Gumball çizgi dizisi, hayatın rastlantısallığı ve sinir bozucu talihsizliklerini felsefi diyaloglarıyla anlatan bir baş yapıttır. Adının "The Amazing World Of Gumball" yani "Gumball'ın Muhteşem Dünyası" olması çizgi filmin o sıradışı olaylarının aslında Gumball'ın hayal gücünün bir ürünü olduğunu gösterir. Bu, can sıkıntısından kaçmak isteyen 12 yaşındaki bir ergen ve onun dostu Darwin'in dünyanın anlamsızlığı ve sonsuz sıkıcılığına karşı giriştikleri bir tür savunma mekanizmasıdır.
Adventure time çizgi dizisini izlediyseniz onda da pek çok felsefi fenomenin bulunduğunu fark etmişsinizdir fakat adventure time da bunlar göz önünde değildir, fark etmesi bazen zordur
eski çizgi dizilerin ilk sezonları daha küçük yaş gruplarına hitap ediyorken, 3. sezondan sonra daha geniş yaş kitlelerine hitap ediyor, kendi kitlesine göre dizi büyüyor
Adventure time ve Gumball bunun mükemmel örnekleri ilk sezonlar var 3. Sezondan sonraki bölümler karşılaştırılınca belirgin fark var devam eden olay örgüleri karakterlere derinlik gelmesi vs
Gumball ı o kadar çok izliyorum ki (TH-cam da olan kesitleri vs) her diyaloğu şakasız ezbere biliyorum ona rağmen yapılan göndermeleri esprileri çoğu zaman fark etmemiş oluyorum o kadar güzel yapıyorlar ki fark edince nasıl olur da yeni anlarım diye şaşırıyorum bambaşka bir seviye gerçekten
gumballın bütün sezonlarını 16 kez falan izledim artık bütün bölümleri ezbere biliyorum ve birisi bi replik söylediğinde sezon ve bölüm söyleyebiliyorum. (bu yorumu yaparken ipadden gumball izliyom cartoon network son sezona canlı yayın açmış pdlslzksçzşwlödl)
Bilinçaltımıza yerleştiler bir bakıma. Ve yakında hatta şuanda bile dünyamıza bunlarla büyüyen nesil tam anlamıyla egemen olmaya başlayacak. İnsanlık tarihinde hiç örneği görülmemiş bir şekilde büyüyen bir neslin egemenliğine şahit olacağız. Bu şekilde büyüyen bir neslin kuracağı geleceği çok merak ediyorum doğrusu.
@@hmmm5355bu düşünceler zamanında televizyon bile olmayan insanların da aklını kurcalayan sorular örneğin videoda da ismi geçen albert camus ve onun gibi nicesi hayatında gumball mı izlemiştir sormak lazım, tanıdığınız en yaşlı akraba bile bu tarz düşüncelere sahip olmuştur çünkü insan düşünen bi varlıktır. Yeni nesilin bu tarz çizgi filmlere maruz kalarak büyümesi ancak bu düşünceleri diğer nesillerden daha erken fark etmesine yol açıyor bu yüzden de kendilerinden önceki nesile göre daha zeki ve açık görüşlüler ben de bu yüzden kuracakları geleceği merak ediyorum. gümbür gümbür geliyolar.
Ablam hiç sevmezdi, hep kanalı değiştirmek isterdi gumball başlayınca.Ben de kumandanın pillerini saklardım en sevdiğim çizgi diziyi izleyebilmek için,yeri bende hep ayrıdır o yüzden.
evet kesinlikle bu yıl reşit olmamıza rağmen halen diğer 00s liler tarafından küçük görülmek bir yana teknolojisiz boktan algı ve standartlarsız sosyal medyasız büyüyen cocuk gibi cocuk olan son prime kisilerdeniz..
gumball'ın bir bölümünde anne ve babası çocuk yaşlaeına dönüyorlardı darwin onları yanlarında götüremeyeceklerini ve ne yapmaları gerektiğini soruyordu gumball da "bize her zaman yaptıklarını" diyip oyun parkına bırakıyordu onları... bayağı üzmüştü
Gunball ın bir ara tüm bölümlerini seyretmiştim. Tüyler ürpertici sahneleri olduğu, anlamını bilen bir yetişkin için korkunç şeyler anlattığı anları da oldu. Fıstık ile ilgili gözlerimi yaşartan sahneleri bile var. Karakterlerin dış görünüşleri ile ilgili bir video yapmalısın. Her karakterin neden böyle olduğu ile ilgili egosu, kişiliği ya da karakteristik özelliği ile ilgili ipuçları mevcut. Çoğunu unuttum ama videoda gördüğüm kese kağıdı olan karakterin özelliği mesela... Her işi yapmasıyla ünlü değil mi? Gerçekte de öyledir bir kağıt, kese kağıdı her işe yarar.
Hayatın nasıl yaşanması gerektiğini öğreten mükemmel bir dizi. Çocukken her izlediğimde ben neden Gumball'ın yaşadığı gibi bir hayatı yaşayamıyorum diye kendimi çok sorgulardım. Çünkü her ne kadar bir çizgi film karakteri olsa da konuşmalarıyla, tavırlarıyla diğer karakterlerle olan diyaloglarıyla yaptıkları, hayatın içinde mümkün olabilecek şeyler gibi gözükürdü gözüme. Peki ben neden onun gibi bu mümkün olabilecek şeyleri yapamıyordum? Özgürce başkalarının baskısı altında kalmadan kendi fikirlerimce istediğim gibi hareket edip basit bir şey olsa bile "istediğimi yapamıyordum". Mesela o bir bölümde saçma ve alakasız yerlerde şarkı söylemeye başlasa kendi kendime acaba bende bunu yapabilir miydim diye düşüncelere dalar sonra genelde şu tarz çıkarımlarda bulunurdum: "Mesela evimdeyken söylemeye çalışsam annem komşular rahatsız olur diye, toplu bir yerdeyken söylemeye çalışsam ordakiler tarafından niye bağırıyorsun diye, ya da hiçbirinden bir tepki almasam bile belki de kendi düşüncelerimden (utanç vb)dolayı kendimi susturur, susturulurdum" şeklinde düşünür ve kendimi hep sınırlardım. Onun bu yapabileceği her şeyi yapabilme özgürlüğü içinde oluşu, kendi hayatını kendisinin yaşadığını her fark ettiğimde çok etkilenirdim ondan. Ve bunun ardından kendime o da bir çocuk sende o yaşayabiliyorken sen neden yaşayamıyorsun diyerek yukarıda yazdıklarım gibi hep bir sorgulamalara girerdim. İşin sonunda bana çocukluğun, özgürlüğün ve başkalarına göre değil de kendine göre hayatını yaşamanın nasıl bir şey olduğunu öğreten bir dizi olmuştur kendisi. Benim için çok anlamlı olan bu dizinin anlamını işlediğin için teşekkürler.
@@mehmeddinç-p8bo cümleleri belirtseydin sana yardımcı olurdum. Hangi cümleden itibaren çevirmemi istiyorsun? "İşin sonunda" ile başlayan cümleden mi?
@@gravity8866 aslında bende de hala yapacağım eylemler konusunda toplum tarafından yargılanma korkusu ya da kendi içimde bu eylemleri utanç kaynağı olarak değerlendirdiğim düşüncelerim var. Bunlar kendini ne kadar geliştirsen de tamamen yok olmuyorlar ama bunlara karşı daha kayıtsız(umursamaz) bir duruma geldiğim söylenilebilir. Sana tavsiyem umursamaz ol. Yeri geldiğinde insanların sana ve yaptıklarına karşı bulunacakları yargılara "çok da skimde" demesini ya da biraz daha yumuşağıyla umrumda demesini bil 😅. Senden ve yaptıklarından önemli değil onların fikirleri. Kendini bu kafa yapısına koyarsan inan bana zamanla hayatını kendinin yaşadığını fark edeceksin.
@@mehmeddinç-p8b son yazdıklarımda demek istediğim Gumball'ın sınırsız bir hayal gücüyle kendince yaşayabilme özgürlüğü içinde oluşu bana bir çocuğunda böyle olması gerektiğini çocuklarında özgürlüğü hak edip kendi istediklerince hayatı yaşamaları gerektiğini çağrıştırdı. O yüzden çocukluğu ve kendine kendine yaşamanın ne demek olduğunu öğrendim, dedim. Umarım anlatabilmişimdir.
Cartoon Networkun eski çizgi filmlerine bakınca ve şuanki çizgi filmlere bakınca şunu farkettim. Biz eskiden daha anlamlı şeyler izliyormuşuz, Küçükken anlamazdık ama ileride mesela şuan çok derin anlamlı olduğunu anlayabiliyoruz. Ben küçükken daha çok nickelodeon izlerdim. Çünkü Sam & Cat, ICarly, Victorious, Süngerbob, Loud House falan bana daha eğlenceli gelirdi. Ama şimdi bakıyorumda o zaman izlediğim nickelodeon çizgi filmleri sadece güldürmeyi hedefleyen çizgi filmlermiş, derin anlam ile uzaktan yakından alakası yokmuş.
Katılıyorum. Herkesin amacı bu bence herkese göre yorumu farklı olsa da amaç bu… bu ebedi zevk de bu dünyada olmayacağı belli bir şeyin lezzetini alıyorsun ve sonra o an da ölüp bitiyor hiçlik gibi kalıyorsun eğer ki bir inancın yoksa ortalık karanlık kalıyor senin için son sahne gibi ve insanlar tükenmişlik sendromlarına depresyonlara giriyor intihar çözüm gibi görünüyor Allah korusun belki de Allah yok demek yerine onu tanımalıyız ve buna yönelmeliyiz o yoksa hiçbir şey yok o varsa her şey var bana göre bu tutuculuk ya da herhangi ahlaki bir bakış açısı değildir insanı ayakta tutan bir şeydir
Gumball'ın bu bölümüne denk gelmemiştim daha önce, meğersem ne kadar önemli yanları varmış çocukken izlediğimiz çizgi filmlerin. Öyle boş boş izlerken hiçbir şeyin farkına varamamışız. Şimdi ise ben de hayatın anlamını ve anlamsızlığını sorgularken, kendimi psikoterapik ilaçların içinde yüzerken buldum. Çok karışık duygular içinde yüzmek, akıntının sürekli farklı yönlerden akması insanı çok fazla yoruyor. Uykun kaçıyor, sosyalliğin giderek azalıyor, çok yorgun olduğun için çok fazla hata yapıyorsun. Ve geri dönüp baktığında cahilliğe özeniyorsun. Ama sen zaten cahil olmamak için bu akıntıya kaptırdın kendini. O dükkanda çalışan adam, hiçbir şeyden haberi yokken mutluydu diye düşünüyorsun. Çünkü düşünmeye fırsatı yoktu... Antik Yunan Filozoflarına baktığımızda da en büyük etkilerden birinin bu olduğunu düşünüyoruz. Düşünmek için boş zaman. Herkes düşünmemeli; tek düze olmalı diye eğitip, yetiştirilen insanlık bir yerden sonra düşünen herkes için cehennem olur. Etrafına bakarsın herkes robot gibi, sen onlardan uzaklaşmışsın. Herkesin çok farkı dertleri var ancak çok büyük olasılıkla etrafındaki kimse daha önce varoluşunu senin kadar sorgualamadı. 1984 romanındaki efsane "Savaş Barıştır, Özgürlük Köleliktir, Cahillik Güçtür" mottosuyla fiziksel olarak olmasa da, mentalite olarak tam olarak bu kalıpların içinde yaşıyoruz. Hayatımızla barışabilmemiz için savaşmamız lazım, özgür olmak için köle olmamız lazım, güçlü olmamız için cahil olmamız lazım gibi söylemler içimize çok fazla işlemiş. Birçok insan, kendiyle barışabilmek için o kadar fazla savaşıyor ki ne özgürlüğünün bir manası kalıyor ne öğrendiklerinin. Peki gerçekten cahillik güç olsa bile, bu prangalara ne kadar dayanabilirsin? İnsan öğrendiği kadar vardır diye düşünen biriyim. Ki bu da Gumball'ın kardeşine çok benzeyen bir bakış açısı ancak dizide hatıraldığım kadarıyla o da bundan çok mutlu değil. Çünkü öğrendiklerini paylaşak biri yok. Kendiyle kalacak öğrendikleri. Burdan biraz da öğrendiklerimizi paylaşacak insanlar bulmanın, yani ortak paydada hayata bakış açınızın kesiştiği insanları bulmak çok önemli diye yorumladım ben kendime. Çünkü insan sosyalleşmesi gereken bir hayvan ancak hayvani yönlerini de dizginlemesi gerekir diye düşünüyorum. Tıpkı Nietzche gibi. Üstinsana ulaşmak olmalı hedef. Kendini öldürmek ve üstinsan gibi yeniden doğmak. İnsan eksik tamamlanmamış bir varlıktır, açıktır her şeye, gerisin geri de gidebilir, sağa sola da sapabilir, yukarılara da yükselebilir. Hayat kendisini altedebilenindir. Senin en iyi versiyonun nasıl olurdu? Kendimizi hangi yargılara göre yargılıyoruz? Hangi değerler diğerlerinden daha üstün? Sürüden ayrılmalı insan ancak böyle kendini altedebilir. 