60 ını geçmiş Dücane. Bayıldım ki ne bayıldım sohbetinize. Aklıbaşında güpgüzel insanları bul bize getir. Tadına doyum olmuyor. Sen 60 ını ben 65 imi geçtim, sen ve misafirlerinin muhabbtini 2 kez izliyorum. Müthiş şeyler alıyorum. Son 48 yılımı 5 ayrı üniversitede harcadım. Sizin yüzünüzden yine felsefe üstüne tarihe yazıldım. Beyzıt'taki güvercinlerin cümlesi beni bilmekteler. Sizlere oldukça hayranım. Sınavlarda sizden öğrendiklerimi hiç sormuyorlar ama olsun. Sizin yüzünüzden iflah olunmaz bir okuma sevdasına düşmeliyim. Dücane'nin kulübesi nerede? Her sabah kalkıp bu kulübeyi aramaktayım. "Allahın emeklisi"
Muhteşem bir söyleşi izledim , her iki hocaya da sonsuz teşekkürler ediyorum, Biraz utanarak söyleyeceğim besim hocanın Nurullah ataçı geç keşfetmesi gibi benim de kendisinden bu programla haberim oldu , dün iki kitabını edindim ve kitap okuyanlar iyi bilir yeni bir vaha keşfetmek gibidir içinizdekileri yazıya dökmüş birisiyle buluşmak .. Bilirsin duyarsın ama bir araya getirmeyi başkaları becerir işte hissettiğim tam olarak bu… Saygılar bizden
Besim beye ve size teşekkürler.Besim beyden ikinci söyleşi için söz aldınız👍Başka konuklarla da yeni söyleşinizi dinlemek ümidi ile sağlıklı günler dilerim.
AZƏRBAYCANDAN SALAMLAR. DÜCANƏ HOCAMIZ BAŞIMIZIN TACIDIR. BESİM DELLALOĞLU İLƏ İLK TANIŞLIĞIM. DÜCANƏ HOCANIN ÜZÜNDƏ BİR DƏYİŞİKLİK HİSS ETDİM. KONUŞURKƏN DODAQLARI SOLA ÇƏKİR. ÜZÜNÜN SAĞ TƏRƏFİNDƏ BİR PROBLEM OLDUĞUN DÜŞÜNÜRƏM. ALLAH HOCAMIZA SAĞLIQ VƏ ŞƏFA NƏSİB ETSİN.
Kişisel ve toplumsal düşünme biçimimiz hep olması gerekene odaklanıyor. Oysa olması gereken yönelik yapacağımız hamlelerin doğru olabilmesinin yolu olanı yani mevcut durumu iyi bilmekten geçtiğini hiçbir zaman anlayamadık. mealindeki tespit Besim Dellaloğlu'na ait .Besim Dellaloğlu'nu tanıdığıma memnun oldum. Dücane hocama vesile olduğu için teşekkür ederim
İkinci buluşmayı sabırsızlıkla bekliyorum. Çok doyurucu bir sohbet olmuş. İki farklı disiplinden değerli iki bilim insanının fikir alişverişinden faydalanmamak mümkün değil. Seçilen konu günümüzü de ilgilendirmesi ve etkilemesi nedeniyle tartışmasız çok hayati. Teşekkür ediyorum. 👏👏👏👏
Karşıtını içinde barındıran her düşünce değerlidir demişti Dücane hocamız. Bu akşam bu anlayışı izlenim olarak en zarif haliyle bizlere serimledi... Minnettarız..
Teşekkür ederim. İki şey özellikle dikkatimi çekti. 1) Hocam sizin ilk defa dinleyici(bu kadar uzun) konumunda olmanız ve iyi dinlemeyi didaktik açıdan göstermeniz… 2) Erken Cumhuriyet dönemi veya son Osmanlı döneminde münevver kabul edilebilecek isimlerin düşüncelerini de ancak Hegel’ in Minerva’nın baykuşu benzetmesindeki gibi yorumlayabilmeniz . (hem siz hem de konuğunuz için) Her ikisi de benim için önemliydi. Teşekkürler hocam🙏
Saygıdeğer Hocam size ne kadar minnettar olduğumu anlatamam. Sayenizde düşünmeyi ve akletmeyi öğrendim. Yaşıtız, ama farkındayım ki ben çok geç kalmışım. Konuşmalarınızda pandemiden şikayetçisiniz. Benim için pandemi bulunmaz fırsat olsu. Evden çıkamayınca her gün en az 6-7 saat sizin eski videolarınızı izledim. Aynı düşünce kökeninden geliyor olmak da kendimi size daha yakın hissettirdi. Uzattım, sizi çok seviyorum. Allahtan size sağlıklı uzun ömürler diliyorum. Selamlar...
Sevgili Hocam, Yetmişinde bir emekliyim!Her hafta sohbetinizi büyük bir heyecanla bekliyorum! Bu hafta da yine çok doluydu! Allah,sağlığınızı dâim kılsın!
Her zamanki gibi düşündürücü, bin bir soru sordurmaya yönelik bir program olmuş. Ancak iki konuşmacının ses yüksekliği çok farklı keşke olmasa. Konuklarla daha ilgi çekici gibi geldi bana ama laf olsun diye bir yönetici asla olmamalı(tabii bana göre). Dücane Hocam, ALLAH size sağlık ve uzun ömür versin çünkü siz bu TOPRAKLARIN bereketi oldunuz.
İlk kez eski bir solcu ya da komünistten (Aydın seviyesindeki) "Yanlış yapmışız" dediğini duymak beni sevindirdi. Cumhuriyet aydınlarını hiçe saymışız, yeteneğe önem vermemişiz mealinde bir şeyler söyledi. Tebrik ederim. Geldiğimiz bu günlerde tırnak içinde eski dincilerden "Yanlış yapmışız" cümlesini çok duyuyordum ama bir solcudan ilk kez duydum. Cumhuriyet kurulmadan önceki on-on beş yıl içerisinde ülkenin en akıllı, zeki, okumuş ve entelektüel olma kapasitesi olan belki binlerce insanı savaşlarda ölmesine ve Türk olmayan yetişmiş insanların yurt dışına gitmesine rağmen (Bence bu biraz planlıdır, batı mübadeleye zorlayarak yetişmiş insanı almış, kendi içindeki nispeten az yetişmişleri göndermiştir. Bu şu anda da oluyor.) Cumhuriyetin başardıklarını takdir etmek gibi bir cümle de duymak isterdim konuşmacıdan. Çok daha uzun yazmak isterdim ama şununla bitireyim: Ülkemizde pek çok kişiye geçmişte "Rahat batmıştır". Ve böyle düşünür ya da yaparlarsa daha kötü olacağı konusundaki öğütlere kulak asmamışlardır. Her şeye rağmen o ilk no beş yolın kazandırdıklarıyla yaşamaktadırlar. Saygılar.
Besim Dellaloğlu'nun eski komünist olduğunu nereden çıkardınız? Baktım, galiba bir zamanlar "sol gelenekten geliyorum" demiş. Solculuğunun görülebilir tek izi o. Buradaki konuşmalarında, Marx ve Gramsci adını andı ama üslubunda da, sosyalist bir kültürün izi yok. Türkiye'de solculuk, çok geniş bir alan için kullanılır. Bunların birçoğunun gerçek solculukla da bir yakınlığı yoktur. Bende bıraktığı izlenim, kafası biraz karışık bir akademisyen. Söylediği bazı ilginç şeyler var ama Dücane Cündioğlu'nun sorularını çok iyi anlayabildiğini de sanmıyorum.
