วีดีโอ

Yeni bölüm yox😮

Jeon jungkook ile hayal et İsmini sen ver ❤ --- Bir akşamüstü, Jungkook ile birlikte ışıl ışıl parlayan bir şehirde dolaşıyorsunuz. Şehirdeki ışıklar, gökyüzündeki yıldızlarla yarışır gibi yanıyor. Birbirinize sarılarak, hafif rüzgarın yüzünüzdeki dokunuşunu hissediyorsunuz. Jungkook, seni her adımda nazikçe koruyor, adımlarınız senkronize şekilde atılıyor. Bir kafeye oturuyor, yan yana, bir tabak tatlı paylaşıyorsunuz. Aranızda sadece birkaç kelime olsa da, gözleriniz her şeyi anlatıyor. Jungkook, seni hiç bırakmadan gözlerinin içine bakarken, "Bu anı her zaman hatırlamak istiyorum," diyor, sesi yumuşak ve derin. Bir süre sonra, seni alıp şehrin dışındaki sakin bir parka götürüyor. Parkta yalnızsınız. Ay ışığı, ağaçların arasından süzüldükçe, çevrenizdeki her şey büyülü bir hal alıyor. Jungkook, seni nazikçe kucaklıyor ve birlikte çimenlerin üstüne uzanıyorsunuz. Başını omzuna yasladığında, sadece onun varlığını hissetmek bile dünyanın en güzel şeyi gibi geliyor. "Seninle her şey çok daha güzel, hayatta hep yanında olmak istiyorum," diyor. Sözleri kalbinde yankı yapıyor, her biri seni derinden etkiliyor. Gözlerin doluyor, bu kadar saf ve içten bir sevgiyi hissetmek her şeyden daha değerli. Ay ışığında parıldayan gözleriyle, seni bir an için tekrar kendisine çekiyor. Yavaşça başını yana eğiyor ve dudakları, tıpkı bir hayal gibi, nazikçe senin dudaklarına değiyor. O an, sadece o an var. Bütün dünya kayboluyor ve sadece ikiniz birbirinizde kayboluyorsunuz. Duygular, kelimelerden çok daha fazla anlam taşıyor. İkinci bir öpücükle, kalbinde bir sıcaklık hissediyorsun. Jungkook, seni öylesine derinden seviyor ki, her anı seninle paylaşmak istiyor. Yavaşça geri çekiliyor ve "Seninle her şeyin en güzel halini görmek istiyorum," diyor, yüzünde masum bir gülümseme var. Gecenin ilerleyen saatlerinde, elini tutarak seni tekrar eve götürüyor. Her adımda, aranızdaki bağ biraz daha güçleniyor. Birlikte geçirdiğiniz her saniye, her dokunuş, her bakış bir ömre bedel gibi hissediliyor. --- Umarım bu hikaye sizi mutlu eder❤

Yaaa olm çok güzel çok tatli olmusss agaga ❤️🐰🥹🌹

Yine döktürmüşsün benim best yaziçim sin 🫠🐰

Ağlamağa səbəb tapdım(zatən darmadağın haldayam)😢

👌🏻👍🏻👏🏻

😂bende yazi felan yokk

Yine mükemmel ya❤

Çok güzel olmuş❤❤

Mafya babası küçük kıza aşık oluyor yazarmısın❤

Bittim lan bu ne bayıldım

Offffff offffff bu nee beeee harika olmuş yâaaa🤍🤍

Ooffffffffffffffffffffffff Ooffffffffffffffffffffffff baya iyi devam etmeyecek miiiiiiiiiiiiiiiiii