21. yüzyıl benim gözümde en yalnız sürü gibi gözüküyor. Herkes birbirinden çok kopuk, herkes her şeye yabancı. Ancak yine de görünmez ipliklerle ve yargılarla herkes birbirine bağlı gibi hissettiriyor. Tanrı'nın ölümünü kabul etmekle başladı benim serüvenim. Bu metafizik bir konudan ziyade dinsel değerler sisteminin geçerliliğini yitirdiğini düşünmeme sebep oldu. Tam olarak bu noktadan sonra varoluşsal krizlerle boğulştum. Tıpkı Gumball gibi ben de ilk olarak yaşayan insanlara sordum. Çünkü Aristo'nun da dediği gibi "İnsan doğası gereği anlamak ister". Tanrı da öldüyse eğer, neden yaşıyoruz? Şİmdi felsefeden tekrar diziye geri dönelim ve Gumball'ın yolunu inceleyelim. Dükkanda çalışan modern köleden sonra bir modern Polyanna ile karşılaşıyorlar. Hayat bence gerçekten o kadar toz pembe bakılması gereken bir yer değil. Bu kadar tozpembe bakmak da bir yerden sonra zarar verecektir. Gelen tehlikeleri baktığın tozpembe pencereden göremezsin belki de. İşte bu yüzden Polyannalıcık benim bir yerde sinir olduğum bir şey. Ve o varoluşsal kriz içindeyken böyle bir yaklaşıma sahip olan birileriyle karşılaşmak gerçekten çok sinir bozucu oluyor. Annesine göre ise aile kurmak. Toplumsal yargı ve baskılar karşımıza çıkıyor burda da. Gerçekten sadece evlenip çocuk yapmak nasıl bir iç tatmin sağlayabilir? Babasının düşüncesi ise çok daha tehlikeli. Tatmin ve zevk alma duyusunu sonuna kadar körüklemek. İlkel beynimize zevk veren şeyler hayatta kalma ve neslimizin devamını sağlamak için gerekli olan şeyler. Ancak ilkel beynimizi kandırmak da çok kolay. Cinselliğin verdiği zevk noktasını uyaran yapau uyarıcılar günümüz dünyasını işgal etmiş durumda. Her keyif veren şeye atlamak, bir yerden sonra tamamen içsel tatminsizliği getirecektir. Anna'dan biraz bahsetmiştim sonrasında ise doğayla karşılaşma var. Doğa gerçekten çok acımasız ve hiç alttan alması yok. Güçsüzsen elenirsin mantığıyla sürüyor binlerce senedir. Ve biz insanlar olarak, doğal seçilimin içinden geçtik. Günümüz dünyasında herkes hasta. Gerek Gumball'ın annesi gibi kendini ev çocuk sahibi yapınca başarıya ulaştığını zannedenlerden dolayı psikolojik açıdan, gerek babası gibi haz peşinde hayatını hiç edenlerden. En çok da merhamet ve sevgi duygumuzdan dolayı hastalıklıyız. Mezarlıktaki çocuk ise adrenalin patlamasının gerçek hayat olduğunu iddia ediyor. Daha önce hiç böyle biriyle karşılaşmadım ve empati de kuramayacağımdan bir şey söyleyemiyorum. Ancak bir sonraki cevapla ilişkilendirilebilir: Kendini bulmak. Bu gerçekten şu ana kadarkilerin en önemlisi benim açımdan çünkü daha öncesinde söylediğim gibi, her şeye ve herkese yabancılaşan insan en çok da kendine yabancılaşır. Sen aynı sensindir ama değilsindir de işte. Kendindini bulmak için birçok şey denemelisin. Gerçekten çoğu şeyi denemeliyiz. Daha önce yemediğin şeyleri ye yapmadığın şeyleri yap, görmediğin yerleri gör ve ona göre hayatını şekillendir. Çene adam ise arkadaşlığa bağlar konuyu. Rahmetli dedemin sürekli söylediği sözü geldi aklıma: Arkadaş insanı rezil de eder vezir de. Gerçekten öyle, yanındaki arkadaşına benzemeye başlarsın bir süre sonra. Ayna nöronlar tüm gerçekliğini sinsi sinsi işler beynine. Yanında sürekli boş muhabbet çeviren insanlar varsa sen de boş bir insan olursun. Bir çok atasözü de var bunla alakalı. Şimdi okullarda sadece kalıp olarak öğretiliyor. Üzüm üzüme baka baka kararır, körle yatan şaşı kalkar, bana arkaşını söyle sana kim olduğunu söyleyelim gibi gibi. O yüzden, ortamımızı değiştirmekten, insanlardan kopmaktan korkmamalıyız. Çoğu arkadaşlığımızın geçici olması çok üzücü farkındayım. Anaokulundan beri arkadaşlığımı sürdürdüğüm bir çok insan var ancak onlarla aramdaki uçurum her geçen gün kapatılamayacak ölçüde azalıyor. Önceden her konuda muhabbet edebilecekken şimdi onların muhabbeti kadınlar, arabalar, borsa ve futboldan öteye gitmiyor. Çene adam da işim çok tehlikeli bir yönünden yaklaşmış olaya: Haz almak. Çoğu şey bize keyif verecek şekilde tasarlanmıştır. Sigara, alkol, uyuşturucular, reels kaydırma gibi gibi bizim ödül mekanizmamızı bozan durumlar, hayattan alacağımız keyifin çok büyük bir kısmını emer. O yüzden yapay keyiflendiricilerden uzak durmak kendinize yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri olabilir. Camus benim en sevdiğim yazardır diye düşünüyorum. Kendisi gençliğimde beni çok fazla şekillendirmiş bir insan. Videoda da bahsedildiği gibi insanın absürt karşısında alacağı tapınma, intihar, mücadele arasında savrulur insan. Tanrıya inanmıyorum, intihar da etmek istemiyorum. Kaçış yolları kapalı, tek çözüm mücadele. Hayatın absürtlüğü karşısında mücadele etmek, ne kadar yorucu olsa da, gülüşmelerimiz ne kadar acı verse de, gücümüzün sonuna kadar kullanmak gerekir. Gerekirse bağıra bağıra ağla, kız, öfkelen, nefret et, hüzünlen ama mücadeleyi bırakma. Zor biliyorum...
O yüzden inanmak ruhumuza sinmiş. Bağlanmak iliklerimize işlenmiş. Varoluşsal sancıları normlarla kapatmak ,imkansız olsa da evrensel etik oluşturmak ve yaşama anlam katmak üzere yolda olmak. Hayat öylesine bir yerse yol neden var. Yol vardı ve hayat mı oluştu yoksa hayatın varlığı bizi yolda olmaya mı itiyor. Ya da hayat ve yol aynı şey mi aslında? Aslında yolda olmak ,sormaktan geçiyor hayat ise bu sorulara verdiğimiz cevaplarla kendi cevabımızı oluşturmakla alakalı. Ve cevaplar bizim olunca hayat da bizim oluyor. Bu da yaşamı anlamlı kılan ve o pamuk ipliğine bizi bağlayan aracı.
Sürekli dizi değil di dediğin video büyük ihtimal portal kanalının videosu olan hababam sınıfını anlattigi video Peter pan sendromuna sahipti hiç bir zaman büyümek istememek kendi oldukları sınıfta kalmak vs..
Bugüne kadar izlediğim en çarpıcı video bu oldu. Çocukken herkesin "absürt" bulup neden izlediğimi ve ne anladığımı sorguladığı benimse mantıklı bir cevap veremediğim bu çizgi dizilerin hepsini ısrarla izlemeyi tercih ettim. Ve uzun bir zamandır şuan sahip olduğum düşüncelerin, ruhun, ve karakterin kaynağını merak ediyordum. Bende ciddi bir farkındalık yarattın. Bu çizgi dizileri doğuştan edindiğim potansiyel, bana izlettirip keyif almamı sağlamış üstelik 6-7 yaşlarımda... Demek ki bazıları için doğru bulduğum "tabula rasa" red edilebilir.🔅
Çok iyi bir video olmuş , tekrardan düşünmeme ve hayatın anlamını veya yaşamın anlamı nedir gibi sorularlar başbaşa kalmanın verdiği çaresizliği tekrardan hissettim boşluğa bakarak .
Çünkü Sen Yeraltı İnsanısın.. Bizler birbirimizi görmeyiz.. Toplumda çok ender rastgeliriz.. Çok Dışa dönük insanlar bile kendi kendilerine kaldıklarında bu soruları sorar.. Ama Toplumda Personası ile devam eder.. Üstesinden geleceğiz..
Rick and Morty de gumball gibi aslinda, sadece daha karmaşığı. Rick sanchez ile ilgili bir video gelse fena olmaz bence.( Ya da aslında bu Bir kitap ama kinyas ve kayra karakterleride oldukça spesifik ve ilginçler.)
Ben öyle düşünmüyorum. Adalet, genel olarak bireylere hizmet eder ama ana amaç olamayacak kadar ayrıntı bir düşüncedir. Ayrıca bu, bireylerden çok devletlerin görevidir. Tek başıma adaleti sağlamam mümkün değil, hatta genel olarak bile adalet dünyada hiçbir zaman sağlanamadı. Amaç daha genel olmalıdır bence, tabi eğer amaç diye bir şey varsa...
Ölünce anlamsızlaşacak hiçbir şey hayatın amacı olamaz. Milyarlarca yıllık evrende 100 yıl yaşayıp öleceksin. Hayatın anlamı varsa hayatın ötesinde olması şart.
@@bethebestfucktherest Ben de bunu dile getiriyorum. Adalet bu dünyada tıpkı eşitlik, kardeşlik vs. gibi sadece bir detay. Evet adalet önemli ama ben bunu hayatımın amacı yapmazdım.
bana göre flapjack diğerlerinden birazda olsa ayrışıyor onu izlediğim zamanlar çocuk olduğum için korkardım uzun yıllar sonra tekrar izlemeye başlayınca çocukluk duygularını ve çizgi diziyi izlerkenki bakış açımı anımsamaya başladım aradaki farkı gördüm insan varlığının gelişimine tanık oldum bir bakıma, insan düşüncedir dün ve bugün arasındaki düşünce farkı pek çok şeyi cevaplar ve bu sebeple flapjackin benim için çok ayrı bir yeri olacaktır. bu arada içeriklerinizi takip etmekten çok zevk alıyorum benim için ses tonunuz karşı konulamaz derecede dikkat çekici ve güzel başarılarınızın devamını dilerim değerli dostum
Flapjack diyince aklıma dışarıda oynadıktan sonra eve biraz yorgun bir şekilde geldikten sonra Cartoon Network'ü açıp bu çizgi diziyi gördüğum an geliyor. Yeni çizgi film başlamış demiştim. Televizyonun dibinde ayakta birkaç bölüm izlemiştim, çok sevmiştim ama kısa süre yayınlanması üzücü olmuştu benim için.
Küçükken Gumball ve ona ilham veren diğer yapımların hastasıydım acaba bunun şimdilerde edebiyat ve felsefe aşığı olmamla bir bağlantısı olabilir mi? Sonuçta kurgular, hikayeler insana bambaşka konularda yeni düşünce olanakları yaratır. Sanatın eğitim konusunda muazzam bir gücü var.
@@Redguy-r2f yav cartoon network kimin skinde? ondan önce hiç güzel çizgi film yapan yok mu sanıyorsun? 95-2010 arası sağlam çizgi filmlerin çoğu cartoon networka ait değil biraz araştırsan görürsün
2003 doğumluyum ve çok şanslıyım bu çizgi dizilerle büyüdüm videoya Samuray Jackı eklemeyi unutmuşsunuz,Samuray Jack ve Flapjacki izlemek için uyumazdim geceleri çıkıyordu genellikle ,Regular show ,Adventure Time,Gumball ve Samuray Jack bunların hiçbir bölümünü kaçırmadan izlerdim bize kaliteli bir çocukluk yaşattığın için teşekkürler CartoonNetwork
Bende 2013 doğumluyum abi 2007 li ve ben abim ile 2014-2021 e kadar bunlarla büyüdüm ve abime teşekür ediyorum bana öğretti bunları Diğerlri gibi şuan skibidi dob dob yes diye gezmiyorum onun sayesnde
Eski cizgi dizileriyle büyüdüğüm icin kendimi şanslı hissediyorum. Bu bölümlerin hepsini hatırladım. O anlar bunlar anlamsız geliyordu ama bilincimde yer etmiş olmali ki bu soruları erken yaşta kendime sormaya başlamıştım. Ancak bu iyi mi, kötü mü oldu bilmiyorum
Son 10 yılda yayınlanmış Cartoonnetwork çizgi filmlerinin hepsinin neredeyse hepsinin bütün bölümlerini izlemiş olabilirim. Bazen cartoonnetwork de yeni nesil kötü bir çizgi film olunca bende Disney channel açardım, Disney çizgi filmleri nickeledeon gibi normal 7-13 yaş default çizgi filmlerdi fakat cartoonnetwork çizgi filmlerinde (eski olanlar) her zaman hayatı anlatan noktalar olurdu. Bunun en iyi örneği umutlu limon, izlediğim zamanlar beni çok depresif bir hale sokmuştu ve cidden hayatta hiç bir zaman özgür olamama duygusunu yaşatmıştı.
Abi kaç yılında çıktı bilmiyorum ama büyük ihtimalle gumball’dan önce çıkmıştır, Clarence da var bu absürt komediler kataloğuna giren belki bu da gumball ile bağlantılıdır. Yani yapımcı ilişkisi var mı bilmiyorum ama, gumball Clarance’dan esinlenilmiş olabilir. Asıl demek istediğim şey ise gumball’ın atalarından biri olabilir, ama yapımcı ilişkisi var mı hiç bir fikrim yok.
Fun Fact: Flap Jack Adventure time çizgi dizisinde bir paralel evren olarak gözükmüştür. Büyük ihtimalle başta planlamamışlardı fakat üretilen teoriler üzerine harika bir eklenti olmuş. (Fionna and Cake Bölüm 4)
@@TeolojikFelsefeAdvanture Time'da "Şeker krallığı" vardır, Flapjack'te de "Şeker adası" diye bir yeri ararlar. Ve her iki animasyon evrenindede çeşitli mutasyonlar ve ölü kalintilar görürüz. İki evrendede kirli yerler vardır.
