Bir turlu gidemedigim bir yerdi sayende benim icin de cok guzel bir gezi oldu. Insallah bu yaz senin bilgilerin isiginda gidecegim balik v misir ekmegi yiyeceğim.insallah o zaman salgin biter ve hersey normale doner.
Aaaaah Garipçe! Siz bir de tecavüze uğramadan önceki güzelliğini görseydiniz, bugünkü halini "MAHVEDİLMİŞ" diye nitelerdiniz. Çakıllarda ayaklarınızı uzattığınızda dalgaların ayaklarınızı adeta okşadığı, beyaz köpükleri yıkadığı zamanını bilseydiniz oturup Garipçe'ye ağıt yakardınız. O muhteşem bir güzellikti. Denizden gelen mis gibi yosun kokusu, pırıl pırıl bir deniz yüzeyi, Günbatımı, mehtap hangisine denk gelirseniz şanslı olurdunuz. Sakin, etrafta buzhane balıklarının birbirine karışan üç-beş restorandan gelen öğürtücü kokuları yok. Size söyleyeyim. Garipçe'ye denizi görmek için giderseniz kalesine çıkmanız şart. Kıyıya indiğinizde denizi "nah" görürsünüz. Çünkü Garipçe'nin kısacık kıyısını üç-beş restoranın denizi görmeyi engelleyen şemsiye ve masaları işgal etmiştir. Denizi seyretmek için tek şansınız bunlaran birisinde yemek yemenizdir. Öyle tost, sandviç, çay filan yok.Menüden yemek seçmek zorundasınız. Balık mı? Av yasağı varken taze balığı nereden bulmuşlar? Etli, köfteli bir menü de seçebilirdsiniz. Tam bir restoran menüsünü burnunuzun ucuna uzatırlar. Eğer orta gelirli bir vatandaşsanız menüdeki fiyatları görünce tası-tarağı toplayıp sipariş bile vermeden oradan savuşursunuz. Diyelim ki deniz manzarası karşısında yemek yiyebilmek için paranıza kıydınız( Eşimle ben öyle yapmıştık). Denizi görebilen sayılı birkaç masa zaten doludur. Denizi görmek isteyip kafayı çevirdiğinizde kenardaki masada yemek yiyen insanlarla gözgöze gelirsiniz. Bir defa, iki defa yanılıp bunu yaparsanız da üçüncüye çekinirsiniz. Çünkü siz de o masada oturanlar da rahatsız olursunuz. Sözün özü şudur; Tecavüzün hiçbir çeşidi tasvip edilmez. Fakat kısacık bir deniz kıyısı olan minik ve şirin Garipçe'ye rant uğruna yapılanlar kazık kadar adamın küçücük bir çocuğa tecavüz etmesi gibidir.Son birkaç yıla kadar denizle koyun koyuna yaşamış olan (Ben de Trabzon'da denizin koynunda doğmuş ve uzun yıllar denizle koyun koyuna yaşamıştım. Tadını çok iyi bilirim. ) Garipçe halkının bile denizi görme imkanı olmadığını biliyorum. Bunun adı KIYI YAĞMACILIĞIdır. YAZDIKLARIM ASLA VİDONUZU HEDEF ALMAMAKTADIR. BİLAKİS DERDİM DEPREŞTİĞİ İÇİN YAZDIM.
👏👏 süper yermiş
🙏🤗
Çok güzel emeğine sağlık
Teşekkür ederim🙏🤗
Sayende görmüş olduk çok güzelmiş 👏👏
Teşekkür ederim🙏🤗
Bir turlu gidemedigim bir yerdi sayende benim icin de cok guzel bir gezi oldu. Insallah bu yaz senin bilgilerin isiginda gidecegim balik v misir ekmegi yiyeceğim.insallah o zaman salgin biter ve hersey normale doner.
Çok teşekkür ederim🙏🤗
1ci oldum
💯🙏
Aaaaah Garipçe! Siz bir de tecavüze uğramadan önceki güzelliğini görseydiniz, bugünkü halini "MAHVEDİLMİŞ" diye nitelerdiniz. Çakıllarda ayaklarınızı uzattığınızda dalgaların ayaklarınızı adeta okşadığı, beyaz köpükleri yıkadığı zamanını bilseydiniz oturup Garipçe'ye ağıt yakardınız. O muhteşem bir güzellikti. Denizden gelen mis gibi yosun kokusu, pırıl pırıl bir deniz yüzeyi, Günbatımı, mehtap hangisine denk gelirseniz şanslı olurdunuz. Sakin, etrafta buzhane balıklarının birbirine karışan üç-beş restorandan gelen öğürtücü kokuları yok. Size söyleyeyim. Garipçe'ye denizi görmek için giderseniz kalesine çıkmanız şart. Kıyıya indiğinizde denizi "nah" görürsünüz. Çünkü Garipçe'nin kısacık kıyısını üç-beş restoranın denizi görmeyi engelleyen şemsiye ve masaları işgal etmiştir. Denizi seyretmek için tek şansınız bunlaran birisinde yemek yemenizdir. Öyle tost, sandviç, çay filan yok.Menüden yemek seçmek zorundasınız. Balık mı? Av yasağı varken taze balığı nereden bulmuşlar? Etli, köfteli bir menü de seçebilirdsiniz. Tam bir restoran menüsünü burnunuzun ucuna uzatırlar. Eğer orta gelirli bir vatandaşsanız menüdeki fiyatları görünce tası-tarağı toplayıp sipariş bile vermeden oradan savuşursunuz. Diyelim ki deniz manzarası karşısında yemek yiyebilmek için paranıza kıydınız( Eşimle ben öyle yapmıştık). Denizi görebilen sayılı birkaç masa zaten doludur. Denizi görmek isteyip kafayı çevirdiğinizde kenardaki masada yemek yiyen insanlarla gözgöze gelirsiniz. Bir defa, iki defa yanılıp bunu yaparsanız da üçüncüye çekinirsiniz. Çünkü siz de o masada oturanlar da rahatsız olursunuz. Sözün özü şudur; Tecavüzün hiçbir çeşidi tasvip edilmez. Fakat kısacık bir deniz kıyısı olan minik ve şirin Garipçe'ye rant uğruna yapılanlar kazık kadar adamın küçücük bir çocuğa tecavüz etmesi gibidir.Son birkaç yıla kadar denizle koyun koyuna yaşamış olan (Ben de Trabzon'da denizin koynunda doğmuş ve uzun yıllar denizle koyun koyuna yaşamıştım. Tadını çok iyi bilirim. ) Garipçe halkının bile denizi görme imkanı olmadığını biliyorum. Bunun adı KIYI YAĞMACILIĞIdır. YAZDIKLARIM ASLA VİDONUZU HEDEF ALMAMAKTADIR. BİLAKİS DERDİM DEPREŞTİĞİ İÇİN YAZDIM.
Yüreginize saglık💯💯💯