🎔 Hikaye 🎔 1.𝘚𝘢𝘳𝘬𝘪𝘺𝘭𝘢 𝘰𝘬𝘶𝘮𝘢𝘯𝘪𝘻𝘪 𝘵𝘢𝘷𝘴𝘪𝘺𝘦 𝘦𝘥𝘦𝘳𝘪𝘮. 2.𝘓𝘪𝘬𝘦 𝘢𝘵𝘮𝘢𝘺𝘪, 𝘢𝘣𝘰𝘯𝘦 𝘰𝘭𝘮𝘢𝘺𝘪, 𝘣𝘪𝘭𝘥𝘪𝘳𝘪𝘮𝘭𝘦𝘳𝘪 𝘢𝘤𝘮𝘢𝘺𝘪 𝘶𝘯𝘶𝘵𝘮𝘢𝘺𝘪𝘯. 3.𝘡𝘰𝘳𝘭𝘢 𝘰𝘬𝘶𝘵𝘮𝘶𝘺𝘰𝘳𝘶𝘮 𝘪𝘴𝘵𝘦𝘺𝘦𝘯 𝘰𝘬𝘶𝘳, 𝘪𝘴𝘵𝘦𝘮𝘦𝘺𝘦𝘯 𝘰𝘬𝘶𝘮𝘢𝘻. 4.𝘒𝘦𝘺𝘪𝘧𝘭𝘪 𝘰𝘬𝘶𝘮𝘢𝘭𝘢𝘳 𝘥𝘪𝘭𝘦𝘳𝘪𝘮. 𝘕𝘖𝘛: 𝘒𝘢𝘯𝘢𝘭𝘪𝘮 𝘺𝘦𝘯𝘪, 𝘭𝘶𝘵𝘧𝘦𝘯 𝘥𝘦𝘴𝘵𝘦𝘬 𝘰𝘭𝘶𝘳 𝘮𝘶𝘴𝘶𝘯𝘶𝘻? :) hedef^600 )) ........... Jeon Jungkook + Yeon Laura ........... ❧ ℒ𝑜𝓋𝑒𝓇 𝒦𝑜𝑜𝓀 𝓈𝓊𝓃𝒶𝓇... ☙ Yazardan... Uyanır uyanmaz telefonunu eline aldı... Jungkook dan yeni bir mesaj vardı. CeyKey: Laura bugün sinemaya gidelim mi? Laura(m): Olabilirr ama orada elimi tutmak felan yok sjhjfdf CeyKey: Arkadaşlar birbirlerinin elini tutabilir Laura(m): Doğru ............. Telefonu bir kenara bırakarak, yataktan kalktı üstünü değişerek odasından çıktı... Babası onun uyandığını farkedince hemen yanına çağırdı. Laura bay Yeon un biricik kızıydı... hem zeki, hem de çetenin en güçlü kız üyesiydi. Bazen babasının işlerinde ona yardımcı oluyor onunla birlikte düzenlenen tüm operasyonlara katılıyordu. Babası onu çok seviyordu her zaman yanındaydı ve onu asla yalnız bırakmazdı... fakat Laura nın bilmedigi bir şey vardı... Herkes onu babası gibi sevemezdi.... "İnsanların niyetleri farklıdır" ... Laura hemen aşağı kata indi... babası yalnız değildi. Eski mafya arkadaşı olan bay Kim de oturma odasındaydı... Laura içeri girince hürmetle selam verip babasına yaklaştı. "Otur kızım!...Bay Kim i hatırlıyor musun? sen küçükken sürekli yanımızda olurdu?!" dedi babası. Laura sanki hatırlıyormuş gibisine başını salladı... ...Az sonra bay Kim ayrılmıştı. Laura nın anlayamadığı, bay Kim in ona bakışları... Neden sürekli oğlundan bahsediyordu? Yani bundan bana ne? diye düşünüyordu. "Baba... bay Kim i unutmuştum açıkcası" dudağının içini ısırarak konuştu "Öyle mi?" evet diye başını salladı Laura... "Neden gelmiş ki?" babasından söz koparmaya çalıştıgı açıkca ortadaydı, bay Yeon bu durumu anlamış olmalı ki... artık kızıyla konuşması gerektigini düşündü. "Kızım... bay Kim, görücü olarak gelmişti... seni oğlu Tae ile evlendirmek istiyor" Laura bunu duyunca yudumladığı kahveyi istemsizce tükürdü.. Öksürerek boğazını temizledi "B-baba ne diyorsun sen?? ...Sen n-ne dedin??" gözlerini babasının gözleriyle birleştirirken sormuştu "...Olur dedim" "NEE? BABA KAFAYI MI YEDİN SEN YA?" sesine hakim olamamıştı Laura... Artık 24 yaşındaydı kendi kararlarını kendisi verebilirdi ama... babası herşeye karışıyordu. Sinirle kafasını çevirdiginde kapının önünde onları dinleyen Jungkook u gördü.