Benim her zaman kızdığım şey bu görüşteki insanların Cumhuriyetimizi kuranların nasıl büyük bir iş yaptıklarını yeterince takdir etmemeleridir. Benim yaşım Besim Bey ile aynı, pek çok 78 kuşağı insan tanırım, hiçbiri Atatürk'ü anlamamıştır, bilmez, bildiğini sanır ve seviyorum demez. Bu insanlar bence etraflarındaki dünyayı da tanımamıştır, kafalarındaki olmasını düşündükleri dünyada yaşar ve gerçeğin bu olduğunu düşünürler. Besim Bey bunu itiraf etti, bu yönünü sevdim. Bakın nobelli yazar, Portekiz'li Jose Saramago ki Portekiz Komünist Parti üyesi idi, Arjantinde bir konuşmasında solculara "Yaşadığınız dünyadan haberiniz yok" demiş, sonra yazdığı kitapta diyor ki "Ne demek istediğimi bile anlamadılar". Ben Besim Beyin biraz anlamış olduğunu düşünüp sevindim sadece, saygılar daha fazla uzatmak istemiyorum.
@@hacmustafaus173 Ben 68 kuşağını da çok iyi tanırım. 1965 -70 arası TİP'i de iyi bilirim. Aklı başında Marksist, Atatürk'ün değerini bilir, saygı duyar, çoğu da sever. Belli konularda eleştirenler de vardır. Ben eleştirmeyenlerden, çok beğenip, çok sevenlerindenim.. Atatürk'e asıl haksızlık edenler, Atatürk'ü hiç anlamadan, kedilerine Atatürkçü diyerek onun resimlerini, sözlerin ucuz gevezeliklerine alet edenlerdir. Çoğu, Atatürk'ün, resimlerinin falan arkasına saklanıp kendi ilkelliklerini sergilerler, o saçmalıklara Atatürk'ü ortak ederler. Her biri kendi görüşlerine uygun bir Atatürk yaratmıştır ona tapınırlar. Aslında ona tapınırken, kendi egolarına tapınırlar. Dindarın Atatürk'ü dindardır. Japonya'ya, Sovyetler Birliği'nin Sahalin yarımadasına cami yaptırdığını uydurup, sosyal medyada yayarlar. Irkçının uydurup çok sevdiği Atatürk ırkçıdır. Osmanlıcı, "yurtta sulh dünyada sulh" diyen Atatürk'e, kendi Osmanlıcılık hayallerini bulaştırmaya çalışır. Sosyal medya bu uydurulmuş hikayelerin çöplüğü halindedir. Bu konu daha çok uzayabilir ama sanırım bu kadarı yeter.
Özlediğimiz, hoş bir sohbet, arada bu tarz konuklarla programınıza renk katıyorsunuz. Sizin yeriniz sizin renginiz her zaman ayrı elbette bunu net olarak görebiliyoruz. Teşekkürler, hoşça bakın zatınıza, bize yansımasına ihtiyacımız var🧿
Teşekkür ederim böyle bir sohbet için. Ara sıra örneklemeler ve cümleler 15-25 yaşa hitap edecek seçenekte de olsa iyi olabilir kanısındayım. Emeğinize sağlık.
Gene kanatlandık... Nişanyan'la olan programı beğenmemiştim ama bu program çok leziz olmuş. Dücane hoca daha az araya girmiş, soru ve yorumlarıyla sohbete ritm kazandırmış. Devamını dört gözle bekliyorum, çok teşekkürler
Sayın Hocam, çağdaşlaşma konusuna çok derin bir noktadan başladınız. Fakat Besim hoca sorduğunuz soruyu derinleştirerek devam etmedi. Konu başka bir yöne evrildi. Çağdaşlaşma kıyısından köşesinden konuşuldu. Sorduğunuz sorulara sizin vereceğiniz cevapları dinlemek isterdim. Program için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Çok iyi olmuş hocam . Her ikinize de çok teşekkürler. Bu ilk konuklu yayın bir çeşit deneme sayılır. Ses seviyesi biraz daha yüksek olabilirse daha rahat dinlenebilir.
Çok vurucu noktalar vardı. Teşekkürler. Besim Hoca, cumhuriyet köylere 1980’lerde ulaştı dedi. Fakat bence hala ulaşmadığı köyler var. 2 yıl kadar önce güneydoğudan turistik bir gezi sonrası buruk hislerle döndüm Ankara’ya. “Cumhuriyet henüz ulaşmamış, bu bizim ayıbımız” diye bir ses yankılanmıştı zihnimde. Şimdi anlıyorum neden böyle düşündüğümü.
Değerli hocalarım, çok istifade ettim, bir çok hususa dair çok zihin açıcı yorumlar, değerlendirmeler oldu benim için. Sesli bir teşekkür etmek istedim. 🌸
Konu osmanlı olunca lise günlerime geri döndüm ve ilk kez orada tanıştığım münazara kavramı geliverdi aklıma. Elbet o dönemlerde olan bitkisellik ve umursamama haline, belirgin bir dinginliğin eşlik ettiği zamanında o yavaş ve sanki değişmezmiş akışını eklersem, şimdi yeniden okul sıralarındayım. Hoca içeriye girdi ve münazara yapacağız, iki guruba ayrılacaksınız. Konuda osmanlı içtenmi, dıştanmı yıkıldı olacak dedi.Aslında bunu hiç düşünmemiştim. Tarih dersleri, genelde çok malumat üzerine kurgulanmıştı ve neredeyse bazı savaşlardaki at sayısı, asker sayısı bile söyleniyordu. Şu kadar fille geldi, savaş 3gün üç gece sürdü. Sıralar yerlerinden oynatıldı ve benim çocukluğumun kara tahtası çoktan anılarımda ki yerini o dönemde bile almış olduğundan, onları beyaz metalin önüne taşıdk. Bu esnada sıralardaki çocuklar kendi aralarında tartışıyor ve hocaya itiraz ediyorlardı. Aslında ben dış sebebi savunuyorum hocam. Bir diğeriyse hocam beni niye iç sebebi savunan guruba vermediniz. Hocaysa bu sefer başta iyi belletemediği münazara kavramının mantığını, kavga çıkmadan önce daha detaylı açıklamaya girişti. Münazarada dedi, neyi savunduğunun bir önemi yok.Nasıl savunduğunun bir önemi var. Yani inanmadığın bir şeyde olsa aklını onu savunmak için kullancaksın. Benim kafamsa karışıktı ve zaten her zaman ki gibi, gurubu ben seçmedim, ona düştüm. Dışımı, içimi savunuyordum hatırlayamasamda, kafamda ki kurgular, kısıtlı bir bilgiyle birleştiğinde, ister istemez savunma, benim mizacımın ve bilincimin yansıması şeklinde tezahür edecekti. Aslında ta en başından absürt bir durumun içine düştüğümü farkettim ve özgüvenimin en düşük seyrettiği dönemlerdi. Karşımda sevdiğim ve diğerlerinden hem tip hem de mizaç olarak farklı ,gözlüklü bir çocuk duruyordu. İtalyana benziyordu ve zaten hepimizin bildiği annesinin italyan asıllı oluşuydu. Masalar karşılıklı kurulmuş ve bayan hocanın masasıda hemen beyaz metalin önündeydi ve hoca heyecanla münazarayı başlattı. İçerik hakkında hiç bir detayı hatırlamam ve benim ne söylediğimide hatırlamam mümkün değil, sadece aklımdaki bilgi kırıntılarını sabit bir yükselme tahtası olarak kurup, kelimeleri bol kullanarak, kurgumu bu şekilde sağlamaya çalışsamda, bir yerde diğer arkadaşları dinlerken, konuşmaların senli benli ilerleyişi ve çoğu yerde kimin neyi savunduğunun belirgin olmayışı nedeniyle hoca ara ara münazaraya müdahale ediyordu. Bazen sesler yükseliyor ve insanlar birbirine kızmaya başlıyordu. Ben neyi savunduğumu hatırlamasamda bana verilen sürenin ortalarına kadar karşı tarafın tezini kendi tezim gibi savunduğumu farkettim ve karşı taraf bundan oldukça memnundu,münazarada ilk defa bir sessizlik oldu kısmen, yanımda ki arkadaş benim bacaklarıma vuruyor ve karşı taraftakiler, bizim dediklerimizi savunuyorsun diyerek mutluca gülüyorlardı. Hocada dayanamadı ve lafa girdi. Karşı tarafı savunuyorsun. Fakat belkide bende planlı gelişmeyen bu durumdan, tam da radikal bir şekilde hemen ayrılıp, artık tüm kafa karışıklığını kelimelere yansıtmaya başladığımda, işler iyice çığrından çıktı ve yanımdaki oldukça kavgacı dostuma söz geçince, zaten gerilmiş ortam arkadaşımın italyan asıllı arkadaşı gözlüklerini çıkarmaya davetiylede sonlandı. Sonuç içmi dışmı. Aklımda bayan hocanın biz erkekleri sakinleştirme görüntüleri kaldı geriye. Hep böyle olmazmı, geriye daima bir şeyler bırakır zaman.