Bu videonuzda üstünde durduğunuz hayatın anlamı ve insanın anlam arayışı konularıyla bağlantılı olarak bir sonraki videolarınızdan birinde bu üstünde durduğunuz konuların sorgulamasını da görmek isterdim."İnsan, neden hayatın bir anlamı olması gerektiğini düşünür ve insan neden hayatın anlamını aramaya çalışır." Bu konuyla ilgili de bir video yaparsanız çok sevinirim şahsen. Video için teşekkürler.🧡
Bu soruları soran filozoflardan biri de Peter Wessel Zapffe dir isterseniz videoyu yaparken onun hayatın anlamı hakkındaki görüşlerinide bizlere sunabilirsiniz.
Gumball nedense küçükken hep çok ürkütücü gelirdi bana gece izlerdim ve çok renkli hareketli olmasına rağmen içimi bir sıkıntıyla doldururdu yine de izlerdim hiç anlayamadım neden öyle hissettiğimi
Renkli neşeli dogmaları yıkan hayatın gerçeklerini yüzümüze tuğla gibi vurduğu için beklediğimizi alamadığımız için, normal çizgi filmler tamamen mutluluk ve neşeyle doludur izlediğimizde pozitif hissederiz ama Gumball tamamen gerçekler ve ömrün hayatın yaşamın acı ve bilinmesi gereken gerçeklerini bize kapalıda olsa anlattığı için
Bazı mevzuları ikinci ya da üçüncü izleyişimde anladım detaylı ve büyüklere yönelik bi çizgi film kesinlikle 21 yaşındayım hala arada kardeşimle açıp izliyoruz
Hayat görüşümü alelade bir film tavsiyesi sayfasında gördüğüm tavsiyeyle edindim diyebilirim. Kanal SE7EN filmini öneriyordu o an yapacak daha iyi bir işim de yoktu, zaten o sıralar çok ağır bir hastalık geçirmiş ölümü kısmen tatmıştım ve hastaneden yeni taburcu olmuştum evde boş boş oturuyordum. Daha yeni yaşamıştım hayatı yaşamamış olmanın dehşetini, hayatın onca acılara rağmen ne kadar güzel olduğunu yeni fark etmiştim ve açtım filmi izledim. Film güzeldi İncil'deki 7 büyük günahı konu edinmiş bir polisiye filmiydi. Filmin son sahnesinde olanlar oldu ve o sahne kendi içinde hem mantık hem de absürtlük barındırıyordu ana karakter hak etmediği bir dehşeti yaşamış ve irrasyonel bir davranış sergileyerek yapmaması gerekeni yapmıştı (bana göre yapmaması gereken bir eylem siz izleyip kendi kararınızı hür iradenizle verebilirsiniz). Film Ernest Hemingway'ın ''Dünya güzeldir ve uğruna savaşmaya değer, ikinci bölümüne katılıyorum'' sözüyle bitti. Henüz acıları taze bir insan olarak, hastalık sürecinde bolca sorgulama yapmış birisi olarak bu sözün üzerine uyumadan önce uzunca bir süre düşündüm. Hayatın onca boşluğa, anlamsızlığa rağmen ne muazzam bir güzellik olduğunu biliyordum ve Ernest Hemingway'ın bu sözü de bu düşüncemi perçinledi. Düşünüyorum da kaçınılmaz olandan kaçmak zaten mümkün değilken niçin vaktimi üzülmek için harcayayım ki, beni mutlu eden şeyleri yapmaya gayret etmek durup üzülmekten daha yeğdir. Eğer yaşlanırsam yapamadığım eylemler tadamadığım meyveler, hisler, zevkler için üzülmeye bolca vaktim olacak zaten...
11:25 kendi varlığımızı yok ettiğimizde yapılan eylemin hiçbir anlamı kalmadığını düşünmüyorum çünkü dünya senin için artık duruyor ve bitiyor , algıların hislerin düşüncelerin artık hiçbiri yok ve bu soruları düşünmüyorsun. Elbette hayat bizim dışımızda da devam ediyor ancak artık bu işin öznesi olmaktan çıkıyoruz. Dolayısıyla benim algılamadığım yaşamadığım şeyin artık var olmadığı hissine kapılıyorum. Evrensel bir düzen hep var oldu ve olacak, anlam arayışı, buluşları her zaman olacak ancak bu artık var olmayan birinin problemi değil. Her ne kadar insan zihni dışında bir gerçekliğin var olduğunu düşünsem de bu dünyayı anlamamız ve her anlamda deneyimlememiz algılarımıza bağlı. Biraz nihilist bir yaklaşım olduğunu biliyorum ancak bundan başka bir gerçek veya çıkış yolu yok. Herkes gibi yaşayıp eğlenip üzülüp sonra ben de yok olacağım. Günün birinde yok olacaksam bu neden şimdi olsun, hiç gelmeyebileceğim bir dünyaya geldim ve burayı deneyimleme şansındayım, anlamı olmasa bile. Ve en önemlisi insan bir amaç edinmeli. Bu bizi o kaçınılmaz ve gerçek sondan biraz uzaklaştırıyor ve algılarımıza anlam katıyor.
Soruları cevaplayan kişilerin düşünceleri başka başka filozofların düşüncesi aslında kimi filozof hayatın amacının insanlığa yararlı olmak der kimisi haz ve duyuya dayalı der kimisi mutluluk huzur der kimisi başka bir şey der bölümde de her biri bunlardan birisini söylüyor gumball gerçekten en iyi dizidir gözümde hem anlamlı hem başarılı hem eğlenceli ve dahası. Bir üstü yok
Aslında bir nevi felsefi akımları çizgi film yoluyla bize anlatmış. Hedonizm (Hazcılık) , Pragmatizm (Faydacılık) , Materyalizm(Maddecilik) vs... İşte iyi çizgi film böyle olur. Türklerin yaptığı çizgi filmlerde bir tane bile böyle bir atıf yok.
Favori çizgi dizimdir ayrıca bende bu tarz animasyon yapımları üzerine felsefi videolar yapmak isteyen bir yanımda var ve bu video müthiş bir motivasyon kaynağı oldu, teşekkürler.
zaten gumball'ı her izlediğimde vermeye çalıştığı mesajı anlıyordum ve tabi bunu fark etmek insanı büyük bir boşluğa sürüklüyordu Ki halada böyle bazen bu saçma şeye i*ntihar ederek son vermeyi o kadar çok istiyorum ki ama sonra düşünüyorum eğer yaparsam gerçekten de bütün bunlardan kurtulabilecek miyim yoksa daha kötüsüyle mi karşılaşıcağım sorusu ve gumball gibi felsefik düşünceler beni bundan vazgeçirtiriyor.. ayrıca video çok iyi olmuş başarılarının devamını dilerim🫶🏻💐
gumbal ın babasının söylediği şey sadece hayattaki zevkleri tatmin etmek en mantıklı olanı eğer bunu yapamıyorsak intihar yine hayatını anlamını bulamazsın ama kaçış yolunun bu olduğunu düşünüyorum
Richard'ın bahsettiğine felsefede hedonizm deniliyor ama bu hiç de mantıklı değil çünkü bizi hayvandan ayıran ulvi bir yönümüz var. O yönü unutup sadece zevklere dalarsak hayvandan farkımız kalmaz. Zevklerimize de aklımızla yön vermeli kontrollü bir şekilde onları tatmin etmeli, esiri olmamalıyız. Ahmet Yıldız'ın Hedonist Değer Anlayışının Eleştirisi isimli makalesini okumanızı tavsiye ederim.
21 yaşındayım ve sizin belki 30 yaşında yaşayacağınız varoluşsal soru ve sorunları yaşıyorum ya da belki yaşayıp aştim bile. Benim soruya cevabim başa dönmek şuan için: başlangıçtaki halimle, sanki şuan hiç takıntım yokmus, hiç sorun yokmus, hoc sorumluluk yokmus, hic hayalim yokmuş, hiç okb geçirmemiş, hic travma yaşamamis, her sabah aklıma kötü şeyler gelmiyormuş gibi uyanip, kahvalti edip, video izleyip, belki biraz roman okuyup, calisip, para kazanip, içip, yiyip, eglenip, gezip, az konuşup, çok koklaşip, bol bol gülüp, az düşünüp, duyarsiz ve kaba olup, toplumsal ve küresel sorunlara dayali kendi beynimizde vir daire çözmekten baska bir ise yaramayan düşüncelere şifon çekip, cekirdek çıtlayip sahili ve parki kirletip, çayla şöyle videolar izleyip, hiç de triplere girmeyip, sorgulamayip, keyfime bakmak, insanlarin aptalliklarina onlardan daha aptal olarak yanıt bile vermemek olarak yanıtlıyorum. Hatta nihilist bile degilim, çabalarım. Hem o kadar boşum ki, boş insanlar nihilizm gibi şeylerden bahsetmez. Böyle iyiyim.
Hayatın anlamı olmasa da hayatı anlamlı kılan biziz. Herkes kendi anlamını yaratır. Bu nedenle kendi hayatımızda sadece kendimiz anlamlıyız. Biz anlamsızlık karşısında cahil kalmış yaratıcılarız, tanrısal değil ama entelektüel olarak öyle.
Konu ve içerik bakımından nokta atışı videolarınız var. Beğenerek ve bir sonraki videonun konusunu merak ederek izliyorum sizi. Ateist biri olarak teoloji ilgi alanıma girmiyor. İçerikler ve anlatımınızı çok beğeniyorum. Sesiniz çok güzel. ❤
Ben Gumball baya seviyorum en son yayınlanan bölüm kafa karışıklığı yaptı bana yeni sezonun geleceği kesin zaten ama düşünmeden edemiyorum acaba bu final sahnesinde gördüğümüz şeyle (teftiş bölümü) büyük bir savaşamı gircekler diye düşünüyorum ve acaba bu sezon final yapacaklarmı bilmiyoruz bunu yeni sezon çıkınca görücez eleştirsel bir açıdan bir şey söyleyecem bazı sahnelerde komik olsun diye bir şey söylenir absürtlük olur fakat bazı bölümlerde bu abartılı geliyor bana mesela Rob Gumball ın ailesini yok ederken bazı yerlerde o kadar fazla şaka yapılıyorki sahnenin ciddiliği gidiyor onun dışında pek fazla gözüme bir şey çarpmadı güzel videi tebrikler
En başından belliydi Gumball küçükken bile piskolojimi bozardı ama neden olduğunu bilmezdim ama şimdi anlıyorum çünkü o kasabadan asla çıkmazlar hep aynı,sıkıcı monoton şeyler olurdu ve insanların apttallığı flan cidden piskoloji bozan bir şey oldu benim için ama eğer aptalsan asla sıkılmaz her zaman eğlenebilirsin ve kasabanın hepsi neredeyse aptaldı sadece Gumball ve Darwin biraz daha akıllıydı ve bu hayatın anlamının peşine düştüler
İşe sadece felsefeyle bakarsanız her keze gore hayatin anlami farklidir hatta bazilarina gore yoktur hayatin anlami olması icin bir tanri gerek ve bizim ona ibadet edip cennete gitmemiz eger bu gorusu benimsersek hayatin anlaminida buluruz bu video islama daha cok yaklaştıriyor insani
@@Northern_altaituba dostum ben burayla ilgili yorum yapmadım ben genel olarak felsefedeki hayatın anlamı ile ilgili yorum yaptım ama bu dediğim tek İslam için geçerli değil diğer semavi dinlerdede var
gece yks sonrası rahatlamaya çalışırken öylesine açtığım bir videoydu fakat şuan bu yorumu yazmaya teşvik etti. Yks dolayısıyla kendimle olan çoğu sorunu ertelemiş üstünü kapatmış hatta yok saymış biriyim ağlayacağım yerde bunu o anlık yoksayma'nın bana hayatımı kazandıracak olması düşüncesi bana o kadar hakim oldu ki şuan o problemlere eğilmeye gerek bile duymuyorum bu videodan bağımsız gibi gelebilir fakat hayat anlamsız mı yoksa hayatın anla mı var mı sorusuna benim şöyle bir yorumum var tabi ki yaşadığım şeyleri ışığında hayat anlamsızdır ve her insan o boşluğu ömrü boyunca doldurmaya çabalar aşk tutkular deneyimler öğrenmeler arkadaşlıklar hepsi insan için bir şey değil de bir kaç şey anlamına gelir insan toplumu uydurduktan sonra üstüne koymaya başlar ve bize bu yapay alemi verir sosyal kentsel yaşam tabi ki bu benim tabirim normal de doğada veya eski çağlarda olmayan bir yaşam içersindeyiz kısacası simülasyon teorisini biraz eğip bükersek şu sonuca varmaya çalışıyorum bu yaşadığımız hayat bir kurgu bir simülasyon hem de kendi ellerimizle yararttığımız kabul ettiğimiz onayladığımız gerekli görüp anlattığımız.. sadece etrafınıza bakın ve şu soruyu sorun neden kimse mutlu değil mutluluğu sadece yaşanan dopamin içeren bir eylem olarak düşünmeyelim huzur sebat gibi kavramlarla eşleştirelim ve elimize eşittir olarak şu gelsin mutluluk hazlarla paketlenmiş halde bize sunulur.. aşk arkadaşlık biraz daha taşlar yerine oturmaya başladı sanırım... huzur mutluluk sebat korku bunlar ve nicesi insan kurgusudur cam bir fanustan hayatı izliyoruz ve bununda farkındayız hatta bunu fanussuz haline yeğliyoruz beyaza yakın pembe yalanların bizi mutlu ve tahmin edilebilir anlamda yaşatmasını istiyoruz biz kandırılmak istiyoruz 80 sene bir yalana inanmak kısa bir ömrü anlamlarla doldurmak anlam yoktur çünkü bu basit bir piramit şeklinde devam eden besin zincir artık yeri değiştirilemez şekilde sağlamlaşan insan oğlunun tek elindedir ve bu ortam ona depresyon kedi arasında savaş ayrıca bolca hayal vermiştir felsefe bu konuya şöyle bir göz gezdirmektir ve finale gelecek olursak anlam bir kurmacaysa yaşamın bir anlamı yoktur hatta bu tartışmaya bile açık bir konu değildir. yaşam bu hale gelmeseydi bu kadar kısa sürede bu kadar gelişir miydik bilmiyorum ama insanoğlu bu cam kafes sayesinden korunuyor tutsak olmanın ödülü yaşamak yaşamanın bedeli özgür olmamak..
anlamı bulmak istiyorsun ama yapay olarak sana hazzı veren şeyler yüzünden anlamı bulamıyorsun. demek istediğini anladım ama, bu 'yapay' haz sana gerçekten zevk veriyorsa neden anlamı bulmayı bu kadar çok istiyorsun? anlamı bulduğun zaman içinde doldurulmayı bekleyen ne var da o şey tatmin olacak? cevabını bekliyorum
Tam buraya hayatın anlamı şu’dur bu’dur diyecekken sabit bir anlamı olmadığını ve herkesin kendince anlam katmasından başka bir cevabı olamayacağını fark ettim..