Okurken gülme krize girdim aman aman imana yolu 🤣😭

gözlerim doldu

Kendi ismim olunca bi garp geldi

Yaaa bu neydiiii. Aman Tanrım! Sonda gözlerim doldu resmen. Bir insan sevdiği birini sarhoşken bile nasıl aldatır ki, işte ben bunu anlamıyorum. Çok güzeldiii, ellerine sağlıkk🥺💖

Ağlamaqdan gözlerim şişti hiç bu kadar ağlamamışdım😢❤

Mükemmel ötesi ❤bu bile az❤😊

Harikaaa olmuş yaaaaa ellerine sağlık🤍🤍(istek alıyor musun??))

Bi benmi ağladım neyse çok güzel olmuş 😢😢❤❤

Anlayamadım ama güzel minnoşum benim 💞 👑 🤍 💞

ulan neden öldüler ya bi kurgu okuycam dedim çok üzücü aq-

tamım yok😢

afferin yazarım sanırım etkisinden hiç çıkamayacağmm ;(

Ayyy çok duygusaldi keske sonu böyle bitmeseydi yaaa

Cok güzel olmuş ❤❤❤

devam 2 Herşey bu şekilde sona ermişti... sadece bir gün sonra Jungkook Amerikaya gitmişti.. ve küçük papatya ona olan kırgın hissıeriyle her gün biraz daha soluyordu... ..................... Yoongi: Jungkook Jungkook: lütfen düşündüğüm şeyi söyleme hyung/ efendim hyung Yoongi: Nia öldü Jungkook ................ telefonunu duvara çarparak yerinden kalktl Jungkook. Ama yürüyemedi. oldugu yerde yere düştü dizleri kırılmıştı sanki şoktaydı... Papatyası gerçekten ölmüş müydü? ...Kendini toparladı, yetişmesi gereken bir cenaze vardı ve o cenaze lila papatyanındı... Cenazeye vardığında, ortamın pekte kalabalık olmadığını gördü. Yoongi onu görünce yanına geldi.. Kendini tutamayıp sarılmıştı hyung una... Ve bir ses yankılandı... "ŞEREFSİZ! SENİN BURADA NE İŞİN VAR? ONU N-NE ZAMAN RAHAT BIRAKACAKSIN?" Tae hıçkırarak ağlarken sinirle yüzüne tokat atmış, onu yere serip üstüne çıkmıştı... Ard arda darbe yemesine rağmen sesini çıkaramıyordu Jungkook... "ÖL! GEBER GEBER S-SEN İNSAN DEGİLSİN! O-ONU SEN ÖLDÜRDÜN... EN ÇOK SEN HAKEDERKEN O ÖLDÜÜ..." Ağzını burnunu kanattıktan sonra üzerinden kalktı, cebinden çıkardığı dörtken kağıdı yüzüne çarparak son kez bağırdı... "AL O-OKU... BUNU OKUDUKTAN SONRA YAŞAMAYA DEVAM EDERSEN, S-SENİ BEN GEBERTECEGİM ŞEREFSİZ" Jungkook kağıdı alarak oradan uzaklaştı... cenaze bittikten, herkes gittikten sonra mezar başına geldi... mektubu açıp okumaya başladı... *Nia dan...* "Merhaba Jungkook. Benim Nia, senin lila papatyan... Seni çok özledim Kook sana nefret ediyorum ama seni özlüyorum. Ne derler bilirsin "özledigin birine asla nefret edemezsin" demek ki hala seviyorum seni. Bu mektubu neden yazdığımı bilmiyorum. Ama tek bildigim bu mektup sana vardığında benim artık gitmiş olacağım. Çok uzaklara gidecegim Jungkook. Sana olan kırgın duygularımı gökyüzüne dağıtacağım Jungkook. Biliyor musun Jungkook ben hep melek olmak isterdim. Küçüklüğümden beri keşke bende melek olsaydım derdim. Ama sen bana papatyam derdin. Ve papatyan bugün soluyor Jungkook, yarın bir gün meleğe dönüşecek. Neysee seni yormak istemem sevgilim. Yazınca parmaklarım yoruluyor. her geçen gün zayıflıyorum Jungkook, saçlarım. deliler gibi aşık oldugun saçlarım akıp gidiyor Jungkook. ve artık gitmem gerek çünkü yoruldum. Seni seviyorum Jungkook hoşçakal! Senin lila papatyan. ....Nefessiz kalanadek ağlamıştı. Mezar taşının arkasına bile "lila papatya" yazıyordu... Kendini suçlayıp duruyordu Jungkook. Mektupta ki kokuyu içine çektikten sonra cebinden çıkardığı bıçağa bakmaya başladı... "Sensizliğin bedelini canımla ödüyorum papatyam" koluna attığı çiziğin ardından akan kanı ile yazdı mezar taşına... "S-seni çok özledim lila papatyam... sana geliyorum Nia... Sana geldiğimde, beni siyah saçlarına göm sevgilim" ve bileğini kesti Jungkook, kanı durmadan akarken son takati ile mezara sarıldı başını henüz soğumamış olan sıcak topraga koydu. "Seni seviyorum papatya meleğim" SON LÜTFEN YORUM YAZINN EMEĞİM BOŞA GİTMESİNN ;)

