yerde hiç kimseye tecavüzü meşru, câiz ya da muteber görmez. dinî hukuk yalnızca adamın, kadın kölesiyle karı koca hayatı yaşamasının mümkün olduğunu, böyle bir hakkın var olduğunu söyler. bu hakkın kullanılması sırasında kadına zulmedilmesinin câiz olduğunu, bunu yapanların ahirette sorumlu olmayacağını filan söylemez. formel hukuk, dünyaya dair işleri teorik olarak tertip eder. meselâ şer'î hukukta da modern hukukta da yükümlülüklerini yerine getirmekte acz ve zaaf gösteren kiracı evden tahliye edilebilir, ev sahibinin buna hakkı vardır. belli bir gayeye matuf olarak kurgulanmış bu formel hukuk kuralına bakıp "kiralar bir ay geriden geliyor diye 4 çocuklu bir aileyi, kirayı beş katına çıkarıp yeni bir kiracı bulmak için kışın ortasında, karda soğukta dışarı atacağım, böyle bir hakkım var, dolayısıyla günah filan olamaz" diyen ev sahibi ne kadar doğru söylüyorsa bu ahmakça propagandayı yapanlar da o kadar doğru söylüyor. evet, hukuk senin hakkını korumak için böyle bir kural ihdas etmiş. hakkını kötüye kullan diye değil.
bu sebeple hakikatte, allah'tan korkan her müslüman, kendisiyle karı koca hayatı yaşamak istediği cariyeden rızasını almıştır. bu da genellikle tahakkuk etmiştir. çünkü allahü teâla, bu dini öyle bir kurgulamıştır ki, her yanından satvet ve izzet akar. cariyeler, umumiyetle savaşlarda ele geçirilen kadın ve gayrı müslim esirlerden teşekkül eder. müslümanlar, bu kadınlarla karı koca hayatı yaşadıklarında, bu kadınların ekseriyetle mümin oldukları görülmüştür zira insan, tabiî olarak galibe meyleder. diğer taraftan, cariyelerin efendilerinin gözdesi, yani hanımı olmak istedikleri de bilinen bir şeydir. zira allahü teâla, efendisine evlat veren cariyenin hürriyetinin tahakkuk etmesini dilemiştir ki, bu hukukî yol nedeniyle cariyeler zaten iyi huylu efendilerinin hanımı olmayı istemişlerdir. istemeyenlerle böylesi bir ilişki yaşamaktan imtina edilmiş ve kadın büyük oranla bir başkasına satılmıştır. çünkü adama kız mı yok yani...
eski başbakanlık arşivi bununla ilgili bin tane evrakla doludur. bu evrakların birinde sultan hâmid saraydaki bir cariyeyi beğenip kendisiyle (mecbur olmamasına karşın) nikah akdetmek istemiş, kadın ise sultanı beğenmeyip kabul etmemiş. bunun üzerine kadın, beğendiği bir saray erkânı ile evlendirilip azât edilerek saraydan çırak edilmiştir. malikî mezhebine göre kadına dayak atan adam da dayak yediğinden ve osmanlı hâkimleri bilhassa son dönemde bu kaville hareket ettiğinden, dünyadaki en güçlü müslüman olan padişah ve islâm halifesini kabul etmeyen cariyelerin, elin köylü marabalarının her dediğine mahkûm olduğunu düşünmek ise zaten saflık olur.
meşhur simalarımızdan olan âlim ibn hazm da endülüs'te geçirdiği küçüklüğü sırasında, evlerinde hizmet vermekte olan bir cariyenin dillere destan güzelliğinden ve bu cariyeye olan aşkından bahseder. kadın o kadar güzel olmasına karşın kimse kıza el sürmemiş, kızcağız da çok genç yaşta hastalık geçirip ölmüş. adam buna o kadar üzülmüş ki bu kıza yaşadığı aşk hatırına kitap dahi yazmıştır, bu eser dilimize çevrilmiş ve matbudur.
yani işin tatbikatında cariyelerin rızası aranıyordu. çünkü müslümanlar sizin aksinize allah'tan korkarlar. insanın emri altındakilere bir şekilde, öyle veya böyle zulmedip bunları üzmesi, allah'ın gadabını en çok çeken şey olup insana da günah olarak ahirette yeter. işte tarihimizde yaşayıp gelip geçmiş olan müminler, bu hakikati biliyorlardı.""
Alıntı | Fenahuyluspazo
Yazının linki: eksisozluk1923.com/entry/147077187
Ve kendisinin İmanına vesile olup seni istemesi takdirinde Dini nikahinizi kıyıp evlenebilirsiniz
Allah razı olsun Hocam 🌹
Evini basıp kocanı babanı öldürüp senide ortada kalmasın diye cariye yapsalardı ne derdin merak ediyorum
Ben ayet paylaşacağım Biliyorum ki bu yorumumu sileceksiniz . siz Allah'ın ayetlerine muhalefet ediyorsunuz.... Esirlerle alakalı Allah'ın emri Muhammed Suresi 4. ayette
"Savaş sona erince de artık ya karşılıksız serbest bırakın yada fidye karşılığı salıverin!"
Hiçbir türlü esir alınamaz . Allah'ın emri bu . Fakat siz Allah'ın ayetine muhalefet edip cariyeliğe bahane bulmak için bu Ayeti görmezden geliyorsunuz. Allah Şahittir !!!
Bırakılacak ise bunlardan birisini seçin demek de oluyor hangisi doğru
Yılın kıvırma ödülü sana gelsin hoca.
Gayet güzel açıklamış tam doğuru valla İslamın sistemi mükemmel elhamdülillah
@@Anticubbeli
Yemin edip de vebale girmeyin
Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.
İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.
İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
@@uunal6623
Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.
İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.
İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Ne kadar güzel açıklanmış
Tüm soruları cecaplamadan geçiştirmek konusunda ki ustalığınızı takdir etmemek mümkün değil. Nisa 24. Cariyeleri müstesna, diyor daha ne desin ya hu??
Mütekabiliyet gereği düşman ordusu esirleri yakıyor olsa aynı şekilde davranma hakkı doğuyor mu hocam?