Hayatın anlamı kendini bulmaktır, diyen kişiye hak verdim.. Yıllarca hayatın anlamını aradım. Hayatın hiçbir anlamı olmadığını düşündüğüm için hiçbir şey yapmayıp ölü gibi yattığım zamanlar oldu ama bu da fayda vermedi. Çünki içimdeki dürtü ve yaşama isteği bana engel oldu. Hayatta olmanın kıymeti harbiyesi onu yaşamaktır. İçinde bir yerlerde bir dürtü var ve hedeflerine yönel, bir şeyler yap diyen bir dürtü. Onu da susturamadığım için içimde kaybolup gitmeyi, hiçlik denizinde yüzmeyi isteyen sesimi susturdum. Bence hayata nasıl bir anlam veriyorsan hayatın anlamı O'dur. Hayatı anlamlandırma şeklimiz kişiseldir. Siz hayata kendi gözlüklerinizle bakıyorsunuz. O yüzden "hayatın anlamı" kavramın tek bir çeşidi yok. Bana göre üst benliğime erişmek, kendimi bulmak, erdemli olmak gibi şeyler hayatımın amacı ama hayatımın anlamı nedir? Ben neden yaratıldım? Bu zor zamana neden denk geldim? Ne için çabalıyorum. Toprak olup gideceğim tabi Allah'aa yaşadığım yılların hesabını vereceğim. Ama yine de hayatımın anlamı için büyük cevaplarım yok. Tek bildiğim şey yaşama dürtümün ve başarma dürtümün yüksek olması. Hayatın anlamı yok belki de.. Dünya 5milyon yıl önce de dönüp duruyordu. Allahın ve de dünyanın bize ihtiyacı yok. O yüzden hayatın anlamı biz ona ne veriyorsak o. Hayatın anlamı her şeyden önce "yaşamak" cevherinin hakkını vermektir. Asla boşvermiş, yitip gitmiş, geri kalmış olmadan yaşamak. Kendi benliğini, içindeki cevheri ortaya çıkarana kadar yaşamak. Çünkü başka türlü bir yol yok. İçindeki dürtüyü başka türlü susturmanın yolu da yok. Dünya ister saçma olsun ister absürt, yaşamanın ve hayatta olmanın bir değeri var. Boş vermişlik beni daha huzurlu hissettirmediği için mücadeleyi, yaşamın renklerini görmeyi ve ilerlemeyi seçtim. Bence hayatın anlamı böyle bir şey.
Eğer bir dine inanıyorsan hayatin anlami o dindir bu dunyada yaptiklarinin veya yapmadiklarinin bir onemi yoktur ancak bir dine inanmassan yazdigin uzun uzun paragraflar dusunulebilir ve evet hayatin belli bir amaci yok yasayip gidiyoruz bu hayati en azindan iyi yasayip ölelim bence hayatin anlami bu
@@erwinreis322 bu dünyada yaptıklarımın bir önemi olmasa din olmazdı. Yaptıklarım ya da yapmadığım şeyler için sorguya çekilicem sonuçta. Ama bir dine inanmak hayatın anlamını direkt vermiyor sana. Kişisel anlamda cevaplar arıyorsun. Ben niye yaratıldım neden varım diye. Mülk suresinde Allah teala, hanginizin daha güzel davranışı yapacağını görmek için ölümü ve hayatı yarattım diyor. Kurtuluş da imtihan da bu dünyada. İyi amelde bulunmak, Allaha ahirete inanmak yaşamın temeli.
@@sageocinar din sadece senden ahlakli bir hayat surmeni öğütler ve sana bir takim sorumluluklar verir mesela gunde 5 kere bana namaz kil oruc tut zenginsen zekat ver ayni zamanda bazi seyleri yasaklar alkol alma zina yapma vs. Bu ornekler arttiralabilir daha cok var saymadigimiz ama sonucunda din sana bir paket verir ahlakin ne oldugunu sana söyler öldükten sonra ne olduğunu sana söyler senin tum sorularina bir cevap bulur ve anlarsın ki senin amacin allahin bir kulu olmak gorevinde kulluk etmek zaten "ben sizi bana kulluk edin" diye yarattim der.yani sen istedigin kadar hayat anlami de amaci de bu bir dine inaniyosan sabittir sen bu dünyada sadece ahiret sinavi için burdasin cok zengin olmusun basarili yada basarisiz olmussun asik olmussun yada olmamissin sevilmissin sevilmemissin bunlarin hicbirinin önemi yok önemi olsa bile sonsuz ahiret karşısında önemsizdir. Yani en azindan ben boyle düşünüyorum sen nasıl düşünüyorsun?yani acik konusayim ben bir zamanlar muslumandim fakat sonra inancim zayifladi en sonunda tamamen muslumanliktan çıktım ve cok buyuk bir bosluga dusmustum hersey anlamsizdi oldukten sonra yok olacaksam neden yaşıyordum ki sanki neden aci çekiyordum neden mutlu oluyordum bir gun hepsi bitecek en sonunda depresyona girdim ama sonunda hayatin bir anlami yoksa kendim bir anlam bulmaliydim ve sadece benim icin "hayat" yasabilecegim guzel anilar biriktirmek bazen mutlu olmak bazen uzgun olmak hayati ne olursa olsun deneyimlemek ve pes etmemek hayatin anlamsizligina zorluguna ragmen yasamaya devam etmek bir nevi hayata meydan okumak off boyle uzun uzun yazmayali uzun zaman oldu vaktigini ayirip okuma zahmetinde bulunduysan teşekkür ederim
youtube da kaliteli içerik o kadar az ve sayısız içerik arasından bu içerikleri bulmak o kadar zor ki; kendimi şanslı hissediyorum bu kanalı takip ederken
@@WalterWhitee0 düzenli olarak efe aydalı takip ediyorum sadece. Onun da çok fazla politik ve boş videoları var gerçi de eskiden böyle değildi. Ki, en son sevmediği işte çalışmak zorunda olanlara tavsiyeler verdiği bir video atmıştı. Hala takibe değer buluyorum. Başka da önerim yok, senin varsa önerin bilmek isterim.
Peki ya saçmanın kendisi zaten bu tanrı tarafından kpnuşmuş bir lavram isr ve onun şevkatini kazanmanın tek yolunun isr hayatın acısına göğüs germek ise 😮
Gumball çizgi dizisi, hayatın rastlantısallığı ve sinir bozucu talihsizliklerini felsefi diyaloglarıyla anlatan bir baş yapıttır. Adının "The Amazing World Of Gumball" yani "Gumball'ın Muhteşem Dünyası" olması çizgi filmin o sıradışı olaylarının aslında Gumball'ın hayal gücünün bir ürünü olduğunu gösterir. Bu, can sıkıntısından kaçmak isteyen 12 yaşındaki bir ergen ve onun dostu Darwin'in dünyanın anlamsızlığı ve sonsuz sıkıcılığına karşı giriştikleri bir tür savunma mekanizmasıdır.
Adventure time çizgi dizisini izlediyseniz onda da pek çok felsefi fenomenin bulunduğunu fark etmişsinizdir fakat adventure time da bunlar göz önünde değildir, fark etmesi bazen zordur
@user-eh1gv8cd9e Adventure Time da dahil, videoda saydığım çizgi filmlerin hepsini severek izliyordum.
Tabi Flapjack'in ayrı bir yeri var bende 🧡
@@TeolojikFelsefe Ama samuray Jack de çok iyiydi
@@samurayjack3960evet, kuşkusuz
@@TeolojikFelsefe peki ya code lyoko
eski çizgi dizilerin ilk sezonları daha küçük yaş gruplarına hitap ediyorken, 3. sezondan sonra daha geniş yaş kitlelerine hitap ediyor, kendi kitlesine göre dizi büyüyor
İzleyicilerin büyüdüğünü hesaba katarak yapıyor olabilirler
No shit sherlock
Evet mesela baykuş evi
Sezon ne demek
Adventure time ve Gumball bunun mükemmel örnekleri ilk sezonlar var 3. Sezondan sonraki bölümler karşılaştırılınca belirgin fark var devam eden olay örgüleri karakterlere derinlik gelmesi vs
Gumballın ağzına kadar popüler kültür göndermeleri dolu olması ve kara mizaha sıkça başvurulması onu çok iyi bi çizgi film yapıyor izleyin izlettirin
Saçma yorum
@@fakehatti Neden saçma?
@@wontgalore_ Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar..
Gumball ı o kadar çok izliyorum ki (TH-cam da olan kesitleri vs) her diyaloğu şakasız ezbere biliyorum ona rağmen yapılan göndermeleri esprileri çoğu zaman fark etmemiş oluyorum o kadar güzel yapıyorlar ki fark edince nasıl olur da yeni anlarım diye şaşırıyorum bambaşka bir seviye gerçekten
gumballın bütün sezonlarını 16 kez falan izledim artık bütün bölümleri ezbere biliyorum ve birisi bi replik söylediğinde sezon ve bölüm söyleyebiliyorum. (bu yorumu yaparken ipadden gumball izliyom cartoon network son sezona canlı yayın açmış pdlslzksçzşwlödl)
şuan farkında olmadan hayat hakkında düşüncelerimizi çizgi filmlerden öğrenmişiz
daha iyi özet geçilemezdi
Bilinçaltımıza yerleştiler bir bakıma. Ve yakında hatta şuanda bile dünyamıza bunlarla büyüyen nesil tam anlamıyla egemen olmaya başlayacak. İnsanlık tarihinde hiç örneği görülmemiş bir şekilde büyüyen bir neslin egemenliğine şahit olacağız. Bu şekilde büyüyen bir neslin kuracağı geleceği çok merak ediyorum doğrusu.
@@hmmm5355bu düşünceler zamanında televizyon bile olmayan insanların da aklını kurcalayan sorular örneğin videoda da ismi geçen albert camus ve onun gibi nicesi hayatında gumball mı izlemiştir sormak lazım, tanıdığınız en yaşlı akraba bile bu tarz düşüncelere sahip olmuştur çünkü insan düşünen bi varlıktır. Yeni nesilin bu tarz çizgi filmlere maruz kalarak büyümesi ancak bu düşünceleri diğer nesillerden daha erken fark etmesine yol açıyor bu yüzden de kendilerinden önceki nesile göre daha zeki ve açık görüşlüler ben de bu yüzden kuracakları geleceği merak ediyorum. gümbür gümbür geliyolar.
İyi tespit dostum
@@hmmm5355 Pek zannetmiyorum be abi, cahiller ordusu hepimizi yutmadan bu ülkeden gidebilmek en mantıklı yol gibi geliyor.
CN'nin 3 efsanesi olan Gumball, Adventure Time ve Regulae Show gerçekten göründüğünden daha derin.
Not:
Yanlış yazmışsın.
Ben ten de güzeldi. Son serisi hariç tabi.
@@golge05 tüh
En sevdiğim Çizgi dizler; Gumbal Watterson, Regular Show ve Adventure Time :)
Herkes bu 3 çizgi diziyi seviyor ancak ben bunları önceden ne zaman televizyonda görsem hemen kanalı değişirdim . Üçünüde hiç sevmezdim.
Gumbal'ın normal bir çizgi film olmadığını küçüklüğümden beri anlamıştım ve bu video ile daha geniş bir yelpaze tuttum görüşlerime ellerine sağlık.
sezgilerimiz genelde yanılmaz🧡
Ablam hiç sevmezdi, hep kanalı değiştirmek isterdi gumball başlayınca.Ben de kumandanın pillerini saklardım en sevdiğim çizgi diziyi izleyebilmek için,yeri bende hep ayrıdır o yüzden.
2006 doğumlu biri olarak çok kaliteli yapımlarla büyüdüğümü fark ediyorum. Keşke hepsi devam etse şuan..
evet kesinlikle bu yıl reşit olmamıza rağmen halen diğer 00s liler tarafından küçük görülmek bir yana teknolojisiz boktan algı ve standartlarsız sosyal medyasız büyüyen cocuk gibi cocuk olan son prime kisilerdeniz..
evet.. resmen o eski kaliteli çocukluğu yaşayan son nesildik
gumball'ın bir bölümünde anne ve babası çocuk yaşlaeına dönüyorlardı darwin onları yanlarında götüremeyeceklerini ve ne yapmaları gerektiğini soruyordu gumball da "bize her zaman yaptıklarını" diyip oyun parkına bırakıyordu onları... bayağı üzmüştü
:((
Gunball ın bir ara tüm bölümlerini seyretmiştim. Tüyler ürpertici sahneleri olduğu, anlamını bilen bir yetişkin için korkunç şeyler anlattığı anları da oldu.