Tam entellektüel ziyafet.. 👏 Naçizane bir öneri.. Wi-Fi kuvvetli değilse böyle toplantılardan önce bir seferlik 3-5 GB’lık mobil ek paket alsanız.. Telefondan bağlanarak kesintisiz güzelce gider bağlantı..
Ülkemizin çağdaşlama/batılılaşma konusuna çok iyi bir giriş olmuş, iyi program, çok teşekkürler. Naçizane önerim ; aynı konuyu yaşı biraz ilerlemiştir ancak ikna edebilirseniz İstanbul üniversitesi İktisat/ Siyasal fakültesi hocalarından Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar ile işlerseniz çok faydalı olabilir.
Besim hocanın Türkiye'nin bilinmez kesimi hakkındaki umuduna maalesef katılamayacağım. Ben 18 yaşında bir üniversite öğrencisiyim fakat çevremdeki benle yaşıt, küçük veya büyük kişileri gördükçe benzer umudu taşıyamıyorum. Hala çoğu, geçmiş kuşaklarda rastladığımız lider kültü, lidere hayranlık veya bağlılık gibi uygar toplumlarda asgari ölçülerde olmasını beklediğimiz konularda geçmiş kuşaklardan farksızlar. Popülist söylemlerden hâlâ fazlaca etkilenmekteler ve belki de en kötüsü geçmiş kuşaklardan daha kötü bir eğitim serüveninden geçiyorlar. Tabiki bunların suçlusu bu gençler değil fakat bunun dışına kendini atma konusunda herhangi bir istekleri yok veya böyle bir eksiklik içerisinde olduklarının farkında değiller. Tabiki onların suçu olabilir, olmayabilir saydığım şeylerde fakat maalesef benzer umutları taşıyamıyorum dediğim gibi..
Bence temel sorun eğitim. 10 milyon insanın olduğu ülkede sadece 10 tane kaliteli lise ve 10 tane üniversite olursa böyle olur. Orada okuyanlar da kendini yarı tanrı olarak görür. Toplumun geneline eğitimin ulaştırılması sorunu bence temel sorun. 1950 yılına gelindiğinde 12 yıllık temel eğitim zorunlu olmuş olsaydı şuan bambaşka bir ülkeden söz ediyor olurduk. Yükseköğretim halen içler acısı, ben zamanında özel üniversitede okuduğum için mühendislik okurken alan dışı seçmeli ders olarak yunan felsefesi, medeniyet tarihi, dinler tarihi, çocuklarla iletişim vb. dersleri alabildim. İnsanın birazcık farklılaşmasına bile izin vermek istemeyen bir sistem olduğu için başarılar ancak kişisel başarı olarak ortaya çıkıyor. Toplumun ortalamasının yükselmesi ve oradan meyve olarak toplumsal başarının çıkması en sağlıklı olanın ancak toplumun ortalamasının yükselmesini devlet istiyor mu gerçekten? Hiç sanmıyorum.
Dücane hoca çok güzel tespit yaptı. Suriyenin kuzeyinde ruslarla yanyana operasyon yaparken, azeri kökenli rus çevirmenlik yapıyordu. Rus istihbaratı, iran istihbaratı yapabilecek insanımız var mı? Komşularını tanımıyan apartman sakini gibi tek başına kalırsın. Komşularından gelebilecek kâr zararı hesaplamaktan aciziz.
Tanımadığımızı nereden çıkarttınız onu anlamadım. Operasyonal düzeydeki birliklerde personeli Rusça, Arapça bilen kaç ülke var? Bölgedeki Türkmenler, veya bu olaydaki gibi Rus ordusunda yer alan Azerbaycan Türkleri bu iş için yeterlidir. Askeri eylem söz konusu olduğunda, genel kural şudur: Elinde ne varsa onunla hareket edersin. Eldekini verimli kullanacak olan kurmay zekasıdır. Bizim entellektüellerimizin takılıp kaldığı şey daima maksimalizm. Asla "yeterince iyi" diyemiyorlar. Eleştirinin "doğru" olması yetmiyor. Yanlışın nasıl ortadan kaldırılacağını gösteremiyorsa, eleştirinin sahadaki çabaya bir katkısı ve kıymeti yoktur. Solun da takılıp kaldığı konu burada. Daima şu ya da bu niteliğin yokluğu eleştirilir, solun bütün başarılarında niceliğin rol oynadığı ise unutulur. Yine Suriye'de neden başka herkesten daha üstün olduğumuzu hatırlayalım: Lojistik!!! Başka hiçbir devlet oraya bizim kadar hakim olamaz çünkü çok yakınız, ve TSK lojistik menzili içinde başka her ordudan fazla birim bulundurabilir. Diyelim ki herşey yanlış! Elinizde yeterince yanlış varsa doğruyu ezip geçersiniz. Bunu şöyle formüle edebiliriz: Don't underestimate the mess that can be produced in mass. Berbat bir formasyonunuz var ve daha iyisini oluşturmaya gücünüz yetmiyorsa, o berbat formasyondan o kadar çok oluşturun ki düşman başa çıkamaz hale gelsin. 100 köylü 1 şövalyeyi ezip geçer. Örneğe dönersek, orada, İdlib'de, Rus bizimle devriye atmak zorunda, biz Rusla devriye atmak zorunda değiliz.
bir nesli sosyolojinin konusu edip çerçevelediğimizde tam da o neslin çağrısına kulaklarımızı kapıyoruz, etiketlerle düşünmek yerine yüzümüzü hep reel olanda tutmalı.