Artık deist argümanı sunmayı bırakın
th-cam.com/video/rFMNmuao7no/w-d-xo.html
Ömer cariyesini arkadan vurmuş koşa koşa helak oldum diyor.
Birde Ömerin adaleti derler .
Yala söylemeyim
Soru sorulurken galiba uyuyordu. Adam ne sordu o ne cevapladı.
Esir alınan kadına nasıl olurda zorla cinsel ilişkiye girilir…Rahman ve Rahim olan ALLAHın bu şekilde bir izin verdiğini nasıl düşünüyorsunuz şaşırıyorum size
Esir alındığını ve zorla cinsel ilişkiye girildiğini kim söylemiş.
Bir yerde bir savaş olur.O yerde yetim olan kişiler,öksüz olan kişiler,esir olan kişiler Devletin himayesi altına alınır.Ne demek bu?Enderun mektebine götürülür.Ona Ders verilir.İslam anlatılır.Sonra bu kişi ne yapacak.Eğer ki erkek ise devlet işlerinde görev alıp yardım edecek.Kadın ise boşta,ortalıkta kalmasın diye(Çünkü cariye dediğin ya yetimdir ya öksüzdür ya da esirdir.)bazı paşalar yahut padişahlar ile evlendirilir...
Osmanlı öyle bir devletti ki işte senin dediğin gibi Allah'ın izin vermediğini men eder.Allah'ın emrettiğini hükmederdi.
İhsan Şenocak hocamız da bunları anlatmıştır.Günümüzde zor bulunur böyle ehli sünnet kişiler efendi...Kıymetini bilelim,öğrenelim, öğretelim. Hayırlı Akşamlar.
Cariye.ile nikahlı evlene.bilirsin.bunda.ne var
Hür kadın almaya gücün yetmiyorsa
Rahman, Rahim? Öyşe bir Arap Allahı ben ne gördüm nede duydum?
Genelevde tecavüze uğramasınlar biz tecavüz edelim demişler yani kısaca :d
Tam anlamıyla ,duymak istediğin manayı çıkarmışsın. Duyduklarını yanlış anlayıp ,anlatma.
Savaşta ganimet haktır.. senin gibi on tanesi yapacağına bir tanesi yapsın daha iyidir
Ayrıca ABD Avrupa ülkeleri müslüman ülkelere girdiğinde tecavüz edip hamile bırakıp terkedip gittiklerinde senin gibileri ne tür yorum yaptı acaba
Hasa tövbe haşa sümme haşa😂
@@burhanklavuz9937 knk batı medeniyeti kötü biz böyleyiz diye anlatıyor. Bence ikiside oldukça kötü. Batının yaptığı ne kadar kötüyse bu da oldukça kötü. Batıyla sidik yaristirmayi kesin biraz özgün olun
Salam xocam cariye ile nikahsız evlənmək caizmi cariyenin izni olmadan onunla cinsəl ilişki olur Diyor bazı hocalar doğrumu?
Savasta kalan kadınlari alıp onlarla cinsel ilişkiye girmek nedir peki herkesi onları korumak için evlendiklerini söylüyorsunuz ama tamamen yalan korumak isterse evlenmeden cariyesi yapmadan da korur
Doktor ihsan hacamız Allah sizin gibi hocalarımızın sayılarini arttırsın Allah sizden razı olsun ve size uzun ömürler versin
Yalan söylüyor cariyeden girdi ağaç çekirdeğine al bak ayetlere çıksın karşıma benle konuşsun cariyeye nikah zorunluluğu yok mearic 30 nisa 3 ahzab 52 cariyeyi satarsın takaslarsin ilişki yaşarsın nur 33 oku bu ayetleri
Neden cariyelere istediğin gibi tecavüz edebilirsin dedi????
@@kerem7648 kim dedi kankam ?
@@hz.furkan35 öyle diyor cariyeleri evine alıp ırzına geçebilirsin helaldir dedi
@@kerem7648 kuran diyor cariye ile yapabilirsin helaldir 🙃 hatta çocuk bile olursa sorun yok Ümmül veled oluyor 🤞
İslam kölelik sistemini kaldırıyor hahahahahahahaaa gülüyorum bak ahahahahahaaaa
Kendini bilmiş sanan klasik cumhuriyet aydını. Batıda ki köleleştirme müessesesi İslam'da yok diyor hoca. Filhakika gerçekten de yoktur.
@@mehmed-idarendevi4177 Tabi yoktur kime göre sana göre :) Kurana göre var ama tabi sizi kuran bağlamaz siz yeni bir din geliştirdiniz :) uyyutunuz milleti uyuttunuz bu ağızlarla...
@@mehmed-idarendevi4177 Nasil yok 16. Yyda mısır dogunun köle ticaretinin merkeziydi hatta atalarımızdan olan baybarsi bile köle yapıp Mısır'a getirdi Araplar tabi daha sonra o devirdi onları başa geçti.
Cehaletine mi gülüyorsun
@@mehmed-idarendevi4177 2 yıl sonradan geliyorum böyle rahat rahat yalan söylüyorsunuz sonradan okuması çok komik oluyor.
Hocam kötü örnek örnek olmaz oraya buraya döndürüp durma İslami hukuk cariye edinmeyi ve bu kadının insanlık dışı bir şekilde kullanılmasına, alınıp satılmasına izin veriyor mu vermiyor mu sen ona cevap ver
Allah sizden razı olsun rabbim makamınızı yüceltsin inşallah 🤲
Ihsan bey cevap vermediniz yada vermek istemediniz. Net soruyorum ISLAMDA CARİYE ILE EVLENMEDEN BIRLIKTE OLMAK ZINAMIDIR DEGILMIDIR.
@@alien4724 ayet göster
Bence zinadir zulümdür haramdır aksini ispatla ayetle
Nur Suresi, 33. ayet: Nikah (imkanı) bulamayanlar, Allah onları Kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara verin. Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir.
Allah evliliğe üç şart koymuş. Bir cariye ile evlenme şartı o cariyenin iffetli /muhsana olmasına, zinadan uzak durmuş ve gizli dostlar edinmemiş olmasına bağlı. Cariyelerle nikahsız cinsel ilişki serbest olsa Allah zinadan uzak durma, iffetli olma, gizli dost edinmeme şartlarını getirmezdi.