Fıstık ile ilgili gözlerimi yaşartan sahneleri bile var.
Karakterlerin dış görünüşleri ile ilgili bir video yapmalısın. Her karakterin neden böyle olduğu ile ilgili egosu, kişiliği ya da karakteristik özelliği ile ilgili ipuçları mevcut. Çoğunu unuttum ama videoda gördüğüm kese kağıdı olan karakterin özelliği mesela... Her işi yapmasıyla ünlü değil mi? Gerçekte de öyledir bir kağıt, kese kağıdı her işe yarar.
o sonda hayatın anlamından konuşan ters yüz neden öyleydi mesela. O kimin yüzüydü ya da. Bencede çok altyapısı var.
Güzel tespit
Destek
@@ozcey5560 o karakterin zihinsel engelli kişileri temsil ettiği çok net
''neler oluyor? napıcam ben?'' kendime en sık sorduğum sorular o karanlıkta. O kadar büyük bir çıkmazda hissediyorum ki bu çok acıtıyor.
Snrm bazen cevapları sormayı değil de sadece yaşamalıyız. Cevap elbet bulunur herhâlde. Kendine bu kadar yüklenme
tek bölümde, absürdizm, nihilizm, egzistentiyalizm, stoizm gibi felsefik bakış açılarını gösteren muhteşem bir çizgi film.
Darwinizm bile var
Hedonizm
Çaresizm
Hayatın nasıl yaşanması gerektiğini öğreten mükemmel bir dizi. Çocukken her izlediğimde ben neden Gumball'ın yaşadığı gibi bir hayatı yaşayamıyorum diye kendimi çok sorgulardım. Çünkü her ne kadar bir çizgi film karakteri olsa da konuşmalarıyla, tavırlarıyla diğer karakterlerle olan diyaloglarıyla yaptıkları, hayatın içinde mümkün olabilecek şeyler gibi gözükürdü gözüme. Peki ben neden onun gibi bu mümkün olabilecek şeyleri yapamıyordum? Özgürce başkalarının baskısı altında kalmadan kendi fikirlerimce istediğim gibi hareket edip basit bir şey olsa bile "istediğimi yapamıyordum". Mesela o bir bölümde saçma ve alakasız yerlerde şarkı söylemeye başlasa kendi kendime acaba bende bunu yapabilir miydim diye düşüncelere dalar sonra genelde şu tarz çıkarımlarda bulunurdum: "Mesela evimdeyken söylemeye çalışsam annem komşular rahatsız olur diye, toplu bir yerdeyken söylemeye çalışsam ordakiler tarafından niye bağırıyorsun diye, ya da hiçbirinden bir tepki almasam bile belki de kendi düşüncelerimden (utanç vb)dolayı kendimi susturur, susturulurdum" şeklinde düşünür ve kendimi hep sınırlardım. Onun bu yapabileceği her şeyi yapabilme özgürlüğü içinde oluşu, kendi hayatını kendisinin yaşadığını her fark ettiğimde çok etkilenirdim ondan. Ve bunun ardından kendime o da bir çocuk sende o yaşayabiliyorken sen neden yaşayamıyorsun diyerek yukarıda yazdıklarım gibi hep bir sorgulamalara girerdim. İşin sonunda bana çocukluğun, özgürlüğün ve başkalarına göre değil de kendine göre hayatını yaşamanın nasıl bir şey olduğunu öğreten bir dizi olmuştur kendisi. Benim için çok anlamlı olan bu dizinin anlamını işlediğin için teşekkürler.
Hayatını izlemeyi bırakıp yaşamayı başarabildin mi bende kendimi sınırlandırıuorum yargılanma veya korku
@@mehmeddinç-p8bo cümleleri belirtseydin sana yardımcı olurdum. Hangi cümleden itibaren çevirmemi istiyorsun?
"İşin sonunda" ile başlayan cümleden mi?
@@gravity8866 aslında bende de hala yapacağım eylemler konusunda toplum tarafından yargılanma korkusu ya da kendi içimde bu eylemleri utanç kaynağı olarak değerlendirdiğim düşüncelerim var. Bunlar kendini ne kadar geliştirsen de tamamen yok olmuyorlar ama bunlara karşı daha kayıtsız(umursamaz) bir duruma geldiğim söylenilebilir. Sana tavsiyem umursamaz ol. Yeri geldiğinde insanların sana ve yaptıklarına karşı bulunacakları yargılara "çok da skimde" demesini ya da biraz daha yumuşağıyla umrumda demesini bil 😅. Senden ve yaptıklarından önemli değil onların fikirleri. Kendini bu kafa yapısına koyarsan inan bana zamanla hayatını kendinin yaşadığını fark edeceksin.
@@mehmeddinç-p8b son yazdıklarımda demek istediğim Gumball'ın sınırsız bir hayal gücüyle kendince yaşayabilme özgürlüğü içinde oluşu bana bir çocuğunda böyle olması gerektiğini çocuklarında özgürlüğü hak edip kendi istediklerince hayatı yaşamaları gerektiğini çağrıştırdı. O yüzden çocukluğu ve kendine kendine yaşamanın ne demek olduğunu öğrendim, dedim.
Umarım anlatabilmişimdir.
En sevdiğim çizgi filmlerden birisi hala arada açıp izlerim
Nereden izliyorsun ? Bende izlemek istiyorum
Cartoon Networkun eski çizgi filmlerine bakınca ve şuanki çizgi filmlere bakınca şunu farkettim.
Biz eskiden daha anlamlı şeyler izliyormuşuz, Küçükken anlamazdık ama ileride mesela şuan çok derin anlamlı olduğunu anlayabiliyoruz.
Ben küçükken daha çok nickelodeon izlerdim. Çünkü Sam & Cat, ICarly, Victorious, Süngerbob, Loud House falan bana daha eğlenceli gelirdi.
Ama şimdi bakıyorumda o zaman izlediğim nickelodeon çizgi filmleri sadece güldürmeyi hedefleyen çizgi filmlermiş, derin anlam ile uzaktan yakından alakası yokmuş.
Süngerbob sig degil diye biliyorum
Hayatın amacı ebedi zevke ulaşma çabasıdır. insan her davranışını acıdan kaçmak ve zevk almak için yapar.
Katılıyorum. Herkesin amacı bu bence herkese göre yorumu farklı olsa da amaç bu… bu ebedi zevk de bu dünyada olmayacağı belli bir şeyin lezzetini alıyorsun ve sonra o an da ölüp bitiyor hiçlik gibi kalıyorsun eğer ki bir inancın yoksa ortalık karanlık kalıyor senin için son sahne gibi ve insanlar tükenmişlik sendromlarına depresyonlara giriyor intihar çözüm gibi görünüyor Allah korusun belki de Allah yok demek yerine onu tanımalıyız ve buna yönelmeliyiz o yoksa hiçbir şey yok o varsa her şey var bana göre bu tutuculuk ya da herhangi ahlaki bir bakış açısı değildir insanı ayakta tutan bir şeydir
Gumball'ın bu bölümüne denk gelmemiştim daha önce, meğersem ne kadar önemli yanları varmış çocukken izlediğimiz çizgi filmlerin. Öyle boş boş izlerken hiçbir şeyin farkına varamamışız. Şimdi ise ben de hayatın anlamını ve anlamsızlığını sorgularken, kendimi psikoterapik ilaçların içinde yüzerken buldum. Çok karışık duygular içinde yüzmek, akıntının sürekli farklı yönlerden akması insanı çok fazla yoruyor. Uykun kaçıyor, sosyalliğin giderek azalıyor, çok yorgun olduğun için çok fazla hata yapıyorsun. Ve geri dönüp baktığında cahilliğe özeniyorsun. Ama sen zaten cahil olmamak için bu akıntıya kaptırdın kendini. O dükkanda çalışan adam, hiçbir şeyden haberi yokken mutluydu diye düşünüyorsun. Çünkü düşünmeye fırsatı yoktu... Antik Yunan Filozoflarına baktığımızda da en büyük etkilerden birinin bu olduğunu düşünüyoruz. Düşünmek için boş zaman. Herkes düşünmemeli; tek düze olmalı diye eğitip, yetiştirilen insanlık bir yerden sonra düşünen herkes için cehennem olur. Etrafına bakarsın herkes robot gibi, sen onlardan uzaklaşmışsın. Herkesin çok farkı dertleri var ancak çok büyük olasılıkla etrafındaki kimse daha önce varoluşunu senin kadar sorgualamadı. 1984 romanındaki efsane "Savaş Barıştır, Özgürlük Köleliktir, Cahillik Güçtür" mottosuyla fiziksel olarak olmasa da, mentalite olarak tam olarak bu kalıpların içinde yaşıyoruz. Hayatımızla barışabilmemiz için savaşmamız lazım, özgür olmak için köle olmamız lazım, güçlü olmamız için cahil olmamız lazım gibi söylemler içimize çok fazla işlemiş. Birçok insan, kendiyle barışabilmek için o kadar fazla savaşıyor ki ne özgürlüğünün bir manası kalıyor ne öğrendiklerinin. Peki gerçekten cahillik güç olsa bile, bu prangalara ne kadar dayanabilirsin? İnsan öğrendiği kadar vardır diye düşünen biriyim. Ki bu da Gumball'ın kardeşine çok benzeyen bir bakış açısı ancak dizide hatıraldığım kadarıyla o da bundan çok mutlu değil. Çünkü öğrendiklerini paylaşak biri yok. Kendiyle kalacak öğrendikleri. Burdan biraz da öğrendiklerimizi paylaşacak insanlar bulmanın, yani ortak paydada hayata bakış açınızın kesiştiği insanları bulmak çok önemli diye yorumladım ben kendime. Çünkü insan sosyalleşmesi gereken bir hayvan ancak hayvani yönlerini de dizginlemesi gerekir diye düşünüyorum. Tıpkı Nietzche gibi. Üstinsana ulaşmak olmalı hedef. Kendini öldürmek ve üstinsan gibi yeniden doğmak. İnsan eksik tamamlanmamış bir varlıktır, açıktır her şeye, gerisin geri de gidebilir, sağa sola da sapabilir, yukarılara da yükselebilir. Hayat kendisini altedebilenindir. Senin en iyi versiyonun nasıl olurdu? Kendimizi hangi yargılara göre yargılıyoruz? Hangi değerler diğerlerinden daha üstün? Sürüden ayrılmalı insan ancak böyle kendini altedebilir. 21. yüzyıl benim gözümde en yalnız sürü gibi gözüküyor. Herkes birbirinden çok kopuk, herkes her şeye yabancı. Ancak yine de görünmez ipliklerle ve yargılarla herkes birbirine bağlı gibi hissettiriyor. Tanrı'nın ölümünü kabul etmekle başladı benim serüvenim. Bu metafizik bir konudan ziyade dinsel değerler sisteminin geçerliliğini yitirdiğini düşünmeme sebep oldu. Tam olarak bu noktadan sonra varoluşsal krizlerle boğulştum. Tıpkı Gumball gibi ben de ilk olarak yaşayan insanlara sordum. Çünkü Aristo'nun da dediği gibi "İnsan doğası gereği anlamak ister". Tanrı da öldüyse eğer, neden yaşıyoruz? Şİmdi felsefeden tekrar diziye geri dönelim ve Gumball'ın yolunu inceleyelim. Dükkanda çalışan modern köleden sonra bir modern Polyanna ile karşılaşıyorlar. Hayat bence gerçekten o kadar toz pembe bakılması gereken bir yer değil. Bu kadar tozpembe bakmak da bir yerden sonra zarar verecektir. Gelen tehlikeleri baktığın tozpembe pencereden göremezsin belki de. İşte bu yüzden Polyannalıcık benim bir yerde sinir olduğum bir şey. Ve o varoluşsal kriz içindeyken böyle bir yaklaşıma sahip olan birileriyle karşılaşmak gerçekten çok sinir bozucu oluyor. Annesine göre ise aile kurmak. Toplumsal yargı ve baskılar karşımıza çıkıyor burda da. Gerçekten sadece evlenip çocuk yapmak nasıl bir iç tatmin sağlayabilir? Babasının düşüncesi ise çok daha tehlikeli. Tatmin ve zevk alma duyusunu sonuna kadar körüklemek. İlkel beynimize zevk veren şeyler hayatta kalma ve neslimizin devamını sağlamak için gerekli olan şeyler. Ancak ilkel beynimizi kandırmak da çok kolay. Cinselliğin verdiği zevk noktasını uyaran yapau uyarıcılar günümüz dünyasını işgal etmiş durumda. Her keyif veren şeye atlamak, bir yerden sonra tamamen içsel tatminsizliği getirecektir. Anna'dan biraz bahsetmiştim sonrasında ise doğayla karşılaşma var. Doğa gerçekten çok acımasız ve hiç alttan alması yok. Güçsüzsen elenirsin mantığıyla sürüyor binlerce senedir. Ve biz insanlar olarak, doğal seçilimin içinden geçtik. Günümüz dünyasında herkes hasta. Gerek Gumball'ın annesi gibi kendini ev çocuk sahibi yapınca başarıya ulaştığını zannedenlerden dolayı psikolojik açıdan, gerek babası gibi haz peşinde hayatını hiç edenlerden. En çok da merhamet ve sevgi duygumuzdan dolayı hastalıklıyız. Mezarlıktaki çocuk ise adrenalin patlamasının gerçek hayat olduğunu iddia ediyor. Daha önce hiç böyle biriyle karşılaşmadım ve empati de kuramayacağımdan bir şey söyleyemiyorum. Ancak bir sonraki cevapla ilişkilendirilebilir: Kendini bulmak. Bu gerçekten şu ana kadarkilerin en önemlisi benim açımdan çünkü daha öncesinde söylediğim gibi, her şeye ve herkese yabancılaşan insan en çok da kendine yabancılaşır. Sen aynı sensindir ama değilsindir de işte. Kendindini bulmak için birçok şey denemelisin. Gerçekten çoğu şeyi denemeliyiz. Daha önce yemediğin şeyleri ye yapmadığın şeyleri yap, görmediğin yerleri gör ve ona göre hayatını şekillendir. Çene adam ise arkadaşlığa bağlar konuyu. Rahmetli dedemin sürekli söylediği sözü geldi aklıma: Arkadaş insanı rezil de eder vezir de. Gerçekten öyle, yanındaki arkadaşına benzemeye başlarsın bir süre sonra. Ayna nöronlar tüm gerçekliğini sinsi sinsi işler beynine. Yanında sürekli boş muhabbet çeviren insanlar varsa sen de boş bir insan olursun. Bir çok atasözü de var bunla alakalı. Şimdi okullarda sadece kalıp olarak öğretiliyor. Üzüm üzüme baka baka kararır, körle yatan şaşı kalkar, bana arkaşını söyle sana kim olduğunu söyleyelim gibi gibi. O yüzden, ortamımızı değiştirmekten, insanlardan kopmaktan korkmamalıyız. Çoğu arkadaşlığımızın geçici olması çok üzücü farkındayım. Anaokulundan beri arkadaşlığımı sürdürdüğüm bir çok insan var ancak onlarla aramdaki uçurum her geçen gün kapatılamayacak ölçüde azalıyor. Önceden her konuda muhabbet edebilecekken şimdi onların muhabbeti kadınlar, arabalar, borsa ve futboldan öteye gitmiyor. Çene adam da işim çok tehlikeli bir yönünden yaklaşmış olaya: Haz almak. Çoğu şey bize keyif verecek şekilde tasarlanmıştır. Sigara, alkol, uyuşturucular, reels kaydırma gibi gibi bizim ödül mekanizmamızı bozan durumlar, hayattan alacağımız keyifin çok büyük bir kısmını emer. O yüzden yapay keyiflendiricilerden uzak durmak kendinize yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri olabilir.