Osmanlı'nın dışarda (Avrupa'da) olan değişimi algılamama nedeni bence tam anlaşılamadı. En önemli soru buydu aslında. Net olarak söylenmeliydi. Biz büyük imparatorluğuz hallederiz, değişim etkilemez miydi? Yöneticilerin yerlerini kaybetme korkusu ile görmezlikten gelmeleri miydi.? Vizyonsuz, yeteneksiz olunması mıydı? Dışarıdan Avrupa'ya akan devasa boyuttaki bilgiyi alıp drğerlendirecek insan mı yoktu? Hepsi mi? Sonunda bir özet yapılsa daha geniş kitlelere ulaşır diye düşünüyorum. Saygılar.
Avrupa'nın bile böyle büyük bir değişimin olacağından haberi yoktu. Bu tarz tarih okumalar anca çağdaş tarih ve sosyoloji biliminde ortaya çıkıyor. Ucucaz, kaçıcaz, patlıcaz gibi şiarlar Avrupa'da bile yok. Buhar makinesinin icadı, sanayileşme, hakikaten kimsenin aklına gelmiyor. İktisattan o kadar uzak ki dönemin insanları, Portekiz Amerika'da fazla gümüş sömürmekten Avrupa'da büyük bir enflasyona sebep oluyor. İktisadi teoriler gelişmemiş çünkü. Kimsenin ne olacağını fark etmiyor. Avrupa planlı şekilde gelişmedi. Amerika bile tesadüfen keşfedildi. Keşfedildiğinde yeni bir kıta olduğunun farkında bile değildi Avrupa. Ya Almanlar? Çok sonra modernize oldular. Demem o ki suçlanacak kimse yok bu bakımdan. Fakat şimdi tüm bunları görmemize rağmen hiçbir şey yapmıyorsak bizler artık sorumlu sayılırız.
Cumhuriyetin doğuya 80'lerde gelindiği söyleniyor. Ancak bence Besim hoca yeterince okuduğunu sanmıyorum. Çünkü daha Atatürk'ün olduğu zamanlarında bile fabrikalar ve demiryolları kuruldu oralarda. Ancak ondan sonra o cumhuriyet oralarda yavaş yavaş çözülüp tekrar feodalite hakim oldu.
Çelişki şu, insan kaynağının yokluğundan , bilgi ve istatistik verilerin yoksunlugundan bahsettikten sonra "köylere gidilmemis" demek. Elektrik etüt İdaresi arşivlerine bakmak bir çok soruya cevap verebilir. Saygılarımla....
besim dellaloğlu ile neredeyse hiçbir konuda anlaşamıyoruz, bu söyleşiden bunu çıkarmış oldum. iyi bir sosyolog gibi görünüyor ama iyi bir düşünür değil.
Hocam Erdoğan’ın yanına gidip ben 1 ay burada gözlemci olcam diye en tepeden en alta kadar devletin içinde gözlemlesek tüm sorunların sebeplerini buluruz. Noluyor bu devlette yöneticiler nasıl ne düşünüyorlar. Az çok tahmin ediliyor ama tahmin edilenlere göre bu ülkenin sıkıntısı demokrasi, başta halkın oy kullanmasını kaldırmak gerekir
En önemli sorunu 9 ayda 50 bin kişi izlemiş, ki ondan bile emin değiliz gerçekten izlendiler mi, 150 kişi yorum yapmış. Neden geri kaldığımızın yanıtı tam da bu ilgisizlik değil mi?
Mübadelede Türkiye topraklarına gelen Türkler de Osmanlı coğrafyasından geldiler yalnız. Onları Avrupa yetiştirmedi. Oraya giden rumların iyi yetişmiş olmaları pek de Osmanlı'da aldıkları eğitime bağlı değil.
Besim Hocayı tanıma fırsatı bulduğum, çok yararlandığım içten bir oturum oldu çok teşekkür ediyorum
60 ını geçmiş Dücane. Bayıldım ki ne bayıldım sohbetinize. Aklıbaşında güpgüzel insanları bul bize getir. Tadına doyum olmuyor. Sen 60 ını ben 65 imi geçtim, sen ve misafirlerinin muhabbtini 2 kez izliyorum. Müthiş şeyler alıyorum. Son 48 yılımı 5 ayrı üniversitede harcadım. Sizin yüzünüzden yine felsefe üstüne tarihe yazıldım. Beyzıt'taki güvercinlerin cümlesi beni bilmekteler. Sizlere oldukça hayranım.
Sınavlarda sizden öğrendiklerimi hiç sormuyorlar ama olsun. Sizin yüzünüzden iflah olunmaz bir okuma sevdasına düşmeliyim. Dücane'nin kulübesi nerede? Her sabah kalkıp bu kulübeyi aramaktayım. "Allahın emeklisi"
Harika bir programdı. Besim Hocama kucak dolusu sevgiler! Hep umut doludur sevgili hocam ve zarif ❤
Muhteşem bir söyleşi izledim , her iki hocaya da sonsuz teşekkürler ediyorum,
Biraz utanarak söyleyeceğim besim hocanın Nurullah ataçı geç keşfetmesi gibi benim de kendisinden bu programla haberim oldu , dün iki kitabını edindim ve kitap okuyanlar iyi bilir yeni bir vaha keşfetmek gibidir içinizdekileri yazıya dökmüş birisiyle buluşmak ..
Bilirsin duyarsın ama bir araya getirmeyi başkaları becerir işte hissettiğim tam olarak bu…
Saygılar bizden
Besim beye ve size teşekkürler.Besim beyden ikinci söyleşi için söz aldınız👍Başka konuklarla da yeni söyleşinizi dinlemek ümidi ile sağlıklı günler dilerim.
AZƏRBAYCANDAN SALAMLAR. DÜCANƏ HOCAMIZ BAŞIMIZIN TACIDIR. BESİM DELLALOĞLU İLƏ İLK TANIŞLIĞIM.
DÜCANƏ HOCANIN ÜZÜNDƏ BİR DƏYİŞİKLİK HİSS ETDİM. KONUŞURKƏN DODAQLARI SOLA ÇƏKİR. ÜZÜNÜN SAĞ TƏRƏFİNDƏ BİR PROBLEM OLDUĞUN DÜŞÜNÜRƏM. ALLAH HOCAMIZA SAĞLIQ VƏ ŞƏFA NƏSİB ETSİN.
Kişisel ve toplumsal düşünme biçimimiz hep olması gerekene odaklanıyor. Oysa olması gereken yönelik yapacağımız hamlelerin doğru olabilmesinin yolu olanı yani mevcut durumu iyi bilmekten geçtiğini hiçbir zaman anlayamadık. mealindeki tespit Besim Dellaloğlu'na ait .Besim Dellaloğlu'nu tanıdığıma memnun oldum. Dücane hocama vesile olduğu için teşekkür ederim
İkinci buluşmayı sabırsızlıkla bekliyorum. Çok doyurucu bir sohbet olmuş. İki farklı disiplinden değerli iki bilim insanının fikir alişverişinden faydalanmamak mümkün değil. Seçilen konu günümüzü de ilgilendirmesi ve etkilemesi nedeniyle tartışmasız çok hayati. Teşekkür ediyorum.