devam1 Ağlayarak telefonunu eline aldı... gözyaşlarını sildi. Sesini temizleyerek hyung unu aradı... "Nia? ...bir şey mi oldu??" telaşlı bir şekilde sormuştu Yoongi.... "H-hayır hyung... ben bir karar verdim" "N-ne kararı?" "Hyung... kemoterapi almak istiyorum" "N-nia... bünyen çok zayıf. Kaldıramazsın!" "Zaten öleceğim hyung... ne farkeder tez yada geç? ...Bitsin istiyorum" "Sen iyi değilsin?" "İyiyim hyung... sadece yoruldumm uyumak istiyorum" "Y-yarın erkenden gel" Birkaç gün sonra... Jungkook: Hyung Yoongi: Efendim Jungkook? Jungkook: Nia orada mı? Yoongi: Evet Jungkook Jungkook: Nasıl? Yoongi: Sence? Jungkook: Hyung uyuyor mu? Yoongi: Hayır Jungkook serum taktık hala kendinde Jungkook: Gelmek istiyorum Yoongi: Sen bilirsin ............. ...Kendini çok yalnız hissediyordu Jungkook, tek solugu papatyasında buluyordu ama... artık o da kendisine nefret ediyordu sözlerle söylemesede gözler herşeyi anlatıyordu... Hastaneye geldi... Nia nın terapi aldığı odaya girmeden önce derin nefes aldı... Onun hastalığını öğrenmesi ani olmuştu. Tae... Jungkook a herşeyi anlatmıştı. Tae için Nia nın hastalığının sebebi bile Jungkook tu... Kapıyı tıklatıp açtı... Nia uzanıyordu, pencereden dışarıya bakıyor, gözlerinden süzülen incileri bile silemiyordu tüm bunların sebebi... Kollarında ki serum şunurlarıydı. ;( Kıpırdayamıyordu adeta kapının sesini duyunca yavaşça çevirdi kafasını, Jungkook u görünce sulu gözleri daha da dolmuş, büyük hareleri kocaman olmuştu... Pırıl pırıldı gözleri... onu affedemesede gelişi Nia yı mutlu etmişti... "...O-oturabilir miyim?" kısık bir sesle konuştu Jungkook... "O-oturma desem... git desem... gideck misin Jungkook?" buruk bir ses tonuyla sordu papatya... ağlamasının sesine verdigi etkiye lanet ediyordu içten içe... Jungkook başını sağa sola çevirmekle yetinmişti... Nia sessiz kalmayı tercih etmiş, yüzünü çevirmişti... Sandalyeyi çekip oturdu üzgün beden... "N-nia... ben affetmeyeceğini biliyorum... bana nefret ettiğini de..." "Sana nefret etmiyorum Jungkook... sana nefret edemeyecek kadar çok seviyorum seni... lanet olsun l-lanet olsun seviyorum işte" derken içinde ki küçük papatyaya kin kusuyordu resmen... Jungkook başı önüne eğik bir şekilde parmaklarıyla oynuyordu... ne diyecegini bilmiyordu, ne konuşacağını bilmiyordu sessizliği tercih etmişti adeta. "Sana tek bir soru soracağım Jungkook... dürüst olmanı istiyorum" kalbi titrerken dili istemsizce konuşmuştu... Jungkook başını sallayarak, bakışlarını onun üzerine dikti. "N-neden? neden aldattın beni Jungkook?" Jungkook elini onun eline doğru uzatırken, Nia elini zor da olsa çekmişti. "...S-sarhoştum Nia... kandım" yetinmişti Nia... "T-tamam" diye konuyu kapatmıştı. Onu affetmiş miydi yani? Jungkook tekrar elini uzattığında, Nia elini terpetmemiş... Jungkook un tutmasına izin vermişti. Herşey o telefon aramasına kadardı. "Alo Jimin?" hoperlerde olmasa bile yakınlık nedeni Jimin in sesi duyuluyordu... "S-sen ne kadar i-iğrenç bir insansın Jungkook?" "N-nee?" Nia nın tüm dikkati Jimin in söyleyecegi kelimelerdeydi... "Yalovaya t-tecavüz etmişsin. nasıl yaparsın bunu??" Nia duydugu cümlenin şokunu yaşarken elini avuçlayan eli itmişti... "Saçmalama Jimin! ben öyle bir şey yapmadım asla da yapmam!" telefonu kapatarak Nia ya döndügünde papatyanın, ağlayarak sırıttığını gördü. "A-arkadaşının sevgilisine... t-tecavüz etmişsin J-jungkook?!" eliyle saçlarını karıştırırken içten içe kendini suçluyordu... "Yemin ederim yapmadım Nia" "Ne farkeder?? tecavüz etmediysen ne yazar? s-sen... benden cinsel organları için ilaçlar alan kızla yatmışsın Jungkook! ...D-defol git! Yüzünü görmek istemiyorum!!"

