*hikâye* 1 saat kadar sonra doktor çıktı. "Taehyung iyi mi?" Diye sordu jungkook. "Siz?" "Jungkook." Kısaca tanıttı kendini. "Ah jungkook bey, arkadaşınızın durumu gayet iyi. Birazdan odaya alınacak görebilirsiniz, bu gece burada tutacağız. Gözaltında tutmakta fayda var." Doktor'un güler yüzlülüğüne gereksiz sinir oldum. "Ne olmuş ki?" Gözleri beni buldu. "Karın boşluğundan derin bir bıçak darbesi almıştı, çok kan kaybetmişti." Gözlerim şokla açılırken jungkook'a baktım. O da aynı ifade ile bana baktı. "İyi akşamlar, geçmiş olsun." Doktor gittiğinde arkamda ki koltuğa oturdum. Kısa süre sonra Taehyung'u sedye ile çıkardılar, odaya doğru götürürlerken jungkook'un telefonu çaldığı için bahçeye gitti. Bende Jin ile odaya ilerledim. "Su almamı ister misin? Sakinleşirsin, çok endişelendin." Sırıtarak, inatla dediğine karşılık göz devirdim. "Gerek yok, alma." Hemşireler odadan çıkarken biz girdik, Jin hemen kendini koltuğa atarak kafasını arkaya yatırdı ve gözlerini kapattı. Usulca onun yanına gidip kolçağın üstüne oturdum. (Koltuğun kol koyma kısımı) "Jin-shii. Taehyung babamı tanıyormuş, iyi anlaşıyorlarmış, eğer babam hayatını kaybetmeseymiş zaten kısa zamanda bizi tanıştıracakmış, bana göz kulak olmasını istemiş. Bay Robbie'den sonra da ona emanetmişim. Tanışalı çok olmadı, ama bana bir yanlışı da olmadı. Birkaç gündür sürekli iletişimdeyiz, alıştım ona. Babam hakkında da konuşabiliyoruz, ayrıca beni güldürüyor. Onu kaybetmek istemiyorum, bu yüzden korktum. İmalarınız hoş değil, başka bir yakını duysa, veya kendisi.. yanlış anlayabilir." Beni uykulu gözlerle, sesizce dinlemesine rağmen konuşmam bittiğinde yine sırıttı. "İmalarımdan vazgeçeceğimi düşünüyorsan, yanılıyorsun. Böyle olduğunu elbette tahmin ediyordum, fakat beni biliyorsun. Seni sinir etmeye bayılıyorum." Dudak büzdüm. "Ama beni üzüyorsün." Omuz silktiğinde göz devirip oyuncu tavrımı bir köşeye itekledim. "Aman iyi be! Sen niye geldin, hayırdır?" Bu defa oyuncu tavrını takınan oydu, şaşkınca bana baktıktan sonra elinin tersini alnına koyup bayılıyormuş gibi yaptı. "Beni kovuyor musun? İlk saatten?!" Yine göz devirdim. "Ne münasebet? Asla, katiyen kovmuyorum seni evde bir çalışana ihtiyacım varken hangi akla hizmet kovacak mışım? Benimle kalacaksın! Dökül niye geldin?" Yüzünü buruşturdu. "Düzgün konuş benimle be! Neyse, sen söyle bakalım.. jungkook niye bu kadar korkuyor senden?" Müzipçe sırıttım. "Barda bir adam bana yavşayınca, sinirli anıma denk geldiği için duvara yapıştırıp boğmuştum, doğal olarak engel olmaya çalışanlar oldu, onlara ayrı bir sinir olup iki yumruk bir tekme derken kendi barımdan atılmış olabilirim. Jungkook'ta hepsine şahit olmuştu. Tabii sadece bu olay değil, benzeri olay çok." Gözlerini kocaman açtı. "Iyyy hiç sevmem! Şimdi sen ortada erkek Fatma gibi mi dolaşıyorsun? Ne bu ben çok havalıyım tavırları?" "Ne havası? Kendimi koruyorum kendimi! Bar sahibiyim ben, doğal olarak dövüş taktikleri falan öğrenmiştim. Bar sahibi olmama rağmen biri bana yavşayıp pis pis konuşunca korkup kenera kaçamam ya da tanımadığım insanlar belki yardım eder diye mal mal bekleyemem de. Bilirsin boş laf yapmayı da sevmem, yok bana bulaşırsan şöyle olur böyle olur. Döv gitsin işim gücüm yok sarhoş sapıklarla mı uğraşacağım?" "Şimdi sende haklısın yani."