👏👏👏👏
Karşıtını içinde barındıran her düşünce değerlidir demişti Dücane hocamız. Bu akşam bu anlayışı izlenim olarak en zarif haliyle bizlere serimledi... Minnettarız..
Teşekkür ederim. İki şey özellikle dikkatimi çekti.
1) Hocam sizin ilk defa dinleyici(bu kadar uzun) konumunda olmanız ve iyi dinlemeyi didaktik açıdan göstermeniz…
2) Erken Cumhuriyet dönemi veya son Osmanlı döneminde münevver kabul edilebilecek isimlerin düşüncelerini de ancak Hegel’ in Minerva’nın baykuşu benzetmesindeki gibi yorumlayabilmeniz . (hem siz hem de konuğunuz için)
Her ikisi de benim için önemliydi. Teşekkürler hocam🙏
Saygıdeğer Hocam size ne kadar minnettar olduğumu anlatamam. Sayenizde düşünmeyi ve akletmeyi öğrendim. Yaşıtız, ama farkındayım ki ben çok geç kalmışım. Konuşmalarınızda pandemiden şikayetçisiniz. Benim için pandemi bulunmaz fırsat olsu. Evden çıkamayınca her gün en az 6-7 saat sizin eski videolarınızı izledim. Aynı düşünce kökeninden geliyor olmak da kendimi size daha yakın hissettirdi. Uzattım, sizi çok seviyorum. Allahtan size sağlıklı uzun ömürler diliyorum. Selamlar...
Son derece sahici, ufuk genişletici bir sohbet, belli bölümlerini tekrar izleyeceğim. Besim hocayı bizlerle tanıştırdığınız için teşekkürler.
Sevgili Hocam,
Yetmişinde bir emekliyim!Her hafta sohbetinizi büyük bir heyecanla bekliyorum! Bu hafta da yine çok doluydu!
Allah,sağlığınızı dâim kılsın!
bu buluşmanın belli aralıklarla tekrarlanmasını temenni ederiz, sevgiler, saygılar...
Ne kadar güzel bir program oldu dinlemelere doyadım böyle konuklarla bizi tanistirmaniz çok hos Dücane hocam
Çok keyifli bir söyleşiydi,uygun zamanlarda tekrar bir araya gelebilirseniz sevinirim.
Tanimadigim degerli bir insani sayenizde dinlemiş oldum. Cok teşekkürler hocam
Çok güzeldi ,düşünce dünyamızı çalıştırdınız teşekkürler
Mükemmel bir programdı ,teşekkür ederiz 😊
Her zamanki gibi düşündürücü, bin bir soru sordurmaya yönelik bir program olmuş. Ancak iki konuşmacının ses yüksekliği çok farklı keşke olmasa.
Konuklarla daha ilgi çekici gibi geldi bana ama laf olsun diye bir yönetici asla olmamalı(tabii bana göre).
Dücane Hocam, ALLAH size sağlık ve uzun ömür versin çünkü siz bu TOPRAKLARIN bereketi oldunuz.
Bu güzel sohbet ve bilgilendirme için ikinize de teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
İlk kez eski bir solcu ya da komünistten (Aydın seviyesindeki) "Yanlış yapmışız" dediğini duymak beni sevindirdi. Cumhuriyet aydınlarını hiçe saymışız, yeteneğe önem vermemişiz mealinde bir şeyler söyledi. Tebrik ederim. Geldiğimiz bu günlerde tırnak içinde eski dincilerden "Yanlış yapmışız" cümlesini çok duyuyordum ama bir solcudan ilk kez duydum. Cumhuriyet kurulmadan önceki on-on beş yıl içerisinde ülkenin en akıllı, zeki, okumuş ve entelektüel olma kapasitesi olan belki binlerce insanı savaşlarda ölmesine ve Türk olmayan yetişmiş insanların yurt dışına gitmesine rağmen (Bence bu biraz planlıdır, batı mübadeleye zorlayarak yetişmiş insanı almış, kendi içindeki nispeten az yetişmişleri göndermiştir. Bu şu anda da oluyor.) Cumhuriyetin başardıklarını takdir etmek gibi bir cümle de duymak isterdim konuşmacıdan. Çok daha uzun yazmak isterdim ama şununla bitireyim: Ülkemizde pek çok kişiye geçmişte "Rahat batmıştır". Ve böyle düşünür ya da yaparlarsa daha kötü olacağı konusundaki öğütlere kulak asmamışlardır. Her şeye rağmen o ilk no beş yolın kazandırdıklarıyla yaşamaktadırlar. Saygılar.
Besim Dellaloğlu'nun eski komünist olduğunu nereden çıkardınız? Baktım, galiba bir zamanlar "sol gelenekten geliyorum" demiş. Solculuğunun görülebilir tek izi o. Buradaki konuşmalarında, Marx ve Gramsci adını andı ama üslubunda da, sosyalist bir kültürün izi yok. Türkiye'de solculuk, çok geniş bir alan için kullanılır. Bunların birçoğunun gerçek solculukla da bir yakınlığı yoktur.
Bende bıraktığı izlenim, kafası biraz karışık bir akademisyen. Söylediği bazı ilginç şeyler var ama Dücane Cündioğlu'nun sorularını çok iyi anlayabildiğini de sanmıyorum.
Soruları iyi anlayamadığına katılıyorum. Başlangıçta ya GS lisesindeyken ve sonrasında sol görüşlüydüm diye kendisi söyledi.
Çoğunun gerçek solculukla bir ilgileri olmadığına katılıyorum.
Benim her zaman kızdığım şey bu görüşteki insanların Cumhuriyetimizi kuranların nasıl büyük bir iş yaptıklarını yeterince takdir etmemeleridir. Benim yaşım Besim Bey ile aynı, pek çok 78 kuşağı insan tanırım, hiçbiri Atatürk'ü anlamamıştır, bilmez, bildiğini sanır ve seviyorum demez. Bu insanlar bence etraflarındaki dünyayı da tanımamıştır, kafalarındaki olmasını düşündükleri dünyada yaşar ve gerçeğin bu olduğunu düşünürler. Besim Bey bunu itiraf etti, bu yönünü sevdim. Bakın nobelli yazar, Portekiz'li Jose Saramago ki Portekiz Komünist Parti üyesi idi, Arjantinde bir konuşmasında solculara "Yaşadığınız dünyadan haberiniz yok" demiş, sonra yazdığı kitapta diyor ki "Ne demek istediğimi bile anlamadılar". Ben Besim Beyin biraz anlamış olduğunu düşünüp sevindim sadece, saygılar daha fazla uzatmak istemiyorum.
@@hacmustafaus173 Ben 68 kuşağını da çok iyi tanırım. 1965 -70 arası TİP'i de iyi bilirim. Aklı başında Marksist, Atatürk'ün değerini bilir, saygı duyar, çoğu da sever. Belli konularda eleştirenler de vardır. Ben eleştirmeyenlerden, çok beğenip, çok sevenlerindenim..