Camus benim en sevdiğim yazardır diye düşünüyorum. Kendisi gençliğimde beni çok fazla şekillendirmiş bir insan. Videoda da bahsedildiği gibi insanın absürt karşısında alacağı tapınma, intihar, mücadele arasında savrulur insan. Tanrıya inanmıyorum, intihar da etmek istemiyorum. Kaçış yolları kapalı, tek çözüm mücadele. Hayatın absürtlüğü karşısında mücadele etmek, ne kadar yorucu olsa da, gülüşmelerimiz ne kadar acı verse de, gücümüzün sonuna kadar kullanmak gerekir. Gerekirse bağıra bağıra ağla, kız, öfkelen, nefret et, hüzünlen ama mücadeleyi bırakma. Zor biliyorum...
senle gercek hayatta tanisip konusmayi isterdim
O yüzden inanmak ruhumuza sinmiş. Bağlanmak iliklerimize işlenmiş.
Varoluşsal sancıları normlarla kapatmak ,imkansız olsa da evrensel etik oluşturmak ve yaşama anlam katmak üzere yolda olmak. Hayat öylesine bir yerse yol neden var. Yol vardı ve hayat mı oluştu yoksa hayatın varlığı bizi yolda olmaya mı itiyor. Ya da hayat ve yol aynı şey mi aslında?
Aslında yolda olmak ,sormaktan geçiyor hayat ise bu sorulara verdiğimiz cevaplarla kendi cevabımızı oluşturmakla alakalı. Ve cevaplar bizim olunca hayat da bizim oluyor. Bu da yaşamı anlamlı kılan ve o pamuk ipliğine bizi bağlayan aracı.
Sürekli dizi de öyle bir absürtlüğe sahip ve baş karakterler peter pan sendromuna sahip
Evet
Sürekli dizi değil di dediğin video büyük ihtimal portal kanalının videosu olan hababam sınıfını anlattigi video Peter pan sendromuna sahipti hiç bir zaman büyümek istememek kendi oldukları sınıfta kalmak vs..
@@Anorsy159 ve sorumluluktan kaçmak da aynı kapsama giriyor
Rigby ve mordecai sürekli sorumluluklarından kaçıyor
@@Username-ht4iw haklısındır Ağa
Bugüne kadar izlediğim en çarpıcı video bu oldu. Çocukken herkesin "absürt" bulup neden izlediğimi ve ne anladığımı sorguladığı benimse mantıklı bir cevap veremediğim bu çizgi dizilerin hepsini ısrarla izlemeyi tercih ettim. Ve uzun bir zamandır şuan sahip olduğum düşüncelerin, ruhun, ve karakterin kaynağını merak ediyordum. Bende ciddi bir farkındalık yarattın. Bu çizgi dizileri doğuştan edindiğim potansiyel, bana izlettirip keyif almamı sağlamış üstelik 6-7 yaşlarımda... Demek ki bazıları için doğru bulduğum "tabula rasa" red edilebilir.🔅
Çok iyi bir video olmuş , tekrardan düşünmeme ve hayatın anlamını veya yaşamın anlamı nedir gibi sorularlar başbaşa kalmanın verdiği çaresizliği tekrardan hissettim boşluğa bakarak .
Hocam OVER THE GARDEN WALL la ilgili yapar mısın? Oda cartoon Network ten ve çok derin felsefesi var dante'nin ilahi komedyasından esinlenilmiş
imdbde gezinirken görüp izleyip şaşırmıştım puanı da bayağı iyi
Kesinlikle, efsane bir çizgifilm
Bu videolardan bir tek ben mi zevk alıyorum çevremdekiler neden zevk alamıyor diye haykırasım var.
dunaynin 5% sever bu tarz videoları
Yanlız değilsin aynını bende düşünüyorum arkadaş olalım
@@jokertesto keşke %5le iletişim halinde olabilsem
Çünkü Sen Yeraltı İnsanısın..
Bizler birbirimizi görmeyiz..
Toplumda çok ender rastgeliriz..
Çok Dışa dönük insanlar bile kendi kendilerine kaldıklarında bu soruları sorar..
Ama Toplumda Personası ile devam eder..
Üstesinden geleceğiz..
Rick and Morty de gumball gibi aslinda, sadece daha karmaşığı. Rick sanchez ile ilgili bir video gelse fena olmaz bence.( Ya da aslında bu Bir kitap ama kinyas ve kayra karakterleride oldukça spesifik ve ilginçler.)
Şayet "Adalet yoksa, Cehennem yer yüzüne inmiş demektir, ışte hayatın anlamı Adaleti hep ayakta tutmak, Tutmaya çalışmaktır.
Ben öyle düşünmüyorum. Adalet, genel olarak bireylere hizmet eder ama ana amaç olamayacak kadar ayrıntı bir düşüncedir. Ayrıca bu, bireylerden çok devletlerin görevidir. Tek başıma adaleti sağlamam mümkün değil, hatta genel olarak bile adalet dünyada hiçbir zaman sağlanamadı. Amaç daha genel olmalıdır bence, tabi eğer amaç diye bir şey varsa...
Kimin adaleti? Hangi adalet? Adaletin tanımını yapın ve bu herkes için bağlayıcı olsun, bunu yapabilir misiniz?
Ölünce anlamsızlaşacak hiçbir şey hayatın amacı olamaz. Milyarlarca yıllık evrende 100 yıl yaşayıp öleceksin. Hayatın anlamı varsa hayatın ötesinde olması şart.
@@bethebestfucktherest Ben de bunu dile getiriyorum. Adalet bu dünyada tıpkı eşitlik, kardeşlik vs. gibi sadece bir detay. Evet adalet önemli ama ben bunu hayatımın amacı yapmazdım.
Video yüklediğin günler en güzel günlerim oluyor, Teşekkürler Hocam ♥️
Üstadım John Steinbeck'in hayatını felsefesini ve ktaplarını ayrı ayrı videolarda sizin o güzel üslubunuzdan ve sesinizden dinlemek isteriz...
Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır; intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediğinde bir yargıya varmak,
(Sisifos Söyleni-Albert Camus)
Üzerine kitap tanımam
bana göre flapjack diğerlerinden birazda olsa ayrışıyor onu izlediğim zamanlar çocuk olduğum için korkardım uzun yıllar sonra tekrar izlemeye başlayınca çocukluk duygularını ve çizgi diziyi izlerkenki bakış açımı anımsamaya başladım aradaki farkı gördüm insan varlığının gelişimine tanık oldum bir bakıma, insan düşüncedir dün ve bugün arasındaki düşünce farkı pek çok şeyi cevaplar ve bu sebeple flapjackin benim için çok ayrı bir yeri olacaktır. bu arada içeriklerinizi takip etmekten çok zevk alıyorum benim için ses tonunuz karşı konulamaz derecede dikkat çekici ve güzel başarılarınızın devamını dilerim değerli dostum
iyi seyirler dilerim efenim ;)
Flapjack diyince aklıma dışarıda oynadıktan sonra eve biraz yorgun bir şekilde geldikten sonra Cartoon Network'ü açıp bu çizgi diziyi gördüğum an geliyor. Yeni çizgi film başlamış demiştim. Televizyonun dibinde ayakta birkaç bölüm izlemiştim, çok sevmiştim ama kısa süre yayınlanması üzücü olmuştu benim için.
Bu 5 çizgi diziden sadece sürekli diziyi sevdim ve tamamen izledim POPS özellikle mükemmel bi karakter bayılıyorum ona
Hepsi efsane
Saçmaya çok fazla gülmek sonunda gözünden yaş getirir insanın o yüzden Saçmayla dalga geçip eğlenirken ipin ucunu kaçırmadığınıza dikkat edin
Aynen 🦋
Küçükken Gumball ve ona ilham veren diğer yapımların hastasıydım acaba bunun şimdilerde edebiyat ve felsefe aşığı olmamla bir bağlantısı olabilir mi? Sonuçta kurgular, hikayeler insana bambaşka konularda yeni düşünce olanakları yaratır. Sanatın eğitim konusunda muazzam bir gücü var.
Kesinlikle olabilir :)
Benim tek meşguliyet; nefes al , nefes veeer .
Cartoon network ün efsanesi
İyi ki özlemişim
Bu videoyu hazırladığınız için çok teşekkür ederim son derecd anlaşılır ve bilgi verici bir videoydu
Bazen diyordum ki 2005 yerine 95 te dogsam birkac daha güzel çizgi diziyi yakalayabilirmisim, bunlari bilmiyordum
@@Redguy-r2f yav cartoon network kimin skinde? ondan önce hiç güzel çizgi film yapan yok mu sanıyorsun? 95-2010 arası sağlam çizgi filmlerin çoğu cartoon networka ait değil biraz araştırsan görürsün
Uzun zamandır boşluktayım ve derin bir kuyuda “düşüyorum” . Kuyu dipsiz mi değil mi çarpınca anlayacağım , tabii çarpacaksam…
2003 doğumluyum ve çok şanslıyım bu çizgi dizilerle büyüdüm videoya Samuray Jackı eklemeyi unutmuşsunuz,Samuray Jack ve Flapjacki izlemek için uyumazdim geceleri çıkıyordu genellikle ,Regular show ,Adventure Time,Gumball ve Samuray Jack bunların hiçbir bölümünü kaçırmadan izlerdim bize kaliteli bir çocukluk yaşattığın için teşekkürler CartoonNetwork
Bende 2013 doğumluyum abi 2007 li ve ben abim ile 2014-2021 e kadar bunlarla büyüdüm ve abime teşekür ediyorum bana öğretti bunları
Diğerlri gibi şuan skibidi dob dob yes diye gezmiyorum onun sayesnde
Atası flapjack olduğunda zaten her şey belli olmuştu
Sonuç beni çok şaşırttı. Çoğu insanın buna ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu arada güzel bir video olmuş ellerine sağlık ❤
Eski cizgi dizileriyle büyüdüğüm icin kendimi şanslı hissediyorum. Bu bölümlerin hepsini hatırladım. O anlar bunlar anlamsız geliyordu ama bilincimde yer etmiş olmali ki bu soruları erken yaşta kendime sormaya başlamıştım. Ancak bu iyi mi, kötü mü oldu bilmiyorum
Son 10 yılda yayınlanmış Cartoonnetwork çizgi filmlerinin hepsinin neredeyse hepsinin bütün bölümlerini izlemiş olabilirim. Bazen cartoonnetwork de yeni nesil kötü bir çizgi film olunca bende Disney channel açardım, Disney çizgi filmleri nickeledeon gibi normal 7-13 yaş default çizgi filmlerdi fakat cartoonnetwork çizgi filmlerinde (eski olanlar) her zaman hayatı anlatan noktalar olurdu. Bunun en iyi örneği umutlu limon, izlediğim zamanlar beni çok depresif bir hale sokmuştu ve cidden hayatta hiç bir zaman özgür olamama duygusunu yaşatmıştı.
Abi kaç yılında çıktı bilmiyorum ama büyük ihtimalle gumball’dan önce çıkmıştır, Clarence da var bu absürt komediler kataloğuna giren belki bu da gumball ile bağlantılıdır. Yani yapımcı ilişkisi var mı bilmiyorum ama, gumball Clarance’dan esinlenilmiş olabilir. Asıl demek istediğim şey ise gumball’ın atalarından biri olabilir, ama yapımcı ilişkisi var mı hiç bir fikrim yok.
En sevdiğim TH-cam kanalı bu kanal. Abartmıyorum gerçekten muhteşem bir kanal
teşekkür ederim ❣️
Hayatın amacı nedir diye sorduğunuzda başlıyor sorun
Doğduktan sonraki yegane amaç ölmek gibi geliyor. Arada yaşanan her şey kayıp.