Nefes verdim. "Sen niye geldin?" Dedim tekrar, sesiz kaldı ve bana seni gebetirim bakışları yolladı, bende başka birşey sormaya karar verdim. "Ne zaman gidiceksin?" Bu soruma sinirlenip yanında ki yastığı bana fırlattı. "Bu ne biçim kuzen karşılama, gebetirim seni!!" Kahkahalarla engellemeye çalışsam da işe yaramayınca olduğum yerden kalktım, Taehyung'un yatağının yanına gelince durdum. Yastığı bana fırlattığımda ellerimi kafama siper ettim, yastık elime çarpıp düşünce Taehyung'un yüzüne çarptı. İkimizde kahkahalar boğulurken bir yandan ona kızıyordum. "Ya deli misin?! Adam ölüm tehlikesi geçirdi!! Saygısız! Ne biçim ziyaretçisin? Defol! Öldüreceksin adamı! Çık çabuk odadan!" Yastığı çoktan alıp ona fırlatmıştım. Kahkahalarla ayağa kalktı ve kapıya yöneldi. "Su alıp geliyorum." Dedi kapıdan çıkarken. "Gelme!" Diye bağırdım, cevap uzaktan gelen kahkaha sesi oldu. Dikkatimi taehyung'a verdim "Yarasına gelse ne yapacaktık..? çok düşüncesiziz." Yastık kafasına düştüğü için saçları da dağılmıştı, gözüne giren saçını parmağımın ucu ile usulca kenera çektim. "Gerçekten çok düşüncesizsiniz." Taehyung konuştuğunda şaşkınlıkla ona baktım, o gözünü açmadı. "Taehyung? Gözünü açsana, açamıyor musun? Hemen doktoru çağ-" kapıya gidecekken bileğimden tutup engel oldu. "Deli misin?" Dedi gözlerini açıp gülmeye başladığında. "Karın boşluğumdan bıçaklandım, gözümle ne ilgilisi var?" "Korktum işte. Neden kavga ettin?" Dedim sandalyeyi yanına yaklaştırıp oturduğumda. "Nasıl daha yeni yaralanmış olan bir hastanın odasında yastık savaşı yaparsınız?" Sahte bir kızgınlıkla sordu. "Özür dilerim. Sanırım benim hatam, seni korumak yerine kendimi düşünmem bencillik." Kafasını iki yana salladı. "Boşver. Şakalaşıyorum. Yarama gelse ne olacak ki yastık sonuçta." Kafamı salladım. "Yine de tekrar özür dilerim. Fakat konuyu değiştirme, neden kavga ettin?" Nefesini vererek gözlerini kaçırdı. "Piçler barın anahtarını aldılar o barmenden, barın kapanacağı zaman içeri girip kitleyeceklermişte, sende orada olurmuşsun ve seni bağlandıktan sonra soyarlarmış işte barı. Sonra bari açık bırakıp seni de öyle bırakıp gideceklermis işte salak herifler. Sanki sen kendini koruyamayacak kadar güçsüzsün. Onları iyi benzettim de.. sonradan, elinde bıçak ve sopayla gelen ikiliyi hesaba hiç katmamıştım. Tabii hemen bıçakla saldırdılar, biri sopayla dizime vurup yere serince engel olamadım.. ama anahtar bende!" Aniden bana bakıp, heyecanla konuştuğunda istemsizce güldüm. Cevap vermeden elimi çenesine koydum ve bir sağa bir sola çevirerek birşey var mı diye baktım, elmacık kemiğinin üstü morarmıştı sadece. "Çok teşekürler ederim." Anahtarın önemi yoktu, o sadece yedekti. Bara girselerde planları orada suya düşerdi çünkü taehyung hâlâ öğrenmese de jungkook bile biliyordu ki ben o adamları çok güzel döverdim fakat bunları söylemeye gerek