🎔 Hikaye 🎔 1.𝘚𝘢𝘳𝘬𝘪𝘺𝘭𝘢 𝘰𝘬𝘶𝘮𝘢𝘯𝘪𝘻𝘪 𝘵𝘢𝘷𝘴𝘪𝘺𝘦 𝘦𝘥𝘦𝘳𝘪𝘮. 2.𝘓𝘪𝘬𝘦 𝘢𝘵𝘮𝘢𝘺𝘪, 𝘢𝘣𝘰𝘯𝘦 𝘰𝘭𝘮𝘢𝘺𝘪, 𝘣𝘪𝘭𝘥𝘪𝘳𝘪𝘮𝘭𝘦𝘳𝘪 𝘢𝘤𝘮𝘢𝘺𝘪 𝘶𝘯𝘶𝘵𝘮𝘢𝘺𝘪𝘯. 3.𝘡𝘰𝘳𝘭𝘢 𝘰𝘬𝘶𝘵𝘮𝘶𝘺𝘰𝘳𝘶𝘮 𝘪𝘴𝘵𝘦𝘺𝘦𝘯 𝘰𝘬𝘶𝘳, 𝘪𝘴𝘵𝘦𝘮𝘦𝘺𝘦𝘯 𝘰𝘬𝘶𝘮𝘢𝘻. 4.𝘒𝘦𝘺𝘪𝘧𝘭𝘪 𝘰𝘬𝘶𝘮𝘢𝘭𝘢𝘳 𝘥𝘪𝘭𝘦𝘳𝘪𝘮. 𝘕𝘖𝘛: 𝘒𝘢𝘯𝘢𝘭𝘪𝘮 𝘺𝘦𝘯𝘪, 𝘭𝘶𝘵𝘧𝘦𝘯 𝘥𝘦𝘴𝘵𝘦𝘬 𝘰𝘭𝘶𝘳 𝘮𝘶𝘴𝘶𝘯𝘶𝘻? :) ................. Jeon Jungkook + Lee Nia ................. ❧ ℒ𝑜𝓋𝑒𝓇 𝒦𝑜𝑜𝓀 𝓈𝓊𝓃𝒶𝓇... ☙ *Papatyam*: Aşkım nerdesin? hani bugün gelecektin (22.35) *cevapsız arama* (23.39) *cevapsız arama* (00.24) *Sevgilim*: Nia özür dilerim bebeğimm söylemeyi unuttum. Babam kötüleşti onun yanındaydım :( (08.01) *Papatyam*: Sorun değil Jungkook, baban iyi mi? *Sevgilim*: Evet şimdi iyi. Kırılmadın dimi? *Papatyam*: Yo kırılmadım sorun değil ya dün olmadı bugün olur :) *Sevgilim*: Tamam sevgilimm bugün geleceğim söz. şimdi gitmem gerekkk. Akşam için hazırlaan sen :D *Papatyam*: Tamam bebeğim :)) ...... *Papatyam*: Jungkook gelmedin? *Sevgilim*: Aşkım çok özür dilerimm unuttum *Papatyam*: Kimleydin? *Sevgilim*: Nasıl? *Papatyam*: Jungkook beni aldatmıyorsun değil mi? *Sevgilim*: Hayır ya nereden çıkarıyorsun? *Papatyam*: İçimde çok kötü bir hiss var sanki beni aldatıyormuşsun gibi *Sevgilim*: Keşke o hisslerin gerçek olmasaydı sevgilim;)/ Hayır Nia seni aldatmıyorum. Sana deliler gibi aşığım seni nasıl aldatabilirim? *Papatyam*: Şimdi gelsen *Sevgilim*: Müsait misin? Bugün mesain vardı diye biliyordum? *Papatyam*: Senin için her zaman müsaitim biliyorsun Sadece biraz yorgunum şey yapmayalım olur mu? :) *Sevgilim*: Tamam birtanemm beş dakikaya oradayımmm ........................... ...Jungkook eve geldigi gibi kendini yatağa attı. Nia ya deliler gibi aşıktı ama bu onu aldatması gerçeğini asla değişmiyordu.. Üstelik onu, en yakın arkadaşının sevgilisiyle aldatmıştı. Söylemek istiyordu ama söyleyerek canını yakacak diye... ondan ayrılacak diye korkuyordu. Telefonu çaldığında yatağında doğruldu... "Alo?" "Bugün bana gelsene evde yalnızımm" "Kızım sen manyak mısın?...Benim sevgilim var sen ne diyorsun?" "Eee ne var yani sevgilin varsa? Benimde sevgilim var?" "B-ben senin kadar iğrençleşmek istemiyorum Yalova... anlıyorsun