Kardeşim o tür sitelere inanma allahın sözünü ve vicdanını dinle
Herşeyi söyledide Allah nikahsız olarak cariyenle ilişkiyi yasaklamıştır ancak nikahlarsan olur diyemedi herkeze saydı ama cariye seks kölesi değildir diyemedi atesitlerde dinledi dinle güldü yazık.
th-cam.com/video/rFMNmuao7no/w-d-xo.html
Mesela en basitinden Hürrem Sultan savaş meydanından alınıp mı cariye yapıldı?
Evet.
Biz Resulüllah ile beraber Mustalik oğulları gazvesinde bulunduk. Bu arada birçok Arap güzelini esir aldık. Kadınlardan ayrı yaşamamız epey uzun sürmüş, kadınlara karşı arzumuz da artmıştı. Fakat bizler, kadınlar üzerinden fazla fidye almayı arzu ettiğimizden esir kadınlara yaklaşıp çocuk olmaması için azil yapmak istedik. Resulüllah aramızda iken hükmünü ona sormamız uygun olurdu. Resulüllah (a.s.) cevaben:
"Böyle yapmanızda size bir zarar yoktur. Allah kıyamet gününe kadar ne kadar can yaratmayı takdir etmişse, o mutlaka olacaktır." buyurdu.
- Sahih-i Müslim'deki hadis
Amacım tartışma yaratmak değil ama video daki hoca her kişinin bir ailesi olacak diyor da o zaman neden tekrardan satabilmek için azl yapıyorlar, her seferinde satılacaksalar genelevdeki kadınlardan ne farkı oluyor , birde evdeki eşleri onları dört gözle beklerken eşlerinin başka kadınlarla gelmesi yada hiç haberlerinin olmaması nasıl olsa kullanıp geri verebilir karşı tarafa , kadınlar neden hiç önemsenmiyor lütfen biri bana bunun cevabını bulsun çok çıkmaza girdim içim daralıyor kadın olduğum için kendimden iğrenmeye başladım , çok zoruma gidiyor ağlıcam neredeyse 😞😞(Lütfen saygı çerçevesinde yorumlarınızı bekliyorum 🙏)
Kaynak versene nerden bilicez bunun hadisi şerif oldugunu kim rivayet etmiş .
Kendi kafana göre yazmışsın kesin
Bide sadece bir kere münasebete bulunabiliyor kadının tüm ihtiyaçları adama aitir kadın doğurusa artık onu satamaz adam ölürse kadın hür olur
@@klasofklas7828 müslim yazmışım kör müsün neden kafadan atayım.
Dr altay cem meriçi takip etmenizi oneririm .Bir musluman anlamadigi bir olaydan dolayi neden daralir araştirir ve cevabini bulmaya calisir yine de anlayamazsa tevakkuf eder .
@@Busraacaljskan kardeşim islam böyle , talkan ve curcan katliamında atalarımız araplar türkleri islama yaymak için kılıçtan geçirdiler ve kadınlarını ise atalarımızıyani cariye ve köle yaptılar. Ve birçogünün ırzına geçtiler.
kocasını öldürüp gecesinde karısını yatağa atmanın ahlaklı ne tarafı olabilir. ben almazsam kötü yola düşecek tesellisi ile her şeyi helal kıldınız. Tebrik ederim
Olmayan bir şeyin yasası da olmaz
Cariye istemediği halde zorla onunla birlikte olmak tecavüzdür bence. Ateistte şunu bunu yapıyor deyip hedef şaşırtarak yanlış olan bir şeyi savunamazsınız. Müslümanın ateistten farkı olmayacaksa daima ateistte bunu yapıyor diyecekse ne anlamı var Müslüman olmanın?
Kesinlikle
Zorla cinsel ilişkiye girmenin hükmü cariyeye mahsus değildir, hür karısı ile kişinin, o istemediği halde zorla ilişkiye girmesi de aynı hükme tabidir.
Peki, nedir bu hüküm?
Bir kadınla o istemediği halde zorla ilişkiye girmek ona eziyettir, bir çeşit işkencedir. İslam cariyeye de hür kadına da eziyet verme ve işkence etmeyi caiz görmez. İki tarafın da sabır, anlayış, merhamet erdemleriyle davranmaları gerekir.
Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur:
"Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32)
Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur.
Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler:
"Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15)
Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir.
Kur'an'da hür kişilerin sahip oldukları haklara kölelerin de sahip olduğuna ve insanlık onurunu korumak adına kölelerin haklarına yer vermiştir. Bununla beraber köle edinmeyi zorlaştırmış ve kölelerin azad edilmesini Teşvik etmiştir.
Cariye sadece "kadınlığından"
istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.
Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402)
İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.
İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Hanefî mezhebine göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır: Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri(birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşlerle birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde de geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Neden cariye için nikah akdi gerekmez? Çünkü; milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahip olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur.(bk. Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi).
- Bu konuda söz sahibi, İslam âlimleri ve fıkıh kaynaklarıdır. Ümmetin asırlarca uyguladığı hükümler bu kaynaklara göre olmuştur.
- İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163).
Kaynak
Sorunlarla islamiyet
Soru gayet net ama cevap bitr türlü gelmedi üslup deseniz yok. İslam kadını sömürüyü engellemiştir diyor ama cariliğe ruhsat vardır diyor hey allah'ım.
Dinler:yasin=﴾38﴿ Güneş kendisine ait yerleşik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. Bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.
﴾39﴿ Ay için de menziller belirledik; sonunda o, hurma salkımının (ağaçta kalan) yıllanmış sapı gibi olur.
﴾40﴿ Ne güneşin aya yetişip çatması uygundur ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzüp gider.
Güneşteki yerleşik düzenden kasıt, gördüğünüz gibi ayın durumu gibi şekillenmeyişinin ifadesidir.