yoktu, ben kendimi korurdum gibi salak salak tavırlara da gerek yoktu. İyilik yapmıştı ve tabii ki boşa değildi, sonuçta anahtar çalınmış olacaktı ve bir ihtimal de olsa ben kendimi koruyamayabilirdim. Teşekürü hak ediyordu. Kendimi mahçup hissetmiştim. "Önemli değil. Şirket birkaç gün sana kaldı.." sinir edici bir şekilde konuştu, güldüm. "Şirket sensiz çok sıkıcı olacak." Kaşlarını çattı. "Daha yeni geldin! Üstelik bana tüm gün söylendin! Sonra da yüzüme bakmadın, ne sıkıcı olmasından bahsediyorsun?" Tekrar gülerek arkama yaslandım. "Gönlün olsun diye diyorum işte tae-shii! Çaktırma." Göz devirdi. "Ah taehyung uyanmışsın!" Jungkook aniden odaya girip Taehyung'un yanına geldi, sırıttım.
"Hadi kavuştum sevgiline hadi." Kaşlarını çatıp bana baktı, kahkaha attım. "Ne?" Taehyung hiçbir şey anlamamıştı. "Bu sabahtan beri bana bulaşıyor!" Yine kahkaha attım. "Uy çen beni çevgiline mi şikayet ediyoçun çen!" Kendi dediğime daha çok gülmeye başladım. "Chaeyoung, sen kaybolduğundan beri senin sevdiğin biri varmı diye benim ağzımı arıyor taehyung. Ben söyledim ama sanırım senden duymak istiyor, sevgilin ya da sevdiğin var mı taehyung shii?" Gülüşüm yüzümde dondu ve yerini sinirli bir ifadeye büründü. "Hiçte bile!" Dedim hemen. "Uy çen yakalandın diye koyktun mu? Çen taehyung yokken esip gürlüyon da taehyung varken kedi mi oluyon? Hani nereye silah, göremiyorum? Hadi sustur jungkook'u?" Jin odaya girerek konuşmaya dahil oldu. "Ne saçmalıyorsunuz?" Taehyung'un kafası karışmıştı anlaşılan. "Chaeyoung senden hoşlanıyormuş!" Sinirle jin'e baktım. "Ergen! Ergensin işte! Kaç yaşında olduğundan haberin var mı senin? 23 yaşındasın sen be 23! Hareketlere bak! Ergen!" "Sinir edemeyeceksin beni chaeyoung, ergenlikse ergenlik eğlenceme bakarım ben." Jungkook gülmeye başladı. "Ya siz birlik mi oldunuz?! Adam hasta onunla ilgilenmemiz gereken yerde tiplere bak ya!" Jungkook az önce jin'in oturduğu koltuğa oturdu. "E izin vermiyorsun ki, arkadaşımızla ilgilenelim diyoruz, sevgilin de sevgilin! Yok kardeşim benim sevgilim falan!" "Hani vardı, kıza noldu?" Şirin bir şekilde ofladı. "Ayrıldık biz ya." taehyung sinirle nefes verdi. "Bana birşeyler anlatmak yerine konuyu değiştirip duruyorsunuz, geldiğinizden beri ne saçmalıyorsunuz?" Jin boğazını temizledi. "Doğru söylüyorsun, öncelikle tanışalım. Ben Kim Seokjin. Chaeyoung'un kuzeniyim." "Bende Taehyung. Arkadaşıyım sanırım." El sıkışmak yerine sadece kafa salladılar. Jungkook yine gülmeye başlayınca odağımız o oldu. "Sanırım mı? Ne demek sanırım?" Göz devirdim, bunu çok fazla yapıyordum. "Yani.. arkadaş olalım diye konuşmaya başlamadık ama konuşuyoruz işte." Taehyung'un cevabı bence yeterliydi. "Taehyung bu gece burada kalacak mışsın, ben seninle kalacağım." Taehyung, jungkook'un dediğini onayladı. "Sanırım biz gitmeliyiz, geçmiş olsun taehyung, görüşürüz." Jin benim