değil mi? Jimin benim en yakın arkadaşım! Ve sende onun sevgilisisin! ...Sarhoştuk. Oldu ve bitti uzatma" "Maalesef o kadar çabuk bitemiyor Jeon Jungkook! Sarhoştuk ne demek ya? Sarhoşken benimle seks yaptın?! Şimdi sarhoştuk oldu ve bitti diyorsun!? Bunu Jimin öğrenirse ne yaparsın? Ha... gerçi Jimin senin umrunda olsaydı yada o sevgilin Nia... onlar senin umrunda olsalardı benimle ilişkiye girmezdin!" "Kes sesini gerçekten iğrençsin!" "Hmm aramızda ki ilişkiden 2 hafta geçti... bir kaç haftaya hamile kalırsam ne yapacaksın Jungkook?" "İğreniyorum senden ve kendimden! Bir daha beni arama!" Telefonu kapatarak bi kenara fırlattı... Kafası çok karışıktı. Sevdigi iki kişiye ihanet etmişti... Bunun telafisi var mıydı? ... ...Hastaneden çıkarak eve gelen Nia, evde Tae hyungu görmeyi hiç beklemiyordu. Çocukluk arkadaşı onu asla yalnız bırakmazdı evet ama... uzun zamandır yurtdışındaydı. "Nia... seni çok özledim güzelim" Ona sarılırken, Nia da çocukluğunun kokusunu içine çekerek dedi... "B-bende seni özledim! N-neden söylemedin lan geleceğini?" Tae onun saçlarını pat patlayarak koltuğa geçti... Nia çantasını komidinin üzerine bırakarak onun yanına oturdu... "Eee nasılsın? Jungkook la nasıl gidiyor?" düşük bir moodla sormuştu Tae... çocukluk arkadaşına aşıkken konuşmuştu... "Eh işte iyiyiz bizde... nasıl olsun normal" yüzüne ekledigi sahte gülümseme ile arkadaşına bakmıştı. Tae hyung onun kederli oldugunu farktmişti... Solgun duruyordu... bıkkın gibiydi. "Her şey iyi mi Nia?" Nia, duraksamadan anında cevapladı.. "İyi... tabiki de iyi, sadece biraz yorgunum" "Bu arada nereden geliyorsun bu saatde?" Nia onun farkketmemesi için gülümseyerek dedi "Yoongi hyung un yanına gitmiştim" "Neden? hasta mısın??" "Y-yok canım ne alaka? hyung umu özledim ve gittim olamaz mı?" Tae hyung başını sallayarak ona bakmaya devam ediyordu bu zaman Nia nın telefonu çaldı... "Ben bir bakayım" Arayan Yoongiydi... "Hyung? bir şey mi oldu? "Vardın mı diye soracaktım?" "Vardım evet... biraz yoruldum sadece" "O kadar dedim bu gece kal diye! Bir kerecik dinlesen hyung