Atatürk'e asıl haksızlık edenler, Atatürk'ü hiç anlamadan, kedilerine Atatürkçü diyerek onun resimlerini, sözlerin ucuz gevezeliklerine alet edenlerdir. Çoğu, Atatürk'ün, resimlerinin falan arkasına saklanıp kendi ilkelliklerini sergilerler, o saçmalıklara Atatürk'ü ortak ederler. Her biri kendi görüşlerine uygun bir Atatürk yaratmıştır ona tapınırlar. Aslında ona tapınırken, kendi egolarına tapınırlar. Dindarın Atatürk'ü dindardır. Japonya'ya, Sovyetler Birliği'nin Sahalin yarımadasına cami yaptırdığını uydurup, sosyal medyada yayarlar. Irkçının uydurup çok sevdiği Atatürk ırkçıdır. Osmanlıcı, "yurtta sulh dünyada sulh" diyen Atatürk'e, kendi Osmanlıcılık hayallerini bulaştırmaya çalışır. Sosyal medya bu uydurulmuş hikayelerin çöplüğü halindedir. Bu konu daha çok uzayabilir ama sanırım bu kadarı yeter.
Mükemmeli programdı. Tedına doyamadım. Çok teşekkür ederim.
Özlediğimiz, hoş bir sohbet, arada bu tarz konuklarla programınıza renk katıyorsunuz. Sizin yeriniz sizin renginiz her zaman ayrı elbette bunu net olarak görebiliyoruz. Teşekkürler, hoşça bakın zatınıza, bize yansımasına ihtiyacımız var🧿
Mükemmel bir yayındı. Lütfen daha nicelerinin müjdesini verin bize
Ben de sahiciliğiniz ve suyu bulandırmayışınız için ikinize de teşekkür ederim.
Yine çok iyi bir çözümlemeydi. Teşekkür ederiz. Kafamdaki deli sorulara sizinle cevap bulmaya çalışıyorum. İyi ki varsınız.
Teşekkür ederim böyle bir sohbet için. Ara sıra örneklemeler ve cümleler 15-25 yaşa hitap edecek seçenekte de olsa iyi olabilir kanısındayım. Emeğinize sağlık.
Gene kanatlandık... Nişanyan'la olan programı beğenmemiştim ama bu program çok leziz olmuş. Dücane hoca daha az araya girmiş, soru ve yorumlarıyla sohbete ritm kazandırmış. Devamını dört gözle bekliyorum, çok teşekkürler
Sayın Hocam, çağdaşlaşma konusuna çok derin bir noktadan başladınız. Fakat Besim hoca sorduğunuz soruyu derinleştirerek devam etmedi. Konu başka bir yöne evrildi. Çağdaşlaşma kıyısından köşesinden konuşuldu. Sorduğunuz sorulara sizin vereceğiniz cevapları dinlemek isterdim. Program için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
dücane baba , böyle konuklarla devam...hürmetler
Güzel sohbet için emeğinize, ağzınıza sağlık, teşekkür ederim. Saygılar.
Çok iyi olmuş hocam . Her ikinize de çok teşekkürler.
Bu ilk konuklu yayın bir çeşit deneme sayılır. Ses seviyesi biraz daha yüksek olabilirse daha rahat dinlenebilir.
dağınık bir konuşma olmuş biraz; ikinizden türkiye'de çağdaşlama üzerine bir şeyler duymak yine de güzeldi, teşekkürler.
Çok vurucu noktalar vardı. Teşekkürler. Besim Hoca, cumhuriyet köylere 1980’lerde ulaştı dedi. Fakat bence hala ulaşmadığı köyler var. 2 yıl kadar önce güneydoğudan turistik bir gezi sonrası buruk hislerle döndüm Ankara’ya. “Cumhuriyet henüz ulaşmamış, bu bizim ayıbımız” diye bir ses yankılanmıştı zihnimde. Şimdi anlıyorum neden böyle düşündüğümü.
Konuyu daraltarak daha sık buluşmalar yapmanızı dilerim. Teşekkürler.
Çok güzel bir değerlendirme olmuş.Teşekkürler
1:50:10 - 2:00:00 arası mükemmel bir tespit. tam olarak öyle oluyor.
Değerli hocalarım, çok istifade ettim, bir çok hususa dair çok zihin açıcı yorumlar, değerlendirmeler oldu benim için. Sesli bir teşekkür etmek istedim. 🌸
Geçmişteki başarılar krizle karşılaşıldığında dezavantaja dönüşebilir.Çok önemli bir cümle.
Konu osmanlı olunca lise günlerime geri döndüm ve ilk kez orada tanıştığım münazara kavramı geliverdi aklıma. Elbet o dönemlerde olan bitkisellik ve umursamama haline, belirgin bir dinginliğin eşlik ettiği zamanında o yavaş ve sanki değişmezmiş akışını eklersem, şimdi yeniden okul sıralarındayım. Hoca içeriye girdi ve münazara yapacağız, iki guruba ayrılacaksınız. Konuda osmanlı içtenmi, dıştanmı yıkıldı olacak dedi.Aslında bunu hiç düşünmemiştim. Tarih dersleri, genelde çok malumat üzerine kurgulanmıştı ve neredeyse bazı savaşlardaki at sayısı, asker sayısı bile söyleniyordu. Şu kadar fille geldi, savaş 3gün üç gece sürdü. Sıralar yerlerinden oynatıldı ve benim çocukluğumun kara tahtası çoktan anılarımda ki yerini o dönemde bile almış olduğundan, onları beyaz metalin önüne taşıdk. Bu esnada sıralardaki çocuklar kendi aralarında tartışıyor ve hocaya itiraz ediyorlardı. Aslında ben dış sebebi savunuyorum hocam. Bir diğeriyse hocam beni niye iç sebebi savunan guruba vermediniz. Hocaysa bu sefer başta iyi belletemediği münazara kavramının mantığını, kavga çıkmadan önce daha detaylı açıklamaya girişti. Münazarada dedi, neyi savunduğunun bir önemi yok.Nasıl savunduğunun bir önemi var. Yani inanmadığın bir şeyde olsa aklını onu savunmak için kullancaksın. Benim kafamsa karışıktı ve zaten her zaman ki gibi, gurubu ben seçmedim, ona düştüm.
Dışımı, içimi savunuyordum hatırlayamasamda, kafamda ki kurgular, kısıtlı bir bilgiyle birleştiğinde, ister istemez savunma, benim mizacımın ve bilincimin yansıması şeklinde tezahür edecekti. Aslında ta en başından absürt bir durumun içine düştüğümü farkettim ve özgüvenimin en düşük seyrettiği dönemlerdi. Karşımda sevdiğim ve diğerlerinden hem tip hem de mizaç olarak farklı ,gözlüklü bir çocuk duruyordu. İtalyana benziyordu ve zaten hepimizin bildiği annesinin italyan asıllı oluşuydu. Masalar karşılıklı kurulmuş ve bayan hocanın masasıda hemen beyaz metalin önündeydi ve hoca heyecanla münazarayı başlattı. İçerik hakkında hiç bir detayı hatırlamam ve benim ne söylediğimide hatırlamam mümkün değil, sadece aklımdaki bilgi kırıntılarını sabit bir yükselme tahtası olarak kurup, kelimeleri bol kullanarak, kurgumu bu şekilde sağlamaya çalışsamda, bir yerde diğer arkadaşları dinlerken, konuşmaların senli benli ilerleyişi ve çoğu yerde kimin neyi savunduğunun belirgin olmayışı nedeniyle hoca ara ara münazaraya müdahale ediyordu. Bazen sesler yükseliyor ve insanlar birbirine kızmaya başlıyordu.