adıma konuştuktan sonra yaslandığı duvardan doğruldu, ayağa kalktım. "Geçmiş olsun, görüşürüz." Ardından odadan çıktık. Arabaya binip eve yol aldım. Eve vardığımızda jin'e salonda beklemesini söyleyip misafir odasını hazırladım bir yandan da habersiz geldiği için söyleniyordum. Jin yurtdışın da yaşıyordu, onu çok özlemiştim, birbirimizi çok seviyoruz bu yüzden ayrı kalmak çok zordu bizim için. Dolayısıyla o ne zaman gelse ilk işimiz sıkı sıkı sarılıp kalabildiğimiz kadar öyle kalmak olur, aslında aşırı aşırı özlemiş olsaydım bugün içinde bulunduğumuz durumu boşverip yine ona sarılırdım ama birkaç ay önce gelmişti bir ay kalıp gitmişti o yüzden yıllar sonra görüyormuş gibi atlamadım kollarına. Odayı onun için hazırladıktan sonra aşağı indim, uykusu olduğunu söylediği için hızlıca birşeyler hazırladım bir yandan sohbet edip bir yandan dizi izlerken yemiştik hazırladığım şeyi, sonra biraz daha sohbet ettik ve uyumak adına odasına çıktı. Saat gece yarısını çoktan geçmişti, üstüme palto mu alıp anahtarı da aldıktan sonra evden çıktım. Bara vardığımda, önce sorun var mı diye kontrol ettim sonra dikkati üzerime toplayıp barı bugün erken kapatacağımı duyurdum. Bana güvene bileceğim biri lazımdı, ben burada olmayacaksan o olacaktı yoksa böyle bırakamazdım. Her an her şey olabilirdi, sahipsiz bırakamazdım. Barı boşalttıktan sonra, ki sarhoş olupta bana sövenler yüzünden çok zor olmuştu, barmen ile konuşup ben onu arayana kadar gelmemesini söyledim. Eskiden birsürü çalışan vardı, fakat olaylar oldu ve çoğunu çıkardım, iki kişiyle zor oluyor, zaten bugün olan olaydan sonra diğeri de gitti ve bir kaldı. Barın kapalı olacağı süre boyunca bunu düşünüp yeni bir düzen kurmaya karar verdim. Barmen gittikten sonra dükkanı düzenledim. Kafamı dinleyip buraya geri geldiğimde herşey hazır bekliyor olmalıydı. Son bir kontrolden sonra barı kapattım, kilitledim ve çıktım. Eve gelince barın anahtarını çekmeceme fırlattım. Duşa girdim, çıkınca pijamalarımı giydim ve Yatağa yattım. Zaten uykum vardı, kısa bir süre telefonda oyalandım ve sonra uyudum. Sabah olunca Jin tarafından uyandırıldım. Yanıma yattı ve bana sarılarak uyumaya devam etti. Bu sorun değildi, küçüklüğümüz de biz böyle büyümüştük. Uzun zaman sonra tekrar onunla uyumak huzurlu hissetmemi sağladı ve tekrar uyudum. *Yorumlar??*
❤
Woaaa uzun zamandır bekliyordum geldiiii😻
@@zoe-12 wuuu😘
Ne demek hic yorum yok bu arada mükemmeellll😻😻😻
@@StarmyLoverr çok teşekür ederimm💖
@@Nilesjm ne demekk ben sadece doğruyu söyledimmm💖💌💌
En alta Yorumlarr? Demişsin ama yorumda başka hikaye yok orda bitiyor mu
@@deniz189o evet orada bitiyor yorumlar derken yorumlarınız anlamında🫶🏻
aşkım ellerine sağlıkk çokkk güzel olmuşş 💗💖💖yeni bölüm ne zaman gelir
@@HilalYldrm-te6yt birkaç güne gelir bebeğim ve teşekürlerr💗
@@Nilesjm 💗💓💗
*hikâye*
1 saat kadar sonra doktor çıktı.