unu" "Hyung bak iyiki dinlememişim... Tae gelmiş" "Hmm... söyleyecek misin?" "Hayır söyleyemem" "Nia.. senin motiveye ihtiyacın var! Tae senin yakın arkadaşın, Jungkook a söylemiyorsun bari ona söylesen? "Olmaz... yakında öleceğim zaten... yeterince üzülecekler" "Saçmalama Nia" "Gerçekler hyung" ...Bu zaman Tae hyung geldi... "Nia... kim?" "Hyung kapatmam lazımm sonra ararım" Telefonu kapatarak çantasına koydu... "İş arkadaşımdı ya" "Hmm... Jungkook sandım" Nia oturma odasına doğru ilerlerken, Tae de onun peşinden gidiyordu. "Yok ya Jungkook bu saatde aramaz beni" Tae hiç beklemeden sordu "Neden?" onun bu sorusu Nia ya garip gelmişti "Ne neden?" "Sevgilin degil mi? her saatde arar?!" "Aa evet... arıyor aslında. Sık sık konuşuyoruz" yalan söyledigi dolan harelerinden belliydi. "Çok kötü bir yalancısın" "Yalan söylemiyorum" "Yalan söylüyorsun Nia!" Nia istemsizce akan gözyaşlarını silerek ona karşı geliyordu "Tae... y-yalan söylemiyorum diyorum" Tae daha fazla dayanamayıp, onu kendine çekerek başını göğsüne yasladı... "Hastalığın ne Nia?" Nia ellerini onun göğsüne koyarak geriye itti. "Ne hastalığı?" kapının çalmasıyla irkildi... "Ben kapıya bakayım" ...Kapıyı açtığında sevgilisini görmeyi hiç beklemiyordu. "Jungkook?" Jungkook sarhoş bir şekilde kapının önünde dikiliyordu... Gerçekleri Nia ya sadece bu şekilde anlatabilecegini düşünmüştü... "B-beni eve almayacak mısın papatyam?" Nia onun koluna girerken, Tae de gelmişti... "Jungkook... ne bu halin?" Jungkook başını kaldırıp Tae yi görünce histerikçe sırıttı... "Sevgilimi özleyince içiyorum Tae... sende b-böyle yapmaz mısın?" Tae dişlerini sıkarken, Nia sakince fısıldadı... "S-saçmalama Kook, Tae nin sevgilisi yok" ...Az sonra onu yatağa uzatıp oturma odasına indiler.. Tae, Jungkook u hiç sevmiyordu. Nia yı hep onunla ilgili uyarıyordu. "Neyse... sen yine de bu salağa güvenme! Uyanır uyanmaz gönder gitsin" "Timam koca bebek" diye gülümserken, tüm bu gülümsemenin tek nedeninin Jungkook oldugunu biliyordu Tae... "Ben gideyim o zaman" "Tamam... görüşürüzz" ...Odasına girdi, Jungkook mayışmış