Ben neyi savunduğumu hatırlamasamda bana verilen sürenin ortalarına kadar karşı tarafın tezini kendi tezim gibi savunduğumu farkettim ve karşı taraf bundan oldukça memnundu,münazarada ilk defa bir sessizlik oldu kısmen, yanımda ki arkadaş benim bacaklarıma vuruyor ve karşı taraftakiler, bizim dediklerimizi savunuyorsun diyerek mutluca gülüyorlardı. Hocada dayanamadı ve lafa girdi. Karşı tarafı savunuyorsun. Fakat belkide bende planlı gelişmeyen bu durumdan, tam da radikal bir şekilde hemen ayrılıp, artık tüm kafa karışıklığını kelimelere yansıtmaya başladığımda, işler iyice çığrından çıktı ve yanımdaki oldukça kavgacı dostuma söz geçince, zaten gerilmiş ortam arkadaşımın italyan asıllı arkadaşı gözlüklerini çıkarmaya davetiylede sonlandı. Sonuç içmi dışmı. Aklımda bayan hocanın biz erkekleri sakinleştirme görüntüleri kaldı geriye. Hep böyle olmazmı, geriye daima bir şeyler bırakır zaman.
Çok güzeldi hocam tekrarlarsaniz çok sevinirim
Tam entellektüel ziyafet.. 👏 Naçizane bir öneri.. Wi-Fi kuvvetli değilse böyle toplantılardan önce bir seferlik 3-5 GB’lık mobil ek paket alsanız.. Telefondan bağlanarak kesintisiz güzelce gider bağlantı..
Ülkemizin çağdaşlama/batılılaşma konusuna çok iyi bir giriş olmuş, iyi program, çok teşekkürler. Naçizane önerim ; aynı konuyu yaşı biraz ilerlemiştir ancak ikna edebilirseniz İstanbul üniversitesi İktisat/ Siyasal fakültesi hocalarından Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar ile işlerseniz çok faydalı olabilir.
keyif alarak izledim ve çok faydalandım.
Yakup Kadri Mısır, Kemal karpat Romanya, Niyazi Berkes Kıbrıs, bir tane de benden olsun berkesin hocası Macit Gökberk Selanik doğumludur.
Dijital dönüşümle bir kuşak sonrası çok farklı olabilir. Sadece Dücane Hoca'nın sohbetleri ortalama bin kişiyi dönüştürdü.
Son yıllarda intiharı daha çok düşünmeye başladım.Sebebini çok güzel izah etmiş değerli hocalarım.
Ben de çok istifade ettim, inanınız Hocamcımlar, gerçi her zaman sizden çook çok telekkürler ederim..
Hocam lütfen konuk almaya devam edin.. lütfen.. çok teşekkür ederiz bu yayın için..
Besim hocanın Türkiye'nin bilinmez kesimi hakkındaki umuduna maalesef katılamayacağım. Ben 18 yaşında bir üniversite öğrencisiyim fakat çevremdeki benle yaşıt, küçük veya büyük kişileri gördükçe benzer umudu taşıyamıyorum. Hala çoğu, geçmiş kuşaklarda rastladığımız lider kültü, lidere hayranlık veya bağlılık gibi uygar toplumlarda asgari ölçülerde olmasını beklediğimiz konularda geçmiş kuşaklardan farksızlar. Popülist söylemlerden hâlâ fazlaca etkilenmekteler ve belki de en kötüsü geçmiş kuşaklardan daha kötü bir eğitim serüveninden geçiyorlar. Tabiki bunların suçlusu bu gençler değil fakat bunun dışına kendini atma konusunda herhangi bir istekleri yok veya böyle bir eksiklik içerisinde olduklarının farkında değiller. Tabiki onların suçu olabilir, olmayabilir saydığım şeylerde fakat maalesef benzer umutları taşıyamıyorum dediğim gibi..
Çok güzel program olmuş tebrikler
Teşekkür ediyorum. Çok istifade ettim.
Bence temel sorun eğitim. 10 milyon insanın olduğu ülkede sadece 10 tane kaliteli lise ve 10 tane üniversite olursa böyle olur. Orada okuyanlar da kendini yarı tanrı olarak görür.
Toplumun geneline eğitimin ulaştırılması sorunu bence temel sorun. 1950 yılına gelindiğinde 12 yıllık temel eğitim zorunlu olmuş olsaydı şuan bambaşka bir ülkeden söz ediyor olurduk.
Yükseköğretim halen içler acısı, ben zamanında özel üniversitede okuduğum için mühendislik okurken alan dışı seçmeli ders olarak yunan felsefesi, medeniyet tarihi, dinler tarihi, çocuklarla iletişim vb. dersleri alabildim. İnsanın birazcık farklılaşmasına bile izin vermek istemeyen bir sistem olduğu için başarılar ancak kişisel başarı olarak ortaya çıkıyor.
Toplumun ortalamasının yükselmesi ve oradan meyve olarak toplumsal başarının çıkması en sağlıklı olanın ancak toplumun ortalamasının yükselmesini devlet istiyor mu gerçekten? Hiç sanmıyorum.
sakarya sanat, tasarım ve mimarlık fakültesindeyken dekanımızdı besim hoca,görünce şaşırdım
Ama bu söyleşiden çok şey öğrendim.ozellikle Besim hocanın sosyolojik tahlilleri etkileyici
🌸💮🌺🌼Teşekkür ederim.🌸💮🌺🌼
Dücane hoca çok güzel tespit yaptı. Suriyenin kuzeyinde ruslarla yanyana operasyon yaparken, azeri kökenli rus çevirmenlik yapıyordu. Rus istihbaratı, iran istihbaratı yapabilecek insanımız var mı? Komşularını tanımıyan apartman sakini gibi tek başına kalırsın. Komşularından gelebilecek kâr zararı hesaplamaktan aciziz.
Tanımadığımızı nereden çıkarttınız onu anlamadım.
Operasyonal düzeydeki birliklerde personeli Rusça, Arapça bilen kaç ülke var? Bölgedeki Türkmenler, veya bu olaydaki gibi Rus ordusunda yer alan Azerbaycan Türkleri bu iş için yeterlidir.
Askeri eylem söz konusu olduğunda, genel kural şudur: Elinde ne varsa onunla hareket edersin. Eldekini verimli kullanacak olan kurmay zekasıdır.
Bizim entellektüellerimizin takılıp kaldığı şey daima maksimalizm. Asla "yeterince iyi" diyemiyorlar. Eleştirinin "doğru" olması yetmiyor. Yanlışın nasıl ortadan kaldırılacağını gösteremiyorsa, eleştirinin sahadaki çabaya bir katkısı ve kıymeti yoktur.
Solun da takılıp kaldığı konu burada. Daima şu ya da bu niteliğin yokluğu eleştirilir, solun bütün başarılarında niceliğin rol oynadığı ise unutulur.
Yine Suriye'de neden başka herkesten daha üstün olduğumuzu hatırlayalım: Lojistik!!! Başka hiçbir devlet oraya bizim kadar hakim olamaz çünkü çok yakınız, ve TSK lojistik menzili içinde başka her ordudan fazla birim bulundurabilir.
Diyelim ki herşey yanlış!
Elinizde yeterince yanlış varsa doğruyu ezip geçersiniz.
Bunu şöyle formüle edebiliriz: Don't underestimate the mess that can be produced in mass.