"Taehyung iyi mi?"
Diye sordu jungkook.
"Siz?"
"Jungkook."
Kısaca tanıttı kendini.
"Ah jungkook bey, arkadaşınızın durumu gayet iyi. Birazdan odaya alınacak görebilirsiniz, bu gece burada tutacağız. Gözaltında tutmakta fayda var."
Doktor'un güler yüzlülüğüne gereksiz sinir oldum.
"Ne olmuş ki?"
Gözleri beni buldu.
"Karın boşluğundan derin bir bıçak darbesi almıştı, çok kan kaybetmişti."
Gözlerim şokla açılırken jungkook'a baktım. O da aynı ifade ile bana baktı.
"İyi akşamlar, geçmiş olsun."
Doktor gittiğinde arkamda ki koltuğa oturdum.
Kısa süre sonra Taehyung'u sedye ile çıkardılar, odaya doğru götürürlerken jungkook'un telefonu çaldığı için bahçeye gitti. Bende Jin ile odaya ilerledim.
"Su almamı ister misin? Sakinleşirsin, çok endişelendin."
Sırıtarak, inatla dediğine karşılık göz devirdim.
"Gerek yok, alma."
Hemşireler odadan çıkarken biz girdik, Jin hemen kendini koltuğa atarak kafasını arkaya yatırdı ve gözlerini kapattı. Usulca onun yanına gidip kolçağın üstüne oturdum. (Koltuğun kol koyma kısımı)
"Jin-shii. Taehyung babamı tanıyormuş, iyi anlaşıyorlarmış, eğer babam hayatını kaybetmeseymiş zaten kısa zamanda bizi tanıştıracakmış, bana göz kulak olmasını istemiş. Bay Robbie'den sonra da ona emanetmişim. Tanışalı çok olmadı, ama bana bir yanlışı da olmadı. Birkaç gündür sürekli iletişimdeyiz, alıştım ona. Babam hakkında da konuşabiliyoruz, ayrıca beni güldürüyor. Onu kaybetmek istemiyorum, bu yüzden korktum. İmalarınız hoş değil, başka bir yakını duysa, veya kendisi.. yanlış anlayabilir."
Beni uykulu gözlerle, sesizce dinlemesine rağmen konuşmam bittiğinde yine sırıttı.
"İmalarımdan vazgeçeceğimi düşünüyorsan, yanılıyorsun. Böyle olduğunu elbette tahmin ediyordum, fakat beni biliyorsun. Seni sinir etmeye bayılıyorum."
Dudak büzdüm.
"Ama beni üzüyorsün."
Omuz silktiğinde göz devirip oyuncu tavrımı bir köşeye itekledim.
"Aman iyi be! Sen niye geldin, hayırdır?"
Bu defa oyuncu tavrını takınan oydu, şaşkınca bana baktıktan sonra elinin tersini alnına koyup bayılıyormuş gibi yaptı.
"Beni kovuyor musun? İlk saatten?!"
Yine göz devirdim.
"Ne münasebet? Asla, katiyen kovmuyorum seni evde bir çalışana ihtiyacım varken hangi akla hizmet kovacak mışım? Benimle kalacaksın! Dökül niye geldin?"
Yüzünü buruşturdu.
"Düzgün konuş benimle be! Neyse, sen söyle bakalım.. jungkook niye bu kadar korkuyor senden?"
Müzipçe sırıttım.
"Barda bir adam bana yavşayınca, sinirli anıma denk geldiği için duvara yapıştırıp boğmuştum, doğal olarak engel olmaya çalışanlar oldu, onlara ayrı bir sinir olup iki yumruk bir tekme derken kendi barımdan atılmış olabilirim. Jungkook'ta hepsine şahit olmuştu. Tabii sadece bu olay değil, benzeri olay çok."