Fun Fact: Flap Jack Adventure time çizgi dizisinde bir paralel evren olarak gözükmüştür. Büyük ihtimalle başta planlamamışlardı fakat üretilen teoriler üzerine harika bir eklenti olmuş. (Fionna and Cake Bölüm 4)
ilk defa senden duyuyorum
Prizmo farklı evrenleri gösterirken 5-10 saniyeliğine göstermişlerdi flapjackin evrenini
@@TeolojikFelsefeAdvanture Time'da "Şeker krallığı" vardır, Flapjack'te de "Şeker adası" diye bir yeri ararlar. Ve her iki animasyon evrenindede çeşitli mutasyonlar ve ölü kalintilar görürüz. İki evrendede kirli yerler vardır.
Hayatın hiçbir anlamı yoktur, ona anlamını biz veririz.
@IslamRzazade Hayatın, yaşamın.
Banu Berberoğlu'nun "hayatta bir amacım yok öyle yaşıyorum yani" dediği yerdeyim. Hayatın bir anlamı olsun olmasın öyle yaşıyorum işte.
Gumball kendine has tavrı, her istediğini yapabiliyor olması, saçmaya ve absürte gülmesi ona saçmalıklarla yaşayabilme gücü vermekte
Bu videonuzda üstünde durduğunuz hayatın anlamı ve insanın anlam arayışı konularıyla bağlantılı olarak bir sonraki videolarınızdan birinde bu üstünde durduğunuz konuların sorgulamasını da görmek isterdim."İnsan, neden hayatın bir anlamı olması gerektiğini düşünür ve insan neden hayatın anlamını aramaya çalışır." Bu konuyla ilgili de bir video yaparsanız çok sevinirim şahsen. Video için teşekkürler.🧡
Bu soruları soran filozoflardan biri de Peter Wessel Zapffe dir isterseniz videoyu yaparken onun hayatın anlamı hakkındaki görüşlerinide bizlere sunabilirsiniz.
Gumball nedense küçükken hep çok ürkütücü gelirdi bana gece izlerdim ve çok renkli hareketli olmasına rağmen içimi bir sıkıntıyla doldururdu yine de izlerdim hiç anlayamadım neden öyle hissettiğimi
Renkli neşeli dogmaları yıkan hayatın gerçeklerini yüzümüze tuğla gibi vurduğu için beklediğimizi alamadığımız için, normal çizgi filmler tamamen mutluluk ve neşeyle doludur izlediğimizde pozitif hissederiz ama Gumball tamamen gerçekler ve ömrün hayatın yaşamın acı ve bilinmesi gereken gerçeklerini bize kapalıda olsa anlattığı için
Darwini seslendiren úniversitede bir felsefe hocasıydı:)
Bazı mevzuları ikinci ya da üçüncü izleyişimde anladım detaylı ve büyüklere yönelik bi çizgi film kesinlikle 21 yaşındayım hala arada kardeşimle açıp izliyoruz
Bu bölümü hiç izlememiştim, hayatın anlamına her karakterin kendince cevaplar vermesi vs. güzel detaylarmış.
İnsan niye bu kadar komplike bir canlı ya. Keşke güvercin olsaydım.
Ben panda olmak isterdim😂
Son sahne tüyler ürpertici 😢
Düşünmek stres yaratır beyin yoksa streste yoktur; siz hiç köpeğin neden diye sorduğunu gördünüz mü?
Vücut hareketleri ile nasıl soruyor anlayamadım açıklar mısın? @TarihinFelsefesi
@TarihinFelsefesi 👍
@TarihinFelsefesi Bunları iç güdüsel şekilde yapıyor yalnız. İçinden acaba bu neden böyle diye sorduğunu düşünmüyorum
@TarihinFelsefesi Robot değiller zaten, sadece sorgulayabilme kabiliyetleri yok yani
Hayat görüşümü alelade bir film tavsiyesi sayfasında gördüğüm tavsiyeyle edindim diyebilirim. Kanal SE7EN filmini öneriyordu o an yapacak daha iyi bir işim de yoktu, zaten o sıralar çok ağır bir hastalık geçirmiş ölümü kısmen tatmıştım ve hastaneden yeni taburcu olmuştum evde boş boş oturuyordum. Daha yeni yaşamıştım hayatı yaşamamış olmanın dehşetini, hayatın onca acılara rağmen ne kadar güzel olduğunu yeni fark etmiştim ve açtım filmi izledim. Film güzeldi İncil'deki 7 büyük günahı konu edinmiş bir polisiye filmiydi. Filmin son sahnesinde olanlar oldu ve o sahne kendi içinde hem mantık hem de absürtlük barındırıyordu ana karakter hak etmediği bir dehşeti yaşamış ve irrasyonel bir davranış sergileyerek yapmaması gerekeni yapmıştı (bana göre yapmaması gereken bir eylem siz izleyip kendi kararınızı hür iradenizle verebilirsiniz). Film Ernest Hemingway'ın ''Dünya güzeldir ve uğruna savaşmaya değer, ikinci bölümüne katılıyorum'' sözüyle bitti. Henüz acıları taze bir insan olarak, hastalık sürecinde bolca sorgulama yapmış birisi olarak bu sözün üzerine uyumadan önce uzunca bir süre düşündüm. Hayatın onca boşluğa, anlamsızlığa rağmen ne muazzam bir güzellik olduğunu biliyordum ve Ernest Hemingway'ın bu sözü de bu düşüncemi perçinledi. Düşünüyorum da kaçınılmaz olandan kaçmak zaten mümkün değilken niçin vaktimi üzülmek için harcayayım ki, beni mutlu eden şeyleri yapmaya gayret etmek durup üzülmekten daha yeğdir. Eğer yaşlanırsam yapamadığım eylemler tadamadığım meyveler, hisler, zevkler için üzülmeye bolca vaktim olacak zaten...
11:25 kendi varlığımızı yok ettiğimizde yapılan eylemin hiçbir anlamı kalmadığını düşünmüyorum çünkü dünya senin için artık duruyor ve bitiyor
, algıların hislerin düşüncelerin artık hiçbiri yok ve bu soruları düşünmüyorsun. Elbette hayat bizim dışımızda da devam ediyor ancak artık bu işin öznesi olmaktan çıkıyoruz. Dolayısıyla benim algılamadığım yaşamadığım şeyin artık var olmadığı hissine kapılıyorum. Evrensel bir düzen hep var oldu ve olacak, anlam arayışı, buluşları her zaman olacak ancak bu artık var olmayan birinin problemi değil. Her ne kadar insan zihni dışında bir gerçekliğin var olduğunu düşünsem de bu dünyayı anlamamız ve her anlamda deneyimlememiz algılarımıza bağlı. Biraz nihilist bir yaklaşım olduğunu biliyorum ancak bundan başka bir gerçek veya çıkış yolu yok. Herkes gibi yaşayıp eğlenip üzülüp sonra ben de yok olacağım. Günün birinde yok olacaksam bu neden şimdi olsun, hiç gelmeyebileceğim bir dünyaya geldim ve burayı deneyimleme şansındayım, anlamı olmasa bile. Ve en önemlisi insan bir amaç edinmeli. Bu bizi o kaçınılmaz ve gerçek sondan biraz uzaklaştırıyor ve algılarımıza anlam katıyor.
Bu muhteşem harika olağanüstü bir video olmuş
ninja kaplumbağalar da gelmiş, hoşgelmiş🧡
İnanmıyorum tam da bu sıralar gumball bagımlısı olmuşken vıdeo atmanız harikaaa
🧡
Ben de daha daha eve gelmeden bakmıştım gösterdiği bölümlerin iki üç tanesine
Soruları cevaplayan kişilerin düşünceleri başka başka filozofların düşüncesi aslında kimi filozof hayatın amacının insanlığa yararlı olmak der kimisi haz ve duyuya dayalı der kimisi mutluluk huzur der kimisi başka bir şey der bölümde de her biri bunlardan birisini söylüyor gumball gerçekten en iyi dizidir gözümde hem anlamlı hem başarılı hem eğlenceli ve dahası. Bir üstü yok
Aslında bir nevi felsefi akımları çizgi film yoluyla bize anlatmış. Hedonizm (Hazcılık) , Pragmatizm (Faydacılık) , Materyalizm(Maddecilik) vs...
İşte iyi çizgi film böyle olur. Türklerin yaptığı çizgi filmlerde bir tane bile böyle bir atıf yok.
Bizim Türkler Yapsa Bile RTÜK Yayınlamaz
@@Larissaxwq Üstü kapalı anlatacaksın böyle. RTÜK'ün başındakiler bunları fark edecek kadar zeki değil merak etme
Favori çizgi dizimdir ayrıca bende bu tarz animasyon yapımları üzerine felsefi videolar yapmak isteyen bir yanımda var ve bu video müthiş bir motivasyon kaynağı oldu, teşekkürler.
Gumball soru bölümünde gumball ve Darwin hayatı, yaşama sebebini sorguluyordu
zaten gumball'ı her izlediğimde vermeye çalıştığı mesajı anlıyordum ve tabi bunu fark etmek insanı büyük bir boşluğa sürüklüyordu Ki halada böyle bazen bu saçma şeye i*ntihar ederek son vermeyi o kadar çok istiyorum ki ama sonra düşünüyorum eğer yaparsam gerçekten de bütün bunlardan kurtulabilecek miyim yoksa daha kötüsüyle mi karşılaşıcağım sorusu ve gumball gibi felsefik düşünceler beni bundan vazgeçirtiriyor.. ayrıca video çok iyi olmuş başarılarının devamını dilerim🫶🏻💐
Hayatın tek ve her şeyi kapsayan bir anlamı yoktur birçok anlamın bir araya gelmesidir hayat….
Eyvallah, çok teşekkürler sayın Teolojik Felsefe,..
video yayınlanan andan birkaç saat önce gumball hakkında düşünüp ve konuşmuştum. atman için daha iyi bir zaman olamazdı. teşekkürler.
Mordekay da aramıza gelmiş :D
Tanrının varolma inancına inanmaya ihtiyacım var. başka türlü yaşanmaz bu dünyada💜
Kesinlikle katılıyorum Tanrı yoksa bu hayatın başka nasıl bir anlamı olabilir ki? Her şey saçmalıktan ve iğrençlikten ibaret.
1:18 sayın izleyiciler lütfen saygı duruşu
gumbal ın babasının söylediği şey sadece hayattaki zevkleri tatmin etmek en mantıklı olanı eğer bunu yapamıyorsak intihar yine hayatını anlamını bulamazsın ama kaçış yolunun bu olduğunu düşünüyorum
Richard'ın bahsettiğine felsefede hedonizm deniliyor ama bu hiç de mantıklı değil çünkü bizi hayvandan ayıran ulvi bir yönümüz var. O yönü unutup sadece zevklere dalarsak hayvandan farkımız kalmaz. Zevklerimize de aklımızla yön vermeli kontrollü bir şekilde onları tatmin etmeli, esiri olmamalıyız.
Ahmet Yıldız'ın Hedonist Değer Anlayışının Eleştirisi isimli makalesini okumanızı tavsiye ederim.
Buna ek olarak Victor Frankl'ın insanın anlam arayışı isimli eserini okumanız da bakış açınızı değiştirmenize yardımcı olabilir.
Çok güzel çizgi dizilerdi şimdikiler ise hiçbir şey anlatmıyor...
21 yaşındayım ve sizin belki 30 yaşında yaşayacağınız varoluşsal soru ve sorunları yaşıyorum ya da belki yaşayıp aştim bile. Benim soruya cevabim başa dönmek şuan için: başlangıçtaki halimle, sanki şuan hiç takıntım yokmus, hiç sorun yokmus, hoc sorumluluk yokmus, hic hayalim yokmuş, hiç okb geçirmemiş, hic travma yaşamamis, her sabah aklıma kötü şeyler gelmiyormuş gibi uyanip, kahvalti edip, video izleyip, belki biraz roman okuyup, calisip, para kazanip, içip, yiyip, eglenip, gezip, az konuşup, çok koklaşip, bol bol gülüp, az düşünüp, duyarsiz ve kaba olup, toplumsal ve küresel sorunlara dayali kendi beynimizde vir daire çözmekten baska bir ise yaramayan düşüncelere şifon çekip, cekirdek çıtlayip sahili ve parki kirletip, çayla şöyle videolar izleyip, hiç de triplere girmeyip, sorgulamayip, keyfime bakmak, insanlarin aptalliklarina onlardan daha aptal olarak yanıt bile vermemek olarak yanıtlıyorum. Hatta nihilist bile degilim, çabalarım. Hem o kadar boşum ki, boş insanlar nihilizm gibi şeylerden bahsetmez. Böyle iyiyim.
Ayrica yazım kurallarına dikkat ettiğim için kusura bakmayın 😂
Kısacası hayatın anlamı yok ne kadar Kabul etmek istemesekde
Kendiliğinde anlamı yok, ona anlamı sen vereceksin.
Hayatın anlamı ana sayfada bu videonun altında gördüğüm autotune dog videosundan aldığım 1.30 dakikalık keyiftir diye düşünüyorum.
Bence hayatın anlamında 3 mutlak seçenekten başka şeyler olmalı…
Hayatın anlamı olmasa da hayatı anlamlı kılan biziz. Herkes kendi anlamını yaratır. Bu nedenle kendi hayatımızda sadece kendimiz anlamlıyız. Biz anlamsızlık karşısında cahil kalmış yaratıcılarız, tanrısal değil ama entelektüel olarak öyle.
