Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün | Hakikat, Mutabakat, Yanlışlayarak İlerleme
ฝัง
- เผยแพร่เมื่อ 7 ก.พ. 2025
- Ülken Akademi’nin Salı Güncesine bu hafta “Hakikat, Mutabakat, Yanlışlayarak İlerleme” başlığı ile Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün konuk oluyor. Ar. Gör. Reyyan Yılmaz’ın moderatörlüğünde hakikatin ortaya çıkmasını mümkün kılan unsurlar nelerdir? İnancı Aklî Kanıta Dayandırma Zorunluluğu nedir? Hikmet ve kanıt nedir? Makul Olmayan Bir Soru olarak Hangi Akıl? sorularına cevap aranıyor.
İzlediğiniz için teşekkürler…
Videoyu beğenmek ve abone olmak için: / @ulkenakademi3525
İletişim Adresi ➤ ulkenakademi@gmail.com
Web Sitesi ➤ ulkenakademi.com/
Instagram ➤ / ulkenakademi
Twitter ➤ / ulkenakademi
#ülken #akademi #sosyalbilimler #salıgüncesi #ŞabanAliDüzgün
Akletme yetisi Allah'ın yeryüzündeki mizanıdır terazisidir. 👍 teşekkürler hocam çok aydınlatıcı bir dersti.
Bu kaydı Allah rızası için dinlediğimi ben de orada kullanırım inşaallah
💚💚💚💚
Yine muhteşem bir konuşma olmuş
Baş tacısın hocam
👍👍
Açıklayıcı ve kapsayıcı verimli bir oturum, düzenleyenlere ve Hocamıza teşekkür ediyorum
.
eveet yine buldum hocamızı :) sürekli yükleyin videolarınızı hocam0
Sayın hocam çok teşekkür ediyorum dersinizi baştan sona dinledim ve çok faydalandım ben de bir öğretim üyesiyim farklı bir branşta sizin tüm konuşmalarınızı takip etmeye çalışıyorum özellikle son 10 dakikadaki tespit ve önerileriniz için çok teşekkür ediyorum özellikle gençler kısa videoları daha çok iZlediklerinden son 10 dakikayı ayrıca sizin uygun gördüğünüz bir başlıkla yayınlamanızı haddim olmayarak öneriyorum tekrar teşekkür ediyorum
Teşekkürler sayın hocam bu aydınlatıcı konuşmanız için.
Jung,bir söyleşisinde Tanrı ya inanıyor musunuz sorusuna cevabı;inanmama gerek yok biliyorum diyor.
Bu cevabı nasıl yorumlarsınız?
Saygılar sevgiler. 💙🧿🤲☀️
Kur'an ve Peygamber'e dair sözlü anlatımlar
ne kadar vazgeçilmez ve ne kadar tarihsel olursa olsun,
bunların temelinin mitolojiye dayandığı gerçeğini unutmamamız
gerekir. Aslen sadece doğaüstü hikâyeleri ifade
eden mit sözcüğünün, gerçek dışı ile eş anlamlı olarak değerlendirilir
hâle gelmesi fenadır, çünkü aslında mitler her
zaman doğrudur. Doğaları itibariyle, mitler hem meşru,
hem de güvenilirdir. Aktardıkları gerçeklerin ne olduğu
tarihsel etkenler ile fazla ilişkili değildir. Musa'nın gerçekten
Kızıldeniz'i ikiye ayırıp ayırmadığını ya da İsa'nın
Lazarus'u gerçekten diriltip diriltmediğini ya da Allah'ın
sözlerinin gerçekten Muhammed'in ağzından dökülüp
dökülmediğini sormak, alâkasız sorular sormaktır. Bir din
ve bu dinin mitolojisi ile ilgili önemli olan tek soru "Bu
hikâyeler ne anlama geliyor?" olacaktır.
Dünyadaki büyük dinlerin hiçbirinde, hiçbir müjdeci
tarihsel olaylara dair kişisel gözlemlerini kaydetme kaygısında
olmazdı. Hatta, hiçbir gözlemlerini kayıt altına
almazlardı! Bunun yerine, toplumların mitlerine ve ritüellerine
bir yapı ve anlam kazandırmak, gelecek nesillere
ortak bir kimlik, ortak bir arzu, ortak bir hikâye sunmak
üzere, olayları yorumluyorlardı. Sonuçta, tanım itibariyle
din bir yorumdur; ve yine tanım itibariyle, tüm yorumlar
geçerlidir. Ancak, bazı yorumlar diğerlerinden daha
makûl olur. Ve Yahudi felsefeci ve gizemci Musa İbni Meymun'un
yıllar önce ifade ettiği gibi, neyin olası olduğunu
ve neyin olmadığını belirleyen hayal gücü değil, mantıktır...
Samimi sorgulamalar sonucunda İslamiyetle arasına mesafe koymuş bir akıl içinde yeryüzündeki mizan diyebilir miyiz ?