Gözlerini kocaman açtı.
"Iyyy hiç sevmem! Şimdi sen ortada erkek Fatma gibi mi dolaşıyorsun? Ne bu ben çok havalıyım tavırları?"
"Ne havası? Kendimi koruyorum kendimi! Bar sahibiyim ben, doğal olarak dövüş taktikleri falan öğrenmiştim. Bar sahibi olmama rağmen biri bana yavşayıp pis pis konuşunca korkup kenera kaçamam ya da tanımadığım insanlar belki yardım eder diye mal mal bekleyemem de. Bilirsin boş laf yapmayı da sevmem, yok bana bulaşırsan şöyle olur böyle olur. Döv gitsin işim gücüm yok sarhoş sapıklarla mı uğraşacağım?"
"Şimdi sende haklısın yani."
Nefes verdim.
"Sen niye geldin?"
Dedim tekrar, sesiz kaldı ve bana seni gebetirim bakışları yolladı, bende başka birşey sormaya karar verdim.
"Ne zaman gidiceksin?"
Bu soruma sinirlenip yanında ki yastığı bana fırlattı.
"Bu ne biçim kuzen karşılama, gebetirim seni!!"
Kahkahalarla engellemeye çalışsam da işe yaramayınca olduğum yerden kalktım, Taehyung'un yatağının yanına gelince durdum. Yastığı bana fırlattığımda ellerimi kafama siper ettim, yastık elime çarpıp düşünce Taehyung'un yüzüne çarptı.
İkimizde kahkahalar boğulurken bir yandan ona kızıyordum.
"Ya deli misin?! Adam ölüm tehlikesi geçirdi!! Saygısız! Ne biçim ziyaretçisin? Defol! Öldüreceksin adamı! Çık çabuk odadan!"
Yastığı çoktan alıp ona fırlatmıştım. Kahkahalarla ayağa kalktı ve kapıya yöneldi.
"Su alıp geliyorum."
Dedi kapıdan çıkarken.
"Gelme!"
Diye bağırdım, cevap uzaktan gelen kahkaha sesi oldu. Dikkatimi taehyung'a verdim
"Yarasına gelse ne yapacaktık..? çok düşüncesiziz."
Yastık kafasına düştüğü için saçları da dağılmıştı, gözüne giren saçını parmağımın ucu ile usulca kenera çektim.
"Gerçekten çok düşüncesizsiniz."
Taehyung konuştuğunda şaşkınlıkla ona baktım, o gözünü açmadı.
"Taehyung? Gözünü açsana, açamıyor musun? Hemen doktoru çağ-"
kapıya gidecekken bileğimden tutup engel oldu.
"Deli misin?"
Dedi gözlerini açıp gülmeye başladığında.
"Karın boşluğumdan bıçaklandım, gözümle ne ilgilisi var?"
"Korktum işte. Neden kavga ettin?"
Dedim sandalyeyi yanına yaklaştırıp oturduğumda.
"Nasıl daha yeni yaralanmış olan bir hastanın odasında yastık savaşı yaparsınız?"
Sahte bir kızgınlıkla sordu.
"Özür dilerim. Sanırım benim hatam, seni korumak yerine kendimi düşünmem bencillik."
Kafasını iki yana salladı.
"Boşver. Şakalaşıyorum. Yarama gelse ne olacak ki yastık sonuçta."
Kafamı salladım.
"Yine de tekrar özür dilerim. Fakat konuyu değiştirme, neden kavga ettin?"
Nefesini vererek gözlerini kaçırdı.
"Piçler barın anahtarını aldılar o barmenden, barın kapanacağı zaman içeri girip kitleyeceklermişte, sende orada olurmuşsun ve seni bağlandıktan sonra soyarlarmış işte barı. Sonra bari açık bırakıp seni de öyle bırakıp gideceklermis işte salak herifler. Sanki sen kendini koruyamayacak kadar güçsüzsün. Onları iyi benzettim de.. sonradan, elinde bıçak ve sopayla gelen ikiliyi hesaba hiç katmamıştım. Tabii hemen bıçakla saldırdılar, biri sopayla dizime vurup yere serince engel olamadım.. ama anahtar bende!"