Ay için kullanılan tabir dünyanın gölgesiyle oluşan görüntü tabiriyle ilgili değildir! Sadece ayın şekil almış haline dair anlatımdır.menzil kelimesi bazen hareket eden bazen durağan anlamına gelen bir kelime olduğu için başka tefsircilerce "ay'a da konaklama yeri belirttik"
Diye tefsirde bulunurlar. Peki ay durağan mı? Yada başka bir şey için de menzil kelimesi ifade edilmişmidir? Kuranda Dünya, Güneş, Ay ve tarık vardır. Bunun haricinde başka bir şey de olmadığına göre bu tabir neden yanlız ay için kullanılmıştır?
Güneş ve Ay birbirine çarpmaz diyor. Ne gece gündüzü nede gündüz geceyi geçe bilir ifadesi ise, bunun aynı vakit saat anlamında olmadığı düşünüle bilir, bir çoğumuz tarafından. Ancak, bu tabir günün yarısı gece yarısı gündüz sonuçta gibi bir imâ'nın bulunmuş olmasının delili olarak her birinin yörünge ifadesi olarak ta düşünüle bileceği tesbitleride bulunmakta.
Ayrıca genişlettik kelimesi elmalının tefsiri üzerinden süre gelmiş aynı ifadelerdir. Oysa, kuranın ayetinde gördüğünüz genişlettik kelimesi yoktur!
Aslında soru işareti ise,kuran astronomi kitap'ı değildir diyenlerin o halde kuran neden böyle örnekler veriyor diye kendilerine soramamalarıdır.
Şimdi aşağıdaki ayetleri tek tek kontrol edelim.
Yeri döşek göğü kubbe yaptık ifadesi kesinlikle yuvarlak bir tasarıma göre söylenmiş bir söz değilsede görünen duruma ilişkin olduğu bir çok kişi tarafından düşünüldüğü test edilmiştir.
Aşağı da ki ayetle testiniz kolaylaşmasını sağladığını düşünüyorum.
"Allah'ın yerde olanları ve emriyle denizlerde yürüyen gemileri buyruğunuz altına vermiş olduğunu; buyruğu olmaksızın yere düşmemesi için göğü O'nun tuttuğunu görmez misin? Doğrusu Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametli olandır." (Hac, 22/65).
Aşağıda ki ayetlerde dünyanın yuvarlaklığına ilşkin bir ifade var mı?
Bundan sonraki yorumu sizlere bırakıyorum.
“O Rabbinize ki yeryüzünü size bir döşek(Firaş), göğü de bir kubbe yaptı.”(Bakara, 2/22).
“Hem O’dur ki yeri yaydı (Medde)”(Rad, 13/3).
“Yeri de yaydık/ genişlettik (Mededna)”(Hicr, 15/19).
“O’dur ki yeri size beşik (Mehd) yaptı.”(Ta Ha, 20/53).
“O (taptığınız)nesneler mi üstün, yoksa yeri oturmaya elverişli(karar) kılan …Allah mı?)”(Neml, 27/61).
“Allah o yüce Zattır ki sizin için yeryüzünü yerleşme yeri(Karar) kıldı.” (Mümin, 40/64).
“Yeri de döşedik(Mededna)”(Kaf, 50/7).
“Yeryüzünü de Biz döşedik(Fereşna)”(Zariyat, 51/48)
“Allah yeryüzünü de canlı yaratıklar için alçaltıp döşedi(Vadaa’).”(Rahman, 55/10).
“Allah yeri size bir yaygı yaptı (Bisat) ”(Nuh, 71/19).
“Gerek diriler ve gerek ölüler için Biz yeryüzünü toplanma yeri(Kifat) kılmadık mı?”(Mürselat, 77/25-26)
“Biz yeri bir döşek(Mihad) yapmadık mı?”(Nebe’, 78/6).
“Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı(Deha).”(Naziat, 79/30).
Merhaba zeki kardeşim(!) Kuran'da dünya düz değildir istersen dm den anlatırım. tarik_boraa
@@tarikbora1364Ama yuvarlakta değil
@@tarikbora1364 zaten buradan yanlış yanlış alıntılamış👇
KUTSAL KİTAPLAR DAKİ DÜNYA,AY,GÜNEŞ VE DENİZ TARİFİ.
Sulardaki engel konusunu ele alarak başlayalım.neredeymiş bu engel?Aslında iki deniz diyor kuran buna sular demiyor tabiki bu arada🤔
İlahiyatçı geçinen bazı tipler,iki deniz denildiğini bilmesine rağmen iki denizde de inci mercan çıkar diyerek kendi kendilerini ne kadar komik duruma soktuklarının farkında olamadıkları gibi iki denizin birinde tatlı su denilmiş olmasını görmezden geldikleri gibi her ikisinden de inci mercan sözünün tatlı suda inci çıktığını ortaya sürerken bu duruma göre tatlı suda mercan da yetişemeyeceğine göre yine kendi yanlış ifadeleri olduğunu da görmezlikten gelirler,akarsuların denize döküldükten km'lerce sonra akış gücünün giderek kaybetmesi nedeniyle denizdeki gelgitlerin meydana getirdiği kayma payını da bilmelerine rağmen😉
Birbirlerine karışmayan mataryaller de su canlıları nasıl yaşaya bilirler?🤔
Tatlı sudan inci mercan çıkar mı?🤔
Peki kuran'da bahsi geçen suların karışmaması nereden geliyor?nasıl alıntılanmıştır?👇
Tevrat=Başlangıç.6/1.Ve Tanrı "Suların arasında bir kubbe,sularla sular arasında bir bölme olsun dedi.
Vaiz1/7.Bütün ırmaklar denize akar,
Yine de deniz dolmaz.
Irmaklar hep çıktıkları yere döner.
Tevrat=Vaiz.1/6.Rüzgârlar güneye gidiyor, dolanıp kuzeye esiyor. Daireler çizerek dönüyor,geri dönüp devrine tekrar başlıyor.
Yer yuvarlağının yukarısında oturan biri var;İşaya(yeşaya)40/22.
👉tevrat=Mezmur=104:5.Yeri sağlam temeller üzerine kurdun,
Sonsuza dek, asla sarsılmayacak.
👉Kur'an=Nahl{15}Yeryüzünde, sarsılmayasınız diye, sabit dağlar, nehirler ve belki yolunuzu bulursunuz diye yollar ve işaretler meydana getirmiştir. Onlar yıldızla da yollarını bulurlar.