gözlerle onun gelişini izlerken... rakının etkisindeyken hafifçe gülümsedi... "Jungkook... sen gerçekten aptalsın" Jungkook ona yaklaşan sevgilisinin bileğini kavrayarak onu kucağına oturttu. Nia, onun aptal hallerine aşıktı... Eliyle saçlarını kulağının ardına itti... "Kıvrım... saçlarının kıvrımlarına göm beni papatyam" aralarında milim mesafe sebebi nefesleri çarpışıyordu... "Güzel olmuş mu? senin için yaptırdım saçlarımı" "Kıvrım saçların tapılası... düz saçların içine gömülesi sevgilim" eliyle ensesini tutarken onu yavaşça yatağa uzattı... ...Dudaklarına kondurduğu hafif öpücüğün ardından, boynuna yaklaştı. Beynini delen o gıcırtı ile durdu... *"Jimin senin umrunda olsaydı yada o sevgilin Nia... onlar senin umrunda olsalardı benimle ilişkiye girmezdin!"* lanet olası o gece yüzünden... şimdi sevgilisine dokunamıyordu... "...S-seni aldattım Nia!" sert tınısıyla hafif bir şekilde söylemişti o cümleyi... Nia kapattığı gözlerini sulu bir şekilde açarken, başını göğsüne koyarak ağlayan sevgilisine yukarıdan aşağı baktı... Yavaşça kalkmak istediğinde, Jungkook un küçük bir çocuk gibi kafasını göğsüne bastırması... Nia nın kalkmamasına neden olmuştu. Şoka girmiş gibiydi... Fakat aklında ki tek şey... "Zaten öleceğim" cümlesiydi.... Nefesini boğmuştu içinde adeta... "Kalkma papatyam... kalkarsan yüzüne bakamam" Nia gözlerinden süzülen yaşlara engel olamıyordu ama bu hayatta affedemediği tek şey ihanetti... "J-jungkook kalk!" Jungkook kalkmamak için direnirken tüm gücünü kullanıp onu üzerinden kaldırdı. Kendini yatağa hapsetmişti Jungkook. Kalkmak istemiyordu... kalksa yüzleşemezdi papatyasıyla. Onun mutluluktan dolan harelerinin şimdi hüzünden dolmasını görmeye dayanamazdı kalbi. "J-jungkook... git! ...Sadece git!!" gözyaşlarını silerek konuşmuştu papatya. Her ne kadar zor olsa da sadece bu kadarını yapabilirdi deliler gibi sevdigi kişiye... Jungkook yataktan kalktı, başı önüne eğik şekilde dalgın gözleriyle süzdü Nia yı... "Ö-özür dilerimm" dedi boğuk sesiyle... "GİT DEDİM SANA!" buruk ama sert bir şekilde son kez konuşmuştu Nia... .