Aniden bana bakıp, heyecanla konuştuğunda istemsizce güldüm. Cevap vermeden elimi çenesine koydum ve bir sağa bir sola çevirerek birşey var mı diye baktım, elmacık kemiğinin üstü morarmıştı sadece.
"Çok teşekürler ederim."
Anahtarın önemi yoktu, o sadece yedekti. Bara girselerde planları orada suya düşerdi çünkü taehyung hâlâ öğrenmese de jungkook bile biliyordu ki ben o adamları çok güzel döverdim fakat bunları söylemeye gerek yoktu, ben kendimi korurdum gibi salak salak tavırlara da gerek yoktu. İyilik yapmıştı ve tabii ki boşa değildi, sonuçta anahtar çalınmış olacaktı ve bir ihtimal de olsa ben kendimi koruyamayabilirdim. Teşekürü hak ediyordu. Kendimi mahçup hissetmiştim.
"Önemli değil. Şirket birkaç gün sana kaldı.."
sinir edici bir şekilde konuştu, güldüm.
"Şirket sensiz çok sıkıcı olacak."
Kaşlarını çattı.
"Daha yeni geldin! Üstelik bana tüm gün söylendin! Sonra da yüzüme bakmadın, ne sıkıcı olmasından bahsediyorsun?"
Tekrar gülerek arkama yaslandım.
"Gönlün olsun diye diyorum işte tae-shii! Çaktırma."
Göz devirdi.
"Ah taehyung uyanmışsın!"
Jungkook aniden odaya girip Taehyung'un yanına geldi, sırıttım.
"Hadi kavuştum sevgiline hadi."
Kaşlarını çatıp bana baktı, kahkaha attım.
"Ne?"
Taehyung hiçbir şey anlamamıştı.
"Bu sabahtan beri bana bulaşıyor!"
Yine kahkaha attım.
"Uy çen beni çevgiline mi şikayet ediyoçun çen!"
Kendi dediğime daha çok gülmeye başladım.
"Chaeyoung, sen kaybolduğundan beri senin sevdiğin biri varmı diye benim ağzımı arıyor taehyung. Ben söyledim ama sanırım senden duymak istiyor, sevgilin ya da sevdiğin var mı taehyung shii?"
Gülüşüm yüzümde dondu ve yerini sinirli bir ifadeye büründü.
"Hiçte bile!"
Dedim hemen.
"Uy çen yakalandın diye koyktun mu? Çen taehyung yokken esip gürlüyon da taehyung varken kedi mi oluyon? Hani nereye silah, göremiyorum? Hadi sustur jungkook'u?"
Jin odaya girerek konuşmaya dahil oldu.
"Ne saçmalıyorsunuz?"
Taehyung'un kafası karışmıştı anlaşılan.
"Chaeyoung senden hoşlanıyormuş!"
Sinirle jin'e baktım.
"Ergen! Ergensin işte! Kaç yaşında olduğundan haberin var mı senin? 23 yaşındasın sen be 23! Hareketlere bak! Ergen!"
"Sinir edemeyeceksin beni chaeyoung, ergenlikse ergenlik eğlenceme bakarım ben."
Jungkook gülmeye başladı.
"Ya siz birlik mi oldunuz?! Adam hasta onunla ilgilenmemiz gereken yerde tiplere bak ya!"
Jungkook az önce jin'in oturduğu koltuğa oturdu.
"E izin vermiyorsun ki, arkadaşımızla ilgilenelim diyoruz, sevgilin de sevgilin! Yok kardeşim benim sevgilim falan!"
"Hani vardı, kıza noldu?"
Şirin bir şekilde ofladı.
"Ayrıldık biz ya."
taehyung sinirle nefes verdi.
"Bana birşeyler anlatmak yerine konuyu değiştirip duruyorsunuz, geldiğinizden beri ne saçmalıyorsunuz?"
Jin boğazını temizledi.