Eyüp=26:7 O ki, boşluğun üzerine kuzeyi yayar,
Hiçliğin üzerine dünyayı asar;
Kur'an=Rahman﴾19﴿O, birbirine kavuşmak üzere iki denizi salıverdi.
Rahman﴾20﴿(Ama) aralarında bir engel vardır; birbirlerine karışmazlar.
Rahman﴾22﴿İkisinden de inci ve mercan çıkar.
Furkan{53}"O, iki denizi birbirine salmıştır. Bu, tatlı ve susuzluğu giderici; şu tuzlu ve acıdır. Ve ikisinin arasına birbirine kavuşmalarına engel olan bir perde
tevrat'tan alıntı yaparak suların birbirne karışmadığı düşüncesini elde ederek,yapılan inanılmaz hatada denizler arasına engeller var söyleminde bulunulmuştur.
Ancak,durum böyle olsaydı her denizin kendine ait mataryalleri olurdu.
Oysa her denizin mataryalleri aynıdır.
Eğer, mataryaller karışmasaydı su canlıları yaşayamazlar dı.
Karışmayan su ise tatlı ve tuzlu sudur.buda akıntının itme gücüyle denizi yarmasındandır ve çökertidir.
Ayrıca,tatlı sudan inci,mercan asla çıkmaz!diyelim ki,iki deniz diyor,yine denizi kastediyor,o halde inciyi mercanı söylemenin mantığı ne? İki denizden biri tatlı mı🙂
Yani,vaiz(Süleyman) biraz daha doğru yaklaşımda bulunmuş olup dünyanın yuvarlak olduğunu aklından bile geçirmemiş ve kur'an da bu alıntıları kopyalamıştır.
Orta çağ kitapları öyle diyorsa bilimde böyle diyor.
Farklı bir kelime olarak SU kelimesi ekleyecek olursak,Eğer dünyanın yuvarlaklığına işareten düşünecek olursak bu,hangisidir yada yuvarlaklığa ilişkin değil midir sizce?🤔duruma bakılacak olursa kur'an da yuvarlaklığa ilişkin tek bir söz yoktur.Hatta Ay şekli olan hilâli hurma dalına benzetiyor,(yasin-39)Ay'ın dünyanın gölgesiyle şekillendiğini bilmiyor.
PEKİ,KUR'AN'A GÖRE DÜNYA DÜZ MÜ,YUVARLAK MI?👇
yasin=﴾38﴿ Güneş kendisine ait yerleşik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. Bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.
﴾39﴿ Ay için de menziller belirledik; sonunda o, hurma salkımının (ağaçta kalan) yıllanmış sapı gibi olur.
﴾40﴿ Ne güneşin aya yetişip çatması uygundur ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzüp gider.
Güneşteki yerleşik düzenden kasıt, gördüğünüz gibi ayın durumu gibi şekillenmeyişinin ifadesidir.
Ay için kullanılan tabir dünyanın gölgesiyle oluşan görüntü tabiriyle ilgili değildir! Sadece ayın şekil almış haline dair anlatımdır.menzil kelimesi bazen hareket eden bazen durağan anlamına gelen bir kelime olduğu için başka tefsircilerce "ay'a da konaklama yeri belirttik"
diye tefsirde bulunurlar. Peki ay durağan mı? Yada başka bir şey için de menzil kelimesi ifade edilmişmidir? Kuranda Dünya, Güneş, Ay şira ve tarık vardır. Bunun haricinde başka bir şey de olmadığına göre bu tabir neden yanlız ay için kullanılmıştır?
Güneş ve Ay birbirine çarpmaz diyor. Ne gece gündüzü nede gündüz geceyi geçe bilir ifadesi ise, bunun aynı vakit saat anlamında olmadığı düşünüle bilir, bir çoğumuz tarafından. Ancak, bu tabir günün yarısı gece yarısı gündüz sonuçta gibi bir imâ'nın bulunmuş olmasının delili olarak her birinin yörünge ifadesi olarak ta düşünüle bileceği tesbitleride bulunmakta.
Ayrıca genişlettik kelimesi elmalının tefsiri üzerinden süre gelmiş aynı ifadelerdir. Oysa, kuranın ayetinde gördüğünüz genişlettik kelimesi yoktur!
Aslında soru işareti ise,kuran astronomi kitap'ı değildir diyenlerin o halde kuran neden böyle örnekler veriyor diye kendilerine soramamalarıdır.
Şimdi aşağıdaki ayetleri tek tek kontrol edelim.
Yeri döşek göğü kubbe yaptık ifadesi kesinlikle yuvarlak bir tasarıma göre söylenmiş bir söz değilsede görünen duruma ilişkin olduğu bir çok kişi tarafından düşünüldüğü test edilmiştir.
Aşağıda ki ayetle testinizin kolaylaşmasını sağlayacağını düşünüyorum.
"Allah'ın yerde olanları ve emriyle denizlerde yürüyen gemileri buyruğunuz altına vermiş olduğunu; buyruğu olmaksızın yere düşmemesi için göğü O'nun tuttuğunu görmez misin? Doğrusu Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametli olandır." (Hac, 22/65).
Aşağıda ki ayetlerde dünyanın yuvarlaklığına ilşkin bir ifade var mı?
Bundan sonraki yorumu sizlere bırakıyorum.
“O Rabbinize ki yeryüzünü size bir döşek(Firaş), göğü de bir kubbe yaptı.”(Bakara, 2/22).
“Hem O’dur ki yeri yaydı (Medde)”(Rad, 13/3).
“Yeri de yaydık/ genişlettik (Mededna)”(Hicr, 15/19).
“O’dur ki yeri size beşik (Mehd) yaptı.”(Ta Ha, 20/53).
“O (taptığınız)nesneler mi üstün, yoksa yeri oturmaya elverişli(karar) kılan …Allah mı?)”(Neml, 27/61).
“Allah o yüce Zattır ki sizin için yeryüzünü yerleşme yeri(Karar) kıldı.” (Mümin, 40/64).
“Yeri de döşedik(Mededna)”(Kaf, 50/7).
