SubhânAllâh ya Rabbi, Sana ve öğretilerine, Gösterdiğin ahlâka ve hayâta anlam katan âhiret ve sonsuz ve ölümüz cennet vaadine ne kadar muhtâcız ... Âhiret inşâ edilmeden, Ahlâk ve huzur inşâ edilemez ... İnsan için en kötü olan, Âid olmadığı geçici dünyâya sonradan geldiğini, gideceğini unutup, kalıcı gibi davranmasıdır ... NİÇİN VARIM ..? Bir yaratıcıya inanıyorsak, bu durumda yeryüzündeki varlığımızın tatminkâr cevabını, Vâhiy KURÂN ve İSLÂM dininden başkası veremez. Her dönemde insanlığa aralıksız olarak, kulluk bilincini hatırlatıcı ve yol gösterici peygamberler gönderilmiştir. Peygamber ve kitap gönderilme süreci, peygamber efendimiz aleyhisselâm ile son bulmuştur. Ve yaklaşık 1500 sene insanlığa peygamber ya da kitap gönderilmemiştir. Bir yaratıcıya inanıp, dinine inanmamak, yani deizm, pratikte ateizm ile aynıdır. Çünkü, vâroluşa dâir açıklama yine karşılıksızdır Bu yönüyle, bir yaradıcıya inanıp dîne inanmamanın, insana mânevi olarak katacağı hiç bir şey yoktur. Öte yandan deist ve ateist düşünce, dînen aynı hükümdedir, yâni dînen ikisi de inkârcı durumdadır. Dînin gereklerini yerine getirmek zor değildir. İyi bir dindar olmak için ne çok zeki, ne çok becerikli, ne çok çalışkan, ne çok zengin, ne de güçlü olmak gerekmez. İyiyi kötüden ayırabilecek kadar aklî yetisi olan herkesin, kapasitesi dâhilindedir iyi bir kul olmak. Aslolan, gereken, istek ve samimiyettir. Yaradanına samimiyetle yönelen, dîni hafife almayan, din de yol alır. Şunu unutmayalım ; eğer hayattaysak, yüce Allâh'ın sâyesindedir. Öyle birilerinin iddiâ ettiği gibi kör tesâdüfler sonucunda kendimizi hayatta bulmadık. Dilediğimiz gibi yaşama ve bize bağışlanan özgürlüğü sonuna kadar kullanma imkânımız var. Çok özgürüz ... Davranışlarımız, tercihlerimiz konusunda gerçekten çok özgürüz. Ama özgürlük bedelsiz olmaz ..! Rabbimiz Müddessir Sûresi 38. Âyette ; " ( O gün ) herkes kazandığına karşılık bir rehindir. " buyurur. Bu da gösterir ki, kendimizi bildiğimiz andan îtibâren, irâdemizle yaptığımız her eylemin tercihinin sorumlusu biziz ve yaptıklarımızın kıyâmet gününde tutsağı durumundayız. Dünya içinde bu boyle, âhiret içinde ... Biz insanların hikâyesi, konma göçme gibi . Bizim sandığımız şeylerin hiçbirinin sâhibi değiliz. Uğruna ömrümüzü verdigimiz kazanımlarımızın hepsini geride bırakıp, yanımıza bir çöp bile almadan, geldiğimiz yere toprağa dönüyoruz. Yapayanlız ve tek başımıza ... En'am Súresi 94. Âyette ; " And olsun, sizi ilk yarattığımız gibi tek ve yapayalnız bize geldiniz. Size verdigimiz dünyâlık nimetleri de arkada bıraktınız. " buyurur. Evet ; yaşarken hatâdan dönme, yanlışı telâfi etme şansı her zaman var. Ama hayat bittiğinde telâfi imkânı ebediyyen ortadan kalkıyor. Geriye dönmek, filmi başa sarmak, böyle bir fırsat yok . Hayâta duyduğumuz güven bizi aldatmasın. Yeryüzündeki denge ve sükûnet, işlerin yolunda gitmesi, sağlığımızın o an için yerinde olması, ayaklarımızı yere bastıracak bir hayâti tehlikeyle yüzyüze gelmememiz bizi yanıltmasın. Her şey yolunda gitse dâhi ölüm var. Ölümden sonrası koskoca bir karanlık. Ölümden sonra yeniden yaradılışı inkâr etmek, mayınlı tarlada yürümek gibi. Bir yanlış adım, hayâtın hedefini ıskalatır insana Hayâtın anlamını ıskalamanın bedelinin ne olacağını, yaşarken kestirmek mümkün değil. Rabbimiz ve Kurân' dan aldığımız haberden anlıyoruz ki ; bunun ilk sinyalini alacağımız yer eyvah ! ya da derin bir oh çekeceğimiz, canımızı teslim etme ânı olacak . Çünkü can alıcı melekler ile, ilk ve son kez bir yüzyüze gelme söz konusu. Nahl Sûresi 28. Âyetinde zâlimler için bu ân şöyle anlatılır ; " Melekler canlarını alırken, kendilerine yazık eden kişiler, -- Hiç bir kötülük yapmıyorduk ! diye teslim olurlar. " Aynı sûrenin 32. âyetinde ise iyiler için bu ân şöyle anlatılır ; " Melekler iyi kulların canlarını alırken onlara ; -- Selâm size ! Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete " derler. Aslında hepimiz, inanmayan bile, bu hayâtın bedelsiz olamayacağını içten içe bilincindeyiz. Bir kereliğine ve kendi adımıza yaşamaktayız. Bir fırsatımız daha yok ..! Biz yaşarken bitmeyecek sanıyoruz. Oysa hayât çok hızlı tükeniyor. Hayâtın bizi getirip bıraktığı yerde bir şeyleri geri çevirmeye, önünü almaya ne derman kalıyor ne de zaman ... İnsan hayâtının dönüm noktası sayılacak bir konuda karar verirken, üzerinde çok özenle durmamız lâzım. Çünkü verecegimiz karar hem dünyamızı hem âhiretimizi, yâni sonsuz geleceğimizi şekillendirecek. Tüm insanlığın hesap için bölük bölük gelip toplanacağı büyük mahkemede sonumuzun ne olacağını, hesâbımızın nasıl kapanacağını belirleyecek ...