Berbat bir formasyonunuz var ve daha iyisini oluşturmaya gücünüz yetmiyorsa, o berbat formasyondan o kadar çok oluşturun ki düşman başa çıkamaz hale gelsin. 100 köylü 1 şövalyeyi ezip geçer.
Örneğe dönersek, orada, İdlib'de, Rus bizimle devriye atmak zorunda, biz Rusla devriye atmak zorunda değiliz.
Besim Hoca inanılmaz...
Nesi inanılmaz?
Umarım bu buluşmaların devamı gelir.
Rölanti benzetmesi çok hoş👏
isyankarı, kendi düşünme potansiyeli olanı, gerektiği zaman itiraz edeni tercih etmemiştir akademi... çektiğimiz çile bu.
n.g çernişevski nin yazdığı bir roman vardır "nasıl yapmalı " lenin buna binaen o sorumuştur "ne yapmalı" diye.
Zihnim doydu. teşekkürler.
Besim hocanın Z KUŞAĞINDAN beklentisi inşallah gerçekleşecektir bunu bütün kalbimle diliyorum ve istiyorum 😊
Senin senden beklentini kim karsilayacak sen baskalarinin beklentilerini karsilamaya devam ettikce.
bir nesli sosyolojinin konusu edip çerçevelediğimizde tam da o neslin çağrısına kulaklarımızı kapıyoruz, etiketlerle düşünmek yerine yüzümüzü hep reel olanda tutmalı.
Anooshirvan Miandji ile de bir program bekliyoruz sizden.
5:30 tanzimat idrak sıçraması, paradigma değişimi
emeğinize sağlık
Osmanlı'nın dışarda (Avrupa'da) olan değişimi algılamama nedeni bence tam anlaşılamadı. En önemli soru buydu aslında. Net olarak söylenmeliydi. Biz büyük imparatorluğuz hallederiz, değişim etkilemez miydi? Yöneticilerin yerlerini kaybetme korkusu ile görmezlikten gelmeleri miydi.? Vizyonsuz, yeteneksiz olunması mıydı? Dışarıdan Avrupa'ya akan devasa boyuttaki bilgiyi alıp drğerlendirecek insan mı yoktu? Hepsi mi? Sonunda bir özet yapılsa daha geniş kitlelere ulaşır diye düşünüyorum. Saygılar.
Avrupa'nın bile böyle büyük bir değişimin olacağından haberi yoktu. Bu tarz tarih okumalar anca çağdaş tarih ve sosyoloji biliminde ortaya çıkıyor. Ucucaz, kaçıcaz, patlıcaz gibi şiarlar Avrupa'da bile yok. Buhar makinesinin icadı, sanayileşme, hakikaten kimsenin aklına gelmiyor. İktisattan o kadar uzak ki dönemin insanları, Portekiz Amerika'da fazla gümüş sömürmekten Avrupa'da büyük bir enflasyona sebep oluyor. İktisadi teoriler gelişmemiş çünkü. Kimsenin ne olacağını fark etmiyor. Avrupa planlı şekilde gelişmedi. Amerika bile tesadüfen keşfedildi. Keşfedildiğinde yeni bir kıta olduğunun farkında bile değildi Avrupa. Ya Almanlar? Çok sonra modernize oldular. Demem o ki suçlanacak kimse yok bu bakımdan. Fakat şimdi tüm bunları görmemize rağmen hiçbir şey yapmıyorsak bizler artık sorumlu sayılırız.
Makine tasarımı yaparken dinlemek müthişti
Bu tip konuklar ile yapılan programlarda bahsedilen konular ile ilgili, okuma önerileri paylaşabilir misiniz?
Teşekkürler.
Cumhuriyetin doğuya 80'lerde gelindiği söyleniyor. Ancak bence Besim hoca yeterince okuduğunu sanmıyorum. Çünkü daha Atatürk'ün olduğu zamanlarında bile fabrikalar ve demiryolları kuruldu oralarda. Ancak ondan sonra o cumhuriyet oralarda yavaş yavaş çözülüp tekrar feodalite hakim oldu.
Hocam şartlar elverirse bir gün burada Zeki Demirkubuz u da görmek nasib olur umarım
Sayın üstadım kapitalizm üzerine müstakil bir konuşma yapabilir misiniz?
Dücane beyi kulaklıkta dinlemek çok zor bu konuda birşeyler yapılsa daha iyi olur
Çelişki şu, insan kaynağının yokluğundan , bilgi ve istatistik verilerin yoksunlugundan bahsettikten sonra "köylere gidilmemis" demek.
Elektrik etüt İdaresi arşivlerine bakmak bir çok soruya cevap verebilir.
Saygılarımla....
Bir çay içmek için oturduğun kafede, yan masaya kulak misafiri olup, yatıya kalmak.
❤
Vallahi çok güzel oldu.
Dücane Hocam lütfen şu kitaplığınızın bir resmini yada listesini atar mısınız ekran videolarda büyümüyor. 🙏
Hocam, İsmet Özel ve İsmet Özel Şiirleri üzerine bi program yaparmısınız, çok saygılar...
Dücane hocam tekkeler kapatılınca eğitimli dindarlar nasıl yok edildi açıklar mısın
Besim hocayı duyduk sizi duymak için kırk takla attık yine. Bir mikrofon alın hocam ya 😂😂. Bize de yazık. Çoluk çocuğa susun durun demekten yoruldum.
besim dellaloğlu ile neredeyse hiçbir konuda anlaşamıyoruz, bu söyleşiden bunu çıkarmış oldum. iyi bir sosyolog gibi görünüyor ama iyi bir düşünür değil.
🙏🏻
🌹🌺
Merhaba. Medeniyet arapça bir kelime ama Araplar bu kelime yerine hadara kelimesini kullanıyor
35:24 67 değil 1964 rum tehciri hocam, not düşelim.
Hocam Erdoğan’ın yanına gidip ben 1 ay burada gözlemci olcam diye en tepeden en alta kadar devletin içinde gözlemlesek tüm sorunların sebeplerini buluruz. Noluyor bu devlette yöneticiler nasıl ne düşünüyorlar. Az çok tahmin ediliyor ama tahmin edilenlere göre bu ülkenin sıkıntısı demokrasi, başta halkın oy kullanmasını kaldırmak gerekir
Çok kıymetli iki insan tabi.Ama aralarında iyi bir tarihçi olmayınca tespitler tam oturmuyor.
En önemli sorunu 9 ayda 50 bin kişi izlemiş, ki ondan bile emin değiliz gerçekten izlendiler mi, 150 kişi yorum yapmış. Neden geri kaldığımızın yanıtı tam da bu ilgisizlik değil mi?
Ya besim abi üvey evlar:(
İçim karardı
Mübadelede Türkiye topraklarına gelen Türkler de Osmanlı coğrafyasından geldiler yalnız. Onları Avrupa yetiştirmedi. Oraya giden rumların iyi yetişmiş olmaları pek de Osmanlı'da aldıkları eğitime bağlı değil.
Niyazi berkes istatistik yaban cumhuriyet daha az kalite daha az risk
Dücane hocada yüz felci belirtileri görüyorum, konuşurken sağ tarafı donuk duruyor, acilen bir nörolog görmeli.
Liyakat hocam. En büyük sıkıntısı siyasetin.
yılın olacaktı.
Çare??????