“Yeryüzünü de Biz döşedik(Fereşna)”(Zariyat, 51/48)
“Allah yeryüzünü de canlı yaratıklar için alçaltıp döşedi(Vadaa’).”(Rahman, 55/10).
“Allah yeri size bir yaygı yaptı (Bisat) ”(Nuh, 71/19).
“Gerek diriler ve gerek ölüler için Biz yeryüzünü toplanma yeri(Kifat) kılmadık mı?”(Mürselat, 77/25-26)
“Biz yeri bir döşek(Mihad) yapmadık mı?”(Nebe’, 78/6).
“Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı(Deha).”(Naziat, 79/30).
@@bekirkorkmaz9306 geoid zaten
@@onursabanc kuranda öyle bir açıklama yok
Lafı o kadar uzatıp hiç bir yere vardıramamak..... Tavsiye! Abdulaziz Bayındır!
4:35 cariye zorla tutuluyor o insanlar parasıyla çalışıyor
Kölelik ve cariyelik İslam’ın getirmediği, ama önce ıslah ettiği ve zamanla tamamen kalkmasını hedeflediği bir statü idi; dünya milletlerinin de aynı noktaya gelmeleri sonunda geri dönüşsüz olarak tarihe karıştı. Ama şunu unutmayalım ki, bugün dünyanın birçok yerinde açlar, açıklar, işsiziler, evsizler, güçsüzler var ve bunların bir kısmı, eski köleler ve cariyeler gibi kullanılıyorlar, yoksullukla özgürlük bir arada olamıyor, ihtiyaç insanları köleleştiriyor; bu sebeple insanlık köleliği kaldırmakla yapması gerekenin ancak küçük bir kısmını yapmış oldu.
İslam’ın hedefi bütün dünyada insana yaraşır bir özgürlük ve adalettir. Yepyeni bir dünya düzeninde bu iki amaca ulaşmadıkça dünya insanlığı büyük bir sorumluluk, dahası vebal içindedirler, dine inanmayanların bundan (haksız yere akan kandan, göz yaşından, çekilen ıztıraplardan…) dolayı vicdanları sızlamalı, dine inananlar da bir gün Allah’ın bundan dolayı kendilerini sorguya çekeceğini unutmamalıdırlar.
Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir.
Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir.
Şu ayetlerde, iki çeşit evlilikten söz edilmektedir: Biri -hür- kadınlar, diğeri cariyelerle olan evlilik:
“Onlar/ Müminler, mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri ile ilişki kurarlar.”(Müminûn, 23/5-6).
“Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin.”(Nisa, 4/3).
Cariyelerle ilgili olan evlilik, ayette: “eliniz altında bulunanlar” şeklinde ifade edilmiştir. Buna “milkü’l-yemin” veya “akdu’l-milk” da denilir.
İslam fıkhında bu konuyla ilgili önemli bir kavram da “Teserri” kavramıdır. Bunun anlamı; cariye olarak elde edilen bir köle kadını eş olarak almaya, onunla birlikte olmaya karar vermek demektir. İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir.
Kölelik ve cariyelik İslam’ın getirmediği, ama önce ıslah ettiği ve zamanla tamamen kalkmasını hedeflediği bir statü idi; dünya milletlerinin de aynı noktaya gelmeleri sonunda geri dönüşsüz olarak tarihe karıştı.
Ama şunu unutmayalım ki, bugün dünyanın birçok yerinde açlar, açıklar, işsiziler, evsizler, güçsüzler var ve bunların bir kısmı, eski köleler ve cariyeler gibi kullanılıyorlar. Yoksullukla özgürlük bir arada olamıyor, ihtiyaç insanları köleleştiriyor; bu sebeple insanlık köleliği kaldırmakla yapması gerekenin ancak küçük bir kısmını yapmış oldu.
İslam’ın hedefi bütün dünyada insana yaraşır bir özgürlük ve adalettir. Yepyeni bir dünya düzeninde bu iki amaca ulaşmadıkça dünya insanlığı büyük bir sorumluluk, dahası vebal içindedirler, dine inanmayanların bundan (haksız yere akan kandan, göz yaşından, çekilen ıztıraplardan…) dolayı vicdanları sızlamalı, dine inananlar da bir gün Allah’ın bundan dolayı kendilerini sorguya çekeceğini unutmamalıdırlar.
Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir. Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir.
Şu ayetlerde, iki çeşit evlilikten söz edilmektedir: Biri hür kadınlar, diğeri de cariyelerle olan evlilik.
“Onlar / Müminler, mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri ile ilişki kurarlar.” (Müminûn, 23/5-6).
“Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin.” (Nisa, 4/3).
Cariyelerle ilgili olan evlilik, ayette: “eliniz altında bulunanlar” şeklinde ifade edilmiştir. Buna “milkü’l-yemin” veya “akdu’l-mülk” da denilir.
İslam fıkhında bu konuyla ilgili önemli bir kavram da “teserri” kavramıdır. Bunun anlamı; cariye olarak elde edilen bir köle kadını eş olarak almaya, onunla birlikte olmaya karar vermek demektir.
İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.
İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Bu şartları yerine getirirse izin alması gerekmez. Nitekim hür eşi de olsa kocası kendisini cimaya çağırdığında, karısının bunu özürsüz olarak reddetmesi, câiz değildir. Hattâ âdetli olması da bir özür değildir. Çünkü kocası onun, âdetli iken haram olan bölgesi dışında bir yerinden yararlanabilir. (Fetâvây-i Hindiyye -yazma- 611/45; Müslim, hayz 16, Nesâî, taharet 180; Ibn Mâce, taharet 124)
Savaş sırasında düşman tarafından esir edilen kız ve kadınlar "cariye" olarak alınır. Hukuk itibariyle ganimet sayıldıklarından, İslâm devleti tarafından hizmetçiye ihtiyacı olan gazilere verilirdi. Azat edilmedikleri müddetçe de, ticarî bir eşya gibi alınıp satılırdı. Artık o andan itibaren "cariye" ailenin bir parçası ve bir ferdi olarak kabul edilir, ona göre muamele görürdü. Cariyenin sahibi olan "efendi" onu şahsî hizmetlerinde ve ev işlerinde istihdam edebildiği gibi, isterse, ayrıca bir nikâh kıymaya ihtiyaç duymadan istifade edebilirdi. Bu durum her ne kadar ilk anda garip karşılanacak olsa da, tarihî şartları içinde bu gayet normal ve tabii karşılanırdı. Zâten ayrıca bu hususta Kur'ân'ın verdiği bir ruhsat da mevcuttur. Mü'minûn Sûresi'nin 5 ve 6. âyetlerinde bu ruhsat şöyle ifade edilir:
"O mü'minler ki, ırzlarını korurlar; ancak hanımlarına ve sahip oldukları cariyelerine karşı münasebetleri müstesnadır. Bunlarla olan münasebetlerinden dolayı kınanmazlar."