*edvençır taym 2:13
thanksss
adventure taym :)
Adventure time @@zenandmoto
Konu ve içerik bakımından nokta atışı videolarınız var. Beğenerek ve bir sonraki videonun konusunu merak ederek izliyorum sizi. Ateist biri olarak teoloji ilgi alanıma girmiyor. İçerikler ve anlatımınızı çok beğeniyorum. Sesiniz çok güzel. ❤
iyi seyirler dilerim🧡
Teolojik felsefeye gelen yollar Gumball'ın taşları ile örülüdür
Ben Gumball baya seviyorum en son yayınlanan bölüm kafa karışıklığı yaptı bana yeni sezonun geleceği kesin zaten ama düşünmeden edemiyorum acaba bu final sahnesinde gördüğümüz şeyle (teftiş bölümü) büyük bir savaşamı gircekler diye düşünüyorum ve acaba bu sezon final yapacaklarmı bilmiyoruz bunu yeni sezon çıkınca görücez eleştirsel bir açıdan bir şey söyleyecem bazı sahnelerde komik olsun diye bir şey söylenir absürtlük olur fakat bazı bölümlerde bu abartılı geliyor bana mesela Rob Gumball ın ailesini yok ederken bazı yerlerde o kadar fazla şaka yapılıyorki sahnenin ciddiliği gidiyor onun dışında pek fazla gözüme bir şey çarpmadı güzel videi tebrikler
videolarınız öyle kaliteli ki… çok başarılı
En başından belliydi Gumball küçükken bile piskolojimi bozardı ama neden olduğunu bilmezdim ama şimdi anlıyorum çünkü o kasabadan asla çıkmazlar hep aynı,sıkıcı monoton şeyler olurdu ve insanların apttallığı flan cidden piskoloji bozan bir şey oldu benim için ama eğer aptalsan asla sıkılmaz her zaman eğlenebilirsin ve kasabanın hepsi neredeyse aptaldı sadece Gumball ve Darwin biraz daha akıllıydı ve bu hayatın anlamının peşine düştüler
Bu dünyanın direği yok
Merhameti yüreği yok
Kılavuzun gereği yok
Yolun sonu görünüyor
İşe sadece felsefeyle bakarsanız her keze gore hayatin anlami farklidir hatta bazilarina gore yoktur hayatin anlami olması icin bir tanri gerek ve bizim ona ibadet edip cennete gitmemiz eger bu gorusu benimsersek hayatin anlaminida buluruz bu video islama daha cok yaklaştıriyor insani
Yav kardeşim adam diyor ya 3 tane düşünce var diye.Senin İslam'ın burda 1.seçenek,eğer intiharı görmezden gelsek bile 1 tane daha seçenek var
@@Northern_altaituba dostum ben burayla ilgili yorum yapmadım ben genel olarak felsefedeki hayatın anlamı ile ilgili yorum yaptım ama bu dediğim tek İslam için geçerli değil diğer semavi dinlerdede var
videona anasayfada denk geldim ve yorumlarını çok beğendim emeklerinin karşlığını alman dileğimle
Boyle kanalları gercekten seviyorum dostumm
gece yks sonrası rahatlamaya çalışırken öylesine açtığım bir videoydu fakat şuan bu yorumu yazmaya teşvik etti. Yks dolayısıyla kendimle olan çoğu sorunu ertelemiş üstünü kapatmış hatta yok saymış biriyim ağlayacağım yerde bunu o anlık yoksayma'nın bana hayatımı kazandıracak olması düşüncesi bana o kadar hakim oldu ki şuan o problemlere eğilmeye gerek bile duymuyorum bu videodan bağımsız gibi gelebilir fakat hayat anlamsız mı yoksa hayatın anla mı var mı sorusuna benim şöyle bir yorumum var tabi ki yaşadığım şeyleri ışığında hayat anlamsızdır ve her insan o boşluğu ömrü boyunca doldurmaya çabalar aşk tutkular deneyimler öğrenmeler arkadaşlıklar hepsi insan için bir şey değil de bir kaç şey anlamına gelir insan toplumu uydurduktan sonra üstüne koymaya başlar ve bize bu yapay alemi verir sosyal kentsel yaşam tabi ki bu benim tabirim normal de doğada veya eski çağlarda olmayan bir yaşam içersindeyiz kısacası simülasyon teorisini biraz eğip bükersek şu sonuca varmaya çalışıyorum bu yaşadığımız hayat bir kurgu bir simülasyon hem de kendi ellerimizle yararttığımız kabul ettiğimiz onayladığımız gerekli görüp anlattığımız.. sadece etrafınıza bakın ve şu soruyu sorun neden kimse mutlu değil mutluluğu sadece yaşanan dopamin içeren bir eylem olarak düşünmeyelim huzur sebat gibi kavramlarla eşleştirelim ve elimize eşittir olarak şu gelsin mutluluk hazlarla paketlenmiş halde bize sunulur.. aşk arkadaşlık biraz daha taşlar yerine oturmaya başladı sanırım... huzur mutluluk sebat korku bunlar ve nicesi insan kurgusudur cam bir fanustan hayatı izliyoruz ve bununda farkındayız hatta bunu fanussuz haline yeğliyoruz beyaza yakın pembe yalanların bizi mutlu ve tahmin edilebilir anlamda yaşatmasını istiyoruz biz kandırılmak istiyoruz 80 sene bir yalana inanmak kısa bir ömrü anlamlarla doldurmak anlam yoktur çünkü bu basit bir piramit şeklinde devam eden besin zincir artık yeri değiştirilemez şekilde sağlamlaşan insan oğlunun tek elindedir ve bu ortam ona depresyon kedi arasında savaş ayrıca bolca hayal vermiştir
felsefe bu konuya şöyle bir göz gezdirmektir ve finale gelecek olursak anlam bir kurmacaysa yaşamın bir anlamı yoktur hatta bu tartışmaya bile açık bir konu değildir. yaşam bu hale gelmeseydi bu kadar kısa sürede bu kadar gelişir miydik bilmiyorum ama insanoğlu bu cam kafes sayesinden korunuyor tutsak olmanın ödülü yaşamak yaşamanın bedeli özgür olmamak..
anlamı bulmak istiyorsun ama yapay olarak sana hazzı veren şeyler yüzünden anlamı bulamıyorsun. demek istediğini anladım ama, bu 'yapay' haz sana gerçekten zevk veriyorsa neden anlamı bulmayı bu kadar çok istiyorsun? anlamı bulduğun zaman içinde doldurulmayı bekleyen ne var da o şey tatmin olacak? cevabını bekliyorum
Gayet basit soru YOK rasgele oluşmuş bi evrende rasgele gelişmişbir hayat
Kaliteli bir video içeriği olmuş elinize yüreğinize sağlık 👏
Gumball konuşurken "insan" diyor ama kendisi veya ortalıktaki kimse (görünürde) insan değil...
Tam buraya hayatın anlamı şu’dur bu’dur diyecekken sabit bir anlamı olmadığını ve herkesin kendince anlam katmasından başka bir cevabı olamayacağını fark ettim..
Hayatın anlamı yoktur, sadece yaşadığın kadarıdır. Kişiye göre
Hayatın anlamı kendini bulmaktır, diyen kişiye hak verdim..
Yıllarca hayatın anlamını aradım. Hayatın hiçbir anlamı olmadığını düşündüğüm için hiçbir şey yapmayıp ölü gibi yattığım zamanlar oldu ama bu da fayda vermedi. Çünki içimdeki dürtü ve yaşama isteği bana engel oldu. Hayatta olmanın kıymeti harbiyesi onu yaşamaktır. İçinde bir yerlerde bir dürtü var ve hedeflerine yönel, bir şeyler yap diyen bir dürtü. Onu da susturamadığım için içimde kaybolup gitmeyi, hiçlik denizinde yüzmeyi isteyen sesimi susturdum.
Bence hayata nasıl bir anlam veriyorsan hayatın anlamı O'dur. Hayatı anlamlandırma şeklimiz kişiseldir. Siz hayata kendi gözlüklerinizle bakıyorsunuz. O yüzden "hayatın anlamı" kavramın tek bir çeşidi yok. Bana göre üst benliğime erişmek, kendimi bulmak, erdemli olmak gibi şeyler hayatımın amacı ama hayatımın anlamı nedir? Ben neden yaratıldım? Bu zor zamana neden denk geldim? Ne için çabalıyorum. Toprak olup gideceğim tabi Allah'aa yaşadığım yılların hesabını vereceğim. Ama yine de hayatımın anlamı için büyük cevaplarım yok. Tek bildiğim şey yaşama dürtümün ve başarma dürtümün yüksek olması.
Hayatın anlamı yok belki de.. Dünya 5milyon yıl önce de dönüp duruyordu. Allahın ve de dünyanın bize ihtiyacı yok. O yüzden hayatın anlamı biz ona ne veriyorsak o. Hayatın anlamı her şeyden önce "yaşamak" cevherinin hakkını vermektir. Asla boşvermiş, yitip gitmiş, geri kalmış olmadan yaşamak. Kendi benliğini, içindeki cevheri ortaya çıkarana kadar yaşamak. Çünkü başka türlü bir yol yok. İçindeki dürtüyü başka türlü susturmanın yolu da yok.
Dünya ister saçma olsun ister absürt, yaşamanın ve hayatta olmanın bir değeri var. Boş vermişlik beni daha huzurlu hissettirmediği için mücadeleyi, yaşamın renklerini görmeyi ve ilerlemeyi seçtim. Bence hayatın anlamı böyle bir şey.
Eğer bir dine inanıyorsan hayatin anlami o dindir bu dunyada yaptiklarinin veya yapmadiklarinin bir onemi yoktur ancak bir dine inanmassan yazdigin uzun uzun paragraflar dusunulebilir ve evet hayatin belli bir amaci yok yasayip gidiyoruz bu hayati en azindan iyi yasayip ölelim bence hayatin anlami bu
@@erwinreis322 bu dünyada yaptıklarımın bir önemi olmasa din olmazdı. Yaptıklarım ya da yapmadığım şeyler için sorguya çekilicem sonuçta. Ama bir dine inanmak hayatın anlamını direkt vermiyor sana. Kişisel anlamda cevaplar arıyorsun. Ben niye yaratıldım neden varım diye. Mülk suresinde Allah teala, hanginizin daha güzel davranışı yapacağını görmek için ölümü ve hayatı yarattım diyor. Kurtuluş da imtihan da bu dünyada. İyi amelde bulunmak, Allaha ahirete inanmak yaşamın temeli.
@@sageocinar din sadece senden ahlakli bir hayat surmeni öğütler ve sana bir takim sorumluluklar verir mesela gunde 5 kere bana namaz kil oruc tut zenginsen zekat ver ayni zamanda bazi seyleri yasaklar alkol alma zina yapma vs. Bu ornekler arttiralabilir daha cok var saymadigimiz ama sonucunda din sana bir paket verir ahlakin ne oldugunu sana söyler öldükten sonra ne olduğunu sana söyler senin tum sorularina bir cevap bulur ve anlarsın ki senin amacin allahin bir kulu olmak gorevinde kulluk etmek zaten "ben sizi bana kulluk edin" diye yarattim der.yani sen istedigin kadar hayat anlami de amaci de bu bir dine inaniyosan sabittir sen bu dünyada sadece ahiret sinavi için burdasin cok zengin olmusun basarili yada basarisiz olmussun asik olmussun yada olmamissin sevilmissin sevilmemissin bunlarin hicbirinin önemi yok önemi olsa bile sonsuz ahiret karşısında önemsizdir. Yani en azindan ben boyle düşünüyorum sen nasıl düşünüyorsun?yani acik konusayim ben bir zamanlar muslumandim fakat sonra inancim zayifladi en sonunda tamamen muslumanliktan çıktım ve cok buyuk bir bosluga dusmustum hersey anlamsizdi oldukten sonra yok olacaksam neden yaşıyordum ki sanki neden aci çekiyordum neden mutlu oluyordum bir gun hepsi bitecek en sonunda depresyona girdim ama sonunda hayatin bir anlami yoksa kendim bir anlam bulmaliydim ve sadece benim icin "hayat" yasabilecegim guzel anilar biriktirmek bazen mutlu olmak bazen uzgun olmak hayati ne olursa olsun deneyimlemek ve pes etmemek hayatin anlamsizligina zorluguna ragmen yasamaya devam etmek bir nevi hayata meydan okumak off boyle uzun uzun yazmayali uzun zaman oldu vaktigini ayirip okuma zahmetinde bulunduysan teşekkür ederim
harika video elinize sağlık. Geçen videoda da yazdığım Monster animesine incelemeyi bekliyoruz admin.
Video çok kaliteli olmuş ve bir soru hiç bir dublaj ekibine girdin mi sesin citen çok iyi
youtube da kaliteli içerik o kadar az ve sayısız içerik arasından bu içerikleri bulmak o kadar zor ki; kendimi şanslı hissediyorum bu kanalı takip ederken
Kanal önerilerin var mı?
@@WalterWhitee0 düzenli olarak efe aydalı takip ediyorum sadece. Onun da çok fazla politik ve boş videoları var gerçi de eskiden böyle değildi. Ki, en son sevmediği işte çalışmak zorunda olanlara tavsiyeler verdiği bir video atmıştı. Hala takibe değer buluyorum. Başka da önerim yok, senin varsa önerin bilmek isterim.
%100 doğru bir tespit bu videoda anlatılanlar iyi ki varsın felsefe
Ben de bu çizgi filmi çok seviyorum,inşallah bir tanesi *#kirby* denilen o şirin pembe karakterin bir *Gijinka serisi* yaratsın!!
Hep söylerim Gumball içerisinde çok zekice mesajlar barındırır diye birçok bölümünde görüyoruz zaten
kesinlikle öyle 🧡
Peki ya saçmanın kendisi zaten bu tanrı tarafından kpnuşmuş bir lavram isr ve onun şevkatini kazanmanın tek yolunun isr hayatın acısına göğüs germek ise 😮
underrated bir video. cok guzel olmus gercekten elıne saglık
Hayatın anlamını ögrenebilmek için önce hayatın ne olduğunu öğrenebilmemiz gerek. Ondan sonra hayatın anlamının ne olduğuna karar verilebilir.