"Doğru söylüyorsun, öncelikle tanışalım. Ben Kim Seokjin. Chaeyoung'un kuzeniyim."
"Bende Taehyung. Arkadaşıyım sanırım."
El sıkışmak yerine sadece kafa salladılar.
Jungkook yine gülmeye başlayınca odağımız o oldu.
"Sanırım mı? Ne demek sanırım?"
Göz devirdim, bunu çok fazla yapıyordum.
"Yani.. arkadaş olalım diye konuşmaya başlamadık ama konuşuyoruz işte."
Taehyung'un cevabı bence yeterliydi.
"Taehyung bu gece burada kalacak mışsın, ben seninle kalacağım."
Taehyung, jungkook'un dediğini onayladı.
"Sanırım biz gitmeliyiz, geçmiş olsun taehyung, görüşürüz."
Jin benim adıma konuştuktan sonra yaslandığı duvardan doğruldu, ayağa kalktım.
"Geçmiş olsun, görüşürüz."
Ardından odadan çıktık. Arabaya binip eve yol aldım. Eve vardığımızda jin'e salonda beklemesini söyleyip misafir odasını hazırladım bir yandan da habersiz geldiği için söyleniyordum. Jin yurtdışın da yaşıyordu, onu çok özlemiştim, birbirimizi çok seviyoruz bu yüzden ayrı kalmak çok zordu bizim için.
Dolayısıyla o ne zaman gelse ilk işimiz sıkı sıkı sarılıp kalabildiğimiz kadar öyle kalmak olur, aslında aşırı aşırı özlemiş olsaydım bugün içinde bulunduğumuz durumu boşverip yine ona sarılırdım ama birkaç ay önce gelmişti bir ay kalıp gitmişti o yüzden yıllar sonra görüyormuş gibi atlamadım kollarına.
Odayı onun için hazırladıktan sonra aşağı indim, uykusu olduğunu söylediği için hızlıca birşeyler hazırladım bir yandan sohbet edip bir yandan dizi izlerken yemiştik hazırladığım şeyi, sonra biraz daha sohbet ettik ve uyumak adına odasına çıktı. Saat gece yarısını çoktan geçmişti, üstüme palto mu alıp anahtarı da aldıktan sonra evden çıktım. Bara vardığımda, önce sorun var mı diye kontrol ettim sonra dikkati üzerime toplayıp barı bugün erken kapatacağımı duyurdum.
Bana güvene bileceğim biri lazımdı, ben burada olmayacaksan o olacaktı yoksa böyle bırakamazdım. Her an her şey olabilirdi, sahipsiz bırakamazdım. Barı boşalttıktan sonra, ki sarhoş olupta bana sövenler yüzünden çok zor olmuştu, barmen ile konuşup ben onu arayana kadar gelmemesini söyledim. Eskiden birsürü çalışan vardı, fakat olaylar oldu ve çoğunu çıkardım, iki kişiyle zor oluyor, zaten bugün olan olaydan sonra diğeri de gitti ve bir kaldı.
Barın kapalı olacağı süre boyunca bunu düşünüp yeni bir düzen kurmaya karar verdim. Barmen gittikten sonra dükkanı düzenledim. Kafamı dinleyip buraya geri geldiğimde herşey hazır bekliyor olmalıydı. Son bir kontrolden sonra barı kapattım, kilitledim ve çıktım.
Eve gelince barın anahtarını çekmeceme fırlattım. Duşa girdim, çıkınca pijamalarımı giydim ve Yatağa yattım. Zaten uykum vardı, kısa bir süre telefonda oyalandım ve sonra uyudum. Sabah olunca Jin tarafından uyandırıldım. Yanıma yattı ve bana sarılarak uyumaya devam etti. Bu sorun değildi, küçüklüğümüz de biz böyle büyümüştük. Uzun zaman sonra tekrar onunla uyumak huzurlu hissetmemi sağladı ve tekrar uyudum.
*Yorumlar??*
Oha seriye devam mı ediyonn
@@Freepalistine. Eveett
@@Nilesjm a yasiyo muydun senn