Efendinin, cariyesinden cinsî yönden istifade etmesinin, cariyenin hesabına iki mühim hikmet ve faydası vardır. Birincisi ve en mühimi, esir düşen ve sahipsiz kalan bu kadınların bu vesile ile ihmal edilmeleri önlenmiş olur. Çünkü, aksi takdirde, cariyelerin fuhşa düşmeleri, zinaya girmeleri ihtimali kaçınılmaz olduğu gibi, efendisinin evine de bağlı kalmış olur.
Diğer bir faydası, cariyenin efendisinden bir çocuğu olduğu takdirde "çocuğun annesi" mânâsına "ümmü'l-veled" sayılmaktadır. Cariyeden doğan bu çocuk hür kabul edilir. Çocuğun doğumu ile annesi de efendisinin ölümünden sonra mirasçılarına geçmeyip hürriyetine kavuşmaktadır. Çocuk olmasaydı, efendisi de azat etmeseydi, diğer mallar gibi cariye de miras olarak kalacaktı.
Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402)
Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur:
"Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32)
Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur.
Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler:
"Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15)
Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir. Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.
Bir insan sahip olduğu cariyesini azat edip hürriyetine kavuşturabildiği gibi, onu bir başkasına hediye olarak da verebilirdi. İşte Mısır hükümdarı Mukavkıs'ın Peygamber Efendimize (asm) gönderdiği iki cariye de bu kabildendir. Zaten bu iki cariye Mısır'dan gelirken yolda Müslüman olmuşlardı. Bilindiği gibi Peygamberimiz (asm) bu cariyelerden Mâriye'yi kendi nikâhı altına almıştı. Daha sonra Hz. Mâriye'den Hz. İbrahim dünyaya gelmişti. Hz. İbrahim'in doğumundan sonra Peygamberimiz (asm) Hz. Mâriye'yi hürriyetine kavuşturdu. Böylece Mâriye, diğer Peygamber hanımlarının gıpta edeceği bir mevkie yükselmişti. Şîrin isimli diğer cariyeyi de Peygamberimiz (asm), şâiri Hassan bin Sabit'e verdi.
Bu hadiseyi misal getirerek, bugün gayri müslim ülkelerden "cariye" olarak nikâhsız bir şekilde kadın alınamaz. Çünkü artık tarihî bir hadise olan cariyelik müessesesi günümüzde hiçbir şekilde tatbik edilmemektedir. Diğer taraftan Peygamberimiz (asm)'e hediye edilen "cariye", Mukavkıs'ın yanında da cariye idi. Yoksa Mukavkıs kendi milletinden bir kadını Peygamberimiz (asm)'e "hediye" olarak göndermiş değildi.
Kölelik ve cariyelik İslam’ın getirmediği, ama önce ıslah ettiği ve zamanla tamamen kalkmasını hedeflediği bir statü idi; dünya milletlerinin de aynı noktaya gelmeleri sonunda geri dönüşsüz olarak tarihe karıştı.
Ama şunu unutmayalım ki, bugün dünyanın birçok yerinde açlar, açıklar, işsiziler, evsizler, güçsüzler var ve bunların bir kısmı, eski köleler ve cariyeler gibi kullanılıyorlar. Yoksullukla özgürlük bir arada olamıyor, ihtiyaç insanları köleleştiriyor; bu sebeple insanlık köleliği kaldırmakla yapması gerekenin ancak küçük bir kısmını yapmış oldu.
İslam’ın hedefi bütün dünyada insana yaraşır bir özgürlük ve adalettir. Yepyeni bir dünya düzeninde bu iki amaca ulaşmadıkça dünya insanlığı büyük bir sorumluluk, dahası vebal içindedirler, dine inanmayanların bundan (haksız yere akan kandan, göz yaşından, çekilen ıztıraplardan…) dolayı vicdanları sızlamalı, dine inananlar da bir gün Allah’ın bundan dolayı kendilerini sorguya çekeceğini unutmamalıdırlar.
Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir. Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir.
Şu ayetlerde, iki çeşit evlilikten söz edilmektedir: Biri hür kadınlar, diğeri de cariyelerle olan evlilik.
“Onlar / Müminler, mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri ile ilişki kurarlar.” (Müminûn, 23/5-6).
“Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin.” (Nisa, 4/3).
Cariyelerle ilgili olan evlilik, ayette: “eliniz altında bulunanlar” şeklinde ifade edilmiştir. Buna “milkü’l-yemin” veya “akdu’l-mülk” da denilir.
İslam fıkhında bu konuyla ilgili önemli bir kavram da “teserri” kavramıdır. Bunun anlamı; cariye olarak elde edilen bir köle kadını eş olarak almaya, onunla birlikte olmaya karar vermek demektir.
İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.
İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Bu şartları yerine getirirse izin alması gerekmez. Nitekim hür eşi de olsa kocası kendisini cimaya çağırdığında, karısının bunu özürsüz olarak reddetmesi, câiz değildir. Hattâ âdetli olması da bir özür değildir. Çünkü kocası onun, âdetli iken haram olan bölgesi dışında bir yerinden yararlanabilir. (Fetâvây-i Hindiyye -yazma- 611/45; Müslim, hayz 16, Nesâî, taharet 180; Ibn Mâce, taharet 124)
Savaş sırasında düşman tarafından esir edilen kız ve kadınlar "cariye" olarak alınır. Hukuk itibariyle ganimet sayıldıklarından, İslâm devleti tarafından hizmetçiye ihtiyacı olan gazilere verilirdi. Azat edilmedikleri müddetçe de, ticarî bir eşya gibi alınıp satılırdı. Artık o andan itibaren "cariye" ailenin bir parçası ve bir ferdi olarak kabul edilir, ona göre muamele görürdü. Cariyenin sahibi olan "efendi" onu şahsî hizmetlerinde ve ev işlerinde istihdam edebildiği gibi, isterse, ayrıca bir nikâh kıymaya ihtiyaç duymadan istifade edebilirdi. Bu durum her ne kadar ilk anda garip karşılanacak olsa da, tarihî şartları içinde bu gayet normal ve tabii karşılanırdı. Zâten ayrıca bu hususta Kur'ân'ın verdiği bir ruhsat da mevcuttur. Mü'minûn Sûresi'nin 5 ve 6. âyetlerinde bu ruhsat şöyle ifade edilir:
"O mü'minler ki, ırzlarını korurlar; ancak hanımlarına ve sahip oldukları cariyelerine karşı münasebetleri müstesnadır. Bunlarla olan münasebetlerinden dolayı kınanmazlar."
Efendinin, cariyesinden cinsî yönden istifade etmesinin, cariyenin hesabına iki mühim hikmet ve faydası vardır. Birincisi ve en mühimi, esir düşen ve sahipsiz kalan bu kadınların bu vesile ile ihmal edilmeleri önlenmiş olur. Çünkü, aksi takdirde, cariyelerin fuhşa düşmeleri, zinaya girmeleri ihtimali kaçınılmaz olduğu gibi, efendisinin evine de bağlı kalmış olur.
Diğer bir faydası, cariyenin efendisinden bir çocuğu olduğu takdirde "çocuğun annesi" mânâsına "ümmü'l-veled" sayılmaktadır. Cariyeden doğan bu çocuk hür kabul edilir. Çocuğun doğumu ile annesi de efendisinin ölümünden sonra mirasçılarına geçmeyip hürriyetine kavuşmaktadır. Çocuk olmasaydı, efendisi de azat etmeseydi, diğer mallar gibi cariye de miras olarak kalacaktı.
Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402)
Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur:
"Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32)
Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur.
Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler:
"Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15)
Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir. Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.
Bir insan sahip olduğu cariyesini azat edip hürriyetine kavuşturabildiği gibi, onu bir başkasına hediye olarak da verebilirdi. İşte Mısır hükümdarı Mukavkıs'ın Peygamber Efendimize (asm) gönderdiği iki cariye de bu kabildendir. Zaten bu iki cariye Mısır'dan gelirken yolda Müslüman olmuşlardı. Bilindiği gibi Peygamberimiz (asm) bu cariyelerden Mâriye'yi kendi nikâhı altına almıştı. Daha sonra Hz. Mâriye'den Hz. İbrahim dünyaya gelmişti. Hz. İbrahim'in doğumundan sonra Peygamberimiz (asm) Hz. Mâriye'yi hürriyetine kavuşturdu. Böylece Mâriye, diğer Peygamber hanımlarının gıpta edeceği bir mevkie yükselmişti. Şîrin isimli diğer cariyeyi de Peygamberimiz (asm), şâiri Hassan bin Sabit'e verdi.
Bu hadiseyi misal getirerek, bugün gayri müslim ülkelerden "cariye" olarak nikâhsız bir şekilde kadın alınamaz. Çünkü artık tarihî bir hadise olan cariyelik müessesesi günümüzde hiçbir şekilde tatbik edilmemektedir. Diğer taraftan Peygamberimiz (asm)'e hediye edilen "cariye", Mukavkıs'ın yanında da cariye idi. Yoksa Mukavkıs kendi milletinden bir kadını Peygamberimiz (asm)'e "hediye" olarak göndermiş değildi.
Efendinin, cariyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, cariyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile münasebette bulunması caiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz.(Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III, 402)
Bu meselelerle birlikte, Kur'ân-ı Kerim, erkek ve kadın kölelerin birbirleriyle evlendirilmesini de teşvik etmiştir. Nur Sûresi'nde meâlen şöyle buyurulur:
"Bir de içinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden sâlih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder." (Nur, 24/32)
Böylece kölelerin kendi aralarında bir nevi eşitlik sağlanmış olur.
Her vesile ile kölenin hürriyetine kavuşturulmasını tavsiye eden dinimiz, cariyenin de nikahlanarak ev hanımı yapılmasını teşvik etmiştir. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler:
"Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap vardır." (Buhari, Itk 15)
Bu açıklamalar göz önüne alınırsa, İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülecektir. Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.
İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahip olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.
İkincisi, diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile) Bu iki şart Şafii mezhebinde geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Neden cariye için nikah akdi gerekmez? Çünkü; milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahip olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur.(bk. Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi).
- Bu konuda söz sahibi, İslam âlimleri ve fıkıh kaynaklarıdır. Ümmetin asırlarca uyguladığı hükümler bu kaynaklara göre olmuştur.
- İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163).
Cariye sadece "kadınlığından" istifade edilen bir insan olarak da görülmemektedir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.
Hocam vucudumda vitoligo var ben bunu boyatmak istiyorum bu isin uzmanina sordum hocam su gecer diyo gusul abdets kabul olur mu
Dövmeli insanın guslü oluyor zaten. Sadece lanetlenmiş oluyor. Geçici olan dövmeler su geçirmiyor onda olmuyor gusül abdesti
Kendine göre din tasarlamak bu olsa gerek. Islamda cariyelik var 4er es almak var. Kadinin islamda yeri yoktur hoca okudugun?? kitabi degistirme!
BOŞ KONUSUYORSUN
Biz Kürtleri dindarlığı ile bilirdik. Yazıklar olsun..
İslimda cariyelikte 4 eşlilik te mükemmel bir sistem
İsidin yaptıgina neden din dışı diyosunuz o zaman?
Allahin gücü yok muydu ki bir anda cariyelik bitmiştir demiyo insanların zorlanmasi ile uğraşıyor ki koskoca Allah kurali koy geç
Allahin gücü yetmiyor ..
Nekadar saçmaladıniz rezalet rezalet ne söylediğinizi. Farkında mısınız