Titanoboa, Paleosen'de kuzeydoğu Kolombiya'da şimdiki La Guajira'da yaşayan çok büyük yılanların soyu tükenmiş bir cinsidir. 12,8 m uzunluğa kadar büyüyebilir ve 1,135 kg ağırlığa ulaşabilirler.
Gene rahat uykuya dalacaz, eyvallah kardeşim. ❤😂
Tşk ler.
Yüce ❤ALLAH Ne yüce bir ilahsın.
İNŞAALLAH benim gördüğüm O büyük rüyaları herkes görür amin
Kardeşim, sadece rüya. Uyanman dileğiyle. Din tehlikeli bir şeydir.
@@UysalFilozofkardeşim ecelinin geleceği muhtemelen bir kaç on yıl sonrası için de dinsizlik çok tehlikeli bir seydir.
@@UysalFilozofdin tehlikeli değildir onu yanlış yaşatanlar tehlikelidir
Seni dinlemek ninni gibi geliyor,emeğine yüreğini sağlık
Kimse de dememiş ki "iki bin milyar ne?" 00:35
Teşekkürler saygılar
SubhânAllâh ya Rabbi,
Sana ve öğretilerine,
Gösterdiğin ahlâka ve hayâta anlam katan âhiret ve sonsuz ve ölümüz cennet vaadine ne kadar muhtâcız ...
Âhiret inşâ edilmeden,
Ahlâk ve huzur inşâ edilemez ...
İnsan için en kötü olan,
Âid olmadığı geçici dünyâya sonradan geldiğini, gideceğini unutup, kalıcı gibi davranmasıdır ...
NİÇİN VARIM ..?
Bir yaratıcıya inanıyorsak, bu durumda yeryüzündeki varlığımızın tatminkâr cevabını,
Vâhiy KURÂN ve İSLÂM dininden başkası veremez.
Her dönemde insanlığa aralıksız olarak, kulluk bilincini hatırlatıcı ve yol gösterici peygamberler gönderilmiştir.
Peygamber ve kitap gönderilme süreci, peygamber efendimiz aleyhisselâm ile son bulmuştur.
Ve yaklaşık 1500 sene insanlığa peygamber ya da kitap gönderilmemiştir.
Bir yaratıcıya inanıp, dinine inanmamak, yani deizm, pratikte ateizm ile aynıdır.
Çünkü, vâroluşa dâir açıklama yine karşılıksızdır
Bu yönüyle, bir yaradıcıya inanıp dîne inanmamanın, insana mânevi olarak katacağı hiç bir şey yoktur.
Öte yandan deist ve ateist düşünce, dînen aynı hükümdedir, yâni dînen ikisi de inkârcı durumdadır.
Dînin gereklerini yerine getirmek zor değildir.
İyi bir dindar olmak için ne çok zeki, ne çok becerikli, ne çok çalışkan, ne çok zengin, ne de güçlü olmak gerekmez.
İyiyi kötüden ayırabilecek kadar aklî yetisi olan herkesin, kapasitesi dâhilindedir iyi bir kul olmak.
Aslolan, gereken, istek ve samimiyettir.
Yaradanına samimiyetle yönelen, dîni hafife almayan, din de yol alır.
Şunu unutmayalım ; eğer hayattaysak, yüce Allâh'ın sâyesindedir.
Öyle birilerinin iddiâ ettiği gibi kör tesâdüfler sonucunda kendimizi hayatta bulmadık.
Dilediğimiz gibi yaşama ve bize bağışlanan özgürlüğü sonuna kadar kullanma imkânımız var.
Çok özgürüz ... Davranışlarımız, tercihlerimiz konusunda gerçekten çok özgürüz.
Ama özgürlük bedelsiz olmaz ..!
Rabbimiz Müddessir Sûresi 38. Âyette ;
" ( O gün ) herkes kazandığına karşılık bir rehindir. " buyurur.
Bu da gösterir ki, kendimizi bildiğimiz andan îtibâren, irâdemizle yaptığımız her eylemin tercihinin sorumlusu biziz ve yaptıklarımızın kıyâmet gününde tutsağı durumundayız.
Dünya içinde bu boyle, âhiret içinde ...
Biz insanların hikâyesi, konma göçme gibi .
Bizim sandığımız şeylerin hiçbirinin sâhibi değiliz.
Uğruna ömrümüzü verdigimiz kazanımlarımızın hepsini geride bırakıp, yanımıza bir çöp bile almadan, geldiğimiz yere toprağa dönüyoruz.
Yapayanlız ve tek başımıza ...
En'am Súresi 94. Âyette ;
" And olsun, sizi ilk yarattığımız gibi tek ve yapayalnız bize geldiniz.
Size verdigimiz dünyâlık nimetleri de arkada bıraktınız. " buyurur.
Evet ; yaşarken hatâdan dönme, yanlışı telâfi etme şansı her zaman var.
Ama hayat bittiğinde telâfi imkânı ebediyyen ortadan kalkıyor.
Geriye dönmek, filmi başa sarmak, böyle bir fırsat yok .
Hayâta duyduğumuz güven bizi aldatmasın.
Yeryüzündeki denge ve sükûnet, işlerin yolunda gitmesi, sağlığımızın o an için yerinde olması, ayaklarımızı yere bastıracak bir hayâti tehlikeyle yüzyüze gelmememiz bizi yanıltmasın.
Her şey yolunda gitse dâhi ölüm var.
Ölümden sonrası koskoca bir karanlık.
Ölümden sonra yeniden yaradılışı inkâr etmek, mayınlı tarlada yürümek gibi.
Bir yanlış adım, hayâtın hedefini ıskalatır insana
Hayâtın anlamını ıskalamanın bedelinin ne olacağını, yaşarken kestirmek mümkün değil.
Rabbimiz ve Kurân' dan aldığımız haberden anlıyoruz ki ; bunun ilk sinyalini alacağımız yer eyvah ! ya da derin bir oh çekeceğimiz, canımızı teslim etme ânı olacak .
Çünkü can alıcı melekler ile, ilk ve son kez bir yüzyüze gelme söz konusu.
Nahl Sûresi 28. Âyetinde zâlimler için bu ân şöyle anlatılır ;
" Melekler canlarını alırken, kendilerine yazık eden kişiler, -- Hiç bir kötülük yapmıyorduk ! diye teslim olurlar. "
Aynı sûrenin 32. âyetinde ise iyiler için bu ân şöyle anlatılır ;
" Melekler iyi kulların canlarını alırken onlara ;
-- Selâm size !
Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete " derler.
Aslında hepimiz, inanmayan bile, bu hayâtın bedelsiz olamayacağını içten içe bilincindeyiz.
Bir kereliğine ve kendi adımıza yaşamaktayız.
Bir fırsatımız daha yok ..!
Biz yaşarken bitmeyecek sanıyoruz.
Oysa hayât çok hızlı tükeniyor.
Hayâtın bizi getirip bıraktığı yerde bir şeyleri geri çevirmeye, önünü almaya ne derman kalıyor ne de zaman ...
İnsan hayâtının dönüm noktası sayılacak bir konuda karar verirken, üzerinde çok özenle durmamız lâzım.
Çünkü verecegimiz karar hem dünyamızı hem âhiretimizi, yâni sonsuz geleceğimizi şekillendirecek.
Tüm insanlığın hesap için bölük bölük gelip toplanacağı büyük mahkemede sonumuzun ne olacağını, hesâbımızın nasıl kapanacağını belirleyecek ...
Yani güneş dünyamizi kaç milyar yil sonra yutacak bunu cevabi biliniyormu
Yapılan hesaplamalar bu şekilde olacağını söylüyor. Yaklaşık 4,5-5 milyar yıl sonra.
Titanoboa, Paleosen'de kuzeydoğu Kolombiya'da şimdiki La Guajira'da yaşayan çok büyük yılanların soyu tükenmiş bir cinsidir. 12,8 m uzunluğa kadar büyüyebilir ve 1,135 kg ağırlığa ulaşabilirler.
Adam diyor cebeli tarık boğazı, sen diyorsun vay anam yandı kıcımın ağzı.
Yılandan bahsedenmi oldu burda 😅
✨✨✨✨✨